kuran da geçen peygamberlerin ismi / Kur'an'ı Kerim'de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir? Sırasıyla Peygamberler…

Kuran Da Geçen Peygamberlerin Ismi

kuran da geçen peygamberlerin ismi

kaynağı değiştir]

Ulu'l-azm peygamberler, İslam'ın kutsal kitabı olan Kur'an'da Ahkaf Suresi'nin ayetinde yer alan, hayatı türlü zorluklarla ve çilelerle geçen peygamberler için kullanılmış özel bir ifadedir. Sözlükte "sabırlı, gayretli ve kararlı kimseler" demektir.[6]

Ahzâb Suresi'nin 7, Ahkaf Suresi'nin 35 ve Şûrâ Suresi'nin ayetlerinden yola çıkan İslam âlimleri, ulu'l-azm peygamberlerin ilgili ayetlerde ismi geçen Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed peygamberler olduğuna karar vermişlerdir.

Kur'an'da adı geçen peygamberler[değiştir

Kuran'ı Kerim'de geçen 25 Peygamberin isimleri nelerdir? Tüm peygamberlerin isimleri! Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) isimleri nelerdir?

Kur'an-ı Kerim'de toplamda 25 peygamberin ismi geçmektedir. Kaynaklara göre toplamda yaklaşık peygamber bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre ise toplam peygamber sayısı bindir. Peki, Kuran'ı Kerim'de geçen 25 Peygamberin isimleri nelerdir? Tüm peygamberlerin isimleri! Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) isimleri ve anlamları nelerdir? Peygamber Efendimizin kaç ismi var? Peygamberimizin tüm isimleri nelerdir?

Hadis-i Şeriflere göre toplamda bin peygamber gönderilmiştir. Bazı kaynaklara göre ise bin peygamber gönderilmiştir. Fakat Hadisi Şeriflerde en çok geçen kaynaklara göre toplamda bin peygamber vardır. bin peygamberin tamamının ismi Kur'an-ı Kerim'de geçmemektedir. Kur'an'da toplamda 25 peygamberin ismi geçiyor. Gündem haberler için bizi takip edin. monash.pw gündemin sıcak konularını sizler için derliyor.

Kur'an'ı Kerim'de ismi geçen toplamda 25 peygamber vardır. Bu peygamberler, Âdem (a.s.), İdrîs (a.s.), Nûh (a.s.), Hûd (a.s.), Sâlih (a.s.), Lût (a.s.), İbrâhim (a.s.), İsmâil (a.s.), İshâk (a.s.), Ya'kub (a.s.), Yûsuf (a.s.), Şuayb (a.s.), Hârûn (a.s.), Mûsâ (a.s.), Dâvûd (a.s.), Süleymân (a.s.), Eyyûb (a.s.), Zülkifl (a.s.), Yûnus (a.s.), İlyâs (a.s.), Elyesa (a.s.), Zekeriyyâ (a.s.), Yahyâ (a.s.), Îsâ (a.s.) ve Hz. Muhammed (S.A.V.)'dir. monash.pw haberini okuyorsunuz. Haber kaldığı yerden devam ediyor.

Kur'an-ı Kerim'de toplamda 25 peygamberin ismi geçmektedir. Kuran'da geçen 25 peygamberin adları şu şekilde:

  1. - Hz. Adem (A.s.)
  2. - Hz. İdris (A.s.)
  3. - Hz. Nuh (a.s.)
  4. - Hz. Hûd (A.s.)
  5. - Hz. Salih (A.s.)
  6. - Hz. İbrahim (A.s.)
  7. - Hz. İsmail (A.s.)
  8. - Hz. Lût (A.s.)
  9. - Hz. İshak (A.s.)
  10. - Hz. Yakûb (A.s.)
  11. - Hz. Yusuf (A.s.)
  12. - Hz. Eyyûb (A.s.)
  13. - Hz. Şuayb (A.s.)
  14. - Hz. Musa (A.s.)
  15. - Hz. Harun (A.s.)
  16. - Hz. Davut (A.s.)
  17. - Hz. Süleyman (A.s.)
  18. - Hz. Zülkifl (A.s.)
  19. - Hz. İlyas (A.s.)
  20. - Hz. El- Yesâ (A.s.)
  21. - Hz. Yunus (A.s.)
  22. - Hz. Zekeriya (A.s.)
  23. - Hz. Yahya (A.s.)
  24. - Hz. İsa (A.s.)
  25. - Hz. Muhammed (S.A.V.)

Kuran'ı Kerim'de adı geçen peygamberlerin isimleri bu şekildedir. Bu isimlere ek olarak Kur'an'da ismi geçen fakat peygamber mi yoksa veli olup olmadıkları hakkında kesin bilgi bulunmayan 3 isim şu şekildedir:

  • - Hz. Üzeyir
  • - Hz. Lokman
  • - Hz. Zülkarneyn

Kuran'ı Kerim'de geçen 25 Peygamberin isimleri nelerdir? Tüm peygamberlerin isimleri! Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) isimleri nelerdir?

Kur'an, ilk peygamber Hz. Âdem'den (a.s.) son peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.s.) kadar pek çok peygamberin gelip geçtiğini ve her kavme Allah'ın peygamber gönderdiğini bize haber vermektedir. Hicr Sûresinin ayetinde "Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber gönderdik." Nahl Suresi'nin ayetinde "Andolsun biz, her ümmete, "Allah'a kulluk edin, tağuttan kaçının" diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün." buyrulmaktadır. Bu ayetler tarihî süreç içerisinde Yüce Allah'ın insan topluluklarını peygambersiz bırakmadığını gösterir. Mü'min Sûresi ayetinde de "Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var." buyurulmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'in İsra Sûresi'nin ayetinde "Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edici değiliz." buyurulmaktadır. Bu ayetten de anlaşılan Allah bütün kavimlere, bütün topluluklara peygamberler göndermiştir. Ancak bunlardan sadece 25 tanesinin ismi Kur'an-ı Kerim'de zikredilmiştir. Hadislerde gönderilen peygamberlerin sayısının olduğunun haber verilmesinden (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, ) hareketle insan topluluklarının bulunduğu her bölgeye Allah'ın peygamber gönderdiği; ancak bunların hepsinin ismini Kur'an'da, Tevrat ve İncil'de zikretmediği hükmüne ulaşılabilir. Zira Kur'an'da kendilerine peygamber gelmemiş hiçbir topluluk ve ümmet bulunmadığı açıkça beyan edilmiştir ( Fatır 35/24; en-Nahl 16/63;Yunus 10/47)

Hz. Muhammed (S.A.V.)'in en bilinen 4 ismi Muhammed, Mustafa, Ahmed, Mahmud'dur. Bu isimlerin anlamları şu şekildedir:

  • - Muhammed: Övülmüş
  • - Mustafa: Seçilmiş
  • - Ahmed: En çok övülen
  • - Mahmud: Övülmeye değer, övülmüş

Buna ek olarak peygamber efendimizin toplamda yaklaşık tane isminin olduğu rivayet edilmiştir.

İslam alimleri ulü'l-azm peygamberlerinin 5 peygamber olduğunu ve Hz. Nuh (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Musa (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Muhammed (S.A.V.) olduğunu söylemişlerdir.

Ülü'l-azm Peygamberleri:

- Hz. Nuh (a.s.)

- Hz. İbrahim (a.s.)

- Hz. Musa (a.s.)

- Hz. İsa (a.s.)

- Hz. Muhammed (S.A.V.)

Sözlükte "sabırlı, gayretli ve kararlı kimseler" demektir. Bu tabir Kur'an'da, Resûl-i Ekrem'e peygamberlerden azimli ve kararlı olanların sabredişi gibi sabretmesinin emredildiği bir âyette geçmektedir (el-Ahkaf 46/35). Ahzâb sûresinde (33/7) peygamberlerden ağır taahhüt (mîsâk) alındığı belirtildikten sonra onlardan özellikle Hz. Muhammed, Nûh, İbrâhim, Mûsâ ve Îsâ'nın zikredilmesine dayanan âlimler, ülü'l-azm peygamberlerin bunlardan ibaret olduğunu söylemiştir. Mâtürîdî'nin de vurguladığı gibi (Te?vîlâtü'l-?ur?ân, XI, ) Şûrâ sûresinde geçen ve söz konusu beş peygambere aynı dinin verildiğini bildiren âyet de (42/13) bu görüşü desteklemektedir. Öte yandan diğer bazı âyetlerde Resûlullah'a hitap edilerek kendisine olduğu gibi Nûh'a ve ondan sonra gelen nebîlere de vahiy gönderildiği bildirilmekte ve bazı isimler sayılmaktadır (en-Nisâ 4/). Ancak burada mutlak mânada vahiy ve nübüvvet görevine işaret edilmekte, kemiyet ve keyfiyet bakımından herhangi bir açıklama yapılmamaktadır.

Ülü'l-azm peygamberlere hitap eden âyetlerde dikkati çeken üç kavram yer almaktadır: Sabır, azim ve mîsâk. "Sıkıntıya, belâ ve güçlüklere karşı direnip bunların ortadan kalkacağına inanmak" anlamındaki sabırla "dayanıklı ve kararlı olmak" mânasındaki azim birbirinden ayrılmayan iki kavram durumundadır. Nitekim bazı âyetlerde sabırla azim birleştirilerek mânalandırılmıştır (Âl-i İmrân 3/; Lokmân 31/17; eş-Şûrâ 42/43). Mîsâk ise "ağır taahhüt, kuvvetli antlaşma" demektir. Yukarıda isimleri sayılan peygamberler Kur'an'da bu üç kavramın çerçevesinde zikredilmiştir. Ancak bu durum diğer peygamberlerden sabır ve azmi nefyetmez. Kur'ân-ı Kerîm'de son peygamberle ümmetine sabır ve azim tavsiye edilirken geçmiş dönemlerdeki nebîlerin ve ümmetlerinin karşılaştıkları sıkıntılara temas edilir (el-Bakara 2/). Sabır Kur'an'da yirmi civarındaki âyette Resûlullah'a, ayrıca diğer peygamberlere nisbet edilirken (M. F. Abdülbâki, el-Mu?cem, "?br" md.) Hz. Âdem'de azmin, Yûnus'ta sabrın eksik olduğu belirtilir (Tâhâ 20/; el-Kalem 68/48). Bu durumda bazı âlimlerin ülü'l-azmin bütün peygamberleri kapsadığı biçimindeki yorumları isabetli görünmemektedir.

İmam Mâtürîdî ülü'l-azm vasfını taşıyan peygamberlerin özelliklerini ve görevlerini şu şekilde özetlemiştir: İlâhî mesajın tamamını -ölümleri pahasına da olsa- en güçlü ve en zalim insanlara tebliğ etmek, hitap ettikleri kimselerin eziyetlerine katlanıp görevlerini terketmemek ve onların arasından ayrılmamak, kavimlerine bedduada bulunmamak, mâruz kalabilecekleri sıkıntılara ve musibetlere sabretmek, dinî görev ve ibadetlerini tam mânasıyla yerine getirmek, nefsânî arzularına boyun eğmemek. Mâtürîdî bu altı hususun son üçüyle bütün müslümanların da mükellef tutulduğunu belirtmiştir (Te?vîlâtü'l-?ur?ân, XIII, ). Ahzâb sûresinde (33/7) isimleri zikredilen ülü'l-azm peygamberlerden Hz. Mûsâ, Îsâ ve Hz. Muhammed semavî dinlerin dayandığı vahiylerin tebliğcileridir ve mensupları halen mevcuttur. Hz. İbrâhim semavî dinlerin temel ilkesini oluşturan tevhid esasının, dolayısıyla Hanîf inancının ortak peygamberidir. Babası ve kavmi tarafından reddedilen, Nemrûd tarafından ateşe atılan tarihî bir şahsiyettir. Namazlardaki Salli ve Bârik dualarında Resûl-i Ekrem'le birlikte adının zikredilmesi de onun büyüklüğünü göstermektedir. Hz. Nûh, sosyolojik gelişim tarihinde belki de toplum hayatının tam anlamıyla başladığı bir dönemde nübüvvetle görevlendirilmiştir. O, Kur'an'da belirtildiği üzere ilk defa ilâhî vahyi, tevhid ilkesini insanlara tebliğ eden peygamberdir.

Mâtürîdî'ye göre ülü'l-azm peygamberlerin özelliklerinden biri de onların kavimlerinin helâki için beddua etmemeleridir. Halbuki Nûh rabbine hitap ederek yeryüzünde hiçbir kâfiri yaşatmamasını, aksi takdirde inkârcıların Allah'ın kullarını saptırıp kendi nesillerini çoğaltacağını söyleyerek bedduada bulunmuştur (Nûh 71/). Öyle anlaşılıyor ki Hz. Nûh, asırlar boyu verdiği mücadele sonunda -bir gemiye sığacak kadar insan hariç- muhataplarından ümidini kesmiş, kendisine karşı alay, hakaret ve taşa tutma gibi davranışlara devam edecekleri sonucuna varmış, bu sebeple kavmine beddua etmiştir. Nitekim Cenâb-ı Hak ona bir gemi yapmasını emrederken o zamana kadar iman edenlerden başka hiç kimsenin iman etmeyeceğini haber vermiştir (Hûd 11/36). Bu açıdan bakıldığında Nûh'un bedduasını bir nevi vahiy ürünü kabul etmek mümkündür. Firavun, Hz. Mûsâ'ya iman eden İsrâiloğulları'nın yeni doğan erkek çocuklarını öldürüyor, kız çocuklarını hayatta bırakıyordu. Mûsâ birçok mûcize gösterdiği halde Firavun ve taraftarları iman etmemiştir. Hz. Mûsâ'nın bedduası, iman etmelerine vesile olacağı ümidiyle servetlerinin yok edilmesi ve zulme alışmış yüreklerine sıkıntı verilmesi içindir (Yûnus 10/88). Mâtürîdî gibi bazı müfessirler bu kanaati taşımaktadır (a.g.e., VII, ; krş. Taberî, XI, ). Öte yandan Hz. Mûsâ'nın bedduasını savaş hali çerçevesinde düşünmek de mümkündür. Zira Firavun her türlü maddî güce sahipken Mûsâ'nın elinde dua etmekten başka bir imkân yoktu. Cenâb-ı Hak onun bedduasını kabul etmiş, Mûsâ ile İsrâiloğulları denizden geçerken Firavun ve taraftarları denizde boğulmuştur.

İmâm-ı Rabbânî'ye göre yüzyılın müceddidiyle binyılın müceddidi konusunda da ülü'l-azm mefhumu ortaya çıkmaktadır. Ülü'l-azm diye nitelendirilen peygamberden önceki ümmetlerde binyılın geçmesi herhangi bir peygamberin değil ülü'l-azmin gönderilmesini gerektirir. Resûl-i Ekrem'den sonra günümüze kadar ülü'l-azm peygamberlerin yerini tutacak olan kişi kendisine ihtiyaç duyulan, mârifeti tam bir âlim ve âriftir (Mektûbât, I, ; DİA, XXII, ).

Dini bilgilerPeygamberDiniGündemGüncelHaberler

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır