medisnore horlama önleyici sprey / ŞÖFOR UYUTMAYAN KULAK ALARM CİHAZI – Güvenlik Sistemleri

Medisnore Horlama Önleyici Sprey

medisnore horlama önleyici sprey

Son Yazılar

ŞÖFOR UYUTMAYAN KULAK ALARM CİHAZI

ŞÖFÖR UYUTMAZ KULAKLIK VE KİTAP OKUMA LAMBASI YENKA / Şoför Uyutmaz Led Işıklı Uykuya Son Kitap Okuma + Şoför Uyutmaz Alarm BİARADA !! LED LAMBALI KİTAP OKUMA &#; ŞOFÖR UYUTMAZ ALARM < KARABÜK OTOMOBİL VE ŞÖFÖRLER DERNEĞİ YARDIM PULU FİYONKLU SEPET İÇİNDE MASUM UYUYAN BEBEK FULYA SALINCAK Bebeğiniz Artık Rahat Uyuyacak.. BLUETOOTH KULAKLIK HER MODELE UYUR NOKİA İPHONE HORLAMA ÖNLEYİCİ MEDİSNORE SPREYİ İLE UYUYUN+++ KARDELEN BEŞİK Bebeğiniz Artık Rahat Uyuyacak.. KONFOR YUVARLAK TURBO UYUYAN KÖMÜR SOBASI ANTİ UYKU ALARM DİREKSİYON BAŞINDA UYUMAYA SON Anti Uyku Alarm Direksiyon Başında Uyumaya Son ÇALIŞKAN KARE TURBO UYUYAN KÖMÜR SOBASI OYUNCAK YASTIKTA UYUYAN HORLAYAN SESLİ AYICIKLAR SABAH TURBO UYUYAN MAJOLİK KUZİNE ŞOFÖR EHLİYETNAMESİ İMTİHAN SORULARI EROL EVGİN Tanrım Bu Hasret Bitse/Şöför M 45 LİK AHMET CANSEVER-İKİ KARILI KOCA-ŞOFÖR BOŞANIYOR KARA KUVVETLERİ ŞÖFÖRLER İÇİN EL KİTABI AŞIK METİN TÜRKÖZ & ŞOFÖRÜN ALMAN KIZINA MEKTUBU EROL EVGİN ŞOFÖR MEHMET & TANRIM BU HASRET BİTSE PARÇA UYUYAN BEBEK PUZZLE-ÜCRETSİZ KARGO KOLEKSİYON OYUNCAK OTOMOBİL VE MAKAM ŞÖFÖRÜ&#;.. KEÇEDEN ŞŞŞŞŞ &#;BEBEĞİM UYUYOR :)KAPI KOLU SÜSÜ XILENCE XPCPULGAB Fan FFigter Intel Lga Uyu
ŞÖFOR UYUTMAYAN KULAK ALARM CİHAZI

Elektronik Kasalar içinde yayınlandı Etiketler ALARM, Cihazı, KULAK, sahibinden, UYUTMAYAN, ŞÖFOR, ŞÖFOR UYUTMAYAN KULAK ALARM CİHAZI

1 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI FİTOTERAPİ PROGRAMI TÜRKİYE EUCALYPTUS LARI YÜKSEK LİSANS TEZİ Ecz. Ayşe Gül TOMBUL Tez Danışmanı Prof. Dr. Fatma ERGUN ANKARA Şubat

2

3 İÇİNDEKİLER Kabul ve Onay I İçindekiler II Şekiller VII Tablolar X Kısaltmalar XI Önsöz XIII 1. GİRİŞ GENEL BİLGİLER BOTANİK BİLGİLER Eucalyptus Türleri ve Taksonomisi Türkiye de Eucalyptus Türlerinin Yetiştirilmesi Türkiye de Eucalyptus Türleri Üzerine Yapılan Çalışmalar Myrtaceae Familyası (Mersingiller) Eucalyptus L Hèr. Cinsi Morfoloji Eucalyptus camaldulensis Dehnh Eucalyptus globulus Labill Eucalyptus grandis monash.pw ex Maiden Anatomi Eucalyptus Yapraklarının Genel Anatomik Özellikleri Eucalyptus camaldulensis Yapraklarının Anatomik Özellikleri Eucalyptus globulus Yapraklarının Anatomik Özellikleri Eucalyptus grandis Yapraklarının Anatomik Özellikleri II

4 Yaprak Anatomisi ile Değişik Çevre Koşulları Arasındaki İlişkiler Yayılış Eucalyptus Türlerinin Türkiye deki Yayılışı KİMYASAL BİLGİLER Yaprak Eucalyptus camaldulensis Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Eucalyptus globulus Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Eucalyptus grandis Yapraklarının Kimyasal Bileşimi Uçucu Yağ Eucalyptus camaldulensis Uçucu Yağı Kimyasal Bileşimi Eucalyptus globulus Uçucu Yağı Kimyasal Bileşimi Eucalyptus grandis Uçucu Yağı Kimyasal Bileşimi BİYOLOJİK AKTİVİTE ve KULLANILIŞ Biyolojik Aktivite Eucalyptus Yapraklarının Biyolojik Aktivitesi Antidiyabetik Aktivite Antienflamatuvar Aktivite Antimikrobiyal Aktivite Antioksidan Aktivite Antiülser Aktivite Antiviral Aktivite Anti-tümör-promotör Aktivite Diğer Etkiler Eucalyptus Yağının Biyolojik Aktivitesi III

5 Analjezik Aktivite Antienflamatuvar Aktivite Antimalaryal Aktivite Antimikrobiyal Aktivite Antioksidan Aktivite Antiülser Aktivite Antiviral Aktivite İnsektisit Aktivite Sineol (Ökaliptol) ün Biyolojik Aktivitesi Analjezik Aktivite Antienflamatuvar Aktivite Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkileri Klinik Deneyler Eucalyptus Yaprakları Eucalyptus Yağı Sineol Kullanılış Eucalyptus Yapraklarının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Halk İlacı Kozmetik Amaçlı Kullanımı Eucalyptus Yağının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Halk İlacı Eucalyptus Bitkisinin Preparatları Türkiye de Bulunan Preparatlar Kozmetik Preparatlar IV

6 Türkiye de Bulunmayan Preparatlar Yan Etkiler Eucalyptus Yapraklarının Yan Etkileri Eucalyptus Yağının Yan Etkileri Toksisite Eucalyptus Yağının Toksisitesi Sineol ün Toksisitesi GEREÇ ve YÖNTEM GEREÇ Mukayese Materyalleri Araştırma Materyalleri YÖNTEM Morfoloji Anatomi İnce Tabaka Kromatografisi (İTK) Uçucu Yağ Miktar Tayini BULGULAR Morfoloji Mukayese Materyali Bulguları Araştırma Materyali Bulguları Anatomi Mukayese Materyali Bulguları Araştırma Materyali Bulguları Uçucu Yağ ve İTK Analiz Sonuçları Uçucu Yağ Miktarları V

7 5. SONUÇ ve TARTIŞMA Morfoloji Anatomi İTK Analizi Sonuçları Uçucu Yağ Miktarları Genel Değerlendirme ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ VI

8 ŞEKİLLER 1. Eucalyptus un doğadaki görünümü- E. camaldulensis E. globulus da heterofili E. camaldulensis- Çiçek tomurcukları E. camaldulensis- Çiçek E. camaldulensis- Meyve E. globulus da değişiklik gösteren yaprak şekillerinin şematik çizimi E. globulus- Çiçek ve çiçek tomurcukları E. globulus- Yaprak, çiçek ve meyve E. grandis- Çiçek ve çiçek tomurcukları E. grandis- Meyve Eucalyptus yaprağı Eucalyptus sp. mezofil görünümü E. camaldulensis de alt epiderma görünüşü E. globulus yaprağı E. globulus yaprağı enine kesitleri E. globulus yaprak damar demetleri E. grandis yaprak epidermasının görünümü E. grandis yaprak enine kesiti E. grandis yaprak orta damarının enine kesiti Eucalyptus ların Türkiye deki dağılımı E. camaldulensis E. globulus yapraklarında bulunan makrokarpal A E. grandis yapraklarında bulunan bazı floroglusinol bileşikleri VII

9 Eucalyptus uçucu yağında bulunan ana bileşikler E. globulus uçucu yağının kromatogramı E. globulus yapraklarının sıcak su ekstresinde bulunan yeni monoterpen bağlayıcılar, globulusin A ve ökaglobulin Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitü Müdürlüğü Tarsus- Karabucak Okaliptüs Ormanı Numune alınan aktarlara örnekler Piyasadan alınan numunelere örnekler Bitkisel droglardaki uçucu yağların tayini için kullanılan cihaz E. camaldulensis- Yaprak, tomurcuk ve çiçekleri E. globulus- Genç yapraklar E. globulus- Ergin yapraklar E. grandis- Yaprak ve meyveleri ANKARA-1 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve yabancı maddeleri ANKARA-2 numunesi- Yapraklar ANKARA-3 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri ANKARA-4 numunesi- Yaprak, tomurcuk, meyve ve yabancı maddeleri KONYA-1 numunesi- Yaprak ve meyveleri KONYA-2 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri KONYA-3 numunesi- Yaprak ve meyveleri MERSİN-1 numunesi- Yaprak, tomurcuk, meyve ve yabancı maddeleri MERSİN-2 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri MERSİN-3 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri E. camaldulensis- Yaprak enine kesiti VIII

10 E. globulus- Yaprak enine kesiti E. grandis- Yaprak enine kesiti ANKARA-1 numunesi- Yaprak enine kesiti ANKARA-2 numunesi- Yaprak enine kesiti ANKARA-3 numunesi- Yaprak enine kesiti ANKARA-4 numunesi- Yaprak enine kesiti KONYA-1 numunesi- Yaprak enine kesiti KONYA-2 numunesi- Yaprak enine kesiti KONYA-3 numunesi- Yaprak enine kesiti MERSİN-1 numunesi- Yaprak enine kesiti MERSİN-2 numunesi- Yaprak enine kesiti MERSİN-3 numunesi- Yaprak enine kesiti İTK plağında Eucalyptus örnekleri İTK plağında Eucalyptus yağ örnekleri İTK plağında Eucalyptus yağ örnekleri ve mentol Not: Kaynak belirtilmeyen tüm fotoğraflar Ecz. Ayşe Gül TOMBUL tarafından çekilmiştir. IX

11 TABLOLAR 1. Eucalyptus cinsinin sistematikteki yeri E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis ağaç özelliklerinin karşılaştırılması E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis yaprak özelliklerinin karşılaştırılması E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis çiçek ve meyve özelliklerinin karşılaştırılması Bazı Eucalyptus türlerinin uçucu yağ oranı ve ana bileşikleri E. camaldulensis uçucu yağ bileşimindeki önemli maddeler E. camaldulensis uçucu yağının % monoterpen hidrokarbon bileşiminin mevsime bağlı değişimi E. camaldulensis uçucu yağının % monoterpen ve seskiterpen bileşimlerinin mevsime bağlı değişimi E. globulus uçucu yağ bileşimindeki önemli maddeler E. grandis uçucu yağ bileşimindeki önemli maddeler E. grandis yağında bulunan çeşitli bileşik sınıfının % bileşimi E. globulus uçucu yağını içeren bazı preparatlar E. globulus yaprak ekstresini içeren bazı kozmetik ürünler E. globulus uçucu yağını içeren bazı kozmetik ürünler Piyasadan alınan Eucalyptus yaprak ve yağ numuneleri Tarsus dan toplanan Eucalyptus yapraklarının uçucu yağ miktar tayini ölçümleri X

12 KISALTMALAR BHT: Bütil Hidroksi Toluen CNS: Merkezi Sinir Sistemi DMBA: 7,dimetilbenz[α]antrasen DPPH: 1,1-difenilpikrilhidrazil EBV-EA: Epstein-Barr Virüs- Erken Antijen FRAP: Ferrik İndirgen Antioksidan Güç GC: Gaz Kromatografisi GC/MS: Gaz Kromatografisi/ Mass Spektrometresi EG Öglobal-G 1 FVC: Zorlu Vital Kapasite FEV 1 : Zorlu Ekspiratuar Hacim HbA 1C : Glikolize Hemoglobin HClO: Hipokloröz Asit HSV: Herpes simplex Virüs IC 50 : Parazitlerin % 50 sinin üremesinin inhibe edildiği konsantrasyon IC 90 : Parazitlerin % 90 ının üremesinin inhibe edildiği konsantrasyon IFN-γ: İnterferon-gama IgE: İmmünglobulin E IL-1β: İnterlökin-1beta ITGV: Göğüs İçi Gaz Hacmi İTK: İnce Tabaka Kromatografisi LD 50 : Letal doz 50, deney hayvanlarının % 50 sinin ölümüne neden olan miktar LPS: Lipopolisakkarit LTB 4 : Lökotrien B4 XI

13 Ma: Molekül Ağırlığı MA: Malonaldehit MB: Mikroskop Büyütmesi MBK S : Minimal Bakterisit Konsantrasyonları MDA: Malondialdehit MIK S : Minimum İnhibitör Konsantrasyonları MRSA: Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus NO: Nitrik Oksit 4-NQO: 4-Nitrokinolin-N-oksit PC: Protein Karbonil PEV: Zirve Ekspiratuar Akım PGE 2 : Prostaglandin E2 RAW: Solunum Yolu Direnci R f : Retention Factor (Alıkonma faktörü) RV: Rezidüel Volüm sgaw: Özgül İletkenlik TNF-α: Tümör Nekrozis Faktör-alfa TPA: O-tetradekanoilforbolasetat UV: Ultraviyole VRE: Vankomisine Dirençli Enterokok XII

14 ÖNSÖZ Çalışmalarımı yakından takip eden, değerli fikir ve bilgileri ile beni aydınlatan Sayın Hocam Prof. Dr. Ekrem SEZİK e minnet ve şükranlarımı sunarım. Anabilim Dalı nın tüm imkânlarını kullanmamı sağlayan Anabilim Dalı Başkanı Sayın Hocam Prof. Dr. Turhan BAYKAL a teşekkürlerimi sunarım. Tez konumu belirleyen, çalışmalarım sırasında her zaman yanımda olup hiçbir yardımı esirgemeyen ve manevi desteğini her zaman hissettiğim Değerli Hocam Sayın Prof. Dr. Fatma ERGUN a sonsuz teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim. Çalışmalarım sırasında benden yardımını esirgemeyen Anabilim Dalındaki tüm öğretim üye ve yardımcılarına teşekkür ederim. Materyal toplama sırasında ve hayatta attığım her adımda destek, sabır ve yardımlarını esirgemeyen başta annem ve babam olmak üzere tüm aile fertlerime teşekkürlerimi sunarım. Çalışmalarım sırasında gösterdiği ilgi ve anlayışından dolayı Ecz. Regaip Burak TOMBUL a teşekkür ederim. XIII

15 1. GİRİŞ Tıbbi bitkilerden biri olan Eucalyptus, Myrtaceae familyasına ait bir cinstir. Vatanı Avustralya olan bu cins, burada geniş ormanlar meydana getiren kadar tür ile temsil edilmektedir 1. Bitki, Türkçe olarak da Sıtma Ağacı ismiyle bilinmektedir 2. Dünyada birçok bölgede olduğu gibi bizde de Güney ve Batı Anadolu da bataklıkları kurutmak amacıyla kültürü yapılmıştır. Eucalyptus türleri Anadolu nun bazı bölgelerinde küçük ormanlar meydana getirmiştir, bunlara Tarsus civarındaki Karabucak ormanı örnek verilebilir 3. Türkiye de E. camaldulensis yapraklarının dekoksiyonu, halk ilacı olarak, sinüzit, bronşit ve diş ağrısında kullanılmaktadır 4. PDR da, Eucalyptus yaprağının halk ilacı olarak dahilen kullanımı, mesane hastalıkları, astım, ateş, nezle, şiddetli öksürük, karaciğer ve safra kesesi şikâyetleri, iştahsızlık ve diyabet olarak, haricen ise yara, sivilce, zor iyileşen yaralar, mide ülserleri, diş eti kanaması, ağrı, romatizma, nevralji ve bel soğukluğu olarak belirtilmiştir. Eucalyptus yağının halk ilacı olarak kullanımı ise astım, öksürük, sinüzit, ateş, nezle, horlama, kızarıklık, kızamık, mide şikâyetleri ve bağırsak solucanında antiseptik olarak belirtilmiştir 5. Eucalyptus yapraklarının Komisyon E tarafından kabul edilmiş kullanımı öksürük ve bronşit olarak belirtilmiştir. Eucalyptus 1

16 yağının kabul edilmiş kullanımı ise öksürük, bronşit ve romatizma olarak belirtilmiştir 5,6. Ülkemizde Eucalyptus yaprak yağı hakkında ilk çalışma yılında Okay ve Gürgen tarafından yapılmıştır. Daha sonra li yıllarda E. camaldulensis uçucu yağı üzerine yapılan iki araştırmayı takiben Tarsus Karabucak ormanında yetiştirilen bazı Eucalyptus türleri Sezik tarafından ayrıntılı olarak çalışılmıştır. Bu çalışma Türkiye deki Eucalyptus yağlarının Farmakognozik açıdan incelendiği ilk çalışma olmuştur 3,7. Çalışmamızda piyasada bulunan Eucalyptus yaprak numunelerinin morfolojik ve anatomik yöntemler kullanılarak hangi türe ait olduğunun tayinleri, yaprak uçucu yağlarının ince tabaka kromatografisi yöntemi kullanılarak teşhisinin yapılması amaç olarak belirlenmiştir. Çalışmalarımız Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan Eucalyptus türleri ile kıyaslanarak yapılmıştır. Böylece piyasadan E. globulus yaprağı olarak alınan numunelerin E. globulus bitkisine ait olup olmadığını tayin etmek araştırmamızın amacını meydana getirmiştir. 2

17 2. GENEL BİLGİLER BOTANİK BİLGİLER Eucalyptus Türleri ve Taksonomisi İngiliz gezginlerinden Cook, gezilerine botanikçi olarak katılan Labillardiére in yy da Tasmanya da gördüğü büyük bir ağaçtan aldığı örnekleri Fransız botanikçi L Héritier e göndermiş ve L Héritier bu örnekleri yeni bir cins yani Eucalyptus olarak tanımlamıştır. Fransız botanikçisi L Héritier tarafından bitkisel sistematikte yeri belirlenen okaliptüsün, dünyaya tanıtılmasında da en büyük rolü Fransız lar oynamıştır yılları arasında, Paris Botanik Bahçesi çalışanları, Avustralya ya yaptıkları gezi sonrasında Eucalyptus ların çeşitli türlerini Fransa ya getirmiştir. Daha sonra Avustralya ya seyahat edenler de bu ağaçlardan örnekleri Avrupa ya taşımaya devam etmiştir li yıllarda Fransız lar, o sıralarda bir Fransız sömürgesi olan Cezayir de adaptasyon denemelerine başlamışlardır. Bu denemeler sırasında ve sonrasında da okaliptüs ağaçlandırmaları Cezayir de ve Fransa nın güney kesimlerinde hızla yayılmışlardır 8. 3

18 Cinsin tanımı, ilk olarak yılında, Fransız botanikçisi Charles Louis L Héritier de Brutella tarafından yapılmıştır. L Héritier bu yeni cinse verdiği adı, Grekçe 2 kelime den türetmiştir: Eu (iyi), kalyptos (örtülü). Bu şekilde isimlendirmesinin sebebi, operkulumun çiçeğin diğer kısımlarını örtmesidir. E. camaldulensis, yılında Kont Camaldoni nin bahçesine dikilmesiyle bu adı almıştır 3,9. cinstir 1. Eucalyptus, Avustralya ya özgü kadar tür içeren geniş bir Bu cinse ait bazı türlere, E. bicostata Maiden, Blakely et Simmonds (E. globulus Labill. var. bicostata monash.pw), E. bridgesiana monash.pw (E. stuartiana monash.pw), E. camaldulensis Dehnh. (E. rostrata Schlecth), E. cinerea monash.pw Benth., E. citriodora Hook. (E. mellissiodora Lindl.), E. dumosa monash.pw Scahan., E. globulus Labill. (E. globulosis St. Lag.) 3, E. grandis W. Hill ex. Maiden 10, E. leucoxylon monash.pw, E. macarthuri Deane et Maiden (E. diversifolia Wools), E. maideni monash.pw, E. oleosa monash.pw Miq., E. sideroxylon monash.pw Wolls monash.pwxylon monash.pwn, E. smithii monash.pw ve E. viridis monash.pw (E. viridis monash.pw monash.pw Blakely, E. acacioides monash.pw) örnek verilebilir 3. Memleketimizde yetiştirilen diğer türler; E. blakelyi Maiden, E. botryoides Sm., E. dwyeri Maiden & Blakely, E. tereticornis Sm. ve E. viminalis Labill. dir 4

19 Türkiye de Eucalyptus Türlerinin Yetiştirilmesi Okaliptüsler, Anadolu da ilk olarak Çukurova ve Muğla civarında yetiştirilmiştir yılında Fransız Demiryolu Şirketi tarafından, Adana-Mersin demiryolu yapılırken istasyonlara gölge sağlamak gayesiyle, Eucalyptus ağaçları dikilmiştir. Diğer taraftan Mısır Hidivlerinden Abbas Hilmi Paşa nın Dalaman daki çiftliğinde de okaliptüs yetiştirildiği kaydedilmektedir. Dalaman çiftliğindeki ağaçlar, Adana-Mersin demiryolundaki ağaçlardan daha genç olduğu için okaliptüslerin Anadolu ya ilk giriş tarihi olarak yılı kabul edilmiştir 3. Okaliptüsler yılına kadar, Güney ve Batı Anadolu da süs ağacı olarak kullanılmıştır yılında, İktisat Bakanı tarafından, maden direği ihtiyacının karşılanabilmesi gayesiyle, Antalya civarında su bakımından zengin bazı bölgelerde, okaliptüs kültürünün yapılması Başbakanlığa teklif edilmiştir. Çok kısa bir süre sonra Başbakanlık, Tarım Bakanlığından, Eucalyptus türlerinin Antalya veya başka illerde yetiştirilip yetiştirilemeyeceğinin incelenmesini istemiştir. Tarım Bakanlığı 5 üyelik bir komisyon kurmuş, bu komisyona Batı ve Güney Anadolu da bu ağacın yetişebileceği yerleri tespit görevi verilmiştir. Heyette, Orman Müh. Fehmi Güresin de bulunmaktadır. Komisyonun hazırladığı rapora dayanarak Okaliptüs Ağaçlandırılması Hakkında Talimatname hazırlanmış ve okaliptüs dairesi şefliğine Fehmi Güresin atanmıştır. Bu talimatnameye göre, Dörtyol da Atatürk Çiftliğinde, Ceyhan da Mercimekli Çiftliğinde, Karataş bucağının Adalı ve Bebeli köyleri civarı ile Antalya nın kuzeyindeki bazı bölgelerde yetiştirilecektir de Dörtyol ve Karataş da 5

20 çalışmalara başlanmış, daha sonra ormanın bataklık, tarıma elverişli olmayan ve devlete ait bir arazide kurulmasının daha uygun olacağına karar verilmiş, bu bölgelerdeki çalışmalar durdurulmuştur. Fakat Tarsus Fidanlığında, okaliptüs fidanı yetiştirilmeye devam edilmiştir 3. Tarsus un 7 km güney-batısındaki Karabucak ve Aynam bataklıklarının amaca çok uygun olduğu yılının sonlarına doğru tespit edilmiştir. Böylece Tarsus taki Karabucak bataklığını kurutup sıtma hastalığından kurtulmak için ilk olarak tarihinde hektarlık arazide ilk fidan dikilmiş, bataklığın ağaçlandırmasına paralel olarak odun hammaddesine duyulan ihtiyacın da karşılanması amaçlanmıştır. Aslında Türkiye bu ağaçlandırmanın gerçekleşmesini o tarihlerde kömür havzalarında had safhaya ulaşan maden galerilerinin direk ihtiyacının kısa sürede karşılanması isteğine borçludur 3,7. Karabucak ağaçlandırması için gerekli tohumlar Fransız tohum firması Vilmorin kanalıyla yurt dışından getirtilmiş olup firmanın okaliptüs tohumlarını Cezayir okaliptüs ağaçlandırmalarından sağlandığı tahmin edilmektedir. Bu ilk plantasyonu yılları arasında tesis edilen ve hektar büyüklüğündeki Antakya-Haceraslı okaliptüs ağaçlandırması izlemiştir 7. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünce plana dayalı ilk ağaçlandırma çalışmalarının yılında başladığı belirtilmektedir. Daha sonra okaliptüs yetiştiriciliği özel sektör tarafından tanınarak ekonomik amaçlı olarak yetiştirmelere başlanmıştır. Okaliptüsün 6

21 yayılışı ağırlıklı olarak Doğu Akdeniz bölgesindedir. Fakat Türkiye de Akdeniz ve Ege bölgesinde denize yakın yerlerde plantasyonlar da bulunmaktadır. Okaliptüsle ilgili araştırmalar den beri Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü tarafından devam edilmektedir. Müdürlük tarafından Eucalyptus cinsine ait tür ve orijin denenmiştir Çalışmalar Türkiye de Eucalyptus Türleri Üzerine Yapılan Ülkemizde Eucalyptus yaprak uçucu yağı hakkında ilk çalışma yılında Okay ve Gürgen tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada E. globulus, E. viminalis, E. amygdalina, E. camaldulensis (E. rostata) ve karışık bazı türlerin yapraklarından elde edilen uçucu yağlar üzerinde bir araştırma yapılmıştır. Daha sonra li yıllarda E. camaldulensis uçucu yağı üzerine yapılan iki araştırmayı takiben Tarsus Karabucak ormanında yetiştirilen bazı Eucalyptus türleri Sezik tarafından ayrıntılı olarak çalışılmıştır. Bu çalışma Türkiye deki okaliptüslerin yağlarının Farmakognozik açıdan incelendiği ilk çalışma olmuştur 3,7. Ekrem Sezik tarafından yapılan çalışmada, denenmiş veya denenmekte olan Eucalyptus türlerinden sineol taşıyanlarının, eczacılık bakımından kullanılabilirliğini araştırmak amaçlanmıştır. Ayrıca E. citriodora ve E. macarthuri uçucu yağlarının özelliklerini araştırıp, endüstri veya parfümeride kullanılabilirliğini tespit etmek, Eucalyptus 7

22 türlerinin özelliklerini ve Türkiye de yetişebilirliğini tespit edip, ilerde yapılacak kültür çalışmalarına yön vermek ve bu sayede okaliptüslerin sadece kerestesinden değil, uçucu yağından da yararlanılabileceği amaçlanmıştır. Tarsus, Karabucak (Güresin) Eliminasyon ve Muhafaza Okaliptetumlarından 14 türe ait numuneler alınarak uçucu yağları elde edilmiş, kullanılabilirlik bakımından önemli kimyasal analizler uygulanmış ve türlerin Türkiye deki yetişebilirlikleri göz önünde tutulmuştur. Sonuç olarak 14 Eucalyptus türünden 8 tanesinin (E. bicostata Maiden, E. bridgesiana, E. globulus, E. leucoxylon, E. maideni, E. sideroxylon, E. citriodora, E. macarthuri) uçucu yağından yararlanılabileceği ve Türkiye de yaygın bir şekilde kültüre alınmış olan E. camaldulensis in uçucu yağından uygun rektifikasyon metodu bulunmak şartıyla yararlanılabileceği anlaşılmıştır 3. Anadolu Üniversitesi Tıbbi ve Aromatik Bitki ve İlaç Araştırma Merkezi ve Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğünce yılında gerçekleştirilen proje kapsamında Tarsus da yetiştirilen bazı Eucalyptus türlerinin (E. globulus ssp. globulus, E. globulus ssp. bicostata, E. globulus ssp. maidenii, E. camaldulensis, E. grandis) yaprak uçucu yağlarının verim ve bileşimleri tespit edilmiş ve Eucalyptus yapraklarından uçucu yağ üretimi gerçekleştirilerek ilâve gelir elde etme şartları ortaya koyulmuştur 7. 8

23 Myrtaceae Familyası (Mersingiller) Çoğunluğu Amerika ve Avustralya nın tropik ve subtropik bölgelerinde yetişen cins ve türü bulunan büyük bir familyadır Türlerinin çoğunluğu herdem yeşil ağaç ve ağaççıklardır. Yaprakları derimsi, basit, tam kenarlı, karşılıklı veya almaşık dizilişli ve stipulasızdır. Familya bitkilerinde lizigen salgı ceplerinde uçucu yağ bulunmaktadır. Familyada baharat ve önemli tıbbi bitkiler vardır Çok sayıdaki erkek organlar bazı türlerde renkli filamentleri ile birbirleriyle birleşerek demetler meydana getirir ve çiçeğe gösterişli bir durum kazandırır. Ovaryum alt durumlu, meyve çoğunlukla bakka, bazen kapsül tipinde olup tabanda kaliks artığı taşır Eucalyptus L Hèr. Cinsi Okaliptüsler her dem yeşil, hoş kokulu ağaçlardır. Yapraklar dimorfik; genç yapraklar karşılıklı, sapsız veya kısa saplı, çoğunlukla mat yeşil; ergin yapraklar almaşık, asılı, saplıdır. Çiçekler tek veya şemsiye biçiminde, konik veya yarım küre biçindeki operkulum tarafından kapalı tomurcuklar halindedir. Meyve odunsu bir kapsül şeklindedir m yükseklikte büyük bir ağaç olan Eucalyptus, kremsi beyaz veya kül grisi renkte genellikle pürüzsüz bir kabuğa sahiptir 11, Kabuk kâğıt gibi soyularak pürüzsüz, soluk sarı alt yüzeyi açığa çıkarır. 2 m veya daha fazla çapa sahip gövde dümdüzdür 9

24 Tablo 1. Eucalyptus cinsinin sistematikteki yeri Bölüm Alt bölüm Sınıf Alt sınıf Grup Takım Familya Cins Spermatophyta Angiospermae Dicotyledoneae Choripetalae Dialypetaleae Myrtales Myrtaceae Eucalyptus Okaliptüslerin yaprak şekilleri, vejetatif tomurcukları, çiçek tomurcuklarının üç aşamada gelişmesi, tomurcuklarındaki operkulum ve odunsu meyveleri (kapsül) en önemli özelliklerindendir tada sahiplerdir Aromatik ve kamforik bir kokuya, aromatik, keskin ve acı bir Eucalyptus a verilen diğer isimler: Eukalyptus, Eucalyptus, Gummitrae (Danimarka), Eukalyptus (Almanya), Eukalyptus (Norveç), Eukaliptus (Polonya), Eukaliptusboom soort (Hollanda), Eucalipto (İspanya), Eukaliptuszfajok (Macaristan) ve Eucalipto (Brezilya)

25 Şekil 1. Eucalyptus un doğadaki görünümü- E. camaldulensis. 11

26 Morfoloji Eucalyptus yaprağının lamina şekli falkat, x cm, lamina tepesi akut, lamina tabanı kuneat, lamina kenarı integer ve biraz kalınlaşmıştır. Damarlanma pennat, orta damar sarımsı-yeşil, sekonder damarlar sık ve paralel, kenarda birleşmiş, krenat bir çizgi meydana getirmiş ve alt yüzde belirgindir. Yaprak derimsi, kalınca ve tüysüz, petiol kısa, cm, kalınca, kıvrık, renk grimsi-soluk yeşil, iki yüzü de birbirine benzer, kahverengi benekli, koku özel, ovuşturulunca sineol kokulu olarak bilinmektedir 14, Okaliptüslerin yaprakları, göze çarpan iki özellik gösterir. Birincisi, her ağacın ömrünün farklı devrelerinde, farklı özellikleri olan yapraklar taşımasıdır. İkincisi ise, okaliptüslerin yaprak tacının, diğer bitkilere nazaran çok hızlı bir şekilde meydana gelmesidir 3. Okaliptüsler, birkaç istisna dışında, ömürleri boyunca 5 farklı tipte yaprak meydana getirirler. Bu yapraklar, ağacın gelişimine bağlı olarak belirli devrelerde hâsıl olurlar. Gelişim sırasına göre, 5 farklı tip şunlardır: Kotiledonler, çimlenme yaprakları, genç yapraklar, geçiş yaprakları ve ergin yapraklar 3. Çimlenme sırasında ilk olarak 2 kotiledon meydana gelir. Kotiledonların özellikleri bazı grupların belirlenmesine yardım eder. Bundan sonra çok genç bitki, çift çimlenme yaprağı meydana getirir. Bu yaprakların ölçüsü ve şekli, çimlenmenin gücüne büyük ölçüde bağlıdır. 12

27 Üçüncü safha ise, genç yaprakların meydana gelişidir. Genç yapraklar, genellikle, gelişmiş bir bitkinin yapraklarından ölçü, şekil vb. özellikleri bakımından farklıdır. Dördüncü safha ise, genç yaprakların ergin yaprak haline geçerken meydana getirdikleri ara yapraklardır. Bunlara geçiş yaprakları denir 3. Yapraklar ve meydana getirdikleri devreler bazen çok belirgin değildir. Genç yapraklar, hızla ergin yaprakları meydana getirir. Gelişmiş bir ağacın yaprakları genellikle genç, ergin ve geçiş yapraklarının karışımından ibarettir. Ağacın yapraklarının mühim bir kısmı, genellikle, ergin yapraklardan meydana gelmiştir 3. Farklı tipte yaprakların meydana gelmesi okaliptüslerde geniş kapsamlı bir heterofiliye sebep olmuştur. Bazı türlerde yaprak tiplerinin hepsi görülmeyebilir, bazen de görülse bile ayırt edici özelliklere sahip olmayabilir. Bazı türlerde ise, aynı tip yapraklar bile farklı özelliklerdedir. Türler arasında, yaprak tipleri ve bu yaprakların özellikleri bakımından farklar bulunabilir ve bazen de bulunmayabilir. Okaliptüslerdeki bu geniş kapsamlı heterofiliden taksonomik yönden çok faydalanılır. Taksonomi bakımından önemli olan tipler, ağaç geliştikten sonra üzerinde bulunan yapraklardır: Genç, ergin ve geçiş yaprakları. Geçiş yaprakları ancak bazı türler için önemlidir. Bu sebepten sadece genç ve ergin yapraklara ait özellikler geniş bir şekilde açıklanmıştır 3. 13

28 Şekil 2. E. globulus da heterofili. Diğer Eucalyptus türleri ile ilgili bilgiler de mevcut olmakla birlikte, özellikle ülkemizde yetişme imkânı daha çok olan E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis türleri üzerinde durulmuştur Eucalyptus camaldulensis Dehnh. Eucalyptus camaldulensis (Syn. E. rostrata Schlecth), m çapında bir gövdeye sahip ve genelde 20 m, nadiren 50 m yüksekliğinde bir ağaçtır. Açık oluşumlarda kısa ve kalın ağaç gövdesi ile geniş, yayvan bir tepeye sahip, fidanlıklarda ise 20 m yükseklikte parlak bir gövdeye ve hafifçe dallanmış bir tepeye sahiptir. Şeritler veya biçimsiz kabuklar döken ağaç kabuğu, pürüzsüz, beyaz, gri, sarımsı yeşil, grimsi yeşil veya pembemsi gridir. Pürüzlü kabuk, gövdenin ilk m sini kaplar. Yapraklar, 14

29 grimsi mavi, almaşık, sarkık, cm uzunluğunda, cm genişliğindedir. Çoğunlukla kıvrık veya falkat biçimindedir 9. Genç yapraklar çifte kadar opposit, saplı, yüzeyi hafif mumlu, dar lanseolattan geniş lanseolata kadar olan şekillerde ve x cm dir 3. Ergin yapraklar alternan, donuk yeşil, saplı, lanseolat, uçta akuminat, x cm ve ince. Damarlanma pennat, düzensiz, ikincil damarlanma oblik, az çıkıntılı, açı 30 civarında, yan damarlar, yaprak kenarından kesin olarak ayrılmıştır 3. Tomurcuklar saplı, beyaz, x mm, yuvarlak-kıvrık veya oval-konik, operkulum yarımküresel, kıvrık veya konik, x mm, geniştir 3,9. Çiçek durumu aksilar, umbellalar çiçekli, pedunkul silindirik, mm uzunluktadır 3,9. 15

30 Şekil 3. E. camaldulensis- Çiçek tomurcukları. Şekil 4. E. camaldulensis- Çiçek. 16

31 Meyve saplı, hemisferikten geniş türbinata kadar, x mm, 4 kapakçığa sahip ve minik tohumlar içeren çok ufak kapsüller halindedir 3,9. Şekil 5. E. camaldulensis- Meyve. Eucalyptus camaldulensis yılından beri bu adla anılmakta olup E. tereticornis Sm., E. longirostis F. Muell. ex Miq., E. acuminata Hook. ve E. rostrata Schlecth olarak da isimlendirilmiştir 19, E. camaldulensis in iki varyetesi: E. camaldulensis var. acuminata ve E. camaldulensis var. obtusa. Kuzey Queensland da bulunan, E. camaldulensis var. obtusa ve E. tereticornis Sm. nin melezi olarak bilinen bir alt türü: E. camaldulensis subsp. simulata 19, 17

32 E. camaldulensis e verilen diğer isimler: River red gum (Ticari adı); Long beak eucalyptus, Murray red gum, Red gum, River gum, River red gum, Red river gum (İngilizce); Eucalyptus rouge, Eucalyptus (Fransızca); Rotgummibaum, Roter eukalyptus (Almanca); Eucalipto rostrato (İtalyanca); Eucalipto rojo, Eucalipto (İspanyolca); Ban, Kâfur (Arapça); Key bahir zaf (Habeşistan dili); Pyilon-chantha (Birmanca); Ekaliptus (Endonezya dili); Kalitunsi (Luganda dili); Mkaratusi (Savahilice); Yukhalip (Tayland dili); Keih-kelamitos (Tigrinya dili); B[aj]ch d[af]n [us]c,pré;ng khchâl slök sâ,bajch dafn usc (Vietnamca) Eucalyptus globulus Labill. Eucalyptus globulus, pürüzsüz, çok soluk, kül-grisi veya kremsi beyaz renginde kabuğa sahip, 3 ila 20 m yüksekliğinde büyük bir ağaçtır. Küçük dalları dörtgen, sarımsı yeşil renktedir 17, Genç yaprak çiftleri çok sayıya kadar opposit, sapsızdan ampleksikaule kadar, tabanda kordat, ovattan, geniş lanseolata kadar olan şekillerde, x cm, yüzeyi çok mumlu, koyu yeşildir 3,17, Ergin yapraklar, alternan, saplı, lanseolat, falkat, uçta akuminat, koyu parlak yeşil renkte, x cm veya daha uzun ve geniş, damarlanma belirgin, oblik ( ) ve düzensizdir 3,17, 18

33 Normal sürgün 1 yaşındaki filiz Yaygın filiz Şekil 6. E. globulus da değişiklik gösteren yaprak şekillerinin şematik çizimi Tomurcuklar tek, nadiren 2 veya 3 tane, ya sapsız veya çok kısa saplı, yüzeyi mumlu, genellikle 4 köşeli türbinat, 20x30 mm dir 3. Çok kısa saplı çiçekleri, çoğunlukla şemsiye biçiminde, bazen bir demet içinde tanedir. Kaliks ve operkulum siğillidir. Kaliks 19

34 tüpü çifttir. Dıştaki tüp erken düşer ve pürüzsüz, içteki tüp yarı kalıcı ve siğillidir. Stamenler yaklaşık cm uzunluğundadır 17, Şekil 7. E. globulus- Çiçek ve çiçek tomurcukları Meyve sapsız veya çok kısa saplı, basık globulardan geniş türbinata kadar olan şekillerde, x mm dir. 4 kostalı, yüzeyi verrukoz, disk geniş, iç bükey, kalın, az veya çok düz, valvler az veya çok eşit düzeyde, bazen 6 dır 3. 20

35 Şekil 8. E. globulus- Yaprak, çiçek ve meyve Koku; kuvvetli kâfurumsu, tat; biraz serinletici, acı ve buruk E. globulus kompleks bir türdür. Bazı yazarlar E. bicostata Maiden, E. pseudoglobulus Naudin ex Maiden ve E. maidenii monash.pw in E. globulus Labill. alt türleri olduğunu düşünmektedir E. globulus Labill. subsp. bicostata Maiden = E. bicostata Maiden- Southern Blue Gum, Eurabbie, Victorian Blue Gum. E. globulus Labill. subsp. globulus Labill. = E. globulus Labill.- Tasmanian Blue Gum. 21

36 E. globulus Labill. subsp. maidenii monash.pw= E. maidenii monash.pw- Maiden s Gum. E. globulus Labill. subsp. pseudoglobulus Naudin ex Maiden = E. pseudoglobulus Naudin ex Maiden- Gippsland Blue Gum, Victorian Eurabbie Varyete; E. globulus var. compacta Labill- Dwarf bluegum, sinonimleri ise E. cordata Miq., E. diversifolia Miq., E. gigantea Dehnh., E. glauca D.C., E. globulus St Lag., E. pulverulenta Link. dir 17,21, E. globulus a verilen diğer isimler: Alcanfor, Arbre à la fièvre, Australian fever tree, Bach dan xanh, Bagras (Filipinler), Blaugummibaum, Bluegum tree, Calibtus, Calipso, Daun ekaliptus, Eucalipus, Eucalypto, Eucalyptus, Eucalyptusblätter, Feuilles d eucalyptus, Fevertree, Fieberbaum, Fieberhilbaum, Gigante, Gommier bleu, Gommier bleu de Tasmania, Gum tree, Iron bark tree, Kalatus, Kaphur, Khuynh diep, Mtiulaya, Nkwu-ishi, Olive gum eucalyptus, Oykaliptus, Tasmanian bluegum, Yukari 17, Eucalyptus grandis monash.pw ex Maiden Eucalyptus grandis, tabanda lifli veya pul pul şeklinde pürüzlü, griden gri-kahverengiye, düz bir kabuğa sahip uzun bir ağaçtır. Olgunlaştığında, çoğunlukla 40 m uzunlukta olmasına rağmen, en geniş örnekler 80 m uzunluğu geçebilir

37 Yapraklar, saplı, lanseolattan geniş lanseolata, 15 x 3 cm, parlak koyu yeşil renktedir Tomurcuklar armut şeklinde, 10 mm uzunluk ve 5 mm genişlikte, her bir salkım genellikle 7 tomurcuktan oluşur 29, Çiçekler kısa saplı veya sapsız, çiçekli, stamen çok sayıda, ipliksi ve beyazdır Beyaz çiçekleri sonbaharın ortasından kışın sonuna kadar görünür Şekil 9. E. grandis- Çiçek ve çiçek tomurcukları Kapsüller kısa saplı, armut veya konik şekilde, yaklaşık 8 mm uzunlukta ve 6 mm çaptadır. Erginleşene kadar çoğu şemsiye kapsül taşır. 4 veya 5 tane kapakçık bulunur 29, 23

38 Şekil E. grandis- Meyve. E. grandis, Avustralya dışında kereste ve lifi yüzünden büyük rağbet gören göz alıcı, dümdüz gövdeli bir ağaçtır Grand eucalyptus 10, E. grandis e verilen diğer isimler: Flooded gum, Rose gum ve 24

39 Değişik kaynaklardan yararlanarak üzerinde çalıştığımız türlerin morfolojik özellikleri tablo haline getirilmiştir (Tablo ). Tablo 2. E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis ağaç özelliklerinin karşılaştırılması 3,10,16,17, Ağaç E. camaldulensis E. globulus E. grandis Yükseklik m m m Gövde Kabuk m çapa ulaşır Gövde düz Kabuk düz, gövdenin orta kısmından yuvarlak parçalar bazen şeritler halinde dökülücü, beyaz, gri, sarımsı yeşil, grimsi yeşil veya pembemsi gri m çapta Pürüzsüz, dümdüz gövde Pürüzsüz, çok soluk, kül-grisi veya kremsi beyaz renginde, siğiller serpilmiş kabuk kâğıt gibi soyulur; Soluk sarı renkte m çapta dümdüz bir gövde Tabanda lifli veya pul pul şeklinde pürüzlü, griden grikahverengiye, düz bir kabuk 25

40 Tablo 3. E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis yaprak özelliklerinin karşılaştırılması 3,5,10,29, Genç Yaprak E. camaldulensis E. globulus E. grandis Renk Donuk yeşil Koyu yeşil Parlak koyu yeşil Diziliş çifte kadar opposit, saplı Çok sayıya kadar opposit, sapsızdan ampleksikaule kadar Saplı Yüzey Hafif mumlu Çok mumlu, derimsi Tüysüz, pürüzsüz Şekil Dar lanseolattan geniş lanseolata kadar Tabanda kordat, ovattan, geniş lanseolata kadar (heterofili) Lanseolattan geniş lanseolata Boyut x cm x cm 15 x 3 cm Ergin Yaprak E. camaldulensis E. globulus E. grandis Renk Donuk yeşil Koyu parlak yeşil Parlak koyu yeşil Diziliş Alternan, saplı Alternan, saplı Saplı Yüzey/Damarlanma Şekil Damarlanma pennat, düzensiz, ikincil damarlanma oblik, az çıkıntılı, açı 30 civarında, yan damarlar, yaprak kenarından kesin olarak ayrılmış Lanseolat, uçta akuminat Derimsi/ Damarlanma belirgin, oblik ( ) ve düzensizdir Lanseolat, falkatlanseolat, uçta akuminat (heterofili) Tüysüz, pürüzsüz Yan damarları belirgin, Kenardan 1 mm ye kadar intramarjinal damar Lanseolattan geniş lanseolata Boyut x cm, ince x cm veya daha uzun ve geniş x cm 26

41 Tablo 4. E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis çiçek ve meyve özelliklerinin karşılaştırılması 3,5,10,17,21,23,29,30, Çiçek E. camaldulensis E. globulus E. grandis Çiçek durumu Tomurcukları Operkulum Stamen Meyve Aksilar, umbellalar çiçekli, pedunkul silindirik, mm uzunlukta Ovoitten rostrata kadar değişen şekillerde, saplı, x mm Konikten rostrata kadar, reseptakulumdan kat daha uzun, reseptakulum hemisferik veya akut-konik Çok sayıda, operkulumun altında ikiye katlanmış Saplı, hemisferikten geniş türbinata kadar, x mm, disk geniş, düz ve içbükey, valvler akut-deltoid, batık, 4 bazen 3 veya 5 Çok kısa saplı çiçekleri, çoğunlukla şemsiye biçiminde, bazen bir demet içinde tane Biraz sivri bir uca sahip Tek, nadiren 2 veya 3 tane, ya sapsız ya da çok kısa saplı, yüzeyi mumlu, genellikle 4 köşeli türbinat, 20x30 mm. Kaliks ve operkulum siğilli Kaliks tüpü çifttir; dıştaki tüp erken düşer ve pürüzsüz, içteki tüp yarı kalıcı ve siğilli Düşük operkulum stamen üzerine uzanır Yaklaşık cm uzunluğunda, 2 yarık uzunluğunda açık, içe doğru kıvrık, çok sayıda stamen var Meyve kıvrımlı, köşeli, cm çapında, basıkküresel, tabana doğru biraz incelmiş 4 ana damarlı Aksilar, umbellalar, kısa saplı veya sapsız, çiçekli Armut şeklinde, 10 mm uzunluk ve 5 mm genişlikte Her bir salkım genellikle 7 tomurcuktan oluşur Konik, mm uzunlukta ve mm çapında Çok sayıda, ipliksi ve beyaz Kapsüller, kısa saplı, armut veya konik şekilde, yaklaşık 8 mm uzunlukta ve 6 mm çapta, erginleşene kadar çoğu şemsiye kapsül taşır Kapakçıklar 4 veya 5 tane 27

42 Anatomi Eucalyptus Yapraklarının Anatomik Özellikleri Eucalyptus türlerinin yaprakları anatomik özellikleri bakımından çeşitlilik gösterir. Yaprak yüzeyindeki mum, çoğunlukla bu cinsin taksonomik sınıflandırılmasında yararlı bir göstergedir Epiderma, genellikle izobilateral veya merkezidir. Hem dikey hem de yatay yapraklara sahip olan Eucalyptus türlerinde önce izobilateral, sonra dorsiventral yapı gösterir. Eucalyptus un bazı türlerinde epiderma mum ile kaplanmıştır. Epiderma hücreleri küçük, çeperi düz, kalın ve kütikulası kalındır Salgı cepleri mezofilde ve orta damarda, özellikle de yaprağın her iki yüzeyinde alt epidermada dağılmaktadır 37, Çeşitli türlerde salgı cepleri, genellikle yaprağın her iki tarafında epiderma altında bulunur. Birçok cinste meydana gelen bu salgı cepleri çoğunlukla şeffaf noktalar halinde görünmektedir. Eucalyptus salgı ceplerinin taksonomik önemini, Welch şöyle ifade etmiştir: Salgı ceplerinin dağılım ve sayılarının çok önemli bir taksonomik değer olmamasına karşın türlerin dağılımı boyunca belirli değişimler meydana getirmektedir.. Stoma genellikle, izobilateral veya merkezi yapılı yaprakların yüzeyindeki tüm kısımlarda bulunmakta ve çoğunlukla Ranunculaceae tipidir Bol miktarda anomositik stoma bulunmakta olup stoma komşu hücreleri tanedir 15 (Şekil 11). 28

43 Şekil Eucalyptus yaprağı. (s) stoma, (s.c) salgı cebi, (bil.) basit billur, (d) druz Eucalyptus yaprağı, orta damar bölgesinde biraz genişlemiş ve iletim demetinin enine uzamış durumu ile bilinmektedir. Orta damarda, 3 parçadan oluşan ksilemin alttaki parçası büyük olup enine yayılmıştır, floem ve ksilemi çevreleyen sklerenkima halkası da 3 parçalıdır Kew koleksiyonunda belirtilen Callistemon, Eucalyptus, Eugenia, Feijoa, Myrtus, Pimenta ve Syncarpia nın birkaç türünde distal uç boyunca alınan enine kesitler oldukça açık, U şeklinde veya biraz içe kavisle son bulan tek, ana, yay şeklinde damar dizisi göstermektedir. Ana damar dizisi, incelenen tüm türlerde bikollateraldir, üst floem her zaman çok açıkça ayırt 29

44 edilemez ve farklı türlerde çoğunlukla genişliği değişen liflerin kesintisiz bir kılıfı ile çevrilmiştir Orta damarın, yaygın bulunan kalsiyum oksalat kristalleri (druz ve basit billurlar) bulunan bikollateral damar demetine sahip olduğu belirtilmektedir 37, Yaprak monofasyal olup mezofilde büyük salgı cepleri ve iri, basit billurlar bulunur. Salgı cepleri şizolizigen, büyük ve az parçalanmıştır. Basit billurlar palizat parankima hücresinin içinde görülür. İletim demetleri boyunca prizmatik billurlar ve mezofilde druzlar bulunmaktadır 15 (Şekil 11). Şekil Eucalyptus sp. mezofil görünümü

45 Eucalyptus camaldulensis Yapraklarının Anatomik Özellikleri Enine kesitte lamina monofasyal, hipoderma tabakası yoktur. Yaprak yüzeyi kütin ile kaplanmıştır. Laminada demet kını uzantısı görülmektedir Epidermada adaksiyal (üst kısım) ve abaksiyal (alt kısım) hücre duvarı düzdür ve tüy yoktur. Epiderma hücreleri enine kesitte, dairesel veya kare benzeri bir şekildedir E. camaldulensis in yüksek stoma yoğunluğu ve düşük terleme oranına sahip olduğu tespit edilmiştir. Diğer stoma tiplerinden daha yüksek yüzdeye sahip olan anomositik stomanın, E. camaldulensis yaprak abaksiyal (alt kısım) yüzeyinin yaklaşık % 70 ini kapladığı belirtilmiştir 39 (Şekil 13). Yaprak adaksiyal (üst kısım) yüzeyindeki stoma yoğunluğunun abaksiyal yüzeydekinden daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Her iki yüzeydeki salgı cebi yoğunluğunun stoma yoğunluğundan daha düşük olduğu belirtilmiştir

46 Şekil E. camaldulensis de alt epiderma görünüşü. (a) anizositik, (b) anomotetrasitik ve (c) anomositik stoma. X Palizat ve sünger hücreleri benzer şekle sahiptir. Orta damar ve damar demeti yürek şeklindedir. Orta damarın ana hattı, üst epidermada düzden tümseğe veya çukura değişirken, alt epidermada tümsekten künte, köşeliden omurgalıya değişir mevcuttur Mezofilde druz veya basit billurlar ve salgı cepleri Özellikleri Eucalyptus globulus Yapraklarının Anatomik Üst ve alt epiderma, dış duvarları kalın kütikula ile kaplanmış şeffaf, çok köşeli hücrelerden oluşmuştur Alt epiderma boyunca çok sayıda stoma bulunmaktadır 40 (Şekil 14). 32

47 Şekil E. globulus yaprağı. Çizgi= µm. (sp) sünger parankima, (pp) palizat parankiması, (vb) damar demetleri, (le) alt epiderma, (ue) üst epiderma, (og) salgı cebi, (st) stoma Klorenkima 2 palizat bölgesine ayrılmıştır. Her iki bölge de her biri epidermaya bakan (genellikle 4) hücre dizisinden oluşmuştur. Ayrıca eterik yağ içeren, geniş, ekseriyetle küre biçiminde salgı cepleri meydana gelmiştir Alt epidermanın üstündeki palizat parankima hücreleri küçük, uzun ve biçimsiz hücrelidir. Buna psödopalizat adı verilmiştir Palizat parankiması, üst yaprak yüzeyi boyunca dorsoventral dağılmaktadır. E. globulus yaprağında az sayıda sünger parankima bulunmaktadır 40 (Şekil 14). Sünger parankima, 2 palizat bölgesi arasında gevşekçe dizilmiş hücrelerin dar bir kısmıdır. Bu hücreler rozet kümeleri veya kalsiyum oksalat billurlarının kristal prizmalarını içerir. Sünger parankimanın her tarafında odunlaşmış iletim demetleri bulunmaktadır

48 (a) (b) (c) Şekil E. globulus yaprağı enine kesitleri. (a) yaygın filiz, (b) 1 yaşındaki filiz, (c) normal sürgün Yaprak orta damarında, iletim demetlerinin dışında hafifçe odunlaşmış sklerenkima demetlerinin kesik kesik kavisi meydana gelmiştir

49 Şekil E. globulus yaprak damar demetleri. Çizgi= µm. (fb) sklerenkima lif demeti, (xy) ksilem, (vc) vasküler kambiyum, (ph) floem, (bs) demet kını Özellikleri Eucalyptus grandis Yapraklarının Anatomik E. grandis yapraklarının, artan epiderma hücreleri gibi aynı seviyede görünen anomositik tip stomalı, amfistomal ve pürüzsüz yapraklar olduğu bilinmektedir (Şekil 17). Yaprak enine kesitinde tek sıralı epiderma, orta damar bölgesi hariç, şekilleri yassıdan yuvarlağa değişen hücrelerden meydana gelmektedir

50 Şekil E. grandis yaprak epidermasının görünümü. (A) üst epiderma, (B) alt epiderma, (C) anomositik stoma, (D) salgı cebi. Sc= salgı cebi, St= stoma Ve= iletim demeti Yaprak üst yüzeyinde daha az sayıda stoma bulunduğu bilinmektedir. Lamina kenarı bölgesi, kabarcıklı hücrelerden oluşmaktadır (Şekil 18). Dorsiventral mezofilin, çıkıntılı sünger parankimaya sahip olduğu belirtilmiştir Şekil E. grandis yaprak enine kesiti. A; Sc: salgı cepleri, Sp: sünger parankima, Pp: palizat parankiması, Xy: ksilem, Fi: sklerenkima lifleri, B; üst epidermada stoma, Sr: stoma çıkıntısı, C; alt epidermada stoma, D; lamina kenarı, Sc: salgı cebi Yaprak orta damarı, düz kavis damarlanma şekli göstermektedir. Orta damardaki alt epidermaya ait kollenkima, iki yaprak 36

51 yüzeyine doğru dönen iki kapak gibi görünmektedir. Bikollateral damar demeti, klorofilsiz parankima ve dağınık liflerden oluşmaktadır 38 (Şekil 19). Şekil E. grandis yaprak orta damarının enine kesiti. (A) orta damarın genel görünümü, (B) alt epiderma, (C) damar demeti. Co= kollenkima, Ep= epiderma, Ph= floem, St= stoma, Xy= ksilem Arasındaki İlişkiler Yaprak Anatomisi ile Değişik Çevre Koşulları Yaprak anatomisi iklim şartlarına oldukça duyarlıdır, örneğin daha kurak bölgelerdeki E. camaldulensis, kalın yapraklara ve yüksek salgı cebi yoğunluğuna sahiptir. Benzer şekilde susuzluk, bu türlerde mezofil ve epiderma kalınlığında başkalaşma ve hücre ve dokularda çökmeye neden olabilir. Yapraklarda düşük stoma yoğunluğu ve palizat parankimanın iki veya daha fazla tabakaya sahip olması bitkinin kseromorfik yeteneğini gösterir. Kütikula tabakasının kalınlığına bağlı olarak kalın epiderma, belirli nem koşullarında su kaybını kontrol altında tutmaya yarar

52 Yayılış Okaliptüsler genel olarak, Avustralya ve yakın çevresindeki adaların asli ağacı olarak bilinirse de yayılışları yalnızca buralarla sınırlı değildir. Bazı türler Papua Yeni Gine de, Endonezya takımadalarının doğusunu oluşturan bazı adalarda (Timor, Filores, Wetoor) ve Filipinlerin Mindanao adasında doğal olarak bulunurlar. Afrika, Güney Amerika (Arjantin, Brezilya ve Paraguay), Asya (Çin, Hindistan ve Endonezya), Güney Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ni kapsayan subtropikal bölgelerde ise yetiştirilirler 7, Okaliptüslerin bugünkü doğal yayılışı yukarıda açıklandığı şekilde olmakla birlikte, Adalı okaliptüslerin önceleri üçüncü jeolojik devirlerde Avrupa da yaşadığını, yapraklarının ve tohumlarının Almanya da rastlanan taşlar üzerindeki fosilleriyle saptandığını ve yine aynı şekilde Grönland da da okaliptüs fosilleri bulunduğunu ifade etmektedir 7. Doğal yayılış alanları S enlemleri arasında yer almaktadır. Bu da, türün yayılış alanlarının büyük iklim kuşakları olarak tropikal kuşak ile subtropikal (sıcak-ılıman) kuşaklara girdiği anlamına gelmektedir Genellikle akarsu boyları ve ovalarda yer almakla birlikte, bazen nispeten yüksek arazilerin yamaçlarında da bulunur. Kuru dere boylarında da yer alır ve böylelikle kıtanın kurak ve yarı kurak bölgelerinde 38

53 de yayılış gösterme imkânı bulur. Doğal yayılış alanlarında m yükseltilerde ve genellikle düzlük ve düşük eğimli arazilerde bulunur Özetle, Anavatanı Avustralya olan okaliptüs, şu anda Arnavutluk, Arjantin, Bangladeş, Brunei, Endonezya, Eritrea, Etiyopya, Fas, Filipinler, Hindistan, İngiltere, İspanya, İsrail, İtalya, Kamboçya, Kenya, Lagos, Malezya, Malta, Mısır, Myanmar, Namibya, Nepal, Nijerya, Pakistan, Sudan, Türkiye, Tanzanya, Tayland, Uganda ve Yunanistan gibi ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada yetiştirilmektedir 2,9, Eucalyptus Türlerinin Türkiye deki Yayılışı Eucalyptus türleri kültür bitkisi olmalarına karşın memleketimizde Güney ve Batı Anadolu nun bazı bölgelerinde küçük ormanlar meydana getirmiştir. Bunlara Tarsus civarındaki Karabucak ormanı örnek verilebilir. Adana, Mersin, Muğla dolayları, İstanbul da Yıldız Parkı ve Büyük Ada da da rastlanmaktadır 7. aşağıdaki gibi belirtilmiştir. E. camaldulensis in ülkemizdeki yayılışı, Flora of Turkey de A2(A) İstanbul: Prinkipo (Büyükada), B1 İzmir: Balçova- İnciraltı mevkii, C3 Antalya: Antalya- Side, C5 İçel: Çukurova, Tarsus, Adana: Karataş, C9 Hatay: Dörtyol

54 Şekil Eucalyptus ların Türkiye deki dağılımı Okaliptüs yetiştiriciliğinde, değişik iklim ve toprak şartlarına en uygun Eucalyptus türlerini tespit gayesiyle küçük ormanlar tesis edilmiştir. Okaliptetum terimi, okaliptüs arboretumu anlamına gelir. 3 Ana tip okaliptetum vardır 3 : 1- Eliminasyon (Oryantasyon) Okaliptetumu: Denenecek türlerin, o bölgenin şartlarına (iklim, toprak, vb.) uyup uymayacağının anlaşılması gayesiyle kurulan okaliptetumlardır. 2- Mukayese Okaliptetumu: Eliminasyon okaliptetumlarında başarılı olan türlerin, beraberce yetiştirilip birbirleriyle mukayese edildikleri okaliptetumlardır. 3- Muhafaza (Kolleksiyon) Okaliptetumu: Bilimsel gayeler ve değişik türlere ait numunelerin bulunması için çok sayıda türün yetiştirildiği okaliptetumlardır 3. 40

55 Memleketimizde kurulmuş olan oryantasyon okaliptetumları genel olarak 7 iklim bölgesine ayrılabilir. Bu bölgelerdeki deneme sahalarından m den düşük olanları alçak rakım, m ve daha yukarı olanları da yüksek rakım olarak nitelendirmek mümkündür Ege Bölgesi Ege bölgesi kuzeyde Edremit den başlayarak güneyde Bodrum a kadar uzanmaktadır. Bu sahil bandında deneme sahaları daha ziyade deniz ikliminin etkili olduğu yerlerde tesis edilmiştir A- Selçuk-Meryemana Eliminasyon Okaliptetumu: Pamucak piknik alanında yılında, 12 tür kullanarak tesis edilmiştir. Başarılı olan türler E. camaldulensis ve E. blakelyi dir 3, B- Manisa-Muradiye Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis yılında kurulmuştur. Kullanılan 10 tür içinden E. camaldulensis ve E. blakelyi başarılı olmuştur 3, C- Menemen-Güzelhisar Eliminasyon Okaliptetumu: Menemen, Ali Ağa yakınlarında yılında, 17 tür kullanılarak tesis edilmiştir 3. Sadece E. sideroxylon iyi bir gelişim göstermiştir. Ancak bu deneme sahası yılında ağaçlandırma sahasında çıkan yangın sonucu tamamen yanmıştır

56 D- Nazilli-Dallıca Eliminasyon Okaliptetumu: Deneme alanı yılında tesis edilmiştir. Denemede kullanılan 16 türden birçoğu kurumuş geriye kalanı da gelişme göstermemiştir 3. E- Söke Mukayese Okaliptetumu: Tesis yılında, 5 türün mukayeseye alınması amacıyla kurulmuştur Ege-Akdeniz geçiş zonu kısımlardır Bu bölge Ege bölgesiyle Akdeniz bölgesinin birleştiği Alçak rakım deneme sahaları: A- Köyceğiz-Yuvarlakçay Eliminasyon Okaliptetumu: Deneme alanı yılında, 30 tür kullanılarak kurulmuştur 3. Başarılı türler; E. camaldulensis ve E. bicostata Maiden dir B- Fethiye-Çırpı Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis yılında kurulan, iyi takip edilmiş bir okaliptetumdur. Kullanılan 30 türden E. globulus, E. camaldulensis, E. bicostata Maiden ve E. tereticornis başarılı olmuştur 3, C- Fethiye-Günlükbaşı Mukayese Okaliptetumu: Deneme alanı yılında 5 türün mukayeseye alınması amacı ile kurulmuştur 3. 42

57 Yüksek rakım deneme sahaları: A- Marmaris-Kızılağaç Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis yılında kurulmuş olup 10 türden yalnızca E. camaldulensis ve E. maideni de iyi neticeler alınmıştır 3, B- Fethiye-Çaltılıçukur Eliminasyon Okaliptetumu: Deneme alanı yılında 14 tür ile kurulmuştur 3. E. camaldulensis, E. sideroxylon ve E. cinerea da başarılı olunmuştur Akdeniz Bölgesi Memleketimizin okaliptüs dikilebilecek alanlarının en uygun iklimine bu bölge sahiptir. Bu açıdan Akdeniz bölgesinde Toroslara dik istikamette mümkün olduğunca içerilere girilmiştir Alçak rakım deneme sahaları: A- Tarsus-Karabucak Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis yılında tesis edilen eski ve iyi takip edilen okaliptetumlardandır. Kullanılan 26 tür içinden E. saligna, E. bicostata Maiden, E. stuartiana, E. grandis, E. tereticornis, E. botryoides ve E. camaldulensis başarılı olup mukayese denemelerinde yer verilmiştir 3, 43

58 Tarsus-Karabucak Muhafaza Okaliptetumu: Çok sayıda türün koleksiyon yapma veya bilimsel gayeler için yetiştirildiği bu okaliptetum yılında, 78 türle kurulmuştur 3. Tarsus-Karabucak Mukayese Okaliptetumu: Bu deneme alanı, yılında tesis edilmiştir. Okaliptetumda 5 tür bulunmakta olup her türden er fidan birbiri ile mukayeseye alınmıştır 3. Şekil E. camaldulensis (Dört Kardeş Ağacı: Bir gövdenin 4 e ayrılmasıyla dallanan bu ağaca, Tarsus Karabucak okaliptüs ormanında verilen isim). B- Alanya-İncekum Eliminasyon Okaliptetumu: Kullanılan 16 türden E. camaldulensis ve E. globulus başarılı olmuştur

59 C- Tarsus-Turan Emeksiz Eliminasyon Okaliptetumu: Turan Emeksiz Ormanı yakınında, yılında, yeni türleri denemek üzere kurulmuştur. Tuz ve rüzgârdan az etkilenen yani sahil ağaçlandırılmasında kullanılabilecek türler araştırılmaktadır 3. Bu okaliptetumda, 10 tür içinden E. camaldulensis, E. occidentalis ve E. tereticornis iyi sonuçlar vermiştir Tarsus-Turan Emeksiz Mukayese Okaliptetumu: Kumul şartlarda en iyi gelişen türü tespit gayesiyle yılında 4 tür kullanılarak tesis edilmiştir 3. D- Antalya-Belek Eliminasyon Okaliptetumu: Kumul ağaçlamada başarı sağlanıp sağlanamayacağını denemek amacıyla yılında, 24 tür ile kurulmuştur 3. Kullanılan tür ve orijinden birçoğu kuruyarak elimine olmuştur. E. camaldulensis, E. gomphocephala ve E. tereticornis diğerlerine göre daha başarılı olmuştur tür ile kurulmuştur 3. Antalya-Belek Mukayese Okaliptetumu: Tesis, yılında 4 E- Silifke-Ovacık Eliminasyon Okaliptetumu: Kullanılan 20 tür arasından E. camaldulensis, E. astringens, E. maideni, E. monash.pw ve monash.pwntalis iyi neticeler vermiştir F- Antalya-Düzlerçamı (Cumali) Eliminasyon Okaliptetumu: Deneme alanı, yılında 12 tür ile kurulmuştur. Ancak soğuk etkili olmuş ve bu yörede okaliptüsün yetişemeyeceği saptanmıştır 3, 45

60 Yüksek rakım deneme sahaları: A- Kozan-Söbeyazı Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis, yılında 15 tür kullanılarak tesis edilmiştir. E. camaldulensis, E. cinerea, E. dwyeri, E. sideroxylon, E. oviformis, E. bosistoana ve E. viminalis başarılı olmuştur 3, B- İskenderun-Arsuz Eliminasyon Okaliptetumu: Bu deneme alanı, yılında kurulmuştur. İyi gelişme gösteren ağaçlar, tesisten bir süre sonra, arazi anlaşmazlığından dolayı, köylüler tarafından sökülüp tahrip edilmiştir. Değerlendirme imkânı olmamıştır 3. İskenderun-Arsuz Eliminasyon Okaliptetumu: Daha önce tahrip edilen okaliptetum yerine yılında, yakın bir sahada kurulmuştur 3. Kullanılan 27 tür içinden E. camaldulensis, E. blakelyi, E. maideni ve E. diversicolor iyi sonuçlar vermiştir C- Mut-Ilıcadüzü Eliminasyon Okaliptetumu: Tercih edilen 10 tür içinden yalnızca E. camaldulensis başarılı olmuştur Mut-Gölalanı Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis projesi yapıldıktan sonra, yılında bu sahada okaliptetum kurulmasından vazgeçilmiştir 3. D- Tarsus-Cehennemdere Eliminasyon Okaliptetumu: Yüksek ve serin bölgedeki ağaçlama neticelerini tespit gayesiyle

61 yılında, 7 tür kullanılarak kurulmuştur 3. Bu deneme alanındaki belirlemelere göre E. camaldulensis ve E. stuartiana yüksek rakımlara uyum sağlayabilmektedir Akdeniz-Güneydoğu Anadolu geçiş zonu Bu bölge Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin birleştiği ve birbirlerine yakın olan kısımlarıdır A- Kilis-Kaplanderesi Eliminasyon Okaliptetumu: Deneme alanı yılında, 15 tür ile kurulmuştur. Ancak sadece E. camaldulensis ve E. blakelyi kendini göstermiştir yılı kışının sert geçmesi nedeniyle denemede bulunan türlerin gövdeleri tamamen kurumuş ancak kök boğazından yeniden sürgün vermişlerdir. Bu bize yaklaşık olarak okaliptüsün yayılış alanındaki Güneydoğu sınırını vermektedir B- Maraş-Türkoğlu Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis, yılında 13 Eucalyptus türü kullanılarak kurulmuştur. Yörenin yazları çok sıcak ve kurak, kışları donlu olan iklimi okaliptüsün yetiştirilmesini engellemiştir. Ancak tür olarak en iyi uyumu E. camaldulensis göstermektedir Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bu bölgede kurulan oryantasyon okaliptetumları yörenin yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk iklimine uyum sağlayamayarak 47

62 kurumuşlardır. Bu bakımdan da Güneydoğu Anadolu Bölgesinin okaliptüsün yetişmesine müsait alan olmadığı tespit edilerek bu bölgede yeniden mukayese okaliptetumu kurulmasından vazgeçilmiştir A- Urfa-Ceylanpınar (Beyazkule) Eliminasyon Okaliptetumu: Bu deneme alanı, da kurulmuş olup, okaliptetumun yeri uygun olmadığı için dikilen türlerin hemen hepsi elimine olmuştur. Kullanılan 7 tür ve 2 orijinden E. camaldulensis az da olsa uyum sağlayabilmiştir. Okaliptetum, yılından sonra değerlendirilememiştir 3, B- Birecik Eliminasyon Okaliptetumu: Deneme alanı, tarihinde 24 Eucalyptus türüyle kurulmuş ancak den itibaren, Keban barajının yapılması ve Fırat nehrinin suyunun çekilmesi nedeniyle, ağaçlar tamamen elimine olmuştur 3. C- Ceylanpınarı-Gümüşsuyu Eliminasyon Okaliptetumu: Bu deneme alanındaki Eucalyptus türleri soğuk ve kuraklık nedeniyle hayatiyetlerini devam ettiremediklerinden denemenin takibinden vazgeçilmiştir Doğu Karadeniz Bölgesi Samsun-Terme Eliminasyon Okaliptetumu: Bu deneme alanı, yılında 12 tür kullanılarak tesis edilmiştir. Devamlı sel baskınından dolayı bir süre sonra takip edilmekten vazgeçilmiştir 3. Ancak E. 48

63 camaldulensis, E. viminalis ve E. stuartiana diğer türlere göre daha başarılı olmuştur Samsun-Terme (Dalyanağzı) Eliminasyon Okaliptetumu: Daha önce bu bölgede kurulan okaliptetumun yerine, yılında tesis edilmiştir. Deneme alanında 10 tür kullanılmıştır Marmara Bölgesi İzmit- Kerpe Eliminasyon Okaliptetumu: Tesis, tarihinde kurulmuş olup tarihinde geçirdiği yangın sonucu, deneme özelliğini kaybettiğinden iptal edilmiştir. O güne kadar yapılan gözlemler neticesinde iyi gelişme gösteren türler: E. viminalis, E. maideni, E. ovata, E. bridgesiana ve E. camaldulensis olarak saptanmıştır Okaliptüs Türkiye de Ege ve Karadeniz Bölgelerinin kıyı arazilerinde, Akdeniz Bölgesinin kıyı arazileri ile ovalarında (alçak yayla) ve ayrıca Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ovalarında (alçak yayla) bulunur. Ancak, endüstriyel ağaçlandırmaları Ege ve Akdeniz Bölgelerinin kıyı arazilerinde yapılabilmekte olup diğer bölgelerdeki bulunuşları münferit halde ve süs bitkisi niteliğindedir Türkiye de özellikle Akdeniz ve Ege Bölgeleri kıyı arazilerinde m yükselti ve % 15 eğime kadar olan arazilerde ağaçlandırmalarda kullanılabilir. Ancak verimli bir işletmecilik için 50 m yükseltiye kadar olan düz arazilerde kullanılması uygundur

64 KİMYASAL BİLGİLER E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis türlerinin kimyasal bileşimi ile ilgili yapılan çalışmalar yaprak ve uçucu yağ başlıkları altında bu bölümde yer almaktadır Yaprak Eucalyptus türlerinin ham ekstrelerinin fitokimyasal analizi sonucunda saponin, steroit, kardiyotonik heterozit, tanenler, uçucu yağlar, fenoller, balsam, monoterpenler, siyanojenik heterozitler ve triterpenler içerdiği saptanmıştır 42, Eucalyptus türlerinin aseton-petrol eteri ekstrelerindeki formillenmiş floroglusinol bileşikleri (öglobal, makrokarpal ve sideroksilonal) incelenmiştir. En sık rastlanılan bileşik grubu sideroksilonal olmuştur Eucalyptus türleri, gallik asit-monoterpen, floroglusinolseskiterpen/ monoterpen ile birleşmiş yapı tiplerine sahip kimyasal bileşikler taşımaktadır Tüm Eucalyptus türleri bir veya daha fazla inozitol formu içermekte olup, myo-inozitol en yaygın formu olarak belirtilmektedir

65 Kimyasal Bileşimi Eucalyptus camaldulensis Yapraklarının E. camaldulensis yaprakları betulinik asit, ökaliptik asit, ökaliptolik asit, oleanolik asit ve ursolik asit gibi triterpenler içermektedir E. camaldulensis yapraklarında kumarik asit, ferulik asit, gallik asit, hidroksibenzoik asit ve vanilik asit gibi fenolik bileşikler bulunmaktadır Ayrıca, E. camaldulensis yaprak ekstreleri üzerinde yapılan çalışmalar sonucu saponin, flavonoit ve balsamların varlığı saptanmıştır 47, Bileşimi Eucalyptus globulus Yapraklarının Kimyasal E. globulus yapraklarında fenolik asit olarak; klorojenik asit, kumarik, kafeik, ferulik ve gallik asitlerin varlığı tespit edilmiştir. Flavonoit bileşikleri olarak; kersetin, hiperozit ve rutin bulunduğu saptanmıştır 5,46, E. globulus yapraklarının sıcak su ekstresinden, gallik asit bağlı iki monoterpen glikozit, globulusin A ve B ile sipellokarpin A, ökaglobulin ve kunilozit gibi bileşikler izole edilmiştir

66 Diğer bir çalışmada ise, E. globulus yapraklarından Makrokarpal A, B, C, D, E isimli seskiterpen bileşikleri elde edilmiştir 50 (Şekil 22). Şekil E. globulus yapraklarında bulunan makrokarpal A Ayrıca E. globulus yapraklarında, triterpenik yapıya sahip maslinik asit ve oleanolik asit saptanmıştır E. globulus yapraklarındaki tanen içeriği % 11 dir Ayrıca E. globulus yaprak ekstresindeki bağıl protein içeriği, 15mg/g (taze ağırlık) bulunmuştur Bileşimi Eucalyptus grandis Yapraklarının Kimyasal E. grandis ergin yapraklarında floroglusinol bileşikleri olarak G-1, G-2 ve G-3 olarak kısaltılmış G inhibitörleri veya G regülatörleri (G=grandis) bulunmaktadır 50 (Şekil 23). 52

67 G-1 G-2 Grandinol Sideroksilonal A Şekil E. grandis yapraklarında bulunan bazı floroglusinol bileşikleri edilmiştir E. grandis yapraklarından ökaliptin ve ursolik asit de izole 53

68 Uçucu Yağ Eucalyptus yağlarında başlıca α -pinen, β-pinen, mirsen, α- fellandren, p-simen, limonen, γ-terpinen ve terpinolen gibi monoterpen hidrokarbonlar, sineol (ökaliptol), terpinenol ve α-terpineol gibi monoterpenler ve globulol gibi seskiterpenler bulunmaktadır. Birçok Eucalyptus türü yüksek oranlarda sineol içerirken, bazıları ise hiç sineol içermez 5,54, Eucalyptus yağının, Avrupa Farmakopesinin yanı sıra Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve İngiltere Farmakopelerinde de kayıtlı olduğu ve bunun Eucalyptus globulus Labill. orjinli olduğu belirtilmiştir İlk buhar distilasyonundan elde edilen Eucalyptus yağı, alkali işlem ve fraksiyonel distilasyon ile rektifiye edilmektedir. Rektifiye edilmiş yağ % oranında sineol içermektedir Avrupa Farmakopesinde kayıtlı Eucalyptus yağının sineol yanında γ-terpinen (% ), p-simen (% ), terpinenol (% ), α- terpineol (% ), mirsen (% ) ve terpinolen (% ) taşıdığı belirtilmektedir

69 sineol p-simen α-pinen β-pinen Kâfur Şekil Eucalyptus uçucu yağında bulunan ana bileşikler Aromatik kâfurumsu bir koku ve keskin, serinletici bir tada sahip olan Eucalyptus yağı, renksiz veya soluk sarı renktedir

70 Brezilya 62 ve Hindistan 51 da yapılan çalışmalarda Eucalyptus türlerinin uçucu yağ oranı ve ana bileşikleri aşağıdaki gibi tespit edilmiştir (Tablo 5). Tablo 5. Bazı Eucalyptus türlerinin uçucu yağ oranı ve ana bileşikleri. Türler Uçucu yağ oranı (%) Ana bileşikleri Kaynak E. camaldulensis sineol 62 E. cineorifolia sineol 51 E. citriodora Sitronellal 51 E. dives Piperiton 51 E. dumosa sineol 51 E. globulus sineol 51 E. goniocalyx sineol 51 E. grandis α-pinen 62 E. leucoxylon sineol 51 E. macarthuri Geraniol 51 E. polybractea sineol 51 E. radiata spp. radiata sineol 51 Türkiye Eucalyptus ları: Ekrem Sezik tarafından yapılan çalışmada, Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan yaprakların uçucu yağ verimleri; E. camaldulensis için % ve E. globulus için % olarak tespit edilmiştir. Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan yapraklardan elde edilen uçucu yağlarının analizleri sonucunda, ana bileşik olan sineol miktarı E. camaldulensis de % ve E. globulus da ise % değerlerinde elde edilmiştir 3. 56

71 Anadolu Üniversitesi Tıbbi ve Aromatik Bitki ve İlaç Araştırma Merkezi ve Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğünce gerçekleştirilen proje kapsamında, Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan yaprakların su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağ verimleri; E. globulus ssp. globulus % , E. globulus ssp. bicostata % , E. globulus ssp. maidenii % , E. camaldulensis % , E. grandis ise % olarak bulunmuştur. Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan yaprakların su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağlarının analizleri sonucunda, ana bileşik olan sineol miktarı E. globulus ssp. globulus da % , E. globulus ssp. bicostata da % , E. globulus ssp. maidenii de % , E. camaldulensis de % , E. grandis de % değerlerinde elde edilmiştir. Bunun yanında oranı yüksek diğer bileşikler arasında α-pinen ve limonen bulunmuştur 7. Bileşimi Eucalyptus camaldulensis Uçucu Yağı Kimyasal Sineol, Eucalyptus uçucu yağlarında bol miktarda bulunmakta olup içeriği türden türe değişmektedir (% ). Hatta aynı türlerde, ağaç kökenine bağlı olarak da sineol konsantrasyonu değişmektedir. Bu nedenle, Fas daki ağaçlarda ilk iki ana bileşik olarak spatulenol ve p-simen, Güney Afrika da α-fellandren ve sineol, Mozambik de sineol ve β-pinen, Burundi de sineol ve limonen tespit edilmiştir

72 Tablo 6. E. camaldulensis uçucu yağ bileşimindeki önemli maddeler 62, Bileşik * E. camaldulensis (%) α-pinen β-pinen Mirsen α-fellandren p-simen Limonen Sineol γ-terpinen Terpinol α-terpineol * Uçucu yağın taşıdığı bileşiklerin % oranları GC (Gaz Kromatografisi) pik alanlarından hesaplanmış ve tablo elüsyon sırasına göre düzenlenmiştir. Brezilya da yapılan çalışmalarda, E. camaldulensis in ana bileşiğinin sineol (% ) olduğu görülmektedir 62,64 (Tablo 6). Eucalyptus türlerinin uçucu yağ bileşimi hasat zamanına göre de büyük ölçüde etkilenir. Yunanistan da yapılan bir çalışmada, E. camaldulensis yapraklarının uçucu yağ bileşiminin mevsime bağlı değişimi analiz edilmiştir 63 (Tablo 7,8). 58

73 Tablo 7. E. camaldulensis uçucu yağının % monoterpen hidrokarbon bileşiminin mevsime bağlı değişimi Toplama zamanı Monoterpen hidrokarbonlar α-pinen β-pinen α-fellandren Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Tablo 8. E. camaldulensis uçucu yağının % monoterpen ve seskiterpen bileşimlerinin mevsime bağlı değişimi Toplama Monoterpenler Seskiterpenler zamanı Sineol Terpinenol Mirtenol Spatulenol cis-farnesol Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

74 E. camaldulensis uçucu yağ verimi 1 yıl süresince değişmektedir: Sonbahar % , Kış % , İlkbahar % , Yaz % En yüksek verimler, sıcak yaz aylarında elde edilmiştir. Hasat zamanı ne olursa olsun, en yüksek konsantrasyona (% ) sahip bileşik sineol dür. Spatulenol ve β-pinen yüksek konsantrasyonlara (sırasıyla, toplam yağın % ve % ) ulaşmasına karşın, son derece düşük konsantrasyonlara (sırasıyla, % ve % ) sahip olduğu aylar da vardır. Yüksek konsantrasyonlara sahip diğer bileşikler α-pinen (% ), α-fellandren (% ), mirtenol (% ; sadece Mart, Nisan ve Temmuz aylarında mevcut), terpinenol (% ) ve cis-farnesol (% ) dür Koyu sarı renkli bir sıvı görünümündeki E. camaldulensis uçucu yağı, acı ve bulandırıcı bir tada sahiptir. Belirgin kâfur kokusu yoktur 3. Bileşimi Eucalyptus globulus Uçucu Yağı Kimyasal Eucalyptus globulus Labill., Eucalyptus fruticetorum F. Von Mueller (Eucalyptus polybractea monash.pw) ve Eucalyptus smithii monash.pw in, taze yaprak veya taze dal uçlarının buhar distilasyonu ve rektifikasyonu ile sineol ce zengin Eucalyptus yağı elde edilmektedir 6, 60

75 Sacchetti ve arkadaşlarının İtalya da yaptıkları bir çalışmada, E. globulus yapraklarından elde edilen uçucu yağın ana bileşiğinin sineol (% ) olduğu tespit edilmiştir 65 (Tablo 9). Sarı renkli bir sıvı görünümündeki E. globulus uçucu yağı, önce yakıcı sonra serinletici acı bir tada ve belirgin bir kâfur kokusuna sahiptir 3. Taze E. globulus yapraklarının uçucu yağının GC kromatogramı Şekil 25 de gösterilmiştir. 7 dk sonra ayrılan en geniş pik, sineol (Ma: ) olarak tanımlanmıştır Şekil E. globulus uçucu yağının kromatogramı

76 Kütle spektrumunda az miktarda bulunan bileşikler pinen, kamfen ve karyofillen olarak tanımlanmıştır E. globulus uçucu yağ verimi mevsime bağlı olarak değişebilmektedir: Sonbahar % , Kış % , İlkbahar % , Yaz % E. globulus un yıl boyunca yüksek verimlere sahip olduğu görülmekte ve E. globulus un en önemli Eucalyptus yağı kaynaklarından olduğunu desteklemektedir. E. globulus uçucu yağının ana bileşiği olan sineol miktarı ise ortalama % , sonbahar % , kış % , ilkbahar % , yaz % olmak üzere mevsime bağlı değişiklik göstermektedir Tablo 9. E. globulus uçucu yağ bileşimindeki önemli maddeler Bileşik E. globulus (%) α-pinen 20 β-pinen Mirsen α-fellandren p-simen Sineol γ-terpinen Terpinolen α-terpineol

77 Eucalyptus grandis Uçucu Yağı Kimyasal Bileşimi Eucalyptus grandis W. Hill ex Maiden yaprak yağı, GC ve GC/MS (Gaz Kromatografisi/ Mass Spektrometresi) vasıtasıyla analiz edilmiştir ve ana bileşiği α-pinen (% ) olarak tespit edilmiştir. E. grandis uçucu yağında sineol oranı çok düşüktür. Buna karşılık Uruguay, Avustralya ve Türkiye de yetiştirilen E. grandis yaprak yağının kimyasal yapısı üzerinde yapılan bazı araştırmalar da başlıca bileşiğinin sineol olduğunu göstermektedir. Kongo daki E. grandis yaprak uçucu yağının başlıca bileşiklerinin α-pinen ve p-simen olduğu belirtilirken, Burundi deki yaprak uçucu yağının baskın bileşiğinin α-pinen olduğu bildirilmiştir. Etiyopya da yetiştirilen E. grandis yaprak uçucu yağının ise başlıca α- ve β-pinen içerdiği bulunmuştur 1. E. grandis yapraklarından su distilasyonu ile elde edilen yağın verimi % (w/w) dir. Monoterpenoitler bakımından zengin E. grandis yaprak yağı, α-pinen (% ), terpinenol (% ), (E)-βosimen (% ), borneol (% ) ve α-terpineol (% ) ün bol miktarda bulunması ile karakterizedir. Bu bitki yaprak yağının ana bileşiği olarak α- pinen in tespit edilmesi Burundi örneği ile benzerlik göstermiştir Sineol ün bulunmaması, önceki araştırma sonuçlarından belirgin bir sapma meydana getirmiştir 1. 63

78 Tablo E. grandis uçucu yağ bileşimindeki önemli maddeler 62, Bileşik * E. grandis (%) α-pinen β-pinen α-fellandren p-simen Limonen Sineol γ-terpinen Terpinol α-terpineol * Uçucu yağın taşıdığı bileşiklerin konsantrasyonları GC pik alanlarından hesaplanmış ve tablo GC elüsyon sırasına göre düzenlenmiştir. Eucalyptus türlerinde, araştırmacılar tarafından miktarı en sık belirtilen monoterpen α-pinen dir. E. grandis in baskın bileşiği olarak da α - pinen (% ) görülmektedir. Önemli miktarlarda bulunan diğer iki monoterpeni γ-terpinen (% ) ve p-simen (% ) dir 62 (Tablo 10). E. grandis yaprak uçucu yağları monoterpenoitler bakımından zengin bulunmuştur (% ). Bununla birlikte Nijerya da yetiştirilen E. grandis yağı % oranında monoterpen hidrokarbon içermektedir (Tablo 11). Seskiterpenoitler düşük miktarlarda bulunmaktadır (% ). Alkol yapısındaki maddelerin miktarı örneklerde farklılık göstermektedir (% ). Bir başka çalışmada E. grandis yaprak yağında en çok bulunan bileşikleri α-pinen, γ-terpinen, limonen, α-terpineol, spatulenol ve globulol olarak bulunmuştur. Bu 64

79 bileşikler Nijerya daki E. grandis yaprak yağında da tespit edilmiştir. Nijerya da yetiştirilen E. grandis yaprak yağlarında sineol ün tespit edilememesinin nedeni farklı iklim koşulları olarak düşünülmüştür 1. Tablo E. grandis yağında bulunan çeşitli bileşik sınıfının % bileşimi 1. Bileşik Sınıfı Yüzde Bileşimi Monoterpen hidrokarbonlar Seskiterpen hidrokarbonlar Aldehitler Ketonlar Alkoller Esterler Fenoller - Oksitler Epoksidler - 65

80 BİYOLOJİK AKTİVİTE ve KULLANILIŞ Biyolojik Aktivite Eucalyptus Yapraklarının Biyolojik Aktivitesi Eucalyptus yaprakları ile ilgili biyolojik aktivite çalışmaları, sırasıyla alt başlıklar halinde verilmiştir Antidiyabetik Aktivite Gray ve Flatt, Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin streptozotosin ile diyabet oluşturulan farelerde, hiperglisemiyi azalttığını ve kilo kaybı ile ilişkili olduğunu değerlendirmişlerdir Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin, insülin salgılanmasının uyarılması ve kas glikoz alım ve metabolizmasının artışı ile ilişkili antihiperglisemik etkisinin, muhtemelen birden fazla etkili bileşiğinin etkisi ile görüldüğü belirtilmiştir. Bundan dolayı E. globulus yapraklarının sulu ekstresinin, diyabet tedavisi için etkili bir antihiperglisemik olduğu ve gelecekte diyabet tedavisinde yeni oral aktif maddelerin keşfi için potansiyel bir kaynak olduğu düşünülebilir Nakhaee ve arkadaşları, streptozotosin ile diyabet oluşturulan sıçanlarda Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin, plazma ve karaciğer homojenatındaki lipit peroksidasyon, protein oksidasyon ve 66

81 antioksidan gücün yanı sıra kandaki glikolize hemoglobin (HbA 1C ) üzerinde etkilerini değerlendirmiştir. 4 hafta süresince verilen Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin, plazma glikoz seviyesi, plazma ve karaciğer malondialdehit (MDA, lipit peroksidasyon ana ürünü), protein karbonil (PC, protein oksidasyon ürünlerinden biri) ve HbA 1C de önemli bir düşüşe ve beraberinde gelen ferrik indirgen antioksidan güç (FRAP) seviyesinde artışa neden olduğu belirtilmiştir. Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin, muhtemelen streptozotosin ile diyabet oluşturulan sıçanlarda gelişmiş hiperglisemi nedeniyle antioksidan gücü onardığı düşünülmektedir Çalışma süresince, Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin antidiyabetik ve antioksidan aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir. Önceki çalışmalarda, Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin antihiperglisemik ve kilo kaybı ve polidipsi üzerindeki iyileştirici etkilerinin görüldüğü belirtilmiştir. Ayrıca, bu çalışma ile Eucalyptus yapraklarının sulu ekstresinin ya antioksidan gücü arttırabileceği ya da oksidatif stresi azaltabileceği veya her ikisini de sağlayabileceği gösterilmiştir. E. globulus yapraklarının sulu ekstresinin muhtemelen, diyabetik sıçanlarda plazma glikoz seviyesindeki düşüşe bağlı olarak, proteinlerin glikolizlenmesi boyunca serbest radikallerin aşırı üretimini önleyen oksidatif stresi arttırdığı düşünülmektedir

82 Antienflamatuvar Aktivite E. globulus sıcak su ekstresinin 20 µm konsantrasyonda, IL- 1β (interlökin-1beta) ve TNF-α (tümör nekrozis faktör-alfa) üretimini, herhangi bir önemli sitotoksisite olmadan, sırasıyla % 54 ve % 61 oranında azalttığı saptanmıştır E. globulus yapraklarının sıcak su ekstresinden antioksidan olarak izole edilen, yeni monoterpen bağlayıcılar globulusin A ve ökaglobulin in antienflamatuvar aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir 42 (Şekil 26). Globulusin A Ökaglobulin Şekil E. globulus yapraklarının sıcak su ekstresinde bulunan yeni monoterpen bağlayıcılar, globulusin A ve ökaglobulin

83 Antimikrobiyal Aktivite Hou ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, E. globulus yapraklarının % 70 sulu aseton ekstresinden izole edilen yeni bir gallotanen ve monoterpen kompleksi, ökaglobulin ve hidroliz olabilen tanenler, tellimagrandin I ve ökalbanin C nin antibakteriyel etkileri incelenmiştir. E. globulus yapraklarının suda çözünen bileşiklerinin ekstresi (Eg-L), Staphylococcus aureus, Staph. epidermis, Candida albicans ve Zygosaccharomyces baili. e karşı güçlü antibakteriyel etki göstermiştir. Ökaglobulin, E. coli ve C. albicans ı inhibe etmiştir. Tellimagrandin I ve ökalbanin C, E. coli, Staph. aureus, Staph. epidermis ve Streptococcus sanguis üzerinde inhibitör etki sergilemiştir. Ökalbanin, ayrıca Enterobacter gergoviae e karşı da etki göstermiştir Salari ve arkadaşları, E. globulus yapraklarının metanol (% 80) ekstresinin, solunum yolları hastasının klinik örneklerinden elde edilen 56 Staphylococcus aureus izolatı, 25 Streptococcus pyogenes izolatı, 12 Streptococcus pneumoniae izolatı ve 7 Haemophilus influenzae izolatı üzerindeki antibakteriyel aktivitesini tayin etmişlerdir. Staph. aureus, Strep. pyogenes, Strep. pneumoniae ve H. influenzae insan solunum yolları enfeksiyonuna neden olan en önemli bakteriler olarak belirtilmiştir E. globulus yapraklarının metanol (% 80) ekstresinin, 37 C de saatlik inkübasyondan sonra organizmanın büyümesini inhibe eden en düşük konsantrasyonu MIK (minimum inhibitör konsantrasyonu) olarak belirlenmiştir. % den az orijinal inokülümün sağ kalımına izin 69

84 verilen en düşük konsantrasyonu ise MBK (minimum bakterisit konsantrasyonu) olarak tanımlanmıştır. E. globulus yapraklarının metanol (% 80) ekstresine duyarlılığı en yüksek olan patojenik bakterilerin Streptococcus pneumoniae ve Haemophilus influenzae olduğu tespit edilmiştir (MIK 50 : 16mg/L, MIK 90 : 32mg/L, MBK: 64mg/L) Antioksidan Aktivite Lee ve Shibamoto, Eucalyptus yapraklarının diklorometan ekstresinin ve başlıca uçucu bileşiklerinin antioksidan aktivitesini, 2 farklı yöntem kullanarak değerlendirmiştir. Ekstre ve onların bileşimlerinin aldehit/karboksilik asit konversiyonuna karşı inhibitör etkileri, 30 günlük bir süre içinde ölçülmüştür. Ayrıca Fenton reaktifli oksidasyon vasıtasıyla lipidden malonaldehit (MA) oluşumuna karşı inhibitör etkileri de ölçülmüştür. Bilinen antioksidanlar, α -tokoferol (E vitamini) ve bütil hidroksitoluen (BHT), Eucalyptus yapraklarının diklorometan ekstresinin antioksidan aktivitesi ile karşılaştırılmak için kullanılmıştır. µg ml -1 konsantrasyondaki, E. globulus yapraklarının diklorometan ekstresinin, 30 günlük bir süre içinde, hekzanal oksidasyonu % 55 oranında inhibe ettiği tespit edilmiştir. 50 µg ml -1 konsantrasyondaki α-tokoferol, hekzanal oksidasyonu % 98 oranında inhibe etmiştir. BHT ise 20 µg ml -1 ve üzerindeki konsantrasyonlarda MA oluşumunu, % 90 üzerinde inhibe etmiştir. Eucalyptus yapraklarının diklorometan ekstresi, µg ml -1 ve üzerinde konsantrasyonlarda, α -tokoferol veya BHT ile kıyaslanabilir antioksidan aktivite göstermiştir. Lipid/MA deneyi ise, tüm ekstrelerin doza bağımlı antioksidan aktivite gösterdiğini kanıtlamıştır. Eucalyptus 70

85 yapraklarının başlıca uçucu bileşiği, sineol ün bir organik çözücü sistemdeki (aldehit/karboksilik asit deneyi) antioksidan aktivitesinin, sulu bir sistemdeki (lipid/ma deneyi) aktivitesinden daha yüksek olduğu bulunmuştur Eucalyptus yapraklarının n-hekzan, etil asetat ve n-butanol ekstrelerinden izole edilen bileşiklerin antioksidan aktivitelerinin değerlendirildiği bir başka çalışmada ise, antioksidan aktivitenin daha çok, gallik ve elajik asitten dolayı olduğu tespit edilmiş, Eucalyptus yağının ana bileşiği, sineol ün antioksidan aktivitesinin ise ihmal edilecek kadar düşük olduğu görülmüştür Amakura ve arkadaşları, Japonya da Mevcut Gıda Katkı Maddeleri Listesi nde kayıtlı Eucalyptus yaprak ekstresinin, Eucalyptus globulus Labill. (Myrtaceae) yapraklarının etanol ekstresi veya buhar distilatı olarak tanımlandığını ve başlıca bileşikleri olarak β-diketonlar ile karakterize edildiğini belirtmişlerdir. E. globulus yapraklarının % 50 sulu etanol ekstresinin antioksidan özelliklerini, DPPH (1,1-difenil pikrilhidrazil) radikal süpürme yöntemi kullanılarak inceledikleri bu çalışmalarında Japonya da Mevcut Gıda Katkı Maddeleri Listesi nde kayıtlı antioksidan gıda katkı maddesi Eucalyptus yaprak ekstresinin, bu etkisinden sorumlu başlıca bileşiklerinin β-diketonlardan ziyade polifenoller olduğu sonucuna ulaşmışlardır

86 Antiülser Aktivite Adeniyi ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, ve mg/kg dozdaki E. camaldulensis yapraklarının ham ekstresinin 1 saat oral uygulanmasının, HCl/etanol karışımı ile uyarılan ülser oluşumunu, sırasıyla % 56 ve % 89 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Referans numune olarak kullanılan ranitidin ise % oranında koruma sağlamıştır. E. camaldulensis ham ekstresinin gastroprotektif aktivite gösterdiği ve enfekte yara ve ülserlerin tedavisinde terapötik bir imkân sağladığı sonucuna ulaşılmıştır Antiviral Aktivite Takasaki ve arkadaşlarının yılında yaptıkları çalışmada, öglobal-g1, G2 ve G3 adı verilen, açilfloroglusinol-monoterpen yapısındaki üç yeni öglobal, E. grandis ergin yapraklarının kloroform ekstresinden izole edilmiştir. Bu 3 yeni bileşiğin Epstein-Barr virüs (EBV) aktivasyonunu inhibe ettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca tümör promotör inhibisyonu tarama deneyinin bir sonucu olarak, O-tetradekanoilforbolasetat (TPA) ile indüklenen EBV aktivasyonunu kuvvetle inhibe ettiği sonucuna ulaşılmıştır

87 Anti-tümör-promotör Aktivite Takasaki ve arkadaşları, olası anti-tümör-promotörleri (kemopreventif maddeler) araştırmak için bir in vitro sinerjik tahlil sistemi kullanarak, 5 Eucalyptus türünün ergin yapraklarının kloroform ekstresinden izole edilen 21 öglobal e (açilfloroglusinol-monoterpen veya - seskiterpen yapıları) birincil tarama deneyi uygulamıştır. Öglobalin in, bol granülasyonun inhibisyonu vasıtasıyla görülen antienflamatuvar aktivitesinin, civciv embriyosu kullanılarak da tespit edildiği belirtilmiştir. Eucalyptus yapraklarından elde edilen öglobal bileşiklerinin Epstein-Barr virüs erken antijen (EBV-EA) aktivasyon üzerindeki inhibitör etkileri incelenmiş ve iki aşamalı karsinogenez deneyleri ile öglobal-g1 ve III ün kimyasal karsinogenezde anti-tümör-promotör olarak kayda değer olduğu gösterilmiştir Takasaki ve arkadaşlarının doğal kaynaklardan yeni kanser kemopreventif maddeleri araştırmak amacıyla yaptıkları başka bir çalışmada ise, E. grandis yapraklarının kloroform ekstresinden floroglusinol-monoterpen türevi öglobal-g1 (EG-1) aktif bileşiği elde edilmiştir. EG-1 in, bir promotör olarak, Fusarium monifliforme tarafından üretilen mikotoksinlerden biri fumonisin-b1 ve bir başlatıcı olarak 7, dimetilbenz[α]antrasen (DMBA) tarafından uyarılan fare cilt tümörlerinin iki aşamalı karsinogenez deneyi üzerinde kayda değer inhibitör etki gösterdiği belirtilmiştir. Ayrıca EG-1 in, bir promotör olarak gliserol ve bir başlatıcı olarak 4-nitrokinolin-N-oksit (4-NQO) kullanılarak fare akciğer tümörünün iki aşamalı karsinogenez deneyi üzerinde güçlü anti-tümör- 73

88 promotör aktivite gösterdiği bildirilmiştir. E. grandis in bir kemopreventif madde kaynağı olarak değerli olabileceği düşünülmektedir Diğer Etkiler Sugimoto ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, E. globulus yapraklarının etanol-su (, v/v) ekstresinin (ELE) sıçanlarda, diyetsel sakaroza bağlı adipozite ve intestinal fruktoz emilimi üzerindeki etkisi incelenmiştir. İntestinal fruktoz emilimini inhibe eden Eucalyptus yapraklarının etanol-su ekstresinin, çok miktarda sakaroz veya fruktoz yiyen sıçanlarda adipoziteyi önleyebildiği tespit edilmiştir. Ayrıca yüksek fruktoz diyeti ile beslenen sıçanlarda, ELE vasıtasıyla plazma ve karaciğer triaçilgliserol konsantrasyonlarında önemli derecede düşüş saptanmıştır. ELE yenildiği zaman diyetsel sakaroza bağlı lipojenez ve obezitenin baskılandığı sonucuna ulaşılmıştır Eucalyptus Yağının Biyolojik Aktivitesi Eucalyptus yağı ile ilgili biyolojik aktivite çalışmaları, sırasıyla alt başlıklar halinde verilmiştir Analjezik Aktivite Eucalyptus uçucu yağlarının, asetik asit-uyarılmış acıdan kıvranma ve ısıtıcı ile termal uyarıya karşı analjezik etkileri görülmüştür. Bu inceleme Eucalyptus yağının hem periferal (acıdan kıvranmayı 74

89 azaltma) hem de merkezi (termal reaksiyon süresini uzatma) etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Eucalyptus uçucu yağları, türlerine bağlı olarak değişen derecelerde periferal ve merkezi analjezik etkiler göstermektedir Antienflamatuvar Aktivite Warnke ve arkadaşları, tedavi edilemeyen baş ve boyun kanserli hastalarda antibakteriyel uçucu yağların kullanılmasında ve kötü kokulu nekrotik yaralar ile ilgili elde ettikleri olumlu sonuçları bildirmişlerdir. Yaraların, bir antibakteriyel Eucalyptus uçucu yağ karışımı (KM-PT 70; Klonemax, Central Tilba, NSW, Avustralya) ile günde iki kez hafifçe yıkandığı belirtilmiştir. Tedavinin üçüncü veya dördüncü günü, kötü kokunun tamamen sona erdiği hastalar tarafından tespit edilmiştir. Yağın koku azaltması dışında ikinci bir etki olarak neoplastik yaralar üzerinde antienflamatuvar etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Antibakteriyel uçucu yağların modern palyatif bakım ve onkolojide önemli bir yeri olduğu sonucuna ulaşılmıştır 80, E. globulus uçucu yağının, tümör nekrozis faktör α (TNF -α), interlökin 1β (IL -1β), lökotrien B4 ve tromboksan B2 nin enflamatuvar hücreler vasıtasıyla üretimi üzerinde inhibitör etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. E. globulus uçucu yağının, fare veya sıçana ait makrofaj hücre çizgisi JA da, lipopolisakkarit (LPS) ve interferon-gama (IFN- γ) ile uyarılmış NO (nitrik oksit) üretimini azalttığı gösterilmiştir

90 Antimalaryal Aktivite Sıtmanın, gelişmekte olan ülkelerde başlıca sağlık problemlerinden biri olduğu bilinmektedir. Su ve arkadaşları, Eucalyptus yağı ve monoterpenlerinin Plasmodium falciparum üremesi üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Eucalyptus yağı ve onun başlıca bileşiği sineol ün, klorokine duyarlı ve klorokine dirençli monash.pwarum türlerinin üreme ve gelişmesini inhibe ettiği saptanmıştır. Eucalyptus yağı, kültürlere konsantrasyona dayalı eklendiğinde, IC 50 (parazitlerin % 50 sinin üremesinin inhibe edildiği konsantrasyon)= mg/ml ve IC 90 (parazitlerin % 90 ının üremesinin inhibe edildiği konsantrasyon)= mg/ml olarak tespit edilmiştir. sineol monoterpeninin kullanıldığı deneylerin de benzer değerleri verdiği görülmüştür. Üremenin her zaman erken trofozoit evrede durdurulduğu belirtilmiştir. Kültür ortamı içine alınan sineol ün IC 50 değerinin aslında tahmin edilenden daha düşük olduğu saptanmıştır. Bu nedenle sineol ün ilaç geliştirme için uygun olduğu düşünülmektedir. Eucalyptus yağının, mevcut antimalaryal tedavilere ekonomik açıdan uygun bir yardımcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır Antimikrobiyal Aktivite Aflatoksinlerin, Aspergillus flavus Link ex Fries ve A. parasiticus Speare tarafından üretilen toksik sekonder metabolitler olduğu bilinmektedir. Ansari ve Shrivastava tarafından yapılan çalışmada, Eucalyptus yağının Aspergillus flavus üremesi ve aflatoksin üretmesi üzerindeki etkisi denenmiştir. İnkübasyonun 6. gününde mantar üremesi 76

91 ve aflatoksin üretiminde inhibisyon görülmüştür. Bu inhibisyonun giderek artan bir düzen içinde olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, inkübasyonun gününde üreme üzerinde herhangi bir etki olmadan toksin üretiminde hızlanma görülmüştür. Toksin üretimindeki artış oranının, uygulanan inhibitör konsantrasyonu ile doğru orantılı olduğu saptanmış ve inkübasyondan 12 gün sonra toksin üretiminin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) ve vankomisine dirençli enterokok (VRE) gibi antibiyotik dirençli bakteriler, inatçı yara enfeksiyonlarına neden olan ve dünya çapında giderek artan bir problem olarak görülmektedir. Sherry ve arkadaşları, bitki türevi bir antiseptikle kronik MRSA osteomiyelitin perkütan tedavisini incelemişlerdir. Solüsyon, merhem ve krem formları içinde bulunan ve kimyasal bir karışım olan Polytoxinol TM (PT) ün ana bileşikleri Melaleuca alternifolia yağı ve Eucalyptus yağının biyolojik aktivitesi tanımlanmıştır. Çalışma sonunda, Melaleuca alternifolia yağı ve Eucalyptus yağı kökenli formülasyonlar gibi fitokimyasal ekstrelerin MRSA a karşı in vitro, güçlü bakterisit aktiviteye sahip oldukları görülmüştür Eucalyptus yağının, bir dizi bakteriye karşı inhibitör veya bakterisit aktivite gösterdiği tespit edilmiştir. Gram(+) bakteriler için minimum inhibitör konsantrasyonları (MIK S, % V/V), Listeria monocytogenes için , Bacillus subtilis için , Staphylococcus aureus için ve Enterococcus spp. için olarak belirlenmiştir. Gram(-) bakteriler için MIK S değerleri Shigella flexneri için , Klebsiella 77

92 pneumoniae için ve Salmonella choleraesuis, Proteus mirabilis ve Enterobacter aerogenes için olarak tespit edilmiştir. Eucalyptus yağının, Escherichia coli veya Pseudomonas aeruginosa (> ) ya karşı etkili olmadığı ve birçok vak ada Melaleuca alternifolia yağından daha az etkili olduğu saptanmıştır Başka bir çalışmada, Eucalyptus yağının özellikle Streptococcus a karşı etkili olduğu kaydedilmiştir. Ayrıca Staphylococcus aureus, Klebsiella, Salmonella typhi, Proteus spp. nin patojenik suşlarına ve Escherichia coli ye karşı etkinliği görülmüştür Ramsewak ve arkadaşları, göğüse ovularak uygulanan Meijer TM bileşimindeki hem aktif içeriklerin (Eucalyptus yağı, kâfur ve mentol) hem de inaktif içeriklerin (timol, terementi yağı, Hindistan cevizi yağı ve sedir yaprağı yağı) antibiyotik etkisini araştırmışlardır. Ve bu etkiyi onikomikozdan sorumlu mantar patojenlerini, örneğin Tricophyton rubrum, Trichophyton mentagrophytes, Microsporum canis, Epidermophyton floccosum ve Epidermophyton stockdale gibi dermatofitleri kullanarak in vitro denemişlerdir. E. globulus un etkili olduğu, ayak tırnağı mantarlarına neden olan organizmalar Acremonium chrysogenum, A. strictum, Candida albicans, C. kruseii ve Epidermophyton floccosum olarak belirtilmiştir Prabuseenivasan ve arkadaşlarının, çeşitli uçucu yağların Escherichia coli, Klebsiella pneumoniae, Pseudomonas aeruginosa, Proteus vulgaris, Bacillus subtilis ve Staphylococcus aureus a karşı antibakteriyel aktivitelerini disk difüzyon yöntemi kullanarak denedikleri 78

93 çalışmada ise, Eucalyptus yağının sadece E. coli ye karşı etkili olduğu tespit edilmiştir Su ve arkadaşları, E. urophylla, E. grandis, E. camaldulensis ve E. citriodora yapraklarından elde edilen uçucu yağların, antifungal aktivite ile ilgili biyolojik aktivitelerini incelemişlerdir. Bu Eucalyptus uçucu yağlarının 7 küf mantarına (Aspergillus clavatus, Aspergillus niger, Cladosporium cladosporioides, Chaetomium globosum, Myrothecium verrcaria, Penicillium citrinum ve Trichoderma virdide) karşı IC 50 değerlerini saptamak amacıyla yağların farklı konsantrasyonlardaki antifungal indeksi kullanılmıştır. Bu mantarların bazı türlerinin, insan sağlığına zararlı olabileceği düşünülmektedir. Örneğin; allerjik reaksiyonlar, astım, bronşit, onikomikoz, serebral enfeksiyonlar, pnömoni, peritonit ve immün yetmezliği sendromuna sebep olma gibi Eucalyptus yaprak uçucu yağlarının bu 7 küf mantarına karşı IC 50 değerleri, antifungal aktivite açısından E. citriodora nın diğer yağlardan üstün olduğunu ve bunu sırayla E. grandis, E. camaldulensis ve E. urophylla nın izlediğini açıklamaktadır. Bu 4 Eucalyptus yaprak yağının monoterpen hidrokarbon içeriği ise sırayla, E. urophylla > E. camaldulensis > E. grandis > E. citriodora olarak belirtilmiştir. Bundan dolayı uçucu yağlar içerisindeki, α -pinen, β-pinen, p-simen, limonen, mirsen ve γ- terpinen gibi monoterpen hidrokarbonların, antifungal aktivite üzerinde etkili olmadığı düşünülmektedir. Bu uçucu yağlar içinde en iyi antifungal aktivite gösteren E. citriodora uçucu yağının ana bileşikleri, sitronellal ve sitronellol olarak bilinmektedir. Bundan dolayı antifungal 79

94 aktiviteye esas katkıda bulunanların, sitronellal ve sitronellol gibi monoterpenler olduğu sonucuna ulaşılmıştır E. camaldulensis ve E. globulus uçucu yağlarının düşük konsantrasyonlarda (1 ve 2 µl), Staphylococcus aureus ve Escherichia coli nin büyümesini inhibe edemediği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, uçucu yağ miktarının artması, belirgin bir inhibisyon zonu vermiştir. Eucalyptus uçucu yağlarının buharı, her iki bakterinin de büyümesini inhibe etmiştir. İnhibisyon zonu, E. camaldulensis ve E. globulus yapraklarındaki uçucu yağların antibakteriyel aktivitesi olarak yorumlanmıştır Bazı araştırmacılar, Eucalyptus yağının antimikrobiyal aktivitesinin onun kimyasal bileşimine bağlı olduğunu bildirmişlerdir. Eucalyptus türlerinin başlıca bileşiği sineol dür. Fakat biyoaktivite için esas katkıda bulunanın, S. aureus a karşı sineol den 8 kat daha yüksek aktivite gösteren, α-terpineol olduğu saptanmıştır E. globulus yapraklarındaki uçucu yağ etkisi ile S. aureus ve E. coli nin büyümesinin inhibisyonu, uçucu yağ ve sıvı besi yeri dilüsyonunun farklı konsantrasyonlardaki optik yoğunluğu açısından ölçülmüştür. Artan uçucu yağ konsantrasyonu ve daha uzun süre inkübasyon ile bakteriyel büyüme oranında olağanüstü bir düşüş yaşanmıştır. Eucalyptus türlerinin uçucu yağının, yaygın biçimde kullanılan antimikrobiyal maddelere dirençli, hem Gram-pozitif hem de Gram-negatif bakterilere karşı antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu tespit edilmiştir

95 Cermelli ve arkadaşları, E. globulus uçucu yağının, tamamı solunum yolu enfeksiyonları olan hastaların klinik örneklerinden elde edilen Streptococcus pyogenes izolatı, 20 S. pneumoniae izolatı, 40 S. agalactiae izolatı, 20 Staphylococcus aureus izolatı, 40 Haemophilus influenzae izolatı, 30 H. parainfluenzae izolatı, 10 Klebsiella pneumoniae izolatı, 10 Stenotrophomonas maltophilia ve adenovirüsün bir suşu ile kabakulak virüsünün bir suşu olmak üzere 2 virüs üzerindeki aktivitesini değerlendirmişdir. Sitotoksisite, 3-(4,5-dimetiltiazolil)-2,5- difeniltetrazolium bromit (MTT) deneyi ile VERO hücreleri (yeşil maymun böbrek hücre çizgisi) üzerinde değerlendirilmiştir. Antibakteriyel aktivite ise Kirby Bauer kâğıt yöntemi, minimum inhibitör konsantrasyonu ve minimum bakterisit konsantrasyonu vasıtasıyla değerlendirilmiştir Antibakteriyel deneyler, inhibisyonun 2 ila 28 mm arasında değiştiğini göstermiştir. H. influenzae, H. parainfluenzae ve S. maltophilia nın Eucalyptus yağına en duyarlı, bunları takiben S. pneumoniae ve S. agalactiae nin duyarlı olduğu tespit edilmiştir. K. pneumoniae nin ise Eucalyptus yağına duyarlılığı görülmemiştir. MIK değerlerinin, Kirby Bauer kâğıt yöntemi ile kıyaslandığında önemli değişimler sergilemediği görülmüştür. 50 µl/ml ile µl/ml arasında değişen MIK değerlerinin, MBK değerleri ile eşitlik gösterdiği tespit edilmiştir µl/ml MIK değeri ile en yüksek aktivite H. influenzae, H. parainfluenzae ve S. maltophilia için elde edildiği belirtilmiştir

96 Antioksidan Aktivite Eucalyptus yağının, Fenton oksidan vasıtasıyla, α -keto-γmetiol-bütirik asitten etilenin serbest bırakılmasını konsantrasyona bağlı bir şekilde inhibe ettiği bulunmuştur. % konsantrasyonda önemli inhibisyonu tespit edilmiştir. Gönüllü insan kanlarındaki aktive edilmiş nötrofilik granülositlerin degranülasyonunun ölçümününe izin verilen bir başka deney, Eucalyptus yağının % üzerinde konsantrasyonlarda, HClO (Hipokloröz asit) vasıtasıyla 1-aminosiklopropankarboksilik asitten etilenin serbest bırakılmasını kuvvetle inhibe ettiğini göstermiş, konsantrasyonda neredeyse tam inhibisyon tespit edilmiştir Siramon ve Ohtani tarafından yapılan çalışmada, E. camaldulensis yaprak yağları ve onların antioksidan bileşimleri, 1,1-difenil- 2-pikrilhidrazil (DPPH) yöntemi ve β-karoten beyazlatma deneyi kullanılarak araştırılmıştır. DPPH yöntemi, E. camaldulensis yaprak yağlarının serbest radikal süpürme aktivitelerini değerlendirmek için kullanılmıştır. Bu yöntemle p-simen, γ-terpinen ve sineol ün antioksidan aktivitelerinin çok zayıfken, timol ve karvakrolün çok yüksek olduğu tespit edilmiştir. DPPH yöntemi ile değerlendirilen antioksidan etkilerin esasen timol ve karvakrol gibi fenolik bileşiklerin varlığından dolayı ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bundan dolayı bu bileşiklerin E. camaldulensis yaprak yağlarının antioksidan aktiviteleri için çok önemli olduğu belirtilmiş ve E. camaldulensis yaprak yağlarının gıda endüstrisinde doğal antioksidan kaynağı olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır

97 Antiülser Aktivite Helicobacter pylori, B tipi kronik aktif gastrit, mide ülserleri ve mide kanserinin başlıca etiyolojik faktörü olarak bilinmektedir. Bergonzelli ve arkadaşları, H. pylori e karşı güçlü inhibitör kapasite gösteren doğal uçucu yağları incelemişlerdir. Eucalyptus yağının, H. pylori ve Ly4 (MBKs, minimal bakterisit konsantrasyonları, g/litre) ü tamamen inhibe ettiği belirtilmiştir. Fakat benzer konsantrasyonlarda, Eucalyptus yağının, H. pylori P1, ATCC , , , P49 veya SS1 in yaşayabilirliğini etkilemediği tespit edilmiş ve Eucalyptus yağının, oldukça güçlü bir büyüme inhibitör potansiyeli gösterirken bakterisit aktivite sergilemediği sonucuna ulaşılmıştır Antiviral Aktivite Eucalyptus yağı, plak azaltma yöntemi kullanılarak RC hücre kültürlerindeki Herpes simplex virüs (HSV) tip 1 ve 2 ye karşı, sırasıyla, % ve % IC 50 değerleriyle inhibitör aktivite göstermiştir. Viral süspansiyon deneylerinde ise sırasıyla, % ve % oranında azalma sağlamıştır. Sonuçlar, Eucalyptus yağının, absorbsiyondan önce ve sırasında HSV üzerinde doğrudan virüsidal etkili olduğunu ancak konak hücreye penetrasyonundan sonra etkili olmadığını göstermiştir Cermelli ve arkadaşlarının, E. globulus uçucu yağının adenovirüsün bir suşu ile kabakulak virüsünün bir suşu olmak üzere 2 83

98 virüs üzerindeki aktivitesini değerlendirdikleri çalışmada ise, Eucalyptus yağının kabakulak virüsüne karşı hafif antiviral aktivite gösterirken, adenovirüse karşı aktivite göstermediği saptanmıştır. Literatür verilerinin Eucalyptus yağının antiherpesvirüs aktivitesine cevap verdiği belirtilmiştir. Hem Herpes simplex virüs, hem de kabakulak virüsünün zarflı virüsler olduğu vurgulanmıştır. Bundan dolayı bu antiviral aktivitenin, en azından kısmen virüs döngüsünün ekstrasellüler fazı boyunca virüs parçacıkları üzerindeki doğrudan etkisi nedeniyle olabileceği tahmin edilmiştir. Eucalyptus yağının, özellikle daha geniş virüs spektrumu üzerinde daha çok çalışma gerektirdiği sonucuna varılmıştır Sitotoksisite deneylerinde VERO hücrelerinde toksik olmayan en yüksek konsantrasyonun µl/ml olduğu için, Eucalyptus yağının µl/ml konsantrasyonda kullanıldığı belirtilmiştir İnsektisit Aktivite Lee ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, Eucalyptus yağı ve ana bileşiği, sineol ün testere dişli tahıl böceği; Oryzaephilus surinamensis (L.) e karşı fumigant aktivite gösterdiği saptanmıştır Yang ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, E. globulus yaprak yağından elde edilen saf monoterpenoit bileşiklerinin [ Sineol, l-fellandren, (-)-α-pinen, 2-β-pinen, trans-pinokarveol, γ-terpinen ve 1-α-terpineol] ve bilinen Eucalyptus yaprak yağı terpenoit bileşiklerinin (βeudesmol ve geranil asetat) insan saç biti; Pediculus humanus capitis in 84

99 yumurta ve dişileri üzerindeki toksik etkileri incelenmiştir. Pedikülist olarak yaygın kullanılan, δ-fenotrin ve piretrumun letal aktivitesi ile karşılaştırılmıştır. E. globulus yaprak yağı ve bileşimlerinin, P. h. capitis yumurta ve erginleri için fumigant olarak yararlı olabileceği kaydedilmiştir. E. globulus yaprak yağının dişi P. h. capitis e karşı insektisidal aktivitesinin, δ-fenotrin ve piretrumdan daha belirgin olduğu tespit edilmiştir Lucia ve arkadaşları ise, 12 Eucalyptus türünün uçucu yağlarının, güney ve kuzey Amerika da Dang humması ve sarıhummanın en önemli taşıyıcısı, Aedes aegypti (L.) (Diptera: Culicidae) larvası üzerindeki insektisidal aktivitesi değerlendirilmiştir. Yüksek sineol ve düşük p-simen konsantrasyonuna sahip Eucalyptus türlerinin (E. cinerea, E. globulus ssp. maidenii, E. globulus ssp. globulus, E. sideroxylon, E. viminalis, E. grandis X E. tereticornis ve E. grandis X E. camaldulensis) uçucu yağlarının Aedes aegypti üzerinde daha düşük larvisidal aktivite gösterdiği tespit edilmiştir Sineol (Ökaliptol) ün Biyolojik Aktivitesi Analjezik Aktivite Silva ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, sineol ün, prostaglandinler ve tromboksanların üretimini, asetilsalisilik asite benzer şekilde inhibe ettiği tespit edilmiştir

Antienflamatuvar Aktivite Sineol ün lipopolisakkarit (LPS) ve interlökin-1β (IL-1β) nın enflamasyon mediyatörleri ile uyarılmış üretimi üzerindeki etkisi, sağlıklı gönüllülerin kanından izole edilmiş insan monositlerinde ölçülmüştür g/ml konsantrasyondaki sineol ün, araşidonik asit metabolitlerinin LPS uyarılmış üretimini % 47 oranında lökotrien B4 (LTB 4 ), % 74 oranında IL-1β ve % 91 oranında tromboksan B2 (tümü p<) inhibe etmiştir. Tümör nekrozis faktör-α nın üretimini ise daha güçlü inhibe ettiği saptanmıştır: LPS stimülasyonu ile % (p=) ve IL-1βstimülasyonu ile % oranında (p=) Sineol ün sağlıklı gönüllülerin kanındaki monositler üzerindeki etkileri, glikokortikoid budesonid in etkileri ile karşılaştırılmıştır. Monositler, sineol veya budesonid ( ila M) varlığında, 20 saat LPS (10 µg/ml) ile uyarılmıştır. Böylece kültür üst fazlarında, enzim bağışıklık deneyi vasıtasıyla LTB 4, IL-1β ve prostaglandin E2 (PGE 2 ) saptanmıştır. µg/ml ( M) terapötik konsantrasyondaki sineol, % oranında LTB 4 üretimini (p=), % oranında IL-1β (p<) ve % oranında PGE 2 (p<) üretimini inhibe ettiği belirtilmiştir Eucalyptus yağlarındaki sineol gibi monoterpen bileşiklerin, proenflamatuvar sitokinler gibi enflamatuvar mediyatörlerin güçlü inhibitörleri olduğu bildirilmiştir. Sineol ün, ayrıca lökotrien B 2, prostaglandin E 2 ve insan monositlerindeki diğer araşidonik asit metabolitlerinin üretimini inhibe ettiği saptanmıştır. Eucalyptus türlerinin 86

uçucu yağ ekstrelerinin antienflamatuvar özelliklerinin, hiç değilse sineol varlığından dolayı olduğu düşünülmektedir Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkileri Sineol ün, bronşiyal ve vasküler düz kasları gevşettiği bilinmekle birlikte izole miyokard üzerindeki direkt etkileri de araştırılmıştır. Soares ve arkadaşları, sineol ün, g ağırlığındaki erkek Wistar sıçanlarının sol ventriküle ait papiller kasları üzerindeki varsayılan negatif inotropik etkisini araştırmıştır. Bu çalışmada ayrıca izometrik kuvvet, kuvvet gelişme oranı, zaman parametreleri, dinlenme sonrası potansiyelizasyon, Ca +2 ve izoproterenol ile üretilen pozitif inotropik müdahaleler ve tetanik gerginlik üzerindeki etkileri araştırılmıştır Sineol ün miyokardiyal kontraktiliteyi konsantrasyona bağlı olarak deprese ettiği ve sarkoplazmik retikulum fonksiyonunun karışmadığını düşündüren bağıl potansiyelizasyonu arttırdığı tespit edilmiştir. Sineol ün negatif inotropik etkisinin Ca +2 ve izoproterenol ile iptal edildiği saptanmıştır. Ayrıca sineol ün, miyozin ATPaz aktivitesinde azalma olmadan tetanik kasılmalar üzerindeki depresan etkisi Ca +2 akışında bir azalmayı akla getirmiş ve sineol ün kuvvet gelişimini muhtemelen bir kalsiyum kanal blokeri gibi hareket ederek deprese ettiği sonucuna varılmıştır

Klinik Deneyler Eucalyptus Yaprakları Nagata ve arkadaşları, çift kör, randomize, kontrollü bir çalışmada E. globulus yapraklarının % 60 etanol ekstresi içeren sakızın periodontal sağlık üzerindeki etkisini değerlendirmiştir. Gingiviti olan sağlıklı insanlar, aşağıdaki gruplara rastgele ayrılmıştır: 12 hafta, (90 mg/gün) % Eucalyptus ekstre sakızı kullanan yüksek konsantrasyon grubu (n=32); 12 hafta, (60 mg/gün) % Eucalyptus ekstre sakızı kullanan düşük konsantrasyon grubu (n=32); 12 hafta, Eucalyptus ekstresi içermeyen sakız kullanan plasebo grubu (n=33). Çürük yapan ve periodontopatik bakterilere karşı Eucalyptus yaprağının etanol ekstresindeki başlıca antibakteriyel maddeler, makrokarpal A, B ve C (özellikle makrokarpal C) nin etkili olduğu düşünülmektedir. Eucalyptus ekstre sakızının insan klinik çalışmalarında, plasebo ile kıyaslandığında plak, gingivit ve sondalama ile kanamada anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Eucalyptus ekstre sakızının periodontal sağlık için diş macunu ve gargaradan ayrı yeni bir fonsiyonel gıda olarak potansiyel kullanımı gösterilmiştir Eucalyptus Yağı Tek kör paralel bir çalışmada, akut solunum yolları enfeksiyonu olan katılımcı 4 tedavi grubuna (buharlaştırılmış Eucalyptus yağı, kâfur, mentol ve buhar kontrolü) bölünmüştür. Nazal 88

hava yolu direnci, bir rinomanometre kullanılarak ölçülmüştür. Eucalyptus yağının, burun tıkanıklığını azaltmada sadece ilk saat içinde önemli derecede etkili olduğu bulunmuştur (p<). Akut korizal rinitli (burun yangısı) hastalarda yapılan birkaç çalışma, vazelin içindeki Eucalyptus yağı (% ) ile vazelin plasebo arasında nazal dekonjestan aktivite açısından önemli farklılık olmadığı sonucuna ulaşmıştır Sineol Juergens ve arkadaşları, ağır astım hastalarında sineol ün prednizolona eşdeğer etkisini belirleyerek, sineol ün antienflamatuvar etkisini değerlendirmişlerdir. Bu çift kör, plasebo kontrollü çalışmaya 32 steroit bağımlı bronşiyal astım hastası katılmıştır. Her bir katılımcı 12 hafta süresince ya günde 3 defa (saat , ve da) mg sineol (Soledum TM kapsül, Cassella-med, Köln, Almanya) ya da aynı görünümdeki plasebo kapsülleri (Cassella-med) kullanmak üzere rastgele belirlenmiştir. Eucalyptus yağındaki sineol ün insan monositlerinde araşidonik asit metabolizmasını ve sitokin üretimini baskıladığının daha önce bildirildiği belirtilmiştir. Bu çalışmada, steroit bağımlı astımda sineol le uzun süreli sistemik tedavinin, steroit azaltıcı etkisi olduğu saptanmıştır. Sineol ün astımdaki antienflamatuvar aktivitesini ve üst ve alt solunum yolları hastalıklarında mukolitik madde olarak kullanılmasını gösteren ilk kanıt olarak bildirilmiştir. Fakat yüksek doz inhale glikokortikosteroid gerektiren, sürekli olmayan ve hafif kalıcı astımın erken sistemik antienflamatuvar tedavisindeki olası rolünün tanımlanması gerektiği belirtilmiştir

Sekretolitiklerin akciğer fonksiyonları üzerindeki etkilerini kıyaslamak amacıyla çift kör, plasebo kontrollü, üç yönlü çapraz bir çalışma yürütülmüştür. Bu çalışmaya kronik obstruktif solunum şikâyeti olan 30 hasta katılmıştır. gün wash-out süresi ardından 4 günlük tedavi süresince, günlük doz; 3x mg sineol (kapsüllerde), 3x 30 mg ambroksol hidroklorür (tabletlerde) ve plasebo kapsül ve tabletler olarak belirlenmiştir. Sineol ve ambroksol ile tedavide, zorlu vital kapasite (FVC), zorlu ekspiratuar hacim (FEV 1 ) ve zirve ekspiratuar akım (PEV) bakımından önemli artışlar görülmüştür. Öksürük açısından ise önemli bir değişliklik görülmemiştir Randomize, çift kör ve çapraz bir çalışmada kronik obstruktif solunum şikâyeti olan 29 hastaya, gün wash-out süresi ardından 7 gün boyunca günlük doz olarak 3x mg sineol (3 plasebo tablet ile birlikte alınan, 6 kapsül içinde) veya 3x 30 mg ambroksol (6 plasebo kapsülle birlikte alınan, 3 tablet içinde) ve bunların tam tersi verilmiştir. Göğüs içi gaz hacmi (ITGV) ve rezidüel volüm (RV) sadece sineol (p<) sonrası düzelirken; sineol ve ambroksol tedavisi sonrası solunum yolu direnci (RAW) ve özgül iletkenlik (sgaw) de anlamlı derecede düzelme görülmüştür. Her iki tedavi sonrası dispne, öksürük ve sekresyon miktarında bazı düzelmeler tespit edilmiştir. Pletismografik sonuçlara dayanılarak, sineol ün ekspektoran olduğu kadar bronkodilatör etkisi olduğu sonucuna da ulaşılmıştır Kronik bronşitli 81 hasta ile bronşiyal astımlı 19 hastanın katıldığı açık bir çalışmada, hastalara akut krizden sonra kendi ilaçları 90

(başlıca β-2 mimetikler ve teofilin) ndan başka, 7 gün boyunca, günlük doz olarak 4x mg veya 3x mg sineol, oral olarak uygulanmıştır. Tedavi sonrası akciğer fonksiyon parametreleri, ilk değerler ile karşılaştırıldığında, maksimum nefes vermeden sonraki rezidüel volüm (RV) % 18 azalırken; zorlu vital kapasite (FVC) ortalama % 11, dakikadaki zorlu ekspiratuar hacim (FEV 1 ) % 12 ve zirve ekspiratuar akım (PEV) % 19 artmıştır. Sineol ün terapötik etkisinin vak aların % inde iyi, % ünde ise tatmin edici olduğu belirtilmiştir Kullanılış Eucalyptus Yapraklarının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Eucalyptus yapraklarının Komisyon E tarafından kabul edilmiş kullanımı öksürük/bronşit olarak belirtilmiştir. Eucalyptus yaprakları nezlede dâhilen kullanılmaktadır 5,6. E. globulus yaprakları Çin de geleneksel olarak enterokolit, artralji ve yanık tedavisinde kullanılmaktadır Eucalyptus yaprağı için günlük ortalama doz g olarak belirlenmiştir. Tek kullanımlık doz g olup her saatte bir uygulanmaktadır 5. 91

Eucalyptus tentürü: oranında % 70 etanol (V/V). Günlük ortalama doz g olarak belirlenmiştir 5. Eucalyptus sıvı ekstresi: % 60 oranında 5. Eucalyptus şurubu: ml kaynar su g parçalanmış drog üzerine dökülüp 6 saat bekletildikten sonra süzülmektedir. g şeker ml infüzyona eklenip yavaş yavaş kaynatıldıktan sonra süzülmektedir. Günlük tatlı kaşığı kullanılmaktadır 5. Çay: g iyice parçalanmış drog üzerine kaynar su dökülüp ağzı kapatılmaktadır dk bekletildikten sonra süzülmektedir. Günde 3 kez 1 fincan kullanılmaktadır 5. kullanılmaktadır 5. Toz edilmiş materyal: Günlük doz g olup, saatte bir Halk İlacı Türkiye de E. camaldulensis yapraklarının dekoksiyonu, halk ilacı olarak, sinüzit, bronşit ve diş ağrısında kullanılmaktadır 4. Güney Amerika ve Afrika da E. globulus un yapraklarından çay yapılarak, diyabet tedavisinde kullanıldığı bildirilmiştir

Doğu Afrika da Eucalyptus yapraklarının dekoksiyon buharının inhalasyonu, soğuk algınlığı ve burun tıkanıklığında kullanılmaktadır Meksikalılar, E. globulus yapraklarını çiğneyerek diş etlerini kuvvetlendirmek amacıyla kullanmaktadırlar. Venezüellalılar ise suda bekletilmiş yaprakların suyunu göğüs hastalıkları ve soğuk algınlığında kullanmaktadırlar 7. Eucalyptus yaprağının halk ilacı olarak dâhilen kullanımı, PDR da, mesane hastalıkları, astım, ateş, nezle, şiddetli öksürük, karaciğer ve safra kesesi şikâyetleri, iştahsızlık ve diyabet olarak belirtilmiştir. Haricen ise yara, sivilce, zor iyileşen yaralar, mide ülserleri, diş eti kanaması, ağrı, romatizma, nevralji ve bel soğukluğu olarak belirtilmiştir Kozmetik Amaçlı Kullanımı Birtakım bitkilerden elde edilen ekstre ve uçucu yağların, dünya pazarındaki kozmetik ürünlerde kullanıldığı bilinmektedir Eucalyptus yapraklarının sulu etanol (% 50) ekstresinin, insan saçlı deri ve saçı için yumuşatma, nemlendirme, bakım, antiseptik özellikler ve benzeri etki ve fonksiyonlara sahip olduğu belirtilmiştir. Son zamanlarda Eucalyptus yapraklarının sulu etanol ekstresinin, insan cildinin stratum korneumunda seramid üretimini arttırdığı ve cilt bakım ürünlerinde kullanıldığı yayımlanmıştır. Nakamura ve arkadaşları, Eucalyptus 93

yapraklarının sulu etanol ekstresinin insan saçlı deri ve saç teli üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu ekstrenin insan saçlı derisine uygulanması hakkındaki araştırmalar sırasında, birkaç ay sürekli kullanımdan sonra saçlı deride önemli değişiklikler ve saç tellerinde uzama görüldüğü saptanmıştır. Eucalyptus losyonunun (% 3 Eucalyptus ekstresi) başa uygulanmasının, saç tellerinin parlaklık ve esneklik gibi özelliklerini iyileştirdiği tespit edilmiştir Eucalyptus Yağının Kullanılışı Geleneksel Kullanımı Eucalyptus türlerinin uçucu yağları geleneksel tıpta antiseptik olarak ve soğuk algınlığı, nezle ve burun tıkanıklığı gibi üst solunum yolları enfeksiyonlarına karşı kullanılmaktadır. Bu uçucu yağlar akciğer enfeksiyonlarının tedavisinde inhalasyon yoluyla uygulanmaktadır. Eucalyptus türlerinden elde edilen uçucu yağ, antibakteriyel, analjezik ve antienflamatuvar etkilere sahiptir Geleneksel tıpta solunum yolları hastalıkları ve enfeksiyonları tedavisinde kullanılan Eucalyptus uçucu yağlarının farenjit, bronşit ve sinüzitte etkili olduğu belirtilmektedir Eucalyptus yağının geleneksel olarak, Avustralya aborjinleri tarafından soğuk algınlığı, diş ağrısı, yılan ısırması, ateş, diyare tedavisinde ve yerel bir antiseptik olarak kullanıldığı belirtilmiştir

Eucalyptus yağının, Batı uygarlığında ise geleneksel olarak nezle, öksürük, soğuk algınlığı, yerel antiseptik, ekspektoran ve kas ağrılarını hafifletmek için tahriş önleyici bir madde olarak linimentlerin içinde kullanılmakta olduğu belirtilmiştir Eucalyptus yağı içeren şimdiki ürünlerin, şekerler, öksürük tabletleri, antiseptikler, tıbbi cilt kremleri, vaporizer sıvılar ve distile yağı kapsadığı belirtilmektedir. Yetişkinler için terapötik doz ml ( damla), % 1 lik intranazal damla, % lük merhem veya bir buhar vaporizer içinde 1 çay kaşığı vaporizer sıvı (genellikle % Eucalyptus yağı) olarak bildirilmiştir. Önerilen bir pediatrik doz olmadığı belirtilmiştir Pauli ve Schilcher, çocuklarda nezle gibi akıntılı hastalıkların tedavisinde kullanılan uçucu yağlar arasında Eucalyptus yağına da yer vermişlerdir. yaş arası çocuklar için damla, yaş arası çocuklarda ise damla saf yağın bir yastık üzerine damlatılarak inhalasyon yoluyla uygulanması gerektiği vurgulanmıştır Eucalyptus türlerinin uçucu yağları, modern kozmetik, gıda ve farmasötik sanayide de yaygın olarak kullanılmaktadır Eucalyptus yağının Komisyon E tarafından kabul edilmiş kullanımı, öksürük/bronşit ve romatizma olarak belirtilmiştir. Eucalyptus yağı, bronşit ve bronşiyal astımı kapsayan kronik obstruktif solunum şikâyetlerinin destekleyici tedavisinde ve nezle ve soğuk algınlığının 95

semptomatik tedavisinde dâhilen, soğuk algınlığı ve romatizma şikâyetlerinin ise semptomatik tedavisinde haricen kullanılmaktadır 5,6, Eucalyptus yağı oral, inhalasyon veya yerel uygulanmaktadır. Dâhilen, ml dozlar halinde, günlük ml, kapsül içinde mg halinde, günde kez şeklinde kullanılmaktadır. Haricen, yağ ve yarı katı preparatlarda % oranında, sulu-alkollü preparatlarda % oranında, uçucu yağ ise cilde birkaç damla sürülerek kullanılmaktadır 6, İnhalasyon: Her ml kaynar suya 12 damla veya 1 L ılık suda 1 yemek kaşığı (15 ml) olarak hazırlanmış % V/V solüsyon, günde 3 kez tekrarlanmaktadır Liniment: % 25 V/V yağ içermektedir Merhem: Yetişkinler ve 12 yaş üstü çocuklar için % V/m, günde 3 kez ince tabaka halinde uygulanmaktadır saatte tekrarlanmaktadır Pastil: mg ağızda yavaşça eritilir, her yarım saat bir gargara yapılmaktadır Gargara: mg/ml yağ içerir, günde iki kez 20 ml halinde 96

Halk İlacı Eucalyptus yağının halk ilacı olarak kullanımı, PDR da, astım, öksürük, sinüzit, ateş, nezle, horlama, kızarıklık, kızamık, mide şikâyetleri ve bağırsak solucanında antiseptik olarak belirtilmiştir 5. Eucalyptus türlerinin birçoğu, Brezilya halk ilaçlarında da çeşitli tıbbi durumlar için kullanılmaktadır. Eucalyptus uçucu yağında bulunan monoterpenoit bileşiklerin, soğuk algınlığı ve solunum enfeksiyonlarının diğer semptomlarında kullanılabilir olduğu bildirilmiştir E. globulus uçucu yağı Kübalılar tarafından, halk ilacı olarak bronşit, dalak ve karaciğer enfeksiyonları, sıtma, akciğer ve mide rahatsızlıklarında kullanılmaktadır Eucalyptus Bitkisinin Preparatları Piyasada bulunan Eucalyptus bitkisinin preparatları, Türkiye de bulunan preparatlar, kozmetik preparatlar ve Türkiye de bulunmayan preparatlar başlıkları altında ele alınmıştır Türkiye de Bulunan Preparatlar E. globulus yaprak ekstresini içeren preparat olarak, reçetesiz satılan ve yerli bir ilaç olan Pedifix Krem 25g tüp/kutu (Firma: FNF) örnek verilmektedir

Tablo E. globulus uçucu yağını içeren bazı preparatlar Kullanıldığı Müstahzarlar Chondurax Jel 75ml tüp/kutu Jointace Jel 75ml tüp/kutu New Life Propolis + Eucalyptus 50 kapsül/kutu Kanzuk Pastil 50g pastil/kutu Keydrops Naneli Mentollü Drops 24 pastril/kutu Neolet Pastil 20 pastil/kutu Vicks Drops Okaliptüs Aromalı Şeker 20 pastil/kutu Pulmex Pomad 40g tüp/kutu Kataljin Merhem 40g kavanoz/kutu Capsalgine Pomat 40g tüp/kutu Algo-wax Simple 40g şişe/kutu Algo-wax Pomad 50g tüp/kutu Tiger Balm Beyaz Pomad g kavanoz/kutu Tiger Balm Kırmızı Pomad g kavanoz/kutu Vicks Vaporub Buharlaşan Merhem 38g kavanoz/kutu Vicks Vaporub Limon Buharlaşan Merhem 38g kavanoz/kutu Medisnore Sprey 50ml şişe/kutu Firma Miktar İlaç Şekli Reçete Durumu Feyza Farma Nobel % 1 Sifar Kansuk Keymen Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Eczacıbaşı İlaç Pazarlama 20 mg mg mg Novartis % 5 Şanlı % Aroma % Lokman % 2 Lokman % Abdi İbrahim Abdi İbrahim Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Avita İlaç % 13 % 7 % % Jel (Kombine) Jel (Kombine) Kapsül (Kombine) Pastil (Kombine) Pastil (Kombine) Pastil (Kombine) Pastil (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Solüsyon (Kombine) Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçeteli Reçeteli Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçeteli Reçeteli Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçetesiz Yerli İthal İthal edilmiyor Yerli Yerli Üretilmiyor Üretilmiyor Üretilmiyor Üretilmiyor Yerli Yerli Yerli İthal edilmiyor İthal edilmiyor Yerli Üretilmiyor İthal 98

Tablo (Devamı) E. globulus uçucu yağını içeren bazı preparatlar Kullanıldığı Müstahzarlar Buğumentol Buğu 40g şişe/kutu Buğuseptil İnhalasyon İçin Buğu Çözeltisi 48ml şişe/kutu Mentolin Buğu 50ml şişe/kutu Otacı Buğusan İnhalasyon Solüsyonu 40g şişe/kutu Rinolar Buğu 50ml şişe/kutu Rowachol Kapsül kapsül/kutu Rowatinex Kapsül kapsül/kutu Sulfarhin Burun Pomadı 12g tüp/kutu Mentimol Drops 20 pastil/kutu Otacı Bitkisel Pastil Diyet Oka Mentol 16 pastil/kutu Otacı Bitkisel Pastil Oka Mentol 16 pastil/kutu Otacı Bitkisel Pastil Salvia 16 pastil/kutu Gelocaps Pomad 40g tüp/kutu Mentimol Pomat 40g tüp/kutu Mentoseptol Gargara ml şişe/kutu Şanlı Mentol lü Liniment ml şişe/kutu Şanlı Mentol lü Liniment 50ml şişe/kutu Firma Miktar İlaç Şekli Reçete Durumu Drogsan % 5 Berksam % Mento Farma % 1 Kurtsan % 5 Saba % 4 Assos Assos Santa Farma Olgunsoy Kurtsan 2 mg 3 mg % mg Kurtsan % Kurtsan % Biofarma % 5 Olgunsoy % Drogsan % Şanlı % 6 Şanlı % 6 İnhalasyon Preparatı (Kombine) İnhalasyon Preparatı (Kombine) İnhalasyon Preparatı (Kombine) İnhalasyon Preparatı (Kombine) İnhalasyon Preparatı (Kombine) Kapsül (Kombine) Kapsül (Kombine) Nazal Preparat (Kombine) Pastil (Kombine) Pastil (Kombine) Pastil (Kombine) Pastil (Kombine) Pomat (Kombine) Pomat (Kombine) Solüsyon (Kombine) Solüsyon (Kombine) Solüsyon (Kombine) Reçetesiz Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçeteli Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Reçetesiz Yerli Yerli Üretilmiyor Yerli Üretilmiyor İthal İthal Yerli Yerli Yerli Yerli Yerli Yerli Yerli Üretilmiyor Yerli Yerli 99

Kozmetik Preparatlar E. globulus yaprağı içeren kozmetik ürünler, Yellowx Serum ve Yellowx Şampuan (Firma: Group Celtek) olarak belirtilmiştir Tablo E. globulus yaprak ekstresini içeren bazı kozmetik ürünler Kozmetik Ürün Body Bust Sculpt Enhancing Cream Clearing Skin Wash Clearskin Invigorating Cleansing Scrub Dermaheal Exfoliating Scrub Cleanser Hydrofirming Eye Cream Hydrofirming Lifting Day Cream SPF 15 Hydrofirming Night Cream Skin Rise Bionic Tonic Firma Avon Dermalogica Avon Dermaheal Avon Avon Avon Exuviance Tablo E. globulus uçucu yağını içeren bazı kozmetik ürünler Kozmetik Ürün Body Hydrating Cream Conditioning Body Wash Environmental Control Deodorant Exfoliating Body Scrub Extra Rich FaceBlock SPF 30 Glycare Lotion Peeling Yüz Temizleme Jeli Pre-Shave Guard Shine Therapy Shampoo Silk Finish Conditioner Super Rich Repair Sülfür Mask Firma Dermatologica Dermatologica Dermatologica Dermatologica Dermatologica Bare Escentules Innoderm Dermatologica Dermatologica Dermatologica Dermatologica Benev

Sineol içeren kozmetik ürünler, Listerine Teeth & Gum Defence, Listerine Cool Citrus, Listerine Coolmint ve Listerine Softmint (Firma: Johnson & Johnson) olarak belirtilmiştir Türkiye de Bulunmayan Preparatlar E.

Yan Etkiler Eucalyptus Yapraklarının Yan Etkileri Eucalyptus yaprakları, nadiren bulantı, kusma ve ishale yol açmaktadır. Dâhilen mide-bağırsak sistem ve safra kanalı iltihabı ve ağır karaciğer hastalıklarında kullanılmaması önerilmektedir 5. Galdi ve arkadaşları, Eucalyptus polenleri ve Eucalyptus içeren enfüzyonun alınması ile semptomlarının şiddetinin arttığı görülen astım ve rinokonjunktivitli 30 yaşındaki bir bayan hasta vak asını bildirmişlerdir. Bu hastanın Eucalyptus içeren enfüzyonu içtikten sonra dispne, hırıltılı solunum ve kuru öksürük şikâyetlerinde bulunduğu belirtilmiştir. Yine aynı hastanın Eucalyptus ağaçlarının bulunduğu bir kamp bölgesinde, aksırma ile birlikte öksürüklü dispne, rinore ve oküler kaşıntı yaşadığı ve Eucalyptus ağaçlarından uzak bir başka kamp bölgesine geçtiğinde ise bu semptomlarda düzelme olduğu bildirilmiştir. Hem Eucalyptus poleninin inhalasyonunun hem de bitki enfüzyonunun içilmesinin, IgE (immünglobulin E) aracılı bir mekanizma ile astım ve rinite neden olabileceği, bundan dolayı astımlı hastaların bitkisel ilaç tedavisinde dikkatli olunması gerektiği düşünülmektedir Huggins ve arkadaşları ise, Eucalyptus yapraklarını içeren karışımın (su, amonyak, çam ağacı yağı ve kurutulmuş Eucalyptus yaprakları) inhalasyonunun neden olduğu ses teli disfonksiyonlu 46 yaşında bir bayan hastanın vak asını bildirmişlerdir. Okaliptüs

inhalasyonuna maruz kalan hastada, dakika içinde ses teli disfonksiyonuna neden olabileceği sonucuna ulaşılmıştır Eucalyptus Yağının Yan Etkileri Eucalyptus yağının en yaygın yan etkileri, bulantı ve kusma ile gastrointestinal rahatsızlık olarak bildirilmiştir. Daha az görülen diğer yan etkilerin, epigastrik ağrı, diyare ve ağız ve boğazda yanma hissini kapsadığı belirtilmiştir. Merkezi sinir sistem etkilerinin, özellikle baş dönmesi, kas zayıflığı, hipofleksi, sarhoşluk hissi, konuşma güçlüğü ve ataksinin de çok yaygın olduğu görülmüştür. Özellikle bilinç kaybı olarak ilerleyen kısa ömürlü pediatrik vak alar, yetişkin vak alarda daha az yaygın olan konvülsiyonlarla genelleme yapılmıştır 61, Güçlü kardiyovasküler etkilerin, taşikardi ve hipotansiyon yanında bradikardiyi de kapsadığı bildirilmiştir 61, Solunum ile ilgili etkileri tipik olarak yetersiz solunum olmakla birlikte Eucalyptus yağını teneffüs etmenin kimyasal pnömonite neden olabileceği belirtilmiştir. Nefesin çoğunlukla Eucalyptus yağı koktuğu bildirilmiştir. Ayrıca hipotermi görüldüğü de bildirilmiştir 61, Eucalyptus yağının, in vivo ve in vitro deneylerde, karaciğer mikrozomal enzim aktivitesini indüklediği tespit edilmiştir. Bundan dolayı diğer ilaçların etkisini azaltabilir veya süresini kısaltabilmektedir 6,

bilinmemektedir Araba ve makine kullanabilme üzerindeki etkileri Toksisite Eucalyptus Yağının Toksisitesi Eucalyptus yağının aşırı dozu, hayatı tehdit eden zehirlenmelere neden olabilmektedir. 30 ml Eucalyptus yağının öldürücü olduğu düşünülmektedir. Fakat yetişkinlerde ml ve 10 yaş üstü erkek çocuklarda g Eucalyptus yağının enjekte edilmesi ölümlerle sonuçlanmıştır. Zehirlenme çocuklarda birkaç damla, yetişkinlerde ise ml ile oluşmaktadır. Özellikle çocuklarda birçok Eucalyptus yağı zehirlenme vak ası belgelenmiştir. Fakat Eucalyptus yağı enjeksiyon miktarı ile semptom şiddeti arasında küçük bir ilişki görülmüştür. Bazı çocuklarda ml Eucalyptus yağı orta derecede zehirlenmeye neden olurken, bazılarında daha yüksek miktarlarda enjekte edildiğinde asemptomatik kalmayı sürdürmüştür 5, Uçucu yağ ile meydana gelen zehirlenmeler, Eucalyptus yaprağı ile görülmemektedir 5. Bebek ve küçük çocuklarda Eucalyptus yağı içeren ürünün yüze, özellikle buruna uygulanması halinde, gırtlak veya bronşiyal spazm, astım benzeri kriz ve hatta boğulmaya bağlı ölüm görülebilmektedir 5,6. Toksik semptomlar başlangıçta hızlıdır. Epigastrik yanma, karın ağrısı, kusma, bronkospazm, tansiyonda düşme, kan dolaşımında

bozukluk, kolaps ve nefes alma problemlerini takiben apne olarak devam etmektedir. Özellikle çocuklarda bilinç kaybı, koma ve konvülsiyon görülebilmektedir. Toplu iğne ucu büyüklüğündeki pupiller, opiat zehirlenmesi olarak düşündürse de hasta nefesindeki okaliptüs kokusu tanıda yardımcı olmaktadır 5, Nefrotoksisite yüksek doz Eucalyptus yağı alan hastalarda veya hipotansif hastalarda görülmüş ve idrarın Eucalyptus yağı, menekşe veya taze biçilmiş ot gibi koktuğu bildirilmiştir 61, Darben ve arkadaşları, yerel uygulanan Eucalyptus yağının sistemik toksisitesi ile ilgili bir vak a bildirimi yapmışdır. 6 yaşındaki bir kız çocuğuna, ürtiker için evde hazırlanan ve Eucalyptus yağı içeren bir ilacın yerel uygulanmasının ardından konuşma güçlüğü, ataksi, kas zayıflığı ve ardından bilinç kaybı görülmüştür. Yerel preparatın çıkarılmasından 6 saat sonra semptomlar, uzun süreli olmayan sekellerle çözümlenmiştir ml den fazla % Eucalyptus yağının alınması ile hafif bilinç kaybı ve 5 ml den fazla içilmesi ile önemli derecede merkezi sinir sistem (CNS) depresyonu görüleceği tahmin edilmektedir. Yetişkinlerde en düşük letal doz ml, 10 yaşındaki bir erkek çocuk için g Eucalyptus yağı olarak bildirilmiştir. Bununla birlikte, daha yüksek dozlarda alındığı başka vak alarda daha az şiddetli etkiler görüldüğü hatta asemptomatik olduğu belirtilmiştir 61,

Uygun tedavi, aktif kömür ve sorbitol ile yapılan gastrointestinal temizlemeyi kapsamaktadır. Aspirasyon tehlikesi nedeniyle, kusma başlatılması önerilmemektedir. Aktif kömür verildikten sonra, spazmlar için diazepam tedavisi, kolik için atropin, yükselen asidoz için elektrolit desteği ve sodyum bikarbonat enfüzyonu uygulanmaktadır. Gerekirse, entübasyon ve oksijen solunumu yapılmaktadır 5, Hafif bilinç kaybı durumunda, tedavi olarak sık sık gözlem ve yoğun bakım tavsiye edilmektedir. Hastanın bilinçsiz olması halinde ise endotrakeal entübasyon, gastrik lavaj, barsak yıkanması, aktif kömür ve mekanik ventilasyon tavsiye edilmektedir Akut Toksisite: Eucalyptus yağının oral LD 50 (letal doz deney hayvanlarının % 50 sinin ölümüne neden olan miktar) si sıçanlarda g/kg vücut ağırlığı, farelerde ise g/kg vücut ağırlığı olarak saptanmıştır Reprodüktif toksisite: Farelere organogenez süresince (gebeliğin günü) subkütan olarak mg/kg vücut ağırlığı Eucalyptus yağı verildiğinde herhangi bir embriyotoksik veya fetotoksik etki gözlenmemiştir Fare deneylerinde, mg/kg oranında Eucalyptus yağının subkütan uygulanması sonrası herhangi bir embriyotoksik veya fötotoksik etki görülmemiştir. İnsan verisi mevcut olmadığından, önerilmeden hamilelik ve laktasyon sürecinde kullanılmaması gerekmektedir

Sineol ün Toksisitesi ml den az sineol ün yetişkinlerde genellikle asemptomatik olmasına rağmen, 1 ml içilmesinin ardından geçici koma ve ml kadar az dozlarda yetişkin ölümlerine neden olduğu belirtilmektedir 61, Subakut toksisite: Dişi ve erkek sıçan gruplarına 28 gün boyunca, sineol, ya mg/kg vücut ağırlığı oranında, haftada 5 gün olmak üzere mide sondası ile ya da mg diyetle kapsül formunda uygulanmıştır. Erkek sıçanlarda mg/kg ve üzerinde doza bağlı vücut ağırlığı artışı ve karaciğer sentrilobüler sitoplazmik vakuolizasyonun normal bir derecede yokluğu görülmüştür. Ayrıca kapsül formunda sineol ile beslenen erkek sıçanlarda, karaciğer, böbrek ve kulakaltı tükürük bezlerinde, doza bağlı lezyonlar görülmüştür Kronik toksisite: Uzun süreli oral bir çalışmada, patojensiz 52 erkek sıçana 80 hafta boyunca, haftada 6 gün olmak üzere, dişmacunu bazında bir sonda ile günde mg/kg vücut ağırlığı sineol verilmiş, sağ kalım sayısına göre hafta süresince takip edilmişdir. Vücut ağırlığı, besin tüketimi, hayatta kalma, böbrek üstü bezi, böbrekler, karaciğer, akciğer ve dalak ağırlıkları üzerinde veya beyin, karaciğer, akciğer ve böbreklerin mikroskobik görünüşü üzerinde veya tümör insidansı üzerinde tedaviye bağlı olmayan etkiler görülmüştür

Sıçanlarla yapılan çalışmalar, subkütan olarak verilen sineol ün, plasental dokuya penetre olarak hepatik enzim aktivitesini uyarmaya yetecek fetal kan seviyesine ulaştığını göstermiştir. Döldeki karaciğer mikrozomal enzimleri etkilemeye yetecek miktarlardaki sineol ün muhtemelen kan-süt bariyerini geçemeyeceğini göstermiştir Mutajenisite ve karsinojenisite: Sineol ün, metabolik aktivasyonla veya aktivasyonsuz, Salmonella typhimurium TA97a, TA98, TA ve TA suşlarında, ne de daha önceki çalışmalarda TA98, TA, TA ve TA suşlarında mutajenik etki göstermediği tespit edilmiştir Sineol ün, Çin hamster yumurtalık (CHO) hücrelerinde, metabolik aktivasyonla ve aktivasyonsuz kromozom hatalarına neden olduğu saptanmıştır. Hücre siklusu gecikmesini indükleyen dozlarda, metabolik aktivasyon olmadan CHO hücrelerinde kardeş kromatid takasının indüklendiği tespit edilmiştir. sineol tedavisi sonrasında, CHO K-1 hücre kültüründeki mitomisin C ile indüklenmiş kardeş kromatid takaslarında artış gözlenmemiştir

3. GEREÇ ve YÖNTEM Bu bölümde Eucalyptus türlerine ait örneklerin (Mukayese Materyalleri ve Araştırma Materyalleri) toplandığı veya satın alındığı bölgeler ve deneysel çalışmalarımızda kullandığımız yöntemlerin ayrıntıları verilmektedir GEREÇ Mukayese Materyalleri Deneysel çalışmalarımızda mukayese amaçlı kullandığımız bitkisel materyaller, Mersin-Tarsus, Karabucak okaliptüs ormanında ve bu alan içerisinde bulunan Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsüne ait deneme alanlarından toplanmıştır. Toplanılan türler; E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis dir. Bu türlerin yaprakları; çiçek, çiçek tomurcukları ve meyveleri ile birlikte tarihinde toplanıldı. Toplanılan tarihte E. camaldulensis in tomurcuk ve çiçekleri, E. grandis in ise genç meyvelerinin de mevcut olduğu görülmüştür. Toplanan E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis türlerinin yaprakları ve diğer kısımları gölgede bekletilmek ve zaman zaman karıştırılmak suretiyle kurutulmuşlardır. Yaprakların bir kısmı ise herbaryum örnekleri hazırlanmak üzere preslenmiştir.

Şekil Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitü Müdürlüğü. Şekil Tarsus- Karabucak Okaliptüs Ormanı.

Araştırma Materyalleri Ankara ( Bahçelievler, Kızılay ve Ulus), Konya ve Mersin aktarlarından tarihleri arasında, her aktardan E. globulus olarak, en az yüzer g olmak üzere, 24 yaprak numunesi alındı. Alınan bu numuneler arasından 4 tane Ankara, 3 tane Konya ve 3 tane de Mersin aktarlarından olmak üzere 10 numune seçilmiştir (Tablo 15). Bütün yaprak olmasına dikkat edilen bu numuneler içinde meyve, tohum, çiçek ve yabancı maddeler de bulunmaktadır. Tablo Piyasadan alınan Eucalyptus yaprak ve yağ numuneleri. Numune Alındığı Tarih Alındığı Yer ANKARA-1 numunesi Kızılay/ ANKARA ANKARA-2 numunesi Ulus/ ANKARA ANKARA-3 numunesi Ulus/ ANKARA ANKARA-4 numunesi Ulus/ ANKARA KONYA-1 numunesi Selçuklu/ KONYA KONYA-2 numunesi Karatay/ KONYA KONYA-3 numunesi Karatay/ KONYA MERSİN-1 numunesi MERSİN MERSİN-2 numunesi MERSİN MERSİN-3 numunesi MERSİN 25 numaralı yağ numunesi Meram/ KONYA 26 numaralı yağ numunesi Karatay/ KONYA 27 numaralı yağ numunesi Selçuklu/ KONYA

Şekil Numune alınan aktarlara örnekler.

Şekil Piyasadan alınan numunelere örnekler.

YÖNTEM Morfoloji Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan yaprak numunelerinin bir kısmı preslenerek herbaryum örnekleri hazırlandı. Toplanan E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis türlerinin yapraklarının; varsa tomurcuk, çiçek ve meyveleri ile birlikte fotoğrafları çekildi. Tablo 15 de belirtilen aktarlardan E. globulus olarak alınan Eucalyptus numunelerinin paket ve içerik fotoğrafları çekildi. Fotoğrafta, yaprak numunesinin yanı sıra numune içinden çıkan çiçek, meyve, tomurcuk, yaprak sapı ve yabancı maddelere de yer verildi. Daha iyi mukayese imkânı için değişik şekil ve boyutlardaki yapraklar tercih edildi. Yaprak uzunluk ve genişliğinin tayini için ise kenarı ölçekli fon kullanıldı. Böylece Eucalyptus türlerinin lamina şekli, renk ve boyut gibi özellikleri ile kıyaslanarak morfolojik tayin yapıldı. Morfolojik incelemeler sırasında megapixels, large Lcd özelliğe sahip fotoğraf makinası kullanıldı.

Anatomi Toplanan E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis yaprakları ile aktarlardan E. globulus olarak alınan numune yaprakları, 3 e kesilip su dolu beherler içinde bir süre bekletildi. Orta damar incelemesi için, yaprak kenarları kesilip atıldı. Ve yaprağın sadece orta kısmından kesit alındı. Yaprağın kesit alınacak parçası, köpük içine yerleştirildi. Jilet yardımıyla lamina boyunun 1/3 ünün, sapa yakın kısmından ince kesitler alındı. Lam üzerine 1 damla reaktif damlatıldı. Reaktif olarak genelde Sartur reaktifi kullanılmış olup Kloralhidrat solüsyonu kullanılanlar ayrıca belirtilmiştir. Anatomik tayin için ise mikroskop olarak Motic BA (Oküler: CPL W10X/18; Objektif: 4X/, 10X/, 40X/, X/) kullanıldı İnce Tabaka Kromatografisi (İTK) Toz edilen yaprak örneklerinden er g tartıldı, her numune üzerine 5 ml toluen eklendi. Her biri ağzı kapalı flakonlarda, 5 dk süresince ultrasonik banyo içinde bekletildi. Böylece titreşimle çözünmesi kolaylaştırılarak sineolün toluene geçmesi sağlanmış oldu.

Yaprak uçucu yağlarının analizinde Türk Farmakopesi I deki (Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu) İnce Tabaka Kromatografisi () yöntemi kullanılmıştır Analiz şartları aşağıda gösterilmiştir. Referans solüsyon: µl sineol, 5 ml toluen içinde çözüldü. Referans olarak İTK plağına tatbik edildi. Plak Özellikleri: Silika jel İTK plağı ( TLC Aluminium Sheets 20 x 20 cm Silica gel 60 F , Merck, ) Mobil faz: Etil asetat: Toluen (1: 9 v/v ). tatbik edildi. Uygulama: Numuneler yaklaşık µl lik bandlar halinde İlerleme: 20 cm lik plaklar ortadan ikiye bölünerek kullanıldı. 10 cm boyunca sürüklendi. Kurutma: Açık havada kurutuldu. Revelatör: Anisaldehit çözeltisi ( ml anisaldehit R, 10 ml glasiyel asetik asit R, 85 ml metanol R ve 5 ml sülfürik asit R takibeden sıra ile karıştırılır ) püskürtüldü. Tatbikler yapıldı. Kuruduktan sonra çeker ocak içindeki tanka yerleştirildi. 15 dk bekletildi. Çeker ocak içinde, anisaldehit çözeltisi

püskürtüldükten sonra C etüvde lekeler belirginleşene kadar bekletildi Uçucu Yağ Miktar Tayini Tarsus dan toplanan E. camaldulensis, E. globulus ve E. grandis yaprakları parçalanıp, poşetlendi ve her birinden 10 g civarında tartıldı. Droglardaki uçucu yağ miktarının tayini için Türk Farmakopesi I deki (Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu) bitkisel droglardaki uçucu yağların tayini () yöntemi kullanılmıştır Distilasyona başlamadan önce balon yarısına kadar su ile doldurulur ve birkaç kaynama taşı eklenerek cihaza bağlanır. B seviyesine kadar su doldurulur. Bir pipet ile 1 ml ksilol üst kısımdan eklenir. Cihazın balonu ısıtılarak içerisindeki suyun kaynaması sağlanır. Yarım saat sonra ısıtmaya son verilir ve 5 dk sonra ksilol ün hacmi okunur, kaydedilir. 10 g civarında tartılan drog balona konur ve kaynatmaya devam edilir, uçucu yağ miktarı artmayınca distilasyon durdurulur. Distilasyon bittikten 5 dk sonra ksilol + uçucu yağ hacmi okunur, bu değerden okunan ksilol ün ilk hacmi çıkartılarak uçucu yağ hacmi ml/g cinsinden bulunur.

Şekil Bitkisel droglardaki uçucu yağların tayini için kullanılan cihaz * Boyutlar milimetre cinsinden verilmiştir.

4. BULGULAR Tarsus Karabucak okaliptüs ormanından toplanan ve piyasadan satın alınan Eucalyptus türleri ile ilgili tayinler sonucunda elde edilen bulgular bu bölümde verilmiştir. sunulmuştur: Çalışmamızda elde edilen bulgular aşağıdaki sıra ile 1. Morfoloji 2. Anatomi 3. Uçucu Yağ ve İTK Analiz Sonuçları 4. Uçucu Yağ Miktarları Morfoloji Eucalyptus türlerinin morfolojik tayininde elde edilen bulgular, iki başlık altında toplanmıştır. Tarsus dan toplanan Mukayese Materyali Bulguları ve piyasadan satın alınan Araştırma Materyali Bulguları başlıkları altında sunulmuştur.

Mukayese Materyali Bulguları Şekil E. camaldulensis- Yaprak, tomurcuk ve çiçekleri. 1 cm

E. camaldulensis yaprakları, lanseolattan falkata kadar değişen şekillerde, cm uzunluğunda ve cm genişliğindedir. Yaprak sapı cm uzunluğundadır. Yaprak tabanı kuneat, nadiren asimetriktir. Uçta akuminat ve incedir. Kenar eğri büğrü ve geriye doğru kıvrılmıştır. Ön ve arka yüzeyler, donuk yeşilden soluk sarımsı yeşile kadar olan renklerde ve serttir. Damarlanma, pennat ve düzensiz, yan damarlar yaprak kenarından kısa bir mesafede birleşmiş ve kenarla neredeyse paralel bir damar şekli oluşmuştur. Çiçekleri krem-sarı renktedir. Tomurcukları ise konik şekilde ve tomurcuklu gruplar halindedir (Şekil 32).Yapraklarının toz materyali çok liflidir. Şekil E. globulus- Genç yapraklar. 1 cm

Şekil E. globulus- Ergin yapraklar. 1 cm E. globulus genç yaprakları, ovattan orbikulat ve geniş lanseolata kadar olan şekillerde, cm uzunluğunda ve cm genişliğindedir. Yaprak sapsız veya cm uzunluğunda kıvrık bir sapa sahiptir. Uçta akuminat veya mukronat, tabanda kordat, nadiren asimetriktir. Lamina kenarı eğri büğrü ve dalgalıdır. Ön ve arka yüzeyler çok mumlu ve koyu yeşildir (Şekil 33). E. globulus ergin yaprakları, lanseolat-falkat, cm uzunluğunda ve cm genişliğindedir. Yaprak sapı cm uzunluğundadır. Tabanda kuneat, nadiren asimetriktir. Uçta akuminat ve damarlanma belirgindir. Ön ve arka yüzeyler parlak ve yeşil renktedir (Şekil 34). Yapraklarının toz materyali E. camaldulensis e nazaran daha az liflidir.

Şekil E. grandis- Yaprak ve meyveleri. 1 cm

E. grandis yaprakları, geniş lanseolattan dar lanseolata kadar değişen şekillerde, cm uzunluğunda ve cm genişliğindedir. Yaprak sapı cm uzunluğundadır. Uçta akuminat, kenarlar dalgalıdır. Yaprak tabanı genellikle asimetriktir. Yaprak parlak koyu yeşil ve damarlanma çok belirgindir. Kapsüller, kısa saplı, armut şeklinde ve li gruplar halindedir (Şekil 35) Araştırma Materyali Bulguları 1 cm Şekil ANKARA-1 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve yabancı maddeleri. ANKARA-1 numunesinin lanseolat ve soluk sarımsı yeşil renkteki yaprakları ve konik tomurcukları nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 36).

1 cm Şekil ANKARA-2 numunesi- Yapraklar. ANKARA-2 numunesinin, lanseolat, nadiren falkat, sarımsı yeşil renkteki ve geriye doğru kıvrılmış yaprakları nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 37). 1 cm Şekil ANKARA-3 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri. ANKARA-3 numunesinin konik tomurcukları, soluk sarımsı yeşil renkteki lanseolat yaprakları ve kapsül meyvelerinin şekli nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 38).

1 cm Şekil ANKARA-4 numunesi- Yaprak, tomurcuk, meyve ve yabancı maddeleri. ANKARA-4 numunesinin, lanseolat ve sarımsı yeşil renkte yaprakları, çoklu gruplar halindeki konik tomurcukları ve meyve şekli nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 39). 1 cm Şekil KONYA-1 numunesi- Yaprak ve meyveleri. KONYA-1 numunesinin, soluk sarımsı yaprakları nedeniyle E. grandis, meyvelerinin şekli nedeniyle ise E. globulus olamayacağı düşünülmektedir. E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 40).

1 cm Şekil KONYA-2 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri. KONYA-2 numunesinin, kapsül meyvelerinin ve çiçek tomurcuklarının şekli nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 41). 1 cm Şekil KONYA-3 numunesi- Yaprak ve meyveleri. KONYA-3 numunesinin, lanseolat, geriye doğru kıvrılmış sarımsı yeşil yaprakları nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 42).

1 cm Şekil MERSİN-1 numunesi- Yaprak, tomurcuk, meyve ve yabancı maddeleri. MERSİN-1 numunesinin kapsül meyvelerinin şekli ve sarımsı yeşil, lanseolat ve ince yaprakları nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 43). 1 cm Şekil MERSİN-2 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri. MERSİN-2 numunesinin, lanseolat, geriye doğru kıvrık, cm uzunluğunda, sarımsı yeşil yaprakları ve kapsül meyvelerinin şekli nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 44).

1 cm Şekil MERSİN-3 numunesi- Yaprak, tomurcuk ve meyveleri. MERSİN-3 numunesinin lu konik tomurcukları ve kapsül meyveleri, E. camaldulensis in tomurcuk ve meyvelerine benzemektedir. Ayrıca lanseolat, sarımsı yeşil ve uçta akuminat yaprakları nedeniyle E. camaldulensis olabileceği düşünülmektedir (Şekil 45) Anatomi Eucalyptus türlerinin mikroskobik analizinde elde edilen bulgular, iki başlık altında toplanmıştır. Tarsus dan toplanan Mukayese Materyali Bulguları ve piyasadan satın alınan Araştırma Materyali Bulguları başlıkları altında sunulmuştur Mukayese Materyali Bulguları Tarsus dan toplanan Eucalyptus türlerinin mikroskobik analizinde elde edilen bulgular bu başlık altında sunulmuştur.

Sklerenkima demeti Ksilem Floem Orta damar (MB= 10X10) Kollenkima Epiderma Stoma Şizolizigen salgı cebi Epiderma Basit billur Salgı cebi (MB= 10X10) Kütikula Sünger parankiması Druz Palizat parankiması Mezofil (MB= 10X40) Şekil E. camaldulensis- Yaprak enine kesiti.

Tarsus dan toplanan E. camaldulensis yapraklarının enine kesiti mikroskopta incelendiğinde epiderma hücrelerinin boyutlarının E. globulus a göre daha küçük olduğu görülmüştür. Epiderma hücrelerinin dış çeperi çok kalınlaşmıştır (Şekil 53). Epiderma ile kütikula arasında boşluk yok gibidir. Palizat parankima 3 sıra halinde olup düzenli ve sıkı şekilde sıralanmıştır. Sünger parankima dar ve hücreler arası boşluğu azdır. Stoma çok sayıdadır. Genellikle üst epidermaya yakın palizat dokuda bulunan şizolizigen salgı cepleri, küçük, dairemsi ve az sayıdadır (Şekil 46). Orta damarın her iki epidermada aynı oranda çıkıntılı olduğu görülmüştür, orta damar yürek şeklindedir. Sklerenkima ve iletim demetleri çok sayıda ve belirgindir. sayıda bulunmaktadır. Billurlar az sayıda ve yan yana sıralı değildir. Druzlar da az

Ksilem Floem Orta damar (MB= 10X10) Sklerenkima demeti Epiderma Basit billur Şizolizigen salgı cebi Druz Epiderma Salgı cebi (MB=10X10) Sünger parankiması Palizat parankiması Mezofil (MB= 10X10; Reaktif= Kloralhidrat) Şekil E. globulus- Yaprak enine kesiti.

E. globulus yapraklarının epiderma hücreleri E. camaldulensis e göre daha büyüktür. Alt epiderma hücreleri kütikulaya doğru çok hafif bombelidir. Palizat parankima genellikle 2 sıra, nadiren tek sıra halindedir. Sünger parankima, E. camaldulensis e göre daha gevşek ve hücreler arası boşluğu daha geniştir. Alt epidermaya ait palizat parankima hücreleri, üst epidermaya ait palizat parankima hücrelerinden daha uzun silindiriktir (Şekil 47). Orta damarının alt epidermada alta doğru daha fazla çıkıntılı olduğu görülmüştür. Orta damar yelpaze şeklindedir. Sklerenkima ve iletim demetleri, E. camaldulensis e göre daha az sayıdadır. Şizolizigen salgı cepleri, E. camaldulensis e nazaran çok sayıda ve daha büyüktür. Billurlar dizi halinde, yan yana sıralı ve çok sayıdadır. Druzlar da çok sayıda bulunmaktadır.

Sklerenkima demeti Floem Ksilem Orta damar (MB=10X10) Kollenkima Epiderma Druz Şizolizigen salgı cebi Salgı cebi (MB= 10X10) Epiderma Palizat parankiması Sünger parankiması Mezofil (MB= 10X40; Reaktif= Kloralhidrat) Şekil E. grandis- Yaprak enine kesiti.

geniştir (Şekil 48). E. grandis yapraklarının sünger parankiması çok gevşek ve E. grandis yapraklarının, E. camaldulensis ve E. globulus a göre daha geniş ve enli bir orta damara sahip olduğu görülmüştür. Orta damar, üst epidermada hemen hemen düz, alt epidermada biraz çıkıntılıdır. Orta damarda ksilem ve floemi çevreleyen sklerenkima demeti, diğer 2 Eucalyptus türünden daha incedir. Ksilem ve floem yanlara doğru yaygın, daha eliptiktir. ceplerine sahiptir. Hemen hemen tüm mezofili kaplayan şizolizigen salgı Araştırma Materyali Bulguları Çalışmamızın araştırma materyalini oluşturan piyasadan E. globulus olarak satın alınan örneklerin mikroskobik analizi sonucu elde edilen bulgular, bu başlık altında sunulmuştur.

Orta damar (MB= 10X10) Salgı cebi (MB= 10X10) Mezofil (MB= 10X40) Şekil ANKARA-1 numunesi- Yaprak enine kesiti. ANKARA-1 numunesinin yüreği andıran orta damara sahip olması nedeniyle E. camaldulensis olduğu kanısına varılmıştır. Düzenli ve sıkı şekilde sıralanmış palizat ve sünger parankiması da bu düşünceyi desteklemektedir (Şekil 49).

Orta damar (MB= 10X10) Salgı cebi (MB= 10X10) Mezofil ( MB= 10X10) Şekil ANKARA-2 numunesi- Yaprak enine kesiti. ANKARA-2 numunesinin, orta damarı ve 3 sıra halinde, sıkı bir şekilde sıralanmış palizat parankiması E. camaldulensis olduğunu göstermiştir (Şekil 50).

Orta damar (MB= 10X10) Salgı cebi (MB= 10X10) Mezofil (MB= 10X40) Şekil ANKARA-3 numunesi- Yaprak enine kesiti. ANKARA-3 numunesinin, orta damarda bulunan belirgin ve çok sayıdaki sklerenkima ve iletim demetleri nedeniyle numunenin E. camaldulensis olduğu kanısına varılmıştır. Dar ve hücreler arası boşluğu az olan sünger parankiması da bu düşünceyi desteklemektedir (Şekil 51).

Orta damar (MB= 10X10) Salgı cebi (MB= 10X10) Mezofil (MB= 10X40) Şekil ANKARA-4 numunesi- Yaprak enine kesiti. ANKARA-4 numunesinin orta damardaki ksilem ve floemi çevreleyen sklerenkima demetinin şekli ve mezofildeki parenkimatik hücrelerin özellikleri nedeniyle E. camaldulensis olduğu kanısına varılmıştır (Şekil 52).

Orta damar (MB= 10X10) Salgı cebi (MB= 10X10) Mezofil (MB= 10X40) Şekil KONYA-1 numunesi- Yaprak enine kesiti. KONYA-1 numunesinin yürek şeklindeki orta damarı ve 3 sıra halindeki palizat parankiması E. camaldulensis olduğunu göstermiştir (Şekil 53).

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır