Istanbulda Bit Pazarı Nerede Kuruluyor 2018

Yazının başlığına bakıp ‘Mart 2024’teki seçimlere 9 ay kala bu öngörüyü yapmak için çok erken’ diyebilirsiniz, haklısınız. Ben şu an itibariyle gözüken siyasi tabloya ve sayılara bakarak bir durum tespiti yapmaya çalışacağım.

Önce CHP’ye bakalım. Kasım ayında partinin kurultayı var. Seçim yenilgisinin ardından genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin genel başkanlığından ayrılması bekleniyordu. Ancak kendi deyimiyle ‘kaptan olarak gemiyi sağlam bir limana yanaştırdıktan sonra’ bu adımı atacak. Bu liman uzak mı yakın mı tartışmaları da baki tabii. Kaptan değişimi olacak mı, nasıl olacak, Kılıçdaroğlu seçimin önünü açıp tarafsız mı kalacak yoksa herhangi bir adayı mı destekleyecek her biri ayrı bir soru işareti. Kılıçdaroğlu’nun bir kısım delege tarafından aday gösterilmesi de çok mümkün. Muhtemel adaylardan biri Özgür Özel diğeri ise Ekrem İmamoğlu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun başında ‘siyasi yasak’ tehdidi bulunuyor. Ama bu tehdit İmamoğlu’nun elini özellikle aday olursa zayıflatmak yerine kuvvetlendirebilir. Ancak Ekrem İmamoğlu ile ilgili en büyük problem ‘netleşememesi’. Somutlaştırayım. İmamoğlu’nun 2019 yılının sonundan itibaren aklında hep cumhurbaşkanlığı adaylığı vardı. Bu konuda yakın çevresiyle görüşmeler hatta kimi hazırlıklar yaptı. Ancak açık bir şekilde ortaya çıkmak yerine hep hissettirdi.

Şimdi de CHP genel başkanlığına aday ama ‘kelimelerle oynayarak’, Kılıçdaroğlu ile baş başa görüşmeler yaparak adaylığını yine sadece hissettiriyor. Yakın çevresi de onunla ilgili kimi hazırlıkları kamuoyunda tartışılması için medyaya sızdırıyor. İddialardan birine göre ‘değişimin liderliğini İmamoğlu yaparken CHP genel başkanlığını başka biri üstlenebilirmiş.’ 

Şaka gibi değil mi? Türkiye’nin hatta dünyanın en köklü partilerinden CHP’nin genel başkanlık makamından bahsediyoruz.

Diğer aday CHP Grup Başkanı Özgür Özel’e gelince. Ne kadar şansı olur, genel başkanlığı kazansa da partiyi hangi kadro hangi iddia ile nereye taşır tartışılır. Yeniden İmamoğlu’na dönecek olursak…Görüş alışverişinde bulunan isimlerden aldığım bilgiye göre ona ‘yeniden İstanbul’a aday ol çağrısı yapılıyormuş’… Diyelim genel başkanlık öncesi ‘İstanbul’u bir daha alayım kazanma gücümü göstereyim’ dedi. Ve yarışa girdi. Şansı ne olur?

Kazanmak için tek başına CHP’nin gücü yetmeyebilir. O zaman geçmişte olduğu gibi ittifak yapılacak partiler akla geliyor.

CHP’deki dağınıklıktan bahsettik. İYİ Parti’ye bakalım. Partinin yöneticileri Millet İttifakı’nda Cumhurbaşkanlığı adaylığı belirleme sürecinde Meral Akşener’e haksızlık edildiğini düşünüyor. CHP’li yöneticilerin de Akşener’in ‘kazanamayacak aday’ diyerek Kılıçdaroğlu’nun şansını azalttığını, ‘masadan kalkması’ ve izleyen gün yaptığı açıklamaların işi zora soktuğunu konuştukları sır değil. Önümüzdeki hafta sonu partinin 3. Olağan Büyük Kurultayı var. Akşener’in yine seçileceği kesin de, geçmişteki ittifak ve seçim süreciyle ilgili neler söyleyeceği henüz bilinmiyor. Siyasette ‘olmaz’ olmaz. Ama CHP ile yerel seçimler için yeni bir ittifak zor görünüyor. Tabii burada Akşener; başta siyaset yasağı istenen mahkeme kararının geldiği gün zor günlerde destek olduğu İmamoğlu CHP’de genel başkan olursa ya da yine belediye başkanlığı yarışına girerse fikrini değiştirebilir.

İstanbul’daki yarışta ‘fikir değiştirmesi’ neredeyse imkânsız bir parti gözüküyor. HDP-Yeşil Sol. Bunu hem HDP parti meclisinde yapılan konuşmalardan dışarı sızan bilgiler hem de doğrudan gazetecilere verilen demeçlerden anlıyoruz. Gazete Duvar’da Ceren Bayar’a konuşan HDK Eş sözcüsü ve Yeşil Sol İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek’in cümleleri önemli. Çiçek 2023 seçim sürecinin 2019 yerel seçimlerini akla getirdiğini söylüyor ve Abdullah Öcalan’ın o dönem HDP’ye ilettiği ‘tarafsız kalın, payanda olmayın’ çağrısının anlaşılamadığını söylüyor.  2019 yılında 31 Mart’ta iptal edilen İstanbul seçimleri 23 Haziran’da tekrarlanmış seçimlere üç gün kala İmralı’ya ‘giden’ bir akademisyen Öcalan’ın tarafsızlık çağrısı içeren mesajı-mektubu kamuoyuyla paylaşmıştı.

2024 mart ayında HDP-Yeşil Sol çizgisi aday çıkarırsa-tarafsız kalırsa aday İmamoğlu bile olsa kazanmak zorlaşır. 2019 seçimlerinde İmamoğlu 31 Mart’ta rakibi Binali Yıldırım’ı 13 bin oyla geçmişti. Seçimin iptalinin ardından haziran seçimlerinde oy farkı 800 bini geçti. İmamoğlu 4 milyon 740 bin kişinin oyunu alarak yüzde 54.2’ye ulaştı, Yıldırım 3 milyon 935 bin kişinin oyuyla yüzde 44.9’da kaldı.

Şimdi de 2023 seçimlerinde İstanbul’daki partilerin milletvekili yarışında aldıkları oy oranlarına bakalım. 11 milyon 350 bin seçmen var bu ilde. AKP oyların yüzde 36.6’sını, CHP 28.3’ünü, Yeşil Sol 8.19’unu, İYİ Parti 8.07’sini, MHP 6.24’ünü, TİP 4.04’ünü Yeniden Refah 3.25’ini aldı.

HDP-Yeşil Sol’a ağırlıkla oy veren Kürt seçmen özellikle 1990’lar sonrası yoğun göçle Esenyurt ve çevresinde yerleşti. 3 seçim bölgesinden oluşan İstanbul’da bu ilçenin de olduğu yer 3. Seçim bölgesi. Son seçimlerde buradan Yeşil Sol’a çıkan oy 392.722. 2. Bölgede 212.262, 1. Bölgede 248.177. Toplam 11 milyon 700 bin seçmenin 10 milyon 600 bini sandığa gitmiş. Yüzde 90 civarında bir katılım. Yeşil Sol seçmenin toplamı 850 bin civarında.

Bu yerel seçimlerde CHP adayı kim olursa olsun eğer destekleri alınamazsa yokluğu son derece önemli olacak bir seçmen sayısı. Ancak burada önemli-yeni bir faktör devreye giriyor. Başta İstanbul, büyükşehirlerde oyunu yükselten TİP. İstanbul’daki oyu yüzde 4’ler civarında. Belediye seçimlerinde büyükşehir için aday çıkararak ya da herhangi bir adayı destekleyerek belirleyici olabilir. Kimi ilçeler TİP’in özellikle genç seçmenle kurduğu ilişkiler göz önüne alındığında partiye yeni ve önemli bir kapı belki ilçe belediye başkanlığı yolunu bile açabilir.

CHP’nin adayı İmamoğlu da olsa ortadaki diğer önemli bir risk bu seçimlerde Canan Kaftancıoğlu’nun olmayacağı gerçeği. Kaftancıoğlu toplumun her kesimiyle kurduğu başarı ilişkiyle, o dönem yerel seçimlerde ittifak yapılan İYİ Parti’nin il başkanı Buğra Kavuncu ile yaptığı uyumlu çalışmayla seçimlerin kazanılmasında önemli bir faktör olmuştu. İstanbul’un çalışkan ismi pek muhtemel yeni dönemde geride durabilir.

Hesaba katmadığım iki parti var. DEVA ve Gelecek Partileri’nde alınan sonuçlardan sonra büyük bir moral bozukluğu yaşanıyor. Meclis’te Saadet ile birlikte üçlü grup kuracaklar ama mümkünse genel anlamda birleşme ana gündemleri. Her iki partiden bunu içine sindiremeyenler var. Onların varlık-yokluk savaşı yerel seçimlerde belirleyicilik özelliklerinden hayli uzak oluşu nedeniyle hesaba katmadım.

Seçimlere 9 ay kala muhalefet büyük bir dağınıklık içinde gözüküyor. Böyle giderse AKP’nin, Erdoğan’ın çıkaracağı adayın İstanbul’u kazanması çok zor olmaz. Cumhurbaşkanlığı, Meclis çoğunluğu derken belediyeler de özellikle önemli bir simge olan İstanbul kaybedilirse, muhalefet seçmeninin motivasyonu da iyice dağılır.

Erdoğan 28 Mayıs gecesi partisine 2024 mart seçimleri için çalışma talimatı verdi. Muhalefet parti içini ve dışını yıpratacak, adaylık merkezli iç hesaplaşmalar, tartışmalar içinde. Böyle giderse işleri zor…

Dünya’nın en büyük çarşısıdır İstanbul, üzerinden martılar geçen.

İstanbul Semt Pazarları… İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 4 pazar : Dolapdere Bit Pazarı, Feriköy Antika Pazarı, Edirnekapı Kuş Pazarı, Fatih Çarşamba Pazarı

Pazar sabahı, ortalık daha uyanmamış. Halaskargazi Caddesi henüz sessiz. Dolapdere Caddesi’nden aşağıya doğru bırakıyoruz kendimizi. Burasıda aynı tenhalıkta. İki üç araba tamircisi dükkanı açmış ama görünürde kimse yok. Büyük ihtimal içeride, sıcak bir köşede kahvaltılarını yapıyorlar.

Dolapdere Bit Pazarı

Soğuk, bere ve atkının kapatmadığı yüzeyde kendini hatırlatıyor. Adımlarımızı hızlandırıp rüzgarın nispeten daha az estiği kaldırım kenarlarından yokuşu takip ediyoruz. Hafif hafif duyulan rüzgarın sesine bu defa uğultular karışmaya başlıyor. Yokuş bitince cadde üstünde bıraktığımız tenhalığın zaten buraya hiç uğramadığı anlıyoruz. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci ışıkların hemen solundaki ara sokağa girip gözden kayboluyor. Sokağın başında duvara yapıştırılmış bir tabela, Feylosof Sokağı.

Çok geçmeden biz de atıyoruz kendimizi sokaktan içeri. Sokak arasında duvar boyunca serilmiş örtülerin üzerinde ne aramıyorsanız var. Ya da siz ne arıyorsanız, bu aramadıklarınızın içinde olduğu kesin. Yere serilmiş her bir örtünün üzerinde başka bir sürreal tablo var sanki. Ürünler satılmak için değil de bağımsız bir sanatçının  son yaptığı eseri sergilemek için bir araya getirilmiş gibi.

Burası Avrupa’daki bit pazarlarından çok farklı. Hatta eskiden bit pazarı nasılsa, burası öyle. Çöpe atılmaktan son anda kurtarılan elektronik eşyalar, taşınanların evlerinin arkasında bıraktığı, unuttuğu eşyalar ve daha bir kategorisinin bile olduğunu sanmadığım alet ve edevatlar. Fiyatlar inanılmaz ucuz. Bildiğimiz ucuzdan daha ucuz. 4 TL’ye İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenen, Asur Dönemi’nden kalma bir kaidenin minyatür kopyasını aldığımı söylesem belki daha doğru bir anlatım olur. Onu görmeden önce aradığımı bilmiyordum mesela. Ama görünce verdiği mutluluğu aradığımı hatırladım.

Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu zamana yol kenarına kurulan pazarlar, kuruldukları yerin ya da kurulduğu günün adını alırmış. Çarşamba Pazarı, Cuma Pazarı, Dolapdere Pazarı gibi. Ortaçağ Avrupa’sında ise pazarlar çoğunlukla bulundukları yerleşim yerinin merkezine, kilise ya da katedralin çevresine kurulurmuş. Dolapdere Bit Pazarı da tıpkı İstanbul gibi beraber yaşamın getirdiği kültürü yansıtıyor. Dolapdere de kuruluyor ve Mirmiran Sokak’taki Panayia Avengelistria Rum Kilisesi’nin duvarları boyunca devam ediyor tezgahları.

Osman Bey, beresi, üşümemek için üst üste giydiği iki mont ile serili muşambanın üzerinde sattığı ayakkabıları gösteriyor. “Şu 10, bu 15 TL, onun yanındaki de 15. Değişiyor modeline göre ama hepsi çok sağlamdır.” diye de ekliyor. Gece yarısını geçince, kurulmaya başlanırmış buradaki tezgahlar. “Kim erken gelirse, yerini kapar” diye ekliyor bıyık altı hafif gülümsemesiyle. Her Cumartesi gece 01:00’de açıyor tezgahını, Pazar akşam 17:00’ye kadar getirdiklerini satmaya çalışıyor. “Gece karanlığında alışverişe gelen oluyor mu?” diye soruyoruz şaşırmamızı hiç saklamadan. “Olmaz mı” diyor, “Erken gelen en iyisini alır”. Merakla diğer tezgahlara yöneliyoruz. Feylosof Sokak sadece başlangıçmış, Mirimiran Sokak da boylu boyunca tezgah dolu.

Yere serdiği örtünün üzeri eski fotoğraflar ve 50’lerden kalma kristal bardaklarla dolu Seyfi Bey’e rastlıyoruz. “Siz de mi gece 01:00’de açtın tezgahınızı?” diyoruz, “Benim o kadar erken gelmeme gerek yok, benim yerimi burada herkes bilir, senelerdir hep bu köşedeyim.” diyor. Seyfi Bey, 2 çift eski kristal bardakların altın yaldızı öyle güzel övüyor ki, dayanamayıp “Ne kadar?” diyoruz, “İkisi 20 ama sizi sevdim, 10 verin” diyor. Alıp atıyoruz çantaya.

Hurdacı dükkanının önünde tabureye oturmuş, gelen geçeni izleyen Kadir Dağ ile sohbet ediyoruz. “Hafta içi bizim dükkanın önünde in cin top oynar, bir tek pazarları böyle hareketli, biz de seviyoruz, seyrediyoruz.” diyor.

Kasap Hurşit Sokağı’ndaki merdivenli yokuşun bir kaç basamağını çıkınca, sağda Evvel Zaman antika ve eski eşya dükkanına rastlıyoruz. İçeride ciddi bir koleksiyon var. Dolapdere Bit Pazarı Pazardan Pazara, ama onlar meraklısı için her gün burada.

Dolapdere Bit Pazarı bitecek gibi değil. Eğer bit pazarlarına meraklıysanız ve gerçek bir bit pazarı görmek istiyorsanız en az 3-4 saatinizi ayırmalısınız burası için. Pazardan ayrılmadan önce giriş kapısı Hacı İlbey Sokak’ta yer alan Panayia Avengelistria Rum Kilisesine de uğrayabilirsiniz. 1877 inşasına başlanan ve 16 senede tamamlanan kilise, mimarisi ile hemen dikkat çekiyor. Yüksek duvarlarla çevrili avlunun, ortasında iki çan kulesi bulunuyor. Kilisenin içerisinde yer alan mozaik ve resimler de oldukça değerli.

Feriköy Antika Pazarı

Dolapdere Bit Pazarı’ndan çıkıp çok yakınında kurulan diğer bir pazara geçiyoruz; Feriköy Antika Pazarı. Her hafta pazar günleri Feriköy’de semt pazarının hemen altında kurulan pazar, ufak gibi görünse de içinde barındırdıklarına bakmak için birgünü rahat geçirebileceğiniz bir yer. Burada tezgah açan kişiler antika ve eski eşya konusunda tecrübeli, çoğunlukla da sabit bir dükkanı olan kişiler. Daktilo, ütü gibi eski eşyalardan yapılmış masa lambası modellerini sergileyen bir tezgahta, pazardaki fiyatların dükkandaki satış fiyatına göre %30 daha ucuz olduğunu öğreniyoruz.

Feriköy Antika Pazarı’nda fiyatlar satılan ürünlerin kondisyonuna ve nadirliğine göre değişiyor. Ama burada Dolapdere Bit Pazarı’ndaki fiyatları beklemek hayal kırıklığı olur. İngiliz Porselenleri, Osmanlı Dönemi’nden kalma porselenler, denizci harita mercekleri, eski ilanlar, plaklar, eski oyuncaklar ve değerli kitapları bulabileceğiniz bir yer burası. Her tezgah bir önceki hayatların kısa bir özeti gibi. Ve burada her antika pazarında geçerli olan kural söz konusu “Bir eşyanın ilk sahibi değilseniz son sahibi de olmazsınız”.

Yarı açık pazarın tavanını destekleyen demir çubuklar, yan yana sıralanmış tezgahlar, eski demir bir trenin içinde dolaşıyormuşuz hissi veriyor. Her koridora kurulmuş tezgahlar, başka hayatlara baktığımız kompartmanlar gibi. Plak satan tezgahlardan gelen müzik de sanki trenin lokantasında çalan fon müziği.

Beresine sığmayan bembeyaz saçları, metal çerçeve gözlükleri ile tezgahın hemen arkasından selamlıyor bizi Sevcan Göktürk. Kendisine 3 sene önce Çukurcuma’da rastlamıştık, tamir ettiği bir büyüteci satın almıştık. Biz O’nu hemen hatırlıyoruz, o bizi hatırlamadığını belli etmiyor. Sevcan Amca’nın elleri bu işin ne kadar zahmetli olduğu gösteren en önemli kanıt. Eski bir dürbünü temizliyor, bir yandan bizimle sohbet ederken. 50 senedir bu işi yapıyormuş ya da onun deyimiyle 50 senedir bu aşkı taşıyormuş ellerinde. Hafta içi Çukurcuma’da tezgahının başında, Pazar günleri de Feriköy’de alıyormuş soluğu. Büyüteçler, mercekler, dürbünler, metal aksamlı optikler uzmanlık alanı. Yolda çivi görsem alırım, temizlerim, tamiratını yaptığım bir eşyada kullanırım diyor. Ve ekliyor, işin ciddiyetini daha çok fark etmemiz için “Milli servet bunlar” diyor, “Eskiyi toplayıp, temizleyip, tamir edip, cilalayıp tekrar kullanılır hale getirmek gerekiyor. Bunların hepsi bizim değerlerimiz, bu toprakların hafızası.”

Bir başka tezgahta Veysel Sedat Bolcal ile tanışıyoruz. Aslında kendisi tenör, müzisyen, 20 senedir de ressam. Aynı zamanda antika tutkusunu işi haline getirmiş. Kurtuluş’ta dükkanı var. 6 senedir de Feriköy Antika Pazarı’nda tezgah açıyor. Eski seramik, porselen biblolara ve eski resimlere özel bir ilgisi var.

Her pazarcı konuşunca hiç duymadığınız, daha önce hiç bakmadığınız bir açıdan anlatıyor yaptığı işi. Satın alacağınız eşya ne olursa olsun öncesinde pazarcı ile sohbet etmek ise çok eskilerin geleneği. Feriköy Antika Pazarı’nı gezerken muhakkak ki yorulacaksınız. İnsan ister istemez oturacak bir tabure, sıcak bir çay, kahve arıyor. Hemen pazarın girişinde çay ocağı ve yanındaki gözleme alanı mola için çölde vaha değerinde. Pazarda yenilen gözlemeden ne olacak ki demeyin, bu pazara sadece gözleme yemek için gelip, gelmişken pazarı dolaşanlar da varmış.

Anadolu topraklarında günümüze kadar hiç ara vermeden gelen pazarcılık geleneği hala eskisi gibi. Çoğunlukla babadan oğula devam ediyor. Pazar anlayışı ise diğer yerlerdeki benzerlerinden daha farklı. Sadece semt halkının alışveriş ihtiyaçlarını karşılamak için değil aynı zamanda bir sosyal tesis semt pazarları. Hava almaya çıkanların, bir şey almaya gelmeyip gezenlerin, eş dost tezgahına uğrayıp sohbetlerin de yapıldığı bir buluşma yeri. Bu sohbetlerin ise uzayıp neredeyse amfide bir derse dönüştüğü bir yer var ki, orası da Edirnekapı’da kurulan Kuş Pazarı.

Edirnekapı Kuş Pazarı

Cumartesi ve Pazar günleri surların dibinde, Altınay Spor Kulübü’nün halı saha tesislerinde kurulan kuş pazarı meraklıların toplanma yeri. İçeri giriş için 3 TL veriyorsunuz. Belki de içeri girerken para verilen İstanbul’daki istisna pazar burası. İçeride bulunan her şey haliyle sadece kuşlarla ilgili. Kuş türleri, hareketleri, özellikleri derken pazardan çok açık unutulmuş bir kuş ansiklopedisine bakar gibiyiz. Osmanlı ‘dan beri yaşatılan bu gelenek sürekli yer değiştirse de şimdiki yerinde de oldukça ziyaret alıyor. Pazar saat 14:00’den sonra tenhalaşmaya başlıyor alan. Buraya gelen güvercin sevdalılarını, hem sohbet ederken hem de almak istedikleri kuşları incelerken görmek mümkün.

İki genç arkadaş geliyor pazarcının yanına. Önce kuşların fiyatlarını soruyor. İçlerinde daha ince yapılı olanı ısrarla arka sıradaki bir kuşu gösteriyor. “Onu uçarken görebilir miyiz?” diyor pazarcıya. Pazarcı salıyor maviliğe kuşu. Surların hemen altında iki takla atıyor güvercin, seyredildiğini biliyormuş gibi. Pazarcının yanına inince de kısa bir alkış istiyor haliyle. “Fiyatı?” diyor ince yapılı, sarı saçlı çocuk. “100 TL” diyor pazarcı. “Ama bu farklıdır, sıradan taklacılardan sayma bunu”. Pahalı geliyor haliyle, “Öğrenci için 100 TL çok” diyor. İsmi Mithat’mış. Elinde bir fotoğraf makinesi var, benim fotoğraf makinesini görünce soruyor. “Abi bunun ayarını yaptık ama bulanık çıkıyor, nedir derdi?”. Yeni almış makinasını Hayyam’dan. “Acemiyiz” diye ekliyor. Bildiğim kadarıyla anlatıyorum ayaküstü. Çok mutlu oluyor deklanşöre basınca ortaya çıkan sonuçtan. Ben de soruyorum, bu kuş sevdasının nereden geldiğini. Amcası severmiş çok güvercinleri, ondan geçmiş. “İyi ki de geçti” diyor. Yaşadıkları apartmanın terasında iki arkadaş besliyorlarmış güvercinleri. Kuş besleyenlerin bir sözü varmış, amcası söylemiş O’na da. “Kuş uçunca sahibi de uçarmış aslında”. Güvercini izlerken sahibi de dolanırmış gökyüzünde, onun gözünden izlermiş dünyayı. Sanırım kuş pazarı da onlar için bir rüya pazarı aslında, her gelen yarın uçuracakları rüyalarını seçiyorlar.

Kuş pazarında genelde her pazarcının hafta içi yaptığı başka işleri var. İçlerinde öğretmen olanlar da var, emekli olmuş sevdiği için bu işi yapan da. Diğer pazarcıların “hoca” diye hitap ettikleri biri var ki, O’nun tek uğraşı güvercinler. Bülent Güner, namı diğer Bülent Hoca, kuşlar konusunda derya deniz. Bize anlatırken elindeki kuşlara nasıl baktığını görseniz bunun zaten bir iş olmadığını hemen anlarsınız. 50 yıldır güvercin sevdalısı olan Bülent Hoca, elindeki sevdalısı Bango ( Osmanlı Mısıri Kuşu) güvercini gösteriyor. O kadar narin bir güzellikleri var ki, zamanında hep bu topraklardan alınıp Avrupa’ya götürülmüşler. Şimdi ise bulmak çok zormuş. Tabi bu kuşu yetiştirmek de oldukça meşakkatli. Kısa gagası sebebiyle özel beslenmesi gerekiyor. Patlak gözleri ve parıldayan tüyleri ile Bango kuşu 1001 gece masallarından fırlamış gibi. Pazar öğleden sonra, ortam sakinleşince sohbet muhabbet de artıyor haliyle. Çaylar dolanıyor tezgahlar arasında. Kimisi için bir sonraki haftaya kalıyor uçurulacak rüyaları. İstanbul surlarının altında kanat sesleri arasından batıyor güneş. Kuş Pazarı’na kadar gelmişken hemen iki sokak üstteki Kariye Müzesi‘ni ziyaret edebilir, hatta yokuş aşağı yürüyüp Molla Aşkı Park’ına gidebilir, Balat’a kadar inebilirsiniz.

İstanbul Semt Pazarları: İstanbul’da sadece Pazar günleri kurulan 54 tane semt pazarı var. Bir haftada kurulan semt pazarların sayısı ise 337. Pazarcılar genelde haftanın 5-6 günü farklı semt pazarlarında tezgah açıyorlar. Onlar için her semt pazarının müşterisi ve talepleri farklı. Bazı pazarlarda ise her daim dükkanı olan esnaflar, dükkanın önüne tezgah açıp pazara dahil olabiliyor.

Fatih Çarşamba Pazarı

İstanbul’da Pazartesi en az, Perşembe ise en fazla semt pazarının kurulduğu gün. Ama bir de İstanbul’un en tarihi ve kimilerine göre en eski pazarı var ki o da Çarşamba günü Fatih’te kurulan Çarşamba Pazarı. Çarşamba Pazarı’nın en büyük eksikliği üzerine henüz akademik bir çalışmanın yapılmaması. O yüzden pazarın tarihi ile ilgili rakamlar pazarcıların duyduğu, kendisinin pazarda yer almasıyla deneyimlediği tahminlerden oluşuyor. Kimi için 200 sene, kimi için 150 senedir kuruluyor bu pazar. Bu rakamlar ilk başta çok gelebilir ama aynı pazarcıların 30 senedir burada tezgah açtığı, dedelerinin de pazarcı olduğu hesaba katılınca az bile söylenmiş olabileceğini düşündürüyor insana.

Çarşamba Pazarı’na girince kendinizi başka bir şehre girmiş gibi hissediyorsunuz. O kadar çok ürün çeşitliliği var ki, kumaşlardan mutfak gereçlerine, giyimden balık tezgahlarına, kırtasiye, porselen, oyuncak ve daha sayamadığımız çeşitte ürünü satan tezgahı burada bulabilirsiniz.

Yavuz Bey 30 yıldır pazarcı, kahvaltılık uzmanlık alanı. Haftanın 5 günü pazarlarda tezgah açıyor. Ramazan Bey 15 yıldır bebek kıyafetleri alıp satıyor, son moda ne varsa onun tezgahında. Diğer Ramazan Bey 20 yıldır kök sebze ve yeşillik satıyor. Hamza Bey ise asma yaprağında uzman, 30 yıldır bu işi yapıyor. Tezgahına özenle dizerken yaprakları, bir taraftan anlatıyor. “Tokat Yaprağı haşlanmış olur, pişirmesi kolaydır, hem İzmir yaprağı gibi tuzlu olmaz.” diyor.

Bir bakıma pazarcıların süper ligi Çarşamba Pazarı. En usta pazarcılar ünü Türkiye sınırlarının dışına çıkmış Çarşamba Pazarı’nda tezgah açıyor. Tarihi Yarımada’da Fatih Camii Boyacı Kapısı’nın girişinden başlayıp semte yayılan, uçaktan bile görülebilen bu devasa pazar alanı İstanbul’a gelen herkesin kesinle uğraması gereken bir yer.

Şehrin vitrini gibidir semt pazarları. Yaşayan şehri en yakından görebileceğiniz, şehirde yaşananları keyifle izleyebileceğiniz.

İstanbul Semt Pazarları Yazı ve fotoğraflar : Oylum Yüksel & Onur Yüksel

Related Topics

İstanbul neşesi ve hareketliliği hiç bitmeyen bir şehir. Başınızı ne yana çevirseniz bambaşka bir renk ile sizleri selamlar. İşte İstanbul’un neşeli yerlerinden biri de bit pazarları. 11 en iyi İstanbul bit pazarı listesiyle karşınızdayız:

İstanbul’un dört bir yanındaki birbirinden güzel bit pazarlarını rahatlıkla dolaşmak ve konforla keşfetmek için Yolcu360’ın İstanbul araç kiralama seçeneklerini inceleyebilir ve ideal aracınızı dakikalar içerisinde kolaylıkla kiralayabilirsiniz!

Bit Pazarı Ne Demek?

Bit pazarının tarihi uzun yıllara dayanıyor. 1800’lü yıllarda Paris’te ortaya çıkan bit pazarı akımı bizleri geçmişe götürüyor. O dönemlerde Paris yakınlarında kurulan pazarlar varmış. Fakat bu pazarlar öylesine berbat, öylesine kepaze bir haldeymiş ki fakirlerden başka kimse buraya uğramazmış. Nitekim buralar “bitlerin musallat olduğu pazarlar” olarak anılırmış. Durumu olmayan fakir insanlar eski, kullanılmış eşyalarını karınlarını doyurmak amacıyla bu pazarlarda takas ederlermiş. Avrupa’da yaygın olarak bilinen bit pazarı kültürü, ülkemizde de yer edinmeye başladı. Özellikle hafta sonları halkın ilgi gösterdiği mekanlar haline gelir oldu.

İstanbul Bit Pazarı Nerede? 

Bit pazarı denince aklıma eski püskü eşyalar gelmemeli. Aslına bakarsanız az kullanılmış, işlevselliğini yitirmemiş pek çok ürünü burada bulabilirsiniz. İstanbul bit pazarı nerede? Kadıköy, Beyoğlu ve Tuzla olmak üzere pek çok semtte bit pazarı ile karşılaşabilirsiniz. Kimi sadece hafta sonları açık kimi haftanın 7 günü de hizmet veriyor. Bu sayede dışardan çok daha ucuza alabileceğiniz alternatif ürünler ve antika eşyalar ile evinizi istediğiniz gibi dekore edebilirsiniz. 

İstanbul’un En İyi Bit Pazarları

Alışveriş merkezlerinden alışveriş yapmaya o kadar alıştık ki. Hatta çoğu zaman alışveriş merkezine gitmeye gerek duymadan internet üzerinden online siparişler de verebiliyoruz. Fakat kim ne derse desin dokunmadan, hissetmeden kıyafet ve eşya almaya karşıyız. Pazarlık yapmadan gerçekleşen satışın tadı çıkmıyor açıkçası. İşte neredeyse yarı fiyatına ürünler ile karşılaşacağınız İstanbul’un en iyi 11 bit pazarı.

Şişli ilçesinin Feriköy semtinde bulunan Feriköy Antika Pazarı, İstanbul’un en iyi 11 bit pazarından sadece biri. Avrupa yakasının en büyük bit pazarı olarak da bilinen pazar her hafta pazar günleri kuruluyor. 100 yıllık geçmişe sahip eşyalardan, elimizin altında olması gereken araç-gereçlere kadar ürün skalası oldukça geniş. Dilerseniz pazarın çevresinde bulunan kafelerin birinde soluklanıp, alışverişinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. 

Aynı zamanda Feriköy Organik Pazarı için de bir gününüzü ayırmanızı tavsiye ediyoruz. Cumartesi günleri kurulan organik pazara İstanbul’un dört köşesinden misafirler akın ediyor. Sağlıklı beslenmeye önem veren, taze sebze meyve arayışı içinde olanların tercih ettiği adres. Siz iyisi mi bu hafta sonu için kimselere söz vermeyin. Feriköy Organik Pazar ve Feriköy Antika Pazarı’nda keyifli bir gün geçirin. 

Feriköy Antika Pazarı Adres: Feriköy Antika Pazarı, Cumhuriyet Mahallesi, Semt Pazarı, No: 8, Şişli/ İSTANBUL.

Eskiye özlem duyanların çok beğeneceği bir lokasyon ile karşınızdayız. Bomonti Antika Pazarı. Pazar günleri kurulan bu pazar sayesinde zamanda yolculuğa çıkabilirsiniz.  Feriköy Organik Pazarı ile aynı bölgede kurulan Bomonti Ankara Pazarı’na ulaşım da epey kolay. Eski plaklar, müzik setleri, antika kılıçlar derken yüzyıllık bir yolculuğa çıkıyoruz. Eğer pazarı gezerken yorulursanız dinlenip, sıcak bir şeyler içebilirsiniz. 

Bomonti Antika Pazarı Adres: Bomonti Antika Pazarı, Cumhuriyet, Düzoğlu Sokak, No: 6, 34380, Şişli/İSTANBUL. 

İstanbul’un en iyi 11 bit pazarından biri olan Kadıköy Antika Pazarı’nı inceliyoruz. Feriköy Bit Pazarı’ndan biraz daha küçük çaplı olsa da ismi il sınırlarını aşmış. Yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çeken bu küçük pazar İstanbul Anadolu yakası halkı tarafından beğeni ile takip ediliyor. Kadıköy Belediyesi ile İstanbul Eski Eşya ve Antika Sevenler Derneği’nin iş birliği ile organize edilmiş. Her hafta cumartesi günleri kurulan antika pazarı, yıllanmış eşya severlerin toplanma adresi oluyor. 

Kadıköy Bit Pazarı Adres: Hasanpaşa Mahallesi, Uzunçayır Caddesi, No: 2/34, 34722, Kadıköy/ İSTANBUL

Tuzla Bit Pazarı her hafta cumartesi ve pazar günleri sabah 07.00 ile akşam 18.00’a kadar hizmet vermektedir. İstanbul merkeze biraz uzak olsa da yine de görülmeye değer. Anadolu yakasının en ucunda bulunan Tuzla Bit Pazarı renkli bir dünya. Eski koltuklardan, perdelere kadar aradığınız her şeyi bulma imkanı sunuyor. 

Tuzla Bit Pazarı Adres: İçmeler, D100, No: 36, D: 1, 34947, Tuzla/İSTANBUL

Burası eskimiş fakat ucuz olan eşyaların satışının yapıldığı bir pazar. Dolapdere Bit Pazarı, antika eşyaların yanı sıra az kullanılmış ürünlerin de uygun fiyatlı satışını gerçekleştirmektedir. Uzun yıllardır her hafta pazar günü Beyoğlu’nda kurulan pazarın müdavimleri de epey çoktur. Alışveriş merkezlerinde görmeye alışık olduğunuz ürünleri buradan daha ucuza temin edebilirsiniz. Sabahın erken saatlerinde kurulan pazara kalabalık olması sebebi ile öğleden sonraya kalmamanızı tavsiye ediyoruz.

Dolapdere Bit Pazarı Adres: Dolapdere Bit Pazarı, Yenişehir Mahallesi, Hacı İlbey Sokak, No: 13, Beyoğlu/ İSTANBUL.

• Horhor Antikacılar Çarşısı

İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan Horhor Bit Pazarı, İstanbul’un en iyi 11 bit pazarı listemizde. 200’den fazla antika dükkanını barındıran bölge uzun yıllardır biliniyor. Bit pazarı olarak nitelendirilse de görünüş olarak eski tip çarşıyı andırıyor. Horhor Bit Pazarı, 6 katlı binanın içinde. Aslına bakarsanız her ne kadar pazar desek de burası haftanın her günü hizmet vermektedir. Ulaşım açısından da merkezi konumda yer alması Horhor Bit Pazarı’nı daha da cazip kılıyor. Günümüzde bazı dönem filmleri ya da reklam filmleri için kiralanan antika eşya dükkanları büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Aynı zamanda sanata da hizmet veren bir pazar desek yeridir. 😉

Horhor Antikacılar Çarşısı Adres: Horhor Antikacılar Çarşısı, İskenderpaşa, Horhor Caddesi, Tulumba Sokak, No: 13, 34080, Fatih/ İSTANBUL.

Yüksek kaliteli eşyalar için Bakırköy Bit Pazarı. Tam ismi Bakırköy Bit Pazarı ve Sanatkarlar Çarşısı olan yer oldukça sıradışı bir mekan. Yüksek kaliteli eşyaların ve sanat değeri yüksek eserlerin satıldığı zengin bir pazar. Nitekim bu pazarda satılan eşyalar mezatlar tarafından da beğeni ile karşılanıyor. Mezatlardaki sanat eserleri dışarıda satılan fiyatlarından oldukça ucuza satışı yapılıyor. Her hafta cumartesi günü sabah 08.00’da açılan pazar, akşam 20.00’a kadar hizmet veriyor. 

Bakırköy Bit Pazarı Adres: Bakırköy Bit Pazarı, Cevizlik Mahallesi, Hüsreviye Sokak, Biberoğlu Sağkol İş Merkezi, No: 16, Bakırköy/ İSTANBUL.

Avcılar’daki Ambarlı Bit Pazarı, geçtiğimiz yıllarda kapanmasına rağmen kapılarını yeniden açtı. Yaklaşık 400 tezgahın yer aldığı bölge “Nostalji ve Antika Pazarı” olarak da biliniyor. Her hafta pazar günleri 05.00 ile 20.00 arası hizmet vermektedir. Giyimden, oyuncağa; ev tekstilinden, dekorasyona kadar çeşit çeşit ürünü bir arada bulabilmeniz mümkün. 

Ambarlı Bit Pazarı Adres: Ambarlı Bit Pazarı, Ambarlı Mahallesi, Siteler Bölgesi, Fevzi Çakmak Caddesi, 46A, 34315, Avcılar / İSTANBUL.

İstanbul’un tarihi kadar eski olan Çukurcuma’da kurulan Çukurcuma Antika Pazarı. Aynı zamanda İstanbul’un en iyi 11 bit pazarı listemize giriş yapıyor. Tıpkı şehrin köklü tarihi gibi değerli antika eşyalar ile dolu bir mekan. Sadece ucuz ürünler yer almıyor bu pazarda. Semtin çeşitli yerlerinde düzenlenen müzayedeler sırasında satılan pek kıymetli eşyalar da yer alıyor. Kendinize müzayededen kıymetli bir parça seçmek istemez misiniz? Salonunuza yakışacak en güzel vazoyu seçmeniz için sizi Çukurcuma Antika Pazarı’na davet ediyoruz. 

• Mecidiyeköy Antika Pazarı

Geçmişten günümüze kadar gelmeyi başarmış en nadide parçaların sergilendiği Mecidiyeköy Antika Pazarı. Dışarıdan bakınca her ne kadar bir pasajı andırsa da içerisi adeta tarih kokuyor. İki katlı binanın hemen hemen her köşesinde tarihten bir iz bulabilirsiniz. Sayısız antikacının yer aldığı Mecidiyeköy Antika Pazarı haftanın her günü hizmet veriyor. Saat 09.00 ile 18.00 arası burayı ziyaret edebilirsiniz. 

Mecidiyeköy Antika Pazarı Adres: Mecidiyeköy Antikacılar Pazarı, Kuştepe, 34387, Şişli/ İSTANBUL.

Son zamanlarda adından sıkça söz ettirmeye başlayan Küçükpazar Bit Pazarı’nı sizler için inceliyoruz. Her ne kadar kapladığı alan gitgide küçülse de yine de Balat’ın en popüler noktalarından biri. Canlılığını yitirmeyen caddeye uyum sağlamış Küçükpazar. Her cumartesi sabahın ilk ışıkları ile açılıyor. İstanbul’daki en kaliteli ve en dayanıklı eski eşyaları, antikaları burada bulabilmeniz mümkün.