akçakoca askeri kamp / TESUD - TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ

Akçakoca Askeri Kamp

akçakoca askeri kamp

CUMHURİYET&#;İN YILI ANISINA KAMP DÜZENLEDİLER

Akçakoca Doğa Sporlar, İzcilik Gençlik ve Spor kulübü üyeleri Cumhuriyet&#;in yıl dönemi anasına bir kamp düzenledi.

Akçakoca&#;nın Koçar köyünde kamp kuran kulüp üyesi izcileri İlçe jandarma komutanlığına bağlı bir askeri tim de ziyaret ederek kendilerine başarı diledi.

İzcilik sporunun gelişmesi ve genç kuşaklardan izci duyarlılığının oluşması açısından daha öncede İlçenin farklı köylerinde kamp kuran Akçakoca izcilerin Koçar köyündeki kampı üç gece dört gün sürecek.

Ekim tarihleri arasında yapılan kampı Akçakoca Kaymakamı ve Belediye Başkanının yanı sıra İlçe jandarma bölük komutanı ve emniyet müdürününde ziyaret etmesi bekleniyor.

Kamp boyunca Cumhuriyetin fazileti, Cumhuriyetin değerlerinin korunması üzerine söyleyişler yapılırken, birinci gün yapılan etkinlikte büyük izciler tarafından küçük izcilere bayrak devir teslim töreni gerçekleşti.













Şafak Askeri Sosyal Tesisleri, İstanbul, nerede, Vapur, Otobüs veya Minibüs / Dolmuş ile nasıl gidilir?

İstanbul şehrinde Şafak Askeri Sosyal Tesisleri konumuna Toplu Taşıma

İstanbul, Türkiye'deki Şafak Askeri Sosyal Tesisleri adresine nasıl gidebileceğinizi mi merak ediyorsunuz? Moovit, en yakın toplu taşıma durağından adım adım yol tarifi ile Şafak Askeri Sosyal Tesisleri adresine ulaşmanın en iyi yolunu bulmanıza yardımcı olur.

Moovit, şehrinizde gezmenize yardımcı olacak ücretsiz haritalar ve canlı yol tarifleri sağlar. Saatleri, güzergahları, hareket saatlerini görüntüleyin ve gerçek zamanlı olarak Şafak Askeri Sosyal Tesisleri adresine ne kadar sürede ulaşabileceğinizi öğrenin.

Şafak Askeri Sosyal Tesisleri için en yakın durak veya istasyonu mu arıyorsunuz? Hedefinize en yakın durakların listesine göz atın: Bahriye Bayiri - Heybeliada Iskele Yönü; Heybeliada (Şehir Hatları); Heybeliada (Dentur); Heybeliada (Prenstur).

Vapur:BOSTANCI - ADALARKARTAL - BÜYÜKADA - HEYBELIADA

Sizi daha erken zamanda ulaştırabilecek başka güzergah olup olmadığını görmek ister misiniz? Moovit alternatif rotalar veya saatler bulmanıza yardımcı olur. Moovit Uygulamasından veya Web Sitesinden kolayca Şafak Askeri Sosyal Tesisleri için yol tarifi alın.

Şafak Askeri Sosyal Tesisleri adresine en kolay yoldan ulaşmanızı sağlıyoruz, bu nedenle İstanbul konumundaki kullanıcılar dahil milyondan fazla kullanıcı, toplu taşıma için en iyi uygulama olarak Moovit'e güveniyor. Ayrıca otobüs uygulaması veya tren uygulaması indirmenize gerek yoktur. Moovit, en doğru otobüsü veya metro saatlerini bulmanıza yardımcı olan tüm toplu taşıma araçlarının bir arada olduğu ulaşım uygulamanızdır.

Şafak Askeri Sosyal Tesisleri için Vapur, Otobüs ve Minibüs / Dolmuş fiyatları, ve tüm yolculuk ücreti hakkında bilgi için lütfen Moovit uygulamasını kontrol edin.

Havaalanı, hastane, stadyum, market, alışveriş merkezi, kafe, okul, kolej ve üniversite gibi popüler yerlere gitmek için uygulamayı kullan.

Konum: İstanbul

Askeri Misafirhane

Tesis Açıklaması:

Amasra merkeze 15dk uzaklıktadır.

Özellikleri: 7/24 Açık Büro, Bahçe, Dağ Manzarası, Wifi-Internet, Otopark, Dinlenme Salonu

Oda Özellikleri: Banyo, Duş, Eşya Dolabı, Fön Makinesi, Havlu, Wi-Fi(Internet), Oda Temizlik, Telefon, Televizyon, Uydu Yayını, Çalışma Masası

Kahvalti Hizmeti: Evet, bulunuyor

Havuz: Hayir, havuz bulunmuyor

Ortalama Konaklama Fiyatı (Kişi başı): En uygun fiyatlarımız için lütfen iletişime geciniz

Aquapark bulunuyor mu?: Hayir bulunmamaktadir.

Ödeme: Visa, Master Card

Amasra Otelleri ve Fiyatları 'te listelendi.


Telefon Et (Call Now)

Beğenilenlere Ekle

Güncellendi: May 30,

Genel BakışYorumlar

Açıklamalar

Amasra Askeri Gazinosu ve Misafirhanesi İletişim telefon: 0 () 10 04

07 Kasım

Amasra&#;da konaklamak için güzel bir yer ama merkeze uzak kalıyor askeriyenin tepede bulunan yerinde konaklama noktaları var. Aşağıda amasra sahili kenarında oturabileceğiniz atıştırmalık birşeyler yiyebileceğiniz ve içebileceğiniz askeri gazino var ancak misafirhane açıldı mı tam emin değilim açılmışsa çok güzel olur gazino tam amasra merkezinde&#;

Yorum gönder

Yorumunuzu eklemek için lütfen Oturum aç yada Kayıt ol.

İstiklal Savaşı, Deniz, Liman ve Akçakoca
Akçakoca birçok Karadeniz yerleşimi gibi tarih boyunca denizle iç içe yaşadı. Osmanlı döneminde payitaht İstanbul’un odununu, kerestesini taşıdılar gür ormanlardan alıp denize açılarak, Kafkaslar’da tutunamayıp Anadolu kıyılarına sığınan Çerkezler, Gürcüler, Abazalar gibi iş-gale uğrayan Doğu Karadeniz’den de Lazlar, Hemşinliler ve diğerleri zorlu yolculuklar sonunda çıktılar bu kıyılara ve artık buralı oldular.

Dünya Savaşı sonunda İstanbul işgal edildiğinde Anadolu’ya direniş için geçen yurtseverler buralardan çıktılar kıyıya. Ve silahlar, cephaneler Karadeniz’in usta gemicileri denizin azgın dalgalarıyla boğuşarak kıyıya çıkarıp Anadolu’nun içlerine gönderdiler; kağnılarla, deve kervanlarıyla Liman’da artık o günleri hatırlayıp anlatacak denizciler kalmadı, ama limanların da bellek-leri vardır. Mendireğin ucuna doğru oturup bir yaz gecesinde limanın, denizcilerin ve diğerlerinin yaşadıklarını hayal edebiliriz:
İşgal yıllarında, 7 Ekim ’de Akçaşehir Müdafe-Î Hukuk Cemiyeti kurulmuştu. (O za-manlar Akçakoca’nın adı Akçaşehir’di.) Ta-kalar ve diğer gemilerle gelecek kuva-î milliyecileri ve askeri malzemeyi taşımak ve gidecekleri yere ulaştırmak için kayıkçılar gurubu, mavnacılar gurubu oluşturuldu. Sahilden öteye taşımak için de arabacı kolları ve kadın kolları oluşturuldu. Sahile ulaşan askerler denizdeki düşman gemilerince görülmesin diye Dadalı Köyü eteklerinde kurulmuştu kamp yeri.


Sahil boyunca kurulmuş telgraf şebekesinden gelecek geminin bilgisi alınınca jandarmalar halka duyuruyordu. Cami minareleri de duyuru için kullanılıyordu. O zamanlar gemilerin yanaşabileceği konumda bir liman yoktu, gelenler mil açıkta demirliyor; Akçako-ca’nın kayıkçıları gecenin karanlığında gemi-lere doğru küreklere asılıyordu.

Kocaeli Yunan, hemen yakındaki komşu Ereğli Fransız işgalindeydi. Denizde işgalcilerin savaş gemileri kol geziyordu.
İstiklal Savaşı’na katılmak için gelen askerler ve askeri malzeme gene gecenin karanlığında suya sessizce girip çıkan küreklerin yol verdiği kayıklarla kıyıya taşınıyordu. İstanbul’dan asker ve cephane getiren deniz araçları dönüşlerinde Ereğli’den kömür yüklüyorlardı. Bu gemilerin arasında para karşılığı çalışan yabancı gemiler de vardı.

Çuhallı Çarşı’ya da uğrayıp hikayenin karada geçen kısmına kulak vermeliyiz: Gelen insanlar soruşturuluyor, Ankara’ya bilgi verilip cevap bekleniyordu. Askeri malzemenin ihtiyaç duyulan onarımları için de Akçaşehir Mühim-mat Atölyesi kurulmuştu burada. Demirciler, saraçlar (deri işleyen), terziler mesleki ustalıklarını artık silah ve diğer askeri malzemenin onarımında kullanıyorlardı.
Gerek bu dönemde ve gerekse bütün tarih boyunca Akçakocalılar denizle iç içe yaşadılar. Denizde yaşam zordur, ekmeğini çıkarmak da!

Boşuna söylene gelmiyor şu söz buralarda: Akçakocalının karada erkek mezarı yoktur!.. 
 

Evliya Çelebi yazıyor
“Yine buradan Akçaşar’a geldik. Burası voyvodalıktır.
Akçelik kazadır. Yeniçeri serdar’ı vardır. Eski zaman¬da havası latif, hazin (acıklı, dokunaklı) bir şehir imiş. Ahmet Han zamanında Kazak keferesi hücum ile her tarafı yakıp yıkmıştır. Halen bağ ve bahçeli ve hanelidir. Çarşı içere kiremitli ve bimisal (benzersiz) bir cami vardır. Mukaddema hanların birisi kurşun örtülü muazzam bin han imiş. Halen kasaba o kadar mamur ve müzeyyen değildir. Bolu şehrinin iskelesidir. Lebideryada 70 adet mahzen vardır. Bu tarafı dağlardır. Bu yüzden havası sağlamdır.

İstiklal Savaşı’nda Akçakoca

Akçakoca İstanbul’a yakın bir iskele durumdaydı ve bu konumuyla da İstiklal Savaşı’nda önemli rol oynadı.
Anadolu’da işgal kuvvetlerine karşı Müdafa-Î Hukuk Cemiyetleri örgütleniyordu. Bu cemiyetlerin ilk kurbanlarından birisi Akçaşehir’deydi. (7 Ekim Şehrin adı o zaman böyleydi.) İstanbul ve Trabzon’dan gelen silah, cephane ve diğer malzeme stratejik noktada olan Akçakocalılarca Bolu üzerinden Sakarya Cephesi’ne taşınıyordu. Karadeniz’in günümüzde de geleneksel taşıtı olmayı sürdüren takalar ve diğer deniz taşıtları seferber oldu¬lar. Askeri malzeme ve Kuvay-ı Milliye’ye katılmak üzere İstanbul’dan Anadolu’ya geçmek için gelen gönüllüleri taşımak üzere kayıkçılar ve mavnacılar (alamanalar) gurupları kuruldu. Denizin açıklarında düşman savaş gemileri vardı. Günümüzün lise binasının bulunduğu alana malzemelerin güvenli olarak çıkarılması işi ise arabacılar ile kadınlar tarafından üstlenilmişti. Askeri malzemeyi Bolu üzerinden Sakarya Cephesi’ne ulaştırmak o günün koşulları içinde hiç de kolay değildi. Gelen askerlerin doyurulması, barındırılması da aynı ölçüde zordu.
Yeterli hayvan ve araba bulunmadığı için Aydın taraflarından gelen deve ker-vanları bu işi üstlenmişti. Deniz yoluyla gelen askerler de düşman gemileri tarafından görülmesinler diye biraz içerideki Dadalı Köyü yakınlarında kurulan çadırlarda kalıyorlardı. Yöre halkı askerin karnını doyurmak için büyük özveri gösterdi.

Akçakoca’da bunlar olurken komşu Ereğli Fransızların, Kocaeli yöresi Yunanlıların işgalindeydi. Bu arada bazı isyanlar, küçük çaplı da olsa ayaklanmalar görülüyordu.

O dönemde bir çok yerde olduğu gibi çeteler direnişte önemli rol üstleniyordu. Bunların en önemlisi de İpsiz Reçep Çetesi idi. Akçakoca tarihi ve kültürü üzerine araştırmaları ve yayınları bulunan Kenan Okan, sonradan “çeteciliğin” kötü bir anlama gelmesi dolayısı ile Akçakocalıların İstiklal Savaşı anılarından pek söz etmediğini tespit ediyor. Çünkü çoğu Akçakocalı ya da onların babaları, dedeleri bu çetelerde rol oynamışlardı. O dönemde kurulan çeteler günümüzdeki gibi olumsuz bir rol oynamıyordu. Müzaheret Kuvveti deniliyordu ve müzaheret “arka çıkma, yardım etme” anlamına geliyordu. Sonradan durum açıklık kazanınca herkes kıyıda köşede kalmış eski fotoğrafları, silahları ortaya çıkardı. Günümüzde Balıkçı Barınağımın bulunduğu alandaki bir evin giriş katında fotoğraflar, belgeler ve anı eşyalarından oluşan küçük bir “müze” bulunuyor.
 

Askeri ikmal kapısı
Akçaşehir’in Anadolu’ya silah, cephane ve asker sevkiyatının kapısı olması; bu işlerde kadınlardan çocuklara kadar herkesin rol alması kurtuluşa kadar sürdü. İstanbul Boğazı’ndaki ve Haliç’teki iskelelerden gizlice yük alan takalar, gemiler ticari eşyaların yanında silah ve cephane de getiriyor, bunları Akçaşehir’de indirdikten sonra Ereğli’ye gidip kömür yükleyerek İstanbul’a dönüyorlardı. Bazı ya-bancı gemiler de ticari kâr için bu nakliyede rol oynuyordu.

0 dönemde gemi ve takalar sahilin km. açığına demirleyebiliyorlardı. Bunların yük ve yolcularının karaya çıkarılması ise Akçaşehirli denizcilerin alamana denilen kayıklarına kalıyordu.

Ve kadınlar
Ardından Arabacılar Kolu devreye giriyordu. Araba denilse de çoğu öküzlerle çekilen kağnılardı.

Şairin;
“şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.” 
Diye anlattığı kadınlardı kağnıları cepheye ulaştırmaya çalışanlar. 

İpsiz Recep Reis ve Adamları
Hakkında bir televizyon dizisi de yapılan bir halk kahramanıydı İpsiz Recep.
İşgal altındaki Türkiye’de iktidar boşluğunun da etkisiyle birçok çete oluşmuştu. Müslümanların da hristiyanların da oluşturduğu çeteler vardı.
Bu çetelerin İstiklal Savaşı’nda oynadığı rol tarihçiler tarafından da tartışıla gelmiş bir konu. Çetelerin bir kısmı işgalcilere karşı savaşırken yöre halkına karşı da soygun ve gasp gibi eylemlerde bulundular.

Çoğunluğu ise düzenli ordunun yetemediği alanlarda kurtuluşta önemli roller oynadılar.
İpsiz Recep de bunlardan biriydi. İşgal yılları ile birlikte Kuva-i Milliye saflarında yer almıştı. Sonradan Alay’a bağlanıp Kocaeli Taburu adını alarak düzenli orduya hizmet etti. Kurtuluştan sonra da İstiklal Madalyası ile taltif edildi ve maaşa bağlandı.

İpsiz Recep Reis’in macerasına kısaca bakarak bu yörelerde ve Anadolu’nun birçok yöresinde yaşanan çete olaylarını anlamaya çalışabiliriz.
İpsiz Recep ’de Rize’de doğduğuna göre İstiklal Savaşı yıllarında yaşı 60’a dayanmıştı. Gençliğinde korsanlık yapan

Recep Kuva-i Milliye’ye ilk katılanlar arasındaydı. Ve hemen ardından Zonguldak, Trabzon, Sinop ve Rize hapis¬hanelerinden “ senelikler” olarak adlandırılan ağır cezalılardan özel bir afla salıverenleri etrafına topladı ve bir çete oluşturdu. Zekası ve gözüpekliği ile kısa zamanda ünlendi. Çetesi yeni katılımlarda sürekli büyüdü ve güçlendi.
Recep’in karargahı günümüzde askeri amaçla kullanılan küçük Kefken Adası’ydı. Dönemin Sadrazamı Damat Ferit 80 jandarmalık bir kuvveti Recep’in üzerine gönderdiyse de bir şey yapamadan geri döndüler. Erzak taşıyan gemilere el koyup erzağı yöre halkına dağıtan, Rum çeteleri ile mücadele eden Recep Reis mücadeleye disiplin altında merkezi orduda devam etmek için Alay’a katıldı. Yüzbaşı rütbesi verildi.

Savaştan sonra yanında bırakılan 25 adamı ile birlikte Kızılcık Köyü borçlanma yoluyla Recep Reis’e verildi.
Artık çiftçilik yapan, yaşlılığını huzur içinde geçirmek isteyen Recep emekli bir askerdi. Bir gün kendisini Ankara’ya götürmek için gelenlere verdiği cevabın Atatürk’e iletildiği ve Atatürk’ün de çok beğendiği anlatılır. İpsiz Recep “Tilkinin pazarda işi yoktur” demiş.

Yılında hayata gözlerini yumdu.
Akçakocalıların İstiklal Savaşı’ndaki yararlıkları Cumhuriyet Hükümeti’nin hediye ettiği topla ödüllendirildi.

 

AKÇAKOCA KENTİNİN İLK KURULUŞU
Akçakoca’nın yılından önceki adı AKÇAŞEHİR’ idi. Bu nedenle tarihi kaynaklarda Akçakoca adı yerine Akçaşar, Akçaşehir adı geçmektedir. Türklerin bu bölgeye yerleşmesinden çok önceki dönemlerde de bu kasaba Bolu’nun bir iskelesi olarak vardı. Kara ulaştırmasının çok güç şartlarda yapıldığı bir dönemde deniz ulaştırması büyük önem taşıyordu ve ulaştırma deniz yoluyla gerçekleştiriliyordu. Bu nedenle de o dönemlerden yakın dönemlere kadar Akçakocalıların en büyük geçim kaynağı deniz ulaştırmacılığı idi.

Akçakoca’nın tarih öncesi çağlarına ait dönemdeki yapılan çalışmalar: mevcut bilgilerin yetersiz oluşu nedeni ile tam olarak bilinmemektedir. Hitit dönemine ait bilgilerde yetersizdir. Bu nedenle bu dönemler hep karanlıkla kalmıştır. İncelediğimiz kaynaklar, Akçakoca ve çevresi ile ilgili tarihi hep Bithynialar ile başlatılmaktadır. Tarih süreci içinde Bolu ve çevresi ve Akçakoca’da Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların eserlerine rastlamaktayız. Bu eserlerin bazıları günümüze kadar gelmiştir.

Tarihte Trak Boğazı denilen İstanbul Boğazımın doğusu Anadolu Trakyası olarak bilinmektedir. Bolu, Anadolu Tıakyası’nın doğusunda yer almaktadır. Bu bölgeye, yerleşen kafilelere oranla Bebrisya ve Bitiııya adları verildiği gibi, Bolu çevresi ve Kuzey- Batı Anadolu’ya Bitlıynia denmektedir. Bolu’nun en eski adı Bitiııyunı idi. Daha sonraki dönemlerde Bitinyum adı Kladyopolis (Cloudiopolis) olarak değişmiştir.

Genellikle Bitinya’nın deniz kıyılarında yerleşmeyi tercih eden Bebrislerin, Bitinyen’lcrden olmadığı bilinmektedir. Ünlü ozan Homores’un Truva savaşlarını anlatan destanlarında Bebrislerden hiç söz etmemesi de Bebrislerin Trak kökenli olmadıklarının bir kanıtı sayılır. Önceleri Çanakkale çevresinde krallık kuran Bebrisler Karadeniz’de Akçakoca ve Karadeniz Ereğlisi çevresinde yerleşmişlerdir. Bebris’ler bir Erik boyudur.

Bitinya krallığının kurucusu Bias’tır. Bias’ın ölümü üzerine Zipitis, Bitinya’nın ikinci kralı oldu. Bu dönemde Karadeniz Ereğli’sinin adı Heraklia’dır. Heraklia, krallıkla yönetiliyordu. Bitinyalılara karşı düşmanca davranıyorlardı. Zipitis M.Ö. yıllarında Heraklia üzerine yürüdü ve Heraklia’yı zaptetti. Bu dönemde Akçakoca ve çevresi osmanlarla kaplı bir yerdi. Halk göçebe bir düzen içinde derme çatma kulübe ve çadırlarda yaşıyorlardı. Bu bölge, daha uygar bir düzen kuran Bitinyalılar için cazip görünüyordu. Zipitis, doğa olanaklarından yana zengin, insan emeğinden yana fakir olan bu geniş alanda kendi adına bir şehir kurdu. Dia veya Diapolis adları, Akçakoca’nın bilinen en eski adıdır. Diapolis, Zeüs’ün kenti anlamına da gelmektedir. Dia, Grekçe ve I alince'de “arasından ayırmak” ya da “iki parçaya ayırmak” anlamlarına gelmektedir. Akça sözcüğünün ışıkla ilgisi vardır. Pisidya tııııhi ile ilgili kaynaklarda ve rastlanan Pisidya haritalarında Dia veya I Diapolis adları yer almaktadır. Bir başka kaynağa göre ise Akçakoca’nın ilk adı Tospolis idi. Şarl Teksiye’nin Küçük Asya adlı kitabında Akçaşchir’in adı Tospolis olarak geçmektedir.
Makedonya kralı Büyük İskender, İran hükümdarı III. Dara’ya karşı Asya seferini açtığı zaman, Bitinyalılar la Heraklialılar savaş halinde idi. (Bolu Salnamesi, , s) Bitinyaya bağlı Akçakoca ile Ereğli arası devamlı savaşların yapıldığı bir bölgedir. Bölge daha sonra Büyük İskender’in himayesine girdi. İskender’in Babilde ölmesi üzerine, bölge önce komutanlarından Antigon’un ve daha sonra da Lazirnıark’ın eline geçli. Sezar, Pontos’u zaptederek Roma imparatorluğuna kattı.
 

Böylcce Bitinya, Romalıların Anadolu’daki beş eyaletinden biri oldu. Koma imparatorluğu M.S. yılında ikiye ayrılınca Akçakoca bölgesi, merkezi İstanbul olan Doğu Roma İmparatorluğuna katıldı.
Akçakoca, Bizans döneminde Arap akınlarına uğradı. Halife Velid döneminde () Emevilerin ikinci halifesi ve ilk İslâm parasını basan Birinci halife Abdül Melik bin Mervan’ın (/ oğlu) Karadeniz Ereğlisi’ni ve Amasra ‘yı yakıp yıktı. Mutaasım () zamanında, hassa ordusu, Türklerden kurulmuştu. Mütevekkil (); Abbasilerin Halifesi zamanında, Arap askerleri terhis edildi. Halife ordusu yalnız Türklerden ibaret kaldı. Bu dönemde Türkler, halife adına Abbasi Saltanatını yönetiyordu. Böylelikle Anadolu’da Türklerin eline geçmiş bulunuyordu. Bunlar Anadolu’ya fatih olarak değil, halife askeri sıfatıyla gelmişlerdi. Görünüşte halifeye bağlı, ama gerçekte bağımsız idiler. Hemen her sene gazaya çıkarlar, Anadolu’ya akın ederler, Bizansa hücum ederler bir veya birkaç şehir alırlardı. Profesör Mükrimin Halil Yiııanç derki; “Anadolu’da bunların alanına uğramayan hemen hemen hiçbir şehir yoktur. " Yaklaşık iki buçuk üç asır süren bu “Gaza ve Cilıad” devri, Bizaıısın temeli sayılan Anadolu’daki şehirlerin yıkılmasına ve servetlerin mahvına neden oldu. Bu Türk akınları XI yüzyılda doğudan gelecek olan Türk fatihlerinin, Anadolu’da ki
fetihlerini kolaylaştırmıştır. Bolu ve Düzce bölgesi de huduttaki, uç eyalet gazileri tarafından istilaya uğramıştı.

Oğuzların, Bizansa karşı yaptıkları akınlar on birinci yüzyılda () başladı yılına kadar sürdü. ’de Alpaslan’a yenilen BizanslIlar Anadolu’yu terk etti ve Anadolu’da Selçuklu Devleti kuruldu. Kutulmuş oğlu Süleyman Bolu ve bölgesini zaptetti. Büyük Selçuk Sultanı Melikşah ile kıymetli veziri Nizamülmülk Anadolu’yu Türkmenleıe yurt olarak göstermiş; Türkmen boyları Anadolu’nun her tarafına yayılmışlardı. Anadolu’ya gelen göçmenlerin miktarı yaklaşık yerli halk kadardı. Günümüzde ilçe, bucak ve köy isimleri Türkmenierin ulus, boy, oymak isimlerini saklamaktadır.”
Prof. Dr. Mecdi Emiroğlu’nun “Bolu Yöresi Yer Adları” adlı araştırmasında şu ifadeler yer almaktadır. “yy. dan itibaren Anadolu'ya doğudan gelip yerleşen Türkler bu yerlere yeni adlar verirlerken bunların bir kısmını da eski şekliyle kullanmaya devam ettikleri veya dillerine uygun hale sokarak adlandır ıldıkları görülmektedir. Bolu (Cloııdiopolis), Mudurnu (Modrenae)f Düzce (Dusea pros Olympum) vb. Yörede özellikle öz Türkçe adlar Oğuz Türkleriyle verilmeye başlamış ve OsmanlIların yükseliş dönemine dek () sürmüştür.
Enver Konukçu’nun “Köroğlu’nun Yaşadığı Asırda Bolu’nun Siyasi Durumu XVI-XIII. Yüzyıllar, Ankara s 53” adlı araştırmasında şu ifadeler yer almaktadır.
“Bolu Kuzey-Batı Anadolu ’nun eski ve önemli yerleşme merkezlerinden biri idi. Bizans devrindeki Klaııdiopolis ’in son kısmındaki polis (şehir) den halk arasında Bolı, Boli ve Bolu diye söylenmiştir. Mesut’un Ankara Meliki olmasından az önce II. Kılıç Aslan ( )’ın Selçuklu kuvvetleri, 77 7Tde bu kale önlerinde görünerek kısa müddet kuşatmışlardı. Ancak Mycrikephalon Meydan Savaşı mağlubu Manuel Komnenos burada kendi şerefini iade edecek küçük bir başarı kazanabilmişti. Melik Mesut Bolu ’nun doğusunda yeni fetihlerde bulunmuş Kastamonu Bölgesini ve Safranbolu ’yu kuşatarak ele geçirmiş ve Türk göçmenlerini iskân ettirmiştir. Gerede,, Mengen, Köroğlu Dağları ve Bolu çevresi Oğuz kabileleri birliğine dahil birçok Türkmen gruplarının yeni vatanı olurken, Mudurnu istikametinden de Sakarya vadisine doğru yayılışları görülmektedir.

Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra Umur Hanlılar bu bölgeye hakim oldular. Osmanlı ve Candar Beylikleri arasında kalan Umur
Hanlıların yerini, Göynük, Bolu ve Gerede’de küçük beyler almışlardır ki, bunların askeri kuvvetleri - atlıyı geçmiyordu.
Anadolu’ya oranla Bolu yöresinde Oğuz boylarına ait yer adlarının oldukça fazla olduğu görülmektedir. Akçakoca’da Kınık ve yer adı olarak Yörük Yatağı Tepesi buna örnektir. Kınık adı ile 46 yerleşme bilinmektedir. Bunun 6 tanesine (0/0 13 ’ü) Bolu yöresinde aşılanmaktadır.”
Bir başka .kaynağa göre Akçakoca’ya Selçuklu Türkleri gelerek yerleşmeye ve köyler kurmaya başlamışlardı. İlk gelenlerin Koçar Bey ve onun yakınları olduğunu söylemektedir. Koçar Beyin yerleştiği yer bugünkü Koçar köyüdür. Selçuk kollarının orman bölgesinde kurdukları köyler şunlardır; Gökçeali, Doğancılar, Beyören, Balatlı, Kınık, kctmenli, Kepenç, Göktepe, Keramettin, Kapkirli ve Cuma yeri vb Cevdet Türkkaya’nın “Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar-Istanbul, ” adlı eserinde:

Kerameddinler bugünkü Akçakoca’ya yerleşmişlerdir. Denizden görünüşü beyaz olduğu için Kerameddinler buraya Akçaşar veya Akçaşehir adını vermişlerdir. Keramettin (Kazanın Merkezi); Akçaşehir’i, Bolu kazası (Bolu sancağı) olarak belirtilmekte, halkının yörükan tarifesinden olduğu (s. ) ve Keramettinin mezarının ise, Orhan Gazi ilkokulunun 50 metre yakınında ve yolun sağında olduğu i ladesi yer almaktadır.
Osmanlılar batıdan doğuya doğru ilerledikçe şehir isimleri de değiştirildi. Dia/Diospolis, Akçaşehir ya da Akkent adını aldı. Bu sahil kasabasının ilk sakinleri Kerameddinlilerdir

Aynı şekilde Tahirli, Arabacılar, Fadıllar, Kınık köyleri halkının da Yörük olduğu belirtilmektedir. Kınık için aynen şu ifadeler yer almaktadır.
“Adana, Hama, Hums, Ankara, Aksaray, Konya, Karaman, Kütahya vc Çorum sancakları, Koçhisar kazası (Kengiı* sancağı), On iki Divan kazası (Bolu sancağı) Edirne kazası (Paşa sancağı), Çorlu kazası (Vize sancağı), Tekfur dağ kazası (Çimen sancağı) Türkmen yörükan laifesindendir. Kara koyun aşiretinden olan Kınık cemaatı, Adana’da kışlardı, (s. )

Halk arasında yaygın olarak kullanılan Manav Türkleri hakkında yaptığımız incelemede; Manavların; İçel sancağı, Anamur kazası (İçel sancağı), Manisa kazası (Saruhan sancağı) Düşenbe kazası (Ala iye sancağı) yörelerindeki yörükan taifesidir. Yörük deyimi; iyi ve çabuk yürüyen, göçebe, (Anadolu’da çadırda oturana) Türkmenler, bir yerde yerleşmeyen göçebe halkı anlamına kullanılmaktadır.

CENEVİZLİLER DONEMİ
Dördüncü Haçlı Ordusunun çoğu Fransızdı. Venedik gemileri ile Venedik’ten hareket ettiler. İstanbul’a gelerek konakladılar. O sırada Bizans’ta yine post kavgaları devam ediyordu. Haçlılar bu nedenle İstanbul’a davet edilmişlerdi. Cenevizler şehrin güzelliğine dayanamadılar ve İstanbul’u zaptettiler. (MS ) Latin İmparatorluğunu kurdular. () 

Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Karadeniz kıyılarında Cenevizliler müstemlekeler kurmuşlardı. Ticaret merkezlerini elde ederek limanlardan sahile doğru yayılmışlardır. Karadeniz sahilinde bulunan Ereğli ile Amasra ve havalisi Cenevizlilerin eline geçti. Gebe kilise (Aktaş), Kızılca kilise (Nazımbey) köylerinin bulunduğu arazi ile Ceneviz kalesi ve çevresinde bağcılık ve çiftçilikle geçinen Hıristiyan halk bulunuyordu.

OSMANLILAR DONEMİ
Selçuklular Moğol istilası karşısında yenilince () göçebe Ttirkler Moğollara karşı devamlı isyan etmeye başladılar ve beylikler kurmaya başladılar. Bolu’da Bolu Beyliği, Söğütte Osman oğullan bulunuyordu. Osman Bey, Bizans hududunda üç tane uç beylik kurdu. Kara Denize doğru olan yerlere Konuralp’i İzmit ve havalisine Akçakoca’yı İznik’e, Samsa Çavuşu uçbeyi seçti. Ancak Bitinye Bölgesinde bulunan şehirlerin alınması işi Orhan zamanında tamamlanabilmiştir. Orhan Bey tahta geçince İzmit havalisine, Konuralp’i Gerede nahiyesi, Akbaş Mahmut’u Karadeniz sahiline, Gazi Abdurramanı Yalova ve Gemlik bölgesinde görevlendirdi. Orhan Bey’in Akçakoca Bölgesine geldiği ve Göçürler köyünde Baki Çelebi’de ve Kepenç Köyünde Çavuşoğlu’nun evinde misafir kaldığı söylenir. () Zaman içinde küçülen ve 17 hane kalan Göçürler Köyü bugünkü Töngelli köyü civarında idi. yılında dağılmıştır.

Akçakoca’nın Osmanlılar tarafından zaptedildiğine dair bir belgeye rastlanmamıştır. Akçakoca Beyin Akçakoca’yı zaptettiğine dair bilgi yoktur. Bazı yazarlara göre, zaten Yörük olan Akçakoca yöresi kendiliğinden Osmanlılarla birleşmiştir. Bu görüşü destekleyen bazı kanıtlardan söz edelim / tarihli Bolu II Salnamesi s. ’de; “Orhan Gazinin akıncılarından Akbaş Mahmut’un Amasya’ya kadar uzanan Karadeniz kıyılarım zaptettiği” yazılıdır. Akçaşehir’in zaptedildiğinden söz edilmemektedir.

2. Cevdet Paşanın Kısas-ı Enbiyasında da “Orhan Gazi”den bahsederken Akçakoca’yı İzmit havalisine, Konuralp’i Gerede nahiyesine, Akbaş Mahmut’u Karadeniz sahiline, Abdurrahman Gaziyi Yalova ve Gemlik havalisine izam eyledi”, denilmektedir. Burada da Akça şehrin fethedildiğine dair bir ifade bulunmamaktadır.

3. Orhan Gazi’nin Prusya’yı (Uskübü) ele geçirmek üzere 40 atlı ile Akçaşehir’e geldiği, Aftunağzı (Çayağzı) köyünde konakladığı, hatta oradaki caminin Orhan Gazi’nin buyruğu ile o zaman yapıldığı, Akçaşehir’den Baki Çelebi ile Çavuşoğlu’nu alıp Üskübü’nün fethine pili iği, yararlıklarını gördüğü bu iki kişiye Üskübü’den bol miktarda loprak verilerek ödüllendirildiği bugünde halk arasında söylenmektedir. Ayrıca, Akçaşehir’in güneyindeki dağlara Orhan Dağları, Yalı Mahallesindeki akan dereye Orhan Deresi denilmektedir. Aynı derenin doğusundaki topraklara tapu kayıtlarında ise “Orhan Gazi vakfındadır.” Şeklinde kayıt bulunmaktadır.

İdari bakımdan hep Bolu’ya bağlı kalmış olan Akçakoca, yılında il olan Düzce’ye bağlanmıştır. Akçakoca idari yönden şu aşamalardan geçmiştir. 
 

BOLU SANCAK BEYLİĞİNE BAĞLI AKÇAŞEHİR ()
Akçakoca bu dönemde Bolu Sancak Beyliğine bağlı voyvodalık şeklinde yönetiliyordu ve kaza 15 divana ayrılıyordu.

Tablo-1 Akçakoca’ya bağlı yerleşim birimleri()
1. Keramettin (Kaza merkezi)
2. Tahirli
3. Kepenç
4. Bey ören
5. Arabacılar
6. Aftunu ulya (yukarı aftun)
7. Aftunu Sutla (aşağı aftun)
8. Fadıllaı* (Bugün yok)
9. Kıran (Esmahanım)
Güney (bugün yok)
Kızılca Kilise (Nazım Bey)
Kirişi Sağır (küçük kiriş) (bugün yok)
Kirişi Kebir (Büyük Kiriş) (bugün yok)
Kınık
Kurucaşelıir (Muhtemelen Kurukavak)

Yörenin ilk sancakbeyi Konuralp idi. Kendisi sürekli seferde bulunduğu için yerine Sungur Bey vekâlet ederdi. Bu dönemde Evliya Çelebi, Akçaşehir’e gelmiştir. Evliya Çelebi, Akçaşehir’i şöyle tarif etmektedir:

"Yine buradan Akçaşar’a geldik. Burası voyvodalıktır. akçelik kazadır. Yeniçeri serdarı vardır. Eski zamanda havası latif hazin bir şehir imiş. Ahmet Han zamanında Kazak keferesi hücum ile her tarafı yakıp yıkmıştır. Halen bağ ve bahçeli ve hanelidir. Çarşı içere kiremitli ve bimisal bir cami vardır. Mukaddema hanların birisi kurşun örtülü muazzam han imiş. Halen kasaba o kadar mamur ve müzeyyen değildir. Bolu şehrinin iskelesidir. Lebideryada 70 adet mahzen vardır. Bu tarafı dağlardır. Bu yüzden havası sağlamdır. ” (Evliya Çelebi Seyahatnamesi C. 2, s. ) yılı tahsil edilen sürsat vergisinden (Harp zamanı tahsil edilen olağanüstü vergi), Akçaşehir’e düşen pay kilo arpa, 50 kilo un, 50 koyun, 50 sırağan, 30 bal, kantar saman, 20 araba odun karşılığı 39 akçedir.- yılında alınan sürsat vergisinin tutarı ise 39 akçedir.
 

BOLU VOYVODALIĞINA BAĞLI AKÇAKOCA
() yılından idari yapıda değişiklik yapıldı. Bolu, sancak beyliğinden çıkarıldı ve voyvodalık haline getirilip Anadolu Beylerbeyliğine bağlandı.

a) Merkez
1- Divanı Keramettin (yukarı mahalleler)
2- Divanı Keramettin (Kalpakçılar)
3- Divanı Keramettin (Aşağı mahalle)

Toplam

b) Köyler 
1 - Divanı Keramettin (Koç köy) 41 hane
2- Beyviran 80 hane
3- Aftun hane
4- Akkaya 85 hane
5- Fadıllı 94 hane
6- Kınık 38 hane
7- Tahirli 85 hane
8- Kızılca Kilise 94 hane
9- Kıran 59 hane
Arabacılar hane
11 - Kepenç hane
Dadalı hane
Toplam hane
Genel Toplam hane

BOLU-VİRANŞEHİR (Safranbolu) BİRLEŞİK MUTASARRIFLIĞINA BAĞLI AKÇAŞEHİR ()
İkinci Sultan Mahmut zamanında yapılan idari değişiklik ile mutasarrıflıklar birleştirilmiştir. Mutasarrıf Bolu’da oturacaktır, ilk mutasarrıf Hüsrev Paşadır. Mutasarrıflığa bağlı olan kazaların her biri bir ayana bağlı idi. 

BİRLEŞİK NAHİYE DÖNEMİ ()
yılında eyaletlerin kaldırılıp yerine il teşkilatının konulmasını öngören nizamnamenin yürürlüğe girmesi ile Kastamonu vilayeti Bolu mutasarrıflığının Göynük kazasına bağlı Düzce ve Akçaşehir’le birleşerek bir bucak halinde {Akça şehri Maçı Düzce) nahiyesi olarak yönetildi. Nahiye müdürü Düzce’de otururdu.

yılına ait salnamede ilk mülki bölünüş şu şekilde idi. Bolu Livası: Bolu, Dörtdivan, Gerede, Çağa, Mudurnu, Kıbrısçık, Pavli, Düzce/Konuralpe, Gümüşabad, Efteni, Üskübi, Akçaşehir Bcndcr, Ereğli, Alaplı, Samko, Yılanlıca, Devrek, Dirgine, Sekiz Divan, Yenice, Tefen, Göynük, Torbalı ve Mihalgazi Osmanlı Rus savaşları nedeniyle ’dan beri Doğu’da ve Balkanlarda genel bir huzursuzluk vardı. Kırım harbi ile yeni bir dalgalanma başlamıştı ve savaşlarında büyük göç hareketleri görülmüştür. Abaza, Çerkez, Gürcü, Laz, Boşnak, Arnavut, Tatar, Kürt, Makedonyalı ve birçok Rumeli göçmeni Anadolu’ya geçti. Padişah iradesi ve Muhacirin Komisyonunca bir kısmı Bolu bölgesine yerleştirildi. Göçmenler Akçakoca, Düzce ve Bolu’nun batısına yerleştirildi. Ormanların sık olması nedeniyle açmalar yapıldı

BUCAK DONEMİ ()
Düzce’nin Göynük’ten ayrılarak Bolu’ya bağlı ilçe haline getirilmesi ile Akçaşehir bağımsız bir bucak oldu. İlk bucak müdürü Hacı Abdullah ! İçindir. Akçaşehir nahiyesinin tarihli Birinci Arazi Yoklama İdarelerine göre 20 köyü vardı. Bu köyler sırayla tablo 3’te gösterilmiştir.

Tablo-3 Akçaşehir Köyleri ()
1. Aftun
2. Keramettin 
3. Beyveren 
4. Kızılca Kilise 
5. Balatlı 
6. Dadalı
7. Akkaya 
8. Aftunağzı 
9. Göçüler
Doğancılar 
Arabacılar
Koçar 
Koçullu
Gebe Kilise
Kalkın
Tabiri 
Göktepe
Kepenç
Ketmenli
Kınık 
 

Tarihli Kastamonu salnamesinin 2. cildinde Akçakoca ile ilgili çok kısa bilgi vardır.

Akçaşehir Nahiyesi : Merkez Akçaşehir
Müdür : Hacı Abdullah Efendi 
Katip : Selim Efendi
Telgraf Memuru Memur : İbrahim Efendi 
Memur : Rıza Efendi (4. Sınıf)

Bu bilgilerden, yılında Akçaşehir’de postanenin bulunduğunu öğreniyoruz. Postanenin kurulması bu tarihte mi, yoksa daha öncelere mi dayanmaktadır? Bilinmemektedir. On sene sonraya yılına ait Kastamonu Salnamesinde ise Akçaşehir hakkında şu bilgilere rastlanılmaktadır.

Müdür : Mehmet Mulıavve Efendi 
Naif : Mehmet Hulusi Efendi 
Katip : Ali Vasfı Efendi 
Tapu Katibi : Hacı Durmuş Efendi 
Nüfus Mukayyidi : Hacı Mehmet Efendi 
Vukuat Katibi : Mehmet Nuri Efendi

 

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası