beyinde ödem ve tümör / Beyin Ödemi Belirtileri ve Tedavisi - İstanbul Rehab

Beyinde Ödem Ve Tümör

beyinde ödem ve tümör

Beyin Ödemi Belirtileri ve Tedavisi

Ödem veya şişlik vücudumuzun hasarlanmalara karşı olan doğal bir cevabıdır. Hasarlı bölgedeki kan damarlarının geçirgenliği artarak, doku içine bağışıklık sistemi hücreleri, protein ve sıvı geçişi olur. Bu sürece ayağımızı burktuktan sonra oluşan şişlik benzeri olaylarla tanık olmuşsunuzdur. Beyin ödemi de benzer bir mekanizma ile olur.

Kimlerde görülür? Neden olur?

  • Travmatik beyin hasarı (düşme, trafik kazası, spor ya da şiddet olaylarına bağlı kafa yaralanmaları)
  • İskemik inme (beyin damarı tıkanıklığı ya da beyne pıhtı atması)
  • Beyin kanaması
  • Beyin tümörü (çevre beyin dokusunu sıkıştırır, dolaşımı bozar, kafa içi basınç artar)
  • Enfeksiyon (enfeksiyonlar bağışıklık sistemi cevabına yol açar, beyin damarlarının geçirgenliği artar, beyin ödemi olur)
  • Akut dağ hastalığı (vücut alışmadan çok yüksek rakıma çıkıldığında oksijen azlığı nedeniyle olur)

Beyin ödemi neden tehlikelidir?

Beyin ödemi çok ciddi ve tehlikeli bir durumdur, çünkü beyin kafatası içinde sabit hacimli bir yerdedir. Sıvı artışı ve ödem olursa şişlik oluşmaya izin verecek fazla boşluk yoktur. Bu durumda kafa içi basınç artmaya başlar. Kan diğer akışkanlar gibi yüksek basınçtan alçak basınca hareket eder. Kafa içi basınç artışı beyne gelen kan akımının azalmasına neden olur. Beyne gelen oksijen azalır. Oksijen yetersizliği beyin hücrelerindeki hasarın artmasına yol açar. Kafa içi basınç çok yükselirse, beyin yapıları mevcut tek açıklık olan omurilik kanalına doğru fıtıklaşma yapabilir ki bu ölüme neden olabilir.

Beyin ödemi hangi şikayetlere yol açar?

  • Baş ağrısı
  • Bulantı
  • Kusma
  • Baş dönmesi
  • Hafıza sorunları
  • Konuşma güçlüğü
  • Nöbetler
  • Görme kaybı
  • Güçsüzlük
  • Bilinç kaybı
  • Solunum durması (beyin fıtığı durumunda)

Beyin ödemi tedavisi nasıl olur?

Kalıcı hasar ya da ölümle sonuçlanabildiğinden beyin ödemine hemen tanı konulmalı ve tedavi başlanmalıdır.

İlaç tedavisi: Eğer ödem nedeni beyinde damar tıkanıklığı ise, hasta gerekli kriterleri karşılıyorsa pıhtı çözücü tedavi verilir. Sıvı miktarını azaltan idrar söktürücü (diüretik) tedavi verilebilir. Kortikosteroidler bağışıklık sistemini baskıladığı için kullanılabilir. Kanın su çekici özelliğini arttıran ilaçlar beyin ödeminin kısa süre için azaltılmasını sağlayabilir.

Cerrahi: Ağır vakalarda kafa içi basıncı azaltmak için ameliyat gerekebilir. Ameliyatta kafatasının bir kısmı kesilip çıkarılabilir, eğer damar çatlamasına bağlı kanama varsa damar onarımı yapılabilir. Kafa içine şant takılarak fazla sıvının boşalması ve basıncın azalması sağlanabilir.

Okumaya devam edin :“Beyin Ödemi Tedavisi“

 

Beyin ödemi hangi yaşlarda görülür ?

Baş ağrısı, ani şiddetli bulantı kusma, nöbet geçirme, yüzde veya gözde kayma hatta bilinç kaybı gibi belirtilerle ortaya çıkan beyin ödemi, en sık travma veya beynin kansız kalması sonucu ortaya çıkıyor.  Bol sıvı tüketimi, düzenli check-up, kalp ve akciğer koruyucu egzersizler, düzenli spor beyin sağlığını koruyucu önlemler olarak dikkat çekiyor.

CHP eski Genel Başkanı ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın rahatsızlığıyla gündeme gelen beyin ödemi, ölümcül hasara kadar ulaşan ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahı Doç. Dr. Akın Akakın, beyin ödemine ilişkin önemli bilgiler verdi.
Beyin ödeminin beyinde kanama ya da zehirlenme sonrası toksik madde birikmesi veya kansız kalmasıyla ortaya çıkan tehlikeli bir reaksiyon olduğunu belirten Doç. Dr. Akın Akakın, beyin ödeminin belirtilerini şöyle açıkladı:

“Baş ağrısı, ani şiddetli bulantı kusma, nöbet geçirme, yüzde veya gözde kayma, hatta bilinç kaybı görülebilir.”

Ödem her yaşta risk!

Beyin ödeminin her yaşta altta yatan hastalığa bağlı olarak görülebildiğini ifade eden Doç.Dr. Akın Akakın, “Genelde en sık nedeni travma veya kansız kalmış beyin dokusudur. Beyin ödemi altta yatan hastalığa bağlı olarak görülmektedir” dedi.

Beyin ödeminin tedavi edilebildiğini ifade eden Doç.Dr. Akın Akakın, “Yoğun bakımda tam teşekküllü hastanelerde beyin ödemi takibi yapılmalıdır. Hastalara yüksek volümlü sıvı verilerek ödemin damar içine kaçması sağlanır. Bu tedavilerin dikkatli, titizlikle ve uzman bir ekip tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir” dedi.

Doç.Dr. Akın Akakın, beyin ödeminin ölümcül hasara kadar ulaşan ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini de ifade etti.

Beyninize iyi bakın!

Beyin sağlığını korumanın yaşam kalitesini artırmakla yakından ilgili olduğunu belirten Akakın, “Bol sıvı tüketimi, düzenli check-up, kalp ve akciğer koruyucu egzersizler, düzenli spor beynin  beslenmesini ve böylece sağlığını korur. Beyin sağlığını korumak için tuzu azaltın, alkol, kahve ve kolayı azaltın. Bol meyve tüketin ve spor yapın” tavsiyesinde bulundu.

Beyin ödeminin önceden teşhis edilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Doç. Dr. Akın Akakın,”Bu yüzden kendimize iyi bakmamız, sağlığımıza özen göstermemiz lazım. Özellikle 50 yaş ve sonrası daha dikkatli olmak lazım. Günümüzde gittikçe popüler olan beyin check-up’ı yaşam stilimizi değiştirmek ve riskleri azaltmak açısından zamanla önem kazanmaktadır” dedi.

Güncelleme Tarihi: 22 Aralık 2020

Yayınlama Tarihi: 02 Ocak 2013

Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yüksek Dereceli Beyin Tümörleri (Beyin Kanserleri)

Yüksek dereceli gliomalar (kötü huylu beyin tümörleri) ya da beyin kanserleri, beynin kendi dokusunun bir üyesi olan destek hücrelerinden (glial doku, astrositler) köken alırlar. Bu tümörler beyne başka bir kanser odağından sıçrayan metastazlardan farklıdırlar.

Beyin tümörlerinin sınıflandırılması

Beyin tümörü cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra ya da biyopsi alındıktan sonra bir patoloji uzmanı tarafından ışık mikroskobisi, genetik ve moleküler tetkiklere tabi tutulur. Gliomalar, beynin kendi hücrelerinden köken alan tümörler, iyi huylu davranıştan kötü huylu davranışa doğru dört evrede (I, II, III ve IV) sınıflandırılırlar. Tümörün evresi, tedaviyi ve hastanın yaşam süresini belirleyen ana etmendir.

Evre I ve II tümörler düşük dereceli gliomalar (iyi huylu beyin tümörleri) olarak isimlendirilirler. Evre III ve Evre IV tümörler, yüksek dereceli glial tümörler (kötü huylu beyin tümörleri) ya da malign tümörler olarak bilinirler.

Çeşitli genetik yapılarına ve moleküler özellkleri ile köken aldıkların beyin hücrelerinin niteliğine göre bu tümörler astrositoma, glioblastoma, oligodendroglioma veya ependimoma gibi alt sınıflara ayrılırlar. Son on yılda bu tür tümörlerde ‘izositrat dehidrogenaz (IDH) geninin mutasyon durumu önem kazanmış ve modern patoloji sınıflamalarında yerini almıştır. IDH mutasyonu gösteren tümörlere IDH-mutant, bu mutasyonu taşımayan tümörlere ise IDH-wildtype tümörler denmektedir. IDH-wildtype tümörler çok daha hızlı büyüyen, agresif davranışlı ve yaşam süresini son derece kısaltan tümörlerdir.

Bulgular

Yüksek dereceli beyin tümörleri köken aldıkları beyin bölgesine saldırarak (invaze ederek) ve baskı oluşturarak bulgulara neden olurlar. Bu tür beyin tümörlerinde en sık görülen bulgular:

  • Hafıza kayıpları, kişilik değişiklikleri, bilinç durumunda bozulma, konuşma bozuklukları gibi bilişsel işlev değişiklikleri
  • Baş ağrısı
  • Nöbet – Evre III ve evre IV tümörü olan hastaların yaklaşık üçte birinde nöbet görülür. Nöbetler beyinde ortaya çıkan düzensiz elektiriksel aktivitenin bir sonucudur. Bir takım ilaçlar ile (antiepileptik ilaçlar) önüne geçilmektedir.
  • Diğer sık bulgular ise, kuvvet kayıpları, denge problemleri, görsel bulgular ve his kayıplarıdır.

Tanı

Görüntüleme yöntemleri – Yukarıdaki bulgular ile başvurduğunuz hekim, klinik olarak beyin tümöründen şüphelenmesi durumunda sizden beyin görüntülemesi yöntemlerinden birini isteyecektir. Bu yöntemlerden en sık kullanılanları manyetik rezonans (MR) görüntüleme ve/veya bilgisayarlı tomografidir (BT). Her iki görüntüleme de beyin tümörü tanısını koydurabilir. Tümör dokusunu daha net ortaya koymak adına kontrastlı (ilaçlı) yöntemler tercih edilebilir. MR (özellikle ilaçlı MR) beyin dokusu ve tümör hakkında BT’ye oranla çok daha detaylı bilgi vermektedir.

Cerrahi – Bir tümörün kesin tanısını koymanın tek yolu ameliyat esnasında parça alınarak patolojiye gönderilmesidir. Alınan parça patolog tarafında ışık mikroskobisi altında incelenir, genetik ve moleküler testlere tabi tutularak tümörün kesin tanısı konur.

Biyopsi – Tümör kritik beyin bölgelerinde yerleşmiş ya da hasta ameliyat olamayacak kadar kötü durumda ise, büyük bir cerrahi girişim yerine yalnızca biyopsi alınması tercih edilebilir. Bu durumda, kafatasında açılan küçük bir delikten, nöronavigasyon denilen bir cihaz yardımıyla girilerek, tümör hedefine ulaşılır ve küçük bir parça alınarak tanı amaçlı patolojiye gönderilir.

Tanı

Yüksek dereceli beyin tümörlerinde ana tedavi yöntemi cerrahi çıkarım olup, cerrahi sonrası kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) yöntemleri kullanılır. Tedavinin amacı, kitleye bağlı bulguları ortadan kaldırmak ve tümör büyümesini kontrol altına almaktır. Bir çok yüksek dereceli beyin tümöründe tedavi yöntemleri tam iyileşme sağlamamakta, imkânlar nispetinde yaşam süresini uzatmaktır.

Bulguların kontrol altına alınması – Nöbet (sara krizi) ve beyin ödemi hayatı tehdit edecek kadar ciddi nörolojik bulgulara neden olabilir. Cerrahi ile tümörün çıkartılması ve ardından başlanacak tedaviler ile bu buğular kontrol altına alınmaya çalışılır:

-Nöbet: Beyin tümörü nedeniyle ortaya çıkan nöbetler, çoğu zaman, nöbet ilaçları (antiepileptik ilaçlar) ile kontrol altına alınır. Beyin tümörü tanısı konulduktan sonra hastaya bu ilaçlar hemen başlanır ve ameliyat sonrası hastanın klinik durumu göz önünde bulundurularak, belli bir zamandan sonra kesilir.

-Beyin ödemi: Beyin ödemi, beynin şişmesine neden olarak nörolojik bulgulara neden olabilir. Semptomatik beyin ödemi glikokortikoid ilaçlar ile (kortizol gibi) tedavi edilir. Bu amaçla en sık kullanılan glikokortikoid ilaç deksametazondur (dekort, kordexa).

-Hidrosefali: Beynin etrafında ve içinde (ventrikül denilen sıvı karıncıklarında) dolaşan sıvıya beyin omurilik sıvısı (BOS) denir. Bu sıvı beynin içinde belirli bir dolaşıma sahiptir ve dengeli şekilde üretilip emilir. Bu sıvının dolaşımının tümör tarafından engellendiği durumlara hidrosefali (beyinde su toplanması) denir ve kafa içindeki basıncın hayatı tehdit edecek miktarda artmasına neden olabilir. Hidrosefali gelişimi, çok sık olmamakla birlikte, ortaya çıkması halinde bir tüp yardımıyla (şant) bu sıvı karın boşluğuna yönlendirilir.

-Derin venöz trombus (toplar damar tıkanıklığı): Yüksek dereceli beyin tümörü olan hastalar bacak toplar damarlarında pıhtı oluşturmaya (derin venöz trombus – DVT) eğilimlidirler. DVT, bacakta şişlik, ağrı ve sıcaklık artışına neden olur. Bacakta oluşan bu pıhtı, buradan yer değiştirerek akciğerde damar tıkanıklığına (pulmoner emboli) neden olabilir. DVT ve pulmoner emboli hayatı tehdit edecek boyutlarda olabilir ve antikoagülan ilaçlar (kan sulandırıcı) ile tedavi edilir.

Cerrahi

Yüksek dereceli beyin tümörlerinin ilk ve öncelikli tedavisi ameliyat ile olabildiğince fazla tümör çıkartılmasıdır. Tümörün ne kadarının çıkartılabileceği, tümörün boyutuna, yerleşim yerine ve olası cerrahi girişimin normal fonksiyon gösteren beyin dokusuna ne kadar hasar verme olasılığı olduğu ile doğrudan ilişkilidir. Cerrahinin temel amacı, hastanın konuşma, yürüme, anlama gibi önemli beyinsel fonksiyonlarına zarar vermeden, en fazla miktarda tümör çıkartmaktır.

Hastanın normal fonksiyonlarını korumak adına, cerrah,  nöronavigasyon, ameliyat ultrasonu, fonksiyonel MR, cerrahi mikroskop ve çeşitli tümör boyaları ve beyin haritalaması gibi teknolojilerden faydalanır. Tüm bu teknolojik gelişmelere rağmen, çok kritik beyin bölgelerinde yerleşmiş tümörlerde ya da hastanın genel durumunun cerrahiyi kaldıramayacak kadar kötü olduğu durumlarda ameliyat gerçekleşmeyebilir.

Radyoterapi (Işın Tedavisi)

Tüm tümör dokusu ameliyat esnasında alınmış, geride tümör bırakılmamış olsa dahi, hemen hemen tüm yüksek dereceli beyin tümörleri nüks eder. Bunun nedeni, mikroskobik düzeydeki tümör hücrelerinin ameliyat sahasında ya da daha ötedeki normal beyin dokusunun içinde bulunuyor olması ve bu mikroskobik tümörlerin MR ile tespit edilemiyor olmasıdır. Ameliyat sonrasında radyoterapi ile tümör sahasına yüksek enerjili x-ışınları gönderilerek bu mikroskobik hücrelerin ölmesi sağlanır. Bu tedaviye ‘adjuvan radyoterapi’ denilmektedir. Radyoterapi tümörün tekrarlama riskini azaltırken, hastanın yaşam süresini uzatır.

Radyoterapi, genellikle, bölünmüş günlük dozlarda, ameliyat sonrası birkaç hafta devam edecek şekilde verilir. Bölünmüş radyoterapi yöntemi (fraksiyone radyoterapi) ile en fazla miktarda tümör hücresinin ölmesi sağlanırken, normal beyin dokusuna verilecek zarar en aza indirilir.

Bir çok yüksek dereceli beyin tümörü, cerrahi yapılan sahanın 2cm komşuluğunda ortaya çıkar, bu nedenle bu alan da radyoterapi ile ışınlanacak alanın içine dahil edilir.

Radyoterapinin yan etkileri – Tümör hücreleri radyoterapiye normal beyin hücrelerinden daha hassas olmasına rağmen, normal beyin hücreleri de ışından etkilenir. Normal beyin dokunda meydana gelecek hasar çok az olabilir, bu durumda düşünce keskinliğinde zayıflama, bilinçte hafif zayıflama gibi bilişsel işlevler gerileyebilir. Bilişsel yetekneklerdeki gerilemenin düzeyi, radyasyon alanının ve dozunun artmasıyla fazlalaşır ve genellikle zaman içinde kötüleşir.

Bilişsel bozulmanın ilerlemesinin nedeninin tümör nüksüne mi yoksa radyoterapinin etkisine mi bağlı olduğunu her zaman ayırt etmek mümkün değildir. Radyoterapi nadir de olsa hormon kontrolünü bozabilmektedir.

Kemoterapi – Kemoterapi, kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyen ve hücreleri öldüren ilaç tedavilerine verilen genel isimdir. Hızlı bölünen kanser hücreleri üzerinde daha fazla etki gösterir. Birçok normal hücremiz yavaş bölündüğü ya da bölünmediği için kemoterapiden az etkilenir ya da etkilenmez. Bunun istinası hızlı bölünen saç, kemik iliği ve mide-barsak hücreleridir. Bu hücreler üzerine kemoterapinin olumsuz etkisi yan etkileri ortaya çıkartmaktadır.

Yüksek dereceli beyin tümörleri tedavisinde, cerrahiyi takip eden süreçte radyoterapi ve kemoterapinin beraber kullanılması hastanın yaşam kalitesini ve yaşam süresini uzatmaktadır. Yüksek dereceli beyin tümörleri tedavisinde en sık kullanılan ilaç ‘temozolomide’dir (Temodal). Genellikle, ameliyat sonrasında, temozolomide her haftanın ilk beş günü (toplam 4 haftalık döngülerle ve toplamda 6 ay kullanır) radyoterapi ile eşzamanlı kullanılır.

Nüks sonrası tedavi

Hemen hemen her hastada, yüksek dereceli beyin tümörleri nüks eder. Tümör nüks ettiğinde hangi tedavinin uygulanacağı ve uygulanan tedavinin hastaya ne kadar fayda vereceği tartışmalıdır.

Nüks durumunda ikinci cerrahi aşağıdaki durumlarda düşünülebilir:

  • Genel sağlık durumunun iyi olması
  • Nüks tümör miktarının az olması
  • İlk cerrahiden sonra geçen sürenin uzun olması (bir yıldan uzun)

Cerrahi – Nüks etmiş bir yüksek dereceli beyin tümöründe hangi hastanın cerrahiden fayda göreceği tartışmalıdır. Yapılacak ikinci bir cerrahi sonrası hastanın yaşam süresinin ne kadar uzun olacağının en önemli göstergesi, hastanın ameliyat öncesi sağlık durumudur. Yaşam süresinin uzun olmasını belirleyen diğer etkenler genç yaş, ilk ameliyattan nükse kadar geçen sürenin uzun olması (özellikle bir yıldan fazla ise) ve ikinci ameliyatta olabildiğince fazla tümör çıkartılmasıdır.

Radyoterapi – İstisnalar olmakla beraber, normal beyin dokusuna zarar verme riski çok yüksek olduğundan, yüksek dereceli beyin tümörlerinin nüksü durumunda tekrar radyoterapiye başvurulmaz. Tümöre özel, odaklanmış radyocerrahi (GamaKnife ya da stereotaktik radyocerrahi) seçilmiş vakalarda kullanılabilir. Ancak bu tedavilerin, hastanın yaşam süresini uzattığına dair bir kanıt yoktur.

Kemoterapi – Yüksek dereceli beyin tümörlerinin nüksünde verilen kemoterapi ilk cerrahi sonrası verilen kemoterapi kadar etkili değildir.

Bu aşamada hedeflenmiş ilaçlar (akıllı ilaç) kullanılabilir. Nüks etmiş yüksek dereceli beyin tümörlerinin tedavisinde bevacizumab kullanılmaktadır. Bu ilaç, tümörü besleyen damarların gelişmesini ve yenilerinin oluşmasını engelleyerek, tümörün beslenmesini bozarak etki etmektedir. Kan basıncında yükselme, kanama, inme ve enfeksiyon gibi ciddi yan etkilere neden olabilir.

Hafifletici tedaviler (palyatif tedavi) – Yaşam sonu bakımı

Birçok yüksek dereceli beyin tümörü, tüm çabalara rağmen tedavi edilemez ve ölümcüldür. Diğer kanser türlerinde de olduğu gibi, yüksek dereceli beyin tümörlerinde de hafifletici tedaviler ve yaşam sonu bakımı için profesyonel destek almak önemlidir. Kanser tedavisinin ne zaman sonlandırılacağına karar vermek son derece zordur. Bu karar, hekim, hasta ve hasta yakınlarıyla beraber alınmalıdır.

Kanser tedavisini sonlandırmak, hastanın bakım ve tedavisini sonlandırmak anlamına gelmez. Hastanın talepleri doğrultusunda ağrının kesilmesi, beslenmenin düzenlenmesi, psikolojik ve ruhani destek sağlanması palyatif tedavinin içeriğini oluşturur.

Daha detaylı bilgi için kliniğimize başvurabilirsiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır