nazlıcan bedirhan suphi / Ulaş Özdemir on Instagram: "Biz üç kardeştik, Bedirhan, Nazlıcan ve ben Suphi"

Nazlıcan Bedirhan Suphi

nazlıcan bedirhan suphi

"Bedirhan Ahmet'ti, Suphi ise Yusuf"

Ahmet Kaya'nın şarkı sözlerini de yazan şair Yusuf Hayaloğlu, tedavi gördüğü Acıbadem Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Akciğer kanseri olan Hayaloğlu'nun tedavi gördüğü Acıbadem Bakırköy Hastanesi'nde sabah karşı solunum yetmezliğinden öldüğü açıklandı. Hayaloğlu'nun sanatçı arkadaşları hastaneye akın etti.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

Müslim SARIYAR / İSTANBUL (AHT)

Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın ağabeyi Şair Yusuf Hayaloğlu, bir süredir kanserle mücadele ediyordu. 13 Şubat tarihinde başağrısı, halsizlik ve kusma şikayetiyle Bakırköy'deki Acıbadem Hastanesi'ne giden Hayaloğlu'nun akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı. Akciğerde oluşan kanserli hücrelerin karaciğere, kemiklere ve beyne sıçradığı öğrenildi. Geçtiğimiz günlerde ayak başparmağı da kesilen Hayaloğlu'nun ileri seviyede kanser olduğu belirtildi.

Hayaloğlu'nun ölümüne ilişkin basın açıklamasında sanatçının vücudunu saran kanserli hücreler ile ilgili olarak kemateropi tedavisine alındığı, bu tedaviye cevap vermeyince geçtiğimiz Pazar günü hastanenin yoğun bakım ünitesine yatırıldığı ancak bu sabah sıralarında hayatını kaybettiği belirtildi.

Hayaloğlu'nun kızkardeşi Gülten Kaya ile kızı Hazal Hayaloğlu gözyaşlarına boğuldu. Babasının ölümünün çok erken olduğunu söyleyen kızı Hazal Hayaloğlu, "Yarım kalan pek çok projesi vardı. Onları elimden geldiği kadar ben devam ettireceğim" dedi.

"Bedirhan Ahmet'ti, Suphi ise Yusuf"

Ahmet Kaya'nın eşi ve Hayaloğlu'nun kız kardeşi olan Gülten Kaya ise ağabeyinin ölümü ile ilgili olarak, "Kendisi çok gençti. Ölümü bize erken geldi. Ağabeyimin bütün şiirlerini hem Ahmet hem de ben çok severdik. "Ah Ulan Rıza' ve "Biz Üç Kişiydik' şiirlerinde, bize göre ağabeyim kendisini ve Ahmet'i anlatmıştır. Hatta şiirde ismi 'Bedirhan' olan karakter eşim Ahmet, 'Suphi' olan isim ise ağabeyim Yusuf" diye konuştu.

Gazetecilerin "Hayaloğlu'nun Ahmet Kaya ile aynı yere gömülmeyi vasiyet edip etmediği" sorusuna "Ağabeyim çok gençti. Vasiyet yazmak aklına bile gelmedi. Öyle bir şey yoktur" dedi. Bir gazetecinin Ahmet Kaya'nın mezarının Türkiye'ye getirilmesine ilişkin sorusuna ise Kaya cevap vermek istemedi. Hayaloğlu'nun cenazesinin nerede ve ne zaman defnedileceği açıklanmadı.

Ahmet Kaya şarkılarının söz yazarı

Yusuf Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın de seslendirdiği "Dağlarda Kar Olsaydım", "Adı Bahtiyar", "Ah Ulan Rıza", "Biz Üç Kişiydik", "Başım Belada", "Demedim mi Haydar?", "Diyarbakır Türküsü", "Hani Benim Gençliğim Nerde?", "Nerden Bileceksiniz?" gibi şarkıların söz yazarı. 3 çocuk babası olan Hayaloğlu 56 yaşındaydı.

Biz Üç Kisiydik, Bedirhan Nazlican ve Ben

Sair Yusuf Hayaloglu’nun yazdigi ve Ahmet Kaya’nin seslendirdigi “Biz üç kisiydik” türküsünü her dinledigimde gözlerimin önüne gelen üçlü biz olurduk.

Biz dedigim kimler mi oluyor? Aslinda beni yakindan taniyan dostlarim kimleri kastettigimi tahmin etmistir. Biz dedigim kisiler yillardir birlikte oldugumuz Ibrahim Korkmaz, Yücel Dogansahin ve bendim.

“Biz üç kisiydik Bedirhan Nazlican ve ben
Üç agiz üç yürek üç yeminli fisek
Adimiz bela diye yazilmisti daglara taslara
Boynumuzda agir vebal koynumuzda çapraz tüfek.”

Evet, bizler yillardir iyi günde, kötü günde ayrilmaz bir üçlüydük. Yillardir severek dinledigim bu ölümsüz türküyü simdi yine dinliyorum, yanaklarimdan bir yagmur gibi süzülerek akan gözyaslari arasinda.

Agliyorum çünkü “Biz üç kisiydik” türküsündeki Nazlican’imiz olan Yücel Dogansahin artik yanimizda degil. Yillardir omuz omuza mücadele ettigim kaderdasim, arkadasim, dostum, dosttan öte can yoldasim olan Yücel Hanim, 14 Aralik tarihinde Covid teshisi ile hastaneye kaldirilmis ve bes günü yogun bakimda olmak üzere birkaç günde serviste tedavi gördükten sonra iyileserek eve çikmisti.

yilindan itibaren hiç kimseye bagimli olmadan tek basina yasayarak kendi ayaklari üzerinde durmaya çalisan bir kisiydi. Her yönüyle engelli-engelsiz birçok kisiye örnek olmus ve olmaya da devam ediyordu.

Yakalandigi Covid nedeniyle sagliginin olumsuz etkilendigini ve artik yalniz yasamasinin imkânsiz oldugunu düsünerek Ankara’ya kardeslerinin yanina tasinarak yerlesmeye karar verdigini söyledi. Bundan sonraki yasamini devam ettirecegi Ankara’ya gitmek üzere 13 Subat günü sabah erken saatlerde Malatya’dan ayrilarak gitti. Daha dogrusu ayrilmak zorunda kaldi diyebiliriz.

Vakitsiz dalindan koparak rüzgârda savrulan bir hazan yapragi gibi yanimizdan uçup gitti.

Çaresizlik içerisinde kaldigi için bu karari aldigini biliyordum. Birkaç yil önce annesi Hesna Teyze ile babasi Vehbi Amcanin alti ay arayla vefat etmesiyle yalniz kalmasina ragmen böyle bir karar almamisti. Bu defaki kararin altinda yasadigi ve onu derinden etkileyen çaresizlik duygusu yatiyordu.

Onun yasadigi ve hissettigi bu çaresizlik duygusunun nasil bir sey oldugunu, insanin elini kolunu baglayarak içten içe ruhunda derin yaralar açtigini en iyi anlayanlardan biriydim. Çünkü ayni çaresizlik duygulari nedeniyle (Gitme burada kal.) diyemedim.

Bana gidecegini söyledigi andan itibaren duydugum üzüntüyü ifade edecek ve dile getirecek kelimeleri bulamiyorum. Çünkü yasadigim ömrümün yarisini yani 26 yilini onunla birlikte yan yana geçirdik.

Gerek yillarca omuz omuza mücadele verdigimiz (Türkiye Sakatlar Dernegi Malatya Subesi) çatisi altinda gerekse de özel yasantimizda günün büyük çogunlugunu birlikte geçirirdik.

O benim için bir arkadasti, o bir sirdasti, o bir dosttu, o dosttan öte bir candi. O benim ayni sorunlari yasadigimiz kader arkadasimdi, o benim omuz omuza verdigimiz mücadele yoldasimdi, o benim bu dünyada en çok deger verdigim ve sevdigim insandi.

Birlikte ayni sofraya oturup ayni tabakta yedik, ayni bardakta içtik, ayni havayi teneffüs ettik. Ayni duygulari paylasarak birlikte güldük, birlikte eglendik, birlikte agladik. Aciyi bal eyler gibi her seyimizi birbirimize katik eyledik.

Yasadigimiz acilarimizi, üzüntülerimizi ve hüzünlerimizi bir nebzede olsa azaltabilmek için birbirimize sarildik ve gözyaslarimiz birbirine karisircasina agladik. Karsilastigimiz zorluklara birlikte gögüs gerdik.

Sevinçlerimizi, mutluluklarimizi daha da çogaltabilmek için ilk önce birbirimizle paylastik. Birbirimize kenetlenerek yasadigimiz tüm olumsuzluklarin inadina hayata gülerek baktik ve mutluluklarimizi çogalttik.

Yeri geldi birbirimizle çok tartistik, hem de kiran kirana, ne tartismalar yaptik. Yeri geldi birbirimizle çok kavga ettik. Yeri geldi incindik, yeri geldi incittik. Ama bir güne bir gün birbirimizi ne kirdik, ne de kirildik. Birbirimize karsi ne saygimizi yitirdik ne de sevgimizi.

Çünkü biliyorduk ki bu tartismalarimiz, bu kavgalarimiz birbirimizin iyiligi ve güzelligi içindi. Yanlislarimizi düzelterek dogrulari bulmamiz ve yapmamiz içindi.

Sunu da hemen belirteyim ki bu tartismalarimiz ile bu kavgalarimizdan bir tanesinin dahi kendi sahsi sorunlarimizla uzaktan yakindan en ufak bir alakasi yoktu. Hepsi dernek çalismalarimizda vermis oldugumuz mücadeleyle ve engellilerle ilgiliydi.

Onunla birlikte tipki etle tirnak gibiydik. Cansiz bedene hayat veren birer ruh gibiydik. Aramizdaki bu birlikteligin bu diyalogun bir adi var midir bilemiyorum? Tek bildigim bu hayatta birbirini bu kadar çok seven, bu kadar çok deger veren, birbirinin ses tonumdan, durusundan, yüz hatlarindan ya da gözlerine bir bakmayla içinden geçen duygulari anlayan ve nasil bir ruh hali içerisinde bulundugunu hisseden bir dostlugumuzun oldugudur.

Bizim bu birlikteligimizi ve kopmaz bagimizi görenlerin birçogu imrenirdi. Birimizden birimizi tek görenler ilk olarak digerimizi sormak olurdu. Aramizdaki bu bagin, diyalogun maddi anlamdan çok manevi bir boyutu vardi. Bu birlikteligimizde hiçbir zaman maddiyata en ufak bir deger vermedik. Birbirimize her konuda oldugu gibi maddi anlamda da sonsuz bir güven duyardik.

Dernek hayatimda 21 yil süresince vermis oldugum mücadele basta olmak üzere yazmis oldugum kitaplar ile egitime devam ederek önce lise, sonra ön lisans ve su anda lisans okuyarak elde ettigim tüm basarilarin arkasinda onun verdigi destek ve güç yatmaktadir. Benim üzerimde emegi çok var. Bu nedenle hakkini helal etmesini diliyorum. Yolu açik olsun…

Insanlar babalarini kaybedince “Sirtimi yasladigim dagimi kaybettim.” derler ya iste bende su an onun gibi bir duygu içindeyim. Bu duyguyu bir babami kaybettigimde yasamistim birde simdi yasiyorum. Çünkü o benim için sirtimi yasladigim koca bir dagdi hatta bir dagdan daha ötesiydi.

Bundan sonra paylasilinca çogalmasi gereken sevinçlerim ile mutluluklarimin bir yani hep eksik kalacak… Azalmasi gereken üzüntülerim ile acilarim ise katmerlenerek artacak…

Kulagimda Ahmet Kaya’nin sesi:

 “Biz üç kisiydik.. üç intihar çiçegi..
Bedirhan, Nazlican,
Ve ben: Suphi!…”

Yolun açik olsun Nazlican, bil ki geride biraktigin bu can nerede olursan ol seni unutmayacak.

Not Bu yazi tarihinde funduszeue.info sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

funduszeue.info

 

NAZLICAN, BEDİRHAN VE BEN SUPHİ

NAZLICAN, BEDİRHAN VE BEN SUPHİ

 

  Ceylan gibi sekerek yürüyen Nazlıcan, ateş böceği kadar canlı kelebek kadar masum,yayla  çiçeği ,sevda kelebeği

 


      Bedirhan mor dağların kaçağı ,hey gidi, hey hey biz üç kişiydik ne samimi geceler, soğukta, yıldızlar altında masum., biz kaçıyoruz onlar kovalıyor funduszeue.info vurdular acımadan, kıydılar ağıt ı yıllarca bu millete dayatılmış hakiki bir baldıran zehiri olmuştur içerken tatlı içmesi hoş ve sonrası ızdıraplı bir ölüm

 


      Baldıranı ne de güzel hazırlamışlar harika bir müzik ,çiçek böcek acıklı bir kaç sunum ve bütün Türkiye yasta .Yıllarca yuttuk ,bir taraftan da ama kardeşim memleketinde korunması gerekmiyor mu derken baldıranı da içtik..

 


        Meselenin diğer tarafına bakacak olursak muazzam bir yanılsama ,yönlendirme hadisesi ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği karşımıza çıkmaktadır ..İşin aslı başkaca kaynaklardan farklı olduğu gerçeği mevcuttur,

 


        Askere yeni gelen Ali, usta birliğine gittiğinde amaca oğlu ile aynı bölgede askerlik yapacağı düşüncesi ile hem sevinç hem de merak kaygılarıyla usta birliği olan karakola teslim olur, artık amcaoğlu Mehmet ile beraber görevlerine bakarken birden haber gelir Mehmet'in kız kardeşinin düğünü haberiyle Mehmet izin alarak memleketine düğüne gider, Ali de düğüne gitmek istese de karakol mevcudunun azalarak zaafa düşülme  kaygısından dolayı da gitmez O kara gecede hainliğin zirve yaptığı, şerefsizliğin ete kemiğe büründüğü zaman diliminde nöbet beklemekte olan Ali yaklaşmakta olan koyun sürüsünü farkeder lakin posta bürünerek ve de sürünerek gelen kahpe ölüme karşı koyamaz Mehmet şehid kardeşinin töreninin ardından kız kardeşinin gelin uğurlamasını da ertesi gün yapar. Biliyor musunuz kin, öç alma insani bir duygudur, adalet duygusundan kaynaklanır, Mehmet te bu meselenin tekrar yaşanacağını hissederek günlerce pusuya yatar pusu ya pusu dur yaşanan,koyun postları içindeki katilleri adaletten kaynaklanan duygularla silahını boşaltır Teröristlerin kimlikleri tespit edilmeye çalışılır, evet teröristlerin kim olduğu belli olmuştur;
 


Bedirhan, Nazlıcan ve Suphi’dir!

 


       Adeta bu kurnazlığın menbaı derecesinde siyasi litaratüre sosyalizim adı ile girmiş olan kavram, dünya üzerinde bu güne kadar yapmış olduğu serencam bu hikâyeden farklı olmamıştır Sosyalist ne olduğunu anlatamaz, ne olmadığını güzel anlatır sol bütün acıları sahiplenir, ajitasyon yapmasını üstün bir maharetle becererek, derhal karşısında ötekileştirdiğini, ete kemiğe büründürmeyi, hedefi zihinlerde devleştirerek kemikleşmeyi sağlamakta başarılıdır. Bir sürüde kavramı vardır müntesipleri [sosyalist geçinen] bu kavramların ihtivasını [içeriğini] bilmeseler dahi kullanmasını hem severler hemde kendilerini ayrıcalıklı oldukları intibaını [izlenimini ]severler
sol kavramı ezilen kişiler veya milletlerin yanında olma, destek verme ,özgürlükleri sağlama gibi mesnetlerle[dayanaklarla] yeryüzünde zuhur etmiş olmasına karşın uygulamalarda başarı sağlamış olduğunu söyleyen pek aklı başında kimse çıkmamaktadır münferit bir kaç uygulama örnek gösterilse de büyük büyük iddialara karşı pek   cılız ve iddiaları karşılayamayacak kadar pasif ve basit kalmışlardır..



Buna karşın islamiyetin insanlığa getirmiş olduğu insani evrensel değerler her kıyaslama sonunda külli [her dokuya sirayet etmiş, her yer ve her anda mevcut]ile cüzi nin[azda olsa var] karşılaşması mesabesinde olmuştur Bir slogan gibi olan besmele dahi ihtiva açısından [Allahın sevgi ve merhameti ile ]seslendiren her insanı hangi sistem içinde yaşarsa yaşasın bağımsız atom parçası gibi insanlık vazifesini yapmasını sağlamaktadır

Etiketler : Bedirhan Nazlıcan Suphi

Yorum Yaz
  • Tuna yatkin 04 Mart

    Kim neyi nekadar bilirBu hikayede

  • Nazmi korkmaz 19 Mayıs

    Ahmet kaya ve bu isimler zaten zamanın en azılı pkk lı teröristleri idi ateşleri bol olsun yazıklar olsun hem memleketin ekmeğini yediler hem hainlik ettiler

  • Ferhat Kalender 13 Nisan

    Katran Hudut Karakolunda askerlik yapanlar, bu eşkıya isimlerini iyi bilirler. Ne diyelim, ateşleri bol olsun. Yüce Allah şehidimizin mekanını cennet eylesin.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası