tutamayacağınız sözler vermeyin ayet / Söz Verme ile ilgili ayetler, Söz Verme ayetleri

Tutamayacağınız Sözler Vermeyin Ayet

tutamayacağınız sözler vermeyin ayet

Sözünde Durmak ile ilgili ayetler

İyilik, yüzünüzü doğu ya da batı cihetine dönmeniz değildir. (Gerçek anlamda) iyilik, Allah’a, Ahiret Günü'ne, meleklere, Kitab’a ve nebilere inananların; sevmesine rağmen malı, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve kölelere verenlerin; namazı kılıp, zekâtı verenlerin; söz verdiklerinde sözlerine bağlı kalanların; fakirlik, hastalık ve savaş zamanında sabredenlerin yaptığıdır. İşte bunlar sadık olanlardır. Bunlar takva sahiplerinin ta kendileridir. (2/Bakara )

(Hayır, öyle değil!) Kim sözünü tutar ve (Allah’tan) sakınıp korkarsa Allah, muttaki olanları sever. (3/Âl-i İmran 76)

(Allah adına yeminle pekiştirdikten sonra sözünüzü tutmayarak) ipini sağlamca eğirdikten sonra onu bozup (eski hâline getiren) kadın gibi olmayın. Bir topluluk diğerinden (sayıca ve malca) daha fazla diye yeminlerinizi aranızda hile ve bozgunculuk aracı edinmeyin. Allah (verdiğiniz sözler ve ettiğiniz yeminlerle) ancak sizi imtihan etmektedir. Anlaşmazlığa düştüğünüz konuları Kıyamet Günü elbette, size açıklayacaktır. (16/Nahl 92)

Mücahid (rh) ayet hakkında şöyle der: “Cahiliye döneminde bir topluluk antlaşma yapar, ittifak kurarlardı. Daha güçlü ve zengin bir toplum bulunca eski antlaşmayı bozar, güçlü olan toplulukla yeni bir antlaşma yaparlardı.” (İbni Ebi Hatim, ; Taberi)

Ergenlik çağına erişinceye kadar, yetimin malına yalnızca güzellikle yaklaşın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid, sorumluluktur. (17/İsrâ 34)

Onlar, (gerek Rableriyle kendi aralarında gerek insanlarla aralarında var olan) emanetlerini ve sözlerini gözetirler. (23/Mü'minûn 8)

Onlar (gerek Rableriyle kendi aralarında, gerek insanlarla aralarında var olan) emanetlerini ve sözlerini gözetirler. (70/Meâric 32)

Söz Vermek İle İlgili Sözler ve Alıntılar

Söz veripte sözünü tutmak güven artırmaktır.


Erkek kiÅŸi söz veriri adam olan kiÅŸi verdiÄŸi sözü tutar.


EÄŸer birine bir söz verdiyseniz onu mutlaka tutun.


Ya söz vermez, ya da söz verdiysen o sözü mutlaka tut.


Söz vermek senet vermek kadar kıymetlidir. Tagore


Verilen söz, vaktinde verilmesi gereken bir borçtur. Hz. Ali


Söz insana verilir ve insan olan sözünü yeri getirir.


Ä°nsan bir aÄŸaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır. Hz. Mevlana


Söz verirken acele etme, çünkü söz namustur. Hz. Ali


Ä°nsanın adam olduÄŸu verdiÄŸi sözü tutmasına baÄŸlıdır. Abdullah Bek


KonuÅŸma harekete geç. Anlatma göster. Söz verme yap.


EÄŸer verdiÄŸiniz sözü tutamayacaksınız en güzeli hiç söz vermeyiniz.


Verilen söz, vaktinde verilmesi gereken bir borçtur. funduszeue.info


Bazı kiÅŸilerde söz senettir, bazı kiÅŸilerde senet bile güvence deÄŸildir.


Ey aziz! Söz vermek öyle bir hastalıktır ki; ÅŸifası, vefasıdır.


Sözünün eri olmayan, mertlikten söz edebilir mi? Sherwood Anderson


Ya söz verme ya da tut. Tutamayacağın sözü söyleme, yut.


Ä°nsanın onuruyla arasında çok ince bir tel vardır, o da sözdür. Theodre Simon


Söz verirken en çok düÅŸünen tutmakta en baÅŸarılı olandır. J. J. Rosusseau


O müminler, güvenilir ve verdikleri sözü yerine getirirler. Müminin suresi 8. Ayet


Bir metre iÅŸ yapmayı, bir kilometre söz vermeye deÄŸiÅŸmem. James Howell


Din kardeÅŸinle münakaÅŸa yapma. Ona söz verip de, sözünden dönme! Hz. Muhammed


Sen sen ol mutluyken söz verme. Üzgünken cevap verme. Öfkeliyken karar verme.


Çok canınız sıkkın çok fazla söz söylemeyin, çok mutluyken de tutamayacağınız sözler vermeyin.


YapabileceÄŸin kadar söz ver, sonra söz verdiÄŸinden daha fazlasını yap.  Aldous Huxley


Toplumda en güvenilir kiÅŸiler hiçbir zaman yalan söylemeyen ve verdiÄŸi sözü her zaman tutanlardır.


Mert insan verdiÄŸi sözü zamanında yerine getirir, namert insan ise verdiÄŸi sözden döner durur.


Ä°ster zengin ol ister fakir ister ünlü ol ister gariban her kim olursan ol verdiÄŸin sözde her zaman dur.


Dünyanın en mert erkekleri az söz verir, ancak verdiÄŸi sözü mutlaka yerine getirir. funduszeue.infoau


Yapamayacağın bir iÅŸ için kendini yorma ve kimseye de yaparım diye söz verme. Sonunda kaybeden sen olacaksın.


Bugün olur, yarın olur deme, üç ay sonrasına söz ver ama o tarih geldiÄŸi zaman sözünü yerine getir.


Ani kararlar alıp onları yerine getirmeyenler, sıradan olan ve sözünde durmayanlar; ahmaklar ve yalancılardır. Konfüçyus


Söz vermek bir mana ise sözü tutmak bin bir mana. Herkes söz vermesini bilir ama “Şeref” yürekli olana. Hz. Mevlana


CömertliÄŸin üç belirtisi vardır: Sözünün eri olmak, gereksiz yere övünmemek ve sorgusuz sualsiz bağışlamaktır. Ä°mmanuel Kant


Yürek söz vermiÅŸse dönülmez; yare gönül vermiÅŸse inkar edilmez; bizde yürek zedelenir ama sevgiliye ihanet edilmez.


Büyüklerin söz veriÅŸleri, yürüyüp duran bir definedir; ehil olmayanların söz veriÅŸleri ise akıp giden bir zahmettir, bir eziyettir. Hz. Mevlana


Politikacılar dünyanın her yerinde aynıdır, nehir olmayan bir yere köprü yapacaklarına söz verirler. Nikita Khrushchev


Sözünde durmayan insanın yükselmesi rüzgarın esmesiyle yaprağı havalandırması gibidir. Rüzgar kesilince tekrar baÅŸladığı yere döner.


Büyüklere verdiÄŸiniz sözlerde yerine getirmeye azami ölçüde dikkat edin; çocuklara verdiÄŸiniz sözleri mutlaka yerine getirin.


En anlamlı yemin söz vermektir, en büyük intikam affetmektir, en adi söz hiç sevmedim demek ve en güzel cevap gülüp geçmektir. Victor Hugo


Söz bir kere verilir ve sonunda ne olursa olsun söz yerine getirilir. Söz verip sözünde durmayan ya da verdiÄŸi sözde kıvıranlara kahpe denir.


Ä°yi bir aydın, inanmadığı sözleri söylemez, baÅŸaramayacağı iÅŸe giriÅŸmez, yapamayacağı iÅŸ için kimseye söz vermez Sadece yerine getirebileceÄŸi ÅŸeyler için söz verir. V. Mahavira


Tanrı ideal kocayı yaratırken kadınlara onları dünyanın her köÅŸesinde bulabileceklerine dair söz vermiÅŸ. Sonra dünyayı yuvarlak yaratmış! Turgut Ekinci


Ben hiç bir kadına bir ÅŸey için söz vermem ya da ona ne vereceÄŸimi söylemem. Kadınları yönetmenin tek yolu bu ve her zaman onları “acaba ÅŸöyle mi yapacak böyle mi” diye düÅŸündürmek. William Faulkner


Birisini sevmek yalnız güçlü bir duygu deÄŸildir; bu bir karar, bir yargı, bir söz vermedir. EÄŸer sevgi sadece bir duygu olsaydı, birbirini ölünceye kadar sevmek için söz vermek gerekmezdi. Erich Fromm

Sözünde Durmak İle İlgili Ayet ve Hadisler

Bir Müslüman için verdiği sözü tutmanın önemi nedir? Sözünde durmak ile ilgili ayet ve hadisler

SÖZÜNDE DURMAK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

  • “Verdiğiniz sözü ve yaptığınız antlaşmayı yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.”

İsrâ sûresi (17), 34

Aşağıdaki âyet-i kerîmelerin benzeri olan bu âyet, bir önceki “Sır Saklama” bölümünde açıklanmıştır.

  • “Antlaşma yaptığınızda, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin.”

Nahl sûresi (16),

Bir sonraki âyetle birlikte açıklanacaktır.

  • “Ey iman edenler! Akidlerin gereğini yerine getiriniz.”

Mâide sûresi (5), 1

Antlaşma ve akidleşme ifadeleri bize iki sözümüzü ve va’dimizi hatırlatmaktadır. Bunlardan biri Allah ile yaptığımız antlaşma, diğeri de insanlarla yaptığımız akidleşmedir. Yukarıdaki âyetler, bütün antlaşma ve akidleşmeleri içine alacak kapsamdadır.

Allah ile yaptığımız antlaşma, O’nu ilâh olarak tanımak, O’na asla ortak koşmamak ve emirlerine uyup yasaklarından uzak durmak hususlarındadır. Kur’ân-ı Kerîm’deki:

“Ey âdemoğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi? Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur, demedim mi?” [Yâsîn sûresi (36), ] âyetleri bize bu sözleşmeyi hatırlatmaktadır.

Allah ile yaptığımız antlaşmanın sonuçlarını bize hatırlatan âyet-i kerîmeler de vardır. Bunlardan birinde:

“Kim ahdini bozarsa, ancak kendi zararına bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefâ gösterirse, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir” [Fetih sûresi (48), 10] buyurulmaktadır.

Bir başka âyette Allah Teâlâ bu ahdi ve sonucunu şöyle hatırlatmaktadır:

“Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâ’dettiklerimi vereyim” [Bakara sûresi (2), 40].

Allah ile kul arasındaki sözleşmeyi karşılıklı haklar ifadesiyle ele alan numaralı hadîs-i şerîfi burada hatırlamak uygun olacaktır. Peygamber Efendimiz Muâz İbni Cebel’e:

- “Ey Muâz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır?” diye sormuş, Muâz’ın:

- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, demesi üzerine de şu cevabı vermişti:

- “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, onların sadece  kendisine kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanlara azâb etmemesidir.”

Resûl-i Ekrem Efendimiz kulun Allah ile olan bu antlaşmasına, numaralı “seyyidü’l-istiğfâr” hadisinde görüleceği üzere, sık sık temasla şöyle buyururdu:

- “Allahım! Gücüm yettiği kadar ahdine ve va’dine sadâkat gösteriyorum”  (Buhârî, Daavât 16).

İnsanlarla yaptığımız belgeye bağlanmış antlaşma ve akidleşmeler ise, bir arada yaşamanın gereği olarak yapılan alım, satım, borçlanma, kira, şirket, hibe gibi işlemlerdir. Diğer milletlerle yapılan antlaşmalar da bu gruba dahildir. Antlaşma ve akidleşmelerin bağlayıcı özelliği vardır. Yaptığı antlaşmalar sebebiyle büyük bir sorumluluk yüklendiğini hissetmeyerek verdiği sözde durmayan kimseler, önce dünyada kanunlar karşısında hesaba çekilirler. Bütün antlaşmalar Allah adına verilmiş birer söz olduğu için, sözünde durmayanlar Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda hem bu sebeple hem de kul hakkını çiğnemeleri sebebiyle ilâhî cezaya mahkûm olurlar.

  • “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir kusur ve kabahattır.”

Saf sûresi (61),

İmanın gereği, doğruluk ve sözünde durmaktır. Yalancılık ve sözünde durmamak ise imanla taban tabana zıttır. Çünkü Allah Teâlâ insanı bu kabil sapmalardan uzak olarak yaratmıştır.

Konuşma özelliği sadece insanda vardır. Bu sebeple insan doğruları konuşmak zorundadır. Sözleriyle doğruları değil de gerçek dışı hususları dile getirirse, kendisine verilen özelliğe ihanet etmiş, insanlıktan uzaklaşmış, şeytanın  özelliğini benimseyerek ona yaklaşmış olur.

Verdiği sözde durmamak, antlaşmalara uymamak da aynen böyledir. Zira bunun yalancılıktan farkı yoktur. İnsan, yaratılışına uygun olan doğruluktan uzaklaştığı ölçüde imanından fire verir. Bu sebeple verilen sözlere, yapılan antlaşma ve akitleşmelere titizlikle uymak gerekir.

HADİSLER

Münâfığın Alâmeti Üçtür

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Münâfığın alâmeti üçtür:

Konuşunca yalan söyler.

Söz verince sözünde durmaz.

Kendisine bir şey emanet edilince hiyanet eder.”

Buhârî, Îmân 24, Şehâdât 28, Vesâyâ 8, Edeb 69; Müslim, Îmân Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20

Müslim’in bir rivayetinde şu ilâve vardır:

“Oruç tutsa, namaz kılsa, müslüman olduğunu söylese de”  (Müslim, Îmân )

numarayla “emaneti yerine getirme” bahsinde geçen bu hadis, bir sonraki hadisle birlikte açıklanacaktır.

“Bu Dört Huy Kimde Bulunursa…”

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Dört huy kimde bulunursa, o adam tam münafık olur. Bir kimsede bu huylardan biri bulunursa, o huydan vazgeçinceye kadar onda münafığın özelliklerinden biri var demektir. O dört huya sahip olan kimse:

Kendisine bir şey emanet edilince hiyânet eder.

Konuşunca yalan söyler.

Bir antlaşma yapınca sözünde durmaz.

Düşmanlık yapınca da aşırı gider.”

Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20

  • Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Münâfık, içinde gizlediği şeyin tam tersini açığa vuran kimse demektir. İslâm dininde bu kelime, müslümanlığı kabul etmediği halde müslüman olduğunu ileri süren ve kâfirliğini gizleyen kimseler hakkında kullanılmıştır. Peygamber Efendimiz’in şu hadisi münafığın iki yüzlülüğünü çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır:

“Münâfık, iki sürü arasında gidip gelen öğürsek koyun gibidir ki, kâh koşar bu sürüye gelir kâh koşar ötekine gider”  (Müslim, Münâfıkîn 16).

Demek oluyor ki münâfık, hangi sürüden döl alacağına karar veremeyen koyun gibi bir bakarsın müslümanların arasına karışmış onlardan gözüküyor; bir de bakarsın müslümanlardan uzaklaşıp kâfirlerin arasına karışmış, bu defa da onlardan olduğunu iddia ediyor. Peygamber Efendimiz’in bu tasviri, münâfığın, hislerinin ve şehvetinin esiri bir zavallı olduğunu ortaya koyuyor.

Resûl-i Ekrem Efendimiz’in münâfığı anlatırken söylediği “oruç tutsa da, namaz kılsa da, müslüman olduğunu söylese de (o yine münâfıktır)” (Müslim, Îmân ) hadisi, münâfığın, görünüşüne aldanmamak gerektiğini belirtmektedir.

Konumuzun başındaki iki hadiste münâfığın en belirgin dört özelliği sayılmıştır: Bunlar yalan söylemek, sözünde durmamak, diğer bir ifadeyle vâdettiği şeyi yapmamak, emanete hiyânet etmek ve birine düşman olduğu zaman çirkin sözler söyleyerek sınırı aşmak, yani haksızlık etmektir. Kavga ettiği kimseye söğüp saymak, kendisiyle mahkemelik olduğu kimsenin aleyhinde olmadık deliller veya şâhitler bularak ona haksızlık etmek yalancılığın bir başka şeklidir. Netice itibariyle münâfığın en belirgin alâmetleri, zikredilen üç huydan ibarettir.

numaralı hadisin açıklamasında da belirtildiği gibi, bir kimsenin dindarlığı üç özelliği ile, yani sözünün, davranışının ve niyetinin sağlamlığıyla ortaya çıkar. Münâfığın sahip olduğu üç huy bu ölçüye vurulduğu zaman, onun samimiyetsizliği gün gibi ortaya çıkar. Zira münâfık yalan söyleyerek sözünün çürük olduğunu, hâinlik yaparak davranışının çürük olduğunu, sözünde ve va’dinde durmamakla da niyetinin bozuk olduğunu ispat eder.

Kendisinde bu kötü huylardan sadece biri bulunan kimse hemen münâfık sayılmaz. Bununla beraber onun, bir yönüyle münâfığa benzediği de inkâr edilemez. Şu halde kendisinde bu huylardan biri bulunan müslümanın yapması gereken şey, davranışlarına çeki düzen vermek ve o kötü huydan bir an önce kurtulmaya gayret etmektir.

Münâfığın konumuzla ilgisi, söz verdiği halde sözünde durmaması, bir şey va’d ettiği halde va’dini yerine getirmemesidir. Sözünde durmayan ve va’dinden cayan bir müslüman bu haliyle müslümandan çok münâfığa benzemeye başladığını düşünerek üzülmeli ve bu çıkmazdan kurtulmaya bakmalıdır. Emanete hiyânet edenler de Cenâb-ı Hakk’ın şu buyruğunu hatırlamalıdır:

“Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve bu hususta Allah’tan korksun” [Bakara sûresi (2), ].

Hadisimiz “Yalan Yasağı” bahsinde numarayla, “Sözden Cayma, Ahdi Bozma Yasağı” bahsinde de numarayla tekrar gelecektir.

  • Hadislerden Öğrendiklerimiz Nelerdir?
  1. Yalan söylemek, sözünde veya va’dinde durmamak, emanete hiyânet etmek, birine düşman olduğu zaman çirkin sözler söyleyerek veya ona haksızlık ederek haddi aşmak münâfığın en belirgin vasfıdır.
  2. Bu huylara sahip olan kimse namazıyla, orucuyla müslümana benzese de o yine münâfıktır.
  3. Müslüman bu huylardan şiddetle kaçınmalıdır. Bu davranışlardan birini istemeyerek yapmışsa, bir daha yapmamaya gayret etmelidir.

Verdiğiniz Vaadi Yerine Getirin

Câbir radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana:

“Eğer Bahreyn’den zekât malı gelirse sana şöyle şöyle şöyle doldurup veririm” buyurdu. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat edene kadar Bahreyn’den mal gelmedi.

Bahreyn’den mal geldiği zaman Ebû Bekir radıyallahu anh:

- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in birine va’di veya borcu varsa bize baş vursun, diye ilân etti. Bunun üzerine onun huzuruna vararak:

- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana böyle böyle demişti, dedim.

Ebû Bekir elini ganimet malına daldırıp bir avuç aldı. Bunları sayınca tane olduğunu gördüm. O zaman Ebû Bekir bana:

- Bunun iki mislini daha al, dedi.

Buhârî, Kefâle 3, Hibe 18, Şehâdât 28, Farzu’l-humüs 15, Cizye 4, Megâzî 73; Müslim, Fezâil

  • Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Peygamber Efendimiz sıkıntı içinde olan ashâbına yardım ederdi. Elinde varsa verir, yoksa birinden borç alır, o da mümkün değilse ilk fırsatta yardım edeceğine dair va’dde bulunurdu. Câbir İbni Abdullah’a da, Bahreyn valisi Alâ İbni Hadramî’nin yakında zekât veya cizye malı göndereceğini söyleyerek, bu mal gelince kendisine üç avuç dolusu para vereceğini va’detti.

Câbir İbni Abdullah’ın, Efendimiz’in pek sevdiği muhterem bir sahâbî olduğunu, dördüncü hadiste hayatından kısaca söz ederken de belirtmiştik. Babası Abdullah İbni Amr İbni Harâm Uhud Gazvesi’nde şehit düşünce, bir yandan onun borçlarını ödemek bir yandan da dokuz kız kardeşine bakmak zorunda kaldığını, bu yüzden çok sıkıntı çektiğini söylemiştik. Bu hadis onun sıkıntılarının daha sonraki yıllarda da devam ettiğini göstermektedir.

Bahreyn’den beklenen mal geldiğinde Allah’ın Resûlü çoktan Rabbine kavuşmuş, Hz. Ebû Bekir de onun halifesi seçilmişti. Verilen va’din mutlaka yerine getirilmesi icap ettiğini bizzat Allah’ın Resûlü’nden öğrenen ve onun, ashâbı adına üstlendiği borçları ve onlara verdiği va’dleri olduğunu çok iyi bilen Hz. Ebû Bekir, Bahreyn’den gelmesi beklenen mallar Medine’ye gelince hemen dellâl çağırttı. Resûlullah’ın halifesi sıfatıyla onun borçlarını ödeyeceğini, va’dlerini yerine getireceğini ilân etti. İşte bu arada, Peygamber aleyhisselâm’ın Câbir İbni Abdullah’a da va’di olduğunu öğrendi. Câbir’in sözüne güvenilir bir şahsiyet olduğunu bildiği için ondan iddiasını ispat etmek üzere bir başka şahit istemedi ve tıpkı Resûlullah’ın Câbir’e işaret ettiği gibi iki elini, altın mı yoksa gümüş mü olduğunu bilemediğimiz paraya daldırıp avuçladı; avucundaki parayı saydırdıktan ve orada beş yüz adet para bulunduğunu gördükten sonra, onun iki misli parayı daha vererek Resûlullah’ın va’dini yerine getirdi.

  • Hadislerden Öğrendiklerimiz Nelerdir?
  1. Verilen söz mutlaka tutulmalıdır. Söz veren şahıs, va’dini yerine getirmeden vefat ederse, onun vekili veya mirasçısı olan kimse, merhûmun vaadini ifa etmelidir.
  2. Hz. Ebû Bekir Peygamber Efendimiz’i en iyi tanıyan ve onun yapılmasını istediği şeyleri elinden geldiği ölçüde yapan bir İslâm büyüğü idi.
  3. Câbir İbni Abdullah sözüne güvenilir bir şahsiyet olduğu için Hz. Ebû Bekir onun sözünün doğruluğunu araştırmaya gerek görmedi.

Kaynak: Riyazüs Salihn, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Emanet ve Ahde Vefa İle İlgili Örnekler

PAYLAŞ:                

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası