kaynağı değiştir]
'lı yıllarda Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Alp Arslan, Türk dostlarına bugünkü Ermenistan toprakları civarı ile Anadolu'ya doğru göç etmelerine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. yılında Romen Diyojen, Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. yılında Türkler, Alparslan komutanlığında, günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı; ancak alamadı. Türk beylerinden Afşin Bey, güçleri arasına katıp Halep'i aldı.
Alp Arslan Halep'te konaklarken, Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve akıncı beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar, tahta ünlü komutan Romen Diyojen'i çıkardılar. Romen Diyojen de büyük bir ordu kurup 13 Mart 'de Konstantinopolis'ten (bugünkü İstanbul) ayrıldı. Ordunun mevcudu olarak tahmin edilmektedir. Bunun yanı sıra, yüzyılda yaşamış Ermeni bir tarihçi olan Edessalı Matta, Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor.[8]
Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Alman, Frank, Gürcü, Peçenek ve Uz askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın coşkuyla karşıladığı imparator, halkın dertlerini dinledi. Halkın Ermeni taşkınlığı ve barbarlığından yakınmaları üzerine kentin Ermeni mahallelerini yıktırdı. Pek çok Ermeni'yi öldürüp, önderlerini sürgüne yolladı. Haziran 'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[5]
Diyojen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek ve Malazgirt'i, hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat Kalesi'ni hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator, ana kuvvetleriyle yola çıktı.
Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan, Bizans imparatoru Diyojen'in gerçek hedefinin İsfahan'a (bugünkü İran) girmek ve Büyük Selçuklu Devleti'ni yıkmak olduğunu sezdi.
Ordusundaki yaşlı askerlerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan, komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için savaş meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. İlk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Kurt Kapanı Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı.
Faik Bulut
Türkiye’de tabu görülüp günümüzde bitmek bilmeyen tartmalara yol açan isim ve kavramlarn says az deildir. Bunlar arasnda Kürt, Kürtçe, Kürt ulusu, Kürdistan, Kürtlerin tarihteki rolleri vs önemli bir yer tutar. Mesela Saddam dönemi dâhil Irak merkezi yönetimlerinin kabul edip anayasada tescil ettikleri Kürdistan ismi, Türkiye’deki egemen siyasetçiler ile medyada hala sansürlüdür. Mesela kaytl resmi ad Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi veya ksa adyla IKBY olarak söylenmektedir. Biricik istisnas, çözüm sürecinde Kasm ylnda Mesut Barzani’nin Diyarbakr’ ziyareti srasnda görüen dönemin babakan R. T. Erdoan’n idi. Barzani’yle bulumasnda öyle demiti: “Sizin ahsnzda Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki deerli kardelerimi selamlyorum…” Erdoan olumlu anlamda bir daha Kürdistan lafn etmedi. Halbuki Türklerin Orta Asya ve Anadolu’daki (Selçuklu, Osmanl ve Cumhuriyet dönemleri) atalarnn böyle kompleksleri olmamtr. Geçmiten bir örnek verebiliriz: Divan Lugat’il Turk yazar Kagarl Mahmut tarafndan ’te çizilen dünya haritasnda Kürt ve Ouz boylarnn yurt edindikleri bölgeler gösteriliyor. Kürtlerin yaadklar corafya için Arap alfabesiyle “Erdu’l Ekrad” (Kürt Topra/Kürt Diyar/Kürt Yurdu/Kürt Ülkesi) diye yazlm. Çünkü Arapçada (Erd) veya (Ard) toprak yurt, diyar, ülke manasna gelir. Günümüzde bu kavram, Kürdistan olarak adlandrlyor. Alparslan’n olu Sultan Melikah ise, elinde bulunduu ülkelerde idari taksimat yaparken Kürtlerin bulunduklar bölgeye de Kürdistan adn vermiti.
Tartmal iki konu daha var: tarihli Malazgirt (Bizans ile Selçuklu) ile ’teki Çaldran (Osmanl-Safevi) isimli iki savata Kürtlerin rolü. 26 Austos’ta aal biçimde kutlanmas düünülen Malazgirt Meydan Muharebesi yldönümü münasebetiyle, bu sava öncesi ve srasnda Kürt-Türk ilikilerinin ayrntlarn vermek durumundaym. Malazgirt Sava’nda Kürtlerin rolü hakkndaki görüleri dört bölümde toparlamak mümkün: 1) Türkçü ve Turanc, daha geni anlamda Ülkücü kesim. 2) Türk-slamc kesim. 3) Sol kesim. 4) Kürt kesimi. lk küme, Kürtlerin rolünü küçümseyen bir tutum içindeler ve savan ana maksadnn Anadolu Türkletirmek olduunu savunuyorlar. Dolaysyla saferi kazanan Alparslan ordusunun Türk kimliiyle hareket ettiini iddia ediyorlar. kinci çevreden slami yönü ar basanlar, Kürtlerin rolünü kabulleniyorlar ama bu katlmn “din kardelii” ve slam/Cihat adna yapld iddiasndalar. Milliyetçi yönü ar basanlar ise bölgenin Türkletirip Müslümanlatrlmasnda Türklük davasna/Türk klcnn gücüne vurgu yapyorlar. Sol kesim, bu ayrntlar pek önemsemiyor. lgilenenler ise, bu tür teferruat deip irdeleme taraftar deiller. Okuyabildiim biricik istisnas, Aye Hür’ün Radikal gazetesinde çkm 9 Eylül tarihli makalesiydi. Kürt kesiminde ise genel bak udur: Kürtlerin Selçuklu ordusuna yardm etmeleri, Çaldran’da zaferin yolunu açmtr. Örnein Yaar Kemal, Ocak ’de düzenlenen “Türkiye Barn Aryor” balkl etkinlikte öyle demiti. “Türk'ün Türk'ten baka dostu vardr. Malazgirt'ten bu yana Kürtler Türklerle dosttur.” Abdullah Öcalan’n avukatlarnn 18 Austos tarihli açklamasnda da benzer bir görü egemendir: “ovenist tarih yazclar, Alparslan’n Malazgirt Sava’n saf Türk sava olarak yanstyorlar. Bu sava, sadece bir millete indirgense bile nicelie bakldnda Türklerden daha çok Kürtlerin sava olabilir. O zamanlar Kürtlerin bölgede dört be emirlii vard ki, bunlarn Alparslan’a verdikleri asker says, Türklerin saysndan üç-dört kat fazlayd.” Selahattin Demirta da eski bir konumasnda ayn noktaya, Kürt-Türk kardeliine vurgu yapmt. Bu tür açklamalar saf tarih diliyle deil, bar siyasetini tarih diliyle anlatmaya yönelik bir diplomatik yaklam olarak almak lazm. Ancak Turanc kesimden bir kalem erbab, Demirta’n kamu diplomasisine yönelik bu iyi niyetli ifadesiyle alay etmi; Selahattin Bey’in adn “Silho” lakabyla yazmak suretiyle yine Malazgirt üzerinden güya reddiyecilik yapmt. (bkz. Meryem Aybike Sinan, “Malazgirt Yalanna El Cevap”, haber7com. Sitesi, 29 ubat )
Ali Köymen, Malazgirt Meydan Muharebesinde Rol Oynayan Unsurlar, Milli Kültür dergisi Bu kaynaklara son günlerde bulabildiim üç önemli ortaça tarihçisinin eserini daha eklemek gerek: Yazarnn adyla anlan Ebu’l Hica Tarihi, bn’ül Qalanisi’nin Zeyl-u Tarihi Dimaq ve Muhammed Ben akir El Kutubi’nin Uyun-ül Tevarih. lk iki ismin önemi uradadr: Ebu’l Hica, Malazgirt Sava’ndan 90 yl, bn’ül Qalanisi de yl sonra eserlerini kaleme alp sava hakknda bilgi verdiler. Ayn savatan bahseden en önemli iki kaynak olarak bavurulan Sibt bn’ül Cevzi, meydana geliinden tam yl, bn’ül Devaddari ise yl sonra olaya ilikin haberleri ve rivayetleri yazya geçirdiler. Öte yandan bu kaynaklarn Malazgirt’e dair bilgileri arasnda belli oranda tutarszlklar ve çelikiler de bulunuyor. Sözgelimi Türk asll bn’ül Cevzi, bu savaa 10 bin kadar Kürt (aslnda Kürt ve dier etnik unsurlar) katldn söylerken, bu say bn’ül Devaddari’de 10 (Kürt ve dier unsurlarla birlikte), bn’ül Nedim ile (Kürt kökenli) bn’ül Esir’de 15 bin, madûddin el sfahani’de 14 bin ve Usame bn’ül Munqz’da 13 bin olarak geçiyor. Keza o zamanlarn bilginleri ve tarih yazarlarndan bir ksm bn’ül Cevzi’nin aktarmlarn genelde abartl bulmular; Hacer el-Askalânî de bn’ül Nedim eserleri hakkndaki oldukça olumsuz konumutur. bn’ül Devaddari’nin eserini ylnda incelemi olan Selahaddin el Muneccid, “onun Arapçasn hayli zayf ve bilgilerini güvenilmez” bulur.
Günümüz Türkiyesi’nde Malazgirt Sava’n irdeleyen yukarda bahsedilen dört kesimden her biri, doal olarak, kendi siyasi görüleri temelinde ad verilen bu eserler arasnda ilerine yarayan bilgileri alarak Türkçü, slamc yahut Türk-slam veya Kürt-slam sentezinin doruluunu kantlama yoluna gidiyor. Tarihe bakarken neredeyse Osmanldan baka bir ey görmeyen kimi AKP’li baz siyaset ve kalem erbab, Türk-slam ekseninde “fetihçi ruhu”nu diriltip hayata geçirme yolunda Malazgirt olayn yorumluyor. ki örnek verelim: Konumasndan ülkücü olduu anlalan Prof. Dr. ” lginç olan ey, o konuurken ekrann arka fonunda yeil renklerle öyle bir ibare yazlmt: “3 bin nianl melek at sürdü Alparslan’n ardndan!..”
Dönemin MHD milletvekili ve eski Türk Tarih Kurumu Bakan Prof. Yusuf Halaçolu, Malazgirt’te Kürtlerin de bulunduunu söyleyen dönemin babakan Ahmet Davutolu’nun sözlerine kar çkm; Türkçü görüleriyle birlikte Kürt varln inkâr eden bir demeç vermitir: “Büyük Selçuklu Devletinin ordusunda sadece devirmeler vard. Bunlar Hristiyanlard. Bunun dnda herhangi bir ekilde dier unsurlardan asker yoktu. Alparslan Anadolu’ya geldiinde bu topraklar Bizans’n kontrolündeydi. Diyojen’in ordusunda Hristiyan Peçenek Türkler vard. Bunlar sava srasnda Alparslan’n ordusunun yanna geçince sava kazanld. Dolaysyla Kürtler yoktu…Kürtlerin bir devleti ya da beylii yoktu. Alpaslan’n ordusunun Kürt unsuru bir yerden kendisine katmas mümkün deildi.” (Gazete sitesi,” Malazgirt Savanda Kürtler Var myd”, 3 Mart ) Oysa Halaçolu’nun iddiasnn tersine; Bizans hükmü altnda veya ondan bamsz halde bulunsa bile Dou ve Güneydou bölgelerinde irili ufakl dört Kürt be beyliinden söz edilebilir. En önemlileri eddadi ve Mervani beylikleridir. Halaçolu’nun deinmek zorunda kald üzere Alparslan’n ordusunda bulunan “devirme Hristiyanlar sadece Türk boylarndan deillerdi; ayn zamanda Bizans hükmünden can yanm bir ksm Ermeni ve Gürcü unsurlard. Daha sonra bunlara Bizans ordusundan devirilmi olan çok sayda Hristiyan Türk boyu (Peçenek, Ak-uz/Ak-ouz) boylar da vard. Üstelik Selçuklu ajanlar, Peçeneklerle sk bir rüvet pazarlna girimilerdi. Mesela Peçenek komutanlar sormular: “Ne kadar vereceksiniz?” Selçuklu ajan, “u kadar maa ve para veririz”. Peçenekler, “ Olmaz, o kadarn Bizans mparatoru da veriyor?” Selçuklu ajan, “savataki ganimetlerden aldklarnz sizin olacak” eklinde bir teklif götürünce, bu kez Peçenekler, “Ayn adet Bizans’ta da var; niye gelelim ki!” diye reddetmiler. Sonra hangi yal teklif sunulmusa, baz Türk boylar, sava balamadan az evvel, Selçuklu tarafna geçmiler. Yani Selçuklu Ouzlarnn Türk olduklarn bilmeleri veya titreyip kendi Türk özlerine dönmeleri diye bir durum yok ortada. Halaçolu’nun “Alparslan ordusunda Kürtlerin bulunduuna ilikin belge, kayt ve bilgi yok” derken de hakikati söylemiyor. Aada bunu yalanlayan tarih bilgileri mevcut. Mesela sanrm o tarihte Mu yöresinde müftülük makamnda bulunan Molla Yahya, Badat’taki Abbasi Halifesi’nin “cihat için Alparslan’ destekleyin, onun kazanmas için dua edin” yolundaki ferman ve fetvasna istinaden bizzat giderek Alparslan’la görümü. Aplarslan da ona, “Biz zaten amca çocuklaryz” mealinde bir ey söylemi.
Bu açklamalardan sonra Malazgirt olay öncesinde Kürt beyliklerinin konumu ve ardndan Türk-Kürt ilikilerine ilikin arka plan bilgisi vermekte yarar var.
Türk tarih tezinin belirgin isimlerinden olup bir dönem askeri ve sivil kurumlarda Türk-slam sentezine dayal asimilasyoncu görülerini yaymaya çalan Prof. Dr. M. F. Krzolu, “Kars ve Ani kentlerinin tarihlerini, Maden Devri’nden ele alr ve o çadan yüzyla kadar olan zaman içinde, oralara egemen olmu bütün kavimlerin “Türk olduklarn” iddia eder. Mesela ayn yüzyln ortalarnda o bölgeye hükmetmekte olan adili aireti mensubu Kürtleri “Müslüman Türkler” ve çadalar Ermeni topluluunu ise “Gregoryan Ouzlar” diye niteler. (Krzolu, Kars Tarihi, , 68 ve devam) Halbuki imdiki Kars-Ermenistan snrnda yerleen o zamanki adililer, daha önce ran’dan gelmilerdi. ylnda Divin’de eddadi devletinin (beylik, prenslik) temelini attlar. Sonra’dan Gence’yi ikinci bakent yaptlar. Selçuklular, ylnda ran Rey ehrinde devlet kurduklarnda, onlarla ibirlii yapp zaptettikleri Ani ehrini üçüncü bakent ilan ettiler. Arran (snrn iki yakasndaki geni Idr Ovas) ve Azerbaycan’da yl hüküm süren adililer, Arap kaynaklarnda eddad ve eddadiler diye geçerler. Barlarndan iki önemli hanedanlk daha çkardlar: Eyyübiler ve Kutluahlar. Ortaça tarihçilerinden bn-ül Esir, bn Halikan ve modern Rus tarihçisi V. Minorsky, eddadilerden “Ravadi/Rewadi” diye söz ederler. Bu isim, Yemen asll Arap kabilelerinden olup slam fetihleri srasnda Azerbaycan-Ermenistan-Gürcistan taraflarnda kendi adlaryla bir beylik-devlet kuran ve Ravvadiler ismiyle kartrlmamaldr. Gerçi bu beylik içinden bir kol, ikinci bir beylik sfatyla Mamlanlar adn almtr. Önceleri tümüyle Arap olan bu kavmin bir ksm Ermenilerin etkisinde kalrken, dieri de zaman içinde Hezbani (airet) Kürtlerinin etkisiyle Kürtlemitir. (Hasan Uurlu Can, Geçmiten Günümüze Bir Kürt Aireti: adiler, Giri bölümü ve devam)
Selçuklular ile Kürtlerin ilk karlamas nerede ve ne zaman olmutur? Gerçeklii onaylanmayan rivayet öyledir: Selçuk Bey’in torunu Çar Bey. ylnda banda bulunduu bir grup Türkmenler, Gaznelilerin elinde bulunan Horasan topraklarn aarak ilk kez Kuzeydou Anadolu snrlarna dayanm. Bizans himayesinde bulunan Ermeni egemenliindeki Vaspurakan’a (Van) saldrm. Türkmenler, baskn yaptklar mntkalarda yama ve talana girimiler. Bundan iki-üç yl sonra da adilerin hükmündeki Nahçivan’a girmiler. Yamadan sonra, geldikleri diyara dönmüler. Tarihleme açsndan bu rivayet imkansz saylr ve Çar Bey efsanesine eklemlenmi görünüyor… yl dolaynda büyük bir Ouz topluluu, Horasan’ geçerek önce sfahan’ yamalam; ardndan Tebriz’e geçerek Azerbaycan hükümdar (Yemenli Arap Ezd airetine mensup) Ravvadili Vahsudan’n hizmetine girmi…Türkmen boylaryla Kürt adili kavminin ilk çarpmalar, ylnda meydana gelmitir. Turul Bey’in amcasnn olu ve Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu Süleymanah’n olu Kutalm, bir ordu ile gelip adili beyliinin hükmündeki Gence’yi kuatmtr. Bir buçuk yl süren kuatmay yakndan izleyen Bizansllar ile Gürcüler, Türkmenlerin geri çekilmeye mecbur ettiler. Sonraki yllarda Bizans imparatorluuna bir tâbiyet (ballk) anlamas imzalanm ancak eddadi (adili) hükümdar Ebul Usvar avur, bu anlamay ylnda bozmutur…Ayn tarihlerde brahim Ynal ve ardndan Turul Bey’in bölgeye yaptklar seferlerden sonra Kuzeybat ran’daki Kürt beyleri ve çou Ermeni olan Gregoryanlar Turul’un beylerbeyliini yani egemenliini tanyp hükmü altna girdiler. Selçuklu Sultan Turul Bey’in ölümü üzerine yerine kardei Çar Bey olu Alparslan geçti… eddadi hükümdar, Ebul Usvar, Alparslan’, devletinin ikinci bakenti olan Divin’de karlayp baln bildirdi. (C. Cahen’in ad geçen eserinden aktaran Hasan Uurlu Can, ad geçen eser)
yüzyln ilk çeyreinde (Abbasiler devrinde) Kuzeybat ran (Azerbaycan-Gürcistan-Kars ve Idr vs) bölgelerinde irili ufakl birçok Müslüman beylik/devlet kurulmutu. Sözgelimi Kürtlemi (Arap asll) irvaneyhler, Arap veya Gürcü kökenli Caferoullar, Kürt adiler (eddadiler), (Urmiye merkezli) Hezbani Kürtleri, Tebriz merkezli (Arap asll) Ravvadiler, Cürcan ve Taberistan merkezli Kürt Ziyariler, ran ve Irak’taki ii inançl Buveyhiler, Diyarbakr-Silvan merkezli Mervani Kürtler. ran taraflarndan Anadolu (daha çok Kafkasya) yönüne akn eden Türkmen beyleri ve boylarnn henüz bir devletleri yoktu. Bunlar, nizami bir yere de bal deillerdi. Bütün kavim ve kabileler, balarndaki bir airet reisi yahut bir önder yönetiminde, toplumlararas herhangi bir kurala uymazlard. Yani hesaplarn geldii ekilde hareket ederlerdi. ylnda Selçuklu devleti kurulduktan sonra Kafkasya, Anadolu ve Irak’a yönelik seferler ve göçler hem artarak sklat hem de daha organize bir ekil ald…Romen Diyojen (Romanos Diojenes), dou snrlarn kesin bir güvence altna almak için knda Rum, Ermeni, Bulgar, Alman, Frank, Gürcü, Hazar, Peçenek, (Uz (Hristiyan Ouz), ve Kpçaklardan oluan, saylar 30 bin ile bin arasnda olduu tahmin edilen bir ordu kurdu….Diyojen Erzurum’a doru hareket ederken, o srada Alevi/smaili Fatmi devletinin vezirliini eline geçirmi bulunan Hamdani asll Nasruldevle, Horasan’da bulunan Alparslan’a, Msr’ fethederek Fatmi devletini ykmay önerdi. Karlnda ise kendi ve ekibiyle birlikte ii Fatmilerden ayrlarak Sünni Abbasi halifeliine katlacakt. Alparslan, Abbasi halifesinin de çars üzerine Temmuz ’de Horasan’dan kalkp önce Arran ovasna gitti; oradaki Gence hükümdar adili/eddadi beyi II. Fadlun’u yanna alarak Msr üzerine sefere çkt. ’te yine eddadilerle beraber bir türlü alamadklar Malazgirt ve çevresindeki beldeleri aldlar. Silvan ve Diyarbakr yolunu tuttular. Bölgeye hükmeden (ve Selçuklulara baml) Kürt Mervani beyliinin askerlerinden bir ksmn birliklerine katarak Urfa üzerinden Halep, ardndan am’a gittiler. Ancak Bizans imparatorunun Dou Anadolu’ya gelip Selçuklularn fethettikleri yerleri geri almak üzere sefere çktn duyan Alparslan, bir ksm kuvvetlerini Suriye’deki fetihlere devam etmek üzere brakarak eddadi hükümdar Fadlun ile birlikte Bitlis üzerinden Ahlat’a geri gitti. Ahlat’a varnca Selçuklu Sultan’nn elinde 15 bin asker vard. Bunlarn bir ksm Azerbaycanl (Ermeni ve Gürcü), bir bölüü Kürt eddadi, geriye kalan da Horasan (Ouz Türkmenleri) askerleriydiler. Mervani beyliinin vermek zorunda olduu kuvvetleri katarsak, Kürt ve dier Müslüman (büyük olaslkla Arap) birliklerinin yaklak toplam says 10 bin askerdir. Horasan askerleri ise Alparslan’n emrindeki özel birliklerdir ki, says 4 bin dolayndadr. M. A. Köymen’e baklrsa Malazgirt’e giderken yoldaki baka kavim ve topluluklardan katlanlarla birlikte Alparslan’n ordusu 40 bin oluvermitir. (Malazgirt Myedan Muharebesi, s. ) M. Halil Yinanç ise, Buhti, Benevi, Humeydi, Hakkaari ve Zevzani (Zaza) Mürt kabilelerinin katlmyla Kürt asker saysn 27 bin olarak vermi. Osman Turan, Malazgirt önündeki Alpraslan ordusunun toplamnn 50 bin olduunu yazm. Etnik bakmdan ordu saflarnda Türkmen, Kürt, Arap, Fars, Müslümanlatrlm Ermeni ve Gürcüler varm. (Hasan Uurlu Can, s. )
Bu bilgilerden hareketle, u çkarsamay yapabiliriz:
Bir: Türk-slamc fetihçilere ve resmi söylemlere göre Malazgirt Sava, “Anadolu’yu fethetmek suretiyle Türkletirmek ve slamlatrmak için yaplmt.” Oysa tarihi veriler bunu ispat etmiyor. Tersine, yukardaki örnekte belirtildii üzere böyle beyliklerini egemenlik altna almak; bu arada skm olan Sünni Abbasi Halifeliini, Badat’ta yerlemi ii Buveyhilerle Msr’daki Alevi (smaili) Fatmi devletinden kurtarmakt. Nitekim Turul Bey, Badat’a gidip Büveyhilerin elinden yönetimi aldktan sonraki süreçte yeeni Alparslan, Malazgirt’ten önceki seferini Fatmi devletini devirmek üzere yapyor. Bizans imparatoru Diyojen, Dou Anadolu’daki topraklarn fetheden Alparslan üzerine yürümek için sefere çknca, Selçuklu hükümdar Msr’a yürümekten vazgeçerek Ahlat’a geri dönüyor. Esasen Alparslan’n Bizasn mparatorluu’na bir sava açma niyeti de yoktur. Çünkü Bizans mparatoru’nun kendisine yönelik sefere çkmasn engellemek amacyla bir heyet gönderiyor ve belli oranda Bizans devletine vergi vermesi karlnda anlama istiyor. Fakat mparator bu öneriyi reddetmenin ötesinde Selçuklu elçisine asl niyetini de açklyor: Bizans ordusu, elinden alnan Ahlat, Van, Malazgirt gibi yöreleri geri almakla kalmayacak; Selçuklu bakenti sfahan’ da fethetmek üzere harekete geçecekmi. unu bile ileri sürmek mümkündür: Aslnda Hanefiliin gayet tutucu bir yorumunu benimsemi olan Alparslan, afii mezhebinden olan baveziri Nizamülmülk’ün etkisiyle afii ve Eari taraftarlarna daha yumuak davranrken, ayn baveziri Azerbaycan-Kars-Van-Diyarbakr yöresindeki Kürt beyleri ve airetlerini ikna edip kendisine katlmak üzere o bölgelere göndermiti. Buna ramen sava öncesinde askerlerine moral vermek babndan yapt dini içerikli ajitasyon konumas saylmazsa, Alparslan’n “cihat” yolunda bir çars olmamt. Bunu yapan Abbasi halifesiydi. Malazgirt Sava öncesinde bir fetva çkartm; Bizans ordusu karsnda verilecek “cihat için” bütün Müslümanlarn dua etmesini istemiti.
Dikkat edilirse ne Türklük ne de slamlk ülküsü var bu savata. Kald ki bizzat Selçuklu Türkmenleri ve Müslüman olmayan konar-göçer Ouz boylar (Selçuklular Sünni Müslüman olan Türk ouz boylarna Türkmen, Müslümanla kabul etmeyenlere amanist ve Alevilikten yana olan Ouzlara da Rafzi/Bâtni ismini takmlard) arasnda da ciddi çatmalar söz konusuydu. Fransz doubilimci Claude Cahen, Ortaça Türk toplumundaki ayrma ve çatmay öne çkaran yorumuna bakalm: “Turul Bey, her ne kadar gücünün önemli dayanann Türkmenler (kitle tabannn) olduunu biliyorsa da. Bu onun çetin bir sorunla kar karya brakyordu: Onlarla çatmay göze alamyordu ama Türkmenler, kendisiyle ayn amaçlar gütmüyorlard. Giderek artan sayda Müslüman beyliklerince babu olarak tannmak istiyorsa, Türkmenlerin yamacln kstlamak zorundayd. Oysa onlar açsndan yamaclk, savamann biricik amacyd. ran’n kuzeyinden geçen ve çok kullanlan bir yol, Bizans mparatorluuna ait Ermenistan ve Anadolu’ya gitmekteydi. Türklerin Orta Asya’daki gazilerden örendikleri yöntemlerle Bizans’a kar bir kutsal sava açlabilirdi. te, ylnda brahim Ynal’n, ’te Turul Bey’in Ermenistan’a yaptklar seferlerin gerçek nedenleri bunlard. Bu seferler, Kuzey-bat ran’daki Kürt beylerinin egemenliinin tannmasna ve Gregoryenler arasnda sayg duyulmasna yol açt. Turul Bey, Badat’a inip ‘Dou’nun ve Bat’nn Hakan’ unvan almasyla birlikte, uzunca bir dönem Badat’taki merkezi hükümeti fiilen yöneten ii inançl Buveyoullar yenilerek devreden çkm oluyordu…O sralar Msr’da devleti kurmu olan smaili mezhepli Fatmilerin himayesiyle büyük bir koalisyon kurulmutu. Koalisyonda (komutan) el Basari’nin banda bulunduu Türk birlikleri, Irak ile Mezopotamya’daki kimi ii prensleri (emir, bey, airet reisi unvanl siyasi-askeri önderleri), Arap Bedeviler ve Türkmenler (son iki topluluk da yerleik olmayan konar göçer nitelikli silahl milisler-F.B.) yer almt. Ayn zamanda Türkmenler arasnda da bir honutsuzluk vard. Aile ve sürülerinden uzakta, develeri için çok scak bir iklimde, yamacla giriemeden ve büyük çapta yerleme olanaklar olmadan Irak’ta uzun süre kalmalar, onlar kzdrmt. Turul’un çevresindeki beyler, o zamana kadar, o zamana kadar onu bir beylerbeyi olarak görmeye almlard. imdi onun ranl bir Müslüman olan hükümdar gibi davranmasna; çevresinde sadece ranl ve hatta Araplar görmek istemesine içerliyorlard. Hizmetleri karlnda çok az para aldklarna inanyorlard. Sonunda u oldu: brahim Ynal ile üstü örtülü biçimde Arslan (srafil) olu Kutalm tarafndan yönetilen Türkmenler, bahsedilen koalisyonla balant halinde isyan balattlar.” (C. Cahen, Osmanllardan Önce Anadolu, e yaynlar, s. )
Sonlarken konuyu balayalm: Malazgirt Sava’nda dier etnik unsurlarn yannda Kürtler de vard. ster Kürt adyla anlsn isterse eddadi, Mervani vs beylikleri ismi altnda toplanm olsun Kürt kökenli askerler sava meydanna gönderilmiler. Esasnda her iki beyliin ordular da srf Kürt askerlerden ibaret deildir. çinde Ermeni, Gürcü, Fars ve Arap kökenli olanlar da vard. Ön cephe mi, arka cephe mi olduklarna ilikin tartmalar var. Kanmca, Kürtlerin varl önemliymi ama Kürt kesiminin iddia ettii kadar tayin edici, belirleyici deilmi. Daha önemlisi var: Malazgirt’te Kürt beyleri, gönüllülük temelinde savaa girmi deillerdi. Bölgeyi ele geçirmesinden sonra “Hakan” ve “beylerbeyi” konumuna geçen Turul Bey, bu siyasi ve idari pozisyonu, kendisiyle yaplan anlamayla çevredeki Kürt beyleri tarafndan kabul edilmiti. Anlama gereince alt kademedeki Kürt beyleri de, daha üst kademede bulunan Selçuklu Sultanlarna balanmlar; onlar yllk vergi ve sava zamannda onlara asker vermeye mecbur edilmilerdi. Yani din kardelii, iin süslü vitriniydi.
26 Ağustos Cuma sabahı çadırından çıkan Alp Arslan, Malazgirt ile Ahlat arasındaki Malazgirt Ovası'nda, kendi ordugahının 7–8km uzağında, ovaya yayılmış durumdaki düşman birliklerini gördü. Savaşı önlemek için imparatora elçiler göndererek barış teklifinde bulundu. İmparator, Sultan'ın bu önerisini ordusunun büyüklüğü karşısında bir korkaklık olarak yorumladı ve teklifi reddetti. Gelen elçileri, soydaşlarını Hristiyan topluluğuna geçmelerine ikna etmek üzere ellerine birer haç tutuşturarak geri yolladı.[5][9]
Düşman ordusunun büyüklüğünün kendi ordusundan daha büyük olduğunu gören Sultan Alp Arslan, savaştan sağ çıkma ihtimalinin düşük olduğunu sezdi. Askerlerinin de hasımlarının sayı fazlalığı karşısında tedirginliğe düştüğünü fark eden Sultan, bir Türk-İslam adeti olarak kefene benzeyen beyaz kıyafetler giydi. Atının da kuyruğunu bağlattı. Yanındakilere şehit olduğu takdirde vurulduğu yere gömülmesini vasiyet etti. Komutanlarının savaş alanından kaçmayacağını anlayan askerlerin maneviyatı arttı. Askerlerinin cuma namazına imamlık eden Sultan, atına binip ordusunun önüne çıktı ve moral yükseltici, maneviyat artırıcı kısa ve etkili bir konuşma yaptı. Allah'ın Kur'an'da zafer vadettiği ayetleri okudu. Şehitlik ve gazilik makamlarına erişileneceğini söyledi. MüslümanOğuzlar'dan oluşan Selçuklu ordusu savaş pozisyonuna geçti.
Bu sırada Bizans ordusunda dinsel ayinler yapılmakta ve papazlar askerleri kutsamaktaydı. Romen Diyojen de bu savaşı kazanması durumunda (buna inancı tamdı) ününün ve saygınlığının artacağından emindi. Bizans'ın eski ihtişamlı günlerine döneceğini hayal ediyordu. En ihtişamlı zırhını giydi ve atına bindi. Ordusuna zafer durumunda büyük vaatlerde bulundu. Tanrı tarafından şeref, şan, onur ve kutsal savaş sevapları verileceğini duyurdu. Alp Arslan'ın savaşı kaybetmesi durumunda her şeyini ve atalarından miras kalan Selçuklu Devleti'ni de kaybedeceğini çok iyi biliyordu. Romen Diyojen ise savaşı kaybetmesi halinde devletinin çok büyük güç, prestij ve toprak kaybedeceğini biliyordu. Her iki komutan da kaybetmeleri durumunda öleceklerinden emindi.
Romen Diyojen ordusunu geleneksel Bizans askerî kaidelerine göre düzenlemişti. Ortada birkaç sıra derinlikte çoğu zırhlı piyade birlikleri ve bunların sağ ve sol kollarında süvari birlikleri yerleştirilmişti. Romen Diyojen merkeze; General Bryennios sol kanada ve KapadokyalıGeneral Alyattes ise sağ kanadı komuta ediyordu. Bizans ordusunun gerisinde büyük bir rezerv bulunuyordu ve bu, özellikle taşra eyaletlerinde nüfuzlu kişilerin özel ordularının mensuplarından oluşuyordu. Geri rezerv ordusunun komutanı olarak genç Andronikos Dukas seçilmişti. Romen Diyojen'in bu tercihi biraz şaşırtıcıydı, çünkü bu genç komutan eski imparatorun yeğeni ve İoannis Dukas'ın oğlu olup, bu kişiler açıkça Romen Diyojen'in imparator olmasının aleyhindeydiler.[5]
Savaş öğle saatlerinde Türk atlılarının toplu ok saldırısına geçmesiyle başladı. Türk ordusunun çok büyük çoğunluğu atlı birliklerden oluştuğundan ve neredeyse hepsinde de ok olduğundan bu saldırı Bizanslılar'da önemli miktarda asker kaybına neden olmuştu. Ama yine de Bizans ordusu saflarını bozmaksızın korudu. Bunun üzerine ordusuna yanıltıcı bir çekilme buyruğu veren Alp Arslan, gerilerde gizlediği küçük birliklerinin tarafına doğru çekilmeye başladı. Bu gizlediği birlikler az miktarda organize olmuş askerlerden oluşuyordu. Türk ordusu, arka saflarda bir hilâl biçiminde yayılmışlardı. Türklerin hızlıca çekildiğini gören Romen Diyojen, Türklerin saldırı gücünü yitirdiğini ve sayıca fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü. En baştan beri Türkler'i yeneceğine inanmış olan imparator, bu bozkır taktiğine kanıp, kaçan Türkler'i yakalamak için ordusuna saldırma emri verdi.
Çok az zırhları olduğu için hızlıca geri çekilebilen Türkler, zırh yığınına dönmüş Bizans süvarileri tarafından yakalanamayacak kadar hızlıydı. Ancak buna rağmen Bizans ordusu, Türkler'i kovalamaya başladı. Yan geçitlerde pusu kurmuş Türk okçuları tarafından ustaca vurulan ama buna aldırmayan Bizans ordusu saldırıya devam etti. Türkler'i iyice kovalayıp yakalayamayan, üstüne bir de çok yorulan (üstlerindeki ağır zırhların etkisi büyüktü) Bizans ordusunun hızı durma noktasına geldi. Türkler'i büyük bir hırsla kovalayan ve ordusunun yorulduğunu anlayamayan Romen Diyojen yine de takip etmeye çalıştı. Ancak bulundukları mevziden çok ileri gittiklerini ve çevreden saldıran Türk okçularını görüp kuşatıldığını çok geç zamanda anlayan Diyojen, geri çekilme buyruğu verme ikilemindeydi. Tam da bu ikilemdeyken, geri çekilen Türk süvarilerinin, yönlerini tam olarak Bizans ordusu üzerine geçip hücuma kalkmaları ve geri çekilme yollarının da Türkler tarafından kapatıldığını gören Diyojen, paniğe kapılarak çekilme buyruğu verdi. Ancak ordusu, çevrelerindeki Türk hatlarını yarıncaya kadar, yetişen Türk ordusunun ana kuvvetleri, Bizans ordusunda tam bir panik başlattı. Kaçmaya kalkan generalleri görüp daha da paniğe kapılan Bizans askerleri, en büyük savunma güçleri olan zırhlarını da atıp kaçmaya çalıştı. Ardından ustaca kılıç kullanan Türk kuvvetleriyle eşit duruma düşüp büyük çoğunluğu yok oldu.
Bunun yanı sıra, savaş esnasında Büyük Selçuklu Devleti'nin ordusuna Kürtlerin de katıldığına dair iddialarda vardır. Bu konunun ana kaynağı, yüzyıl yazarı Sıbt İbnü'l-Cevzî'nin “Mir'âtü'z-Zaman Fi Tarihi'l-Ayan” adlı eserinde şöyle geçmektedir:[10][11]
“ | Az önce Kürt de Sultan'a katılmıştı. Bununla beraber Sultan, Tanrı'dan sonra buyruğundaki kişilik hassa askerine güveniyordu. | „ |
Ancak Sıbt İbnü'l-Cevzî'nin bu eseri savaşın üzerinden yıl geçtikten sonra yazılmıştır. Malazgirt Savaşının yaşandığı dönemde yaşamış hiçbir dönemdaş Bizanslı, Arap Süryani veya Ermeni tarihçi Malazgirt Muharebesine Kürtlerin katıldığından bahsetmemiştir. Bu sebeple birçok modern tarihçi, Selçuklu Devletine bağlı ve haraç ödeyen Mervani Kürt emirliğinin savaşa mecburen asker göndermiş olabileceğini ancak Kürtlerin muharebeye katılmış olsa dâhi savaşın kaderine etki edemeyecek kadar az sayıda olduklarını belirtmiştir.[12]
İbn Devâdâri, “Kenzü'd-dürer ve Câmiü'l-gurer” adlı eserinde Sıbt İbnü'l Cevzi'den farklı olarak Kürtler ve diğer kavimlerden olmak üzere on bin kadar insanın savaşa katıldığını yazmıştır:[13]“Sultan Alparslan'a Kürtlerden ve sâir kavimlerden olmak üzere 10 bin kadar insan da toplanmıştı.”
Ahmed bin Mahmûd, Selçuknâme adlı eserinde Alparslan'ın ordusuna Kürtlerin de katıldığını yazar:[14]“Sultan'ın yanına Kürtlerden on bin seçkin asker ve reislerde toplandı.”
İngiliz tarihçi David Nicolle, Selçuklu ordusunda Arap, Fars, Kürt gibi birçok Müslüman milletten askerlerin olduğunu, ancak Selçuklu ordusunun temelini ve büyük bölümünü Oğuz Türklerinin oluşturduğunu, ordunun çoğunluğunun Türkçe konuştuğunu ve diğer Müslüman unsurların orduda azınlık olduğunu belirtir. Nicolle'a göre Selçuklu ordusu için Türkmen ordusu denilmelidir.[15]
Türk soyundan gelen Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar; Afşin Bey, Artuk Bey, Kutalmışoğlu Süleyman Şah gibi Selçuklu komutanları tarafından verilen Türkçe emirlerden etkilenen bu süvari birlikleri de soydaşlarının yanına katılınca, Bizans ordusu süvari gücünün önemli bir kısmını kaybetti.
Ordusunu komuta etme olanağının kalmadığını gören Romen Diyojen, yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkânsız olduğunu gördü. Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bölümü akşam hava kararıncaya kadar yok edildi. Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular. İmparator omzundan yaralı olarak ele geçirildi.
Tüm dünya tarihi için büyük bir dönüm noktası niteliğinde olan bu savaş, zafer kazanan komutan Alp Arslan'ın yenik İmparator Romen Diyojen ile antlaşma yapmasıyla son buldu. İmparatoru bağışlayan ve ona iyi davranan Sultan, antlaşmaya göre imparatoru serbest bıraktı. Antlaşmaya göre imparator kendi fidyesi için denarius, vergi olarak da her yıl denarius ödeyecek; ayrıca Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirt'i de Selçuklu Devleti'ne bırakacaktı. Tokat'a kadar kendisine verilen Türk birliği eşliğinde Konstantinopolis'e doğru yola çıkan imparator, Tokat'ta toplayabildiği kadar denariusu kendisiyle birlikte gelen Türk birliğine verdi. O sıralarda, Bizans tahtına kendi yerine VII. Mihail'in çıktığını öğrendi.
Romen Diyojen ise geri dönmekte iken Anadolu'ya dağılmış ordunun kalanlarından derme çatma bir ordu düzenlemiş ve kendisini tahttan indirenlerin ordularına karşı iki çatışma yapmıştır. Her iki muharebede de yenilerek Kilikya'da küçük bir kaleye çekildi. Orada teslim oldu, keşiş yapıldı, katır üzerinde Anadolu'dan geçirildi, gözlerine mil çekildi, Kınalıada'daki manastıra kapatıldı ve orada birkaç gün içinde yaraları ve enfeksiyonları nedeni ile öldü.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası