hanı yagma / YKS Edebiyat Türkçe: Han-ı Yağma (Günümüz Türkçesi)

Hanı Yagma

hanı yagma

Han-ı Yağma

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

HAN-I YAĞMA ( Yağma Sofrası)

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in TBMM gündemine taşıdığı “yat siparişi” sorularına 9 ay sonra yanıt geldi. Konuyu 2020 bütçe görüşmelerinde yeniden gündeme getiren Çakırözer, sorularını bir kez daha Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a iletti. Cumhurbaşkanlığı’nın daha önce protokol gemisi olarak inşa edilen ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunan “Yakamoz Yatı”nı restore ettirerek, kendi himayesine aldığı ortaya çıktı. 

Ekonomik krizin derinleştiği; geniş toplumsal kesimlerin asgari ücretle geçinmeye çalıştığı; yoksulluğun arttığı koşullarda Cumhurbaşkanlığı için bir yata gerçekten ihtiyaç var mıydı? 

Bu yat hangi amaçla, hangi hizmetler için kullanılacak? 

Halkın vergilerinden ayrılan ödeneklerin bu tip lüks yaşam koşulları için kullanılması, şatafat eleştirilerinden hiç ders alınmadığını gösteriyor” 

Tevfik Fikret'in 1912 yılının Haziran ayında yazdığı bu şiir, Orhan Karaveli tarafından şair ustalığı ile günümüz diline dönüştürüldü. 

Zaman akıp gidiyor, asırlar değişiyor ama ( yağma Sofrası) bu gün aynen devam ediyor diyor Rahmi Turan.

HAN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Tevfik Fikret'in “Han-ı Yağma” (Yağma Sofrası) başlıklı şiirini Necati Dogru sözcü gazetesinde şu ifadeleri kullanıyor. Türkçesine şair dostum Refik Durbaş aktardı. Genç okurlarım; ölümsüz şairimizin bu şirini anlayabilsin, ezberlesin, akıllarından hiç çıkarmasın, şiir nasıl yazılır öğrensinler isterim. Yazar Hıfzı Topuz da Tevfik Fikret'in hayatını “Elbet Sabah Olacaktır” adıyla kitaplaştırdı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün; “Bütün eserlerini okudum. Bir çoğu ezberimdedir” dediği ve Tevfik Fikret'ten ışık alarak vatanın kurtuluşunu başlattığı notunu düştü. 

Yazar Serol Teber, Tevfik Fikret'in duygu dünyasını “Aşiyan'daki Kahin” başlığıyla kitaplaştırdı ve gazeteci Orhan Karaveli de “Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği” adlı kitabının 277 sayfasına şu notu yazdı: Devrin dürüstlüğüyle tanınan sadrazamı Talat Paşa(1874-1921) Fikret'e bir dostuyla haber gönderip, “yağma sofrasına kurulanlar içinde ben de var mıyım” diye sordurdu. Tevfik Fikret bu soruya bir tebessümle cevap verdi.

Bunları şunun için yazıyorum.

Bugün ülkemizde “Yağma Sofraları” 100 yıl öncesinden daha çatlayınca iştahla kuruldu ve Tevfik Fikret'i “unutturulan adam” yaptılar. O kadar şiir okuyorlar, Tevfik Fikret'ten tek bir satır söylemeye yürekleri yetmiyor.

Hikmet Metin Çavdar

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar0

Bu habere ilk yorumu siz yapın

Yiyin efendiler yiyin şiiri kimin? Han-ı Yağma şiiri

"Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin" dizeleriyle akıllara kazınan Han-ı Yağma şiiri araştırılıyor. Türk Edebiyatı'nda İttihat ve Terakki dönemi eleştirileri şiirleri içinde en çok bilinen şiir olan Yiyin efendiler yiyin şiiri kimin? İşte Han-ı Yağma şiiri

YİYİN EFENDİLER YİYİN ŞİİRİ KİMİN?

Han-ı İştiha şiiri Servet-i Fünûn topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret'in şiiridir. İttihat ve Terakki'nin kötü yönetimini, yolsuzluklarını eleştiren Han-ı Yağma şiiri, şairin en ünlü şiirlerinden biridir.

HAN-I YAĞMA ŞİİRİ (ORİJİNAL OSMANLICA TÜRKÇESİ)

Bu sofracık, efendiler, ki -iltikama muntazır
Huzurunuzda titriyor- şu milletin hayatıdır;
Şu milletin ki muztarib, şu milletin ki muhtazır,
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun, hapır hapır.

Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler!Pek açsınız, bu çehrenizde bellidir;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı, kim bilir?
Şu nadi-i niam, bakın, kudumunuzla müftahir,
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hakk da elde bir!

Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı zi-safa sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin, ne varsa ortalıkta say:
Haseb, neseb, şeref, şataf, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay

Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı, yok zarar,
Gurur-ı ihtişamı var, sürür-ı intikamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar;
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar.

Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı can-feza sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını
Vücüdunu, hayatını, ümidini, hayalini;
Bütün ferag-ı halini, olanca şevk-ı balini
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.

Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak:
Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak;
Bugünkü miğdeler kavi bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı pür-neva sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

HAN-I YAĞMA ŞİİRİ (SADELEŞTİRİLMİŞ GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE)

Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…

Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…

Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

(Günümüz Türkçesiyle söyleyen: Ceyhun Atuf Kansu)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır