en iyi burun spreyi ekşi / Burun Spreyi Nasıl Kullanılır? | Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği

En Iyi Burun Spreyi Ekşi

en iyi burun spreyi ekşi

 monash.pw 

Geniz Akıntısı

Geniz akıntısının belirtileri nelerdir?

Geniz akıntısı hissedilir bir belirti haline geldiğinde, bu daha çok boğaz bölgesinde balgam hissi ile sık sık boğaz temizleme isteğine neden olur. Balgam çıkarma ve tükürme hastayı toplumda güç durumlara düşürür. Geniz akıntısının neden olduğu öksürük ve boğazda gıcık hissi oldukça rahatsız edicidir. Yoğun akıntı boğaza indiğinde, nefes borusuna kaçmaması için refleks ya da istemli olarak öksürük olur. Öksürük balgamlı olabileceği gibi kuru da olabilir. Bu tip öksürükler nedeniyle bazı hastalarda öğürmeler, mide bulantısı ve kusma gibi ek yakınmalar dahi görüyoruz. Geniz akıntısı belirtileri bazen burun tıkanıklığı, yüz bölgesinde dolgunluk, baş ağrısı ve hapşırma ile de beraber olabilir. Bu gibi durumlarda sinüzit hastalığı veya alerjik nezle ile ilişkili olduğuna sıkça rastlıyoruz. Geniz akıntısı hastalarının diğer yakınmaları arasında tekrarlayan boğaz sorunları, faranjit, kulak iltihaplanmaları, bronşit ve astım gibi hastalıklar da olabilir. Zira geniz akıntısı, bu hastalıkları tetikleyen veya tedavisini güçleştiren etkenler arasındadır.

Geniz akıntısının yaşla da ilgisi vardır (old man's drip). Burun içi mukoza örtüsünün yaşlanmayla değişmesi, geniz akıntısını arttırabilir. Hafif ısı değişimlerine yaşlı burunlar daha hassastır. Ayrıca akıntılar herhangi bir yiyecek veya özellikle baharatlı yendiğinde de tetiklenebilir.

Geniz akıntısı ile karıştırılan durumlar var mıdır?

Burada üzerinde durmak istediğim bir konu daha var. Bazı hastalarda geniz akıntısı olmadığı halde "akıntı varmış hissi" olabiliyor. Tekrarlayan endoskopik muayeneler ve takiplerle bu hastaları, gerçekten geniz akıntısı olan hastalardan ayırdedebiliyoruz. Akıntı olmadığı halde hissinin bulunması, çeşitli boğaz-geniz kitleleriyle, yaşlılıkla, inflamatuvar hastalıklarla veya psikolojik rahatsızlıklarla ilişkili olabiliyor. Bu hastalarda ileri araştırma ve tetkikler yapmak ve ilgili branşlara yönlendirmek gerekebiliyor.

Reflü hastalığı da hatalı bir şekilde geniz akıntısı gibi hissedilebilir. Mide asidinin boğaz ve gırtlak bölgesinde yaptığı tahriş nedeniyle, hastalar boğazlarındaki bu hissi geniz akıntısıymış gibi algılayabilir. Burun ve genizde, rutin yaptığımız endoskopik muayene sırasında, gerçek bir geniz akıntısı varsa bunu zaten görebiliyoruz. Gırtlak bölgesinin endoskopisinde de asit kaçağının (reflü) etkileri (interarytenoid pakidermi) saptanabilir. Hastaların bazılarına, yemek borusu-mide endoskopisi yapıldığı halde reflü hastalığı (laringofaringeal reflü) olmadığı söylenmiş olabiliyor. Oysa pHmetri kateteri takılmamış ve diğer araştırmaları tamamlanmamış hastalarda, reflü tanısı konulamamış olabilir. Reflü hastalarında ilgili branşlar tarafından araştırmaların tamamlanması ve hastalık saptanırsa en az ay tedavi görmeleri gerekmektedir.

Geniz akıntısının çözümü var mıdır?

Geniz akıntısını endoskopik değerlendirme sırasında görerek saptadığımız hastaların çoğunda çözüm sağlanabilir. Bu akıntının çözümü için önce geniz akıntısının nedenini belirlemek gerekir. Hasta ile uzun uzun konuşarak, yakınmasının süresi ve ilişkili tüm durumlar etraflıca öğrenilmelidir. Geniz akıntısının birden fazla nedeni olabildiğinden, her ayrıntı bilinmelidir. Muayene sırasında geniz akıntısının kaynağı önce burunda aranır. İnce endoskoplarla yaptığımız burun içi muayenesinde (nazal endoskopi) elde ettiğimiz bulgular çok önemlidir. Burun boşluğu, sinüs kanallarının açıldığı bölgeler ile geniz bölgesinin tamamını bu optik-kameralı muayenede inceleyebiliyoruz. Bu şekilde geniz bölgesindeki akıntıyı, kaynaklandığı sinüs bölgesini, mukoza örtüsünün sağlığını, alerji olup olmadığını ve buna yol açan burun kaynaklı pek çok hastalığı doğrudan görüp, teşhis edebiliyoruz. Yani kısacası eğer geniz akıntısının nedeni/nedenleri doğru belirlenirse, elbette geniz akıntısını önlemek ve tedavi etmek olanaklı oluyor.

Geniz akıntısı muayeneler sırasında görülmeyen, sadece akıntı hissi olan hastaların tedavisinde benim faydam olmayabiliyor. Gerçek bir geniz akıntısı söz konusu olmadığı için, bu hasta grubunu olası durumlara göre başka branşların araştırma ve tedavilerine yönlendirmek gerekli olabiliyor.

Polipli Sinüzit Tedavi Öncesi ve Sonrası Videosu

Geniz akıntısı ameliyat gerektirir mi?

Geniz akıntısı olan hastalarda önce mutlaka bazı ilaç ve spreylerle tedavi uygularız. Burun işleyişinin desteklenmesi ve düzeltilmesi sayesinde çoğu vakada geniz akıntısında azalma görülür. Bunun için burnun çeşitli tuzlu su karışımları ile yıkanması da oldukça faydalıdır. Tüm bu uygulamaların doktor önerisi ile yapılması ve bulgulardaki değişimlerin endoskopik muayeneler ile takip edilmesi çok önemlidir. Yani tedavi verildiğinde, sonuç alınana kadar hastanın düzenli olarak kontrollerine gelmesi gerekir. Düzelme olması halinde tedavi sonlandırılabilir; düzelme olmaması halinde tedaviye eklemeler yapılır veya bir sonraki adıma geçilebilir. Bol su içilmesi, sigaranın azaltılması/bırakılması çok etkilidir; geniz akıntısının yoğunluğunun azalmasını sağlar. Sinüzit hastalığı ve alerjik nezle varsa, bunların da belirlenmesi ve tedavi edilmeleri gereklidir.

Geniz akıntısına yol açan neden sinüzit veya burun eti büyümesiyse ve bu durumlar uzun süreli ilaç tedavileri ile düzelmiyorsa, bu hastalıkların ameliyatla tedavisi sayesinde geniz akıntısını çözüme ulaştırabiliyoruz. Sinüzit hastalığının ameliyatla tedavisinde, endoskopik görüntü altında hassas araçlarla yaptığımız milimetrik çalışmalarla, sinüs kanallarının salgı akış yollarını düzenleyebiliyoruz. Bu ameliyata endoskopik sinüs cerrahisi diyoruz. Yapısı bozulmuş ve aşırı büyümüş burun etlerinin küçültülmesi de solunum yollarının açılmasında ve burun işleyişinde düzelme ile beraber, geniz akıntısının tedavisinde önemli rol oynayabiliyor. Ancak bunların hiçbiri, hastaların tabiriyle, "geniz akıntısı ameliyatı" değildir. Yapılan her tedavi ve uygulama geniz akıntısının sebebine yöneliktir. Zira geniz akıntısı bir hastalık değil, bir belirtidir.

Geniz akıntısının tedavisi ne kadar sürer?

Geniz akıntısının tedavi süresi farklı farklı. geniz akıntısının nedeni örneğin bir nezle veya grip ise, genellikle 5 ila 10 gün sürelik bir tedavi ile düzelir. Akut iltihaplı sinüzitlerde 10 ila 14 gün tedavi uygulanır; bazen basamak tedavisi ile süre uzatılabilir. Kronik sinüzitlerde bazen aylar süren tedavi gerekli olabilir. Kronik hadiselerde genellikle burun işleyişi bozulmuş olduğu için, bu tip mukoza sorunu olan hastalarda en az hafta yıkama ve kortizonlu spreylerle tedavi vermeyi ve endoskopik takipler yapmayı tercih ederiz. Bu tedavi ve takipler ile geniz akıntısı tamamen ortadan kalkabilir. Tedaviden kısmi olarak fayda görenlere bir süre daha tedavi verir ve düzelene kadar takip ederiz. İlaçlarla tedaviden hiç fayda görmeyenlerde sinüs boşluklarının ve kanallarının durumunu görmek için sinüs tomografisi gibi görüntüleme yöntemlerine başvururuz. Sinüslerde anatomik veya işlevsel sorunlar varsa, operasyon ve benzeri ileri tedavileri planlayabiliriz. İlaçlarla tedaviden fayda görmeyen hastalarda yapılacak bir sinüzit ameliyatının ortalama süresi 1 saattir. Ancak operasyon sonrası pansumanlar hafta, takipler ise ay kadar sürebilir. Özel bir sinüzit tipi olan polipli sinüzit hastalarını, operasyon sonrasında bir kaç sene, yılda defa görmemiz gerekir.

Geniz akıntısının sinüzit ile bağlantısı nedir?

Akut sinüzitlerde sinüs boşlukları iltihapla doludur ve sinüs kanallarından burun boşluğuna iltihap akışı olur. Burun boşluğundan da genize ve boğaza sarı-yeşil renkli balgam gelişi olur. Üst solunum yolu infeksiyonlarında hissedilen burun-geniz akıntısı bu şekildedir. Bu durum sıklıkla bir nezle-gribi takiben ve kırgınlık ile ateş gibi hastalık belirtileri ile birliktedir. Bu hastalar, geniz akıntılarının günler veya haftalardır olduğunu söylerler.

Kronik sinüzitli hastalar ise geniz akıntılarının aylardır veya yıllardır olduğunu ifade ederler. Buradaki akıntılar genellikle iltihaplı değildir. Sinüs ve mukoza işleyişindeki bozukluk nedeniyle yoğun jel veya uhu gibi yapışkan; grimsi, bazen beyaz ve şiddeti dönemsel olarak değişen bir geniz akıntısı olur. Örneğin yazın kronik sinüzit hastaları kuru-sıcak hava ve tuzlu deniz suyu ile oldukça rahatlarlar. Kış mevsimi ve hastalıklarla beraber yakınmalar şiddetlenir.

Geniz akıntısına yol açan sinüslerle ilgili bir diğer durumda sinüzit hastalığı yoktur, fakat bir salgı kısırdöngüsü vardır. Olağan koşullarda sinüsün doğal deliğinden akıp gitmesi gereken mukus salgısı, diğer bir delikten sinüse geri döner durur. Aksesuar ostium salgı kısırdöngülerinde, ilaç ve sprey tedavileri sırasında iyiye giden, fakat tedavi kesildiğinde tekrar başlayan inatçı bir geniz akıntısı olur. Bu tip aksesuar delikler normalde de olabilir, yani yapısal olarak bulunabilir ya da eski tip sinüzit ameliyatları sırasında açılmış olabilir. Bu delikler ince kesitli sinüs tomografisinde bazen görülebilir. Ama mukus salgısının sinüsün doğal kanalından çıkarak, aksesuar delikten sinüsün içerisine döndüğünü endoskopik muayenede görmemiz, kesin teşhis için en önemlisidir. Bunun için orta sinüs pasajına (orta meatus) girerek değerlendirmemize olanak sağlayan ince pediatrik optiklerin varlığı (2,7mm çaplı) ile bu endoskopik muayeneyi yapabilmek ve bulguları yorumlayabilmek için de deneyim çok önemlidir.

Geniz akıntısını önlemenin yolları nelerdir?

Geniz akıntısı önlemenin yollarından biri bol bol su içmektir, günde en az ,5 litre su içilmelidir. Sigara içilmemesi ve tozlu-dumanlı, hava kirliliği olan ortamlardan uzak durulması gerekir. Hastaların burunlarına tuzlu su spreyleri veya solüsyonları kullanmaları faydalıdır. Burada burun yıkamanın önemini bir kez daha vurgulamak gerekir. Alerjik nezlesi olanların alerjenlerle teması azaltmak için önlemler alması gerekir. Dönemsel olarak doktor kontrolünde alerji tedavileri kullanılabilir. Diğer yandan burun mukozasında ve işleyişinde bozulmaya neden olan esas hastalıklar belirlenmişse, bu durumda artık önlem almak değil, bunların tedavisine başlamak gerekir.

Cebinde, işyerinde çekmecesinde, arabanın torpido gözünde, seyahat çantasında, evinde yatak odasında ve salonda çekmecede hazır her an kullanılabilecek burun spreyi bulunduruyor, taşıyordu. Dolabında nasıl olsa kullanacağım diye aldığı 12'lik açılmamış paketi de cabası. Burun spreyini sıkınca burnu açılıyor, saat içinde tekrar kullanmak zorunda kalıyordu. Ve bu, dört yıldan beri böyleydi. Muayeneye geldiğinde "yoruldum artık Doktor Bey" dedi. "Kurtarın beni bu durumdan"…

Size aktardığım bu öykü, burun spreyi bağımlılığı olarak adlandırdığımız bir klinik durum. Burun tıkanıklığına çözüm olarak, bu spreylerin kontrolsüz ve uzun süre kullanımı kişileri bir kısır döngünün içine sokuyor. "Sprey kullanıldıkça burun açılıyor, buruna sprey sıkmadan geçirilen süre giderek kısalıyor, burun yeniden tıkanıyor, sprey yeniden kullanılıp burun açılıyor" şeklindeki kısır döngünün sonunda ameliyatla bitebilecek yan etkiler gelişebilir. Bu yazımda bu kısır döngüden kurtulmanın yollarını bulacaksınız.

Hangi burun spreyleri bağımlılık yapar? Bunların doğru kullanım süreleri ve kullanıldığı hastalıklar nelerdir?

Piyasada çok çeşitli burun sprey preparatları bulunmaktadır. Bunların hepsi bağımlılık yapmaz. Burun açıcı ya da “nazal dekonjestan” sınıfı içerisinde olup içeriğinde saf veya karışım içinde fenilefrin, ksilometazolin, oksimetazolin veya nafzolin gibi maddeler içeren türden spreyler bağımlılık yapma potansiyeli taşır. Bazı tamamen bitkisel olarak sunulan spreylerin içine de bu maddelerden karıştırldığı için kullandığınız spreylerin içeriğini prospektüs bilgilerinden kontrol etmelisiniz. Yalnızca, kısa süreli burun tıkanıklığına yol açan, soğuk algınlığı gibi geçici durumlarda gün kullanılıp bırakılması gereken ilaçlardır bunlar. Doktorunuz da zaten bu kısa süreli kullanıma yönelik olarak sizi uyaracaktır. Uzun süreli tedavi gerektiren saman nezlesi, burun polipleri veya burun kemiği eğriliği gibi durumlara bağlı burun tıkanıklıklarındaki sprey kullanımlarında bahsettiğimiz kısır döngüye girilmektedir.

Burun spreyi bağımlılığı neden başlar?

Bağımlılık yapma potansiyeline sahip burun spreyleri burun etlerinin içindeki damarları büzerek küçültür ve burun açılır. Bu etki geçicidir; burun etleri bir süre sonra kullanılan burun spreylerine tolerans göstermeye başlar ve yanıt kabiliyeti azalır. Uzun süre kullanımlarda ilaç etkisi ortadan kalktığında, burun eti eski durumundan çok daha fazla büyür ve burnu daha fazla tıkar. Biz buna bu spreylerin "tepki etkisi" diyoruz. İşte bu tepki etkisi bilinçsiz ve uzun süre kullanımda daha da büyümekte ve kişiyi burun spreyine bağımlı yapmaktadır. Kısır döngü böyle başlar. Kişi spreyi sıktıktan kısa süre sonra daha fazla bir burun tıkanıklığı ile karşılaşınca burun spreyini tekrar kullanma yolunu seçerek tuzağa düşer.

Bu durum bağımlılık mıdır; yoksa sürekli kullanma gereksiniminin artışı mı sayılmalıdır?

Gerçek bağımlılık bir maddeyi kullanma isteğinin önlenemez oluşu ve bunun beyinde bazı değişikliklerle birlikte olması durumudur. Durum bu kadar vahim değil. Burun spreyi kullanımı, beyinde yapısal veya fonksiyonel değişiklikler olmaksızın sürekli kullanım gereksinimi içerisinde olunması durumudur. Bu nedenle tedavisi daha kolaydır. Burun spreylerini devamlı kullanma gereksinimi psikolojik nedenlerden çok fiziksel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Burun içinde açıklığı kalıcı olarak sağlayacak her türlü tedavi ile gereksinim ya da bağımlılık, -adına ne dersek diyelim- kolaylıkla geçer. Öte yandan burun spreyi fazla kullanımının diğer ilaç bağımlılıkları gibi kişiye rahatsızlık ve zarar veren bir durum olduğunu da akıldan çıkartmamak gerek diye düşünüyorum.

Kullanmaya devam etmekle erken ve geç dönemde ne tür zararlar görülebilir?

Hiçbir ilaç masum değildir. Burun spreylerine bağlı zararlar fazla ve gereksiz kullanım ile görülmeye başlar. İlacın etkisi doğrudan damarların büzülmesi şeklindedir. Damarlar büzüldükçe içindeki kanın taşındığı organlar, yani burun etleri ve burun mukozası kansız kalır. Kansız kalınca da önce daha fazla şişmeye daha sonra da geri dönüşsüz olarak büyük kalmaya başlarlar. Bu da kalıcı tıkanıklık yapar. Burun içi mukozası kansız kalınca en önemli tehlike burun orta kıkırdağının delinmesidir. Burunda kuruluk hissi ve kanamalar bunların ön belirtisidir.

Burun spreyi bağımlılığından kurtulmak için ne yapmalı?

Kurtulmanın tek yolu burun spreyini kullanmayı bırakmaktır. Ama yukarıda da belirttiğim gibi kullanım süresi ve altta yatan hastalığın tipi ve derecesine göre bu zor olabilir. Eğer kişinin burnunda kalıcı bir başka tıkanıklık nedeni yoksa ve bu kısır döngünün içerisinde sadece kısa bir süredir bulunuyorsa kurtuluşu o kadar kolay olacaktır. Birazdan önereceğim önerileri yapmanıza rağmen bu durumdan bir haftada kurtulamıyorsanız Kulak Burun Boğaz doktorunuzu ziyaret etmelisiniz.

·       Kurtulmak için önce kullanım sıklığını azaltmaya çalışın. Her gün bir önceki günden bir-iki kez daha az sıklıkla kullanın.

·       Her seferinde her iki burun deliğiniz yerine birine sıkmaya çalışın.

·       Spreyinizi piyasada bulunan serum fizyolojik burun damlaları ile karıştırıp seyrelterek kullanın.

·       Gün içinde hissettiğiniz burun tıkanıklığını, tuzlu su içeren burun spreyleri kullanarak geçirmeye çalışın.

·       Burun kuruluğunu fazlaca hissediyorsanız burun nemlendirici spreylere başvurun.

·       Gece burun spreyi sıkarak yatmak yerine geçici olarak burun kanatlarını açıcı bant kullanabilirsiniz.

·       Burun spreylerinizi kolaylıkla ulaşılabilir yerlerde tutmayı bırakın, stoklarınızı yok edin.

Kendi kendinize kurtulamıyorsanız, doktorunuz size nasıl yardımcı olur?

Kulak Burun Boğaz doktorları önce yukarıda anlattığım kurtulma ile ilgili önerilerin doğru yapılıp yapılmadığını kontrol eder. Daha sonra burunda, tıkanıklığa neden olan kalıcı bir anormallik (burun kemiği eğriliği), sprey bağımlılığına bağlı geri dönüşsüz burun eti büyümesi veya alerji-burun polipi gibi diğer hastalıkların varlığını araştırır. Bunların çözümü için önerilerde bulunur. Bunlar yoksa başka gruptan bir burun spreyi veya ağızdan ilaç kullanımı gibi yöntemlerle sorununuzu çözmeye çalışır.

Neee!! Ameliyat mı?

Bu kısır döngüye girmenize baştan neden olan durumlar ile bu kısır döngünün oluşturduğu kalıcı zararların ameliyatla düzeltilmesi gerekebilir. Burun etinin geri dönüşsüz büyümesi, burun kemiğinin eğriliği, burun içinde yer alan kitleler veya burun orta bölmesinin delinmesi gibi durumlarda ameliyat önerilir.

O zaman okuyucularımıza kendi kendilerine aldıkları burun spreylerinin prospektüsünü kontrol etmelerini, önerilen süresinden ve kullanım sıklığından fazla kullanmamaları gerektiğini söyleyerek kapatabiliriz sanırım.

 Bu arada yerinde kullanılmadığında, uzun süre ve sık aralıklarla kullanıldığında burun spreyi bağımlılığı yapabilecek bu spreylerden piyasada en çok bilinenlerinin “O” ve “İ” ile başladığını fısıldayayım bari size.

Sağlıklı günler dilerim

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır