Kaunos Antik Kenti Hikayesi

Ülkemizde bulunan antik kentlerden biri olan Kaunos Antik Kenti, görkemli yapısı ile Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde yer alıyor. Kültür turizmi konusunda meraklı olan kişilerin ilgisini çeken bu antik kent, içerisinde bulunan kaya mezarları ile öne çıkıyor. Çandır Köyü sınırları içerisinde bulunan Kaunos Antik Kenti, hem deniz hem de kara ulaşımı ile ziyaret edilebiliyor. Eski adı Calbys olan ve günümüzde Dalyan Nehri olarak bilinen su kenarına kurulu bir medeniyet şehri olarak tarihi kayıtlara geçen Kaunos Antik Kenti bu anlamda da ilgi çekici bir kültürel yapıya sahip.

Antik Çağ’da deniz ticaretinin öneminden dolayı stratejik bir liman kenti olan Kaunos, zaman içerisinde denizin alüvyonlarla dolması üzerine liman kenti olma özelliğini kaybetmiştir. Buna rağmen zamanında burada deniz taşımacılığı ve ticareti yapıldığının göstergelerine günümüzde dahi ulaşılmaktadır. Görkemli kaya mezarları ile farklı kültürlere ilgi duyan yerli ve yabancı turistlerin odağı haline gelen bu antik kent, zamanında ağzı kapanabilen bir liman şehri olarak kayıtlara geçmiş. Bu kent Kaunos tarafından kurulmuş ve M.Ö 4. yüzyıla denk gelen kaya mezarları ile Roma Dönemi’nde kurulan Lykia tipi mezarlar arasında önemli bir yere sahip olmuştur.

Döneminin gelişmiş liman kentlerinden biri olması ile öne çıkan Kaunos Antik Kenti, Perslerin Anadolu’yu ele geçirmesinin peşi sıra pek çok kez el değiştirmiş. Zaman içerisinde liman dolunca da eski stratejik önemini yitirmiş. Uzun bir sur limanına ve Dalyan Köyü’nün kuzeyindeki sarp kayalıklara kadar yer alan geniş bir coğrafyada bulunan Kaunos Antik Kenti, Akropol olarak bilinen 152 metre yükseklikteki bir tepeye kurulmuş. Akropolün eteğine kurulan tiyatro, o dönemde pek çok farklı gösteriye ev sahipliği yapmış.

33 adet oturma sırasına sahi bu tiyatro, döneminin en gelişmiş kültür merkezleri içerisinde yer alıyor. Tiyatronun batısında bulunan bazilika tipi kilise de Kaunos Antik Kenti’ni ilgi çekici kılan detaylar arasında yer alıyor. Döneminde dini anlamda da bir odak merkezi olduğu belli olan bu antik kent, görkemli kaya mezarlarından da anlaşılacağı üzere önemli kalıntıları ile tarihi yansıtmaya devam ediyor. Yapımı yarıda kalan ve kayalara oyulan bu mezarlar, son derece sağlam bir şekilde günümüze kadar ulaşmış.

Herodot’un “Tarih”inde de yer alan Kaunos Antik Kenti ile ilgili 3 bin yıllık veriler ışığında halen dimdik duran bu kaya mezarları ilk kez İngiliz Hoskyn tarafından 1840 yılında keşfediliyor. Efsanelere göre “yeşil benizli” yani “hastalıklı” olarak bilinen Kaunoslular, tarih boyunca sıtma hastalığı ile savaşan bir toplum olarak kayıtlara geçiyor. İnsanların ömrünün tıpkı yapraklar kadar olduğu söylenilen bu yerel halk, günümüzde gelişmiş kent yapısı ve tarihi eserleri ile biliniyor.