fatih altaylı hakan ural / Deniz Işık Haberleri

Fatih Altaylı Hakan Ural

fatih altaylı hakan ural

\n

HaberTürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, Kanal D’de yayınlanan 'Neler Oluyor Hayatta' programında magazin gündemini yorumlayan oyuncu Hakan Ural'ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili yaptığı yorumlara ilikin olarak, \"Adam sabah magazin programı yapıyor. Araya Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili müthiş fikirlerini sıkıştırıyor. Belli ki ne sözleşmeyi görmüş ne sözleşmenin içeriği ile ilgili bir bilgisi var. Zır ötesi cahil. Söylediği her şey yanlış. Saçmalıyor. Zırvalıyor. Ama müthiş bir fütursuzluk içinde. Söylediği 10 şeyin 9’u yalan, 1’i de yanlış. Bunları rahat rahat çıkmış ekranda anlatıyor. Muhtemelen kendisi kadar cahil olan izleyici kitlesi de buna inanıyor. Ve Hakan Ural gibiler bu cehaletleri sayesinde alkışlanıyor. İş buluyor, o koltuklara oturtuluyor\" dedi. 

\n

Altaylı, \"Mesele Hakan Uralların cehaleti değil. Mesele Hakan Uralların alim yerine konması, yönetimler tarafından saygı görmesi. Cahil hadsizliğinin kutsanması. Hakan Ural’ın bilgili olduğu magazin konularında konuşmasına hiçbir şey diyemem. Ama Hakan Uralların her konuda alim kesilmesi bir ülkenin dramıdır. Bakın size bir şey söyleyeyim. Geçmişte bilginin yerine cehaleti yücelten iki ülke vardı. Bunlardan biri Kamboçya diğeri Afganistan. İkisinin bugünkü hali ortada. Yani yolun sonu belli. İster ilerlersiniz, ister geri dönersiniz\" görüşünü savundu. 

\n

Yazının tamamı için tıklayın.

\n

Hakan Ural yayında \"Montrö yapıldığında boğazlardan 3 bin gemi geçiyordu, Bugün bu rakam 50 bini, de bu rakamın bini geçmesi bekleniyor. Ve tek kuruş para alamıyoruz, denetleyemiyoruz. 8 Milyar dolar üstü kaybımız var\" demişti. AYrıca Kanal İstanbul'u yabancı büyük devletlerin de istemediğini savunan Ural, Kanal İstanbul'la birlikte ülkenin gelirlerinin artacağını da belirtmişti. 

\n\n

Aysun Kayacı'dan sonra Fatih Altaylı da Hakan Ural'ı un çuvalına çevirdi. Tamam bilmediği konuda konuştu. Yeter artık vurmayın acıyın çocuğa

Kanal D’de yayınlanan ''Neler Oluyor Hayatta'' programında magazin gündemini yorumlayan oyuncu Hakan Ural''ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi''yle ilgili açıklamalarda bulundu.

Ural''ın konuşması tepki çekti. Bir tepki de HaberTürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı''dan geldi. Altaylı, Ural''ın yorumlarıyla ilgili, "Adam sabah magazin programı yapıyor. Araya Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili müthiş fikirlerini sıkıştırıyor. Belli ki ne sözleşmeyi görmüş ne sözleşmenin içeriği ile ilgili bir bilgisi var. Zır ötesi cahil. Söylediği her şey yanlış. Saçmalıyor. Zırvalıyor. Ama müthiş bir fütursuzluk içinde. Söylediği 10 şeyin 9’u yalan, 1’i de yanlış. Bunları rahat rahat çıkmış ekranda anlatıyor. Muhtemelen kendisi kadar cahil olan izleyici kitlesi de buna inanıyor. Ve Hakan Ural gibiler bu cehaletleri sayesinde alkışlanıyor. İş buluyor, o koltuklara oturtuluyor" dedi. 

Altaylı, "Mesele Hakan Uralların cehaleti değil. Mesele Hakan Uralların alim yerine konması, yönetimler tarafından saygı görmesi. Cahil hadsizliğinin kutsanması. Hakan Ural’ın bilgili olduğu magazin konularında konuşmasına hiçbir şey diyemem. Ama Hakan Uralların her konuda alim kesilmesi bir ülkenin dramıdır. Bakın size bir şey söyleyeyim. Geçmişte bilginin yerine cehaleti yücelten iki ülke vardı. Bunlardan biri Kamboçya diğeri Afganistan. İkisinin bugünkü hali ortada. Yani yolun sonu belli. İster ilerlersiniz, ister geri dönersiniz" görüşünü savundu. 

NE OLMUŞTU?

Hakan Ural yayında "Montrö yapıldığında boğazlardan gemi geçiyordu, Bugün bu rakam ''i, de bu rakamın ''i geçmesi bekleniyor. Ve tek kuruş para alamıyoruz, denetleyemiyoruz. 8 Milyar dolar üstü kaybımız var" ifadelerini kullandı.

Arkasından Kanal İstanbul''u yabancı büyük devletlerin de istemediğini iddia etti. Kanal İstanbul''la birlikte ülkenin gelirlerinin artacağını da söyledi.

İlgili Haberler

Aysun Kayacı, Zafer Arapkirli ve Fatih Altaylı’dan sonra İsmail Saymaz da Hakan Ural’a fena ateş etti. Yapmayın bu kadar, bu adam Galileo değil, Sokrates değil
Aysun Kayacı yine tarihe geçecek bir söz söyledi. Bu defa Hakan Ural günlerce uyuyamayacak

Hakan Ural…

Bana göre kendi kitlesi içinde başarılı bir televizyon programcısı.

Sahte raporla askerden kaçmış ve yakalanmış.

Beni hiç ilgilendirmiyor.

Çünkü sonuçta yakalanmış ve cezasını çekmiş.

“Vay efendim şimdi nasıl yerlilik ve millilik ahkamları kesermiş.”

Diğer yerlilik ve millilik ahkamı kesenler ne kadar kesmeye hak sahibi ise o da o kadar hak sahibi bana göre.

Hakan Ural’ın televizyonda ve yaptığı yorumlarda toplumsal bir karşılığı olduğunu düşünüyorum.

Temsil ettiği kitlenin kültürüne, duygu ve davranış biçimine, meseleleri ele alma tarzına, anlama ve anlatabilme kapasitesine, birikimine, bilgisine uygun yorumlar yapıyor, ahkamlar kesiyor ve o yüzden de başarılı.

Sakın yanlış anlamayın, fikirlerine, söylediklerine katılıyorum ya da doğru buluyorum demiyorum.

Başarılı buluyorum ve başarısının nedenini anlıyorum sadece.

Ancak bu kez tam anlamıyla saçmaladı ama emin olun ki, bu saçmalaması bile belirli bir kitlenin anlayışını yansıtıyor.

Ural dedi ki, “Z kuşağı oy kullanmasın.”

Niye?

Çünkü genel algı şu.

“Z kuşağı AK Parti ile barışık değil. Oylarını iktidar partisine vermeyi düşünen Z kuşağı gençlerin oranı düşük. Z kuşağı daha özgürlükçü, iktidar partisinin bahsettiği dönemler onlar için taş devri gibi bu yüzden de iktidar söylemlerinin etki alanına girmiyorlar.”

O zaman ne yapmak lazım?

Bu gençlerden duyulan rahatsızlığı somut bir tavra dönüştürmek lazım.

En somut tavır ne olabilir?

Bunları siyaset dışına itmek.

O zaman bunlar oy kullanmasın.

Gerekçe ise apolitik olmaları.

Bilgisiz ve cahil olmaları.

Çok isterim ki, bilgisiz ve cahil dediği o gençlerle Hakan Ural bir araya gelsinler ve tartışsınlar.

Bakalım görelim kim daha bilgisiz, kim daha cahil.

Ama zaten mesele bilgi değil zaten.

Bilgisiz dediği o gençler AK Parti’ye oy verecek olsaydı sorun olmazdı.

Sorun AK Parti’ye oy vermeyecek olmaları.

O zaman daha basit çözümler var.

AK Partili olmayanların oy hakkı olmasın desin Hakan Ural.

Bence en iyi çözüm bu olur.

İşin garip tarafı Hakan Ural’ın söylediği Aysun Kayacı’nın söylediğinin farklı bir versiyonu.

Aysun’a kızanlar, Hakan Ural’a gık demiyor.

Ne de olsa Z kuşağını yetersiz ve cahil bulan Hakan Ural’ın tek rakibi İlber Ortaylı.

Öylesine bir kültür ve bilgi abidesi.

ABONE OL

Kavağın gölgesini o gölgede yatan itin gölgesi zannetmediğimiz zaman. 

ABONE OL

Bekledim.

Kim ne diyecek, kim ne yapacak göreyim istedim.

Yanılmak istedim belki de.

Ummadığım kadar karakterli duruşlar bekledim.

Yanılmışım.

Birkaç doğru düzgün sanatçının açık beyanatı, Funda Arar ve Derya Uluğ’un “Madem öyle biz de çıkmayız konsere” diyerek aslanlar gibi duruşu dışında ne bir kurumsal tepki ne bir hakiki destek kimseden.

Meslek kuruluşlarından, müzik festivalleri düzenleyen kültür ve sanat vakıflarından hiçbir açıklama falan yok.

Bahsettiğim konuyu anladınız herhalde.

Melek Mosso’nun Isparta’da verilecek konserden “ahlaki nedenlerden” çıkarılmasından bahsediyorum.

Melek Mosso’yu tanır mısınız bilmem.

Asıl adı Melek Davarcı’dır.

Kendini sokak şarkıcısı olarak tanımlar.

Çocuk yaşta Denizli’de belediye konservatuarında türkü eğitimi ile müziğe başladı.

Sanat lisesini bitirdi.

Adnan Menderes Üniversitesi’nde müzik öğretmenliği okudu.

Vapurlarda şarkı söyleyerek başladı.

Sonra ünlü oldu.

İnternette rekorlar kırdı.

Edebiyle, insanlığı ile şarkı söyledi hep.

Nereden mi biliyorum?

Çünkü programıma konuk oldu.

Sadece sevdiğim ya da sevmem muhtemel insanları çağırdığım Bire Bir’e geldi.

Biliyor ama tanımıyordum. Orada tanıdım.

İşte bu kızın konserini iptal etti belediye.

Muhafazakar baskıdan.

Kadına karşı şiddete hayır dediği için, İstanbul Sözleşmesi’nden yana olduğu için.

Yoksa erkek dergilerine çıplak poz verdiğinden, ya da sözde muhafazakar ahlaka mugayir işler yaptığından değil.

Zaten onları yapsaydı hiç sorun olmazdı.

Sözde muhafazakarlarımızı, çocuk tacizcileri, yurtlardaki çocuklara kız erkek ayırt etmeden edilen tecavüzler, badeci şeyhler, çocukların gönderildiği kurslardaki rezil hocalar nasıl ki rahatsız etmiyorsa o da etmezdi.

Ama Mosso’nun kadınları şiddete karşı koruyan, kadınlık onurunu muhafaza etmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’nden ya da kadın haklarından yana tavrı rahatsız etti yalancı, sahtekar, sözde muhafazakarları.

Ve Melek Mosso’nun çıkarılmadığı ve onunla “insani” dayanışma için Funda Arar ve Derya Uluğ’un çıkmayı reddettiği sahneye Seda Sayan çıkacakmış.

Seda Abla tavrı ile meşhur Seda Sayan böyle bir şeyi nasıl kabul etti anlamak mümkün değil.

Ama kabul etti ise demek ki yakışmış.

Tabii bir de Saadet ve Yeniden Refah gibi partilerin tavrını merak ediyorum.

Hani özgürlükçü muhafazakarlık, yaşam tarzlarına saygı falan, baskıdan uzak demokratik bir rejim falan diyorlardı ya.

Bu meselede ne düşündüklerini pek öğrenemedik.

Demek ki bu işler sosyal medyada hoş, keyifli muhalif videolar paylaşmakla olmuyor.

Gerçek hayat dayatınca boyalar, pullar dökülüyor.

Üç beş sahte muhafazakarın oyu için herkes sus pus oluyor.

Beni de en çok bu delirtiyor.

Gerçek edepliye, gerçek muhafazakara hiçbir lafım yok.

Ama bu sahtekarlara.

Gerçekten katlanamıyorum.

ABONE OL

Beklediğim bir konu daha var.

Bunu da savcılarımızdan ve “Tweet atmak suç değil, içeriği suç” diyen Adalet Bakanı Bozdağ’dan bekliyorum.

SADAT adındaki paralı asker ve lejyoner şirketinin kurucu ve yöneticisi sandıktan çıkacak sonuçların önemli olmadığını, istemedikleri bir seçim sonucu olursa bunu tanımayacaklarını açık açık yazıp söyledi.

Bunu söyleyen herhangi biri değil.

Elinde ordusu, silahlı adamları, paralı askerleri olan ve sağa sola asker yollayan bir şirketin yöneticisi.

Yani söylediğini yapabilecek değilse bile en azından deneyebilecek imkanlara sahip birisi.

Kimseden çıt yok.

Ne bir savcı ne de demokrasinin yılmaz bekçisi olduğu iddiasındaki iktidar.

Duymaza, almaza, görmeze yatıyorlar.

Bir tane de adam gibi savcı çıkıp “Sen ne diyorsun, gel bir bakalım bize de de anlat” demiyor.

Adam tam olarak demokrasiye karşı silahlı ayaklanma yaparız diyor.

Sandığı kabul etmeyiz diyor.

Bir kişi bile bu sözlerin arkasındakini merak etmiyor.

Hukuk devletinde kimsenin gıkı çıkmıyor.

Bunu ben diyor olsa idin, bunu muhalif bir siyasetçi ya da elinde beylik silahından başka bir şey olmayan emekli bir asker diyor olsa idi bugün kıyamet kopuyor, savcılar bu kişinin ifadesini almak ve tutuklu yargılamak için sıraya giriyor olurdu.

Ama SADAT yöneticisi deyince kimsenin gıkı çıkmıyor.

Herhalde bunu da yargılamak için bir 10 yıl geçmesini bekliyorlar.

ABONE OL

Devlet ve adalet hiç bu kadar ayağa düşmemişti.

Meğer Türkiye’de yargıya FETÖ’nün hakim olduğu günlerde hapse girmemek için yapılması gereken şey basitmiş.

Dönemin etkili FETÖ’cülerinden, gazeteci kisvesi altında önümüze koyulmuş FETÖ’cülerden birini arıyorsunuz, o da sizi hapse girmekten koruyor.

Bedeli mukabilinde mi, hayır işi olarak mı onu bilmiyoruz.

Vay anam vay.

Olaya bakar mısınız!

Bunu ben söylemiyorum, birisi iddia etmiyor.

Kendileri itiraf ediyorlar.

Güç gösterisi olarak itiraf ediyorlar.

Devleti, adaleti nasıl pespaye hale getirdiklerini, nasıl ayağa düşürdüklerini marifet gibi bir bir ortaya döküyorlar.

Ve yine kimseden ses yok.

O günler çok uzak değil hatırlıyorum.

Anlı şanlı medya patronları, o patronların anlı şanlı yöneticileri bu tiplerle yakınlık kurarak kendilerini kurtarma peşindeydi.

Ben ve benim gibi birkaç kişi ise o gün de, bugün de bunlarla mücadele ediyorduk.

Muhabir arkadaşlar gelip “Abi Zekeriya Öz’ün masasında senin adın yazan dosya var, CD var” diyordu.

Ben ise gülüp geçiyordum.

Bir gün bile bunlardan birini aramak aklımın ucundan geçmedi.

Bu kadar pespaye, bu kadar kıro, görgüsüz, sonradan görme, ayak takımı ile muhatap olmadım.

Aklıma bile gelmedi daha doğrusu.

Böyle bir güçleri olduğuna da asla inanmadım.

Hala da inanmıyorum.

İnansam da muhatap olmazdım.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası