kalıtsal aile travmaları pdf / Kitap indir, E Kitap | PDF Kitap İndir, Kitap Oku | Kitap, Kitap okuma, Kitap incelemesi

Kalıtsal Aile Travmaları Pdf

kalıtsal aile travmaları pdf

Kalıtsal Aile Travmaları PDF indir, e-kitap sitemizde Kalıtsal Aile Travmaları kitabı ile ilgili bilgi vereceğiz. Halise Baydar Büyükata tarafından kaleme alınan Kalıtsal Aile Travmaları kitabı sayfadan oluşup, Ciltsiz kapak olarak yayınlanmıştır. Kalıtsal Aile Travmaları kitabını numarası ile kontrolünü yapabilirsiniz. Kalıtsal Aile Travmaları kitap özeti, Kalıtsal Aile Travmaları pdf oku, Kalıtsal Aile Travmaları yandex, Halise Baydar Büyükata e-kitap pdf, Kalıtsal Aile Travmaları PDF Drive, Kalıtsal Aile Travmaları Epub ile alakalı indirme linkleri makalemizde.

Kalıtsal Aile Travmaları Kısa Özet

Aile dizimi aile ilişkilerindeki hakikatleri gösterip, aile fertleri içinde yeniden sevgi akışı sağlayan kuvvetli bir terapi yöntemidir. Bu yöntem bizi, yaşadığımız birden fazla sorunun kökü olan aile sistemimizdeki düzensizlikten yahut atalarımız adına dengeyi sağlamak maksadıyla yüklendiğimiz yüklerden özgürleştirme potansiyeline sahiptir.

Bu kitap, kalıtsal aile travmalarını iyileştirebilmek için aile dizimi yönteminin neler yapabildiğini anlatıyor. Hayatımızda yaşadığımız çözümü imkânsız gibi görünen poblemlerin bir kısmının kaynağının atalarımızdan miras kaldığının bilmek ve görünenin arkasındaki aile hikâyesine ulaşabilmek; duyguların dönüşmesine öyle kuvvetli bir destek verir ki yaşamı çok daha keyifle deneyimlemeye başlayabiliriz.

Bu çalışma bize köklerimizden gelen pozitif güce bağlanarak, iş yaşamımızda, ikili ilişkilerimizde ve sosyal yaşantımızda daha doyumlu olmayı öğretir. Çünkü açıklanamayan ve farkındalık sağlanamayan her aktarım, ortaya çıkmak için bir sonraki nesli bekler. Sizi ve çocuklarınızı tekrar eden döngülerden çıkarmanın olabilecek olduğuna bu yöntemle şahit olacaksınız.

Kalıtsal Aile Travmaları PdF indirmek için Tıklayın

Bazen hepimizin bir yardım eline ihtiyacı vardır. Ve bazen o yardım eli hiç beklenmedik yerlerden gelebilir. Bir aile bireyi veya bir arkadaş, hatta bir yabancı içinde olduğumuz durumdan bizi kurtarabilmek için elini uzatabilir. Fakat bazen ihtiyacımız olan desteği bir kitaptan, filmden veya şarkıdan da bulabiliriz. Bazı kitaplar, kendimizi içinde bulduğumuz benzer sularda başkalarının nasıl gezindiğini görebilmemize, sorunlarımıza yeni bir mercek altında bakmamızı sağlayarak hissettiklerimizi ve düşündüklerimizi değiştirebilmemize veya uzun, karanlık bir gecede yolumuzu görebilmemize yardımcı olabilir. Bu içerikte yer alan 9 kitabın hepsinin ortak noktası, doğrudan ya da dolaylı olarak, travma ile ilgili olmaları ve travma ile başa çıkmanıza yardımcı olmalarıdır.

Seninle Başlamadı – Mark Wolynn

Mark Wolynn&#;in çığır açan kitabı Seninle Başlamadı, kendi travmalarımızın her zaman kendi yaşanmış deneyimlerimizi yansıtmayabileceğini, ancak gen ifadesinden günlük dile kadar her şeyden kelimenin tam anlamıyla miras alınabileceğini öne sürüyor. Kitabını yazarken alanındaki bazı liderlerin araştırmalarını kullanarak, Mark Wolynn yalnızca kalıtsal travmaya ilişkin ilgi çekici bir anlayış sunmakla kalmıyor, aynı zamanda travmanın acısını dindirmek için taze ve güçlü araçlar da sunuyor. Doğrudan kendi yaşanmış deneyimlerine bağlı travmayla uğraşan kişiler için bile, travmanın nesiller boyunca nasıl geçebileceğini anlamak, kendi yaşamlarımız üzerindeki etkisini tanımak ve anlamak için Wolynn’in Seninle Başlamadı kitabı yararlı bir araç olabilir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

Beden Kayıt Tutar – Bessel A. Van Der Kolk

Adelaide Üniversitesi Travmatik Stres Çalışmaları Merkezi Direktörü Alexander McFarlane tarafından &#;Travmatik stresi ve bunun toplum üzerindeki etkisinin kapsamını anlamak ve tedavi etmekle ilgilenen herkes için temel okuma&#; olarak adlandırılan kapsamlı bir klinik araştırmaya dayanan Beden Kayıt Tutar, “travma ile nasıl başa çıkılır” kitabından ziyade, travmanın bedeni ve beyni nasıl yeniden şekillendirdiğini araştıran bir kitabıdır. Beden Kayıt Tutar, travmanın ne olduğunu ve onu nasıl deneyimlediğimizi daha net bir şekilde anlamamızı sağlayarak, travma sebebiyle genellikle tepetaklak hissettiren bir dünyada hayatta kalmaya çalışırken çok önemli olabilecek bir denge duygusu kazandırmaya yardımcı olur. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

Sevgisiz Anneler: Yetişkin Kızlar İçin İyileştirici Rehber – Susan Forward

Terapist ve yazar Susan Forward, Sevgisiz Anneler: Yetişkin Kızlar İçin İyileştirici Rehber adlı bu kitabında, sevgisiz annelerin kızları üzerindeki yıkıcı etkisine güçlü bir bakış sunarken bu acı verici mirasın üstesinden gelmek için açık, etkili teknikler sunuyor. Otuz beş seneden fazla süren çalışma hayatında, Forward onları yetiştiren kadınların verdiği duygusal zarardan kaçmak için mücadele eden çok sayıda kadınla çalıştı. Susan Forwar yıllarca eleştiriye, rekabete, rol değiştirmeye, boğucu kontrole, duygusal ihmal ve istismara maruz kalan bu kadınların, kaygı ve depresyon, ilişki sorunları, özgüven eksikliği ve güvenle ilgili problemlerle boğuşmaya devam ettiklerine şahit oldu. O yüzden Sevgisiz Anneler adlı kitabında, Narsist Anneyi, Rekabetçi Anneyi, Aşırı Ağlanmış Anneyi, Kontrol Çılgınını, Anneliğe ihtiyaç duyan Anneleri ve kızlarını istismar eden ya da istismardan koruyamayan anneleri mercek altına yatırıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

EMDR: Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme: Temel Prensipler, Protokoller ve Prosedürler – Francine Shapiro

Dünya Sağlık Örgütü tarafından &#;yetişkinlerde travma sonrası stres bozukluğu için birinci basamak tedavi&#; olarak önerilen, Türkçe açılımı Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) olan EMDR, travmatik anları beynimizde depoladığımız ve nispeten basit bir terapiyle iyileşmeye başlayabileceğimiz ve bu travmatik anlardan anında rahatlama için kurtulabileceğimize dair bir teoridir. yılında Dr. Francine Shapiro&#;nun göz hareketlerinin rahatsız edici düşüncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadüfen keşfetmesi sonucu bu teorinin önü açılmıştır. Akademisyenler, araştırmacılar, klinisyenler ve klinik yüksek lisans öğrencileri için çok önemli bir kaynak kitap olan EMDR: Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme: Temel Prensipler, Protokoller ve Prosedürler’de Francine Shapiro, çalışmalarını ve EMDR&#;nin psikoterapiye ve değişim mekanizmalarına yönelik geleneksel bilişsel davranışçı yaklaşımlara meydan okuması nedeniyle yükselişine eşlik eden önemli tartışmayı anlatırken aynı zamanda EMDR terapisini tanımlar ve klinik uygulamada EMDR&#;nin uygulanmasıyla ilgili pratik sorunları ve ortak zorlukları inceler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

 Travma ve İyileşme – Judith Herman

Amerikalı psikiyatrist Judith Herman tarafından yazılan Travma ve İyileşme, şiddet ve travmanın toplumsal bağlam tarafından nasıl şekillendirildiğini incelemesi nedeniyle New York Times tarafından &#;Freud&#;dan bu yana yayınlanan en önemli psikiyatri çalışmalarından biri&#; olarak değerlendirildi. Herman bu kitabında iyileşmenin bireysel bir süreç olabileceğini kabul etse de ensest, savaş mağdurları, çocuk istismarı ve siyasi terör üzerine araştırmalardan yararlanarak şiddetin etkilerinin daha geniş siyasi bağlamına bakıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

Görünmeyen Yaralar – Rachel Louise Snyder

Aile içi şiddet konusunda haberler yapan gazeteci Rachel Louise Snyder Görünmeyen Yaralar adlı kitabında Amerika’daki aile içi şiddetin ölçeğine ilişkin acil ve sürükleyici anlatım sunuyor. Eğer işler yeterince kötü olsaydı, kurbanların çoktan gideceğini; şiddet uygulayan bir kişinin şiddet uygulamadan kalamayacağını; sığınma evlerini yeterli bir yanıt olduğunu; ev içindeki şiddetin, toplu silahlı saldırı, çete şiddeti ve cinsel saldırı gibi diğer şiddet biçimlerinden ayrı olduğunu ileri süren ve toplumda oldukça yaygın olan mitleri patlatan önemli hikayeler anlatıyor Görünmeyen Yaralar. ABD’nin dört bir yanından kurbanların, faillerin, kanun uygulayıcıların ve reform hareketlerinin hikayeleri aracılığıyla Snyder, yalnızca kişilerin hayatlarındaki özel şiddetin karanlık köşelerini değil, aynı zamanda şiddetin toplum üzerindeki geniş kapsamlı sonuçlarını ve gerçekten bir sonuç alınması için ne yapılması gerektiğini araştırıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

Günlük Yaşamın Travmaları – Mark Epstein

Travma sadece birkaç şanssız insanın başına gelmez; psikolojimizin temelidir. Ölüm ve hastalık hepimize dokunur, ancak yalnızlığın ve korkunun günlük acıları bile çoğu zaman travmatiktir. Günlük Yaşamın Travmaları’nda psikiyatrist Mark Epstein, travmanın dönüştürücü potansiyelini ortaya çıkararak zihnin kendi gelişimi için travmayı nasıl kullanılabileceğini ortaya koyan bir kitaptır. Batı psikolojisi, travmanın nedenini anlarsak, onu geçebileceğimizi öğretirken, Doğu uygulamalarına ilgi duyan birçok kişi meditasyonu en zor duygularından kurtulmanın veya kendilerini onlardan uzaklaştırmanın bir yolu olarak görür. Epstein&#;a göre her ikisi de travmanın yaşamın bölünmez bir parçası olduğunu ve büyüme ve değişimin daha derinden anlaşılması için bir kaldıraç olarak kullanılabileceğini kabul etmekte başarısızdır. Epstein’in Günlük Yaşamın Travmaları; travmaya bu bakış açısıyla yaklaştığımız zaman acının evrensel ve mantıksız olduğu, acının bizi dünyaya daha temel bir düzeyde bağlayacağı ve acıdan kurtulmanın yolunun yine acıdan geçtiği üzerine yoğunlaşır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

Bir Çocuğun Gözünden Travma – Peter A. Levine & Maggie Kline

Bebeklikten ergenliğe kadar çocukluk çağı travmasını tanımak, önlemek ve iyileştirmek için temel bir rehber olarak beden odaklı travma terapisti ve psikiyatrist Peter Levine tarafından kaleme alınan Bir Çocuğun Gözünden Travma’nın özünde travmanın beden, beyin ve ruh üzerinde nasıl kaygı, kabuslar, depresyon, fiziksel hastalıklar, bağımlılıklar, hiperaktivite ve saldırganlıkla sonuçlandığını anlamak yatar. Vaka çalışmaları ve uygulamalı etkinliklerle zengin bir içeriğe sahip olan Bir Çocuğun Gözünden Travma, çocukların doğuştan gelen uygun destekle toparlanma yetenekleri hakkında fikir vermesinin yanı sıra ebeveyn veya çocuk bakan kişilere travmanın üstesinden gelmeleri ve önlemeleri için araçlar sağlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Amazon&#;da Fiyatını Gör

Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk: Bir Psikiyatristin Not Defterinden Sıra Dışı Öyküler – Bruce D. Perry & Maia Szalavitz

Krizdeki çocuklar konusunda uluslararası alanda kabul görmüş bir psikiyatrist olan Bruce Perry, Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk adlı kitabında travmanın çocukluk üzerindeki etkisine bir göz atıyor, birçok vaka öyküsü sunuyor ve şiddetin nörolojik ve psikolojik etkilerini ve beynin nasıl iyileştiğini anlamak için bilimden yararlanıyor. Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk, beynin nasıl çalıştığına dair araştırmalar ortaya koyarken, aynı zamanda çocukların başa çıkmalarına, iyileşmelerine ve büyümelerine yardımcı olacak bazı şaşırtıcı stratejiler sunuyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.  

Amazon&#;da Fiyatını Gör

1 KALITSAL AİLE TRAVMALARININ KİM OLDUĞUMUZA ETKİLERİ VE SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELMENİN YOLLARI Çeviren: Mine Madenoğlu BASKI

2 Seninle Başlamadı

3 It Didn t Start With You: How Inherited Family Trauma Shapes Who We Are and How to End the Cycle first published in the United States by Viking, an imprint of Penguin Random House LLC in (Seninle Başlamadı: Kalıtsal Aile Travmalarının Kim Olduğumuza Etkileri ve Sorunların Üstesinden Gelmenin Yolları ilk defa Amerika Birleşik Devletleri nde Yılında Penguin Random House LLC markası olan Viking ürünü olarak yayımlanmıştır.) Sola Yayınları (Sola Koçluk Eğitim Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.) Bu kitabın Türkçe yayın hakkı Akçalı Telif Hakları Ajansı aracılığıyla Viking den alınmıştır. SOLA UNITAS YAYINLARI - SOLA KIDZ Şakayık Sok. No: 40/8 Kat: 2 Teşvikiye Şişli/İSTANBUL Telefon: E-posta: [email protected] Psikoloji ISBN: Yayıncı Sertifika No: Baskı: İstanbul İmtiyaz Sahibi: Umut Kısa Genel Yayın Yönetmeni: Buket Konur Çevirmen: Mine Madenoğlu Yayına Hazırlayan: Şirin Aydıner Editör: Umut Kısa Redaksiyon: Buket Konur-Hale Özdemir Okuyucu Deneyimi: Canan Keleş, Gülay Akpınar, İlkin Uysal Kapak Tasarım: Viking Mizanpaj: Sibel Deniz BASILDIĞI YER Deren Matbaacılık Ambalaj Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Beylikdüzü Osb Mahallesi Orkide Caddesi 9/Z Beylikdüzü/İstanbul Sertifika No: Bu kitabın tüm yayın hakları Sola Koç. Eğ. Dan. Hiz. A.Ş. ye aittir. Yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen hiçbir yolla kopya edilemez, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz.

4 Seninle Başlamadı Kalıtsal Aile Travmalarının Kim Olduğumuza Etkileri ve Sorunların Üstesinden Gelmenin Yolları Mark Wolynn

5

6 Önsöz Mark la yılında Kaliforniya da tanıştım. Enerjisini, iliklerinize kadar hissettiren biriydi. Çalışmalarının dönüştürücü etkileri hızla yayılıyordu. Huffington Post, Mark ı dünyada dönüştürücü etkisi olan beş kişiden biri olarak tanımlamıştı. Eğitimlerinde yer alan ruh sağlığı uzmanları çalışmalarından etkileniyor, bazen itiraz ediyor bazen de bir A-ha! sözüyle ona eşlik ediyorlardı. Yer aldığım eğitimlerdeki canlılığı, düğümleri ve bilmeceleri Sherlock Holmes gibi çözebilme becerisi takdire şayandı. O gün hissettiğim hayranlık, beni onun gibi olma isteğine yönlendirdi. Yaptığım çalışmaların çoğunda başlangıçta hep o yanımdaymış gibi hissederek çalıştım. Zorlandığım yerlerde, Benim yerimde Mark olsaydı ne yapardı, nasıl konuşurdu? diye kendi kendime sormadan edemedim. Sadece birkaç yıl sonra deneyimlerim sayesinde buna ihtiyacım kalmasa da sanırım Mark artık benim bir parçam olmuştu. Mark Wolynn in yazdığı Seninle Başlamadı çıkar çıkmaz yayıneviyle bağlantı kurup kitabının Türkiye ye getirilebilmesi 5

7 Mark Wolynn için nasıl çaba sarf ettim anlatamam. Birçok kişiyi ikna etmem gerekti ancak bu bilgelikten Türk okurların da yararlanmasını gönülden istiyordum. Hem eğitimlerimde kullandığım sözlerin bu derece güzel bir akış içerisinde yansıtılması hem de okuyucu için bir deneyim havuzunun oluşması oldukça önemliydi. Özel bir çevirmen bulmalıydık. Konuya yakınlığı olmalıydı. Uzun araştırmalar ve Buket Konur un yardımıyla muhteşem bir çevirmen bulabildik: Mine Madenoğlu! O kadar titiz ve düzenli çalıştı ki çeviri süresini oldukça aştığını söyleyebilirim. Çalışmasının sonunda bana söylediği cümleyse tam olarak yapmak istediklerimin öncü işareti gibiydi: Umut Bey, kitabı çalışırken atalarımı, bazı aile üyelerimi ziyaret etmek ve ilişkilerimi kitaptan yola çıkarak yeniden inceleme isteği duydum. Süreç benim için hem aydınlatıcı hem de biraz zorlayıcı olsa da bu kitabı bana verdiğiniz için size minnettarım. Söyledikleri o kadar muhteşemdi ki insanlara faydalı olabilmenin gururunu daha ilk aşamada yaşamaya başlamıştım. Umarım siz de deneyimleri içselleştirebilirsiniz. Daha bağımsız, daha güçlü, daha özgür bir SİZ oluşumunda çok önemli adımlar atmanızı sağlayacak bu kitabı başucunuzdan ayıramayacaksınız. Umut Kısa , İstanbul 6

8 Giriş: Korkunun Gizli Dili Karanlık zamanlarda, göz görmeye başlar. -Theodore Roethke, In a Dark Time Bu kitap bir misyonun ürünüdür, öyle bir misyon ki beni dünya genelinde dolaştırdı, sonra köklerime geri döndürüp bu yolculuğa başladığımda hiç düşünmediğim ve tasarlamadığım bir profesyonel kariyere yönlendirdi. Yirmi yılı aşkın bir süre boyunca depresyon, anksiyete, kronik hastalıklar, fobiler, takıntılı düşünceler, travma sonrası stres bozukluğu ve diğer güçten düşürücü koşullarla mücadele eden bireylerle çalıştım. Birçoğu bana geldiklerinde yıllar süren konuşma terapileri, ilaç tedavileri ve diğer müdahalelerin belirtilerinin kaynağını çözme ve acılarını giderme konusunda başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle cesaretleri kırılmış ve ümitlerini kaybetmiş bir hâldeydiler. Kendi deneyimimden, eğitim ve klinik uygulamalarımdan cevabın sadece kendi hikâyemizin içinde olmadığını öğrendim. Aradığımız cevap, ebeveynlerimizin hatta onların ebeveynlerinin hikâyesinde bile olmayabilir. Son yapılan bilimsel araştırmalar travmaların etkilerinin bir nesilden diğer nesile geçebileceğini aktarmaya başladı. Bu miras, bilinen adıyla kalıtsal aile travmalarının konusunu oluşturuyor. Ortaya çıkan kanıtlar, sistemin gerçekliğini doğruluyor. Kalıtımsal zincirde yer alan acı, her zaman kendi kendine sona ermeyebilir ya da zamanla azalmayabilir. Asıl travmayı yaşayan kişi ölmüş, hikâyesinin üstü örtülmüş ve yıllarca saklı kalmış olsa bile hayat tecrübesine ilişkin parçalar, anılar ve hisler yaşama- 7

9 Mark Wolynn ya devam edebilir. Âdeta şu an yaşayan kişilerin zihinlerinde ve bedenlerinde çözüm bulmak için geçmişten günümüze uzanır. İlerleyen sayfalarda okuyacağınız şeyler, San Francisco daki Kalıtsal Aile Travmaları Enstitüsü nde yaptığım uygulamalardan edindiğim deneysel gözlemlerin bir sentezidir. Ayrıca nörobilim, epigenetik ve dilbilimindeki buluşlarla da beslenmektedir. Kitap aynı zamanda aile travmalarının birden fazla nesil üzerindeki kalıtsal psikolojik ve fiziksel etkilerini gösteren aile terapisi yaklaşımıyla tanınan Alman psikoterapist Bert Hellinger la mesleki eğitiminin izlerini de taşımaktadır. Bu kitap kalıtsal aile yapılarını -nesilden nesile acı döngüsünü canlı tutan, bilmeden edinilmiş korkular, duygular ve davranışlar- tanımlamak üzerine ve de benim çalışmamın özünü oluşturan meseleye, bu döngünün nasıl sonlandırılabileceğine odaklanmıştır. Tıpkı benim gibi sizler de bu yapıların birçoğunun bizlere ait olmadığını öğrenebilirsiniz; bunlar yalnızca aile geçmişimizden ödünç alınmıştır. Peki, bu neden olur? Kuvvetle inanıyorum ki bunun asıl nedeni anlatılmaya ihtiyaç duyulan bir hikâyenin sonunda bir şekilde başka birinin hayatında ortaya çıkarak yeniden anlatılmasından başka bir şey değildir. Hikâye ortaya çıktığında özgürleşme başlar. Sizinle kendi deneyimimi paylaşmak istiyorum. Ben hiçbir zaman korku ve endişelerimin üstesinden gelmek için bir yöntem oluşturmamıştım. Her şey, görme kaybı yaşadığım gün başladı. İlk defa gözüme vuran bir migren sancısıyla mücadele ediyordum. Hiçbir gerçek fiziksel ağrıdan bahsetmiyorum, sadece görüşümü kapatan bir karanlık terörüydü. Otuz dört yaşındaydım ve gözlerim kararmış vaziyette ofisimde tökezleyerek ilerleyip butonuna basmak üzere masadaki telefonu parmaklarımla yokluyordum. Ulaşabilmiştim ve ambulans yakın zamanda yola çıkacaktı. Göz migreni genellikle çok ciddi bir şey değildir. Görü- 8

10 Seninle Başlamadı şünüz bulanıklaşır fakat genellikle bir saat içinde normale döner. Hatta bu olurken çoğu zaman farkına bile varmazsınız. Fakat benim için göz migreni yalnızca bir başlangıçtı. Birkaç hafta içinde, sol gözümde görme kaybı olmaya başladı. Çok geçmeden, yüzleri ve yol işaretlerini de bulanık görmeye başladım. Doktorlar, santral seröz retinopati olduğum konusunda beni bilgilendirdi, bunun tedavisi yoktu ve nedeni bilinmiyordu. Gözün arkasında sıvı birikip sonrasında akıyor ve bu da görme alanında yara izi ve bulanıklığa sebep oluyordu. Bazı kişiler -benim gibi kronikleşen %5 lik kesimresmen kör hâle geliyordu. Böyle devam ederse bana her iki gözümün de etkilenebileceğini söylediler. Bu sadece bir an meselesiydi. Doktorlar bana görme kaybımın neden olduğunu ve bunu neyin iyileştirebileceğini söyleyemediler. Vitaminler, meyve suyu kürleri ve çeşitli tedavi yöntemleri gibi kendi kendime denediğim her şey, durumu daha da kötü hâle getirdi. Çuvallamıştım. En büyük korkum karşımda duruyordu ve bununla ilgili yapacak hiçbir şeyim yoktu. Kör, kendi başımın çaresine bakamaz bir hâlde, yapayalnız ve darmadağın olmuştum. Hayatım mahvolmuştu. Yaşama isteğimi kaybetmiştim. Senaryoyu kafamda defalarca yeniden kurdum. Bunun hakkında ne kadar çok düşünürsem o kadar çok umutsuzluğa kapılıyordum. Çamura saplanmıştım. Kendimi çamurdan kurtarmaya çalıştığım her sefer yapayalnız, çaresiz ve darmadağın olmakla ilgili görüntüler zihnimde canlanıyordu. O zamanlar yalnız, çaresiz ve darmadağın kelimelerinin benim kişisel korku dilimin birer parçası olduğunu bilmiyordum. Bunlar ben doğmadan önce aile geçmişimde meydana gelen travmalardan yankılanıyordu. Dizginsiz ve kontrolsüz olarak, bu kelimeler benim kafamda dönüyor ve bedenimi sarsıyordu. Düşüncelerime neden bu kadar güç verdiğimi merak edi- 9

11 Mark Wolynn yordum. Başkalarının benden çok daha kötü sıkıntıları vardı ama benim kadar umutsuzluğa kapılmıyorlardı. Bu kadar korku duymama sebebiyet veren, benimle ilgili şey neydi? Bu soruya cevap verebilmem yıllarımı alacaktı. O zamanlar, yapabildiğim tek şey terk etmek oldu. İlişkimi, ailemi, işimi, şehrimi; bildiğim her şeyi terk ettim. Parçası olduğum bir dünyada bulamayacağım cevaplar bulmayı istedim. Öyle bir dünya ki birçok insanın karmaşık ve mutsuz olduğu bir şeyi temsil ediyordu. Aklımda sadece sorular vardı ve hayatıma bildiğim hâliyle devam etmek için çok az istek duyuyordum. Organizasyon şirketimi, yeni tanıştığım birine devrettim ve gittim. Güneydoğu Asya ya varana dek, gidebildiğim en doğuya kadar gittim. İyileştirilmek istiyordum fakat bunun nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kitaplar okudum ve onları yazan eğitmenlerle çalıştım. Bana yardım edebilecek birilerinin kulübede yaşayan yaşlı bir kadın veya güleç yüzlü birkaç adam olduğunu duyduğumda bilmediğim sulara açılmaya karar verdim. Eğitim programlarına katıldım ve gurularla şarkılar söyledim. Gurulardan biri, onun konuşmasını dinlemek için bir araya gelen bizlere, kendisinin etrafında bulan kişilerin olmasını istediğini söyledi. Arayan kişilerin hep o şekilde, arar hâlde kaldığını söyledi. Ben bulan kişilerden olmak istedim. Her gün saatlerce meditasyon yaptım. Üst üste günlerce oruç tuttum. Otlar demledim ve dokularımı işgal ettiğini düşündüğüm kötü toksinlerle savaştım. Bu sürecin başından sonuna kadar, görme gücüm kötüleşmeye devam etti ve depresyonum derinleşti. O zamanlar fark edemediğim şey, acı veren bir şeye direndiğimiz zaman sıklıkla kaçınmaya çabaladığımız acının süresini uzattığımızdı. Bu şekilde yaparak sürekli acıyı zaman aşımına uğratırız. Ayrıca aradığımız şeyden bizi alıkoyan, arayışla ilgili bir şey daha var. Sürekli dışarıya bakarsak, hedefe ulaştığımızı fark edemeyebiliriz. Kendi içimizde değerli bir şey meydana geliyor olabilir fakat eğer uyumlu değilsek ve 10

12 Seninle Başlamadı odaklanmazsak kaçırabiliriz. Şifacılar, Neyi görmek istemiyorsun? diyerek daha derine bakmam için beni teşvik ettiler. Bunu nasıl bilebilirdim? Tamamen karanlıktaydım. Endonezya da bir guru bana, Gözlerinle ilgili problemin olmasaydı kim olduğunu düşünürdün? diye sorduğunda içimdeki ışığı biraz daha parlattı ve sözüne şöyle devam etti: Muhtemelen Johan ın kulakları Gerhard ınkiler kadar iyi duymuyordur ve belki de Eliza nın akciğeri Gerta nınki kadar güçlü değildir. Dietrich ise Sebastian kadar iyi yürüyemiyordur. (Bu eğitim programında herkes ya Hollandalı ya da Alman dı ve bir tür kronik durumla mücadele ediyorlardı.) Haklıydı. Göz problemim olmasa ben kimdim? Gerçekle tartışmak benim için burnu büyüklüktü. Beğen veya beğenme, retinam yaralanmıştı ve görüşüm bulanıklaşmıştı fakat her şeyin ötesinde ben sakinleşmeye başlamıştım. Gözüm nasıl olursa olsun, artık benim nasıl olduğumu belirleyici bir faktör olmak zorunda değildi. Öğrenmeyi derinleştirmek için bu guru bize üç gün üç gece -gözler bağlı ve kulaklar tıkalı- küçük bir minder üzerinde meditasyon yaparak yetmiş iki saat harcattı. Her gün bize yiyecek olarak küçük bir kâse pirinç ve içecek olarak da sadece su verdi. Uyumak yok, uyanmak yok, uzanmak yok ve de iletişim yok. Tuvalete gitmek; elinizi kaldırıp biri tarafından karanlık yerdeki bir deliğe götürülmeniz demekti. Bu deliliğin amacı, gözlemleme yoluyla zihnin deliliğini derinlemesine deneyimleme durumuna gelmekti. Zihnimin devamlı en kötü senaryoyu düşünerek ve yeterince endişelenirsem en çok korktuğum şeyden kendimi koruyabileceğim yalanıyla benimle nasıl alay ettiğini öğrendim. Bu ve benzeri deneyimlerden sonra, içgörüm biraz daha netleşmeye başladı ancak gözlerim hâlâ aynı durumdaydı: Sızıntı ve yara izi devam ediyordu. Birçok düzeyde, görme sorununun olması önemli bir metafordur. Sonuçta sorunumun 11

13 Mark Wolynn neyi görebildiğim veya göremediğim olmasından ziyade, benim bir şeyleri nasıl gördüğümle alakalı olduğunu öğrendim fakat bu, kriz geçirdiğim zaman böyle değildi. Vizyon arayışı olarak adlandırdığım şeyin üçüncü yılında sonunda aradığım şeyi buldum. Bugüne kadar çok kez meditasyon yaptım. Genel itibarıyla depresyondan kurtuldum. Yalnızca nefesim ve bedenimde duyumsadığım hislerle sessizlikte sayısız saat geçirebiliyordum. Bu, işin kolay kısmıydı. Bir gün, bir ruhani öğretmen ile yapılan toplantı anlamına gelen satsang için sırada bekliyordum. Tapınakta sıra bekleyen herkesin giydiği gibi ben de beyaz elbisemle saatlerdir sıradaydım. Sıra bana geldi. Öğretmenin benim özverimi göreceğini umuyordum. Bunun yerine bana doğru baktı ve benim göremediğim şeyi gördü. Bana Eve git! dedi. Eve git ve anneni babanı ara! Ne? Çok öfkeliydim. Vücudum sinirden titriyordu. Şüphesiz beni yanlış yorumlamıştı. Ben artık anne babama ihtiyaç duymuyordum. Ben onları arkamda bırakmıştım. Onların yanından uzun zaman önce ayrılmıştım. Onları, daha iyi anne babalar, tanrısal aileler ve uyanışımda bir sonraki seviyeye geçerken bana rehberlik eden öğretmen, guru, bilge erkek ve kadınların bulunduğu ruhsal ailelerle değiştirmiştim. Bunun da ötesinde, gördüğüm yanlış tedaviler, yastıklara vurarak ve anne babamın fotoğraflarını paramparça yırtarak geçirdiğim birkaç yıldan sonra, onlarla aramdaki ilişkiyi zaten tedavi ettiğime inanıyordum. Öğretmenin tavsiyesini görmezden gelmeye karar verdim. Fakat içimde bir yere dokundu ve bir şey çağrıştırdı. Onun söylediği şeyi tam olarak bırakamadım. Hiçbir deneyimin boşa olmadığını sonunda anlamaya başlıyordum. Başımıza gelen her şeyin bir sebebi vardı, biz onun görünür önemini fark etsek de edemesek de bu böyleydi. Hayatımızdaki her şey en nihayetinde bizi bir yere sürüklüyordu. Hâlâ tam ve eksiksiz olduğuma dair illüzyonu sürdürmeye 12

14 Seninle Başlamadı kararlıydım. Tek yapmam gereken başarılı bir şekilde meditasyon yapmaktı. Bu nedenle başka bir ruhani öğretmen ile buluşmak üzere arayışa başladım. Bunun, tüm yanlış anlamaları ortadan kaldıracak biri olacağına emindim. Başka bir adam günde yüzlerce insana kutsal sevgisini aşılıyordu. Şüphesiz o beni, kendimi hayal ettiğim gibi derin ruhani bir kişi olarak görecekti. Görüşmeye gittim. Tekrar aynı cümlelerle karşılaştım: Anne babanı ara! Eve git ve onlarla barış! Bu defa bana söylenene kulak verdim. İyi öğretmenler bilgiye sahip olanlardır. En iyileri ise kişinin onların öğretilerine inanıp inanmamasıyla ilgilenmezler. Onlar gerçeği sunar ve sonra sizi gerçeğinizi keşfetmek üzere kendinizle baş başa bırakır. Adam Gopnik, Through The Children s Gate adlı kitabında gurular ve öğretmenler arasındaki farkı şöyle anlatır: Bir guru bizlere önce kendisini sonra sistemini sunar; bir öğretmense önce konusunu, sonra kendi gerçekliğimizi verir. İyi öğretmenler nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi ve geçmişimizde çözümsüz kalan şeylerin bugünümüzü nasıl etkilediğini anlar. Onlar ailelerimizin iyi veya kötü ebeveynlik yaptıklarına bakmaksızın, önemli olduklarını bilirler. Bunun dışında başka yol yoktur: Ailemizin hikâyesi, bizim hikâyemizdir. Hoşunuza gitsin ya da gitmesin, bu bizim içimizdedir, bize aittir. Onlarla ilgili hikâyemize bakmaksızın, anne babaımız bizden silinemez ve çıkarılamaz. İçimizde olduklarından, onları hiç görmemiş, tanımamış olsak bile bizler onların birer parçasıyızdır. Ailemizi reddetmek sadece bizi kendimizden uzaklaştırır ve daha çok acı verir. Her iki öğretmenim de bunu görebildi. Benim körlüğüm hem gerçek hem de mecaz anlamdaydı. Artık uyanmaya başlıyordum, özellikle de evde koca bir karmaşa bırakmış olduğum gerçeğini artık görmeye başlamıştım. 13

15 Mark Wolynn Yıllarca anne babamı sert bir şekilde yargıladım. Kendimi onların olduğundan daha becerikli, çok daha duyarlı ve insancıl görüyordum. Benim yaşamıma ters düştüğüne inandığım her şey için onları suçladım. Şimdi, içimde eksik kalan şeyleri doldurmak üzere onlara geri dönmem gerekiyordu. Ailem, benim zayıf yanımdı. Başkalarından sevgi alma becerimin annemden sevgi alma becerime bağlı olduğunu fark etme noktasına geliyordum. Onun sevgisini doğru şekilde alabilmek kolay olmayacaktı. Annemle aramda öyle derin bir kırgınlık vardı ki onun tarafından tutulmak âdeta bir ayı kapanında sıkışmışlık hissi veriyordu. Onun geçememesi için bir kabuk oluşturur gibi bedenimin kendi kendine sıkılaşmasını istiyordum. İçimdeki yara, özellikle de bir ilişki içinde kendimi açma becerim olmak üzere yaşamımın tüm yönlerini etkiledi. Annem ve ben aylarca konuşmayabilirdik. Konuştuğumuzdaysa ya kelimelerimle ya da zırhlı beden dilimle bana gösterdiği sıcak duyguları azaltıp kısa kesmenin bir yolunu bulurdum. Soğuk ve mesafeli dururdum. Diğer taraftan, beni göremediği veya duyamadığı için onu suçlardım. Duygusal bir çıkmazdaydım. Aramızdaki kırgınlığı düzeltmeye kararlı bir şekilde, Pittsburgh a gitmek üzere uçak rezervasyonu yaptım. Birkaç aydır annemi görmemiştim. Evle cadde arasındaki yola gelir gelmez göğsümün sıkıştığını hissettim. Aramızdaki ilişkinin düzelebileceğinden pek emin değildim, içimde kötü bir his vardı. Kendimi en kötüsüne hazırladım, aklımda senaryoyu canlandırdım: O bana sarılacaktı, bense sadece onun kolları arasında gevşemeyi dileyerek tam tersini yapacaktım. Âdeta çelik gibi olacaktım. Hemen hemen öyle oldu. Zar zor katlanabildiğim bir kucaklaşmayla beni sardı, nefes almakta zorlandım. Yine de ondan bana sarılmaya devam etmesini istedim. İçten dışa, 14

16 Seninle Başlamadı bedenimin dayanma gücünü, nerede kasıldığımı, ne gibi duyguların açığa çıktığını, nasıl durdurabildiğimi öğrenmek istedim. Bu, benim için yeni bir bilgi değildi. Bu kalıbın ilişkilerime yansıdığını görmüştüm. Sadece bu defa, uzaklaşmıyordum. Planım, içimdeki yaranın kaynağına ulaşmaktı. Annem bana daha uzun süre sarıldıkça patlayacağımı düşündüm. Bana sarılması fiziksel olarak acı vericiydi. Acı uyuşuklukla, uyuşukluk acıyla karışabilirdi. Ardından, dakikalar sonra bir şey oldu. Göğsüm ve karnım titriyordu. Gevşemeye başladım ve ilerleyen haftalarda gevşemeye devam ettim. Orada olduğum sürede ettiğimiz sayısız sohbetten birinde ben küçükken meydana gelen bir olayı paylaştı. Bunu duymaya hazırlıksızdım. Annem safra kesesi ameliyatı nedeniyle üç hafta hastanede yatmak zorunda kalmış. Bunu kavrayınca içimde neler olduğu konusunda parçaları birleştirmeye başladım. Annemle ben, aslında ben iki yaşımdayken ayrılmıştık. Bir yerde, bilmeden bir sertlik içimde köklenmişti. Annem eve döndüğünde, onun ilgisine güven duymayı bırakmıştım. Artık ona karşı savunmasız değildim. Bunun yerine, onu uzaklaştırmış ve sonraki otuz yıl boyunca da böyle yapmaya devam etmiştim. Hayatımın bir anda mahvolabileceğine dair taşıdığım korkuya, bir başka olayın daha katkısı olmuş olabilir. Annem beni doğururken zor deneyimler yaşadığını anlattı, bunlardan birinde doktor forseps kullanmış. Bunun sonucunda, çok sayıda morluğun ve çöküğün oluştuğu bir kafatasıyla doğmuşum. Annem ilk başta görünüşümün onun beni kucaklamasını zorlaştırdığını pişmanlıkla açıkladı. Onun hikâyesi yankılandı ve içimde ta derinde hissettiğim o mahvolma hissimi açıklamama yardımcı oldu. Özellikle doğumumdan kalma travmatik anılardan dolayı, ben ne zaman yeni bir proje doğursam ve toplum içinde yeni bir çalışmamı sunsam, bedenimde saklı kalan bu duygu su yüzüne çıkıyordu. Bunu 15

17 Mark Wolynn anlamak bile bana huzur verdi. Ayrıca beklenmedik biçimde, annemle ikimizi yakınlaştırdı. Bir yandan annemle bağımı onarırken, bir yandan da babamla ilişkimi yenilemeye başladım. Harabe gibi küçük bir apartmanda tek başına yaşıyordu. (Annemle babam ben on üç yaşımdayken boşandığından beri orada yaşıyordu.) Eski bir denizci çavuşu ve inşaat işçisi olan babam, kendi yaşadığı yeri yenilemek için hiçbir zaman girişimde bulunmamıştı. Eski aletler, cıvatalar, vidalar, çiviler, elektrik ve koli bandı ruloları odalara, koridorlara dağılmış durumdaydı. Tıpkı her zaman oldukları gibi Babam ve ben paslı demir-çelik öbeklerinin arasında ayakta dururken, ona kendisini ne kadar özlediğimi söyledim. Kelimeler boşlukta buharlaşır gibiydi. Babam bununla ne yapacağını bilmez hâldeydi. Her zaman babamla yakın bir ilişkimiz olmasını istemişimdir ancak ne o ne de ben bunu nasıl yapabileceğimizi bilemedik. Hâlbuki bu defa, konuşmayı sürdürdük. Babama onu sevdiğimi ve iyi bir baba olduğunu söyledim. Onunla küçüklüğümde benim için yaptığı şeylerle dolu anılar paylaştım. Hareketleriyle -omuz silkmesi, konu değiştirmesi- beni dinlemiyormuş gibi yapsa bile onun söylediklerimi dinlediğini hissedebiliyordum. Konuşmalarımız ve anıları paylaşmak haftalar sürdü. Birlikte öğle yemeği yediğimiz günlerden birinde, doğrudan gözlerime baktı ve Ben hiç beni sevdiğini düşünmedim. dedi. Nefes almakta zorlandım. İkimizin de içinin büyük acıyla dolu olduğu açıkça belliydi. O anda, bir şey kırılıp açıldı. Bazen kalbin açılabilmesi için kırılması gerekir. Sonuçta, her ikimiz de birbirimize karşı duyduğumuz sevgimizi ifade edebilmeye başladık. Artık öğretmenlerin söylediklerine güvenmenin etkilerini görebiliyordum ve iyileşebilmek için ailemle birlikte eve döndüm. Hatırladığım kadarıyla ilk defa anne babamın sevgi ve ilgisini almak için kendimi serbest bırakabilmiştim. Tam ola- 16

18 Seninle Başlamadı rak bir zamanlar benim umduğum şekilde olmasa da onların verebildiği biçimde gerçekleşmişti. İçimde bir şeyler açıldı. Onların beni sevip sevmediği önemli değildi. Önemli olan, onların bana verdiği şeyi benim nasıl alabildiğimdi. Onlar her zaman oldukları gibi aynı anne babamdı. Fark benim içimde meydana geldi. Annemle aramdaki bağ kopmadan önce bebekliğimde hissetmem gerektiği şekilde onları yeniden sevmeye başladım. Aile geçmişimden aldığım benzer travmalarla birlikte annemle yaşadığım erken ayrılık, özellikle de dede ve büyükannelerimden üçünün annelerini erken yaşta kaybettikleri gerçeği ve dördüncüsününse babasını bebekken kaybetmesi ve esasen annesinin dikkat ve ilgisinin bu keder üzerinde yoğunlaşması, benim kendi korkumun gizli dilini oluşturmama sebep oldu. Yalnız, çaresiz ve mahvolmuş kelimeleri ve bunlara eşlik eden duygular beni yanlış yola saptırma gücünü sonunda kaybediyordu. Bana yeni bir hayat veriliyordu ve anne-babamla yenilenen ilişkim bunun önemli bir parçasıydı. Önümüzdeki birkaç ay içinde, annemle yeniden sıcak bir iletişim kurdum. Annemin, bir zamanlar bana kendimi saldırılmış ve kafese konulmuş gibi hissettiren sevgisi, artık sakinleştirici ve güçlendirici geliyordu. Aynı zamanda, babamla ölümünden önce on altı yıl birbirimize yakın olduğumuz için şanslıydım. Son dört yılına hâkim olan demans hastalığında, babam bana hassasiyet ve sevgi konusunda bugüne kadar öğrendiklerimin arasında muhtemelen en önemli dersi verdi. Birlikte düşüncenin ve zihnin ötesinde, sadece en derin sevginin olduğu yerde buluştuk. Seyahatlerim sırasında birçok harika öğretmenim olsa da geriye dönüp baktığımda beni dünyanın öbür ucuna götürüp, aileme geri döndürüp, aile travmalarının karmaşasının ortasına götüren ve sonunda kalbime döndüren şey gözümdü. Aşırı stresli, sorunlu, terör yaratan gözüm Gözüm, tartışmasız hepsinin arasında en iyi öğretmendi. 17

19 Mark Wolynn Yolculuğumun bir noktasında gözüm hakkında düşünmeyi, iyileşebileceği veya kötüleşebileceği hakkında endişelenmeyi bıraktım. Yeniden net görebilmem artık beklenmiyordu. Bir şekilde görme sorunum, önemli olmaktan çıktı. Çok geçmeden, görüşüm düzeldi. Bunu ben de beklemiyordum. Hatta buna ihtiyaç bile duymuyordum. Gözüm ne durumda olursa olsun, ona rağmen iyi olmayı öğrenmiştim. Göz doktorum retinamdaki mevcut yara miktarıyla görmemin mümkün olmaması gerektiği konusunda yemin etse de şimdi görüş oranım 20/ Doktorum başını iki yana sallayıp onaylamadığını belirterek, ışık sinyallerinin bir şekilde sekerek göz çukurunu, retinanın merkezini atlaması gerektiğini öne sürüyor. Tedavi ve dönüşüme dair birçok hikâyede olduğu gibi, terslik gibi görünerek başlayan şey aslında kılık değiştirmiş bir güzellikti. İşe bakın ki cevaplarımı gezegenin en ücra köşelerinde ararken, iyileşebilmek için en harika kaynakların zaten benim içimde olduğunu, sadece ortaya çıkmayı beklediklerini anladım. Sonuç olarak iyileşmek içimizle bağlantılı bir iştir. Şükürler olsun ki öğretmenlerim beni anne babama gönderdi ve kendime getirdi. Yol boyunca ailemdeki hikâyeleri ortaya çıkardım ve bunu yapmak bana sonunda huzur verdi. Yeni keşfettiğim özgürlük ve şükür duygusundan dolayı, başkalarının kendi özgürlüklerini keşfetmelerine yardımcı olmak misyonum hâline geldi. Psikoloji dünyasına girebilmem dil yoluyla oldu. Hem öğrenci hem de bir klinisyen olarak davranış testleri, teorileri ve modellerine dair çok az ilgim vardı. Ben bunun yerine kullanılan dile odaklanıyordum. Dinleme teknikleri geliştirdim ve insanların şikâyetlerinin arkasında ve geçmiş hikâyelerinin altında ne söylediklerini duymak üzere kendimi eğittim. Onları acılarının kaynağına götüren belirgin kelimeleri bulmaları konusunda insanlara yardımcı olmayı öğrendim. Bazı kuram- 18

20 Seninle Başlamadı cıların travma sırasında dilin kaybolduğunu öne sürmesine rağmen, bu dilin asla kaybolmadığını tekrar tekrar doğrudan gördüm. Bilinçaltı dünyasında dolaşıyor ve yeniden keşfedilmeyi bekliyordu. Dilin, tedavinin kuvvetli bir aracı olması benim için tesadüf değildi. Hatırlayabildiğim en uzak geçmiş kadarıyla dil benim öğretmenim, düzenleme ve dünyayı anlama yolum oldu. Gençlik dönemimden beri şiir yazarım ve dil kâğıda dökülmekte ısrar ettiği zaman her şeyi -yani neredeyse her şeyi- bırakabilirim. Teslimiyetin diğer tarafında, bu şekilde yapmadığım takdirde elde edemeyeceğim içgörüler olduğunu biliyorum. Kendi sürecimde yalnız, çaresiz ve mahvolmuş kelimelerini yerleştirmem önemliydi. Travmayı tedavi etmek birçok yönden şiir yazmaya benzer. Her ikisi için de doğru zamanlama, doğru kelimeler ve doğru resim gerekir. Bu faktörler ayarlandığı zaman, bedende hissedilebilecek anlamlı bir şey harekete geçer. İyileşebilmek için hızımız uyumlu olmalıdır. Bir resme çok erken ulaşırsak köklenemeyebilir. Bizi rahatlatacak kelimeler çok erken ulaşırsa onları özümsemek için hazır olmayabiliriz. Kelimeler dakik değilse onları duymayabiliriz veya onlarla aynı rezonansta olamayabiliriz. Öğretmen ve eğitim lideri olarak yaptığım çalışmalar boyunca, kalıtsal aile travmaları eğitimimde edindiğim içgörüleri ve yöntemleri, dilin önemli rolü konusundaki bilgimle birleştirdim. Ben buna Çekirdek Dil Yaklaşımı diyorum. Belli başlı sorular sorarak, insanların kapıldıkları fiziksel ve duygusal belirtilerin arkasındaki kök nedeni keşfetmelerine yardımcı oluyorum. Doğru dili ortaya çıkarmak sadece travmayı açığa çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda tedavi için gereken araçları ve resimleri de ortaya çıkarıyor. Bu yöntemi kullanarak depresyon, anksiyete ve boşluk duygularının kökleşmiş kalıplarının ışık hızında değiştiğine tanık oldum. 19

21 Mark Wolynn Yolculuğumuzda kullanacağımız araç, dildir. Endişe ve korkularımızın saklı kalan dilidir. Bu dilin, hayatımız boyunca içimizde yaşadığını biliyorum. Bu durum, kendi anne babamızdan veya nesiller önce büyükanne ve dedelerimzden ileri geliyor olabilir. Çekirdek dilimiz duyulmak konusunda ısrarcıdır. Nereye gittiğini veya hikâyesini takip ettiğimiz zaman, en derin korkularımızı etkisiz hâle getirme gücüne sahiptir. Yol boyunca, bildiğimiz ve bilmediğimiz aile üyeleriyle karşılaşabiliriz. Bazıları yıllar önce ölmüş olabilir. Bazıları alakalı bile olmayabilir fakat onların acıları veya zulümleri ailemizin kaderinin gidişatını değiştirmiş olabilir. Uzun süre önce örtbas edilmiş hikâyelerindeki bir veya birkaç sırrı açığa çıkarabiliriz. Fakat deneyimlerim, bu keşfin bizi nereye götüreceğini düşünmeksizin, bedenlerimizde harika bir özgürlük duygusu ve kendimizle çok daha huzur içinde olabilme becerisi ile hayatlarımızda yeni bir yere varacağımızı göstermektedir. Kitap boyunca eğitimlerim, atölyelerim ve bireysel seanslarımda birlikte çalıştığım insanların hikâyelerinden yararlandım. Vaka detayları gerçektir ancak gizliliklerini korumak amacıyla isimlerini ve diğer belirleyici özelliklerini değiştirdim. Korkularının gizli dilini paylaşmama izin verdikleri, bana güvendikleri ve kelimelerinin altında yatan önemli şeyleri duymama izin verdikleri için kendilerine minnettarım. 20

22 I. Kısım Aile Travmaları

23

24 1. Bölüm Kaybolan ve Bulunan Travmalar Geçmiş, hiçbir zaman unutulmuş değildir. Geçmiş, geçmiş bile değildir. -William Faulkner, Bir Rahibeye Ağıt Herkese tanıdık geleceği üzere travmaların en önemli özelliklerinden biri onu anlatma ya da açığa çıkarma konusundaki yetersizliğimizdir. Sadece kelimeleri kaybetmeyiz, aynı zamanda hafızamızla da ilgili kayıplarımız vardır. Travmatik bir olay sırasında, düşünce süreçlerimiz öyle dağınık ve düzensiz hâle gelebilir ki asıl olaya ait anıları fark edemez oluruz. Bunun yerine travma anında yaşadıklarımız görüntü, bedensel algı ve kelimeler hâlinde içimizde bir yerlere dağılır ve bilinçaltımızda depolanır. Ardından asıl deneyimi uzaktan andıran herhangi bir tetikleyiciyle aktif hâle gelir. Bir defa tetiklendiğinde, âdeta görünmez bir geri sarma tuşuna basılmış gibi asıl travmanın özelliklerinin günlük yaşamlarımızda yeniden canlanmasına neden olur. Bilinçsizce, kendimizi bazı insanlara, olaylara veya durumlara geçmişi yansıtan o eski, tanıdık yollarla benzer tepkiler verirken bulabiliriz. Sigmund Freud bu kalıbı yüz yıldan fazla süre önce tanımlamıştır. Travmatik yeniden canlandırmalar veya Freud un 23

25 Mark Wolynn adlandırdığı gibi yineleme takıntısı bilinçaltının çözülememiş şeyleri hatasız yapmak üzere tekrarlama girişimidir. Geçmişteki olayları çözme amacı güden bilinçaltından gelen bu dürtüler, aile tarihinden gelebilir, geçmişteki çözülmemiş travmalarsa gelecek nesillerde ortaya çıkabilir. Freud la çağdaşı Carl Jung da bilinçaltında kalan şeylerin yok olmadığına fakat daha ziyade yaşamlarımızda kader ve talih olarak yeniden yüzeye çıktığına inanmıştır. Jung, bilinçli olmayan ne varsa, kader olarak deneyimlenecektir, der. Diğer bir deyişle farkındalık kazanmadığımız müddetçe muhtemelen bilinçaltı kalıplarımızı tekrarlamaya devam ederiz. Hem Jung hem de Freud, işlenmesi çok zor her ne varsa kendi kendine yok olmadığını, daha ziyade bilinçaltımızda saklandığını belirtmişlerdir. Freud ve Jung, daha önce engellenen, bastırılan veya içe atılan hayat tecrübeleri parçalarının; kullanılan kelimelerde, davranışlarda, jest ve mimiklerde görülebildiğini gözlemlemişlerdir. Takip eden yıllarda terapistler, bunun gibi ipuçlarını dil sürçmeleri, kaza kalıpları veya rüya imgeleri hâlinde danışanlarının hayatlarının kelimelerle anlatılamayan ve akla gelmeyecek alanlarını aydınlatan haberciler olarak görmüşlerdir. Görüntü teknolojisinde gerçekleşen son gelişmeler araştırmacıların bunaltıcı olaylar sırasında tetiklenen veya bozulan beyin ve bedensel fonksiyonların analiz edilmesini sağladı. Bessel van der Kolk, travma sonrası stres konusunda yaptığı araştırmalarla tanınan Hollandalı bir psikiyatristtir. Kolk, travma sırasında beynin mevcut ânı deneyimlemekten sorumlu bölümü mediyal alın korteksinin konuşma merkezini kapadığını açıklar. Travmanın kelimelerle ifade edilememe durumu, tehdit veya tehlike sırasında beynin hatırlama becerisi azaldığında meydana gelen kelimelerin yetersiz kalma durumuna benzediğini söyler. Ayrıca insanların travmatik deneyimlerini hafiflettikleri zaman prefrontal korteksin zayıfladı- 24

26 Seninle Başlamadı yı beğendiyseniz bu kitaplar da ilginizi çekebilir. Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları Dr. Lindsay C. Gibson Cesurca Sevmek Dr. Alexandra H. Solomon

27 Dönüşüm Öfke Doc Childre & Deborah Rozman, Phd Özgür Ruh Michael A. Singer

28 Seninle Başlamadı geleneksel psikoterapinin, ilaçların ve diğer müdahale yöntemlerinin uzun süredir çözemediği zorlukların ortadan kaldırılmasında dönüştürücü bir yaklaşım sunmaktadır. Mark Wolynn, bilemediğimiz ve acı çekmemize sebep olan çözülmemiş travmalarla bizi atalarımıza derinden bağlayan yolları aydınlatma konusunda muhteşem bir iş çıkarıyor. Bize derinden anlayışı, diyalog görselleştirmelerini ve şefkatle yeniden bağlanmayı sağlayacak teknikler ve beceriler sunuyor. DR. JAMES S. GORDON, Yazar Unstuck: Your Guide to the Seven-Stage Journey Out of Depression Seninle Başlamadı travma terapileri alanında, farkındalık uygulamaları konusunda insanı anlamak için ileriye doğru güçlü bir adım atmanızı sağlıyor. Cesur, yaratıcı ve şefkat dolu bir çalışma. SHARON SALZBERG, Yazar Lovingkindness and Real Happiness Kalıpları altüst eden bu kitap kalıtsal aile travmaları konusunda anlayışı geliştiren ve acı çekmeye son verebilecek güçlü araçlar sunuyor. Mark Wolynn iyileşmeye doğru yapılacak seyahatte güvenilir ve bilge bir rehberdir. DR. TARA BRACH, Yazar Radical Acceptance and True Refuge Mark Wolynn in sıradışı kitabı tarihin size nasıl bir kimlik verdiğini anlamanızı sağlayarak aile bağlarının ve eve dönüşünüzün şifresini kırıyor. Hayat değiştiren hikâyeler, güçlü öngörüler, pratik araçlar ve iyileşme için gerekli yollarla dolu olan Seninle Başlamadı, Alice Miller ın devrim yaratan Yetenekli Çocuğun Dramı ve Dan Siegel ın Gelişen Zihin adlı eserlerinin tam yanında bir başyapıt olarak yer almayı hak ediyor. Ailenizi bir daha asla aynı şekilde göremeyeceksiniz. MARK MATOUSEK, Yazar Ethical Wisdom Nörobilimi ve psikodinamik düşünmeyi birleştiren Seninle Başlamadı, üst düzeyde faydalı bir araç kutusu olarak hayatınızı değiştirecek. Bu kitapla kendi başınıza klinik yardım alabilir ve güçlü içgörülere sahip olabilirsiniz. DR. JESS P. SHATKIN, New York Üni. Çocuk Araş. Merk. Başkan Yrd., Yazar Child & Adolescent Mental Health

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası