cin hikayeleri kısa / 6 Yaşanmış Kısa Cin Hikayeleri • Paranormal Haber

Cin Hikayeleri Kısa

cin hikayeleri kısa

KORKUNÇ HİKAYELER, GECE CANI SIKILANLAR OKUSUN (YENİLERİ EKLENDİ)

YENİ HİKAYELER İLERLEYEN MESAJLARDA !


NOT : HİKAYELER ALINTI İLE YAYINLANDIGINDAN İ&#;ERLERİNDE SA&#;MA OLANLAR OLABİLİR. HİKAYE BAŞLIĞINI BELİRTMENİZ HALİNDE SİLİNECEKTİR.
NOT 2 : AYNI HİKAYEDEN İKİ KEZ PAYLASILMIS OLABİLİR , BİLDİRİN SİLELİM.

YENİ HİKAYELER seafoodplus.infoA

Bataklıkta Uyanan Gen&#;


yıllarıydı. Pazarcılık yapan bir arkadaşımın başından enteresan bir olay ge&#;miş. Arkadaşım, bir akşam &#;st&#; evinde otururken kapı &#;alınıyor. Bir arkadaşı ağabeyinin askerden gelmek &#;zere olduğunu ve birlikte karşılamaya gitmek istediğini s&#;yl&#;yor. Arkadaşım da hazırlanarak iniyor ve birlikte yola &#;ıkıyorlar. O zaman yan tarafı bataklık olan bir yol vardı. Yolda ağabeyinden bahsediyorlar. Adam, "Burası daha kestirme" diye onu bir başka yola &#;ekiyor. Tam o sırada akşam ezanı okunmaya başlayınca adam kayboluyor. Arkadaşım uyanıyor, kendini dizlerine kadar bataklığın i&#;inde buluyor, &#;ok korkuyor. Doktorlara, cinci hocalara gitti. &#;&#;-d&#;rt ay kadar tedavi g&#;rd&#;.










Cin Kılığına Girmiş Bir Ke&#;i G&#;rd&#;n&#;z m&#;?


Olay, bir k&#;yde ge&#;iyor. K&#;yl&#;n&#;n biri, sabaha doğru bir işini halletmek &#;zere at arabasıyla komşu k&#;ye gidiyor. İşini halledip k&#;ye d&#;nerken yolda meleyen bir ke&#;iye rastlıyor. 'Herhalde k&#;ydeki birine aittir, ka&#;mıştır' diyerek arabasının arkasına alıyor. Bu arada enteresan bir gelişme oluyor. At, bir t&#;rl&#; gitmiyor. Dehliyor, kırba&#;lıyor, ama at bir adım dahi atmıyor. Aklına birden ke&#;i geliyor adamın. Arkasına d&#;nd&#;ğ&#;nde ke&#;inin kıpkırmızı ve ışıldayan g&#;zleriyle karşılaşıyor. Hemen dua okuyor, can havliyle ke&#;iye bir tekme atarak yere d&#;ş&#;r&#;yor. Ke&#;i d&#;şt&#;kten sonra at zembereğinden boşalmış yay gibi yerinden fırlıyor. Adam kendini eve zor atıyor. Ertesi g&#;n k&#;yl&#;ler olayın olduğu yere gidiyorlar. Tekerlek izleri ke&#;inin alındığı yere kadar normalken, arabaya alındığı yerde derin tekerlek izleri olduğunu g&#;r&#;yorlar ve sonra yine normal tekerlek izleri Adam, o g&#;n bug&#;nd&#;r, yanına kimseyi almadan k&#;y dışına &#;ıkmıyor.

Cinlere Namaz Kıldıran İmam


Tokat'ın bir Kazasında anlatılan bir hikaye halk arasında cinlerin g&#;r&#;nebilir olduklarına bir &#;rnek olarak anlatılıyor. Hikaye ş&#;yledir: Ulucami imamı, bir sabah namazını kıldıktan sonra dua etmek i&#;in arkasını d&#;nd&#;ğ&#;nde hi&#; tanımadığı bir grup tuhaf insanla karşılaşır. Alnından soğuk terler akan imam, cesaretini toplayarak, onlara kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini sorar. Aralarından biri hocaya, "Biz Oğlan Deresi'nde yaşayan M&#;sl&#;man cinleriz. Oğlan Deresi'nden G&#;vercinlik &#;alı'na gelin g&#;t&#;r&#;yoruz. Ge&#;erken, sabah ezanı okunduğunu duyunca namaz kılmak i&#;in camiye geldik." diyor. Oğlan Deresi ve G&#;vercinlik &#;alı. cinlerin yaşadığına inanılan iki yerdir.

&#;oban K&#;peği


Akrabamın anlattığına g&#;re &#;obanın biri varmış. Bu adam, ge&#;imini yetiştirdiği koyunlardan sağlıyormuş. Tabii bu adamın
bir de k&#;peği varmış. Koyunlara bek&#;ilik eden bu k&#;pek, koyunları sabah &#;ıkarıp otlatmaya g&#;t&#;r&#;yormuş. Akşam olunca da eve getiriyormuş. Adam, k&#;peğinden &#;ok memnunmuş. Adamın bir tek merak ettiği birşey varmış, o da k&#;peğinin koyunları akşam eve getirdikten sonra yemeğini bitirip ortadan kayboluşuymuş. Adam, en sonunda ş&#;phelenip k&#;peği takip etmeğe karar vermiş ve ertesi g&#;n adam, k&#;peği koyunları eve getirdikten sonra yemeğini vermiş ve izlemeğe başlamış. K&#;pek, yemeği bittikten sonra ormana doğru gitmeye başlamış. Adam, takip ederken k&#;peği g&#;zden ka&#;ırmış. Ertesi g&#;n yine takip etmiş, bu sefer daha yakın olarak. K&#;pek, uzak bir yol aldıktan sonra bir mağaraya girmiş. Adam dayanamayıp arkasından mağaraya girmiş ve ne g&#;rs&#;n: cinler! K&#;peğine, "Hoşgeldinnn kara oğlannn!" dediklerini duymuş. Adam, hemen oradan ka&#;mış. Ertesi g&#;n, k&#;pek koyunları otlatmaya geldiğinde adam, k&#;peğe "Hoşgeldin kara oğlan." dediğinde, k&#;pek deliler gibi koşmaya başlamış ve bir daha geriye d&#;nmemiş.

&#;&#;l Cini


Arkadaşlar, bu anlatacağım hikaye bir kitaptan alıntıdır. Sizi temin ederim ki ger&#;ektir Bir t&#;ccar gurubu, mallarını satmak i&#;in develerle &#;&#;l&#; ge&#;mekteydiler. Vakit akşam olunca &#;&#;l&#;n aşağı yama&#;larında bir yerde konaklamaya karar verdiler ve &#;adırlarını kurdular. &#;&#;l&#; iyi bildiklerinden nerde konaklayacaklarını ve nerede su olduğunuda iyi biliyorlardı. İ&#;lerinden biri, arkadaşlarına d&#;nerek, "Şu tepenin arkasında su var. Ben, biraz su alıp geliyorum." diyerek aralarından ayrıldı. Aradan belli bir s&#;re ge&#;ti ki ne gelen var ne giden. İ&#;lerinden bir diğeri, "Ben ona bakmaya gidiyorum. Başına bir iş gelmiş olmasın." diyerek tepeyi aştı ve g&#;zden kayboldu. Bir s&#;re sonra o da geri d&#;nmeyince, diğerleri de gittiler; fakat giden geri d&#;nm&#;yordu. En sonunda kervanda bulunan gen&#; ve g&#;&#;l&#; bir tanesi, yanına kılıcını ve bir arkadaşını alarak tepeyi aştı. Arkadaşı, ''Aman Ya Rabbi!'' dedi. ''Bir kadın var &#;ırıl&#;ıplak ve &#;ok g&#;zel. Bizim arkadaşlar da orada eğleniyorlar. Ben de yanlarına gidiyorum.'' dedi ve hızla g&#;zel kadının yanına koştu. Gen&#; ve g&#;&#;l&#; olan onun peşinden ağır adımlarla gidiyor ve onu engellemeye &#;alışıyordu. Adam, kızın yanına vardığında herkesin par&#;alanmış ve organlarının etrafa sa&#;ılmış olduğunu g&#;rd&#;. O g&#;zel, &#;ıplak bayan da baş u&#;larında oturuyor ve cesetlerini kemiriyordu. Adam, &#;yle korkmuştu ki bir anda dizlerinin &#;zerine d&#;şt&#;. Bunu farkeden kız, arkasını d&#;nd&#;. Ağzının kenarları kanlı, g&#;zleri ateş kızılıydı. Tırnakları ise bir deveninki gibiydi.. Uzun sa&#;ları adamı ensesinden kavradı ve bir hamlede eliyle ciğerini s&#;k&#;p yanına bıraktı.. Kuvvetli olan, bu vahşet sahnesi karşısında sanki kılıcını kaldıramaz duruma gelmişti.. Sonra kız, g&#;zlerini ona dikti. Ayakları yere basmıyor ve inanılmaz hızlı hareket ediyordu. Yaşadığı şoktan eli ayağı tutmaz duruma gelen gen&#;, son s&#;z olarak kendisine yaklaşan cine karşı Allah'a dua etti. Elinde birdenbire bir dua belirdi.. Gen&#;, hızla duayı okudu. Duayı okumasıyla birlikte g&#;kten bir yıldırım indi. Kıza &#;yle bir &#;arptı ki; kız, avret yeriden alnının &#;atısına kadar yarıldı.. Gen&#;, şok i&#;erisinde kervana d&#;nd&#; ve elindeki kağıtta yazan duayı kervancıbaşına g&#;sterdi. Olan biten herşeyi de anlattı. Kervancıbaşı, pek dini b&#;t&#;n bir insandı.. &#;&#;l cinlerini de duymuş olacaktı; ama inancı ve bilgisi zayıf gencin ona sorduğu soru farklıydı.. "Ey kervancıbaşı, bu dua nedir neyin nesidir?" Kervancıbaşı, duayı g&#;r&#;nce g&#;zleri faltaşı gibi a&#;ılıverdi.. "Ey gen&#; insan, işte kasların ve gen&#;liğinin yetmediği bu hususta sana yardımcı olan dua, bir Kur'an ayetidir. Bu, Bakara Suresi 'nci ayettir. Yani Ayet El K&#;rsi!"

Flaşı Patlatan Genci Cin &#;arpıyor


Ge&#;tiğimiz g&#;nlerde Web sitelerinde dolaşan bir Cin resmiyle karşılaşanlar şaşkınlığa d&#;şt&#;ler. Bu bir şaka mıydı yoksa ger&#;ek miydi? Cin resmini yayınlayan dergiye g&#;re olay ş&#;yle gelişti: Birleşik Arap Emirlikleri'nde tatil yapan bir grup Suriyeli gen&#;, kamp kurdukları bir dağın eteğinde duydukları &#;rk&#;t&#;c&#; bir ses &#;zerine gittikleri mağarada Cin olduğunu sandıklan esrarengiz bir varlıkla karşılaştılar. Gen&#;ler, mağaranın kapısında rastladıkları yaşlı adamın. "Bu ses, şeytani bir cinin sesidir ve o, bu mağarada yaşıyor, mağaraya girmeyin!" uyarısını dinlemeyerek mağaraya giriyorlar. Mağarada dolaşan meraklı gen&#;lerden biri. &#;n&#;n&#; g&#;rmek i&#;in fotoğraf makinesinin flaşına basmasıyla birlikte yere yığılıyor. Korku ve panik i&#;erisinde dışarıya fırlayan arkadaşları polise haber veriyorlar. Mağaraya giden polis, gencin cesediyle karşılaşıyor. Daha sonra gencin &#;l&#;m nedeni 'kalb durması" olarak kayıtlara ge&#;iyor. Ancak, gencin makinesinden &#;ıkan filmde ilgin&#; bir g&#;r&#;nt&#; bulunuyor. Fotoğraf, web sitelerinde dolaşıma a&#;ılan "Cin"di. Pakistan'da okuyan bir grup T&#;rk &#;ğrenci, olayı yaşayan &#;ğrencilerle karşılaştıklarını, &#;ğrencilerin olayı doğruladıktarını, Amerika ve Avrupa'da laboratuvarlarda incelenen fotoğrafın montaj ya da başka bir teknik hileyle ger&#;ekleştirildiğinin kanıtlanmadığını anlattıklarını aktardılar. D&#;rt yıl &#;nce bir mağarada bir can feda edilerek &#;ekilen bu esrarengiz fotoğraf, cinlerin varlığı ve resmedilebilir varlıklar olup olmadığı konusunu yeniden tartışmaya a&#;tı.

Gece Ormanda


Yaşlı bir kadın, hava karardıktan sonra misafir olarak gittiği k&#;yden kendi k&#;y&#;ne gitmek &#;zere yola cıkmış. Ormanda tanımadığı başka bir kadınla karşılaşmış. Esrarengiz kadın, yaşlı kadına, a&#; olup olmadığını sormuş. Yaşlı kadın, a&#; olduğunu soylemis. Bunun &#;zerine esrarengiz kadın, ormanda bir kutlama olduğunu ve istiyorsa gelebileceğini s&#;ylemis. Yaşlı kadın da kabul etmiş ve beraber ormanın i&#;ine dogru ilerlemeye baslamışlar. Kutlama yerine geldiklerinde, ortada b&#;y&#;k bir ateş ve bir s&#;r&#; yemek varmış. Yaşlı kadını baş k&#;şeye oturtmuşlar ve ona yemek ikram etmişler. Kadın, yemeği yemeden &#;nce besmele &#;ekmiş ve sonra etrafına baktığında herkesin yok olduğunu, b&#;y&#;k ateşin yerinde k&#;ller oldugunu g&#;rm&#;ş.

G&#;z&#;m&#;zdeki Perde


Başımdan ge&#;en ilgin&#; bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gece r&#;yamda beyaz sa&#;lı bir kadın, "Seni oglumla evlendirecegim." dedi ve gitti. Ben de uyandım, umursamadım; ama daha sonra bu r&#;yayı defalarca &#;st &#;ste g&#;r&#;nce korkmaya ve endişelenmeye başladım. Her g&#;z&#;m&#; kapattıgımda, o kadın geliyor ve "Seni oğlumla evlendireceğim." diyor ve gidiyordu. Ben, &#;ok korkmuştum artık anneme babama anlattım. Babam da ''Benim tanıdığım bir hoca var, ona sorarım.'' dedi. Sonra babam sormuş, hoca da, ''Kızınla evlenmek istiyorlar.'' demiş. Babam, "Kim evlenmek istiyor kızımla?" diye sorunca hoca da, ''Bunların kim olduğunu sana s&#;yleyemem. S&#;ylersem, beni bu gece d&#;vmeye gelirler.'' demiş. Babam, bunu bana anlatınca korkum daha da arttı. "Neler oluyor!" diye soruyordum kendime. Sonra, bir gece r&#;yama o kadın geldi ve yine ''Seni oğlumla evlendireceğim.'' dedi. Sonra oğlu geldi, ''Bak, oğlum budur.'' dedi. Ben, oğlunu g&#;r&#;nce, r&#;yamda ağlamaya başladım ve yine uyandım. Kalktım, babama anlattım. Babam da, ''Bu b&#;yle olmaz, ben yine hocaya sorayım.'' dedi. Sonra hocaya sormuş. Hoca da, ''Kızını yanıma getir.'' demiş. Neyse, babamla yanına gittik. Eline bir kağıt aldı ve ''Bu kagıda iyice bak; ama g&#;z&#;n&#; bir yere dik ve oraya dikkatlice bak.'' dedi. Ben de baktım ve o beyaz sa&#;lı kadını g&#;rd&#;m. Hoca: ''G&#;rd&#;ğ&#;n kadın bu mu?'' dedi. ''Evet'' dedim. Sonra hoca kağıdı aldı ve yırttı. ''Bu kadın kim?'' dedim. Hoca, ''Zamanı gelince s&#;yleyeceğim.'' dedi. Bir ay kadar sonra dayımın oğlu beni istemeye geldi, beni dayımın oğluyla nişanladılar. Sonra yine r&#;yamda o kadın geldi. Bana, ''Sen evlenemezsin, sen oğlumunsun.'' dedi ve elimdeki nişan y&#;z&#;ğ&#;n&#; &#;ıkarttı. Uyandığımda y&#;z&#;k elimdeydi. Sakinleşmeye &#;alıştım. Aradan bir ay ge&#;ti ve nişan bozuldu; &#;&#;nk&#; dayımın oğlu, yani nişanlım trafik kazasında &#;ld&#;. Kazadan altı aya yakın zaman ge&#;ti, herşey d&#;zene girmeye başlamıştı ki yine o r&#;yalar başladı. Ben de gece yatağıma geldiğimde r&#;yamda o kadının geleceğini, aynı s&#;zleri s&#;yleyecegini biliyordum. Yatağıma uzandım, g&#;z&#;m&#; kapattım. ''Gel oğlunla evlenmeyi kabul ediyorum.'' dedim. Daha fazla dayanamayacaktım. Sonra uyudum ve kadın geldi. Bana ''Senin g&#;z perdeni kaldıracağım ve bizi tam olarak g&#;receksin.'' dedi. Elini g&#;zlerimin &#;zerinde gezdirdi. Olanları babama anlattım ve tekrar hocaya gittik. Hoca bana, ''Kızım, sana cinlerin r&#;zgarı değmiş ve senle evlenmek istiyorlar.'' dedi. Dua etti ve bana muska verdi. ''Boynunda taşı.'' dedi. Gece yatmak i&#;in odama gittim. Tam yatağıma uzandım, tepemde bir bayan g&#;rd&#;m, yataktan fırlayarak kalktım. Bana, ''Korkma, ben boynunda taşıdığın muskanın i&#;in burdayım.'' dedi. Ne kadar dua etsem de gitmedi. Olanları babama anlattım, babam da hemen hocaya gitti. Hoca, olanlara şaşırmış. Benim hi&#;bir şey g&#;rmemem gerektiğini s&#;ylemiş. O bayanı her zaman g&#;rmeye başlamıştım ama eskisi kadar korkmuyordum. R&#;yalarımda rahatım artık. Beş ay ge&#;ti ve ben bunları yazıyorum. Bunları yazarken bile o bayanı g&#;r&#;yorum.

Hi&#; Ayakları Ters İnsan G&#;rd&#;n&#;z m&#;?


Edirnekapı Erkek &#;ğrenci Yurdu'nda kalan bir &#;ğrenci sabah erken saatlerde hamama gidiyor. Hamamda birka&#; kişi yıkanıyor. &#;ocuk, bir s&#;re sonra &#;evresine bakıyor, kimse kalmamış; ama yan taraftaki bol&#;mden h&#;l&#; g&#;r&#;lt&#;ler geliyor. "Hamamın kapanmasına daha var demek ki." diyerek yıkanmaya devam ediyor. Yan taraftaki g&#;r&#;lt&#;ler giderek artınca merak edip bakıyor. G&#;rd&#;ğ&#; manzara karşısında &#;ocuğun aklı başından gidiyor. Sekiz-on kadar tuhaf adam, birbirlerine su serperek, eğleniyorlar. Adamların ayakları ise ters. &#;ocuk, korkuyla hamamdan ka&#;ıp merdivenlere y&#;neliyor. İkinci katın merdivenlerinde d&#;ş&#;yor. &#;&#; kişi, &#;ocuğu kaldınp, "Ne oldu?" diye soruyorlar. O da hamamda g&#;rd&#;ğ&#; tuhaf adamlardan s&#;z ediyor. "Hepsinin de ayaklan tersti." diyor. Bunun &#;zerine &#;&#; kişi birbirine bakıyor ve g&#;l&#;mseyerek, "Nasıl yani, bizimkiler gibi mi?" diye ayaklarını g&#;steriyorlar. &#;ocuk, o g&#;n apar topar yurttan ayrılıyor.

Mezarın &#;st&#;ndeki Tuvalet


Şimdi, şehrin birinde bir ev varmıs. Ev sahibi, kiralık baska yerde yaşarmış; yani o evde yaşamıyomuş. Ev, dışardan bakılınca cok g&#;zelmiş. Her zaman &#;orap değistirir gibi evden de kiracı değişirmiş. Evin sahibi, sorar kıracılara, "Neden gidiyorsunuz efendim? Evimi mi beğenmediniz yoksa rahatsız eden birilerimi var?" Kiracılar, "Yok efendim, ev g&#;zel de işte, evde huzur yok." demişler. Ev sahibi, "Nasıl yani huzur?" demis. "Evde birilerı dolasıyor. Geceyarıları ilgin&#; giden birşey var. Tuvaletten falan acayip acayip sesler geliyor." demişler. Ev sahibi, anlamamış. "Nasıl yani?" demiş. Onlar da, git kendi g&#;z&#;nle g&#;r." der. Ev sahibi, birg&#;n gider bakar, birşey yok. İki g&#;n gider bakar, birşey yok. Anlayamamıs durumu. Sonrasında bir kiracı daha gelir eve. Anlaşırlar ev sahibiyle, tamam der. Ama ev sahibi, &#;nceki olan olayları s&#;ylemez. kiracı da hocaymış. Yani, din hakkında bilgisi &#;okmuş. Gece olur, hoca yatağa yatar. Uykuya dalar. Geceyarısı, acayip sesler duyar. Uyanır, &#;ıkar bakar, ses tuvaletten gelırmiş. Hoca, tuvalete dogru gıderken orda bir adam &#;ıkar karşısına. Hoca, tabii korkmaz. Hocaya sadece şu kelimeyi s&#;yler: "Mezarımın &#;st&#;nden tuvaleti kaldırın." "Ne tuvaleti, ne mezarı?" derken, adam kaybolur. Hoca, d&#;ş&#;n&#;r ve tuvaletin altında mezar olduğunu anlar ve yarına tuvaletı oradan kaldırır. Artık huzur, yerini bulmuştur.

Nasıl, B&#;yle mi?


Daha o zamanlar, fazla korkmazdım cin hikayelerinden. Yanılmıyorsam orta ikinci sınıftayım. Hep olur ya hani, yurtta anlatılır &#;zellikle gece yarılarından sonra. Bizi de uyku tutmamıştı o g&#;n. Herkes bildiğini anlatıyordu. Geceleri bizim yurt &#;ok sessiz olurdu… Bir tıkırtı. &#;rpermiştim. Anlatılan hikaye ş&#;yleydi: Bir &#;ocuk, zemin katta banyo yapar ve birini g&#;r&#;r. G&#;rd&#;ğ&#; kimseye yurtta daha &#;nce hi&#; rastlamamıştır. Selam vermek istemiştir ama o da ne?? Arkadaşının bacakları tersti. Bildiğine g&#;re cinler, insan kılığına girdiği zaman bacakları ters olur. O korkuyla merdivenlerden avazı &#;ıktığı kadar bağırarak hocam hocam diyerek koşar ve hocayı bulur. der ki ‘Hocam, hocam…’ ‘Evladım, ne oldu niye bu kadar telaşlısın?’ ‘ Hocam, aşağıda ayakları ters olan birini g&#;rd&#;m.’ Hoca, hi&#; tavrını bozmaz ve soğuk bir sesle &#;ğrenciye d&#;nerek ‘nasıl b&#;yle mi?’ (hocanın ayakları terstir.)

Oğlak Olayı


K&#;&#;&#;kken Kıbrıs'ta idim. Bir gece teyzemlerde kaliyordum. Evin yanında koyunlar i&#;in bir ahır vardı. Gece, ''mee mee'' sesiyle uyandık. Teyzem, diğer teyzeme koyunlardan birinin dışarıda oldugunu soyledi. O da "Sakın bakma ona, kapat pencereyi!" dedi. Sonra ne konustular bilemiyorum; ama sabah olduğunda "Oglaktı o!" filan diyordu. &#;ok iyi bilirim, eskiden Kıbrıs'ta oğlak olayları cok olurdu. Yani bu ismi nerden bulup da koymuslarsa
Dip notta verilen bilgiye g&#;re, bu oğlak yada koyun kılığına giren cinmiş. Buna benzer bir olayı ben de duymuştum.

Samsun'daki Esr&#;rengiz Olay


Samsun Orman İşletme civarındaki derenin yanında mağara vardır. Orda başımıza &#;ok acayip bir olay geldi. 3 kişiydik. Bir m&#;ddet ge&#;tikten sonra, arkadaşım Serkan mağaranın girişinde u&#;uşan ışıklar g&#;rd&#;ğ&#;n&#; s&#;yledi. Mağaranın i&#;inden sesler gelmeye başladı. Arkadaşım Hakan hi&#; teredd&#;t etmeden mağaraya girdi. Hava iyice karardı ve yatsı ezanı okundu.
Hakan mağaranın i&#;inde &#;akmak yakarak biraz da olsa etrafı aydınlattı. Daha sonra Hakan mağaradan &#;ığlıklar atarak, ''Ka&#;ın, &#;abuk ka&#;ın!'' diyerek &#;ıktı. On metre gidip durdu ve bana, ''&#;mer, mağaranın i&#;ine ışık tut!'' dedi. Ben, Serkan'la beraber yaklaşıp &#;akmağı yaktım. Birdenbire iri yapılı, beyazımsı bir varlık bize doğru y&#;r&#;meye başladı. Beyazımsı varlık &#;zerimize bizim hızımızda geliyordu. Ne yaklaşıyordu ne de uzaklaşıyordu. Ama yerden tahmini 30 cm kadar havada geliyordu. Ben, arkaya baktığımda hala peşimizdeydi. Daha sonra evlere yaklaştığımızda peşimizdeki varlığın yok olduğunu fark ettik.

&#;&#; Harfli


Bazı insanlar vardır, cinlerin varlığına inanmazlar. İnanmadıkları gibi bir de dalga ge&#;erler. Ben de bunlardan biriydim, t&#; ki bu olay başıma gelene kadar. Ramazan ayındaydık ve ben bir cemaat evinde kalıyordum. Bu evde sesli bir şekilde m&#;zik dinlemek yasak olduğu i&#;in kulaklıkla m&#;zik dinliyordum. Evimizde son zamanlarda hep cinlerden bahsediyorduk. Ablamız onlardan bahsetmememizi s&#;ylemesine rağmen, onu dinlemeyip ''Kuran okunan yere gelemezler.'' diyorduk. &#;stelik dalga ge&#;ip arkadaşlarla birbirimizi korkutuyorduk. Bir gece b&#;t&#;n arkadaşlar odalarına &#;ekilmişlerdi. Ben ise kulağımda kulaklık, arkadaşımla birlikte oturma odasında oturuyorduk. Bir ara arkadaşım, telefonla konuşmak i&#;in odasına ge&#;ti. Ben, odada tek kalmıştım. Y&#;z&#;m balkona doğru bakıyordu. Bir ara balkon kapısının &#;n&#;ndeki perdenin oynadığını g&#;rd&#;m. Kapıya doğru baktım, balkon kapısı kapalıydı.Sonra g&#;zlerimi kapatıp m&#;zik dinlemeye devam ettim.O sırada balkon kapısı a&#;ılmıştı ve perde havalanıyordu. Arkadasımın balkona &#;ıktığını d&#;ş&#;nd&#;m ve arkadaşıma seslendim. Ses gelmemişti. Ayağa kalktığımda balkon penceresinden siyah birşeyin bana baktığını g&#;rd&#;m. Korkun&#; birşeydi. Pencereden bana bakıyor ve perdeyi aralıyordu. Sanki i&#;eri girmeye &#;alışıyordu. Benim &#;ığlıklarıma arkadaşım kosarak geldi ve ben donakalmıştım. Konuşamıyor, dua edemiyordum. O siyah varlığı g&#;rd&#;ğ&#;mde besmele &#;ekmeye &#;alıştım fakat olmadı. Hi&#;birşey s&#;yleyemiyordum. B&#;t&#;n arkadaşlarım başıma toplanmışlardı. Kuran okudular ve ben kendime geldiğimde herkes hal&#;silasyon g&#;rd&#;ğ&#;m&#; zannediyordu. Ta ki balkonun kapısını onlar da a&#;ık g&#;rene kadar. Sizlere tavsiyem, varlıklarına inanın ve yanınıza yaklaşamayacaklarını d&#;ş&#;nmeyin. onlar her an yanınızda olabilirler.

Yılında Muğla &#;niversitesi'nde Yaşanan Bir Olay

Ben de size başımdan ge&#;en bir olayı anlatacağım. senesinde Muğla &#;niversitesi'nde okuyordum ve &#;niversitenin bah&#;esindeki yurtta kalıyordum. &#;niversite, şehirden 10 dakikalık bir mesafede, y&#;ksek&#;e bir alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı.Ger&#;ek ismini buraya yazmıyacağım. Kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurta s&#;rekli garip olaylar oluyor. Geceleyin derinden gelen tefli &#;algı sesleri duyuluyor; ama nereden geldiği anlaşılamıyırdu. S&#;rekli kafayı yiyenler &#;ıkıyordu. Odalar, 6 kişseafoodplus.info'in oda arkadaşı her gece uykusundan, "Geldiler, geldiler!" diye &#;ığlıklar atarak uyanıyordu. R&#;yasında insana benzeyen ama bacakları ke&#;i bacağı gibi olan kişilerin onu uyandırdığını s&#;yl&#;yordu. Kız, artık uyku uyuyamıyordu. Altı -yedi g&#;nd&#;r uyumamıştı. Ne zaman g&#;z kapaklarını indirse, o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir &#;imenliğe doğru &#;ekiyorlardı. M&#;zik sesleri, en &#;ok Sibellerin odasından duyuluyordu. Tam da sabah ezanı zamanı. G&#;n&#;n ilk ışıklarla aydınlanmaya başladığı alaca karanlıkla da kayboluyordu. &#;arşamba akşamı saat civarında, Sibel'in arkadaşı, "Geldiler!" diye &#;ığlık atarak yurdun &#;&#;&#;nc&#; katından aşağı atladı ve &#;ld&#;. Bu olay H&#;rriyet Gazetesi'nde yurtta intihar diye de &#;ıkmıştı. Bunu &#;niversitenin b&#;y&#;k bir kısmı ve ben g&#;rd&#;m; &#;&#;nk&#; ikinci &#;ğretimler o saate dersten &#;ıkıp durağa doğru yurtların &#;n&#;nden y&#;r&#;yordu. Bu olay arkadaşımı &#;ok sarstı. Uzun s&#;re kendisine gelemedi. Yurtta cuma g&#;nleri banyo g&#;n&#;n&#;r. Saat 22'de başlar ve 23'te su soğuduğu i&#;in kendiliğinden biter. Sibel, saat 23'te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş b&#;lmeleri var. Yalnız kapısı yok, girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci &#;ğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor. Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoyo gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu. 8 sağda 8 solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriiyor ve duş alıyor. Su ılımış bile. Hızlıca banyo yapıyor. Yavaş yavaş, diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su, buz gibi oluyor. Sibel, havluya sarılıp &#;ıkıyor. Son kabinden hala su sesi geliyor; ama su buz gibi olduğu i&#;in Sibel, herhalde a&#;ık unutulmuştur diye kabine gidiyor ve perdeyi a&#;ıyor. Şok oluyor; &#;&#;nk&#; belden aşağısı ke&#;i bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel, "İmdat!" diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni &#;ıkmış kurulanıyor. Olanları ona anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca g&#;lmeye başlıyor ve "B&#;yle mi?" diyerek birden havlusunu a&#;ıyor. Sibel, dona kalıyor; &#;&#;nk&#; onun da bacakları ke&#;i bacağı gibi!.. &#;ığlıklar atarak televizyon odasına kuşuyor. Diğer kızlar, onu sakinleştirmeye &#;alışıp odasına ve banyoya bakıyorlar; ama kimse yok. Daha sonra Sibel'in oda arkadaşı, diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve daha yeni gelmişler. Kız arkadaşım, bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan Manisa'ya giti.



Cin Efsanesi

Bu efsane, 80'li yıllarda dilden dile dolaşıyordu. Gazi Kız &#;ğrenci Yurdu'nda bir grup kız, eğlence olsun diye cin &#;ağırmaya karar vermiş. Bir odaya toplanıp başlamışlar seansa. Cin &#;ağırmadaki en &#;nemli husus da, cini geri g&#;ndermekmiş. Kızlarımız cini &#;ağırıp bi g&#;zel eğlenmişler. Hatta dalga falan bile ge&#;mişler, g&#;lmekten yerlere yuvarlananlar olmuş. İşleri bitince cini g&#;ndermek istemişler; ama cin gitmiyomuş. Saatlerce uğraşmışlar. Sonunda cin gitmiş. En azından &#;yle sanmışlar. Gece yarısından sonra ise katlardan tuhaf tuhaf g&#;r&#;lt&#;ler gelmeye başlamış. O aralarda da bir sapık hadisesi yaşanmışmış yurtta. Cin olayını bilmeyen diğer kızlar, korku i&#;inde g&#;r&#;lt&#;leri yurt idaresine haber vermiş. Yine sapık geldi sanılmış ve yurt didik didik aranmış; ama bi'şey bulunamamış. Herkes, tekrar odasına &#;ekilmiş. Ancak o tuhaf g&#;r&#;lt&#;ler, hala devam ediyomuş. Bu kez, polis &#;ağırılmış. B&#;t&#;n kızlar dışarı &#;ıkarılıp bir de polis didik didik etmiş yurdu. Ama yine nafile. Hiii&#; bi'şey bulunamamış. Bu esrarengiz g&#;r&#;lt&#;ler durmuyomuş. Cin &#;ağıran kızlar, olayı kendi aralarında konuşurlarken birisi, "Yaa, yoksa bizim cin mi gitmedi mi, o &#;ıkarıyor olmasın bu g&#;r&#;lt&#;leri?" demiş. Aynı cini tekrar &#;ağırmaya karar vermişler. Evet, ger&#;ekten de &#;nceki cin kendisiyle alay edildiği i&#;in gitmemiş ve cini kim &#;ağırdıysa ancak o ikna edip g&#;nderebilirmiş. Cini &#;ağıran grubun başındaki kız, panik olmuş. &#;ok da iyi bilmezmiş bu işleri. Ertesi g&#;n, bilenlerden cinlerle ilgili bi'şeyler &#;ğrenerek cini g&#;ndermeye &#;alışmış. Ama o g&#;r&#;lt&#;ler durmamış. Cinin gidip gitmediği tam anlaşılamamış. Ancak o g&#;nlerde Gazi Yurdu'nun &#;st katlarından atlayarak intihar eden kızın, işte bu kız olduğu s&#;yleniyormuş.

Cinle Tavla

&#;niversiteye giden bir gen&#; kız varmış. Birg&#;n okuldan &#;ıkışta arkadaşları, "Ruh &#;ağıralım, cin &#;ağıralım." demişler ve kızı ikna etmişler. Kızımız, burada arkadaşlarının şakasına kurban gideceğini d&#;ş&#;nmektedir.
Klasik, bildiğimiz gibi fincana parmaklarını koyuyor kişi ve "Ey ruh, geldiysen 3 defa vur." ile başlıyorlar. Ger&#;ekten 3 defa vuruyor. Kız, inanmıyor halen. Sonra, "Buraya gelirsen sana sorular sorabilir miyiz?" falan diyip ikna edip odaya getiriyorlar. Herkes, onla korka korka konuşuyor. Sıra kıza geliyor. "Sen bana birşey sormayacak mısın?" diyor. "Ben, bunların baştan beri oyun olduğunu biliyorum ve ger&#;ekte de &#;yle birşey yoktur." diyor kızımız. "İyi, senle karşılaşacağız." dedikten sonra merasim bitiyor ve herkes, o akşam dağılıyor. Akşam 11'de &#;ıkıyorlar. Kız, halasının evine gittiğinde saat 12 oluyor. Halası, ona yemek hazırlıyor. Yemekten sonra da halasını da onu da uyku tutmuyor ve gece 3 'e kadar tavla oynuyorlar. Sabah 11'de kız uyanıp telefonunu a&#;ıyor kız. Babası, 10 dakika sonra arıyor. "Kızım b&#;t&#;n gece nerdesin sen?" "Baba, halamla akşam ge&#; saatlere kadar oturduk." "Kızım, yalan s&#;yleme! D&#;n akşam saat 11'de halan hastalandı. Onu geldik aldık. Gece 3'te halan vefat etti" Kız, tabii gece kiminle tavla oynadığını , "Yeniden g&#;r&#;ş&#;ceğiz." diyen kişiye ait olduğunu anlıyor

&#;oban

B&#;y&#;kbabam k&#;yde oturduğu i&#;in, k&#;yde her zaman olan şey ahır veya ağıldır. Bunları da otlatmak i&#;in bir &#;obana ihtiya&#; vardır. Birg&#;n, b&#;y&#;kbabam bir &#;oban almış yanına. &#;oban da kamburmuş. "Sen, bu işi yapamazsın." "Yaparım." der demez b&#;y&#;kbabam bunu yanına almış. B&#;y&#;kbabam, bunu işe aldığının 7. g&#;n&#;nde, bu &#;oban r&#;yasında aynen şimdi anlatacaklarını g&#;rm&#;ş.. 7 tane cin, bizim evin tam ortasında "&#;arşambadır &#;arşamba &#;arşambadır &#;arşamba" diye kendi kendilerine oynuyorlarmış.Bizim &#;oban da, onlarla beraber oyuna katılıp "&#;arşambadır &#;arşamba." diye oynamış. Cinlerin arasından birisi, demiş ki: "Bu, bizim s&#;z&#;m&#;z&#; dinliyor. Buna bir iyilik yapalım." demiş. Diğer cinler de "Tamam." der demez cinlerden biri, bu &#;obanın kamburunu d&#;zeltmiş. D&#;zeltir d&#;zeltmez, &#;oban uykudan kan-ter i&#;erinde kalkıyor ve bir de bakıyor ki kamburu yok. &#;ok seviniyor tabii garibanım Kamburu yok oldu ya, bunu anlatıyor işte b&#;y&#;kbabama. Ertesi gece, bu &#;oban tekrar yatağına yatıyor. Aynı r&#;yayı tekrar g&#;r&#;yor. Fakat bu sefer cinler, o g&#;n&#;n perşembe olmasına rağmen yine,"&#;arşambadır &#;arşamba &#;arşambadır &#;arşamba" oynuyorlarmış. &#;oban, yine girmiş aralarına ve aynen ş&#;yle demiş: "Tamam, d&#;n &#;arşambaydı ama bug&#;n perşembe. Hadi, perşembe diye oynayalım." Cinler, hi&#; oralı bile olmadan, "&#;arşambadır &#;arşamba &#;arşambadır &#;arşamba" diye oynamaya devam etmişler. &#;oban iyice ısrar edince b&#;yle yapalım diye, cinlerden biri aniden adamın yanına gelmiş ve,"Demek sen bizim dediğimizi demezsin ha! Al sana bir mahluk!" deyip tekrar eski haline, yani kambur haline getirmiş. Tabii sabah kalktığında da aynı eski haline d&#;nm&#;ş.

Evliyanın Yumruğu Sert Olur

Başımdan ge&#;en ilgin&#; olayı sizlerle paylaşmak istedim. 6 sene &#;nce, askeriyede &#;alışıyordum. Bir akşam g&#;reve gittik. G&#;rev yerim, Bing&#;l -S&#;tl&#;ce K&#;y&#; yakınında bir tepe. Ben, her zamanki gibi &#;nc&#;yd&#;m. Ara&#;lardan indik. Ben &#;nden, yaklaşık 4 saat y&#;r&#;d&#;k. Ortalık bayağı kararmıştı. B&#;l&#;k komutanımıza sorduğumuzda bize bir a&#;ıklama yapmıyordu. Neyse, vara vara bir tepeye vardık. Ben giderken bir duvar yakınından ge&#;tiğimi iyi hatırlıyorum. Neyse, biraz oturup mevzilerimizi yaptık. Daha sonra her mevziye 2 kişi gelecek şekilde girdik. Sayımız az olduğu i&#;in diğer arkadaşlarımı zor g&#;r&#;yordum. Aralar bayağı a&#;ıktı. Gece saat n&#;beti geldiğinde, arkadaşim beni uyandırdı. Ben de kalktım, n&#;bet yerine gittim. N&#;bet yeri de mevzinin yaklaşık 7 metre falan uzagındaydı. Dedim kendi kendime, "Bir tuvalet ihtiyacını g&#;reyim." Neyse, onu hallettim geri geldim. Hava da esiyor diye kafamı taşın arkasına biraz eğdim. Sen misin başını eğen! Bana bir taş mı yoksa yumruk mu, ne olduğunu anlayamadiığım sert bir sey, fena vurdu. Bir sı&#;radım, arkama bir baktım kimse yok. Gece g&#;r&#;şle diğer arkadaşlara bakıyorum, onlar uyuyor. Tek tek, herkese sordum; kimse birşey bilmiyor. Kaş yarık, surat kan i&#;inde, b&#;l&#;k komutanına olayı anlattım. Bana neler yaptığımı sordu. Ona sadece k&#;&#;&#;k tuvalet yaptığımı, sonra da n&#;bet yerine d&#;nd&#;ğ&#;m&#; anlattım. Bana, "Nereye?" dedi. Ben de g&#;sterdim. Bana bir g&#;ld&#;. "Sabah, anlarsın" dedi. Sabah oldu, bir de ne g&#;reyim: &#;n&#;m&#;zde kocaman bir Yatır! Eski ismi tekke denilen, eski evliya mezarı gibi birşey. Meğer, her sene insanlar oraya adak kesmek i&#;in gelirmiş. Biz de emniyet i&#;in gitmişiz. Tabii bu arada benim kaş, oldu yumruk gibi şiş. Anladım ki d&#;nya boş değil.

Falcı

yazında ger&#;ekleşmişti. Ben, bu tarihte Erdek'te bir otelin barında &#;alışıyordum. Bu nedenle geceleri ge&#; yattığım i&#;in &#;ğlen kalkıyordum. Yine b&#;yle gece, ge&#; saatlere kadar &#;alıştığım bir g&#;n&#;n ertesi, &#;ğlen saat 4 gibi kalktım ve her zaman yemek yediğim yer olan otelin karşısındaki b&#;feye gittim. Orada otelin g&#;venliklerinden biriyle karşılaştım ve beraberce bir masaya oturduk. Yemeğimizi yerken yanımıza benim arkamdan biri yanaştı ve aynen şu c&#;mleyi s&#;yledi: "Falına bakmamı ister misin?" Ben, bu lafın bana s&#;ylenmediğini d&#;ş&#;nerek tostumu yemeğe devam ederken sesinden kadın olduğunu anladığım o şahıs aynı soruyu tekrarladı: "Falına bakmamı ister misin?" Bunun &#;zerine dayanamayıp arkamı d&#;nd&#;m. Ben de herkes gibi, d&#;nd&#;ğ&#;mde o tipik falcı kılığındaki birini g&#;receğimi sandığımdan hızlı ve sinirli bir d&#;n&#;ş yaptım -ki bunun bir diğer nedeni o g&#;ne kadar fala inanmıyor olmamdı-. Kadınla g&#;z g&#;ze geldik ve kadın az &#;nce sorduğu soruyu benim ona herhangi bir şey s&#;ylememe fırsat vermeden yineledi: "Falına bakmamı ister misin?" Ben de &#;zerimde neden olduğunu bilmediğim o bir anlık şaşkınlığı atarak hızlı bir şekilde, “Hayır!” diyerek arkamı d&#;nd&#;m. Bunun &#;zerine yanımdaki g&#;venlik arkadaşımın kadına, "Benim falıma bak." dediğini duydum. “Duydum” diyorum; &#;&#;nk&#; o saniye arası, sanki yaşanmamış gibi geliyordu. Arkadaşım, kolumu tutarak benim de baktırmamı, parasını kendisinin vereceğini s&#;yledi. Ben de gayri ihtiyari, sanki bunu yapınca rahatlayacakmışım gibi kafamı olur anlamında salladım. İşte tam bu sırada falcı kadın, arkadaşıma onun falına bakmayacağını s&#;yledi ve benim yanıma gelerek sanki bir “Rıdvan” (cennetin bek&#;isi) gibi tepemde dikildi. Bunun &#;zerine ben de ne istediğini, istediğinin para mı olduğunu sordum. Falcı kadın, aynen şunları s&#;yledi: "Falına bakıcağım!" Ben de sanki bu bir oyunmuş&#;asına, "Niye?" dedim. Kadın, buz gibi donuk sesiyle, “&#;&#;nk&#; az &#;nce istediğini s&#;yledin." dedi. Az &#;nce kaynağını bilmediğim, o irkilme sebebim gibi g&#;r&#;nen kadın, bana bir anda &#;ekici gelmeye başladı. Aklımdan "Neden olmasın ki, ne kaybedersin ki zaten." denen o en tehlikeli d&#;ş&#;nce ge&#;ti. Falcı kadına, “Tamam.” dedim. Kadın, hi&#; duraksamadan yanıma oturdu ve kafasını yere doğru eğerek bana sağ elimi uzatmamı s&#;yledi. Ben de biraz yaramazlık olsun diye aklımdan sol elimi uzatmak ge&#;iyordu ki, falcı kadının ağzından beynimdeki t&#;m kanı donduran şu s&#;zler d&#;k&#;ld&#;. “Sakın ha, yanlış elini uzatmak gibi haylazca bir şey yapma!” İşte o an kendimi fel&#; olmuş gibi hissettim. Oradan gitmek istiyordum; ama m&#;mk&#;n değildi. Ayaklarım, sanki yere mıhlanmış gibiydi. Ben, bu korkuyla karışık durumda sağ elimi kadına uzattım. Kadın, parmaklarımın arasına bir bezden sıktığı sıvıyı s&#;rd&#; ve sağ elimi sol elimle kapattı. Sonra sanki bana acırmış&#;asına baktı. Ardından elimi a&#;tı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Bir an sustu ve bana kelimelerine hi&#; aralık vermeden şunları s&#;yledi: “Bir kağıt alacaksın ve bu seni b&#;y&#;k bir topluluğun i&#;ine sokacak. 3 g&#;n i&#;erisinde &#;ok sevdiğin iki insanı kaybedeceksin. Şu an sıkıntıların var; ama yarın bunların hepsi sona erecek. Annen, &#;ok uzaklardan bir haber alacak." Ve en son s&#;ylediği s&#;z ise şuydu: "2 abinden b&#;y&#;k olanı, k&#;&#;&#;k olanından daha uzak bir yere gidip sizden ayrılacak." Olayın hikaye kısmını ge&#;erek size o hafta olan olaylardan bahsedeyim. 2 g&#;n sonra &#;niversite sınav sonu&#; kağıdım geldi ve ben artık bir kalabalığın i&#;inde olmaya hak kazanmıştım. Bundan bir g&#;n sonra, kuzenimin intihar ettiği haberini aldık ve aynı g&#;n dayım, kalp krizinden &#;ld&#;. Ortanca abim, aniden askere gitmeye karar verdi ve diğer abim de &#;niversite i&#;in Avusturalya'ya gitti. Ben, bu olayın &#;zerinden yaklaşık 3 yada 4 ay sonra tesad&#;fen tekrar Erdek'e gittim. Aklıma bu kadın geldi ve aramaya karar verdim. Ancak t&#;m aramalarım boşa &#;ıkmıştı ki, son bir kez uğradığım benzin istasyonundakilere sorarken birisi bana, o kadını tanıdığını ancak o kadının yaklaşık 3 sene &#;nce &#;ld&#;ğ&#;n&#; s&#;yledi. Benim o anki halini tarif edemiyeceğim i&#;in bu tarifi size bırakıyorum. Daha sonra adama olayı anlattıseafoodplus.infoın bana inanmamış olduğunu anlasam da, kadının yaşadığı yeri bilip bilmediğini sordum. Bana kadının evini tarif edebileceğini s&#;yledi. Ben, tarif doğrultusunda eve gittim. Ancak gittiğim yer, bir ev değil harabeydi. Yanmış, yıkık d&#;k&#;k i&#;inde, şarap i&#;enlerin olduğu yıkıntı bir yerdi. Ben, evin i&#;ine girdim, biraz dolaştım. İ&#;erde şarap i&#;en insanlara b&#;yle birini g&#;r&#;p g&#;rmediklerini sordum. Kimse g&#;rmediğini s&#;yledi. Ben de &#;midimi kesmiş evden tam ayrılacağım sırada, az &#;nce &#;ıktığım merdivenlerin &#;st&#;nde kadının benim elimin &#;st&#;ne sıktığı bezi g&#;rd&#;m. Diyeceksiniz ki aynı bez olduğunu nerden biliyorsun. &#;&#;nk&#; o g&#;nden sonra, sağ elimdeki koku hi&#; &#;ıkmadı!

Garip Yılbaşı

yılının yılbaşı gecesiydi. Gayet soğuk bir havada eve doğru gidiyordum. Markete uğradım. İ&#;ki, &#;erez, sigara aldım. Yolda y&#;r&#;meye başladım. Yola ş&#;yle bir baktım, son derece ıssız ve sessiz oldugunu g&#;rd&#;m. O anda bir şeyler olacağını sanki anlamıştım. Yolun iki yanı aga&#;larla &#;evriliydi. Son hızla yolda y&#;r&#;meye basladım. Karımın işyerinden arkadaşları, ailesiyle yılbaşı kutlaması yapacaktık. O insanları sevmiyordum. Zorla ayaklarım beni eve g&#;t&#;r&#;yordu. Misafirlere katlanmamın tek sebebi, yılbaşını mutlu bir şekilde ge&#;irmek istememdi. Yolda hızlı bir şekilde ilerlemekteydim. Yol, &#;ok karanlıktı. Ansızın silah patlaması gibi bir ses geldi. Yukarıya baktım. Parlak bir ışık, sanki her saniye b&#;y&#;yerek &#;zerime geliyordu. Ben de giderek k&#;&#;&#;l&#;yordum sanki. Ve o ışık bir an s&#;nd&#;. Kurtuldum diye rahatladım, koştum eve doğru. Bir de ne g&#;reyim: Saat, sabaha karşı 5 olmuş. Hanım, beni kapıda karşıladı. Kan-ter i&#;indeydim. sanki kıtalar arası koşmuş gibiydim. Hanım, cilveli bir sekilde, "Nerdeydin,sabaha kadar bekledim. &#;ok meraklandım." dedi Bu olay, bir s&#;redir kafamı karıştırıyor. Size yazayım dedim.

Gece Gelen

74'e 4 askerliğimi Kıbrıs'ta yaptim. Askerliğimin bitimine 5 ay ya vardı ya yoktu. Saat 24 devriye n&#;betim vardı. Tamer Onbaşı'yla n&#;bet yerlerini gezerken, bakım &#;adırının ordan alarm verildi. İki nobet&#;i de son gaz tabur binasına koşuyordu. Ani m&#;dahele mangası, biz ve n&#;bet&#;i komutanlar da hemen olay yerinde bittik. İlk başta Rumlar sızma yapti zannettik, &#;&#;nk&#; tam sınırdaydik. Fakat h&#;c birsey yoktu ortada. Askerler cağrıldı. İkisi de &#;adırda uyuduklarini itiraf ettiler; ama uyandirilis sekilleri ilgin&#;ti. &#;adırın taşlandığını, dışarı &#;ıktıklarında da taşların hala arkalarından atıldığını ve metre koştuktan sonra &#;nlerine bir kadın yerde bagdas kurmuş, feryatlar i&#;inde, "Yavrum, yavrum" diye bağırdığını ifadelerinde s&#;ylediler. Daha sonra duyduklarım, daha da urperticiydi. Bunun ilk defa olmadığını, n&#;bet esnasında uyuyanların bir&#;ok kez bu şekilde uyandırıldıklarını &#;ok komutandan duyduk

Kahverengi Pijamalı Adam

Bunu bana teyzem kendi anlatmıştı.Dedem &#;ld&#;kten (daha doğrusu g&#;m&#;ld&#;kten) sonra, teyzemler komşularıyla ona Kur'an okuyorlarmış. Bu arada bir komşusu, dua ederken karşı koltuğa bakıyormuş. Teyzem de bir yandan dua okuyup, bir yandan etrafına bakıyormuş. Teyzemin komşusu, dua ederken birden donakalmış. Kadın, koltukta geri geri gidiyormuş ve bembeyaz kesilmiş. Teyzem, duayı bitirdikten sonra kadının yanına gidip ne olduğunu sormuş; fakat kadın konuşamıyormuş. Teyzem, kadını d&#;rtt&#;ğ&#; anda kadın duayı bitirmiş. "Amin." deyip y&#;z&#;n&#; sıvazlamış ve hemen ağlamaya başlamış. Teyzem, kadına "Niye ağlıyorsun?" dediğinde kadın, şok edici cevabı vermiş: ''Koltukta kahverengi pijamalı bir adam oturyordu, o da dua ediyordu. Adam, duayı bitirip kafasını kaldırınca baban olduğunu anladım.'' demiş. Kadın, devam etmiş: ''Kafasını kaldırdığında g&#;l&#;ms&#;yordu. Sonra bir anda kayboldu.'' Dedem, hastanede diyalize bağlı yaşıyordu ve son s&#;z&#; ''Diyaliz.'' oldu. Hastanedeyken s&#;rekli kahverengi pijama giyerdi. Teyzemin komşusu ise, dedemin ziyaretine hi&#; gitmemişti.

Mezar Ziyareti

Bundan bir yada iki ay &#;nceydi. Mersin'de oturduğumuz i&#;in Mersin`in yerlileri olarak yaz geldi mi yaylaya gideriz ki serin havalarda rahat olalım diye. Bu yaz, yine yaylaya gitmiştik. Bizim ev, Namrun(&#;amlıyayla)'da ve en guzel yerinde. Yalnız tek k&#;t&#; yanı, evin yanında bir mezarlık vardı ve bazı geceler, mezarlığa bazı insanlar gelirdi. Olaylar ş&#;yle başlamış: Bundan yıllar &#;nce, bir araba dolusu gen&#;, s&#;rat denemeleri yaparken &#;nlerine bir-iki &#;ocuk &#;ıkmış. E, bunlara &#;arpmışlar. Fakat ani manevra yaptıkları i&#;in, hem &#;ocuklar &#;lm&#;s, bunlar da yol dışına &#;ıkıp bir ağaca &#;arpmışlar. Bu gen&#;ler, birer yıl arayla &#;lm&#;şler. Her yıl, her ay, kazanın ger&#;ekleştiği g&#;n ve saat vakti gelince, mezarlığa gelirlermiş. Bunları bana k&#;y&#;n imamı anlattı. Yine bir gece, onları izliyordum ve birinin bana baktığını hissettim. Perdeyi hemen kapadım ve yatmak icin karımın yanına gittim. Ertesi g&#;n, arabamın camının kırık olduğunu g&#;rd&#;m. Ama hi&#; bir yerde, cam par&#;ası yoktu. Ertesi gece, yine izledim ve bu sefer iki tanesi bana bakıyordu. &#;ok korkmuştum . &#;lenlerin ruhları i&#;in Fatiha okudum, dua ettim olmadı. Sabah kalktığımda, arabamın &#;st&#;nde bir hırka buldum. Bu, o g&#;n kazada &#;len cocuklardan birine aitmiş. Aradan bir ka&#; g&#;n ge&#;ti ve mezarlığa gittim. Mezarlarının &#;zerinde iki tane kutu vardı. Birinin &#;st&#;nde benim arabanın kırılmış camları, birisinde ise benim sa&#;larım. Bu olayı hocaya anlattım. "Oğlum, sen b&#;y&#;k g&#;nah işlemişsin. Bu yaptığına kızmış olacaklar' dedi. Eve gittigimde, g&#;rd&#;klerim beni dehşete d&#;ş&#;rd&#;. Arabamın el freni &#;ekilmis ve mezarların &#;zerine itilmişti. Kapıların kilitli olduğundan adım gibi emindim. Anahtarlar cebimdeydi ve camları yaptırmıştım. Arabamsa, o iki &#;ocuuun mezarlarının &#;st&#;nde duruyordu. O g&#;nden sonra, bir daha ailemle oraya gitmedim

Mezardan Gelen Ses

Bir aile; anne, baba, bir kız ve erkek, bunlar evlerinin yanması sonucu &#;lm&#;şler. Hepsini aile olarak yan yana g&#;mm&#;şler. Fakat her geceyarısı, mezarlıktan ilgin&#; sesler geliyormuş. Bu, orada yaşayan bir&#;ok kişi tarafından duyulmuş, Sonra i&#;lerinden bir tanesi, o seslerin nerden geldiğini anlamak i&#;in geceyarısı mezarlığa gitmiş. Yine başlamış sesler. Sanki kavga sesleri gibiymiş. Adam, seslerin geldiği y&#;ne gitmiş ve sesler, o ailenin mezarından geliyormuş.Sonra mezarı kazıp bakmaya karar vermiş. Halk, mezarı a&#;tıklarında &#;ok ilgin&#; bir manzarayla karşılaşmışlar. Annenin olması gereken yerde kız, erkek &#;ocuğun olması gereken yerde de baba yatıyormuş. Herkes şaşırmış. Bunları yine eski yerlerine koymuşlar ve mezarı kapatmışlar. Fakat kavga sesleri, bitmek bilmiyormuş. Tekrar a&#;ıp bakmışlar, yine aynıymış manzara bu kez D&#;zeltmemeye karar vermişler. Sadece mezar taşlarının yerlerini değiştirmişler. O g&#;nden sonra, bir daha hi&#; ses gelmemiş.Oradaki halka g&#;re o sesler, o ailenin yaptığı yer kavgasının sesleriymiş

Mezarlıktaki Gelin

Bir akraba d&#;&#;&#;n&#;nden d&#;nen Kemal ve arkadaşı Recep, 20 Kasım akşamı, yaklaşık sularında, şehir mezarlığından otomobille ge&#;iyorlardı. Her iki tarafı mezarlık olan, dar bir yoldu ge&#;tikleri. Aniden soldaki duvarın &#;st&#;nden, arabanın &#;n&#;ne beyaz bir şey atladı. İki arkadaş, bunun beyaz bir k&#;pek olabilecegini d&#;ş&#;nd&#;. Ancak normal şartlarda ona &#;arpmaları gerektiği halde, her ikisi de &#;arpma sesi duymamış ve &#;ok şaşırmşlardı. Arabayı durdurup arkalarına baktılar ama hi&#;bir şey g&#;rmediler. Her ikisi de, garip bir şeyler olduğunu fark etmişlerdi. Mezarlıktan &#;ıkmalarına &#;ok az kalmıştı ki, aracı kullanan Recep, bir &#;ığlık attı. Dikiz aynasından bakıyordu. Bunun &#;zerine arkaya d&#;n&#;p bakan Kemal, arka koltukta oturan gelinlik giymis bir kadın g&#;rd&#;. Kadın, sessizce iki arkadaşı izlemekteydi. B&#;y&#;k bir korkuya ve telaşa kapılan arkadaşlar, mezarlıktan nasıl &#;ıktıklarını ve arabadan nasıl indiklerini hala hatırlamıyorlar. &#;n cama yapışmış bir şekilde arabayı durdurdular; fakat kadın artık orada değildi. Bunun &#;zerine olayı araştırmaya başlayan Kemal, aynı g&#;n &#;len bir kadın olduğunu &#;ğrendi. Kadın, yakın bir k&#;yde yapılan d&#;ğ&#;n&#;nden d&#;nerken, trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Ve &#;ld&#;ğ&#;nde &#;zerinde gelinliği vardı. &#;len kadının yakınlarını ziyaret eden Kemal, kadının aynı kadın olup olmadığını &#;ğrenmek istedi. Gittiği evde kendisine bir fotoğrafı g&#;sterildi. Fotoğraftaki kadın, o gece otomobilin arka koltuğunda g&#;rd&#;g&#; kadındı. &#;len kadının yakınları da olaya şaşırdılar. Bir daha o mezarlıktan ge&#;emeyen Kemal ve arkadaşi, olayı bir s&#;re daha irdelemelerine rağmen, o g&#;n &#;len kadının neden onlara g&#;z&#;kt&#;ğ&#;n&#; &#;ğrenemediler

Misafir Cinler

&#;ok g&#;zel birg&#;nd&#;. En sevdiğim arkadaşlarımı evime &#;ağırmıştım. "Beraber &#;ay i&#;eriz, oturup dertleşiriz." diye d&#;ş&#;nm&#;şt&#;m. Beklemeye başladım. Tabii boş durmuyordum. M&#;zik dinliyor, g&#;n&#;n keyfini &#;ıkarıyordum. Olacaklardan habersizdim. Her zamanki gibi, fondaki m&#;zik her ne kadar hareketli de olsa i&#;imde birşeyler oluyordu. G&#;nd&#;zd&#; ama karanlıklar hissediyordum. Kapı &#;alındığında korkmadım desem yalan olur. Gelenler onlardı: arkadaşlarım. "En sonunda geldiniz." deyip eve konuk ettim onları. Bir kenara oturdular. G&#;l&#;p eğleniriz diye gelmişlerdi; ama suskunlardı. Konuşturmak i&#;in &#;ok &#;alıştım ama &#;abalarım boşunaydı. İ&#;eceğimiz bir bardak &#;ayın bizi neşelendirebileceğini d&#;ş&#;n&#;p oradan &#;ay getirmek &#;zere ayrıldım. Garipti; &#;&#;nk&#; birbirleriyle bile konuşmuyorlardı. İ&#;imi tarifsiz duygular kapladı. Neler oluyordu acaba? Yanlarına &#;aylarla geldiğimde ikisi birden bana &#;yle bir baktılar ki, g&#;zlerinde nefret vardı. Havayı dağıtmak istedim yine sustular. Tam o esnada arkadaşım, &#;ayını upuzun tırnaklarıyla karıştırmaya başladı. Tırnaklarını g&#;rd&#;ğ&#;m an, &#;st&#;me sanki kaynar sular boşandı. Korkuyordum nasıl uzaklaşabilirdim (Cinler insan kılığına girdiklerinde ya tırnakları uzun olur yada v&#;cutlarının bir b&#;l&#;m&#; farklı olur) Son &#;ırpınışlarımdı. Ka&#;malıydım. Tam o esnada, bug&#;ne kadar sesine sinir olduğum kapı zili, bana en g&#;zel şarkılar gibi gelerek &#;aldı. "M&#;sadenizle" diyip kapıya y&#;neldim. Sessiz durmaları, beni korkutmuştu; ama kapıyı a&#;mak son &#;aremdi. Kapıya y&#;neldim. Kapıda abim vardı. Hızla olayı anlattım. "Hadi gidelim. &#;abuk olmalıyız, ka&#;malıyız." dedim. "İ&#;erde cinler var." "Nerden anladın?" dedi. Kısaca &#;nemsemeyerek, "Uzun tırnakları vardı." dedim. Abim, hızla y&#;ksek sesle tırnaklarını g&#;sterip, "B&#;yle mi!" dedi. O anda bayılmışım. Sonra geciken arkadaşlarım geldiğinde beni ayıltılar.

Onunla Karşılaşmak İstemezsiniz

Haziran ayının başında bir olay yaşadım. Tam olarak ne olduğunun yorumunu hala yapmadım; ama benzer olay yaşayan biriyle karşılaşmak isterdim. O g&#;n, her zamanki gibi b&#;y&#;kannem ve dedeme gitmiştim. Akşam &#;st&#; eve gitmek i&#;in kalktım. Dedem, eski tip asans&#;r&#;n kapısını a&#;mak i&#;in anahtar aramaya koyuldu. Sabredemedim, en &#;st kattan merdivenlerden indim. Birinci kat merdivenlerine geldiğimde inerken apartmanin tamamen cam kapısında dıştan i&#;eri doğru bakan f&#;tr şapkalı bir adamın durduğunu g&#;rd&#;m. Olağan bir şekilde ilerleyip kapıyı a&#;ıp &#;ikacaktım; ama adam yerinden kımıldamıyordu.&#;ekilip bir t&#;rl&#; yol vermedi. D&#;nd&#;m baktım. Adamın arkasından batan g&#;neşin kuvvetli ışığında y&#;z&#;n&#; g&#;remedim. Sadece s&#;lieti g&#;z&#;k&#;yordu ve olduk&#;a iri yapılıydi. Kenara &#;ekilip bekledim girsin de ben &#;ıkayım diye, gene &#;ekilmedi. K&#;t&#; niyetli veya bana şaka yapan biri mi olduguna karar veremedim. Adını koyamadığım bir şekilde, sanki i&#;im &#;ş&#;yor ve &#;rperiyordum. Geri d&#;n&#;yormuş gibi yaparak bir &#;st katta beklemeye başladım. Eve &#;ıkıp dedemi de &#;zmek istemiyordum. Adam en az on dakika aynı noktada kımıldamadan durdu. Sonra kapıyı a&#;tı, i&#;eri girdi. Ben de durduğum yerden eğilirsem yukardan g&#;rebiliyordum. En sonunda gidiyor diye sevindim. Bir baktım ki adam robot gibi y&#;r&#;yor. Asans&#;r&#;n &#;n&#;ne geldi. Aynı şekilde hi&#; kıpırdamadan on dakikada orada durdu. Ne oldugunu anlayamıyordum. Yukardan eğilerek ka&#;amak bakışlarla inceliyordum. Yaz olmasına rağmen kışlık elbise ve şapka vardı. Ayakkabıları bağcıklı, subay ayakkabısı şeklindeydi. Şapkadan y&#;z&#;n&#; g&#;remiyordum. İki basamak indim ve iyice eğilip y&#;z&#;n&#; g&#;rmeye &#;alıştım ve şok oldum. G&#;zlerini g&#;remedim ama y&#;z&#; porselen tabak gibi beyaz ve parlaktı. Artık panik oldum. Adam, o anda elini robot gibi yavas&#;a kaldırdı, asans&#;r&#;n d&#;ğmesine bastı. Oh! Gidiyor derken elektrikler kesildi.
Adam, birden merdivenlere y&#;neldi, ben de yukarı doğru fırladım. heyecandan hızlı &#;ıkamıyordum. Kesildim. Bana yetiştiğini g&#;r&#;nce telaşlandım ve merdivenden yuvarlandım. Hi&#; g&#;z&#;m&#; a&#;madan bir s&#;re oturdum. Yanıma geldiğini hissettim. Ağlamak istiyordum. Birden elektrik geldi. G&#;z&#;m&#; a&#;tım, kimse yok. &#;n&#;nde oturduğum kapının ardında bir k&#;pek havlıyor, karşi kapıdan anne-&#;ocuk sesleri geliyor. Daha &#;nce hi&#; ses olmadığını fark seafoodplus.info g&#;n tekrar geldim. Dedem, balkonda yarım saatten fazla beklediğini, ama benim &#;ıktığımı g&#;rmediğini, merdivenlerden seslendigini ama cevap alamadığını s&#;yledi. Ona dış kapıda duran şapkali biri olup olmadığını sordum. Bulundugu noktadan t&#;m kapı g&#;r&#;n&#;r; ama hi&#; kimseyi g&#;rmediğini s&#;yledi. Ben de normal bir olayı kendim değişik yaşadım diyerek yıllarca kimseye anlatmadım. Yıllar sonra bir kitapta, aynı bu şekilde giyinmiş beyaz y&#;zl&#;, robot gibi y&#;r&#;yen , gelince elektrik kesintisi olan varlıkların insanları ziyaret ettiklerini okudum. Bunun &#;yle bir olay oldugunu zannediyorum. Bir daha olmadı.

Otostop&#;u

Adamın biri, bir cumartesi gecesi evine d&#;n&#;yomuş. Birden yaşlarında sevimli bir kızın yolun kenarında otostop yaptığını g&#;rm&#;ş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı b&#;yle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?” demiş. Kız, “Uzun hikaye. Rica etsem beni evime g&#;t&#;r&#;r m&#;s&#;n&#;z? Buraya &#;ok yakın. Bu iyiliğinizi &#;m&#;r boyu unutmam.” diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın &#;zerinde cicili bicili, hoş bir elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Ger&#;ekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında &#;n&#;nde durmuş, “İşte geldik k&#;&#;&#;k hanım.” diyerek arka koltuğa d&#;nm&#;ş; ama arkada hi&#; kimse yokmuş. G&#;zlerine inanamamış tabii. Hemen arabasından inip evin kapısını &#;almış. Beyaz sa&#;lı, &#;ok yorgun g&#;r&#;nen yaşlı bir kadın a&#;mış kapıyı. Adam heyecanla, “Bana inanmayacaksınız ama yoldan k&#;&#;&#;k bir kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde” Yaşlı kadın, adamı susturmuş: “Biliyorum, biliyorum.” demiş. “Sonra da ortadan kayboldu değil mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı, aynı şey olur” Meğer, kız bir cumartesi gecesi diskodan d&#;nerken trafik kazası ge&#;irmiş ve oracıkta &#;lm&#;ş. Şimdi her cumartesi gecesi, kazada &#;ld&#;ğ&#; yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş; ama bunu bug&#;ne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın g&#;z&#; piyanonun &#;zerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve &#;zerinde de aynı elbise varmış.

&#;l&#;ler Sayılmaz

Birg&#;n, &#;niversiteli beş kız, cin &#;ağırmaya karar verirler. &#;ağırmak i&#;in hazırlıklar tamamdır. Seans başlar, cin gelir. Neyse, ertesi g&#;nlerde bu cin onlara musallat olur. Kızların gitmediği hoca kalmaz. Birg&#;n, bir hoca tavsiyesiyle cini tekrar cağırırlar. Kızlardan birini dolaba saklarlar. Cin'e, "Ka&#; kişi olduğumuzu bilemezsen peşimizi bırakacaksın." derler.(dolaptakiyle 5 kişidirler) Cin, "4" der. Kızlar, sevinirler. "Bilemedin. Bir arkadaşımız dolapta." derler. Cin'in yanıtı: "Arkadaşınızı heba ettiniz Peşinizi bırakmayacağım." der. Kızlar, "Nasıl yani?" derler. Cin, "&#;l&#;ler sayılmaz. 4 kişisiniz." Kızlar, dolabı actıklarında o kızın kafasız bedeniyle kaşılaşırlar. Cin ise hepsine iğren&#; oyunlar d&#;zenlemektedir. Hepsi de tımarhanede, korkun&#; bir sekilde hayatlarını kaybederler

Siste &#;n&#;m&#;ze &#;ıkan Kediler

Gen&#;ken, anneannemin evinde kedi ruhları g&#;r&#;rd&#;m. Benim de Yoda isminde bir kedim vardı ve birbirimize &#;ok yakındık. Birka&#; yıl &#;nce, Cadılar Bayramı'nda Yoda, o zamanlar ki erkek arkadaşım Jeff ve ben, bazı arkadaşlarımızı g&#;rmek i&#;in Kuzey’e gidiyorduk. Jeff, yolun yarısında kedim y&#;z&#;nden mola vermek zorunda kalınca &#;ok kızmıştı ve Yoda da arabadan ka&#;maya &#;alışmıştı. Yoda, ikinci kez ka&#;mayı deneyince Jeff onu sert&#;e yakalayıp arabanın i&#;ine atmıştı. Ne yazık ki Yoda’nın burnu, hafif de olsa yaralanmıştı. Jeff’e bu davranışından dolayı &#;ok kızmıştım. Yoda da ben de kızmış olsak da Kuzey’e doğru yolculuğumuza devam edecektik. Hava &#;ok karanlıktı ve her yer sis i&#;indeydi. Yolda giderken birden karşımıza yolun ortasına oturmuş kediler &#;ıkıverdi. Hareket etmiyorlardı ve biz de mecburen durmak zorunda kaldık. Jeff, onların yanından her seferinde ge&#;meye kalktığında kedilerden bir ka&#;ı arabanın &#;n&#;ne y&#;nelip tekrar yola oturdular. Jeff, kere benzeri denemelerde bulundu; ama sonu&#; hep aynıydı. Sonunda Jeff, y&#;ksek sesle, “Tamam, mesajı aldım.” diye bağırdı. Yola baktık. Kediler yolda değillerdi
Taksici

Bir gece Ali adındaki bir taksici, ekmek parasını kazanmak i&#;in ge&#; saatlere kadar &#;alışmış. tane m&#;şterisini istedikleri yerlere bırakmış. Fakat o gece hava olduk&#;a yağmurluymuş. Ali, tam eve gidecekken kaldırımda bir kadın g&#;rm&#;ş. Ali de kadını evine bırakmak i&#;in arabasına almış. Daha sonra Ali Kadına ş&#;yle s&#;ylemiş: "Sizi nereye bırakmamı istersiniz?" Kadın ise: "Hayalet Kasaba." demiş. Ali de biraz d&#;ş&#;nm&#;ş. İ&#;inden ’’Bu kasaba yıllar &#;nce bir depremde yıkılmıştı. Peki bu kadını oraya nasıl bırakacağım?’’ diye ge&#;irmiş. Daha sonra kadının g&#;zlerine bir bakmış. &#;ok şaşırmış; &#;&#;nk&#; kadının g&#;zleri kırmızıymış. Kadının bir cin olduğunu anlamış ve i&#;inden Kelime-i Şahadet getirmiş. Cin ise bunu anlayıp hemen Ali’ye, ‘‘Dur!’’ emri vermiş. Ali ise, arabayı durdurup kadına:
"Ni&#;in arabayı durdurmamı istediniz?" demiş. Kadın ise: "Ben bir cinim. Sana bir u&#;urumu, Hayalet Kasaba olarak g&#;sterecektim. Sen de &#;lecektin. Ama i&#;inden Kelime-i Şahadet getirip beni etkisiz halde bıraktığın i&#;in &#;lmeyeceksin." demiş ve oradan uzaklaşmış.

Undula Mezarlığı


Olay, ge&#;en y&#;zyılın başlarında, Basmalkap'ın &#;cra bir kasabası olan Undula'da ger&#;ekleşmiştir. Undula'nın bildiğiniz taşra kasabalarından bir farkı yoktur. Halk g&#;nd&#;zleri rutin işleriyle uğraşır. Akşamları herkes evlerine &#;ekilince ortalık sessizleşir. &#;ok sıkıcıdır. Kış, dişlerini g&#;stermeye başlamıştı. Hava r&#;zg&#;rlı ve yağmurluydu. O gece, kasabanın barı tenhaydı. Demircinin kalfası Bot Mandaval, iki gen&#; arkadaşıyla bir k&#;şede oturmuş piyizleniyordu. Ordan burdan konuşuyor, ara sıra da g&#;l&#;ş&#;yorlardı. Gece ilerledik&#;e, mevzular t&#;kendi. Geyik faslı başladı. Gen&#;ler, cesaret konusuna girmişlerdi. Mandıracının oğluyla, kumaş&#;ının tezgahtarı birbirlerine girmişti bile! O arada Bot, biraz sonra geleceğini s&#;yleyerek kalktı gitti. Az sonra elinde demir bir kazık ve &#;eki&#;le d&#;nd&#;. ''Bakın! Ben şimdi gidip bu kazığı Bady Badala'nın mezarına &#;akıp geleceğim!'' dedi. Aklınca en cesaretlinin kendisi olduğunu ispat edecekti. Yaşlı Bady Badala, ge&#;en hafta &#;lm&#;şt&#;. Bot, ona her zaman şakalar yapar, &#;ok kızdırırdı. Undula Mezarlığı, kasaba dışında, insanların g&#;nd&#;z bile mecbur kalmadık&#;a ge&#;medikleri, uğursuz saydıkları bir yerdi. Arkadaşları, Bot Mandaval'ı gitmemesi i&#;in caydırmaya &#;alıştılarsa da fayda etmedi. Bot, pardes&#;s&#;n&#; giydi, &#;eki&#;le kazığı alarak yola &#;ıktı. Yağmur hızla yağıyor, r&#;zg&#;r ıslık &#;alarak esiyordu. Bot, mezarlığa yaklaştık&#;a korkmaya, kalbi k&#;t k&#;t atmaya başlamıştı. "Neden bu işe kalkıştım!" diye kendi kendine kızıp k&#;frediyordu. Bir an &#;nce şu kazığı &#;akıp hemen bara d&#;nmekten başka birşey d&#;ş&#;nm&#;yordu. Daha ge&#;en hafta geldiği i&#;in mezarın yerini kolayca buldu ve aceleyle kazığı mezara &#;aktı. Bu arada arkadaşları, Bot'un mezarlığa gidemeyip, yarı yoldan geri d&#;neceğini konuşup g&#;l&#;ş&#;yorlardı. Ama aradan epey zaman ge&#;ip de Bot'un hala gelmemesi &#;zerine endişelenmeye başladılar. Bot, kazığı &#;aktı ve hemen arkasına d&#;n&#;p oradan uzaklaşmak istedi. Ama o ne! Yerinden kıpırdıyamıyordu. Bady'ye yaptığı tatsız şakalar hızla aklından ge&#;ti. Bady, Bot'u sımsıkı tutmuş bırakmıyordu. Bot'un kalbi patlamalı motor gibi atıyordu. Korkudan d&#;n&#;p arkasına da bakamıyordu. Şafak s&#;k&#;yordu. Bardakilerin merakı had safhaya gelmişti. Erken kalkmış kasabalılarla mezarlığın yolunu tuttular. Kasabalılar, &#;nce mezarlıkta kimseyi g&#;remediler; ama Bady Badala'nın mezarına yaklaştıklarında karşılaştıkları manzara korkun&#;tu. Zavallı Bot Mandaval'ın g&#;zleri yuvalarından fırlamış, yerde cansız yatıyordu. Uzun s&#;re tırmalamaktan toprakta &#;ukurlar oluşmuştu. Evet, Bot kazığı &#;akmıştı &#;akmasına ama aceleden pardes&#;s&#;n&#;n eteğini de beraber !!!

Cinli Ev

Birg&#;n, işten eve geldiğimde annemi ağlarken g&#;rd&#;m. "Hayırdır anne, ne oldu?" dedim. Bana, "Kardeşin Kardeşine bak, delirdi sanki" diye korku dolu g&#;zlerle bakınca yerimden fırlayıp kardeşimin bulundugu odaya girdim. Bana tuhaf gelen hi&#;bir şey fark etmedim. "Ahmet, birşey mi var kardeşim?" dedim. Bana, "Hayır abi, gayet iyiyim." dedi. Ben de fazla &#;st&#;ne gitmek istemedim.

Ertesi g&#;n yine eve geldiğimde, merdivenleri &#;ıkarken sanki bizim evin kapısı uzaklaşıyormuş gibi tuaf bir korkuya kapıldım. Tam ne oluyor diye d&#;ş&#;n&#;rken, annemin &#;ığlığını duydum. Hızlı adımlarla evin kapısına ulaştım. Elimi cebime atıp anahtarlarımı bulmaya &#;alıştım.
Birden i&#;erden annemin hı&#;kırığının dışında, hırıltılı ama insana ait olamayacak bir ses duydum. Bunu duyunca, evde biri acaba anneme mi saldırıyor diye d&#;ş&#;n&#;p eve hışınla girdim. Annem ve k&#;&#;&#;k kardeşim, holde bana bakıyorlardı. "Anne, ne oldu?" dedim. "Yine Ahmet &#;ıldırdı. K&#;&#;&#;k kardeşin F&#;sun'la bana saldırdı." &#;ok sinirlenmiştim. Ya annem bana yalan s&#;yl&#;yor, yada kardeşim delirdi diye d&#;ş&#;nmeye başladım. Annemin suratına tekrar baktığımda, korku dolu g&#;zlerle yine karşılaştım. F&#;sun da &#;ok korkmuştu; ama hala şaka yapılıyor sanmıştı. (F&#;sun 5 yaşında)

Sinirlenmiştim. Tam hızla Ahmet'in bulundugu odaya girecekken, Ahmet birden kapıda belirdi. (İnanırmısınız, ufak kardeşimden ilk defa &#;rkm&#;şt&#;m.) Bana bakıyordu sanki d&#;şmanca. Sonra arkasını d&#;n&#;p odasına girdi. Peşinden gidip "Ahmet!" dediğimde tekrar bana bakıp, "Beni rahat bırak abiiiiiiii!" diye bağırdı. Sinirlenmiştim. "Seni &#;ld&#;r&#;r&#;m oğlum! Babam, az sonra gelecek. Ya anlatırsın herşeyi yada &#;ok fena olacak. Babama anneme saldırdığını s&#;ylerim." "Tamam abi ama bana biraz zaman ver. Sana herşeyi anlatacağım." dedi. İlk defa kardeşimin bana yalan s&#;yledigini hissettim.

O gece, herkes yatmıştı. Ben de kardeşimi izlemeye başladım. Odasına gittim, baktım uyuyordu. Tam arkamı d&#;nm&#;şt&#;m ki, sanki i&#;imden bir ses, "Kardeşin sana bakıyor!" dedi ve aniden d&#;nd&#;m; ama bakmıyordu. Sonra, "Lan oglum, manyak mısın!" dedim kendi kendime. O gece yattım ama ne yatış! Sabaha kadar uyuyamadım. Sanki g&#;z&#;m&#; kapatınca Ahmet yanımda Acıyorum. "Yok arkadaş, bu b&#;yle olmuyacak." dedim. "En iyisi mi, yarın t&#;m g&#;n&#;m&#; kardeşime ayırayım, onu sesizce takip edeyim." dedim.

Sabah olmustu. Ben, erken kalktığım i&#;in, anneme, "Ben, saat 10 gibi d&#;nerim." deyip &#;ıktım. Ahmet de uyanmıştı. Bana candan yakın olan kardeşim, şimdi &#;ok uzaktı. Yanıma bile gelmedi. Tam &#;ıkarken, "Gece iyi uyudun mu?" dedi. irkilmiştim. Ona bakmadan hemen &#;ıktım ve kahveye gittim.

Saat 10'a gelince eve hızlı adımlarla vardım. Sessizce mutfağa girdim; &#;&#;nk&#; ordan kardeşimin odası g&#;z&#;k&#;yordu. Beni g&#;rmesin diye, daha &#;nceden mutfağın perdelerini sıkı sıkı &#;rtm&#;şt&#;m. Sadece minik bir delik kalacak şekilde bırakıp, odayı tamamen g&#;r&#;r bir haldeydi. Kardeşim, odadaydı ve tek başına kanepeye oturmuş, dizlerini ovuyordu. Sonra birden durdu. Benim de kanım sanki cekiliyor gibi hissetmeye başladım. Sonra birden g&#;z g&#;ze geldik. Aman Allah'ım! Minicik delikten baktığımı hissetmişti.

&#;ıldıracak gibi oldum. Hızlıca odasına girdim. G&#;z&#;m d&#;nm&#;şt&#;. "Lan noluyor!" dedim, hi&#; tepkime yok! Ona dokununca, kaskatı oldugunu hissettim. Anneme, "Anne, koş!" dediğim anda, elimi &#;yle bir tuttu ki kırılıyor sandım. Sonra hırıltılı bir sesle, "Seni &#;ld&#;receğim!" dedi ve yere d&#;şt&#;. Sallanıyordu yada titreme gibi birşeydi. Sesi değişmişti. &#;ıglık mıydı yoksa hırıltı mı, anlayamamıştım.

Annem, koşa koşa i&#;eri girdi. "Ahmet, oglum! Ahmet'im!" Ben, donmuş gibiydim. Sanki ayakta &#;ylece kalmıştım. Annem bana, "Oğlum, tut! Kendine zarar verecek!" diye bağırdıgında kendime geldim. Annemle bile tutamıyorduk sanki kardeşimi. Sonra birden kaskatı durdu. Sanki kilitlenmiş gibiydi. Kafası geriye d&#;şm&#;ş, g&#;z&#; simsiyaha d&#;n&#;şm&#;ş gibiydi. Sanki, parmakları d&#;nm&#;ş, kırılmış gibi duruyorlardı. Bir noktaya bakıyordu.

Annem, "Dokunma!" dedi ve dua okumaya başladı. O arada bir defter fark ettim. Elime aldım. İ&#;ini a&#;ınca değişik bir yazı stili ile birşeyler yazılı olduğunu g&#;rd&#;m. Sonra, insana ait olamayacak bir sesle Ahmet bana birden, "Sakın dokunma!" diye bağırdı. Defter, elimden d&#;şt&#;. Korkmuştum. Bana saldıracak sandım. Nefes alıp verişi değişmişti. Bana bakıyordu. G&#;zlerinin beyazlığını fark edemiyordum.
Sonra kafasını sağa sola savurmaya ve garip ses yada cığlıkla, "Abi niye baktın, abi niye baktın!" diye habire birşeyler s&#;yl&#;yordu. Birden kaskatı kesildi. Kolunu yavaşca kaldırdı. İşaret parmagı ile pencereyi g&#;sterdi. Sonra bana bakarak, "Geliyor, geliyor!" diye ağlamaya başladı. "Ne geliyor, neeeeeeeeeee!" diye bağırdım.

Annem, durmadan sureler okuyordu. Birden, "Allahu ekber, Allahu ekber!" diye hoca ezan okuyunca, kardeşim iyice &#;ıldırdı. Sara kırizine benzer gibi yere d&#;şd&#;. Sarsılıyordu. Hoca, her "Allahu ekber!"deyişinde kardeşim cığlık atıyordu. Ve bayıldı.
Annemle ben, şok i&#;indeydik. "Ne yapabiliriz, ne!" diye d&#;ş&#;nmeye başladık. "Babama s&#;yliyelim." dedim. Annem, "Onun inancı yok ki, inanmaz!" "Anne, inanmıyor da bu ne! Hadi g&#;stersin doktorluğunu!" dedim. &#;ıldıracağım!

Sonra kardeşim, "Abi, abi" demeye başladı. "Ahmet'im, canım kardeşim! Ne oluyor sana? Ne olur s&#;yle!" "Abi, ben yatakta değil miydim? Ne işim var burda? Bana ne olmuş ki???" dedi. "Hatırlamıyor musun?" dedim, "Hayır." dedi. "Abi, annem niye ağlıyor, niye abi?" dedi. O sırada kapı sesi duyuldu. Babam gelmişti.

"Anne, babama herşeyi anlatalım. Saklama!" O gece babamla konuşmaya karar verdik. Tuhaf olan şey, Ahmet hi&#;bir zaman babamın yanında garip olmuyordu. Gayet normaldi. O gece, babam viskisini yudumluyor, hasta raporlarını inceliyordu. Kapıya vurdum, yanına girdim. "Ne oldu Murat?" dedi. Babama, "Ahmet" dedim. Ama bir kere nefes alıp verdim. (Babamla sakin konuşmak istiyordum. Yaşım 25 olmasına rağmen, hala ondan &#;ekiniyordum.)
Babama, "Seninle birşey konuşmak istiyorum." dedim. O, "Şimdi olmaz. &#;nemli bir ameliyatım var ertesi g&#;n. Raporları incelemem gerek!" dedi; ama ben anlatmaya kararlıydım. "Ahmet" dedim.
"L&#;tfen baba, sadece dinle. &#;ok &#;nemli" deyince, "Tamam, ama kısa tut!" dedi. Babam, sakindi. Bug&#;nki t&#;m olanı biteni anlattım. Beni sakince dinledi. Sonra birden, "Hadi ordan, ben &#;yle şeylere inanmam! Tamam, bu kadar yeter! &#;ık dışarı, &#;alışmam gerek!" dedi.
&#;ok sinirlenmiştim. Tam kapıya y&#;nelmiştim ki, Ahmet'in odasından korkun&#; bir &#;ığlık y&#;kseldi. Evin ışıkları gidip gidip geliyordu. &#;rk&#;n&#;t&#;. Ev, sanki kolonlardan &#;atırdıyordu. D&#;n&#;p babama baktım. "Buyur baba, hadi a&#;ıkla bu olayı." dedim. "K&#;t&#; bir r&#;ya g&#;rm&#;şt&#;r." dedi. Sonra Ahmet'in odasına y&#;neldik. Babama, "Peki ışıklar niye gidip geldi?" dedim. Bana,"Bu kadar salak olma. y&#;zyılda yaşıyoruz." dedi.

Ahmet'in odasına yaklaştıgımızda, acık olan kapı birden kapandı ve i&#;erden kilitlendi. Babam, "Neler oluyor b&#;yle!" dedi. Sonra kardeşimin &#;ığlıkları odadan y&#;kselmeye başladı. Babamı ilk defa paniklemiş g&#;rd&#;m. Bana, "Kapıyı kır!" dedi. "Kır şu kapıyı, ne bakıyorsun!" Kapıyı kırdım.

İ&#;eri girdiğimizde, Ahmet duvarın k&#;şesine ge&#;miş, sırtı bize d&#;n&#;k oturuyordu. Hırltılı hırıltılı, "Sizi &#;ld&#;recem, sizi &#;ld&#;recem!" diyordu. Annem de gelmişti. Kadıncağız, sesli olarak sureler okumaya başladı. Babam, "Ne yapıyorsun sen!" dedi. Ahmet, sureleri duyduk&#;a cığlık atıyordu. Sonra sırtının &#;st&#;ne yere d&#;şt&#;. Ağzından k&#;p&#;kler geliyordu. Babam, "Sara krizi ge&#;iriyor." diye yanına gitti. Ben, Ahmet'i tutmaya &#;alışıyordum. Krizi ge&#;mişti. Uyandı. "Baba, abi Ne oluyor? Ne işim var benim yerde!" diye ağlamaya başladı. Babam bana, "Sen, bu gece kardeşinle yat. Yarın, bie psikoloğa g&#;steririz." dedi. Babama, "Baba, bu piskoloktan &#;te!" dedim. Bana, "Konuşma, ne o zaman s&#;yle!" dedi. Onunla tartışmaya giremezdim.
Herkes odadan cıktı. "Ahmetim, canım kardeşim. Ne oluyor sana!" "Abi, bana birşey mi oluyor?" dedi. Unutmuş gibiydi. "Tamam, birşey yok." dedim; ama unuttugunu sanmıyordum. "Hadi gel, yatalım." dedim. Kardeşimi koynuma alarak yattık ve konuşmaya başladık. Ben, ona, "Hani bana herşeyi anlatacaktın." deyince, "Abi, sana herşeyi s&#;ylemek isterim; ama s&#;ylersem beni &#;ld&#;receklerini s&#;ylediler." "Kim onlar, kim?" dedim. "L&#;tfen abi, beni zorlama!" dedi. Yatmadan &#;nce okulda &#;grendigim duayı okudum. "Ah!" dedim. "Neden daha &#;nce annemi dinleyip Kur'an &#;grenmedim ki!" diye i&#;imden ge&#;irdim.

Kardeşim, uyumuştu; bense hala d&#;ş&#;n&#;yordum. Bir ara g&#;z&#;m&#; kapattım. Odada sanki hafif bir r&#;zg&#;r estiğini hissettim. Korkuya kapılıp hemen sağa sola dikkat kesildim. Kardeşimin yere d&#;şt&#;g&#;nde işaret etigi pencere tarafına baktım. "Acaba a&#;ık mıydı?" diye. A&#;ık değildi.

Odada sağı solu inceleye inceleye, aklıma g&#;zel şeyler getirmeye calışarak ve yine sağa sola bakarak tam uyuyacaktım ki bir şey dikkatimi &#;ekti. Kardeşimin duvarda bir resmi vardı. G&#;zel bir resim Hep bir noktaya bakıyor gibi durur, yani yatarken g&#;zlerine bakıyor gibi g&#;z&#;kmez; ama sanki beni izliyor gibiydi. Rahatsız olmuştum. Kalktım, resmi kaldırdım. Tekrar kardeşimin yanına yatarak bildigim duayı daha &#;ok tekrar tekrar okudum.

Oda sessizdi. G&#;z&#;m&#; kapadım. Sonra kapının a&#;ıldığını hissettim. Yine dikkat kesildim. Kapı y&#;n&#;ne baktım. Kapı, gercekten a&#;ıktı. Sonra yine dua okumaya basladım. Korkmuyacaktım; &#;&#;nk&#; g&#;c&#; kudreti sonsuz olana (Allah'a) sıgınmıştım. İnancım, o gece doruk noktasındaydı. İ&#;imden bir şey, "Sakın korkma!" diyordu.
Sonra g&#;z&#;m&#; yumdum. Ayak tarafımda bir ağırlık hissettim. Sanki yatağa biri &#;ıkmıştı. Yavaş yavaş g&#;ğs&#;me doğru &#;ıkıseafoodplus.info korkmuyacaktım. Sonra bedenimi sıkıştırdığını hissettim. G&#;z&#;m&#; a&#;tım ama kafamı &#;eviremiyordum.

Birden, "Senden değil, seni Yaratan'dan korkarım." dedim. Bunu deyince ağırlık sanki iyice arttı. İ&#;imden, "L&#;tfen anne gel, l&#;tfen anne gel!" diye ağlamaya basladım. Evet, i&#;imden ağlıyordum. Sonra kapı a&#;ıldı. Ağırlık kayboldu. Kafamı kaldırdım ki annem. "Anne, anne! İyi ki geldin." dedim. Annemde ise hi&#; ses yok. "Anne," dedim. "Oğlum, sen istersen odana ge&#;. Ben, kardeşinle kalırım." dedi. "Yok, ben kalırım." dedim. "Oglum," dedi. "Hemen kalk!" Ş&#;yle bir anneme baktım; ama aman Allah'ım! "Annem olamazsın sen! Nesin sen? Kimsin sen?" Ses &#;ıkarmadı. &#;ylece bakıyordu. Ayakları tersti. Dua okumaya başladım. Sonra nasıl oldu anlamadım, bir şekilde kayboldu.

Kardeşimi o gece yanlız bırakmamam gerektiğini anlamıştım. Ne yapmam gerektiğini d&#;ş&#;n&#;rken uyuya kalmışım. &#;ok ilgin&#;ti. R&#;yamda, uzun karanlık bir koridorda y&#;r&#;yorumdum. Sonra &#;n&#;mde Ahmet'in olduğunu fark ettim. Ona doğru koştuk&#;a, o uzaklasıyordu. "Ahmet, dur! Ahmet, dur kardeşim!" diye bagırıyordum. O, "Abi, yardım et abiiiiiiiiiiiii!" diye birden kayboldu. Ben, daha hızlı koşmaya basladım. Yetişemiyecegimi anlayınca durdum. İ&#;imden bir şey, "Geriye d&#;n!" diyordu. "Geriye d&#;n" Nefes nefese idim. D&#;n&#;nce Ahmet birden boğazıma sarıldı. Sıkıyordu. Resmen boğuluyordum.
G&#;zlerimi a&#;tığımda Ahmet'in beni boğuyor olduğunu ve annemin beni hı&#;kırıklar i&#;inde kurtarmaya &#;alıştığını fark edince, Ahmet'i &#;st&#;mden attım. Bana bakarak g&#;l&#;yordu. "Seni boğacağımı s&#;yledim, seni boğacağımı s&#;yledim!" diye g&#;l&#;yordu.

Duvara doğru d&#;nerek duvarı tırnakları ile kazımaya başladı. Bunu g&#;r&#;nce &#;st&#;ne atladım. Anneme, "Onu yatağa bağlayalım." dedim. Annem'le kardeşimi yatağa bağladık. Kardeşim, iyice &#;ıldırdı. Bana, "Pis homo, pis homo! Sakın hocayı getirme, sakın! Yoksa seni becim!" diyordu. Nerden anlamıştı hocayı?

Babam, sabah erken gitmişti işe. Saat gibi ameliyata girecekti. Gitmeden anneme, "Ahmet'i hastaneye getir. Onu psikoloğa g&#;sterelim." demiş. Anneme, "Ben şimdi geliyorum." diye evden &#;ıktım. Bir hoca bulacaktım. Arkadaşımın tavsiyesi ile bir hoca buldum. Ona her şeyi anlattım ve bizim eve getirdim. Beraber merdivenleri cıkarken, hoca dua okumaya basladı.

Annem, bizim geldiğimizi g&#;rd&#;ğ&#; i&#;in kapıyı a&#;ık bırakmıştı. Biz kapıya yanaşınca, kapı birden kapandı. Annem, kapıyı tekrar a&#;tı. Ben, i&#;eri girdim; hoca ise girmedi. Bana bakarak, "Ben, ilk etapta giremem." dedi. "Neden?" diye sordugumda, "Bu ev, hi&#; hayırlı değil. Size burayı kim ve ne zaman sattı?" "Ne alakası var!" dedim. "Size burayı satan kişinin başına da aynı olaylar gelmişti." "Peki sen nerden biliyorsun?" dedim. "Satan şahıs, &#;ok ucuza sattı." ve hi&#; bir şey demedi.
Bana, "Beni sana kim &#;nerdi?" dedi. "Arkadaşım Dursun." dedim. "O zaman ara Dursun'u!" "Niye ki?" dedim. "Sen, ara Dursun'u!" Aradım. "Ya Dursun, bug&#;n yanına ugradım ya," "Alo, evet dinliyorum seni" "Bana bir hoca bul diye." Dursun, birden telefonda g&#;lmeye başladı. Bana, "Sen i&#;tin mi?" diye sordu. "Hayır, ne alakası var! Şimdi dedim ya!" "Arkadaşım, beni ge&#;en sen memleketime ugurlamadın mı?" deyince şok ge&#;irdim yani. "Sen hala gelmedin mi? Evet, o zaman ben kimle konuştum?" derken, "Ooooo, hadi işim var. Bitince ararım." deyip suratıma kapattı telefonu.

"Neler oluyor?" diye d&#;ş&#;n&#;rken, hoca hızla kardeşimin bulundugu odaya girdi. Ben, donakalmıştım. "Sen Sen kimsin o zaman!" diyebilmişim sadece. Hoca girince kardeşim, "Sen, sen! Seni tanıyorum!" diye korkun&#; bir &#;ığlık attı. Hoca, kardeşime, "Yaradan Rabb'in adına! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Seni zavallı!" dedi ve sureler okumaya başladı.

Ben, h&#;l&#; neler olduğunu &#;&#;zememiştim. Bu şahıs, kimdi? Sonra kardeşimle konuşmaya başladı. "Bu insanları rahat bırak!" dedi. Kardeşim, "Abi, abi! &#;ıkar onu odadan!" diye ağlamaya başladı. Ben, hala telefonun şokunu yaşıyordum. Sonra bu şahıs, bana, "Hadi kardeşini sıkı tut!" dedi. Annemi de &#;ağırdı; ama tutmadan &#;nce abdest almamızı istedi. Aldık. Yani annemin bana g&#;sterdiği şekilde. Sonra kardeşimin yanına gittik. Hoca, baş ucunda Kur'an okumaya başladı. Bize, "Hadi, şimdi tutun!" deyince, annemle ben hemen tuttuk. Kardeşim, &#;ığlık atıyordu. G&#;zleri, siyahla kan kırmızısı şeklinde değişip duruyordu.

Sonra yatağı sallanmaya başladı. Odadaki gardrop kapakları a&#;ılıp kapanıyordu. Mutfaktan tabak kırılma sesleri geliyordu. Lambalar a&#;ılıp kapanırken, bizim bulundugumuz odadaki lamba ise patladı. Sonra ani bi sessizlik oldu. Kardeşim, bayılmıştı. "Bitti mi?" dedim, hoca olarak getirdiğim şahısa d&#;nerek. "Hayır, burada kaldığınız s&#;rece hi&#; bitmez." dedi.

"Sizden &#;nce, burda bir aile yaşardı. &#;ok g&#;zel bir aileydi. Sonra k&#;&#;&#;k oğullarında paranormal bir durum meydana geldi. Başlangıcında, oğulları gece su i&#;meye kalkmış. Koridorda y&#;r&#;rken, şu an bulunduğumuz odanın kapısı acılmış. O zaman, bu odayı sadece misafirler i&#;in kullanırlarmış. &#;ocuk, kim a&#;tı diye i&#;eri girdiğinde, kapı birden kapanmış ve &#;ocuğun i&#;erden &#;ığlığı y&#;kselmiş." "Ve sonra?" dedigimde, "Tamam, bu kadar. Sonrası sondu zaten." dedi.

Bana, "Sen, Kur'an bilir misin?" "Hayır!" dedim. "Ya sen teyze?" dedi. Annem, "Biraz" dedi. Bana d&#;nerek, "Niye &#;ğrenmedin?" dedi. Cevap veremedim. "Hayır ve şerrin Allah'tan geldiğini biliyor musun?" dedi. "Evet." dedim. "Babanın inancı nasıl?" diye sorunca yine cevap veremedim. Bana, "İşte, sizin zayıf halkanız bu!" dedi. "Burdan &#;&#; g&#;n i&#;inde taşının, yoksa ailenizden biri zarar g&#;recek." dedi. "Ne! Taşınmak mı! Babama bunu nasıl kabul ettiririm?" diyince, "Bu, beni ilgilendirmez." dedi. Kapıya doğru y&#;neldi. Gidiyordu. Sonra bana dış kapıdan bakarak, "Hani su i&#;meye giden &#;o&#;uk vardı ya" Hi&#;bir şey diyemedim. Sadece, "Evet?" şeklinde kafamı salladım. "O, bendim." deyip hızla uzaklaştı.Hızlıca ayağa kalktım. Kapıya koştum. Daha sorularım bitmemişti. Ama o &#;oktan gitmişti.

O g&#;n hoca &#;yle diyince, annemle, "Artık bu evde kalamayız." diye konuştuk. Kardeşim de kendine gelmişti babamı zor bela ikna ettik. Hem de tam da &#;&#;&#;nc&#; g&#;nde. (burda, babamın başına bişey geldi ve şimdi dini b&#;t&#;n bir insan oldu) Ve o evden taşındık.
Aradan &#;&#; yıl ge&#;mişti. Birg&#;n, o mahalleye işim d&#;şm&#;şt&#;. gittiğimde, "Eve de bakayım." dedim. Kocaman bir bah&#;esi vardı. Ev, &#;&#; katlıydı. Babam, orayı bir m&#;tahite vermişti. Yıkılsın, evler yapılsın diye; ama m&#;tahitin yıkım işlerinde hep aksilikler olmuş. İşcilerden biri, aklını ka&#;ırmış, biri de ağır yaralanmıştı. M&#;tahit de yıkamıyacagını anlayınca, o ev &#;ylece kaderine terk edilmişti.

Bah&#;e kapısına kilit vurmuşlardı ve "İ&#;eri girmek tehlikeli ve yasaktır!" diye bir tabela asılıydı. Evin bahcesine bakarak ge&#;erken, evin kapısının aralandıgını g&#;rd&#;m. Ev, sanki beni cagırıyordu. Arkama bakmadan d&#;n&#;p gittim ve bir daha o mahalleye, hatta o evin bir mil yakınına bile yaklaşmadım.

Bir Cin &#;ağırma Hik&#;yesi

14 yaşımdayken birg&#;n İsvi&#;re'de arkadaşlarla cin &#;ağıralım dedik ve bu konu hakkında bir s&#;r&#; bilgi edindik. Yaklaşık 1 hafta sonra, ilk seansı denedik ve başarılı olduk. Bu seanslar, &#;ok heyecanlı olmaya başladı ve biz bunu s&#;rekli tekrarladık Ben, bu konuyla arkadaşlarımdan daha fazla ilgilendiğim i&#;in onlara daha da yakınlaşmak istedim! &#;nceleri başarılı olamadım ve cinlere inancım azaldı. Derken, 15 yaşlarımda bu olayları r&#;yamda yaşamaya başladım ve ger&#;ek hayata ge&#;ti. Yavaş yavaş sevmediğim insanlara k&#;&#;&#;k zararlar gelmeye başladı. Artık birşeyler olmadan &#;nce, hissedebiliyordum bu da beni &#;ok mutlu ediyordu ve ben, gittik&#;e kendimi onların yanında hissetmeye başladım! 16 yaşımda, T&#;rkiye'ye temelli d&#;n&#;ş&#;mde onlar da benimleydi. Bu şekilde &#;ok g&#;zel ve ilgin&#; yıllar ge&#;irdim ve 18 yaşıma geldiğimde bir radyoda DJ'likle uğraşıyordum. Bir gece n&#;beti sırasında, yine yalnız değildim; ama bu defa bunu hissetmek, bana mutluluk vermiyordu. Aksine huzursuz olmaya ve boğulmaya başladım. Bir ses ge&#;irmez st&#;dyoda, ilgin&#; bir şekilde birinin nefesini ensemde hissettim ve t&#;ylerim &#;rperdi. Hatta ilk defa korktum! T&#;m bunların yorgunluktan ve uykusuzluktan olabileceğini d&#;ş&#;nerek mutfağa bir bardak su almaya gittim. Tam arkamı d&#;n&#;p ışığı s&#;nd&#;r&#;rken, biri arkamda adımı fısıldadı ve o an korkudan kanımın &#;ekildiğini hissettim. En k&#;t&#;s&#; de, radyonun olduğu binadaki daireler işyerleriydi ve gecenin saat da benden başka hi&#; kimse yoktu! Tam bu sırada, bu d&#;ş&#;ncelerimden sıyrılmamı sağlayan ikinci ve daha şiddetli bir sesle irkildim ve st&#;dyoya ka&#;ıp (belki aptallık ama) kapıyı kitledim! Yerime oturdum, suyumu i&#;tim ve m&#;ziği sonuna kadar a&#;tım; ama yine de bu durumdan kurtulamadım, &#;&#;nk&#; bu defa omzuma bir el hissettim!!! Dona kaldım Hi&#; kıpırdamadan korkarak karşımdaki aynadan arkamda olup bitenleri kestirmeye &#;alıştım ve g&#;rd&#;klerim beni dehşete d&#;ş&#;rd&#;!!! Arkamda bir takım g&#;lgeler yer değiştirip duruyordu sanırım tane! Panik halinde radyodan resmen ka&#;arak ve ağlayarak aşağı indim. Tek d&#;ş&#;nd&#;ğ&#;m, motoruma atlayıp ordan uzaklaşmaktı; ama motoru &#;alıştıramadım! Bir ka&#; kez denedikten sonra başardım ve s&#;ratle eve gittim. Tam eve yaklaşırken motor birden durdu. Motorun sesini duyan k&#;peğim ,koşarak geldi ve beni tanımamış gibi davranıp (ki bu hi&#; yapmadığı bişey) ka&#;tı! Ağlayarak hızla eve girdim. Annem b&#;y&#;k bir panikle uyandı ve sonra bir ka&#; arkadaşımı gecenin saat &#;nde panikle eve &#;ağırdım. O gece hi&#; birimiz uyumadık ve yalnız olmadığım i&#;in kendimi daha iyi hissettim. Ertesi g&#;n farklı farklı hocalara gittik ve yapılması geteken ne varsa yaptılar. Ama t&#;m bunlar yetmedi ve peşimi bırakmadılar ve en k&#;t&#;s&#; artık onlara alışmaya başlamıştım! Sonra sadece birisini &#;ok net bir şekilde bulunduğum her ortamda g&#;rmeye başladım! Bir bayandı ve s&#;rekli karşımda, yanımda, hep yakınımda bir yerlerde oturup g&#;lerek beni izliyordu! Onun varlığı, artık bana korkudan &#;ok rahatsızlık vermeye başlamıştı. &#;&#;nk&#;; elini tuttuğum veye dokunduğum kızların o an ya burunları kanıyordu, ya d&#;ş&#;p bir yerlerini incitiyorlardı, ya da bir yerleri ağrıyordu! B&#;yle devam edemeyeceğimi d&#;ş&#;n&#;p onu ciddiye alıp dinlemeye karar verdim. Bu arada tekrar hocaya gidip bu konuyu danıştım ve benzer olaylarla karşılaşan insanlarla g&#;r&#;şt&#;m. Onun beni rahat bırakması i&#;in tek bir isteği vardı o da; cinsel beraberlik! Ama ben bunun yalan olduğunu ve bir kez beraber olduktan sonra &#;m&#;r boyu onun esiri olacağımı &#;ğrenmiştim! S&#;rekli beni tahrik ediyordu ve kendime zor engel oluyordum. Bu sırada bana yardımcı olan bir hocanın tavsiyesiyle istanbul da bir medyuma gittim. 3 g&#;n, onun evinde kaldım ve &#;ok değişik y&#;ntemler uyguladı. Sonu&#; mu: Bu başımdan ge&#;en olayı kız arkadaşımla beraber hem de hi&#; bir yerine bir şey olmadan sizlere aktarabildik! Tek tavsiyem hayatınızı daha heyecanlı kılabilmek i&#;in bu olaylarla ilgilenmeyin. &#;&#;nk&#; kaybettiğiniz şey yine kendi hayatınız!!!!

Bir Ruh &#;ağırma Daveti

Merhabalar. Sizlerle bunda 18 yıl &#;nce liseye giderken arkadaşlarımla beraber yaptığımız bir daveti ve sonrasında yaşadıklarımızı anlatmak istiyorum. O zamanlar ilk yarı yıl tatili yaklaşıyordu. Dersler boş ge&#;tiği i&#;in &#;oğumuz okulu kırıyorduk. 6 arkadaş birinin evinde toplandık 4 kız, 2 erkek olarak. Arkadaşımızın annesi, bizi rahatsız etmemek i&#;in başka bir yere gitti. Ev, bize kaldı. Bir s&#;re muhabbetten sonra konu filmlere oradan da ruh &#;ağırma olaylerına geldi. Daha &#;nce İran'da yaşamış ama T&#;rkiye'ye yerleşmiş olan Gita adındaki arkadaşımız bize nasıl ruh &#;ağırılacağını, orada insanların yaptığını ve herşeyi sorup cevabını alabileceğimizi s&#;yledi. Ben, bu işlerle ilgilenmeme rağmen arkadaşlarım bilmediği i&#;in işi makaraya aldıseafoodplus.infoğer arkadaşım da aynı benim gibi yaparak işi şakaya vurdu. Fakat kızlar, "İlla ki yapalım." diye ısrar edince, "Tamam." dedik.
Gita'nın istediği malzemeler masaya kondu (Davet y&#;ntemini anlatmayacağım). Hepimiz masanın etrafına oturup el ele tutuştuk. Gita bazı şeyler s&#;yleyip daha &#;nce hazırladığımız malzemelerle davete başladı. Biz tabii hala işi şakaya vuruyoruz. Derken bir sessizlik &#;&#;kt&#; &#;st&#;m&#;ze. Herkes el ele tutuşmuş sanki ağırlaşmıştı. Ama kızlardan bazıları resmen titriyordu. Yaklaşık yarım saat sonra masanın ortasında duran ayna sanki kararmaya başladı. herkes biribirine bakıp, "Tansiyonum falanmı d&#;şt&#;?" diye d&#;ş&#;nd&#;. Daha sonra aynada resmen dumanlar belirmeye başladı. Bu arada &#;ığlıklar koptu tabii. Ama Gita, seansı bırakırsak başımıza bela olacağını s&#;yleyip devam etmemezi sağladı. Aynada birimiz dışında hepimiz dumana benzer g&#;r&#;nt&#; g&#;r&#;yorduk. Yalnız ev sahibi olan arkadaşımız, g&#;lmeye başladı. &#;yle bir g&#;l&#;yordu ki, biz "Aklını ka&#;ırdı" dedik. Herkes de renk bembeyaz oldu. "Ya bize gele gele bu &#;ocuk mu geldi!" deyince bizde iyice film koptu. O, aynada bir &#;ocuk g&#;r&#;p duyuyordu ama biz sadece duman g&#;r&#;yorduk. Sonra konuşmaya başladı onunla. "Adın ne? Ben hangi okula gidiyorum? Tayfun beni seviyor mu?" falan.
Yanındaki kıza d&#;n&#;p, "Baban iş i&#;in İzmire gidecek bu akşam." dedi. Kız dondu kaldı. Bana, "Kimyadan zayıf alacaksın." dedi. Kısaca, herkese bişeyler s&#;yledi. Sonra da "Şimdi gidecekmiş; ama sonra yine gelecekmiş." dedi ve seans bitti. Hepimiz şok olmuş bir vaziyette "ya sen bizi kandırdın değil mi" falan dedik. O da bir s&#;r&#; yeminler etti ve &#;ok eğlendiğini anlattı.
Sabah okulda buluştuk. Kız arkadaşımızdan biri, "Babam akşam iş i&#;in İzmire gitti " deyince şok olduk. Ben o g&#;n kimya sınavından zayıf aldığımı &#;ğrendim. Diğer s&#;ylediği şeyler de &#;ıktı. Bu sefer, biz ona yalvarmaya başladık, bir daha &#;ağıralım diye. Onbeş g&#;n sonra aynı grup yeniden &#;ağırdık. Ama ilgin&#; olan, sadece soruları o sorarsa varlık cevap veriyordu. Seanslar b&#;yle devam etti. Biz, sınıftaki diğer arkadaşlardan iyice kopmuştuk. Her fırsatta "Ne soracağız, ne yapıcağız?" diye toplanıp d&#;ş&#;n&#;yorduk. Birka&#; seans sonra, varlık beni ve bir arkadaşımızı bundan sonraki seanslarda olmamamızı istemedi. Sebebini hi&#; s&#;ylemedi. Birka&#; ay sonra diğer arkadaşlarımızı da istemedi ve seans yapma olayımız bitti. Ancak O arkadaşımız s&#;rekli g&#;r&#;ş&#;yordu. Hatta o varlığın s&#;rekli onun yanında olduğunu ve onu koruduğunu s&#;yl&#;yordu. Kızın bakması, y&#;r&#;mesi değişmişti sanki. Birg&#;n, dersin ortasında kalkıp yandaki &#;ocuğa, "Sen, benim i&#;in nasıl b&#;yle d&#;ş&#;n&#;rs&#;n!" dedi ve saldırdı. &#;ocuğun hi&#;birşeyden haberi yoktu. Disipline verdiler ve uyarı aldı.
Yine birg&#;n, dersini yapmadı diye &#;ğretmen ona kızdı. O da &#;ğretmene, "Akşam, kocan eve gelmedi diye hırsını benden mi alıyorsun!" dedi. &#;ğretmen, dondu kaldı. Yine disipline verdiler. Bir hafta uzaklaştırma cezası aldı. D&#;nd&#;ğ&#;nde tamamen değişmişti. Hi&#;kimseyle konuşmuyordu. Sadece boşboş oturuyordu. Ailesini okula &#;ağırdılar ve konuştular. Psikoloğa g&#;t&#;rd&#;ler. Daha k&#;t&#; oldu. En k&#;t&#;s&#; de bizi d&#;şman ilan etti. İnsanların sırlarını a&#;ığa &#;ıkarmaya başladı: Herkes ondan nefret ediyordu. Birg&#;n, "Siz bu servise binin, hepinize soracağım." dedi. Yolda servisin tekerleği patladı, duvara &#;arptık. Birka&#; kişi, hafif yaralandı. O kız, sanki tam bir şeytan olmuştu. O zamanlar &#;ğrendiğimize g&#;re evde anne ve babasına da b&#;yle tehditler savurup korkutuyormuş. Aileside &#;aresiz kalmış. Doktorlar bir &#;are bulamamış.
Okulun kapanmasına birka&#; g&#;n kala, ailesi okuldan kaydını aldı. Taşınıyorlarmış. Zaten okula da gelmiyordu o aralar. Sebebini ve onu sorduğumuzda annesi, ge&#;en gece, "Bu akşam ben u&#;acağım. Bana o zaman inanacaksınız!" dediğini ve &#;&#;&#;nc&#; kattan aşağı atladığını, bacaklarının ve kollarının kırıldığını, herkesin dilline d&#;şt&#;klerini, o y&#;zden de taşındıklarını s&#;yledi. İşte birebir yaşadığım bir olay. Arkadaşımın şimdi nerede ve ne yaptığını bilmiyorum. Davet yapmadan &#;nce bir kez daha d&#;ş&#;n&#;n.


Cinle Dalga Ge&#;me

17 yaşındaydım ve annemin memleketi olan Giresun'daydık. D&#;nd&#; Abla, o sıralarda 22 yaşında falandı (annemin amcasının kızı). O'nu her gece cinler d&#;verdi ve &#;zerinde taşıdığı Kur&#;n'ı &#;ikarması i&#;in baskı yaparlardı. Birlikte yatıyorduk onlarda kaldığım zamanlarda; ama sabahları v&#;cudunun her yerinde morluklar oluyordu. Bendeyse hi&#;bir şey olmuyordu ve hi&#;bir şey de hissetmiyordum
Bir gece, D&#;nd&#;, ablası, ablasının akrabası Emine ve onun nişanlısı, epey ge&#; saate kadar oturduk. D&#;nd&#;'n&#;n annesi ise saat 11 gibi yattı, uyudu başka odada. Biz, hala sohbet ediyorduk. Saat, gece olmuştu.. Ben, cin cagirmayi &#;nerdim. Bu, onlara da cazip gelmiş olacak ki kabul ettiler. KİKİ adında kibrit cinini hepiniz duymuşsunuzdur. Bir kutudan 4 tane kibrit &#;&#;p&#; aldık ve cin cağirdık dualarla. Bu islerden &#;ok iyi anlıyordu D&#;nd&#;. Sorular soruyorduk. Kibritler de sağa sola hareketle bize cevap veriyordu. Ben, yaşımın da k&#;&#;&#;k olmasından dolayı bayağı zirvalamaya baslamıştım. Cinle dalga ge&#;iyordum. Yanımdakilerse iyice korkmuşlardı benim cine ileri geri konuşmamdan! Beni s&#;rekli, "Sus!" diye uyarıyorlardı. Neyse, bir m&#;ddet sonra ışık, kendiliğinden kapandı. Kalktım, d&#;ğmesine bastım, a&#;tım. Arkamı d&#;nd&#;m ki tekrar "&#;attt!" diye d&#;ğmeden kapandı ışık.. Bulunduğumuz oda k&#;y evi oldugundan, mutfak ve oturma odası bir kullanılan bir oda.. Mutfak dolabı, zangır zangır titremeye ve tabaklar birer birer yere d&#;k&#;lmeye basladı.. Hepimiz, korkudan sapsarı olmustuk. TV a&#;ık değildi. Birden TV a&#;ıldı. O zamanlar, sadece TRT 1 g&#;steriyordu k&#;y yerinde. Bilmediğimiz yabancı kanallar, fişek gibi a&#;ılıp kapanıyordu.. Biz, bin bir dua okuyarak cini g&#;ndermeye &#;alışıyorduk. Artık yorulduk ve kibrit &#;&#;plerini masanın &#;zerine bıraktık. Aman Allah'ım! Cin, gitmemişti, ve masanın &#;zerindeki kibrit &#;&#;pleri, kendiliğinden hareket ediyordu. D&#;nd&#;'n&#;n akrabası olan kadın, bayıldı bayılacak
Saat olmuştu artık ve D&#;nd&#;'n&#;n akrabası olan Emine'nin nişanlısı eve gidecekti. K&#;y yerlerini bilirsiniz. Acayip sessiz ve &#;rk&#;t&#;c&#; olurlar. Evine gidecegi yol da ormanın i&#;inden ge&#;en ve derenin oldugu bir yer. Neyse, bu &#;ıktı gitti ve biz, cini g&#;ndermek i&#;in uğraşmaya devam ettik.. Tabii ki başaramadık. &#;yle kızdırmışım ki onu, her yeri darmadağın etti diyebilirim Ve işin ilgin&#; yani, yan odada yatan yengemin &#;ıt bile duymamış olmasıydı.. Sabah ezanı okunurken, hepimiz korkudan ve uykusuzluktan uyuyakalmışız..
Yengemin sesiyle uyandık. "ORTALIGIN HALİ NE B&#;YLE!" diye soruyordu. Ona anlattık. O da &#;rperdi ve kızdı bize.. Emine'nin nişanlısı da ertesi g&#;n&#; geldi ve gece eve gittiği yolda, onu taşlamıştı cinler. Bu taşlar, pek bir yerine isabet etmemişse de, omzuna ve alnına &#;arpmış ve olduk&#;a morarmıştı.. Aynı gece, ben anneannemin evine gittim yatmaya ve o gece D&#;nd&#; Abla'mı da &#;ok sıkıştırmışlar ve acayip d&#;vm&#;ş cinler. Kız, g&#;nlerce v&#;cudu ve y&#;z&#; morluklar i&#;erisinde gezmek zorunda kaldı Komşumuz olan bir hocaya olanları anlattık! Hoca bile dehşete kapıldı ve cinin, beni yaşım k&#;&#;&#;k olduğu i&#;in affettiğini, yoksa yetişkin bir insanın cinle o şekilde dalga ge&#;se &#;arpılacağını, ağzının burnunun ters d&#;neceğini s&#;yledi

Evde Tek Başına

Bu hikayeyi bana kuzenim anlattı. Ge&#;en yaz, başından ge&#;mis ve benim haricimde kimseye anlatamamıs, inanmazlar diye…
Halamlar, yani kuzenimin ailesi Ankara’da, Ayrancı’da 6 katlı bir apartmanın en &#;st katındaki dairede yaşıyor. Yaz tatili i&#;in ailesi Bodrum’a gitmiş ve kuzenim de final sınavlarından sonra onlara katılacakmış. Evde yalnız kalmaktan korktugu i&#;in en yakın kız arkadaşını beraber kalmak i&#;in eve davet etmiş; ama arkadaşının ailesi buna karşı &#;ıkmış, 2 kız tek başlarına bir evde kalamazlar diye. O da mecburen katlanmış evde kalmaya ve de sınavlarına &#;alışmaya.
Evdeki 2. yalnız gecesiymiş. Erkenden yatağına yatmış ve odasındaki televizyonu da a&#;ık bırakmış. Reha Muhtar’ın sesi kulaklarında
&#;ınlayarak uykuya dalmış. Bir ara bedeni hafif&#;e sarsılarak uyanmış ve hemen ardından gecenin sessizliği yırtan uğursuz ezan sesi ile irkilmiş. G&#;zleri hala kapalıymış. Ezanı okuyanın s&#;rekli olarak “Cin, cin el-Allah” dediğini farketmiş ve odasında ufak bir ses duymuş, imamın bağırışına karışan… Televizyonun sesidir diye aldırış etmemiş ve tekrar uyumaya &#;alışmış. Ses tekrarlanınca ve bu sefer ona biraz daha tanıdık bir ses olarak gelince, annesinin sesi sanmış. Evde kendisinden başka kimse olmadığını hatırladığı anda g&#;zlerini a&#;mış ve de kapkaranlık odaya
korku ile bakmış. Sese bir kez daha kulak vermis ve duydugu sey, ufak bir kiz &#;ocuğununkini andıran ve arada bir yaşlı bir kadının sesine d&#;n&#;şen, kesik ve kısık fısıltılarmış. O an, sırtından soğuk terler d&#;k&#;lm&#;ş ve odasında başka bir varlığı hissetmesinin ona verdigi &#;rperti ile t&#;yleri diken diken olmuş. Yerinden kalkmaya &#;alışmışsa da, kıpırdayamamış. &#;ığlık atmış ama kendi sesini duyamamış. Sadece odasındaki o fısıltılar ve mırıldanmalar daha da g&#;&#;lenerek, y&#;z&#;ne dogru yavaş yavaş yaklaşmış. Artık kalbini saran dehşete ve kendisini fel&#; eden, şimdiye kadar hi&#; hissetmedigi kadar g&#;&#;l&#; olan bu korkuya dayanamayacağını d&#;ş&#;nd&#;ğ&#; anda, &#;alan kapı zili ile kendine gelmiş. Onun &#;ıglıklarını duyan komşularının geldiğini d&#;ş&#;nerek rahatlamış. Hemen yataktan fırlayarak, kapalı olan televizyonunun &#;n&#;nden ge&#;ip odanın ortasında bir ara durmuş ve karanlığa bakakalmış. Olanlara inanamıyormuş ve de sadece &#;ok k&#;t&#; bir kabus g&#;rd&#;ğ&#;n&#; d&#;ş&#;nerek, rahatlamıs. Birden, apartmanın i&#;inde koşuşturma sesleri duymus. Bu sesler, kafese tıkılmış bir hayvanın ordan kurtulmak i&#;in delice koşarken &#;ıkardığı toynak seslerini andırmış ona. Bu sesler, yavaş yavaş azalmış ve sonunda etraf, huzur dolu bir sessizliğe b&#;r&#;nm&#;ş. Tam odasına geri d&#;necekken, sokak kapısından gelen şiddetli ve inat&#;ı tekme sesleri ile istemeden de olsa kapıya y&#;nelmiş. Kapı deliğinden bakmış &#;nce, ama apartmanın i&#;i zifiri karanlıkmış. Işığa basmış ama kapı &#;n&#;nde kimsecikler yokmuş. Komşular gitti heralde diye d&#;s&#;nm&#;s ve de kapıyı yavas&#;a a&#;mış… Ve g&#;rd&#;ğ&#; sey, hemen &#;n&#;nde duran ve ona kızgın g&#;zler ile bakan kıllı bir ke&#;i olmuş. Neye uğradığını şaşırarak korkuyla yerinden zıplamış ve de başından aşağı kaynar sular d&#;k&#;lerek, o an bilincini kaybederek bayılmış. Uyandığında ise yatağındaymış. Odasındaki garip kokuya aldırmayarak, mutfağa gidip, kendine bir kahve yapmak i&#;in doğrulmuş yatağından. Yatak altındaki terliklerini ararken, kendi kendine g&#;lm&#;ş boşu bosuna korktuğu i&#;in… Terliklerini bulmuş, onları giymek i&#;in ayağa kalktığı anda ise, kulaklarını tırmalayan “ONLARI GİYMEEEEEEEEEEEE!!!!!!!!!” diye bağıran bir cırtlak ses, onu tekrar bilin&#;siz bir uykuya daldırmış, gerisini hatırlamıyor…


Hasan Amca ve Cinler

İzmir'in Bergama Semti'nde, yılında, o d&#;nem bağlarda &#;alışan Hasan adında dedemin bir arkadaşı olayı yaşayan şahış.. 4 tane &#;ucuğu varmış zamanında. Bağlarda &#;alıştığı i&#;in de eve uzak olduğundan dolayı, &#;alıştığı bağın hemen &#;n&#;ndeki ufak ker*** bir evde uyuyomuş. O d&#;nemlerde, genelde insanların ge&#;imi ya t&#;t&#;n kırmak, ya da bağ bah&#;e işleri. Kıt kanaat ge&#;iniyolarmış.
Gecenin bir vakti, dedemlerin kapı &#;alınıyor. Şaşırıyorlar, "Kim bu saatte?" diye. Dedem, kapıyı a&#;mış; gelen Hasan Amca Kendi evi uzak olduğundan dolayı sanırım, ilk aklına gelen yer dedemgilin evi olmuş. Acayip perişan bir haldeymiş. O yaştaki adam, ağlıyomuş kapıda. &#;ok korkmuş. Neyse, i&#;eri buyur etmişler. Anlatmaya başlamış. Uyurken, g&#;remediği ama hissettiği birşey ona dokunmuş ve k&#;&#;&#;k ker*** evde adını s&#;lemiş. O da &#;ok korkmuş, ka&#;mış. Dedem, inanmamış haliyle. Daha sonra, beraber gitmişler. Zorla g&#;t&#;rm&#;ş bizimkiler, "Yoktur &#;yle birşey." diye. Gidip bakıyorlar, hi&#; kimse yok etrafta. Yalvarmış resmen, "Sizin bah&#;ede de yatarım; ama burda kalmayım!" diye.O geceyi bizimkilerde ge&#;irmiş.
Daha sonraki gecelerde de aynı olay tekrarlanmış. Korkudan sanırım, deliriyor adam. Hemen hastaneye kaldırıyorlar. &#;&#;nk&#; yaz g&#;n&#;, kazaklar falan giyiyomuş. Birka&#; hafta sonra, dedemlerin kapı yine &#;alınıyor gece. Dedem a&#;ıyor kapıyı. Karşısında en yakın arkadaşı. Hastaneden ka&#;tığını d&#;ş&#;n&#;yor. Dedeme garip bi ses tonuyla, "Gel," diyor, "Gidelim." Korkup kapıyı kapamış dedem de. &#;&#;nk&#; y&#;z&#;ndeki ifadeyi hi&#; beğenmemiş. Birka&#; g&#;n sonra, hastaneden &#;l&#;m haberi geliyor. Neden &#;ld&#;ğ&#;n&#; bilmiyorum. Bergama'da, Ulucami'de naaşını yıkarlarken, imamın dediği olay ilgin&#;. Kolunda arap hafleriyle yazılmış bir iz farkediyorlar.. Dedeme s&#;yl&#;yolar. Zaten en son gece eve gelenin de ne olduğunu hep sormuştur kendisine herhalde. Daha sonra bir &#;ok gece, dedem r&#;yalarında arkadaşını g&#;r&#;yor. Dedem, vefat etmeden &#;nce bana anlatırdı bunu. Ben de tırsardım. Şimdi ne zaman gecenin bir yarısı kapı &#;alsa, bu olay aklıma gelir.


Garip Bir Hikaye

Bu olayın t&#;m tanıklarıyla ayrı şehirlerde ve farklı zamanlarda g&#;r&#;şme olanağım oldu. Hepsi de, harfiyyen aynı şeyi anlattı bana. Ben de aynı garip olayı, olayın şahitlerinden birisinin ağzıyla size aktarıyorum;
&#;Babamız, evimizden uzaktaydı. Evimizde s&#;rekli bir tedirginlik ve huzursuzluk vardı. Yedi kardeştik ve k&#;y evimizde biz kızlar, annemizle birlikte aynı odada uyuyorken, abilerimiz yan odada uyuyordu. Ben, o devirde 13 yaşındaydım. Evimizin odası beyaz kire&#;ti. Geceleri korkmayalım diye, bir gaz lambası, kısık ateşte s&#;rekli yanardı. Ancak duvarlar beyaz olduğundan, az ışık da olsa odada herşey se&#;ilebiliyordu. Ben, iki kız kardeşimle yer yatağında yatıyordum. Annem, divanda yatıyordu. Yatağa gireli bir ka&#; saat olmasına rağmen, ben uyuyamamıştım. Tavana bakıyordum. O sırada odamızın kapısı a&#;ıldı. İ&#;eri kafasında şapka bir adam girdi. (Bu şapka dediği şey, &#;rg&#; bere) Babamız evde olmadığı i&#;in, dayım k&#;y&#;m&#;ze gelerek sık sık bizde kalırdı. "Yine ge&#; vakitte dayım geldi." diye d&#;ş&#;nd&#;m. Ardından adamın arkasından odaya bir kadın girdi. Adam &#;nde kadın arkada, gaz lambamızın asılı durduğu duvara y&#;r&#;d&#;ler. Adamda pantolon yerine, aşağıdan iple bağlanmış bir kapri vardı. Kadın, beyaz bir elbise giymişti. Siyah sa&#;ları beline kadar arkadan uzanıyordu. Hi&#; konuşmadılar ve lambanın yanında durdular. Her ikisi de bir s&#;re lambanın fanusundan i&#;eri baktılar. O anda, her ikisinin de y&#;z&#;n&#; net olarak g&#;rd&#;m. Bu kişileri tanımıyordum. Dayım olmadığını anladığım da &#;ok korktum. Heyecandan dilim tutulmuştu. Ardından adam, gaz lambasının ışığını biraz a&#;tı. Herşeyi artık daha net se&#;ebiliyordum. Işığı a&#;tıktan sonra, yine adam &#;nde, kadın arkada y&#;r&#;yerek odanın duvarından dışarı &#;ıktılar. İşte o anda, “Anneee !!!” diyerek sessizce ağlamaya başladım. Annem, hızla ellerimi tuttu. “Korkma kızım sende g&#;rd&#;n m&#;?" dedi. Olaya odada bulunan annem, ben ve ablam, aynı anda şahit olmuştuk. Annem, sonra bizi ş&#;yle teskin etti. “Kızlarım!!! korkmayın, bunlar bize zarar vermek i&#;in gelmedi. Hanemizin ışığını arttırdılar. Herşey daha iyi olacak.” O gece korkuyla biribirimize sarılarak uyuduk. Annem, o gaz lambasını korkudan bir daha s&#;nd&#;remedi. Onu yanık bir şekilde vitrinin &#;zerine koydu. Lamba, orada kendi kendine gazı bitene kadar yandı. Lambayı s&#;nd&#;rmememiz i&#;inde bize tembihte de bulundu. Sanırım, evimize gelenlerin a&#;tığı ışığı s&#;nd&#;rmeye korkmuştu…Bu olayı kimseyle paylaşmadık. Aile sırrımız olarak uzun s&#;re i&#;imizde yaşattık…&#;
Bu olayı, olayın tanıklarına ayrı zaman ve mekanlarda sordum. Hepsi, yaşanan bu olayı aynen teyit etti. Yaşları şu anda epey ilerlemiş bu sıradan kadınların, aradan yıllar ge&#;tikten sonra b&#;yle bir hikaye uydurmalarının hi&#; bir anlamı olmayacağı kanaati bende oluştu. Hatta, olayı duymuş olmama epey şaşırdılar. Sanırım, birbirlerine &#;ok iyi tembihlemiş olacaklar veya bu sır dolu olayı unutmak istemelerinden de kaynaklanıyor olabilir. Genelde, olayı anlatışları yorumdan uzak, kısa ve &#;zd&#;. Bu tip olayı anlatanların heyecanla, ballandırarak bezedikleri c&#;mleler kurmadılar. "Yaşandı bitti! &#;zerinde durmuyoruz." havasındaydılar. T&#;m bu izlenimlerim, bana bu olayın ger&#;ekliliği konusunda daha da inandırıcı d&#;ş&#;nmeme neden olmuştur.

Mezarlıktaki Heykel

Gen&#; kızlar, korkun&#; efsanelerin &#;oğunda başroldeler. İngiltere’de yaygın olan bir hikayede anlatıldığına g&#;re, bir grup kız, bir gece korkun&#; hikayeler anlatıyorlarmış birbirlerine. Laf d&#;n&#;p dolaşmış ve gece mezarlığa girip giremeyecekleri tartışmasına d&#;n&#;şm&#;ş. Kızlardan biri, “Girmek ne ki, sabaha kadar bile otururum ben orada.” demiş.
Yaparsın, yapamazsın tartışması s&#;rerken, korkmayacağını s&#;yleyen kız, &#;zerine montunu alıp fırlamış dışarı. Giderken de, “Sabah beni mezarlıktan almaya gelirsiniz. Herhalde g&#;nd&#;z vakti korkmazsınız di’mi?” demiş g&#;lerek. Kızlar, engellemeye &#;alışmışlar ama nafile, d&#;nmemiş s&#;z&#;nden cesur kızımız.
Evde kalan kızlar, sabahın ilk ışıklarıyla arkadaşlarının yanına yani mezarlığa gittiklerinde, onu yanında mermer bir heykel olan bir mezarın &#;zerinde bulmuşlar. Kız, g&#;zleri p&#;rtlemiş bir halde cansızmış ve mezardaki heykelin elleri kızın boynundaymış. Sonradan &#;ğrenmişler ki, mezarın sahibi, nişanlısı son anda evlenmekten vazge&#;tiği i&#;in intihar eden bir gen&#;miş. Heykel, &#;l&#; kadınlardan intikamını işte b&#;yle, kızı &#;ld&#;rerek almış.

Musalla Taşı

K&#;y&#;m&#;z, Tipi K&#;y I&#; Anadolunun en eski k&#;ylerindendir. K&#;y&#;m&#;z&#;n mezarlığı, evimizin tam karşisındaydi. Komşumuzun bize, "Orada garip seyler g&#;rd&#;m,." demesi, bizi ne kadar &#;rk&#;tse de inandırmıyordu. Ta ki Burak arkadaşımın s&#;nnet gecesine kadar. Birden, arkadaşımın hediyesini evde unuttugumu farkettim. Gece, garip olayların olduğunu bildigim i&#;in, eve gitmeye korkuyordum. Eve yaklaştığımda, bazı &#;ığlıklar duymaya basladım. Musalla taşının &#;zerinde garip ışık b&#;zmelerinin daire bi&#;iminde d&#;nd&#;g&#;n&#; g&#;rd&#;m ve birden at sesleri gelmeye basladı. İleriye dogru baktığımda, atin &#;zerine binmiş bir gelinin hızla musalla taşına doğru geldigini g&#;rd&#;m. Gelin, bir s&#;re musalla taşının etrafında dolaştıktan sonra, mezarlığa girerek ağıt yakmaya basladı. Ben, bu arada korkudan ne yapacağımı şaşırdım. Daha sonra, bir d&#;ğ&#;n alayının gelip gelini alarak oradan hızla uzaklaştığını g&#;rd&#;m. Ben de d&#;ğ&#;n yerine koşup olanları dedeme anlatmaya basladım. Dedem, bana inanmadı. Ertesi sabah, mezarlığa bakmaya gittiğimde, bir gelin duvağını bir mezara baglı olarak seafoodplus.info duvaği dedeme g&#;sterdigimde, dedemin ağladığını ve bu duvağın savaşta, gelinken sehit olan ablasına ait oldugunu ve mezarınsa sevdiğine ait oldugunu s&#;yledi. Birka&#; yıl sonra, Akşehir G&#;l&#;'n&#;n taşmasıyla k&#;y&#;m&#;z sel altında kaldi. Bir daha b&#;yle bir olay g&#;r&#;lmedi.

&#;len Babaanne

Liseli bir gen&#; kız, babaannesiyle yasamaktadır. Birg&#;n, okuldan eve gelir. Babannesi, salonda oturmaktadır. Babannesi, gen&#; kıza bakar ve kendisine su getirmesini ister. Kız da mutfağa doğru y&#;r&#;rken, telefon &#;alar ve arayan babaannesidir. Komşuya gittiğini, yarım saate kadar geleceğini s&#;yler kıza ve kız hayretle sorar: "Babanne, sen evde değil misin? Burda, sana &#;ok benzeyen biri var." der. Babannesi kıza, "Senden su mu istedi?" diye sorar ve kız, "evet!" der. "Derhal ona suyu ver ve evi 5 saniye i&#;inde terket!" der. Kız, şaşkınlık i&#;inde mutfağa gider ve suyu verip evi terkeder. Arkasına d&#;n&#;p baktığında, ev yıkılmıştır ve &#;len, kızın babannesidir

Allahsız Osman

İstanbul'da 'l&#; yıllar O zamanın &#;nl&#; kabadayılarından Ustura Kemal ve arkadaşları, Karacaahmet Mezarlığı'nın karşısında bir evin bah&#;esinde &#;ilingir sofrası kurmuşlar. İ&#;ki masası muhabbeti t&#;m hızıyla devam ederken, laf d&#;n&#;p dolaşıp mezarlık ve &#;l&#; konusuna gelmiş. İ&#;inde zırnık Allah korkusu ve vicdan bulunmadığını iddia ettiği i&#;in lakabı Allahsız Osman olan bir kabadayı, "Ulan &#;l&#; ne ki be?! Sen sağ olanlardan kork, &#;l&#;den kimseye zarar gelmez" demiş. Ustura Kemal da muhabbeti koyulaştırmak i&#;in, "Ulan Osman, madem &#;l&#;den korkmuyosun, gel şunu iyiden iyiye ispatla bize!" diye dalga ge&#;miş.

Allahsız Osman, bunu nasıl yapacağını sorunca; Ustura Kemal, "Aha şu karşıdaki Karacaahmet mezarlığını g&#;r&#;yosun. Madem Allah'a inanmaz ve &#;l&#;den korkmazsın, bu gece 12'de mezarlığa girip sana vereceğimiz kazığı mezarlığa i&#;inde bi yere &#;ak. Sabah biz gidip, kazığın orada olup olmadığına bakarız. Eğer orada bi kazık varsa seni takdir ederiz" demiş. Allahsız Osman, aslında, gece mezarlığa girmek bir yana, yanından ge&#;erken bile t&#;rk&#; s&#;yleyen bir adammış. Ama yiğitliğe leke s&#;remeyeceğinden, "Peki ama siz de benimle gece gelip, mezarlık &#;ıkışında bekleyeceksiniz." demiş. Zaten bu konuşmalar akşam saatlerinde yapılıyomuş, gece yarısı kalkıp Karacaahmet Mezarlığı'na gitmişler.

Osman, gece karanlığında mezarlığın b&#;y&#;k kapısından i&#;eri girmiş. Herkesin Allahsız Osman olarak bildiği o cesur (!) kabadayı, mezarlığın i&#;inde salavatlar getirerek bi elinde kazık, bir elinde &#;eki&#; ilerlemiş. Bir mezarın yanına geldiğinde alelacele eğilip kazığı yere &#;akmış. Korktuğu i&#;in de hemen oradan uzaklaşmak istemiş. Ama birşey, giydiği setrenin, (o zamanlar erkeklerin giydiği uzunca eteği olan bi t&#;r giysi) ucundan tutmuş. Allahsız Osman varg&#;c&#;yle, "İmdaaat! Ulan yardım edin. &#;l&#; beni tutuyooor!" diye feryat etmiş; ama kendinden epey uzakta olan arkadaşlarına sesini duyuramamış. Bağıra &#;ağıra mezarın &#;zerine yığılıp, kalp krizinden oracıkta ruhunu teslim etmiş.
Uzunca bir s&#;redir mezarlığın dışında bekleyen arkadaşları, Allahsız Osman'ın kendilerine oyun oynayıp, mezarlığın &#;teki kapısından &#;ıktığını d&#;ş&#;n&#;p dağılmışlar. Ertesi sabah ise, Ustura Kemal ve arkadaşları kazığın &#;akılı olup olmadığına kontrol i&#;in Karacaahmet Mezarlığı'na gelmiş. Bi bakmışlar ki, Allahsız Osman, kazıkla beraber setresinin ucunu toprağa &#;akmış durumda, bir mezarın &#;zerinde cansız yatıyomuş.
A-N-N-E

Anlatacağım olay başımdan ge&#;tiğinde, Bursada Milli Piyango Anadolu Lisesinde lise 1. sınıf okumaktaydım. 7 kişiden oluşan bir arkadaş gurubumuz vardı. Yediğimiz i&#;tiğimiz ayrı gitmez ve ne yaparsak hep beraber yapardık. Okulda canımız &#;ok sıkıldığında kimin evi boşsa o arkadaşın evine gider ve akşam okul &#;ıkış vaktine kadar orada vakit ge&#;irirdik.

Birg&#;n gene, "Okuldan ka&#;ıp ne yapalım?" derken; S. isimli arkadaş, evlerinin boş olduğunu, ailesinin Rusya'dan gelen akrabalarını almak i&#;in İstanbul'da olduklarını s&#;yledi. Ve en erken 1 g&#;n sonra geleceklerdi. Biz, her zamanki gibi makarna, patates vs. alıp onların evine gittik.

Yemek yeme faslı falan bittikten sonra oturup televizyon izliyorduk. Hepimiz, sıkılmıştık ve yapacak bir şeyler arıyorduk ki, arkadaşlardan biri, cin &#;ağırmayı &#;nerdi. İhtiyacımız olan şeylerse bir kahve fincanı ve alfabenin harflerini yazacağımız kağıt par&#;alarıydı. Geniş bir tepsinin &#;zerine b&#;t&#;n bir alfabeyi dairesel şekilde kağıt par&#;alarına yazdık ve fincanı ortasına koyduk. Yapmamız gereken, okumasını s&#;ylediği duaları okuyup cinle sohbet etmeye başlamaktı. Bu gibi olaylara o g&#;ne kadar kesinlikle inanmadığımdan dolayı ben hala işin ciddiyetinde değildim ve zaten bilmediğim i&#;in dua okumadım.

7 kişi birden parmağımızı fincanın &#;st&#;ne koyup duaları okuduk sonra, cine, "Geldin mi?" diye sorduğumuzda, fincan, "Evet." yazısına doğru kaydı. Ben, hala inanmıyordum; ama ortam bozulmasın diye hi&#;bir yorum da bulunmuyordum. Yaklaşık yarım saat boyunca,"cin" e &#;eşitli sorular sorduk ve kimi zaman g&#;ld&#;ğ&#;m&#;z, kimi zaman inanmadığımız cevaplar aldık. Ama b&#;t&#;n g&#;l&#;şmelerimiz ve eğlencemiz, dehşet anını yaşadıktan sonra ortadan kayboldu!
"Cin" , sorularımızdan birini cevaplarken, birden fincan tepsinin ortasına geldi. defa dairesel bir hareket yaptıktan sonra, sırasıyla "A", "N", "N", "E" harflerine gitti. Hi&#;birimiz bi anlam veremedik. Ancak saniye sonra evin kapısı a&#;ılıp seafoodplus.info annesi eve geldiğinde hepimiz şok olmuştuk!

Gece M&#;zik Dinlerken

Ge&#;ici bir s&#;re i&#;in annemin babaannesinin şehir i&#;indeki eski evine taşınmıştık. Evin bulunduğu b&#;lge, diğer binaların arka kısmında kalıyordu ve evin &#;n tarafı bah&#;e olmakla birlikte yan tarafındaki okulun bah&#;esine bitişik olarak bir duvarla ayrılıyordu. Okulun bulunduğu b&#;lge, uzun zaman &#;nce mezarlıkmış. Kentleşme b&#;y&#;d&#;k&#;e, mezarlığı taşıyıp okul kurma kararı alınmış. Fakat "Sarı Kız" isminde bir yatırın mezarını bir t&#;rl&#; kaldıramamışlar. Buna yeltenen makinaların her biri muhakkak arızalanıyormuş. Bundan dolayı kaldığımız evin bah&#;esinden hemen &#;ıkışında sol tarafta bu yatırın mezarı vardı. Temiz kalpli insanların bu yatırı gece yarısı saatlerinde b&#;lgesinde bulunan eski bir &#;eşmeden takunyalarıyla giderek su aldığını g&#;rd&#;ğ&#; s&#;ylenir. Topuklarına kadar uzun sarı sa&#;larıyla gen&#; bir kız g&#;r&#;n&#;m&#;nde olduğunu duymuştum. Bu yatırın eve yakın olmasından rahatsızlık duyuyor ve geceleri evde rahat olamıyordum. Zamanla bir şey olmadığını g&#;rm&#;ş ve rahatlamıştım haliyle. En b&#;y&#;k zevklerimden biri de m&#;zik &#;alarken uyumaktı. Tarkan'ın ilk kaseti &#;ıkmıştı ve ''Asla'' isimli par&#;asından &#;ok hoşlanıyordum. Kaseti aldığımın ilk gecesiydi. Ve o şarkıyla uyumak &#;zere teybimi hazırlamış ve &#;stelik eğer uyuyamazsam tek kaset yetmez diye d&#;ş&#;nerek ikinci bir kaset koymuş ve continue play durumuna yani ilk kaset bitince ikinci kasete başlaması i&#;in hazırlamıştım. civarı yatağıma uzanarak m&#;zikli d&#;ş&#;ncelerle uyumaya &#;alışıyordum. Hava biraz soğuk olduğu i&#;in yorganıma iyice g&#;m&#;lm&#;şt&#;m. Uykunun o ince &#;izgisine gelmiş ve m&#;zikten dolayı iyice gevşemiştim. Artık uyku moduna ge&#;tiğimi d&#;ş&#;nd&#;ğ&#;m bir anda, teybimden "&#;ıt &#;ıt" diye bir ses geldi. Bu ilk kasetin bittiğine işaretti. Fakat sessizlik olmamıştı; yani &#;alan par&#;a, yarıda idi. Buna anlam veremeyerek g&#;zlerimi a&#;mıştım. Yanılmış olabilirdim. "İkinci kaset başlamalıydı bu sırada" diye d&#;ş&#;n&#;rken tekrar "&#;ıt &#;ıt" diye gelen iki sesle ikinci kasetinde başlamadan &#;nce kapandığını hissettim. Yıllardır kullandığım teybimi iyi tanıyordum. Bu şekilde kapanmasına mekanik olarak imkan yoktu -ki elektrikler gitmiş olsa bile otomatik olarak kapanmazdı-. Bu anlam veremediğim olaya karşı yatağımdan doğrularak yavaş&#;a teybimin olduğu tarafa bakmaya &#;alıştım. İ&#;erisi loş olduğu i&#;in teybimi se&#;emiyordum. Anlam veremediğim bu olaya karanlığın i&#;inde &#;ylece bakakalmıştım. İ&#;imde k&#;t&#; bir his belirmişti ve korktuğumu hissederek kımıldayamıyordum. Nitekim annemler de hemen yan odamda uyuyorlardı. Bu, bana az da olsa cesaret veriyordu. Fakat odada yalnızdım. Bu olanlar, bir ka&#; saniye i&#;erisinde oluyordu. O doğrulmuş halimle yatağımda tuhaf bir sallanma olduğunu sezmiştim. Hafif bir bi&#;imde sağa ve sola sallanıyordu bedenim. kalp atışlarımı da duyuyordum. Bu sallantı kalp ritmlerimdenmi kaynaklıydı &#;&#;zemedim. Evin tavanı ahşap malzemedendi ve tam &#;st&#;mden başlayarak gittik&#;e g&#;&#;lenen bir g&#;mb&#;rt&#; diğer odalara kadar hızla ilerledi. Bu an, şok anımdı. Bir veya iki saniye g&#;mb&#;rt&#;n&#;n dinmesini bekledim. Ne annemlerin varlığı ne de yatağımdaki sallantı aklımdaydı. Mantıksız olaylar &#;st &#;ste geliyor ve canıma okuyordu. T&#;m bedenim kaskatı olduğu halde beynimden bir-iki saniye i&#;inde sayısız dua d&#;k&#;ld&#;. İşe yaramış mıydı bilmiyorum; ama o g&#;mb&#;rt&#; geri d&#;nmemişti. Bundan istifade ederek yatağımdan dualarla birlikte fırlamamla hi&#;bir şey g&#;remediğim o karanlık i&#;inde lambayı yakmamı sağlayacak olan d&#;ğmeyi tek hamlede tokatlamıştım. Florasan olduğu i&#;in iki saniye daha beklemem gerekiyordu. İki g&#;n gibi ge&#;en o iki saniyeden sonra g&#;z kırparak florasanın yanmasıyla i&#;erini net olarak g&#;rebildim. Odamda hi&#;bir tuhaflık yoktu. Kalp atışlarımın g&#;r&#;lt&#;s&#;nden başka bir ses var mı, yok mu anlayamıyordum. Bir cesaret daha g&#;stererek bilin&#;sizce kapımı a&#;arak hemen yan odadaki annemlerin odasının kapısını araladım. Odamın ışığından yansıyan ışıkla annemin uyuyan y&#;z&#;n&#; g&#;rd&#;m. Uyanmamışlardı. Hemen odaya daldım ve birka&#; saniye başlarında sağa sola bakındım. Annem, tavşan uykusu olan biriydi ve benim odadaki varlığımı hissederek g&#;zlerini a&#;tı. Ne olduğunu sordu. O g&#;mb&#;rt&#;ye uyanmamış olması, hayret verici birşeydi benim i&#;in. Anlaşılan benden başka bunu duyan olmamıştı. Annemi odama &#;ağırdım ve ondan &#;nce giderek az da olsa rahatlamış bi&#;imde teybimi inceledim. Herşey normaldi. Beni asıl hayrete d&#;ş&#;ren i&#;indeki kasetin durumuna baktığımda iki kasetinde hi&#; ilerlememiş gibi en başında sarılı bi&#;imde durduğunu g&#;rmem oldu. Kendimden kuşku duydum. Anneme de hi&#;bir şey ispat edemedim. Annemin yorumu, gece tavan arasında dolaşan kediler hakkında oldu. Ben de o g&#;mb&#;rt&#;y&#; bir kedinin yapabilmesi i&#;in ancak d&#;rt bacağını ve kuyruğunu altından toplayarak deli gibi poposu &#;st&#;nde zıplayarak ilerlemesi gerektiğini s&#;yledim. Bir kedinin işi olamazdı. Sanırım başka g&#;&#;ler tarafından uyarılmıştım. Kısık bile olsa m&#;zikten rahatsız olan komşularım vardı. O evden taşındıktan sonra da m&#;zik dinleyerek uyumayı denesem de uyuyamadığımı g&#;rd&#;m. Bir zevkimden daha mahrum bırakılmıştım.

"Gizli İlimler" Kitabı

Dershaneden tanıştığım Ramazan adında &#;ok samimi bir arkadaşım vardı. Ramazan, bana birg&#;n, "Bizim k&#;ye gidelim. Sana k&#;y&#; gezdireyim Hem de ailemle tanışırsın." derdi. Ben de, "Tamam. M&#;sait bir zamanda evden izin alır gideriz." demiştim.

Neyse, &#;SS sınavına yirmi g&#;n kala, yorgunluğumuzu atmak i&#;in kendi kendimize tatile girmeye, gezip eğlenmeye karar vermiştik. Ramazan, "Fırsat, bu fırsat," dedi. "Git babana durumu anlat". Ben de durumu babama a&#;ıkladım. "Arkadaşımın k&#;y&#;ne gitmek i&#;in bana izin verir misin?" dedim. O da, "Tamam, &#;&#;-d&#;rt g&#;n birlikte gezebilirsin." dedi.

Ramazan’ı buldum ve k&#;ylerine gittik. İşte, ailesiyle tanıştık. &#;ay filan i&#;tik derken; Ramazan, "Gel dışarı &#;ıkalım." dedi. Biraz gezdikten sonra tekrar eve d&#;nd&#;k.

Ramazan’ın ailesi biraz zengindi. Bah&#;elerinde iki tane ev vardı. Evin birisi eski, diğeri yeni, yani oturdukları evdi. Ramazan, "Gel eski eve girelim, Eski eşyalara bakalım." dedi. Neyse, girdik eve. Eski gaz lambalarına, &#;akmaklara, t&#;feklere baktık. Girdiğimiz odada eski kırmızı koltuklar, eski bir vitrin, dolaplar sandıklar vardı. Bir ka&#; eşyaya da baktıktan sonra, sandıklara geldi sıra. Ramazan ve ben, ayrı birer sandık aldık. A&#;tık sandıkları İkimizinkinden de kitaplar &#;ıktı. Kitapları karıştırırken i&#;lerinden bir kitap g&#;z&#;me &#;arptı. Kitabı elime aldım zor &#;ıkardım sandıktan. Adeta d&#;k&#;l&#;yordu. Kitabın kalınlığı cm vardı. Yeşil ciltli ve başlığı "GİZLİ İLİMLER" adlı bir kitaptı.

Kitabı aldım ve koltuğa oturdum. Karıştırmaya başladım. Kitabın i&#;eriği cinler, ruhlar, dualar vb. korkutucu kavramlar. Kitabı okurken başım ağrımaya başladı. "Ramazan, bana bir hap bul, dayanamayacağım." dedim. Neyse, kitabı okuyorum Hem korkutuyor, hemde heyecan veriyor. Bu arada Ramazan da başka şeylerle uğraşıyor. Kitap, cin &#;ağırmadan ruh &#;ağırmadan filan bahsediyordu. Bir saat kadar kurcaladım kitabı. Son sayfasına baktığımda, korkudan &#;lecektim. Ne mi yazıyordu? "Bu kitabı okurken başınız ağrıyabilir" yazıyordu. Bir titreme geldi bana. Geriye yaslandım. Kulaklarıma uğuldama geldi. Ramazan'a g&#;sterdim kitabı. O da inceledi. "Başınız ağrıyabilir." yazısını ona da g&#;sterdim. Hayret etti. Kitapta yazanlardan, "Ruh &#;ağırmayı yapalım." dedi. Ertesi g&#;n, şehre d&#;n&#;p yapacaktık.
Akşam oldu, yatma vakti geldi. &#;zerimdeki yorgunluk gitmemişti. Ben, uyuyamadım. Korkuyordum. Ramazan, uyumuştu. Onu kaldırdım. "Ben uyuyum, sonra sen uyu." dedim. Işığı filan yaktırıp başımda beklettim. Ben uyuduktan sonra o da uyumuş. Sabah olunca şehre d&#;nd&#;k. Bizim evde kitabı a&#;tık, tekrar inceledik. Kitapta yazan "Ruh &#;ağırma"yı yapacaktık. Ramazan, "Yalnız ikimiz olmaz. Bir ka&#; kişiye de s&#;yleyelim." dedi. Bir arkadışımıza daha s&#;yledik.
Kitabı a&#;tık. Ruh &#;ağırmayla ilgili gerekli eşyaları temin ettik. Eşyalar ise; yemek tepsisi b&#;y&#;kl&#;ğ&#;nde cam par&#;ası ve iki adet metal kapaktı. Karanlık bir odada cam par&#;asının &#;zerine kapakları koyduktan sonra iki kişi parmağını koyacak diğer kişi kitaptaki duayı okuyacaktı.

Kitap; yapılacakların aklı bilinci yerinde, korkusu olmayanların yapmasını s&#;yl&#;yordu. Gelecek ruhun s&#;ylediklerimizi veya soracaklarımızı yapacağını, daha sonra itaat etmeyip bizi korkutacağı s&#;yleniyordu. &#;rnek olarak da; "Mesela, gece yolda gidiyorsunuz. Bir adam g&#;rd&#;n&#;z. Adama doğru yaklaştığınızı farz edin. O, adam değil aslında ruhtur. O da sizi korkutacaktır." diyordu. Yani en sonunda kafayı bozdurur, diye yazıyordu. Onun i&#;in &#;ok teredd&#;tteydik.
Neyse, arkadaşlar, "Yapalım." dedi. Akşam, bizim evde toplandık. Işıkları kapattık. Eğer ruh gelirse, ya &#;niversiteyi kazanacak mıydık yada &#;SS soruları ne diye soracaktık. Cam par&#;asını yere koyduk. Kapakları da koyduk. Ramazan ve ben de parmaklarımızı kapaklara koyduk. &#;b&#;r arkadaşımız da kitaptaki duayı okumaya başladı. Korkudan terlemeye başladık. &#;b&#;r arkadaşımız kekeleyerek konuşmaya başladı. Yapamadık. Korkuyu yensek yapacaktık. Bir de karşımıza ne &#;ıkacak, onu da bilemiyorduk. Başaramadık.
Ertesi g&#;n, kitabı Ramazan’a verdik, "Git, g&#;t&#;r." diye. "Ben, g&#;t&#;remem; sizde gelin." dedi. Biz de, "Gelemeyiz, sen g&#;t&#;r." dedik. Sonra, Ramazan K&#;ye gitti. Annesinin anlattığına g&#;re, Ramazan, eve gelmiş ve eski eve &#;ıkmış. Uzun bir s&#;re gelmeyince o da meraklanmış, gidip bir bakayım demiş. Sonra gitmiş. Bizim Ramazan, odanın ortasında kitap &#;n&#;nde diz &#;&#;km&#;ş ve g&#;zleri kapalı bir şekilde duruyormuş. Annesi, "Ramazan!" diye seslenmiş. Hi&#; ses &#;ıkmamış. Bir ka&#; dakika sonra, annesi Ramazan’ın aklını yitirdiğini anlamış. Evet Ramazan, aklını yitirmişti. Bu basit bir şey değil; koca bir insan telef olmuştu.

O g&#;nden sonra benimde uykularım bozuldu. ay uyuyamadım. &#;SS yi de kazanamadım. Ara sıra Ramazan’ın yanına gidiyordum. Derdinin devasını kimse bulamamıştı. Sizlere tavsiyem; birg&#;n, olurda "Gizli İlimler" adı altında bir kitap g&#;r&#;rseniz yanına bile yaklaşmayın

Kara Ke&#;i

Kapı komşumuz H&#;sn&#; bey amca anlatırdı Urfa'da ki k&#;ylerinde bir zamanlar &#;ok garip olaylar olmuş. Hala bu &#;rk&#;t&#;c&#; olayların devam edip etmediğini bilmediğini ama yine de emin olmadığını s&#;ylerdi bize. &#;&#;nk&#; k&#;y&#;yle t&#;m ilişkisini koparmıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla bu olanları sizinle paylaşmak istiyorum. K&#;ylerinin adı "Karake&#;i", nam-ı diğer "Cinli K&#;y". &#;evre kasaba ve k&#;ylerin insanları, cinlerin musallat olduğu bu k&#;yden ve orada yaşayan k&#;yl&#;lerden olabildiğince uzak durmaya &#;alışırmış.

'l&#; yıllarda Karake&#;i'nin &#;ok dindar birisi olan &#;obanı İbrahim bir g&#;n s&#;r&#;y&#; salmış otlağa ve de oturmuş bir ağacın altına. Rehavet basmış ve de uyuya kalmış. Esen hafif r&#;zgar onun suratını yalayıp ge&#;miş, o esnada birka&#; hınzır kıkırdama duymuş. Hemen g&#;zlerini a&#;mış. G&#;rd&#;ğ&#; şey &#;evresinde toplanmış ve başında bekleyen, ona sinirli sinirli bakan ve bağırıp &#;ağırarak ağıza alınmayacak k&#;f&#;rler savuran koyun s&#;r&#;s&#; olmuş. Hızla ayağa fırlayarak k&#;ye doğru koşmuş. Bir yandan da omzunun &#;st&#;nden arkasına bakıyormuş, korkudan tir tir titreyerek. Kan-ter i&#;inde evine varmış ve ev ahalisine soluk soluğa olanları anlatmış. Tabii ki kimse ona inanmamış. Ger&#;i o zamanlar "Gul Yaban"i rivayetleri &#;ok yaygınmış ama yine de İbrahim'in anlattıklarını &#;ok sa&#;ma bulmuşlar. Hatta onun delirdiğini sanmışlar.

Olay bir s&#;re sonra unutulmuş. &#;oban, H&#;sn&#; bey amcanın dedesiymiş. İbrahim, bir daha o otlağa gidememiş ve artık hi&#;bir koyuna bakamıyormuş. Bir gece, tuvaleti geldiği i&#;in evden &#;ıkmış ve ertesi sabah boynu derece d&#;nm&#;ş ve de g&#;zleri &#;ıkartılmış bir vaziyette, yerde yatarken bulunmuş. Bir ka&#; k&#;pek, &#;obanın bomboş olan g&#;z oyuklarını yalıyormuş ve de kalan et par&#;alarını kemiriyormuş. Tabiatı ile herkes onu k&#;peklerin par&#;aladığını d&#;ş&#;nm&#;ş.

&#;obanın oğlu H&#;seyin, bir ka&#; yıl sonra evde yalnız kaldığı bir zaman, namaz kılmaya karar vermiş. 2. rekatının ortasında, ev hafiften sallanmaya başlamış. Adam, yine de devam etmiş namaz kılmaya. Bu sırada evde başka birşeylerin varlığını sezmiş. Onu ziyarete gelenlerin, etten kemikten olmadıklarını hissetmiş ve de onları g&#;remediği i&#;in de korkusu ikiye katlanmış. Dualara devam etmiş, belki bu ifritler, iblisler gider diye; ama her ne kadar Allah'a sığındıysa da varlıklar gitmemeye kararlıymışlar. Secdeye vardığı anda &#;st&#;ne ağır bir şey atlamış ve de sırtına binmiş. H&#;seyin, durmadan Kelime-i Şehadet getirmiş ve her Allah dediğinde, &#;st&#;ndeki şey daha da bir bastırıyormuş. Adam, y&#;z&#; tamamen seccadeye yapışmış bir halde dualar okuyormuş. Kendi arkasından gelen bazı koşuşturma ve de kağıt yırtılması sesleri duymuş. Ayağa kalmak istediyse de yapamamış, yerinde doğrulamıyormuş bile. Artık o kadar ağlamasının ve yalvarlarının ardından sırtına &#;ok sert bir tekme yemiş ve onların gittiğini hissetmiş.
Bu olayı, akşam &#;zeri ailesine anlattığı zaman herkes ona inanmış, &#;&#;nk&#; bir iki dakika &#;nce her zaman evlerinin duvarına asılı ılan Kuran-ı Kerim'i parampar&#;a bir halde dışarıdaki tuvalette bulmuşlar. B&#;t&#;n k&#;ye ve de &#;evre k&#;ylere bu olay yayılmış ve k&#;y bundan sonra "Cinli K&#;y" diye anılmış. Ama bu tip olaylar artık olmuyormuş. H&#;seyin'de bu hadiseden sonra bir daha ağzına "Allah" lafını almamış. 10 sene sonra, H&#;sn&#; bey amca 6 yaşındayken, babası H&#;seyin yatağında &#;l&#; bulunmuş. G&#;zleri korkudan faltaşı gibi a&#;ılmış ve de v&#;cudu kaskatı kesilmiş. K&#;y&#;n imamı gelmiş cesede bakmaya ve dualar okuyup &#;fledikten sonra, adamın &#;lmeden &#;nce fel&#; ge&#;irdiğini ve de b&#;t&#;n ayak parmaklarının kırıldığını farketmiş. Ondan sonra b&#;t&#;n eve ve de ev halkına okuyup &#;flemiş ve de gitmiş. H&#;seyin'in nasıl &#;ld&#;ğ&#; anlaşılamamış, zira o gece yanında kimse yokmuş. Yalnız, H&#;sn&#; bey amca, o gece babasının odasından bazı homurtu ve mırıldanmalar geldiğini duymuş ama &#;nemsememiş.

H&#;sn&#; bey amca b&#;y&#;d&#;kten sonra Ankara'ya taşınmış, evlenip &#;ocuk &#;oluğa karışmış. Dindar ve &#;ok iyi bir insandı, hepimiz onu &#;ok severdik. Bazı tuhaf hareketleri oluyordu ara sıra ama hi&#; g&#;z&#;m&#;ze batmıyordu. H&#;sn&#; bey amcayı ge&#;en baharda g&#;md&#;k. &#;lmeden &#;nceki gece tuvalete kalkmış ve ertesi sabah, yan daireden gelen &#;ığlıklar ile uyandık. Onu salonun ortasında elleri kolları arkasına bağlı bulduk. Allah rahmet eylesin.

Ruh &#;ağırma

Bu olayı anlatırken hala daha t&#;ylerim kalkıyor ve ağlamamak i&#;in kendmi zor tutuyorum. Fakat bunu bilmenizi isterim ki benim başımdan b&#;yle bir olay ge&#;ti ve ben bu olaydan sonra bir daha ruh &#;ağırmamak &#;zere yemin ettim! İsteyen inansın istemeyen de inanmasın birini inandırmaya da zorlamıyorum zaten!! Adım belli, adresim belli, saklamıyorum onlar da yayınlansın!

Bundan beş altı yıl &#;nce, ben daha o zamanlar yaşlarında iken, bir yaz g&#;n&#; aynı mahhallede oturduğum bir arkadaşımın evinde kişi ruh &#;ağırmak i&#;in taplanmıştık. O zamanlar da bu ruh &#;ağırma olayları &#;ok moda idi. Herkes birbirine hikayeler anlatıyor, ruh &#;ağırıyor, başından ge&#;enleri anlatıyor ve &#;oğu zaman da korkutmak i&#;in kafadan atıyordu. Yani şahsen ben hi&#; inanmıyordum. Bir &#;ok defa da ruh &#;ağırmıştık ve hepsi fiyasko idi. Hatta bir &#;oğunda aramızdan birini kurban belirleyip onu korkutuyorduk. Ortada bir şey yokken ruh gelmiş gibi yapıp o se&#;ilen arkadaşımızı korkutmak i&#;in ruh &#;ağırıyorduk.

Herneyse, fakat bu son ruh &#;ağıracağımız zaman ger&#;ekten aramızda, ne se&#;ilmiş bir kurban, ne de numara &#;eken biri vardı! Saat gecenin &#;&#;&#;yd&#; ve arkadaşımızın anne ve babası uyuyordu. Biz de evin oturma odasına tam teşkilat yerleşmiştik. Ger&#;ekten herkes o ortamdan biraz da olsa &#;rkm&#;şt&#; ve herkes cidden ruh &#;ağırmak istiyordu. Derken hazırlıklar bitmiş ve Klasik ruh &#;ağırma olayı başlamıştı. &#;zerinde harfler ve birtakım gerekli yazılar falan bulunan b&#;y&#;k karton kutu, &#;zerinde okunmuş fincan, dualar falan işte herşey hazırdı ve herşey ciddi bir şekilde yapılıyordu. Ben de biraz gerilmiştim artık &#;&#;nk&#; herşey gayet ciddi ve bilin&#;li idi. Ne kadar da inanmasam b&#;yle şeylere gene de ya gelirse diye bir heyecan vardı i&#;imde.
Artık ruhun gelmesini bekliyorduk. Herşey yapılmış, ruh belirlenmiş, dualar okunmuş, herkesin işaret parmağı fincanın &#;zerinde bir hareket bekliyorduk. 10 dakika ge&#;meden fincan kıpırdamaya başladı. O anda herkes bir birine su&#; atmaya başladı, parmağınla kıpırdatma şu fincanı, ben kıpırdatmıyorum ya ger&#;ekten kim kıpırdatıyor gibisinden ama kimse kıpırdatmıyordu! Derken sorular başladı ve fincan bize bu soruları cevaplıyordu. Yanıtların hepsi doğruydu! En son artık &#;yle sorular soruyorduk ki aramızdaki şahısların bilemeyeceği t&#;rden şahsi sorular, fakat onları da biliyordu! &#;ok korkmuştuk!

Evin sahibi olan arkadaşımızın b&#;yle şeylere &#;ok zaafı vardı ve &#;ocuk birden ağlamaya başladı! Bu arada belirteyim ruh &#;ağıranların ben dahil hepsi erkek. &#;ocuk &#;ok k&#;t&#; olmuştu ve kurban olarak se&#;ilenin kendisi olduğunu sanıp bize yalvarıyordu. Artık oyun oynamamızı, &#;ok korktuğunu, bu kadarın aşırı olduğunu s&#;yleyip duruyodu ve ağlıyordı! İşte o an korkum 2 ye katlanmıştı. Atık ruhu g&#;ndermeye &#;alışıyorduk ama o da gitmiyordu. Ruh gitmeden de fincanı kaldıramıyorduk. Ev sahibi arkadaşımız git gide fenalaşıyordu ve resmen ağlıyordu haykıra haykıra, benim de g&#;zlerimden yaş gelmedi desem yalan olur yani!!
&#;yle bir an oldu, arkadaşımız dayanamadı artık ve herkese k&#;frederek fincanı kaldırdığı gibi pencereden dışarı yola fırlattı. Fincan kırılmıştı. B&#;ylelikle ruh &#;ağırma olayı da bitmişti tabii ama herkesin i&#;inde bir endişe vardı ve o arkadaşımıza ne yapıyorsun sen gibisinden bakıyorduk endişeli g&#;zlerle. Ev sahibi arkadaşımız hala daha s&#;v&#;yord&#; ve siz arkadaş değilsiniz diye hem bize hem de ruhlara kadar s&#;v&#;yordu. Allahtan anne babası g&#;r&#;lt&#;ye uyanmamışlardı. Bizde daha fazla g&#;r&#;lt&#; rezalet &#;ıkmadan yavaş yavaş evlere dağılmanın iyi olacağını anlamıştık. &#;yle b&#;yle herkes kendi evine gitti ve yattık uyuduk.

Ertesi sabah kalktığımda mahallede bir bağırışmanın olduğunu duydum. Bu sesler ruh &#;ağırdığımız arkadaşımızın evinden geliyordu. Herkes ağlıyor, bağırıyor ve sağa sola anlamsızca koşuyordu! Ben resmen şok olmuştum! Ruh &#;ağırdığımız evde oturan o arkadaşımızın babası uyurken sabaha karşı kalp krizi sonucu vefaat etmişti!!

Siyah Şey

Yaklaşık 6 sene &#;nce, 15 yaşındaydım ve arkadaşlarla her zamanki gibi evin &#;n&#;nde oturup muhabbet edecektik. Aşağı indiğimde bir &#;ocuğu korkutuyorlardı. Ben de buna katıldım ve, "Bu apartmanda gizlice biri &#;ld&#;. Biz de onu duvarların arasına g&#;md&#;k." dedik. Ruhunun hep gezindiğini ve herkesin &#;ok korktugunu da s&#;ylemiştik. Tabii &#;ocuk aklıyla inandı buna. Biz de bunu korkutmaya calışıyoruz Bunlar, evin arkasında y&#;r&#;rlerken; ben, dışarı &#;ıkardığım m&#;zik setinin kolonlarıyla mikrofondan &#;ıkardığım garip garip sesleri aşağıdakilere dinletiyordum. &#;ocuk, &#;ylesine korkmuştu ki, bunu bilmeyen başka &#;ocuklar da buna inanmaya baslamıştı. Biz de bunun devam etmesi i&#;in yan bloğun bodrum katına bir yer hazırladık. Sanki bir insan &#;l&#;s&#; varmış gibi duruyordu. Arkadaslar da duvarların arkasından yerlere camlar atıyor; i&#;erde, &#;ıkan sesler yankılanıyodu.
Artık b&#;t&#;n mahallenin &#;ocukları buna inanmıştı. Hepsi de, "Olamaz b&#;yle birseş!" diyordu. Sonunda bir aksilik cıkmadan akşamı getirmiştik. Bu arkadaslardan bir gurubu, yine aşağı ineceklerdi. İnanmışlardı ama gece ne olacagını merak ediyolardı. Biz, bunların gece oraya gideceğini &#;ğrendik ve arkadaşlarla birşey yapamayacağımız i&#;in kara kara d&#;ş&#;nmeye başladık. &#;&#;nk&#; oyunumuz ortaya &#;ıkacaktı. &#;ardakta oturuyorduk. O sırada, kapkara birşey &#;n&#;m&#;zden ge&#;ti. Biz, "Ya kedi, ya k&#;pek" dedik bunun icin. En sonunda karar aldık. Gizli saklanma yerimize gidecektik. Burası, boş bir evdi. Apartmanın zemin katı panjurundan giriyorduk. Eve girdik. Işıkları a&#;maya &#;alıştık; ama yanmadı ve birden &#;n&#;m&#;zden yine o siyah sey ge&#;ti. İnanamamıştık. Kedi değildi. K&#;pek olsa saldırırdı. &#;ok &#;rkm&#;şt&#;k. O sırada, &#;ığlıklarla arkadaslar bizi aramaya basladılar. Biz, bize bir oyun oynadıklarını d&#;ş&#;nd&#;k. Fakat, oyun degilmiş Aşağı indiklerinde, bodrumun ışık alan camları kırılmaya baslamış ve duvarların i&#;inden sesler gelmeye baslamış. Biz de buna inanmayıp aşağı indik. G&#;rd&#;&#;ğmğz şey, sonunda bizi de korkutmuştu. Orada, birşeyler fazlaydı ve bunu bir insan, bizden habersiz yapamazdı. Anahtarlar da bizdeydi.

Oradaki masa ve bı&#;ak Resmen kanlıydı ve o sırada i&#;eriden yine o siyah şey dışarı &#;ıktı. Artık altımıza ka&#;ıracaktık. Ka&#;tık En iyisi, herkesin evine gitmesiydi. Evlerimize d&#;nd&#;k. Ben, durmadan dua ediyodum. En sonunda, anneannem bizde kaldığı icin salonda yatacağımdan, eşyalarımı aldım ve salona gittim. Uyumak icin g&#;zlerimi kapadığımda hep bir ses duyuyordum. Bunlar, sanki birinin bana doğru y&#;r&#;d&#;ğ&#; ve yaklaştığı ayak sesleri gibiydi. G&#;z&#;m&#; a&#;tım ve sesler kesildi. Tekrar g&#;z&#;m&#; kapadığımda, yine bir şeyler yaklaşıyor gibiydi. Hemen g&#;z&#;m&#; a&#;tım. Dayanamıyordum &#;ığlık atacaktım En sonunda bildiğim b&#;t&#;n duaları okudum ve uyudum. Fakat &#;are etmedi. Resmen i&#;imden bir ses, "Kesinlikle dua etme ve g&#;z&#;n&#; a&#;ma!" diyordu. Dayanamamıştım. Birden cıglık atarak kalktım ve i&#;eriye koştum. O g&#;n, abimin yanında yattım. Ertesi g&#;n uyandığımda, buluşma yerinde birşeyler olmustu. Sabah, o ışık girmeyen evde onlarca g&#;z ve insan g&#;lgeleri g&#;rm&#;şler, sesler duymuşlardı. Hepimiz de delirmiş gibiydik. İyileşene kadar cıkamadık bir yere. Sonradan, bu oyunu yaparken birilerinin ruh &#;ağırdııını &#;grendik. Bir daha b&#;yle birşey yapmamaya kendime s&#;z verdim

Yardımsever Zenci

Olayın ge&#;tiği yer, Beyoğlu, Asmalımescit Sokak, 50 numaralı evdir. Olayın ge&#;tiği tarih, yılları arası; olayın kahramanı ise, bu yazarın (Giovanni Scognamilla) b&#;y&#;kannesi, adı ile Mariana Filipucci. Ailenin olduk&#;a dar bir gelirle yaşamakta olduğu o yıllarda (Birinci D&#;nya Savaşı &#;ncesi ya da başlangıcı) bir kış sabahı evin geniş avlusunu s&#;p&#;rmekte olan, kara kara d&#;ş&#;ncelere dalmış b&#;y&#;kanne Mariana &#;st kat merdivenlerinden birinin inmekte olduğunu, yaklaştığını g&#;rm&#;ş, d&#;nm&#;ş bakmış ve hayretler i&#;inde kalmıştı.
Merdivenlerden inen ve yaklaşan, evde hi&#; g&#;rmediği bir zenciydi, alımlı, kır sa&#;lı ve fesli. "Bir paşa gibi giyinmiş, sırmalarla s&#;slenmişti" diye anlatırdı b&#;y&#;kanne. Zenci &#;n&#;nde durmuş, eğilip selam vermiş sonra da redingotunun cebinden bir kese &#;ıkatıp Mariana’nın eline bırakmış ve kapıdan &#;ıkıp gitmişti. B&#;y&#;kanne, hayretten dona kalmış, bir s&#;re sonra kendine gelmiş, keseyi a&#;tığında ise i&#;inin altınlarla dolu olduğunu g&#;rm&#;şt&#;. Tam o sırada, sokaktan kızı (annemiz) Elisabetta gelmiş; b&#;y&#;kanne de sormuş ona sokakta b&#;yle bir zenciyi g&#;r&#;p g&#;rmediğini. Hayır, kızı b&#;yle bir kimseyi g&#;rmemişti, ne o ne de başka birileri. Sanki birden cisimlenmiş, b&#;y&#;kannenin parasal sorunlarını bir &#;ırpıda halletmiş ve de kayıplara karışmıştı. Kesin olan bir şey varsa o da o g&#;n, o evde herhangi bir zencinin kalmadığı, daha &#;nce ve daha sonra hi&#; gelmediği g&#;r&#;nmediğidir. Ancak o evde, d&#;rt-beş yıl sonra, bir ruh &#;ağırma seansı esnasında &#;&#; bacaklı yuvarlak bir masanın d&#;rt kat merdiven boyunca indiği seansa katılanlar tarafından g&#;r&#;ld&#;!

Baba, &#;st&#;m&#; &#;rt

Bu olay Bursa’da olmuş. 17 yaşında bir gen&#; kız aniden &#;lm&#;ş. Aile, perişan olmuş ama n’apsınlar, kızı defnetmişler tabii. Aradan birka&#; g&#;n ge&#;miş. Baba, kızını r&#;yasında g&#;rm&#;ş. Kız s&#;rekli titriyomuş ve, "&#;ok &#;ş&#;yorum baba. Yalvarırım &#;st&#;m&#; &#;rt!" diyomuş. Adam, sabah kalktığında r&#;ya aklına gelince h&#;ng&#;r h&#;ng&#;r ağlamış. "G&#;l gibi evladımı kaybettim. R&#;yama giricek tabii." diye d&#;ş&#;nm&#;ş. Karısının &#;z&#;lmemesi i&#;in de ona hi&#;bir şey s&#;ylememiş. Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı r&#;ya: "&#;ok &#;ş&#;yorum baba. N'olur &#;st&#;m&#; &#;rt!" Baba, bir gece yine aynı r&#;yayı g&#;r&#;rken kan ter i&#;inde uyanmış. Dayanamamış. Karısının, "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne g&#;rs&#;n? Mezar a&#;ık ve bomboş! Adam, ne yaptığını bilmez bir halde mezarlık bek&#;isinin kul&#;besine y&#;nelmiş. Allahım, o an g&#;rd&#;ğ&#;ne y&#;rek dayanmaz. Bek&#;i, resmen kıza tecav&#;z ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni g&#;m&#;len &#;l&#;lere belli bir s&#;re bunu yaparmış.




Cin Fikirli Mahkum

Amerika'da, m&#;ebbet hapis cezasına &#;arptırılan bir adam, sabah akşam hapishaneden ka&#;manın yollarını d&#;ş&#;n&#;yomuş. Birg&#;n bah&#;ede volta atarken, gardiyanların bir tabutu cenaze arabasına y&#;klediğini g&#;r&#;nce, nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş. Burası, b&#;y&#;k bir cezaevi olduğu i&#;in her hafta mutlaka kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyomuş. Mahkum, gardiyanlardan birine, cenaze olduğu bir g&#;n, tabuta konularak ka&#;ırılması karşılığında epey y&#;kl&#;ce para teklif etmiş. Gardiyan, korktuğundan başta biraz mızırdanmış; ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş. Gardiyan, adama; gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş. İlk cenazede, adam tabutun i&#;ine girecekmiş. Cenaze defnedildikten sonra da, gece gardiyan gelip adamı mezardan &#;ıkaracakmış.

Plan aynen uygulamaya konmuş. Ka&#;ma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum, &#;l&#;ye aldırmadan sıkış tepiş tabutun i&#;ine girmiş. Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına y&#;klemişler ve mezarlığa g&#;t&#;r&#;p laf olsun diye yapılan bir dini t&#;renle g&#;mm&#;şler.

Mahkum, tabutun i&#;inde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu &#;ıkarmasını bekliyomuş. Epey vakit ge&#;tiği halde, gelen giden olmayınca biraz biraz endişelenmeye başlamış. Bayağı bir zaman ge&#;ip de h&#;l&#; gelen olmayınca, bizimki hafiften tırsmaya başlamış. "Acaba kendim &#;ıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş. Cebinden zar zor &#;akmağını &#;ıkarıp yakmış. Tabutun &#;st&#;n&#; incelerken g&#;z&#; bir an yanındaki &#;l&#;ye takılmış. Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset, anlaşmayı yaptığı gardiyanmış!



Ermiş

Daha hen&#;z 9 yaşımdaydım. Fal, ruh, cin, şeytan vb. gibi şeylere inanmazdım. Yeni inşaa edilmiş bir eve taşınmıştık; ama nedense bir t&#;rl&#; gece banyodan ve sokak kapısından garip sesler geliyordu. Taşındıktan bir hafta sonra, seslerin nereden kaynaklandığını anlamak i&#;in ben, banyo; abim ise, sokak kapısının &#;n&#;nde bekliyordu. Fakat hi&#; bir şey g&#;z&#;km&#;yordu. Ama ses vardı. Evimize hoca &#;ağırdık. Dua okudu ve bize banyoya 1 kova su, takunya ve havlu bırakmamızı s&#;yledi. "Neden?" diye sorduğumuzda ise, hi&#;bir şey s&#;ylemedi. Hocanın dediklerini aynen uyguladık. O gece, r&#;yama garip şeyler girmişti. Beyazlar i&#;inde, elinde bir asa, yaşlı biri; el hareketiyle kızgınlığını anlatıyordu. Sabah kalktığımızda su bitmiş, takunyalar ve havlu ıslaktı. En ilgin&#; olanı ise, kapının kilidi a&#;ıktı. Hocayı tekrar &#;ağırdığımızda bize evin yapıldığı konumda &#;ok ama &#;ok eskiden bir mezar olduğunu s&#;yledi ve r&#;yama giren kişinin bir ermiş olduğunu s&#;yledi. Banyoda ise abdest almış. Ertesi hafta evden taşındık ve şu an orada hi&#; kimse oturmuyor. Ve tam 17 yaşındayım.


Falcının Cini

Bu olay, annemin ve annemin arkadaşının başından ge&#;ti. Bunların ikisi, fal d&#;şk&#;n&#;d&#;r. Onlar bize geldiklerinde, annem bakar; biz onlara gittiğimizde de, o, anneme bakar. Tabii bunlar fal d&#;şk&#;n&#; ya. Birg&#;n, bir falcı kadına gittiler. Fal baktıracaklar. Biz de her zamanki gibi evdeyiz. Onların gelmesini bekliyoruz. Aradan bayağı saatlar ge&#;tikten sonra, kadının neler anlatıklarını bize s&#;ylediler. Akşam oldu. Tabii, biz de yataklarımıza yatacağız.

Ertesi g&#;n annem, bize, "Gece, birtakım sesler duydunuz mu?" diye sordu. Biz de, "Hayır, duymadık." dedik. Annem, d&#;n gece bizim hırsız alarmının &#;aldığını duymuş; ama alarmı a&#;madığından emindik. Annem de emindi. Biz, o g&#;n annemin arkadaşına oturmaya gittik. Hep beraber oturmuş muhabbet ediyorduk. Annem, birden o gece duyduğu sesi anlattı.

Annem hepsini anlattıktan sonra, arkadaşı da bize, o gece kapı zilinin &#;aldığını anlattı. Kocasına, "Kapı &#;alıyor, a&#;." demiş. Kocası da, "Sa&#;malama, &#;almıyor. Yat, uyu!" demiş Ama biz bunları duyunca, hepimiz bir s&#;re şoka girdik. Kısa bir s&#;re, kimse kimseyle konuşmadı.Annemler tekrar falcıya gittiler ve başlarına gelen bu olayı anlattılar. Falcı kadın, iyi erkek cinin onları beğendiğini ve bu y&#;zden onlarla birlikte eve gittiklerini s&#;ylemiş annemlere. Falcı kadın, "İyi ki, size kadın cin peşinizden gelmemiş. Dua edin." demiş Annemler de, meraklı tabii. "Neden?" diye sormuşlar. Kadın da onlara, "Eğer kadın cin gelseydi, siz, şu anda yaşamazdınız." diye cevap vermiş İster inanın, ister inanmayın; ama cin diye birşey var. Bundan eminim

Lanetli Cinler

Başımdan ge&#;en garip; ama ger&#;ek olan bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Hen&#;z &#;ocuktum. 12 yaşındaydım. Ablamla aynı odayı paylaşıyorduk. B&#;y&#;k bir oda ve karşı, karşıya yataklarımız, bir de b&#;y&#;k bir penceremiz vardı. Bir gece uyurken, bir el beni d&#;rt&#;kledi. Ben de bilin&#;siz, uykulu uykulu g&#;zlerimi a&#;ıp, hemen pencereye doğru baktım ve siyah bir g&#;lge şeklinde bir cisim g&#;rd&#;m uzun kulaklı. Ablamın ayağının ucunda oturmuş, dışarıyı seyrediyordu. Baktım ablam uyuyor. Aklıma bir şey gelmeden, korkumdan g&#;zlerimi yumdum. Yorganı &#;ektim, Kur'an okumaya başladım uyuyana kadar.

Sabah olup bitenleri anneme, babama, ablama anlattım. Annem, "cin, şeytan" diye &#;ok korktu. "Hocaya g&#;t&#;relim." dedi. Ama babam, bana inanmadı ve, "Ağa&#; g&#;lgesidir." dedi. Halbuki, boş bir bah&#;eye bakıyor odamız ve ağa&#; falan da yok.

İkinci g&#;n; ben, annem, ablam ve kundaktaki kardeşim Ozan, bizim odada yere yatak serdik ve uyuduk. Yine bir el beni d&#;rt&#;kledi ve benim g&#;zlerim, yine cama gitti. Yine aynı şeyi g&#;rd&#;m ki, Ozan hemen ağladı ve ağlamasına annem gece lambasını a&#;tı. Ama o, kaybolmuştu. Olaylar, b&#;y&#;meye başladı.
Yatağımda uyuyorum. Uyandığımda kendimi bah&#;ede, salonda, damda, annem'le babamın arasında buluyorum. Ama birg&#;n uyandığımda, ağzım yamulmuştu!!! Sanki yanağım, fel&#; olmuştu. hissetmiyordum, oynatamıyordum. Yanağım ve ağzım resmen yamulmuştu ve benden korkmaya başladılar, "Seni cinler &#;arptı!" diye Annem, beni doktora g&#;t&#;rd&#;. Doktor, &#;ok şaşırdı. Yanağıma tam 15 g&#;n, elektirik verdiler ki d&#;zeldim. Eve geldim ve o gece yine beni uyandırdılar; ama bu defa lanetli cinler değil, aynı şekilde bir cisim. Ama nur gibi, ışık gibi. Ben, yine korktum.

Ertesi g&#;n annem, beni babamdan habersiz bir hocaya g&#;t&#;rd&#;. B&#;t&#;n bu olanları anlattım ve bana cinlerin iliştiğini, beni yanlarına almak, lanetlendirmek istediklerini s&#;yledi. Başaramayınca (Kur'an okuduğum i&#;in) bana tokat vurduklarını; ama son g&#;rd&#;ğ&#;m şeyin beni koruması i&#;in Allah'ın g&#;nderdiği bir melek olduğunu s&#;yledi. B&#;y&#;k bir Kur'an getirdi ve elini başımın &#;st&#;ne koyarak okumaya başladı.O g&#;nden sonra da, hi&#;bir şey g&#;rmedim ve onların lanetinden kurtulduğum i&#;in mutluyum. Ayrıca Kur'an'ın, ayetlerin ne kadar &#;nemli olduğunu da anlamış oldum. Şimdi, 19 yaşındayım ve ayet okumadan yatmam

Siyah Pardes&#;l&#; Adam

Bundan 4 sene &#;nce, kardeşim, 5; bense, 14 yaşındaydım. Bir akşam, kardeşim benim yanımda yatmak istedi. Bir t&#;rl&#; uyutamadım. Sonra bir baktım ki uyumuş. Saat, 'ye geliyordu. Bense kız arkadaşımla mesajlaşıyordum. Bir ara kardeşim, uykudan uyandı ve bana d&#;n&#;p, "Sen, beni &#;ocuk parkına g&#;t&#;rm&#;yon!" deyip yanımdan kalktı ve annemle babamın odasına y&#;neldi. Bense şaşkındım. Aslında hep g&#;t&#;r&#;rd&#;m; ama r&#;yasında ne g&#;rd&#;yse "Neyse," dedim. "Devam edeyim, kız arkadaşımla mesajlaşmaya."
Kardeşim, yatak odasının kapısını a&#;ar a&#;maz, "Annnneeee!" diye bir &#;ığlık attı Bense şoktaydım Kardeşim, d&#;nd&#; ve yorganımın altına girip, "Abi, i&#;erde bir adam var!" dedi Ben, o an ne diyeceğimi d&#;ş&#;n&#;rken; bir anda, annem geldi odaya Dili, bir t&#;rle d&#;nm&#;yordu. Bana birşeyler anlatmaya &#;alıştı; ama anlamadım Arkasından babam da gelip anneme bir tokat attı, kendine gelsin diye Annem, babamla yalnız konuşmak istediAma, ben de neler olduğunu &#;ğrenmek istedim Ben, annem ve babam, oturma odasına ge&#;tik. Annem, anlatmaya başladı

Kardeşimin &#;ığlığından sonra annem, g&#;zlerini a&#;tığında, babamın yanında uzun boylu, siyah pardes&#;l&#; bir adamın, babamın boğazını sıkar şekilde orda durduğunu g&#;rm&#;ş Babam, inanmadı; ama bense, şoktaydım h&#;l&#; &#;&#;nk&#; biraz &#;nce kardeşim, bana aynısını anlatmıştı. Şimdi annem de anlattığında, &#;ıkmaz bir sokaktaydım sanki ve o g&#;nden sonra ben, 4,5 ay, ışıksız yatmadım İşte bu kadar. Kusura bakmayın. Almanya'da yaşadığım i&#;in, T&#;rk&#;em biraz k&#;t&#;.
< Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >







Kung-Su, Güney Çin Denizinde küçük bir balıkçı kasabasıdır. Şirin kasabanın hemen bütün halkı, balıkçılıkla geçinir…

Pung-Çiyang’ın balıkçı kahvesinde bir sabah, nerden, nasıl geldiği belli olmayan bir kedi yavrusu miyavlamaya başladı. İhtiyar Pung, sıska kedi yavrusunu iri avuçlarının arasına aldı. Küçük tekirin süt mavimsi gözlerine baktı,

– Seni bana Allah gönderdi!.. diye söylendi. Sonra çırağına,

– Bu küçüğün adı, Çung-Ban… Buna iyi bak!.. dedi. Çung-Ban, küçük maskara, birkaç gün içinde gelişti, büyüdü. Yalnız Pung Amca’nın değil, bütün müşterilerin sevgilisi oldu. Çung-Ban’ın kötü bir huyu vardı, hırsızlık… Aşağı yukan her kedi hırsızdır. Ama Çung-Ban gibisi görülmemiştir.

Daha altı aylık var yoktu, bütün komşular şikayete başladılar. Her sabah, daha gün ağarmadan vazifesine sadık bir memur gibi, işe çıkar, öğleye kadar bütün mahalleyi talan ederdi. Girmediği mutfak, kanştırmadığı teldolap yoktu. Ocakta kaynayan tencerenin kapağını açıp, içinden sıcak sıcak bir parça balığı çalmadığı gün olmazdı. Çung-Ban’ı, bütün zararına, hırsızlığına rağmen herkes seviyordu. Çünkü, o kadar kurnazca hırsızlık yapıyordu ki, onun yüzünden zarara uğrayanlar bile, bu hırsızlıkları Çung’un muziplikleri diye karşılarlardı.

Bir gün, Pung Amca’nın kahvesine bir müşteri geldi. Elindeki balık dolu kesekağıdını rafa koyduktan sonra, kağıt oyununa daldı. Neden sonra kahveden çıkarken elini raftaki kesekağıdına atınca, ağzı bir karış açık kaldı. Kesekağıdının hiçbir yeri bozulmamıştı, fakat içi balık yerine havayla doluydu. Yalnız, altından bir delik açılmıştı. Çung’un, bu kadar kalabalık müşteriden hiçbiri farkına vamadan, balıkları teker teker kesekağıdından boşaltması, herkesi şaşırtmıştı.

Çung’un hırsızlıktaki maharetinin bu kadar takdir edilmesinin önemli bir sebebi vardı. Kung-Su kasabasında hırsızlık etmeyen insanın on paralık itibarı yoktu. Çalmak ayıp değildi. Ayıp olan, çalarken yakalanmaktı. Hırsızlık sırasında yakalananlar, bütün kasabada beceremedikleri işi yüzlerine, gözlerine bulaştırdıkları için rezil olurlardı. O kadar ki, hırsızlık yapmayan erkeğe, karısını geçindiremez diye kız vermezlerdi.

Kung-Su kasabasının sembolü haline gelen Çung, yıldan yıla efsanevi bir yaratık oldu.

Ondört yaşına gelince, zavallı Çung’un gözlerine perde indi. Görmeyen gözleriyle de, bir zaman mesleğine devam etti.

Bir insan gibi mutfak kapılarının mandalını açar, ocağın başındaki kadın, başını arkasına döndürünceye kadar, ızgaradaki balığı kapar kaçardı.

Kocalarına akşam yemeği yetiştiremeyen geveze kadınlar, hırsız Çung’u bahane ederler,

– Ne yapayım? Balığı ocaktan Çung çaldı!.. derlerdi.

Bir sabah, Çung’un cesedini yüksek bir duvarın dibinde buldular. Çung, vazife başında ruhunu teslim etmişti. Bütün Kung-Su kasabası halkı, gözyaşı döktü, matem tuttu. Çung’a büyük bir cenaze töreni yapıldı. Çoluk çocuk, genç ihtiyar, mezarının başında toplandılar.

Çung’un arkasından, kasabayı bir sessizlik aldı. Ama iki ay sonra bir mucize oldu.

Zavallı Çung’un mezarı üstünde büyük bir bina yükseldi: Vergi dairesi…

Kung-Su kasabası halkı, birbirlerine vergi dairesini gösterip,

– Çung’un ruhu hortladı!.. dediler.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir