parkinson hangi doktor bakar / Bursa Parkinson Hastalığı Tedavisi Doktorları

Parkinson Hangi Doktor Bakar

parkinson hangi doktor bakar

Parkinson Nedir?

Parkinson, istirahat sırasında titreme, hareketlerde yavaşlık, anksiyete ve benzeri psikiyatrik rahatsızlıklarla kendini gösteren bir hastalıktır. Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanan nörodejeneratif ya da farklı bir deyişle beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir rahatsızlık olan Parkinson, kadınlara oranla erkeklerde %50 daha sık görülür. Parkinson, çoğunlukla 60 yaş ve üzeri kişilerde görülse de bazen belirtiler daha erken yaşlarda da görülebilir. 55-60 yaş aralığındaki kişilerde Parkinson hastalığının görülme sıklığı %1 oranındadır. Bu aynı zamanda Türkiye’de kaç Parkinson hastası var sorusunun da yanıtı olarak verilebilir.

Beyin sapında dopamin üretiminden sorumlu hücrelerin kaybı ile ortaya çıkan Parkinson’a, ailesinde Parkinson hastalığı olan kişilerde yaklaşık %7 oranında daha sık rastlanır. Halk arasında yaşlılık hastalığı olarak bilinen Parkinson hastalığı, genetik faktörlere bağlı olarak 40 yaş öncesinde de başlayabilir. Sıklıkla sorulan “Parkinson nasıl başlar?” ve “Parkinson kaç yılda ilerler?” gibi soruları yanıtlamadan önce Parkinson hastalığı nedir, bunu iyi anlamak gerekir.

Parkinson, beyin hücrelerinin kaybı ile seyreden ve yavaş ilerleyen bir tür beyin hastalığıdır. Farklı bir deyişle kişiye Parkinson tanısı konduktan sonra hasta, 20 yıldan fazla süre hastalıkla birlikte yaşayabilir. Parkinson hastalarının yakınları tarafından sıklıkla sorulan, Parkinson hastası ne kadar yaşar? ya da Parkinson hastalığı ne kadar sürede ilerler? gibi soruların yanıtları bu şekilde verilebilir. Titrek felç olarak da tanımlanan Parkinson, sıklıkla 40 ile 70 yaş arasındaki kişilerde ortaya çıksa da %5 oranında 20 ila 40 yaş arasındaki genç kişilerde de görülebilir. Titreme, hareket kısıtlılığı, depresyon, boyun, omuz ve kol ağrıları gibi şikayetlere yol açan Parkinson hastalığının erken dönem belirtileri ise, tek taraflı el ve parmaklarda titreme ile karakterizedir. Titremenin gözlendiği tarafta yürüyüş sırasında kol salınımı bulunmaz. Hastalık nadiren ayak, çene ya da dilde titreme ile de başlayabilir. Yaklaşık 3 yıl içinde bu belirtiler, çift taraflı hâle gelir ve ilerleyen yıllarda donakalma, düşme gibi denge problemlerine yol açar. Genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu bilinen Parkinson hastalığı belirtilerinin erken dönemde fark edilmesi önemlidir. Genellikle bu gibi belirtilerin varlığında hastalar Parkinson’dan şüphelense de hangi bölüme gideceğini bilemez. Parkinson, nörolojik bir hastalık olduğundan nöroloji uzmanları tarafından tanısı koyulan, tedavisi düzenlenen ve takibi yapılan bir rahatsızlıktır. Sıklıkla sorulan, Parkinson için hangi doktora gidilir, Parkinson hangi bölüm bakar ya da Parkinson hangi doktor bakar, şeklindeki sorular bu şekilde yanıtlanabilir.

Parkinson Neden Olur?

Beyinin substansiya nigra adlı bölgesinde, dopamin üretiminden sorumlu hücreler yoğun olarak bulunur. Bu hücrelerin ürettiği dopamin, substansiya nigra ile vücudun hareketlerinden sorumlu striatum adlı diğer beyin bölgeleri arasında iletişim kurulmasını sağlar. Farklı bir deyişle dopamin, kişinin akıcı ve uyumlu hareketler yapmasına olanak tanıyan bir tür kimyasaldır. Dopamin üretiminden sorumlu hücrelerin %60 ila %80’inin kaybı, vücudun ihtiyaç duyduğu dopamin miktarının karşılanamamasına yol açar. Genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülen beyin hücrelerindeki azalmaya bağlı olarak pek çok şikayet meydana gelir. Bilişsel fonksiyonlarda azalma, anksiyete, davranış bozuklukları, uyku problemleri, yorgunluk ve ağrı, bu şikayetlerin bir kısmıdır. Genç bireylerde ise hareketlerde yavaşlama gibi belirtiler, son derece önemlidir. Sessiz bir şekilde başlayan ve yavaş ilerleyen bir hastalık olan Parkinson, nasıl oluşur? ve Parkinson nasıl anlaşılır gibi sorular bu şekilde cevaplanabilir. Parkinson hastalığında risk faktörleri ise şu şekildedir:

• İleri yaş,

• Ailede Parkinson hastalığının varlığı,

• Erkek cinsiyet,

• Beyaz ırk,

• Tarım ilaçlarına maruziyet,

• Demir ve manganez mineralleri bakımından zengin beslenme,

• Obezite,

• Stres,

• Kafa travması ile sonuçlanan kazalar.

Parkinson Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Parkinson, nörodejeneratif yani beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden nörolojik bir hastalıktır. Başlangıç dönemi belirtileri, çoğunlukla tek taraflı olarak el ve el parmaklarında görülen titreme, nadiren ayak, çene ya da dilde de başlayabilir. Titremenin görüldüğü tarafta yürüyüş sırasında, kol salınımı da olmaz. Ayrıca erken dönem parkinson hastaları, denge ile ilgili problemler de yaşayabilir. Bu problemler, ayakta hareketsiz dururken ya da arkaya dönerken görülebilir. Bu kişilerde genellikle yüz ifadesi kullanımı da azdır. Parkinson, hareket sistemindeki bu aksaklıklara ek olarak, mimiklerin azalması, hareketlerde yavaşlama, konuşmanın monotonlaşması, vücudun öne doğru hafifçe eğilmesi gibi belirtilere de yol açar. Bu semptomlar, tipik yaşlanma belirtileri ile ilişkilendirildiğinden hasta Parkinson’dan şüphelenmez ve hemen hekime başvurmaz. Parkinson hastalığı belirtilerinden olan boyun, omuz, kol ağrıları ya da depresyon, Parkinson ile karıştırılan hastalıklar olarak tanımlanabilir. Bu belirtiler, hastanın farklı tanı almasına da yol açabilir. Bazı durumlarda hareketlerde yavaşlama, titreme (tremor) olmaksızın görülebilir. Sıklıkla görülen diğer belirtiler, ayak sürümesi, bacakta tutukluk, yazının küçülmesi, etkilenen taraftaki el becerisinin azalması şeklindedir. Parkinson, genellikle el ve el parmaklarından başlayarak sırasıyla kol, ayak, bacak, yüz, konuşma ve yutkunmanın etkilenmesine yol açar. Kişide aşağıdaki belirtilerin bir ya da birkaçının fark edilmesi durumunda bir nöroloji uzmanına giderek muayene olmak, erken tanı şansını artırır:

• Gözleri kırpmaksızın sabit bakmak,

• Yüz ifadesinde farklılaşma,

• Ses tonunda yumuşama,

• İçten gelen titreme sesi,

• Omuzda ağrı ya da donukluk,

• Yürüyüş sırasında bir bacağın aksaması ya da bir kolun savrulması,

• Ayak sürüme,

• Boyun, kol veya bacakta, uyuşma, ağrı, karıncalanma ya da uyuşukluk hissi,

• Vücudun öne doğru hafif eğilmesi.

Parkinson Tanısı Nasıl Koyulur?

Parkinson teşhisi için nöroloji uzmanına başvurmak gerekir. Yukarıda yer alan belirtilerle hekime başvurulmasının ardından nörolog, hastanın anamnezini alır ve ardından fizik muayene yapar. Parkinson hastalığının tanısı amacıyla hekim bulguları değerlendirmek için gerekli gördüğünde ek laboratuvar ve radyolojik tetkikler isteyebilir. Elde edilen veriler ışığında, Parkinson hastalığının tanısı koyulur. Erken dönem Parkinson tanısı neticesinde düzenlenen tedavi ile hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabilir. Parkinson nasıl teşhis edilir sorusu bu şekilde yanıtlanabilir.

Bursa'da Parkinson doktoru Çiğdem Şen

Parkinson Tedavisi Nasıl Yapılır?

Parkinson, nörodejeneratif bir hastalık olduğundan ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkilendiğinden tedavinin takibi amacıyla hekimin öngördüğü aralıklarla kontrole gitmek son derece önemlidir. Hastanın bağımlılığını azaltmak amacıyla dopaminerjik sinir sinyallerinin azalmasını önlemek için kişiye, uygun ilaçlar reçete edilir. Hasta ve hasta yakınları tarafından sorulan “Parkinson’da hangi ilaçlar kullanılır?” ya da “Parkinson hastalığı ilaçları nelerdir?” soruları, parkinson ilaçları kişiye ve hastalığın evresine göre farklılık gösterdiğinden tek bir doğru yanıtı bulunmaz şekliden yanıtlanabilir. Bazı vakalarda kişiye, beyin pili olarak bilinen ve cerrahi yöntemle uygulanan parkinson tedavi yöntemi önerilebilir. Hekim, tedaviyi desteklemek amacıyla parkinson için egzersizler önerebilir. Bu egzersizler kişinin evde yapabileceği hareketlerden oluşabileceği gibi bazı vakalarda fizik tedavi uygulamaları da önerilebilir. Dengenin sağlanması, kas sertliğinin giderilmesi gibi amaçlarla yapılan bu egzersizlerin yanı sıra konuşması etkilenen hastalara, dil terapisi de önerilebilir. Hekimin önerdiği ilaçlar, nadiren bazı kişilerde yan etkilere yol açabilir. Yan etkilerin görülmesi durumunda ilaçları bırakmadan önce ilaçların dozunun yeniden ayarlanması ya da mevcut ilaçların değiştirilmesi için hekime başvurmak son derece önemlidir.

Unutulmamalıdır ki Parkinson tedavisi, kişinin yaşına, gösterdiği belirtilere ve hastalığın evresine göre farklı şekillerde düzenlenir. Uygun tedavi ve takip ile hastalar, uzun yıllar boyunca hayatlarını sürdürebilir. Erken tanı ile hastalığın ilerleyişi yavaşlatılarak kişinin, yaşam kalitesi arttırılır.

Parkinson İçin Hangi Doktora Gidilir?

Parkinson, kişinin yaşam kalitesini oldukça düşüren nörolojik bir hastalıktır. Kendinde ya da bir yakınında Parkinson semptomları olduğunu düşünen kişiler sıklıkla “Parkinson için hangi doktora gidilir? ya da “Parkinson hastalığına hangi bölüm bakar?” gibi sorular sorar. Parkinson, nöroloji bölümü doktorları tarafından tanısı koyulan, tedavisi ve takibi yapılan bir hastalıktır.

Eğer sizde ya da bir yakınınızda Parkinson hastalığı belirtilerinden bir ya da birkaçı varsa, tanı ve tedavi seçenekleri için bir nöroloji doktoruna başvurarak gerekli kontrolleri yaptırabilirsiniz.

Önceki sayfaya geri dön

El Titremesi İçin Hangi Bölüme Gidilir? El Titremesine Hangi Doktor Bakar, Nereden Randevu Alınır?

Hemen hemen herkesin hayatında en az bir kez tecrübe ettiği istemsiz ve ritmik el kası hareketlerine el titremesi denir. Stres, üzüntü, heyecan anında ortaya çıktığında normal kabul edilen bu durum bazen bazı durumlarda Parkinson, epilepsi gibi çok önemli hastalıkların belirtisi olabileceğinden asla ihmal edilmemelidir. Peki, el titremesi için hangi bölüme gidilir, el titremesine hangi doktor ve bölüm bakar? İşte cevabı…

El Titremesi İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Sağlıklı kişilerde, vücut organların hareketleriyle alakalı bilgileri toplar ve düzenli olarak beyne bu hareketler hakkında bilgiler iletir. Beyin, organların durumuna ve kendisine iletilen bilgilere göre organların bir sonraki hareketini planlayarak denge ve hareket merkezlerine iletir.

Denge ve hareket merkezleri, beyin tarafından kendisine gönderilen planlamaya uygun bir şekilde harekete geçer. Bu süreç içinde yaşanacak bir aksama vücudun bu hareketleri doğru şekilde yapılamaması ile sonuçlanır. Beyin bu durumun düzelmesi için ekstra çaba sarf edeceği için organlar bu esnada salınma hareketine maruz kalır. Böyle titreme yaşanmış olur.

Altta yatan hastalığa bağlı olarak, el titremesi dinlenme pozisyonundaki uzuvlarda olabileceği gibi, hareket esnasında veya hareket sonrasında da görülebilir. Tüm bu unsurlara bağlı olarak, el titremesi çeşitli alt türlere ayrılır. Her bir titreme türünde altta yatan hastalıklar birbirinden farklıdır ve buna bağlı olarak farklı tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekebilir.

El titremesi sorunu yaşayan kişiler bu sorunun altında yatan gerçek sebebi bulmak için Nöroloji bölümüne gitmelidir.

El Titremesine Hangi Doktor ve Bölüm Bakar?

İstemsiz el titremesi dendiğinde ilk akla gelen bu durumun Parkinson hastalığının bir belirtisi olabileceği olsa da her titreme bu hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmaz. El titremesi şikâyeti olan kişi ilk önce bir Nöroloji uzmanına giderek muayene olmalıdır. Gerekli durumlarda istenen kan tahlilleri, manyetik rezonans(MR) sonuçlarına göre daha detaylı incelemeler yapılıp tanı konduktan sonra hastaya uygun tedaviye başlanır.

El Titremesi Neden Olur?

El titremesi, çok sayıda hastalığın ve durumun belirtileri arasında sayılabilir.

Parkinson hastalığı: Beyin dokularında ilerleyici hasarın görüldüğü nörodejeneratif hastalıklardan biri olan Parkinson hastalığı kendine özgü tremor çeşidi ile el titremesine neden olan faktörlerin başında gelir.

Multipl skleroz: Sinir sistemi hücrelerinin bağışıklık sistemi tarafından hasara uğratılması ile karakterize olan multipl skleroz hastalığında çeşitli düzeylerde el titremesi görülebilir.

İlaç yan etkileri: Çeşitli antipsikotik, antihipertansif ve antiaritmik ilaçların yan etkisi olarak ellerde titreme şikâyetiyle karşılaşabilir.

İnme: Beyin damarlarının tıkanması durumunda hareket ve dengeden sorumlu bölgelerde görülen hasar sonucu ciddi düzeyde tremor görülebilir.

Travma: Beyin hasarı ile sonuçlanan fiziksel travmalar, ilgili beyin dokularında hasara yol açarak el ve bazı diğer uzuvlarda titremeye neden olabilir.

Kan şekerinin düşmesi: Düşük kan şekeri kaslarda kasılma problemlerine yol açarak ellerde titreme ile sonuçlanabilir.

Hipertiroidi: Tiroit hormonlarının normalden fazla üretilmesine bağlı olarak ellerde titreme ortaya çıkabilir.

Kas yorgunluğu: Kasların uzun süre kullanılması sonucu, kaslarda kalsiyum azlığına bağlı olarak yorgunluk belirtileriyle birlikte kısa süreli titreme ortaya çıkabilir.

Yaşlanma: İleri yaşla beraber sıklıkla esansiyel tremor şeklinde ellerde titreme izlenir.

Kafein gibi uyarıcı maddelerin tüketimi: Günlük olarak kahve gibi içeceklerin fazla tüketimine bağlı olarak ellerde titreme görülebilir.

Alkol tüketimi: Kronik alkol tüketimine bağlı olarak ellerde titreme problemine yatkınlık oluşur.

Stres: Günlük yoğun strese maruz kalan kişilerde tremor gelişebilir.

Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Nedir? Nöroşirurji Hastalıkları

Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Nedir?

 

Nöron ve şirürji kelimelerinden türetilen nöroşirürji, genel olarak beyin ve sinir sistemi cerrahisi olarak tanımlanabilir. Nöroşirürji bölümü hekimleri, beyin, omurilik ve periferik sinir sisteminden kaynaklanan hastalıkların yanı sıra bu dokulara bası yapan tümörlerin de tanı, takip ve tedavileri ile ilgilenir. Kafa ve omurilik yaralanmalarına bağlı olarak gelişen sağlık sorunlarının cerrahi yöntemle tedavileri de yine nöroşirürji bölümü doktorlarının uzmanlık alanıdır. Dejeneratif disk basıları (boyun, sırt, bel fıtıkları), omurga problemleri (skolyoz), doğuştan malforme hastalıklar (hidrosefali, meningosel, kraniosinostoz vb.), parkinson ve epilepsi gibi hastalıkların ilaç tedavilerine yanıt vermediği durumlarda cerrahi girişim de beyin cerrahisi doktorları tarafından yapılır. 

Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Hastalıkları Nelerdir?

Beyin cerrahisi ya da farklı bir deyişle nöroşirürji, beyin, sinir ve omurgayı ilgilendiren hastalıkların tanı ve tedavisiyle ilgilenen ana bilim dalıdır. Beyinden ve / veya omurilik dokusundan kaynaklanan rahatsızlıkların yanı sıra sinir sisteminin önemli iki yapısı olan beyin ve omurgaya bası yapan tümörler, bu dokuları besleyen damarlarda oluşan anevrizmalar (baloncuk), boyun ve bel fıtığı, boyun damarlarında meydana gelen daralmalar, anne karnında bebeğin gelişimi sırasında oluşan sinir sistemi hastalıkları gibi pek çok farklı rahatsızlık, nöroşirürji hastalıkları kapsamında değerlendirilir. Nöroşirürji hastalıkları arasında geniş bir yelpazeye sahip olan beyin damar hastalıklarının tanı, takip ve tedavisi nöroşirürji uzmanı hekimler tarafından yapılır. İnme, felç, anevrizma, beyin kanaması, halk arasında şah damarı tıkanıklığı olarak bilinen karotis stenozu, bel ve boyun fıtıkları, beyin ve omurilik tümörleri, kaza ve yaralanmalara bağlı olarak gelişen beyin ve / veya omurilik travmaları, sık görülen beyin damar hastalıklarına örnek gösterilebilir. Pediatrik nöroşirurji kapsamında çocuklarda bulunan tümör ve damar hastalıkları da nöroşirurji hastalıkları arasında sıralanabilir. Toplumda sık görülen hastalıklarının bir kısmı aşağıda sıralanmıştır:

  • Anevrizma: Beyin damarlarında baloncuk şeklinde genişlemeye yol açan anevrizmalar, kişinin aniden kötüleşmesine ve hatta ani ölümlere yol açabilen ciddi bir rahatsızlıktır. Anevrizma varlığında kan damarları zayıflar ve incelir. Bu da beyin kanaması riskini ortaya çıkarır. Anevrizma genetik yatkınlık, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, diyabet gibi hastalıkların yanı sıra sigara kullanımı ve strese bağlı olarak da gelişebilir.
  • Beyin Kanaması: Beyin dokusu ya da zarı içine farklı sebeplerden dolayı kan sızması, genellikle baş ağrısı şikayeti ile başlayan ve hayati risk barındıran bir rahatsızlıktır. Beyin dokusunda oluşan kanamalar intraserebral kanama olarak tanımlanırken kafatasının herhangi bir yerinde oluşan kanamalar, intrakraniyal kanama olarak adlandırılır. Sızan kanın doku tahribatına yol açmasıyla meydana gelen hastalık, dilin peltekleşmesi, bilinç, denge ve görme kaybı, güçsüzlük, uyuşukluk, yutkunma güçlüğü, bulantı ve kusma gibi semptomlarla karakterizedir. Yüksek tansiyon başta olmak üzere anevrizma, beyin tümörü, travma ve  uyuşturucu kullanımı gibi nedenler beyin kanamasına yol açabilir.
  • Beyin Tümörleri: Beyin tümörleri, beyinde yer alan hücre yapılarının kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına bağlı olarak oluşabileceği gibi vücudun farklı bir yerinde var olan tümörün, beyine sıçramasıyla (metastaz) da oluşabilir. Kolon, pankreas ve böbrek kanserlerinin kan dolaşıma karışmasıyla kanserin beyine metastaz yapması sık karşılaşılan bir durumdur. Beyin tümörü olan kişilerde kişilik değişimine sık rastlanır. Beyin tümörünün tedavisi, tümörün evresine göre farklı şekillerde yapılır.
  • İnme: İnmenin oluş şekline göre iskemik ve hemorajik olmak üzere 2 farklı türü bulunur. Beyine giden damarlarda tıkanıklık oluşması durumunda beyin oksijensiz kalır ve beslenemez. İnmeye yol açan bu durum, beyin hasarlanmasına ve hatta kişinin hayatını kaybetmesine neden olabilir. İnme, uyuşukluk, konuşma ve anlama güçlüğü, yüzün bir kısmında kayma, baş dönmesi, çok şiddetli baş ağrısı gibi belirtilere neden olabilir. Yüksek tansiyon ve kolesterol, diyabet, obezite ve sigara kullanımı, inmeye yol açan yaygın nedenler arasında sayılabilir.

Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Hastalıkları Neden Olur?

Beyin ve sinir cerrahisi bölümünü ilgilendiren hastalıkların büyük kısmı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet, obezite gibi rahatsızlıkların yanı sıra sigara kullanımına bağlı olarak gelişir. Omurga hastalıklarından bazıları doğumsal kaynaklı olabilirken bazıları yaşlanmaya bağlı olarak oluşur. Ayrıca, çarpma, düşme, trafik kazaları, spor yaralanmaları, silahla yaralanma gibi pek çok travmatik etken de beyin ve sinir hastalıklarının oluşmasına neden olabilir. Farklı bir deyişle nöroşirürji bölümünü ilgilendiren hastalıklar pek çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkabilir. Sağlıklı beslenmek, düzenli uyumak, egzersiz yapmak, düzenli olarak sağlık kontrollerini yaptırmak, beyin ve sinir hastalıklarının ortaya çıkmasını önlemeye yardımcı olabilir.

Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirurji) Hastalıkları Nasıl Olur?

Beyin ve sinir cerrahisi hastalıkları travmalara bağlı olarak gelişebileceği gibi var olan diğer hastalıklara ya da genetik yatkınlığa bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Nöroşirürji bölümü hekimleri tarafından tanısı koyulan ve tedavisi düzenlenen hastalıklar, beyin ve omurilik dokusunda oluşan tümörlere, mevcut kanser türlerine ve diğer pek çok farklı sağlık problemine bağlı olarak gelişebilir. Beyin ve sinir cerrahisi hastalıkları çoğunlukla, uyuşma, bilinç değişimi ya da kaybı, konuşma, görme kaybı, güçsüzlük, bulantı, kusma, baş dönmesi, çok şiddetli baş ağrısı gibi belirtilere yol açar.

Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirurji) Hastalıkları Tanı ve Tedavisi

Kişinin beyin cerrahisi bölümüne başvurması durumunda hekim öncelikle kişinin anamnezini alır ve ardından fizik muayenesini yapar. Bulguların değerlendirilmesi için gerekli durumlarda radyolojik görüntüleme tetkiklerinin yanı sıra laboratuvar testleri yapılır. Elde edilen bilgiler ışığında kişide var olan hastalığın tanısı koyulur. Beyin ve sinir cerrahisi bölümünü ilgilendiren pek çok farklı hastalık olduğu gibi bir o kadar da farklı tedavi yöntemi bulunur. Örneğin ilaç tedavisinden yanıt alınamayan Parkinson vakalarında beyin pili uygulaması yapılabilir. Cerrahi operasyonlar genel anestezi altında yapılabileceği gibi bazı vakalarda uyanık cerrahi (kraniotomi) uygulaması gibi teknikler tercih edilebilir. Böylece var olan tümör çıkarılırken kişinin konuşması ve kol bacak hareketleri gibi motor hareketlerin etkilenmesi önlenir. Diğer tüm tıp branşlarında olduğu gibi nöroşirürji bölümünde de hastanın yaşam kalitesinin artırılması için diğer bölümlerle multidisipliner bir çalışma yürütülür.

Parkinson Hastalığı Ölümcül Müdür? Detaylı bilgi yazımızda...

Parkinson hastalığının temel semptomları nelerdir?

Parkinson genellikle ileri yaşlarda meydana gelen sağlık problemleri ile baş göstermektedir. Başlangıçta hastanın dinlenme halindeyken istemsizce bir uzvunun titremesi, sarsılması ile ortaya çıkan süreç hareketlerde yavaşlama (diğer bir adıyla bradikinezi), gövdede meydana gelen bir kasılma, hareket direncinin azalması, tutukluk gibi adımlarla ilerler. Vücut duruşunda oluşan denge kayıpları hastanın hareket sistemini büyük ölçüde etkilemektedir.

Bir çok hastada benzer belirtilerden ikisinin görülmesi Parkinson hastalığının belirtileri için öncelik teşkil eder. Bu tip semptomlar öncelikli vücudun belirli bir kısmında başlamaktadır. Bazı hastalarda omuzda kısmi donma, ayağın belirli bir noktaya sürüklenmesi gibi belirtiler de ortaya çıkabilmektedir. Vücut proporsiyonundaki bozulmalar hastanın kamburlaşmasına da neden olabilmektedir. Parkinsonun kısa sürede hastanın yaşam kalitesini zorlaştıran bir hastalığa dönüşmesinin en önemli sebeplerinden biri de sürecin “yaşlanma” belirtileri ile karıştırılmasıdır. Genellikle bradikinezi yani hareketlerdeki yavaşlama ileri yaşlarda görülmesi yaşlılık problemlerine bağlanır. Dinlenme sırasında meydana gelen titremeler bazı hastalarda görülmeyebilir.

Parkinson hastalığının semptomlarının nedeni nedir?

Beynin merkezinde yer alan sinir hücrelerinin ürettiği dopamin, bir çok nörotransmiterden oluşmaktadır. Nörotransmiterler, sinir hücrelerinin birbirleriyle olan etkileşimi için gereken önemli bir madde olarak bilinir. Sinir sisteminin bu etkileşimi sağlayabilmesi için düzenli olarak dopamin gereksinimi bulunmaktadır. Bu sayede vücudun hareket sistemi işlevsel olarak kullanılabilir. Dopaiminin, kişinin yaşamsal bütünlüğünü sürdürdüğü sürece üretilmesi ve kullanılması, ilerleyen yaşlarda minimal düzeye inmektedir. Bu nedenle dopamin eksikliğine bağlı olarak sinir hücrelerinin iletişiminde yavaşlama ve tahribat meydana gelir. Bu durum Parkinson hastalığının semptomlarının temel nedenlerinden bir tanesidir.

Parkinson Hastalığı ile İlgili Merak Edilenler

 

Parkinson kalıtsal bir hastalık mıdır?

Pek çok araştırma sonucunda Parkinson hastalığının kalıtsal olmadığı yönünde veriler elde edilmiştir. Diğer bir karşılığıyla, Parkinson sporadik yani kişiye özel bir hastalıktır. Ancak ailesinde Parkinson hastalığı bulunan kişilerin bu hastalıkla görülme ihtimalinin daha fazla olduğu bilinir. Bu durumun temel nedeni kişinin doğumu itibariyle anne ve babasından aldığı genlerden kaynaklıdır. Bilinenin aksine, Parkinson hastalığının kalıtsallık oranı %5 ile %10 arasında değişecek kadar minimaldir.

Parkinson ölümcül bir hastalık mıdır?

Parkinson hastalığı ölümcül bir hastalık değildir ancak kişide yarattığı tahribat hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilecek etkidedir. Aynı zamanda hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyecek ilaçlar ve yaşam düzeni de süreç için büyük önem taşımaktadır. Parkinson teşhisi konulmuş bir hastada yutma güçlüğü baş gösterebilir. Bu durum zamanla aspirasyon pnömonisi gibi bir durumun yaşanmasında etkili olur. Hasta farklı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybedebilir fakat parkinsonu ölümcül bir hastalık değil vücut organlarının sistematik bütünlüğünü bozabilen bir hastalık olarak değerlendirmek gereklidir. Hastanın zaman içerisinde yerinden kalkamayacak noktaya gelmesi yaşamını sonlandırmasının en önemli nedenlerinden biridir.

Parkinson hastalığına hangi bölüm bakar?

Hastalığın tanı ve tetkiki için gidilmesi gereken bölüm Nöroloji polikliniğindir. Nörologlar, başta beyin ve sinir sistemi merkezi odaklı hastalıkların tedavisi için (Alzheimer, felç, baş dönmesi, vertigo, menenjit vb.) görev alırlar.

Parkinson hastalığında ne gibi tedaviler mevcuttur?

Parkinson hastaları için genellikle 3 farklı tedavi tipi belirlenmiştir. Başlangıçta ilaç tedavisi uygulanırken, bu tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi müdahaleler söz konusu olabilmektedir. Bazı hastalara hastalığın seyrine göre destek tedavisi de uygulanabilmektedir.

Parkinson hastalığında ilaç tedavisi için dopamin seviyesini arttırıcı ilaçlar tercih edilir. İlaçların etkisiz kaldığı durumlarda kademeli olarak doz arttırımı söz konusu olabilmektedir. İlaç alımı sırasında vücut gıda maddelerinde yer alan proteinler nedeniyle amino asitleri engelleyebilmektedir. Dolayısıyla, hasta ilaç alımını yemek yemeden yarım saat önce gerçekleştirmektedir. İlaç kullanımında her hasta için kişiye özel bir tedavi belirlenmektedir. Ancak bilinmelidir ki, Parkinson hastalığında kullanılan pek çok ilacın amacı kişinin günlük yaşamını zorlaştıran etkilerin azaltılmasına yöneliktir.

Parkinson Hastalığı ile İlgili Merak Edilenler

Parkinson önlenebilen bir hastalık mı?

Parkinson önlenebilen bir hastalık değildir. Ancak hastalığın seyrini yavaşlattığı bilinen bazı gıdalar mevcuttur. Örneğin; taze bakla, karnabahar, çilek, yaban mersini, portakal, yeşil çay, yumurta, kırmızı et, balık, kahve gibi Parkinson hastalığına iyi gelen yiyeceklerle beslenmek, ileride bu hastalıkla karşılaşma riskini azaltacaktır. Eğer kişi Parkinson hastalığı ile karşı karşıyaysa, tercih edeceği gıdalar ve ilaçların kullanım süresi hakkında mutlaka doktoruna danışmalıdır.


Detaylı bilgi için randevualabilir veya 444 54 33çağrı merkezimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Bilgilendirme amaçlıdır.




İçeriğimiz daha önce 3 kez değerlendirilmiş ve ortalama 1 yıldız verilmiş.

16 Ağustos 2017 Çarşamba - 14:01

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır