ezan ilk nerede okundu / İlk ezan nerede, nasıl okundu? İlk ezanı kim okudu?

Ezan Ilk Nerede Okundu

ezan ilk nerede okundu

kaynağı değiştir]

yılında, Türkçe ezanın kabulünden sonra, Kıbrıs Türkleri de ezan çalışmalarına başlamıştır. Kıbrıs Müftüsü Dânâ Efendi, yılında konuyla ilgili olarak, Ezanın Türkçe okunması câiz olduğuna ve halk, Türkçe okunmasını arzu ettiğine göre tercihen okutturulmasını maslahâta uygun görülmektedir, diyerek fetva vermiştir.[10] Buna karşı çıkan tek bilinen şahsiyet Şeyh Nazım Kıbrısi olmuştur. Lefkoşa'nın en büyük camisi Selimiye'nin şerefesine çıkıp tekrar Arapça lafız ile ezan okumuş, bunun üzerine kendisine dava açılmıştır. Davayı beklerken Lefkoşa'nın köylerini gezip Arapça ezan okumaya devam etmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Sözcüğün eş anlamlısı[değiştir kaynağı değiştir]

arasında okunan Türkçe ezan

Tanrı uludur (x4)
Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'dan başka yoktur tapacak (x2)
Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'nın elçisidir Muhammed (x2)
Haydi namaza (x2)
Haydi felaha (x2)
Namaz uykudan hayırlıdır* (x2)
Tanrı uludur (x2)
Tanrı'dan başka yoktur tapacak

*Sadece sabah ezanında söylenir.

Aralık 'de, Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı ve İsmet İnönü'nün başbakanlığı döneminde dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı'nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başladı.

Kur'an'ın Türkçe tercümesi ilk kez 22 Ocak tarihinde İstanbul'da, Yerebatan Camii'nde Hafız Yaşar Okur tarafından okundu.[1] Yaşar Okur, Riyaseti Cumhur Orkestrası Alaturka Kısmı'nın eski şefiydi. Ayetleri Arapça versiyonundaki makamlarla Türkçe okumuştu[5]. Bundan 8 gün sonra, 30 Ocak tarihinde ise ilk Türkçe ezan, Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nde okundu.[6] 3 Şubat tarihine denk gelen Kadir Gecesi'nde de, Ayasofya Camii'nde Türkçe Kur'an, tekbir ve kamet okundu.[7] 18 Temmuz tarihinde Diyanet İşleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi. Takip eden günlerde, yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi.

Selanın Türkçeleştirilmesi[değiştir

İlk Ezan

İslam tarihinde ilk ezan nasıl ortaya çıkmıştır? İlk ezan nasıl okunmuştur? İlk ezanı okuyan sahabi kimdir? Ezanın fazileti nedir? Kısaca ezanın ortaya çıkış hikâyesi

Namaz vaktini cemaate duyurmak için önceleri yalnızca “Namaza, namaza!” ifâdeleri söylenirdi. Daha sonra ise ezân-ı Muhammedî lutfedildi.

Allâh Resûlü, halkı namaza dâvet şeklinin nasıl olması gerektiği husûsunu ashâbıyla istişâre ediyordu.

Bâzısı; “Namaz vakti geldiği zaman bir sancak dikelim, Müslümanlar onu gördüklerinde birbirlerine haber versinler.” dedi. Fakat Peygamber Efendimiz bu teklifi beğenmedi.

Yahûdî borusu çalınması teklif edildi, onu da beğenmedi: “Bu, Yahûdîlerin âletidir.” buyurdu.

Çan çalınmasından bahsedildi. Peygamber Efendimiz: “O da Hıristiyanların işidir.” buyurdu.

İLK EZAN NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Resûlullâh’ın derdiyle dertlenen, O’nun kaygısı ile kaygılanan Abdullâh bin Zeyd[1] (r.a.) oradan ayrılıp gitti. Uyku ile uyanıklık arasında iken kendisine ezân-ı Muhammedî lutfedildi. Hemen Resûlullâh’ın yanına giderek:

“−Ben uyku ile uyanıklık arasında iken biri gelip bana ezânı öğretti.” dedi.

Hz. Ömer de aynı rüyâyı görmüştü. Bunun üzerine Allâh Resûlü:

“−Ey Bilâl kalk ve Abdullâh bin Zeyd’in söylediklerini tatbîk et!” buyurdu.

Bilâl (r.a.) de Abdullâh’ın söylediklerini aynen tatbîk etti ve ezân okudu. (Ebû Dâvûd, Salât, 27/)

Böylece ezân, vâcib derecesinde kuvvetli bir sünnet oldu. Çünkü o hem sâdık rüyâ, hem sünnet-i Nebî, hem de vahy-i ilâhî ile sâbittir. Âyet-i kerîmede:

“Onları namaza çağırdığınız zaman” (el-Mâide, 58) buyrulmaktadır.

Ezânın teşrîinde her ne kadar vâsıta Abdullâh bin Zeyd (r.a.) ise de vahye ve gaybî feyze mazhar olan, her zaman için Varlık Nûru Efendimiz idi. Ezân, O’nun tasdîki ile meşrû kılındı ve insanlar câmiye, cemaate çağrılmaya başlandı. Bilâl-i Habeşî, ilk ezânı okuduğu zaman Medîne’nin bir ucundan diğer bir ucuna bu yüce dâvet ulaştı. Ezân sadâsıyla semâlar yankılandı. Mü’minler, büyük bir neş’e içinde mescide koştular.

Varlık Nûru’na namaza dâvet için muhtelif yollar teklif edildiği hâlde O bunların hiçbirinden hoşlanmamış, ezânı ise büyük bir memnûniyetle kabûl etmiştir. Çünkü ezân, İslâm’ın Allâh, peygamber, ibâdet ve hayat anlayışını veciz bir sûrette hulâsa eder ve aralarında sağlam bir bağ kurar. Dolayısıyla Allâh Resûlü, namaza dâvet konusunda en ideal yolu tercih buyurmuştur.

Ezân, âyet ve hadislerle sâbit olup bin dört yüz küsur senedir mü’minler için ulvî bir dâvet olarak devâm etmektedir. Cihanşümûl ve beynelmilel bir namaz çağrısıdır. Bu sebeple aslî ve orijinal şekli dışında okunamaz. O, âdeta semâların lâhûtî bir nağmesidir.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Ezânı işittiğiniz zaman müezzinin söylediğini (kelime kelime) aynen tekrarlayın. Sonra bana salât ü selâm getirin. Zîrâ kim bana salât ü selâm getirirse Allâh da ona on misliyle rahmet eder. Sonra benim için Vesîle’yi taleb edin. O, cennette bir makamdır ki, mutlakâ Allâh’ın kullarından birinin olacaktır. Ona erişecek kimse olmayı ümîd ediyorum. Kim benim için Allâh’tan Vesîle’yi taleb ederse, şefaatim kendisine vâcib olur.” (Müslim, Salât, 11; Ebû Dâvûd, Salât, 36/)

Yine Allâh Resûlü diğer bir hadîs-i şerîfte, müezzinle birlikte ezânı tekrarlayan kimsenin cennete gireceğini haber vermiştir.[2] Ezândan sonra yapılacak duâ hakkında ise şöyle buyurmuştur:

“Kim ki ezânı işittiği zaman:

«Ey bu eksiksiz dâvetin ve kılınan namazın Rabbi! Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vesîleyi ve fazîleti ver. O’nu va’dettiğin Makâm-ı Mahmûd üzere haşret!» derse, ona kıyâmet günü mutlakâ şefaat ederim.” (Buhârî, Ezân, 8; Ebû Dâvûd, Salât, 37/)

EZANIN FAZİLETİ

İlâhî bir sadâ olan ezânın fazîleti hakkında pek çok hadîs-i şerîf vârid olmuştur. Bunlardan birkaçı şöyledir:

“İki duâ vardır, aslâ reddedilmez veya çok nâdir reddedilir: Ezân esnâsında yapılan duâ ile Allâh yolunda cihâd ederken insanların birbirine girdikleri andaki duâ.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 39/)

“İnsanlar ezân okumanın ve namazda ilk safta bulunmanın sevâbını bilselerdi ve bunları yapabilmek için de kur’a çekmek zorunda kalsalardı, mutlakâ öyle yaparlardı.” (Buhârî, Ezân, 9, 32; Müslim, Salât, )

“Namaz için ezân okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezânı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezân bitince geri gelir. Kâmet başlayınca yine uzaklaşır, bittiğinde ise geri dönüp kişi ile kalbinin arasına girer ve: «Şunu hatırla, bunu düşün!» diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir. Öyle ki (buna kapılan) kişi kaç rekât kıldığını bilemeyecek hâle gelir.” (Buhârî, Ezân, 4; Müslim, Salât, 19)

Dipnotlar:

[1]Abdullâh bin Zeyd (r.a.), Uhud Gazvesi’nde Peygamber Efendimiz’i yakından müdâfaa ettiği için O’nun takdîrini kazandı. Bu savaşta sâdece Abdullâh değil, onun bütün âilesi büyük kahramanlıklar gösterdi. Allâh Resûlü de onların cennette kendisine komşu olmaları için duâ etti. Peygamber Efendimiz zaman zaman Abdullâh bin Zeyd’in evine gelir ve orada abdest alıp namaz kılardı. Ab­dul­lâh bin Zeyd (r.a.), Resûlullâh’a çok meftûn olan sahâbîlerdendi. Efendimiz’in vefât ha­be­ri­ni aldığında bu acı ha­ber­le sarsı­lan Hz. Abdullâh: “Allâh’ım! Gözümü al ki, tek sev­di­ğim Hz. Mu­ham­med’den (s.a.v.) sonra, artık kim­se­yi gör­me­ye­yim.” diye duâ et­ti ve o anda âmâ oldu. (Kurtubî, V, ) Abdullâh (r.a.), Harre Vak’ası diye bilinen savaşta iki oğluyla birlikte şehîd oldu. [2] Müslim, Salât,

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İlk Ezan Ne Zaman Okunmuştur?

Ezan ve Kamet Nedir?

PAYLAŞ:                

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir