fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi / FÂTİHA SÛRESİ | Sorularla İslamiyet

Fatiha Suresi Ne Zaman Ve Nerede Indirildi

fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi

Fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi?

Fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi?

Kayıtsız Üye
Fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi Fatiha suresi hakkında eğitici bilgiler verir misiniz ?


Cevap: Fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi?

Altundal
Fatiha Suresinin İniş Sebebi
Fatiha suresinin indirilişi
Fatiha suresi ne zaman indirildi

el-FÂTİHA Müddesir sûresinden sonra Mekke&#;de inmiştir. 7 (yedi) âyettir. Kur&#;an&#;ın ilk sûresi olduğu için açış yapan, açan manasına "Fâtiha" denilmiştir. Diğer adları şunlardır: Ana kitap manasına "Ümmü&#;l-Kitâp" dinin asıllarını ihtiva eden manasına "el-Esâs", ana hatlarıyla İslâm&#;ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Seb&#;u&#;l-Mesânî", birçok esrarı taşıdığı için "el-Kenz". Peygamberimiz "Fâtiha&#;yı okumayanın namazı olmaz" buyurmuştur. Onun için, Fâtiha, namazların her rekâtında okunur. Manası itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır. Kulluğun yalnız Allah&#;a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah&#;tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah&#;ın iradesine dayandığı, çünkü hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğu hususları bu sûrede ifadesini bulmuştur. Kur&#;an, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur&#;an&#;ın ihtiva ettiği esaslar ana hatları ile Fâtiha&#;da vardır. Zira Fâtiha&#;da, övgüye, ta&#;zime ve ibadete lâyık bir tek Allah&#;ın varlığı, O&#;nun hakimiyeti, O&#;ndan başka dayanılacak bir güç bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulunulur.

Nüzul zamanı: İlk nazil olan vahiylerden biridir. Sahih hadislerden Fatiha&#;nın Hz. Muhammed&#;e (s.a.) nazil olan ilk tam sure olduğunu öğreniyoruz. Bundan önce Alâk, Müzzemmil, Müddessir surelerinin bölümleri olan birbirine benzer birkaç ayet nazil olmuştur.

Konu: Bu sure aslında, Allah&#;ın kendi kitabını okumak isteyenlere öğrettiği bir duadır. Okuyucuya şu dersi öğretmek için Kitab&#;ın en başına yerleştirilmiştir: Eğer samimi olarak Kur&#;an&#;dan yararlanmak istiyorsan, Alemlerin Rabbi&#;ne bu şekilde dua etmelisin.
Bu önsöz, okuyucunun kalbinde Alemlerin Rabbi&#;nden hidayet dileme -hidayeti ancak O verebilir- konusunda kuvvetli bir istek uyandırmayı amaçlar. O halde Fatiha, dolaylı olarak incelemek ve Alemlerin Rabbi&#;nin, bilginin tek kaynağı olduğu gerçeğini kabul etmek olduğunu öğretmektedir. Bu nedenle, kişi Kur&#;an&#;ı incelemeye, O&#;ndan Hidayet dileyerek başlamalıdır.

Konusu nedeniyle, Fatiha ile Kur&#;an arasındaki ilişkinin, bir giriş ve kitap ilişkisi değil, bir dua ve ona cevap niteliğinde bir ilişki olduğu açığa çıkmaktadır. Fatiha, kulun duası, Kur&#;an ise, Mâbud&#;un kuluna verdiği cevaptır. Kul, kendisine doğru yolu göstermesi için Allah&#;a yalvarır; Allah da duaya cevap olarak, tüm Kur&#;an&#;ı onun önüne koyar ve sanki şöyle der: "İşte, benden dilediğin Hidayet!"


Cevap: Fatiha suresi ne zaman ve nerede indirildi?

KetenPrenses$
süper olmuş


fatiha suresi nerede inmiştir, fatiha suresi ne zaman indirildi, fatiha suresi nerede indirilmiştir

Bu kategoride yer alan Kuranı kerim de temizlikle ilgili ayetler başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Benzer Yazılar:

Hz. Muhammed ilk zamanlar namazda Fatiha suresini okur muydu?

Değerli kardeşimiz,

"Fatiha’sız namaz olmaz." ifadesi, beş vakit namaz farz kılındıktan sonra söylenmiştir. Bu nedenle ilgili hadisi esas alarak, "Neden daha önceki namazlarda Fatiha okunmadı?" demenin bir manası olmaz. Çünkü her emir ve yasak sonrası içindir, öncekileri içine almaz.

Örneğin, faizin haram kılındığı zamanı bahane ederek, "Neden ondan önce faiz alan-veren vardı?" denilemez, böyle bir iddia mantıksız olur.

Şu halde Peygamber Efendimizin (asm) beş vakit namaz farz kılındıktan sonra Fatiha suresinin namazda okunmasının farz olduğunu söylemesi de aynen bunun gibidir, öncekini içine almaz, sonraki namazları içine alır.

Bununla beraber, Fatiha suresi nüzul sırası itibariyle 5. sure olduğuna göre, onun beş vakit namazın farz kılındığı Miraç olayından çok önce indirildiğine şüphe yoktur. Çünkü namazın farz kılınması, hicretten yaklaşık bir-iki yıl öncesine tekabül eder. Mekke’de inen surelerin sayısı yaklaşık 86 adettir.

Buna göre, Fatiha suresinden sonra 81 sure inmiştir. Bu kadar surelerin miraçtan sonra yılın mahsulü olarak görmek aklen ve dinen imkânsızdır.

O halde, beş vakit namaz farz kılınmadan önce inmiş olan Fatiha suresi, önceki namazlarda da okunmuştur.

Demek ki, Fatiha suresi, beş vakit farz namazlardan önce inmiş ve miraçtan sonra farz olan her namazda okunmaya başlanmıştır. Bunda ne bir çelişki ne Fatiha’sız bir namaz ve ne de tuhaf karşılanacak bir husus vardır. 

Amiyane bir ifadeyle: Allah akıl fikir versin!..

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Fatiha suresi hakkında bilgiler, Fatiha suresi Arapça ve Türkçe okunuşu

Yedi ayetten oluşan Fatiha suresi Kuran-ı Kerim'in ilk suresi olmasından dolayı açılış, başlangıç anlamlarına gelmektedir. Mekke döneminde inen Fatiha suresi Arapça ve Türkçe okunuşu vatandaşlar tarafından merak ediliyor. İşte Kuranın başlangıç suresi olan Fatiha suresinin Arapça ve Türkçe okunuşu 

FATİHA SURESİ HAKKINDA BİLGİLER

Mekke devrinin ilk yıllarında tamamı bir defada inmiştir (Vahidî, s. ; Zerkeşî, I, ; Süyûtî, I, 30, 34; M. Abdülazîm ez-Zürkānî, I, ). Bazı kaynaklarda Medine döneminde, yahut önce Mekke’de namazın farz kılındığı esnada, sonra da Medine’de kıblenin tahvili sırasında olmak üzere iki defa nâzil olduğuna dair rivayetlere yer verilmişse de bunlara itibar edilmemiştir (Vahidî, s. ; Fahreddin er-Râzî, I, ; Süyûtî, I, 35, 43; Âlûsî, I, 33). Fâtiha’nın Mekkî oluşunun iki önemli delili vardır. Bunlardan biri, Mekkî olan Hicr sûresinde, “Biz sana tekrarlanan yediyi (es-seb‘u’l-mesânî) ve Kur’ân-ı azîm’i verdik” meâlindeki âyettir (15/87). Genellikle bu âyette geçen “es-seb‘u’l-mesânî” ile Fâtiha’nın kastedildiği kabul edilmektedir (Buhârî, “Tefsîr”, I/1; Vâhidî, s. ; Fahreddin er-Râzî, I, ; Şevkânî, I, 15). İkinci delil de beş vakit namazın Mekke döneminde farz kılınmasıdır. Hz. Peygamber’in, “Fâtiha sûresi (Fâtihatü’l-kitâb) okunmadıkça hiçbir namaz sahih olmaz” meâlindeki hadisinin (Dârimî, “Śalât”, 36; İbn Mâce, “İķāme”, 11; Tirmizî, “Mevâķīt”, 69, , ) gereği olarak farz kılındığı günden beri namazlarda Fâtiha sûresi okunmaktadır. Ayrıca kaynaklarda Hz. Ali’nin. “Fâtihatü’l-kitâb arşın altındaki bir hazineden Mekke’de nâzil oldu” şeklinde bir sözü yer almaktadır (Vâhidî, s. ; Süyûtî, I, ; Şevkânî, I, 14). Sûrenin fâsıla*sı (م‘ ن) harfleridir.

Fâtiha “açmak, açıklığa kavuşturmak, sıkıntı ve meşakkati gidermek, başlamak” anlamındaki feth kökünden türemiş bir isim olup hâtimenin zıddı olarak “bir şeyin evveli, baş tarafı, başlangıcı, giriş” mânasında kullanılır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ftĥ” md.; Lisânü’l-'Arab, “ftĥ” md.). “Fâtihatü’l-kitâb” tamlamasının kısaltılmış şekli olan Fâtiha Kur’ân-ı Kerîm’in ilk sûresi ve bir bakıma onun önsözü olduğu için bu adı almıştır. Kur’an’ın tertibi ve yazılması itibariyle birinci sûre olması yanında ayrıca namazdaki kıraat rüknünün yerine getirilmesine bu sûre ile başlandığı ve nihayet bir bütün olarak indirilmiş sûrelerin de ilki olduğu için ona bu ismin verilmiş olduğu düşünülebilir.

Elhamd (halk ağzında Elham) Fâtiha sûresinin Türkçe’deki en meşhur adı olup “Sûretü’l-hamd” tamlamasının kısaltılmış şeklidir. Bu adlandırma, sûrenin ilk kelimesi olan “el-hamd” lafzından veya sûrenin bütünüyle hamd mânasını taşımasından kaynaklanmış olmalıdır. Fâtiha’nın çeşitli özelliklerini ifade eden daha başka isimleri de vardır. Âlûsî bunları yirmi ikiye kadar çıkarmıştır (Rûĥu’l-me'ânî, I, 34). Ümmü’l-Kur’ân (Kur’ân’ın aslı, özü), ümmü’l-kitâb, esas (temel kaynak), vâfiye (tam, bütün), kâfiye (yeterli), kenz (hazine), es-seb‘u’l-mesânî (namazların her rek‘atında ve çeşitli vesilelerle tekrarlanan yedi âyet), şükr, dua, şâfiye (şifa veren) bu isimlerden bazılarıdır (Taberî, I, ; Âlûsî, I, 34; Elmalılı, I, ).

Fâtiha’nın âyet sayısının yedi olduğu hususunda ittifak bulunmakla birlikte başındaki besmelenin sûreye dahil olup olmadığı ihtilaflıdır. Şâfiîler’e göre Fâtiha’nın birinci âyeti besmeledir; son âyeti ise’’صراط الذين أنعمت عليهم‘‘ ile başlar, ’’ولا الضالين‘‘ ile biter. Hanefîler’e göre besmele Fâtiha’ya dahil değildir; birinci âyet ’’الحمد لله رب العالمين‘‘, son âyet ise ’’غير المغضوب عليهم‘‘ dir. Sonunda söylenen “âmin” sözü Fâtiha’dan bir kelime olmadığı gibi Kur’an’dan bir âyet de değildir.

Fâtiha sûresi, hamdin âlemlerin rabbi Allah’a ait ve mahsus olduğunu bildiren âyetle başlar. Bu âyet, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûl sebeplerinin başında yer alan tevhidi ifade ve ilân etmektedir (Reşîd Rızâ, I, 36). Endülüslü müfessir İbn Cüzey de Fâtiha’nın ilk âyetindeki “rabbi’l-âlemîn” terkibinin tek başına tevhid akîdesini dile getirdiğini, başındaki “el-hamdü lillâh” ile birlikte ele alındığında ise âyetin kelime-i tevhidden daha kapsamlı bir mâna taşıdığını söyler (Kitâbü’t-Teshîl, I, 57). Bu âyeti Allah’ın esirgeyen ve bağışlayan (rahman ve rahîm), aynı zamanda din gününün sahibi ve hükümranı olduğunu ifade eden övgü âyetleri takip eder. Allah’ın sonsuz merhametini ve yüce kudretini bildiren giriş niteliğindeki hamd ve senâ âyetlerinin ardından bu yüce kudret sahibi karşısında insanoğlunun durumunu belirleyen âyet gelir. “Biz ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” meâlindeki bu âyetle üçüncü şahıstan ikinci şahsa geçilir. İltifat sanatı denilen bu geçiş sadece edebiyat bakımından ifadeye bir incelik ve güzellik kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda kulun dindarlığı açısından da çok önemli bir gerçeği dile getirir. Çünkü kişinin mümin bir kul sayılması, ilâhî otoriteye kendi istek ve iradesiyle teslim olduğunu ikrar etmesine bağlıdır. İnsanın kulluğu bu otoriteyi baskı zoruyla değil gönüllü olarak kabullenmiş olmasıyla bir anlam ve değer kazanır.

Sûrede Allah’tan nelerin isteneceği, ayrıca istemenin usul ve âdabı da öğretilmektedir. Buna göre istemenin şartları önce ne istediğini bilmek, sonra ona gerçekten ihtiyacı olduğunu belirtmek, daha sonra da onu elde etmek için yapılması gerekeni yapmaktır. Böylece gerçek dua, nimeti hayal ve arzu etmek değil o nimete ulaşmanın doğru yoluna girmek ve o yolda sebat edip ilerlemektir. Fâtiha sûresi inanan insana kesin bir düstur ve şaşmaz bir formül halinde hidayetle ibadetin önemini ve ebedî nimetin elde ediliş yöntemini bildirmektedir. Böylece sûreyi okuyan mümin Allah’a kul olduğunu ifade ve ikrar ettikten sonra kendisiyle yaratıcısı arasında hiçbir aracı bulunmadan doğrudan doğruya ona seslenir. Ebedî saadete ve nihayetsiz nimetlere ulaştıran doğruluk ve dürüstlük yolunda ilâhî lutfa nâil olmuş iyilerin izini takip ederek ilerlerken gazaba uğramışların, şaşırmış ve sapmışların durumuna düşmemek için Allah’tan hidayet ve yardım ister.

Allah ile kul arasında bir tür sözleşme ve antlaşma olarak da değerlendirilen Fâtiha sûresi Allah-insan ilişkisinin mahiyetini ortaya koyar ve bunun hangi kurallara bağlı olarak sürdürüleceğini öğretir. Ayrıca söz konusu ilişkinin tek taraflı olarak kulun gayretiyle değil mutlaka Allah’ın hidayet ve yardımıyla sağlanacağını vurgular. Sûrenin ilk yarısı kulun Allah’a hamd ve övgüsünü, ikinci yarısı da onun Allah’tan isteklerini dile getirir. Śaĥîĥ-i Müslim’de yer alan şu hadis bu diyalogun önemine dikkat çeker: “Fâtiha’yı okuyan kul, ‘Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun’ dediğinde Allah, ‘Kulum bana hamdetti’ der. Kul, ‘Allah esirgeyen ve bağışlayandır’ deyince, ‘Kulum beni övdü’ der. Kul, ‘O din gününün hükümdarıdır’ deyince, ‘Kulum beni yüceltti” der. Kul, ‘Biz ancak sana ibadet eder, yalnızca senden yardım dileriz’ deyince, “Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse olacaktır’ der. Kul, ‘Bize doğru yolu göster, nimet verdiklerinin yolunu; gazaba uğramışların ve şaşırıp sapmışların yoluna değil’ deyince Cenâb-ı Hak, ‘İşte bu yalnızca kulum içindir, isteği yerine gelecektir’ der” (“Śalât”, 38, 40).

Bütün tefsirlerde besmelenin başındaki “bâ” (ب) harfinin “iltisâk” (Allah ile insan arasında ilişki ve bağlantı) anlamı taşıdığına önemle dikkat çekilmiştir. Bu bağlantının bir tarafında ulûhiyyet ve rubûbiyyet, diğer tarafında insaniyet ve ubûdiyyet makamı vardır. Fâtiha sûresinin de bu şekilde iki bölümden oluştuğu görülür. Övgü ve tazim cümlelerinden meydana gelen ve ulûhiyyete dair olan ilk bölümde Allah’ın insanlara yönelik iltifatının en çarpıcı ifadeleri olmak üzere rab (yapıp yaratan, yetiştirip geliştiren, terbiye eden), rahmân ve rahîm isimleriyle, O’nun mutlak hâkimiyet ve hükümranlığının âhirette de devam edeceğini belirten “mâliki yevmi’d-dîn” ifadesi yer almıştır. Bütün bu nitelikleri dolayısıyla hamd (her türlü övgüler, güzellikler, yetkinlikler) O’na mahsustur. Dua ve niyaz üslûbunun hâkim olduğu ikinci bölümde insanların Allah’a bağlılıklarının temel unsurları olmak üzere “ibadet” ve “istiâne” kavramları yer almaktadır. Ulûhiyyet bölümünde ifade edildiği üzere insanların bu dünyadaki inanç ve amellerine göre âhiretteki durumlarını rahman ve rahîm olan Allah’ın şaşmaz adaleti belirleyeceği için yalnız O’na ibadet etmek ve yalnız O’ndan yardım dilemek (istiâne) gerekir. İnsan bu beyanı ile kulluğunu, tevhid inancını, tevekkül ve teslimiyetini, ihlâs ve kararlılığını Allah’a arzetmiş olur. Bu seviyeye ulaşan bir iman ve aynı ölçülerle düzenlenen bir amel ve hayat çizgisi “sırât-ı müstakîm”dir. Ömür boyunca bu çizgiyi takip etmenin zorluğu sebebiyle insan bu yolda sürçebilir ve sonuçta kötülüklere rızâ göstermeyen Allah’ın öfkesine mâruz kalmış olan sapmışların yoluna kayabilir. “Bizi doğru yola ilet” sözleriyle başlayan dua cümleleri, bu büyük tehlike karşısındaki aczinin ve kendi kendine yeterli olmadığının bilincine varan insanın âlemlerin rabbi, rahman ve rahîm olan Allah’a sığınarak hidayetiyle kendisini desteklemesi şeklindeki niyazını ifade etmektedir.

Sûredeki ifadeler çoğul sigasıyla olup müslümanlar için toplum hayatının ve toplumsal dayanışmanın önemini, cemaat ve ümmet şuuruyla birlik ve beraberlik içinde “sırât-ı müstakîm” üzere hareket etmeleri gereğini ortaya koyar. Bu amaca yönelik olarak cemaatle kılınan namazda imamın kıraatinin aynı itibariyle birinci sûre olması yanında ayrıca namazdaki kıraat rüknünün yerine getirilmesine bu sûre ile başlandığı ve nihayet bir bütün olarak indirilmiş sûrelerin de ilki olduğu için ona bu ismin verilmiş olduğu düşünülebilir.

Elhamd (halk ağzında Elham) Fâtiha sûresinin Türkçe’deki en meşhur adı olup “Sûretü’l-hamd” tamlamasının kısaltılmış şeklidir. Bu adlandırma, sûrenin ilk kelimesi olan “el-hamd” lafzından veya sûrenin bütünüyle hamd mânasını taşımasından kaynaklanmış olmalıdır. Fâtiha’nın çeşitli özelliklerini ifade eden daha başka isimleri de vardır. Âlûsî bunları yirmi ikiye kadar çıkarmıştır (Rûĥu’l-me'ânî, I, 34). Ümmü’l-Kur’ân (Kur’ân’ın aslı, özü), ümmü’l-kitâb, esas (temel kaynak), vâfiye (tam, bütün), kâfiye (yeterli), kenz (hazine), es-seb‘u’l-mesânî (namazların her rek‘atında ve çeşitli vesilelerle tekrarlanan yedi âyet), şükr, dua, şâfiye (şifa veren) bu isimlerden bazılarıdır (Taberî, I, ; Âlûsî, I, 34; Elmalılı, I, ).

Fâtiha’nın âyet sayısının yedi olduğu hususunda ittifak bulunmakla birlikte başındaki besmelenin sûreye dahil olup olmadığı ihtilaflıdır. Şâfiîler’e göre Fâtiha’nın birinci âyeti besmeledir; son âyeti ise’’صراط الذين أنعمت عليهم‘‘ ile başlar, ’’ولا الضالين‘‘ ile biter. Hanefîler’e göre besmele Fâtiha’ya dahil değildir; birinci âyet ’’الحمد لله رب العالمين‘‘, son âyet ise ’’غير المغضوب عليهم‘‘ dir. Sonunda söylenen “âmin” sözü Fâtiha’dan bir kelime olmadığı gibi Kur’an’dan bir âyet de değildir.

Fâtiha sûresi, hamdin âlemlerin rabbi Allah’a ait ve mahsus olduğunu bildiren âyetle başlar. Bu âyet, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûl sebeplerinin başında yer alan tevhidi ifade ve ilân etmektedir (Reşîd Rızâ, I, 36). Endülüslü müfessir İbn Cüzey de Fâtiha’nın ilk âyetindeki “rabbi’l-âlemîn” terkibinin tek başına tevhid akîdesini dile getirdiğini, başındaki “el-hamdü lillâh” ile birlikte ele alındığında ise âyetin kelime-i tevhidden daha kapsamlı bir mâna taşıdığını söyler (Kitâbü’t-Teshîl, I, 57). Bu âyeti Allah’ın esirgeyen ve bağışlayan (rahman ve rahîm), aynı zamanda din gününün sahibi ve hükümranı olduğunu ifade eden övgü âyetleri takip eder. Allah’ın sonsuz merhametini ve yüce kudretini bildiren giriş niteliğindeki hamd ve senâ âyetlerinin ardından bu yüce kudret sahibi karşısında insanoğlunun durumunu belirleyen âyet gelir. “Biz ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” meâlindeki bu âyetle üçüncü şahıstan ikinci şahsa geçilir. İltifat sanatı denilen bu geçiş sadece edebiyat bakımından ifadeye bir incelik ve güzellik kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda kulun dindarlığı açısından da çok önemli bir gerçeği dile getirir. Çünkü kişinin mümin bir kul sayılması, ilâhî otoriteye kendi istek ve iradesiyle teslim olduğunu ikrar etmesine bağlıdır. İnsanın kulluğu bu otoriteyi baskı zoruyla değil gönüllü olarak kabullenmiş olmasıyla bir anlam ve değer kazanır.

Sûrede Allah’tan nelerin isteneceği, ayrıca istemenin usul ve âdabı da öğretilmektedir. Buna göre istemenin şartları önce ne istediğini bilmek, sonra ona gerçekten ihtiyacı olduğunu belirtmek, daha sonra da onu elde etmek için yapılması gerekeni yapmaktır. Böylece gerçek dua, nimeti hayal ve arzu etmek değil o nimete ulaşmanın doğru yoluna girmek ve o yolda sebat edip ilerlemektir. Fâtiha sûresi inanan insana kesin bir düstur ve şaşmaz bir formül halinde hidayetle ibadetin önemini ve ebedî nimetin elde ediliş yöntemini bildirmektedir. Böylece sûreyi okuyan mümin Allah’a kul olduğunu ifade ve ikrar ettikten sonra kendisiyle yaratıcısı arasında hiçbir aracı bulunmadan doğrudan doğruya ona seslenir. Ebedî saadete ve nihayetsiz nimetlere ulaştıran doğruluk ve dürüstlük yolunda ilâhî lutfa nâil olmuş iyilerin izini takip ederek ilerlerken gazaba uğramışların, şaşırmış ve sapmışların durumuna düşmemek için Allah’tan hidayet ve yardım ister.

Allah ile kul arasında bir tür sözleşme ve antlaşma olarak da değerlendirilen Fâtiha sûresi Allah-insan ilişkisinin mahiyetini ortaya koyar ve bunun hangi kurallara bağlı olarak sürdürüleceğini öğretir. Ayrıca söz konusu ilişkinin tek taraflı olarak kulun gayretiyle değil mutlaka Allah’ın hidayet ve yardımıyla sağlanacağını vurgular. Sûrenin ilk yarısı kulun Allah’a hamd ve övgüsünü, ikinci yarısı da onun Allah’tan isteklerini dile getirir. Śaĥîĥ-i Müslim’de yer alan şu hadis bu diyalogun önemine dikkat çeker: “Fâtiha’yı okuyan kul, ‘Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun’ dediğinde Allah, ‘Kulum bana hamdetti’ der. Kul, ‘Allah esirgeyen ve bağışlayandır’ deyince, ‘Kulum beni övdü’ der. Kul, ‘O din gününün hükümdarıdır’ deyince, ‘Kulum beni yüceltti” der. Kul, ‘Biz ancak sana ibadet eder, yalnızca senden yardım dileriz’ deyince, “Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse olacaktır’ der. Kul, ‘Bize doğru yolu göster, nimet verdiklerinin yolunu; gazaba uğramışların ve şaşırıp sapmışların yoluna değil’ deyince Cenâb-ı Hak, ‘İşte bu yalnızca kulum içindir, isteği yerine gelecektir’ der” (“Śalât”, 38, 40).

Bütün tefsirlerde besmelenin başındaki “bâ” (ب) harfinin “iltisâk” (Allah ile insan arasında ilişki ve bağlantı) anlamı taşıdığına önemle dikkat çekilmiştir. Bu bağlantının bir tarafında ulûhiyyet ve rubûbiyyet, diğer tarafında insaniyet ve ubûdiyyet makamı vardır. Fâtiha sûresinin de bu şekilde iki bölümden oluştuğu görülür. Övgü ve tazim cümlelerinden meydana gelen ve ulûhiyyete dair olan ilk bölümde Allah’ın insanlara yönelik iltifatının en çarpıcı ifadeleri olmak üzere rab (yapıp yaratan, yetiştirip geliştiren, terbiye eden), rahmân ve rahîm isimleriyle, O’nun mutlak hâkimiyet ve hükümranlığının âhirette de devam edeceğini belirten “mâliki yevmi’d-dîn” ifadesi yer almıştır. Bütün bu nitelikleri dolayısıyla hamd (her türlü övgüler, güzellikler, yetkinlikler) O’na mahsustur. Dua ve niyaz üslûbunun hâkim olduğu ikinci bölümde insanların Allah’a bağlılıklarının temel unsurları olmak üzere “ibadet” ve “istiâne” kavramları yer almaktadır. Ulûhiyyet bölümünde ifade edildiği üzere insanların bu dünyadaki inanç ve amellerine göre âhiretteki durumlarını rahman ve rahîm olan Allah’ın şaşmaz adaleti belirleyeceği için yalnız O’na ibadet etmek ve yalnız O’ndan yardım dilemek (istiâne) gerekir. İnsan bu beyanı ile kulluğunu, tevhid inancını, tevekkül ve teslimiyetini, ihlâs ve kararlılığını Allah’a arzetmiş olur. Bu seviyeye ulaşan bir iman ve aynı ölçülerle düzenlenen bir amel ve hayat çizgisi “sırât-ı müstakîm”dir. Ömür boyunca bu çizgiyi takip etmenin zorluğu sebebiyle insan bu yolda sürçebilir ve sonuçta kötülüklere rızâ göstermeyen Allah’ın öfkesine mâruz kalmış olan sapmışların yoluna kayabilir. “Bizi doğru yola ilet” sözleriyle başlayan dua cümleleri, bu büyük tehlike karşısındaki aczinin ve kendi kendine yeterli olmadığının bilincine varan insanın âlemlerin rabbi, rahman ve rahîm olan Allah’a sığınarak hidayetiyle kendisini desteklemesi şeklindeki niyazını ifade etmektedir.

Sûredeki ifadeler çoğul sigasıyla olup müslümanlar için toplum hayatının ve toplumsal dayanışmanın önemini, cemaat ve ümmet şuuruyla birlik ve beraberlik içinde “sırât-ı müstakîm” üzere hareket etmeleri gereğini ortaya koyar. Bu amaca yönelik olarak cemaatle kılınan namazda imamın kıraatinin aynı zamanda cemaatin kıraati yerine geçmesi Fâtiha’daki bu kapsamlı ifade özelliğinden dolayıdır.

Fâtiha sûresi önce Allah’ı en belirgin nitelikleriyle tanıtmakta ve insanı sağlam bir imanla O’na yöneltmekte, yaratıcıya ve yaratılmışlara karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmeyi dinin ve dindarlığın temeli olarak belirlemektedir. Sûrenin, insanoğlunu yaratıcısıyla ve hemcinsleriyle uyum içinde yaşatmak şeklindeki evrensel hedefi gerçekleştirmeyi gaye edindiği dikkate alınırsa onun sadece Kur’an’ın özü değil aynı zamanda bütün hak dinlerin de özü olduğu sonucuna varılabilir.

Bir yoruma göre Bakara sûresi Fâtiha sûresinin açıklamasıdır; başta Âl-i İmrân olmak üzere diğer bütün sûreler de Bakara sûresinin tefsiridir. Nitekim Fâtiha’da Allah’tan hidayet istenir; onu takip eden Bakara sûresi, bu kitabın müttakileri hidayete erdirmek amacıyla gönderilmiş olduğunu bildiren âyetle başlar. Fâtiha’nın Kur’an’ın bir özeti olduğu kabul edilirse onun bütün Kur’an sûreleriyle ilişkili bulunduğunu düşünmek mümkün olur. Ancak Kur’an’ın Fâtiha’dan, Fâtiha’nın besmeleden, besmelenin de başındaki “bâ” (ب) harfinden ibaret olduğu yolundaki rivayet ve İddialar muhtemelen Bâtınîlik ve Hurûfîlik tesirleriyle ortaya çıkmıştır. Bunlar, Kur’an âyetlerinin ahkâmını küçümsemeye yönelik amaçlar taşımasından kaygı duyulan ve ciddiye alınmaması gereken beyanlardır. Fâtiha’nın yedi kısa âyetten oluşmasına rağmen konusunun önemi ve mâna zenginliği bakımından Kur’an’ın en faziletli ve muhtevalı sûresi olduğu gerçeği, bu sûreyi Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı yerine ikame etme ve diğer bütün sûreleri gereksiz görme gibi bir kanaate götüren böyle bir Hurûfî-Bâtınî anlayışı haklı çıkarmaz.

Fâtiha’nın Kur’an’daki en büyük sûre olduğu, Tevrat ve İncil’de bir benzerinin bulunmadığı, Bakara sûresinin son âyetleriyle birlikte “iki nûr” diye anıldığı ve geçmişte hiçbir peygambere benzerinin verilmediği, şifa niyetiyle okunduğu takdirde tesirinin görüleceğine dair hadisler vardır (bk. Müsned, III, ; Dârimî, “Feżâ'ilü’l-Ķur'ân”, 12; Buhârî, “Tefsîr”, I/1, 15/3, “Feżâ'ilü’l-Ķur'ân”, 9, “Ŧıb”, 34; Müslim, “Selâm”, 66; Ebû Dâvûd, “Ŧıb”, 19; Nesâî, “İftitâĥ” 26). Fâtiha’nın faziletiyle ilgili rivayetlere hadis mecmuaları yanında tefsir kitaplarında da geniş yer verilmiştir. Bu sûrenin her türlü hayırlı faaliyetlerin başında veya sonunda, çeşitli vesilelerle tertip edilen meclislerde, merasimlerde, kabirlerde vb. yerlerde dua niyetiyle okunması zamanla Müslümanlığın en köklü şiarlarından biri haline gelmiş, ayrıca hemen bütün tekke ve tarikatların ezkâr ve evrâdı içinde mutlaka Fâtiha’nın da yer alması hususu tasavvuf geleneğinde kesintisiz olarak sürdürülmüştür.

FATİHA SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm

Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn. Er-Rahmâni’r-Rahîm. Mâliki yevmi’d-dîn. İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în. İhdine’s-sırâta’l-mustakîm. Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn.

FATİHA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm

Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.  Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası