atatürk çanakkale savaşında rütbesi neydi / Atatürk'ün Rütbeleri: Teğmenlikten Mareşalliğe Kazandığı Tüm Rütbeler

Atatürk Çanakkale Savaşında Rütbesi Neydi

atatürk çanakkale savaşında rütbesi neydi

Mustafa Kemal Atatürk, yıkılmaya yüz tutan bir imparatorluğun küllerinden modern, laik bir cumhuriyet devleti kurmuş karizmatik bir liderdir. Karizma sıfatı, özellikle siyasette ‘’fikirlerine güvenilen, yanılmaz, başkalarına ilham veren’’ anlamları taşır. O, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ve askeri lideri, öncüsüdür. Yaptıklarıyla yalnızca memleket içinde değil, dış ülkelerde de büyük bir saygı kazanmıştır. Bağımsızlık savaşımız için giriştiği mücadelelerin fiilen belki de başlangıç noktası Samsun’a çıkışıdır. Samsun’a vardığı andan itibaren de ülkenin diğer illerindeki ordularla iletişime geçerek gerekli zemini hazırlamaya başlar. Osmanlı’nın çöktüğü o zamanda ya Amerikan ya İngiliz himayesinin yoğun bir şekilde istenildiği kalabalıkların arasından sıyrılarak şu şiarı benimser ve hayata geçirir: Ulusal egemenliğe dayalı, bağımsız bir Türk Devleti kurmak. Tüm bunları da bilimsel düşünceyi esas alarak, uygulamaları evrelere ayırarak, basamak basamak hareket ederek başarır. Bu süreçte rütbeleri sürekli değişir.

Tüm bu uzun maratonda devlet adamlığının öncesinde bir büyük askerî deha olarak da karşımıza çıkar. Hatta o dönem, Amerika’daki Mark Twain Enstitüsü Başkanı Gazi’ye, askeri dehasını ifade eden şöyle bir mektup yollar: &#;Zamanımıza, geçmiş devirlerin Büyük İskender, Jül Sezar ve Napolyon&#;undan daha şanlı bir isim bıraktınız. Askerî ve sivil dehânız bütün insanlık tarihi üzerinde derinden etkili olmuştur.&#; 10 Kasım ’de yaşamını yitirdiğindeyse ülke içi ve dışı pek çok gazete bir büyük lideri kaybettiklerini manşet atar. Ölümünün yıl dönümüne sayılı günler kala Atatürk’ün askerî rütbelerini sırasıyla derlemek istedik. İşte Atatürk&#;ün rütbeleri&#; Hepinize iyi okumalar. Işıklar içinde uyusun!

1. Teğmen (10 Şubat )


Atatürk yılında Manastır Askerî İdadisi’ni bitirdikten sonra İstanbul’da Harp Okulu’na yazılır. Buradan ’de, 21 yaşında teğmen olarak mezun olur. Bu rütbenin Osmanlı zamanındaki adı ‘’Mülâzım-ı sânî’’ olarak bilinir.

2. Üsteğmen ()


Öğrenimine Harp Akademisi’nde devam eden Mustafa Kemal yılında üsteğmen olur. O dönemin deyimiyle: ‘’Mülâzım-ı evvel’’ rütbesine ulaşır.

3. Kurmay Yüzbaşı (11 Ocak )


Harp Akademisi’nden 11 Ocak tarihinde, yani 24 yaşındayken Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun olur. ‘’Kurmay’’ sınavla bir harp akademisine girip eğitimini başarıyla bitiren tüm subaylara denir. Atatürk daha o dönem istibdat rejimine karşı olduğunu söylemekten çekinmez. Hatta bu nedenle Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisi’nden mezun olduğunda İstanbul’da birkaç ay tutuklu kalır ve bir nevi sürgün olarak da 5 Şubat ’de Suriye’deki Şam’a tayin edilir.

4. Kıdemli Yüzbaşı (20 Haziran )


Şam’a atandığı dönem görev icabı Suriye’nin pek çok yerini dolaşan Atatürk memleket içindeki aksaklıkları da yakından görme şansı yakalar. Burada yılında güvendiği bazı arkadaşlarıyla ‘’Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’’ni kurar. Hatta cemiyetin bir şubesini de gizlice Selanik’te açıp Şam’a geri döner. Hükümet Şam&#;dan kısa süreliğine ayrılışından haberdar olsa da, çevresinde sevilen biri olan Mustafa Kemal’i amirleri korur. İşte bu dönem, 20 Haziran ’de Kıdemli Yüzbaşı (Kolağası) olur ve Şam’daki ordunun Kurmay Başkanlığı’ndan bir göreve getirilir.

5. Binbaşı (27 Kasım )


– yıllarında süren ve Türk – İtalyan Savaşı olarak da bilinen Trablusgarp Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk de görev almak için Trablusgarp’a gelir. Burada çeşitli kuvvetlerin başında bulunan Gazi, 27 Kasım ’de Binbaşı olur.

6. Yarbay (1 Mart )


Mustafa Kemal Paşa Ekim ’te Bulgaristan’daki Sofya Ateşemiliterliğine atanır. Ateşemiliterlik, askerî bir uzmanın kendi devletini temsilen başka ülkelere giderek temsilci sıfatıyla görev yapmasıdır. Balkan Harbi’nden sonra Osmanlı bünyesinden çıkan dört devletten biri olan Bulgaristan da bu anlamda incelenmeye değer olduğundan Gazi’nin yolu buraya düşer. Hatta Balkan Harbi’nde Osmanlı Devleti’nin Bulgarlara yenilmesini, onların bir operaya sahip olmasıyla ilişkilendirir. İşte bu dönem, 1 Mart ’te Yarbaylığa terfi eder.

7. Albay (1 Haziran )


’in Ocak ayı sonlarına kadar Sofya’da görevini sürdüren Atatürk az zaman önce başlayan Birinci Dünya Savaşı’nın seyrini de yakından takip eder. Osmanlı’nın İttifak Devletleri’nin yanında savaşa girmesiyle üstlerinden kendisine faal bir görev verilmesini ister. Uzun ret cevaplarına rağmen ısrarı üzerine Başkumandanlık onu Tekirdağ’da oluşacak Tümen Komutanlığına tayin eder. Gelibolu’daki 5. Ordunun başına geçen Alman Generali Liman von Sanders oluşabilecek düşman taarruzuna karşı kendi kuvvetlerini üç gruba ayırır. Atatürk’ün önderlik ettiği kuvvetler de ordu ihtiyatına dahil edilir ve Mustafa Kemal bu plan üzerine 18 Nisan ’te Çanakkale’deki Bigali ilçesine geçer. Düşman birliklerinin 25 Nisan ’teki çıkarmasının ardından Gazi kuvvetlerini Conkbayırı’na sevk eder ve Atatürk’ün önderliğindeki kuvvetlerin taarruzu sayesinde İngiliz askeri geri çekilmek zorunda kalır. İşte Atatürk &#;Ben, size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir!&#; emrini verdiği bu tarihi dönemde, Çanakkale Cephesi’ndeki üstün başarıları sayesinde 1 Haziran ’te Albaylığa terfi eder.

8. Tümgeneral (1 Nisan )


Çanakkale’deki üstün başarılarından sonra kamuoyunda tanınan, halkın sevgisini kazanmış olan Mustafa Kemal artık ‘’Anafartalar Kahramanı’’ olarak bilinmeye başlar. Çanakkale Savaşı’nın ardından Edirne ve Diyarbakır’da görev alan Gazi 1 Nisan ’da Tümgeneral rütbesini kazanır. O devrede ayrıca Doğu Cephesi’ndeki Rus saldırılarını durdurmasını bilen Atatürk 7 Ağustos’ta Muş’u, 8 Ağustos’ta da Bitlis’i düşman işgalinden kurtarır.

9. Askerlikten istifa (8 Temmuz )


19 Mayıs ’da 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Atatürk, diğer illerdeki ordularımızla da irtibat halindedir. Bu geniş yetkileri ona ordu müfettişi olması sağlar. Zaten Atatürk o sırada, alacağı yetkinin isminden ziyade, büyüklüğünü önemsediğinden alabileceği en geniş yetkilerin peşindedir ve ordu müfettişi olarak da bunu sağlar. Hatta ona böylesi geniş imkanlara sahip yetkiyi verenlerin birçoğu da Gazi’nin amaçlarını anlamamışlar ve tek dertleri Atatürk’ü İstanbul’dan uzaklaştırmak olmuştur. Verdiği talimatlarla ülkenin pek çok yerinde miting ve gösteriler başlatan Mustafa Kemal 22 Haziran ’da Amasya’da tam bağımsız Türkiye’nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olarak bilinen Amasya Genelgesi’ni yayımlar. Hükümetin gittikçe daha fazla dikkatini celbeden bu önder, gerek dönemin Savunma Bakanlığı gerek padişah tarafından ısrarla İstanbul’a çağrılınca bunu reddeder ve bunun üzerine 8 Temmuz’da resmî görevine son verilir. Bunun üzerine aynı gün askerlikten de bizzat kendisi istifa eder.

9. Başkomutan (5 Ağustos )


Artık mücadeleyi sivil olarak sürdüren Gazi 23 Nisan ’de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Meclis Başkanlığına seçilir. Doğu’da, Güney’de, Batı Anadolu’da pek çok düşmana karşı bağımsızlık savaşı veren Türk ordusu milli mücadelesini sürdürür. Tam bu dönem, Atatürk TBMM tarafından 5 Ağustos ’de Başkomutan seçilir. Bu rütbe, ‘’Savaşta bir devletin ordularının tümünü komuta eden en büyük komutan’’ anlamına gelir.

Mareşal ve Gazi (19 Eylül )


Sakarya Meydan Muharebesi’ni Başkomutan olarak yürüten Atatürk kazanılan zaferin ardından 19 Eylül ’de Mareşallik rütbesi ve Gazi unvanını alır. Atatürk&#;ün rütbeleri arasında Mareşallik en büyük askerî rütbedir.

Kaynak: 1

ATATÜRK 18 MART’TA VAR MIYDI?

Diyorlar ki, “18 Mart’ın Mustafa Kemal Atatürk ile bir alakası yok, o zaferde Mustafa Kemal’in bir katkısı yok.”

Doğru söylüyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu deniz savaşının yıl dönümüyle alakası yok. Ancak Çanakkale’de yazılan destanda deniz savaşı sadece giriş sayfasıdır, destanın tamamı ve sonu karada yazılmıştır, orada da Mustafa Kemal Atatürk vardır.

Diyorlar ki “O dönem Mustafa Kemal Paşa yoktu Yarbay Mustafa Kemal vardı.”

Doğru, savaşa katıldığında Yarbay rütbesi taşıyordu Mustafa Kemal Atatürk. Rütbe takıntısına, İngiliz General Aspinall Oglander’in, İngiliz resmi tarihi sayılan 2 ciltlik Gelibolu Savaşı kitabından satırları hatırlatmak lazım:” Bir Tümen Komutanı’nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.”

Küçük bir hatırlatma daha: 5 hafta içerisinde Yarbay rütbesinden Albay rütbesine yükselen Mustafa Kemal Atatürk, grup komutanlığı yaptığı dönemlerde, aslında ordu komutanlığına eş değer olacak şekilde tam 3 kolorduyu yönetmiştir.

Diyorlar ki “Çılgın Türk güzellemesini bırakın, Allah bizimle diyen, İmanlı Türk, Ezineli Yahya Çavuş’a bakın.”

Çanakkale Savaşı’nın inanç kısmına en büyük vurguyu yapan da Mustafa Kemal’dir. 14 Mayıs ’te yaşanan Bombasırtı muharebesini anılarında şöyle anlatır Atatürk: “Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini de biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Okuma bilenler Kuran’ı Kerim okuyor ve Cennet’e gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

Konuyu az bilinenleri de yazarak kapatalım ..

18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı’na dair ilk anma programı ’da yapılmıştır. ’da da etkinliklerin kapsamı genişletilmiştir. Anma ve kutlamalar o günden beri devam etmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk’e Çanakkale Savaşı sırasındaki başarılarından dolayı Sultan 5. Mehmed Reşad tarafından değişik tarihlerde dört, Alman İmparatoru ve Bulgaristan Kralı tarafından da birer madalya verilmiştir.

YAKIŞIYOR MU HİÇ REKTÖRLERE?..

Yasal hakkı olmadığı halde arabalarına çakar takan, yollarda olmayan geçiş üstünlüğünü kullananların sayısı giderek artıyor.

Üstelik bunu sıradan vatandaş değil tüzel kişilikleri temsil edenler yapıyor.
Mesela Berberler Odası Başkanı’na aracına çakar taktığı için ceza kesildiğini hatırlıyorum.

Bunlara itirazım var ama son dönemde üniversite rektörlerinin makam araçlarında da çakar görmeye başladım.

Bari sizler yapmayın Hocam, olmayan bir hakkı kullanarak, en çok başında olduğunuz üniversitelerde okuyan gençlere ayıp ediyorsunuz.

AL SANA PYD YÖNETİMİ

Geçtiğimiz hafta boyunca Suriye’de, PYD Yönetimi altındaki bölgede acayip işler yaşandı.

Önce tüm muhalif siyasi partilerin büroları kapatıldı.

Kapatıldı kibar bir tabir oldu aslında, Haseke, Kamışlı ve Derik’te bir sürü büro önce yağmalandı sonra ateşe verildi.

Kapatılan ve kundaklanan bürolar sadece Kuzey Irak’ta kurulu Barzani’nin KDP’sine yakın olanlar değil, Suriyeli Hristiyanların hareketine ait bürolar da kapatıldı.
Bölgeden gelen son bilgi PYD’nin belirli yerlerde Nevruz kutlamalarını da yasakladığı yolunda.

Bu yaşananları herkesin bilmesinde ve anlamasında büyük fayda var.

KABAK TADI VERENLER

Türkücü Nihat Doğan ile gelin adayı Hanife arasındaki, kendilerinden başka kimseye faydası olmayan tartışma

İzdivaç programları KHK ile mi yasaklansa, yoksa yüksek cezalarla caydırma yoluna mı gidilse tartışması.

Cem Yılmaz mı, yoksa Şahan Gökbakar mı daha komik tartışması

Mustafa Kemal Atatürk

"Atatürk", "Mustafa Kemal" ve "Mustafa Kemal Paşa" buraya yönlendirilmektedir. Diğer kullanımlar için Atatürk (anlam ayrımı), Mustafa Kemal (anlam ayrımı) ve Mustafa Kemal Paşa (anlam ayrımı) sayfalarına bakınız.

Halaskâr[a]·Gazi·Mareşal· Başöğretmen · Ebedi Şef[b]
Mustafa Kemal Atatürk

P.8[1]

'larda Atatürk
1.Türkiye cumhurbaşkanı
Görev süresi
29 Ekim &#;- 10 Kasım
Başbakan İsmet İnönü(, )
Fethi Okyar()
Celâl Bayar()
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenİsmet İnönü
1. İcra Vekilleri Heyeti reisi
Görev süresi
3 Mayıs &#;- 24 Ocak
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenFevzi Paşa (Çakmak)
Türk Ordusubaşkumandanı
Görev süresi
5 Ağustos &#;- 29 Ekim
Atayan Türkiye Büyük Millet Meclisi
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı
Görev süresi
24 Nisan &#;- 29 Ekim
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenFethi Okyar
1. Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı
Görev süresi
9 Eylül &#;- 10 Kasım
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenİsmet İnönü
Türkiye Büyük Millet Meclisi
1, 2, 3, 4 ve 5. dönem milletvekili
Görev süresi
23 Nisan &#;- 10 Kasım
Seçim bölgesi
Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti umumî reisi
Görev süresi
7 Eylül &#;- 9 Eylül
Heyet-i Temsiliye reisi
Görev süresi
24 Ağustos &#;- 9 Eylül
Fahri yaverân-ı hazret-i şehriyâri
Görev süresi
15 Ağustos &#;- 9 Temmuz
Hükümdar VI. Mehmed
9. Ordu kıtaatı müfettişi
(sonradan 3. Ordu müfettişi)
Görev süresi
16 Mayıs &#;- 9 Temmuz
Yıldırım Ordular Grubu kumandanı
Görev süresi
31 Ekim &#;- 7 Kasım
Yerine geldiğiOtto Liman von Sanders
7. Ordu kumandanı
Görev süresi
7 Ağustos &#;- 7 Kasım
Yerine geldiğiFevzi Paşa
2. Ordu kumandanı
Görev süresi
7 Ağustos &#;- 7 Kasım
Yerine geldiğiAhmed İzzet Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum Ali Rıza oğlu Mustafa

Selanik, Selanik Vilayeti, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 10 Kasım (57&#;yaşında)
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul, Türkiye
Ölüm nedeni Siroz
Defin yeri Etnografya Müzesi, Ankara(21 Kasım - 10 Kasım )
Anıtkabir, Ankara
(10 Kasım 'ten beri)
39°55′30″K32°50′13″D / °K °D / ;
Milliyeti Türk
Partisi Flag of the Republican People's Party (Turkey).svgCumhuriyet Halk Partisi
Diğer siyasi
bağlantıları
Vatan ve Hürriyet Cemiyeti
İttihat ve Terakki Cemiyeti
Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti
Evlilik(ler)

Latife Hanım
(e.&#;; b.&#;)

Bitirdiği okul Mekteb-i Harbiye-i Şahâne
Mekteb-i Erkân-ı Harbiyye-i Şâhâne
Mesleği Asker&#;· Siyasetçi
Hükûmeti I. İcra Vekilleri Heyeti
Ödülleri Liste (24 madalya)
İmzası
Askerî hizmeti
Takma adı Mustafa Şerif Bey(Trablusgarp Savaşı'nda)
Bağlılığı Osmanlı İmparatorluğuOsmanlı İmparatorluğu
Flag of the Ottoman Empire (–).svgAnkara Hükûmeti
TürkiyeTürkiye Cumhuriyeti
Branşı Piyade[1]
Hizmet yılları
Rütbesi Müşir ().pngMüşîr
('ten sonra mareşal.)
Komutası
Çatışma/savaşları 31 Mart Ayaklanması
Trablusgarp Savaşı
I. Dünya Savaşı
(Çanakkale Cephesi&#;·Kafkasya Cephesi&#;·Sina ve Filistin Cephesi)
Türk Kurtuluş Savaşı
(Batı Cephesi)

Mustafa Kemal Atatürk[c] (,[d]Selanik, Osmanlı İmparatorluğu - 10 Kasım , İstanbul, Türkiye), Türkasker ve devlet adamıdır. Türk Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilkcumhurbaşkanıdır.

I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda görev yapan Atatürk, Çanakkale Cephesi'nde miralaylığa, Sina ve Filistin Cephesi'nde ise Yıldırım Ordular Grubu komutanlığına atandı. Savaşın sonunda, Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisini izleyen Kurtuluş Savaşı ile simgelenen Türk Ulusal Hareketi'ne öncülük ve önderlik etti. Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde Ankara Hükûmetini kurdu, Türk Orduları Başkomutanı olarak Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki başarısından dolayı 19 Eylül tarihinde "gazi" sanını aldı ve mareşallik rütbesine yükseldi. Askerî ve siyasal eylemleriyle İtilaf Devletleri ve destekçilerine karşı yengi kazandı. Savaşın ardından Cumhuriyet Halk Partisini "Halk Fırkası" adıyla kurdu ve ilk genel başkanı oldu. 29 Ekim 'te Cumhuriyetin İlanı ardından Cumhurbaşkanı seçildi. 'deki ölümüne dek dört dönem bu görevi yürütmüş olup günümüze değin Türkiye'de en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapmış kişidir.

Atatürk; çağdaş, ilerici ve laik bir ulus devlet kurmak için siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda sekülarist ve milliyetçi nitelikte yenilikler gerçekleştirdi. Yabancılara tanınan ekonomik ayrıcalıklar kaldırıldı ve onlara ait üretim araçları ve demir yolları millîleştirildi. Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile eğitim, Türk hükûmetinin denetimine girdi. Seküler ve bilimsel eğitim esas alındı. Binlerce yeni okul yapıldı. İlköğretim ücretsiz ve zorunlu duruma getirildi. Yabancı okullar devlet denetimine alındı. Köylülerin sırtına yüklenen ağır vergiler azaltıldı. Erkeklerin serpuşlarında ve giysilerinde bazı değişiklikler yapıldı. Takvim, saat ve ölçülerde değişikliklere gidildi. Mecelle kaldırılarak yerine seküler Türk Kanunu Medenisi yürürlüğe konuldu. Kadınların sivil ve siyasal hakları pek çok Batı ülkesinden önce tanındı. Çok eşlilik yasaklandı. Kadınların tanıklığı ve miras hakkı, erkeklerinkiyle eşit duruma getirildi. Benzer olarak, dünyanın çoğu ülkesinden önce olarak Türkiye'de kadınlara ilkin yerel seçimlerde (), sonra genel seçimlerde () seçme ve seçilme hakkı tanındı. Ceza ve borçlar hukukunda seküler yasalar yürürlüğe konuldu. Sanayi Teşvik Kanunu kabul edildi. Toprak reformu için çabalandı. Arap harfleri temelli Osmanlı alfabesinin yerine Latin harfleri temelli yeni Türk alfabesi kabul edildi. Halkı okuryazar kılmak için eğitim seferberliği başlatıldı. Üniversite Reformu gerçekleştirildi. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı yürürlüğe konuldu. Sınıf ve durum ayrımı gözeten lakap ve unvanlar kaldırıldı ve soyadları yürürlüğe konuldu. Bağdaşık ve birleşmiş bir ulus yaratılması için Türkleştirme siyaseti yürütüldü.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, Türk Hava Yolları, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Hıfzıssıhha Enstitüsü, Türkkuşu, Sümerbank, Etibank, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve daha birçok kamu kurumu Atatürk tarafından veya Atatürk'ün desteğiyle kuruldu. Yerli tarım, tekstil,[5][6][7] makine, uçak[8][9][10] ve otomobil[11] endüstrilerinin gelişimini destekledi. Tüm bunlara karşın Atatürk'ün hedefleri ile ülkenin sosyopolitik yapısı arasındaki uçurum kapanmadı.

Adı ve soyadı

Mustafa adını babası Ali Rıza Efendi kendi dedesinin adı olduğundan dolayı vermiştir. Çünkü Ali Rıza Efendi'nin babasının adı olan Ahmed adı ağabeylerinden birisine verilmişti.[13] Mustafa'ya neden Kemal isminin verildiğine yönelik ise çeşitli iddialar vardır. Afet İnan, bu ismi ona matematik öğretmeni Üsküplü Mustafa Efendi'nin Kemal adının anlamında olduğu gibi onun "mükemmel ve olgun" olduğunu göstermek için verdiğini söylemiştir.[14]Ali Fuat Cebesoy ise bu adı matematik öğretmeninin onu kendisinden ayırt etmek için koyduğunu belirtir.[15] Atatürk'ün bir biyografisini yazmış olan yazar Andrew Mango ise Mustafa'nın bu adı Namık Kemal'in adında "Kemal" bulunduğu için kendisinin koyduğunu iddia etmektedir.[16]

yılları arasında Gazi Mustafa Kemal unvan ve adıyla veya sadece Gazi unvanıyla anılan Mustafa Kemal'e 21 Haziran tarih ve sayılı Soyadı Kanunu'nun kabulünden sonra TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım tarih ve sayılı Kemal öz adlı Cümhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun ile Atatürk soyadı verilmiştir.[17][18] Yine aynı kanuna göre "Atatürk" soyadı veya öz adı başka kimse tarafından alınamaz, kullanılamaz.[19]

Gazi Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı biraz yardımla Saffet Arıkan'ın armağanıdır. Soyadı Kanunu'nun çıkarıldığı sıralarda Mustafa Kemal Paşa için 14 soyadı adayı belirlenmiş, bunların arasından Atatürk soyadı, Naim Hazım Onat'ın tavsiyesi üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın seçtiği soyadı olmuştur. Önerilen diğer soyadları şunlardır: Etealp, Arız, Ulaş, Yazır, Emen, Çogaş, Salış, Begit, Ergin, Tokuş, Beşe, Türkata (Türkatası). Saffet Arıkan'ın bulduğu soyadı Türkata ve Türkatası soyadıdır. Çankaya'da yapılan toplantıda liste okunduktan sonra Mustafa Kemal Paşa orada bulunan Naim Hazım Onat'a, "Siz ne dersiniz?" diye sormuş, Onat da şu cevabı vermiştir: "Türkata ve Türkatası kelimeleri gerek yazılışta gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar, biliyorsunuz tarihimizde Atabey unvanı vardır. Anlamı da askerlikte müşavir, hoca demektir. Bu unvanı taşıyan birçok Türk büyüğü vardır. Biz de Türk'e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan büyük Gazi'mize Atatürk diyelim. Bu bana şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor." Bunun üzerine Gazi, Atatürk soyadını benimsemiştir.[20]

Atatürk, Mustafa Kemal adını askeriyede faaliyet gösterdiği yıllar içindeki gelişimi ve başarılarından mütevellit hak ettiği Bey (), Paşa () ve Gazi () unvanlarıyla birlikte kullandı ve hem yaşadığı dönemde hem de ölümünden sonra o adla tanınır oldu; cumhurbaşkanlığına seçildiği 'ten, kendisine Atatürk soyadının verildiği 'e dek gazete gibi medya organlarında ona sıkça "Gazi" denerek hitap edilirdi. 'te, Soyadı Kanunu'ndan sonra çıkarılan nüfus cüzdanlarından ikincisinde, Arapça bir ad olan Kemal'i milliyetçi tavrı doğrultusunda Eski Türkçede "büyük kale" anlamına geldiği iddia edilen[21]Kamâl[22] adıyla değiştirdi. ve 'te çıkarılan iki nüfus cüzdanına da Mustafa adı yazılmadı.

Atatürk'ün Kemal yerine kullandığı adla ilgili olarak Atatürk hayatta iken Anadolu Ajansı tarafından şöyle bir açıklama yapılmıştır:

"İstihbaratımıza nazaran, Atatürk'ün taşıdığı Kamâl adı Arapça bir kelime olmadığı gibi, Arapça Kemal kelimesinin delâlet ettiği manada da değildir. Atatürk'ün muhafaza edilen öz adı, Türkçe 'ordu ve kale' manasında olan Kamâl'dır. Son 'â' üstündeki tahfif işareti 'l'i yumuşattığı için, telâffuz hemen hemen Arapça 'Kemal' telâffuzuna yaklaşır."[23]

Ancak doğrudan doğruya kale ve ordu anlamına gelen kamâl sözcüğüne sözlüklerde rastlanılmamaktadır. Özbekçenin açıklamalı bir sözlüğü olan Oʻzbek tilining izohli lugʻati adlı sözlükte qamal sözcüğünün tanımında bu iki sözcük birlikte geçmektedir: Şehir, kale, ordu funduszeue.info teslim olmaya zorlamak amacıyla düşman koşunlarını kuşatmaya alma ve bu durumda tutma; kuşatma, muhasara.[24] Aynı sözcük Kazakçada "kale" ve "sur" anlamlarına gelmektedir.[25]

Atatürk, yılının mayıs ayından itibaren adının eski yazılışına (Kemal) geri döndü. Yumuşak bir geçiş yapmak için ya hiç kullanmayarak ya da belgelere "K. Atatürk" imzasını atarak bu ismi elinden geldiğince kullanmaktan kaçındı. Resmî bir açıklama hiç yapılmadı. Ancak Atatürk'ün adının geçtiği konunun Dil Devrimi ile bağlantılı olduğu açıktı.[4]

Çocukluk ve gençlik ()

Mustafa Kemal'in Manastır Mekteb-i İdâdî-i Şâhânesi karnesi
Harp Okulu'nda arkadaşları ile birlikte,

'da Kocacık'ta doğduğu sanılan[26] babası Ali Rıza Efendi, aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ'dandır.[27]Falih Rıfkı Atay, Vamık Volkan, Norman Itzkowitz, Müjgân Cunbur, Numan Kartal ve Hasan İzzettin Dinamo'ya göre, babasının ailesi yüzyılda Anadolu'dan bölgeye göç etmiş olan Kocacık Yörüklerindendir.[26][27][28][29] Bazı yabancı kaynaklara göre ise babasının ailesinde Arnavut veya Slav kökenli Müslümanlar olabilir.[31][32] Ali Rıza Bey öncelikle dini vakıfları denetleyen bir memur olarak çalışmış, 93 Harbi öncesinde yıllarında yerel birliklerde gönüllü teğmen olarak görev yapmıştır.[33] Zübeyde Hanım ile evlendikten sonra Selanik'te gümrük memurluğu ve kereste ticaretiyle meşgul oldu.[35]

Annesi Zübeyde Hanım, yılında Selanik'in batısındaki Langaza'da çiftçi bir ailede doğmuştur. Annesinin kökeni ise Karaman'dan Rumeli'ye gelen Türkmenlerdendir.[36]

Ali Rıza Bey ile Zübeyde Hanım yılında evlendi ve Ali Rıza Bey'in babasına ait olan Yenikapı, Selanik'teki eve yerleştiler.[38][39] Atatürk, bu çiftin çocuğu olarak rumî (miladî ) yılında Selanik'te doğmuştur. Doğum günü bilinmemektedir. Kendisine sorulduğunda ise Samsun'a çıktığı 19 Mayıs tarihini doğum günü kabul etmiştir.[e][40] Fatma, Ömer, Ahmet, Naciye ve Makbule adlı beş kardeşinin ilk dördü küçük yaşta ölmüştür.[41][42]

Öğrenim çağına gelen Mustafa'nın hangi okula gideceği konusunda annesi ile babası arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Annesi Mustafa'nın Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istiyor, babası ise o dönemki yeni yöntemlerle eğitim yapan seküler[33] Mektebi Şemsi İbtidai'nde (Şemsi Efendi Mektebi) okumasını istiyordu. En sonunda önce mahalle mektebine başlayan Mustafa, arkadaşının suçunu üstlenmesi neticesinde yediği falaka cezası sebebiyle bir daha bu okula gitmek istememiştir.[43] Birkaç gün sonra Şemsi Efendi Mektebine geçti.[44] Atatürk, okul seçimindeki bu kararı için hayatı boyunca babasına minnettarlık duymuştur.[33] 'de babasını kaybetti.[45] Bir süre Rapla Çiftliği'nde annesinin üvey kardeşi[33] Hüseyin'in yanında kalıp hafif çiftlik işleriyle uğraştıktan sonra, eğitimsiz kalacağından endişe eden annesinin isteğiyle Selanik'e döndü, halasının yanına yerleşti ve okulunu bitirdi.[47] Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi.[48]

Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, 'te Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır ancak o öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha küçük bir eve taşınmışlardır.[49] Mustafa, seküler bir okul olan ve bürokrat yetiştiren Selânik Mülkiye Rüştiyesine kaydoldu.[33] Ancak muhitindeki askerî öğrencilerin üniformalarından da etkilenerek annesinin karşı çıkmasına rağmen 'te Selânik Askerî Rüştiyesine girdi. Bu okulda matematik öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey, ona anlamı "mükemmellik, olgunluk" olan Kemal ismini verdi.[51] Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısını etkiledi. 'te sınıf dördüncüsü olarak mezun oldu. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisine girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli subay Hasan Bey'in Manastır'daki eğitimin daha iyi olduğu yönündeki tavsiyesine uyarak 'da Manastır Askerî İdadisine kaydoldu.

arasında eğitim gördüğü Manastır Askerî İdadisinde tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal'in tarihe olan merakını güçlendirdi. Okulda Fransızca öğrendi, Selanik'te geçirdiği yaz tatillerinde de Fransızca kurslarına devam etti. 19 Nisan 'de başlayan Osmanlı-Yunan Savaşı'na gönüllü olarak katılmak istediyse de hem idadi öğrencisi olduğu için hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir. Kasım 'de Manastır Askeri İdadisinden sınıf ikincisi olarak mezun oldu.[57] 13 Mart 'da[58][59] İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahaneye girdi. Harbiye'ye girdikten iki ay sonra sınıf çavuşu oldu. Birinci sınıfı , ikinci sınıfı , üçüncü sınıfı kişi arasından piyade sınıf sekizincisi ( - P.8) olarak bitirdi ve 10 Şubat 'de piyade mülazım (bugünkü ismiyle Teğmen) rütbesiyle kurmay subayların yetiştirildiği Harp Akademisine girmeye hak kazandı.[57]

Mekteb-i Harbiye-i Şahane'nin akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebine (Harp Akademisi) devam etti ve kurmay subaylık eğitimi aldı. Harp Akademisi'ndeyken arkadaşları ile birlikte hükûmetin yönetimi ve politikaları konusunda fark ettikleri eksiklik ve hataları açıklamak için elle yazılmış bir gazete çıkardılar. Okul yönetimi tarafından takip edilseler de ceza almadılar ve okul bitene kadar gazete çalışmalarına devam ettiler. 11 Ocak 'te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.[62]

Askerlik ()

Erken dönem

Mustafa Kemal (Beyrut, ) (Renklendirilmiş)
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal arkadaşları ile Şam'da. (Haziran )

Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, mezuniyetinin ardından merkezi Şam'da bulunan 5. Ordu'ya staj amacıyla gönderildi. Bu stajında piyade, süvari ve topçu sınıflarında görev aldı. yılları arasında Şam'da Lütfi Müfit Bey (Özdeş) 5. Ordu emrinde görev yaptı. İlk stajı 5. Ordu'ya bağlı Süvari Alayı'nda gerçekleşti.[63] Bu dönemde düşük rütbeli stajyer bir kurmay subay olarak Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki isyanlarla ilgilenen Mustafa Kemal, "küçük savaş" (gerilla savaşı) üzerine tecrübe kazandı. İsyanlarla uğraştığı dört aydan sonra Şam'a döndü. Ekim 'da Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit (Özdeş) Bey ve askerî tabip Mustafa Cantekin ile Vatan ve Hürriyet adlı bir cemiyeti kurduktan sonra ordudan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini Yüzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orada cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Tel Aviv'e dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'e Mısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini bildirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrar Şam'a gönderildi. 20 Haziran 'de Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 'de 3. Ordu'ya kurmay olarak atandı[62] ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de Şubat 'de İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (üye numarası: ).[65] 22 Haziran 'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı.[62]

23 Temmuz 'de meşrutiyetin ilanından sonra Aralık sonlarında[66] İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere bugünkü Libya'nın bir parçası olan Trablusgarp'a gönderildi. Burada Devrimi'nin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı.[67] Bu siyasi görevin yanı sıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi Garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti. Bu tatbikat süresince isyana meyilli Şeyh Mansur'un evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli insanları hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek ordu planlamaya başladı.[66][68]

13 Ocak 'da 3. Ordu'ya bağlı Selânik Redif Fırkasının Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 'da Meşrutiyet'e karşı 3. Ordu'ya bağlı Taşkışla'da konuşlanmış 2. ve 4. Avcı Taburlarının isyanıyla başlayan, diğer birliklerin katılımıyla genişleyen 31 Mart Ayaklanması'nı bastırmak üzere Selânik ve Edirne'den yola çıkarak MirlivaMahmud Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 'da İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmay başkanı oldu. Daha sonra 3. Ordu Kurmaylığı, 3. Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığı, 5. Kolordu Kurmaylığı, Piyade Alayı Komutanlığı görevlerinde bulundu.[62][66]

Stuart Kline'ın Türk Havacılık Kronolojisi kitabına göre,[69] Mustafa Kemal, 'da Fransa'da düzenlenen Picardie Manevraları'na katıldı. Burada yeni üretilen uçakların deneme uçuşları yapılıyordu. Ali Rıza Paşa, bu uçuşlardan birine katılmak isteyen Mustafa Kemal'i önledi. Ve akabinde uçuş yapan o uçak dönüş esnasında yere çakıldı.[70] Bazı kaynaklar tarafından, bu hikâyeye dayanarak Atatürk'ün uçağa binmekten korktuğu iddia edilse de kitabın yazarı Kline, Atatürk'ün olaydan sonra 3 defa uçağa bindiğinden bahseder.[71]

Mustafa Kemal, dönüşünün ardından 27 Eylül 'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhı'nda görev aldı.[72]

Trablusgarp Savaşı

Ayrıca bakınız: Trablusgarp Savaşı

Trablusgarp Savaşı'nda Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal (solda), Mücahit Bedevi Kuvvetleri önünde emirlerini yazdırıyor.
Mustafa Kemal Trablus'ta. ()

'de İtalyanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika'daki son toprakları olan Trablus vilayeti ile doğrudan merkeze bağlı olan ve müstakil sancak da denilen Bingazi'yi ele geçirmek amacıyla savaş ilan etti. 29 Eylül 'de verilen bir nota ile bu savaşın belirli sebeplerle başlayacağı bildirildi. Bunun üzerine İtalyan kuvvetleri herhangi bir müzakere olmaksızın 4 Ekim 'de Trablus'a saldırdı. Osmanlılar, başlayan Trablusgarp Savaşı'nda zor durumdaydı; Harbiye Nazırı olarak görevini sürdüren Mahmud Şevket Paşa, Mekteb-i Harbiye'de subaylarla yaptığı bir toplantıda kara ordusunun ve donanmanın zayıflığı sebebiyle Trablus'un savunulamayacağını itiraf etmişti. İtalya tarafında da durum pek farklı değildi, onlar da yeterince gelişmiş olmadıkları için bu mücadeleye iyi hazırlanamamışlardı. Mustafa Kemal bu esnada İstanbul'daki Genelkurmay'a atanmıştı ancak bu göreve başlamadan Trablusgarp'a doğru yola çıkacaktı. Bunun üzerine Binbaşı Enver Bey, Fuat, Nuri ve Binbaşı Fethi gibi diğer İttihatçı subaylar gibi Kolağası Mustafa Kemal de Trablusgarp'a gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal İstanbul'dan ayrılmadan önce İttihat ve Terakki merkez komitesinden para istemiş, Enver'e katılması söylenip para verilmeyince kendi imzaladığı senetlerle sterlin toplayarak Trablusgarp'a doğru yola çıkmıştı.

İtalyan kuvvetleri bir ay içerisinde Trablus'tan Bingazi'ye kadar olan kıyıları işgal etmişti. Osmanlı kuvvetleri, bir saldırı beklenmediği için buradaki kuvvetlerini Yemen'e sevk etmiş ve bu nedenle İtalyanlara karşı savunmasız kalınmıştı. O bölgede yalnızca asker bulunuyordu. Bunun üzerine, 15 Ekim 'de, Tanin gazetesi muhabiri Mustafa Şerif Bey kimliğini kullanan Mustafa Kemal, Ömer Naci ile Sapancalı Hakkı ve Yakub Cemil adında iki fedai eşliğinde bir Rus gemisiyle İstanbul'dan ayrıldı.[f][83] Mustafa Kemal ile grubu, Mısır'da Kahire ve İskenderiye üzerinden Bingazi'ye gitmeyi amaçlıyordu. Mustafa Kemal 29 Ekim'de İskenderiye'den yola çıktıktan kısa bir süre sonra yaralandı ve geri dönerek iki hafta İskenderiye'de hastanede yatmak zorunda kaldı. Çocukluk arkadaşları Nuri ve Fuat ile burada buluşup tekrar yola çıktı. 29 Kasım'da trenle İskenderiye'den ayrıldılar, aynı gün vardıkları son istasyondan 1 Aralık'ta develerle ayrılarak 8 günlük yolculuğun ardından Libya sınırına, 12 Aralık'ta ise sınırın 80&#;km batısındaki Resuldefne'ye vardılar.[86] Mustafa Kemal yoldayken Bingazi bölgesi komutanı olan Enver Bey'e 30 Kasım'da genelkurmay başkanlığı Mustafa Kemal'in binbaşılığa terfi ettiğini bildirdi. Mustafa Kemal 18 Aralık günü Enver'in Harbiye Nazırlığı'na çektiği bir telgrafa göre, "kendi isteğiyle" orduya katıldı.

Mustafa Kemal ilk olarak 22 Aralık'ta Tobruk yakınında İtalyanlarla çarpıştı. İtalyanlar Tobruk'u 4 Ekim'de ele geçirmişti ancak tüm sahil boyunda olduğu gibi Tobruk bölgesinde de Osmanlı birlikleri ve Arap kabilelerinin gerilla savaşı sebebiyle ülkenin iç kesimlerine ilerleyememişlerdi. Bununla birlikte, Türk subaylarındaki teşkilatlanmacılık ve İtalya'nın tam anlamıyla gelişimini tamamlayamamış, geri kalmış olması da iç kesimlere kadar ilerleyememelerinin bir sebebi olarak görülmektedir. Buna rağmen, İtalyanlar, Osmanlıları zorlamak için On İki Adalar'a da saldırdı. İlk başta doğudaki birliği Mustafa Kemal, batıyı ise Enver komuta ediyordu; harekât hacmi büyüyünce Enver tüm cepheyi, Mustafa Kemal ise Derne bölgesini komuta etmeye başladı. Derne'deki Ocak taarruzunda gözünden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gördü ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.[89] Fakat daha sonra gözünden tekrar rahatsızlandı ve bir hafta boyunca yataktan kalkamadı.

3 Mart 'deki Derne Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetleri 63 ölü ve yaralı verirken, İtalyanlar yaklaşık ölü verdiler. Bu esnada Mustafa Kemal Derne hattının tümünü komuta ediyordu ve komutası altında sekiz Osmanlı subayı, asker, bazı gönüllüler, bir topçu bölüğü, İtalyanlardan ele geçirilen iki makineli tüfek ve Arap askeri vardı. Arap askerlerini Senusi zaviyeleri sağlıyordu ve başlarındaki şeyhleri Osmanlı subaylarına bağlıydı. Bu kuvvet İtalyan askerini Ekim Eylül arasında Derne'de tutmayı başardı. 11 Eylül 'de İtalyanlar, başarısızlıkların ardından yapılan komuta değişikliğinin ardından Derne'den çıkmak için güçlü bir hücum başlattılar ancak Mustafa Kemal komutasındaki Türk ve Araplar tarafından tekrar durduruldular.

Sahil şeridinde sıkışan İtalyan kuvvetleri, Osmanlıları barışa zorlamak için Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz'e saldırılar düzenlemeye karar verdi. Mart ayında Beyrut, Nisan ayında Çanakkale Boğazı, Mayıs ayında ise Rodos ve ve On İki Adalar'a saldırdılar. Bu nedenlerle Orta Doğu'da Berlin Konferansı ile sağlanan barış ortamının bozulacağından endişe eden Rusya, İngiltere ve Fransa ara buluculuk faaliyetlerine başladı. Fakat Libya'nın İtalyanlara verilmesine yönelik şartların konuşulduğu bu girişimler, İttihatçılar tarafından kabul görmedi.

Savaş devam ederken, Mustafa Kemal Temmuz 'de savaşın ilerleyen zamanda daha iyi incelenmesine olanak sağlayan iki emir verdi. Emirlerden 13/14 Temmuz'da verdiği birincisi, tüm subayların iki askeri gazeteyi okumaları ve dünyadaki gelişmeler ile Osmanlı ordusunun başarılarından haberdar olmalarını içeriyordu. İkinci emir ise 22 Temmuz'da verdiği, tüm subayların savaştaki tecrübelerini tarih, bulunulan şartlar, komutanın emirleri, yapılan harekât ve sonuçları ve askerlerin psikolojik durumunu da içerecek şekilde bir ay içerisinde yazmaları konusundaki emirdi. Bu sayede Batılı bir düşmana karşı savaşta edinilen tecrübeleri yazılı hâle getirmeyi amaçladı. Mustafa Kemal bu savaşta özellikle gerilla savaşı, derme çatma birlikleri yönetme, istihbarat toplama, lojistik destek gibi askeri tecrübenin yanı sıra, Arap kabile liderleriyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklar ile diplomasi alanında da önemli tecrübe kazandı. Nitekim buradaki başarısı kendisinin de adının yayılmasını sağladı.

Aynı yılın eylül ayında başlayan barış görüşmelerine rağmen çatışmalar sürerken, Karadağ'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ile I. Balkan Savaşı başladı. Karadağ'ı takiben, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan da Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. İlk başta Enver'in İstanbul'a dönmesi ve Mustafa Kemal'in cepheyi devralmasına karar verilmişti ancak Osmanlıların karşılaştığı tehlikenin boyutları ortaya çıkınca çoğu subay İstanbul'a geri döndü ve cephe Enver'in kardeşi Nuri komutasına girdi. Bu esnada Balkan Savaşı nedeniyle Osmanlı hükûmeti İtalyanlarla barışa razı oldu. Balkan Savaşları başladığında Trablusgarp'ta görev yapan Derne Komutanı Mustafa Kemal ve Binbaşı Nuri Bey, bu savaşlarda görev almak istediler.[] Mustafa Kemal, dönemin Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Bey'in de izni ile 24 Ekim 'de Trablusgarp'tan ayrıldı.[] Viyana, Macaristan ve Romanya üzerinden İstanbul'a döndü. Bunu tercih etme nedeni ise gözlerini Avusturya'da tedavi ettirebilmekti.

Bununla birlikte, bölgede direnişe devam eden subaylar da vardı. Şehzade Osman Fuad Efendi de bu isimlerden biriydi. Diğer subaylarla beraber Trablusgarp'ı terk eden Mustafa Kemal, Kasım 'de İstanbul'a vardı. Osmanlı hükûmeti ile İtalya arasında 18 Ekim 'de Uşi Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile, Trablus İtalyanlara verilirken İtalya da savaş tazminatı olarak 90 bin altın ödeyecek ve sahip olduğu kapitülasyonlar da ilga edilecekti. Ayrıca savaş sırasında İtalyanlarca işgal edilen On İki Adalar da geçici olarak İtalyanlara bırakıldı. İtalyanlar, Osmanlı güçleri Trablus'u boşalttıktan sonra adalardan ayrılacaktı. Padişah naibi olarak vezir rütbeli bir memur Trablus'a gönderilecek, vakıflar ile halkın dini haklarına uyulup uyulmadığı denetlenecek, din görevlerinin tayini ise İstanbul'dan Şeyhülislamlık tarafından yapılacaktı. Halk ise Senusi tarikatı şeyhi Ahmed eş-Şerif es-Senusi önderliğinde Trablus'ta Mondros Mütarekesi'ne kadar direnmeye devam etti.

Balkan Savaşları

Ayrıca bakınız:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası