durduk yere irkilme neden olur / Narkolepsi Nedir ve Tipleri Nelerdir?

Durduk Yere Irkilme Neden Olur

durduk yere irkilme neden olur

Miyokloni irkilme neden olur? Neden uykuya dalarken aniden irkiliriz?

Gün içinde yorgun düşen bedenimiz uyku esnasında aniden irkilebilir. Bunun diğer adı Miyokloni (Miyoklonus ya da Myoclonus olarak da bilinir), merkezi sinir sisteminden kaynaklanan bir veya birden çok kasta meydana gelen istemsiz ve kısa süreli kasılmadır. Uykudan uyanır uyanmaz '' Miyokloni irkilme neden olur? Neden uykuya dalarken aniden irkiliriz?'' sorusuna yanıt aranmaya başlar. Peki Miyokloni irkilme neden olur? Neden uykuya dalarken aniden irkiliriz?

MİYOKLONİ İRKİLME NEDİR,NEDEN OLUR?

Miyokloni (Miyoklonus ya da Myoclonus olarak da bilinir), merkezi sinir sisteminden kaynaklanan bir veya birden çok kasta meydana gelen istemsiz ve kısa süreli kasılmadır. Bu duruma bir hastalık belirtisi demek doğru olmaz. Miyoklonik seğirmeler ani veya ardışık kas kasılması sonucu ortaya çıkar. Kasların kasılmasına pozitif miyoklonus, gevşemesine ise negatif miyoklonus adı verilir.

Myolonus'un en yaygın türü uykuya dalma sırasında görülür. Bilim adamları uyku esnasındaki ani irkilmeleri bu faktöre bağlamaktadır. Bu kasılmalar sinir sistemi hastalıklarından kaynaklanabilir. Fakat hatırlatalım ki, bu durumu yaşamış insanların hepsinde sinir sistemi rahatsızlığı olduğu yorumunun yapılması yanlış olur. Hasta uykuya dalarken beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sistemi, gün içinde sürekli hareket ettikten sonra aniden hareketsiz kalan vücudu ölü sanar ve tekrardan harekete geçirmek için vücuttaki kaslara sinyaller gönderir. Bu sinyaller kasların, dolayısıyla vücudun ani kasılmasına ve titremesine sebep olur.

UYKUYA DALARKEN SIÇRAMA, TİTREME NEDEN OLUR?

Anksiyete bozukluğu

Huzursuz bacak sendromu

Uykuda peryodik hareket bozukluğu

Stres, depresyon

Myoklonik epilepsi

Uykuda solunum durması

Yemeği kaçırmak, çok yemek yemek

Çok yorgunluk

Enerji içeceklerini çok fazla içme

Myclonic kasılmalar yaşama

Uykuya dalarken veya uykudan uyanırken tetiklenen beyindeki bazı merkezlerin uyarılmasından dolayı kas atmaları yaşama

Çok fazla kahve, çay, kola gibi kafeinli içecekler içme

Uykuya dalarken sıçrama neden olur?

Serpil Dokurel - PembeNar Özel

Öncelikle uykuda sıçrama durumlarını karabasan, uyurgezerlik, kabus görme gibi durumlardan ayırmak gerekir. Uykuya dalarken veya tam uyanırken hayal görme (halüsinasyon) haline hipnopompik/hipnogojik varsanı adı verilmektedir. Halk arasında karabasan olarak ta bilinmektedir. Karabasan durumunda aslında kişi tamamen uyanıktır. Normalde beynimiz uykuya daldıktan sonra rüyalarımızda rüyalarımıza göre hareket etmeyi engelleyebilmek için bedenimizi felç haline geçirir. Bazen bunun tam tersi olarak beyin uykuya geçmeden önce bedenimizi felç haline geçirir, uykuya dalmadan önce kaslarımızın hareket etmesi engellendiğinden uyanık halde iken geçici bir felç hali oluşur. İşte bu durum karabasanın ve karabasan halinde hareket edemememizin nedenidir. Karabasanlar genellikle kişi stresli bir durum yaşıyorsa oluşmaktadır.

Stresli bir yaşamın belirtisi olabilmektedir.

Uykuda sıçrama durumu uykuya dalarken beynimizin bedenimizdeki kaslarımıza ani, kısa süreli elektrik uyarıları göndermesi sonucunda oluşur ve çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Buna parasomni adı verilmektedir. Vücudun belli bölgesinde kasılma hareketi, düşme hissi, ağlama hissi, şaşkınlık hissi olabilir. Bu şekilde ortaya çıkmasına hipnik jerk adı verilmektedir. Genellikle fizyolojik yani doğal bir olaydır. Duygusal stres durumunda olmak, fiziksel egzersiz yapmış olmak, kahvede ve kolada bulunan kafein gibi uyarıcı gıdalar almak, karanlıkta televizyon seyretmek bu durumu artırabilir. Ara ara meydana geldiğinde bir soruna işaret etmez fakat sık sık oluyorsa bu durumu araştırmak gerekebilir. Öncelikle nedeni saptamak gereklidir. Kafeini azaltmak veya kesmek, stres yaratan durumlardan kaçınmak çoğunlukla bu durumu çözmektedir. Dirençli vakalarda ilaç tedavileri kullanılabilmektedir.

Ayrıca uyku myoklonusu adı verilen bir durum vardır ki genellikle genetik olarak aileden aktarılır. Bu kişiler genellikle bacaklarda olmak üzere gece boyunca ara ara düzenli kas sıçramaları yaşarlar. Yaş ilerledikçe sıklığı artmaktadır. Özellikle bir rahatsızlığın habercisi değildir. Gece boyu sıçramalar nedeni ile uykuyu tam alamamaya neden olur ve yaşam kalitesini düşürebilir.

Uyku sıçramalarının psikolojik nedenlerini stresli yaşamak, kalitesiz uyku uyumak, gereğinden az uyumak, bedenimizi fiziksel olarak fazla yormak ve depresyon olarak sıralayabiliriz. Her uyku sıçramasının altında psikolojik bir sorun aramaya gerek yoktur fakat sıçramalar sık sık olmaya başladı ise nedenini mutlaka araştırmak gerekir. Her sıçrama depresyon habercisi değildir fakat depresyondaki kişilerde uyku sıçramalarında artış görülebilmektedir.

Çok ama çok nadir de olsa sık yaşanan uyku sıçramaları epilepsi (sara) hastalığı belirtisi olabilir. Eğer psikolojik durumlar yoksa ve bahsettiğim sıçramaya neden olabilecek durumlar da yoksa ve hala sıçramalar oluyorsa bu durumda juvenil miyoklonik epilepsi açısından değerlendirmek gerekebilir.

MS Hastalığı, MS Atağı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

MS (Multiple Skleroz) Nedir?

MS (Multiple Skleroz) nedir, Bağışıklık ya da bedenimizin savunma sisteminin sinir sistemini (beyin, omurilik) zedelemesi ve onu yabancı kabul ederek saldırması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. 

Normalde sinir sitemimiz, bağışıklık sisteminden uzakta, adeta saklı bir ortamdadır. Ancak, sebebini tam olarak anlayamadığımız nedenlerle, baştan ve kontrolden çıkan bağışıklık sistemimiz, kendi sinir sistemine saldırmakta ve hasarlar oluşturmaktadır. Hasarların yerleşimine göre şikâyet ve bulgular da değişken olmaktadır. MS bağışıklık sistemi hastalığı olduğundan, MS tanılı kişilerde, diğer bağışıklık sistemi hastalıkları da sık izlenebilir.

Tablo. MS ile birlikteliği sık olan diğer hastalıklar

  • Tiroit/guatr 
  • SLE
  • M. Gravis
  • D. Mellitus/Şeker hastalığı
  • Ankilozan spondilit
  • Enflematuar barsak hastalığı
  • Skleroderma
  • Behçet hastalığı

MS Belirtileri Nelerdir?

1. Hastalığın en sık başlangıç belirtisi duyusal-hisle ilgili şikâyetlerdir. Genellikle, elimi ayağımı hissetmiyorum değil de uyuşma-karıncalanma-keçelenme tarzında olur. Duyusal belirtiler, anlık izlenen belirtiler olarak hastaların %50-70’inde ortaya çıkar. 

Duyusal belirtiler:

  • Uyuşma
  • Karıncalanma
  • İğnelenme
  • His azalması
  • Gerilme
  • Uyuşturulmuşluk hissi
  • Kum üzerinde yürüme hissi
  • Kaşınma
  • Yanma
  • Elektriklenme
  • Yüze ani vuran elektrik çarpması
  • Boyundan sırta ve ayaklara ani elektrik çarpması şeklinde olabilir.

2. Duyusal şikâyetlerin ardından en sık, güç (motor) kayıpları ile kendini gösterir. Kuvvet ya da güç sorunları ile ilgili belirtiler, başlangıçta hastaların %32-40’ında görülmesine karşın, yıllar içerisinde %60 hasta değişik ağırlıklarda güç kayıplarına maruz kalır. Bu doğrudan bir uzuvda kuvvet kaybı şeklinde olabileceği gibi, “ağırlaşma”, “sertleşme”, “direnç gösterme” veya “ağrı” şeklinde de olabilir. Bu tür belirtiler sıklıkla bacaklarda başlar. 

3. Üçüncü sırada ise, görme kayıpları ya da bozuklukları ile (optik nörit = görme siniri iltihabı) kendini ortaya koyar. Bu hastaların %15-20’ünde başlangıç belirtisidir. Genelde tek taraflı görmede zayıflama şeklinde başlar. Bulanık görmeye, ışık rahatsızlığı ve göz hareketleri ile olan göz ağrısı eşlik eder. Bu duruma renk görme kaybı da sıklıkla eklenir. Siyah-beyaz görme oluşabilir. Görme sinirinin etkilenmesi, göz küresinin hemen arkasındaki görme siniri başlangıcı iltihabı şeklinde (papillitis) olabileceği gibi, sinirin gözden çıktıktan sonra daha uzak kısımlarını da etkileyebilir (retrobulber nöritis). Bu etkilenmelere rağmen körlük nadirdir.
Görme siniri tek başına, ilk başlangıç belirtisi olarak tutulabileceği gibi geç dönemlerde, MS tanısı olan kişilerde de etkilenebilir. İlk olarak görme siniri etkilendiğinde ya da hastalık belirtisini ilk görme siniri etkilenmesi ile gösterdiğinde, bazı durumlarda, MS gelişimi riski yükselir: 20-40 yaş arası ve kadında ortaya çıkması, omur ilik sıvısında oligoklonal bant denen testin pozitif sonuç vermesi, tekrarlayıcı olması ve eMaR görüntülemede beyinde plakların izlenmesi durumunda MS gelişim riski yüksektir (%36). Buna karşın, normal beyin MR ve oligoklonal bant testinin negatif çıkması durumunda bu risk %6’nın arlındadır. 

Özellikle genç bir kişide akla MS getirebilecek belirtiler şöyle sıralanabilir:

  • Tek taraflı görme kaybı
  • Tam olmayan omurilik zedelenmesi
  • Yüzde ani-şiddetli elektrik çarpar ağrı
  • Nedeni belirsiz aşırı yorgunluk
  • Sıcağa duyarlı, sıcakta artan nörolojik şikayetler

MS Atağı Nedir?

MS ortaya çıkış şikâyetlerinin ayrı zamanlarda, önceden tahmin edilemeyen şekilde ortaya çıkmasına atak denir. Klinik bulgulardan bir ya da bir kaçının en az 24 saat süreyle ortaya çıkması ve bunların arasında en az 1 ay süreyle devam etmesidir. Saat, gün, hafta ve aylarca ataklar sürebilir. Genellikle ardından düzelme dönemi ortaya çıkar. Hastaya ve hastalığın tipine göre ataklar değişmekle birlikte, atakların ne zaman ve ne sıklıkla ortaya çıkacağı önceden kesinlikle tahmin edilemez.

Geçici/Ani Belirtiler

Genelde atak olarak adlandırılmayan, kısa süreli, ani ortaya çıkan ve kaybolan, benzer şekillerde tekrarlayan belirtilerdir. 30 saniye ile 2 dakika arasında sürerler.

  • Yüze vuran ani ağrı
  • Kaslarda ani kasılmalar
  • Ani konuşma bozukluğu
  • Ani kaşınma atağı
  • Tek yüzde kasılma
  • Kas tonusunun azalması
  • Ani ifade ve konuşma bozukluğu
  • El-ayakta ani kasılmalar

MS Ataklarını Ne Tetikler?

1)    Viral enfeksiyonlar
2)    Hem fiziksel hem de psikolojik stres MS’de kötüleşmelere neden olabilir. Ancak, yüksek stres altında MS atakları azalabilir. Körfez savaşı sırasında, sürekli SCUD füzesi tehlikesi altında olan İsrail’de alevlenme ve ataklar, bu dönemde belirgin azalmıştır.
3)    Cerrahi ya da anestezi
4)    Beden ısısı artışı. Doğrudan atak yapmasa da geçici (yalancı) kötüleşmeler yapabilir. Sıcak banyo esnasında bedendeki uyuşma-karıncalanma ve güçsüzlükler ya da görme bulanıklığında artma olabilir.
5)    Trafik kazaları: Atak yaptığını gösteren kanıtlar çok güçlü değildir.
6)    Gebelik esnasında atak sayısı azalmasına karşın, doğum sonrasında atak riski, hormonsal değişimler, stres, yeni doğan bakımının yorucu olması nedeni ile artabilir. Ancak gebelikle ilişkili ataklar olsa bile, bunlar uzun vadeli olumsuz birikim yaratmazlar. Bazı verilere göre, gebelik olumlu ilerlemeye dahi neden olabilir.

MS Başlangıç Yaşı Kaçtır?

Pek çok çalışmada MS’in başlangıç yaşı 29-32’dir. Kadınlarda, en sık ortaya çıktığı yaş erkeklere göre 5 yıl daha erkendir. Birincil ilerleyen tipte ise başlangıç yaşı 35-39 yaş ile biraz daha ileridir. Hastaların %5’inde ise başlangıç yaşı 8 yaşın altında ve 70 yaş üzerindedir. 

MS – Enfeksiyon İlişkisi Nedir? 

Bir çok virüs enfeksiyonunun MS’e neden olduğu öne sürülmesine karşın, doğrudan bir enfeksiyon ardından ortaya çıkar diye bir kesinlik yoktur. Uzun yıllardır bu tartışma var ve devam da edecek görünmektedir. Enfeksiyon taramalar, otopsi sonuçlar ve diğer araştırmalar birbiri ile çelişkisi sonuçlar vermektedir. Virüslerin bağışıklık sistemini baştan çıkarıp, yanlış hedefe saldırıya neden oldukları kabul edilir. Virüsler içerisinde, kuduz, uçuk virüsü olan herpes simpleks, Epstein Barr virüsü sayılabilir. Son zamanlarda, insan herpes virüs-6, Epstein Barr virüsü ve Chlamidya pnömonia MS’e neden olabilecek olası tetikleyiciler olarak ilgi çeker olmuştur. Ancak, MS ile ilgili mikrop enfeksiyonu etkisi konusunda son söz henüz söylenmemiştir.

MS Genetik Geçişli Bir Hastalık Mıdır?

Tek yumurta ikizlerinde belirgin olarak yüksek oranda MS ortaya çıkması genetik etkinin en açık kanıtıdır. Tek (aynı) yumurta ikizlerinin 100’ünün 24 eş ikizde MS ortaya çıkarken, farklı yumurtalardan doğan ikizlerin ise %2,4’ünde MS tespit edilmiştir. Bu şu anlama gelir, tek yumurta ikizlerinde MS, 10 kat daha yüksek sıklıkta ortaya çıkar. Hiçbir yakınması olmayan ikiz kardeşlerde yapılan beyin görüntülemelerinde (eMaR) ya da diğer inceleme yöntemlerinde, MS’de ortaya çıkabilecek bozukluklar tespit edilebilir. Genel olarak bakıldığında, MS hastalarının birinci derece akrabalarının birinde MS tespit edilmesi ya da ortaya çıkma olasılığı %20’dir. Ancak, MS sadece genetik bir hastalık değildir. Genetik etki ve çevresel nedenlerin etkileşimi ile ortaya çıkar.

MS Tanısı Nasıl Konur?

Tanı, birçok hastalıkta olduğu gibi nörolojik öykü, muayene bulguları ve tetkikler sonucunda konulur. Kesin tanı için geçmişte değişik tanısal ölçütler geliştirilmiştir ve bu ölçütler kısmen zaman içerisinde elde edilen yeni bilgiler ile değiştirilmektedir. Yeni tanı ölçütleri 2005 yılında tekrar düzenlenmiştir. Bu ölçütlere göre kesin MS, muhtemel MS tanısı konur ya da tanı dışlanır. Ortak fikir belirti ve bulguların zaman ve alan açısından yayılımını esas alır. Hastalığın başlangıç aşamalarında tanı ölçütlerini karşılamayan hastalar kafa karıştırıcı olmuştur. Bazı durumlarda klinik belirtileri olan bir atak olur ama eMaR görüntülemede yaygın plaklar tespit edilir. Bu durum doğrudan MS adını almasa da klinik izole hastalık tablosu olarak adlandırılır.
Genellikle sık yapılan bir yanlış, eMaR görüntülemede bazen rastlantısal tespit edilen parlak alanların gereğinden fazla MS’e eşdeğer kabul edilmesidir. Klinik belirtilerin de MS ile uyumlu olması gerekir. Bu görüntüler sık baş ağrısı yaşayanlarda (migrende), ileri yaşlarda, damar cidarını etkileyen bazı hastalıklarda (Sjögren sendromu, sarkoidoz, sistemik lupus eritromatozus, poliarteritis nodoza, Behçet hastalığı) sıklıkla izlenir.
MS tanısı konduktan sonra KIRMIZI BAYRAK ya da IŞIK durumu varsa tanıyı tekrar gözden geçirmek gerekir. Bu durumda MS dışında diğer hastalıklar da araştırılmalıdır: 1. ailede nörolojik hastalık varsa, 2. beyinde değil de sınırlı olarak omurilik alt kısımlarında plak görüntüsü varsa, 3. eşlik eden devamlı sırt ağrısı varsa, 4. sadece belli bölge ile ilişkili bulgular varsa, 5.hastalığın 60 yaş üzerinde ya da 15 yaş altında başlaması ve 6. ilerleyici hastalık olması. Bunlar varsa MS tanısı kabul edilmeden diğer hastalıklar da aranmalıdır.

MS’in Nedeni Nedir?

Bugünkü bilgilerimize göre MS’a kesin neden olabilecek bir sebep ortaya konulamamıştır. Yapılan değişik araştırmalarda, hastalığa neden olabilecek çok çeşitli nedenler (daha önce geçirilmiş virüs enfeksiyonları, çevreden kaynaklanan bazı zehirli maddeler, beslenme alışkanlıkları, coğrafi faktörler, vücudun savunma sisteminde bozukluk…) ileriye sürülmüşse de hiç birisi kesin neden olarak ortaya konulamamıştır. Bugün kabul edilen, hastalığa temelde genetik/ailevi bir eğilimin olduğu, çevre koşullarının ve diğer nedenlerin bu genetik üzerine eklenmesi ile hastalığın kendini gösterdiği şeklindedir.

MS Nasıl Tedavi Edilir?

MS hastalığı; atak tedavisi, koruyucu tedaviler, sorunlara özgü tedaviler ve tamamlayıcı tedavi olarak özetlenebilir.
Atak tedavisi; ilaç tedavisidir.
Koruyucu tedavi; Belli tipte MS tanısı almış hastaların, ataklarının sıklığını, şiddetini ya da atak olduğunda bıraktığı hasarları/sekelleri/izleri azaltmak için kullanılan tedavilerdir.
Sorunlara özgü tedaviler; MS hastalığının başlangıcında ya da seyrinde değişik, herhangi bir hastalık olmadan da görülebilecek ya da MS'in doğrudan sonucu olan sorunlara yönelik tedaviler vardır. Bunlar arasında, depresyon, yorgunluk, unutkanlık, uykusuzluk, kas sertleşmesi, idrar sorunları, cinsel problemlerle ve diğer ortaya çıkan her sorunun kendine ait tedavisini içerir.
Tamamlayıcı tedaviler; Bu tedavi diyet, bitkisel tedaviler, günlük yaşam düzeninde değişiklikler, egzersizler (yoga, gevşeme egzersizleri) olarak belirtilebilir.

Güncelleme Tarihi: 12 Ocak 2023

Yayınlama Tarihi: 19 Kasım 2018

Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır