psikolojinin temel kavramları / Psikiyatri ve Psikolojide Bazı Temel Kavramlar

Psikolojinin Temel Kavramları

psikolojinin temel kavramları

Öğrenme Psikolojisi Temel Kavramlar

Öğrenme Psikolojisi Temel Kavramlar ile Öğrenme , bir organizmanın davranışlarında yaşantı yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı izli değişikliklerdir.

Davranışlar

Türüne Göre

  1. Bilişsel
  2. Duyuşsal
  3. Psiko-Motor

Kazanılmasına Göre

  1. Doğuştan Gelen
  2. Geçici
  3. Sonradan Kazanılan

1.) Doğuştan Kazanılan

a) Reflex

  • Basit davranışlardır.
  • Ör:Hapşurmak , kusmak , göz kapakların tepkileri
  • Bazıları engellenebilir ve ertelenebilir.
  • Bir kısım reflexler sonradan da kazanılabilir .

b) İçgüdü

  • Hayvanlarda bulunan karmaşık davranış örüntüleridir.
  • Doğuştan gelir.
  • Karmaşık tepkilerdir.
  • Türe özgüdür.
  • Ör:Kuşların yuva yapması.

2.) Öğrenilmiş Davranışlar

Planlı Davranışlar: Formaldir / plan dahilinde gerçekleşir.

Plansız Davranışlar : İnformaldir / Plan haricinde gelişir. Gizil öğrenmeler örnektir.

a) Duyarlılaşma

Organizmanın belli bir uyarıcıya maruz kalması sonucu olarak bu uyarıcı ya da başka uyarıcılara daha fazlatepki göstermesidir.

Ör: Bir polisin silah sesini çok uzaktan gelmesine rağmen fark etmesi.

b) Alışma

Bir organizmanın belli süre maruzuna kaldıktan sonra tepkinin azalmasıdır.Bu noktada tepkinin zayıflaması önemlidir.

Ör: Aliye sürekli aferim dersek daha cevap vermez çünkü aferime alışmış doymuştur.

c) Duyusal Uyum ( Adaptasyon )

Alışma duyurumu ile genelde çok karışır dikkat etmek funduszeue.info bir koşula dikkat etmemiz gerekir. 5 duyusal organlarımız ile alakalı bir duyum alıyorsak bu duyusal uyumdur.Alışmada daha çok bilişsel , duyuşsal davranışlara alışılmıştıfunduszeue.info duyusal organlarımız aktif olması gerekir.

Ör: Bir yolculuk yapıyorsunuz ve otobüste ter kokusu salmış funduszeue.info bir zaman sonra burnunuz bu duruma alışacağı için siz bu ter kokusunun farkında olmamaya başlayacaksınız.

Ör: Yeni boyanmış bir odada biraz vakit geçirdikten sonra daha boya kokusu almayız.

d) Alışkanlık ve Alışkanlık Kazanma

Bir şeyleri otomatik yapar hale funduszeue.infoikle düşünmeden gerçekleştirdiğimiz şeylerdir.

Ör: Asansörden sürekli kendi kartınızın numarasını basmak.

Türüne Göre Davranışlar

a) Bilişsel Davranışlar

Daha çok beyinle alakalı davranışlardır. Düşünmek , akıl yürütme funduszeue.info dikkat edilmesi gereken zihnimizin aktif bir şekilde kullanılıyor olmasıdır.

b) Duyuşsal Davranışlar

Duygularımız aktif rol oynadığı davranışlardır.

c) Psiko – Motor Davranışlar

Zihin ve kas ile iş birliği yapılarak gerçekleştirilen davranışlardır. Psko – motor da beden ve kas sisteminin çalışması gerekir.

Ör: Kontollü bir şekilde bisiklet sürmek.

KAYNAK: funduszeue.info

Analitik Psikolojinin Temel Kavramları

Analitik Psikolojinin Temel KavramlarıAnima, animus, Göklge, Arşetipler, self, ego, persona, İçe dönük-Dışa dönük tutumlar, fonksiyonlar, bilinç dışı, bireysel bilinçaltı, ortak bilinçaltı vb&#;

Tutumlar: İçe dönük-Dışa dönük

Jung’un üretmiş olduğu kavramlar içerisinde en yaygın oalrak kullanılan iki kavramdır. İnsanı psişesi yorulduğunda şarj olması gereken bir varlık olarak konumlandırırsak içe dönüklük ve dışa dönüklük şarj olma sırasında fişin nereye takılacağını göstermektedir. Her ne kadar hiç kimse tamamen içe dönük ya da dışa dönük oalrak adlandırılmasa da bahsettiğimiz durumda şarjı iç dünyamızdan alıyorsak içe dönük, dış dünyamızdan alıyorsak dışa dönük olarak tanımlanırız.

Fonksiyonlar: Düşünme-Hissetme , 5 duyu-Sezgi

Jung temel psikolojik fonksiyonları düşünme, hissetme, 5 duyu ile algılama ve sezgilerle algılama olarak belirtmiştir. Her fonksiyonun içe dönük ve dışa dönük ifade ediliş tarzı vardır. Bu fonksiyonlardan bir tanesi baskın olarak kişinin psikolojisini ve algı mekanizmalarını yönlendirir. Ve diğer fonksiyonlar ise kendi aralarında göreceli olarak daha az gelişmiş olarak sıralanabilir.

En az gelişmiş olan fonksiyonu Jung primitif, gelişmemiş fonksiyon olarak tanımlar. Ayrıca gelişmemiş fonksiyon kişinin bilinç altını ifadesi olarak ortaya çıkar.

Düşünme ve hissetme fonksiyonları bizim yargılama fonksiyonlarımızı oluşturur. Düşünme fonksiyonu objektif yargı-doğru peşindedir. Bu ne anlama geliyor? Gibi sorular sorar. Bu fonksiyonun ilgilendiği alan doğru-yanlış alanıdır. Plan ve stratejileri üreten yargı merkezidir.

Duygular ise değerlerle ilgilenir ve değer yargıları üzerinden fonksiyonunu ifade eder. Güzel-çirkin sorularına cevap bulmaya çalışır. Bu hangi değerleri içeriyor sorusunu sordurur.

5 duyu ve sezgi fonksiyonlarımız ise bilgiyi toplama, anlama fiillerimizi yönlendirir. 5 duyu fonksiyonu ile duyu organlarımızın doğrudan algıladığı bilgilere doğru yöneliriz. Detayları algılama, somut hadiselerle ilgilenme, dokunma, hisstme bu fonksiyonun görevini ifa ettiği alanlardır.

Sezgiler İlerde ne olabilir, ihtimal dahilinde olan şeyler nelerdir? Gibi ucu açık ve somut olmayan alanlarla ilgilenir. Geçmiş ile gelecek arasında bağlantılar kurmamızı sağlar. Gerçek bilgi ile hayali karıştırabilir. Somuttan çok soyut ilgisini çeker.

Bilinç Dışı

Freud tan etkilenen Jung bu kavramı Kişisel Bilinç Dışı ve Toplumsal bilinç dışı olarak ikiye ayırarak inceler.

Bireysel Bilinç Dışı

Bireyin geçmiş yaşamının kodlanması ve bu güne taşınması olarak ifade edilebilir. Freud’un bilinç dışı kavramına benzemektedir. Farklı olarak Kişisel Bilinç dışı sadece acı dolu hatıraların oluşturduğu bir alan değil bununla birlikte bilinçlilik durumunda yaşanan çok önemli olmayan hatıralarında toplandığı bir yerdir.

Toplumsal Bilinç Dışı

Jung toplumsal bilinçdışı ya da ben ötesi bilinç dışını kişinin kendi yaşamının dışında gerçekleşen ve tüm psişik dünyanın merkezi olarak tanımlar. Zaman ve kültürler içerisinde gelişir. Skinner gibi davranışçı ekole sahip olanların dediği gibi insan tabula rasa (boş levha) ile dünyaya gelmemektedir. İnsanlar doğuştan bilinçaltıalrındaki bazı form ve algılama modelleri ile gelmektedirler. Her insan ayrı zamanlarda ve kültürlerde doğsada toplumsal bilinç dışı herkesde ortak olan bir yöndür.

Jung biyolojik kalıtımın yanında psikolojik bir kalıtımın da olduğunu savunur. Her ikisi de davranış ve tecrübelerimizi etkileyen temel yapılardır.

Arketipler

arketip : Fransızca archetype. ilk örnek, asıl numune, özgün model.

Arketip (Archetype) Jung un getirdiği en önemli ve zor kavramlardan birisidir. Aslında bu kavramı ilk ortaya atan Jung değildir. Bu konuda Jung İbn-i Arabi nin &#;Ayan-ı Sabite&#; kavrmından etkilenmiştir. Yaptığı araştırmalarda özellikle rüya analizlerinde, bazı sembollerin kültür ve toplumdan bağımsız olarak evrensel olduğunu görmüş ve bunları insanlığın ortak mirası olarak kabul etmiştir. Arketipler belirli bir şekli olmayan ama aynı anlamı içeren semboller olarak karşımıza çıkar. İnsan psişesinin uç bucaksız potansiyel enerjisinden gelir ve içgüdüsel enerjinin ortaya çıkışını gösterir. Jung un arketip kavramı şu soruyu sordurmuştur. Nasıl oluyorda birbirinden bağımsız topluluklarda hatta en ilkel toplumdan en modern topluma kadar arketipler evrensel oluyor ve aynı manaları içeriyor. Jung bunu toplumsal bilinç dışı kavramını desteklemek için kullanmıştır. Yani insanlığın ortak mirası. Din psikolojisi açısından iki türlü yorumlanmıştır. Birincisi Bu yorumu tamamen din dışı görenlerin fikridir. Onlara göre jung dine zarar vermektedir. Manevi bir uyarı ya da işaret manasını taşıyan semboller jung a göre toplumsal düzeyde kalıtımla ilgilidir ve materyalist bir görüşe kaymaktadır. İkinci görüşü savunanlar ise Jung un dine destek verdiğini öne sürmüşler arketipleri ilahi semboller olarak yorumlayıp toplumsal bilinç dışının ilahi kodlama olduğunu vurgulamışlardır.

Arketiplere örnekler

Persona: Dünyaya gösterdiğimiz yüzümüz. Maskemiz. İnsanlarla ilişki kurduğumuz yönümüz. Bilinçli olduğumuz alandadır. Sosyal rollerimiz, giysilerimiz, kendimizi ifade ediş şekillerimiz hep persona nın göstergesidir. Ego yu ve bilinç dışının arketiplerini koruyucu bir rolü vardır. Sosyal dünya ile teması sağlayarak bilinç altının doğrudan etkilenmesini önler.

Ego: İnsanın bilinç durumundaki ana arketiplerdendir. Bilinçdışı alanla bilinçli alan arasındaki geçişi sağlar. İnsandaki ben duygusunu uyaran arketiptir. Bize kendiliğimizi hissettirir. Roller yoktur öz vardır.

Shadow (gölge): Bilinçli dünyamızda bastırdığımız her şeyi içerisinde barındırır. Gündelik yaşamda bastırdığımız Tutkular, arzular, tecrübeler ve hatıralar gölge kısmımızda yer alır. Gölge kısmımızla karşılaşmaktan korkarız. İçimizdedir ve bir gün kendisini gösterebilir. Bu sebeple gölge genellikler rüyalarda hayvan, cüce gibi sevilmeyen çirkin figürler olarak sembolize edilir.

Self: Bilinç altı bölgesinde yer alan arketiplerimizden birisidir. İnsanın kendiliğini, tamlığını, mükemmelliğini, insan-ı kamil olma potansiyelini temsil eder. Genellikle rüyalarda ve kültürlerde Hz. Muhammed, Hz İsa ve Buda gibi kişilerle temsil edilirler.

Anima (erkeklerde): Erkeklerin içerisinde barındırdıkları bilinç altı düzeydeki kadınsı özelliklerdir. Kadınları sevmenin temeli aslında insanın animası ile olan bağıdır. Anima ile bağ kurulamadığında karşı cinse duyulan ilgi azalır. Anima dengeliyici kuvvettir.

Animus (kadınlarda): Anima nın kadın versiyonu

Bilge Adam: Rüyalarda bize seslenen ve doğru yolu gösteren bilinç altı düzeyinin arketipal forma girmiş halidir. Genellikle beyazlar içerisinde, sakallı ve asalı olarak sembolize edilir. Personanın sosyalliği gereği yapmaktan çekindiği şeyleri yapmasını telkin eder. Vicdan mekanizmasını temsil eder.

Bilge Kadın: Bilge adam ın kadın versyonu

Rüyalar

Jung a göre rüyalar bireyin bilinç altını, baskılarını anlamada yardımcı olacağı gibi, semboller vasıtası ile arketiplal ve semboller düzleminde bireyin geleceğini ve metafizik alemde aldığı uyarıları yorumlamada da kullanılabilecek bir olaydır. Freud ise rüyaları sadece bastırılan iç güdülerin ve bilinç altının kendini ifade etme alanı olarak tanımlamaktadır. Jung ise rüyalara mistik hatta kutsal olarak yaklaşmaktadır. Hatta bireyin uykuda rüya görmesinin ötesinde Aktif İmgelem (rüya yazma, hayal etme, rüyayı yaşıyor gibi davranma) metodu ile bilinç halinde de ortaya çıkan sembollerle yorumlamalarda bulunmaktadır. Hatta kendi gördüğü rüyaları da düzenli not alarak analiz etmeye ve yorumlamaya çalışmıştır.

aktuelpsikoloji

Sosyal psikoloji, sosyal ilişkilerin birçok boyutuna odaklanan bir disiplin olarak sosyal bilimlerin temel çalışma konularından birini oluşturuyor. Sosyal psikoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Gustave-Nicolas Fischer, disiplinin kurucu kavramlarını sunduğu bu kitabında, ilişkilerimizi ve davranışlarımızı etkileyen sosyal olguları anlamanın anahtarlarını gözler önüne seriyor. Kitabın ilk kısmında sosyal psikoloji disiplininin tarihsel ve kavramsal çerçevesini sunuyor, ikinci kısımda sosyal etki, sosyal biliş, sosyal iletişim gibi en temel psikososyal süreçleri geliştiriyor ve son olarak üçüncü kısımda sosyal psikolojinin günlük hayata ve güncel sorunlara nasıl uygulandığını anlamayı sağlayacak bazı temalardan örnekler veriyor. Her bölümün sonunda bir özet, anahtar kavramların tanımları, özet bir soruyla birlikte ileri okuma önerileri de yer alıyor.

Sosyal Psikolojinin Temel Kavramları, psikoloji, sosyoloji gibi birçok sosyal bilim disiplininde lisans eğitimine başlayanlara seslenen, temel bir başvuru kaynağı.

Psikiyatri ve Psikolojide Temel Kavramlar


psikiyatri ve psikolojiBu yazımızda psikoloji ve psikiyatrideki temel kavramlara değinecek, psikoloji, psikiyatri ve psikoterapide sıklıkla kullanılan terimleri açıklayacağız.

Bilinçdışı:

Sigmund Freud’ un psikanalitik okulunun esas kavramlarındandır. Zihnin büyük kısmını, buzdağının suyun altındaki görünmeyen yüzü kadar geniş yer kaplayan bölümünü bilinçdışı oluşturur. Acı veren anılar, yasaklanmış istekler ve bastırılmış deneyimler bilinçdışında bulunur. Bilinçdışı malzeme fanteziler, düşler ve dil sürçmeleriyle kendini ifade etmeye çalışır. Bilinçdışındaki bastırılmış malzeme, farkına varılıp zihnin bilinçli bölümü ile entegre edilemediğinde psikolojik sorunlar gelişebilir. Psikanaliz denen psikoterapi yöntemi bunu düzeltmeyi amaçlar.

İd, ego, süperego:

İnsan davranışları psişenin üç ana bileşeni olan id, ego ve süperego arasındaki etkileşimden kaynaklanır. İd, içgüdüsel dürtülerin kaynağı olup bebeklikle birlikte ortaya çıkar. İd, yaşamın temel duygusal ve ruhsal enerjisi olan, cinsel tabiatlı libidoyu oluşturan yaşam içgüdüleri ile bunun zıt kutbu olan saldırganlık ve ölüm eğilimleri gösteren yıkıcı dürtülerden meydana gelmiştir. Zevk ilkesine dayanan id, gerçeklik ve ahlaksal düşüncelerden bağımsız hareket eder. Gereksinimlerinin hemen doyurulması ihtiyacındadır.

Yaşamın ilk birkaç ayından sonra kişiliğin ikinci bölümü olan ego gelişir. Ego, idin istekleri ile dış dünyanın gerçekleri arasında aracı pozisyonundadır. Ego, gerçeklik ilkesine göre hareket eder, egonun uyuma yönelik önlemleri ikincil süreç düşünme olarak adlandırılır.

Kişiliğin üçüncü bölümü olan süperego ise temelde vicdan olarak tanımlanabilir. Toplumun doğru ve yanlış ile ilgili yasak ve ahlaksal değerleri içselleştirildikçe süperego gelişecektir. Süperego, idin ket vurulmamış istekleriyle uğraşan bir iç denetim sistemidir.

İd, ego ve süperegonun farklı amaçlara yönelerek, uyumsuz çalışması ruhsal çatışmaları doğuracaktır.

Ego savunma mekanizmaları:

Yakındaki gerçek ya da hayali tehlike ve acı verici deneyimlere karşı bir uyarı olan ve insanı düzeltici eylemlerde bulunmaya zorlayan kaygıyı, azaltmaya ve yok etmeye yarayan düzeneklerdir. Nesnel kaygı ile rasyonel önlemler alınarak başa çıkılsa da, bilinç dışı olan nörotik ve ahlaksal kaygı ile savunma mekanizmaları kullanılmadan başa çıkılamaz.

Yer değiştirme savunma mekanizmasında düşmanca olan bastırılmış duyguları, bu duyguyu uyandıran nesneden daha az tehlikeli olan nesneye boşaltma söz konusudur. İş yerinde patronu tarafından hakaretlere uğrayan bir adamın akşam evde karısına şiddet uygulaması yer değiştirme savunma düzeneğine bir örnektir.

Saplantı savunma düzeneğinde çocukluk ya da ergenlik döneminde duygusal gelişimde takılıp kalmaya bağlı olarak birisine mantık dışı ya da abartılı şekilde bağlanma söz konusudur. Örneğin, orta yaşı çoktan geçmiş bir erkek temel gereksinimlerini karşılamak için annesine saplanmış, ona güvenir durumdaysa kolay kolay evlenmez. Bahane olarak da karşısına düzgün hiçbir kadın çıkmamıştır, hiçbir kadını beğenememektedir.

Yansıtma savunma mekanizmasında kişi kabul edilemez güdü ve özelliklerini başkalarına atfeder. Başkalarının mutluluğunu haz edemeyen, kötülüğünü isteyen birinin komşularının kötü niyetli olduğundan emin olması yansıtmaya bir örnektir.

Aklileştirme savunma mekanizmasında kişi davranışındaki kötü güdüleri gizlemek için uydurma açıklamalar kullanır ya da çarpıtmalara gider. Irkçı bir kişi düşmanca eylemlerini meşrulaştırmak için dini söylemleri kullanabilir.

Kabul edilemez arzularını engelleyerek tam tersi davranışları abartılı şekilde benimseme karşıt tepki oluşturma savunma düzeneğidir. Homoseksüel eğilimlerini bastırmaya çalışan biri eşcinsellik karşıtlığı eylemlerde başrolü oynayabilir.

Gerileme savunma mekanizmasında olgunlaşmamış gelişim düzeylerine geri dönerek sorumluluklarından kurtulma amacı vardır. Küçük yaştaki kızlara cinsel organını gösteren bir erkekte, benlik saygısının yıkılmasına bağlı, çocukça günlere dönme niyeti söz konusu olabilir.

Bastırma savunma düzeneğiyle acı veren ya da tehlikeli düşüncelerin bilince girmesi engellenmeye çalışılır. Özürlü çocuğundan bunalan ve onu yok etmek isteyen bir anne, bu düşüncesinden kurtulmak için bastırma mekanizmasını kullanır ve kötü düşüncelerinin bilince erişimini engeller.

Yüceltme savunma mekanizmasında ise engellenmiş cinsel enerjiyi bunun yerine geçen etkinliklere aktarma söz konusudur. Cinsel açıdan engellenmiş birinin çılgın sanat eserleri ortaya çıkarması yüceltmeye örnek verilebilir.

Psikoseksüel gelişim evreleri:

Freud beş psikoseksüel gelişim evresi tanımlamıştır. Her bir evrede kendine özel bir libidinal zevk durumu söz konusudur.

Yaşamın ilk 2 yılını kapsayan oral evrede temel erojen bölge ağızdır. Bebek emme yoluyla doyuma ulaşır.

2 ila 3 yaşlar arasındaki anal evrede zevk verici uyarılmanın temel kaynağı anüstür. Tuvalet eğitiminin kazanıldığı bu evrede tutma ve çıkarma arzuları ön plandadır.

Fallik evre yaşlar arasındadır. Genital organlar çocuğun kendisi tarafından manipüle edilerek zevke ulaşılır.

yaş arasındaki gizillik döneminde cinsel güdülerin önemi azalmıştır. Çocuk gelişen farklı becerilerinin farkına varır ve diğer etkinliklerle uğraşır.

Genital evre buluğ çağından sonraki dönemdir. En derin zevk duygularına cinsel ilişkilerle ulaşılır.

Psikolojik yönden sağlıklı bir yapıya sahip olmak için her bir evrede o evreye özgü doyum yaşanmış olmalıdıfunduszeue.info taktirde birey o evrede saplantı yaşayabilir. Tırnak yeme, aşırı yeme ve obezite, sigara ya da alkol bağımlılığında oral evrede saplanıp kalmanın rolü olduğuna inanılır.

Oedipus kompleksi:

Fallik dönemde erkek çocuklar annesini cinsel olarak arzular ve babasını nefret ettiği bir rakip olarak görür. Bunu fark eden baba da çocuğun penisini keserek cezalandıracaktıfunduszeue.infondırılacağı endişesiyle iğdiş edilme korkusu yaşayan çocuk anneye duyduğu cinsel isteği ve babaya duyduğu düşmanlığı bastırır. Bu evre başarıyla atlatılırsa, erkek çocuk babayla özdeşleşecek, annesine karşı cinsellikten uzak bir sevgi duyacak ve başka kadınlara yönelecektir.

Elektra kompleksi:

Oedipus kompleksinin dişideki karşılığı elektra kompleksidir. Kız çocukları babaya sahip olmak ve annenin yerini almak arzusundadırlar. Ayrıca bu dönemde penisi olmadığını fark eden kız çocuğu penis hasedi duyar ve babası ve erkek kardeşlerine benzemek ister. Annesi ile özdeşleşip, geleceğe dönük kadınlık duygularını sahiplendiğinde bu karmaşadan kurtulacaktır. Her iki cins için de doyurucu heteroseksüel ilişkilere sahip olmak Oedipus ve Elektra kompleksinin çözülmesine bağlıdır.

Ego psikolojisi:

Anna Freud’ un geliştirdiği kavrama göre kişilik gelişiminde egoya önemli bir örgütleyici rol verilir. Ego savunma mekanizmaları yerine ego ön plana çıkmıştır. Anna Freud’ un ego psikolojisi kuramına göre ego itki doyumunu yeterince denetleyemediğinde veya geciktiremediğinde ya da iç çatışmalar sırasında savunma mekanizmalarından yeterince yararlanamadığında ruhsal patolojiler ortaya çıkar.

Nesne ilişkileri kuramı:

Bebek için nesne en yakınındaki kişinin, çoğunlukla da anne ya da babanın simgesel tasarımıdır. Çocuk bir içe yansıtma süreciyle yaşamındaki önemli insanları imgeler ve anılar yoluyla kendi kişiliğine katar. Örneğin, cezalandırıcı ve müsamaha göstermeyen bir baba imgesini içselleştiren çocuk sert bir özeleştirici yapıya sahip olabilir. İçselleştirilen farklı nesneler çatışan özelliklere sahipse psikopatoloji kaçınılmazdır. Nesne, ilişkileri kuramında Melanie Klein, Mahler, Winnicott ve Otto Kernberg gibi psikiyatrist ve psikologlar önemli katkılar sağlamışlardır.

Kişiler arası bakış açısı:

Kişiler arası bakış açısı kuramı, sosyal varlıklar olduğumuz ve büyük oranda başkalarıyla ilişkilerimizin bir ürünü olduğumuz görüşüne dayanır. Davranışın belirleyicisi olarak içgüdülerin yerine sosyal ve kültürel güçleri ön plana alır. Adler’ in görüşüne göre insanların birinci güdüsü bir gruba ait olma isteğidir. Erich Fromm’ da insanların başkalarıyla olan etkileşimlerinde benimsedikleri yönelim ya da eğilimleri temel almış, bunlar sosyal çevre ile uyumsuz olduğunda psikopatoloji gelişir fikrini savunmuştur. Erik Erikson, Freud’ un psikoseksüel evrelerini sosyal yönelimli kavramlarla genişletmiştir. Örneğin, Freud’ un oral evresi, Erik Erikson'a göre sosyal dünyaya yönelik temel güven ya da güvensizliğin öğrenildiği dönemdir.

Bağlanma kuramı:

Psikiyatri ve psikolojinin temel kavramlarından biri de Bowlby’ ın bağlanma kuramıdır. Bağlanma kuramında erken dönemdeki deneyimlerin, özellikle de bağlanma ilişkilerinin önemine vurgu yapılır. Çocuğun güvenli bağlanması ruhsal sağlık açısından birinci derecede önemli olup, burada anne babanın nitelikli bakımı rol oynamaktadır.

Varoluşçu bakış açısı:

Varoluşçu psikiyatristler bireylerin eşsizliğine, değer ve anlam arayışına, kendini yönlendirme ve kendini gerçekleştirme özgürlüğüne vurgu yapar. Psikolojinin temel kavramlarından olan varoluşçu bakış açısına göre seçimlerimiz özümüzü oluşturur. Ayrıca insan olarak en önemli farklarımızdan biri ölümün bilincinde olmamızdır. Ölüm bilinci varoluşsal kaygıya neden olmakta, yani anlamlı ve doyurucu bir yaşam yaşayıp yaşayamadığımıza dair endişe yaratmaktadır. Değerler oluşturduğumuz, insan olmanın bahşettiği düzeylere çıktığımız sürece varoluşsal kaygıyı atacak ve ruhsal sağlığı bulacağız. Varoluşsal çaresizlik ve engellenme ile başa çıkamadığımızda psikolojik sorunlar kaçınılmazdır.

Klasik koşullanma:

Psikoloji ve psikiyatrinin temel kavramlarından biri de klasik koşullamadır. Pavlov’ un deneyleriyle ortaya konulan klasik koşullamada yemek koşulsuz uyarıcı, salya üretimi koşulsuz tepki, yemeğe işaret eden herhangi bir işaret koşullu uyarıcı, koşullu uyarıcıya verilen salya üretimi cevabı ise koşullu tepkidir. Koşullu uyarıcılar koşulsuz uyarıcılarla sürekli eşleşirse biyolojik açıdan uyuma yönelik tepkiler üretme kapasitesi kazanır. Canlılar bu şekilde uyarıcı-uyarıcı beklentisini öğrenirler. Klasik koşullama psikopatoloji gelişiminde bu noltada rol oynar. Korku, kaygı ve cinsel işlev bozukluklarında klasik koşullamanın fizyolojik ve duygusal tepkileri rol oynayabilir.

Araçsal (edimsel) koşullama:

Edimsel koşullamada temel kavram pekiştirmedir. Burada ya bir ödül veya hoşa giden bir uyarıcı ya da itici uyarıcının kaldırılması veya bu uyarıcıdan kurtulmak söz konusudur. Yeni tepkiler pekiştiriciler sayesinde öğrenilir.

Genelleştirme ve ayırt etme:

Gerek klasik gerekse edimsel koşullama neticesi bir uyarıcıya karşı geliştirilen tepki, benzer uyarıcılara da verilebilir. Örneğin, arılara karşı korku geliştiren birey, bir dönem sonra tüm böceklere karşı fobik hale gelebilir. Bir arkadaşından düşmanca bir davranış gören biri, tüm insanlara potansiyel düşman gözüyle bakabilir. Bu da uygunsuz davranışlara yol açabilir.

Davranışçı bakış açısı:

Psikiyatri ve psikolojinin bir diğer temel kavramı da davranışçı yaklaşımdır. Uyumsuz davranışların çarpık öğrenmenin sonucu olduğuna inanılır. Davranışçı yaklaşım kesinliği ve nesnelliği kanıtlanmış bir yöntemdir. Fobi tedavilerinde en etkili psikoterapi yöntemlerindendir.

Bilişsel davranışçı bakış açısı:

Dikkat, bellek, düşünme, plan yapma, karar verme gibi zihinsel süreçlerden yararlanılır. Psikopatolojiyi düşünce ve bilgi işleme süreçlerindeki çarpıklıklarda arar. Bilginin temel tasarımı olan ve dikkat, bellek, kavrayışta çarpıklıklara yol açan şema kavramıyla Aeron Back bilişsel davranışçı terapinin kurucusu olmuştur. Kişiler mizaç, yetenek ve deneyimlerine bağlı olarak farklı şemalar geliştirmekte ve buna bağlı psikolojik sorunlar yaşamaktadır.

Şemalar ve bilişsel çarpıtmalar:

Hepimizin dünya ve kendimizle ilgili benlik şemalarımız vardır. Bunlar kim olduğumuz, ne olabileceğimiz, nelerin bizim için önemli olduğu gibi kavramları içerir. Dünyayla ve kendimizle ilgili şemalar en büyük psikolojik incinebilirlik kaynaklarımızdır. Kişiler şemalarına inançla sarılırlar ve değişime direnç gösterirler. Sahip olduğumuz bir çok şemanın çarpık ve yanlış yönleri vardır. Şemalar bilinç düzeyinde olmadığı için farkında olmadan tüm yönleriyle sahip çıkarız. Üniversite okumazsan iyi bir iş sahibi olamazsın, müslümanlar gericidir, erkekler ağlamaz, yüksek sesle gülen kadınlar hafif kadındır, bir insan çalışkan değilse benim için değeri yoktur gibi fikirler kendimizle, dünyayla ve diğer insanlarla ilgili şemalara örnek verilebilir. Şemalar pratikte duyularımızı etkileyen sayısız ve karmaşık bilgi dizilerinden bizim için en önemli ve ilgili kısımlara yönelmemizi sağlayarak yaşamımızı kolaylaştırırlar. Bunun yanında, hatalı şemaların getirdiği psikolojik yük ve olumsuzluklarla yaşamak zorunda kalırız. Hepimiz dünyayı olduğu gibi gördüğümüzü sanmakla birlikte şemalarımızın esiriyizdir. Çoğumuz dünyanın farklı görünüşleri olduğunu, doğru ile ilgili farklı kuralların olabileceğini kabul etmek istemeyiz.

Aaron Beck bu uyumsuz şemaları tanımlayarak kaygı, depresyon ve kişilik bozukluklarındaki karakteristik düşünme çarpıklıklarını ortaya koymuştur. Bu sayede çarpık bilgi işleme örüntüleri de açıklanabilir hale gelmiştir.

Yüklemeler:

Bilişsel davranışçı yaklaşımda yüklemeler de önemlidir. Olan şeylere nedenler atfetme sürecine yükleme denir. Bireyler içsel ve çevresel yüklemelerle kötü ya da iyi olaylara nedenler bulurlar. “O para için her şeyi yapar”, “sınavda başarısız oldum, çünkü yeterince zeki değilim”, “sınavda başarısız oldum, çünkü öğretmen çok zor sordu”, “çok cömert olduğu için böyle yaptı” gibi sayısız yüklemeler dünya görüşümüzün önemli parçaları haline gelirler ve psikolojik yapımız üzerinde söz sahibi olurlar.

Bu yazımızda psikiyatri ve psikolojideki temel kavramlara kısaca değindik. Her bir kavramla ilgili ayrıntılara funduszeue.info, funduszeue.info ve funduszeue.info sitelerimizden ulaşabilirsiniz.

Bu temel kavramlar psikiyatri ve psikolojiye ışık tutmuş, farklı psikoterapi yöntemlerinde hayat bulmuştur. Her türlü psikiyatrik ve psikolojik sorununuzda Antalya psikiyatri ve Antalya psikoterapi merkezinin psikiyatrist ve psikolog kadrosundan profesyonel yardım alabilirsiniz.

Psikiyatri Antalya, Antalya Psikoterapi Merkezi, Muratpaşa/Antalya.

Psikiyatrist, Psikoterapist Filiz Uluhan.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası