varoluşun anlamı / VAROLUŞ VE HAYATIN ANLAMI by unicron dash

Varoluşun Anlamı

varoluşun anlamı

İnsan ve varoluşun anlamı

Erdal Çolak

Hayat öyle bir şey ki, sürekli sorularla, bilinmezliklerini, yaşananları sorgulayan ya da sorgulatan derin bir boşluk.

İnsan, iyi-kötü, güzel-çirkin diye anlamlandırarak, deneyimle varoluşu anlamaya çalışıyor. İşte varoluşu düşünürken kalabalık bir ortamda bir arkadaş ile çok anlamlı ve seviyeli sohbetim oldu. Bilmeye, bilgiye aşık oluşu beni son derece heyecanlandırdı. İnsanı evrendeki her şeyin ne olduğunu bilmeye, kavramaya çalışan, bu yetiye sahip bir canlı türü. Konuştuğum kişi gibi hangi çağda olursa olsun birçok düşünür, filozof aklın varoluşu yani ontolojik, psikolojik fonksiyonu üzerinde çeşitli teoriler geliştirmiş, kozmik varlığı bilgi teorisi üzerinden ”logos”u yani aklı açıklamaya çalışmış. İnsan her zaman yaşadığı dünyayı, toplumu, çevresini kuşatan uçsuz bucaksız evreni sorgulama, anlamlandırma çabası içerisinde olmuş. Varlığı sorgulama, anlama, hayatın manasını çözme çabası insanoğlunun dünyadaki yaşamını etkileyen en temel etkendir.

Biz insanoğlu diğer canlılardan farklı olarak bu hayatın yaşanmaya değer olduğunun farkındayız. Bizi farklı yapan da bu sorgulayış. Benim anladığım kadarıyla bütün canlılar için hayatın anlamı vardır; bu da kendi hayatını ve soyunu devam ettirebilme yetisidir. Söylediğimiz bu durum, bitki hayvan ve insanlar için genel bir durumdur. İnsan içinse kural dışı bir durum vardır ki o da, diğer canlılara göre daha bilinçli olması, doğuştan gelen algıları sayesinde zincirlerinden kurtulan, dünyayı keşfeden, hayatın sonsuz akışını deneyimlemeyebilecek bir karaktere sahip olmasıdır.

Bir an öylesine bir duygu yoğunluğuna girdim ki onun merakı varoluşunu sorgulamasını Shakespeare’in Hamlet&#;indeki varoluşu sorgulayan sözleri ile düşündüm:

“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel. Zalim kaderin yumruklarına, oklarına, yoksa diretip bela denizlerine karşı. Dur, yeter demesi mi? Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız bitebilir bütün acıları yüreğin, Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. Uyumak ama düş görebilirsin uykuda, o kötü. Çünkü o ölüm uykularında sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından. Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu. Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan. Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?..&#;

Shakespeare böyle diyordu .Evet gerçekten kim dayanabilir? Varoluşunu sorgulayan, kavramaya çalışan zamanı üç boyutlu olarak geçmiş, şimdi ve gelecek olarak, idrak edip yaşayabilen tek varlık olan insanın içindeki bu sorulara kim cevap verebilir?

Ben de Shakespeare&#;e cevap veren Anton Çehov gibi düşündüm; onun gibi sorguladığımız yaşamı onun tiyatro oyunu Sonya’sındaki hüzünleri, sevgileri cebinde biriktiren, balondan mutlulukları çabuk kaybolan, küçük umutları olan bir kız.  Sahte gülücüklerle kendinden, herkesten kaçan biri olmuş. Çok uzun günler, boğucu akşamlar geçiren, sıkışıp kaldığı dünyanın insanın içini korkularla sulanan, ruhunu ıslatan sorulara cevap vermeye çalışan bir Çehov`dum. Ne yapabiliriz, hayat bu? Anton Çehov`un Sonya&#;sındaki gibi herkes kendi tiyatro oyununda başaktör, etrafındaki herkes ise sadece birer figüran. Bu dünya arenasında herkes rolünü oynayıp çekip gidecek. Trajik bir yazgı, yüce bir ayrıcalık olarak bu oyun sadece bir defa sergilenecek.

İşte belki de bir anlamda, felsefeyi başlatan varoluşun insana özgü merakı, bilinmezliğin, kararsızlığın ya da yetersizliğin sıkıntısı ile sorulan sorular ve içinden çıkılamayan cevaplar ister istemez insanı felsefe  yapmaya zorluyor. Felsefe var olmanın varlığıyla başlar. Varlık, varoluşun anlamını açıklığa kavuşturduğu, sorular ile sorgulattığı zaman hayatı kavramaya yardımcı olur. İnsan kendi algısıyla anladığı, kavradığı yaşamı bilinçli bir şekilde anlamlandırır. İnsan her zaman yaşadığı dünyayı, toplumu, çevresini kuşatan uçsuz bucaksız evreni; sorgulama, anlamlandırma çabası içerisinde olduğu için bu sorular zihne ilişkin süreçler ile zihnin dışındaki nedensel süreçler arasında yer alan epistemolojik bilgiye, bilme merakına götürür.

Etrafımdaki insanlara, özellikle gençlere özgürce, akılcı ve esnek biçimde düşünmeyi sevdirmek isterdim. Eski filozoflar gibi ayağa kalkıp bir meydanda avazım çıktığı kadar bağırıp bir şeyler anlatmak isterdim. Herhalde şunları diyebilirdim: “Ey insanoğlu! Uyan! Varoluşunu sorgula. Varoluşunun gereklerini iyice düşün.

Bu hayatın anlamlı olmasının sebebi, yaşamın nitelikli olmasıdır. Tabii ki insan yaşadığı hayatın temel değerlerini sorgulamalıdır. Hayatı bütün özellikleriyle düşünen, onu sorgulayan insan mutlu olur. Yaşamla ilgili görünenleri, görünmeyenleri sorgulayan insan erdemlidir.

Yaşam her şeyi içine alır ama yaşam da bir zaman aralığına sığar. Nietzsche, hayatın objektif bir anlamının olmadığını söyler. Nietzsche için yaşam, sonsuz kere tekrar edilen bir hiçliktir. Arthur Schopenhauer için de hayat boş bir şeydir, &#;Hayat ciddi değildir, insan yaşamı abartıyor&#; demiştir. Buda’ya göre hayat acılara göğüs germe, bir katlanmadır. Hayat acılarla doludur ve mümkün olduğu kadar doğal, sade yaşanmalıdır.

Ludwig Wittgenstein’e göre doğal olarak yaşanan hayata herhangi bir anlam yüklenemez. İnsan, ancak hayata düalist açılardan bakarak, acı ve hazzı görerek mutluluğu yakalayabilir. Hayatın kendisi, en büyük mutluluk prensibi olarak karşımıza çıkar. Yaşama anlam vermek, uyumlu hâle getirmek, hayatın içini belli amaçlarla doldurmak insanın motivasyonunu arttırır. Hayatın, insana acılar verirken bile bir anlamı, bir önemi var. Zaten amaç, yaşam içerisinde mutlu, huzurlu olma çabasıdır.

Anlayacağınız yaşamla ilgili evrensel diyebileceğimiz bir anlam yoktur. Eğer insan hedefe ulaşırsa, onu hayata bağlayan amaçlar biterse ulaşılacak yol da biter. Bu yolda hayatın anlam arayışının bitmesi, yaşamın bitmesi demektir. Bu dünyanın kendisi, bilinen anlamı bana, benim gibi sorgulayan insanlara çok  şey ifade eder. Sevgili dost; yalnızlığının gölgesine sığınmış gibisin, ruhun haykırıyordu, hissettim. Ruhun o  kadar geniş yerlerde, sonsuz genişlikte, sonsuz boşlukta ki, sınırsız bir zaman aralığında akıp gitmek ister gibiydin. Cevabı askıda kalan sorularınla yürüyüp kaybolan, sorgulayan soruların vardı.

Ne kadar güzel olurdu değil mi, sonunu bilmediğin bir yerde, zaman kaygısı duymadan hayatı düşünmek, varoluşun anlamını sorgulayabilmek!..

Düşünbil Portal

Bu yazının yazılmasında etkili olmuş iki felsefeci Friedrich Nietzsche ve Jean-Paul Sartre’tır. Nietzsche’nin perspektivizm görüşüne göre öznel düşünceler hiçbir zaman gerçeği yansıtmaz ve sadece bireyin kendi inandığı gerçekliği temsil eder. Ona göre bireyin kabul ettiği bir düşünce, inanç veya algı (dini inanç, desteklenen siyasi parti ya da eşcinsel evliliğin yasallaştırılması hakkındaki düşünce vs.) sadece ve sadece kendi bireysel gerçekliğini yansıtır ve genellikle dogmatik ve güce dayalıdır.  Bu yüzden Nietzsche bireysel yoruma açık tüm konuların bir kenara itilip ciddiye alınmaması gerektiğini savunmuştur. Ona göre takip edilmesi gereken kavramlar erdem, hakikat ve bireysel mutluluktur. Buna ulaşmanın yolu da zaman zaman inzivaya çekilip doğru olduğuna inandığımız her şeyi sorgulamaktır.

Jean-Paul Sartre&#;ın &#;we are our choices&#; (bizi biz yapan seçimlerimizdir) sözünün varoluşçu ve özgürlükçü felsefe yönünden etkileri yazıda kesinlikle hissedilmektedir. Sartre’a göre insanoğlu özgür olmak zorundadır. Bireyin hayatındaki hiçbir olay ya da durum ilahi bir güç tarafından önceden belirlenmemiştir. Sartre’a göre bireyin karar verme gücü ve iradesi nasıl bir hayat yaşayacağı konusunda doğrudan etkilidir.

(Ek olarak yazıyı yazmamda &#;Collateral&#; filmindeki Tom Cruise&#;ın canlandırdığı Vincent karakteri de etkili olmuştur.)

Şimdi yazıya girişebiliriz.

Hemen herkesin sıklıkla duyduğu ve genellikle doğru olarak kabul ettiği fakat üzerinde fazla düşünmediği sözler: &#;Hayat kısa doya doya yaşa&#; ya da &#;Hayatın bütün anlamı şu anda aldığın nefeste gizli&#;. Felsefi açıdan bakıldığında bu sözler üzerine fazlaca fikir üretmek mümkündür. Bir insan neden hayat kısa der fakat hep mutsuz, tatminsiz ve negatif düşüncelere saplanmış bir halde kalır? Bunun başlıca sebebi, üzerinde yeteri kadar düşünülmemiş bir hayat sürdürmektir. Bir bireyi birey yapan en önemli özellik fikirleridir. Bu yazıda fikirlerin hayatın çeşitli evrelerinde nasıl geliştiklerini ve varoluşun ne kadar değerli bir ayrıcalık olduğunu irdeleyeceğiz.

Düşünsel evrim açısından bakıldığında insan hayatı iki bölümü ayrılabilir. Birincisi fizik-ötesi dini inançlara sahip bir birey ve diğeri metafizik kısmı barındırmayan varoluşçu felsefeye sahip bir birey. İnsanlar genellikle hayatlarının çocukluk ve gençlik evrelerinde onlara sunulan dini dogmaları doğru kabul etme eğilimi gösterir ve birçok insan bu seviyeyi daha fazla zorlamayıp yaşadıkları bölge ve ülkedeki yerleşmiş din hangisi ise hayatlarını o dinin iddialı bir savunucusu olarak sürdürür. Din kitaplarında bulunan söylemlere bakacak olursak bu dünyadaki haz verici şeylere ve sosyal eylemlere bir şekilde hep bir yasak konulmuştur. Örneğin zina (aralarında nikâh bulunmayan iki bireyin cinsel birlikteliği), alkol içmek, kadınların başı açık gezmesi gibi. Fakat insanlar hem dinlerine inanıp hem de dini inançlarına ters düşen günahları işlemeyi sürdürüp hayallerindeki cennete gidebileceklerini düşünürler.

Burada ayırt edilmesi gereken en önemli nokta bireyin konu hakkında sahip olduğu farkındalık seviyesidir. Dini inançları olan bireylerin birçoğu kendi dinlerinin kitaplarını dahi okumadan o dinin savunucusu olurlar ve neticesinde kendi inandığı kitabı bile sorgulamayan bir bireyin hayatın anlamına dair bir fikir sahibi olmasını beklemek doğru değildir. Bu sebeple bir birey felsefeye derinlemesine bir giriş yaptığında ilk olarak dini inancını irdeleyip kendilerine çocuk yaşta sunulan bu dogmaların ne kadar anlamsız olduğunun farkına varacaktır ve materyalist felsefeye giriş yapmış olacaktır. Burada materyalist felsefe tabirini kullanmamın sebebi, bu bireyin artık tanrı ve ruh gibi kavramları reddetmeye başlamasıdır. Bu noktada birey ikinci düşünsel boyutuna geçmiştir ve bu boyutu özetle üçe bölebiliriz; Nihilizm, absürdizm ve en son olarak egzistansiyalizm.

Bilimsel açıdan bakıldığı zaman insan hayatının hiçbir amacı ve anlamı yoktur. Burası kesin fakat bunun farkında olmak, buna göre yaşamak ve üst bireye ulaşmak mümkündür. Bu noktaya ulaşıldığı zaman hayatın kısa olduğunu ve neden dolu dolu yaşanması gerektiğini çok iyi bir şekilde anlamış olacaktır birey. O gündelik hayatta sıklıkla duyduğumuz sözlerin altında yatan anlamı derinlemesine anlamak bireye mükemmel bir haz verecektir.

Öncelikle nihilizmi ele alalım. Nihilizm hiççilik olarak bilinir özetle, insan hayatının hiçbir anlamı yoktur ve her şey anlamsızdır. Bireyin yıllarca inanıp savunduğu dini dogmaların bir anda yalan olduğunu öğrenmesi, onu psikolojik olarak  nihilizm akımına doğru yöneltir ve bu durum gayet normaldir. Birey kendince der ki; bunca yıldır doğru bildiğim her şey yalanmış. Üstüne üstlük kısa süreliğine burada olacağının farkına varmak insanı oldukça hayal kırıklığına uğratır (Birey birinci düşünsel seviyede ruh kavramına inandığı için öldüğünde ruhunun zamanın sonuna kadar var olacağına inanıyordu).

Fakat birey bir şekilde bu seviyeden sıyrılmalıdır ve zamanla kişisel düşünce gücü, okunan kitaplar, izlenen filmler ve sosyal faaliyetler sayesinde bu seviyeden ya direk egzistansiyalist seviyeye ya da absürdizm seviyesine geçilir. Absürdizm özetle, insanoğlunun evrende bir amacının olmadığını öne süren ve bu koskoca boşlukta (evrende) tesadüflerle ve gündelik monoton alışkanlıklarla hayatlarını sürdüren bireyleri tasvir eden felsefi bir düşüncedir. Bilimsel açıdan doğruluk payı olsa da, felsefi açıdan aşılması gereken bir seviyedir. Monoton alışkanlıklar ve tesadüfler insanın kendi iradesi ile etkileyebileceği kavramlardır.

Egzistansiyalist felsefede, insan bireysel hayatına anlam katmalıdır, sorgulamayı hiçbir zaman kesmemelidir. Kendi geçerli prensiplerini ve ahlak kurallarını oluşturup bunun etrafında kendisine haz ve huzur veren ve ayrıca çevresine yararlı olan davranışlar sergilemelidir. İnsan özgür olmalıdır. Birey kendi iradesi ile geleceğine istediği şekilde müdahale edebilir. Kader, baht ve şans gibi kavramlar sadece yanıltıcı algılardır. Sonuçta insanoğlunun gerçekliğinden emin olduğu bir şey varsa o da içinde yaşadığı bedendir ve her şey bu bedenin mutlu ve huzurlu olması ile başlar.

Yazar: Artun Öğütman

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. Düşünbil Portal’da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.

kaynağı değiştir]

Varoluşun (Alm.Almanca:&#;Existenz) üç çeşidi vardır:

Kaynakça[değiştir

Creative Commons License Copy For Citation

Taşdelen V.

Muhafazakar D&#;ş&#;nce, no, pp, (Peer-Reviewed Journal)

  • Publication Type:Article / Article
  • Publication Date:
  • Journal Name:Muhafazakar D&#;ş&#;nce
  • Journal Indexes:Business Source Elite
  • Page Numbers:pp
  • Yıldız Technical University Affiliated:Yes

Abstract

İnsan, doğal olarak bilmek isteyen bir varlıktır. O, yalnız kendi dışındaki varlıkları merak etmekle kalmaz, kendisini de merak eder: “Ben neyim, nereden geldim nereye gidiyorum, yaşadığım hayatın anlamı nedir?” gibi sorular, kendini bilmeye, bir tür ben-bilgisi oluşturmaya yönelik sorulardır. Varoluşun anlamı sorusu, kapsayıcı bir sorudur. Soru, sadece hayatın anlamını sormaz, ölümün anlamını da sorar; hayatın anlamıyla birlikte dünyada ve evrende olanların anlamını da sorar. Bu nedenle, varoluşun anlamı sorunu kapsamlı bir cevabı gerekli kılar. Bu nokta, yaşamaya başlamak, hayata çıkış yapmak için uygun bir yerdir. Felsefe ile uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bile, hayatın anlamı konusunda şu ya da bu şekilde bir yargıya varmak isterler. Yaşamın anlamı sorusu kurgusal değil, gerçek bir sorudur. Çünkü o bize kendi dışımızdan gelmez, kendi içimizden gelir. Keşfedilmiş ya da uydurulmuş bir soru da değildir. O, tek tek herkesin kendi varoluş toprağında biter, kendi umutlarında, kendi kaygılarında, kendi acılarında açar. Bu makalenin öncelikli amacı, insanlara, varoluşun anlamının ne olduğunu öğretmek, onlar adına soruya bir cevap vermek değil, onu bizzat kendi adına cevaplamaları gerektiğini hatırlatmak ve olsa olsa muhtemel çözüm yollarına işaret etmek olabilir. Böylece soruya ve cevaba dair bir bilinç oluşturmayı amaçlar. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası