sakinleştirici dideral / Panik Atak Tedavisi 'nde İlaç Kullanmanın İlkeleri -1 - Depam İletişim Psikiyatri Merkezi

Sakinleştirici Dideral

sakinleştirici dideral

 

Depam da  tedaviye aldığımız hastalar ve panik-atak.com ve depam.com sitelerimizdeki üyelerimiz; Panik atak ve depresyon tedavisinde kullandığımız ilaçlarla ilgili yoğun sorular sormaktadırlar. Aşağıda en çok sorulan soruların cevaplarını bulacaksınız.

En Sık Sorulan Sorular ve Cevapları:

  • Panikatak Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılmaktadır?Yan etkileri Nelerdir?
  • Panik atak ilaçları Bağımlılık Yapar mı, Kalıcı yan etkileri var mı?
  • Panik Atak İlaçlar Beyne  hasar verir mi? Kansere yol açar mı?
  • Panik Atak İlacı içmediğimizde fena oluyoruz, hep ilaç mı kullanacağız?(ilaç kesilme sendromu)
  • Panik Atak İlaçları bıraktığımızda hastalık tekrarlar mı?
  • Panik Atak İlaçları hangi dozda ve sürede kullanmak gerekir?
  • İlaç iyi gelmediyse ne yapmalıyız?İlacı ne zaman değiştirebiliriz?
  • İlacı kesme kriterleri nedir?
  • Panik krizinde  paniği durduracak bir ilaç var mı?
  • Gebelikte ve emzirme döneminde kullanılacak panik atak ilacı var mı?
  • Panikatağın bitkisel ilaçlarla tedavisi mümkün mü?
  • Antidepresanların cinsel yan etkilerini gidermek için neler yapılabilir?

PANİKATAK TEDAVİSİNDE NE TÜR İLAÇLAR KULLANILMAKTADIR?

  1. a)Antidepresanlar

– Eski kuşak antidepresanlar

– Yeni kuşak antidepresanlar

– MAO inhibitörler

  1. b)Anksiyete gidericiler

-Yeşil reçeteye tabi olanlar

– Normal reçeteli olanlar

  1. c) Yardımcı ilaçlar

-Mide –Barsak sistemi için

-Kalp-Damar sistemi için

-B vitaminleri

-Adet öncesi artan panik-depresyonu azaltan ilaçlar

-Doğal –Bitkisel destek ürünleri

Antidepresanlar:

Panik atak tedavisinde en önemli ve temel ilaçlar antidepresanlardır. Bu ilaçları kullanmaya başladıktan 15 gün sonra etkileri başlar. Nadiren ilk haftada da başlayabilir…Tam etkilerinin hisedilmesi ise; kişiden kişiye değişmekle beraber, 6- 8 haftayı bulabilir…

 

   Eski Kuşak  Antidepresan İlaçlar: Tofranil, Anafranil, Ludiomil, Maprotil ,Laroxyl gibi ilaçlardır. Bu ilaçların yan etkileri,  anksiyete-panik belirtilerini artırmaları nedeniyle çok tercih edilmezler. Bu etkisiz oldukları anlamına gelmez. Özellikle Tofranil panik tedavisinde çok etkilidir. Yeni geliştirilen bir çok ilaç Tofranille mukayeseli çalışmalar yapılarak geliştirilmektedir. Bu ilaçlar yeni kuşak ilaçlara  göre çok ucuzdur…Doktor durumunuza ve ekonominize göre bu ilaçları tercih edebilir. İlaç ucuz diye şaşırmayın. Yan etkileride zamanla azalır. Daha çok başlangıç günlerinde yan etkiler yoğundur. Ne tür yan etkileri vardır?

-Çarpıntı

-Ağız kuruluğu

-Ateş basması

-Baş dönmesi

-Kabızlık

-idrarda tutukluk

-iştahta artış (Yeni kuşak ilaçlarda da var)

-Cinselliği baskılama(Yeni kuşakta da var)

-Hipomani- Mani

-Uykululuk, sersemlik, dalgınlık hali

-Unutkanlık

Yukarıdaki belirtilerin bir kısmı panikatak ta da olduğundan bir çok insan bu ilaçları kullanmaktan çekinir.Ama doktor kontrolunde ve küçük dozlarla başlayıp artırılınca tolere edilebiliyor, Bazen çarpıntı giderici yardımcı ilaçlarla yan etkiler azaltılabiliyor….İlaçları mutlaka tedavi dozunda ve tedavi süresince kullanmak gerekir.Panikatak da  Tofranilin günlük dozunun 150-300 mg arasında olması gerekir.Süreyi ise hastalığınızın durumuna göre doktor belirler…

Yeni Kuşak Antidepresanlar:  Prozac (deprex,zedprex,fulsac  da prozac la aynı içeriğe sahiptir daha ucuzdurlar) ,Lustral(seralin,serdep) Cipram(citol,Relaxol,citara) , Cipralex, Citoless Efexor, Cymbalta Remeron, Ixel,Desyrel , Faverin Seroxat, Paxil gibi ilaçlardır. Mutluluk yaratan serotonin ileticisinin işlevini yaptıktan sonra hücre içine alınıp yıkılmasını engellerler .Bu yüzden serotonin geri alım inhibitörleri denmektedir.

Ne tür yan etkileri olabilir?

 

İştahta artış:Özelikle tatlıya karşı aşırı bir istek olur Yemek miktarı artar, çabuk acıkılır.Kilo artışı görülebilir..Bazı insanlarda  iştah azalır ve kilo kaybı olur.Bunun oranı % 5i geçmez. Kişiden kişiye çok değişir.Aynı ilaç birinde aşırı kilo diğerinde zayıflamaya sebep olur…Bazı insanlarda metabolizmayı yavaşlatarak  kilo alımına sebep olabilirler.

Cinselliği baskılama: Erkeklerde geç boşalma bazen boşalamama.(erken boşalım sorunu olanlar için süper iyi bir etki) ,Sertleşme sorunu, cinsel isteksizlik. Kadınlarda da cinsel isteksizlik, orgazm olamama hali ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler asla kalıcı değildir. Zamanla azalır, bazen geçer, bazen aynen kalır ama tedavi bitince bunlarda geçer. Erkekler Viagra benzeri ilaçlarla ereksiyon sorununu giderebilme şanslarına sahipler.Kadınlar içinse çalışmalar devam etmektedir…Bu konuda başka neler yapılabileceğini  aşağılardaki bölümlerde okuyacaksınız.

-Serotonorjik Sendrom:Bu ilaçlar antidepresan ve antipanik özelliklerini Serotonin üzerinden gösterirler. Serotonin halk arasında “mutlulukhormonu” olarak bilinir.Sinir sisteminde iletimde rol oynar.Duyarlı insanlarda ,aşırı serotonin deşarjı olur.Kişide huzursuzluk, anksiyete hali, panik belirtilerinde artış, aşırı ateşlenme, kafada basınç hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. Böyle bir durumda ilaç hemen kesilmelidir.Bir iki günde her şey normale döner.Zararlı bir etki olmaz….Bu etkiyi yaşayanların gittikleri doktora bu bilgiyi mutlaka vermeleri gerekir. Duyarlılığı olanlar farklı ilaçlar denemeli, o da olmuyorsa eski kuşak ilaç kullanılmalı. Bu sendromun görülme oranı %3-5 gibi düşüktür…

Unutkanlık   :Eski ve yeni kuşak ilaçların hepsinde bu yan etki vardır.

-Dalgınlık-sersemlik-uyku hali: Bu oranda %5-10 arasıdır.Yeni kuşak ilaçlar genelde yaşamla uyumludur. Her işinizi aksatmadan yapabilirsiniz. Bazen gece alındıklarında uykuyu kaçırırlar.Gündüz kullanmak gerekir. Uyku yaparsa geceye kaydırılması gerekir…

-Sinirlilik: Bazı kişilerde sinirlilik, huzursuzluk görülebilir.

Hipomani-Mani: Daha önceden manik atak geçirenlerde ve maniye yatkın olanlarda antidepresanlar Hipomani  veya Maniye yol açabilirler.Kişi aşırı coşkulu ve neşeli olur. Sürekli gezmek, eğlenmek ister. Çok konuşur bazen sesi kısılır.Az uyur ve kendine aşırı güvenir. Her işin altından kalkabileceğini düşünerek riskler alır ve zarara girer…Çok para harcar, ölçüsüz borçlanır ve sağa sola hediyeler almaya başlar. Karşı cinse ilgisi artar, sex gücü çok artar.Sık partner değiştirir.Sevgilisini, eşini aldatmaya başlar.Bazende aşırı dine yönelim olur.Bazıları kendisini ermiş, evliya gibi görür.Daha ileri gidenler paranoyakca düşünmeye başlarlar. Antidepresanların mutlaka doktor denetiminde kullanılmasının bir gerekçeside budur. Bu durumda ilaç hemen kesilip maniyi bastıracak ilaçlara geçilir.

-Aşırı Rahatlık: Bazı insanlarda uzun süreli antidepresan kullanımı duyarsızlık, aşırı rahatlık geliştirir.Eskiden alındığı, önem verdiği durumlara  duyarsız kalır.Tepkisizlik gelişebilir.

Karaciğer enzimlerinde yükselme: Bütün antidepresanlar karaciğerde işleme tabi tutulurlar.

SGOT, SGPT, GGT enzimleri  normalin iki -üç  katına çıkabilir.Bir zararı yoktur. Karaciğerinde sorunu olanların her ay enzim baktırması gerekir .Çok yükselirse doz azaltılır. Karaciğerinde  hastalık olmayanlar korkmasın ,ama 6 ayda bir enzim baktırabilirler…

-Adet düzensizlikleri: Antidepresan alan hanımların bir kısmında adet gecikmesi ve düzensizlikleri olabilir. Korkulacak bir durum değildir.İki ay üst üste adet göremeyen hanımların jinekoloğa gitmesinde fayda vardır

Mao İnhibitörleri:

Sinir sistemindeki ileticiler: dopamin, serotonin, adrenalin in yıkımını sağlayan mao enzimini engelleyen ilaçlardır.Türkiye de Aurorix olarak bulunmaktadır. Kişisel görüşüm etkili bir ilaç olmadığı yönündedir… Bir çok antidepresanın prospektüsünde mao inhibitörleriyle birlikte kullanılmaması yazar.Türkiyede zaten nadir bir kombinasyondur. Hekimler genelde tek  bir antidepresan yazarlar, kafaya takılacak bir durum değildir.Bazen bir arada kullanılabilen iki antidepresan bir hastada kullanılabilir.İlaçlar biribirilerinin etkisini artırır.

b)Anksiyete (kaygı)giderici, sedatif ilaçlar:

 

Yeşil reçeteye tabi olanlar: Xanax, Nervium, Diazem, Rivotril, Tranxline,Ativan gibi ilaçlardır. Panikatak da en sık kullanılan xanax tır. Bu ilaçlar kısa süreli 1-3 ay kullanılıp bırakılması gereken ilaçlardır.Bağımlılık yapma riskleri vardır. Zamanla merkezi sinir sistemini baskılayıp depresyona yol açarlar. Ayrıca xanak ve diğer yeşil reçete  bağımlıları ilacı  geciktirince veya alamadıklarında panikatak yaşarlar. Bir çok panikatak hastası yanında xanax taşır. Sıkışınca alır ve yatışır. Bazıları yıllarca taşır ama kullanmaz. Bir güvence nesnesi olarak yedekte bekler.Es kaza  ilaç unutulmuşsa birden panik yaşayabilirler.Bu nedenle çok gerekmedikçe yeşil reçete ilaçlarına “bulaşmamak” gerekir. Bazı hastalarda xanak dan dolayı esas tedavisini geciktirmektedir.Böylece hastalık daha dirençli hale gelmektedir.

Yeşil reçeteye tabi olmayan kaygı gidericiler: Atarax, pasiflora, buspon, Nervikan, Dideral.

En çok kullanılan bu ilaçlardır. Bağımlılık riskleri yoktur. Nervikan bitkisel kökenlidir.Melisa ve valleryan içerir. Dideral  kalp ritmini düzenleyici, tansiyon ayarlayıcı bir ilaçtır. Beta blokerlerden olduğundan kaygıda  giderir.Hatta guatırda, psikolojik el titremelerinde de kullanılmaktadır. Her ilaçta olduğu gibi, bunlarında mutlaka doktor tarafından reçete edilmesi ve takip edilmesi gerekir.Örneğin tansiyonu çok düşük olan birisi eczaneden yada birisinin önerisiyle “ezbere” dideral kullansa tansiyonu dahada düşecek belki şoka girecektir.

Bu ilaçlar yeşil reçete ilaçları kadar güçlü değillerdir.Ama daha güvenlidirler…

Bir çok hasta “başı sıkıştığında “ pasiflora şişesini “ağzına dikmektedir”.Dahiliyeciler ve diğer branş doktorları bu ilacı sık reçete etmektedirler.Hafif  bir ilaçtır Atarax  ise aynı zamanda alerji gidericidir.Cildiyecilerde çok sık reçete etmektedirler.

C-Yardımcı İlaçlar:

 

Panik atak yaşayanların çoğunda midede gaz, şişkinlik, hazımsızlık olabilir. Çoğunda da çarpıntı, tansiyon yükselmeleri ,ateş basmaları , titremeler görülür. Psikosomatik mide hastalıklarında kullanılan Librax, Klipax ( Madde bağımlıları bu ilaçları suistimal ettiklerinden yeşil reçeteye alındılar) Tranko Buskas gibi ilaçlar paniğin mide- barsak sisteminde yaptığı etkileri ortadan kaldırırlar. Bunlarında bağımlılık riski olabilir. 3 aydan fazla kullanmamak doğru olur.

Panikatak sırasında tansiyonu yükselen ve çarpıntısı yoğun olan hastalara  verilecek Dideral, Beloc benzeri ilaçlar hastaları çok rahatlatır. Tekrar vurguluyorum “ her ilaç hem şifa hem zehirdir.” “ DOKTOR KONTROLU OLMADAN  ASLA KULLANILMAZ”

 

B vitamini komplexleri de faydalıdır.B6 vitamini mutluluk hormonu denen serotoninin yapımında rol oynar.Genel anlamda sinir sistemini ve direnci güçlendirirler. Kaygıya bağlı ağrıları, uyuşmaları gidermede yardımcı olurlar…Kan yapımını artırırlar. Adet öncesi sendromunu yaşayan ve depresyonu ,panik atağı artan hanımlarda çok yararlıdırlar. Adet öncesi bir hafta boyunca günde iki kez alınacak B vitamini komplexleri hanımların şikayetlerini azaltır.

Günde  300-400 mg kadar alınacak Magnezyum tabletleri de  adet öncesi artan paniği, depresyonu hafifletir…

Doğal-Bitkisel Destek Ürünleri: B vitamini ve  sinir sistemini yatıştırıcı özelliği olan Magnezyumdan yukarıda kısmen bahsettik. Bunlara ilave olarak Omega 3 ürünleri de faydalıdır.Melisa, Papatya, Rezene, kediotu, Sarı kantaron da bitkisel destek ürünleridir.

Şunu hatırlatayım ki, her bitkisel şey zararsızdır diye bir kural yoktur. Bunları çaylarıda satılmaktadır. Günde bir fincan melisa,bir papatya, bir rezene çayı panik belirtilerini azaltabilir…Ihlamur ve ada çayıda faydalıdır. Östrojeni düşük olan hanımlar her gün bir bardak ada çayı içebilirler…Menapoz sorunu yaşayıp anksiyetesi artan hanımlar; buna ilave olarak “civan perçemi” kaynatıp her gün  yarım kahve fincanı kadar içebilirler…

Haftada iki gün somon balığı yemek omega 3 ihtiyacını doğal yoldan karşılayabilir.(ızgara olarak)  Kış mevsimlerinde Magnezyumdan zengin pırasa, folik asiten zengin ıspanak mutlaka yenilmelidir.Mide ve hazım sorunları için turp salatada mutlaka olmalıdır.Ton balıklı yeşil salata her gün yenebilir…

Omega 3 ve 6 dan zengin olan çörek otundan hergün bir tatlı kaşığı yemekte yararlıdır.Çörek otu bağışıklık sistemini güçlendirir.Sık sık enfeksiyon geçirenler için yardımcı bir üründür.

Bu yardımcı doğal destek ürünleri ilaçlarla birliktede alınabilir ( önerdiğim ölçülerde).Depamda çoğu hastama bunları öneriyorum… Tamamen doğal yöntemlerle tedavi olmak isteyenlere  bu ürünleri bir paket proğram şeklinde uyguluyorum. Tecrübelerim gösteriyorki, hafif panikatak ve depresyonlarda  etkililer. Orta ve ağır olgularda kesinlikle kimyasal ilaç kullanmak gerekir…

Hamile ve süt emziren hanımlarda doğal destek ürünleri ilk tercihimdir. Ağır olgularda kar- zarar hesabı yapılıp kullanılabilen kimyasal ilaçlara geçiyorum. İleride bu konuyu ayrı bölümde okuyabileceksiniz…

İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR MI? KALICI YAN ETKİLERİ VAR MI?

 

Panikatak tedavisinde kullanılan ilaçlar  Depresyon giderici ilaçlardır(Antidepresanlar). Bağımlılık yapmazlar.Alışkanlık yapmazlar. Asla kalıcı bir yan etkileri yoktur.

Yeşil reçeteye tabi olan Xanax benzeri ilaçlar, doktorun önerisi dışında kullanılır, yada doktor  gereğinden fazla uzun kullandırırsa bağımlılık riski vardır.

Antidepresanların  birden kesilmesi durumunda ;baş dönmesi, bulantı, ateş basması, sinirlilik, huzursuzluk, hastalık belirtilerinde artış gibi “kesilme sendromu” yaşanır. İlaç alınınca bu belirtiler geçer. İşte bunu yaşayan hastalar, “ eyvah ilaca bağımlı oldum” diye düşünürler. Oysaki bağımlılık söz konusu değildir. Diğer yandan, ilacı yetersiz kullanan, kısa sürede kesen insanlarda da hastalık tekrarlar. Morali bozulan hastalar ilaçsız yapamayacaklarını düşünürler. Halbuki ilaç kullanım kurallarına uyulmamıştır…

İLAÇLAR BEYNE ZARAR VERİR Mİ? KANSERE YOL AÇAR MI?

Antidepresanların bir çoğu dikkati, hafızayı, refleksleri  baskılayabilir.Bazı kişilerde uyku hali, sersemlik oluşturabilir. Bu etkiyi yaşayan kişiler “ilaç beynime hasar mı verdi?” diye düşünürler. Bir kısmı ilacı bu yüzden bırakır.Bu yan etkiler zamanla azalır.Bazı insanlarda  ise beyinsel fonksiyonlar artar. Uzun vadede antidepresanlar zihinsel fonksiyonları artırır. Hatta bağışıklık sistemini de güçlendirirler.Bu nedenle asla Kansere yol açmazlar. Stres bağışıklık sistemimizi baskılayarak her türlü enfeksiyona, kalp hastalıklarına ve kansere yol açar. Antidepresanlar stresi yok ederek kansere ve enfeksiyonlara karşı vucudu korur.

Yapılan bilimsel araştırmalarda; uzun süreli strese maruz kalanların savunma hücreleri zayıflamaktadır. Bütün hastalıklarda aşırı ve uzun süreli stres baş rol oynamaktadır.Antidepresan tedaviyle savunma hücreleri eski gücüne kavuşmaktadır.

İLACI İÇMEDİĞİMİZDE FENA OLUYORUZ, HEP BU İLACI İÇECEKMİYİZ?

Antidepresanlar  birden bırakıldığında “Kesilme Sendromu” na yol açarlar. “fena oluyoruz” denen olay budur.Şiddetli baş dönmesi, iteklenme hissi, düşme bayılma hissi, bulantı, sıkıntı, sinirlilik, huzursuzluk, terleme, titreme, ağrılar, çarpıntı ve hastalık belirtilerinde artma görülür. Antidepresanlar asla birden bırakılmaz. Yeşil reçete ilaçları da aynı kurala tabidir. Hatta daha da önemlidir. Günlere, haftalara hatta aylara yayarak kesmek doğru olur. Kesilme sendromundan bir an önce kurtulmak için  bırakılan ilacı hemen almak gerekir. Almak istemezsek ne olur? Bir iki hafta kadar sıkıntı yaşanır ve geçer. Tedavi olmadan kesmişsek hastalık tekrar yaşanır…

yazının devamını okumak için;

PANİK ATAK TEDAVİSİ ‘NDE İLAÇ KULLANIMI İLKELERİ -2

Topluluk önünde konuşma kâbusuna son...

Financial Times’ın en çok okunan köşe yazarlarından Lucy Kellaway geçtiğimiz günlerde yayınlanan yazısında hayatının en büyük korkusunun topluluk önünde konuşmak olduğunu yazmıştı. Bu korku öyle bir noktaya gelmiş ki, çocukluğunda sürekli tekrar eden yarasaların saçında yuva yapma kâbusunu bile geride bırakmış. Oysa bir grup zararsız insanın önünde durup ağzını açmak ne kadar korkutucu olabilir ki!

Kellaway topluluk önünde konuşma korkusunu mantıksız ve bir o kadar da uç noktada bulmakta. Öyle ki, kariyerinin ilk 20 yılını konuşma yapmayı gerektiren ortamlardan arkasına bile bakmadan kaçarak geçirmiş. 40. doğum gününde bu yaptığının kariyerini ciddi ölçüde limitlediğini fark etmiş ve kendi kendini konuşma davetlerine gitmeye zorlamaya başlamış. İlk büyük konuşmasından bir gece önce hiç uyumamış ve sabah kendi ruh halini, yorgunluğunu ve en çok da korkusunu saklamak için, rugan pembe ayakkabılarını giymiş ve ayakkabıların dinleyicilerine ne kadar rahat ve kendinden emin olduğunu göstereceklerini ummuş. 15 yıl önce pembe ayakkabıları olmadan ve hemen hemen hiç korkmadan konuşabildiğini yazmış Lucy Kellaway. Vücudunun salgıladığı adrenalin, yapması gerekene ve söyleyeceklerine konsantre olmasını sağlamış ve görevini başarıyla tamamlamasına yardımcı olmuş.

Peki, Kellaway’in korkusunu yenmesinde ve başarılı konuşmalar yapmasında nelerin yardımı olmuş? Bu soruyu kendi kendine sorduğunda önce alaycı bir dille nelerin işe yaramadığını anlatıyor. Örneğin, konuşma yapacağınız salona önceden gidin ve kendinizi ortama adapte edin gibi önerilere tamamıyla karşı. Ne kadar erken giderse, o ortam onu daha çok gerdiği gibi, mümkün olduğunca geç, konuşmanın başlamasından birkaç dakika önce salona girip, öncesinde kendi kendine başka bir yerde (tuvalet, kantin, başka bir salon) sakinleşmeyi tercih ediyor. Kellaway’in gülünç bulduğu bir diğer öneri bir gece öncesinde iyi bir uyku çekmek. Tabii bu ne kadar mümkünse! İyi uyuyamıyorsanız, uyku ilacı veya sakinleştirici almalı mısınız? Bu ilaçlar sizi sabaha sinirleriniz alınmış gibi mi hissettirecek, bitkin ve sersem mi hissedeceksiniz yoksa uykunuzu almış gibi mi? Gece uykusunu kurtarma gayretiyle konuşma gününü mahvetmeyin diyor. Kellaway yazısının devamında nelerin kendi paniğini kontrol almada işe yaradığını paylaşıyor:

1.İlaç alınmalı mı? Alınmamalı mı?

İlaçlar mucize yaratmıyor. Uyku ilaçları sadece korku hissini değil, sahip olduğunuz ve o gün işinize yarayabilecek tüm duyguları söküp alıyorlar. Evet, korkunuz kontrol altında oluyor ancak bir zombi gibi hiçbir heyecan, mutluluk, insana özgü herhangi bir duyguyu gösteremez oluyorsunuz. Kellaway özellikle akşam saatlerinde yapacağı konuşmaların öncesinde kendini rahatlatmak için bir bardak şarap içmeyi tercih ediyor.

2. Konuşma korkusunu daha büyük ve rasyonel bir korkuyla karşılaştırın.

Bir konuşmasına bisikletiyle giderken, Kellaway yol çalışmasında kullanılan bir çimento makinesiyle çarpışma tehlikesi geçiriyor ve hemen hiç korku duymuyor. Bu olay ona ölümle karşılaşmak gibi gerçek bir korkuyu hissetmeyip, topluluk önünde konuşma korkusunu bu kadar yoğun yaşamasının pek de mantıklı olmadığını hatırlatıyor. İlginç olmayan bir konuşma yapsam ne olur, ucunda ölüm yok ya diyerek kendini rahatlatma yolunu seçiyor.

3. Birçok iş adamının topluluk önünde konuşamadığını unutmayın.

Herkesin iyi birer konuşmacı olduğu ortamlarda ilk konuşmacı olmak avantajlıdır. İlk siz konuşur, korkunuzu, heyecanınızı atar, standardı oluşturursunuz. Sizden sonra gelenler çok da iyi olsa, olan olmuş, konuşmalar yapılmıştır. Oysa çoğu zaman sizinle aynı kürsüye çıkacak konuşmacıların hiçbiri çok da iyi konuşmacılar olmayabilir. Bu durumda acele etmenize gerek yoktur. Onlar konuşmalarını yaparken sakinleyebilir, dinleyicilerin konuşmalara verdiği tepkileri gözlemleyebilir ve kendi stratejinizi konuşmanızı daha enteresan bir şekilde yapacak şekilde değiştirebilirsiniz.

4. Konuşma yapacağınız yere erken ulaşın.

Gecikme konusunda sıfır risk alın. Geç kalma stresi sizi daha da gergin yapacaktır. Adrese çok erken ulaşın ki, kendinize sakinleşme sadece ve sadece konuşmanıza konsantre olma zamanı kalsın.

5. En etkili ve zorlu öneri - En zor dinleyici kitlesinin önünde prova yapın.

Çevrenizde buluğ çağında bir genç var mı? İşte ideal en zor dinleyici kitleniz. Provada sizi en çok zorlayacak hatta delirtecek profil. Söylediğiniz hiç bir yanlışı es geçmeyecek, sıkıldığını oflama poflama, esneme ve daha ne kadar kaldı sorularıyla belli edecek karşısına çıkabileceğiniz en acımasız dinleyici. Provada zorlamak asıl konuşma sırasında zorlanmaktan iyidir. Deneyin.

Kellaway tüm bu beş tüyoyu birleştirdiğinde, iki şeyin su yüzüne çıktığını görüyor. Biri, deneyim. Ne kadar çok kez topluluk önünde konuşma yaparsanız, o kadar az gergin oluyorsunuz. Bunun bir sebebi her konuşmanızda daha iyi olmanız, kendinizi geliştirmeniz. Diğer sebebi ise, eğer bazı şeyler planladığınız gibi gitmezse, dünyanın sonu olmayacağını bilmeniz.

Kellaway’in ikinci bulgusu, yaşı. 50 yaşını geçtikten sonra, iş yaşamına daha korkusuz bakabiliyor. Dünyada olup bitenlerden ve çocuklarının geleceğinden endişeli, korkuları var ancak kendisiyle ilgili korkmuyor artık. Bu noktaya geldikten sonra da, kendisini dinlemeye gelen bir grup insandan neden korkayım ki deyip geçiyor…

Ne kadar iyi hazırlanırsanız o kadar iyi konuşursunuz!

Datassist Bordro Servisi Genel Müdürü Ayşe Nazmiye Uça’dan topluluk önünde konuşma üzerine tavsiyeler:

● Konuşmaya nasıl hazırlanmalı?

Başarılı bir konuşmanın ana temeli konuyu çok iyi bilmektir. O zaman kendinizden emin olma katsayınız çok yüksek oluyor. Özellikle teknik konularda yapılacak sunumlarda konuya hâkimiyetin yüksek olması önemlidir. Bilmediğimiz ya da az bildiğimiz bir alanda konuşma yapmanız gerekiyorsa tabii ki konuya zaman ayırıp doğru hazırlanmanız gerek. Benim bildiğim ne kadar iyi hazırlanıyorsanız o kadar güzel bir sunum yapıyorsunuz. Bu bir gerçek!

● Heyecan, korku, gerginliği yenmek için sizin uyguladığınız yöntemler neler?

Geçmişte topluluk önünde konuşmak benim için çok büyük bir korku idi. Üzüldüğüm ve önüne geçemediğim bir konu topluluk önünde konuşmaya başladığımda sesimin benim sesim olmaktan çıkması, deyim yerinde ise cırtlak bir ses tonuna dönüşmesiydi. Bunu şimdiki moda new age farkındalık tekniklerini kullanarak yendim. İlaç yerine çok kuvvetli bir önerim var, B1 vitamini. Bu vitamin analitik düşünmeyi artırıp, bilinçaltında olan korkulardan uzaklaşmayı sağlıyor. Üstelik sakinleştirici gibi sizin düşünce gücünüzü azaltmıyor. Bunun yanı sıra pratik yapmanın çok ciddi faydası var, mümkün olduğunca gerçeğe yakın bir ortamda, iş arkadaşlarınıza, çalışanlarınıza ya da aile içinde sunumu tekrarlamak, ya da ayna önünde birkaç kez sunumu çalışmak her zaman başarı getirir.

● Çok farklı herkesin sıklıkla önerdiği tüyoların dışında bir iki öneri aklınıza geliyor mu?

Aslında çok fazla ama birkaç tane listelersem;

1. Konuşma sırasına espri yapacaksanız, size komik bir şey anlatacağım demeyin. Bırakın onlar komik bulup gülsün.

2. Konuşmaya başlarken herhangi bir neden için özür dilemeyin. Başından alt bir basamaktan başlamanıza gerek yok.

3. Tüm topluluğa konuşmaya çalışmayın, kişiler seçerek onlara anlatın, inanın bir kişiyle iletişim kuruyorsanız hepsi ile kurarsınız.

4. Seçtiğiniz kişileri hep yakın mesafeden seçmeyin, daha uzak mesafeye de ulaşarak etki alanınızı büyütün.

5. Konuyu çok iyi biliyorsanız bile bildiğiniz her şeyi anlatmayın, her şeyi anlatmaya çalışırsanız, dinleyiciler çok azını alacaktır.

6. En önemlisi, sık sık benzer konuşmalar yapıyor olsanız bile konuşmanıza önem verin ve mutlaka yeniden ve yeniden gözden geçirin. Siz konuşmanıza enerji vermeyi bırakırsanız eninde sonunda dışarıdan fark edilir.

www.datassist.com.tr

Bu konularda ilginizi çekebilir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası