Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlar İçin Sözler, Değersiz İnsanlara Kapak Sözler, Değersiz Kişilere Laf Sokan Sözler, Kendini Çok Değerli Sananlara Sözler
İnsan önce kendine değer vermeli kendini sevmeyen kendine değer vermeyen başka birine değer veremez.Değersiz Sözler Kısa, Değersiz Sözler Tumblr, Değersiz İnsana Sözler, Değersiz Dosta Sözler, Kendini Değersiz Hissettiren Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler
Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme yoksa değersiz olan hep sen olursun.Etiketler : Bu güzel sayfamızda sizler için Değersiz Sözler, Değersiz insanlara anlamlı sözler, Değersiz insanlara resimli sözler, Değersiz hissetmek ile ilgili sözler, Degersiz oldugumu anladim sozleri, Kendini değersiz hissettiren sözler, Kapak sözler, Değerini bilmeyenler için sözler, Güzel sözler en güzel sözleri hazırladık.
Tags: Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler Değersiz İnsanlara Sözler Değersiz Kişilere Sözler Değersizler İçin Manalı Sözler Değersizlere Kapak Sözler Değersizlere Koyucu Sözler |
Sizinde Aklınızda Güzel Sözler Varsa Yoruma Yazıp Diğer Kullanıcılarımızla Paylaşabilirsiniz.
"Radikal Blog'da ki Denemelerimden(6)"
"Öyle insanların yanında ol ki onlarla aynı fotoğraf karesinde olduğun
için şükredesin
Ve öyle insanlara da karşı dur ki o fotoğraf karesinde olmadığına şükredesin
Öyle bir zaman gelir ki
O gün birlikte çektirdiğin fotoğraf karesinde, keşke olmasaydım dersin" oe
"Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları,
konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin.
Sen öyle biri ol ki,
ne insanları,
ne de kelimeleri yitir.”
"Bazı insanlar dua gibidir:
Görünmez ama dokunur sana, duyulmaz ama bırakmaz seni".
Her Balon Sönmeye Mahkum!
İlk söz: Hayat bana hiçbir olguyu görünen üzerinden değerlendirmemeyi öğretti, kötülük hariç!
“Güzel davrananlara (Salih amel) taşıyanlar
/ iyilik yapanlara
daha güzel karşılık,
de fazlası var.
Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke)
bulaşır ne de bir horluk (gelir)..”
Yüce Yaradanın kaleminden dökülmüş bu kelamlar
İçimiz her neresiyse
Titreyebilen bir yer.
İnsan işte: "
sonsuz bir uçurumun üzerinde
durmaktadır da bilmez
onun üzerinde durduğunu ..
"Bizler hiçbir şeyiz,
aradığımız ise her şeydir."
"Bilsem de pek çok şeyi,
Bilmeliyim her bir şeyi."
Hayat, Kendiliğinden ne iyi ne kötü
Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.
Ahlakın özü çok basit:
Tüm insanlara birer insan gibi davranmak.”.
Bu arada adil olan, iyi olana öncelikli..
Kanaat başka, doğru bambaşka..
Yanlış, yanlışla düzeltilir mi ?
." ancak bilmiyor bildiğini
ve bu yüzden inanıyor bilmediğine."
İnanıyorsun diye öyle olması
inanmıyorsun diye
öyle olmaması gerekmiyor gerçeğin
Hiç doğmamış gibiyiz.
Hiç ölmeyecek gibi
Vakit başka,
süre daha başka,
zaman ise bambaşka..
Bırak aynı şeyi görmeyi,
aynı şeye bile bakmıyoruz
Ömür biter ama hayat tamamlanmaz
Varoluş tamamlanamazlık
Bir ağacın tek tek yiten yaprakları gibiyiz.
Hangimiz önce düşecek belli değil
ama hepimiz döküleceğiz
Ölümdür eli kulağında olan
Ölüm geride kalanlar için
Geride kalanlara keder miras kalır:
Elem bırakır ölenler hayatta kalanlara
Ölümden korkmayan ölümü bilmeyendir
"Gördü ki varoluş,
mumun ışığı gibiymiş:
ışığının yanması ile
ışığının sönmesi aynı şeymiş."
Onlar sahiden geride kalmışlar.
:birbirine-ait-olanın bir daha-birarada-
olmayışıdır noksanlık
Varoluş teşrih, tevil ve tâbir
Varoluş yorumlama,
açık hale getirme ve anlam çözme..
Sevgi göstermek başka, sevgi görmek bambaşka.
Kaybetmek başka, yitirmek bambaşka.
Biri gözden, diğeri gönülden gider sanki
Gerçeklerden vazgeçtiğimizde hakikatlerden de
feragat etme
"Nerede utanç varsa orada korku var."
Doğru yitirilince her şey kaybedilir..
“İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil,
kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demek”
Semeresiz iyi niyet değersizdir
Alışkın değilsin diye yanlış olması gerekmiyor
Kim ki çehresi ışıldamıyorsa Olamaz asla bir yıldız
Soru şu: İnsanlar arasındaki asli düşmanlığa delalet eden
(kötülük olarak) ilk şey haset midir,
yoksa riya mı?"
İç dünyamız çok dinamik:
Çelişik, karşıt, kayıtsız, t
tutarsız, devingen his, düşünce
ve edimlerle dolu.
Ama hepsi de bizim, hepsi de içimiz
Erdemlerimiz içimizdedir.
Onları dışımızda icra ederiz.
Bu yüzden lafa değil işe bakılır.
Vasatlık mecburidir.
onu düzeltmeye çalışmamak gerekir.
Çünkü, cezalandırılmıştır.
En sert olarak da kendi zavallılığını bilmemesi
ve kendi zati yasası yüzünden bunu bilemeyecek
olmasıyla cezalandırılmıştır.
Neyi yaptığımız ne olduğumuzla ilgilidir
Gerekli başka, zorunlu bambaşka.
Bilmek başka, anlatabilmek bambaşka.
Bu arada: "Malum" ilam edilir.
İlan değil
Basit başka, yalın bambaşka.
Biri düz, diğeri katışıksız
Var olmayanı varmış, var olanı yokmuş gibi
gösterendir "sofist".
Onun yaptıkları bu yüzden "safsata"
“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor.
Akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımıdır"safsata" .
"boş, asılsız, temelsiz "
Bu bağlamda "Keyfiyet" başka "keyfilik" bambaşka
Nefret Söylemi, düşünme ve ifade etme özgürlüğü mü?
Yoksa ilkel bir dürtünün dışa vurumu mu?
İçimizdeki aydınlık ve karanlığın hangisini
beslersek o büyüyor.
İkisi de içimizde.
Hangisini beslediğimiz önemli
"Kalbimizde Allah'ın nuru vardır,
onun adı da vicdandır.
Vicdansız olunca,
orada bir boşluk mu oluyor?
Yoksa nefretle mi dolu orası da vicdan sığmıyor?
Vicdan kaskatı olunca neyin üzerine inşa ediyorsun dini ?"
Neler yapıp ettiğini seninle birlikte bilen,
mahremini gören, iç şahit
Gözleri hep açık.
Asla uyumayandır vicdan..
Bilinmese de haddizatında mevcut kalandır vicdan
İşaret edene bakmaktan işaret edileni göremez olduk
"Hiçbir şey gözyaşı kadar çabuk kurumaz"
.Gerçi ne kadar sinsi bir söz..
Canımızın sıkılması başka,
içimizin daralması bambaşka..
Uyanma umudumuz olmasa, uyumazdık
Yıkmak kolay ve çabucak. Yapmak çok zor.
Yeniden yapmak çok daha zor.
Yapmak zorunda olmak başka,
yapmamayı tercih etmek bambaşka.
Hatta olanaksız.
Neyi yıktığına dikkat etmeli insan
Küçük düşünecek kadar büyümek
Güven esas.
Yok ise,
her şey boş
Mesele çürük elmalar değil,
elmaları neyin çürüttüğüdür.
Eski başka, eskimiş bambaşka.
Birini saklar, diğerini atarsın.
Atmalısın hatta
Bir insanın sana neler verebileceği değil,
senin için nelereden vazgeçeceği önemli
Kalp kırılınca içinden hayaller dökülür..
Tahrip edenin, inşa etme mükellefiyet
ve mesuliyeti daha büyüktür.
Bu etik olduğu kadar ahlaki de bir meseledir
Yara kabuk bağlar, kimlik olur.
"Eksik olma," diye bir dilek var dilimizde.
Tıpkı "var ol" gibi o da ince ve duru bir dilek.
Varoluşumuzu anlamlı kılanlara
söylenebilecek ne hoş sözler
Bir de "Meftun" sözcüğü ne kadar hoş
Yanmış anlamına geliyormuş.
Yanarak, aydınlığa doğru
Birlikte sevinmek başka, birlikte üzülmek bambaşka.
Hüzün, kendi başına müthiş bir deryadır.
Hüzünlenemeyen insan gelişmemiş bir insandır.
Kendinden kopukluğunun,
içindeki öze olan özlemin farkında değildir..
Vazgeçtin mi başka,
vaz mı geçtin bambaşka
Bütün güzel ise parçaları da güzel midir?
Çirkin parçalar güzel bir bütün oluşturabilir mi?..
Bazen düşünüyorum da dünyayı değiştirmek için sarsılmaz
bir istekle çalışmak mı mutlu eder bizi
yoksa konforun sakin sularında kulaç atmak mı?
Bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemli
Uçtuğunu düşünmek ile uçmak arasında devasa bir fark var
Yolunu bilmeyen için yol fark etmez.
Her yol yanlış, her yol doğrudur.
Hepsi yoldur ve hiçbiri yol değildir.
Yolda olmak başka, yolculuk bambaşka
Arzularının yangınları içinde yürür insan
Yolda olmak yetmez. "Varış" da gerek..
"Her şey yoldur."
Kimileri gelecekten bahsediyor ama kastettikleri
geçmiş aslında.
Ebedi rücu
Geçmişin önümüze geçmesi
Geçmişi anlama ile geçmişte anlam bulma farklı hâller:
Biri geleceğe açılma, diğeri gelecekten kaçınmadır
Geçmiş hiçbir zaman ölmüş değildir.
Geçmiş bile değildir."
Anlamı olmamak başka,
anlamsız olmak bambaşka
İki tür gelecek var
Birincisi gelen gelecek,
İkincisi gidilen gelecek.
İkincisi umut
Umut etme başka,
dileme bambaşka
Haddizatında yalnızdır insan.
"Hakikatin haddi vardır da
Yanılgı’nın yoktur"
Ölesiye yaşıyoruz ama öylesine değil..
Kimse tok kalkmaz hayat sofrasından.
."Kulak dilsizdir,
ağız sağır.
Göz ise hem duyar hem konuşur.
Dışarıdan dünya, içeriden insan yansır onda
"göz gözü görmemek" deyimi ne hoş.
Mesele gözün gözü görmesi çünkü
Göz daha fazlasını görür, Kalbin bildiğinden
Bir kimseyi anlamak demek,
o kimsenin bir şeyi nasıl
anladığını anlamak demek..
Anlama ne çok söz söylemeyle,
ne de hararetle kulak kabartmayla olur.
Anlamak anlamayı anlamak
Anlamak anlayış göstermek demek değil
Anlamak affetmek demek de değil
Anlamak varoluşun özü.
Zordur üstelik
Sağduyu ne sağ ne duyu.
Düpedüz ön yargı.
Üstelik hiç de sağın değil.
Gayrisahih
Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil,
muhafaza ettiklerimiz.
Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil,
özümseyebildiklerimiz
Önem değerli olmuş
değer önemli olmalıydı oysa
Ateş ile alev başka.
Nur ile ziya başka.
Işık ile karanlık bambaşka.
Düşünmek başka, düşlemek bambaşka
Kasabalılık başka şehirlilik bambaşka..
kendisi hiçbir iş yapmayan,
iş yapanda da mutlaka kusurlar bulan anlayışın
egemen olduğu kültürdür "kasabalılık"
Yaptığından pişman olmak başka,
yapmadığından pişman olmak bambaşka.
Birinde imkânsızlıktan,
diğerinde imkândan azap duyulur
Birikimlerim ve ulaştığım bilinç bana sürekli
“konuşmak birbirimizi anlamanın en etkin yolu”
Anlamak sanıya da müsait.
Anladığını sanarsın, oysa yalandır.
Çünkü insan hayatta hiç yaşamadığı güzellikteki
şeyleri anlamakta zorlanır."
Soru Şu :
İkisi arasında büyük bir özgürlük asimetrisi varsa?
Bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün
başladığı yerde biter mi?,
Dengesizliği korur bu ilke
Mavi gökyüzü dediğin gökyüzü bile değil.
Işıyan atmosfer o sadece.
Göğün mavisi, ışımasıdır atmosferin.
Yoksa gök kapkara
Gökyüzünün sonsuzluğu gecenin kör
karanlığında görülür.
Güneş bizi ışıkla örtüp kapatır aslında.
Gece, dünyanın gölgesidir.
Gece geçer, ışık ışır ardından.
Ve insan daha "Bak!" diyemeden
Karanlığın çeneleri açılıp yutuveriyor her şeyi.
Parlak ne varsa yok oluyor bir anda
Nasıl ki olmayan bir şey hakkında konuşmak
onu var etmeyecekse, olan bir şey hakkında
konuşmamak da onu yok etmez.
Susmak daha kötü;
susulan bütün hakikatlerde zehir var .
"Sözün bitim yerini olay
ya da
konu seçmez,
söz seçer.
Bir şeye karşı çıkarken
başka bir şeye destek veriyor olabilirsin,
hem de farkında olmadan.
İzan şart
Başlangıcını da olduğu gibi."
Yalan anlaşıldığında yalan olur
Gerçekle bağımız kopunca,
geriye yalan kalır..
yalan üç tür :
bencil duygularla söylenen,
Siyah yalan;
diğerkâm duygularla söylenen
Beyaz yalan
ve en fenası
ortaya çıksa bile kimsenin
umurunda olmayan.
grup çıkarı
ve aidiyet duygularıyla söylenen
mavi yalan
Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın
insan oğluna, yani dinleyeceksin onu,
niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın.
Bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden
daha çok açığa vurduğunu unutmayacaksın
Görmek ne hoş.
Ama siz yine de her gördüğünüze kanmayın.
Vefa kalbin hafızası
Gönüllere dokunacaksa gönülden gelmeli
kural çok basit:
Sana yapılmasını
istemediğin bir şeyi başkasına yapmayacaksın..
İstediğini söyleyen istemediğni işitir derler
Her erdem ruhun güzelliği
“Sevgi his meselesi, istem değil.
Sevgi istemekle olmaz, zorunda olmakla
(sevmeye mecbur edilmeyle) hiç olmaz.
Sevme ödevi ise zaten abes.”
Sevgi;
Kendisine önem vermeyen yürekleri
terk eder
insan nerede artık sevemiyorsa,
oradan - geçip gitmeli! -
Her kişi,
ölümüyle de yaşar.
Ölüm de yaşar,
her kişiyle.
Ölüm kişiyle yaşar.
Zamansallık yitimidir ölüm
Her insan kendi zatî ölümünü ölür.
Noksanlık ne fena:
yeri var ama orada değil
Yok'sunluk.
Kayıp birikmez, büyür.
Devcileyin boşluk kalır..
Ölüm amansız bir hırsız.
Boş bırakıcı, yer çelici
Geride kalanlar içindir ölüm.
Acılı bir son,
sonsuz bir acıdan iyidir.
Silmek yazmaktan zor..
Bitince tamamlanmış olmuyor
maalesef
Özlem, bahar başında esip geçer
gibi görünen kar fırtınasıdır;
ama,
sanki, her bir tanesi donup kalacak,
hiçbir zaman erimeyecek gibi
gelip kalır
Özlemek öz-leyememektir.
Değil başkası, kendisi bile yol gösteremez,
özlem çekene
Kaybetmek başka, yitirmek bambaşka.
Biri gözden, diğeri gönülden gider sanki
Ölene kadar sorumlusun gönül
bağı kurduğun her şeyden
Kendini başkasının göz bebeğinde görürsün,
Yıldızları vardır insanların
Geceleyin gökyüzüne baktığında,
ben bunlardan birinde olacağım,
bunlardan birinde güleceğim için,
sanki tüm yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek sana.
Gülmesini bilen yıldızların olacak.”
"Yarın" ne kadar umut dolu bir sözcük:
sabah olma, aydınlanma, ışıma,
karanlık sonrası anlama sahip.
Sonrasal olan insan, hep yarında yurt tutar
bu yüzden: umutla, heyecanla ve elbette kaygıyla
Filizlenir, açar ve solarız.
Zamanda varlık buluruz.
Hem aklın hem de gönlün varsa,
açmalısın onlardan yalnızca birini.
Açarsan şayet ikisini birden,
yazık olur her birini.
Kaygı, yuvalanır derin yüreğimizde,
Gizli acılar doğuruverir orada,
Huzursuzca devinir, bozar heves ve rahatı,
Her defasında yeni maskelerle örterek kendini
"Kendi huzurum onun huzuruna bağlı,
Onu mutlu eden bana hayat verir,
Onu üzen kalbimi yaralar"
Bu arada mutluluk nedir?
Mutuluk, bir insanın hayatını ne kadar anlamlı ve
değerli görüp görmediği ile ilgili.
Ramaktayızdır hep.
Ne herhangi bir göz
görmüştür güneşi,
güneş gibi olmadıkça;
ne de güzeli görebilir bir ruh,
güzel olmadıkça.
Ömür denir buna..
Yağmur sözcüğü ne kadar isabetli.
Hem yağarak kendi oluyor
hem kendi olduğu için yağıyor.
Ölçüt şudur:
Yeniden aynı hayatı yaşamak ister miydin?
İlgiyle Okuduğum bir makaleden :
İzninizle paylaşıyorum
Dört temel Yaşam kuralı:
İlk kural :
” Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir.
Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz.
Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır,
ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
İkinci kural :
Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır.
Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi.
Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘
Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur.
Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır,
dersimizi alalım ve ilerleyelim diye.
Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de,
hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
Üçüncü kural :
” İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır.
Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç.
Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.
Dördüncü kural:
“Bitmiş olan bir şey bitmiştir.
Bu kadar basittir.
Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder.
Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek
ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle yola devam etmek gerekir.”
Bir Anekdot
Geçenlerde Üniversitemiz de düzenlenen
"Kütahya'da kariyer ve İstihdam Günleri"ne katıldım.
"Balık denizi gökyüzü sanır," demiş ya üstat.
Bu deyişi teyit edercesine yaşanmış bir hikaye
Öğrencilere rol model olması düşünülen ilin en büyük
Nevi şahsına münhasır kerameti kendinden menkul Mülkü Âmir
Hayatında ticari bir faaliyette bulunmamış
iflas etmemiş başarısız olmamış.
Gemiyi azgın dalgalarda liman ‘a getirmemiş
Sözüm ona girişimcilik dersleri / konferansı veriyor açılış konuşmasında.
Öğrencileri motivasyon sağlamak, geleceklerine rehberlik için
bir anısını anlatıyor
"on üç yaşında iken, kendi inşaatlarında yaz ayında yeni atılan betonu sabah
ve akşam saatlerinde hortumla sularken ayağına batan çiviyi nasıl
kahramanca çıkartığını, tarihi bir kişi ile özleştirerek anlatıyor..
İşin ilginç yanı özdeşleştirdiği tarihi anekdot vatan bölünmesin,bayrak inmesin ,
ezanlar susmasın,ocaklar sönmesin diye savaşan çok ünlü
bir komutanla kendisini özdeşleştirmesi
Bu arada unutmadan:
Onu dinleyen protokolde Özdilek firmasının sahibi Hüseyin Özdilek ve
Kütahya!nın en büyük işadamlarından
Tavşanlı Meslek Yüksek okulu'nun kuruluşunda ve sonrasında
maddi ve manevi yardımlarını esirgemeyen
saygı duyduğum Nafi Bey'de var
Birden nereden geldiyse aklıma uçan balonlarr
ve Küçük adamın sözleri geldi.
Berkehan bey,
Karagöz'e "Neden dondurma yemeye gitmiyoruz Hacivat?"
Hacivat'a da "Sabah da yedik, babam olmaz der"
dedirterek
subliminal mesajlar verirken
Aklımı ve sağduyumu bir tarafa bırakıp içimdeki
hisleri yazıya dökmeye başlarsam hiç arzu etmediğim
bir seviyeye inebileceğimden endişe ediyorum.
Bu sebeple, en iyisi, bu yazıyı burada noktalamak…
Yazıyı noktalarkende İnsanın aklına neler gelmiyor/ neler geçmiyor ki!
Uçan balonu bilmeyen yoktur.
Genellikle havadan daha hafif olan helyum gazıyla dolu olduğundan .
helyum gazının kaldırma kuvvetinin, balonun ağırlığından
fazla olmasından balon uçabilmekte.
Balon şişirildiğinde ince bir zar haline gelmekte.
Balonun içindeki hava, bu zarda bulunan küçük deliklerden dışarı kaçmakta.
Helyum molekülleri, oksijen ya da azot gazı moleküllerine göre
daha küçük olduklarından, daha çabuk dışarı kaçmakta.
ve içerideki helyum gazı miktarı azaldığında,
artık balonun ağırlığını taşıyamaz olmakta
ve balon artık uçmaz hale gelmekte!
Konunun uzmanlar böyle söylüyor
kitaplar böyle yazıyorÖzetle
Balon zamanla sönmekte.
Hani ya !..
Balon gibi şişirilmiş insanlar gibi!..
Kâşgarlı Mahmut" İnsan şişirilmiş tulum gibi, ağzı açılınca sönmekte." diyor
Ne kadar doğru bir söz.
Bu sözü teyit edercesine ,
"Testinin içinde ne varsa, dışarıya o sızar"diyor
ya Rûmî.tıpkı onun gibi
Hayat, haksız parlatılanların yaldızlarını günü gelince mutlaka dökmekte
Sözü fazla uzatmadan; yakın zaman içinde yaşadığım
bir olayı izninizle paylaşmak istiyorum. Geçenlerde Berkehan'la,
yeni açılan AVM' ye gezmeye gittik. Onu elinden tutup dolaştırırken,
Berkehan 'ı mutlu etme çabasındayım.
Ona şekerler, oyuncaklar, pastalar teklif ediyorum .
Ancak nafile!..
Birden sevinçle; rengarenk uçan balonları elinde tutan
baloncunun yanında buluyoruz kendimizi.
Gerçi AVM'de balondan geçilmiyor.
Çoğu mağaza çocuklara balon vermek suretiyle müşteri çekme çabasında.
Balonların çoğu , büyüklerin elinde!
Berkehan'a"sana balon alayım mı?"
diye soruyorum;
biraz kaygılı, biraz mahzun yanıt veriyori.
-"Ne yapayım balonu, sönüverir!" .
Üç yaşında ki bir çocuğun sönebileceği için balonu reddetmesi.
Ne kadar ilginç!..
Ne kadar düşündürücü!
Nutkum tutuluyor!..
"Her balon sönmeye mahkum!"
"Kifayetsiz muhterisler gibi!
Bu tipleri;
bilim adamları,
i- Beceri/bilgi düzeylerinin gerçekte olduğundan daha iyi olduğunu düşünmeleri
ii- Başkalarının becerilerini/bilgi düzeylerini değerlendirme yeteneğinden yoksunluk,,
iii- Ne kadar beceri(k)siz/ bilgisiz olduklarının farkında olmamaları
iv- Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler
diye tanımlıyor
Ne yazık ki ülkemizde bu tiplerin yetersizliklerine karşın
hızlıca çevresindekilerin ,yandaşların uçurması ile
o mevkiye gelebilmekte!
Hani "şeyh uçmaz mürit uçurur "aforizmasını teyit edercesine
Bir garip Orhan Veli "Kitabe i seng i mezar" şiirinde şöyle diyor:
"öyle bir ruzigâr ki, kendi gitti, ismi bile kalmadı yadigâr"
Kendilerini, makam verilince,
Zübde*i âlem sanan…
Kendini o kurum için bir şans
olarak gören…
Hesaptaki parası kendini satın alan,
Erke selam edip, kula ram olan,
Nafakası,
Nifak olan…
Bir ben varım deme, yoksan da olur..
ve
üç kişiye acırım diyor Şeyh Edebâli:
"Zenginken fakir düşene,
cahiller arasındaki alim ,
bilmiş geçinenlere
ve en önemlisi hatırlı iken itibarını kaybedene."
Altın gibi görünseler bile deneyimi aşan
ilkelerden hareket edilince, onları değerlendirebilecek
hiçbir şey elde kalmıyor
maalesef
Kifayetsiz insanlar gibi!..
"Buraya nasıl gelmiş," diye şaştığımız, insanlar gibi!
Dünya kifayetsiz muhterislerle, riyakarla
ve nankörlerle dolu ve bunlar her yerde hak etmedikleri
konum da / her mevkide..
Ama er ya da geç "her balon gibi sönmeye mahkum!".
Dün olduğu gibi bugünde
Tamamlanmadan bitiverecekler
Hitam işte; kapanıp mühürlenecekler
Eski olanlar gitti, yeni olanlar henüz gelmedi
Son Söz:“Herkesten, her şeyden kaçabilirsin.
Geçmişten, gerçeklerden, kafanın içindekilerden.
Kaçtıklarının, hayatın boyunca gölge gibi adım adım peşinden geleceğini,
en mutlu, en zayıf anını kollayacağını,
mutlaka en olmadık anda karşına çıkacağını
bile bile yine de kaçabilirsin.
Çünkü kaçmaya devam edersek geçmişin gölgesi bizi kovalar.
O beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkıp
bizi köşeye sıkıştırmadan biz onun karşısına çıkmalıyız.
Çünkü değişim cesaret ister.
Ya korkularımız bize sahip olur,
ya da biz korkularımıza hükmederiz.”
Bu özgün düşünsel deneme yazısının sonuna
yaklaşırken yaşanan burukluk
Saygılarımla.
Sağlıcakla kalın!
Günleriniz hep aydınlık olsun!
Yüreğinizde sevgi daim olsun!
Yüreği "Berkehan ve Bilgehan Deniz" kadar temiz olanların!
Not:
şöhret: halkın sana verdiği değer
itibar: seçkinlerin sana verdiği değer
haysiyet: senin sana verdiğin değer
şöhret ve itibarını sana verenler başkaları, isterlerse verdikleri gibi geri de alırlar.
haysiyetine gelince, kimse onu senden alamaz, onu ancak sen kendin yitirirsin.
(*)“Bazen kelimeler kifayetsiz kalır” ve "Sözün bittiği yer" söylemlerin sığlaştığı "söylenen laf mıdır, söyleyen adam mıdır? sorusunun karşılığı olarak Kendilerini, makam verilince, Zübde*i âlem sanan…Erke selam edip, kula ram olan, Nafakası, Nifak olan…kerameti kendinden menkul zat-ı muhteremler için çok sevdiğim üç kıssadan hisse. Birlikte okuyalım:
Birinci kıssadan hisse:
Mülazahat hanesini açık bırakarak hayatın üç kuralı var başka bir deyişle"hayatın motto" su var. yani tam karşılığı o işin amentüsü, temeli, en genel ve kısa özeti! Her neyse!.. Lafı fazla uzatmadan Birinci kural ; Kulun işine , ikincisi Yüce yaradan'ın işine ve üçüncüsü de ne olursa olsun hangi koşulda olursa olsun "yalan" söylememek..
İkindi vakti öncesi abdest almak için avluya çıkan şeyh;dervişin birinden bir ibrik su funduszeue.infoş funduszeue.info çömelmiş abdest almaya çalışan şeyh bir yandan da bahçedeki dervişleri göfunduszeue.info döken derviş bakar ki şeyh elini yıkarken bazı yerleri kuru kalır. İçinden;
-Bir de bize mürşit olacak doğru dürüst abdest almayı bile beceremiyor diye geçfunduszeue.infoışları alaycı ve suizandır.Şeyh kafasını kaldırır dervişin bakışlarını yakalar aklından geçenleri okur;
-Evlat sen bize yaramazsın akşama kalmadan dergahımızı terk et,der.
Derviş şeyhi için böyle düşündüğü için bin pişman olmuştur ama nafile kovulmuştur artıfunduszeue.infoşam arkadaşları ile helalleşerek ıssız bir dağ yamacındaki dergahtan ayrılıfunduszeue.info ailesi vardır ne gidecek funduszeue.info divane dağ tepe yürür,yorulmuştur,acıkmıştıfunduszeue.info gideceğim ne yapacağım diye düşünürken uzakta bir ışık görür.Işığa doğru yürür;ağaçların altında çoban ateşin üzerinde yemek pişirmektedir.
-Selamün aleyküm
-Aleyküm selam
-Allah misafirine aşın ekmeğin var mıdır?
-Vardır hele otur şöyle,der çoban.
Çoban gelen yabancıyı süzer,gece vakti ormandan gelen yabancı kimdir necidir?Üzerinde derviş kıyafeti funduszeue.info de bir derviş bu vakitte ne geziyor dağ başında,dervişler dergahtan akşamları dışarı çıkmazlar ki,diye düşünüfunduszeue.infoş olan biteni anlatınca çoban onun haline acır ve:
-Şu karşıdaki dağın arkasında bir şehir var,ismi 'Eyvallah'şehridir oraya git ne alırsan al 'eyvallah'dedikten sonra ücretsiz bedava.
-Ne yani para pul istemiyorlar mı?
-Eyvallah diyene herşey funduszeue.infoş kendisi ile dalga geçildiğini düşünür.Çoban devam eder;
-Yalnız Eyvallah şehrinin üç kuralı funduszeue.info edersen şehirden atılırsın!
-Nedir bu kurallar?
-Bir 'Kulun işine karışmayacaksın' .
İki 'Allah ın işine karışmayacaksın' .
Üç 'Asla yalan konuşmayacaksın' .
-Kolaymış ben zaten dergahta eğitim aldım der derviş.Sabah çekine çekine şehre giren derviş çobanın doğru söyleyip söylemediğini anlamak için hamama gider yıkanır kasaya gelir 'eyvallah'der kasa başındaki de 'eyvallah' der.
-Borcum ne?der çoban hamamcı;Eyvallah kardeş borcun yok eyvallah dedin ya.
Derviş şaşırıfunduszeue.info yandan sevinir fırına girer yine aynı muamele'eyvallah' diyenden para alınmıfunduszeue.infoş 'iyi ki dergahtan kovulmuşum burda herşey bedava padişah gibi yaşarım' diye düşünmüşAradan bir ay geçmiş aile kurmaya karar vermiş arkadaşına danışmış.Arkadaşı köle pazarına git beğendiğini seç satıcıya eyvallah de yeter demişfunduszeue.infoş denileni yapmış evlenmiş.Aradan bir hafta geçmiş derviş çarşıda dolaşmaktadıfunduszeue.infoşısından biri genç biri yaşlı iki kadın funduszeue.infoç olanın saçı başı heryeri açıktıfunduszeue.infoğer kadın çarşaflı sadece gözleri görünen bir kadındır. Derviş;
-Şuna bak ya diye bağırır.Şuna bak örtünmesi gerekenin her yeri açık saçık;örtünmese de olur yaşlı kadının her yeri kapalı.Bu nasıl iştir,niye böyle açık giyindin be kadın der.
-İmdat zaptiye!diye bağırır genç kıfunduszeue.infoeler gelir.
-Ne vardı?
-Bu adam kulun işine karıştı.
Bizim dervişe karakolda on dayak atılır karakoldan çıkınca yediği dayağın acısından çok bir kulun hatasını uyardığından dolayı şikayet edilmesi ve dayak yemesi içine dokunmuşfunduszeue.infolun avlusunda yüksek sesle;
-Allah'ım bu nasıl iş?Kullarını uyardım dayak funduszeue.info Rabbim bu ne biçim iş?Dervişin söylediklerini duyan birisi;
-Zaptiye zaptiye diye seslenir.
-Ne oldu?
-Şu derviş Allah'ın işine karıştı.Tekrar karakol on değnek daha yer derviş.Yorgun argın eve gelir içeri girip yatağa uzanıfunduszeue.infoım saat sonra kapı çalınır.Eşi kapıyı açfunduszeue.info arkadaşları gelmiştir eşinden evde olup ava gidip gitmeyeceğini sorarlar.Eşi odaya girer;
-Arkadaşların geldi birlikte ava çıkacakmışsınız.
-Beyim evde yok de.
-Zaptiye zaptiye!!
-Ne vardı?
-Eşim yalan konuşmamı funduszeue.info söylüfunduszeue.infoş zaptiyecilerce şehirden atılır.Üstü başı toz toprak içinde şehre doğru bakar dizine vurarak;
-Eyvallah'ın ayarını bilmeyen eyvah eyvah diye inler
İkinci kıssadan hisse:
"Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:
“Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş. Adam:
- “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,hem de her kula helâl,Müslüman’a haram yazarsın?..” Adam, başı önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”
- “Eeee?!..”-
“Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:
- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam:
- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan:
- “Bitti mi?..” demiş adama.
- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimdi nedir isteğin?..”
- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…Ve ne olmuş bilin bakalım?.. Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..”
- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma…”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş…
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenlere
"Sap döner, keser döner; gün gelir, hesap döner."
"yarına kalır ama yanına kalmaz"
Üçüncü kıssadan hisse:
Padişah, özel dalkavuğuyla vakit öldürürken: -Ben demiş; “hünkarbeğendi”yi çok seviyorum, sen ne düşünüyorsun patlıcan hakkında?
Dalkavuk da:
-Patlıcan mı, demiş; sultanımın ağzına layık muhteşem bir sebzedir, hele “hünkarbeğendi”. Hâk-i pâyiniz kulunuz bendeniz de bayılırım ona
Padişah:
-”Patlıcan musakka” da öyle, demiş; onu da çok seviyorum.
-Sultanımın hakkı alileri var elbet; Allah’ın bir lütfudur patlıcan.
Padişah bu kez:
-”Patlıcan oturtma” ile “patlıcanlı kebap” da fena değil ama, eh işte, demiş.
Dalkavuk da:
-Hâk-i pâyini kulunuz bendeniz de, demiş; patlıcanlı bir yemek söylendiğinde, biraz tereddüde düşerim, hele “oturtma” ile “kebap”sa
Ve Padişah:
-Ama, demiş; “patlıcan karnıyarık”tan hiç hoşlanmıyorum
-Alt tarafı patlıcan işte, nesinden hoşlanacaksınız ki?
-”İmambayıldı”dan ise nefret
-Tam bir rezalet sultanım, tam bir rezalet bu patlıcan
Padişahın birden tepesi atmış:
-Bre, demiş; sen ne hınzır mel’unsun; demincek patlıcanı öve öve yere göğe koyamıyordun, şimdi de yerin dibine batırmaya başladın, yıkıl hemen karşımdan
Dalkavuk, yerlere kapanarak, ayaklarını öpmeye başlamış padişahın:
-Hâk-i pâyiniz bendeniz kulunuz, patlıcanın dalkavuğu değilim ki, demiş; sadece sultanımın dalkavuğuyum.
Çevir kazı yanmasın
Kim ne kadar çevirirse çevirsin, yine de bazen yanıyor galiba; çünkü burunlara sık sık yanık kokuları da geliyor.
(*)"İnsanların mutluluğu nesnel koşullardan ziyade beklentilerine bağlı. Beklentilerse koşullara göre şekillenme eğiliminde; buna başka insanların koşulları da dahil. İşler düzelince beklentiler de kabarıyor ve koşullar ciddi ölçüde düzelse bile memnuniyetsizliğimiz aynı şekilde devam edebiliyor."
(**)yalana dair:dair bir hikaye .Birlikte okuyalınm:
Çok eskiden Ateş, Su, Gerçek ve Yalan büyük bir evde beraber yaşarlarmış. Her ne kadar birbirlerine nazik davransalar da aralarına mümkün olduğu kadar çok mesafe koymaya çalışırlarmış.
Gerçek odanın bir yanında oturursa, Yalan diğer yanında otururmuş. Su, Ateş’in ayaklarının altında dolaşmamaya sürekli özen gösterirmiş.
Bir gün birlikte ava gitmişler. Büyük bir sığır sürüsüyle karşılaşmışlar ve elbirliğiyle hayvanları çevirip köylerine sürmeye başlamışlar. Otlaklarda ilerlerken, Gerçek, “Hayvanları eşit paylaşalım. En hakça olanı bu” demiş. Yalan dışında herkes Gerçek’e katılmış. O, payının diğerlerinden fazla olmasını istiyormuş ama şimdilik ağzını açmamaya karar vermiş.
Köye doğru yollarına devam ederken Yalan gizlice Su’ya yaklaşmış ve fısıldamış. “Sen ateşten güçlüsün. Onu ortadan kaldır, geriye kalanların payına daha çok sığır düşsün.”
Su köpürerek, fokurdayarak ateşin üzerinden akmış ve onu söndürünceye kadar durmamış. Payına daha çok sığır düşeceğini düşünerek keyifle kıvrılıp dolanarak akmasına devam etmiş. Bu arada Yalan Gerçek’e şu şekilde fısıldıyormuş. “Bak! Gördün mü?! Su Ateş’i öldürdü! Sıcak yürekli arkadaşımızı gaddarca söndüren Su’yu arkada bırakalım. Sığırları dağın zirvesinde otlatmaya çıkaralım.”
Gerçek ve Yalan dağa tırmanmaya başlamışlar. Su onlara yetişmeye çalışmış. Ama dağ çok dikmiş ve Su yukarı doğru akamıyormuş.
Sıçraya kıvrıla, kendi kendinin üzerinden geçerek aşağıya doğru akmaya başlamış.
Bakın! Görüyor musunuz?! Su hâlâ bugün bile kıvrılarak dağdan aşağı akmakta.
Gerçek ve Yalan dağın zirvesine varmışlar. Yalan, Gerçek’e dönerek, yüksek sesle, “Ben senden güçlüyüm! Sen benim hizmetkârım olacaksın! Ben de senin efendin! Sığırların hepsi benim!” demiş.
Kavgaya tutuşmuşlar
Gerçek ayağa kalkmış ve sesini yükseltmiş. “Senin hizmetkârın olmayacağım!”
Kavgaya tutuşmuşlar. Savaşmışlar savaşmışlar, savaşmışlar. Sonunda Rüzgâr’ı çağırmışlar. “Hangimiz efendi, sen karar ver” demişler. Rüzgâr karar verememiş. Esip gürleyerek bütün dünyayı dolaşmış ve insanlara “Yalan mı güçlü, Gerçek mi?” diye sormuş. Kimisi “Yalan bir kelimeyle Gerçek’i yok eder,” demiş. Kimisi “Gerçek, karanlıkta yanan küçük bir mum gibi, her durumu değiştirir” demiş.
Sonunda Rüzgâr dağın zirvesine dönmüş. “Yalanın çok güçlü olduğunu gördüm. Ama hükmü sadece Gerçek’in duyulmaya çalışmaktan vazgeçtiği yerlerde geçer” demiş.
Ve o gün bu gündür bu hep böyledir.
Bu bir Afrika masalı. Türkçeye çevirdim.
Türkiye masalı oldu. Artık yalanın hükmünün
geçmemesi için ne yapılması gerektiğini bilmiyorum
diyemezsiniz.
Sağlıcakla kalın!
BU MAKALEYİ İLK OYLAYAN SİZ OLUN! Makaleyi oylamak için oturum açınız.
Rakibinizi küçümsemekten daha büyük bir tehlike yoktur. - Lao-Tzu, 6. sent. MÖ, Çinli filozof
Hükümet, tıpkı sizin ve benim gibi bir grup adamdan oluÅŸuyor. Birbirlerini yanlarına alarak devlet iÅŸleri için özel bir yetenekleri yoktur; sadece görev alma ve yönetme yetenekleri var. - HL Mencken, , Amerikalı köÅŸe yazarı ve kültür eleÅŸtirmeni
SevmediÄŸim tüm erdemlere sahip ve hayran olduÄŸum ahlaksızlıklardan hiçbiridir. - Winston Churchill, , Ä°ngiltere BaÅŸbakanı, Nobel
Fikirlerine saygı duymadığım insanlarla asla tartışmamaya deÄŸiniyorum. - Edward Gibbon, , Ä°ngiliz tarihçi
Bu dünyada tamamen iÅŸe yaramaz sadece iki ÅŸey var. Biri ek, diÄŸeri ise CumhurbaÅŸkanı. - Georges Clemenceau, , Fransa BaÅŸbakanı
Zenginler, her ülkede yeryüzünün pisliÄŸidir. - GK Chesterton, , Ä°ngiliz yazar ve eleÅŸtirmen
ÇoÄŸu insan, en iyi arkadaÅŸlarının aÅŸağılık olmasından zevk alır. - Lord Chesterfield, , Ä°ngiliz devlet adamı ve yazar
Ä°yi bir politikacı, dürüst bir hırsız kadar düÅŸünülemez. - HL Mencken, , Amerikalı köÅŸe yazarı ve kültür eleÅŸtirmeni
Cennete gidecek kadar iyi bir adam, din adamı olacak kadar iyi değildir. - Samuel Johnson, , İngiliz yazar
Blok kafalarının, manşetlerin yazdıklarını okumasına izin verin. - Lord Chesterfield, , İngiliz devlet adamı ve yazar
Siyasetin siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir mesele olduÄŸu sonucuna vardım. - Charles de Gaulle, , Fransa CumhurbaÅŸkanı
DüÅŸmanınız yoksa, bu Fortune'un sizi unuttuÄŸunun bir iÅŸaretidir. - Dr. Thomas Fuller, , Ä°ngiliz doktor ve atasözü koleksiyoncusu
En fazla sayıda kelimeyi en küçük düÅŸünceye sığdırmak konusunda diÄŸer tüm insanlardan daha fazla yeteneÄŸe sahip olduÄŸunu biliyoruz. - Winston Churchill, , Ä°ngiltere BaÅŸbakanı, Nobel
Ä°ki tür baÅŸarısızlık vardır: düÅŸünenler ve asla düÅŸünmeyenler ve düÅŸünenler ve asla düÅŸünmeyenler. - Laurence J Peter, , Kanadalı yazar ve eÄŸitimci
Ä°çerek geliÅŸen bazı halsiz insanlar var; çürüyene kadar iyi olmayan meyveler olduÄŸu gibi. - Samuel Johnson, , Ä°ngiliz yazar
Bir adam o kadar çok ÅŸey olabilir ki, hiçbir ÅŸey deÄŸildir. - Samuel Johnson, , Ä°ngiliz yazar
Burjuvalar diğerleridir. - Jules Renard, , Fransız yazar
Kendini abartan bir adamı asla küçümseme. - Franklin Roosevelt, , Amerikan BaÅŸkanı []
Bana tamamen tatmin olmuÅŸ bir adam gösterin, size bir baÅŸarısızlık göstereyim. - Thomas Edison, , Amerikalı mucit
EÄŸitimsiz her insan, kendisinin bir karikatürüdür. - Friedrich von Schlegel, , Alman yazar
Bilgisiz coÅŸku, ışıksız ateÅŸtir. - Dr. Thomas Fuller, , Ä°ngiliz doktor ve atasözü koleksiyoncusu
Bir papaÄŸana “arz ve talep” terimlerini öÄŸretirseniz bir ekonomistiniz olur. - Thomas Carlyle, , Ä°ngiliz yazar
Dünyada bir canavar var, aylak adam. - Thomas Carlyle, , Ä°ngiliz yazar
Sadece ÅŸehirlerde biriken insan çöpü deÄŸil, ÅŸehirlerin içlerinde birikenleri çöpe çevirmesidir. - Nicolas Gomez Davila, , Kolombiyalı yazar
Mitin düÅŸmanları gerçekliÄŸin deÄŸil, önemsizliÄŸin dostlarıdır. - Nicolas Gomez Davila, , Kolombiyalı yazar
Sonucun iÅŸçi ile öldüÄŸü çalışmalardan kaçının. - Leonardo da Vinci, , Ä°talyan bilge ve ressam
Evet, özgürüm, dedi Karl ve hiçbir ÅŸey onun özgürlüÄŸünden daha deÄŸersiz görünmüyordu. - Franz Kafka, , Bohemyalı yazar
En büyük hastalıklardan biri, hiç kimse için hiç kimse olmamaktır. - Rahibe Teresa, , Arnavut-Hint rahibe ve misyoner
Suçlular asla çok eÄŸlenceli deÄŸildir. BaÅŸarısız oldukları için. Gerçek para kazananlar suçlu sayılmaz. Bu bir sınıf ayrımıdır, etik bir sorun deÄŸildir. - Orson Welles, , Amerikalı aktör ve yönetmen
Ä°nsan sanatçı olamadığında eleÅŸtirmen olur, tıpkı bir insanın asker olamadığında dışkı güvercini haline gelmesi gibi. - Gustave Flaubert, , Fransız yazar
Ä°nsanlar ondan hoÅŸlanmadığına inanmak için kendini beÄŸenmiÅŸliÄŸi vardı, insanlar onu tanımıyordu. - Gustave Flaubert, , Fransız yazar
Kocaların çoÄŸu bana keman çalmaya çalışan bir orangutanı hatırlatıyor. - Honoré de Balzac, , Fransız yazar
Yetersiz bir yaÅŸam kadar ölümden korkmayın. - Bertolt Brecht, , Alman yazar
Herkesin bildiÄŸi bir ÅŸeyin hiçbir deÄŸeri yoktur. - Bernard Baruch, , Amerikalı iÅŸ adamı ve devlet adamı
Alçakgönüllülük, erdemlerin en küçüÄŸüdür ve gösterdiÄŸi eksikliÄŸin gerçek bir itirafıdır. Kendini küçümseyen kiÅŸi, baÅŸkaları tarafından haklı olarak küçümsenir. - William Hazlitt, , Ä°ngiliz deneme yazarı ve eleÅŸtirmen
Avukat sayısını azaltın. Kunduz gibidirler, nehrin ortasına giderler ve baraj yaparlar. - Donald Rumsfeld, Amerikalı politikacı
EÄŸitimsiz bir insanın hayatı, ne arka ucunu örten ne de onu böcek ısırıklarından koruyan bir köpeÄŸin kuyruÄŸu kadar faydasızdır. - Chanakya, π.X., Hintli öÄŸretmen ve filozof
İnsan bir tutarsızlık canavarıdır. - Henry de Montherlant, , Fransız yazar
ÇaÄŸdaÅŸlarıma eskimiÅŸ ve garip görünmeyen her fikre güvenmiyorum. - Nicolas Gomez Davila, , Kolombiyalı yazar
Ä°ÅŸlerin yapılma biçiminin en sesli eleÅŸtirmenlerinden bazıları, kendileri hiçbir ÅŸey yapmayan ve topluma tek katkıları ÅŸikayetleri ve ahlaki teÅŸhircilik olan insanlardır. - Thomas Sowell, -, Amerikalı siyasi düÅŸünür
Alt, baÅŸ aÅŸağı çevrilmiÅŸ olsa bile alttadır. - Bill Vaughan, , Amerikalı gazeteci
Bir komite, gereksiz olanı yapmak istemeyenler tarafından atanan hazırlıksız bir gruptur. - Fred Allen, , Amerikalı komedyen
Islak bir kaldırımda derinliğini aştı. - Terry Pratchett, , İngiliz yazar
Åimdi bir sözcükler ırmağı ve bir anlam damlaması baÅŸlıyor. - Theocritus, 3. sent. MÖ, Antik Yunan ÅŸairi
Çok zenginler iyi deÄŸil. - Platon, MÖ , Antik Yunan filozofu
Korkunç ses, kötü üreme, kaba davranışlar, politikacı olmak için ihtiyacın olan her ÅŸeye sahipsin. - Aristophanes, MÖ , Antik Yunan çizgi roman oyun yazarı - Åövalyeler
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası