hz üzeyir kabri nerede / Hz. Üzeyir (a.s.) – Adıyaman | Evliyalar.net - Evliya, Sahabe, Peygamber Kabirleri

Hz Üzeyir Kabri Nerede

hz üzeyir kabri nerede

Hz. Üzeyir'in kapısında 125 yıl

---------------------------------- manset -------------------------------------------

---------------------- manset ---------------------

Erbil'de bir Türkmen aile, Hz. Üzeyir (as)'a ait olduğu söylenen makamın kapısında tam 125 yıldır hizmet veriyor. Şehir merkezinde, Erbil Emniyet Müdürlüğü'ne beş dakikalık bir mesafedeki Arap Mahallesi'nde bulunan Hz. Üzeyir'in makamına dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler, adaklar kesip, dua ediyorlar ve dilek tutuyorlar. Daha önce nenelerinin, ardından annelerinin, bugün ise kendilerinin Hz. Üzeyir'in kapısında hizmet verdiklerini belirten Nihayet Said ve Naide Yunus kızkardeşler, "Böylece, hem hayır dua alıyoruz hem de geçimimizi sağlıyoruz" diyorlar. Daha önce Erbil Kalesi'ndeki bir mahallede yaşadıklarını ancak 104 yıldır Arap Mahalesi'nde oturduklarını belirten Nihayet ve Naide kardeşler, "Evimiz buraya çok yakın. Hükümet bize maaş veriyor. 125 yıldır, bu kapıda biz bekliyoruz" dediler.

Murad almak için dünyanın her yanından ziyaretçilerin geldiğini belirten Nihayet ve Naide kardeşler, "Hz. Üzeyir'in mezarının Azerbeycan'da olduğu da söyleniyor" şeklindeki hatırlatmamıza, "Evet, öyle de diyorlar. Ama, bizim bildiğimiz Hz. Üzeyir'in mezarının burası olduğu. Daha sonra mezarı buradan alıp Azerbaycan'a götürülmüş. Öyle diyorlar, ama hangisi doğru biz de bilmiyoruz" dediler. Hz. Üzeyir'in türbesinin bulunduğu bahçenin içinde ünlü alimlere ve bir dönem şehrin önde gelenlerine ait olduğu belirtilen çok sayıda mezar da bulunuyor. Türbenin hemen girişinde bulunan mezarın 400 yıl önce yaşamış olan Erbil'in önemli isimlerinden biri olan Muhammed Musraf Ağa'ya ait. Türbenin bahçesinde akşama doğru toplanan mahallenin kadınları, ziyaret yemeği dedikleri yemeklerden yiyip, ilahiler okuyorlar, dua ediyor ve adına 'murad' denilen dileklerde bulunuyorlar.

Hz. Üzeyir'in bir makamının da Erbil'de olduğunu kendisinden öğrendiğimiz Irak Türkmen Cephesi eski başkanı avukat Sanan Ahmet Ağa, Erbil'de yaşayan Türkmenlerin Hz. Üzeyir'in soyundan geldiğini söylüyor. Sanan Ahmet Ağa, bir dönem Erbil'de yaşayan ancak daha sonra İsrail'e göç eden Yahudilerin de evlerinde Türkçe konuştuklarını ve onların da soylarını Hz. Üzeyir'e dayandırdıklarını anlattı. Hz. Üzeyir (as)'ın Erbil'deki türbesinin yanı sıra, bir türbesinin Azerbaycan'da, birinin de Türkiye'de olduğu söyleniyor. Adıyaman'a bağlı Gerger ilçesinin Siver Köyü'nde bulunan ve ziyaretçilerin akınına uğrayan türbenin de Hz. Üzeyir'e ait olduğu ileri sürülüyor. Ancak, Hz. Üzeyir (as)'ın makamının kesin nerede olduğu tam olarak bilinmiyor.

Hazreti Üzeyir(as)'den her ne kadar peygamber diye söz edilse de, Hz. Üzeyir'in peygamber değil, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen salih kullardan olduğu belirtilir. İslam âlimlerine göre, peygamber olup olmadığına dair sahih bir bilgi yoktur. Tevrât'ı ezberleyerek yazdığı ve tahrif olmaktan kurtardığı söylenir. Bakara sûresinde ise ismi zikredilmeksizin öldürüldükten yüz sene sonra diriltilen kişinin Hz. Üzeyir olduğu belirtilir.

  • ----------------- imza------------------

    ----------------- imza------------------

  • Üzeyir Peygamber ziyaret yeri, Kâhta’dan Gerger’e giderken Nemrut Dağı yol ayrımını geçtikten hemen sonra yolun sağ tarafındadır. Adıyaman iline 77 km., Gerger ilçesine 35 km. uzaklıktaki Sutepe köyü Siver mezrası içinde, yol üzerindedir. Üzeyir Peygamber’in makamının bulunduğu bu yere bir cami yaptırılmıştır. Şeyh Hüseyin’in müşahedesiyle Üzeyir peygamberin makamı tespit edilip buraya türbe yapılır.

    Buraya genel olarak dua etmek için ve ziyaret amaçlı gelinir. Bu zatın aracılığıyla kurban veya adak adamanın uygun olmayacağı, ancak Allah’a yalvarıp, Allah için kurban adanabileceği bildirilmiştir. Hastaların şifa bulacağına inanıldığı için buraya da hastalar getirilmektedir. Dileklerini kağıtlara yazıp türbenin içine atan hastalar, perşembe gecesi burada yatmakta, cuma sabahı kalkıp gitmektedirler. Bu hastaların büyük çoğunluğunu genellikle ruhsal yönden hasta olanlar, cin çarpmış olanlar ve felçli olanlar oluşturmaktadır. İyileşirlerse gelip burada kurban kesip dağıtırlar,

    Üzeyir peygamberle ilgili olarak Bakara suresinin 259. ayetinin meali şöyledir. “Yahut evlerinin duvarları çatıları üzerine yıkılmış, ıssız bir kasabaya uğrayan kimsenin durumu gibi. Bu kişinin, “Allah, bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltecek?” demesi üzerine Allah onu yüzyıl ölü olarak tuttu, sonra diriltti. “Ne kadar kaldın” diye sordu. “Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldım” dedi. Allah “Hayır, yüzyıl kaldın. Anlamak için yiyeceğine içeceğine bak. Henüz değişmemiş; eşeğine bak, -seni insanlara bir işaret kılmamız için- ve kemikler bak, onları nasıl düzeltiyor ve üzerini etle kaplıyoruz” buyurdu. Artık o adam için durum açıkça ortaya çıkınca, “Biliyorum ki Allah kesinlikle her şeye kadirdir” dedi.

    Mealin tefsirinde, olayın geçtiği kasaba Beytülmakdis, buraya uğrayan şahıs ise bir rivayete göre Yeremya b. Hilkiya, bir başka rivayete göre ise Üzeyr b. Şerhiya’dır. M.Ö. 586’da Kudüs’ü işgal eden Buhtunnasr. Beytülmakdis’i tahrip eder, halkını da esir ederek Babil’e götürür. “Hezekial peygamber bu zalim hükümdarın, Hz. Musa’dan kalan kutsal emanetleri ve sandığı da alıp götürmesinden korkmuş, bunları Kudüs’te bir kuyuya atıp üzerine de bir alamet koymuştu. Esir olarak Babil’e gittikten sonra burada vahye dayalı bazı yazılar yazmıştı; bunlardan birinde konumuz olan ayette geçen olayın bir benzeri de vardır. Hezekiel 560 yılında vefat etmiş, Kudüs ise Üzeyir Aleyhisselam zamanında, 458’de yeniden imar edilmiştir. Aradan geçen zaman yaklaşık yüzyıldır. Anlaşılan vefatından yüzyıl sonra Allah Teala Hezekiel peygamberi diriltmiş, onu ölü kemiklere nasıl can verdiğini, bozulmamış yiyecek ve içeceğini, kendine iade ettiği eşeğini göstermiş ve bütün bunları (peygamberine lutfettiği mucizeleri), öncelikle orada bulunanlara, sonra da Kur’an’ın gelişine kadar vahiy yoluyla bu bilgiye ulaşan insanlara ibret kılmıştır. Bu ibret Allah Teala’nın insanları öldürdükten sonra tekrar diriltmeye kadir olduğunu göstermektedir ve ahret inancının bir delilidir.”

    Kaynak ; Adıyaman Evliyaları , Abdulhalim Durma

    Geçtiğimiz günlerde kapağı kopan Dicle Barajı'nda su seviyesinin azalmasıyla Hazreti Elyesa'nın eskiden medfun olduğu ve Nebi Harut Peygamberin kabrinin bulunduğu alan gün yüzüne çıktı. Hazreti Zülkifl Peygamberin eski kabri ise hâlâ suyun altında.

    Diyarbakır'ın Eğil ilçesine bağlı Selman Mahallesi'nde sulama, içme suyu ve enerji amaçlı inşa edilen ve 18 yıldır işletilen Dicle HES Barajı'nın rezervuarında son günlerde mevsim normallerinin üzerinde etkili olan yağışlar nedeniyle su seviyesi hızla yükselmişti.

    Yükselen su seviyesini kontrol altına almak amacıyla 3 adet olan baraj dolusavak kapaklarından birinin açılması çalışması esnasında radyal kapak, kazaen yerinden koptu. Bunun sonucunda saniyede bin 600 metreküp su, bu kapaktan doğal nehir yatağına doğru boşalmaya başlamıştı.

    Barajda su seviyesinin yaklaşık 5 metre azalmasıyla Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen Hazreti Elyesa Peygamberin eskiden medfun bulunduğu ve Nebi Harut Peygamberin kabrinin de bulunduğu alan gün yüzüne çıktı. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen Hazreti Zülkifl Peygamberin eski kabri ise daha derinlerde olduğu için gün yüzüne çıkmadı.

    Ayrıca suyun çekilmesiyle beraber, eskiden köy olan alan da gün yüzüne çıktı. Köy camisinin ise kubbesi göründü. Alanda kimi mezarlıklar sağlam dururken birçok mezarın da çöktüğü görülüyor. Yıkılan evlerin harabelerinin de ortaya çıktığı alanda; harabeler, türbe ve mezarlıklarda yoğun bir şekilde midye kabuğunun yapıştığı görülüyor. Eskiden köyde yaşayanlar ise köylerinde medrese ve köprünün de olduğunu fakat şu an su altında olduğunu ifade ettiler.

    Nebi Harut Peygamberin kabrinin Dicle Barajı'nın altında kaldığı biliniyorken Tekya Mahallesi (köyü) sakinleri, Hazreti Elyasa, Hazreti Zülkifl, Nebi Hürmüz ve Nebi Zennun peygamberlerin naaşlarının taşınamadığını ve halen burada medfun bulunduğunu iddia ediyor.

    "25 yaşıma kadar bu köyde yaşadım"

    Çıkan yerleşim yerinde eskiden kaldıklarını belirten Tekya Mahallesi sakinlerinden Cumali Kılıç, "25 yaşıma kadar bu köyde yaşadım. Köye baraj 96'da geldi. 96'da geldiği zaman biz taşındık. Maddi gücü olanlar Diyarbakır'a taşındı, olmayalar Eğil'de kaldı. Suyun derinliği 65-70 metre arası. Şuraya kadar evler var. Bundan sonrası uçurum. Uçurum derken 80-90 metre altında küçük bir nehir geçiyordu. Her iki tarafında bahçeler vardı. 10 metrede bir kaynak suyu vardı." dedi.

    "Biz çıkarmadıklarına inanıyoruz"

    Hazreti Elyesa peygamberin mekanının burada olduğunu belirten Kılıç, "Çıkartmaya geldikleri zaman biz gördük. Daha o zaman biz buradaydık. Nasıl çıkardılar biz görmedik ama biz çıkarmadıklarına inanıyoruz. Arkasındaki de Yunus (Zünnun) peygamberin mekânı. Nebi Harun tam karşıda. Zülkifl peygamberin mekânı da var. O da bayağı aşağıda, suyun altında kaldı. Tabi onu da o zaman çıkardılar." şeklinde konuştu.

    "Köy ismini medreseden alıyor"

    Köyün yapısı hakkında bilgiler paylaşan Kılıç, şunları söyledi: "Karşıdaki de kral kızı mezarıdır. Şu an suyun seviyesi çok az düşmüş. Baraj kapağı arızalanması sonucu suyun seviyesi şu yukarılardaydı. Köy tamamen görünmüyordu. Köy sonradan çıktı. Baraj kapağı arızalandığı zaman köy çıktı. Asma köprü vardı. Onu devlet yapmıştı. Çadırların göründüğü yerde su ile çalışan değirmen vardı. Burada bir tane kaldı. Onun 200 metre ilerisinde bir tane daha vardı. O da kaldı. Bu da Asur kalesinden kalan eğil kalesi. Karşıda görünen basamakların bir o kadarı da suyun altında kaldı. Altta giriş vardı. Tüneldi, görünmüyordu, sonradan yıkılmış. Bu kral kızı mezarı. Buranın kral kızı mezarı olduğunu söylüyorlar. Köy 25 haneydi. 1996 da köy nüfusu 60-70 idi. Köyün ismi Tekya'dır. İsmini medreseden alıyor."

    Kılıç, son olarak buranın tanıtımının yapılması gerektiğin dile getirdi.

    Ilgın Mahallesi (köyü) sakinlerinden Zülküf Durgunsu ise " Bu köy Tekya köyüdür. Adını buradaki tekkeden yani medreseden alır. Bu camidir, bu da medresedir. Zamanında buradan geliyorduk. Bu köyün içinden yürüyerek geçip Diyarbakır'a gidiyorduk. Sabah akşam gidip geliyorduk. Daha sonra baraj yapıldı. Baraj yapılınca Peygamberlerin kabirleri su altında kalıyordu. Onun için Nebi Harun ve Zülkifl Peygamberlerin kabirlerini yeni yerine nakledildi. Ardından barajda su tutulmaya başlandı ve buraları su altında kaldı. Yolumuz da kapandı. Bir tane feribot geldi. Feribotla karşıdan karşıya geçmek sıkıntılı olduğu için böyle halen perişan durumdayız. Karşıdan buraya geliyoruz. Tekne geldiği zaman tekneyle tekrar karşıya geçiyoruz. Tekne gelmeyince de burada kalıyoruz." dedi.

    "Eskiden burada köprü vardı şu anda suyun altında kalmış"

    "Eskiden burada köprü vardı şu anda suyun altında kalmış." diyen Durgunsu, "Hatırladığım kadarıyla bu köy 30 haneydi. Bu mezarlık da köyün mezarlığıydı. Eskiden akrabalarımız falan burada vardı. Baraj yapımından sonra Eğil'e ve başka yerlere taşınmışlar. Bu medrese eskiden eğitim vardı, fakat biz görmedik bizden önce idi. Ayrıca burada Tekke de vardı. Elyesa Peygamberin mezarı buradaydı, Zülkifl Peygamberinki ise aşağıdaydı. Nebi Harun'un mezarı ise yukarıdaki tepedeydi. Her ikisinin de mezarını buradan kaldırıp Nebi Harun'un mezarının bulunduğu tepeye götürdüler. Burada ikinci seferdir su seviyesi bu şekilde düşüyor. Ergani'nin su şebekesi çalışmaları için baraj kapakları açılmıştı, bundan dolayı su seviyesi medresenin hizasına kadar düşmüştü." ifadelerini kullandı.

    Peygamberler şehri Eğil

    Peygamberler şehri olarak bilinen Eğil'de, Kur'an-ı Kerim'de isimleri geçen Hazreti Zülkifl ile Hazreti Elyesa Peygamberler dahil Hazreti Enüş, Nebi Harun, Nebi Ömer, Nebi Hallak, Nebi Zennun, Nebi Harut, Nebi Danyal ve Nebi Hürmüz olmak üzere 10 peygamberin medfun olduğuna inanılıyor. Diyarbakır'ın en önemli kültür ve turizm merkezlerinden biri olan Eğil, tarihte birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı inançların bir arada yaşamış olduğu önemli bir ilçe. Antik bir kent olan ilçe, Asurlulardan kalma kale ve birçok antik mağara, kral kızı resimlerine ev sahipliği yapan bir ilçedir.

    Eğil Kalesi

    Eğil sınırları içerisinde savunma amaçlı yapılan kalelerden en önemlisi Eğil Kalesi'dir. Tarihi kaynaklarda kalenin Asurlular tarafından yapıldığı anlatılmaktadır. Kale, doğal bir kayalık zemin üzerine oturtulmuş ve üç tarafı derin vadilerle çevrili olup, öteki tarafı da oyularak, stratejisi önemli bir yapıya kavuşturulmuştur. Asurlular döneminde muhtemelen sadece iç kale olarak yapılan esere, daha sonraki dönemlerde dış kale de ilave edilmiştir. Kale, sur duvarları ve burçlarla güçlendirilmiş olup, dış sur vadinin hemen yanı başında başlamakta ve güney yamacı boyunca devam etmektedir.

    Kalenin, kuzeyindeki sarp kayalık alanın yüzeyinde, kayalığın düzeltilmesiyle elde edilmiş dikdörtgen panoda Asur kral kabartması ile günümüzde okunamayacak kadar silikleşmiş çivi yazılı kitabe dikkati çekmektedir. Kabartmanın Asur Kralı III. Salmanassar'a (M.Ö. 859–824) ait olduğu kabul edilmektedir.

    Eğil Kalesi'nde ana kayanın oyulmasıyla elde edilmiş tüneller tespit edilmiştir. Kral mezarlarının hemen üst tarafından başlayıp Dicle Nehri'ne inen tünel 177 basamaktan oluşmaktadır. Meydana gelen çökme ve dökülmeler nedeniyle tünelin varlığı dışarıdan açıkça görülmektedir.

    Kale hakkında açıklayıcı bilgilere ve tanımlayıcı görüntülere, ilk olarak Bitlisli Şerefhan'ın Şerefname adlı eserinde rastlanılmaktadır. Şerefname'de Eğil Kalesi; "Eğik bir kemer üzerine kurulmuş sağlam bir kaledir ve o kadar yüksektir ki, ona bakan herkese korku ve vehim hâkim olur. Allah'ın evliyalarından biri oradan geçerken o kemere işaret edip 'Eğil!' demiş; bunun üzerine kemer Allah'ın izniyle eğilmiş ve eğik bir durum almıştır." şeklinde anlatılmaktadır.

    Amini kalesi: Kale ilçe merkezine 4-5 km. uzaklıkta Dicle Nehrinin iki kolunun birleştiği noktada yüksekçe bir kayanın üzerinde inşa edilmiş bir kaledir.  

    Kral mezarları

    Kalenin kuzeydoğusunda, Dicle Baraj Gölü'nün kıyısında bulunan kral mezarları ana kaya oyularak, kümbete benzer şekilde biçimlendirilmiştir. Mezarların iç mekânları ise oda şeklinde düzenlenmiş olup, kuzey iç kısmında çizgi şeklinde kral figürü bulunmaktadır. Mevcut bilgilerden Kral mezarlarının Asur krallarına ait olduğu anlaşılmaktadır. Tarihi kaynaklarda bu mezarların M.S.502 yılında İran Sasani Hükümdarı II. Şapur tarafından yağmalandığını yazmaktadır. Bu yağmalamaya rağmen kral mezarları zamana karşı koyarak günümüze kadar gelebilmiştir.

    Kaya mezarları

    Eğil Kalesinin güneydoğu tarafında, Amini kalesinin üzerinde, Konak Köyü ve Balaban Köyü'nde kaya mezarları bulunmaktadır. Bizanslılar döneminde inşa edildikleri tahmin edilen kaya mezarları doğal kayalığın oyulması suretiyle inşa edilmişlerdir. İç kısımları oda şeklinde tek mekandan ibarettir.

    Dicle HES Barajı ve peygamberler türbelerinin taşınması

    Dicle Barajı ve Hidroelektrik Santrali (Dicle HES Barajı), Diyarbakır şehri hudutları içerisinde Diyarbakır'a 50 kilometre uzaklıkta, Maden ve Dibni çaylarının birleşerek Dicle Nehri'ni meydana getirdiği mevkiden 800 metre uzaklıkta ve Kralkızı Barajı aksının 22 kilometre mansabında bulunmakta. Proje çalışmalarına ise 1986 senesinde başlandı.

    Zülkifl ile Elyesa peygamberlerin medfun olduğu mezarlar, baraj yapılması çalışmaları nedeniyle sular altında kalma riski ile karşı karşıya kaldı.

    Zülkifl ile Elyesa peygamberlerin türbeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü iş birliği ile 13-16 Eylül 1995 tarihleri arasında Nebî Harun Tepesi'nde yaptırılan türbeye nakledildi.

    Nakil için 9 kişiden oluşan bir heyet oluşturuldu. Bu heyette Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, müftülük memuru Burhanettin İncedursun, eski medrese hocası Molla Ömer Kalkan, eski medrese hocası İmam Sadullah Kızılay, Kaymakamlık V.H.K.İ Mahmut Laçin ve üç işçi bulunmaktaydı. Önce Hazreti Elyesa'nın kabrinin taşınmasına başlanmış ve bu faaliyet 2 gün sürmüş. Sonra Hazreti Zülkifl'in kabrine ulaşıldı ve taşındı.

    Heyette bulunanlar ittifak halinde her iki naaşın ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini, daha dün vefat etmiş gibi taze olduğunu aktarmışlar.

    "Bir insanın uykudaki hali gibiydi"

    Hem Zülkifl (as) hem de Elyesa (as) kabirlerinin taşınma sırasında görevli bulunan Molla Ömer Kalkan'ın şunları anlattığı belirtiliyor:

    "Her iki naaşı da bizzat gördüm. Naaşlar yeni ölmüş insan cesedi gibiydi. Canlı bir insanın yatmış hali, uykudaki hali gibiydi. Nasıl ki yatarsınız sadece hareketsiz olursunuz işte aynen öyleydi. Canlı bir insan gibiydi vücut yapıları. Ellerine, beline, ayaklarına uyluklarına ellerimle dokumdum. Her tarafı sağlamdı. Onlara duyduğumuz hürmetten ve mahcubiyetimden dolayı yüzlerini açıp bakamadım. Hazreti Zülkifl’ün saçını gördüm, hemen kapattım. Saçı kara değildi, hepsi ak da değildi. İkisinin arasıydı. Kefenlerinde leke bile yoktu. Tertemiz, bembeyazdı."

    Hazreti Elyesa Aleyhisselam

    Asıl adı Elyesa Bin Uhtub Bin Acuz olan Hazreti Elyesa Aleyhisselam'ın 1898 tarihli Diyarbakır Salnâmeleri'nde Eğil'de medfun olduğu ifade edilmektedir. Hazreti Elyesa'nın, Hazreti İlyas Aleyhisselam devrinde yaşadığı ve Hazreti İlyas gibi, Hazreti Musa'ya vahyedilen dinin, emir ve yasaklarını insanlara bildirdiği bilinmektedir. Hazreti Elyesa Aleyhisselam Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 Peygamberden biri olup En'âm Suresi 86'ncı ayette ve Sa'd Suresi 48'inci ayette ismi zikredilmektedir.

    Hazreti Elyesa Aleyhisselamın kabri Dicle Baraj Gölü havzasında kalacağı için Hazreti Zülkifl'in kabri ile birlikte, Eğil Kaymakamlığınca oluşturulan komisyon tarafından 13–16 Eylül 1995 tarihleri arasında, Nebî Harun Tepesi'nde yaptırılan türbeye nakledilmiştir. Bu türbe "Elyesa Peygamber Camii, Zaviye ve Türbesi" adıyla ve 21.06.02/02 envanter numarası ile "Türkiye Kültür Mirasları" arasında kayıtlıdır.

    Hazreti Zülkifl Aleyhisselam

    Hazreti Zülkifl Aleyhisselam'ın Hazreti Eyyüp Aleyhisselam'ın oğlu olduğu yönünde bilgiler bulunmakla birlikte, Elyesa Peygamber'in amcası oğlu olduğu yönündeki bilgiler yoğunluktadır. Kendisine peygamberlik vazifesi verilen Hazreti Zülkifl Aleyhisselam, Musa peygambere vahyedilen dinin, emir ve yasaklarını insanlara bildirmiştir. Hazreti Zülkifl'in, Hazreti Elyesa'dan sonra peygamberlik vazifesi ile görevlendirildiği ve asıl adı Bişr olmasına rağmen, Hazreti Elyesa'ya kefil olduğu için 'kefil' olan anlamına gelen Zülkifl adını aldığı rivayet edilmektedir. Hazreti Zülkifl Aleyhisselam, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden biri olup, Enbiya Suresi 85'inci ayette ve Sa'd Suresi 48'inci ayette ismi zikredilmektedir.

    Nebi Harun Aleyhisselam

    M.Ö. 1000-900 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Nebi Harun'un asıl ismi Asaf bin Behriyan'dır. Hazreti Süleyman'ın katibi ve Belkıs'ın tahtını "göz açıp kapatıncaya kadar" getiren olduğu rivayet edilir. (Neml Suresi:40) M.Ö. 971 yılında Hazreti Süleyman, hükümdarlığı sırasında fetih ve dinin yayılması için Nebi Harun'u orduların başına komutan atamıştır. O da akrabası olan Nebi Ömer ile beraberEğil bölgesine fethe gelerek burayı fethetmiştir. Eğil'de yaşamaya devam eden Nebi Harun, burada vefat etmiştir. Kabri, Eğil ilçesinin güneydoğusunda adı ile anılan Nebi Harun Türbesi'ndedir. Kabri türbenin girişindeki ilk sandukadadır. "Nebi (Peygamber) Harun Türbesi" 21.06.01/02 envanter numarası ile "Türkiye Kültür Mirasları" arasında kayıtlıdır.

    Nebi Hallak Aleyhisselam

    M.Ö. 100 yıllarında yaşadığı tahmin edilen Hazreti Nebi Hallak, Hazreti Zekeriya'nın akrabası olduğu, irşad için Diyarbakır bölgesine geldiği rivayet edilmektedir. 1316/1898, 1321/1903 ve 1323/1905 tarihli Diyarbakır Salnamelerinde, Nebi Hallak'ın peygamber olduğu ve kabrinin Eğil'de olduğu belirtilir. Kabri, Eğil'in girişinde ilçeye bir kilometre mesafedeki Nebi Hallak Mezarlığının içindedir.

    Nebi Harut Aleyhisselam

    1316/198, 1321/1903 ve 1323/1905 tarihli Diyarbakır Salnamelerinde Nebi Harut'un peygamber olduğu ve kabrinin Eğil'de olduğu belirtilir. Nebi Harut'un kabri, Eğil'in 4 kilometre dışında bulunan Haciyan Mahallesinde nehir kenarında Nebi Zülkifl'in eski  kabrinin yanında bulunmakta olup baraj yapımından sonra Dicle Barajının altında kalmıştır.

    Nebi Zünnun (Hazreti Yunus) Aleyhisselam

    M.Ö. 900-800 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Bazı rivayetlerde bu peygamberin Hazreti Yunus olabileceği rivayet edilmektedir. Kur'an- Kerim'de Hazreti Yunus'un adı Zünnun olarak geçer. (Enbiya Suresi:87) Hazreti Yunus M.Ö. 850 yıllarında Asur Devleti'nin başkenti Ninova'da (Musul) yaşamıştır. Hazreti Yunus, iman getirmeyen halkına darılarak Ninova'yı terk ederek Diyarbakır'a gelmiş ve burada 7 yıl kalmıştır. Hazreti Zünnun'un kabri, Eğil'in Çapan Mahallesinde bulunan mahalle mezarlığındadır.

    Nebi Ömer Aleyhisselam

    Akrabası olan Nebi Harun ile beraber Eğil bölgesini fethe gelerek burayı fethetmişlerdir. Eğil'de yaşayan Nebi Ömer, burada vefat etmiştir. Kabri, Eğil ilçesinin güneydoğusunda 2 kilometre mesafede bulunan Nebi Harun Türbesindedir.

    Nebi Hürmüz Aleyhisselam

    Hazreti Elyasa peygamberin kardeşinin oğludur. Eğil Tekya Mahallesinde üstü açık bir mezarda medfundur.

    Nebi Danyal Aleyhisselam

    Babil Kralı Bahtunnasar'ın zulmünden kaçarak Kudüs'ten Eğil'e dört oğlu ile hicret eden Hazreti Zülkifl peygamberin oğulları Danyal, Üzeyir, Mişael ve Hamanya'dır. Danyal Peygamberin kabri, Eğil ilçesi emniyet binasının arka bahçesindedir. Önceleri kabrin üzerinde kubbe varken, sonraları yıkılmıştır. 

    Zülkarneyn kimin soyundan?

    İçindekiler:

    1. Zülkarneyn kimin soyundan?
    2. Zülkarneyn in mezarı nerede?
    3. Hz Zülkarneyn kaç sene yaşadı?
    4. Hz Zülkarneyn in kissasi hangi surede anlatilir?
    5. Zülküf peygamber Kabri nerede?
    6. Hz Zülkifl kimin oğlu?
    7. Zülkifl as kimin oğlu?
    8. Hz Üzeyir kuranda geçiyor mu?
    9. Hz Zülkifl Kur'an'da geçiyor mu?
    10. Yecüc Mecüc nasıl ortaya çıkacak?

    Zülkarneyn kimin soyundan?

    Bazı yorumcuların iddiasi O'nun Muhammed'in kendisi olduğu şeklindedir. Bazı araştırmacılara göre ZülkarneynMusa'dır. Ayrıca Kur'an'ın Kehf Suresi'nin Orhun Yazıtları ile olan bazı benzerliklerine dayanarak Zülkarneyn'in Bilge Kağan veya antik çağda yaşamış bir başka Türk komutan veya Oğuz Han olduğu da düşünülür.

    Zülkarneyn in mezarı nerede?

    Zülküf Peygamber'in kabri, Bitlis'in Zeydan Mahallesi'ndeki Mircatlı Mezarlığı'nda bulundu.

    Hz Zülkarneyn kaç sene yaşadı?

    Zülkarneyn'in nebi olup olmadığı hususu tam olarak bilinmemekle birlikte pek çok alime göre kendisi peygamberdir. Hz. İbrahim ve Hz. Hızır ile aynı dönemde bir başka deyişle M.Ö 2000- 2200 yılları arasında yaşadığı belirtilmektedir.

    Hz Zülkarneyn in kissasi hangi surede anlatilir?

    Kur'an-ı Kerim'in Kehf Suresi83. ve 110. ayetleri arasında geniş bir şekilde Hz. Zülkarneyn'den bahsedilmektedir. Bu ayetlerden bir kısmı aşağıdaki gibi listelenebilmektedir. Kehf Suresi, 83. Ayet: Sana Zülkarneynhakkında soru soruyorlar.

    Zülküf peygamber Kabri nerede?

    Hz. Zülkifl, Türk insanınca Salih amelli, adaletli, bol ibadet eden ve asla sinirlenmeyen bir peygamberolarak bilinir. Hz. Zülkifl'in türbesinin Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde olduğu kabul edilir.

    Hz Zülkifl kimin oğlu?

    Yahudiler O'nun, İsrailoğullarının esâreti sırasında peygamber tayin edilen ve vazifesini Habur Irmağı yakınlarında bir bölgede yapan Hereksel olduğunu iddia etmişlerdir. Âlimlerin bir kısmı da onun Eyyub Peygamber'in kendisinden sonra peygamber olan Bişr adındaki oğluolduğunu söylemişlerdir.

    Zülkifl as kimin oğlu?

    Job in Islam EyüpOriyan Zülkifl/Ebeveynleri

    Hz Üzeyir kuranda geçiyor mu?

    İsrail oğullarına göre meşhur bir Peygamber olan Üzeyr(a.s)'in adi Kur'an-i Kerim'de geçmektedir. Fakat İslâm'a göre onun peygamber olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır. ... Üzeyr(a.s), Harun Peygamber'in neslinden gelmektedir (es-Sa'lebî, el-Arais, Misir, 1951, 344).

    Hz Zülkifl Kur'an'da geçiyor mu?

    Hz. Zülkifl, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerden biridir. Peygamberin adı Sad ve Enbiya surelerinde geçmektedir.

    Yecüc Mecüc nasıl ortaya çıkacak?

    Bu kavmin çıkışı Mehdi 'nin çıkışından ve İsa Mesih'in sahte mesih Deccal'i öldürmesinden sonra gerçekleşecektir. Yecücve Mecüc, Allah'ın kendilerine musallat edeceği bir tür ile helak edileceklerdir. Yecüc Mecücöylesine kalabalık bir topluluktur ki ırmakların ve göllerin suyunu içerek tüketebilirler.

    nest...

    oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır