sünni ne demek / Sünni Ne Demek? TDK’ya Göre Sünni Sözlük Anlamı Nedir? - Tdk Anlamı Haberleri

Sünni Ne Demek

sünni ne demek

Sünni Ne Demek? Diğer Mezheplerden Farkları

İslamiyet&#;in Sünni ne demek için vereceği cevap Ehli Sünnet&#;tir. İslam&#;a göre söz konusu olan mezhepler arasında en yaygın olan iki koldan birisidir. Şiilik ile Sünnilik dünya üzerinde yaklaşık olarak Müslümanların %83&#;ünü oluşturmaktadır. Ayrıca kendi içerisinde dördü fıkhi olmak üzere toplamda 6 farklı mezhebe ayrılır.

Sünniler temel anlamda Ehli Sünnet mantığının çevresinde bir inanç sistemine sahiptir. Bunu ise İslam dininin sünnet doktrinine dayalı hali olarak yorumlamak mümkündür. Türkiye&#;de de en çok görülen İslami mezhepler arasındadır.

Sünni Ne Demek Diyanet?

sunni ne demek diyanet

Sünni ne demektir ve sünni ne demek diyanet diye araştıran Müslümanların karşısına 6 farklı mezhep çıkmaktadır. Bunların ikisi İslam dininde var olan itikad mezheplerdir. Eğer 6 farklı mezhebi sıralayacak olursak;

  1. Eş&#;arilik
  2. Mâtüridilik
  3. Hanefi Mezhebi
  4. Maliki Mezhebi
  5. Hanbeli Mezhebi
  6. Şafii Mezhebi

İslam dininde bulunan 6 farklı sırasıyla inceleyeceğiz.

Ebul Hasan Ali El Eş&#;ari tarafından kurulmuş, İmam-i Gazali tarafından benimsenen bir mezheptir. Vahiy edilmiş tüm bilgilerin insan aklı için çok üst düzey olduğunu, bu yüzden peygamber ve sahabileri öncü gören bir yapıdır.

Mâtüridilik ise Ebu Mansur El-Matüridi tarafından Eş&#;arilik mezhebinden birkaç on yıl sonra ortaya çıkarılmıştır. Selçuklu ile başlayıp Osmanlıya uzanan, Türklerin büyük bir kısmını da içerisinde toplayan mezheptir.

Ayrıca 4 fıkhi mezhep daha Sünni ne demek kapsamında karşımıza mutlaka çıkacaktır. Kısaca bahsetmek gerekirse;

Özü Maturidilik olan fıkhi mezhebin kurucusu Ebu Hanife&#;dir. En çok benimsenmiş Sünni mezhebi olarak adlandırılabilir.

İmam Malik tarafından kurulmuş olan mezhep mensuplarına Maliki denir. Fas ve Cezayir civarında yoğundur.

İİmam-i Hanbeli tarafından kurulup kuran ve hadis odaklı bir inanç biçimine sahiptir.

Şafilik özellikle hanefi mezhebinden sonra gelen en yaygın Sünni mezhebi olarak bilinir.

Sünni Nedir?

sunni nedir

Sünni nedir diye araştırma yapanların bilmesi gerekir ki sünnilik temel anlamda İslam dininin en büyük mezhep akımıdır. Türkiye dahil olmak üzere pek çok coğrafyada çok ciddi bir kitleyi bünyesinde barındırmaktadır. Sünni inanca göre İmam Buhari  ve İmam Müslim gibi isimlerin peygamberlerden aktardıkları bilgiler sahih olarak kabul edilir. Ayrıca sahih kabul edilmeyen ancak halk arasında çok yaygın olarak okunan pek çok yardımcı kaynağa rastlamak mümkündür. Sünni ne demek sorusunun yanıtını farklı mezhepler noktasında vermek en doğrusudur.

Sıradaki haber:

Acemler’de trafik düzenlemesi

Sünni ne demek? Sünni anlamı ne?

Günlük hayatta sıkça duyulan ve anlamı merak edilen Sünni kelimesinin ne demek olduğu araştırılıyor. Peki, Sünni anlamı ne? Sünni ne demek?

SÜNNİ NE DEMEK?

Hz. Peygamber ile ashabın dinin temel konularında takip ettikleri yolu benimseyenler anlamında bir tabir.

EHL-i SÜNNET

Sözlükte "mânevî alanda çizilen yolu benimseyenler" anlamına gelen ehl-i sünnet (ehlü's-sünne) tamlaması ehlü's-sünne ve'l-cemâa (ehl-i sünnet ve'l-cemâat) ifadesinin kısaltılmış şeklidir. Buradaki sünnetten maksat, dini tebliğ ve beyan etmekle görevli bulunan Hz. Peygamber'in İslâm'ın temel konularını anlama ve benimseme tarzıdır. Cemaat kavramı, her devirdeki müslümanların büyük ekseriyeti (sevâd-ı a'zam) ve müctehid âlimler gibi farklı şekillerde yorumlanmışsa da vahyin ilk muhatapları olup inanç, ibadet, hukuk ve ahlâk cepheleriyle İslâm'ı bir bütün olarak sonraki nesillere aktaran ashap cemaati anlamına geldiği yolundaki görüş tercih edilmiştir (Şâtıbî, II, ). Aslında bu anlayış diğer yorumların da temelini oluşturmaktadır. Buna göre Ehl-i sünnet'i, "Hz. Peygamber ile ashap cemaatinin dinin temel konularında takip ettikleri yolu benimseyenler" diye tarif etmek mümkündür. Bu tarifte yer alan "dinin temel konuları"ndan, İslâm'dan olduğu kesinlikle bilinen ve "usûlü'd-dîn" diye de adlandırılan hususlar kastedilmektedir (aş.bk.).

DiniGündemHaberler

Türkiye’de meseleyi en iyi bilmesi gerekenler bile, nedendir bilinmez, Sünniliği hala kullanışlı bir kelimeymiş gibi sunmaya ve Sünniliği bir mezhepmiş gibi algılatmaya devam ediyorlar. Batı dünyasında Salafi Jihadist olarak geçen kavramsallaştırma inatla Türk kamuoyunda tek başına Cihatçılar olarak geçtiği gibi Ortadoğu’daki çatışma ve örgütler için de hemen hemen hiç kullanılmaması gereken ve batılı araştırmacılarca genelde tercih edilmeyen Sünnilik kavramı kullanılmaya devam ediyor. Baştan ifade etmeliyim ki, Sünnilik kavramı üzerinden mezhepler arası bir çatışma olduğu söylemi gerçekçi olmayan bir algı operasyonudur. Neden böyle düşündüğüme gelince, Sünnilik bir mezhep değildir. Bu nedenle Mezhepler çatışmasının tarafı olamaz. Doğrudan bir mezhep olmadığı için Diyanet İşleri Başkanının dediği gibi Sünnicilik de yapamazsınız.  Sünnilik tarihsel olarak anlamını yitirmiş bugünkü çatışmaları anlamaya hiçbir katkı, değer ve işlev sağlamayan içi boş bir kavramdır. Dış politika çalışanlarının sürekli kullandığı mezhepler çatışması kavramında mezhep teriminin anlamını bilmedikleri anlaşılıyor. Bu açıdan öncelikle Mezhep nedir? Sorusunun cevabını vermemiz yukarıdaki iddiaları daha anlaşılır kılacaktır. 

 

1- Mezhep Nedir?

Gidilen yol, izlenen yol ve yöntem anlamına gelen mezhep kelimesi İslami literatürde dini metinleri anlama ve uygulamada ulema sınıfının oluşturdukları epistemik toplulukları ifade eder. Bugün anlaşılanın aksine mezhepler eli silahlı grupları değil, -ki biz bunlara zaten mezhep demeyiz- entelektüel sınıfları ifade ederler. Bugünkü yanlış algının aksine Müslüman toplum mezhepler üzerinden kurumsallaşmış ve yapılanmıştır. Mezhepleri toplumsal bilginin üretildiği paradigmatik çerçeveler olarak görmek mümkündür. Mezhepler geleneksel toplumda dini ve gündelik bilginin üretildiği epistemik cemaatler olarak kabul edilebilir. Mezhep uleması da epistemik cemaatte bir ortak anlayışın/ konsensüsün oluşmasını sağlayan bilim cemaatine benzetilebilir. Dolayısıyla geleneksel mezheplerle bugünkü sosyal gruplar olarak cemaatlerin doğrudan bir ilişkisi yoktur.  Geleneksel mezhepler birer epistemik cemaat iken, modern cemaatler daha çok siyasi ve sosyal cemaatler ya da örgütlerdir. 

İslam düşünce tarihinde mezhep dediğimizde iki farklılaşmayla karşılaşırız: Birincisi İtikadi-Kelami mezhepler: Harici, Şii, Mu’tezili, Eş’ari, Matüridi gibi. İkincisi ise Fıkhi-Ameli mezhepler: Hanefi, Maliki, Hanbeli ve Şafilik gibi. İtikadi-Kelami mezhepler İslam düşüncesinde temelde şu sorunlara cevap bulmaya çalışmışlardır: Allah hakkında nasıl konuşabiliriz? Allah’ı ile insan arasındaki ilişkiyi nasıl açıklayabiliriz? Allah ile evren arasındaki ilişkiyi nasıl açıklayabiliriz? Peygamberlik nedir? İman etmemin anlamı nedir? Bir eylemi iyi güzel, doğru yanlış olarak değerlendirmenin Allah ile ilişkisi nasıldır? Aslında dikkatle bakıldığında teolojik olduğu kadar felsefi olduğu da anlaşılan meselelerin bu mezhepler tarafından ele alındığı görülür. Bu nedenle İslam Felsefesi ile İtikadi-Kelami mezhepler arasında çok sıkı bir yakınlık kurulmuş ve batı da bu mezhepler aslında Felsefi Kelam Mezhepleri olarak da tanımlanmıştır. O halde bu mezhepler İslam düşüncesinin ve felsefenin gelişiminde ve İslam dünyasında entelektüel birikimin oluşmasında önemli katkılar sunmuşlardır.  

Fıkhi-Ameli mezheplere gelince bu mezhepler de: Dini metinlerden nasıl hüküm çıkarılacağı gibi yöntem sorunları kadar evlenme-boşanma, miras, alış veriş, vergi tahsili, savaş ve ganimet, ibadetlerin nasıl yapılacağı gibi uygulama alanlarına kadar geniş bir alandaki sorunları ele alırlar. Bu sorunlara dikkatle bakıldığında Fıkhi mezheplerin bugün anlaşıldığı gibi yalnızca dini ibadetlerle değil birey-toplum ve devlet ilişkileriyle de ilgilendiği kolayca anlaşılabilir. Aslında bu mezhepler, İslam toplumunda yasanın, kanunun ve hukukun uygulanmasından ve denetlenmesinden sorumludurlar. Modern devlette de var olan yasama, yargı ve kısmen yürütme gibi güçler geleneksel toplumlarda bu mezhepler aracılığıyla tesis edilmektedir. Bu açıdan bu mezheplerin gücü ve uygulamadaki başarıları o topumu bir kanun ve yasa toplumu ve devleti haline getirmektedir. Bundandır ki, İslam’ın II. Yüzyılından itibaren Ebu Hanife’nin kurduğu Hanefilik mezhebi devlet yönetiminde tercih edilen mezhep haline gelmiştir. Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar yargı, yasama ve yürütmede bu mezhebe tabi olmuşlardır. 

Sonuç olarak geleneksel toplumda mezhepler İslam toplumunun entelektüel birikimi ile yasa ve hukuk devleti olma yeteneğini sağlayan temel ve kapsayıcı kurumlardır. Onlar olmasaydı ortada ne entelektüel birikim ne de yasa ve hukuk devleti olurdu.

 

2- Sünnilik Nedir?

Sünnilik tarihsel süreç içinde anlam değişimine uğrayan bir kavramdır. İslam’ın ilk dönemlerinde Sünnilik daha çok Ebu Hanife’nin başını çektiği Ehl-i Rey denilen bir ekole karşı ortaya çıkan ve Ehl-i Hadisle özdeşleştirilen bir ekoldü. Bu ekol yukarıda değindiğimiz Kelami düşünceye karşı özellikle ilk Müslümanların yolundan gidilmesini savunarak metin merkezli ve lafızcı bir din anlayışını savunmuştur.  Fakat devletleşme süreçleri ve toplumsal değişim mezheplerin doğuşunu hazırlayınca bu anlayışta fazla taraftar bulamamış ve Sünnilik kavramı da anlam genişlemesine uğramıştır. İslam’ın V. ile VI. Asrında yukarıda yer alan Fıkhi mezhepler artık kurumsal kimliklerini sağlamlaştırınca Kelami Mezheplerden Eş’arilik daha çok Şafiilikle, Matüridilik de Hanefilikle birlikte anılmaya başlanmıştır. Böylece Sünnilik kavramı Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olarak Hanefilik, Malikilik, Şafilik ve Hanbelilik ile Eş’ari ve Matürdiliği içeren geniş bir anlama kavuşmuştur. 

yüzyılda Türklerle birlikte İslam dünyasında siyasi hayatta Şiiliğe karşı siyasal bir üstünlük sağlanmış Şiiliğin iki devleti Büveyhiler ve daha sonra da Fatımilerin egemenliğine son verilmiştir. Yüzyıldan sonra İslam dünyasında Şiilik siyasi bir devlet olarak temsil edilmediğinden Sünnilik genelde Şii olmayan toplukları ifade eden bir kullanıma kavuşmuştur. Anlaşılıyor ki, Sünnilik Şiilik karşısında İslam dünyasında uygulama alanı bulan Fıkhi ve Kelami mezhepleri ve elbette bu mezhepler çevresinde oluşan tarikat ve tasavvufi toplulukları içeren bir bloğu temsil etmektedir. Bu nedenle genel de klasik eserlerde Ehl-i Sünnetin iki imamı, Ebu’l-Hasan el-Eş’ari ve Ebu Mansur el-Matüridi diyerek Eş’arilik ve Matüridiliğin (kelam mezhepleri) yer aldığı bir blok kastedilmektedir. 

 

3- Sünnilik Neden Önemini Yitirdi?

Yüzyılda İslam dünyasında önce Vehhabilik sonrada ıslah, tecdid ve ihya adı verilen bir dizi yenileşme hareketleri başladı. Bu hareketlerin ortak özelliği İslam dünyasında gerilemenin ana sebebi olarak geleneksel bu mezhepleri görmeleriydi. İçtihad tartışmaları ile bu mezhepler tasfiye edilerek yeniden Kur’an bazen de Sünnet’e dönülerek İslam dünyasında yeni bir uyanışın başlayabileceği savunuldu. Mehmet Akif, Muhammed Abdduh, Cemaleddin Afgani gibi birçok taraftarın savunduğu bu anlayış daha sonraki İslamcılık düşüncesini öyle etkiledi ki, yenileşme hareketi geleneğin tasfiyesine dönüştü. 

yüzyılda Osmanlı’nın verdiği Vehhabilik ismi yerini Selefiliğe  bıraktı ve İslamcılık düşüncesi ile kesişen Selefilik hareketi kendi içinde İhyacı ve Entelektüel Selefilikle genleşerek aslında İslam dünyasındaki düşüncenin ana çizgisi haline geldi.  Bu anlayışta İtikadi-Kelami mezhepler ya reddedilmiş ya da terkedilmiştir. Fıkhi mezhepler ise, metod ve yöntem olarak terkedilerek yalnızca ibadet alanlarıyla sınırlandırılmıştır. 

Bunun en güzel örneği Diyanet İşlerinin yayınladığı son ankette Türkiye’de ameli mezhepler sorulduğu halde İtikadi mezheplerin sorulmamış ya da sorulduysa da yayında yer almamış olmasıdır. Türkiye’de % Hanefi varken acaba sorulsaydı ne kadar Matüridi çıkardı? Matüridiliğin az çıkmasından mı yoksa anketlerde Selefiliğin çıkmasından mı korkuldu, anlamak zor. İtikadi mezheplerin sorulmamış olması bile Türkiye’de Sünniliğin artık hiçbir anlam ve işleve sahip olmadığını göstermektedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Yüzyıldan sonra Sünniliğe rengini veren Eş’arilik ve Matüridilik’tir. Ne zamana kadar? Elbette Selefilik yaygınlaşana kadar. Dolayısıyla Eş’arilik ve Matüridiliğin olmadığı bir Sünnilik, olsa olsa Selefiliktir. Türkiye Hanefi olabilir; ama Matüridi olmayan bir Hanefi iseniz bu sizi iyi bir Selefi yapacaktır. Ezherde okumuş bir Uygur Türkü yüksek lisans talebemize Mezhebin nedir değimde Hanefiyim demişti. İtikatta mezhebini sorduğumda aldığım cevap Selef oldu. Demek ki, Diyanet itikatta mezhepleri sormayarak bu öğrenci gibi kaç tane Selefi olduğunu bilmemizi engellemiş oldu. 

Bu noktada okuyucu meseleyi daha iyi anlasın diye teolojik bir mesele üzerinden durumu bir kez daha netleştirmeye çalışayım. Eş’arilik ve Matüridilik ile Selefilik arasındaki temel fark; iman ile amel arasındaki ilişki sorunudur. Yani dini emirlerden birini ya da bir kaçını terk eden birinin imanının ne olacağı sorusudur. Hem Eş’arilik hem de Matüridilik ameli imandan bir parça saymayarak böyle birini günahkâr; ama mümin sayarken, Selefiler böyle birinin imanının zarar göreceğini savunurlar. Bu kişi Müslüman sayılır; ama Mümin sayılmaz. Bu ayrımdan dolayı Selefilik Eş’arilik ve Matüridiliği Sünnilik içinde görmez iken, her ikisi için Selefiliğin Sünnilik içinde yer alması sorun oluşturmaz. Şimdi şu sorunun cevabını arayalım. Diyanet neden Eş’arilik ve Matüridiliği soru kapsamına almadı? 

Bugün İslam dünyasında insanlar yalnızca ameli fıkhi mezhepleri tanımakta onlarla da yalnızca ibadetleri için ilgilenmektedirler. Dini anlayışlarımız ise daha çok İslamcı-Selefi ve Vehhabi düşünce tarafından belirlenmektedir. Ya da bir ideoloji olarak Şiilik öne çıkmaktadır. Bu açıdan İslam dünyasında hakim iki büyük anlatı vardır, birisi Selefilik diğeri ise Şiiliktir. İslam düşüncesinde irfani gelenek, felsefi düşünce ve hikmet bu iki söylem tarafından yutulmakta ve işlevsizleştirilmektedir. Dolayısıyla bugün İslam dünyasında bir mezhep savaşından ya da Sünnilik ile Şiilik arasında bir rekabetten bahsetmek büyük bir yalandır. Peki, ama Türkiye’de neden bu yalan tekrar ediliyor? 

 

4- Sünnilik ve Mezhepler Savaşı Yalanı

İslam dünyasında bahsettiğimiz anlamıyla mezheplerin işlevini sürdürmediği, onun yerine modern cemaat ve örgütlerin etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca Sünniliğin de artık İtikadi ve Kelami mezhepleri içermediği, Hanefilikten oldukça uzaklaştığı ve ameli-fıkhi mezheplerin de Sünnilik içinde çok az bir işlevi olduğu anlaşılmaktır.  Bunun yerine İslam dünyasında iki anlatı hakim ideoloji olarak öne çıkmaktadır: Şiilik ve Selefilik. Aslında Ortadoğu’da da bu iki paradigmanın hakimiyet savaşları yürütülmektedir. Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, İngiltere, ve ABD Selefilik bloğunda, Çin, Rusya ve İran Şiilik bloğunda yer almaktadır. Türkiye ise bu iki blok arasında savrulmaktadır. Bunlara rağmen neden bir mezhepler savaşı ve Sünni çatışmadan söz edilmektedir? 

Kanaatimce bu söylem Selefilik ile Şiilik arasındaki çatışmada Selefiliğin olumsuz anlamını örtmek için kasıtlı ve bilinçli olarak piyasaya sürülmektedir. Kanaat teknisyenleri aracılığıyla Uluslararası çatışmada var olan Selefi-Şii çatışmasının, Sünni-Şii çatışması olarak gösterilmesinin Batı ve İslam dünyasındaki kanaat teknisyenleri açısından muhtemel nedenlerini şu şekilde sıralayabilirim: 

seafoodplus.infoı dünyasındaki kanaat teknisyenleri açısından İslam medeniyetini toptan suçlu ilan etmek,

seafoodplus.infoörün yalnızca Şiiliğe değil Sünniliğe de ait bir unsur olduğunu göstermek,

3.Çatışmayı tüm İslam dünyasına yaymak,

seafoodplus.info dünyasındaki kanaat teknisyenleri açısından, Selefiliğe ait olumsuz algıyı Sünnilik gibi olumlu bir tanımlama aracılığıyla bertaraf etmek, 

seafoodplus.info dünyasındaki Selefi networke güç devşirmek,

seafoodplus.infoi ve Selefiliğin Sünniliği temsil ettiği kanaatini oluşturmak.

 

خبرگزاری بین المللی شفقنا" (Farsça). 26 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Aralık &#;
  • ^"Türkler Tarih Yolculuğunun Neresinde?". 8 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık &#;
  • nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir