fema kampları izmir / İLETİŞİM – Fema Grup Prefabrik

Fema Kampları Izmir

fema kampları izmir

Bunların %1 bile gerçekse vay halimize

SAHTE UFO İSTİLASI'NDAN SONRA, İNSANLAR, TOPLAMA KAMPLARI'NA G&#;NDERİLECEK !!!!!!!!!!





* T&#;rkiye ve D&#;nya'nın en b&#;y&#;k problemi budur.

Kuzey Amerika'da adet FEMA toplama kampı vardır.

T&#;rkiye'de İzmir-&#;iğli'de toplama kampları tespit edilmiştir, Ankara, Gaziantep, Van, Kayseri, Kırklareli ve Erzurum'da da yapılıyor. Her kampın maliyeti (y&#;z) milyon dolar, on tane yapsalar bir milyar dolar tutar ve bu ekonomik krizde bu maliyeti sadece "Afrikalı g&#;&#;menler (Muhalefetin tezi ise Suriyeliler) i&#;in yaptıklarını" s&#;ylemeleri akıl dışı.

İsrail, Almanya'da Naziliğin olduğu yıllarda, sonradan Yahudi olan kişilere g&#;sterdiği muameleyi, bu kez Yahudi olmayan milyarlarca kişiye uygulamayı, bu sayede d&#;nyaya hakim olmayı planlıyor.

Planlarına g&#;re &#;ncelikle Sahte Ufo İstilası yapacaklar, t&#;m d&#;nyada olağan&#;st&#; hal ilan edilecek ve askerler y&#;netimi devralıcak, ufo ve uzaylılardan korkan insanları Nazilerdeki gibi toplama kamplarına g&#;nderecekler, oraya gitmek istemeyenleri ise zorlayacaklar, ama&#; Rehber Taşları'ndaki 10 emirden ilkini ger&#;ekleştirerek d&#;nya n&#;fusunu milyonun altına indirmek ve bu şekilde Deccal gelmeden &#;nce İsrail'in d&#;nyaya tamamen hakim olmasını sağlamak.

* Fema Toplama Kampları Projesi'ni ger&#;ekleştirmek i&#;in, Zombi Projesi tatbikatlarıyla hazırlıklarını tamamladılar.

Bu sene Hz Nuh'un filmini yaptılar, Toplama Kampları i&#;in bilin&#;altı oluşturuyorlar, Sahte Ufo İstilası sırasında ikna etmek i&#;in d&#;ş&#;k frekanslı radyo dalgaları g&#;nderecekler, daha &#;nce bilgisi olmayanlar inanıcak ve bu kamplara sığınmayı isteyecek, istemeyenlerse zorlanıcak.

funduszeue.info?v=6qmj5mhDwJQ

'da Hz Mehdi'nin geleceğini d&#;ş&#;nd&#;klerinden, bu s&#;reci hızlandırabilirler.

T&#;rkiye i&#;in &#;ncelikli hedef kuraklık, susuzluk, zam rekorları, işsizlik ve toplumsal hareketlenmeler. Ardından B&#;y&#;k Marmara Depremi gibi yurdun bir&#;ok b&#;lgesinde b&#;y&#;k depremler. Ardından bin kişilik askerinin olduğunu t&#;m d&#;nyaya ilan eden, İstanbul ve T&#;rkiye'yi alacağız diyen El Kaide ve &#;calan'ın 50 bin kişi olmasını istediği PKK'nın T&#;rkiye'ye saldırıları. Sağ kalanları da Toplama Kampları'na g&#;ndereceklerdir.

'da ilk kez Yeni D&#;nya D&#;zeni'nden bahsedildi, 'de 11 Eyl&#;l Mega Rit&#;eli ger&#;ekleşti, 'de Londra Olimpiyatları'nda bu d&#;zenin Sionist d&#;zen olacağı belirtildi, 'te Deccal bekleniyor. Dikkat ederseniz her bir &#;nemli olayın arasında 11 yıl fark var, bu belirtilen yıllarda da g&#;neş d&#;n&#;ş&#;n&#; tamamladı, bir sonraki d&#;n&#;ş 'te tamamlanıcak ve Deccal'in 'te gelmesini bekliyorlar, bundan eminler. Hz Mehdi, 7 yıl h&#;k&#;m s&#;recek, buna g&#;re =, bir&#;ok kişi 'da geleceği konusunda hemfikir. Hicri hesaplamalarda ş&#;yle bir durum var, C&#;bbeli, Hz Mehdi'nin gelişini kafirler uzak g&#;recek, biz yakın g&#;receğiz, beklenenden erken gelecek dedi. Hicri hesaplamalar, kafirlerin &#;nlem almasını engellemek i&#;in bir yanıltmaca olma ihtimali y&#;ksek. NASA'nın paylaştığı videoya g&#;re, k&#;resel ısınma b&#;yle giderse, d&#;nyanın sonu 'de gelecek. D&#;nyanın sonunu bir&#;ok a&#;ıdan zorluyorlar, rezonans 12 hz'a &#;ıktı, 13'te sıfırlanınca d&#;nya durup ters d&#;nmeye başlayacak mesela, k&#;resel ısınma da 2 dereceyi ge&#;ti ve 4 dereceye geldiğinde uzmanlara g&#;re d&#;nya yaşanılmaz bir yer olacak. Her yerde kuraklık var, iklimi değiştirdiler, yağış geri d&#;nd&#;r&#;lemez bi&#;imde azaldı, bu yazdan itibaren su sıkıntısı başlayacak. Hadis rivayetlerine g&#;re Hz Mehdi ilk geldiğinde kıtlıkla uğraşacak. Sahte Ufo İstilası'nı 'den &#;nce yapacaklardır, Hz Mehdi'yi engellemek i&#;in BOP ve FEMA Kampları projelerini hızlandırdılar. Bug&#;nlerde ABD'de rekor silah satışı ger&#;ekleşiyor, ordaki halk tehlikenin farkında, ancak bu silahlar kaydediliyor, &#;zel birlikler bu silahları alacaktır. Her &#;lke farklı bir şekilde karışıyor ve zayıflıyor, son bir kaos oluşturacaklar, bu da Sahte Ufo İstilası olacak ve dedikleri gibi bu fırsatı ka&#;ırmak istemiyorlar, d&#;nyaya hakim olma r&#;yasını ger&#;ekleştirmek &#;zereler, biz nasıl Hz Mehdi'nin gelmesi i&#;in sabırsızlanıyorsak, onlar da d&#;nya hakimiyetlerini bizzat g&#;rmek i&#;in sabırsızlanıyorlardır. Bunlar kıyameti hızlandırmaya &#;alışıyor, Deccal'i bir an &#;nce g&#;rmek istiyorlar, buna &#;ok yaklaştılar, ancak Hz Mehdi, d&#;nyanın durup ters d&#;nmesini geciktirecektir.

FEMA TOPLAMA KAMPLARI

Abd’nin ter&#;re karşı savunma amacıyla oluşturduğu olağan&#;st&#; hal kurumu Fema’nın personeli hazır bekleyen ancak hen&#;z sakinleri bulunmayan adet toplama kampında kimler tutulacak? Alaska’da boş bulunan 2 milyonluk kampın anlamı ne? Abd bir i&#; savaşın planlarını mı yapıyor?

İlk duyulduğunda komplo teorisi gibi geliyor. Ancak araştırınca ve &#;st&#;nde biraz d&#;ş&#;nce ortaya &#;rk&#;t&#;c&#; bilgiler &#;ıkıyor. Konumuz, Fema ve onun kampları.

11 Eyl&#;l, hem Abd hem de d&#;nya i&#;in yeni bir d&#;nemin kilometre taşı oldu. Soğuk Savaş sonrası yeni bir “&#;teki”, yeni bir “ortak d&#;şman” arayan d&#;nyanın karşısına “islamcı ter&#;r &#;rg&#;tleri” konuldu. Abd, kendi vatandaşlarının ve d&#;nyanın tehdit algılamasında yaşanan boşluğu, ter&#;r ve kitle imha silahları ile doldurdu.

11 Eyl&#;l yeni d&#;zen i&#;in hızlandırıcı bir etki oldu. Bir el, Amerika’nın y&#;zyıl projesini başlattı. Bu d&#;n&#;ş&#;m ile Abd, i&#;eride ve dışarıda daha sıkı, baskıcı, hatta faşizan bir tutuma y&#;neldi.

İşte Fema’daki (Federal Acil Y&#;netim Ajansı) değişim de bunun bir g&#;stergesi. Olası bir savaş durumu tehdidine karşı inanılmaz ve korkutucu yetkilerle donatılan Fema, bir s&#;redir yeniden yapılanıyor. Homeland Security adlı yasa ile &#;lkedeki olağan&#;st&#; hal durumunu değiştiren yeni bir sistem kuruluyor ve Fema da bu sistemin tam ortasında.

Fema, 8 milyar dolar b&#;t&#;esi ve bin &#;alışanı olan bir kurum. Doğal afet ve benzeri konularda y&#;netimi tek elde toplamak i&#;in oluşturulan kurum artık, n&#;kleer saldırı, i&#; savaş ve isyan gibi durumlara karşı hazırlanıyor.

“D&#;nya sistemi felakete s&#;r&#;klenirken, Amerika, b&#;t&#;n d&#;nyada, d&#;şman &#;st&#;ne d&#;şman kazanıyor. Neo-conların &#;ılgın politikaları, Abd’yi beklenmedik bir i&#; savaşın eşiğine s&#;r&#;klenmekle sonu&#;lanabilir.” (Amerikalı sosyolog Immanuel Wallerstein)

yılında yaşanan Katrina kasırgası, Louisiana, Mississippi ve Alabama eyaletlerinde en az kişinin &#;l&#;m&#;ne, y&#;z binlerce kişinin de evsiz kalmasına yol a&#;mıştı. Yaşanan hezimetin faturası ise Fema’ya &#;ıkmıştı. Fema’nın t&#;m d&#;nyaya referans olan acil durum y&#;netimi, bu olağan&#;st&#; olayda sınıfta kalmıştı. &#;&#;nk&#;, yetkileri artan kurum, “yeni bir d&#;zenin” kurucusu olurken, doğal afetleri unutmuştu.

Peki neler oluyor?

11 Eyl&#;l sonrası s&#;rekli, bir ter&#;rist saldırının korkusuyla yaşatılan Amerikalılar i&#;in Fema, “ter&#;rizmle savaşın” i&#;ine &#;ekiliyor.

Fema, kazandığı yeni yetkilerle birlikte, milli g&#;venlik tehlikeye girdiğinde se&#;imsiz olarak h&#;k&#;meti ve t&#;m y&#;netimi devralacak kurumdur.

Abd’de bir eyalette olağan&#;st&#; bir durum oluştuğunda Başkan'ın onayı olmadan bir vali, olağan&#;st&#; hal ilan edemiyor. Fema, ancak Başkan'ın ilanı ile devreye giriyor. bu noktadan sonra, Fema’nın Başkan’ı dahi aşarak karar alma yetkisi var.

Yenilenen sıkıy&#;netim yasası ile bu t&#;r durumlarda askerin daha etkin olduğu bir sistemin &#;n&#; a&#;ılıyor. Sivil ile asker birbirine yaklaştırılıyor.

Abd’de duyarlı insanların sorduğu soru ise şu: "Peki b&#;yle b&#;y&#;k bir yetkiyle donatılmış kurum olağan&#;st&#; hali nasıl y&#;netecek? &#;&#;nk&#; b&#;yle b&#;y&#;k bir yetkiyi kullanması hangi kurum olursa olsun &#;ok zordur." Ama durun! Yetkiler ve olanaklar bunlarla bitmiyor.

Fema devreye girdiği anda, kanunları askıya alabilme, insanları g&#;&#; ettirebilme, gerek&#;esiz olarak g&#;zaltına alma ve tutuklayabilme gibi inanılmaz yetkilere de sahip.

En korkun&#; olanı: Kamplar.

Fema’nın Abd &#;apında ’e yakın toplama kampı var. Bunlara kimi kaynaklar “konsantrasyon kampı” da diyor.

&#;lke i&#;i ve dışından(!) getirilecek insanlar i&#;in hazırlanan kamplar hepsi mahkum kabul etmeye hazır bir şekilde tutuluyor. Abd’de dolup taşan hapishanelere rağmen, bu gizli ve &#;ok &#;zel cezaevi benzeri yerler boş tutuluyor. Tel &#;rg&#;lerle &#;evrili kamp alanlarında dikenli tellerin y&#;n&#; bile “i&#;eriye doğru” yani, i&#;erden dışarıya ka&#;malara karşı.

Kamplar boş, ancak d&#;zenli olarak &#;alışan muhafızları var, yani her an hazır.

Kamplarda, birka&#; cesedin sığabileceği b&#;y&#;kl&#;kte, i&#;lerinde &#;l&#;leri yakmak i&#;in rezistans barındıran, derece sıcaklığa dayanıklı binlerce tabut da hazır.

&#;l&#;leri yakan tabutlar olduğuna g&#;re kimyasal silah kullanacaklar.

S&#;rekli yenileri inşa ediliyor, ayrıca herkesin aynı anda sığmasına gerek yok, sırayla alım da olabilir.

Gelen iddialara bakılırsa s&#;rekli yenileri inşaa ediliyor. En b&#;y&#;kleri ise, Alabama, Arkansas, California, Georgia, Hawai, Illinois, Indiana, Luisiana, Mississipi, Nevada ve Washington’da. Bir &#;ok eyalette de hazır bekletilen kamplar olduğu s&#;yleniyor. Fema bu sığınaklar i&#;in 1 milyar doların &#;st&#;nde bir para ayırdı.

Bu kamplar ortalama 20 bin kişiyi barındacak kapasitede. Bazı kampların ise bin hatta 2 milyon insan barındırabileceği iddia ediliyor. 2 milyon kişilik dev ve gizli kampın, Alaska’da olduğu gelen iddialar arasında.

Ayrı hatlarla uzatılan demiryolları bu kampların i&#;ine giriyor. &#;ok &#;zel tasarlanmış taşıyıcı vagonlar hazır bekletiliyor. (Tıpkı Nazi Almanyası’ndaki gibi.) D&#;nyada İslamcı kesimlere yakın kaynaklar, buraların M&#;sl&#;manlar tarafından doldurulacağını d&#;ş&#;n&#;yor.

Fema’yı d&#;zenleyen olağan&#;st&#; durum ve sıkıy&#;netim kanunlarındaki ilgili “y&#;r&#;tme emirleri” ise &#;ok garip. numaralı y&#;r&#;tme emrine g&#;re, iletişim ara&#;larına el konulabilir, sivillerden iş&#;i taburları oluşturulabilir, b&#;t&#;n kişiler i&#;in bir milli kayıt oluşturulabilir. numaralı y&#;r&#;tme emrine g&#;re ise Fema, b&#;t&#;n eyaletleri ve federal y&#;netimi ele alabilir, anayasayı rafa kaldırabilir.

Abd’deki b&#;y&#;k medya kuruluşları bu konuya hi&#; mi hi&#; girmiyor. Konuya ilişkin yazılanlar hemen yalanlanıyor, ilgili internet sayfaları derhal kapatılıyor.

Fema’nın gizli kampları kadar başka gizli merkezleri de olduğu gelen bilgiler arasında. Buradaki &#;ok gizli birimlerde g&#;revli &#;alışanların g&#;mlek ve yakalarının &#;st&#;nde Kızılha&#; ve &#;armıh işaretlerinin yer aldığı iddia ediliyor. Bu ise akıllara Abd’de y&#;kselen Evanjelist-Kabalist cemaatin etkinliğini getiriyor.

Evanjelist demişken, &#;lkemizde de Başkanlık Sarayı'nın karşısına yaptırılan Kiliseye benzeyen Beştepe Camii'nin kubbesinde Hilal yerine İngiliz Evanjelist Protestan Hristiyanları'nın sembol&#; Kuyruklu Alem var. Aynı sembol Kocatepe Camii'nin kubbelerinde g&#;r&#;l&#;yor. Dinler Arası Diyaloğu simgeleyen Beştepe Camii'nin dışarıdan bile fotoğrafının &#;ekilmesine izin verilmemesi de d&#;ş&#;nd&#;r&#;c&#;.







Arap toplumlarının en eski tarihini temsil eden Yemen coğrafyası bugünlerde tekrar gündemde. Arap Baharı sürecinde bir türlü istikrara kavuşamayan Yemen, şimdi de askeri bir müdahale ile yeni uluslararası rekabetlerin sahası oldu. Etkileri uzun yıllar sürecek olan bu son gelişmelerin yaşandığı Yemen’i ne kadar tanıyoruz?

Bir zamanlar “Mutlu Yemen” diye nitelendirilen bu ülke bir kabile toplumudur. Hatta Arap yarımadası ve Körfez’de yaşayan pek çok Arap kabilelerinin kökeni de Yemen’e dayanmaktadır. Günümüze kadar bu yapısını muhafaza eden Yemen’in özellikle kuzey tarafları (Yukarı Yemen) kabilevi kimlik ve organizasyonların etkin olduğu yerlerdir. Güneyde bu yapı daha zayıf olmakla birlikte, yine de feodal bağlar güçlüdür. Modernleşme sürecinde bir türlü devletleşemeyen Yemen’de kabileler, merkezi otorite karşısında kendi nüfuz ve konumlarını korumuşlardır. Dengeli bir siyaset üretemeyen Yemen hükümetleri ve siyasetçileri ise kabilelerin bu yüzden birbirleri ile çatışmalarını önleyememişlerdir. Başka bir ifade ile bu tür toplumlarda aynı zamanda siyasi bir birlik sayılan kabileler, Yemen’de devletleşme sürecinde imtiyazlarından fedakarlık etmemişlerdir.

Yemen toplumu dini bakımından Sünnî (Şafi’î, sınırlı sayıda Maliki ve Hanbeli) ve Şiî/Zeydî mezhebine mensup Müslüman guruplardan oluşmaktadır. Ancak başta İsmailliye olmak üzere muhtelif Şiî kollarına mensup başka guruplar da eksik değildir. Çok az sayıda Avrupalı Hıristiyanların dışında yerli Yahudiler de mevcuttur. (İsrail Devleti’nin kuruluşuna kadar burada yaşayan pek çok Yahudi, meşhur “Sihirli Halı Operasyonu” ile İsrail’e göç ettirildi). Tahmini nüfusu milyona ulaşan ülkede doğum oranı hayli yüksektir. Gelecekte Ortadoğu’da nüfus bakımından en büyük ülkelerden birisi olacağı tahmin edilen ülkede nüfusunun yüzde elliye yakını yoksulluk sınırında yaşamaktadır. Yemen, az da olsa petrol ve diğer bazı madenlere sahip olmasına ve geniş ziraat imkanlarına rağmen, dünyanın en fakir ülkelerinden birisidir. Özellikle kabile ve mezhep çatışmaları da bu fakirliği gün geçtikçe katlamaktadır. Halen ülkede bakıma muhtaç milyonlarca yetim çocuk bulunmaktadır.

Diğer taraftan Yemen gerek geleneksel mimarisi, Osmanlı döneminde yapılan eserleri ve esasında sosyal hayatı itibarı ile “müze ülke” diye nitelendirilecek özelliklere sahiptir ki, son askeri harekatın bu yapıya büyük zarar vermesi olasıdır.

Zeydiler Kimdir?

Zeydîlik Şiî mezhebinin üç kolundan birisidir. Şiiler, Hz. Ali’den sonra gelen imamların sayısında ihtilafa düşmüşlerdir. Bunlardan on iki imamı benimseyenlere İmamiye (İsna aşeriye), yedi imamı benimseyenlere ise İsmailliye denilmektedir. Zeydiler ise dördüncü imamdan sonra (Ali, Hasan, Hüseyin ve Ali) imametin Zeyd’e geçtiğini iddia ederek, diğer Şii guruplardan farklılaşmışlardır. Onlara göre Şiilikte ayırıcı bir unsur olan İmamlık, yani devlet başkanlığı Ali-Fatıma soyundan devam etmelidir.

Esasında Zeydîlik de birçok inanç gibi ilk defa Hz. Ali’nin bir müddet yaşadığı Kufe’de ortaya çıkmıştır. Ancak çıkışından uzun yıllar sonra Yemen’de yayılmıştır. yılında İmam Hadî Yahya b. Hüseyin, Yemen taraflarına giderek, kabileler arasında Zeydîliği yaymıştır. Dağlık ve siyasi otoriteden uzakta “Yukarı Yemen” olarak bilinen bölgedeki kabileler arasında ilgi gören bu yeni inanç biçimi aynı zamanda onlara siyasi bir birliktelik de sağladığı için hızla taraftar bulmuştur. Yemen’de hükmeden hemen her idare bu mezhep mensuplarının direnci ile karşılaşmıştır. Yayılmacı ve çatışmacı kimliklerinden dolayı da daima bütün Yemen’i idare etmeye niyetlenmişlerdir. Oysa idareciler ve orta ve güneyde yaşayan halkın büyük çoğunluğu Sünnî idi ve onları engellemekteydi. Bu durum da iki taraf arasında çekişmelerin sürekliliğine neden olmuştur. Bu yüzden Yemen’de idare sık sık el değiştirmiştir.

Osmanlı asırlarında, Osmanlı idarecilerinin sürekli Zeydiler ile mücadele etmeleri bunun en bariz örneğidir. Kuşkusuz bu çekişmenin ardında yatan bir çok neden olmakla birlikte ana motivasyon, İmamet hakkının (yani Halifeliğin) Hz. Ali’nin soyundan birisinde bulunmasına olan inançta yatmaktadır. Buna rağmen Osmanlı Devleti uzun yıllar Zeydileri kontrol etmeyi başararak en azından şehirlere uzanan idarelerine son vermiştir. Onlar da sistemden uzak kalmak için erişilmez dağlık alanları mekan tutmuşlardı. Fırsat bulduklarında Osmanlı idare merkezlerine karşı savaş açmaktaydılar. yılında Kuzey Yemen’deki Zeydîlerin kısmen diğer Yemenliler ile de yaptıkları ittifaklarla Osmanlı kuvvetlerine karşı galibiyetler elde etmesi Zeydi İmamlığını yeniden güçlendirdi. Bu süreçte bölgede idareyi doğrudan yürütmenin mümkün olmadığını gören Osmanlı Devleti de geri çekilerek, vassal bir yönetim tarzını benimsedi.

Zeydiler egemenliklerini bütün Yemen’e (San’a, Aden, Lahic, Hadramut, Yafi’…) yaydılar ama merkezi idareden ziyade adem-i merkezi bir idare tesis edebildiler. Bu durum, zamanla farklı idari bölgelerin bağımsızlıklarını ilan etmesi veya dış müdahalelere açık hale gelmesine neden olmuştur ki, esasında bugün bile Yemen’de her bir bölgenin farklı talepler ile ortaya çıkmasında bu tarihi altyapının payı büyüktür. Nitekim, Ali Abdullah Salih’in devrilmesinden sonra oluşturulan geçici temsilciler meclisi görevini tamamlarken yılında yayımladığı beyannamede bile Yemen’in adem-i merkezi idaresine kapı aralamıştı.

Yemen İmamlığı ()

Mondros mütarekesi ile Osmanlılar Yemen’i tahliye etti. Yemen’in, güneyini (Aden ve civarını) İngilizler; Osmanlıların boşalttığı Sana ve etrafı ile kuzey kesimlerini de Zeydiler idare etmeye başladı. yılından beri Osmanlılar ile önemli bir müttefik olan ve savaş boyunca da ittifakına sıkı sıkıya sadık kalan İmam Yahya (dönemin Zeydi lideri), mütarekeden sonra Yemen’de kalan Osmanlı memurlarını bırakmayarak idarenin onların elinde gelişmesini sağladı. Her ne kadar uyguladığı yasalar Zeydi mezhebinin prensipleri olsa da idari mekanizma daha ziyade orada kalan bir avuç Türklerin tesis estiği tarzda yürüdü. Aslında Yemen, Lozan anlaşmasının imzalandığı yılına kadar hâlâ bir Osmanlı toprağı olarak kalmaya devam etti. Bu yüzden seçimlerinde Yemen’den de TBMM için milletvekilleri seçildi ama hiçbir zaman Ankara’ya gelme imkanları olmadı. İmam Yahya ise son Osmanlı valisi olan Mahmud Nedim Bey’i danışman seçerek devletin sürekliliğini sağlayabildi. Mahmud Nedim yılına kadar Yemen’de kalarak Modern Yemen İmamlığının devlet teşkilatını kurdu.

Suudi-Yemen Çekişmesi ve Türkiye’nin Arabuluculuğu

İlginçtir ki, Mahmud Nedim’in Yemen’i terk ettiği ’dan itibaren İmam Yahya ile o sırada Necid ve Hicaz Saltanatı diye anılan Suudi Arabistan arasında bir dizi sınır ihtilafları ve savaşlar başladı. İhtilafın temel konusu bugün Suudi Arabistan’ın sınırları içinde olan Asir bölgesi üzerinde hakimiyet tesisi idi. Bu süreçte Türkiye’den Abdülgani Seni Yemen’e özel elçi sıfatı ile gönderilerek iki tarafın arasında arabuluculuk yapıldı. Bu misyonun raporları Dışişleri arşivlerinde olsa gerektir. Ancak raporun bir bölümü o tarihlerde Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır. İmam Yahya da Ankara ile ilişkileri iyi tutuyordu. Hatta bir ara Ankara’dan silah talebinde bile bulundu. Ama Suudi Arabistan’ı rahatsız edeceği gerekçesi ile bu talebe cevap verilmediği gibi, haberin yayılmasından duyulan rahatsızlığı da bertaraf etmek üzere Suudi Arabistan kralına hediye olarak Türk yapımı bir kaç tüfek gönderildi. Böylece iki tarafın çekişmesinde Türkiye’nin tarafsız duruşu tescillenmek istendi. Esasında o sıralarda Abdülaziz b. Suud (Necid ve Hicaz Sultanı), Mısır başta olmak üzere diğer Arapların kendisini desteklememelerine de hayli içerleniyor ve şikayet ediyordu. Henüz resmen tanınmış bir devlet olmadığı için de uluslararası bir desteği talep edemiyordu. Meselede ilk harekete geçen Türkiye olmuştu. Zira Türkiye ’dan itibaren Cidde’de maslahatgüzarlık oluşturarak esasında doğmakta olan Suudi Arabistan’ı erken bir zamanda tanımıştı.

İmam Yahya’nın Akıbeti

İmam Yahya her ne kadar Yemen’e hükmetmeye başlamış ise de Yemen’de Osmanlıların bıraktıklarına bir şey ilave edemediği gibi, Sünnî-Zeydî çekişmelerini de tırmandırdı ve var olanları da tüketti. Bazı Osmanlı eserlerinin tahrip etti. Ancak var olan en iyi binalar, okul ve kışlalara ihtiyaç duyduğu için de pek çok Osmanlı eseri ayakta kaldı. İmam sıfatı ile idaresinin şahsi kararlarına bağlı olması halkın memnuniyetsizlikleri arttırdı. Pek çok Yemenli özellikle Sünni olanlar Aden, Suudi Arabistan hatta Endonezya’ya göç etti. Seksen yaşındaki İmam Yahya yılında kendisine yapılan bir suikastla öldürüldü ve oğlu Ahmed kısa sürede kontrolü sağlayarak babasının baskıcı rejimini daha da arttırarak uygulamaya başladı.

Birleşik Arap Cumhuriyeti’nde Yemen

Birleşik Arap Cumhuriyeti liderleri

Birleşik Arap Cumhuriyeti Liderleri (Nasır, İmam Bedr, Şükrü Kuvvetli)

Arap dünyası o sıralar milliyetçi söylemler ile çalkalanıyor ve bu sözler Yemen’de de yankı buluyordu. İsrail karşıtlığı, İngilizlerin bölge politikalarında uyandırdığı nefret, Yemenli subayların da zihninde yer etmeye başlamıştı. Dönemin karizmatik Arap lideri Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır’ın (Nasır) etkisi her tarafta olduğu gibi Yemen’de de görülüyordu. Yemen İmamı Ahmed bu baskılara fazla dayanamadı, olayları kontrol etmekte zorlandı ve ordusundaki subayların telkiniyle yılında Mısır ve Suriye’nin kurdukları Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne katıldı. Yani Osmanlı Devletinin dağılmasından sonra en büyük Arap Birliği bu şekilde sağlanmış oldu. Ancak bu balayı uzun sürmedi. Uluslararası konjonktür, hatta Türkiye’deki gelişmeler ve özellikle bu birlikteliği sürdürmek için Nasır’ın ilk yıllardaki heyecanının sönmesi ile yılında Birleşik Arap Cumhuriyeti dağıldı. Dışarıda yaşayan Yemenliler ve özellikle sosyalist Araplar eleştiri oklarını İmam Ahmed’in idaresine yönelttiler. İsyanlar başladı ve Ahmed’e suikast düzenlendi. Suikasttan kurtuldu ise de Eylül ’deki ölümüne kadar babasından devraldığı idareyi bir daha sağlayamadı. Ölünce yerine Suudi Arabistan’ın desteklediği oğlu İmam Bedr geçti. Bazı liberal dönüşümler sağladı ise de Tuğgeneral Abdullah Sallal’in organize ettiği bir isyanı önleyemedi. Kaçarak kendi kabilelerine sığındı ve buradan isyancılara karşı bayrak açınca Yemen’de iç savaş başladı.

Yemen Cumhuriyeti ve Bölge Ülkeleri

Merkezi kontrol eden Nasırcı Tuğgeneral Sallal, 26 Eylül ’de Yemen Cumhuriyeti’ni ilan etti. İngiltere hariç, ABD başta olmak üzere BM’ye bağlı elli ülke yeni cumhuriyeti hemen tanıdı. Fakat Tuğgeneral Sallal isyancıları ve muhaliflerini durduramadı ve Nasır’dan yardım istedi. Nasır, Yemen’e bin kişilik bir askeri kuvvet gönderdi ki, Modern Arap tarihinde belki de bir seferde yapılan en büyük askeri sevkiyat idi. Nasır, hem kaybolmaya yüz tutmuş olan itibarını toplayacak hem de belki de dağılan Arap Birliği’ni yeniden kurabilecekti. Üstelik bu harekat ile uluslararası saygınlığını kurtaracaktı. Ne de olsa modern bir cumhuriyetin kurulmasına katkı sağlıyordu.

Mısır kuvvetleri Yemen’in ağır coğrafi şartlarında hiç bir başarı göstermediği gibi -bugünün aksine- Nasır’a karşı İmam Bedr ve taraftarları Suudi Arabistan’dan destek alıyorlardı. Suudi Arabistan yayılan Arap milliyetçiliğinden rahatsızlık duyuyor, Nasır’a şüphe ile bakıyordu. Üstelik yanı başında güçlü bir Yemen Cumhuriyeti’nin oluşmasını istemiyordu. Bu yüzden iç savaş uzun sürdü. Savaş yüzünden olamayan Yemen ekonomisi tamamen çöktü. Ziraat ve hayvancılık adeta yok oldu. Az da olsa Osmanlıdan miras devralınan ve geliştirilen devlet kurumları iflas etti. On binlerce insan hayatını kaybetti. Savaşın uzaması üzerine, Cemal Abdünnasır ve Suudi Kralı Faysal bir anlaşma yaparak, Cumhuriyetçiler ile Kralcılar arasında Kasım ’te bir referandum yapmaya niyetlendiler ama başarılı olamadılar, iç savaş tekrar şiddetlendi.

yılında Arap-İsrail Savaşı (altı gün savaşları) yaşanınca Cemal Abdünnasır Yemen’deki kuvvetlerini geri çekme kararı aldı. Mısır ve Suudi Arabistan anlaşıp iki tarafa da desteklerini kestiler. Bunun üzerine Yemen Ordusundaki bazı subaylar Abdullah Sallal’i görevden uzaklaştırıp, yönetimi Abdurrahman El İryanî başkanlığındaki bir konseye devrettiler (5 Kasım ). Suudi Arabistan yeni yönetimi tanıdı ve yardımlarda da bulundu. İç savaş ancak ’te sona erdi ve (Kuzey) Yemen Cumhuriyeti gerçek bir devlet olarak tarih sahnesine çıkabildi. Bu açıdan, bugünlerde yaşanan sıkıntıların kaynağı o günlerden beri Yemen’in kuruluş aşamasından kurtulup gerçek bir devlete dönüşememesidir. Yemen sürekli müdahalelere maruz kaldığından dolayı bir türlü kuruluş aşamasından çıkamamıştır.

Güney Yemen ve İngilizler

Yemen’in güneyi Aden, yılından beri İngilizlerin işgalinde idi. İngilizler burada büyük bir liman kenti meydana getirmelerine rağmen gelişme ve gelirler hiç bir zaman halka yansımamaktaydı. Halkın çoğunluğu yine geleneksel tarzda ziraat ile geçiniyordu. Aden doğu ve batı olmak üzere iki kısma ayrılmış ve İngiliz himayesi altındaki şeyhler tarafından idare edilmekteydi. Batı Aden’de yılında şeyhlikler arasında İngiltere’nin himayesinde yeni bir birlik oluşturuldu. Bunun karşılığında İngiltere onlara mali yardımda bulunacak, savunma gereçleri sunacaktı. yılında Doğu Aden’den iki şeyhlik daha bu birliğe katıldı. Ardından aynı yıl İngiliz sömürgesi altında kalmak şartıyla, 17 sultanlık/şeyhlikten meydana gelen Güney Arabistan Birliği kuruldu. Bir süre sonra kuzeyi daha önce etkileyen bazı milliyetçi siyasi oluşumlar, ülkeyi İngiliz sömürgesinden kurtarmak için faaliyete başladılar. Aden artık İngilizlere de yük olmaya başlamıştı. yıla yakın bölgeden ve ticaretinden istifade eden İngilizler, halkın gelişmesi adına hiçbir şey yapmadılar. yılında bölgeye bağımsızlık vereceklerini ilan ettiklerinde daha önce bağımsızlık için çalışan bu grupların her biri bu sefer Aden’e hükmetmek için savaşmaya başladı. Bu guruplar dışarıdan da desteklenince “yetmiş gün savaşları” diye bilinen yeni bir iç savaş başladı. İngilizler de Aden’i tahliye etmeye başladılar ve son İngiliz askeri Aden’i terk edince 30 Kasım ’de Güney Yemen’de Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti kuruldu

Güney-Kuzey Yemen Birleşmesine Doğru

Sosyalizmi benimseyen bu yeni devlet aynı zamanda ilk Marksist Arap Devleti olma özelliğini de taşır. Stratejik mevkii ve ideolojisi hemen Çin’in ve Sovyetler Birliği’nin desteğini almasını sağladı. Ayrıca burada mevcut ve daha ziyade nakliyat işi yapan Petrol şirketleri üzerinden de ABD ile iyi ilişkiler tesis etti. Mısır’ın bir gözü üzerlerinde idi. ’de Arap İsrail Savaşında yaşananlar burayı etkiledi. Özellikle ABD’nin kendi vatandaşlarına aynı zamanda İsrail vatandaşlığı hakkını tanınması büyük bir kızgınlık yarattı. Zira bu karar ile ABD’li pilotlar İsrail ordusunda Araplara karşı savaşabileceklerdi. Bu da Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin Arap milliyetçiliği fikri ile çelişiyordu. Bu gelişme bölgenin gittikçe Batı’dan kopmasına ve ideolojik olarak yakın durdukları Sovyetler Birliği’nin daha fazla etkisine girmesine sebep oldu. Nitekim bugün en azından Güney Yemen’de sosyalist ideoloji ve taraftarları bir çok ülkeye nazaran daha fazladır ve son iç çatışmalarda da bir ağırlık teşkil etmekte hatta, güneyin tekrar ayrılmasını savunmaktadırlar.

Önemli geçiş güzergâhlarına sahil ve geçiş yolları üzerinde bulunması Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin, Kuzey’deki Yemen Cumhuriyeti’nden daha fazla gelişmesine imkan sağladı. Fakat rejim itibarı ile Doğu blokunun müttefiki olarak kalmaya mahkum oldu. Bu yüzden çevresindeki Batı müttefiki Arap devletleri ile ilişkileri sınırlı kaldı. Yani jeopolitik özelliklerini kullanamadı ve gelişemedi. Berlin Duvarının yıkılmaya başlaması ve Soğuk Savaş’ın yumuşaması ile Güney Yemen de Kuzey ile 22 Mayıs ’da birleşerek bugünkü Yemen Cumhuriyeti’ni meydana getirmişlerdir. yılında güneyde yeniden bir iç savaş yaşandı ise de kısa sürede bastırıldı. yılında Suudi Arabistan ile sınır sorunlarını büyük ölçüde çözen (ama bu süreçten sonra tekrar gündeme geleceği muhakkak) Yemen, bu sefer de kabilelerin, merkeze muhaliflerin (el Harik gibi) ve Husiler diye isimlendirilen radikal Şiî gurupların yarattığı sorunlar ile boğuşmaya başladı.

Husiler Kimdir, Ne İstiyorlar?

Husiler, başkent Sana’nın km uzağında kuzeyde bulunan bir Zeydi guruptur. Zannedildiği gibi yeni ortaya çıkmış bir gurup değildirler. Sa’da bölgesinde yaşamakta olan kabilelerdendirler ki, bu coğrafya tarih boyunca merkezi idarenin en az hissedildiği ve Zeydi imamların özgürce hareket edebildiği yer olmuştur. Ancak Husilerin radikal görüşleri ile siyaseti birleştiren fikirleri nispeten yeni sayılabilir. Zeydilerin son İmamı Bedr’in darbe ile görevden indirilmesi sırasında kuzeye kaçarak ittifak yaptığı gurupların başında Husiler gelmektedir. İmam Bedr uzun yıllar süren isyan ve iç savaşta bu gurubun şeyhi olan Hasan el Husi’nin ciddi yardımlarını alırken ilerde oluşacak yapıda kendilerine geniş haklar tanıyacağını da vadetmişti. Nitekim bölgeye sevk edilen Mısır askerlerine bunlara dayanarak karşı gelmişti. İronik bir biçimde, bugünkü manzaranın aksine İmam Bedr ve dolayısıyla Husiler o zaman hem Suudi Arabistan’dan ve hem de Mısır’ın baş düşmanı İsrail’den yardım alıyorlardı. İran’dan finans ve silah desteği alan genç Husilerin bunu ne kadar bildikleri meçhul ama babalarının uzun yıllar Mısır kuvvetlerine karşı -özellikle yılları arasında- bu yardımlar ile savaştığını tarih kaydetmiştir.

Geleneksel Zeydi anlayışına sahip iken, zaman içinde Yemen merkezi idaresinin kendilerine uyguladığı izolasyon veya görmemezlikten gelme siyaseti onları İran’dan destek almalarına itmiştir denilebilir. Doğal olarak bu süreç, onların Zeydi anlayıştan İran’daki İmamiye anlayışına yaklaştıkları iddialarını da beraberinde getirmiştir. Her ne kadar kendileri bu iddiayı reddetseler de İran ile olan ilişkilerini reddetmemektedirler. Tıpkı İran’ın Ortadoğu’daki diğer Şii guruplar ile olan ilişkileri gibi bunlar ile de ilişki içinde olduğu bir gerçektir. Ancak bu ilişkinin Husilerin inanç dünyalarından ziyade siyasi talepleri üzerine yansımış olması daha muhtemeldir. Zira İmamiye’ye göre imamet, Hz. Ali’nin soyundan gelenlere veraset ile geçerken, Zeydilere göre –Ali b. Hüseyin sonrası- imamlık ancak devrim ve isyan ile mümkündür ki, Modern Yemen’in kuruluşuna giden yolda İmam Yahya’nın takip ettiği metot da bu olmuştur. Bu yüzden Husilerin fikir dünyasının hala Zeydi kalmış olması gerekir. Zira iddia edildiği gibi İmamiye’yi benimsemeleri kendi motivasyonlarına zarar verecektir.

Husiler çağdaş Zeydi alim Bedreddin Emiruddin el Husi’nin öğretisine dayanmakta olup, Zeydilerin içinde bir dini ekol oluşturmuşlardır. Bu hareket, yılında Sa’da’da “Gençler Birliği” adı ile bir eğitim kurumu kurarak, Şeyh Bedreddin’in fikirlerini öğretmeye başlamıştır. Yemen’de siyasi hayatın kısmen başlaması ve partileşme sürecinde bu hareket de Şeyh Bedreddin’i parlamentoya göndermek için “Hak Partisi” altında örgütlenmiştir. Dolayısıyla artık kabilevi bir birlikten çok dini-siyasi bir harekete dönüşmüştür. Esasında “Husiler” olarak isimlendirilmeleri bu tarihten sonradır. Ancak kısa sürede hareketin içinde bazı dini içtihatlar yüzünden ihtilaflar çıkmış ve özellikle oğlunun Hüseyin’in partiden ayrılmasını sağlayacak baskılar yapılmıştır. Neticede Hüseyin’in burada gördüğü baskılardan kaçarak bir süre İran’a gittiği rivayet edilir. Döndükten sonra Hüseyin “Mümin Gençlik” adı ile yeni bir hareket başlatmıştır. Onun etrafında toplanan bir kısım Husiler yılından itibaren de “Ensarullah” adı ile merkezî hükümet ile çatışmaktadırlar. Ana hedefleri merkezi hükümette yer alan son devrimcilerden (mesela ’de seçilen Mansur el Hadi) kurtularak bir İslam Cumhuriyeti kurmaktır. Bu amaç İran’ı örnek aldıklarını göstermektedir. Ancak ne taban itibari ile ne dini kurumlaşma itibari ile İran devrimine giden sürecin sahip olduğu hiç bir imkana sahip değillerdir. Tek sahip oldukları husus ellerindeki silahlarıdır ki -son zamanlarda ele geçirdikleri istisna edilirse- Yemen’de hemen her kabilenin elinde bulunan silahlardır.

Yemen-Kontrol-Haritası

Husiler, yıllarında aralarındaki ihtilaflardan dolayı birbirleri ile de savaşmışlardır. Ancak Arap Baharı denilen sürecin başında, şimdi müttefik oldukları Ali Abdullah Salih’e de karşı gelerek, Yemenlilerin isteklerine tabi olmuşlardı. Aslında biri Katar diğeri de Körfez işbirliği teşkilatının girişimi ile Merkez-Husi gerginliklerine iki kere aracılık yapılmış ama başarılı olunamamıştır. Zira onların amaçları hareketlerini Sa’da’nın dışına taşımaktı. Nitekim Arap Baharı sonrası ortaya çıkan otorite boşluğu imkanı ile yılından itibaren kurdukları bazı ittifaklar sayesinde Sana’ya kadar gelip, oradan nüfuzlarını Babulmendeb’e doğru uzatmak istediler. İşte en büyük hataları bu olmuştur. Zira dünya petrol taşımacılığının nerede ise yarısından fazlasının geçtiği bir alana bu gurubun yaklaşması kabul edilemez bir hareket olarak değerlendirilecekti. Eğer Babulmendeb’e doğru yönelmemiş olsalar idi, -İran desteğine rağmen- bir iç siyasi muhalefet hareketi olarak çeşitli tarafların, hatta Yemen’in Sünni bölgelerinde yerleşmiş olan el Kaide’ye karşı ABD’nin de desteğini alabilirlerdi. Fakat onlar Sana’ya girerken, yönlerini belli ettikleri gibi “kahrolsun ABD, kahrolsun İsrail” sloganları kullanarak bu şanslarını yitirdiler.

Peki bütün bu gelişmeler ışığında şu anda Yemen’de yaşanan savaş kimin savaşıdır? Yıllardır Körfez ülkeleri İran’a karşı duydukları kuşku ve hatta korkularını hep aleni bir şekilde söylemişler ve hatta bu doğrultuda da olabildiğince silahlanmışlardır. Ancak buna rağmen ABD bunları duymazlıktan gelerek, İran ile diyalog kapılarını araladı. Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer Körfez ülkelerini endişeye sevk etti. Bugün geline nokta ise, Yemen’de iç savaş veya siyasi istikrarsızlığın bitirilmesi değil “İran’ın durdurulması” olarak sunuldu. Bu durumda Yemen’de kim savaşıyor sorusunun bir kere daha sorulması bir zaruret değil midir?

bine yakın insanın hayatına mal olan ve milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden Suriye krizi karşısında sözlü ve sözde diploması ile iş yürüten -arada bir de muhalefeti sevindirecek işler yapan- bugünkü koalisyon ve ABD, neden hiç bir şey yapmamış iken, insan kaybının yaşanmadığı -ancak şüphesiz Yemen’de meşruiyeti olan bir yönetimi deviren- Husilere karşı harekete geçmiştir? Husilerin devre dışı bırakılması bölgesel sorunları bitirecek, İran’ı bölgeden uzaklaştıracak mı? Bütün bunları bekleyip göreceğiz. Ancak gerekçesi ne olursa olsun “Yemen’e yapılan müdahale Yemen’in kuruluşunu ertelediği gibi en az yarım asır sürecek yeni bölgesel kaoslara da neden olmuştur” çıkarımını yapmak zor değildir. Bir de bu savaşın uzun bir süreden sonra Müslüman ülkeler arasında olması da cabası. Sasani ruhu ile bezenmiş, Safevi kılıcı kuşanıp Şii anlayışı ile ambalajlanan İran ile ABD zırhı giydirilmiş olan Suudi Arabistan karşı karşıya gelerek, İslam dünyasını yeni maceralara sürüklemektedirler.

The post Kuruluş Aşamasından Çıkamayan Yemen’de Savaş appeared first on ORDAF.

SAHTE UFO &#x;ST&#x;LASI'NDAN SONRA, &#x;NSANLAR, TOPLAMA KAMPLARI'NA GÖNDER&#x;LECEK

* Türkiye ve Dünya'n&#x;n en büyük problemi budur.

Kuzey Amerika'da adet FEMA toplama kamp&#x; vard&#x;r.

Türkiye'de &#x;zmir-Çiğli'de toplama kamplar&#x; tespit edilmiştir, Ankara, Gaziantep, Van, Kayseri, K&#x;rklareli ve Erzurum'da da yap&#x;l&#x;yor. Her kamp&#x;n maliyeti (yüz) milyon dolar, on tane yapsalar bir milyar dolar tutar ve bu ekonomik krizde bu maliyeti sadece "Afrikal&#x; göçmenler (Muhalefetin tezi ise Suriyeliler) için yapt&#x;klar&#x;n&#x;" söylemeleri ak&#x;l d&#x;ş&#x;.

&#x;srail, Almanya'da Naziliğin olduğu y&#x;llarda, sonradan Yahudi olan kişilere gösterdiği muameleyi, bu kez Yahudi olmayan milyarlarca kişiye uygulamay&#x;, bu sayede dünyaya hakim olmay&#x; planl&#x;yor.

Planlar&#x;na göre öncelikle Sahte Ufo &#x;stilas&#x; yapacaklar, tüm dünyada olağanüstü hal ilan edilecek ve askerler yönetimi devral&#x;cak, ufo ve uzayl&#x;lardan korkan insanlar&#x; Nazilerdeki gibi toplama kamplar&#x;na gönderecekler, oraya gitmek istemeyenleri ise zorlayacaklar, amaç Rehber Taşlar&#x;'ndaki 10 emirden ilkini gerçekleştirerek dünya nüfusunu milyonun alt&#x;na indirmek ve bu şekilde Deccal gelmeden önce &#x;srail'in dünyaya tamamen hakim olmas&#x;n&#x; sağlamak.

* Fema Toplama Kamplar&#x; Projesi'ni gerçekleştirmek için, Zombi Projesi tatbikatlar&#x;yla haz&#x;rl&#x;klar&#x;n&#x; tamamlad&#x;lar.

Bu sene Hz Nuh'un filmini yapt&#x;lar, Toplama Kamplar&#x; için bilinçalt&#x; oluşturuyorlar, Sahte Ufo &#x;stilas&#x; s&#x;ras&#x;nda ikna etmek için düşük frekansl&#x; radyo dalgalar&#x; gönderecekler, daha önce bilgisi olmayanlar inan&#x;cak ve bu kamplara s&#x;ğ&#x;nmay&#x; isteyecek, istemeyenlerse zorlan&#x;cak.

funduszeue.info?v=6qmj5mhDwJQ

'da Hz Mehdi'nin geleceğini düşündüklerinden, bu süreci h&#x;zland&#x;rabilirler.

Türkiye için öncelikli hedef kurakl&#x;k, susuzluk, zam rekorlar&#x;, işsizlik ve toplumsal hareketlenmeler. Ard&#x;ndan Büyük Marmara Depremi gibi yurdun birçok bölgesinde büyük depremler. Ard&#x;ndan bin kişilik askerinin olduğunu tüm dünyaya ilan eden, &#x;stanbul ve Türkiye'yi alacağ&#x;z diyen El Kaide ve Öcalan'&#x;n 50 bin kişi olmas&#x;n&#x; istediği PKK'n&#x;n Türkiye'ye sald&#x;r&#x;lar&#x;. Sağ kalanlar&#x; da Toplama Kamplar&#x;'na göndereceklerdir.

'da ilk kez Yeni Dünya Düzeni'nden bahsedildi, 'de 11 Eylül Mega Ritüeli gerçekleşti, 'de Londra Olimpiyatlar&#x;'nda bu düzenin Sionist düzen olacağ&#x; belirtildi, 'te Deccal bekleniyor. Dikkat ederseniz her bir önemli olay&#x;n aras&#x;nda 11 y&#x;l fark var, bu belirtilen y&#x;llarda da güneş dönüşünü tamamlad&#x;, bir sonraki dönüş 'te tamamlan&#x;cak ve Deccal'in 'te gelmesini bekliyorlar, bundan eminler. Hz Mehdi, 7 y&#x;l hüküm sürecek, buna göre =, birçok kişi 'da geleceği konusunda hemfikir. Hicri hesaplamalarda şöyle bir durum var, Cübbeli, Hz Mehdi'nin gelişini kafirler uzak görecek, biz yak&#x;n göreceğiz, beklenenden erken gelecek dedi. Hicri hesaplamalar, kafirlerin önlem almas&#x;n&#x; engellemek için bir yan&#x;ltmaca olma ihtimali yüksek. NASA'n&#x;n paylaşt&#x;ğ&#x; videoya göre, küresel &#x;s&#x;nma böyle giderse, dünyan&#x;n sonu 'de gelecek. Dünyan&#x;n sonunu birçok aç&#x;dan zorluyorlar, rezonans 12 hz'a ç&#x;kt&#x;, 13'te s&#x;f&#x;rlan&#x;nca dünya durup ters dönmeye başlayacak mesela, küresel &#x;s&#x;nma da 2 dereceyi geçti ve 4 dereceye geldiğinde uzmanlara göre dünya yaşan&#x;lmaz bir yer olacak. Her yerde kurakl&#x;k var, iklimi değiştirdiler, yağ&#x;ş geri döndürülemez biçimde azald&#x;, bu yazdan itibaren su s&#x;k&#x;nt&#x;s&#x; başlayacak. Hadis rivayetlerine göre Hz Mehdi ilk geldiğinde k&#x;tl&#x;kla uğraşacak. Sahte Ufo &#x;stilas&#x;'n&#x; 'den önce yapacaklard&#x;r, Hz Mehdi'yi engellemek için BOP ve FEMA Kamplar&#x; projelerini h&#x;zland&#x;rd&#x;lar. Bugünlerde ABD'de rekor silah sat&#x;ş&#x; gerçekleşiyor, ordaki halk tehlikenin fark&#x;nda, ancak bu silahlar kaydediliyor, özel birlikler bu silahlar&#x; alacakt&#x;r. Her ülke farkl&#x; bir şekilde kar&#x;ş&#x;yor ve zay&#x;fl&#x;yor, son bir kaos oluşturacaklar, bu da Sahte Ufo &#x;stilas&#x; olacak ve dedikleri gibi bu f&#x;rsat&#x; kaç&#x;rmak istemiyorlar, dünyaya hakim olma rüyas&#x;n&#x; gerçekleştirmek üzereler, biz nas&#x;l Hz Mehdi'nin gelmesi için sab&#x;rs&#x;zlan&#x;yorsak, onlar da dünya hakimiyetlerini bizzat görmek için sab&#x;rs&#x;zlan&#x;yorlard&#x;r. Bunlar k&#x;yameti h&#x;zland&#x;rmaya çal&#x;ş&#x;yor, Deccal'i bir an önce görmek istiyorlar, buna çok yaklaşt&#x;lar, ancak Hz Mehdi, dünyan&#x;n durup ters dönmesini geciktirecektir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası