malazgirt savaşı kaç gün sürdü / Malazgirt Meydan Muharebesi - Vikipedi

Malazgirt Savaşı Kaç Gün Sürdü

malazgirt savaşı kaç gün sürdü

kaynağı değiştir]

'lı yıllarda Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Alp Arslan, Türk dostlarına bugünkü Ermenistan toprakları civarı ile Anadolu'ya doğru göç etmelerine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. yılında Romen Diyojen, Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. yılında Türkler, Alparslan komutanlığında, günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı; ancak alamadı. Türk beylerinden Afşin Bey, güçleri arasına katıp Halep'i aldı.

Alp Arslan Halep'te konaklarken, Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve akıncı beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar, tahta ünlü komutan Romen Diyojen'i çıkardılar. Romen Diyojen de büyük bir ordu kurup 13 Mart 'de Konstantinopolis'ten (bugünkü İstanbul) ayrıldı. Ordunun mevcudu olarak tahmin edilmektedir. Bunun yanı sıra, yüzyılda yaşamış Ermeni bir tarihçi olan Edessalı Matta, Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor.[8]

Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Alman, Frank, Gürcü, Peçenek ve Uz askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın coşkuyla karşıladığı imparator, halkın dertlerini dinledi. Halkın Ermeni taşkınlığı ve barbarlığından yakınmaları üzerine kentin Ermeni mahallelerini yıktırdı. Pek çok Ermeni'yi öldürüp, önderlerini sürgüne yolladı. Haziran 'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[5]

Diyojen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek ve Malazgirt'i, hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat Kalesi'ni hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator, ana kuvvetleriyle yola çıktı.

Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan, Bizans imparatoru Diyojen'in gerçek hedefinin İsfahan'a (bugünkü İran) girmek ve Büyük Selçuklu Devleti'ni yıkmak olduğunu sezdi.

Ordusundaki yaşlı askerlerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan, komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için savaş meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. İlk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Kurt Kapanı Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı.

Meydan Muharebesi[değiştir

Malazgirt Savaşı ve Kürtlerin tartışmalı rolü

Faik Bulut

Türkiye’de tabu görülüp günümüzde bitmek bilmeyen tart&#;&#;malara yol açan isim ve kavramlar&#;n say&#;s&#; az de&#;ildir. Bunlar aras&#;nda Kürt, Kürtçe, Kürt ulusu, Kürdistan, Kürtlerin tarihteki rolleri vs önemli bir yer tutar. Mesela Saddam dönemi dâhil Irak merkezi yönetimlerinin kabul edip anayasada tescil ettikleri Kürdistan ismi, Türkiye’deki egemen siyasetçiler ile medyada hala sansürlüdür. Mesela kay&#;tl&#; resmi ad&#; Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi veya k&#;sa ad&#;yla IKBY olarak söylenmektedir. Biricik istisnas&#;, çözüm sürecinde Kas&#;m y&#;l&#;nda Mesut Barzani’nin Diyarbak&#;r’&#; ziyareti s&#;ras&#;nda görü&#;en dönemin ba&#;bakan&#; R. T. Erdo&#;an’&#;n idi. Barzani’yle bulu&#;mas&#;nda &#;öyle demi&#;ti: “Sizin &#;ahs&#;n&#;zda Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki de&#;erli karde&#;lerimi selaml&#;yorum…” Erdo&#;an olumlu anlamda bir daha Kürdistan laf&#;n&#; etmedi. Halbuki Türklerin Orta Asya ve Anadolu’daki (Selçuklu, Osmanl&#; ve Cumhuriyet dönemleri) atalar&#;n&#;n böyle kompleksleri olmam&#;&#;t&#;r. Geçmi&#;ten bir örnek verebiliriz: Divan&#; Lugat’il Turk yazar&#; Ka&#;garl&#; Mahmut taraf&#;ndan ’te çizilen dünya haritas&#;nda Kürt ve O&#;uz boylar&#;n&#;n yurt edindikleri bölgeler gösteriliyor. Kürtlerin ya&#;ad&#;klar&#; co&#;rafya için Arap alfabesiyle “Erdu’l Ekrad” (Kürt Topra&#;&#;/Kürt Diyar&#;/Kürt Yurdu/Kürt Ülkesi) diye yaz&#;lm&#;&#;. Çünkü Arapçada (Erd) veya (Ard) toprak yurt, diyar, ülke manas&#;na gelir. Günümüzde bu kavram, Kürdistan olarak adland&#;r&#;l&#;yor. Alparslan’&#;n o&#;lu Sultan Melik&#;ah ise, elinde bulundu&#;u ülkelerde idari taksimat yaparken Kürtlerin bulunduklar&#; bölgeye de Kürdistan ad&#;n&#; vermi&#;ti.

Tart&#;&#;mal&#; iki konu daha var: tarihli Malazgirt (Bizans ile Selçuklu) ile ’teki Çald&#;ran (Osmanl&#;-Safevi) isimli iki sava&#;ta Kürtlerin rolü. 26 A&#;ustos’ta &#;a&#;al&#; biçimde kutlanmas&#; dü&#;ünülen Malazgirt Meydan Muharebesi y&#;ldönümü münasebetiyle, bu sava&#; öncesi ve s&#;ras&#;nda Kürt-Türk ili&#;kilerinin ayr&#;nt&#;lar&#;n&#; vermek durumunday&#;m. Malazgirt Sava&#;&#;’nda Kürtlerin rolü hakk&#;ndaki görü&#;leri dört bölümde toparlamak mümkün: 1) Türkçü ve Turanc&#;, daha geni&#; anlamda Ülkücü kesim. 2) Türk-&#;slamc&#; kesim. 3) Sol kesim. 4) Kürt kesimi. &#;lk küme, Kürtlerin rolünü küçümseyen bir tutum içindeler ve sava&#;&#;n ana maksad&#;n&#;n Anadolu Türkle&#;tirmek oldu&#;unu savunuyorlar. Dolay&#;s&#;yla saferi kazanan Alparslan ordusunun Türk kimli&#;iyle hareket etti&#;ini iddia ediyorlar. &#;kinci çevreden &#;slami yönü a&#;&#;r basanlar, Kürtlerin rolünü kabulleniyorlar ama bu kat&#;l&#;m&#;n “din karde&#;li&#;i” ve &#;slam/Cihat ad&#;na yap&#;ld&#;&#;&#; iddias&#;ndalar. Milliyetçi yönü a&#;&#;r basanlar ise bölgenin Türkle&#;tirip Müslümanla&#;t&#;r&#;lmas&#;nda Türklük davas&#;na/Türk k&#;l&#;c&#;n&#;n gücüne vurgu yap&#;yorlar. Sol kesim, bu ayr&#;nt&#;lar&#; pek önemsemiyor. &#;lgilenenler ise, bu tür teferruat&#; de&#;ip irdeleme taraftar&#; de&#;iller. Okuyabildi&#;im biricik istisnas&#;, Ay&#;e Hür’ün Radikal gazetesinde ç&#;km&#;&#; 9 Eylül tarihli makalesiydi. Kürt kesiminde ise genel bak&#;&#; &#;udur: Kürtlerin Selçuklu ordusuna yard&#;m etmeleri, Çald&#;ran’da zaferin yolunu açm&#;&#;t&#;r. Örne&#;in Ya&#;ar Kemal, Ocak ’de düzenlenen “Türkiye Bar&#;&#;&#;n&#; Ar&#;yor” ba&#;l&#;kl&#; etkinlikte &#;öyle demi&#;ti. “Türk'ün Türk'ten ba&#;ka dostu vard&#;r. Malazgirt'ten bu yana Kürtler Türklerle dosttur.” Abdullah Öcalan’&#;n avukatlar&#;n&#;n 18 A&#;ustos tarihli aç&#;klamas&#;nda da benzer bir görü&#; egemendir: “&#;ovenist tarih yaz&#;c&#;lar&#;, Alparslan’&#;n Malazgirt Sava&#;&#;’n&#; saf Türk sava&#;&#; olarak yans&#;t&#;yorlar. Bu sava&#;, sadece bir millete indirgense bile niceli&#;e bak&#;ld&#;&#;&#;nda Türklerden daha çok Kürtlerin sava&#;&#; olabilir. O zamanlar Kürtlerin bölgede dört be&#; emirli&#;i vard&#; ki, bunlar&#;n Alparslan’a verdikleri asker say&#;s&#;, Türklerin say&#;s&#;ndan üç-dört kat fazlayd&#;.” Selahattin Demirta&#; da eski bir konu&#;mas&#;nda ayn&#; noktaya, Kürt-Türk karde&#;li&#;ine vurgu yapm&#;&#;t&#;. Bu tür aç&#;klamalar&#; saf tarih diliyle de&#;il, bar&#;&#; siyasetini tarih diliyle anlatmaya yönelik bir diplomatik yakla&#;&#;m olarak almak laz&#;m. Ancak Turanc&#; kesimden bir kalem erbab&#;, Demirta&#;’&#;n kamu diplomasisine yönelik bu iyi niyetli ifadesiyle alay etmi&#;; Selahattin Bey’in ad&#;n&#; “Silho” lakab&#;yla yazmak suretiyle yine Malazgirt üzerinden güya reddiyecilik yapm&#;&#;t&#;. (bkz. Meryem Aybike Sinan, “Malazgirt Yalan&#;na El Cevap”, haber7com. Sitesi, 29 &#;ubat )

Ali Köymen, Malazgirt Meydan Muharebesinde Rol Oynayan Unsurlar, Milli Kültür dergisi Bu kaynaklara son günlerde bulabildi&#;im üç önemli ortaça&#; tarihçisinin eserini daha eklemek gerek: Yazar&#;n&#;n ad&#;yla an&#;lan Ebu’l Hica Tarihi, &#;bn’ül Qalanisi’nin Zeyl-u Tarihi Dima&#;q ve Muhammed Ben &#;akir El Kutubi’nin Uyun-ül Tevarih. &#;lk iki ismin önemi &#;uradad&#;r: Ebu’l Hica, Malazgirt Sava&#;&#;’ndan 90 y&#;l, &#;bn’ül Qalanisi de y&#;l sonra eserlerini kaleme al&#;p sava&#; hakk&#;nda bilgi verdiler. Ayn&#; sava&#;tan bahseden en önemli iki kaynak olarak ba&#;vurulan Sibt &#;bn’ül Cevzi, meydana geli&#;inden tam y&#;l, &#;bn’ül Devaddari ise y&#;l sonra olaya ili&#;kin haberleri ve rivayetleri yaz&#;ya geçirdiler. Öte yandan bu kaynaklar&#;n Malazgirt’e dair bilgileri aras&#;nda belli oranda tutars&#;zl&#;klar ve çeli&#;kiler de bulunuyor. Sözgelimi Türk as&#;ll&#; &#;bn’ül Cevzi, bu sava&#;a 10 bin kadar Kürt (asl&#;nda Kürt ve di&#;er etnik unsurlar) kat&#;ld&#;&#;&#;n&#; söylerken, bu say&#; &#;bn’ül Devaddari’de 10 (Kürt ve di&#;er unsurlarla birlikte), &#;bn’ül Nedim ile (Kürt kökenli) &#;bn’ül Esir’de 15 bin, &#;madûddin el &#;sfahani’de 14 bin ve Usame &#;bn’ül Munq&#;z’da 13 bin olarak geçiyor. Keza o zamanlar&#;n bilginleri ve tarih yazarlar&#;ndan bir k&#;sm&#; &#;bn’ül Cevzi’nin aktar&#;mlar&#;n&#; genelde abart&#;l&#; bulmu&#;lar; Hacer el-Askalânî de &#;bn’ül Nedim eserleri hakk&#;ndaki oldukça olumsuz konu&#;mu&#;tur. &#;bn’ül Devaddari’nin eserini y&#;l&#;nda incelemi&#; olan Selahaddin el Muneccid, “onun Arapças&#;n&#; hayli zay&#;f ve bilgilerini güvenilmez” bulur.

Günümüz Türkiyesi’nde Malazgirt Sava&#;&#;’n&#; irdeleyen yukar&#;da bahsedilen dört kesimden her biri, do&#;al olarak, kendi siyasi görü&#;leri temelinde ad&#; verilen bu eserler aras&#;nda i&#;lerine yarayan bilgileri alarak Türkçü, &#;slamc&#; yahut Türk-&#;slam veya Kürt-&#;slam sentezinin do&#;rulu&#;unu kan&#;tlama yoluna gidiyor. Tarihe bakarken neredeyse Osmanl&#;dan ba&#;ka bir &#;ey görmeyen kimi AKP’li baz&#; siyaset ve kalem erbab&#;, Türk-&#;slam ekseninde “fetihçi ruhu”nu diriltip hayata geçirme yolunda Malazgirt olay&#;n&#; yorumluyor. &#;ki örnek verelim: Konu&#;mas&#;ndan ülkücü oldu&#;u anla&#;&#;lan Prof. Dr. ” &#;lginç olan &#;ey, o konu&#;urken ekran&#;n arka fonunda ye&#;il renklerle &#;öyle bir ibare yaz&#;lm&#;&#;t&#;: “3 bin ni&#;anl&#; melek at sürdü Alparslan’&#;n ard&#;ndan!..”

Dönemin MHD milletvekili ve eski Türk Tarih Kurumu Ba&#;kan&#; Prof. Yusuf Halaço&#;lu, Malazgirt’te Kürtlerin de bulundu&#;unu söyleyen dönemin ba&#;bakan&#; Ahmet Davuto&#;lu’nun sözlerine kar&#;&#; ç&#;km&#;&#;; Türkçü görü&#;leriyle birlikte Kürt varl&#;&#;&#;n&#; inkâr eden bir demeç vermi&#;tir: “Büyük Selçuklu Devletinin ordusunda sadece dev&#;irmeler vard&#;. Bunlar H&#;ristiyanlard&#;. Bunun d&#;&#;&#;nda herhangi bir &#;ekilde di&#;er unsurlardan asker yoktu. Alparslan Anadolu’ya geldi&#;inde bu topraklar Bizans’&#;n kontrolündeydi. Diyojen’in ordusunda H&#;ristiyan Peçenek Türkler vard&#;. Bunlar sava&#; s&#;ras&#;nda Alparslan’&#;n ordusunun yan&#;na geçince sava&#; kazan&#;ld&#;. Dolay&#;s&#;yla Kürtler yoktu…Kürtlerin bir devleti ya da beyli&#;i yoktu. Alpaslan’&#;n ordusunun Kürt unsuru bir yerden kendisine katmas&#; mümkün de&#;ildi.” (Gazete sitesi,” Malazgirt Sava&#;&#;nda Kürtler Var m&#;yd&#;”, 3 Mart ) Oysa Halaço&#;lu’nun iddias&#;n&#;n tersine; Bizans hükmü alt&#;nda veya ondan ba&#;&#;ms&#;z halde bulunsa bile Do&#;u ve Güneydo&#;u bölgelerinde irili ufakl&#; dört Kürt be&#; beyli&#;inden söz edilebilir. En önemlileri &#;eddadi ve Mervani beylikleridir. Halaço&#;lu’nun de&#;inmek zorunda kald&#;&#;&#; üzere Alparslan’&#;n ordusunda bulunan “dev&#;irme H&#;ristiyanlar sadece Türk boylar&#;ndan de&#;illerdi; ayn&#; zamanda Bizans hükmünden can&#; yanm&#;&#; bir k&#;s&#;m Ermeni ve Gürcü unsurlard&#;. Daha sonra bunlara Bizans ordusundan dev&#;irilmi&#; olan çok say&#;da H&#;ristiyan Türk boyu (Peçenek, Ak-uz/Ak-o&#;uz) boylar&#; da vard&#;. Üstelik Selçuklu ajanlar&#;, Peçeneklerle s&#;k&#; bir rü&#;vet pazarl&#;&#;&#;na giri&#;mi&#;lerdi. Mesela Peçenek komutanlar&#; sormu&#;lar: “Ne kadar vereceksiniz?” Selçuklu ajan&#;, “&#;u kadar maa&#; ve para veririz”. Peçenekler, “ Olmaz, o kadar&#;n&#; Bizans &#;mparatoru da veriyor?” Selçuklu ajan&#;, “sava&#;taki ganimetlerden ald&#;klar&#;n&#;z sizin olacak” &#;eklinde bir teklif götürünce, bu kez Peçenekler, “Ayn&#; adet Bizans’ta da var; niye gelelim ki!” diye reddetmi&#;ler. Sonra hangi ya&#;l&#; teklif sunulmu&#;sa, baz&#; Türk boylar&#;, sava&#; ba&#;lamadan az evvel, Selçuklu taraf&#;na geçmi&#;ler. Yani Selçuklu O&#;uzlar&#;n&#;n Türk olduklar&#;n&#; bilmeleri veya titreyip kendi Türk özlerine dönmeleri diye bir durum yok ortada. Halaço&#;lu’nun “Alparslan ordusunda Kürtlerin bulundu&#;una ili&#;kin belge, kay&#;t ve bilgi yok” derken de hakikati söylemiyor. A&#;a&#;&#;da bunu yalanlayan tarih bilgileri mevcut. Mesela san&#;r&#;m o tarihte Mu&#; yöresinde müftülük makam&#;nda bulunan Molla Yahya, Ba&#;dat’taki Abbasi Halifesi’nin “cihat için Alparslan’&#; destekleyin, onun kazanmas&#; için dua edin” yolundaki ferman ve fetvas&#;na istinaden bizzat giderek Alparslan’la görü&#;mü&#;. Aplarslan da ona, “Biz zaten amca çocuklar&#;y&#;z” mealinde bir &#;ey söylemi&#;.

Bu aç&#;klamalardan sonra Malazgirt olay&#; öncesinde Kürt beyliklerinin konumu ve ard&#;ndan Türk-Kürt ili&#;kilerine ili&#;kin arka plan bilgisi vermekte yarar var.

Türk tarih tezinin belirgin isimlerinden olup bir dönem askeri ve sivil kurumlarda Türk-&#;slam sentezine dayal&#; asimilasyoncu görü&#;lerini yaymaya çal&#;&#;an Prof. Dr. M. F. K&#;rz&#;o&#;lu, “Kars ve Ani kentlerinin tarihlerini, Maden Devri’nden ele al&#;r ve o ça&#;dan yüzy&#;la kadar olan zaman içinde, oralara egemen olmu&#; bütün kavimlerin “Türk olduklar&#;n&#;” iddia eder. Mesela ayn&#; yüzy&#;l&#;n ortalar&#;nda o bölgeye hükmetmekte olan &#;adili a&#;ireti mensubu Kürtleri “Müslüman Türkler” ve ça&#;da&#;lar&#; Ermeni toplulu&#;unu ise “Gregoryan O&#;uzlar” diye niteler. (K&#;rz&#;o&#;lu, Kars Tarihi, , 68 ve devam&#;) Halbuki &#;imdiki Kars-Ermenistan s&#;n&#;r&#;nda yerle&#;en o zamanki &#;adililer, daha önce &#;ran’dan gelmi&#;lerdi. y&#;l&#;nda Divin’de &#;eddadi devletinin (beylik, prenslik) temelini att&#;lar. Sonra’dan Gence’yi ikinci ba&#;kent yapt&#;lar. Selçuklular, y&#;l&#;nda &#;ran Rey &#;ehrinde devlet kurduklar&#;nda, onlarla i&#;birli&#;i yap&#;p zaptettikleri Ani &#;ehrini üçüncü ba&#;kent ilan ettiler. Arran (s&#;n&#;r&#;n iki yakas&#;ndaki geni&#; I&#;d&#;r Ovas&#;) ve Azerbaycan’da y&#;l hüküm süren &#;adililer, Arap kaynaklar&#;nda &#;eddad ve &#;eddadiler diye geçerler. Ba&#;&#;rlar&#;ndan iki önemli hanedanl&#;k daha ç&#;kard&#;lar: Eyyübiler ve Kutlu&#;ahlar. Ortaça&#; tarihçilerinden &#;bn-ül Esir, &#;bn Halikan ve modern Rus tarihçisi V. Minorsky, &#;eddadilerden “Ravadi/Rewadi” diye söz ederler. Bu isim, Yemen as&#;ll&#; Arap kabilelerinden olup &#;slam fetihleri s&#;ras&#;nda Azerbaycan-Ermenistan-Gürcistan taraflar&#;nda kendi adlar&#;yla bir beylik-devlet kuran ve Ravvadiler ismiyle kar&#;&#;t&#;r&#;lmamal&#;d&#;r. Gerçi bu beylik içinden bir kol, ikinci bir beylik s&#;fat&#;yla Mamlanlar ad&#;n&#; alm&#;&#;t&#;r. Önceleri tümüyle Arap olan bu kavmin bir k&#;sm&#; Ermenilerin etkisinde kal&#;rken, di&#;eri de zaman içinde Hezbani (a&#;iret) Kürtlerinin etkisiyle Kürtle&#;mi&#;tir. (Hasan U&#;urlu Can, Geçmi&#;ten Günümüze Bir Kürt A&#;ireti: &#;adiler, Giri&#; bölümü ve devam&#;)

Selçuklular ile Kürtlerin ilk kar&#;&#;la&#;mas&#; nerede ve ne zaman olmu&#;tur? Gerçekli&#;i onaylanmayan rivayet &#;öyledir: Selçuk Bey’in torunu Ça&#;r&#; Bey. y&#;l&#;nda ba&#;&#;nda bulundu&#;u bir grup Türkmenler, Gaznelilerin elinde bulunan Horasan topraklar&#;n&#; a&#;arak ilk kez Kuzeydo&#;u Anadolu s&#;n&#;rlar&#;na dayanm&#;&#;. Bizans himayesinde bulunan Ermeni egemenli&#;indeki Vaspurakan’a (Van) sald&#;rm&#;&#;. Türkmenler, bask&#;n yapt&#;klar&#; m&#;nt&#;kalarda ya&#;ma ve talana giri&#;mi&#;ler. Bundan iki-üç y&#;l sonra da &#;adilerin hükmündeki Nahçivan’a girmi&#;ler. Ya&#;madan sonra, geldikleri diyara dönmü&#;ler. Tarihleme aç&#;s&#;ndan bu rivayet imkans&#;z say&#;l&#;r ve Ça&#;r&#; Bey efsanesine eklemlenmi&#; görünüyor… y&#;l&#; dolay&#;nda büyük bir O&#;uz toplulu&#;u, Horasan’&#; geçerek önce &#;sfahan’&#; ya&#;malam&#;&#;; ard&#;ndan Tebriz’e geçerek Azerbaycan hükümdar&#; (Yemenli Arap Ezd a&#;iretine mensup) Ravvadili Vahsudan’&#;n hizmetine girmi&#;…Türkmen boylar&#;yla Kürt &#;adili kavminin ilk çarp&#;&#;malar&#;, y&#;l&#;nda meydana gelmi&#;tir. Tu&#;rul Bey’in amcas&#;n&#;n o&#;lu ve Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu Süleyman&#;ah’&#;n o&#;lu Kutalm&#;&#;, bir ordu ile gelip &#;adili beyli&#;inin hükmündeki Gence’yi ku&#;atm&#;&#;t&#;r. Bir buçuk y&#;l süren ku&#;atmay&#; yak&#;ndan izleyen Bizansl&#;lar ile Gürcüler, Türkmenlerin geri çekilmeye mecbur ettiler. Sonraki y&#;llarda Bizans imparatorlu&#;una bir tâbiyet (ba&#;l&#;l&#;k) anla&#;mas&#; imzalanm&#;&#; ancak &#;eddadi (&#;adili) hükümdar&#; Ebul Usvar &#;avur, bu anla&#;may&#; y&#;l&#;nda bozmu&#;tur…Ayn&#; tarihlerde &#;brahim Y&#;nal ve ard&#;ndan Tu&#;rul Bey’in bölgeye yapt&#;klar&#; seferlerden sonra Kuzeybat&#; &#;ran’daki Kürt beyleri ve ço&#;u Ermeni olan Gregoryanlar Tu&#;rul’un beylerbeyli&#;ini yani egemenli&#;ini tan&#;y&#;p hükmü alt&#;na girdiler. Selçuklu Sultan&#; Tu&#;rul Bey’in ölümü üzerine yerine karde&#;i Ça&#;r&#; Bey o&#;lu Alparslan geçti… &#;eddadi hükümdar&#;, Ebul Usvar, Alparslan’&#;, devletinin ikinci ba&#;kenti olan Divin’de kar&#;&#;lay&#;p ba&#;l&#;&#;&#;n&#; bildirdi. (C. Cahen’in ad&#; geçen eserinden aktaran Hasan U&#;urlu Can, ad&#; geçen eser)

yüzy&#;l&#;n ilk çeyre&#;inde (Abbasiler devrinde) Kuzeybat&#; &#;ran (Azerbaycan-Gürcistan-Kars ve I&#;d&#;r vs) bölgelerinde irili ufakl&#; birçok Müslüman beylik/devlet kurulmu&#;tu. Sözgelimi Kürtle&#;mi&#; (Arap as&#;ll&#;) &#;irvan&#;eyhler, Arap veya Gürcü kökenli Cafero&#;ullar&#;, Kürt &#;adiler (&#;eddadiler), (Urmiye merkezli) Hezbani Kürtleri, Tebriz merkezli (Arap as&#;ll&#;) Ravvadiler, Cürcan ve Taberistan merkezli Kürt Ziyariler, &#;ran ve Irak’taki &#;ii inançl&#; Buveyhiler, Diyarbak&#;r-Silvan merkezli Mervani Kürtler. &#;ran taraflar&#;ndan Anadolu (daha çok Kafkasya) yönüne ak&#;n eden Türkmen beyleri ve boylar&#;n&#;n henüz bir devletleri yoktu. Bunlar, nizami bir yere de ba&#;l&#; de&#;illerdi. Bütün kavim ve kabileler, ba&#;lar&#;ndaki bir a&#;iret reisi yahut bir önder yönetiminde, toplumlararas&#; herhangi bir kurala uymazlard&#;. Yani hesaplar&#;n&#; geldi&#;i &#;ekilde hareket ederlerdi. y&#;l&#;nda Selçuklu devleti kurulduktan sonra Kafkasya, Anadolu ve Irak’a yönelik seferler ve göçler hem artarak s&#;kla&#;t&#; hem de daha organize bir &#;ekil ald&#;…Romen Diyojen (Romanos Diojenes), do&#;u s&#;n&#;rlar&#;n&#; kesin bir güvence alt&#;na almak için k&#;&#;&#;nda Rum, Ermeni, Bulgar, Alman, Frank, Gürcü, Hazar, Peçenek, (Uz (H&#;ristiyan O&#;uz), ve K&#;pçaklardan olu&#;an, say&#;lar&#; 30 bin ile bin aras&#;nda oldu&#;u tahmin edilen bir ordu kurdu….Diyojen Erzurum’a do&#;ru hareket ederken, o s&#;rada Alevi/&#;smaili Fat&#;mi devletinin vezirli&#;ini eline geçirmi&#; bulunan Hamdani as&#;ll&#; Nas&#;ruldevle, Horasan’da bulunan Alparslan’a, M&#;s&#;r’&#; fethederek Fat&#;mi devletini y&#;kmay&#; önerdi. Kar&#;&#;l&#;&#;&#;nda ise kendi ve ekibiyle birlikte &#;ii Fat&#;milerden ayr&#;larak Sünni Abbasi halifeli&#;ine kat&#;lacakt&#;. Alparslan, Abbasi halifesinin de ça&#;r&#;s&#; üzerine Temmuz ’de Horasan’dan kalk&#;p önce Arran ovas&#;na gitti; oradaki Gence hükümdar&#; &#;adili/&#;eddadi beyi II. Fadlun’u yan&#;na alarak M&#;s&#;r üzerine sefere ç&#;kt&#;. ’te yine &#;eddadilerle beraber bir türlü alamad&#;klar&#; Malazgirt ve çevresindeki beldeleri ald&#;lar. Silvan ve Diyarbak&#;r yolunu tuttular. Bölgeye hükmeden (ve Selçuklulara ba&#;&#;ml&#;) Kürt Mervani beyli&#;inin askerlerinden bir k&#;sm&#;n&#; birliklerine katarak Urfa üzerinden Halep, ard&#;ndan &#;am’a gittiler. Ancak Bizans imparatorunun Do&#;u Anadolu’ya gelip Selçuklular&#;n fethettikleri yerleri geri almak üzere sefere ç&#;kt&#;&#;&#;n&#; duyan Alparslan, bir k&#;s&#;m kuvvetlerini Suriye’deki fetihlere devam etmek üzere b&#;rakarak &#;eddadi hükümdar&#; Fadlun ile birlikte Bitlis üzerinden Ahlat’a geri gitti. Ahlat’a var&#;nca Selçuklu Sultan’&#;n&#;n elinde 15 bin asker vard&#;. Bunlar&#;n bir k&#;sm&#; Azerbaycanl&#; (Ermeni ve Gürcü), bir bölü&#;ü Kürt &#;eddadi, geriye kalan&#; da Horasan (O&#;uz Türkmenleri) askerleriydiler. Mervani beyli&#;inin vermek zorunda oldu&#;u kuvvetleri katarsak, Kürt ve di&#;er Müslüman (büyük olas&#;l&#;kla Arap) birliklerinin yakla&#;&#;k toplam say&#;s&#; 10 bin askerdir. Horasan askerleri ise Alparslan’&#;n emrindeki özel birliklerdir ki, say&#;s&#; 4 bin dolay&#;ndad&#;r. M. A. Köymen’e bak&#;l&#;rsa Malazgirt’e giderken yoldaki ba&#;ka kavim ve topluluklardan kat&#;lanlarla birlikte Alparslan’&#;n ordusu 40 bin oluvermi&#;tir. (Malazgirt Myedan Muharebesi, s. ) M. Halil Yinanç ise, Buhti, Be&#;nevi, Humeydi, Hakkaari ve Zevzani (Zaza) Mürt kabilelerinin kat&#;l&#;m&#;yla Kürt asker say&#;s&#;n&#; 27 bin olarak vermi&#;. Osman Turan, Malazgirt önündeki Alpraslan ordusunun toplam&#;n&#;n 50 bin oldu&#;unu yazm&#;&#;. Etnik bak&#;mdan ordu saflar&#;nda Türkmen, Kürt, Arap, Fars, Müslümanla&#;t&#;r&#;lm&#;&#; Ermeni ve Gürcüler varm&#;&#;. (Hasan U&#;urlu Can, s. )

Bu bilgilerden hareketle, &#;u ç&#;karsamay&#; yapabiliriz:

Bir: Türk-&#;slamc&#; fetihçilere ve resmi söylemlere göre Malazgirt Sava&#;&#;, “Anadolu’yu fethetmek suretiyle Türkle&#;tirmek ve &#;slamla&#;t&#;rmak için yap&#;lm&#;&#;t&#;.” Oysa tarihi veriler bunu ispat etmiyor. Tersine, yukar&#;daki örnekte belirtildi&#;i üzere böyle beyliklerini egemenlik alt&#;na almak; bu arada s&#;k&#;&#;m&#;&#; olan Sünni Abbasi Halifeli&#;ini, Ba&#;dat’ta yerle&#;mi&#; &#;ii Buveyhilerle M&#;s&#;r’daki Alevi (&#;smaili) Fat&#;mi devletinden kurtarmakt&#;. Nitekim Tu&#;rul Bey, Ba&#;dat’a gidip Büveyhilerin elinden yönetimi ald&#;ktan sonraki süreçte ye&#;eni Alparslan, Malazgirt’ten önceki seferini Fat&#;mi devletini devirmek üzere yap&#;yor. Bizans imparatoru Diyojen, Do&#;u Anadolu’daki topraklar&#;n&#; fetheden Alparslan üzerine yürümek için sefere ç&#;k&#;nca, Selçuklu hükümdar&#; M&#;s&#;r’a yürümekten vazgeçerek Ahlat’a geri dönüyor. Esasen Alparslan’&#;n Bizasn &#;mparatorlu&#;u’na bir sava&#; açma niyeti de yoktur. Çünkü Bizans &#;mparatoru’nun kendisine yönelik sefere ç&#;kmas&#;n&#; engellemek amac&#;yla bir heyet gönderiyor ve belli oranda Bizans devletine vergi vermesi kar&#;&#;l&#;&#;&#;nda anla&#;ma istiyor. Fakat &#;mparator bu öneriyi reddetmenin ötesinde Selçuklu elçisine as&#;l niyetini de aç&#;kl&#;yor: Bizans ordusu, elinden al&#;nan Ahlat, Van, Malazgirt gibi yöreleri geri almakla kalmayacak; Selçuklu ba&#;kenti &#;sfahan’&#; da fethetmek üzere harekete geçecekmi&#;. &#;unu bile ileri sürmek mümkündür: Asl&#;nda Hanefili&#;in gayet tutucu bir yorumunu benimsemi&#; olan Alparslan, &#;afii mezhebinden olan ba&#;veziri Nizamülmülk’ün etkisiyle &#;afii ve E&#;ari taraftarlar&#;na daha yumu&#;ak davran&#;rken, ayn&#; ba&#;veziri Azerbaycan-Kars-Van-Diyarbak&#;r yöresindeki Kürt beyleri ve a&#;iretlerini ikna edip kendisine kat&#;lmak üzere o bölgelere göndermi&#;ti. Buna ra&#;men sava&#; öncesinde askerlerine moral vermek bab&#;ndan yapt&#;&#;&#; dini içerikli ajitasyon konu&#;mas&#; say&#;lmazsa, Alparslan’&#;n “cihat” yolunda bir ça&#;r&#;s&#; olmam&#;&#;t&#;. Bunu yapan Abbasi halifesiydi. Malazgirt Sava&#;&#; öncesinde bir fetva ç&#;kartm&#;&#;; Bizans ordusu kar&#;&#;s&#;nda verilecek “cihat için” bütün Müslümanlar&#;n dua etmesini istemi&#;ti.

Dikkat edilirse ne Türklük ne de &#;slaml&#;k ülküsü var bu sava&#;ta. Kald&#; ki bizzat Selçuklu Türkmenleri ve Müslüman olmayan konar-göçer O&#;uz boylar&#; (Selçuklular Sünni Müslüman olan Türk o&#;uz boylar&#;na Türkmen, Müslümanla&#;&#;&#; kabul etmeyenlere &#;amanist ve Alevilikten yana olan O&#;uzlara da Raf&#;zi/Bât&#;ni ismini takm&#;&#;lard&#;) aras&#;nda da ciddi çat&#;&#;malar söz konusuydu. Frans&#;z do&#;ubilimci Claude Cahen, Ortaça&#; Türk toplumundaki ayr&#;&#;ma ve çat&#;&#;may&#; öne ç&#;karan yorumuna bakal&#;m: “Tu&#;rul Bey, her ne kadar gücünün önemli dayana&#;&#;n&#;n Türkmenler (kitle taban&#;n&#;n) oldu&#;unu biliyorsa da. Bu onun çetin bir sorunla kar&#;&#; kar&#;&#;ya b&#;rak&#;yordu: Onlarla çat&#;&#;may&#; göze alam&#;yordu ama Türkmenler, kendisiyle ayn&#; amaçlar&#; gütmüyorlard&#;. Giderek artan say&#;da Müslüman beyliklerince ba&#;bu&#; olarak tan&#;nmak istiyorsa, Türkmenlerin ya&#;mac&#;l&#;&#;&#;n&#; k&#;s&#;tlamak zorundayd&#;. Oysa onlar aç&#;s&#;ndan ya&#;mac&#;l&#;k, sava&#;man&#;n biricik amac&#;yd&#;. &#;ran’&#;n kuzeyinden geçen ve çok kullan&#;lan bir yol, Bizans &#;mparatorlu&#;una ait Ermenistan ve Anadolu’ya gitmekteydi. Türklerin Orta Asya’daki gazilerden ö&#;rendikleri yöntemlerle Bizans’a kar&#;&#; bir kutsal sava&#; aç&#;labilirdi. &#;&#;te, y&#;l&#;nda &#;brahim Y&#;nal’&#;n, ’te Tu&#;rul Bey’in Ermenistan’a yapt&#;klar&#; seferlerin gerçek nedenleri bunlard&#;. Bu seferler, Kuzey-bat&#; &#;ran’daki Kürt beylerinin egemenli&#;inin tan&#;nmas&#;na ve Gregoryenler aras&#;nda sayg&#; duyulmas&#;na yol açt&#;. Tu&#;rul Bey, Ba&#;dat’a inip ‘Do&#;u’nun ve Bat&#;’n&#;n Hakan&#;’ unvan&#; almas&#;yla birlikte, uzunca bir dönem Ba&#;dat’taki merkezi hükümeti fiilen yöneten &#;ii inançl&#; Buveyo&#;ullar&#; yenilerek devreden ç&#;km&#;&#; oluyordu…O s&#;ralar M&#;s&#;r’da devleti kurmu&#; olan &#;smaili mezhepli Fat&#;milerin himayesiyle büyük bir koalisyon kurulmu&#;tu. Koalisyonda (komutan) el Basari’nin ba&#;&#;nda bulundu&#;u Türk birlikleri, Irak ile Mezopotamya’daki kimi &#;ii prensleri (emir, bey, a&#;iret reisi unvanl&#; siyasi-askeri önderleri), Arap Bedeviler ve Türkmenler (son iki topluluk da yerle&#;ik olmayan konar göçer nitelikli silahl&#; milisler-F.B.) yer alm&#;&#;t&#;. Ayn&#; zamanda Türkmenler aras&#;nda da bir ho&#;nutsuzluk vard&#;. Aile ve sürülerinden uzakta, develeri için çok s&#;cak bir iklimde, ya&#;mac&#;l&#;&#;a giri&#;emeden ve büyük çapta yerle&#;me olanaklar&#; olmadan Irak’ta uzun süre kalmalar&#;, onlar&#; k&#;zd&#;rm&#;&#;t&#;. Tu&#;rul’un çevresindeki beyler, o zamana kadar, o zamana kadar onu bir beylerbeyi olarak görmeye al&#;&#;m&#;&#;lard&#;. &#;imdi onun &#;ranl&#; bir Müslüman olan hükümdar gibi davranmas&#;na; çevresinde sadece &#;ranl&#; ve hatta Araplar&#; görmek istemesine içerliyorlard&#;. Hizmetleri kar&#;&#;l&#;&#;&#;nda çok az para ald&#;klar&#;na inan&#;yorlard&#;. Sonunda &#;u oldu: &#;brahim Y&#;nal ile üstü örtülü biçimde Arslan (&#;srafil) o&#;lu Kutalm&#;&#; taraf&#;ndan yönetilen Türkmenler, bahsedilen koalisyonla ba&#;lant&#; halinde isyan ba&#;latt&#;lar.” (C. Cahen, Osmanl&#;lardan Önce Anadolu, e yay&#;nlar&#;, s. )

Sonlarken konuyu ba&#;layal&#;m: Malazgirt Sava&#;&#;’nda di&#;er etnik unsurlar&#;n yan&#;nda Kürtler de vard&#;. &#;ster Kürt ad&#;yla an&#;ls&#;n isterse &#;eddadi, Mervani vs beylikleri ismi alt&#;nda toplanm&#;&#; olsun Kürt kökenli askerler sava&#; meydan&#;na gönderilmi&#;ler. Esas&#;nda her iki beyli&#;in ordular&#; da s&#;rf Kürt askerlerden ibaret de&#;ildir. &#;çinde Ermeni, Gürcü, Fars ve Arap kökenli olanlar&#; da vard&#;. Ön cephe mi, arka cephe mi olduklar&#;na ili&#;kin tart&#;&#;malar var. Kan&#;mca, Kürtlerin varl&#;&#;&#; önemliymi&#; ama Kürt kesiminin iddia etti&#;i kadar tayin edici, belirleyici de&#;ilmi&#;. Daha önemlisi var: Malazgirt’te Kürt beyleri, gönüllülük temelinde sava&#;a girmi&#; de&#;illerdi. Bölgeyi ele geçirmesinden sonra “Hakan” ve “beylerbeyi” konumuna geçen Tu&#;rul Bey, bu siyasi ve idari pozisyonu, kendisiyle yap&#;lan anla&#;mayla çevredeki Kürt beyleri taraf&#;ndan kabul edilmi&#;ti. Anla&#;ma gere&#;ince alt kademedeki Kürt beyleri de, daha üst kademede bulunan Selçuklu Sultanlar&#;na ba&#;lanm&#;&#;lar; onlar&#; y&#;ll&#;k vergi ve sava&#; zaman&#;nda onlara asker vermeye mecbur edilmi&#;lerdi. Yani din karde&#;li&#;i, i&#;in süslü vitriniydi.

kaynağı değiştir]

26 Ağustos Cuma sabahı çadırından çıkan Alp Arslan, Malazgirt ile Ahlat arasındaki Malazgirt Ovası'nda, kendi ordugahının 7–8&#;km uzağında, ovaya yayılmış durumdaki düşman birliklerini gördü. Savaşı önlemek için imparatora elçiler göndererek barış teklifinde bulundu. İmparator, Sultan'ın bu önerisini ordusunun büyüklüğü karşısında bir korkaklık olarak yorumladı ve teklifi reddetti. Gelen elçileri, soydaşlarını Hristiyan topluluğuna geçmelerine ikna etmek üzere ellerine birer haç tutuşturarak geri yolladı.[5][9]

Düşman ordusunun büyüklüğünün kendi ordusundan daha büyük olduğunu gören Sultan Alp Arslan, savaştan sağ çıkma ihtimalinin düşük olduğunu sezdi. Askerlerinin de hasımlarının sayı fazlalığı karşısında tedirginliğe düştüğünü fark eden Sultan, bir Türk-İslam adeti olarak kefene benzeyen beyaz kıyafetler giydi. Atının da kuyruğunu bağlattı. Yanındakilere şehit olduğu takdirde vurulduğu yere gömülmesini vasiyet etti. Komutanlarının savaş alanından kaçmayacağını anlayan askerlerin maneviyatı arttı. Askerlerinin cuma namazına imamlık eden Sultan, atına binip ordusunun önüne çıktı ve moral yükseltici, maneviyat artırıcı kısa ve etkili bir konuşma yaptı. Allah'ın Kur'an'da zafer vadettiği ayetleri okudu. Şehitlik ve gazilik makamlarına erişileneceğini söyledi. MüslümanOğuzlar'dan oluşan Selçuklu ordusu savaş pozisyonuna geçti.

Bu sırada Bizans ordusunda dinsel ayinler yapılmakta ve papazlar askerleri kutsamaktaydı. Romen Diyojen de bu savaşı kazanması durumunda (buna inancı tamdı) ününün ve saygınlığının artacağından emindi. Bizans'ın eski ihtişamlı günlerine döneceğini hayal ediyordu. En ihtişamlı zırhını giydi ve atına bindi. Ordusuna zafer durumunda büyük vaatlerde bulundu. Tanrı tarafından şeref, şan, onur ve kutsal savaş sevapları verileceğini duyurdu. Alp Arslan'ın savaşı kaybetmesi durumunda her şeyini ve atalarından miras kalan Selçuklu Devleti'ni de kaybedeceğini çok iyi biliyordu. Romen Diyojen ise savaşı kaybetmesi halinde devletinin çok büyük güç, prestij ve toprak kaybedeceğini biliyordu. Her iki komutan da kaybetmeleri durumunda öleceklerinden emindi.

Romen Diyojen ordusunu geleneksel Bizans askerî kaidelerine göre düzenlemişti. Ortada birkaç sıra derinlikte çoğu zırhlı piyade birlikleri ve bunların sağ ve sol kollarında süvari birlikleri yerleştirilmişti. Romen Diyojen merkeze; General Bryennios sol kanada ve KapadokyalıGeneral Alyattes ise sağ kanadı komuta ediyordu. Bizans ordusunun gerisinde büyük bir rezerv bulunuyordu ve bu, özellikle taşra eyaletlerinde nüfuzlu kişilerin özel ordularının mensuplarından oluşuyordu. Geri rezerv ordusunun komutanı olarak genç Andronikos Dukas seçilmişti. Romen Diyojen'in bu tercihi biraz şaşırtıcıydı, çünkü bu genç komutan eski imparatorun yeğeni ve İoannis Dukas'ın oğlu olup, bu kişiler açıkça Romen Diyojen'in imparator olmasının aleyhindeydiler.[5]

Savaş öğle saatlerinde Türk atlılarının toplu ok saldırısına geçmesiyle başladı. Türk ordusunun çok büyük çoğunluğu atlı birliklerden oluştuğundan ve neredeyse hepsinde de ok olduğundan bu saldırı Bizanslılar'da önemli miktarda asker kaybına neden olmuştu. Ama yine de Bizans ordusu saflarını bozmaksızın korudu. Bunun üzerine ordusuna yanıltıcı bir çekilme buyruğu veren Alp Arslan, gerilerde gizlediği küçük birliklerinin tarafına doğru çekilmeye başladı. Bu gizlediği birlikler az miktarda organize olmuş askerlerden oluşuyordu. Türk ordusu, arka saflarda bir hilâl biçiminde yayılmışlardı. Türklerin hızlıca çekildiğini gören Romen Diyojen, Türklerin saldırı gücünü yitirdiğini ve sayıca fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü. En baştan beri Türkler'i yeneceğine inanmış olan imparator, bu bozkır taktiğine kanıp, kaçan Türkler'i yakalamak için ordusuna saldırma emri verdi.

Çok az zırhları olduğu için hızlıca geri çekilebilen Türkler, zırh yığınına dönmüş Bizans süvarileri tarafından yakalanamayacak kadar hızlıydı. Ancak buna rağmen Bizans ordusu, Türkler'i kovalamaya başladı. Yan geçitlerde pusu kurmuş Türk okçuları tarafından ustaca vurulan ama buna aldırmayan Bizans ordusu saldırıya devam etti. Türkler'i iyice kovalayıp yakalayamayan, üstüne bir de çok yorulan (üstlerindeki ağır zırhların etkisi büyüktü) Bizans ordusunun hızı durma noktasına geldi. Türkler'i büyük bir hırsla kovalayan ve ordusunun yorulduğunu anlayamayan Romen Diyojen yine de takip etmeye çalıştı. Ancak bulundukları mevziden çok ileri gittiklerini ve çevreden saldıran Türk okçularını görüp kuşatıldığını çok geç zamanda anlayan Diyojen, geri çekilme buyruğu verme ikilemindeydi. Tam da bu ikilemdeyken, geri çekilen Türk süvarilerinin, yönlerini tam olarak Bizans ordusu üzerine geçip hücuma kalkmaları ve geri çekilme yollarının da Türkler tarafından kapatıldığını gören Diyojen, paniğe kapılarak çekilme buyruğu verdi. Ancak ordusu, çevrelerindeki Türk hatlarını yarıncaya kadar, yetişen Türk ordusunun ana kuvvetleri, Bizans ordusunda tam bir panik başlattı. Kaçmaya kalkan generalleri görüp daha da paniğe kapılan Bizans askerleri, en büyük savunma güçleri olan zırhlarını da atıp kaçmaya çalıştı. Ardından ustaca kılıç kullanan Türk kuvvetleriyle eşit duruma düşüp büyük çoğunluğu yok oldu.

Bunun yanı sıra, savaş esnasında Büyük Selçuklu Devleti'nin ordusuna Kürtlerin de katıldığına dair iddialarda vardır. Bu konunun ana kaynağı, yüzyıl yazarı Sıbt İbnü'l-Cevzî'nin “Mir'âtü'z-Zaman Fi Tarihi'l-Ayan” adlı eserinde şöyle geçmektedir:[10][11]

Az önce Kürt de Sultan'a katılmıştı. Bununla beraber Sultan, Tanrı'dan sonra buyruğundaki kişilik hassa askerine güveniyordu.

Ancak Sıbt İbnü'l-Cevzî'nin bu eseri savaşın üzerinden yıl geçtikten sonra yazılmıştır. Malazgirt Savaşının yaşandığı dönemde yaşamış hiçbir dönemdaş Bizanslı, Arap Süryani veya Ermeni tarihçi Malazgirt Muharebesine Kürtlerin katıldığından bahsetmemiştir. Bu sebeple birçok modern tarihçi, Selçuklu Devletine bağlı ve haraç ödeyen Mervani Kürt emirliğinin savaşa mecburen asker göndermiş olabileceğini ancak Kürtlerin muharebeye katılmış olsa dâhi savaşın kaderine etki edemeyecek kadar az sayıda olduklarını belirtmiştir.[12]

İbn Devâdâri, “Kenzü'd-dürer ve Câmiü'l-gurer” adlı eserinde Sıbt İbnü'l Cevzi'den farklı olarak Kürtler ve diğer kavimlerden olmak üzere on bin kadar insanın savaşa katıldığını yazmıştır:[13]“Sultan Alparslan'a Kürtlerden ve sâir kavimlerden olmak üzere 10 bin kadar insan da toplanmıştı.”

Ahmed bin Mahmûd, Selçuknâme adlı eserinde Alparslan'ın ordusuna Kürtlerin de katıldığını yazar:[14]“Sultan'ın yanına Kürtlerden on bin seçkin asker ve reislerde toplandı.”

İngiliz tarihçi David Nicolle, Selçuklu ordusunda Arap, Fars, Kürt gibi birçok Müslüman milletten askerlerin olduğunu, ancak Selçuklu ordusunun temelini ve büyük bölümünü Oğuz Türklerinin oluşturduğunu, ordunun çoğunluğunun Türkçe konuştuğunu ve diğer Müslüman unsurların orduda azınlık olduğunu belirtir. Nicolle'a göre Selçuklu ordusu için Türkmen ordusu denilmelidir.[15]

Türk soyundan gelen Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar; Afşin Bey, Artuk Bey, Kutalmışoğlu Süleyman Şah gibi Selçuklu komutanları tarafından verilen Türkçe emirlerden etkilenen bu süvari birlikleri de soydaşlarının yanına katılınca, Bizans ordusu süvari gücünün önemli bir kısmını kaybetti.

Ordusunu komuta etme olanağının kalmadığını gören Romen Diyojen, yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkânsız olduğunu gördü. Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bölümü akşam hava kararıncaya kadar yok edildi. Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular. İmparator omzundan yaralı olarak ele geçirildi.

Tüm dünya tarihi için büyük bir dönüm noktası niteliğinde olan bu savaş, zafer kazanan komutan Alp Arslan'ın yenik İmparator Romen Diyojen ile antlaşma yapmasıyla son buldu. İmparatoru bağışlayan ve ona iyi davranan Sultan, antlaşmaya göre imparatoru serbest bıraktı. Antlaşmaya göre imparator kendi fidyesi için denarius, vergi olarak da her yıl denarius ödeyecek; ayrıca Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirt'i de Selçuklu Devleti'ne bırakacaktı. Tokat'a kadar kendisine verilen Türk birliği eşliğinde Konstantinopolis'e doğru yola çıkan imparator, Tokat'ta toplayabildiği kadar denariusu kendisiyle birlikte gelen Türk birliğine verdi. O sıralarda, Bizans tahtına kendi yerine VII. Mihail'in çıktığını öğrendi.

Romen Diyojen ise geri dönmekte iken Anadolu'ya dağılmış ordunun kalanlarından derme çatma bir ordu düzenlemiş ve kendisini tahttan indirenlerin ordularına karşı iki çatışma yapmıştır. Her iki muharebede de yenilerek Kilikya'da küçük bir kaleye çekildi. Orada teslim oldu, keşiş yapıldı, katır üzerinde Anadolu'dan geçirildi, gözlerine mil çekildi, Kınalıada'daki manastıra kapatıldı ve orada birkaç gün içinde yaraları ve enfeksiyonları nedeni ile öldü.

Romen Diyojen'in esareti[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası