mantıklı konuşma teknikleri / Güzel Ve Kibar Konuşmak İçin Ne Yapmalı? | IIENSTITU

Mantıklı Konuşma Teknikleri

mantıklı konuşma teknikleri

Konu özeti

  • Konu 1

    DERSİN HAZIRLANMASINDA; NÜZHET ŞENBAY'ın, MEB YAYINLARINDAN ÇIKAN DİKSİYON SANATI KİTABI, BİLGİ ve TANIMLAMALAR İÇİN TEMEL KAYNAK OLARAK ALINMIŞ, ÖRNEKLER ve METİNLER ise ÖZGÜN OLARAK DERLENMİŞ, METİNLERDE ÖĞRETİM GÖREVLİSİNİN YAYIMLANMIŞ YAZILARINDAN YARARLANILMIŞTIR.

    KONUŞMA SANATININ İLKELERİ, ÖNEMİ, TARİHÇESİ ve KONUŞMA TERİMLERİ:
     SOLUNUM/  SES  /SÖZ

    Diksiyonun Önemi ve Tarihçesi
    Diksiyon Terimleri - Tanımlar
    Diksiyon/Solunum
    Diksiyon/Ses
    Diksiyon/Sözcük
    Diksiyon/Boğumlanma Yanlışları
    Diksiyon/Söz Akımı, Anlatım

    Jest ve Mimik (Beden Dili)

    Diksiyon/Anlatım ve Beden Dilini kapsayan ‘’Doğru, Güzel ve Etkileyici Konuşma ‘’ sanatı yukarıdaki başlıklarda sıralandığı şekilde sınıflandırılabilir.

    Genel olarak dil ve Türkçemiz ise okuma, yazma, anlama, dinleme ve konuşma olmak üzere sınıflandırılır; ilk dört grupta yer alan başlıklar Türk Dili derslerinde öğrenilmesine karşın sonuncu sırada yer alan konuşmaya dil derslerimizde çok az yer verildiği ve uygulama çalışmaları yapılamadığı için eksik kalmaktadır. Türkiye’de konuşma dersleri ne yazık ki örgün öğretim kurumlarında değil TRT, DT gibi sanat kurumlarında önemsendiği ve öğretildiğinden yaygınlaşamamış ve çok az kitleye seslenebilmiştir.

     Günümüzdeyse dernekler, kurslar ve bireysel /özel dersler aracılığıyla ticarileşmiştir. Gönül isterdi ki konuşma dersleri laboratuvarlarda yabancı dil öğrenirkenki gibi kulaklıklarla, diyaloglarla, dramayla uygulamalı öğretilsin ancak bunun için de donanım, uygun mekan, salon, sahne, mikrofon vb araç-gereçler gerekmektedir.

    Ülkemizde ilk olarak yılında Musiki Muallim Mektebi’nin Tiyatro Bölümü’nde  Muhsin Ertuğrul ve Ercüment Ekrem Talu; Konuşma Tekniği ve Mimik dersleriyle Retorik ve Okuma Dersleri vermiştir. Prof. Carl Ebert, Prof. Kuhenbuch, Prof. Tahsin Banguoğlu ise fonetik dersleri vermişlerdir.

    yıllarında Nüzhet Şenbay Diksiyon derslerine başlamış. MEB Kanalıyla Fransa’ya gönderilerek  konunun uzmanı olmuş ve bir ilk kitap yazmıştır. Bu kitap bugün konuşma üzerine kitap yazan birçok kişiye ana kaynak olmuştur. Alıştırmalı Diksiyon Sanatı adlı kitap yıllarca Devlet Konservatuvarında ders kitabı olarak okutulmuştur.

    Konuşma sanatı deyince Demosthenes ile Çiçero’nun bu alandaki çabalarını da göz ardı etmemek gerekir.

    Diksiyonun amacı söz söyleyeni ‘anlatmaya ‘alıştırmaktır.

    Dinleyeni inandırmak ve heyecanlandırmaktır.

    Dinleyenin hoşuna gitmek ve etki uyandırmaktır.

    Konuşmada açıklık, konuşmada gerçeklik ve güzellik olmalıdır.

    Konuşma pratikleri yapabilmek için uygun ve iyi metinler çok önemlidir, metin seçiminde titiz olunmalıdır. Derslerimizde seçkin metinlerle,  uygulama ağırlıklı çalışmalarla doğru ve güzel konuşan birey olma pratiğini geliştireceğiz. 

    İyi Bir Konuşmacı Yapıcıdır :

    •          ‘’Yapmak zorundasın/yapmadığın zaman………funduszeue.infoşılaşabilirsin.

    •          Söylemelisin/söylediğinde eline geçecek fırsatlar şunlar……

    •          Olması gereken/olursa kazanacaklarını bir düşün’’

     vb. motivasyon cümleleri kurar, korku cümlelerinden kaçınır.

    İyi Bir Konuşmacı;

    •          Bu koltuğa her oturuşunda sanki yüzünde bir tebessüm oluşuyor.

    •          Şu kapıdan içeri giren herkes bizim için değerlidir ve mutlaka bizden bir yarar görmüştür.

    •          Ne zaman bir telefon sesi duysam içimde huzur ve sağlık sinyalleri  çalıyor gibi geliyor.

    •          Her geçen gün kendimi daha iyi hissediyorum

    •          Zaman ilerledikçe arkadaşlarımla daha iyi iletişim kuruyorum.’’ 

     vb. olumlu cümleleri sık kullanır.

    *BAĞLI cümleler ve ZAMAN cümlelerinden yararlanır.

    OLUMLUYU  ŞİMDİKİ ZAMANDA – OLUMSUZU  GEÇMİŞ ZAMANDA KULLANIR !

    İyi bir konuşma dört temele dayanır:

    Solunum

    Ses

    Sözcük ve söz akımı

     Anlatım

    Bunların dışında beden dili; jest ve mimik kullanımından söz edebiliriz.

    Araştırınız!

    KONUŞMA TERİMLERİ: DİKSİYON, TON, DURAK, VURGU, DİYAFRAM, TINI, ANLATIM, RETORİK, NAZAL SES, ARTİKÜLASYON, FONETİK

    DİKSİYON: Söz söylerken duygu ve düşünceleri doğru, üslubuna uygun olarak anlatmak için sesin ahengini, söylenişi, jesti, mimiği,alınacak tavırları yerinde ve güzel kullanma sanatıdır.

    FONETİK: Diksiyonda seslerin oluşmasını ve ses organlarının gerekli durumlarını inceleyen, konuşma yanlışlarını , şive bozukluklarını düzeltmek için yararlanılan, sözün yalnızca söyleniş bölümünü göz önünde tutan yardımcı alan, ses bilimi.

     BÜKÜM:

    Sesin müziği, ezgisi
    Pes, orta ve tiz sesler arasında perde değişikliği, notalandırma.

    Düşüncelerin oluşum sürecinden kaynaklanan ve iletişim eylemini dinleyicinin niteliklerine uydurma gereğini belirleyen ton ve hız değişiklikleri

    TONLAMA


    seste perde değişikliği(ENTONASYON)
    kar deşim ku zum ca nım an  ne yükelen ton alçalan ton
    arkadaşlar çocuklar dikkat yükselen ton
    soru  ve seslenme tümceleri yükselen tonla biter.

    TINI

    Yüksekliği ve şiddeti aynı olan sesleri birbirinden ayıran özellik BOĞUMLANMA (articulation)

    Söz söyleyenin her sözünün tek kelimesine,kelimelerin tek hecesine kadar iyice anlaşılır olması demektir.

     


  • Konu 2

    DOĞRU SOLUNUM:

     

    İyi bir konuşmanın olabilmesi için doğru solunum şarttır. Diyafram solunumuna geçerek hayat akışımızda da bunu içselleştirmeliyiz. Önce solunum aygıtını tanımalıyız ve bu organların işlevlerini, doğru kullanımlarını öğrenmeliyiz.

     Solunum Aygıtı ve Ses Aleti:

    1.       GIRTLAK

    2.       AKCİĞERLER ve SOLUK BORUSU

    3.       REZONANS BOŞLUKLARI BOĞAZ AĞIZ ve BURUN’dur.

    Üç solunum yöntemi  vardır.

    1.       Kaburgaların üst tarafıyla yahut köprücük kemiklerinin hareketiyle

    2.       Kaburgaların alt tarafıyla yahut yanlarıyla

    3.       Diyaframla yahut karınla ki doğrusu budur.

    SOLUK ALMA:

    funduszeue.info

    2.Sık

    3.Çabuk

    4.Düzenli

    funduszeue.infoenmeden

    6.Gürültüsüz

    Gürültülü soluk alma bir kusurdur.

    Burundan ve ağızdan soluk alma:

    Doğal solunumda ağız kapalıdır burundan alınır. Burun havayı ısıtır ve temizler, küçük kıllar süzgeç işlevindedir. Ağızdan soluk almak burun yolundaki bir aksaklıktan oluşur ve ameliyat gerektirir.

    DİYAFRAMLA ve GÖĞÜSTEN SOLUK ALMA

    Diyafram alçalıp yükselir.(erkekler)

    Göğüs kaburgalar alçalıp yükselir(kadınlar)

    En doğrusu; göğüsten soluk almanın aşağı kısmı ve akciğerlerin alt kısmıyla yani diyaframın hafif büzülmesiyle yapılanıdır.

    DİYAFRAM:

    SOLUNUMUN % 75’ ini kontrol eden bu kaslar aynı zamanda duygularımızı belli eder, duygularımızdan etkilenir; örneğin korku durumunda gerginleşir ve kasılır, SOLUNUMU kilitler.

    Gün içinde normalde…

    Dakikada 14, 24 saatte 20 binden fazla nefes alırız.

    Nefes, derin, sık, düzenli, yumuşak, gürültüsüz alınmalıdır, eşit ve sarsıntısız verilmelidir.

    Kontrolsüz heyecan ve gerginlikte ses keçi sesi gibi titrer. Bu, nefes yolu kaslarının aşırı gerginliğindendir.

     Nefes basıncı zayıfsa, ses de zayıf olur.

     

    SOLUK VERME:

    Soluk verirken tutumlu davranmalı, çabuk yorulmamak için birden vermemelidir. Soluk verirken söz söylenmemelidir. Soluk verme ve soluk alma sonunda söz söylenmez. Söze soluk vermenin başlangıcında başlanmalıdır.

    Soluğun sonuna kadar söz söylenmez.Eşit ve sarsıntısız olmalıdır.

     

    UYGULAMA: 

    SOLUNUM ALIŞTIRMALARIYLA SOLUĞUNUZU GÜÇLENDİRİNİZ ! SOLUK ALIRKEN AĞIR, DERİN BİR SOLUK ALIP KONTROLLÜ, YAVAŞ YAVAŞ BIRAKINIZ; SONRA KESİK KESİK DAHA HIZLI BIRAKINIZ!


  • Konu 3

    SES, SELEN:

    Ses kusurları genel bir sağlık bozukluğundan, gırtlağın fazla yıpratılmasından yorgunluktan, soluk borusu, bronş, akciğer hastalıklarından ya da doğru soluk alamamaktan meydana gelebilir. Bu durumlarda polip, ahtopot, hım hımlık diye adlandırılan zayıf ve tıkanık sesler çıkar.

    SES KUSURLARI:

    funduszeue.infoSİZLİK,

    funduszeue.info TİTREKLİĞİ,

     funduszeue.info ve KESKİN SES olarak görünür.

    *Dışarıya akseden kişiliğimizin temeli, soluğumuzun taşıdığı tonlarda gizlidir.

      * Sesi maskelemek, yüzü maskelemek kadar kolay değildir.

       * Bir insanı tanımak istiyorsan, sesinin titreşimlerini dinle.

       * Ses, dünya üzerinda nasıl bir role soyunduğumuzla uyum içindedir.

    İYİ KONUŞMACI OLAN MESLEK GRUPLARI:

    Din adamı, Doktor, Öğretmen, Mühendis, Hizmetli, Asker, Hakim, Avukat, Satıcı …

    Aldatıcı olmayan içtenlikli, samimi sesin özü aynıdır.

    Duygu ve düşünceleri en iyi şekilde taşıyan zengin, doyurucu bir ses tonu  dikkatle dinlenildiğinde zengin bir iç dünyasının ve kimliğimizin ayırıcı ifadesidir.

     

     


  • Konu 4

    TON VE DURAK 

    Sesin gürlüğü değil yüksekliğiyle ilgilidir. Kötü bir konuşmanın monotonluktan ileri geldiğini söyleyebiliriz. Duygu ve anlatımdan uzak aynı tonlar monotondur.

    Şarkı sesi iki ton konuşma sesi bir tondur.

    Pes

    Orta

    Tiz olmak üzere üç yükseklik tonu vardır.

    Pes göğüs sesi, tiz kafa sesidir. Bütün tonlar ses kirişlerinden meydana gelir. Genellikle orta tonda konuşmak rahattır ve yormaz.

    TONLAMA UYGULAMA:

    Kapıyı kapatmanızda bir sakınca var mı?

    Rica etsem kapıyı kapatır mısınız?

    Zahmet olmazsa kapıyı kapatır mısınız?

    Kapı kapanabilir mi acaba!

    Kapıyı kapatıver!

    Kapı kapı…

     

     

    BÜKÜM:

    Tondaki ayırtılar ses perdelerinin değişmesiyse bükümdür. His ve düşünceyle bütünleşmiş doğal büküm doğrudur. Taklit yapay bükümler  yapaylık uyandırır. Ses tonunu yükseltmek, cümle sonlarını titretmek, kelimeleri uzatmak bazı kürsü konuşmacılarının yaptığı kusurlu bükümlerdir.

              UYGULAMA, DİYALOG:

    •          Yeterince açık konuşmuyorsun, benden ne gizliyorsun?

    •          Ben açığım da sen anlamıyorsun beni. Gitmek istemememin nedenini söyledim sana!

    •          Niye bağırıyorsun, sağır mı var!

    •          Hadi yaaa, git şurdan!

    DİYALOG 2:

    •          Ali Bey, acil bir durum varsa sizsiz de sürdürebiliriz. Hayır efendim, açık unutmuşum.Çok özür dilerim.

    •          Uygun değilim, sonra görüşsek olur mu ? Çok vaktinizi almayacağım ama… Pekiyi, biraz zaman ayırabilirim.

    •          Gecikince kaygılandıfunduszeue.infote oyalandım, özür dilerim.

    DİYALOG 3:

      Günümü sana ayırdım. O oyunu senin de izlemeni çok istiyorum.

      Bugün hiç keyfim yok, dinlenmek istiyorum; ama söz haftaya gideriz.

      Canım, senin için ne yapabilirim?

       Sağol, iyiyim.

     DURAK:

    Sesi çıkarmak için soluk almaya ihtiyacımız vardır. İşte duraklarsoluk alma zamanlarımızdır. O halde soluğumuzun tükenmemesi ve konuşurken hava alma ihtiyacımızın giderilmesi için duraklar yaparız.

    Duraklar gelişigüzel yapılmaz. Doğru yerde durup soluk almadığımızda yanlış yerde duraklamak zorunda kalıp anlam ve duyguyu yerinde veremeyiz.

    1.       Virgül : Tek çizgi yarım duraktır.

    2.       2. Nokta: İki çizgi bir tam duraktır. Cümle sonlarında olur.

    3.       Paragraf ve kıta geçişleri üç çizgi bir buçuk durak gerektirir.

    Sık sık ve kısa duraklamalar yapmamak, gürültülü soluk almamıza neden olur ve bu kusurdur.

     

    DURAK ÇALIŞMASI İÇİN UYGULAMA METNİ:

     Bir insana verdiğiniz değerin, onun gerçekten değerli olmasıyla ya da

    bunu hak etmesiyle hiçbir ilgisi yoktur.//Değer vereceğiniz insanları

    kendiniz seçersiniz/ ve /bunu yaparken çoğu zaman ne durumda olduklarına

    aldırmazsınız.//Bunun adı değer yüklemesidir./Yani ona verdiğiniz değerin

    kaynağı siz olduğunuz için/ asıl değerli olan /karşınızdaki değil /

    sizsinizdir.//En azından bir süre öyledir./Ama /şunu da gözardı etmemek

    gerekir;//Birine gereğinden fazla değer verirseniz eğer,/artık sürekli

    kendinizden verdiğiniz için /siz değer kaybetmeye başlarsınız /ve /onun

    gözünde /ona verdiğiniz değer ölçüsünde değersizleşirsiniz.//Soylu ve

    tutkulu başlayan pek çok yakınlaşmanın/ son derece sefilce sonlanmasının

    en büyük nedeni de /işte bu durumdur.//

     

    (Değer yüklemesi, Cesare Pavese)

     

     


  • Konu 5

    BOĞUMLANMA (ARTİKÜLASYON), SÖZCÜKLER

    Hece ve harf sözcüğün temel elemanlarıdır. Ünlü ve Ünsüz harflerin özelliklerini aşağıdaki uygulamalarla görelim:

     

    SÖYLENİŞ: Ses ve solunum aygıtının hareketiyle  birçok hecenin farkları belirtilerek işittirilmeye çalışılır.

    Dilimiz Türkiye’nin her yerinde aynı sesleri vererek konuşulmaz. Bu sesler bölge ve yörelere göre değişik seslere dönüp yaygınlaşırlar.

    O halde bu farklı söylenişlerden hangisini ölçüt almalıyız. İstanbul Türkçesi standarttır. Ancak o da dış etkilerle bozulmaya uğramıştır. Kültür dili dediğimiz dili araştırıp öğrenmeli, bu alandaki kitapları incelemeli, dilimizin gramerini ve fonetiğini(sesbilimi) iyi bilmeliyiz.

    SELEN
    Ses kirişlerinin düzenli titreşimiyle oluşan ünlüler
    aouıeöüi

    GÜRÜLTÜ
    Havanın sızması,patlaması, hışırtısıyla oluşan bazı ünsüzler
    çfhkpsşt

     

    FONETİK ve DİKSİYON ARASINDAKİ FARK:

     

    Fonetik dilin sadece söyleniş yönünü önceler, ele alır oysa diksiyon için bu yeterli olmaz. Diksiyon güzel bir söylenişine esas kurallarını verir ve söylenişte yapılan hataları ihmalleri yenmeye çalışır.

    Fonetikse diksiyonda seslerin oluşmasını ve ses organlarının gerekli durumlarını inceler.

    UYGULAMA:

    Laridasetüköcü larida setüköleri laridasetükölemem derse laridasetüköleri laridasetüköcüden laridase tüköletmeden al da gel

     

    Rariroru rarerırü
    rarurire rerirüri
    rarariro rareruri
    rerorirüri rarurırrerür
    erirörürra

     

    ÜNSÜZLERİNİZİN FARKINDA MISINIZ?

    Bi be ba bo / bu bö bü bı
                   bip bep bap bop/ bup böp büp/bıp
    bil bel bal bol/ bul böl bül bıl
    bir ber bar bor/ bur bör bür bır
    bit bet bat bot/ but böt büt bıt

     

    DİKKATLİ KONUŞUNUZ !

     

    Aslında, ondan sonra, yani, ciddi misin, şaka gibi,inanmıyorum, inanılmaz …moda  sözcüklerini sık ve gereksiz kullanmayın.
    Aaa,ııı, eee… gibi doldurma sesler çıkartmayın
    Konuşmanızı kasete alın, dinleyin, yanlışları belirleyip doğrusunu tekrarlayınız!
    AŞAĞIDAKİ METNİ BOĞUMLANMA NOKTALARINA ODAKLANARAK OKUYUNUZ.

    ''Bernard Shaw, İngilterenin ünlü devlet adamı Churchill’i kendi yazdığı Pgymalion oyununun ilk gecesine davet eder ve davetiyeye şu notu yazar: 

    İlişikte iki kişilik  bilet bulacaksınız, bir dostunuzu da getirebilirsiniz, eğer bir dostunuz varsa!

    Churchill daha önce başka bir yere söz verdiği için oyuna gelemeyeceğini belirterek özür dileyen bir mektup yazar, biletleri iade eder ve bir not ekler: 

    Piyesinizin ikinci gecesine gelebilirim, eğer ikinci gece oynarsa! ''


  • Konu 6

    YAZI DİLİ VE KONUŞMA DİLİ ARASINDAKİ FARK:

     YAZILDIĞI GİBİ Mİ OKUNMALI ?

    HAYIR !

    Örnekler:

     'ğ' kendisinden önceki ünlüyü etkileyen, ünlünün uzun okunmasına yol açan bir sestir. Kimi zaman geniş ünlüler söyleniş kolaylığı açısından daralır. e/i, a/ı

    Edeceğim edice:em
    savaşmayacağım savaşmı:ca:am
    acıtmayacağım acıtmı:ca:am korkmayacağım korkmı:ca:am
    olacağım oluca:am

    İnsan düşüncelerini ve hislerini yazıyla anlatmadan önce sözle anlatmaya çalışmıştır. İlk dilciler konuşma dilinde işittiklerini yazı dilindeki işaretlere çevirerek kayıt ve tespit etmişlerdir. Tarih bize konuşma dilinin yazı dilinden önce olduğunu göstermiştir. Bu yüzden ikisi birbirinden pek de farklı değildir faka yazı dilindeki alfabe sistemi bütün sesleri göstermeye yetmediğinden fonetik konuşma dilinin seslerini kayda çalışır.

    Fonetik diksiyonun önemli bir yardımcısıdır. 

    AŞAĞIDAKİ METNİ TONLAYALIM.

    ''Bir gün insan “virgül”ü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.
    Sonra “ünlem” işaretini kaybetti. Alçak bir sesle, ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.
    Bir süre sonra “soru işareti”ni kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu: Ne evren ne dünya ne de kendisi umurundaydı.
    Birkaç yıl sonra “iki nokta” işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
    Ömrünün sonuna doğru elinde sadece “tırnak işareti” kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu.
    Düşünmeyi de unutunca son “nokta”ya ulaşmıştı…''
    (Kanevsky - “ Kaybedilenler )

    AŞAĞIDAKİ METNİ SESLENDİRME ve YAZILIŞ FARKLARINI GÖZETEREK OKUMAYA ÇALIŞINIZ.

    ''Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
    Hiç vaktiniz yok,
    "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"
    Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar
    Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek funduszeue.infoğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar,
    Size sesleniyorum!
    Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
    Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
    İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
    Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
    Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
    Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
    Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
    Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
    Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam sakalanızda?
    Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?''

    MÜŞFİK KENTER



  • Konu 7

    BOĞUMLANMA

    İyi bir boğumlanma hecelerin iyice anlaşılarak oluşturulmasıdır. İnsanlarda giderek dudak tembelliği olur ve dudaklarını hareket ettirmeye üşenerek güçsüz anlaşılmaz şekilde konuşmaya alışırlar.

    Konuşurken boğumlanmaya yeterince dikkat edilmez ve önemsenmezse karşıdaki insan sürekli efendim, ne dediniz diye sormak zorunda kalır. Dinleyici anlamadığı zaman sıkılır ve ilgisi dağılır dinlememeye başlar. Bu hepimizin başına gelmiştir. Boğumlanma bağırmak değildir, harf ve hecelerin ses ve solunum aygıtından doğru yerlerden çıkak noktalarından çıkarak anlaşılır şekilde hecelenmesidir. Fransızca artucilation  terimiyle ifade edilmiştir.

    BOĞUMLANMA KUSURLARI:

    GEVŞEKLİK:

    Heceleri iyice anlaşılamaması

    UYGULAMA: METİNLERİ KURŞUN KALEMLE  ÇALIŞMAK

    ATLAMA:

    Konuşurken bazı harf ve heceleri atlamak, söylememektir. İhmal ve gevşeklikten oluşur. Ünlü ve ünsüzlerin çıkarılmasında dikkatli boğumlandırma alıştırmalarıyla aşılır.

    Örneğin: Kilitledim yerine kitledim, kalk oradan yerine kakordan, nasılsınız yerine nasısınız, hanımefendi yerine hamfendi, bir dakika yerine bidakka gibi…

    DEĞİŞTİRME  ya da PELTEKLİK: Bir hece ögesinin bir diğer hece ögesiyle değiştirilerek söylenmesine denir. Dr Chervin şöyle örnekler:

    Ünsüzlerle değiştirme

    1)      Zeleştirme:  j yerine Z ile:   Jale/Zale, Jilet/Zilet

    2)      Seleştirme: Ş yerine S :       Paşam/Pasam, Şapka/Sapka (Rumca)

    3)      Jeleştirme: C yerine J :        Ancak/Anjak, Kucak/Kujak ( Yeşilçam)

    4)      Şeleştirme: S yerine Ş : Sana söylüyorum / Şana şöylüyorum, örneğin eski Türk filmlerindeki seslendirmeler böyledir.

    DİĞER ÜNSÜZLERDE DEĞİŞMELER:

    Leleştirme: R yerine L

    Terlik/Tellik, Berber/Belber, Merhem/Melhem, Birader/Bilader vb…

    N yerine L : Fincan/ Filcan Mintan/ Miltan

    Kibrit /kirbit, kirpik/ kiprik

    ŞİVE: Habunu/ Hapuni, Dayısı/Tayisi

    ÜNLÜLERDE DEĞİŞMELER:

    Kemal, Cemal, lastik, lacivert, lamba, biyoloji, psikoloji vb. sözcüklerinde a’nın üzerinde inceltme imi varmışcasına okunmalıdır.

     



  • Konu 8

    DİL ZEKASI ve KONUŞMA KUSURLARI (TUTUKLUK, KEKEMELİK)

    Bu kusur;  düşüncede kararsızlık, heyecan, sıkılganlık veya sinir bozukluğu gibi nedenlerle bir hece üzerinde takılıp birkaç defa o heceyi tekrarlamak, baştan almak şeklindedir.

    Boğumlanma organları üzerinde hareketi sağlamak, bu  hareketi bir az abartmalı bir ağırlıkla düzenli bir boğumlanmayla yapmak, bir şiirin ölçüsünü göz önüne alarak okumak ve sonra da düşüncelerini belirterek konuşmaya çalışmak yoluyla bu kusurun önüne geçebiliriz. Tutukluğumuz aşağıdaki gibi psikolojik nedenlere dayanıyorsa;

                   YA YANLIŞ BİR ŞEY SÖYLERSEM

                        ALAY EDERLERSE

    DUYGULARIMI ANLATAMAZ, DENETLEYEMEZSEM

    BU İNSANLARI TANIMIYORUM

    BANA YABANCI BİR ORTAM

    HEYECANLANIRIM

    BEN YAPAMAM  vb…

    düşünce ve duyguları çalışarak, alıştırmalar yaparak aşabiliriz.

    Kimi zaman da;

    Devamlı tiz ton kullanmak ve çocuk sesleriyle konuşmak oturmamış kişiliğin belirtisidir.

    •        Sürekli alt tonları kullanmak aşırı kibir ve kendini beğenmişlik gibi kişisel duygu durumlarıyla da ilişkilendirilebilir.

     

    KEKELEME KUSURU:

    Sözü söylerken birdenbire duraklarız ve yüzümüzü buruşturarak bir gerilme duygusuyla heceleri tekrarlarız.

    Nedeni: Sözcüklerin boğumlanmasıyla soluğun çıkışında bir beraberlik olmamasından kaynaklanır.

    Kekemeler ya soluk aldıkları ya da pek geç soluk verdikleri sırada konuşurlar.

    Dr Chervin kekemelik kusurunun üç haftada düzeltilebileceğini söyler.

    •       Bu gibi durumlarda fizyolojik nedenler söz konusu olduğundan doktor desteği alınmalıdır. Örneğin beyin fonksiyonlarındaki bozukluklar, çene, diş, ağız yapısı bozukluklar gibi Kimi zaman da fizyolojik nedenler psikolojik tutukluklara yol açabilir.

    •       Ses telleri, gırtlak, dil ve dudak sorunları ; Sesin çıkışına

    •       Kulak sorunları; Vurguya , tonlamaya

    İç salgı bezlerinin  görevini tam yapmaması; Zihinde durgunluğa, geriliğe, konuşmada, okumada  aksaklığa, görmede eksikliğe neden olur.

    DİL ZEKASI (LANGUAGE Q):

    Sözel zeka yeteneğine sahip olan kişiler güçlü bir kelime haznesine sahiptirler. Kelimelerle düşünme ve ifade etme, dildeki kompleks anlamları değerlendirme, kelimelerdeki anlamları ve düzeni kavrayabilme, şiir okuma, mizah, hikaye anlatma, gramer bilgisi, mecazi anlatım, benzetme, soyut ve simgesel düşünme, kavram oluşturma ve yazma gibi karmaşık olayları içeren dili üretme ve etkili kullanma becerisine sahiptirler.

    Kelimelerin anlamları,

    Dil bilgisi kurallarına uyma,

    1)      Dilin yazılı ve sözlü kullanılması konularında hassaslardır.

    DİL ZEKASI GELİŞTİRİLEBİLİR, AŞAĞIDAKİ UYARILARA DİKKAT EDİNİZ!

    Kendi duygularınıza ve ruh halinize    dikkat edin ve karşınızdaki kişiye bakıp  onu dinleyin.

    2)  Sözel bilgilere dikkat edin

          a. Duygu sözcükleri

          b) Hız ve tonlama

          c ) Kelime hız ve perdesi

    3)   Sözsüz bilgiler

         Yüz ifadeleri

         Gözler, ağız

         Duruş

         Bir bağlam içindeki hareketler

    4)      Tutarlılık ve tutarsızlıklar: kelimelerle tonlamaları eşleştirin.

    5)      Çelişkileri analiz edin:

              İnsanlar acı çekerken güler

             İnsanlar hislerini kabullenmek istemez…

    6)      Bazen başkalarının duygularını taklit ederiz.

    7)      Belirli duygusal sergilemelerde rahatsız olabiliriz.

    8)      Diğer insanların duygularını  doğrulamak için ‘ görünüyorsun ‘ gibi bir dil kullanın.

    FARKINDA OLUN   KONTROL EDİN ve EMPATİ YAPIN!

    Ruh Hali Günlüğü/FARKINDA MIYIM???

        KARŞIMDAKİ KİŞİ/KONUŞMACI

    Canlı, heyecanlı, hüzünlü, yorgun, ilgili, memnun, keyifsiz, korkak, uykulu,şikayetçi, enerjik, endişeli, sakin, bıkkın, aktif, sosyal/ Mİ???

     

     

     

     

     


  • Konu 9

     ULAMA:

    Bir sözcüğün sonundaki ünsüzün ondan sonraki sözcüğün başındaki ünlüyle beraber boğumlandırılmasına denir.

    Akşamoldu, güneşaçtı, sabaholdu  vb…

     

    Yazım kılavuzlarında eşsesli sözcüklerimizde;  b c d g ile biten sözcüklerin de p ç t k sert sessizleriyle yazılmaları kabul edildiyse de konuşma sırasında ulama yapıldığında aslına yumuşak sessizlere dönüşürler.

    Harbokulu, mesudolmak mektubalmak gibi.

    Gerilek benzeşme:

    Sözcük sonunda bulunan ve ön damakta meydana gelen ‘K’ sesi kendinden sonraki kalın ünlüye uyar:

    Köpekaldım, Büyükadayagittim, İyiörnekolmalısın, Ekmekayvası vb.

    ‘K’ sesinden sonra ‘ha ho hu hı’ heceleri geliyorsa ‘ h’ sesi düşer.

    Yüksekavasıcaklığı, küçükanım, yemekane, ekmekırsızı, erikoşafı vb.

    ·         Söz içinde sözcükler arasında bir durak yapıldığında ULAMA olmaz; ULAMA ancak bazı sözcüklerin değerini belirtmek istediğimiz zaman bozulur. Örnek:

    ·         Benim en büyük arzum, öğretmen olmaktır. Burada ulama yoktur, olmaz!

    ·         N’oldum dememli, n’olacağım demeli! Burada ünlü düşer ve diğer sözcüğün başındaki ünlüye ulanır.

    UYGULAMA:

    İSTİKLAL MARŞI

    Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
    O benimdir, o benim milletimindir ancak.

    Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
    Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celal?
    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal,
    Hakkıdır, Hak’ka tapan, milletimin istiklal!

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım;
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar.
    “Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın!
    Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
    Doğacaktır sana vaadettiği günler Hak’kın;
    Kimbilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

    Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı!
    Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı.
    Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
    Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
    Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
    Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

    Ruhumun senden, ilahi şudur ancak emeli;
    Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!
    Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
    Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

    O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım;
    Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
    Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden naşım;
    O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal;
    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!
    Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
    Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
    Hakkıdır, Hak’ka tapan milletimin istiklal! ''

    MEHMET AKİF ERSOY

     


  • Konu 10

    SAĞDEYİ(PROZODİ) VE VURGU:

    Bir sözcükteki heceler her zaman aynı şiddet ve aynı sürede değildirler. Sağdeyi işte bu hecelerin değerini söyleyişini ve birbirinden ayırt edilişlerini inceler. Her sözcükte bir hecenin üzerine ses baskısı yapılır. Uzun kısa hecelerin vurgulu vurgusuz hecelerin farkını belirler.

    Katil, cahil, kiracı, kase,muhabir, Sami vb.

    TÜRKÇEMİZDE  ‘ ğ ‘ ünsüzü kendisinden önce gelen ünlü üzerinde etki yaparak  önceki ünlünün uzamasına neden olur:

    ·         Yağmur/yaamur(a sesi bir buçuk değer uzun söylenir.)

    ·         Öğretmen/öretmen vb.

     

    İlk hecelerde ‘y’ nin de gevşeyip kendisinden önceki ünlüye etki yaparak heceyi uzattığı görülür. Böyle/böle, şöyle/şööle, söylemek/söölemek vb.

    VURGU:
    SÖZCÜK VURGUSU:

    Türkçemizde genellikle son heceler vurguludur; bazı kural dışı durumlar söz konusudur.

    Her sözcükte bir hecenin üzerine ses baskısı yapılır ve buna şiddet vurgusu denir. Sözcük ek ve takı aldıkça vurgu değişerek son heceye gider. Son hecede olmayan vurguya gerilek vurgu denir.

    Yer adlarında, zarflarda, olumsuzluk eklerinde, soru eklerinden önce, emir kiplerinde seslenişlerde ise vurgu daima ilk heceye doğru kayar.

    Ankara, İzmir, İstanbul

     Belki, henüz ,ansızın

    Haydi, Varda, destur

    Yapma, yazma, gelme

    Geldi mi, söyledi mi, okumuş mu vb.

    CÜMLE VURGUSU:

    Bir de cümle vurgusu vardır ki cümle içindeki bir sözcüğün -  genellikle yüklemden önceki sözcüktür bu- tamamı vurguludur, şiddetli, baskılı sesletilir. Örneğin:

    ·         ‘’Babam dün trenle İstanbul’a gitti.’’ İstanbul’a sözcüğünün tamamı vurguyu çeker bu cümlede.

    ·         ‘’İstanbul’a babam dün trenle gitti.’’ dersek trenle sözcüğü vurguyu çeker.

     

    SOLUK NOKTALAMASI ve VURGU İÇİN UYGULAMA METNİ

    Nasıl/ Başarıyla Acı Çekebiliriz?

    Ne kadar bilge olursa olsun/ gençliğinin bir döneminde söylediği bir şeyden, /hatta edindiği hayat tarzından hoşnutsuzluk duymayan kişi yoktur. // Öyle ki /mümkün olsa bunları belleğinden zevkle silerdi //ama/ kişi/ yaşadıklarından tümüyle pişmanlık duymamalıdır;/ / çünkü bütün o aptalca ve mutluluktan uzak evreler/ aslında/ onu nihai evreye vardırır//  ve /kişi/ bu evrelerden geçmeden bilgeliğinden emin olamaz /– bizler ne kadar bilge olabilirsek tabii.//
    Bazı genç insanlar tanıyorum./ Öğretmenleri /onlara okula başladıkları andan itibaren zihinsel soyluluğu, ahlaki inceliği aşılamış.// Belki de onların geriye bakınca pişmanlık duyacakları hiçbir şey yok.//  Eğer isterlerse o ana kadar söyledikleri ve yaptıkları her şey için /imzalı bir ifade verebilirler /ama /zavallı yaratıklar bunlar, /öğreti sahiplerinin kötü takipçileri. //Bilgelikleri olumsuz, verimsiz.//
    Bilgelik öğretilemez,/ biz kendimiz keşfetmeliyiz onu.// Kimse bizim yerimize o yolculuğa çıkamaz,/ kimse böyle bir çabayı bizim yerimize harcayamaz.//

    (Alain de Botton, Proust Yaşamımızı Nasıl Etkiler)

     


  • Konu 11

    SOLUK NOKTALAMASI:

    *Bazı parçalarda yazı noktalamasına güvenmek doğru olmaz. Yazı noktalaması cümlenin ögelerini ayırır. Oysa soluk alma yerlerini, uzunluğunu, kısalığını göstermediği için bunu işaretlemek söyleyiciye düşer. Uzun cümlelerde noktaya kadar soluk almazsak altı kat merdiven çıkmış gibi soluk soluğa kalırız. Bazı sözcük ve cümlelerde soluk soluğa gelmemek için gereken yerlerde yeterince hava, soluk almak konuşmacının önceden işaretleyerek ayarlayabileceği bir durumdur.

    *Örneğin: kötü söyleme eşine ağu katar aşına’ cümlesinde eşine sözcüğünden sonra  soluk almayı gerektirmeyen bir durak yapılır ama;

    Bu son harem odaları sıcak, cana yakın şeylerdir;(SOLUK)onları düşünürken hatırıma, Kur’an gibi göbekten üste konan ipek namaz seccadeleriyle(SOLUK)ahretliklerin gergefte işledikleri namaz bezleri gelir. Cümlesinde söz noktalaması ve işaretler dışındaki soluk alma yerlerini biz belirleriz.

    1)Okunan her parçanın her bölümü arasında, noktalardan sonra ve satır başlarında
    2)Alıntı sözlerden önce ve sonra
    3)Soru ile cevap arasında
    4)Tırnak ve iki nokta üst üste işaretlerinden sonra
    5)Ve bağlacı sonraki cümlenin anlamını pekiştireceği zaman
    6)Bağlaçlardan sonra
    7)Okunan cümle uzunsa özneden sonra
    8)Parantez ve ara cümlelerden önce ve sonra
    9)Karşıt anlamları vurgulamak için
    10)Tekrarlanan ögelerin arasında

    SOLUK NOKTALAMASI yapılmalıdır.

    UYGULAMA: METİNLER ÜZERİNDE GÖSTER !

    DUYGU PARAGRAFI, DÜŞÜNCE ve BİLGİLENDİRME PARAGRAFI GEÇİŞLERİ/DURAKLARA /SOLUK NOKTALAMASINA/VURGULARA

    DİKKAT EDEREK DİNLEYİCİNİN GÖZÜNE BAKARAK /BEDEN DİLİNİ KULLANARAK OKUMA ÇALIŞMASI:

                                 YAZARAK YAŞAMAK

                                 Bir yazarın takviminden

      

    ''Günlük yazılacak, radyo oyununun son bölümleri yetiştirilecek, şiir yarışması dosyaları okunacak, biten öykünün düzeltmeleri yapılacak, romana yeni bölüm yazılacak, söyleşi için hazırlanılacak. Öğleden sonraki etkinliği unutma! Akşam galerideki sergiye katıl. Kör Melek ve Silgiler’i okumaya devam. Kar ve Kaplan filmine git!

     

    Hiç kimse ona “Ne zaman yazıyorsunuz?” diye sormamalı, “Ne zaman yazmıyorsunuz?” daha uygun düşer. Aynı evde yaşasak da birlikte olduğumuz zamanlar yazıdan geriye kalanlar… Genellikle akşam yemeğinde ya da kahvaltıda. Geceleri yazmayı yeğleyip gündüz saatlerinde uyumaya çalışan eşimin önce yazmak sonra yaşamak olan düzeni bozulduğunda dengeleri de bozulur. Bu nedenle birlikteliğimiz sımsıkı bağlı ama alabildiğine özgür yaşantıların güçlendirdiği özlemekli, tutkulu ama çok zor bir ilişkidir. Özgürlük ve bağımsızlık onun gibi benim de karakterim olduğundan hayatı paylaşmayı uzun zamandır sürdürüyoruz.

     

    O, bu dünyada yaşamayan bir dünyalı. Yaşamı iki perdelik sürekli bir yolculuk. Birinci perde içine kapandığı, yaratma ve yazma süreçlerinin tamamında etkin içsel yolculuklarından oluşuyor. Yaşamdan uzaklaşarak imgelemindeki yaşamı var ettiği “değiştirme-dönüştürme-arındırma”  zamanlarının sonsuz yolcusu, kaptanı olan Burhan Günel. İkinci perde yaratılarını toplumla paylaştığı, somut yolculukları; zorunlu ya da geçici yer değiştirmeleri, yazın yolculuklarından oluşuyor.

     

    Birbirinin ardılı her iki zaman diliminde de yazarın gittiği yer aynı. Kendisi ve başkaları. Eriştiği uzaklık insan. Yazarın “yaratmak ve yazmak “serüveninin temelini oluşturan”  insana, dolayısıyla kendisine ulaşma çabası aynı zamanda yazarı da insanlığın yücelerine taşıyan, sıra dışı, birikimli, farklı kılan eylem. Yazmayı çıkardığınızda yazarın yaşamı nedir ki? Anlamsız, boş  zamanlar toplamı, angarya. Oysa yazma tutkusu taşımayanlara göre yazar yarım, eksik yaşıyordur hayatı, daha da ilerisi kağıt üzerindeki yaşamdır onlara göre yazmak eylemi; kuru, sıkıcı, eğlencesiz. Oysa yazın adamı iki kez yaşar hayatı. Gerçek yaşamı ve imgelemindeki yaşamı. Onun için renkli olanı, öncelikli olanı yazdığı yaşamdır. Sonsuz yaşantıları barındıran, bin bir kimlikli, gerçek yaşamın izlerini süren, kimi zaman kalabalık kimi zaman yapayalnız ama hep değişen, dönüşen bir canlıdır imgelem. Düşleri, umutları olmadığında kurur, solar yazar. Yazmak yaşamaktır bu bağlamda. Ve denge… Gerçekle düş arasındaki bu incecik ipte ne çok hırpalar kendini yazar ne çok öldürür ve yaratır yeniden.

     

    Kendini yazıya adamış bir yazarın eşi olarak onun yazma süreçlerine ilişkin gözlemlerimden olabildiğince nesnel bir bakışla, insanın kendisinden söz etmesinin zorluğunun da ayırdında olarak, içtenlikle söz etmeliyim… Şunu söyleyebilirim ki, onun yaratma süreçlerinde çektiği sancıları anlıyor, o denli olmasa da ben de çekiyorum. Burhan Günel yapıtlarının özünü toplumundan alan, toplumcu gerçekçi sınıflandırmada yer alan bir yazar. Oysa yalnızca serüven, polisiye, fantazya, popüler edebiyat yazan bir yazarın eşi olsaydım hayatım oldukça eğlenceli ama insansız  geçecekti.. İçinde yaşadığım toplumun bireyi, bütünün  parçası olarak mutsuzlukları görmezden gelmem, aldırmazlık ve duyarsızlıkla hayatı bir film izler gibi yaşamam insanlığımı tartışılır kılardı. Daha çok gören, gözleyen, duyumsayan, düşünen ve acı çeken bir yazarın eşiyseniz bu sorumluluğunuz ikiye katlanıyor. Yazar ağır bir dünyanın yükünü hepimiz gibi hepsini kullanamadığı beyninde taşıyan, zor hayatlar saklayan acıyı umuda dönüştürmeye çalışan bir işçidir aslında. O, gerçeğin izdüşümlerini yaratır, çok boyutlu bakmaya çabalarken bütün boyutların bedelini ödeyerek yazar, yazar… Gerçekler çirkinse öfkeyi, tepkiyi, başkaldırıyı yaşamadan yansıtamaz, üstelik çirkin için umut yaratmalıdır aynı zamanda. Gerçekler, iyiyse, güzelse karşıtlarını gösterebilmelidir ki  sorumluluğunu yerine getirsin. Böylece yorgun beyniyle dünyayla uyumsuzluğunun, muhalif oluşunun, karşı duruşunun boyutlarını her gün daha da genişleterek acıların doruğunda kendini tüketir yazar.

     

    Sonlandırılmış her yapıt bir moladır onun için. Bütün yorgunluğunu unutarak yeniden yaratmaya koyulur. Bu bir tutkudur. Bu tutku olmadığında yazmak işkencedir. Bir ömür böyle sürer funduszeue.info sürecini bir romanla somutlamam gerekirse Ateş ve Kuğu iyi bir örnektir. Sivas Kıyımı’nı konu alan Yunus Nadi Roman Ödülüne değer görülen yapıtın kahramanları gerçek hayattan, buna yazar da dahil. Kurgusal bölümün kahramanı Baharten ise yazarın türevi. Çoğu okurun kolayca yakıştırdığı gibi yazarla anlatıcıyı, yazarın yaşamıyla anlatıcının yaşamını özdeşleştirmeye bile gerek kalmadan yazar gerçek kimliğiyle katılıyor romana. Kitabı bitirdiğinizdeyse ne anlatıcı Burhan Günel’dir ne de kurgu kahramanı Baharten. İkisi de yaşamın gerçekliğinden roman gerçekliğine taşınmışlardır. Gerçek hayattan alınmış bir olayın, gerçek kişilerin kurgusal anlatıda sanatın  birer öğesi durumuna dönüştürülmeleri, roman bütünlüğünü, dengelerini koruyabilmek için olmazsa olmaz bir kuraldır bu. Oysa yazma eyleminin içinde olmayan ya da bu sürece tanıklık etmeyenler ne yazık ki sorarlar hep: “O, siz misiniz?” Bana da çoklukla yöneltilen bu sorunun yanıtı şudur: “Hem benim hem ben değilim.” Burhan Günel’in yaratma sürecinde yaşadığı değişimlere uyum sağlayabilmem, onu anlayabilmem hatta anlayış göstermem bu gerçekliği kavradıktan çok sonraydı. İlk günlerde yanılgılara düştüm, roman kişilerini kıskandım, içimi acabalarla doldurdum, ondan kuşku duydum. Sonra anladım ki  yazar dünyadan aldıklarını bize verirken insana, olgu ve olaylara bilinçli ya da bilinçaltı bir büyüteçle yeniden bakıyor, ardından bir dürbünle uzaklaşıyor ve kendi cehennemine tutsak yazma odasına kapanarak, dünyayı unutarak yeni bir dünya yaratıfunduszeue.infoşamdaki  “şimdi”yi  yazıda dün ve yarınla harmanlayarak belleğini yitiriyor. Yaşam duruyor orada öylece yalnızca yaratmak ve yazmak kalıyor ve artık yazma zamanı Burhan Günel’in. Birlikte yaşadığım adam çekildi kabuğuna. Silindi yeryüzünden. Çalkantıları, huzursuzlukları başladı yine. Yazarak kurtulmak istiyordu hem kendini hem dünyayı taşımaktan, eli tutuştu yazma isteğiyle. Artık alışmıştım onun bu durumuna kabullenmiştim. Ama bu kez farklıydı. Yazarak da kurtulamadı ateş çemberinden. Gecelerce uyumadan yüzü bembeyaz, boşluğa asılı bir ampul gibi sallandı, silindi zamandan. Niçinini bilmeden saatlerce donmuş oturdu yazı masasında gece yarıları. Acılı, mutsuz, dipsiz bir karanlıkta yitti gitti sevdiğim adam. Boşlukta gidip geldiği yerlerden gözlerinde, ellerinde, göğsünde taşıdığı ateşleri bana da uzatıyor, durmadan yaşıyordu, durmadan yazıyordu. Bir türlü aklının almadığı, kabullenemediği, zaten bir insan aklının hiçbir zaman kabullenemeyeceği bir görüntüyü; kendilerine genç, kendilerine aydın, kendilerine sanatçı dediğimiz insanların bir otele doldurularak yakılması gerçeğini, Sivas Madımak kıyımını yazıyor yazdıkça da daha beter gömülüyordu içine. Olaya daha nesnel bakabilmek için on yıl beklediğini ve bu sürenin acısını daha da bilediğini seziyordum. Zaman nasıl köreltebilirdi ki o her yanları kara, kapalı, yalnızca gözleri görünen elleri meşaleli şeytanların yaktığı insanların acısını. Üstelik hâlâ yakıyorlardı bizi…

    Yıl , AMASRA, Canlı Balık Lokantasındayıfunduszeue.info tanışmışız. O zamanlar aramızda nergislerden başka hiçbir şey yok. Bir de sezgilerimiz. Özgür ve coşkuluyum. Oturduğumuz bölüm akvaryum gibi. Önümüz deniz ve silme kuğu… Akşamın buğusu kuğuların beyazına vurmuş. Hiç yazar tanımamışım yakından. Mutsuzluklarına tanık olmamışım. Karşımda suskun bir adam .Yüzü akşamdan da kara. Öylece oturuyor. Aklı başka bir yerde gibi ağır davranıyor, yitik bakışlı, ilgisiz, umarsız bir gülümseyişte kalmış. Sessizce kuğuları izliyoruz, balık yiyor, rakı içiyoruz. Ne biçim bir adam bu, oysa o getirdi beni buraya, niye konuşmuyor diye geçiriyorum içimden. Ateş ve Kuğu’yu okurken anlıyorum ki Burhan Günel bir romana başlamış orada, hayattan kopmuş, denizle, kuğularla birlikteymiş benimleyken. Beni mi merak ettiniz? Bu hüzünlü, yaralı, çekingen, derinden de olsa hayata gülümseyen o adamı terk etmedim o gün, ama kuşkulu, güvensiz, klasik bir hesaplaşmayla “daha önce buraya getirdiği kadını düşünüyor, onu unutamamış herhalde” dedim. Ve yüzünün izlerini sürdüm hep. Dalışlarında, susuşlarında beynini okumaya çalıştım. Romantizminden hoşlandığım, uzun, derin susuşlarında boğulduğum Burhan Günel’i tanıdım sonra. Bir yazarın birçok yaşam ve birçok karakter barındıran sınırsız evrenine girdikçe, yazarak yaşamanın zorluğunu daha iyi anladım. Amasra’ya daha sonra pek çok kez gittik. Orası benim için çocukluğumda çok sevdiğim gizemli, yağmurlu bir koydu. Satıcı kadınların bir kavanoz reçeli satmak için döktükleri dili, şivelerini seviyordum. Burhan’ın yazma zamanları benim geçmişime dönme, düşünme zamanlarım olmuştu. Artık sıkılmamam, susan bir yazarı anlamanın, desteklemenin ilk adımıydı. Romanın bitme aşamasına doğru bir kez yalnız gitmek istemişti. Döndüğünde başka bir dünyadan gelmiş, enkaz altında kalmış gibiydi. Yazdıklarını yaşayan sorgucu, kuşkulu, güvensiz ve sevimsizdi. Bir yıkıntıya soru sormanın, neden, mantık aramanın anlamsız olduğunu öğrendim o günlerde. Yanıtını kendisi de bilmiyordu çünkü. Romandan kurtuluncaya dek karakterlerini, olayların ağırlığını içinde taşıyacak, bir süre bunalımıyla yaşayacak, sonra bana yeniden doğacaktı. Bir romanının adı gibi “bütün zamanlar”ı barındıran hesaplaşma sürüyordu hâlâ. Bir roman  için on yıl, yazarı için ömür boyu sürecek bu durumu gözlemlemem içimi daha da acıttı. Hem ona hem kendime acıdım. Günlerimizi çalan kuğular öylesine güzel, öyle beyaz yüzüyorlardı ki denizde. Durgun, sessiz, incecik duruşlu, doğa harikaları. Onlar için değerdi. Romanda kuğular gencecik semahçılardı yakılan, ateşe verilen. Oysa şöyle bitiyordu roman: “ateşin içinde kuğular yüzüyordu.”

     

    Bir de öykü yazma sürecine göz atalım Günel’in:

    Tarih 24 Ocak , saat Günel yazmaktan yorulmuş, uyuyor. TV’de tiyatro sanatçısı Mümtaz Sevinç’in öldürüldüğü haberini izliyorum. Burhan’ın yazdığı oyunlarda oynadığını, arkadaş olduklarını biliyorum. Sevgilisi uyurken bıçaklamış, trajik bir ölüm. Çok üzülecek, acaba söylemesem mi… Bütün kanallar alt yazı geçiyor. Birden duyması daha kötü. Uyanınca söylüyorum. Şaşırıyor, inanmak istemiyor, gözlerini boşluğa dikiyor, öldürülme biçimini kabullenemiyor. Mutfak masasına kapanıp kalıyor, hıçkırıyor. Günlerce kopuyor yine yaşamdan, içine kapanıyor. Hep “neden, neden?” diyor. Bilgisayarına sarılıyor, bir ay sonra  elinde bir öyküyle çıkıyor odadan. “Bülbülü Öldürelim.”Acısını, yüreğini koymuş öyküye. Yine gerçek bir olay ama gerçeğin kendisi gibi öylesine de gerçek dışı… Bir yazarın öldürülen bir aktörle özdeşleşmesi, yaşamlarının örtüştürülmesi, ölüm, ilişkiler, gerçek ve sanal dünya. Dünya anlamsızlaşıyor, değerlerimizin yitimiyle yaşamak sanal yaşamalara dönüşüyor. Öykünün özü bu. Yazınca dindi mi acısı? Hayır.

    Burhan’ın odasına çekilip hiç gözlemlemediğini sandığı bir olayın, insanın,ortamın belleğinden çıkıp kalemine yerleşeceğini, bir anı kaçırma kaygısı taşıdığını, ivecenliğini; kimi zaman da  çok içinde olduğu bir konudan uzaklaşıp, çok bildiği bir insanı unutmak için sessizce kalemi elinde masa başına oturmak istediğini sezerim. Bir yazarla yaşamak an’ları kovalamak belki de… Onun izini sürmek, gölgesinde yürümek. Burhan Günel yazmaya tutkundur, yaşamaktan hoşlanmaz pek. Yazarken yaşadığını duyumsar ancak. Çoğu kez  korkuya kapılır. Ya yazma tutkumu yitirirsem, nasıl yaşarım? Issız, sessiz gece yarıları, el ayak çekilince, herkes uykudayken çalışmaya başlar. Gündüz çalışması gerekiyorsa bir yokadamdır o; yemez içmez, görmez duymaz… On üç saat bilgisayarının başında oturduğu bir gün en tatlı sesimle “Burhancığım” desem yanıtlamaz, duymaz. Derinlerde, yoğunlaşarak çalışır. Büyülü yalnızlığından sıyrıldığındaysa bulunduğu odayı, oturduğu sandalyeyi algılayıp “belim ağrımış” diyerek varlığımı fark eder. Televizyon izliyor sandığım çoğu zaman başka bir şey düşünüyor olur, bakar görmez. Aklı bir roman çatısı, öykü tümcesi, şiir dizesi ya da oyunundadır. Kahvaltıdaki dalgın adam hoşnut olmadığı bir karakterle boğuşuyordur diye susarım çoğu kez, yine de çok konuşuyor olurum. Çok uzun zaman susmuşsa, pencereden küçücük görünen kenti izliyorsa yeni bir yaratı hazırlığındadır. Yazma aşamasına geçtiğinde  kaybolduğu yer bilgisayar odasıdır. Huzursuz, kaygılı bir boyuta geçer, yoğunlaşır iyice. Kendini dış dünyaya ve bana kapatır. Disiplinli, titiz bir işçidir. Odasına girildiğinde, kitaplarına dokunulduğunda, eşyalarının yeri değiştirildiğinde sinirlenir, huysuzlanır. “Masama dokunmayın, ben alırım tozunu” diye yardımcımızı uyarır. Kısacası tapınağıdır yazı odası. Yazarken ilkin arkasında onu izleyen, gözleyen varmışçasına, özgürlüğünü elinden alacaklarmışçasına tedirgindir. İlk yazmalarını en güzel dolmakalemiyle, gerçekten çok güzel bir el yazısıyla yapar. Bir tek silme, karalama ya da değiştirme yoktur bu taslaklarda. Buna şaşırırım hep. Önce kafasında yazdığından olmalı. Sonra bilgisayarına geçirir, değişikliklerini orada yapar. Dil  özeni müthiştir. Çok titizdir; sürekli ayıklar, yalınlaştırır, Türkçelerini kullanmaya, hatta yoksa yaratmaya çalışır sözcüfunduszeue.infoıklarının sesi olur, şiirlidir. Dil takıntısı nedeniyle TV izleyemez doğru dürüst, bana da izletmez. Kızar, söylenir, yapımın yönetmenini arar. Kurgu mantıksızlıklarına, oyuncu aksaklıklarına ve dil yanlışlarına takılır, insanı sinir eder. Yazdıklarını demlenmeye bıraktığında sevinmeye fırsat kalmadan yeni bir yapıta başlar. Gerek kitap okurken gerek yazarken  birçok yapıta başlar, aralıklarla döner. “Oldu” dediğinde bazen “Şuna bir de sen bakar mısın?” der. Söylediklerimi dikkate alır, yeniden elden geçirir. Eleştirilere, başka gözlere saygı duyar. Üslubu olan yeni değerlendirmelere açıktır, tartışırız; ancak çocuğunu koruyan, ürkek, kuşkulu bir tutumu da barındırır içinde. Açıklamalar yapar, savunur yazdığını. Bu özgüvenini severim. Bir eş olarak yazmak tanımı yapmam gerekse: “Bence her şeyden önce eş, baba, arkadaş, dost, sevgili olmaktan da önce yazar olmaktır yazmak.” Öncelik ister. İnsanı özgür kılan, sonsuzluğu çağrıştıran, ömre sığmayan bir uğraştır yazmak. Burhan Günel en çok doğurduğu zaman mutludur. Yüzü aydınlanır, erinçli, dingin gülümser hayata. Yeni bir yapıtı daha olmuştur. Ne zaman asık yüzlü, hoşnutsuz, mutsuzsa bir akraba ziyaretine gidilecektir. Bu onun zamanından çalmaktır. Benimle yazı arasında kalır hep. Yazarak var olan yazarak özgürleşen Burhan Günel ilk yapıtı öykü de olsa, şiir de yazsa bence önce romancıdır. Hayatını roman emeği gibi bedelini ödeyerek var etmiştir. Bir yazar eşi olarak yalnızca duyumsadıklarımı ve gözlemlediklerimi içtenlikle söylemeye çalıştığım bugün, “yazmak için, yaşamaktan vazgeçmektir” diyebilirim.

    Saygılarımla. ''


    (Hayrünnisa Günel, Yazarak Yaşamak, Koridor Dergisi Sayı 6, , Bahar Sayısı)





  • Konu 12

           SÖZ AKIMI, NEDEN DİNLEMİYORUZ, KONUŞUCU-DİNLEYİCİ ETKİLEŞİMİ

           SÖZEL ENGELLER

    •       KONUŞMAK, TARTIŞMAK
    •       SORULAR SORMAK
    •       KONUYU DEĞİŞTİRMEK
    •       ÇİFT ANLAMLI KELİMELER, İMALI SÖZLER, YABANCI JARGON KULLANMAK
    •       KONUŞMANIN  AYRINTILARINI  KAÇIRMAK
    •       UZUN, SIKICI KONUŞMALAR
    •       RAHATSIZ EDİCİ SESLER dinleme engelidirler.
    •       PSİKOLOJİK DİNLEME ENGELLERİ:
    •       UTANGAÇLIK
    •       SİNİRLİLİK
    •       GÖZ KORKUTMAK
    •       OTORİTENİN YANLIŞ KULLANILMASI
    •       KİŞİSEL ÇATIŞMALAR
    •       ÖNYARGILI OLMA
    •       ADAM KAYIRMA
    •        AYRIMCILIK YAPMA
    •       DIŞARIDAN GELEN GÜRÜLTÜ ve MÜDAHALELER
    •       TEKNİK DONANIMLA İLGİLİ SORUNLAR
    •       YETERSİZ HAVALANDIRMA
    •       ÇOK UZUN SÜRE OTURMA
    •       RAHATSIZ KOLTUK
    •       AŞIRI SICAK/SOĞUK
    •       DİĞER KİŞİLER ve DİĞER TOPLANTILAR…
            
    FİZİKSEL ENGELLER

              SÖZ AKIMI, ANLATIM:

     Sesin bükümleri veya tonlamaları, anlatılmak istenen düşünce ve duygulardan ayrılmaz.

    Giriş ve bitirişler iyice duyulup anlaşılmalıdır. Aynı düşünceyi ve duyguyu anlatan birçok cümle veya sözcük birbirini art arda izliyorsa büküm değişmez, hep aynı büküm tekrarlanır. Farklı duygu ve düşüncelerde ise tonlama değiştirilir, ses perdeleri değiştirilir ve anlama göre ayarlanır.

    Topluluğa hitap ediyorsak bağırarak konuşmak bir kusurdur, yaygaracılık hatiplik demek değildir.

    Bir de kendi başına bir ton tutturup sözlerine ifade, anlatım vermeden konuşanlar vardır ki bu da yanlıştır.

    Söylediklerimizi duymalıyız yani kulaklarımız sesimizde ne söylediğimizde olmalı, ses yüksekliğini salonun duyabileceği ölçüde ayarlamalı düşürmemeliyiz.

    İlgiyi canlı tutmalı ve hep aynı kişilere bakmamalıyız.

    Anlatacağımız metni planlamalı ve önceden yüksek sesle mutlaka çalışmalıyız.

    Özgüvenli bir duruş göstermeliyiz.

    ANLATIMDA DOĞALLIK, ÜSLUP, İNCELİK, HAREKET:

    Doğallık ne boğumlandırma ihmali ne de  bayağılığa düşmektir. Yerleşmiş bir manzume ve nutuk okuma şekli vardır ki; cümle sonlarını ve uyak bükümlerini yüksekte bırakıp sözcük vurgularını değiştirerek yapay bir  söyleniş biçimidir ama yaygınlaşmıştır. Bundan kaçınmalıyız.

    Doğal olup olmadığımızı denetlemek için şu soruyu sormalıyız. ‘’ Bu soruyu günlük yaşamımda böyle mi söylerdim? ‘’

    Okuma ve ezbere söyleme edasından kurtulduğumuzda doğallığa yaklaşırız.

    DOĞAL SES BÜKÜMLERİ  İÇİN ÖRNEK  ÇALIŞMA:

    ‘’Hava güzel’’ gözlem cümlesini;

    Şüpheli,şakacı, kavgacı, kızgın, şefkatli, acıklı, beyan eder, öfkeli, inançlı, küçümseyerek, itiraz ederek, bilmeden sorarak, sabırsız, alaycı, güvensiz, neşeli, hayran, övüngen, sevinçli ve zarif duygularla doğal söylemeye çalışınız!

    Kesinlikle aynı şekilde konuşan iki kişi olamaz. Konuşurkan yaptığımız ses bükümü bizim kendi hissettiğimize uyar ve o şekli alır.

    Doğal bir ton ve bükümle konuşmak için, doğru, etkileyici ve güzel konuşanların konuşmalarına dikkat etmeli, gözlemlemeliyiz. Ses tonu ne zaman alçalır, ne zaman yükselir; hareket ne zaman ağırlaşır ne zaman çabuklaşır, hangi sözcük veya hece üzerinde vurgu yapılmalıdır bunları öğrendiğimizde doğallığa erişmiş oluruz.


  • Konu 13

    ANLATIMDA AÇIKLIK, KUVVET, İMGE:

    Anlatım sadece iyi bir söyleniş ya da güzel bir ses değildir. Söyleyici metni iyi anlamalı ve anlatabilmelidir. Amaç sözcüklerin arkasında gizlenen ANLAM’a ulaşmaktır.

    Sözcüklerin tek başına bir anlamı yoktur, onlar bir düşünceyi, duyguyu anlattıkları zaman anlamlıdırlar ve değer kazanırlar.

    Bir cümlede diğer sözcüklerden daha fazla anlamı kendisinde saklayan değerli bir sözcük vardır.

    Örneğin; yaz sözcüğü güneşli bir mevsimi, güzel günleri, tatili hatırlatan bir anlam taşımasına karşın,

    Önceki yaz yaşanan bir ölüm ya da depremi hatırlatıyorsa anlatım duygusu ve büküm değişecektir. Sen sözcüğü karşıt anlamlarla bütünleşiyorsa anlatım ve büküm yine değişecektir. ‘’Sen, çok alçak bir adamsın ama sen, zamanında bana çok da yardım ettin, iyiliğin dokundu.’’ cümlesinde olduğu gibi.

    KUVVET: Metnin gerektirdiği his ve heyecanın şiddetini doğru ayarlayabilmekle ölçülür. Açıklık yetmediğinde kuvvet niteliği eklenerek metnin canlılığını en üst düzeye çekmelidir. Bu olamazsa soluk kesilir, ses kısılır, boğumlanma kudreti azalır, sönükleşir konuşmacı. Bağırmak zayıflıktır, kuvvetse gerekli ve doğru enerjidir.

    İMGE: Söyleyici söylediklerini adeta tasvir etmelidir. Dinleyicinin gözünün önünde anlattıkları canlanmalıdır. Bunun için konuşmacının önceden öykü, portre ve betimleme çalışması gerekir.

    İmge yeteneğini geliştirme çalışmaları yapan, zekasını kullanmayı bilen konuşmacılar ilgi odağı olurlar.

    AŞAĞIDAKİ METNİ DUYGU ve TONLAMALARINI VEREREK OKUYUNUZ!

    TOKO İÇİMİZDEKİ KUŞ

    ''Bir kitabın içine girmek ve kahramanın serüveniyle özdeşleşmek okumaya başladığınızda birkaç giriş tümcesinden sonra sizi saran bir duygudur.  Yeni bir insanla tanışmak gibidir okumak. Sadece bilinciniz değil, bilinçaltınızın saklı bahçeleri de devrededir. Bir kitap okursanız değil  bir kitabı çok sever, üzerinde düşünür ve ondan etkilenirseniz hayatınız değişir. Bu anlamda TOKO insanı kendine çeken, çocuk okura katkılar sunan sevimli bir kitap. Daha kapağına baktığınızda bulutlar üzerinde kitabını okumaya dalmış ay yıldız başlı, akıllı, mutluluk kuşları görüyorsunuz. Ayrıca kitap boyunca sevimli Tukanımız TOKO’nun gözleri  gagasının üzerinde durduğundan sürekli  kitap okuyormuş duygusu uyandırıyor; bir yandan da okurken düşünen, sorgulayan, özeleştiri yapan örnek bir simge algısı oluşturuyor. Gizem Darendelioğlu; TOKO adının iki büyük o harfiyle bütünleşerek büyüyen  bir göz odaklanması  yaratarak okuru  TOKO’yla birlikte o yeşil yağmur ormanına sokup farklı kıtalarda gezdiriyor. TOKO’nun o kocaman gagasının ucundaki küçük emzikle, umarsızca okumaya çabaladığı kitaba ve güneş gözlüğüne gülümseyerek bakıyorsunuz.

    Kitabın baskısı ve kitabın ruhunu yansıtan resimlemeler çok başarılı. Kitabı almak için D&R ‘a girip görevli elemana çocuk kitabı bile demeden  ‘’ TOKO,  var mı sizde?’’ diye sorduğumda aldığım yanıta  şaşırdım.  Hani şu, gözleri kocaman gagasının üzerinde olan  ‘Bay’ Kuş mu?‘’ dedi gülerek  ‘’ evet’’ dedim.  O’ydu…

     Masallar en çok da çocuklarımızın gerçeğidir, hayatımızın temelini, kökünü oluşturan parçasıdır. Bu parçamız yetişkin bir çocuk olduğumuzda da peşimizi bırakmaz . Çocukluğumuzda yaşadığımız , düşündüğümüz, hissettiğimiz, sezdiğimiz, gözlemlediğimiz her şey bizi büyütür ve masalların bundaki payı yadsınamaz. Bu yüzden de masallar çocuklara iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, güzeli çirkini abartılı, katı çizgileriyle değil, doğal ve gerçek haliyle, olduğu gibi anlatmalıdır.  Önyargılarımızı, genellemelerimizi ancak öğrenerek ve ayrıştırarak kırarız. Bunda masal yazarlarının kullandığı dilin ve yarattığı kahramanların payı büyüktür. Adı üzerinde okurken bilinçaltımıza konuk olan her kahraman o çocuğun kahramanı olacaktır gelecekte. İşte bu bağlamda Naz Elkorek ;   yaş aralığındaki çocuklar için abartısız ve yalın, doğal  ve  iç dünyası zengin, özeleştiri yapan, gerçek, unutulmaz bir masal kahramanı yaratmış. Bu masal aynı zamanda yetişkinler için de…   Yazar kurgu ve dildeki başarısıyla, sözcükleri ve kavramları  temayı vurgulayacak biçimde yerli yerinde kullanmasıyla  okurlarına az sözle bir eğitici, onarıcı bir‘iç dünya’ anlatarak kalıcı bir iz bırakıyor. TOKO bu yönüyle psikolojik masal değeri kazanıyor. Günümüz çocukları artık erken büyüyen çocuklar çünkü…

      TOKO, NAZ ELKOREK-GİZEM DARENDELİOĞLU, YAPI KREDİ YAYINLARI, DOĞAN KARDEŞ, funduszeue.info, ŞUBAT , İSTANBUL

    '' (H.Günel, TOKO İÇİMİZDEKİ KUŞ, ÇİNİKİTAP, TEMMUZ- AĞUSTOS , YIL:7, SAYI, BURSA)



  • Konu 14

    ANLATIMDA JEST, MİMİK ve BEDENİN BİR BÜTÜN OLARAK SÖZLE DOĞAL UYUMU:

    Bütün dillerde sözle mimik aynı zamanda meydana gelir. Mimik duygu ve düşüncelerimizin ifadesi olan yüz hareketleridir ama duygu ve düşüncelerimizin yansıması olan el kol hareketleri dediğimiz jesti de kapsar. Yüz mimiklerimiz aynı zamanda yüz jestlerimizdir. Etkilenen dinleyiciler de mimik yapar.

    Yalnızca jestle anlatılan sözsüz anlatım pandomimadır.

    Ses bükümünü doğru söyleyebilme çalışmaları yaparken doğru jest ve mimikleri de bulmuş oluruz.

    İnsanların davranışları ve tavırlarını içeren bu hareketler onların karakterleri hakkında izlenim verirç

    Bu yüzden konuşmacının tavrı, üslubu, el kol hareketleri ve yüz mimikleri özgüveninin ya da güvensizliğinin, anlattığına inancının ya da inançsızlığının belirleyicisidir. Etkileşimi ve dinlemeyi etkileyen en önemli unsur sözsüz iletişim yani beden dilidir.

    Sonuç olarak; güzel konuşma sanatı doğumumuzdan ölümümüze hayatımız boyunca öğrenci kalmamızı gerektiren bir yaşama sanatıdır aslında.

    MİMİK ÇALIŞMALARI:

    •          Utanma

    •          Ayıplama

    •          Kendinden geçme

    •          Koklama

    •          Tebessüm

    •          Kızma

    •          Kovma

    •          Gülme

     

    •          Burun kıvırma

    •          Küçümseme

    •          Çaresizlik

    •          Onaylamama

    •          Onaylama

    •          Üstünlük, kibir

             ELEŞTİREL BEDEN DİLİ ÖRNEKLERİ

    •          Koro elemanlarının şarkı söylerkenki beden dilleri: Şarkının sözleriyle uyumsuz yüz ifadeleri ve duruşları.

    •          Sunucunun bireysel kalan takdirleri, kullandığı abartılı sıfatlar, gereksiz övgüleri

    •          Konser başladıktan sonra gelen konukların kasılmış, çekingen, soluksuz , izleyen bakışlarla içeri süzülüşleri

    •          Koro şefinin bütün elemanlarla konser süresince sözsüz iletişimi, el, kol, göz , beden devinimleri

     

    KAYNAKÇA:

    (Önen Akın, Türkçeyi Türkçe Konuşmak, İnkılap Kitapevi, )

    (Şenbay Nüzhet, Alıştırmalı Diksiyon Sanatı, Öğretmen Kitapları Dizisi, İstanbul )

     

     


Güzel Ve Kibar Konuşmak İçin Ne Yapmalı?

Herhangi bir ortamda konuştuğunuz konular sık ​​sık suç işliyor gibi hissetmenize mi neden oluyor? İnsanların isteklerinize yanıt vermesini sağlamada sorun mu yaşıyorsunuz? Eğer öyleyse, insanlar sizin kibar olmadığınızı düşünüyor olabilir. Çünkü bazen kibar olan insanlar bile kaba bir dil kullanma alışkanlığına sahiptirler. Belki de doğru düşünceleri yanlış şekilde ifade ediyorsunuzdur.

Güzel ve kibar konuşmak arkadaş edinmenize, profesyonel hayatınızda başarılı olmanıza ve saygı görmenize yardımcı olabilecek önemli bir sosyal beceridir. Zaten iyi davranışlarınız olabilir, ancak yaklaşan bir akşam yemeği, iş etkinliği veya sadece genel yaşam içerisinde bu davranışlarınızı geliştirmeniz gerekebilir. Uygun kelimeler, cümleler ve eylemler yardımıyla iyi davranışlar sergileyerek kibar olabilirsiniz.

Kibar Konuşma Örnekleri

Herhangi bir dilde insanlarla iletişim kurarken güzel ve kibar konuşmak önemlidir. Bunun için hatırlamanız gereken bazı ipuçları bulunmaktadır.

  • Lütfen: Güzel ve kibar konuşmak için kişisel diyaloglarınızda sıklıkla lütfen kelimesini kullanmanız önemlidir. Bu kelime ses tonunuza göre iyi davranış veya alaycı bir tavır olarak algılanabilir. Bu nedenle yumuşak bir ses tonu ile kullanılması gerekir.

  • Önemli değil: Birisi size Teşekkür ederim dediğinde Önemli değil,Bir şey değil ya da Sorun değil gibi bir cevap vermelisiniz.

  • Teşekkür ederim: Birisi size yardım ettiğinde veya bir hediye verdiğinde mutlaka Teşekkür ederim demeniz gerekir.

  • -miyim? : Güzel ve kibar konuşmak için bazı soru cümlelerini kullanmanız gerekebilir. Bu sayede karşıdaki insana nezaketinizi aktarabilirsiniz. Örneğin, Bu kitabı inceleyebilir miyim? ya da Kapıyı kapatabilir miyim?

  • Affedersiniz: Bir ortamdan ayrılırken, mevcut durumda değişiklik yapmak istediğinizde ya da bir kişi ile diyaloga başlamadan önce Affedersiniz kelimesini kullanabilirsiniz. Örneğin, yürüdüğünüz yol üzerinde duran bir kişiye Yolumdan çekil! demek oldukça kaba bir üsluptur ve muhtemelen karşınızdaki kişi size olumsuz bir tepki verecektir. Böyle bir durumda Affedersiniz demek en kibar söylemdir.

  • Hitap şekilleri: Samimiyetinizin belli ölçüde olduğu veya yaşça sizden büyük insanlarla konuşurken hanım ya da bey kelimelerini kullanmanız gerekir. Eğer o kişinin ismini bilmiyorsanız diyalogunuzu efendim, beyefendi ya da hanımefendi diyerek yürütebilirsiniz. Örneğin bir müşteri ile görüşeceğiniz zaman Hoşgeldiniz Sinan Bey veya Nasıl yardımcı olabilirim hanımefendi? gibi hitap şekilleri güzel ve kibar konuşmanızın başlangıcı olabilir.

  • Selamlama: Günlük hayatınızda anlatmak istediğiniz şeylerin birden fazla söylenme şekli bulunmaktadır. Fakat bazıları daha güzel ve kibar etki yaratırken bazıları daha sıradan olabilir. Örneğin iş yerinizde merhaba ve hoşçakal kelimeleri yerine günaydın, iyi akşamlar, iyi günler gibi kelimeleri kullanmak daha yerinde olacaktır.

  • Reddetme: Bir arkadaşınızın davetini reddetmek genellikle zor olabilir ve karşınızdaki insana kabaca bir davranış olarak yansıyabilir. Bu nedenle hayır demek yerine Kusura bakma bugün gelemem diyerek kibar bir şekilde mazeretinizi sunabilirsiniz. İş yerinizde yoğun bir gün geçiriyorsanız ve iş arkadaşınız sizden bir konuda yardım istiyorsa yine kibar bir üslup ile karşınızdakini kırmadan ve kaba görünmeden bir cevap verebilirsiniz. Böyle bir durumda Meşgulüm gibi sert bir cümle yerine Bana beş dakika verir misin? gibi daha kibar bir cümle kullanabilirsiniz.

Kibar Konuşma Cümleleri (Örnekler)

Günlük ve profesyonel iş hayatınızda dinlemek ve anlamaya çalışmak oldukça önemli iki faktördür. Kendinizi ifade etmeye çalışırken negatif kelimelerden kaçınmalı, pozitif kelimelerin negatif formlarını kullanmalı ve ifadelerinizi yumuşatmalısınız. Bu konuda size yardımcı olacak bazı kibar konuşma cümleleri için örnekler şu şekildedir;

  • Bir hamburger daha istiyorum yerine Bir hamburger daha alabilir miyim?

  • Ne? yerine Tekrarlayabilir misiniz lütfen?

  • Yanlış konuşuyorsun yerine Sanırım yanılıyorsunuz

  • Lavabo nerede? yerine Affedersiniz lavabonun yerini öğrenebilir miyim?

  • Bu işi bugün bitir yerine Bugün bitirebilirseniz çok memnun kalırım.

  • Sen kimsin? yerine Adınızı öğrenebilir miyim?

  • Buraya gelin yerine Buraya gelebilir misiniz?

  • Kimliğinizi verin yerine Kimliğinizi alabilir miyim?

  • Performansı çok kötüydü yerine Performansı pek iyi sayılmazdı.

  • Kazağın rengini sevmedim yerine Kazağın farklı bir renk olmasını tercih ederdim.

  • Bu şarkıdan nefret ederim yerine Bu müzik tarzından pek hoşlanmam.

  • Bana kalem lazım yerine Kaleminizi ödünç alabilir miyim?

  • Kötü bir fikir yerine İyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.

  • Hayır yerine Hayır, teşekkür ederim.

  • Tekrarla yerine Tekrarlar mısınız lütfen?

  • Saat kaç? yerine Saatin kaç olduğunu öğrenebilir miyim?

  • Evet yerine Evet, lütfen.

  • Anlatamadınız yerine Anlayamadım.

  • Beni anlamıyorsun yerine Anlatamadım.

İş Hayatında Kibar Konuşma

İş hayatında yöneticilerinizin ya da müşterilerinizin muhtemelen duymak istemediği bazı durumları onlara bildirmeniz gerekebilir.Projenin tamamlanmasında bir gecikme olacaktır cümlesi yerine Projenin tamamlanmasında küçük bir gecikme olabilir cümlesini kullandığınız taktirde daha kibar bir söylem yaratmış olursunuz. Benzer şekilde Yeni bir reklam ajansı kiralamalıyız yerine Yeni bir reklam ajansı kiralamamız daha iyi olmaz mı? hem dolaylı bir öneri hem de kibar bir yaklaşım olacaktır.

Bazen bir ortamda konuşulan konu hakkında kafanıza takılan sorular olabilir. Böyle bir durumda; Kestiğim için üzgünüm ama bir soru sorabilir miyim? ya da Kestiğim için üzgünüm ama anladığımdan emin olmak istiyorum dedikten sonra sorunuzu yöneltebilirsiniz.

İki veya daha fazla kişi arasındaki bir sohbete katılmak istediğiniz anlar vardır. Eğer ortamdaki insanlar ile dostsanız sohbete kolayca dahil olabilir ve konuşma hakkınızı rahatça kullanabilirsiniz. Ama daha resmi durumlarda bunu daha kibar yollarla yapmanız beklenir. Örneğin, Affedersiniz buraya bir şey ekleyebilir miyim?

Uygun Olmayan Konulardan Kaçınma

Bazı konular insanları rahatsız edebilir. Yanlışlıkla duyarsız bir yorum yaparsanız başkalarının duygularına zarar verme riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Yakın arkadaşlarınızla tartışmaya uygun olsalar da bazı konular resmiyet arttıkça genellikle uygunsuz olarak kabul edilir.

  • Cinsiyet, din, şiddet, ölüm, tıbbi ayrıntılar ve politika genellikle insanları rahatsız eder. Özellikle konuştuğunuz kişi hakkında yeterli bilgiye sahip değilseniz bu tür konulardan kaçının.

  • İnsanların kusur olarak algılayabileceği durumlara vurgu yapmak kaba bir davranış olarak nitelendirilebilir. Örneğin, bulunduğunuz ortamdaki bir kişi aşırı kilolu ise bundan bahsetmeniz hoş olmaz. İnsanların vücut büyüklüğü, vücut parçaları, alışkanlıkları, engelleri veya diğer potansiyel olarak hassas oldukları konuları yorumlamaktan kaçının.

  • Sizden farklı birine yönelik müdahaleci sorulardan kaçının. Örneğin, tekerlekli sandalye kullanıcısına Bacaklarınıza ne oldu? diye sormak uygun değildir.

  • Tanıdığınız kişiler hakkında konuşmak cazip gelse de bunu yapmaktan kaçının. Kibar bir kişi, doğru olsun ya da olmasın başkaları hakkında aşağılayıcı bilgiler yaymaz. Başkaları etrafınızda dedikodu yapıyorsa konuyu değiştirin veya uzaklaşın.

  • Para konusu insanların yaşamlarında hassas bir konudur. Harcama alışkanlıklarınız hakkında rahatça konuşmak veya karşınızdaki insanlara bu konular hakkında sorular yönetmek kibar bir davranış olarak kabul görmez. Özellikle ağır mali yükümlülüklere sahip insanlar bu tür durumlardan rahatsız olabilir.

  • Bazı insanlar evde ya da arkadaşlarıyla zaman geçirirken toplum tarafından kötü olarak nitelendirilebilecek kelimeler kullanırlar. Bu kelimelerden ne kadar uzak durabilirseniz okulda, profesyonel ortamda ya da iyi tanımadığınız insanların çevresinde de o derece dilinizi uysal tutabilirsiniz.

Güzel ve etkili konuşmak istiyorsanız anlatmak istediğiniz konuyu insanları sıkmadan az ve öz konuşarak karşı tarafa aktarmalısınız. Bunu yaparken ses tonunuzu vurgulamak istediğiniz konuya göre ayarlamalı, jest ve mimiklerinizden de faydalanarak karşınızdaki insana duygu ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarmalısınız. Pek çok insan güzel ve etkili konuşma nasıl yapılır sorusuna cevap arıyor. Hayatın her alanında işinize yarayacak olan bu sorunun cevabını işinde uzmanlaşmış eğitimcilerden de alabilir ya da uzaktan eğitim programlarına katılarak konuşma becerinizi geliştirebilesiniz.

Güzel Konuşmanın İnsanlar Üzerindeki Etkisi

Etkileyici ve akıcı bir konuşma her insanın dikkatini çeker ve uzun süre dikkatini size vermesini sağlar. Özellikle de iş görüşmesine gittiğinizde insanlarla birebir muhattap olmanız gereken bir pozisyonda çalışacaksanız işveren ilk olarak hitabetimizi, konuşmanıza ve mimiklerinize dikkat eder. Lafı toparlanamayan ve anlatmak istediklerini karşı tarafa aktaramayacak biri ile çalışmayı çoğu işveren kabul etmez. Sizin iş hayatınızı ve günlük yaşantınızı önemli ölçüde etkileyecek olan güzel ve etkili konuşma nasıl yapılır  sorusuna cevabı bulmanız gerekiyor. Gerekiyorsa diksiyon dersi alabilir, bol konuşma alıştırması yapabilir ve sürekli kitap okuyarak bu yetinizi geliştirebilirsiniz. Bu konuda size yardımcı olacak funduszeue.info internet sitesini inceleyerek bilgi alabilir ve uzaktan eğitim programlarına katılma imkanı yakalayabilirsiniz.

Güzel Konuşmanın Zamana Etkisi

Güzel konuşmak karşınızdaki insanın sizi daha net ve doğru anlamasını sağlar. Aynı zamanda zamanı güzel konuşmayı öğrenerek daha doğru kullanabilirsiniz. Konuşmanız için planladığınız süre içinde aktaracaklarınız sizi tatmin etmelidir. Kısa ve öz konuşmak insanların sizi sıkılmadan dinlemesini sağlar. Uzun bir konu anlatmanız gerektiğinde konuşmanızı daha etkileyici bir hale getirmek için jest ve mimiklerden yararlanarak insanların dikkatini diri tutabilirsiniz. Belli bir süre eğitim aldıktan sonra güzel ve etkili konuşma nasıl yapılır sorusuna cevap bulmuş olacaksınız. Uzun bir konuşmada insanların dikkati süre geçtikçe dağılabilir. Bu nedenle insanların dikkatini çekecek farklı örnekler vererek de konuyu daha dinamik bir şekilde anlatabilirsiniz.

Konuşmanın Etkileyici Olması İçin Gerekenler

Bir konuşmanın insanlar üzerinde etki bırakmasını istiyorsanız gereksiz ayrıntılardan uzak durmalı az ve öz konuşmayı tercih etmelisiniz. Aynı zamanda konunun gidişatına göre ses tonunuzu vurgulamak istediğiniz noktalara göre yükseltip alçaltarak insanların dikkatini canlı tutabilirsiniz. Konuyu anlatırken vereceğiniz örneklerin yaşamın içinden olması, insanların dikkatini çeken unsurlar arasında yer alıyor. İnsanlarla konuşma sırasında göz teması kurarak anlattığınız konuda samimi olduğunuzu ve ne anlatmak istediğinizi hissettirmelisiniz.

Günümüzün her alanında ister istemez iletişimimizi sürdürüyoruz. İletişimimizde kullanılan ögelerden biri olan konuşmak; kişinin benliğinin bir nevi aracısı oluyor. Bu konuşma sürecini etkili konuşarak değerlendirmek oldukça önemlidir. Çünkü kimse; laf kalabalığı yapan, vurgu ve tonlamalara dikkat etmeyen, ne dediği pek anlaşılmayan kişilerle iletişimde bulunmak istemez.

Peki etkili konuşma nasıl olmalıdır? Konuşurken nelere dikkat edilmelidir?

1. Konuşmak Sadece Söz Değildir

Bazı kişiler iletişimini sürdürürken ağız ve mimik hareketlerden uzak durarak konuşma yapmaktadır. İletişimde, sözün yanı sıra ağız ve mimik hareketleri önemli yer tutmakta ve iletişimin anlamını güçlendirmektedir. Yani etkili konuşma kuralları sadece sözle sağlanmamalıdır. Zira bunlar iletişimin tamamlayıcısıdır..

2. Göz Teması

İletişimin altın kurallarından bir tanesi de göz temasıdır. Konuşmacı, söylediklerinin ne denli yerine gittiğini dinleyicilerin gözünden anlayabilir. Göz temasından kaçınan kişi pek etkili bir konuşma yapmış sayılmaz. Ayrıca dinleyicilerin konuşmacıyla olan göz teması, konuşmanın ilgisini çekip çekmediği hakkında bilgi de verebilir. Konuşmacı bu bilgiyi kullanarak sonraki zamanda seçeceği sözcüklerin dinleyicide ne denli etki bırakacağını hesaplayabilir. 

3. Ses Tonu

Konuşmacı, konuşmasında ses tonunu iyi ayarlamalıdır. Bu ses tonu; ne izleyicilerin duyamayacağı kadar az, ne de dinleyicilerin normal duyma eşiğinden fazla olmalıdır. Kişi normal sesini bulmalı, iletişimde sık sık bunu kullanarak pekiştirmelidir. En önemli etkili konuşma kuralları olarak gösterilebilecek şeylerden biri de şüphesiz budur.

4. Türkçeyi Doğru Kullanmak

İletişimde Türkçeyi doğru kullanmanın etkisi tartışılmaz bir gerçektir. Konuşmacı; iletişimini sürdürürken Türkçe kelimeler kullanmaya dikkat etmeli ve yabancı dillerden dilimize geçen kelimeleri mümkün olduğunca az kullanmalıdır. Ayrıca vurgu ve tonlamalara dikkat edilmelidir. Aksi takdirde konuşma ortada kalabilir ve verilmek istenen mesaj yerine gitmeyebilir.

5. Konu Hakimliği

Bir diğer etkili konuşma kuralları içerisinde gösterilebilecek şey ise konuya ne kadar hakim olunduğudur. Konuşmacı; konuşacağı konuda mümkün oldukça bilgi sahibi olmalıdır. Söyleyeceklerini kafasında tartmalı ve doğru kelimeleri konu hakimliğinin çerçevesinde dinleyiciyle buluşturmalıdır. Diğer türlü konuşmanın ortasında söyleyeceği kelimeyi düşünüp konuşmanın etkisini yitirmesine sebep olabilir.

6. Nabza Göre Şerbet

Konuşmanın gidişatına göre tavır ve hareketler değişebilmeli, kısacası nabza göre şerbet verilmelidir. Örneğin ciddi bir konuşmanın ardından dinleyiciler normal bir şekilde sıkılabilir. Böyle bir durumda araya espri sıkıştırılarak dinleyicilerin diri tutulması önemlidir.

7. Değer Yargıları Gözetilmelidir

Konuşma sürecinde, konuşmacı kendine dikkat ettiği kadar dinleyicilere de dikkat etmelidir. Kişilerin değer verdiği kişilerin konuşma sürecinde baltalanması kişinin imajını zedeleyebilir. Konuşmada verilmek istenen mesaj kadar bu mesajın nasıl verildiği de oldukça önemlidir.

İyi konuşmak için ne yapılmalı?

Konuşma insanlar arsında kendini ifade etme biçimlerinden bir tanesidir. Bu konuşmayı en iyi ve etkili hale getirmenin bazı dikkat etmesi gereken yolları vardır.

Hemen herkes etkili bir konuşmacı olmak ister. Etkili konuşmada dikkat edilmesi gereken yollar.

Hazırlık: Konuşma planlı olarak yapılacaksa eğer öncesinde mutlaka hitabeti ve Türkçe’ si güzel bir konuşma hazırlanmalı. Daha sonra bu konuşma üzerine pratikler yapılmalı. Eğer doğaçlama bir konuşma olacaksa kısa sürede akılda konuşma sırasında değinilecek noktalar belirlenmeli. Konuşma esnasında yavaş konuşulmalı. Düşünerek cümleler kurulmalı yavaş konuşmanız düşünmenize fırsat yaratacaktır.

Göz Teması: Konuşma esnasında mutlaka dinleyicilerle göz teması kurulmalı. Bu hem dinleyiciyi etkiler hem de samimi bir görüntü oluşturur. Karşıdakini anlattıklarınıza inandırmak ve etkilemek istiyorsanız şart. Fakat bunu yaparken abartıp karşıdakini rahatsız edecek evreye taşımayın.

Beden Dili: Konuşma sırasında beden dili çok önemli. Dinleyiciye enerjiyi doğru yansıtabilmek için jest ve mimikleri doğru kullanabilmek gerekir. Düşünceleriniz anlattıklarınız jest ve mimiklerinizle koordinasyon içerisinde olursa seyirciyi etkilemek daha kolaydır.

Ses Tonu: İyi konuşmak için ne yapmalı sorusunda en önemli nokta bu. Dinleyiciye hitap ederken ses tonun kısık ya da çok yüksek olması doğru değildir. Hitap edeceğiniz dinleyicinin kalabalık orana göre sesin hakimiyeti ele alınmalı. Konuşurken doğru yerlerde nefes almak gerekir. Hızlı konuşmak yerine kelimeleri yutmadan tane tane konuşmak en doğrusu. Ses tonu duygu ve düşünceleriniz hakkında dinleyiciye yansır. Bu yüzden heyecanlı stresli kaygılı olduğunuz zaman bile bulunduğunuz ortama göre ses tonunuzu kontrol etmelisiniz.

Konuşurken Mesajdan Uzaklaşma: İyi konuşmak için ne yapmalı sorusunun en önemli püf noktalarından bir diğeri daha. Dinleyicilere hitap ederken konuşmayı fazla uzatıp asıl anlatılmak istenen konudan uzaklaşılmamalıdır. Bazı noktalara değinmek isterken konu konu açtı diyerek başka konulara sapılmamalı. Farklı konulara kaymak konuşmanın etkileyiciliğini kaybettirir. Farklı şeylerden bahsetmek dinleyicinin ilgisini azaltır ve dinleyici sıkılır. Her zaman vermek istenen mesaj çerçevesinde konuşma yapılmalı.

Dikkat Çekin: İyi konuşmak için ne yapmalı sorusunun diğer bir cevabı da dinleyicinin dikkatini çekmek. Bu yüzden konuşma yapacağınız dinleyici topluluğunun dikkatini çekebilecek kaynaklardan yararlanıp bilgi toplamak gerekir. Dinleyicinin ilgisini çekecek konularla anlatmak istenilen mesaj daha etkili bir konuşmaya dönüşür.

Sözü Çok Uzatma: Anlatılmak istenen konu olabildiğince kısa ve verimli olmalı. Verilmek istenen mesaj en öz şekilde ve dinleyiciyi bilgilendirici olursa konuşma da o kadar etkili olur. Uzun koşmalar dinleyicinin ilgi ve alakasını azaltır. Dinleyiciye yapılan etkili bir konuşma uzadıkça etkisini kaybeder.

Güzel ve kibar konuşmak arkadaş edinmenize, profesyonel hayatınızda başarılı olmanıza ve saygı görmenize yardımcı olabilecek önemli bir sosyal beceridir. Zaten iyi davranışlarınız olabilir, ancak yaklaşan bir akşam yemeği, iş etkinliği veya sadece genel yaşam içerisinde bu davranışlarınızı geliştirmeniz gerekebilir. Uygun kelimeler, cümleler ve eylemler yardımıyla iyi davranışlar sergileyerek kibar olabilirsiniz.

Herhangi bir dilde insanlarla iletişim kurarken güzel ve kibar konuşmak önemlidir. Bunun için hatırlamanız gereken bazı ipuçları bulunmaktadır. Lütfen, önemli değil, teşekkür ederim, affedersiniz gibi kelimeler kibar konuşma örnekleri arasında yer almaktadır.

Günlük ve profesyonel iş yaşantınızda dinlemek ve anlamaya çalışmak oldukça önemli iki faktördür. Kendinizi ifade etmeye çalışırken negatif kelimelerden kaçınmalı, pozitif kelimelerin negatif formlarını kullanmalı ve ifadelerinizi yumuşatmalısınız. Örneğin; anlatamadınız yerine anlayamadım, beni anlamıyorsun yerine anlatamadım gibi cümleler kullanmak daha uygun olacaktır.

Güzel ve kibar konuşmak için açık, düzgün ve duyarlı bir dil kullanılmalıdır. Günlük konuşmalarda nezaket ve saygı göstermek amacıyla kibar terimler kullanılmalıdır. Örneğin, insanları selamlamak, onlara teşekkür etmek ve konuşmalarınızda küçük hediyeler veren sözleri kullanmak gibi. Ayrıca, düşüncelerinizi net bir şekilde ifade etmek için kullanabileceğiniz ölçülü ve sakin bir dil kullanılmalıdır.

1. İnsanların söylediği her şeyi saygıyla dinleyin.

2. Kendinize olumsuz konuşmayın.

3. İnsanlarla konuşurken onların duygularını göz önünde bulundurun.

4. Kendinizi övmeyin.

5. İnsanları yargılamayın.

6. Konuşurken aşırı derecede kızgın veya öfkeli olmayın.

7. Konuşurken sakin ve ortamı rahatlatan bir ton kullanın.

8. Konuşurken doğru ve öz sözler kullanın.

9. Konuşurken gülümsemeyi ihmal etmeyin.

Konuşurken herkese eşit şekilde davranın.

1. Öncelikle, konuşurken diğer kişinin duygularını dikkate almak ve saygılı olmak önemlidir.

2. Konuşurken olumsuz ifadeler ve kaba kelimelerden kaçınmak gerekir.

3. Anlaşılır bir şekilde konuşmak ve diğer kişinin ne dediğini iyi anlamak önemlidir.

4. Diğer kişinin cevabını tamamlamadan önce onun konuşmasını bitirmesini beklemek gerekir.

5. Diğer kişinin söylediklerini anlamadan veya duymazdan gelmeden ona cevap vermek önemlidir.

6. Konuşurken diğer kişiye saygı duymak ve ona değer vermek gerekir.

7. Konuşurken sakin, sabırlı ve pozitif olmak önemlidir.

Etkili ve Kibar Konuşma Becerisi

Çok güzel konuşmak için, öncelikle günlük ve profesyonel iş hayatınızda dinlemeye ve anlamaya çalışmak oldukça önemli iki faktördür. İletişim kurarken negatif kelimelerden kaçınarak, pozitif kelimelerin negatif formlarını kullanarak ve ifadelerinizi yumuşatarak kibar bir dil kullanabilirsiniz. Bu sayede, insanlar daha rahat ve istekli bir şekilde size yanıt verebilir.

Örnek Kibar Konuşma Cümleleri

İş hayatında yöneticilerinizin ya da müşterilerinizin hoşlanmayacağı durumları onlara bildirirken, 'Projenin tamamlanmasında bir gecikme olacaktır' cümlesini kullanmak yerine, 'Projenin tamamlanmasında küçük bir gecikme olabilir' ifadesini kullanabilirsiniz. Böylece, daha kibar ve saygılı bir dil kullanmış olursunuz. Benzer şekilde, 'Yeni bir reklam ajansı kiralamalıyız' demek yerine 'Yeni bir reklam ajansı kiralamamız daha iyi olmaz mı?' şeklinde bir öneri sunarak daha kibar bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.

Sorular Sorma ve Sohbete Dahil Olma

Bir ortamda konuşulan konu hakkında sorular sormak istediğiniz durumlarda, 'Kestiğim için üzgünüm ama bir soru sorabilir miyim?' ya da 'Kestiğim için üzgünüm ama anladığımdan emin olmak istiyorum' ifadelerini kullanarak daha nazik bir tutum sergilemeniz önemlidir. Ayrıca, iki veya daha fazla kişi arasında devam eden bir sohbete katılmak istediğinizde ise, 'Affedersiniz buraya bir şey ekleyebilir miyim?' ifadesiyle saygılı ve kibar bir giriş yapabilirsiniz.

Konu Seçimi ve İletişim Tarzı

Anlatmak istediğiniz konuyu, insanları sıkmadan az ve öz konuşarak karşı tarafa aktarmalısınız. Bunu yaparken ses tonunuzu vurgulamak istediğiniz konuya göre ayarlamalı, jest ve mimiklerinizden de faydalanarak karşınızdaki insana duygu ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarabilirsiniz. Unutmayın ki bazı konular, insanları rahatsız edebilir ve yanlışlıkla duyarsız bir yorum yaparsanız, başkalarının duygularına zarar verme riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Yakın arkadaşlarınızla tartışmaya uygun olsalar da, bazı konular resmiyet arttıkça genellikle uygunsuz olarak kabul edilir.

Kibar Dille Konuşma İpuçları

Kibar dille konuşmak, insanların taleplerimize yanıt vermesini sağlamak ve başkalarının saygı ve takdirini kazanmak için önemli bir sosyal beceridir. Bu becerinin geliştirilmesi, iş ve günlük yaşamda başarılı olmamızda önemli bir rol oynar. Kibar dille konuşma üzerine bazı ipuçları şunlardır:

Dinleme ve Anlama Önemlidir

İyi bir iletişimci olmak için, başkalarını anlamak ve onların görüşlerine değer vermek önemlidir. Empati kurarak, insanlarla daha iyi ilişkiler kurabilir ve kibar bir şekilde konuşabilirsiniz.

Pozitif Kelimeler Kullanın

Kendinizi ifade ederken, negatif kelimelerden kaçınarak ve yumuşak ses tonuyla konuşarak insanların sizinle daha rahat iletişim kurmasını sağlayabilirsiniz. Örneğin, 'bir gecikme olacaktır' yerine 'küçük bir gecikme olabilir' ifadesini kullanarak daha kibar bir hava yaratabilirsiniz.

Soru Sormak ve Sohbete Katılmak

Bir konuda kafanıza takılan sorular olduğunda, özür dileyerek ve saygılı bir dille sorunuzu yönlendirin. Ayrıca, bir grup sohbetine katılma isteğinizi kibar bir şekilde ifade etmek, diğer katılımcıların sizi daha hoşgörülü ve saygılı bulmasına yardımcı olacaktır.

Rahatsız Edici Konuları Ele Alırken Dikkatli Olun

Bazı konular insanların duygularını incitebilir ve rahatsız edebilir. Bu nedenle, hassas ve rahatsız edici konuları ele alırken dikkatli ve kibar bir dil kullanmaya özen gösterin.

Az ve Öz Konuşun

Anlatmak istediğiniz konuyu, insanları sıkmadan ve kapsamlı bir şekilde ifade etmeye çalışarak iletişiminizin etkili olmasını sağlayabilirsiniz. Bunun için ses tonunuza, jestlerinize ve mimiklerinize dikkat ederek karşı tarafa duygu ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarın.

Sonuç olarak, kibar dille konuşma becerisi, iş ve özel yaşamımızda başarı ve saygı kazanmamızda önemli bir faktördür. Yukarıda belirtilen ipuçlarını uygulayarak ve dilimize, tonumuza ve iletişim şeklimize dikkat ederek bu beceriyi geliştirebilir ve başkalarıyla daha sağlıklı ve kalıcı ilişkiler kurabiliriz.

Az ve Öz Konuşmanın Önemi

Güzel ve kibar bir dil kullanarak, insanlarla daha sağlıklı iletişim kurabilir ve olumlu etkiler sağlayabilirsiniz. Az ve öz konuşmak, profesyonel hayatta başarı elde etmenin ve saygı görmekte önemli bir faktördür. Peki, az ve öz konuşmak için ne yapmalı?

Dinleme ve Anlama Yeteneği

Az ve öz konuşmak için öncelikle dinlemeye ve anlamaya değer vermek gerekmektedir. Karşınızdaki kişinin söylediklerini dikkatle dinlemeli ve ona saygı göstererek, anladığınızdan emin olun.

Pozitif Kelime Kullanımı

Konuşmalarınızda negatif kelimelerden kaçınmalı, pozitif ifadeler kullanarak iletişiminizi yumuşatmalısınız. Bu sayede, duygu ve düşüncelerinizi karşı tarafa daha kibar ve etkili bir şekilde aktarabilirsiniz.

Ses Tonu ve Vurgu

Az ve öz konuşurken ses tonunuzu ve vurgularınızı doğru bir şekilde kullanarak, anlatmak istediğiniz konuyu sıkmadan ve rahatsız etmeden aktarmalısınız. Bu durum, karşınızdaki kişinin konuyu daha iyi anlamasını ve algılamasını sağlayacaktır.

Jest ve Mimik Kullanımı

Görsel iletişim, sözel iletişim kadar önemlidir. Konuşurken jest ve mimiklerinizi de kullanarak karşınızdaki insana duygularınızı ve düşüncelerinizi daha net bir şekilde aktarabilirsiniz.

Sonuç olarak, az ve öz konuşma becerisini geliştirmek, herhangi bir ortamda daha etkili ve kibar iletişim kurmak için önemlidir. Dinleme ve anlama yeteneği, pozitif kelime kullanımı, ses tonu ve vurgulama, jest ve mimik kullanımı gibi faktörleri göz önünde bulundurarak, insanlarla daha sağlıklı ve başarılı iletişimler kurabilirsiniz.

Çok Güzel Konuşma Teknikleri

Öncelikle, insanların sık sık suç işliyor gibi hissetmelerine veya isteklerine yanıt alamamalarına neden olan kaba dil kullanma alışkanlığına sahip kişiler, güzel ve kibar konuşmanın önemini anlamalı ve bu sosyal beceriyi geliştirmeye çalışmalıdır. Günlük ve profesyonel iş hayatında etkili iletişim, iyi dinleme ve anlama yeteneklerine sahip olmak, doğru düşünceleri yanlış şekilde ifade etmemek adına önem arz etmektedir.

Olumlu ve yumuşak ifadeler kullanmak

Kendinizi ifade ederken negatif kelimelerden kaçınmalı, pozitif kelimelerin negatif formlarını kullanarak ifadelerinizi yumuşatmalısınız. Özellikle iş hayatında yöneticilerinize veya müşterilerinize rahatsız edici durumları bildirirken uygun ve kibar terimler kullanarak daha etkili bir iletişim sağlayabilirsiniz.

Soruları nezaketle sormak

Bir konu hakkında kafanızda sorular varsa, 'Kestiğim için üzgünüm ama bir soru sorabilir miyim?' ya da 'Kestiğim için üzgünüm ama anladığımdan emin olmak istiyorum' şeklinde kibar ifadeler kullanarak sorular sorarak, insanları rahatsız etmemeye özen göstermelisiniz.

Kibar bir şekilde sohbete katılmak

İki veya daha fazla kişi arasındaki sohbete katılmak istediğinizde, daha resmi durumlarda kibar yollarla yapmanız beklenir. Örneğin, 'Affedersiniz buraya bir şey ekleyebilir miyim?' şeklinde bir ifade kullanarak, insana duygu ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarabilirsiniz.

Sonuç olarak, çok güzel konuşmak için iyi dinleme ve anlama becerilerine sahip olmak, olumlu ve yumuşak ifadeler kullanmak, soruları nezaketle sormak ve kibar bir şekilde sohbete katılmak gibi teknikler uygulanabilir. Bu sayede hem sosyal ilişkilerinizde başarılı olabilir, hem de profesyonel hayatınızda saygı ve takdir görebilirsiniz.

Akıcı Bir Konuşma İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Öncelikle, etkileyici ve kibar bir konuşma için dinleme ve anlama becerilerinizi geliştirmeniz önemlidir. İnsanlarla iletişim kurarken negatif kelimelerden kaçınarak pozitif sözcüklerin veya belirli cümlelerin negatif formlarını kullanmalı ve ifadenizi yumuşatmalısınız. Mesela, 'Projenin tamamlanmasında küçük bir gecikme olabilir' ifadesi, 'Projenin tamamlanmasında bir gecikme olacaktır' cümlesinden çok daha kibar bir şekilde gecikmeyi aktarır.

Kibar Soru Sorma ve Söylemler

Bir konuşmada, kafanızda takılan sorularınız varsa, kibar dille ve dolaylı yöntemlerle sormalısınız. Örneğin, 'Kestiğim için üzgünüm ama bir soru sorabilir miyim?' veya 'Kestiğim için üzgünüm ama anladığımdan emin olmak istiyorum' gibi ifadelerle sorunuzu rahatlıkla sorabilirsiniz. Resmi ortamlarda kibarlıkla sohbete dahil olunmalı ve önerilerde bulunabilirsiniz. Bu durumda 'Affedersiniz buraya bir şey ekleyebilir miyim?' gibi ifadeler kullanılması uygundur.

Uygun Kullanım: Jest ve Mimikler

Ses tonunuzu ve vurgulamak istediğiniz konuya göre ayarlamalı, aynı zamanda jest ve mimiklerinizden de yararlanarak karşınızdaki Kişiye duygu ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarmalısınız. İçerikle uyumlu olarak kullanılan vücut dili, konuşmanızın etkisini arttırabilecek önemli bir faktördür.

İçerik ve Sınırları Gözetme

Konuşmalarınız sırasında dikkat etmeniz gereken diğer unsurlar arasında, seçeceğiniz konular ve ifadelerin başkalarının hassasiyetlerini ve duygularını gözetmek yer alır. Resmi durumlar ve iş ilişkilerinde bazı konular rahatsız edici olabilir ve uygunsuz görülebilir. Bu nedenle farkındalığınızı arttırmalı ve saygılı bir ifade kullanmalısınız.

Sonuç olarak, güzel ve etkili bir konuşma yapmak istiyorsanız, hem dil kullanımınıza hem de sunum biçiminize dikkat etmeli, kibarlık ve anlayışla yaklaşımlarınızı geliştirmeli ve böylece insanların saygısını kazanabilirsiniz.

İnsanlara Kibar ve Saygılı Bir Şekilde Yaklaşma

İnsanlarla iletişim kurarken kibar ve saygılı olmak, sosyal ve profesyonel yaşamımızda başarılı olmamızı sağlayan önemli bir faktördür. İşte bu konuda unutmamanız gereken bazı ipuçları:

Dinlemek ve Anlamaya Çalışmak

Günlük ve profesyonel iş hayatında dinlemek ve anlamaya çalışmak oldukça önemli iki faktördür. Karşınızdaki insanın düşüncelerine önem verdiğinizi göstermek için onları dikkatlice dinleyin ve anladığınızdan emin olun.

Negatif Kelimelerden Kaçınmak ve İfadeleri Yumuşatmak

Kendinizi ifade etmeye çalışırken negatif kelimelerden kaçınmalı, pozitif kelimelerin negatif formlarını kullanmalı ve ifadelerinizi yumuşatmalısınız. Örneğin, 'projenin tamamlanmasında bir gecikme olacaktır' yerine 'projenin tamamlanmasında küçük bir gecikme olabilir' ifadesini kullanarak daha kibar bir söylem yaratılabilir.

Soru Sorma ve Katılım Usulleri

Bir sohbete katılmak ya da bir konu hakkında soru sormak istediğinizde, kibar cümleler kullanarak durumu anlayışlı bir şekilde ele alın. Örneğin, 'kestiğim için üzgünüm ama bir soru sorabilir miyim?' ya da 'affedersiniz, buraya bir şey ekleyebilir miyim?' gibi ifadelerle saygılı bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.

Uygun Konular ve Hassasiyet

İletişim sırasında, bazı konuların insanları rahatsız edebileceğini ve yanlışlıkla duyarsız bir yorum yaparak başkalarının duygularına zarar verme riskiyle karşı karşıya kalabileceğinizi unutmayın. Bu nedenle, muhataplarınızın hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak uygun konuları seçmekte dikkatli olun.

Az ve Öz Konuşma ile Etkili İletişim

Anlatmak istediğiniz konuyu insanları sıkmadan ve net bir şekilde aktarabilmek için kısa cümleler kullanarak az ve öz konuşmaya özen gösterin. Bunu yaparken ses tonunuzu vurgulamak istediğiniz noktalara göre ayarlamalı, jest ve mimiklerinizle duygularınızı ifade ederek karşı tarafın anlayışını kolaylaştırmalısınız.

Sonuç olarak, insanlara kibar ve saygılı bir şekilde yaklaşmanın, hem sosyal hem de profesyonel yaşantımızda başarı ve saygınlık kazanmamızı sağlayacak değerli bir beceri olduğunu unutmayın. Bu beceriyi geliştirmek için yukarıda listelenen ipuçlarına dikkat ederek daha etkili ve uyumlu iletişim kurabilirsiniz.

kibar konuşma güzel ve kibar konuşmak kibar kibar konuşma cümleleri nezaket

İrem Elitez

İrem Elitez

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası