Sami Paşazade Sezainin yazdığı bu romanda gerçekliğe ve üsluba önem verilmiştir. Bu roman Recaizade Mahmut Ekremin Araba Sevdası gibi edebiyatımızda romantizmden realizme geçişi sağlayan eserlerdendir. Yazarın romanda ortaya koymaya çalıştığı düşünceler esir ticaretinin vahşet olduğu ve insanların eşit olduğu düşünceleridir.
Romanın Özeti:
Dilber, dokuz yaşında iken esir tüccarları tarafından Kafkasyadan kaçırılmıştır. Güzelliği dikkat çekici bir Çerkez kızıdır. Hacı Ömer Efendi adındaki esir tüccarı, kızı Harput mal müdürlüğünden çıkarılmış Mustafa Efendiye 40 liraya satar. Mustafa Efendinin karısı ve Arap halayık çok sert ve huysuzdur. Kıza sürekli kötü davranırlar. Her türlü insani duygulardan özellikle de merhametten yoksundurlar. Dilber bu duruma dayanamayıp bohçasını alır ve evden kaçar. Yorgunluktan düşer bayılır. İhtiyar bir kadın onu bulur iyileştirip sahibine geri verir.
Evin hanımı evden kaçmasını sık sık hatırlatıp ona daha çok eziyet eder. Artık Dilber yorgunluk ve ıstıraptan ölümü bile arzulamaktadır.
Mustafa Efendi, tayini Erzuruma çıkınca Dilberi 65 liraya başka bir esirciye satar. Bu esirci Dilberi daha pahalıya satmak için ona iyi bakar, çalgı çalmayı, şarkı söylemeyi öğretir. Dilber 15 yaşına basınca liraya Modada oturan zengin ve iyi bir müşteriye satılır.
Evin oğlu Celal Bey, Pariste altı yıl ünlü bir ressamdan resim dersleri almıştır. Dilberi sık sık değişik kıyafetlere sokarak onu model olarak kullanır. Bu durum Dilbere zulüm gibi geldiği için modellik yaparken ağlar, Celal Bey bundan çok etkilenir. Kızın bu duygulu halini görmek için odasına girer. Dilber odasında ağlarken uyuyakalmıştır ve elinde de Celal Beyin resmi vardır. Celal Bey kızın kendisine aşık olduğunu anlar. Kıza olan kendi duygularını da yoklayınca kendinin de onu sevdiğini anlar. Bir gün Celal Bey Dilbere aşkını ilan eder, fakir ve esir bir kız olmasına rağmen onunla evlenmek ister. Anne ve babası ise bu evliliği reddeder. Annesi oğlunu Dilberden koparmak için bir gün gizlice Dilberi bir esirciye satar. Celal bunu öğrenince deliye döner, üzüntüden yataklara düşer, kendini toparlayamayıp beyin humması olur.
Esirci, Dilberi Mısırlı zengin bir tüccara satar. Tüccarın hareminde birçok kız vardır. Dilber, tüccarın Elhamra Sarayını taklit ederek yaptırdığı sarayda yaşamaktadır. Dilber, tüccara odalık olmayı reddettiği için eziyet görür, hapsedilir. Harem ağası gizli gizli Dilberi sevmektedir; ama onun bu hüzünlü hali haremağasına çok dokunur. Dilberi hapsedildiği yerden kaçırıp, vapur biletini de verip İstanbula göndermeyi planlar. Ancak onu kaçırmaya çalışırken merdivenden düşer ve ölür.
Son desteğini de kaybeden Dilber ne yapacağını şaşırmıştır. Ne sevda ne de hürriyet emeli kalmıştır. Elinde İstanbul bileti olmasına rağmen kimsesizlik ve ümitsizlik içinde kendini Nil nehrinin sularına bırakır.
SergüzeştSergüzeşt Roman ÖzetiSergüzeşt Roman Özeti İndirSergüzeşt Romanı Konusu NedirSergüzeşt Romanını Kim YazmıştırSergüzeşt Romanının Önemi Nedir
Yazar:Samipaşazade Sezai
Yayın Evi: Bilge Kültür Sanat
İSBN:
Sayfa Sayısı:
Sergüzeşt romanında Türk okuyucunun ilgi duyduğu esaret konusu ele alınır. Dilber Kafkasya'dan Türkiye'ye getirilmiş genç bir kızdır. Halayık olarak çalıştığı konaklarda çeşitli zorluklarla karşılaşır. Samipaşazâde Sezai Dilber'in Kafkasya'da başlayıp Mısır'a kadar uzanan hüzün dolu sergüzeştini anlatır. Sevgilisi Celâl Beyin Dilber'e kavuşmak için önüne gelene onu sorması, her ağlayan insanı sevgilisi sanması, Mısır'da kapatıldığı yerden kendisini içten içe seven harem ağası Cevher tarafından kurtarılması insanı etkileyici bir biçimde kaleme alınmıştır.
Türk okuyucusunun ilgisi sebebiyle birçok yayınevi tarafından basılan eser Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğrencilere okutulması tavsiye edilen Temel Eser arasına da girmiştir. Bu neşirde eserle ilgili özgün çalışmalara yer verilmiş ve Temel Eser projesine ışık tutacak türden çalışmalara zemin hazırlanmıştır.
Dilber: Bir esire yapılabilecek en kötü şeylerin sonunda sadece küçük bir umuda tutunmuşken bu zorlukların altında dayanamayıp kendini hürriyetine kavuşmak için derin sulara bırakan masum bir kızın hikayesi Çok acıklı bir hikaye (sinem incks)
Yazar, dönemin koşullarını birçok açıdan çok net ve insaflıca değerlendirmiş. Türk Edebiyatı’nda önemli bir yere funduszeue.info, bol betimlemeli, insanı soluksuz bırakan cümlelerin etkisiyle biraz yorsa da alıştıktan sonra sayfalar akıp gidiyor. Türk Edebiyatı’nda Realist-romantik tarzda ilk roman olan bu kitap, insana birçok farklı duyguyu aynı anda yaşatabiliyor. Kitabımız, küçücük bir çocukken Kafkasya’dan alınıp zengin ailelere esir olarak satılan Dilber’in yaşadığı zorlukları anlatan ilk Türk klasiklerinden biridir. Dilber satıldığı ilk ailede çok fazla eziyet görüyor, hor görülüyor. Sonrasında ise bu aile kendi çıkarları doğrultusunda Dilber’i tekrar satıyor ve nihayetinde Dilber Asaf Paşa Konağına geliyor. Bir süre burada nispeten daha rahat bir hayat yaşasa da, zamanla evin iyi eğitim gören ressam oğlu Celal Beyle aşk yaşamaya başlıyor. Sonrasında bunu anlayan evin hanımı kuşak çatışması nedeniyle Dilber'i Mısıra gönderir fakat bu çare değildir. Asaf Paşa Dilberi Mısır'a yollamasından sonra ona aşık olan Celal Bey aklını yitirir. Aynı şekilde Dilberde aşk acısına dayanamıyordur. Mısır'da harem kurulan evden kaçar ve kendini Nil Nehrine atar. Çocuk yaşta aileden koparılmak, esaret altında geçen zorlu yıllar, birinden başka bir efendiye satılması ve nahif masum bir aşkın boğazda kalması yürekte yarım bırakılması. Okumamış iseniz mutlaka bir şans vererek okumalısınız bu kitabı. (Mustafa)
"Bu tarz dünya veya türk klasiği kitaplarını okuyunca şunu sorguluyorum;acaba kitaplarda mı aşk abartılıyordu ,yoksa biz mi hakkını veremiyorduk bazı duygularıfunduszeue.info bir şeyler yanlıştı,yazar da farkındaydı okuyucu da " (Derya Arslan)
Sami Paşazade Sezai (Osmanlıca: سامى باشا زاده سزائى), (d. İstanbul - ö. 26 Nisan İstanbul) Türk realist öykücü, romancı.rnrnTürk Edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğiyle edebiyat tarihinde büyük önem taşıyan “Sergüzeşt” adlı romanın yazarıdır. Türk edebiyatında modern kısa hikâyenin kurucularındandır.
Yaşamı
yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Tanzimat devrinin ileri gelen isimlerinden, Osmanlı Devleti’nin ilk Maarif Nazırı (Eğitim bakanı) Abdurrahman Sami Paşa ile Paşa’nın ikinci eşi olan Dilarayiş Hanım’ın oğludur. Babasının Taşkasap, Taşkasap’taki konağında özel öğrenim gördü. Konaktaki eğitim yıllarında Farsça, Arapça, Fransızca, Almanca; daha sonra Londra’da görev yaptığı yıllarda İngilizce öğrendi. Yirmi yaşına kadar resmi bir görev almayıp, edebiyat konusundaki bilgilerini artırmayı tercih etti. “Maarif” başlıklı ilk yazısı yılında “Kamer” adlı gazetede yayımlandı. 3 perdelik bir piyes olan “Şir” isimli ilk eseri ’da yayımlandı. 'de, ağabeyi Abdüllatif Suphi Paşa’nın başında olduğu Evkaf Nezareti Mektubi Kalemi’ne memur oldu. Babasının ölümünden sonra da Londra elçiliği ikinci kâtipliğine atandı. Orada kaldığı dört yıl boyunca İngiliz ve Fransız edebiyatlarını yakından izledi. ’te elçilik görevlerinin şapka giymesi yasağına uymadığı için elçilik kadrosu azledildiğinde İstanbul'a döndü, İstişare Odası’na memur oldu. Bu dönemde Latife Hanım ile kısa süren bir evlilik yaptı. - arasında İstanbul’da yaşadı ve edebi açıdan verimli bir dönem geçirdi. Abdülhak Hamit ve Recaizade Ekrem ile yakın dost oldu. yaşlarında iken tanıştığı Namık Kemal ile sürekli mektuplaştı. Diğer Tanzimat yazarları gibi çok sayıda eser vermedi; bir roman, iki küçük hikâye kitabı, hatıra ve seyahat yazıları yazdı. ’de bir paşazade ile cariyenin aşk öyküsünü anlattığı Sergüzeşt adlı romanı yayımlayarak Şemseddin Sami, Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi'den sonra Türk edebiyatının ilk romancıları arasına girdi. Alphonse Daudet'den “Jak” romanını Türkçeye çevirdi. ’de hikayelerini “Küçük Şeyler” adlı kitapta topladı. 'de İkdam Gazetesi'nde makaleler ve hikayeler yazdı. Bazı makale ve hikayelerini “Rumuzü'l-Edeb” () adlı kitapta topladı.rnrnSergüzeşt romanı yüzünden göz hapsine alındığını düşünerek bundan kurtulmak için ’de Paris'e gitti ve 'de Meşrutiyet'in ilanına kadar da orada kaldı. Yurtdışına kaçışını Servet-i Fünun Dergisi’nde yayımlanan “‘e Ait Bir Hatıra” başlıklı yazısında anlattı. Paris’te Jön Türkler’le tanıştı; İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı ve cemiyet içinde saygın bir yere geldi. Cemiyetin 15 Şubat ’de yayın hayatına başlayan "Şüra-ı Ümmet" adlı yayın organında Osmanlı Devleti politikalarını ve rejimini eleştiren yazılar yayımladı. Paris yıllarını “’den İtibaren Paris’te Geçen Seneler”, “Paris Hatıratından”, “Paris’te Yedi Sene” adlı yazılarında anlattı.rnrnII. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul'a döndü ve Madrid elçisi olarak görevlendirildi. I. Dünya Savaşı başlayınca Madrid'den İsviçre'ye geçti, savaşın sonuna kadar burada kaldı. İspanya yıllarını “Gırnata ve El-Mescidü’l Camia: Elhamra” adlı iki yazıda, İsviçre’de geçirdiği zamanı “İsviçre Hatıratı” başlıklı yazılarında anlattı.rnrnMütareke devrinde yılında yaş haddi dolmadan hükümet tarafından emekliye sevkedildi ve İstanbul'a döndü.rnrnSon yıllarını Kadıköy’ün Mühürdar semtindeki evinde geçirdi. Çok sevdiği yeğeni İclal'in ölümü üzerine yazdığı mensur bir mersiye ile daha bazı nesir ve hatıralarını ’te yayımladığı “İclal” isimli kitapta topladı.rnrn'de kendisine Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararıyla "Hidamat-ı Vataniyye" tertibinden maaş bağlandı. 26 Nisan tarihinde İstanbul'da zatürreden öldü. Cenazesi, Göksu’daki aile mezarlığına, yeğeni İclal’in yanına defnedildi.
Edebi Kişiliği
İlk eserini Namık Kemal etkisinde yazdığı “Şir” adlı eseri ile tiyatro oyunu alanında veren sanatçı; roman, hikâye, hatıra, sohbet, makale ve şiir ile üne kavuştu. Tek romanı olan Sergüzeşt, bütünüyle esaret konusunu işleyen ilk roman olarak edebiyatımızda yer aldı; cariyelik ve kölelik siteminin eleştirildiği roman, onun en ünlü eseri oldu. Besim Ömer Paşa tarafından Fransızca’ya çevrildi. Romanının getirdiği ünle hikâyeci yönü gölgede kalmış olsa da hikayecilik yönü çok güçlü bir yazardı. Küçük olayları konu alan hikâyeleri ile kısa hikâye türünü, Türk edebiyatına soktu. Tanzimat döneminin en genç yazarı olan sanatçı, “Küçük Şeyler” adlı kitabı ile Servet-i Fünun yazarlarını etkiledi. Namık Kemal’in etkisiyle bir çok hikayesinin dilini süsledi, uzun cümleler kullandı. Yazılarında romantizm ile realizmi birleştirdi. “Sanat için sanat” anlayışıyla eserler verdi. Konularını her zaman yerli hayattan seçti.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası