Kirmizi Balik Sözleri

Kırmızı Balık

&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;

Kazanım ve Göstergeleri :

MA

K1          Yer değiştirme hareketleri yapar.

G1          Isınma ve soğuma hareketlerini bir rehber eşliğinde yapar.

G2          Yönergeler doğrultusunda yürür.

G3          Yönergeler doğrultusunda koşar.

&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;

Malzeme :

Kırmızı renkte balık maskesi (hazır alabilir ya da kendiniz hazırlayabilirsiniz)

&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;

Kırmızı Balık Şarkısı :

Kırmızı balık gölde, kıvrıla kıvrıla yüzüyor

Balıkçı Hasan geliyor, oltasını atıyor

Kırmızı Balık dinle, sakın yemi yeme

Balıkçı seni tutacak, sepetine atacak

Kırmızı Balık kaç kaç, Kırmızı Balık kaç kaç

&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;

Uygulama :

• Çocuklara Kırmızı Balık Şarkısı öğretilir.
• Ardından halka olunur.
• Bir çocuk Kırmızı Balık olur. Kırmızı Balık maskesini takarak  halkanın ortasına geçer. Başka bir çocuk da Balıkçı Hasan olur.
• Halkanın dışında kalır. Öğretmen ve çocuklar Kırmızı Balık şarkısını söyleyerek Kırmızı Balığın etrafında dönerler.
• Balıkçı Hasan ise oltası varmış gibi balık tutma hareketi yapar. Kırmızı Balık Kaç Kaç dediklerinde Kırmızı Balık kaçar, Balıkçı Hasan ise onu yakalamaya çalışır.
• Kırmızı Balık yakalandığında oyun sona erer.
• Çocukların ilgileri doğrultusunda oyun tekrarlanır.
• Sonrasında yapılanlar özetlenerek etkinlik sonlandırılır.

‘Kırmızı balık gölde, kıvrıla kıvrıla yüzüyor. Balıkçı Hasan geliyor. Oltasını atıyor…’ Şarkı kulağınızda tınlamaya başladı değil mi?  Müzisyen Gökcan Sanlıman, çocuk şarkısı ‘Kırmızı Balık’ı, seksi ve flörtöz bir yorumla yetişkinler için yeniden yorumladı ve eleştiri oklarının hedefi oldu. Hikayeyi bir de onun tarafından dinleyelim.

Yeni single'ınız ‘Kırmızı Balık’ çıktı. Çıktığı gibi de tartışmaların odak noktası oldu. Tüm bu olanlar karşısında neler söylemek istersiniz?

Bir anda negatif tepkiler aldık. Algıların bu şekilde çalışmasına şaşkınım. Bizim niyetimiz eğlenmek ve eğlendirmekti. Anonim olan bu şarkıya yaptığım yorum, videosuyla birlikte çocuklara değil büyüklere yönelik. Aile kurumuna değer veren bir insanım. Eğitimim ve aldığım aile terbiyesi bu hassas konularda pervasız davranmama müsaade etmez.

Çocuklar kutsaldır ama çocuk şarkıları değil. ‘Kırmızı Balık’ı YouTube'a yüklerken, çocuklara özel bir içerik olmadığını da özellikle belirttik. Plak şirketim Bayhan Müzik ve NetD müzik, klibe +18 kısıtlaması getirdi ki es kaza çocuklar bu video klibe erişemesin diye.

Bu şarkıyı söylemek nereden aklınıza geldi? Özel bir sebebi var mı?

‘Her Şey Çok Güzel Olacak” filminde Cem Yılmaz’ın sevgilisine ‘Arı Vız Vız Vız’ı söylediği bir sahne vardır. Ana fikir oradan çıktı aslında. Teoman’la sohbet ederken bir çocuk şarkısını yetişkin birinin bakış açısıyla elektronik alt yapıyla yorumlamanın ne kadar sempatik, esprili ve davetkar olabileceğini konuşmuştuk. Burada bir çocuk şarkısıyla sevgilisine asılan kocaman bir adamın şakacılığını vermek istedim.

Aranjör Orkun Tunç (ArmaggeddonTürk) ile paylaştım fikrimi, bir sonraki hafta alt yapıyı bitirmişti bile.

LOTUS’U GÖRDÜĞÜM İLK AN ‘KIRMIZI BALIK’ OLDUĞUNA KARAR VERDİM

Klibin oluşum süreci nasıl gelişti?

Klipteki oyuncu arkadaşım Lotus Sutra’yı gördüğüm an, onun ‘Kırmızı Balık’ olduğuna karar verdim. Berlin’de yaşıyormuş. Yönetmenim Ahmetcan Tekin ile hemen kurguyu oluşturduk ve Berlin’e uçtuk. Aklımızda modern ve renkli bir şeyler çekmek vardı, bir hikayeye bağlı kalmak istemedik. Lotus’un da tatlılığı ve samimiyetiyle işimiz çok kolaylaştı ve çekimleri bir günde bitirdik.

Müzikle ilgili ilk anılarınız neler? Çocukken en sevdiğiniz şarkı hangisiydi?

Dedemin radyosundan duydum ilk notaları. Her akşamüstü rakısını koyar TRT’de bir Türk sanat müziği programı dinlerdi. Benim müziğimdeki komalar da oradan geliyor.

Barış Manço, çocukluğumda büyük bir figürdü. Annemin mesleği gereği üç yaşından beri stüdyolarda büyüdüğüm için müzikle çok haşir neşirdim hep ama şunu unutamam asla; ‘Şımarık’ kaydedilirken ben de ordaydım ve şarkıyı Tarkan’dan canlı dinleyen ilk insanlardan biriyim. Müzikle ilgili ilk anılarımdan ve çok özel bir gündü benim için.

YAŞADIĞIM HER ANI FONDA ÇALAN BİR ŞARKIYLA EŞLEŞTİRDİM

Nasıl bir aileye doğdunuz nasıl bir çocuktunuz?

Dedem ressam, babaannem heykeltıraş, diğer dedem musiki aşığı ve anneannem de sanatsal el becerilerinde çok yeteneklidir. Bu bakımdan çok şanslıyım. Annem mesleği gereği çok seyahat ettiğinden çocukluğumda ve gençliğimde tek başıma geçirecek fazlaca vaktim oldu. Ya bir şarkıya ya da bir melodiye tutundum. İlk aşklarımı, insan ilişkilerini, şehir hayatını, ruhsal bozukluklarımı, yaşadığım her anı fonda çalan bir şarkıyla eşleştirdim. Böylece istediğim zaman, hissettiğim duyguları geri çağırmayı öğrendim. Bu durum beni hassas biri yapmakla beraber aynı zamanda duygusal hafızamı da çok güçlendirdi. Hatıralarımı biriktirdikçe yaşadığımı, hissettiğimi gördüm. Manik bir melankolik oldum.

ŞARKILARIMI RESİM YAPAR GİBİ YAZIYORUM

Şarkılarınız hangi duygu geçişlerinde, nasıl ortaya çıkıyor?

Şarkılarımı hep resim yapar gibi yazdım, bu yüzden sözler benim için hep önemli oldu. Hayatı kendi gözlerimden nasıl görüyorsam öyle aktarmaya çalıştım hikayelerime. Kendimden bahseder gibi değil, kendime bahseder gibi anlattım yaşadıklarımı. 
Müziğin ticari kısmı hiç bir zaman ilgimi çekmedi, hiç bir zaman para için müzik yapmadım, derdim alkış almak değil kendimi alkışlayabilmekti. Zamana tutunmak istiyorum, kalıcı olmak istiyorum aslında. İşin özü bu. Müzik kimse tarafından sadece dinlemek için yapılan bir eylem değil. Onlarca nota, söz ve melodinin sessizliğin ortasında bir yerde buluşup değişik ölçülerle birleşmesinden doğan ses, ancak bir varoluşu ifade şekli olarak değerlendirilebilir. Mümkün olduğunca çok insanın hislerine dokunabilmek ise en büyük umudum..

’da ‘Yesterday’ adında İngilizce bir albüm yapmıştınız. Yakın gelecekte yine böyle projeleriniz var mı?

‘Yesterday 2’ yakın gelecekte yapacağım projeler arasında. Hâlâ çok seviyorum eski şarkıları. Daha gerçek ve özeller bence, modern dünyanın yüzeyselliğini barındırmıyorlar.

BENİ SOĞUK VE MESAFELİ ZANNEDERLER HALBUKİ KEDİ GİBİYİM

Sizi daha yakından tanımak isteriz. Karakterinizin en belirgin özellikleri neler? Bu hayatta sizi neler mutlu eder?

Karamsarım, duygusal ve utangacım. Bu yüzden beni mesafeli ve soğuk zannederler halbuki kedi gibiyimdir. Samimiyete ve doğallığa önem veririm. Öte yandan umursamaz bir tarafım da var. Küçük şeylerle mutlu olabiliyorum günlük hayatta. İş her zaman önceliğim bu yüzden moralim, kariyerimle doğru orantılı. Anlayış, huzur ve tevazu seviyorum. Modern zamanlarda kaybolan değerler maalesef.

Nasıl bir sevgilisiniz, nasıl bir evlatsınız ve nasıl bir dostsunuz?

Zor bir sevgili, büyümek istemeyen yaramaz ama hayırlı bir evlat ve acı söyleyen bir dostum.

Aşkın sizdeki karşılığı ne?

Her şey aslında… Aşık olunca dünya daha güzel bir yer oluyor. Sen öyle zannediyorsun aslında ama olsun, yine de bu karmaşadan biraz olsun sıyrılmak insana iyi geliyor. Sanatla uğraştığım için bir yerde ana motivasyon kaynağım aşk. Yüksek duygularda daha verimli çalışıyorum. Aşksız dünya çok sıkıcı olurdu.

AKILLICA KURULMUŞ BİR CÜMLE GÖĞÜS DEKOLTESİNDEN DAHA SEKSİ

Nasıl bir kadın sizi kendine aşık edebilir?

Eskiden yüzeyseldim, dış görünüşü önemserdim. Zaman geçtikçe değiştim, artık zeka arıyorum kadınlarda. 10 dakikadan sonra susup telefonlara bakılacaksa güzelliğin hiçbir anlamı kalmıyor. Entelektüel paylaşımlar daha seksi benim için. Teknolojiyle herkes güzelleşebiliyor ama akıllıca kurulmuş bir cümle, en açık göğüs dekoltesinden daha çekici.

HER ALANDA RAHATSIZ EDİCİ BİR VASATLIK VAR

Son dönemde sizi ülkeye ve hayata dair rahatsız eden şeyler neler?

Birbirimizden nefret eder gibi bir halimiz var, fazlasıyla ayrıştırıldık. Kimse karşısındakini dinleyip anlamaya çalışmıyor, önyargı ve linç kültürü inanılmaz yaygınlaştı. Empati sıfıra yakın. Herkes çok sinirli. Her alanda rahatsız edici bir vasatlık var. Sosyal medya bizi asosyal yaptı, iletişim becerilerimiz günden güne azalıyor. Bu sırf ülkemizde değil dünyada da böyle. İnsanlık farkında olmadan kendi sonunu hazırlıyor.

Elinizde bir sihirli değnek olsa Türkiye’de neleri değiştirirdiniz?

Bir sürü şey var ama bugün için konuşuyorsak öncelikle bir şekilde ekonomiyi düzeltirdim.