seğmenler ankara oyun havaları / HÜDAYDA ( Ankara Oyun havası ) GÖLBAŞI .seymenler. - Dailymotion Video

Seğmenler Ankara Oyun Havaları

seğmenler ankara oyun havaları


GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 100. YIL DÖNÜMÜ KUTLAMALARI GÖLBAŞI’NDA TARİHİ GÖRÜNTÜLERE SAHNE OLURKEN, GÖLBAŞI BELEDİYE BAŞKANI RAMAZAN ŞİMŞEK DE SEĞMEN KIYAFETİ GİYDİ VE ANKARA OYUN HAVASI OYNADI.

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 100. YIL DÖNÜMÜNDE  2 BİN 500 GÖNÜLLÜ SEĞMEN, AYNI ANDA ANKARA OYUN HAVASI OYNADI. GÖLBAŞI STADYUMU’NDA GERÇEKLEŞEN VE GURURLANDIRAN 2 BİN 500 KİŞİLİK DEV GÖSTERİ, AYNI ZAMANDA TÜRKİYE’DE EN ÇOK SEĞMENİN BİR ARADA OYNADIĞI İLK GÖSTERİ OLMA ÖZELLİĞİNİ TAŞIDI.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. Yıl dönümü Ankara’da çeşitli etkinliklerle kutlanırken, Gölbaşı’ndan güzel görüntüler geldi.  Gölbaşı Kaymakamlığı, Gölbaşı Belediyesi ve Ankara Kulübü Derneği Gölbaşı Şubesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen kutlamalarda stadyumu dolduran 2 bin 500 gönüllü seğmen aynı anda Ankara oyun havası oynadı.

ATATÜRK ANITINA ÇELENK SUNULDU

KaymakamTülay Baydar Bilgihan ve Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek tarafından Atatürk anıtına çelenk konulmasıyla başlayan kutlama etkinlikleri, Gölbaşı Stadyumu’nda devam etti.

“GÖLBAŞIMIZ ÖNEMLİ BİR GÜZERGAH OLDU”

Programda konuşma yapan Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

27 Aralık, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Ankaralılarla bir ve bütün olduğu gündür. 27 Aralık Ankaralıların ve seğmenlerin Mustafa Kemal Atatürk önünde etten bir duvar ördüğü gündür. Atatürk Ankaralıların o heyecanının ve inanmışlığının etkisiyle, Ankara’yı önce milli mücadelenin karargahı izleyen yıllarda ise Türkiye’nin kalbi ve Cumhuriyetin başkenti olarak belirlemiştir. Kurtuluş Mücadelesini devam ettirip,  Ankaramız’ın başkent olmaya kadar  götüren bu yolda Gölbaşımız önemli bir güzergah, güvenli bir hat ve kıymetli bir yer edinmiştir. Bu bizim için bir gurur meseledir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, yüz yıl önce Atamıza ve Kurtuluş mücadelesine sahip çıkan ‘Atam seni görmeye, bu vatan uğruna ölmeye geldik’ diye haykıran seğmenleri ve tüm Ankaralıları saygı ve minnetle anıyorum.”

“AYNI AZİM VE KARARLILIKLA ÇALIŞACAĞIZ”

Gölbaşı Kaymakamı Tülay Baydar Bilgihan ise konuşmasında şu  sözleri söyledi;

Bugün tarihi kahramanlıklarla dolu olan yüce Türk milletinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 19 Mayıs 1919’da başlattığı milli mücadelesini başlatmak, sevk ve idare etmek için merkez olarak seçtiği Ankara’ya 27 Aralık 1919’da gelişinin 100. Yıl dönümünü kutlamanın gururunu yaşıyoruz. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi 15 Temmuz gecesinde de bu aziz ilçenin dört bir yanında verilen mücadelelerde şehitlerimiz ve gazilerimiz bu büyük mücadelenin büyük ve unutulmaz kahramanları olmuşlardır. Atatürk ‘Ankara’nın ve Ankaralıların benim gönlümde ayrı bir önemi var’ diyerek onurlandırmış ve bizler ülkemizi, milletimizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak için her dönemde ve her koşulda hiç durmadan var gücümüzle çalışma,azim ve kararlılığında olmalıyız.

ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİ CANLANDIRILDI

Konuşmalar ve şiirlerin okunmasının ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişi, ve seğmenler tarafından karşılanması canlandırıldı. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin canlandırıldığı mizansen seyirciler tarafından büyük alkış aldı.

2 BİN 500 GÖNÜLLÜ SEĞMEN AYNI ANDA OYNADI

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. Yıl dönümünde 2 bin 500 gönüllü seğmen stadyumda Ankara oyun havası oynadı. Stadyumda aynı anda 2 bin 500 seğmenin Ankara oyun havası oynaması havadan görüntülenirken, Gölbaşı’nda gurur verici bir tablo yarattı.

THK’DAN MOTORLU YAMAÇ PARAŞÜTÜ GÖSTERİSİ

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. Yıl dönümü kutlama etkinlikleri kapsamında, Gölbaşı’nda  Türk Hava Kurumu'nca (THK) motorlu yamaç paraşütü gösterisi yapıldı. Türk Hava Kurumu tarafından gerçekleştirilen motorlu yamaç paraşütü gösterisinde Gölbaşı semalarında Türk bayrağı dalgalandırıldı. 

BAŞKAN ŞİMŞEK SEĞMEN KIYAFETİ GİYDİ, ANKARA OYUN HAVASI OYNADI

Programın sona ermesi sonrası seğmen kıyafeti giyen Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek ve Ankara Kulübü Derneği Gölbaşı Şube Başkanı Uğur Okman Ankara oyun havası oynadı.


kaynağı değiştir]

Anadolu'nun çok eski yerleşme sahalarından olduğu, arkeolojik ve antropolojik belgelerle ortaya konmuş bulunan Ankara, 1071 Malazgirt Zaferi'ni takip eden yıllardan itibaren Türklerin hakimiyetine girmiş; Danişmentliler'in, Anadolu Selçukluları'nın ve Osmanlılar'ın hakimiyetleri sırasında önceleri Büyük Anadolu Eyaletine, sonraları eyalet içindeki bir sancağa merkez olmuştur.

Hans Sloan'ın albümünden bir seymen figürü.
Hans Sloan'ın albümünden bir seymen figürü.

Bugün beş milyonu aşkın nüfusa sahip, modern bir başkent olan Ankara'nın ekonomisi önceleri tarıma dayalıydı. Tahıl ve meyve yetiştirilir, özellikle Ankara keçisi ve koyun beslenirdi. Ankara keçisi nin yumuşak ve parlak kılından dokunan kumaşlar İstanbul'a gönderilir, oradan Mısır ve Avrupa'ya sevk edilirdi. Tarihi 17.yüzyıla kadar uzanan bu dönem içerisinde Ankara balı, armudu, keçisi, çiğdemi ve kedisi ile ün salmıştı.

Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk'ün Ankara'ya gelmesi (27 Aralık 1919) ile bu şehrin kaderi değişmiş, takibeden yıllarda (23 Nisan 1920) Türkiye Büyük Millet Meclisi burada toplanmış ve 13 Ekim 1923 tarihinde kabul edilen bir kanunla da Ankara devlet merkezi olmuştur.

Gittikleri yerlerde kendi kültürlerini koruyan ve geliştiren Oğuz Türkleri, yerleştikleri Ankara ve çevresinde de âdet, gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır. Bu geleneklerden biri de "Seymenlik Geleneği" dir (Seğmenlik - Seğmen).

Şehrin devlet merkezi olması neticesinde meydana gelen hızlı teknolojik gelişmeler, tabiî olarak kültür yapısını da etkilemiştir. Ancak, söz konusu değişme ve gelişmeler şehrin geleneksel kültürü içerisinde özel bir yeri bulunan "Seymenlik geleneği" hayatını devam ettirmiştir. 21. yüzyıla beş milyonluk nüfusa sahip büyük ve modern bir başkent olarak girmeye hazırlanan Ankara'da seğmenlik geleneği bugün bir dernek çatısı altında korunarak, yürütülmektedir. Atatürk'ün "Seymenlik Geleneğini Yaşatın" talimatıyla 1932 yılında kurulan Ankara Kulübü Derneği bu geleneksel kurumu ilelebet yaşatma çabası içerisindedir.

Efe, (Efelik) mecazî anlamda men, cesur, kahraman, cengâver insan anlamına gelmektedir. Efeler fenalıktan kaçınan, iyiliği ve yardımı seven, kahraman, gözüpek, men ve fedakâr insanlardır.

Bu karakterleriyle çevrelerinde saygınlık kazanmışlardır. Eskiden anne ve babalar yeni yetişen çocuklarını efelere teslim ederlerdi. Efeler küçük delikanlıların kötü yerlere alışmalarını önler; terbiyelerine, tutum ve davranışlarına dikkat ederler, onla­rın büyüğünü sayan, küçüğünü koruyan, vatanına ve milletine yararlı insanlar olma­ları için özen gösterirlerdi. Efeler arasında kendisini en fazla sevdirip saydıranlar "Efe Başı" seçilirdi. Efebaşları, efeleri düzenler ve idare ederlerdi. 15-16 yaşındaki delikanlı efelere Ankaralılar "Yeni Yitme" derlerdi. Yeni yitmelik unvanı askerliğin bitimine kadar sürerdi. 35 yaşına kadar da Delikanlılık Efelerin millî günlerde, düğünlerde atlı ve yaya olarak bir araya gelmelerine "Seymen Alayı Düzülmesi" denirdi.

"Seymen Alayı Düzülmesi"ni Enver Behnan ŞAPOLYO şöyle anlatmaktadır.

"Ankara halkı, tarihin pek eski devirlerinden beri Seymen Düzülme adı verilen bir Türk ananesini millî vicdanında gizli bir sihir olarak yaşatmakta idi. Seymen alayı, daima kızılca günlerde kurulurdu. Yani millî felâket günlerinde, bir beyliğin ve devletin yıkılış sıralarında, halk yeni bir devlet kurmak ve başlarına Çağı devam eder, 35 yaşından yukarı efelere de "Dölekleşiyor (ihtiyarlıyor)" tabiri ile Kart Traş Efe denirdi.

Ege bölgesindeki efelere, Zeybek, orta Anadolu ve özelikle Ankara efelerine de Seymen adı verilirdi. Yeni bir reis seçmek için Seymen Alayı kurardı. Bu alay yeni devleti kurar, yeni reisi seçerdi...

Seymen düzülme, toplu ve millî bir galeyan anıdır. Bunun ufak bir şekli de bayram ve düğünlerde kurulurdu. Seymenler o gece "Sinsin" denilen bir ateş oyunu oynarlardı. O gece bir dağ yamacında veyahut bir tepede büyük bir ateş yakarlar, Maşatama denilen demirden yapılmış büyük bir çanağın içine yağlı çıra koyarlar bu ateşin etrafında davul ve zurna çalarak Zeybek oynarlar. Bu ateşin üstünden atlayarak bir nevi tura oyunu oynayarak sabahı ederler. Bazen bu ateşe koç atarlardı.

Seymen düzülmeyi yalnız Ankara ait bir topluluk değil, Orta Anadolu Türklerinin müşterek bir galeyanıdır. Selçuklu devletinin Konya'da Osmanlı devletinin Söğüt'le kuruluşu bu ananeye çok benzemektedir. Selçuklu aynı şekilde atlı seymen alayları önünde, bir torbadan bir çocuğa ok çektirilmek suretiyle, kendi okunu çekerek bey olmuştu. Osman Bey ise, yine atlılar karşısında bir ak keçeye oturtularak dokuz defa havaya kaldırılarak karargâhta dolaştırılmıştı. Kımızlar sunulup, and içilerek Bey tanındı. Bu muhakkak Efeleri eteğinde Bayındır, Ayaş'la Kayı, Hüseyin Gazi dağı eteğinde Peçenek, Yazır, Dodurga, Bâlâ'da Avşar, Çubuk'ta Kargın, Çavundur, Eymir Gölü, Bökdüz köyleriyle Ankara'yı çevrelemiştir. Bütün bu köy adları Oğuzların yirmi dört boyunun adlarıdır. Köylerin pek çoğu Oğuzların Beydili aşiretine mensuptur.

Anadolu, tarihte böyle çok galeyanlı günler geçirmiş, Seymen düzülerek, yaya allı ve silahlı olan delikanlıları bir reis etrafında toplamıştır. Kuvvetle muhtemeldir ki Selçuk İmparatorluğu yıkılırken (Anadolu Selçukluları) yine böyle bir galeyan olmuş, Osman Bey'i aynı şekilde Kayı Aşiretinin başına bey seçmiştir. O güne ait elimizde yazılı bir belge olmamakla beraber, Etnolojik tetkiklerle, halkta yaşamakta olan aneneleri tespit etmekle, kaybolmuş tarihi hakikatleri de meydana çıkarabiliriz.

Seymen düzülme âdeti eski Türklerden kalma bir âdettir, II. Mahmud'un kurduğu "Sekban" teşkilâtı "Seymen" kelimesinden alındığını iddia edenler de vardır. İstanbul'da Şehzade Camii'nin karşısında Çukurçeşme civarında eskiden bir "Seymenler Mezarlığı" olduğu da söylenilmekte. İstanbul esnafı arasında Ahi teşkilatında (Ahilik) bulunan "Seğmen"lerin de Ankara Ahileriyle bir münasebeti vardır. Rumelide "Seğmen bekçi, muhafız" mânasında kullanılmaktadır.

Ankara'da ise "Seymen", efe, yiğit ruhlu ve atlı manasında kullanılmaktadır. Ankara, Çankaya'da büyük bir parkın adı Seğmenler Parkı'dır. Bütün Ankara civarı köyleri Oğuz boylarıyla doludur. Çubuk'la Kınık, Elmadağ ir. Zeybek kelimesi de Seğmen kelimesiyle alâkalıdır. Seymen düzüleceği zaman, Efeler kahvesi önüne sancak dikilir. Bu bayrak Seymen alayının kurulmasına işarettir. Eski Türkler de otağ önüne tuğ ve sancak dikerlerdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün günün sabahı da sancak dikildi. O zaman Efeler kahvesi Ulucanlar'a giden yolun üzerinde bulunan Sarı Ahmed'in kahvesi idi. Esasen civar köylerden Seymenler de akın akın . Bu günlerde Kalecik Seymenlerinin başında Sülük, Zirlilerin başında Saraylı Ahmet, Yozgat'tan yeni Cehli Rıza uşakları, yani kızanlarıyla Ankara'ya gelmiştir.

Seymen Alayının Tertibatı[değiştir kaynağı değiştir]

Seymen alayının kenarları sırmalı bir sancağı vardır. Bu camiin avlusuna dikilir, dua okunduktan ve kurban kesildikten sonra alay şu suretle harekete geçerdi. Alayın ününde davulcular ve zurnacılar geçerdi. Bunların kıyafetleri şayanı dikkattir. Bu davulcular birer Şamana benzemektedir. Bunlar beyaz şalvar giyerler. Üzerlerinde de sırmalı camadanları vardır. Bellerinde geniş bir meşin silâhlık ve bunun içinde tel sırmalı bir mendil sarkar. Göğüslerinde bir takım paralar ve boynuzlar veya da taşı gibi ufak ufak taşlar asılıdır. Bunlar Seymen alayının önünde bulunurlar. Zurna çaldığı zaman, bunlar davullarını havaya kaldırırlar, davul havada iken tokmak vurarak, helezonlar çizerek, yere yatarlar, kalkarlar, bir ayaklan üzerinde dönerler, davullarını havaya kaldırırlar. Sanki gökten bir takım Tanrı ruhlarını çağırır gibi garip hareketler yaparlar, sonra omuzlarını kımıldatırlar, ayaklarıyla Zeybek oynar gibi rakslar yaparlar, davulu yere doğru çalarlar, tekrar havaya kaldırırlar, sıçrarlar, yere diz çökerlerdi. Çok kere de iki davulcu karşılıklı oynarlar. İki davulcu değnek­lerini davulların kasnağına vurarak dokuz ayak yürürler. Tekrar geri dönerler. Üçüncü defa davulu hızlı çalarak ilerler, sonra rakslara başlar. Zurnacılar da durmadan eski havalar çalarlardı.

Davulcuların arkasında en iri yapılı bir efe, Seymen alayının bayrağını taşır. Bayrağın iki tarafında meşhur kabadayılardan iki efe de ellerinde Tekepala dedikleri, iri palaların uçlarını yukarı tutmuş bir vaziyetle ilerlerdi. Bunlara bölükbaşı denilirdi. Bunların önünde on veya on dört yaşlarında bulunan millî kıyafetli çocuklar da ellerinde som saplı bıçaklar yürümekte idi. Davulcularla Efe sancağının arasında iki tane gür sakallı ve gayet iri adamlar omuzlarında balta önlerinde birer meşin önlük ağır ağır yürümekle olup âdeta seyredene dehşet verirlerdi. Bunlara Seymen baltacı­ları derlerdi. Alaya iştirak eden Seymenler sağlı ve sollu iki dizi teşkil ederlerdi. Seymenler birer adım ara ile birinci ve ikinci diziyi meydana getirirlerdi, bütün Seymenlerin elinde Tekepalalar bulunmakta idi. Seymen başı bu dizinin bıraktığı boşluk arasında yürür. Yanında ikinci efe vardır. Bunların elinde birer Osmanlı kılıcı bulunmakladır. Altın kakmalı ve üzerinde bir takım âyetler yazılıdır. Bu kılıç yalnız efelerin evinde asılı durur. Seymen başı ara sıra bu kılıcı havaya kaldırır,

- Doh, doh...

diye bağırır. Bu defa bütün Seymenler gür ve kalın bir sesle Doh Doh... diyerek caddeleri inletirler. Bir ağızdan çıkan bu sesler, duyulmaya değer, heyecanlı bir sahnedir. Bu alay pek ağır yürür. Doh doh dan sonra davul ve zurna Zeybek çalar. Bu zaman efeler kılıçlarıyla Zeybek oynayarak ilerler. Bunlar pek heybetli bir manzara arzeder. İnsana dehşet ve korku saçarlardı...

Kaynakça[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir