türkiye neden kendi madenlerini çıkaramıyor / Türkiye'nin Bor Madenlerini Çıkarmasına ve İşletmesine İzin Verilmediği İddiası - Malumatfuruş

Türkiye Neden Kendi Madenlerini Çıkaramıyor

türkiye neden kendi madenlerini çıkaramıyor

&#;te Lozan Bitecek, Türkiye Tüm Yeraltı Kaynaklarını Çıkarabilecek!

Türkiye’de uzun yıllardır; “Lozan Antlaşması yıl sürelidir. Gizli maddeler de, Türkiye’nin bor, altın ve petrol vb. madenlerini çıkarması yasaklanmış olduğu için çıkartamıyor ve yararlanamıyoruz. yılında bu antlaşmanın süresi dolacak ve yılında itibaren tüm madenleri çıkarıp kullanacağız ve ihraç ederek gelişmiş ülke statüsüne hızla geçeceğiz.” iddiası ortada dolaşmakta. Sıradan vatandaş neyse de koca koca Prf. olmuş akademisyenlerde bu iddialarını ısrarla dile getirmekte. Ve sadece muhafazakar cenahta bu iddia yapılmakta olması da ayrıca ilginç. Neden peki?

Peki bu iddia gerçekten doğru mu şehir efsanesi mi? Ve hakikaten doğru ise çıkaramadığımız tüm madenleri çıkartıp yılından sonra ülke olarak zenginler kervanında olacağız demektir. Peki şehir efsanesi ise o zaman artık bunu tarihin çöplüğüne atıp kurtulma vakti an itibari ile gelmiştir ve atalım.

LOZAN ANTLAŞMASI

Lozan antlaşma metnine funduszeue.info yada funduszeue.info adreslerinden veya Lozan Antlaşması hakkında yazılan kitap ve makalelerden ulaşabilirsiniz ve öncelikle süreli olup olmadığını petrol vb yeraltı zenginliklerinin çıkarılmasına mani engelleyici maddler olup olmadığını görebilir inceleyebilirsiniz. Uzun yıllardır Lozan Antlaşması gündem yapılmakta antlaşmaya ek gizli maddeler olduğu konuşulmakta yazılıp çizilmekte fakat ortaya bir şey koyup çıkartabilen olmamıştır. Peki bu maddelerin olup olmamasını tartışanlar Türkiye’de bor, petrol altın ve doğalgaz çıkarılıp çıkarılmadığını incelemişmidir.

MADENLER

Türkiye’de özellikle üç önemli madenin çıkarılıp çıkarılmadığını verilerine bakarak inceleyebiliriz; Bor, Petrol ve doğalgaz.

Bor madeni, cam, seramik ürünleri üretiminde, demir-çelik sektöründe, temizlik malzemeleri sektöründe vb daha birçok alanda kullanılan önemli bir madendir.

yılı itibari ile Dünya’da bor rezervi 1,3 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. Ve bu rezervin %73,2’si Türkiye’de, % 6,1’i ABD’de, % 3,6’sı Çin’dedir. Türkiye bor rezervinde açık ilk sıradadır. Yılda Dünya bor üretiminde 4,2 trilyon tondur. Türkiye bu üretimde % 48 ile birinci sırada ABD % 29 ile ikinci sırada ve Güney Amerika ülkeleri % 12 ile üçüncü sırada yer almaktadır.

Türkiye, bor madenin ihtiyacında kendi iç talebini karşıladıktan sonra ihracat da yapmaktadır. Bor madeni üretimini Türkiye’de ETİ Maden işletmeleri yapmaktadır. Ve yılı verilerine baktığımızda satıştan gelirler toplamı milyon Dolardır. Bunun milyon doları ihracat geliridir. yılına baktığımızda Dünya bor üretiminde %62’lik payla dünya birincisi olmaya devam etmekte ve toplam bor ürünleri satışı 2,63 milyon ton karşılık 1,03 milyar dolar olarak gerçekleştirmiştir. Müthiş rakamlar ve üretim.

Dünya petrol rezervi 1,7 trilyon varil, doğalgaz rezervleri ,1 trilyon m3’dür. Türkiye’nin yılı itibari ile saptanmış ham petrol rezervi milyon varil, doğalgaz rezervi ise 4,2 milyar m3’dür. Türkiye yılında yaklaşık bin varil ham petrol tüketiminin bin varilini(% 10) kendi üretmiştir, kalan miktarı ithal etmiştir. Türkiye yıllık olarak tükettiği 59,8 milyar m3 doğalgazın milyon m3’ünü kendi üretmiştir.

Madenleri arma ve kullanma faaliyetleri ile ilgili bir engelleme olsa yukarıda saydığımız miktarlarda üretim ve satış yapılabilirmiydi? Buraya kadar yazdığımız ve isteyenin ilgili Bakanlıklar ve kurumların internet sitelerini incelediklerinde Türkiye’de bor, ham petrol ve doğalgazın bulunduğu ve herhangi bir engelleme yapılmaksızın çıkarılıp üretildiği ve satıldığını görecektir. İddia edildiği gibi Lozan Antlaşmasına bağlı gizli maddeler de doğal kaynaklarımızı aramamızı, bunlara ilişkin rezervleri saptamamızı engelleyen düzenlemeler var mı? Olup olmadığını görebileceğimiz gizli düzenlemelere bakamadığımız ve bu maddeleri bilmesi gerekenlerin dahi bilmediğine göre elimizdeki arama çıkarma faaliyetlerine bakmak kalıyor.

Sonuç olarak yukarıdan aşağıya yazdığımızda Türkiye’nin dünyada en büyük Bor rezervine ve üretimine sahip olduğunu, arama ve üretme konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığı ortaya çıkıyor. Yine ayrıca ham petrol ve doğalgaz arama ve üretme konusunda Avrupa’nın en fazla sondaj yapan ülkesi olduğu sektör raporlarında ortaya çıkmaktadır. Ham petrol ve doğalgaz arama, saptama ve çıkarma konusunda da herhangibir engelle karşılaşmadığı ortaya çıkmakta. Geçmiş yıllarda ki ve son yıllardaki asıl arama ve çıkarmadaki sorun teknolojik yetersizlikten kaynaklı sorunlar ve kalifiye eleman eksikliğinden kaynaklı olduğunu söylemek tam yerinde olacaktır.

Son söz olarak; Lozan Antlaşması’nın Türkiye’nin doğal kaynaklarını aramasını engelleyici gizli maddeleri olduğu ve antlaşmanın yıl süreli olması nedeniyle ’de sona ereceği ve yürürlükten kalkacağı, ondan sonra Türkiye’nin bu kaynakları çıkararak gelişmiş zengin ülke konumuna hızla geçeceği biçiminde ki iddiayı ele almış olduk. Lozan Antlaşması metnine bakıp incelediğimizde, antlaşmanın süreli olduğuna ilişkin hiçbir düzenlemenin ve maddenin olmadığını gördük. İsteyen funduszeue.info veya funduszeue.info adresinden antlaşmanın tam metnine ulaşabilir. Bor madeni, ham petrol ve ddoğalgaz gibi en kritik madenleri ele alıp devletin resmi raporlarından konuyu araştırdık. Ve bu resmi raporlarda gördük ki doğal kaynaklarımızı yeterince arıyoruz ve bulduklarımızı devreye sokup üretiyor fazla olanı satıyoruz. Yani kısacası ve son söz olarak; doğal kaynakları aramamıza engel olacak hiçbir düzenleme söz konusu değil. Engel anlayış ve inanışta, cehalette. İddia sadece şehir efsanesinden ibaret ve tarihin çöplüğüne atılmayı hakediyor.

Özlü Söz; "Bilgisiz birini, kanıtlarla yenmek olanaksızdır. -Mc Ador-"

LOZAN AN­LAŞ­MA­SI ve MA­DEN­LERİMİZ


Son yıl­lar­da ne­re­ye dön­sek şöyle bir id­di­ay­la kar­şı­la­şı­yo­ruz: “Lozan Ant­laş­ma­sı yıl sü­re­li ya­pıl­mış­tır. Ant­laş­ma­ya ekli gizli mad­de­ler­de, Tür­ki­ye’nin bor ve pet­rol başta olmak üzere ma­den­le­ri­ni çı­kar­ma­sı ya­sak­lan­dı­ğı için biz bun­lar­dan ya­rar­la­na­mı­yo­ruz. Ant­laş­ma­nın sü­re­si yı­lın­da do­la­cak, do­la­yı­sıy­la ’den iti­ba­ren ma­den­le­ri­mi­zi yer üs­tü­ne çı­ka­rıp kul­la­na­rak ve ihraç ede­rek hızla ge­liş­miş ülke sta­tü­sü­ne ge­çe­ce­ğiz.”
Bu iddia doğru mu yoksa bir şehir ef­sa­ne­si mi? Eğer doğ­ruy­sa bu­gü­ne kadar çı­ka­ra­ma­dı­ğı­mız ma­den­le­ri­mi­zi çı­ka­ra­rak ’den sonra zen­gin ola­ca­ğız de­mek­tir.
Lozan Ant­laş­ma­sı Yıl­lık Bir Ant­laş­ma mı?
Ma­den­ler­le ala­ka­sı var mı?
Lozan Ant­laş­ma­sı’nı baş­tan sona in­ce­le­di­ği­miz­de Ant­laş­ma­nın sü­re­li ol­ma­dı­ğı­nı, Tür­ki­ye’nin bor ve pet­rol başta olmak üzere yer altı zen­gin­lik­le­ri­nin çı­ka­rıl­ma­sı­nı en­gel­le­yi­ci her­han­gi bir madde veya dü­zen­le­me içer­me­di­ği­ni gör­mek müm­kün. Lozan Ant­laş­ma­sı’na ekli gizli mad­de­ler veya ant­laş­ma ek­le­ri olup ol­ma­dı­ğı ko­nu­sun­da bu­gü­ne kadar or­ta­ya her­han­gi bir şey çık­ma­dı. O ne­den­le ma­den­le­ri­mi­zi çı­kar­ma­mı­zı en­gel­le­yen gizli dü­zen­le­me­ler olup ol­ma­dı­ğı ko­nu­su­nun ger­çek olup ol­ma­dı­ğı­nı in­ce­le­ye­rek an­la­ya­bi­li­riz.
Akıl­la­ra ilk gelen dün­ya­da­ki re­zerv­le­rin %72’sine sahip olan Tür­ki­ye’nin bu ma­de­ni çı­kar­ma­da başı çek­ti­ği bor ma­den­le­ri­dir. 
Bor ma­de­ni­nin kul­la­nım alan­la­rı kı­sa­ca, Cam sa­na­yi, se­ra­mik sa­na­yi, te­miz­le­me ve be­yaz­lat­ma sa­na­yi, Yan­ma­yı ön­le­yi­ci mad­de­ler, Tarım, Me­ta­lür­ji,Nük­le­er ener­ji uy­gu­la­ma­la­rışek­lin­de özet­le­ne­bi­lir.
Tür­ki­ye ve dün­ya­da bor re­zerv­le­ri­nin son du­ru­mu
Dün­ya­da­ki bor re­zer­vi yılı iti­ba­riy­le 1,3 tril­yon ton ola­rak he­sap­lan­mak­ta­dır. Bu re­zer­vin yüzde 73,2’si Tür­ki­ye’de, yüzde 6,1’i ABD’de, yüzde 3,6’sı Çin’dedir. Gö­rü­le­ce­ği gibi Tür­ki­ye bor re­zer­vin­de dün­ya­da açık ara ilk sı­ra­da­dır. Aynı yılda dünya bor üre­ti­mi 4,2 mil­yon ton­dur. Bu üre­tim­de Tür­ki­ye yüzde 48 ile bi­rin­ci sı­ra­da, ABD yüzde 29 ile ikin­ci sı­ra­da ve Güney Ame­ri­ka ül­ke­le­ri (Ar­jan­tin, Şili, Peru ve Bo­liv­ya) yüzde 12 ile üçün­cü sı­ra­da yer al­mak­ta­dır.
Tür­ki­ye, bor ma­de­ni ih­ti­ya­cın­da kendi iç ta­le­bi­ni kar­şı­la­dık­tan sonra ih­ra­cat da yap­mak­ta­dır. Tür­ki­ye’de bor ma­de­ni üre­ti­mi­ni üst­len­miş olan Eti Maden İşlet­me­le­ri­nin yılı bor ma­de­ni satış ge­lir­le­ri top­la­mı mil­yon Dolar olup bunun mil­yon Do­la­rı ih­ra­cat ge­li­ri­dir.
Tüm bu bil­gi­le­re geniş bir çer­çe­ve­de ba­ka­bil­di­ği­miz zaman as­lın­da bir­çok ülke için neden st­ra­te­jik bir öneme sahip ol­du­ğu­nu an­la­ya­bi­li­yo­ruz bu ma­de­nin.
Pet­rol­de durum ne?
Dünya pet­rol re­zer­vi (kon­van­si­yo­nel ol­ma­yan pet­rol hariç) 1,7 tril­yon varil, doğal gaz re­zerv­le­ri ,1 tril­yon m3’dür. Tür­ki­ye’nin yılı iti­ba­riy­le sap­tan­mış ham pet­rol re­zer­vi ,5 mil­yon varil, do­ğal­gaz re­zer­vi ise 3,7 mil­yar m3’dür. Dün­ya­da pet­rol üre­ti­mi gün­lük ola­rak 91 mil­yon varil, doğal gaz üre­ti­mi yıl­lık ola­rak 3,5 tril­yon m3’dür. yı­lın­da Tür­ki­ye, gün­lük or­ta­la­ma ola­rak tü­ket­ti­ği bin varil ham pet­ro­lün 51 bin va­ri­li­ni kendi kay­nak­la­rın­dan (yüzde 10) üret­miş, kalan mik­ta­rı­nı ithal et­miş­tir. Aynı yılda Tür­ki­ye, yıl­lık ola­rak tü­ket­ti­ği top­lam 48,8 mil­yar m3 doğal gazın mil­yon m3’ünü ken­di­si üret­miş (yüzde 0,8) kalan kıs­mı­nı ithal et­miş­tir.
Demek ney­miş? Ül­ke­miz­de maden ara­mak ve çı­kar­mak yasak de­ğil­miş…
Lozan Ant­laş­ma­sı’nın, doğal kay­nak­la­rı­mı­zı ara­ma­yı en­gel­le­yi­ci gizli mad­de­le­ri ol­du­ğu ve ant­laş­ma­nın yıl sü­re­li ol­ma­sı ne­de­niy­le ’de yü­rür­lük­ten kal­ka­ca­ğı, ondan sonra bizim bu kay­nak­la­rı çı­ka­ra­rak hızla ge­liş­miş ülke ko­nu­mu­na ge­çe­ce­ği­miz bi­çi­min­de­ki id­da­ya ge­lir­sek. 
Lozan Ant­laş­ma­sı met­ni­ne iliş­kin in­ce­le­me­miz­de; ant­laş­ma­nın sü­re­li ol­du­ğu­na iliş­kin hiç­bir dü­zen­le­me yok­tur. Ar­dın­dan ant­laş­ma met­nin­de yer al­ma­yan ve doğal kay­nak­la­rı­mı­zı çı­kar­ma­mı­zı en­gel­le­yen gizli dü­zen­le­me­ler olup ol­ma­dı­ğın ba­ka­lım. Bu­ra­da eli­miz­de gizli metin v.b. ol­ma­dı­ğı için doğal kay­nak­la­rı­mı­zı ara­yıp ara­ma­dı­ğı­mı­zı ana­liz et­me­ye gi­riş­tik. En kri­tik üç kay­nak olan bor, ham pet­rol ve doğal gazı örnek ola­rak seçip dev­le­tin resmi ra­por­la­rın­dan ko­nu­yu araş­tır­dık. Bu araş­tır­ma­la­rı­mız­da gör­dük ki doğal kay­nak­la­rı­mı­zı ye­te­rin­ce arı­yo­ruz ve bul­duk­la­rı­mı­zı dev­re­ye so­ka­bi­li­yo­ruz. Yani bun­la­rı ara­ma­mı­za engel olan hiç­bir dü­zen­le­me veya başka bir engel söz ko­nu­su değil.
Ve so­nuç­ta bu id­di­anın sa­de­ce bir şehir ef­sa­ne­sin­den iba­ret ol­du­ğu­nu ka­nıt­la­mış ve ta­ri­hin çöp­lü­ğü­ne atmış olduk.
Ancak şunu söy­le­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim. Biz ma­den­le­ri­mi­zi ra­hat­ça çı­ka­rıp on­la­rı sa­ta­bi­li­yo­ruz bu ko­nu­da her­han­gi bir şüp­he­miz ya da bizi dur­du­ra­bi­lecek bir engel yok. Sorun şu ki bizim Bor sat­tı­ğı­mız Ame­ri­ka’da ki bir şir­ket boru iş­li­yor ve iş­len­miş bor­dan yılda 6 mil­yar dolar ciro elde edi­yor. Biz ise tüm dün­ya­ya ihraç et­ti­ği­miz ham borun sa­tı­şın­dan yılda yak­la­şık mil­yon dolar ciro elde edi­yo­ruz.
ASIL DÜ­ŞÜ­NÜL­MESİ GE­RE­KEN KONU BU OL­MA­LI
Lüt­fen araş­tı­ra­lım oku­ya­lım.
At göz­lü­ğü gibi tek yönlü değil, her yön­den ba­ka­lım.
Hiç uzat­ma­dan söy­le­ye­yim: Lozan'da müm­kün olan her­şey ya­pıl­mış­tı, sa­vaş­tan galip ama son de­re­ce yor­gun çık­mış olan Tür­ki­ye, ala­bi­le­ce­ği her­şe­yi al­mış­tı! An­laş­ma­nın gizli mad­de­le­ri falan yoktu
LOZAN AN­LAŞ­MA­SI MUSUL KER­KÜR HATAY SÜ­LEY­MANİYE gibi SO­RUN­LAR ERMENİ SO­RU­NU­NU DİĞER YA­ZI­LA­RIM­DA OKU­YABİLİRSİNİZ.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti düş­man­la­rı­nın ger­çe­ği adeta ters­yüz ede­rek, yalan ya­za­rak, yalan söy­le­ye­rek genç ku­şak­la­rı kan­dır­ma­yı ba­şar­mış ol­ma­la­rı­dır. Her duy­du­ğu­na ina­nan "fa­ce­bo­ok ve twi­ter bu­da­la­sı" genç ku­şak­la­rın da bunda kat­kı­sı yok de­ğil­dir hani
Lüt­fen ken­di­mi­zi kan­dır­ma­dan dün­ya­ya ve ül­ke­mi­ze ba­ka­lım. 
Bizim tek ih­ti­ya­cı­mız olan şey BİRBİRİMİZE OLAN GÜVENİMİZDİR.
Bu da ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ AÇI­SIN­DAN gelir
Körü kö­rü­ne bağ­lı­lık in­sa­noğ­lu­nun en büyük ha­ta­sı­dır.

ETİKETLER:

Türkiye’de petrol: Gerçekler, söylemler ve şehir efsaneleri

Türkiye, yılında 3,1 milyon ton (günde ortalama 60 bin varil) petrol üretti. Aynı dönemde Türkiye’de tüketilen petrol ise yaklaşık 50 milyon ton. Türkiye, petrol ihtiyacının yalnızca yüzde 8’ini üretebiliyor. Dünyada petrol üretimi sıralamasında 58’inci olan Türkiye, petrol tüketiminde 22’nci sırada.

Türkiye’de üretilebilir nitelikteki petrol rezervi ,9 milyon ton. Bu rezervin ,8 milyon tonu halihazırda üretilmiş olduğu için kalan petrol rezervinin miktarı 48,1 milyon ton. Türkiye, rezerv açısından dünyada 53’üncü sırada. Türkiye’nin petrol rezervleri, ülkenin bir yıllık petrol tüketimini karşılayabilecek kadar.

Türkiye’deki ilk petrol kuyusu, yılında Batman’da açılan Raman-1 kuyusu idi. Bu kuyudan, 11 ton petrol çıkarıldı fakat ilerleyen zamanda su çıkmaya başlayınca kuyu kapatıldı. Batman’da açılan sonraki altı “Raman” isimli kuyunun da kaderi aynı oldu. yılında delinen Raman-8 kuyusunda ise ilk petrol üretimi yapıldı. yılından bu yana Türkiye’de, 5 bin 45 kuyu açıldı. En fazla petrol üretimi yapılan kuyular Batman’da bulunuyor.

Petrol ve Türkiye siyaseti: Müjdeler ve söylemler

Petrol zengini bir bölgenin ortasında konumlandığı için Türkiye&#;de petrol, iç siyasetin devamlı bir parçası. Petrol üretiminin, tüketimine olan oranı yalnızca yüzde 8 olan Türkiye’de petrol, siyasetin sürekli gündeminde. Türkiye uluslararası açıdan, ithal ettiği petrol ve doğalgaz kaynakları ile Rusya-Azerbaycan enerji kaynaklarının dağıtımında rol oynuyor. İç siyasette ise petrolün ardından çoğunlukla şu kelime geliyor: “Müjde”

“Müjdeler rezerv, rezervler petrol anlamına gelmiyor”

Türkiye Cumhuriyeti&#;nin ilk “petrol müjdesi” 3 Mayıs tarihinde, Cumhuriyet gazetesinin manşetine, “Başvekilin müjdesi: Raman dağındaki vaziyet bir petrol sahasının tezahürüdür!” diye yansıdı. Haberin konusu olan Raman-1 kuyusu, 11 ton petrol ürettikten sonra yılında kapatıldı.

Türkiye’nin yakın tarihinde doğalgaz veya petrol müjdeleri, iktidarın ve medyanın gündeminde sürekli yer alıyor. Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, &#; yılları arasında en az 30 kez doğalgaz veya petrol keşfinin müjdelendiğini haberleştirdi. Journo internet sitesi, “Haberlerde kalan keşifler” başlığı altında son yıllarda müjdelenen 10 adet enerji keşfini derledi. Bu derlemelerde, söz konusu müjdelerden bazılarında, “Türkiye’nin 40 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak” petrol keşiflerinden bahsedildiği yer alıyor. Yalçın Doğan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) döneminde verilen 31 müjdeyi sayıyor ve bu petrol müjdelerinin zamanlamasına da dikkat çekiyor: “Tesadüfe bakın ki o müjdelerin bazıları tam da yerel ya da genel seçimlerin hemen öncesine rastlıyor.”

Enerji kaynağı müjdelerinin, yurttaşın hayatına yansımaması ise petrol keşfi açıklamalarının yanlış yapılmasından kaynaklanıyor. Medyascope’a konuşan petrol jeoloğu Dr. Sezgin Aytuna, “Petrol kuyusu açılmadan önce sismik araştırmalar yapılır. Rezerv hesabı yapılır, etraftaki kuyulardan gelen bilgilerinden faydalanır. Hesaplar yapılır, muhtemel rezerv rakamı ortaya çıkar. Bu rakamlar açıklandığı zaman o miktar alınacak sanılıyor. Genelde üretilebilecek petrol rezerv rakamının yüzde &#;undan faydalanılır, yüzde 70’i yer altında kalmaya mahkûm. Bunun doğru açıklanması lazım” dedi. Aytuna, kuyular açılıp üretime başladıktan sonra elde edilen bilgilerle rezerv hesaplarının gözden geçirilerek güncellendiğini de söyledi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yılının Haziran ayında, yeni enerji kaynaklarını müjdelemesinin ardından DW Türkçe’ye konuşan enerji uzmanı Arif Aktürk, “Müjdeli açıklamaların faturalara yansımadığını BOTAŞ&#;ın açıklamalarından da gördük. Bir petrol şirketi, sondaj çalışması yapılan yerde her şey kesinlik kazandıktan sonra ancak oraya yatırım yapabilir ki biz bunun Karadeniz&#;de kısa sürede gerçekleşmesini mümkün görmüyoruz. Çünkü yapılan sondajların rezerve dönüşünü henüz bilimsel olarak kanıtlayamadık. Yeni müjdeler için beklemekte fayda var” dedi. Aynı haberde, petrol mühendisi ve enerji uzmanı Necdet Pamir’in, “Müjde olsa seviniriz, rezerv de olsa seviniriz ancak şu an itibariyle açıklananlar bulgudan öteye geçmiyor” sözleri de yer aldı.

27 Mayıs tarihinde AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) eleştirdiği konuşmasında üç kuyuda petrol keşfedildiğini dile getirdi. Erdoğan, “Karadeniz&#;de bulduğumuz doğalgazın ardından kara alanındaki çalışmaların sonucunu almaya başladık. Daha önce petrol yok diye üzerine beton dökülen kuyularda petrol bulduk. Bir ayda üç kuyuda petrol keşfettik” diye konuştu.

Çıkarıl(a)mayan petrol hakkındaki iddialar, şehir efsaneleri ve gerçekler

“Her kuyu çimentolanır ama petrolü gizlemek için değil”

Erdoğan’ın, “Üzerine beton dökülen kuyular” ifadesi TRT Haber sitesinde yer alan haberde, bir bölge sakininin ağzından şu şekilde dile getirildi: &#;Bölge halkı olarak bizler çok mutlu ve heyecanlıyız. Çünkü bu kuyularla birlikte yeni kuyular da bulunacaktır. Geçmişte birçok kuyunun üstü kapatıldı.&#;

Petrol kuyularının beton ya da cıva dökülerek kapatıldığına ilişkin söylemler Türkiye’de, yaygın olarak dile getirilen iddialardan. Enerji uzmanı ve eski Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) yöneticilerinden Necdet Pamir, bu iddiaların doğruyu yansıtmadığını ancak mevzuat gereği bazı kuyulara uygulanan çimento tapalama uygulamasının konuyu bilmeyen kişiler tarafından yanlış algılandığını belirtiyor. Pamir, ekonomik olarak kâr edilemeyecek petrol kuyularının, güvenlik ve koruma sebebiyle yüzeysel olarak çimento ile kaplandığını söylüyor.

Pamir, Independent Türkçe’ye verdiği demeçte konuyu şöyle açıklıyor: “Bir kuyuyu deldiğinizde petrole, doğalgaza da rastlayabilirsiniz ya da bir şey de bulamayabilirsiniz. Bazen binlerce metre derine inersiniz. Petrol ve doğalgaz bulsanız dahi önce petrolün o günkü fiyatlarına, petrolün ne kadar derinde olduğuna, verimliliğine bakarsınız. Bunun için testlerini, karotlarını yaparak o günkü şartlarda bu kuyudan üretim yapmak verimli mi, değil mi diye bakarsınız. Şayet yeterli verimliliği yok ise veya o günkü şartlarda o petrolü çıkarmanın maliyeti üretiminden elde edilecek gelirden daha fazla ise Petrol Kanunu ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü&#;nün mevzuatı gereği gelecek yıllarda değerlendirmek amacıyla kuyunun sadece giriş kısmına çimento tapa yaparsınız. Çünkü açık bırakılırsa içine düşen canlılar olabilir ya da kuyudan sonradan ekonomik değeri olmayan kısa süreli akış olarak çevre kirliliğine yol açabilir. Çevrede yaşayan insanlar, kimi zaman tanık oldukları çimento tapalamanın ne olduğunu teknik olarak bilmediklerinden bunu farklı bir iş yapılıyormuş gibi algılayabiliyorlar.”

Aynı konu, TPAO Yurtdışı Projeler Daire Başkan Yardımcısı Taylan Efeoğlu’nun Jeofizik Bülteni&#;nde yer alan “Petrol Efsaneleri” başlıklı yazısında da benzer şekilde cevaplanıyor. Efeoğlu, kuyuların çökmemesi için yapılan çimento uygulamasını şöyle anlatıyor: “Sondaj sırasında kuyunun çökmemesi istenir. Bunun için de muhafaza borusu dediğimiz boru, çimento ile kuyu çeperine sabitlenerek yerleştirilir. Yani her kuyu çimentolanır ama keşif yapılan petrolü gizlemek için değil.” 

Efeoğlu, işlenmesi ekonomik olarak fayda sağlamayacak kuyuların gerek görüldüğü takdirde tekrar açılabilecek şekilde yüzeysel olarak çimento ile kaplandığını belirtiyor: “Kontrol edilemeyen kuyu daha büyük felaketlere neden olabileceğinden amaç kuyudan gelişi durdurarak tehlikeyi savuşturmaktır. Eğer kuyudan, ekonomik miktarda bir petrol veya gaz gelişi olduğu tespit edilirse kuyunun civarında arama faaliyetlerine devam edilir. Uygun sondaj yeri bulunduğunda, yeraltındaki yüksek basınca uygun bir sondaj programı ile hedefe yeniden ulaşılır.” 

Necdet Pamir de çimento tapa yaparak kaplanan kuyuların, ekonomik koşullardaki değişiklikler öngörülerek yeniden açılabilecek şekilde kapatıldığını vurguluyor: &#;Petrolün varilinin ve dolar olduğu dönemler de görüldü. Diyelim ki bir kuyu açtığınızda o günkü koşullarda petrolün varili dolar. Bu durumda petrolü çıkarmak daha maliyetli. O zaman çimento tapayla girişini kapatırsınız ancak petrolün varili dolara geldiğinde basit bir sondaj işlemiyle yeniden açıp üretime başlayabilirsiniz.&#;

Petrol sektöründe uzun yıllar çalışan petrol jeoloğu Dr. Sezgin Aytuna, “beton kaplı kuyular” ifadesinin tamamıyla yanlış olduğunu belirtiyor: “Beton kelimesini kesinlikle kullanmayın, yanlış bir tabir. Açılan kuyudaki petrol o günkü fiyatlarda çıkarmaya değmez ise tapa çimento yapıyorsunuz. Yani 10 metre kalınlığında bir çimento dökülüyor en dibe ve bin metre aralıklarla. Çimento tapa uygulaması teknik veya ekonomik sebeplerle yapılabilir.”

“Petrolün bittiği yerde Türkiye&#;nin sınırları başlar&#;

Dünya petrol üreticisi ülkeler listesinde 58’inci sırada olan Türkiye’nin, güneydoğu komşuları aynı listede yukarı sıralarda yer alıyor. Irak (6.) ve İran (7.) başta olmak üzere petrol zengini komşularında bulunan geniş rezervlerin Türkiye’de bulunmaması hem soruları hem de komplo teorilerini beraberinde getiriyor.

Bu sorunun bilimsel ve tarihsel olmak üzere iç içe geçmiş iki cevabı var. Bilimsel cevap, Türkiye’nin jeolojik yapısının güneydoğusundaki komşularından farklı olması ile ilgili. TPAO Yurt Dışı Projeler Daire Başkan Yardımcısı Taylan Efeoğlu farkı şöyle özetliyor: “Gerçekten de tektonik olarak kıvrılmış ve kırılmış olan Güneydoğu Anadolu’da rezervuarlar parçalanmış. Zamanında petrol içeren yapıların daha genç yer hareketleri ile parçalanarak korunaksız hale gelen yapı odaları içerisindeki petrol kaçmıştır. Sonuç olarak petrol içeren yapılar parçalanarak hacimsel olarak daha küçük hale gelmiştir. Bu küçük yapılar aramacılığı daha riskli hale getirmektedir. Dolayısı ile bu rezervuarlar Türkiye’de hem hacim olarak küçük miktarda petrol içermekte hem de üretim maliyeti yüksek olmaktadır”. Bu saptama, Türkiye’nin sahip olduğu topraklarda işlenebilir petrol rezervinin, komşu ülkelere göre çok daha az miktarda olmasını açıklıyor.

Güneydoğu sınırlarının bu &#;petrol zengini” coğrafyayı, Türkiye topraklarının dışında bırakması ise tarihsel olaylara dayanıyor. Efeoğlu, 1. Dünya Savaşı&#;ndan sonra güneydoğu sınırının çizilmesinde İngiliz jeologların etkili olduğunu yazıyor. Dr. Sezgin Aytuna da yüzyıl başlarında İngiltere’nin, arkeolog adı altında jeologları Ortadoğu&#;da görevlendirdiğini, bu kişilerin de yüzey jeolojisi teknikleri ile rezervleri tahmin edebildiğini belirtti. Aytuna, Türkiye’nin güneydoğu sınırlarının çizilmesinde petrol kaynaklarının önemli bir etmen olduğunu söyledi.

Türkiye sınırlarının belirlenmesinde enerji kaynaklarının rol oynadığını eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel şöyle dile getirmişti: “Türkiye&#;nin sınırları, siyasetçilerden çok jeologlar tarafından çizilmiştir. Yani petrolün bittiği yerde Türkiye&#;nin sınırları başlar.&#;

Lozan Antlaşması&#;nın gizli maddeleri ve petrolün çıkarılmasını engelleyen “dış mihraklar”

Türkiye’de petrol üretiminin az miktarda olmasının arkasında “olağan şüpheli” olarak dış mihrakları işaret eden söylemler de var. Bu iddiaya göre, “Lozan Antlaşması’nın gizli maddeleri” kapsamında Türkiye’nin petrol başta olmak üzere çeşitli doğal kaynaklarından yararlanması yasak. Ekonomist Mahfi Eğilmez, bu iddiayı şöyle özetliyor: “Lozan Antlaşması yıl süreli yapılmıştır. Antlaşmaya ekli gizli maddelerde, Türkiye’nin bor ve petrol başta olmak üzere madenlerini çıkarması yasaklandığı için biz bunlardan yararlanamıyoruz. Antlaşmanın süresi yılında dolacak. Dolayısıyla ’ten itibaren madenlerimizi yer üstüne çıkarıp kullanarak ve ihraç ederek hızla gelişmiş ülke statüsüne geçeceğiz.”

Eğilmez, Lozan Antlaşması’nın yıllık bir bitiş tarihi olmadığı gibi Türkiye’nin de halihazırda maden çalışmaları yürütebildiğini gösteriyor ve yazısını, “Bu iddianın sadece bir şehir efsanesinden ibaret olduğunu kanıtlamış ve tarihin çöplüğüne atmış olduk” diyerek sonlandırıyor. 

Türkiye’de petrol &#; Dr. Sezgin Aytuna ile şehir efsaneleri, müjdeler ve gerçekler: &#;Petrol kuyularına beton dökülmesi söz konusu değil&#;

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası