aşırı zayıflama nedenleri / Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi - Sağlık Rehberi

Aşırı Zayıflama Nedenleri

aşırı zayıflama nedenleri

Sağlık Rehberi

Kilo Almanın Sağlıklı Yolları


ZAYIFLIK NEDİR?

Zayıflık, vücut ağırlığının olması arzu edilenden daha düşük olmasıdır. Zayıflık uzun süren eksi enerji dengesi sonucudur. Diyetle günlük alınan toplam enerjinin harcanan enerjiden daha az olması veya alınan besinlerin vücut tarafından kullanılmaması sonucunda zayıf olma durumu görülür. Vücut harcadığı enerji açığını yağ deposunu kullanarak kapatır. Bu nedenle yağ dokusunun diğer dokulara oranı azdır. Kilo almak kilo vermekten çok daha zor bir durumdur. Beden kitle indeksi 18,5 kilogram/metrekareden az olanların kilo almak için uzman danışmana ve doktora başvurmaları gerekir. Belki de zayıflığın altında yatan bir hastalık söz konusu olabilir. Gerekli tahliller yapılıp altta yatan geçerli bir hastalık ve durum yok ise diyetisyen kontrolünde ayda ortalama 2 kilogram alacak şekilde sağlıklı beslenme planı yapılmalıdır. Bu kişiler, harcadıkları enerjiden kalori daha fazla alması gerekir. Eğer zayıflığın nedeni diyet enerjisinin yetersizliği ise bu düzeltilir. Ağır işte çalışanların, emzikli kadınların, çocuk ve gençlerin, spor yapanların ve hastalıktan yeni kalkanların, enerji harcamasının arttığı durumlar dikkate alınarak diyet ayarlanır. Enerji artışına paralel olarak vitamin ve mineraller de artırılmalıdır. Diyetin amacı, vücutta gerekli dokuları oluşturmaktır. Kilo, yağ ve yağsız dokuyu (kas dokusu, vücut suyu ve kemik dokusu) arttıracak şekilde alınır. Amaç daha çok kas dokuyu arttıracak şekilde olmalıdır.

Zayıflığın başlıca nedenleri ;

  • Harcanan kadar enerji alınmaması diyetin kalite ve miktar yönünden yetersiz olması 
  • Sindirim sistemi bozuklukları
  • Metabolizmayı hızlı çalıştıran hormonal hastalıklar (hipertiroid vb.)
  • Bağırsak parazitleri ve emilim bozuklukları
  • Kilo alma korkusu
  • Psikolojik bozukluklar ve buna bağlı iştah kesilmesi
  • Yeme bozukluğu (anoreksiya nevroza, blumia vb.)
  • Kullanılan ilaçlar ve bunların etkisi
  • Fazla fiziksel aktivite yapanlar
  • Zayıflatan hastalıklar (kanser, tüberküloz, kronik diyare…)
  • Düzensiz yemek yeme ve uzun açlık gibi nedenler vardır.

ZAYIFLIĞIN ZARARLARI

Çocukluk ve gençlik yıllarındaki zayıflık, büyümeyi etkiler. Vücut dokuları enerji yetersizliği ile normal düzeyde büyüyemez. Aşırı zayıflar çabuk yorulur.

Aşırı zayıflık çalışma verimini düşürür. Çok doğum yapan ve süt veren kadınlarda harcadıkları kadar enerji alamadıklarından zayıflarlar ve süt verimi azalır. Aşırı zayıflık, vücudun dış etkilere karşı direncini azaltır. Enfeksiyonlar kolay oluşur ve ağır seyreder. Menopoz sonrasında osteoporosiz (kemik erimesi) riski artar. Aşırı zayıf kişilerin deri altı yağ tabakası yetersiz olduğu için soğuk iklimlerde vücut ısısının denetimi güç olur.

SAĞLIKLI KİLO ALMAK İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ

Kahvaltı muhakkak yapılmalıdır ve erken saatte yapılması kilo alımında önemlidir. Kahvaltıda peynir, yumurta, süt gibi protein içeriğine sahip bir besin ve ekmek tüketilmelidir. Kahvaltıda çay yerine taze sıkılmış meyve suyu tercih edin: Taze sıkılmış meyve suları vitamin deposudur; bağışıklık sistemini güçlendirmede yardımcı olur. 1 büyük bardak taze sıkılmış meyve suyunun kalori içeriği porsiyon meyveye denk gelmektedir. Kilo almak isteyenler kesinlikle öğün atlamamalıdır. Yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmeleri gerekmektedir. Kas dokusunun artırılması için her öğünde protein ve karbonhidrat alımına dikkat etmek gerekir. Ara öğünlerde kalori değeri ve protein değeri yüksek gıdalar tercih edilmelidir. Özellikle fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler, tost, süt, kek, taze ve kuru meyveler, ayran gibi gıdalar alınmalıdır. Ana yemeklerde mideyi dolduracak sıvılara dikkat edilmelidir. Yemekle beraber içecek alınmamalıdır. Ayran, asitli içecekler, şalgam suyu veya çorba gibi besinler yemekte hızlı doyum sağlar. Bu gıdaların alımı kısıtlanmalıdır. Su tüketimi bile yemekten 45 dakika sonraya bırakılmalıdır.

Baharatlar ve bazı soslar salçalı yemekler iştah açar. Yemeklerde bazı öğünlerde salata yerine taneli meyve kompostoları tüketilmelidir. Tatlılar iştahı azaltmayacak ve ölçülü bir şekilde tüketilmelidir. Çok fazla tatlı tüketimi ana yemeklerin alımının azalmasına ve iştahın kapanmasına sebeptir. Yemek sonrası tercih edilebilir veya yatarken son ara öğünde alınabilir. Yemekleri keyifli şekilde tüketmelisiniz. Örneğin sevdiklerinizle beraber kalabalık, huzurlu bir ortamda yerken iştahınız artabilir. Yemekten 1 saat öncesi yapılacak 30 dakika hafif tempolu yürüyüş iştahı açar ve kalori alımınızı artırır. Spor yapın: Ağırlık kaldırma, vb. kas artışına sebep olan sporlardan faydalanabilirsiniz; ama mutlaka bir uzman desteği alarak size uygun olan bir egzersiz programı uygulamalısınız. Yemekler pişirilirken besin değeri arttırılmalıdır. Örneğin makarnalar peynirli, kıymalı olabilir. Kek ve pastalar fındık cevizli yapılabilir. Çorbalara kıyma, buğday, pirinç, patates, şehriye koyulabilir. Sigara içiyorsanız bırakın: Sigaranın iştahı kapattığı ve sigaradaki nikotin maddesinin metabolizmayı hızlandırıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Elinizin altında kuru meyve bulundurun: Kuru meyvelerin kalori içeriği yüksek olmakla birlikte posa, vitamin ve mineral içeriği zengindir. Sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Sütlü tatlılar, protein ve kalsiyum alımınıza katkı sağlar. Tüketeceğiniz yağın cinsine dikkat edin: Tereyağı tüketmek yerine, sağlıklı beslenmenizi sağlayacak olan zeytinyağı gibi sıvı yağlar tercih edin. Yemeklerinizde de ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, vb. sıvıyağları kullanın. Salatalarınızı zenginleştirin: Salata gerekli posa alımını ve vitamin-mineral alımına katkı sağlar. Salatalarınızın içine ceviz, zeytinyağı, peynir, zeytin ve haşlanmış yumurta ilave edin.

Zayıf kişilerin kilo alması kilo verme hızından az olduğu için zayıf bireyleri; uzman diyetisyenlerin, doktorların ve psikiyatristlerin olduğu multidisipliner bir ekibin gözetiminde sağlıklı bir şekilde ideal kilolarına ulaştırmak gerekmektedir.

Normal kiloya ulaştıktan sonra ?

Diyetten şekerlerin ve tatlıların, gerekirse tahılların bir kısmı, azaltılarak o ağırlığı sürdürecek şekilde kalori ayarlaması yapılır. Vücut ağırlığını arzu edilen düzeyde sürdürecek bir diyete birey kendisini alıştırmalıdır. Haftada veya ayda bir kez tartılarak durum saptanmalı, ağırlıkta azalma veya artma varsa ona göre diyet yeniden düzeltilmelidir. İştahsız bireyler miktarı az, enerji değeri yüksek yiyecekleri yemelidirler.

* Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Sağlık bilgilerinin bir psikoterapist veya hekimle görüşmeyi sadece destekleyebileceğini ama asla ikame edemeyeceğini lütfen unutmayın!

Aşırı zayıflığın (uzman dilinde Anoreksiya nervoza veya Anoreksi denir) tipik özelliği aşırı kilo eksikliğidir. Hastalar aşırı zayıf olmalarına rağmen kendilerini şişman bulurlar ve sürekli kilo alabilecekleri korkusuyla yaşarlar. Bu yüzden sıkı perhize girerler, çok fazla spor yaparlar veya bir „yeme krizinden“ sonra kilo alma korkusuyla kusma, müshil (laksatif), idrar arttırıcı madde (diuretika) veya başka ilaç kullanma yoluna giderler. Kilo eksikliğinden dolayı diğer rahatsızlıkların yanısıra vücuttaki hormon dengesinde de değişmeler olabilir. Aşırı zayıflık mağduru genç kız ve kadınlar regl olmamaya başlar, erkekler ise cinsel isteksizliğe maruz kalırlar.

Aşırı zayıflık ne sıklıkta görülür?

Her kişiden yaklaşık birinde aşırı zayıflık görülür. Buna karşılık „tanımlanamayan yeme bozukluğu“ Almanya'da bariz daha sık görülür. Bu rahatsızlığın mağdurlarında ilgili semptomlar (hastalık belirtileri) görülür ancak bu belirtiler „aşırı zayıflık“ teşhisi konulabilecek oranda değildir. Konuyla ilgili araştırmalara göre, her kişiden 19'unda yeme bozukluğu semptomları görülür.

Aşırı zayıflık tedavi edilebilir bir hastalık mıdır?

Her hastadan yaklaşık 40 ila 60'ı bir psikoterapiyi tamamlar ve beş yıl sonrasında ise başarılı şekilde tedavi edilmiş sayılır. Her mağdurdan yaklaşık 30'unda aşırı zayıflık kalıcı olarak varlığını korur. Aşırı zayıflık sonucu ölüm riski, diğer ruhsal hastalıklara kıyasla ağır bedensel sonuçları ve yüksek suizid tehlikesi (intihar tehlikesi) dolayısıyla daha fazladır.

Aşırı zayıflık hastalığı nasıl oluşur?

Hastalığın oluşumunda, ince olmaktan geçen bir ideal güzellik anlayışımızın olması gibi toplumsal etkiler ve çok kalorili gıdalara sürekli erişimin olması bir rol oynar. Ancak bunun yanında sözkonusu kişinin getirdiği biyolojik faktörler (örneğin irsiyet), kişisel (örneğin düşük özdeğer) ve geçmişiyle alakalı (yakın birinin ölümü) koşullar da, aşırı zayıflık gibi bir yeme bozukluğunun oluşumuna katkıda bulunur.

Özellikle kimler risk altında?

Kadınların aşırı zayıflık hastalığına yakalanma riski, erkeklere kıyasla yaklaşık on kat daha yüksektir. En riskli dönem, 14 ile 18 yaşları arasındaki gençlik dönemidir. Görünüşün önemli rol oynadığı veya belli bir kilo şartı koşulan spor türleriyle uğraşan sporcular da aynı şekilde yüksek risk altındadırlar. Aşırı zayıflık mağdurlarının birinci dereceden bayan yakınlarının, yani kız kardeşleri, anneleri veya kendi kız çocuklarının aşırı zayıflık hastalığına yakalanma riski yaklaşık onbir kat daha yüksektir.

Aşırı zayıflığa yakalanıp yakalanmadığınızı nasıl anlarsınız?

Bir yeme bozukluğu başlangıcının belirtileri şunlardır: Kendi yeme davranışından memnun olmama, kişinin kilosu, vücudu ve beslenmesiyle ilgili endişelenmesi, gıda alımını sınırlama (aç kalma veya perhiz), gizli yemek yemek, kusma veya yeme krizleri.

Aşırı zayıflık hastalığı hemen bir günde oluşmaz. Mağdurların başarılı bir tedaviye başlamak için erkenden yardım aramaları çok önemlidir. Bu aşama genelde aile hekiminde, veya daha da iyisi bir psikoterapistte başlar. Burada bedensel bir muayenenin yanısıra ayrıntılı bir de görüşme yapılır. Muayene sonucuna göre sonraki aşama için hangi tedavinin tavsiye edileceğine karar verilir.

Aşırı zayıflık nasıl tedavi edilir?

Aşırı zayıflık hastalığının tedavisinde, bilişsel davranış terapisi esasına veya psikodinamik yaklaşıma göre yapılan psikoterapinin özellikle etkili olduğu gözlemlenmiştir. Önemli olan, tedaviyi yapan terapistlerin yeme bozuklukları alanında hususi bilgilerinin ve önemli tecrübelerinin olmasıdır. Yaşı küçük hastalarda çoğunlukla, hastaların da görüşü alınarak hasta yakınları zaman zaman terapiye dahil edilir.

Ayakta psikoterapide mağdurlar genelde psikoterapistle haftalık görüşmeler yapar. Tedaviyi yapan hekimle anlaşarak tedaviyi tamamlaması açısından duruma göre ilaç alınması da anlamlı olabilir. 

Çoğunlukla ayakta tedavi tek başına yeterli olmaz ve bir hastanenin uzmanlaşmış bölümünde yataklı tedavi tavsiye edilir. Hamburg'da psikosomatik tıp ve psikoterapi için iki klinik bulunmaktadır. Bunlardan biri, polikliniği Hamburg-Eppendorf Üniversite Hastanesi'nde (Universitätsklinikum Hamburg-Eppendorf) olan  Hamburg Eilbek Schön Kliniği (Schön Klinik Hamburg Eilbek) bünyesinde, diğeri ise Asklepios Westklinikum bünyesinde yer alır. Hamburg ve çevresinde psikosomatik tıp ve psikoterapi alanında faaliyet gösteren kliniklerin tam listesini, Hamburg Terapi Rehberi (Almanca) 'nin sayfasından itibaren bulabilirsiniz. Çocuk ve gençlik psikiyatrisi, psikoterapisi ve psikosomatiği alanında faaliyet gösteren kliniklerin listesini, Hamburg Terapi Rehberi (Almanca) 'nin sayfasından itibaren bulabilirsiniz.

Bir psikoterapist veya bir klinikle iletişime geçmek zor geliyorsa, mağdur kişiler uzmanlaşmış bir danışma merkezine başvurabilirler. Danışma merkezlerinin çalışanları, hastalık belirtileri ve çeşitli tedavi imkanları hakkında bilgi vererek lazım olabilecek adresleri iletirler. Yeme bozuklukları mağdurlarına yönelik uzmanlaşmış danışma merkezlerinin Hamburg Terapi Rehberi (Almanca) 'nin sayfasından itibaren bulabilirsiniz.

Hastanın arkadaş ve yakınları neler yapabilir?

Konu hakkında açıkça ama ihtiyatlı konuşmak faydalı olur. İlk denemede bir konuşma olmasa bile, konuyu açmaya devam edilmesi tavsiye edilir.

Ancak kendini yormamak ve destek almak da önemlidir. Mağdurların yakınları ve arkadaşları da yeme bozukluklarına yönelik danışma merkezlerine, aile hekimlerine, uzman hekimlere ve psikoterapistlere başvurabilirler.

Yararlı bilgiler ve linkler (Almanca)

Anoreksiya

Anoreksiya rahatsızlığı, bir yeme bozukluğudur. Aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlık olan anoreksiya, tedavi edilmediği takdirde hayatı tehdit edecek boyuta ulaşabilir. Aşırı kilo kaybının görüldüğü hastalık yaş ve cinsiyet fark etmeksizin her bireyde ortaya çıkabilir. Ancak, bu hastalığın en yaygın olarak görüldüğü grup, adolesan kadınlardır. Kişinin kilo ve görüntüsünden hiçbir şekilde memnun olmaması ve ne kadar zayıf olursa olsun kendini sürekli fazla kilolu hissetmesi tüm vakalarda ortak görülen özellikler arasında yer alır. Kişinin kilosundan memnun olmaması nedeniyle, kendini aşırı zorlu ve devam ettirmesi neredeyse imkansız beslenme alışkanlıklarına zorlaması kişinin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını olumsuz yönde etkiler ve intihara kadar ilerleyebilen ciddi psikolojik sorunlar görülebilir. Doğru psikolojik destek ve beslenme düzeninin sağlandığı durumlarda, anoreksiya kontrol altına alınması mümkün olan bir rahatsızlıktır.

Anoreksiya Nedir?

Yeme bozuklukları, dünya nüfusunun yaklaşık olarak %10’unu etkileyen ve ihmal edilmemesi gereken rahatsızlıklardır. Tüm dünyada, her yıl yaklaşık 10 bin insan yeme bozuklukları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Yeme bozukluğu olarak tanımlanan anoreksiya nervoza, vücuda enerji alımının sürekli kısıtlanması, kilo almaktan aşırı korkma hali ve sahip olunan beden görüntüsünden memnun olmama hali şeklinde kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Bu nedenle, hastalık hem fiziksel hem de psikolojik rahatsızlıklara neden olur.

Hastalık, yaygın olarak genç ya da erken yetişkinlik dönemindeki kadınlarda görülür. Anoreksiyanın temelde iki farklı çeşidi bulunur. Bunlardan ilki bulimia adı verilen yeme bozukluğudur. Bulimia hastalığı olan kişiler aşırı derecede yemek yerler ve yemek yedikten sonra bilerek yediklerini çıkarırlar. Bu hastalar, aynı zamanda bağırsakların temizlenmesi için müshil ya da çeşitli ilaçlar da kullanabilir. Anoreksiyanın diğer türünde ise kişilerin yemek yeme konusunda kendilerini aşırı derecede kısıtladığı görülür. Özellikle karbonhidrat ve yağ içerikli besinlerden uzak dururlar.

Anoreksik kişiler kendi vücut ağırlıkları ve yedikleri besinlere karşı bir çeşit obsesyon (takıntı) geliştirmiştir. Başkalarıyla beraber yemek yememe, tabaktaki yiyeceklerin yerlerini düzenleme gibi farklı alışkanlıklar, anoreksiya hastalarında ortak görülen özellikler arasında yer alır. Anoreksiya hastaları, yemek yemeyi önemsiyor gibi gözükmelerine rağmen, çoğunlukla aşırı sıkı diyetler uygulayarak aşırı spor ve egzersiz yapma eğilimi gösterirler.

Anoreksiya Nedenleri

Anoreksiyanın tam olarak neden ortaya çıktığı henüz bilinmemektedir. Ancak, bu rahatsızlığın genetik yapı, kişilik özellikleri ve çevresel faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Genellikle sürekli olarak diyet yapılmasıyla başlayan süreç, sağlıksız bir kiloya ulaşan kişinin dış görünüşünden asla memnun olmaması nedeniyle gittikçe ilerler. Sonuç olarak, anoreksiya hastalarında kilo almaktan aşırı derecede korkan bir ruh hali ortaya çıkar.

Çevresel faktörler ise medyada zayıf olmanın sağlıklı ve güzel olduğuna dair yaratılan algı, kilolu kişilerin profesyonel yaşamda başarılı olamayacağı gibi yanlış varsayımlar, cinsel taciz gibi çocukluk döneminde görülen travmalar ve sosyal yaşamda yalnızca zayıf kişilerin arzulandığı şeklinde yaratılan algı olarak sıralanabilir.

Genetik faktörler arasında hormonal bozukluklar ve hâlen araştırma aşamasında olan bazı genler yer alır.

Anoreksiya Belirtileri

Anoreksik kişiler pek çok farklı yöntem deneyerek sürekli kilo vermeye ve daha düşük vücut ağırlığına ulaşmaya çalışırlar. Kilo almaktan aşırı derecede korkan hastalar aynı zamanda kiloları ve dış görünüşleri ile ilgili gerçeği yansıtmayan söylemlerde bulunabilirler. Bu durum, kişide hem davranışsal hem de fiziksel sorunlara yol açabilir.

Hastalık belirtilerine sahip kişilerin fark edilmesi oldukça güç olabilir. Çünkü anoreksik kişiler bu durumu ve aşırı zayıf olduklarını sürekli olarak reddederler. Bu kişiler, tam tersine fazla kilolu olduklarını düşünerek bol kıyafetler giymeyi tercih ederler. Aynı zamanda, anoreksiya hastalığı olan kişiler başkalarıyla birlikte yemek yemekten kaçınır. Dolayısıyla, hastalık belirtilerinin başkaları tarafından fark edilmesi ve hastanın tedavi süreci için ikna edilmesi bazı durumlarda güç olabilir.

Hastalığın sebep olduğu bazı fiziksel sorunlar hayatı tehdit edecek boyuta ulaşabilir. Anoreksiya rahatsızlığında yaygın olarak görülen bazı fiziksel belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

•Aşırı kilo kaybı

•Zayıf görünüm

•Düşük kan değerleri

•Düşük tansiyon

•Karın ağrısı

•Baş dönmesi

•Uykusuzluk (insomnia)

•Adet düzensizliği

•Saç ve tırnaklarda sağlıksız görünüm

•Kuru cilt

•Soğuğa karşı dayanıksızlık

•Aşırı yorgunluk

•Cinsel isteksizlik

Anoreksiya hastalarında görülen bazı davranışsal belirtiler ise şu şekildedir:

•Sürekli diyet yapma hali

•Yemek yeme alışkanlıklarında yapılan keskin değişiklikler

•Aşırı yavaş ya da aşırı küçük lokmalar halinde yemek yeme

•Antisosyal davranış

•Aşırı spor yapma isteği

•Depresif ruh hali

•Kişinin aç olduğunu reddetmesi

•Gün içerisinde öğün atlama

•Kişinin gün içerisinde yediği yemekler hakkında yalan söylemesi

•Sürekli aynada vücudunu kontrol etme isteği

•Bol kıyafetler tercih etme

•Yemek yedikten hemen sonra kusma isteği

•Hafıza kaybı

Durumun şiddetine göre vücudun farklı bölgelerini etkileyecek çeşitli komplikasyonlar oluşabilir. Anoreksiya hastalarında ortaya çıkabilecek bazı komplikasyonlar şu şekilde sıralanabilir:

•Anemi

•Kalp rahatsızlıkları

•Kemik erimesi

•Düşük tansiyon

•Böbrek rahatsızlıkları

•Testosteron seviyesinde azalma

•Adet düzensizliği veya adet döngüsünün durması

•Ölüm

Kişide ortaya çıkabilecek bu fiziksel ve davranışsal değişikliklerin kendisi ya da yakınları tarafından erken fark edilmesi hastalığın ciddi noktalara ulaşmadan kontrol altına alınabilmesi açısından oldukça önemlidir.

Anoreksiya Tanısı

Hastanın anoreksik olduğunu düşünen uzman doktorlar, çeşitli test ve yöntemler aracılığıyla kesin tanı koyabilirler. Fiziksel muayene ile hastanın vücut kitle indeksi, kalp ritmi, tansiyon, vücut sıcaklığı, deri ve tırnak durumu kontrol edilir. Vücuttaki elektrolit sayısı kan testleriyle ölçülür ve aynı zamanda tam kan sayımı yapılır. Bu test ve yöntemlerin yanı sıra, yapılacak bazı psikolojik testlerle uzmanlar kişinin duygu durumu ve düşünce yapısıyla ilgili bilgi sahibi olur.

Anoreksiya sonucu oluşabilecek komplikasyonlar çok değişken olabileceği için tanı sürecinde birçok farklı yöntem kullanılabilir. Örneğin, kemik yapısında görülen sorunların tespit edilebilmesi için röntgen; kalp rahatsızlıkları için EKG yöntemine başvurulabilir.

Anoreksiya Tedavisi

Hastanın yaşı, tıbbi geçmişi ve görülen semptomlara göre uygulanacak tedavi planı değişiklik gösterir. İlk olarak kişinin fiziksel durumu kötüleşmeden durumun uzman bir doktor tarafından kontrol altına alınması gerekir.

Tedavi süreci genellikle birden fazla uzman doktor tarafından yürütülür. Beslenme düzeni konusunda yardım almak; kişinin normal bir şekilde kilo alması ve ideal kilosuna ulaşmasını sağlarken, psikolojik destek ise hastanın duygusal ve davranışsal sorunların üstesinden gelmesi ve yeni bir düzene alışmasına yardımcı olur. Hastalık iyice ilerlemeden yardım almayı kabul eden çoğu hasta, uygulanan doğru tedavi sonucunda sağlıklı beden ve ruh haline kavuşur.

Kişinin bilişsel davranışçı terapi ya da grup terapisine katılması; beslenme düzenini değiştirmesi ve aynı zamanda davranışsal bozuklukların üstesinden gelmesi açısından oldukça önemlidir. Genç hastaların katıldığı psikoterapi seansları aile ile birlikte gerçekleştirilir ve böylece hem aile hem de hastanın kendisinin durumun ciddiyetini kavraması sağlanır.

Anoreksiyaya karşı kullanılan onaylı bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Depresyon tedavisinde kullanılan bazı antidepresanlar zaman zaman anoreksiya tedavisinde kullanılabilir. İlaç tedavisinde, hastada görülen depresyon ve anksiyete belirtilerinin hafifletilmesi veya tamamen ortadan kaldırılması amaçlanır.

Hem tedavi öncesi hem de tedavi sürecinde, hasta pek çok farklı zorlukla karşılaşabilir. Tamamen iyileşme sürecinin uzun zaman alması, hastalarda tedavinin işe yaramadığı düşüncesine neden olabilir. Kişinin o an içerisinde bulunduğu psikolojik durumdan çıkması kısa vadede mümkün olmadığı için hasta, tedaviyi uzun süre boyunca reddedebilir. Aynı zamanda, hastanın kilo alma korkusu tedavi sürecinde de devam edebilir. Kilo takıntısı ve kilosundan memnun olmama hali tedavi sürecinde de devam eden hastalar, durumunu hastalık olarak kabul etmeyebilir ve sosyal uyum sürecinde çok hızlı bir şekilde eski davranışlarına tekrar dönebilirler. Hastalığın sebep olduğu fiziksel komplikasyonların tedavisi hızlı bir şekilde yapılabilse de hastanın uzun bir süre boyunca psikolojik destek alması gerekir. Bu süreçte kişinin hem kendisinin hem de çevresinin tedavi konusunda kararlı tutum sergilemesi hastalığın tam olarak iyileşmesi açısından kritik önem taşır.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

Özel İçerik

Kilonuzun yıl boyunca dalgalanması doğaldır. Belki tatillerde biraz fazla yiyip, biraz kilo alıyorsunuz ya da midenizi üşütüp birkaç kilo düşüyorsunuz, kiloda hafif dalgalanmalar normaldir ve endişelenecek bir şey değildir.

Ancak altı aydan daha kısa bir süre içinde vücut ağırlığınızın en az yüzde beşini kaybederseniz ve bu kilo kaybı için iyi bir açıklama bulamazsanız, doktorunuza neyin olup bittiğini bildirme zamanı gelmiş demektir. Bu, 70 kg iseniz, kısa bir süre içinde yaklaşık 3,5 - 4 kg ağırlık dalgalanmasının endişelenecek bir durum olabileceği anlamına gelir.

Bariz bir neden olmadan önemli miktarda kilo vermek yaygın bir durum değildir. Diyetinizde veya aktivite düzeyinizde hiçbir değişme olmadan kilo veriyorsanız, bunun için biraz endişelenmeniz gerekir.

Açıklanamayan kilo kaybı ciddi bir sağlık durumunun erken bir işareti olabilir. İşte aniden kilo verdiğinizi açıklayabilecek 8 sağlık sorunu.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Çölyak hastalığı, yaygın olarak görülen ve glüten tüketmenin ince bağırsağa zarar verdiği bir otoimmün bozukluktur. Kilo kaybına neden olabilir, ayrıca şişkinlik ve ishal gibi diğer sindirim sistemi rahatsızlıkları çölyak hastalığına eşlik edebilir. Bunun nedeni; çölyak hastalığınız varsa ve glüten tüketiyorsanuz, bağışıklık sisteminiz biraz çıldırır ve farklı reaksiyonlara girer. Bbu reaksiyonlar, ince bağırsağınızın iç yüzeyini bozabilir ve besinlerin doğru şekilde emilmesini engelleyebilir. Crohn hastalığı gibi iltihaplı bağırsak hastalıkları da emilim bozukluğu nedeniyle açıklanamayan kilo kaybına neden olabilir.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

AŞIRI AKTİF TİROİD

Kilo kaybı, hipertiroidizmin veya aşırı aktif tiroidin yaygın bir belirtisidir. Bu, tiroidinizin (boynunuzdaki, metabolizmanızı ve büyümenizi düzenlemeye yardımcı olan kelebek şeklindeki bez), çok fazla hormon pompaladığı ve bu da bir miktar vücut değişikliğine neden olduğu anlamına gelir. Bir tiroid sorununa genelde, artan açlık, iştah veya kalp çarpıntısı eşlik eder. Uyku problemleri veya her zaman sıcak hissetmek de aşırı aktif bir tiroidin yaygın belirtileridir.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

DEPRESYON

İştahsızlık, klinik depresyonun yaygın bir yan etkisidir ve ruh hali değişimlerinizin biraz daha ciddi bir şey olduğunun farkında değilseniz açıklanamayan kilo kaybına neden olabilir. Çoğu durumda, kişi depresyonda kaldığı için kilo kaybettiğinin farkına bile varmaz. Sinirlilik, kararsızlık ve uyku sorunları, depresyonun diğer yaygın belirtileridir.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

DİYABET

Yeni başlayan diyabet özellikle erken dönemde kilo kaybına neden olabilir. Ayrıca çılgınca susuz hissedebilir ve çok sık idrara çıktığınızı fark edebilirsiniz. Vücudunuz glikozu tam anlamıyla idrarla birlikte atıyor, çünkü onu absorbe edemiyor ve bu da susuzluğa yol açıyor. Diyabet ayrıca vücudunuzun kaslarınızdan besinleri emmesine neden olur ve bu da ani kilo düşüşünü tetikler.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

YETERSİZ BESLENME

Yaşamın ilerleyen dönemlerinde kilo kaybı daha büyük bir ölüm riski ile ilişkilidir. Yaşlandıkça mide daha yavaş boşalır ve bu da daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar. Ayrıca, iştahı ve doygunluğu kontrol eden bazı beyin sinyalleri de zayıflar. Tüm bunlar, yaşlı yetişkinlerin daha az yemesine, kilo vermesine ve vücutlarının ihtiyaçlarını karşılayacak kadar besin alamamasına neden olabilir. Vücudunuzun açlığı azaltmak, kan şekerini dengelemek ve kas kütlesi oluşturmak gibi önemli vücut işlevlerini yerine getirmesine yardımcı olmak için yeterince protein yediğinizden emin olun. Ki insanlar yaşlandıkça yetersiz beslenme eğiliminde olurlar. Pek çok ilaç iştahı etkileyebilir, bu nedenle ne kadar ve ne sıklıkla yediğinize dikkat etmeniz gerekir.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

PANKREATİT

Sindirime yardımcı olan enzimler üreten pankreasınızla ilgili problemler de açıklanamayan kilo kaybına yol açabilir. Kronik pankreatiti olan insanlar (pankreasın iltihaplandığı bir hastalık), normal yemek yiyor olsalar bile hızlı kilo verme eğiliminde olurlar. Çünkü vücut besinlerin düzgün bir şekilde sindirilmesi için yeterli enzim üretemez. Yağlı yiyecekler yedikten sonra mide ağrısı, rengi değişmiş dışkı, ishal veya mide bulantısı gibi belirtiler verebilir.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

ROMATOİD ARTRİT

Romatoid artrit (bağışıklık sisteminizin yanlışlıkla sağlıklı dokularınıza saldırdığı bir durum) gibi iltihaplı durumlar veya bazı enfeksiyon türleri, kişinin iştahını keserek kilo kaybına neden olabilir. Bu sağlık sorunları ayrıca bağırsağınızda iltihaplanmaya neden olabilir, bu da besin emilimini bozabilir ve tanıdan önce açıklanamayan kilo kaybına yol açabilir.

Sebepsiz kilo vermenin 8 nedeni

KANSER

Çeşitli kanser türlerinin yanı sıra midenizdeki veya bağırsaklardaki bir tümör veya ülser, sebepsiz kilo kaybına neden olabilecek iltihaplanma veya malabsorbsiyon sorunlarına neden olabilir. Açıklanamayan kilo kaybında doktorların kontrol edeceği ilk şey genelde midesini, kolon ve bağırsaklarda tümör veya iltihaptır. Ayrıca yemek borusunda oluşabilen tümörler de yutmayı zorlaştırabileceğinden, kilo kaybına neden olabilir.

DepresyonşekerdiyabetKanserkilo verme

Google News ile Takip Et

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir