suriyelilere verilen maaş 2017 / Suriyelilere maaş veriliyor mu? - Takvim

Suriyelilere Verilen Maaş 2017

suriyelilere verilen maaş 2017

Türkiye Suriye Milli Ordusu savaşçılarına aylık 11 milyon TL maaş veriyor iddiası

NYR Daily'e yazan Elizabeth Tsurkov "Kim bu Türkiye'ye yardım eden savaşçılar?" sorusuna ilişkin hazırladığı araştırma yazısında, Ankara'nın Suriye Milli Ordusu (SMO) üyeleri ile birlikte burada yaklaşık 35 bin kişiye maaş ödediğini ve ücretin en düşük olduğu zamanda dahi ayda en az 11 milyon TL ödeme yapıldığını ileri sürdü.

'ten bu yana SMO'da yer alan savaşçılarla iletişim içerisinde olduğunu belirten Tsurkov, bir çoğunun kendini "Türkiye çıkarları adına savaşa itilmiş" hissettiğini yazdı. Çoğunluğu Sünni Araplardan oluşan bu gruba bazılarının yağma ve hırsızlık için katıldığını belirten Tsurkov, böyle motivasyonları olmayanların ise her geçen gün artan şekilde 'Türkiye'nin çıkarlarının kendi düşleri ve umutları ile örtüşmediğini' fark ettiklerini aktardı.

'SMO eylemlerini toplumumuza izah etmekte zorlanmaya başladık'

Yazarın anlattığına göre bu kişiler Türkiye'nin Esad'ı devirmek gibi bir nihai hedef olmadığını, tersine Esad ile işbirliği dahi yapmaya gönüllü olunabileceğini anladıklarında eylemlerini kendi toplumlarına ve yakınlarına izah etmekte zorlanmaya başlamışlar.

Tsurkov, Tel Abyad'daki SMO fraksiyonlarından biri olan Feylak el-Majd içerisindeki bir savaşçı yaptığı görüşmeyi aktarıyor. 'Muhammed' kod ismi verdiği asker SMO savaşçılarının 'sahibini takip eden eşekler' gibi hareket ettiğini, ne söylenirse yaptıklarını ve eylemlerinin Esad karşıtı devrime zarar verebileceğini umursamadıklarını söylüyor.

'CIA'in yaptığı ödemeleri Türkiye devraldı'

Daha önce Levant Cephesi ve Hamza Tugayı gibi fraksiyonlara 'Timber Sycamore' kod adlı bir CIA programı çatısı altında direniş için savunma eğitimi ve ekipman sağlandığını anlatan Tsurkov, programın 'te başarısızlıkla sonuçlandığını 'de de sonlandırıldığını belirterek 'dan itibaren bu savaşçılara yapılan maaş ödemelerini Türkiye'nin devraldığını belirtiyor.

Bu noktadan sonra SMO'yu (o dönemki adıyla Suriye Özgür Ordusu-ÖSO) oluşturan fraksiyonlarda sayıların arttığı, yüzlerden binlere çıktığı kaydediliyor. Bununla birlikte Ahrar el-Şarkiya ve Ceyş el-İslam gibi fraksiyonların hiçbir zaman batı desteği almaktan hoşnut olmadıklarına dikkat çekiliyor.

' Devrimcileri'

Hamza Tümen'inde görevli olan Mustafa isimli bir komutanın anlattığına göre sonrası SMO'ya alınan savaşçılar daha genç ve tecrübesiz Suriyeliler'den oluştu. Afrin operasyonu öncesi bu yeni tecrübesiz savaşçıların oranı yüzde 60'ları buldu ve bunlara kinayeli olarak ' Devrimcileri' denildi. Bunun nedeni; bu gruptakilerin çoğunun devrim değil maaş almak için katılmış olması. Tsurkov Mustafa'nın kendisinin ise 'te henüz 14 yaşındayken Hamza Tugayı'na katıldığını yazıyor.

SMO'ya katılan kişilerin genellikle Esad rejimi, IŞİD veya YPG önderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından öldürülmüş bir veya daha fazla yakını olan kişilerden veya yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış ve hayatını sürdürmek için herhangi bir geliri veya işi olmayan insanlardan oluştuğu anlatılırken, yazıda bu kişilerin silahlı gruplara katılmak dışında fazla bir seçeneğinin kalmadığı da aktarılıyor.

Ayda dolardan 50 dolara

İddiaya göre Türkiye 'Fırat Kalkanı' operasyonu öncesi savaşçılara aylık dolar karşılığı Türk Lirası ödüyordu ancak zamanla maaşlar düştü. 'un başında dolar karşılığı TL'ye kadar inen ödemeler her iki ayda bir yapılmaya başlandı.

Ayda 50 dolarla geçinemeyen savaşçılar ya yakınlarından borç almaya ya da yağma ve hırsızlık gibi suçlar işlemeye başladı. Tsurkov el-Mu'tasım fraksiyonunda komutan seviyesindekiler ile görüştüğünde onların ayda dolar karşılığı TL almaya devam ettiklerini öğrenmiş.

35 bin savaşçı ve en düşük aylık ücret 50 dolar karşılığı TL hesaplandığında bu aylık en az 11 milyon TL'ye denk geliyor.

Bugün Türkiye'nin kontrolü altında olan bölgelerde Ankara sadece SMO üyelerinin değil buralardaki yerel meclis üyelerinin, öğretmenlerin, doktorların, yerel polisin ve askeri polisin de maaşlarını ödüyor.

Ek gelir olarak geçiş noktalarında haraç kesiliyor

Savaşçıların gelirlerini farklı yollarla arttırmaya çalıştığı kaydedilirken bunu yapmanın en genel yollarından birinin rejim güçleri ile SMO kontrolü altında olan bölgeler arasındaki yollara kalıcı ve geçici olacak şekilde farklı türde geçiş noktaları kurmak ve haraç kesmek olduğu aktarılıyor. Bunun da fraksiyonlar arasında yer yer silahlı çatışmalara neden olduğu kaydediliyor.

Bunun yanı sıra SMO komutanlarının bölgede ticaret yapmak isteyen iş insanlarından da 'koruma parası' aldığı ileri sürülüyor. Yazıda ayrıca bazı grupların sivilleri kaçırdığı ve Suriye dışındaki yakınlarından fidye istediği de iddia ediliyor.

Kürtlerin evlerinde şimdi Araplar oturuyor

SMO operasyonları sonrası Afrin'deki sivillerin malları ve evlerinde yağma gerçekleştiği, özellikle yılında yaşanan talanların çok daha organize şekilde gerçekleştiği anlatılıyor. 9. Tümen'den Mansur isimli askerin aktardıklarına göre birlikte savaştığı savaşçıların talanlarını engellemek istemiş ancak başarılı olamamış.

Türk askerleri de talana engel olamadı

Mansur bu talanlara engel olmak isteyen Türk askerlerinin de onları durduramadığını belirtiyor. Yağmacılar engel olmak isteyenlere şiddetle karşılık vermiş ve hatta ateş açmış. Eskiden Kürtlerin yaşadığı bölgelerde artık onların bulunmadığı, evlerinde Arapların oturduğu anlatılıyor.

Tsurkov'a konuşan ve hala Afrin'de yaşayan Dicle adında bir Kürt kadın SMO operasyonu sonrası gözaltına alındığını ve YPG/PYD karşıtı olduğunun bilinmesine rağmen bir ay boyunca gözaltında tutulduğunu söylüyor. Dicle "Şanslıydım, en azından benimle birlikte tutulan diğer kadınlar kadar eziyet görmedim. Bazı kadınlar ağır şekilde dövüldü ve işkence gördü. Aralarında 70 yaşında olan bile vardı" diyor.

Dicle serbest kaldıktan sonra evine dönmüş ancak yokluğu sırasında ciddi bir talan yaşandığını görmüş. "Artık buradaki Kürt kadınlarının yüzde 90'ı rahatsız edilmemek için başörtüsü takıyor. Ben de gerektiği zaman takıyorum. Bazen bir bakıyorsunuz 13 yaşındaki savaşçı çocuk gelip sizi düzgün giyinmeniz konusunda uyarıyor ama kendileri uyuşturucu kullanıp dinin yasakladığı pek çok şeyi yapıyorlar" diye anlatıyor.

Bölgeler duvar grafitileri ile belirleniyor

Hamza Tümen'inden bir savaşçı olan Muntazer Afrin'in her yerinde duvarlarda grafiti olduğunu ve bunun değişik fraksiyonların kendi bölgelerini belirleme ve ilan etme yöntemi olduğunu söylüyor.

Tsurkov Suriye'de tüm isyancı grupların tecavüz suçu işlenmemesine önem verdikleri ancak kendisine az sayıda da olsa başta Kürt ve Yezidi kadınlara karşı Afrin'de işlenen taciz ve tecavüz vakalarıyla ilgili bilgiler iletildiğini yazıyor.

Bölgede en çok kullanılan iletişim uygulamasının Telegram olduğu ve bu uygulamadaki hesaplar üzerinden Azar, el-Rai, Cerablus, El-Bab ve Afrn'de yaşanan şiddet eylemleri, işkenceler ve tacizlere yönelik bilgiler ve raporlar paylaşıldığı ifade ediliyor.

'Türkiye ne derse desin mutlaka Esad'a karşı savaşacağız'

Tsurkov yazısına şöyle tamamlıyor:

"SMO'nun baskıcı Esad rejimine karşı savaşan devrimciler olduğu düşüncesi realite ile örtüşmüyor çünkü SMO şimdiye kadar büyük ölçüde rejim güçleri ile karşı karşıya gelmiş değil. Aralarında hala Türkiye'nin onlara Esad'a karşı savaşma fırsatı sağlayacağını umanlar mevcut.

Hatta Türkiye müsaade etmese bile bunu yapmayı kafasına koymuş olanlar var. Tugay'dan Salih bana 'Türkiye'nin ne dediği umrumuzda değil, rejim güçleri ile çarpışacağız' diyor. Diğerleri ise Türkiye ile birlikte hareket etmeyi ve söyleneni yapmayı başka olası müttefikleri bulunmadığı için kabul ettiklerini belirtiyor.

'Kendi vatanımızda söz hakkımız yok'

Bana Afrin'den kırık Arapçası ile Kürtlerden alınmış evinden yazan Issam 'Bizim yanımızda Türkiye'den başkası durmuyor. Arap dünyası nerede? Avrupa nerede? Biz de aynı şekilde Türkiye'nin yanında olmak zorundayız' diye seslendi ancak birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkesinin Esad rejiminin Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerleri geri almasına karşı olmadığını açıklamasının ardında Issam hayal kırıklığı içinde bana şunları yazdı:

'SMO sadece Türkiye'nin sınırını koruyacak. Verilen görev bu. Kendi vatanımızda bizim karar alma sürecinde hiçbir gücümüz yok' "

Türkiye'deki Suriyeliler hakkında güncel bilgiler neler?

Pazarda alışveriş yapan bir Suriyeli kadın

Kaynak, Getty Images

Türkiye'de yaşayan Suriyeliler, son yıllarda kamuoyunun en fazla tartıştığı konular arasında yer alıyor.

yılından bu yana kamuoyunda, özellikle de sosyal medyada Suriyelilerle birçok farklı bilgi paylaşılıyor.

Ancak bu bilgilerin bir bölümü gerçeği yansıtmazken bir bölümü ise güncel verilerden oluşmuyor.

Türkiye'deki Suriyelilerle ilgili merak edilenleri çeşitli kurumların verilerini kullanarak, kurumlardaki kaynaklarla konuşarak, teyitli olarak ve güncel bilgiler üzerinden bir araya getirdik.

Türkiye'de ne kadar Suriyeli yaşıyor?

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin sayısıyla ilgili en güncel verileri 19 Ağustos tarihinde paylaştı.

yılında Suriye'de başlayan çatışmaların ardından Türkiye'ye gelmeye başlayan Suriyeliler, ülkede geçici koruma statüsüyle yaşıyor.

Göç İdaresi'nin verilerine göre Türkiye'de bu statüye sahip, kayıtlı 3 milyon bin Suriyeli yaşıyor.

Türkiye'de bulunan kayıtlı Suriyelilerin sayısı. Geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler. .

Geçici koruma statüsüyle Türkiye'de bulunanlar dışında bir de ikamet izni ile Türkiye'de yaşayan Suriyeliler var.

Bu kesim, ekonomik durumu nispeten daha iyi olan Suriyelilerden oluşuyor.

Bu izinle Türkiye'de bulunan Suriyeli sayısı ise 97 bin

Bunların yanında Türkiye'ye yasal giriş, çıkış veya ikamet kurallarını ihlal eden ve düzensiz göçmen konumunda olan kayıt dışı Suriyeliler de oluyor.

Yasadışı giriş, giriş koşullarının ihlali, vizenin geçerlilik tarihinin sona ermesi, izinsiz çalışma veya yasadışı çıkış nedenleriyle, bulundukları ülkedeki hukuki statüden yoksun olan kişilere düzensiz göçmen deniyor.

Suriyelilerin geçici koruma statüsünden doğan haklarını kullanmaları için bu statüde kayıt yaptırmış olmaları gerekiyor.

Bu yüzden düzensiz göçmen olan Suriyelilerin, başka bir ülkeye yasadışı yollarla göçün de aralarında olduğu çeşitli hedeflerle hareket ettiği ve sayılarının kayıtlı olanlara kıyasla yüksek olmadığı düşünülüyor.

Göç İdaresi'nin verilerine göre yılında, 19 Ağustos tarihine kadarki sürede 12 bin Suriye uyruklu düzensiz göçmen yakalandı.

'te 24 bin , 'te 73 bin , 'da 69 bin , 'de 50 bin , 'de 34 bin 53, 'da 55 bin , 'de 17 bin düzensiz Suriyeli göçmen yakalanmıştı.

Suriyelilerin ne kadarı kamplarda, ne kadarı kentlerde yaşıyor?

Suriyelilerin kaldığı kampların resmi adı, geçici barınma merkezleri.

Günümüzde Adana, Kahramanmaraş, Kilis ve Osmaniye'de birer, Hatay'da ise üç adet olmak üzere toplam yedi barınma merkezi bulunuyor.

Veriler, kayıtlı Suriyelilerin artık yalnızca küçük bir kısmının bu merkezlerde yaşadığını gösteriyor.

19 Ağustos itibarıyla bu merkezlerde sadece 53 bin bin Suriyeli yaşıyor.

Kayıtlı Suriyelilerin 3 milyon bin 'si, barınma merkezlerinde değil şehirlerde ikamet ederek yaşamlarını sürdürüyor.

Suriyelilerin en çok ve en az yaşadıkları kentler hangileri?

İstanbul, ülkede en büyük Suriyeli nüfusuna sahip kent. Şehirde, bin geçici koruma statüsündeki Suriyeli yaşıyor.

İstanbul'u Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Adana takip ediyor.

Gaziantep'te bin , Hatay'da bin , Şanlıurfa'da bin , Adana'da bin Suriyeli yaşıyor.

En fazla sayıda Suriyelinin yaşadığı kentler. . .

Türkiye'de en az Suriyelinin yaşadığı kent ise 24 Suriyeliyi barındıran Bayburt.

Yine en az Suriyelinin yaşadığı kentlerden Artvin'de 39, Tunceli'de 44, Iğdır'da 75, Gümüşhane'de 89 Suriyeli ikamet ediyor.

En az sayıda Suriyelinin yaşadığı kentler. . .

Yerleşik nüfusla karşılaştırıldığında Suriyelilerin en fazla ve en az yoğun oldukları yerler nereler?

Yerleşik nüfusla kıyaslandığında Suriyelilerin en yoğun yaşadığı kent, Kilis.

Resmi verilere göre bugün Suriyeli nüfusu ile Kilis'teki il nüfusunu karşılaştırma yüzdesi 74,

Göç İdaresi'nin sitesindeki bu oran, şehrin toplam nüfusu içindeki Suriyeli oranını değil, o ilde yaşayan Türk vatandaşı sayısının yüzde kaçı kadar Suriyeli bulunduğunu gösteriyor.

Bu karşılaştırma yüzdesi Hatay'da yüzde 26,37, Gaziantep'te yüzde 21,85, Şanlıurfa'da yüzde 20,13, Mersin'de yüzde 12,64, Adana'da yüzde 11,31 ve Mardin'de yüzde 10,

Suriyelilerin nüfus yoğunluğunun en az olduğu şehir ise Artvin.

Artvin'de yaşayan Suriyelilerin nüfusu ile yerleşik kent nüfusunu karşılaştırma yüzdesi sadece yüzde 0,

Bu; Bayburt'ta yüzde 0,03, Iğdır'da yüzde 0,04, Erzincan'da yüzde 0,05, Giresun, Gümüşhan ve Tunceli'de ise yüzde 0,06

Suriyelilerin yaş ve cinsiyet dağılımı nasıl?

Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin 1 milyon bin 54'ü yani yüzde 53,79'u erkeklerden, 1 milyon bin 'u yani yüzde 46,21'i ise kadınlardan oluşuyor.

Yaş dilimi açısından çocuklar ve gençler Suriyelilerin çok büyük bir bölümünü oluştururken, 30'lardan sonra yaş ilerledikçe sayı düşüyor.

Türkiye'deki Suriyelilerin cinsiyete göre dağılımı. . .

0 ile 14 yaş arasındaki Suriyelilerin sayısı, 1 milyon bin

yaş diliminde bin 92 Suriyeli var.

Yani, Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin yüzde 47,39'u yaş arasında.

yaş arasında bin , yaş arasında bin , yaş arasında bin , yaş arasında bin Suriyeli bulunuyor.

Yaşı 40 ila 49 yaş arasındakilerin sayısı bin , 50 ila 59 arasındakilerin sayısı bin

Yaşı 60'dan büyük Suriyeli sayısı ise bin

Türkiye'deki Suriyelilerin yaşa göre dağılımı. . .

Türkiye'de doğan Suriyeli sayısı ne kadar?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Haziran 'da yaptığı açıklamada Türkiye'de bin Suriyeli çocuğun doğduğunu belirtmişti.

Türkiye'de yaşayan yaş arası Suriyeli çocukların sayısı bin , yaş arasındaki çocukların sayısı ise bin

Bugüne kadar kaç Suriyeliye Türk vatandaşlığı verildi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aralık 'da yaptıkları açıklamalarda Türkiye'de bin Suriyeliye vatandaşlık verildiğini söylemişti.

Erdoğan o tarihteki açıklamasında, "Biz bu bin vatandaşlığın dışında diğerleri için de bu vatandaşlık sürecini daha da artırma konumundayız. Niye? Çünkü bu insanlar, benim ülkemde kaçak, göçek yaşamasın. Vatandaşlık aldığı zaman herhangi bir kurumdan, kuruluştan işini bulsun, çalışsın" demişti.

Sonraki süreçte vatandaşlık verilen Suriyeli sayısıyla ilgili yeni bir açıklama yapılmadı.

Suriyeliler kamu kurumları üzerinden nasıl ve ne kadar mali yardım alıyor?

Suriyeliler kamu kurumları üzerinden farklı yardımlardan yararlanabiliyor.

Çok amaçlı bir nakit yardım programı olan Sosyal Uyum Yardımı Programı (SUY) bunların en önemlisi.

Avrupa Birliği (AB) tarafından fonlanan SUY programı; Türk Kızılay, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında oluşturulan işbirliğiyle uygulanıyor.

SUY kapsamında, yardım için uygun bulunan ailelere, Halkbank üzerinden Kızılay kart veriliyor ve ailede kayıtlı her fert başına ayda TL yardım yapılıyor.

GETTY IMAGES

Kızılay Kart
  • 1 milyon bin Suriyeli, Sosyal Uyum Yardımı kapsamında Kızılay Kart vasıtasıyla ayda TL nakit yardımı alıyor.

Kaynak: Kızılay

Bu, programın Kızılay tarafından finanse edildiği anlamına gelmiyor.

Program, AB Sivil Koruma ve İnsani Yardım Operasyonları Birimi (ECHO) tarafından finanse ediliyor.

Kızılay kartlarının üzerinde hem Türkiye'nin hem de AB'nin bayrakları bulunuyor.

Kızılay'ın bu yılın Temmuz ayında yayımladığı infografiğe göre Türkiye'de 1 milyon bin yabancı SUY'dan yararlanıyor.

Bu kişilerin yüzde 90,7'si yani 1 milyon bin 'i Suriyeli.

Türkiye'de bu programdan en fazla yararlananların bulunduğu on kent sırasıyla şöyle: Gaziantep, İstanbul, Şanlıurfa, Hatay, Adana, Mersin, Ankara, Konya, Bursa, İzmir.

Yine AB tarafından finanse edilen Tamamlayıcı Sosyal Uyum Yardımı (T-SUY) ise "iş gücüne yönlendirilmeleri mümkün olmayan en kırılgan bireylerin temel ihtiyaçlarını onurlu bir şekilde karşılamalarını sağlamak üzere hazırlanan nakit temelli bir destek projesi" olarak tanımlanıyor.

Bu proje kapsamında da bin kişiye düzenli nakit yardımı yapılıyor.

Projede kişi başı aylık yardım tutarı TL.

Bu projeden yararlananların yüzde 85,9'u yani bin kişi Suriyeli.

Okul çağında çocukları olan ve maddi imkanı kısıtlı Suriyeli aileler, Şartlı Eğitim Yardımı'ndan da (Ş.E.Y.) yararlanabiliyor.

Bu program, AB'ye bağlı ECHO, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Norveç Hükümeti tarafından fonlanıyor ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Türk Kızılayı ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) iş birliğiyle yürütülüyor.

Ş.E.Y. kapsamında kamp dışında yaşayan ailelere, çocuklarının düzenli okula devam etmeleri koşuluyla nakit yardımda bulunuluyor.

Buna göre ilköğretime devam eden erkek öğrencilere aylık 45 TL, kız öğrencilere 50 TL, ortaöğretime devam eden erkek öğrencilere aylık 55 TL, kız öğrencilere aylık 75 TL ödeme yapılıyor.

Kızılay'ın bu yılın Mayıs ayında yayımladığı verilere göre Ş.E.Y. kapsamında ulaşılan toplam çocuk sayısı bin , aylık ödeme alan çocuk sayısı ise bin

Programdan yararlananların yüzde 85'i yani bin kişi Suriye uyruklu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlükleri kapsamındaki Sosyal Hizmet Merkezleri de sosyo-ekonomik destek ve engellilere yönelik evde bakım hizmeti programlarıyla ilgili başvuruları kabul ediyor.

Suriyeliler illerde bulunan valilikler tarafından koordine edilen sosyal yardımlara da başvurabiliyor.

Valiliklerin idaresinde bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları (SYDV); tek seferlik nakit yardımı, gıda dışı ihtiyaç malzemeleri yardımı, kömür yardımı, eğitim, barınma, sağlık, vb. yardımı talebiyle hazırlanan dilekçeleri değerlendiriyor.

Belediyeler de Suriyelilere yardım sağlayabiliyor. Hangi kriterlere göre yardım verildiği, bu yardımların türü ve yoğunluğu belediyelere göre değişiklik gösterebiliyor.

Ne kadar Suriyelinin çalışma izni var?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın sitesinde Yabancı Çalışma İzinleri İstatistikleri adlı yıllık raporlar bulunuyor.

Bu raporların sonuncusu 'da yayımlanmış.

Raporlardaki verilere göre yılları arasında çalışma izni verilen bin kişiden bin 'u Suriyeli.

Çalışma izni verilen Suriyeli sayısının özellikle 'dan itibaren arttığı görülüyor.

Bunun nedeninin, geçici koruma statüsüne sahip Suriyeliler için çalışma iznine başvuru sağlayan tarihli yönetmelik olduğu düşünülüyor.

Buna göre geçici koruma statüsündeki ve ikamet sahibi Suriyelilere, 'da 13 bin , 'de 20 bin , 'de 34 bin , 'da ise 63 bin Suriyeliye çalışma izni verilmiş.

Suriyelilerin Türkiye'de çalışabilmeleri için çalışma iznine sahip olmaları gerekiyor.

Çalışma izni başvurusu, işverenler tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yapılıyor.

İşverenin bu süreçte belirli bir çalışma izin harcı da ödemesi gerekiyor. İşe alımdan sonra ise işçiye en az asgari ücret tutarında ödeme yapılmalı.

Bu alanda belli bir istihdam kotası bulunuyor.

Suriyeli bir işçiye bakanlıkça çalışma izni verilmesi halinde bu izin, işçinin geçici koruma kararı ile kalmasına izin verildiği iller için geçerli oluyor. Mevsimlik tarım işi ya da hayvancılıkta ise başvuruyla çalışma izni muafiyeti alınabiliyor.

Sağlık meslek mensupları için Sağlık Bakanlığı'ndan, eğitim meslek mensupları için Milli Eğitim Bakanlığı'ndan veya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'ndan ön izin alınması gerekiyor.

Türkiye'de aralarında avukatlık, eczacılık, diş tabipliğinin de bulunduğu bazı mesleklerin yabancılara yasaklı olması durumu, Suriyeliler için de geçerli.

Ne kadar Suriyeli kayıt dışı çalışıyor? Hangi sektörlerde çalışıyorlar?

Çalışan Suriyelilerin büyük bir bölümün kayıt dışı sektörlerde çalıştığı görülüyor.

Bazı işverenlerin maliyetten ve evrak işlerinden kaçınmasının kayıt dışı istihdamın artmasına katkısı olduğu düşünülüyor.

BM'ye bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) yılında, 'deki TÜİK verilerine dayanarak hazırladığı 'Türkiye İşçgücü Piyasasında Suriyeliler' başlıklı raporunda, çalışma çağındaki 2 milyon Suriyelinin bin kadarının işgücüne katıldığı belirtiliyor.

Kayıt dışı çalışma

GETTY IMAGES

  • Kayıt dışı çalışma ILO'nun raporuna göre Suriyelilerin yaklaşık yüzde 97'si kayıt dışı çalışıyor. Ücretler, asgari ücretin altında.

Kaynak: ILO

Raporda, ülkede serbest çalışan dahil bin Suriyelinin çalıştığı belirtildikten sonra Suriyeli çalışanların yüzde 97'den fazlasının kayıt dışı olduğunun tahmin edildiği aktarılıyor.

Suriyelilerin en fazla çalıştıkları sektörler şöyle sıralanıyor: Hazır giyim (Yüzde 31,1), ticaret ve konaklama (Yüzde 17,7), diğer imalat (Yüzde 17,1), inşaat (yüzde 13,2), tarım (yüzde 7,8), diğer (Yüzde 13,1).

Suriyelilerin yüzde 46'sının İstanbul'da çalıştığı, bu kenti Adana (Yüzde 9), Bursa (Yüzde 9), Gaziantep (Yüzde 7), Hatay (Yüzde 5), Konya (Yüzde 4), Şanlıurfa (Yüzde 3) ve İzmir'in (Yüzde 3) takip ettiği belirtiliyor.

Rapora göre Suriyelilerin yüzde 75'ten fazlası, Türkiye'de yasal haftalık çalışma süresi olan 45 saatten fazla çalışıyor.

Suriyelilerin ortalama kazancının asgari ücretin altında olduğu belirtiliyor.

Yine raporda ortalama olarak Türk vatandaşlarının, Suriyelilerden daha fazla ücret aldıkları; Suriyeliler arasında, yaş arasındaki çocuk işçilerin sayısının yüksek olduğu ve sayının bin olduğu tahmin edildiği de aktarılıyor.

Suriyeliler Türkiye'de ne kadar şirket kurdu?

Ticaret Bakanlığı'nın açıklamasına göre 26 Şubat tarihi itibarıyla en az bir ortağı Suriye uyruklu olan şirket sayısı 15 bin

Bakanlık, söz konusu şirketlerin en fazla İstanbul, Gaziantep, Mersin, Hatay ve Bursa'da bulunduğunu, toptan ve perakende alanında faaliyet gösterdiğini aktarıyor.

Suriye uyruklu kişilerin kurduğu şirketlerde 10 bin 46 Suriyeli istihdam edildiği belirtiliyor.

ABD merkezli Building Markets adlı kâr amacı gütmeyen kuruluşun tarihli, Türkiye'deki Suriyelilerin ticari işleriyle ilgili raporunda, bu şirketlerin ortalama yedi kişiyi istihdam ettiği, istihdam edilenlerin yaklaşık yüzde 60'nın Suriyeli olduğu öne sürülüyor.

Yine raporda bu işletmelerin yüzde 80'inin bir ila dokuz kişi arasında kişi çalıştıran küçük işletmeler olduğu aktarılıyor.

Suriyelilerin suça karışma oranı ne?

Bu konuda yılına ait net bir veri bulunmamakla birlikte Türk yetkililer, dönem dönem yaptıkları açıklamalarla Suriyelilerin suça karışma oranının Türk vatandaşların suça karışma oranından daha fazla olmadığını belirtiyor.

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayaz 28 Ağustos 'de yaptığı açıklamada, Türkiye'de yılları arasında yaşanan asayiş suçları içerisinde, Suriyelilerin karıştığı olayların genel olaylar içindeki payının yüzde 1,32 olduğunu, bu rakamın 'de düştüğünü söylemişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekim 'de, " yılının ilk 9 aylık rakamlarını veriyorum. Toplam nüfusa oranla Türkiye'de işlenen suçların oranı yüzde 2,5. Suriyelilerin ise yüzde 0,8" açıklamasını yapmıştı.

Ankara Barosu Mülteci Hakları Merkezi'nin mültecilerle ilgili hazırladığı bir çalışma raporunda; Ankara'da baro için, 'da Ceza Muhakamesi Kanunu kapsamında yapılan toplam görevlendirme sayısının 63 bin , yabancılara yapılan görevlendirme sayısının 2 bin olduğu belirtiliyor. 'de ise toplam görevlendirmelerin 58 bin , yabancılar için görevlendirmelerin olduğu aktarılıyor.

Raporun değerlendirme bölümünde bu rakamlara dayanılarak, "Yabancılar için yapılan görevlendirmelerin, basında ve sosyal medyada gösterilmek istenildiği kadar yüksek olmadığı dikkati çekmektedir" ifadesine yer veriliyor.

Suriyeliler oy kullanabiliyor mu?

Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin oy kullanma hakkı bulunmuyor.

Sadece vatandaşlık almış Suriyeliler oy kullanabiliyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu yılın Aralık ayında yaptığı açıklamada, vatandaşlık verilen bin Suriyeli'den 53 bininin yetişkin, 57 bininin ise çocuk olduğunu söylemişti.

Ülkesine dönen Suriyeli sayısı ne kadar?

İçişleri Bakanlığı yetkilileri dönem dönem ülkelerine geri dönen Suriyelilerle ilgili veriler paylaşıyor.

İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, 5 Haziran 'de yaptığı açıklamada, ülkesine geri dönen Suriyeli sayısının bin olduğunu açıkladı.

Suriye'ye dönenler, hükümet karşıtı grupların denetimindeki alanlara yerleşiyor.

Öz: Bu araştırma, çalışma hayatına yeni dâhil olan Suriye’li göçmen çocuk işçilerin mevcut çalışma ve eğitim koşullarını kavramak ve bazı öneriler sunmak üzere planlanmıştır. Göçmen olmanın üstüne eklenen küçük yaşlarda çalışma hayatına girmek, bizzat göçmen çocuk ve aileleri için ciddi kırılganlıklar taşımaktadır. Özellikle son dönemde Suriye’den gelen göçmenlerin yüzde 45’i 18 yaşından küçük olanlardan oluşmaktadır. Bu gençlerin bir bölümü okula devam edebilirken, bir bölümü okul ve iş hayatını birlikte sürdürmekte, bir bölümünün ise okulla ilgisi olmayıp sadece çalışmaktadır. Okula gidemeyen çocukların hangi oranda iş piyasalarına katıldıklarını teyit edecek sayısal bir veriye sahip değiliz. Bu çalışma ile Suriye’li nüfusun yoğun olduğu üç kentte tamamen enformel alan içinde çalışan Suriye’li göçmen çocuklara ait bilgiler derlenmiştir. Bu araştırma yılı içinde öncelikle Urfa, Mardin ve son olarak da İstanbul’da yapılmıştır. Çalışma sadece çocuklarla değil, onlardan gelir beklentisi içindeki ailelerle de gerçekleştirilmiş ve bazı sorun alanları ortaya konmuş ve bazı öneriler getirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Göçmen çocuk işçi, okul ve iş yaşamı, kayıp kuşaklar, gelir beklentisi, kayıtdışı istihdam.

The Invisible Working Force of Minor Migrants: The Case of Syrian Children in Turkey

Abstract: This research is planned to comprehend the current working and educational conditions of Syrian immigrant minor workers participating in the working life and to make some suggestions on this issue. Beside being immigrants, participating in the working life at a young age is a serious vulnerability for Syrian immigrant minor children and their families. As we know 45 percent of Syrian immigrants living in Turkey are younger than 18 years. While some of these young people can study, some of them continue to go to school and work at the same time and some others are not interested in school but work only. We do not have a numerical database to confirm at what rate the children who can’t go to school participate in the labor market. In this study we analyse the information collected during the field work released on Syrian immigrant minor workers in informal way in three provinces where the Syrian population is most concentrated. The field work is conducted during at first in Mardin and Şanlıurfa and then in Istanbul. The field work is carried out not only with children, but also with families who expect their children to earn the money by working. Thus we try to draw attention to the problems concerning the working conditions of Syrian immigrant minor workers and to make some suggestions.

Keywords: Immigrant minor workers, school and working life, lost generation, expecting of income, informal employment.

Giriş

Bu araştırma ile çalışma hayatına yeni giren Suriyeli göçmen çocuk işçilerin mevcut çalışma ve eğitim koşullarını kavramak ve bazı öneriler sunmak üzerine planlanmıştır. Göçmen olmanın üstüne eklenen küçük yaşlarda çalışma hayatına girmek bizzat göçmen çocuk ve aileleri için ciddi kırılganlıklar taşımaktadır. İç Savaş nedeni ile Suriye’den gelen sonrası göç dalgası Türkiye’ye cumhuriyet dönemi boyunca gelen en büyük göç gruplardan biri olmuştur. arası toplam gelen ve sadece kayıtlı olan göçmen sayısı 3 milyonu aşmıştır. Üstelik bu veri içinde kayıt yaptıramayan göçmenler dâhil değildir. Gelen göçmenlerin yüzde 45’i 18 yaşından küçük olanlardan oluşmaktadır.3 Bu gençlerin bir bölümü okula devam edebilirken, küçük bir bölümü okul ve iş hayatını birlikte sürdürmekte, bir bölümü ise okulla ilgisi olmayıp sadece çalışmaktadır.

Okula gidemeyen çocukların hangi oranda iş piyasalarına katıldıklarını teyit edecek sayısal bir veriye sahip değiliz. Ancak bu çocukların tahmin edildiği gibi enformel bir piyasa içinde güvencesiz çalıştıkları açıktır. Üstelik bu çocuk işçilerin elde ettikleri gelir akranlarına ve yaptıkları işe göre çok düşüktür. Bu düşük ücrete çalışmalarının gerisinde ailelerin bu gelire olan ihtiyaçları bulunmaktadır.

Göçmen ailelerin çocuklarının çalıştıkları işlerin ise niteliksel boyutları arasında önemli farklar bulunmasına rağmen, saha bilgileri bize bu çocuk işçilerin önemli oranda küçük işyerlerinde hizmet işlerinde, küçük üretim alanlarında ve cinsiyetlerine göre farklı işler yaptıklarını göstermektedir. Bazı durumlarda aile bireylerinden birinin çalıştığı iş ile çocukların da çalıştığı iş arasında benzerlikler olabilmektedir. Ayrıca çocukların cinsiyetlerine bağlı olarak çalışma hayatı dışında kalmadıkları gözlenmemiştir.

Suriyeli göçmenlerin çalıştıkları iş alanları, bölgelere göre değişmekle birlikte en yoğun olarak çalıştıkları alanın daha çok tarımda mevsimlik geçici işlerde yoğunlaştığı,4 kentlerde ise çok fazla sermaye gerektirmeyen bağımsız işler (çöp toplama, pazarcılık, küçük esnafa yardım), ücretli olarak tekstil ve dokuma sanayi, oto tamirciliği, boya badana işleri, hamal olarak taşıma işlerine yardım, gibi başlangıçta kalifiye emek gerektirmeyen işler ve yaygın olarak da inşaat sektöründe çeşitli işlerde çalışmaktadırlar. Çocukların da bu işlere benzer işlerde çalıştıkları gözlenmektedir.

Türkiyede Çocuk İşçiliğinin Genel Durumu

Küresel bazda gösterilen çabalar sayesinde çocuk işçiliği ’den bu yana azalmakla birlikte ( milyondan milyona düşmüş), ILO rakamlarına göre bu sorun halen dünya çapında çocukların % 11’ini etkilemeye devam etmektedir. Örneğin ILO’nun yılında yayımladığı rapora göre yılında dünyada milyon çocuk işçi çalışmaktaydı. (ILO vii) Son dört yılda bu sayı azalmış olmakla birlikte dünyada hala çocuk en kötü işlerde çalışmaya devam etmektedir. (ILO 6) Bunların yarısına yakını (72 milyon - % ) Afrika kıtasında % 41’i de (62 milyon) Asya kıtasında bulunmaktadır. Diğer bir deyişle dünyada çalışan çocukların % 88’i bu iki kıtada bulunmaktadır. Bu da çocuk işçiliği ile fakirlik, diğer bir deyişle ailelerin gelir düzeyinin düşüklüğü, arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Kalkınma Atölyesinin Türkiye’deki mevsimlik çocuk işçiliği konusunda hazırladığı raporda da dikkat çekildiği gibi, “çocuk işçiliği ile yoksulluk arasındaki bağlantı da unutulmamalıdır. Birçok durumda aileler çocuklarının çalışmasına ihtiyaç duymakta ve bu durum aileler açısından yoksullukla mücadele stratejisini oluşturmaktadır.” (Kalkınma Atölyesi 11) Okul hayatının çocuk üzerinde taşıdığı olumsuzluklar da çocuk işçiliğinin başka bir nedenidir.

ILO’ya göre “ yaş arasındaki çalışanlara, daha doğrusu 18 yaşından küçük yaşta çalışanlara “çalışan çocuk” ve bu yaştakilerin çalışma biçimine de “çocuk işçiliği” (çocuk istihdamı) denilmektedir. ILO’nun yaş şartı esas olarak 18 yaş olup, çok sıkı koşullara bağlı olarak 16’ya kadar, gelişmekte olan ülkeler için istisnai işlerde 14’e kadar, “hafif işler” için 12 yaşa kadar kabul edilebilmektedir.” (Gümüş ve Yıldırım 6)

ILO’nun sayılı En Kötü Biçimlerde Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması İçin Acil Eylem Sözleşmesinin 3. Maddesinin d bendinde “doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan iş en kötü biçimdeki çocuk işçiliği olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu sözleşmenin 1. Maddesi imzacı ülkelerden “acil bir sorun olarak en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını temin edecek ivedi ve etkin önlemleri almaları talep etmektedir. Bu talep doğrultusunda 25 Ocak yılında sözleşmeyi imzalayan Türkiye çocuk işçiliğini hazırlanan “zamana bağlı program çerçevesinde yılına kadar (…) bütün çocuklar için ortadan kaldırılması taahhüdünde bulunmuştur”. (Kalkınma Atölyesi 11)

Keza  sayılı İş Kanununun Maddesi 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasını yasaklamaktadır. Buna karşın 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılmalarına izin vermektedir.

Ancak tüm yasal önlem ve mevzuatlara rağmen Türkiye’de hala okul çağındaki çocukların yarısından fazlası işgücü piyasasına dâhil olmaya devam etmektedir. Örneğin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait Çocuk İşgücü Anketin sonuçlarına göre5 “Türkiye genelinde yaş grubundaki 15 milyon bin çocuktan bini (yüzde 5,9’u) ekonomik bir etkinlikte (tarım, sanayi, hizmet sektöründe) ve 7 milyon bini ev işlerinde olmak üzere çocukların yüzde 55’i (8 milyon bini) çalışmaktadır.” Aynı anket sonuçlarına göre çalışan çocukların yüzde 50,2’si okula devam edemiyor. Hayata Destek derneğinin hazırladığı rapora göre bunlardan “en az bir milyon çocuk merdiven altı tekstil atölyelerinde, gözden ırak sanayi bölgelerinde, sokaklarda, tarlalarda ve hizmet sektörünün çeşitli alanlarında ağır koşullar altında çalışıyor.” (Hayata Destek 1) TÜİK’in verilerine göre “bu oran yaş grubunda yüzde 66’lara çıkıyor.” (Gümüş & Yıldırım ) Çalışan çocukların önemli bir kısmı da “yasal yükümlülüklerden kaçınmak için düşük ücretli ve kayıt dışı” olarak çalıştırmaktadır. Örneğin yılında yaş arası  bin çocuk kayıt dışı olarak çalıştırılmıştır. (DİSK/Genel-İş Sendikası Raporu 6)

Çalışan çocukların önemli bir kısmının “çırak” olarak tanımlandığını da belirtmek gerekir. Örneğin DİSK/Genel-İş sendikası tarafından Türkiye’deki çocuk işçiliği üzerine yayımlanan raporda SGK verilerine dayanarak yılında 1 milyon bin çocuğun “çırak işçi”6 olarak çalıştığını belirtmektedir. Adı geçen raporda çıraklık, “bir mesleği öğrenmek ve devamında bu meslekte uzmanlaşmayı ifade eden bir çalışma biçimi iken, günümüzde emek yoğun üretimin yerini teknoloji yoğun çalışma düzeninin alması ile birlikte çıraklar basit teknolojik aletleri kullanan ‘vasıfsız ve ucuz işgücüne’ dönüştüğüne” dikkat çekilmektedir. (DİSK/Genel-İş Sendikası Raporu )

Çocuk işçiliğine ilişkin bu durum varlığını büyük oranda hala koruduğu gibi, yılından itibaren Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye gelmesiyle birlikte hem çocuk işçilerin sayısında artış olduğu hem çalışma koşulları her açıdan daha da kötüleştiğini söylemek mümkündür. Elbette bunun Suriyeli mültecilerin gelmesinden kaynaklandığını veya Suriyeli göçmenleri sorunun temel kaynağını oluşturduğunu söylemek yanlıştır. Konuya ilişkin yapılmış çeşitli araştırmaların da dikkat çektiği gibi, Türkiye’deki çocuk işçiliği sorunu gelen göçten çok iş gücü piyasasının yapısıyla alakalıdır. Bunun yanında işletmelerin küçük yaşta çocukları işçi olarak çalıştırmasına imkân veren yasal mevzuattaki belirsizlikler/tolerans (örneğin çıraklık kursu, meslek okullarındaki öğrencilerin staj yapması gibi) de çocuk işçiliğinin sürekli hale gelmesine yol açmaktadır. Ayrıca işgücü piyasasının yapısı ve göçmen ailelerin içinde bulunduğu zor ekonomik koşulları Suriyeli çocukların da kötü koşullarda çalıştırılmasına neden olmaktadır. Suriyeli çocukların işçi olarak çalışmalarına yol açan en önemli etkenlerin başında ailelerin yeterli gelir elde edememeleri, çocukların çalışması önünde ciddi engellerin olmaması, çocuk işgücüne olan talebin yüksek olması ve onlara iş teklif edenlerin düşük ücretle çalıştırmayı tercih etmeleri ve çocukların okul ile ilişkilerinin sekteye uğraması gelmektedir.

Türkiyedeki Suriyeli Göçmenlerin Genel Durumu

İç Savaş nedeni ile Suriye’den gelen sonrası göç dalgası Türkiye’ye cumhuriyet dönemi boyunca gelen en büyük göç dalgası olmuştur. Aslında göçmenlerin büyük bölümü savaşın çabuk biteceği ve ülkelerine geri dönecekleri “umudu”yla Türkiye’ye geldiler. Ancak gerçekleşen bir başka gelişme idi. İç savasın sürmesi başta Türkiye olmak üzere birçok komşu ülkeyi bu savaşın tarafı haline getirdi. Sonuçta savaş beklenenden daha uzun sürdü ve henüz bir istikrar sağlanmış değildir. Süren savaşın seyrine bağlı olarak Türkiye’ye gelen Suriyeli göçmenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.

tarihleri arasında Türkiye’ye gelen toplam kayıtlı Suriyeli göçmen sayısı 3 buçuk milyonu aşmış durumdadır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün resmi sitesinde yayımladığı verilere göre Türkiye’de geçici koruma kapsamında 3 milyon bin Suriyeli bulunmaktadır7. Üstelik bu veri içinde kayıt yaptıramayan göçmenler dâhil değildir8. Bunların önemli bir kısmı % ’ü Türkiye’deki on ilde yaşamaktadır. (bkz. Çizelge 1)

Çizelge 1: Suriyeli göçmenlerin yerli nüfus oranına göre en çok yaşadığı 10 il

No

Şehir

Suriyeli Göçmen Sayısı

İlin Nüfusa Oranı %

1

İstanbul

2

Şanlıurfa

3

Hatay

4

Gaziantep

5

Mersin

6

Adana

7

Bursa

8

Kilis

9

İzmir

10

Mardin

Toplam Sayı

Toplam %

%

 

Kaynak: funduszeue.info erişim :

 

Göçmenlerin büyük çoğunluğu maddi ihtiyaçlarını karşılamak için, yaptıkları işin ücretini alamama riskine rağmen, buldukları her işte çalışmayı kabul etmektedir. Bu konuda hazırlanmış bir raporda belirtildiği gibi, Suriyeli göçmenler “yaşadıkları sorunlarla başa çıkmak için dilencilik yapmaları ya da çocukları sanayide ve tarım alanlarında çalıştırmayı tercih” etmektedirler (Soyalp 13).

Yakın zamanda yapılan birçok saha çalışması Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin çok zor ekonomik koşullarda ve kendi imkânlarıyla ayakta durmaya çalışmaktadır. Bazıları kelimenin tam anlamıyla açlık içinde yaşamaktadır. Örneğin yılında yapılan bir araştırmada Adana bölgesinde yaşayan Suriyeli göçmen ailelerin % 57’si fakirlik sınırının altında % 31’i de açlık sınırının altında yaşadıklarını göstermiştir. (Gümüş  40). Aynı yıl İstanbul bölgesinde yaşayan Suriyeli göçmenler konusunda yapılan başka bir araştırmada “altı kişilik bir ailenin aylık gelirinin TL olduğu tespit edilmiştir. Oysa aynı tarihte Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı  TL’dir”. (Kaya ve Kıraç 28)

Adı geçen araştırmalar Suriyeli göçmenlerin iş bulmalarının çok zor olduğu, buldukları işlerinde genelde geçici ve kaçak olduğu ve ayrıca kendilerine düşük ücret ödendiğine dikkat çekmektedir. Diğer bir deyişle Suriyeli göçmenlerin çoğu zaman mesleki açıdan kendilerine yabancı sektörlerde ve enformel ekonomide çalışmaktadır. Bu yılın Nisan ve Mayıs aylarında IPSOS ve İNGEV tarafından Türkiye’nin 10 ilinde9 yapılan bir saha çalışması sonuçlarına göre. Suriyeli göçmenlerin büyük çoğunluğu kayıt dışı olmak üzere, toplam % 31’i şu an iş piyasasına dâhildir, (IPSOS & İNGEV 3). yılında Şanlıurfa’da yapılan bir araştırma Suriyeli göçmen işçilerin büyük bir çoğunluğunun Suriye’de çalıştıkları alandan farklı bir alanda çalıştıkları gibi, yerli işçilerden % 50 daha az ücret aldıklarını ortaya koymaktadır (Lordoğlu ve Aslan ). Aynı durum İstanbul bölgesinde de gözlemlenmiştir. Örneğin yılında bu bölgenin tekstil sektöründe çalışan Suriyeli işçilerin aylık ücretleri “ TL iken aynı işi yapan yerli işçiler ayda TL ücret almaktadır. Hatta tekstil atölyelerinde çalışan bazı işçiler günde 15 TL aldıklarını belirtmişler. Aynı şekilde inşaat sektöründe çalışan Suriyeli göçmen işçiler günde TL arasında ücret alırken yerli işçilerin günlük TL arasında ücret almaktadır” (Kaya ve Kıraç, a.g.r.: ).

Yukarıda sözü edilen ve Şanlıurfa’da yılında yapılan araştırmanın sonuçları da benzer farka dikkat çekmektedir. Örneğin Şanlıurfa bölgesindeki Suriyeli göçmen işçiler günlük ücreti 30 TL’yi geçmezken (tam olarak 24 TL) yerli işçiler günde 50 ile 60 TL arasında ücret almaktadır (Yalçın a.g.r.: 32).

Türk hükümet yetkilileri, Kızılay ve AFAD gibi yardım kuruluşları veya İHH, Yeryüzü Çocukları, AID (Alliance of International Doctors), DRC (Dutch Refugee Council, IMPR (International Middle-East Peace Research Center), SYRIAN FORUM10, ve Hayata Destek Derneği (Support To Life) gibi yerli ve yabancı STKlar aracılığıyla Suriyeli göçmenlerin maddi, sağlık ve psiko-sosyal sorunlarını çözmek amacıyla yardımcı olmaya çalışmaktadır. Örneğin BM Dünya Gıda Programı ve AB’nin finansal desteğiyle tespit edilen ihtiyaç sahibi Suriyeli göçmen ailelere bir yıl boyunca kişi başına ayda TL’lik maddi yardımda bulunmaktadır. Ancak devletin resmi kurumları olsun STKlar olsun göçmenlerin sorunların büyüklüğü nedeniyle çözüm bulmada çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. IPSOS ve İNGEV’in gerçekleştirdiği çalışma kapsamında görüşülen Suriyeli göçmenlerin “temel gelir kaynağı çalışarak elde ettikleri ücretlerdir (% 85). Sanılanın aksine Suriyeli mültecilerin çoğunluğu bir kurum tarafından verilen ayni veya nakdi destek ile geçinmemektedir. Bu yardımlar hanelerin sadece %6’sında düzenli gelir kaynağıdır.” (IPSOS ve İNGEV a.g.r.: 2).

Çizelge 2: Türkiye’deki yaş arası kayıtlı Suriye’li göçmen çocukların sayısı

Yaş

Erkek

Kadın

Toplam

Gn. Toplam

Kaynak: funduszeue.info erişim:

 

Suriyeli Çocuk İşçiler

Yukarıda da belirtildiği gibi Suriyeli göçmen ailelerin önemli bir kısmı, hatta tamamı maddi yoksunluk nedeniyle çocuklarının çalışmasını kabul etmekte hatta teşvik etmektedir. Yetişkinler gibi çocuklar da son derece zor ve katı koşullarda çalışmaktadır. Yakın zamanda yapılan bir saha çalışması Suriyeli göçmen çocukların % 70’ten fazlası haftada 6 ya da 7 gün çalışmakta, iş yerinde yaygın bir şekilde fiziksel ve sözel şiddete maruz kaldıklarını göstermektedir (Yalçın a.g.r.: 33). İstanbul’da yaşayan ve sabahları okula öğleden sonra arasında bir tekstil atölyesinde ortacı olarak çalışan ve her biri haftada TL 10 ve 12 yaşlarındaki A. ve M. benzer şekilde hem zor şartlarda çalışmakta hem işyeri sahibinden şiddet görmektedir.

Bilindiği gibi Suriyeli göçmenlerin neredeyse yarısı 18 yaşından küçük çocuklardan oluşmaktadır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün resmi rakamlarına göre Suriyeli göçmenlerin 1 milyon bin ’ü 18 yaşın altındadır Bunlardan yaşları  arasında olan bin kişi (% ) potansiyel çocuk işçilerdir. Ailelerin ekonomik şartlarına ilişkin sahada elde edilen verilerden yola çıkarak bu çocukların Türkiye iş gücü piyasasına büyük oranda katıldıklarını veya katılma arzusunda bulunduklarını tahmin edebiliriz.

Gerek konuya ilişkin görüştüğümüz Suriyeli ailelerin beyanları gerek başka araştırmaların bu konuda elde ettiği veriler Türkiye’deki Suriyeli çocuk işçilerin son derece olumsuz koşullarda çalıştıklarını göstermektedir. “Türkiye’de geçici koruma altında bulunan ve ekonomik faaliyetlerde yer alan Suriyeli çocuklara yönelik herhangi bir resmi veri olmasa da beyana dayalı kanıtlar ve alanda yapılan gözlemler, bu çocukların, çocuk işçiliğinin en kötü türü olarak tabir edilebilecek koşullarda çalıştıklarını ve çocukları çalıştırmanın Türkiye’de yaşayan Suriyeli aileler için ekonomik zorluklarla mücadele edebilmenin en yaygın yolu haline” geldiğini göstermektedir (Soyalp a.g.r.: 13).

Suriyeli göçmen işçi çocukların iş piyasalarına katılma oranlarına ilişkin sayısal bir veriye sahip değiliz. Ancak bu çocukların enformel bir piyasa içinde güvencesiz olarak çalıştıklarını tahmin mümkündür. Nihayet gerek Mardin ve Şanlıurfa’da gerek İstanbul’da yapılan saha çalışması kapsamında görüşülen çocukların tamamı sigortasız, kayıt dışı bir şekilde çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Tıpkı yetişkin işçiler gibi bu çocuk işçiler de elde ettikleri gelir akranlarına ve yaptıkları işe göre çok düşüktür. Bu düşük ücrete çalışmayı kabul etmelerinin gerisinde ailelerin bu gelire olan ihtiyaçları bulunmaktadır

Göçmen ailelerin çocuklarının çalıştıkları işlerin ise niteliksel boyutları arasında önemli farklar bulunmasına rağmen, saha bilgileri bize bu çocuk işçilerin önemli oranda küçük işyerlerinde hizmet işlerinde, küçük üretim alanlarında ve cinsiyetlerine göre farklı işler yaptıklarını göstermektedir. Bazı durumlarda aile bireylerinden birinin çalıştığı iş ile çocukların da çalıştığı iş arasında benzerlikler olabilmektedir. Belirgin bir biçimde çocukların cinsiyetine bağlı kalabilen bir çalışma nedeni görülmese de kız çocukların çalışma hayatına daha az katıldıkları gözlenmemiştir.

Suriyeli göçmenlerin çalıştıkları iş alanları, bölgelere göre değişmekle birlikte en yoğun olarak çalıştıkları alanın daha çok tarımda mevsimlik geçici işlerde yoğunlaştığı13, kentlerde ise çok fazla sermaye gerektirmeyen bağımsız işler (çöp toplama, pazarcılık, küçük esnafa yardım), ücretli olarak tekstil ve dokuma sanayi, oto tamirciliği, boya badana işleri, demir doğrama ve mobilya üretim atölyeleri, hamal olarak taşıma işlerine yardım gibi, başlangıçta kalifiye emek gerektirmeyen işler ve yaygın olarak da inşaat sektöründe çeşitli işlerde çalışmaktadırlar. Çocukların da bu işlere benzer işlerde çalıştıkları gözlenmektedir.

Suriyeli göçmen ailelerin içinde bulundukları maddi zorluklar çocukların eğitimden uzak kalmalarının da nedeni olduğunu söylemek gerekir. Bu konuda Türkiye’nin değişik bölgelerinde yapılmış olan araştırma sonuçları Suriyeli göçmen ailelerin yarısına yakını ekonomik zorluklar nedeniyle çocuklarını okula göndermediklerini göstermektedir

Suriyeli göçmen çocukların eğitimi konusunda Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin 11 Kasım tarihinde düzenlenen 1. Uluslararası Göç ve Güvenlik Konferansı sırasında verdiği bilgilere göre Türkiye’deki bin Suriyeli göçmen öğrenciden yaklaşık  bini (% 57,4) eğitim almaktadır Bu da geri kalan öğrencilerin yarısının eğitim olanaklarından yoksun kaldığı anlamına gelmektedir. Nihayet yılında yapılan bir araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de zorunlu okul çağındaki Suriyeli 1 milyon on bin çocuktan öğretim yılı başında bini okula kayıt yaptırmıştır. (…) Sadece sonu itibari ile okullaşamayan Suriyeli çocuk sayısı  binden fazladır. Daha önceki yıllarda zorunlu okul çağında olup, sonrasında artık istatistiklere girmeyenler de dikkate alındığında en az bin çocuğun bu durumdan etkilendiği yani “kayıp kuşaklara” dâhil olduğu tahmin edilebilir” (Erdoğan ). Suriyeli çocukların eğitime ulaşımı ile iş gücü piyasasına katılımları arasında çok önemli bir ilişki olduğunu düşünüyoruz. Diğer bir deyişle, DİSK/Genel-İş Sendikası raporunda belirtildiği gibi, “eğitim olanaklarından yararlanamayan bu çocuklar kayıt dışı sektörlerde çalışmaktadır.” (DİSK/Genel-İş Sendikası Raporu a.g.r.: 7).

Araştırmanın Kapsamı

Göçmen Suriyeli çocukların çalışma hayatı ile olan ilgilerini yaşlarına bağımlı olarak değerlendirmek gerekir. ILO’nun tanımlarında 18 yaş altında olan bireyler “çocuk ve genç” sınıflamasına konulmaktadır. Biz saha çalışmasında çocukları yaşa bağlı olarak biri yaş arası çocuklar ile arası gençler olmak üzere iki kategori şeklinde ele almayı uygun gördük. Çocuklarla yapılan görüşmelerin büyük çoğunluğu aileleri ile birlikte yapılmış, sadece dokuz çocukla (İstanbul’da 6, Şanlıurfa’da 1 ve Mardin’de 2) aile dışında görüşme yapılmıştır. Görüşmeler Arapça veya Kürtçe bilen çevirmenler yardımı ile gerçekleşmiştir.

Çizelge 3: Araştırma kapsamında görüşülen çocuk sayısı

Şanlıurfa

Mardin

İstanbul

Toplam

Erkek

Kız

Erkek

Kız

Erkek

Kız

Erkek

Kız

19  

41

13

9

43

40

75

90

 

İstanbul’daki mülakatların büyük bir kısmı Suriyeli Göçmenlere ait Şam Alimleri Derneği’nde gerçekleşti. Bazı mülakatlar ise aileler ziyaret edilerek yapıldı. Ailelere ulaşmada söz konusu illerde faaliyet gösteren STKlar ve buralarda çalışan çevirmenlerden yardım alınmış; genel olarak görüşmecilere ulaşmak için kartopu yöntemi kullanılmıştır. Üç ilde toplam 57 aile ile (İstanbul’da 22, Şanlıurfa’da 28 ve Mardin’de 7) görüşme yapılmış ve çocuğa ulaşılmıştır, (Bkz. Tablo 3). Görüşülen çocuktan 62’si (% 36) çalışmaktadır. Çalışan çocukların 44’ü (% 71) erkek 18’i (% 29) kızdır.

 

Çizelge 4: Üç ilde görüşülen çocukların çalışma durumu

 

İl

Çocuk Sayısı

Çalışan Çocuk Sayısı

Erkek

Kız

Toplam

%

Erkek

Kız

Toplam

%

İstanbul

43

40

83

50,3

17

7

24

38,7

Mardin

13

9

22

13,3

4

5

9

14,5

Şanlıurfa

19

41

60

36,4

23

6

29

46,8

funduszeue.info

75

90

44

18

62

 

Maddi durumları iyi olduğu için veya yetişkinler iş bulduğundan küçük çocuklarını çalıştırmayan birkaç aile hariç görüşülen ailelerin tümünde en az bir çocuk çalıştığı gözlemlenmiştir. Bunun da temel nedeni ya yetişkinler iş bulamıyor ya da hasta veya İstanbul’da görüşülen ailelerde gözlemlendiği gibi, çocukların babası yaşamıyor. Her üç durumda da ailenin en büyük çocuğu/çocukları çalışmak zorunda kaldığı tespit edilmiştir.

Araştırmanın Kısıtları

Bu çalışmanın en önemli eksikliklerden biri araştırılan bilgilerin kaynağı sadece ailelerden ve çocuklardan alınan bilgilerle sınırlı kalmış olmasıdır. Bu bilgilerin doğruluğunu test etmek gerek ailelerin gerekse çocukların güvenliği için sorun oluşturabileceği için, ayrı bir inceleme yapılmamıştır. Bu bağlamda göçmen çocuk işçileri istihdam eden işyerleri ile bağlantı özellikle kurulmamıştır. Değerlendirme verilen bilgilerin ışığında yapılmıştır.

Araştırmanın ikinci kısıtı ise yaş grubundaki çocukların hem çalışma durumu hem eğitim durumuna dair sayısal verilerin eksikliğidir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Suriyeli göçmenlere dair yayımladığı sayısal veriler sadece cinsiyet ve yaş grupları esas alınarak hazırlanmıştır. Bu veriler dışında Suriyeli göçmenlere ilişkin resmi herhangi bir istatistik bulunmamaktadır. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda kayıtlı Suriyeli çocukların sayısı hakkında yayımlanmış resmi bir veri bulunmamakta, sadece tahminler vardır. Çocukların hem çalışma durumu hem eğitim durumu konusunda sahada yapılmış ve belli bir bölge veya il/illerle sınırlı araştırma sonuçları vardır. Ancak bu veriler genel durum hakkında sağlıklı bir fikir vermesi açısından yetersiz kalmaktadır. Bu da çalışmanın verilerinin toplanabilmesinde önemli kısıtlardan biri olmuştur.

Suriyeli Çocuk İşçilerin Yaşam ve Çalışma Koşullarına Dair Bazı Bulgular

Saha çalışması sırasında görüşülen ailelerin tümü ekonomik zorluklar nedeniyle çocuklarını çalıştırdıklarını belirttiler. Diğer bir deyişle araştırma kapsamına alınan yaş arasındaki çocukların tümü bu temel nedenle çalışmaktadırlar. Saha çalışması sırasında görüştüğümüz M. adlı Suriyeli göçmenin durumu buna tipik bir örnektir. Halep’te inşaatlarda kalıpçılık yapan M.’nin nereden atıldığı belli olmayan bir füzenin dairesinin bulunduğu apartmanı yıkması sonucu Kobanê’ye yakın bir köye yerleşir. Birkaç ay sonra DAİŞ’in saldırması üzerine kendisi gibi binlerce Kobanêli göçmenle birlikte Türkiye’ye gelir ve Şanlıurfa’ya yerleşir. Gelmeden önce var olan bel fıtığı hastalığı daha da ağırlaşınca M. hiçbir iş yapamaz duruma gelir. Bunun üzerine 9 ve 11 yaşlarında olan iki erkek çocuğuna bir ekmek fırınında iş bulur. Keza Şam’ın Gouta bölgesinden gelip İstanbul’a yerleşen ve gelmeden önce savaşta eşini kaybeden N. adındaki kadının boyun fıtığı rahatsızlığı nedeniyle çalışamadığından 17 ve 15 yaşındaki çocukları tekstilde ortacı olarak çalışmaktadır. Benzer şekilde Halep bölgesinden olan ve İstanbul’da yaşayan Z. Bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle tekstildeki işini bırakmak zorunda kalmış, onun yerine 14 yaşındaki kızı çalışmaya başlamış. Bunlar gibi 9 yaş ve üzeri çocuklar ailelerine maddi katkıda bulunmak amacıyla çalışmaktadır. Çalışma konusunda kız ve erkek çocuklar arasında bir fark bulunmadığını belirtmek gerekir. Belirleyici olan ailelerin ekonomik durumudur: maddi durumu iyi olmayan aileler çalışabilecek çocuklarını cinsiyetleri ne olursa olsun işe göndermek zorunda kalmaktadır.

Ailelerinin içinde bulundukları ekonomik sorunlar nedeniyle Suriyeli çocuk işçiler iş piyasalarına zorunlu olarak katılmaktadır ve iş bulabildikleri her sektörde çalışmaya hazır bir işgücü olarak beklemektedirler. Ücretleri ödendikten sonra yerli işçilere göre daha ucuza çalışmaya da itiraz etmemektedirler. Çünkü bazı durumlarda işveren onları çalıştırdıktan sonra iflas veya yarım gün işe gitmedikleri gerekçesiyle ücretlerini kısmen ya da tamamen ödememektir. Örneğin S. adındaki genç kız annesi ile birlikte bir konfeksiyon atölyesinde aylık TL’ye çalıştılar. Bir ay çalıştıktan sonra patron iflas gerekçesi ile onları işten çıkarmış ve birikmiş ücretlerini ödememiştir. Benzer şekilde A. 3 yıl önce ütücü olarak çalıştığı işte ayda TL alıyordu. Onunla aynı işi yapan yerli ütücü ayda TL maaş aldığı gibi sigortalı olarak çalışıyordu. Ancak hiçbir itirazı olmamış. Buna rağmen bir gün hasta olduğundan öğleden sonra işe gitmeyince patron hem kendisini hem onunla birlikte çalışan kardeşini işten çıkardığı gibi, 27 gün çalıştıkları halde onlara 15 günlük maaşa karşılık gelen TL ödeme yapmış. Aynı şekilde 17 ve 16 yaşlardaki kız kardeşler tekstilde ortacı olarak ayda TL’ya maaşla çalışırken onlarla aynı işi yapan yerli işçiler hem sigortalı olarak çalışmakta hem ayda TL maaş almaktadır. Annelerinin belirttiğine göre üstelik kızlar yerli işçilerden daha çok çalışmaktadır. Bu nedenle kendilerine ödenen ücretin düşük olduğunun farkında olmalarına rağmen çalışmak zorunda olduklarını ve hiç ödenmeyen ücretlere göre kendilerini bir ölçüde şanslı hissettiklerini ifade etmişlerdir.

Genel Değerlendirme

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi, Suriyeli çocuk göçmen işçiler ailelerin içinde bulundu zor ekonomik koşullar nedeniyle çok düşük ücretler karşılığında uzun çalışma saatlerini kabul etmektedir. Söz konusu zor ekonomik koşullar aynı zamanda çocukların eğitimini engellemektedir. Saha çalışması sırasında görüşülen ailelerin tümü ekonomik nedenlerle çocuklarını okul yerine çalışmaya göndermek zorunda olduklarını beyan etmişlerdir. Araştırma kapsamına alınan yaş arasında ve çalışan çocukların büyük bir kısmı çalışmak zorundadır. Örneğin çalışan otuz üç çocuktan sadece sekizi hem çalışıp hem okula gitmektedir. Hatta Ali, Quteybe, Raman, Dara ve Aram örneklerinde olduğu gibi aileler ekonomik zorlukları nedeniyle ya çocuklarını okuldan alarak çalışmaya göndermekte ya da daha sonra iş bulabilecekleri umuduyla okula hiç göndermemektedir.

Çocukların çalışması konusunda aileler erkek ve kız çocukları arasında herhangi bir tercih yapmamaktadır. Burada belirleyici olan ailelerin ekonomik durumudur: maddi durumu iyi olmayan aileler çalışabilecek çocuklarını cinsiyetleri ne olursa olsun işe göndermek zorunda kalmaktadır.

Göçmen çocuk işçilerin çalışma saatleri günde 12 ile 14 saat arasındadır. Örneğin Mardin’de yaşayan 14 ile 17 yaşlarındaki iki genç kızın aileleri günde 12 saat çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Keza Şanlıurfa’da yaşayan 14 yaşındaki bir genç kız kozmetik dükkânında günde 12 saat () çalıştığını söylemiştir. Dara ve Aram kardeşlerin fırındaki çalışma saatleri ise sabah ’de başlayıp akşam ’e kadar sürmektedir. Bu uzun çalışma saatleri boyunca fırında her türlü işe koşmaktadırlar. Örneğin Aram evlere ekmek servisi yapmadığı zamanlar içeri odun taşımakta, diğer çalışanlara çay servisi yapmakta, bardakları yıkamakta ve yerleri silmektedir. Aynı şekilde kardeşi Dara hamur topaklarını tartma işini bitirdiğinde evlere ekmek servisi yanı sıra içeri odun taşımakta, işçilere çay servisi yapmakta, bardakları yıkamakta ve hamur kazanlarını yıkamaktadır.

Çocuklar uzun çalışma süresine karşılık çok düşük ücret almaktadır. Örneğin Şanlıurfa’da yaşayan F.nın oğlu haftalık 20 TL’ye fırında çalışmakta; 12 yaşındaki T. da onun gibi fırında evlere ekmek servisi için sabah ’den öğle ’ye kadar günde 4 TL’ye çalışmaktadır. 14 yaşındaki L. bir tekstil atölyesinde sabah ’dan akşam ’ye kadar çalışmakta ve haftalık 65 TL almaktadır. R.nın 14 yaşındaki kız kardeşi makarna fabrikasında paketleme işinde çalışmaktadır. Akşam ’de işe başlamakta ve sabah ’de işi bırakmakta; günde 35TL almaktadır. 15 yaşındaki R. adındaki genç kız bir mağazada tezgâhtarlık yapmaktadır. Haftanın bazen altı bazen yedi günü sabah ’de işe başlamakta akşam ’de bırakmakta ve haftalık 60 TL almaktadır. 15 yaşındaki A. bir mobilya atölyesinde sabah ’dan akşam ’a kadar çalışmakta ve haftada TL almaktadır. Bu paranın 30TL’sini işe gidip-gelmek için harcadığını da belirtmek gerekir.

Benzer şekilde İstanbul’da terzilik yapan M. saatleri arasında haftanın beş günü ve Cumartesi de saat ’kadar yaptığı işe karşılık ayda TL alıyor. M. ilk başladığında ayda TL almış, bir yıl sonra TL olmuş. Sadece üç ay önce TL olmuş. Üstelik patronu maaşını düzenli olarak da ödemiyor. Halep bölgesinden gelip İstanbul’a yerleşen funduszeue.info 14 yaşındaki kızı haftanın 6 günü, saatleri arasında çalışıyor ve ayda TL maaş alıyor. İlk başladığında TL aylık almış, sonra TL olmuş. Sadece 2 aydır TL maaş alıyor. Yine İstanbul’da yaşayan funduszeue.info 14 yaşındaki oğlu hem miyop hem şaşı. İstanbul’daki bir tekstil atölyesinde ortacı olarak saatleri arasında çalışmakta ve haftada TL almaktadır. 17 ve 15 yaşlarındaki erkek kardeşler benzer şekilde tekstil atölyesinde ortacı olarak çalışmakta ve her biri ayda TL almaktadır. Üstelik ilk işe başladıklarında patron onlara ayda TL ödemiş. Sadece 2 aydır maaşları  TL olmuş. Onlar gibi İstanbul’da yaşayan 11 yaşındaki H. tekstilde ortacı olarak saatleri arası çalışmakta ve ayda TL almaktadır. Keza funduszeue.info 17 ve 16 yaşlarındaki kızları tekstilde ortacı olarak saatleri arasında çalışmaktadır ve ayda her biri TL maaş almaktadır. Daha önce ayda TL alıyorlardı. İki ay önce patron maaşlarını artırmış. Bazen gece ’ye kadar çalıştıkları halde, mesai ücreti olarak kendilerine sadece 4 TL ödenmektedir. Suriye’nin Kamışlı kentinden gelip İstanbul’a yerleşen H.’nin 14 yaşındaki oğlu ortacılık yapmakta ve ayda bazen TL bazen TL maaş almaktadır. Faside’nin 13 yaşındaki oğlu ile Fatuma’nın 11 yaşındaki oğlu haftanın altı günü saatleri arasında ortacı olarak çalışmakta ve her biri ayda TL maaş almaktadır. Nihayet funduszeue.info 9 yaşındaki torunu ortacı olarak saatleri olarak çalışmakta ve kendisine haftada TL maaş ödenmektedir.

Sonuç ve Bazı Öneriler

Üç ilde yapılan gözlem ve mülakatlara dayanılarak yapılan bu kısa araştırma Suriyeli çocuk işçilerin mevcut durumu hakkında çok genel bazı bilgiler vermek amacı ile kaleme alınmıştır. Bu itibarla sahada elde edilen bazı bilgilerin bütün Suriyeli göçmen aileleri ve çocukları için uyarlanması düşünülemez. Suriye’den gelen ve yerleşen bazı ailelerin çocukların okula devam ettikleri, iyi Türkçe öğrendikleri, hatta maddi sıkıntı içinde olmadıkları gözlenmiştir. Ancak bu aileler araştırmanın kapsamı içine dâhil edilmemiştir.

Tüm savaş mağduru ve yerini terk etmek zorunda kalanların çoğunluğu gibi Suriyeli göçmenlerin de önemli bir kısmı ülkelerinde savaş sona erse bile geri dönmeyi düşünmediklerini mülakatlar sırasında ifade etmişlerdir. Geri dönüş ihtimalinin düşük olması göçmen ailelerinin ve çocuklarının bu bölgelerdeki işgücü piyasalarına farklı biçimlerde dâhil olmalarını beklemek gerekiyor. Bu piyasaların özellikle göçmenlerin yoğun olarak yerleştiği İstanbul, Şanlıurfa ve Hatay gibi illerde mevcut işsizlik oranı daha da yüksek bir düzeye çıkartmaları beklenebilir. Bu yükseltici etkinin kısmen azalabilmesi için iş gücünü düzenleyen kurumların bu işçileri kayıt altında tutabilmeleri ile ilişkili olduğunu düşünmekteyiz.

Göçmen çocukların küçük yaşta çalışmaya başlamaları her şeyden önce gelişimlerini ve sağlıklarını olumsuz etkilemekte, bunun ötesinde onları bir insan hakkı olan temel eğitimden yoksun bırakmaktadır. Ayrıca erken yaşta çalışmaya başlamaları onları çalışma hayatı içinde düşük ücretli ve güvencesiz prekaryanın en kırılgan noktaları haline getirmektedir.

Öte yandan saha çalışması sırasında yapılan gözlem ve görüşmelerden Suriyeli göçmen çocukların çok az bir kısmı Türkiye’de üniversite seviyesine kadar eğitimlerine devam edebilmeyi arzu etmektedir. Yakın zamanda Suriyeli göçmenler konusunda yapılmış olan araştırma sonuçlarının da gösterdiği gibi bunların bir kısmının işsiz kalması ve gençlerin çok az bir kısmının üniversite düzeyinde eğitime devam edebilmesi gelecek kuşaklara dair çok karamsar bir tablonun habercisi olarak değerlendirmek gerekir. İşverenler açısından bu karamsar tablonun tek olumlu yönü okulu bırakan yaş arası Suriyeli göçmen işçi çocukların “itaatkâr” ve çok ucuz bir işgücü kategorisi oluşturmalarıdır.

Genel olarak göçmen işçilerle aynı işgücü piyasasını paylaşan yerli işçiler gelenlerin kendileri açısından “haksız rekabet” unsuru oluşturduklarını ifade etmektedirler. Dünyanın her yerinde olduğu gibi yabancı göçmen işçilerle o ülkenin yerli işgücü arasında oluşan rekabetin sorumlusu işçi sınıfı değildir. Buna rağmen oluşturulmaya çalışılan algı, gelenlerin ülkede yerli işçiler aleyhine yaratmış oldukları daralma ve ücret düşüklüğü vb. konular yerli çalışanlar arasında ırkçılık temelli ayrıştırıcı bir politikayı yerleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu hatalı algılayış birçok nedenle çalışanlar arasında çatışma ihtimalini yükseltmektedir.

Bu konuda önemli noktalardan biri de Suriyeli göçmen işçilerin kayıtsız bir ekonomi içinde daha düşük ücretle çalışma istekleri bulundukları ekonomik sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de ortalama yerli işçilerden yaklaşık yüzde elli daha az ücret almaktadırlar. Bu ücret düşüklüğü çocuk işçiler açısından için daha da artmaktadır.

Öte yandan Türkiye yılında ILO’nun No’lu “En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’ni” imzalamıştır. Bu sözleşmenin 2. Maddesi “çocuk” terimini 18 yaş altında herkese uygulanır” diyerek sadece o ülke yurttaşlarını değil bütün çocukları kapsamı altına almış olmaktadır. Bu sözleşmeye rağmen Suriyeli göçmen çocuk işçiler sanayi devriminin gerçekleştiği XIX yüzyıl Avrupası’ndaki koşullardan daha kötü şartlarda çalışmaya devam ettiğini görmekteyiz. Bu koşullar bazen Suriyeli ailelerin kendileri tarafından yaratılmaktadır. Aileleri fakirlik ve ekonomik zorluklar içinde bulunan bu çocuklar okulu bırakmak ve en kötü koşullarda çalışmak zorunda kalmaktadır. Maddi yardımlar alan ailelerin çocukları bile bu şekilde çalışmaya razı olmaları durumun ciddiyetini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ayrıca Suriyeli ailelerdeki çocuk sayısı Türkiye’deki ailelerin ortalama çocuk sayısından daha çok olduğunu biliyoruz. Bu da Suriyeli çocuk işçilerin işgücü piyasasına katılmaya devam edeceklerini göstermektedir. Kalabalık olan bu aileler çocukların kazanacakları paraya her zaman ihtiyaç duyacaktır. Ancak bu, çocukların çok kötü koşullarda çalıştırılmasının gerekçesi olamaz. Özellikle 15 yaşından küçük Suriyeli göçmen çocukların çalışma izni sadece belli işlerle sınırlı ve sıkı denetime tabii olması (örneğin en az ortaokulu bitirmiş olmaları, gece işlerinde ve gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecek işlerinde çalıştırılmalarının yasaklanması gibi) gerekir. Nihayet Suriyeli göçmen çocuk işçileri çalıştıran işverenlerin yasal düzenlemenin öngördüğü haftalık çalışma saatlerine uymaları sağlanmalıdır.

Daha önce de dikkat çekildiği gibi, hükümet Suriyeli göçmen çocukların okula gitmesi, gidenlerin de devam edebilmesi için gerekli tedbirleri almaları gerekir. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı yayımladığı bir genelge ile tüm Suriyeli çocukların Türk okullarına devam etmesini öngörmekte, bunun için  Şubat ayından itibaren bu çocuklara haftada 15 saat Türkçe dil dersleri verilmektedir. Böylece gelecek öğretim yılından itibaren Suriyeli çocuklar tamamen Türkçe olan okul müfredatını takip edecekler. Bu genelgenin olumlu tarafı Suriyeli çocukların müfredatı belli bir eğitim alacak olmalarıdır. Buna karşın eğitimin tamamen Türkçe olması çocuklar ile aileleri arasında iletişim kopukluğuna yol açacaktır. Diğer bir deyişle okulda sadece Türkçe öğrenecek olan Suriyeli çocuklar, Arapça veya Kürtçe konuşan aileleri ile iletişim kuramayacaklar. Bu iletişim kopukluğu çocukların topluma uyum sağlamada ailelerin yardımından yoksun kalacaklarından bu uyum sürecinde de zorluklar yaşayacaklar.

Son olarak Suriyeli göçmenlere vatandaşlık veya sığınma hakkı verilerek yasal koşullarda çalışmalarının ve işverenlerin istismarına karşı korunmalarının sağlanması gerektiğini vurgulamak gerekir. Diğer bir deyişle Suriyeli göçmenlere yasal statü verilerek “mülteci” konumundan çıkarılması yerel kültürle kıyasla izole olmaları engelleneceği gibi ev sahibi toplumla evrensel değerleri paylaşarak birlikte ve barış içinde yaşamaları sağlanmış olur. Nereden gelirlerse gelsinler ve milliyetleri ne olursa olsun, onlara acıdığımız veya şefkat göstermek gerektiği için değil, hepimizin ortak geleceğini oluşturdukları için çocuklara yardım etmek gerekir. 

KAYNAKÇA

Dedeoğlu S. (), Türkiyede Mevsimlik Tarımsal Üretimde Yabancı Göçmen İşçiler Kalkınma Atölyesi, Ankara.

DİSK/Genel-İş Sendikası (), Türkiye’de Çocuk İşçi olmak.

Erdoğan M. (), Suriyeliler Barometresi: Suriyelilerle Uyum İçerisinde Yaşamanın Çerçevesi, Değerlendirme ve Politika Önerileri, HÜGO.

Gümüş A. (), “Kayıp Kuşaklar: Adana'daki Sığınmacı Çocukların Durumu”, Türkiyede Çocuk İsçiliği Sorunu: Suriyeden gelen mülteciler sonrası mevcut durum ve çözüm önerileri Konferans Raporu, Hayata Destek Derneği ve Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, ss.

Gümüş A. ve Yıldırım N. (), Dünyada, Türkiyede Ve Adanada Çocuk İşçiliği

Nedir? Nasıl Çözülür? Adana Büyükşehir Kent Konseyi Raporu

Hayata Destek Derneği (), Göç Yolunda Geçen Çocukluk, E-Bülten Temmuz-Ağustos-Eylül

ILO (), Marking Progress Against Child Labour: Global Estimates and Trends 

ILO (), Global Estimates of Child Labour: Results and Trends,

IPSOS ve INGEV (İnsani Gelişme Vakfı) (), Suriyeli Mülteci Hayatlar Monitörü, Özet Değerlendirme.

Kalkınma Atölyesi (), Mevsimlik Tarım Göçünden Etkilenen Yaş Grubu Çocuklar İçin, Temel Araştırma, Ankara.

 (), Fındık Hasadının Oyuncuları: Batı Karadeniz İllerinde Fındık Hasadında Yer Alan Mevsimlik Gezici Tarım İşçileri, Tarım İşçilerinin Çocukları, Tarım Aracıları ve Bahçe Sahipleri Temel Araştırması, Ankara.

Kaya A. ve Kıraç A. (), İstanbul’daki Suriyeli Mültecilere İlişkin Zarar Görebilirlik Değerlendirme Raporu, Hayata Destek Derneği.

Lordoğlu K. ve Aslan M. (), “En Fazla Suriyeli Göçmen Alan Beş Kentin Emek Piyasalarında Değişimi: ” Çalışma ve Toplum Sayı: 49, ss.

Soyalp İ. O. (), “Suriye’den Gelen Göç ve Çocukların mevcut durumu” Türkiyede Çocuk İşçiliği Sorunu: Suriyeden Gelen Mülteciler Sonrası Mevcut Durum ve Çözüm Önerileri Konferans Raporu, Hayata Destek Derneği ve Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, ss.

Yalçın S. (), “Hatay ve Urfa’da yasayan Suriyeli çocukların eğitim ve çalışma durumları”, Türkiyede Çocuk İsçiliği Sorunu: Suriyeden gelen mülteciler sonrası mevcut durum ve çözüm önerileri Konferans Raporu, Hayata Destek Derneği ve Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, ss.

Yazıcı G. (), “Suriyeli mülteciler için değişen paradigma: Şimdi ne olacak?” Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye'de Mülteciler, Değişen Paradigma Ve Güncel Durum: Lime Lime Edilen Hayatlar, İnsanlığın Çiğnenen Onuru, Alternatif Sayı: 2, ss.


[1] * Prof. Dr., Kocaeli Dayanışma Akademisi Üyesi.

[2] ** Yar. Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi, Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü.

[3]  funduszeue.info 

[4]  Saniye Dedeoğlu, ”Türkiye’de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Yabancı Göçmen İşçiler” Kalkınma Atölyesi, Ankara, s

[5]   yılına kadar dört yılda bir yapılan TÜİK çocuk işgücü anketi yılında yapılmamıştır. Bu nedenle bilgiler yılına aittir.

[6]  Çırak işçi olarak tanımlanan çocuklar aslında işçi değil, çıraklık ve mesleki eğitim kanunu çerçevesinde çıraklık eğitimi alanlardır.

[7]  Bkz. funduszeue.info, (erişim 26/02/)

[8]  Bkz. hfunduszeue.info (erişim )

[9]  Araştırma kapsamında İstanbul, Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Adana, Mersin, Kilis, Mardin, Bursa ve İzmir kişi ile yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiş, Bkz. IPSOS & INGEV (İnsani Gelişme Vakfı) (), Suriyeli Mülteci Hayatlar Monitörü, Özet Değerlendirme

[10]  6 STK’nın oluşturduğu bir insani yardım platformudur. Bunlar, IHSAN : Relief and Development, RIZK : Professional Development, FENER : Community Advancement, BOUSLA : Training and Innovation, OMRAN : For Strategic Studies et ALSOURIA’dır. Bu derneklerden en faal olanı RIZK’tır. Örneğin Şanlıurfa’da şubesi olan bu dernek Suriyeli göçmenlere Türk şirketlerinde iş bulmaya çalışmaktadır.

[11]  Bu veriler sadece Türkiye’de kayıtlı bulunan Suriye vatandaşlarına aittir. Bunların dışında kayıtsız birçok Suriyeli olduğu için 18 yaş altı çocuk sayıları da gerçeği yansıtamamaktadır.

[12]  Bkz. Lordoğlu K. ve Aslan M. “Les migrants mineurs syriens : premiers perdants de la guerre civile”, in the International Conference Crossing the borders, crossing the ages: politics of migrations and youth agency in the context on migration, organised by the MIGRITI Research Group, Laboratoire Sophiapol, INS HEA, th May , Paris

[13]  Saniye Dedeoğlu, ”Türkiye’de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Yabancı Göçmen İşçiler” Kalkınma Atölyesi, Ankara, s

[14]  Örneğin İstanbul bölgesinde yaşayan Suriyeli göçmen ailelerin % ’nun çocukları ya ailelerine yardım etmek için çalışmak zorunda olduklarından (% ) ya da aileler çocukların okul masraflarını karşılayamadıklarından (% ) okula gitmemektedir. Aynı araştırma kapsamında anketörlerin sorularına cevap verem Suriyeli göçmen ailelerin % ’i çocukları çalışmak zorunda olduklarından onları okula göndermediklerini beyan etmişler. (Kıraç ve Kaya a.g.r.: ) 

[15]  Bkz. hfunduszeue.info (erişim )

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası