atık pillerin çevreye verdiği zararları önlemek için neler yapmalıyız / E-Atık Nedir? Azaltılması İçin Yapılması Gerekenler Neler?

Atık Pillerin Çevreye Verdiği Zararları Önlemek Için Neler Yapmalıyız

atık pillerin çevreye verdiği zararları önlemek için neler yapmalıyız

Atık pillerin çevreye zarar vermemesi için neler yapılabilir?

İçindekiler:

  1. Atık pillerin çevreye zarar vermemesi için neler yapılabilir?
  2. Pillerin verdiği zararları önlemek için ne yapmalıyız?
  3. Atık piller neden çevreye zarar verir?
  4. Pillerin çevreye etkileri nelerdir?
  5. Biten pilleri ne yapmamız gerekir?
  6. Atık pillerin doğaya bırakılması canlılara ne gibi zararlar verir?
  7. Pilleri neden geri dönüşüme atmalıyız?
  8. Atık piller nereye teslim edilir?
  9. Pilleri kullanırken nelere dikkat etmeliyiz maddeler halinde?
  10. Kullanmadığımız ya da bozulan elektronik eşya ve pilleri neden geri dönüşüm kutusuna atmalıyız?
  11. Atık pilleri toplayarak geri dönüşümünü sağlayan kuruluş nedir?
  12. Atık piller nasıl saklanır?

Atık pillerin çevreye zarar vermemesi için neler yapılabilir?

Pilatıklarının çevreye zarar vermemesiiçin tek kullanımlık pilleryerine şarj edilebilir pillerintercih edilmesi ve pillerin atık piltoplama kutularına atılması gerekmektedir.

Pillerin verdiği zararları önlemek için ne yapmalıyız?

Pilatıklarının çevreye vereceği zararı önlemekiçin atık pillerevdeki diğer atıklarla karıştırılmamalıdır. Pilatıkları ayrı bir yerde toplanmalıdır. Toplanan pillerdaha sonra atık pilkutularına atılmalıdır. Okulumuzda pilatıklarının toplanabileceği atık pilkutuları bulundurulmalıdır.

Atık piller neden çevreye zarar verir?

Pilleriniçinde bulunan cıva, kurşun, mangan, lityum, nikel gibi elementler, aslında bu zararıdoğrudan veren. Bu maddelerin toprağa karışması demek, yer altı sularına karışması ve buradan da bizzat evimize yeniden girmesi demek. Sadece evimize değil sulara karışarak deniz canlıların da hayatını tehlikeye atar.

Pillerin çevreye etkileri nelerdir?

Pilleriniçindeki tüm maddelerin zararı kimi zaman öldürücü boyuta ulaşabilir. Maddeler daha önce de belirtildiği gibi toprağa karışarak hayvanların yediklerinden ya da sulardan insan vücuduna karışır. Ayrıca bir küçük kalem pil4 metrekare toprak kirletir ve bu toprağı üretim yapamaz hale getirir.

Biten pilleri ne yapmamız gerekir?

Evinizde ve ya işyerinizde atık haldeki pilleruzun sürelerle muhafaza edilmemelidir. 3. Atık pillerbulunduğunuz yeren yakın mahalledeki atık piltoplama kutusuna atılmalıdır.

Atık pillerin doğaya bırakılması canlılara ne gibi zararlar verir?

Pil atıkları doğayabırakıldığında bu zararlı maddeler suya ve toprağa karışır. Bu zararlı maddelerle kirlenmiş toprakta ve suda yaşayan canlılar, bu kirlilikten olumsuz etkilenir. Çevreye gelişigüzel atılan pillerbüyük bir kirlilik oluşturur ve doğal dengeye zarar verir.

Pilleri neden geri dönüşüme atmalıyız?

Pillerde kullanılan ağır metal miktarını azaltmak, Tüketiciler olarak pillerintipine, üreticiye ve pazarlamacıya bakmaksızın tüm pilleri geritoplamalı ve geri dönüşümkutusuna atmalıyız. Özellikle cıva oksit, gümüş oksit, nikel-kadmiyum veya sızdırmaz kurşun-asit bataryalar çöpe kesinlikle atılmamalıdır.

Atık piller nereye teslim edilir?

PTT Şubeleri, okullar, üniversiteler, organize sanayi bölgeleri, muhtarlıklar, camiler, marketlerde (BİM, TESCO, KİPA, CARREFOUR, MİGROS, METRO GROSMARKET, TEKNOSA, KOÇTAŞ, PRAKTİKER gibi) atık piltoplama noktaları bulunmaktadır.

Pilleri kullanırken nelere dikkat etmeliyiz maddeler halinde?

Uzun süre kullanılmayacak cihazların içindeki pillerçıkartılmalı, artı ve eksi uçları kuru bir bezle silinmeli ve kısa devre oluşturmayacak şekilde naylon bir torbada veya karton kutuda muhafaza edilmelidir. Aksi taktirde pilleriniçindeki kimyasal çözeltilerin sızıp cihaza zarar verme ihtimali oldukça yüksektir.

Kullanmadığımız ya da bozulan elektronik eşya ve pilleri neden geri dönüşüm kutusuna atmalıyız?

Pillerde kullanılan ağır metal miktarını azaltmak, 2. Atık pilleriayrı toplayarak, bunların çevreye zararlarını minimize etmektir. Tüketiciler olarak pillerintipine, üreticiye ve pazarlamacıya bakmaksızın tüm pilleri geritoplamalı ve geri dönüşüm kutusuna atmalıyız.

Atık pilleri toplayarak geri dönüşümünü sağlayan kuruluş nedir?

Atık pillerinasıl geridönüştürebilirim? yılında yayınlanan bir yönetmelik ile T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı bazı kuruluşları atık pillerintoplanması amacı ile görevlendirdi. Bu kuruluşlardan taşınabilir pillerkonusunda yetkilendirilmiş tek kuruluş, yılında kurulan TAP Derneği.

Atık piller nasıl saklanır?

Pillerbuzdolabında saklanabilir. Ancak pillerbuzluk veya derin dondurucu bölümlerine konulmamalıdır. Buz dolabından çıkartılan pillerkullanılmadan önce 24 saat oda sıcaklığında tutulduktan sonra kullanılmalıdır.

Atık Piller ve Çevreye Verdiği Zararlar

ÇEREZ POLİTİKASI

Sebit Eğitim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş. (“SEBİT”) olarak, Kullanıcılarımız ve Kullanıcılarımızın olası ilgi alanları hakkında bilgi edinmek, pazarlama veya reklamcılık çalışmalarını kişiye özel sunabilmek için açık rızanıza istinaden küçük veri dosyaları niteliğindeki teknolojileri kullanmaktayız. Bu teknolojiler hakkında bilgi sahibi olmanız amacıyla, kullandığımız teknoloji türlerini, bunların ne işe yaradığını ve bu konudaki tercihlerinizin nasıl yönetileceğini açıklamak için işbu Çerez Politikası’nı hazırlamıştır.

Çerez Politikası’nın ve kullandığımız teknolojilerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olması için konu ile ilgili tanımlara aşağıda yer verilmektedir:

Çerez (Cookie) Nedir?

Çerezler, genellikle internet sitelerini ve çevrimiçi hizmetleri ziyaret ettiğinizde ve kullandığınızda cihazınıza kaydedilen, çoğunlukla harf ve rakamlardan oluşan küçük veri dosyalarıdır. İnternet sitelerinin daha verimli ve kullanıcıya özgü çalışmasını sağlamak ve raporlama bilgilerinin sunulması ve hizmet ya da reklamların kişiselleştirilmesi amaçlarıyla yaygın olarak kullanılırlar.

Çerez Türleri Nelerdir?

A. Kullandığımız Çerezler

-Kullanım ömrüne göre, oturum çerezleri ile kalıcı çerezleri,

-Aitliğine göre, birinci taraf çerezleri ile üçüncü taraf çerezlerini, 

-Kullanım amaçlarına göre, zorunlu çerezler, işlevsellik çerezleri, analitik çerezler ve reklam/hedefleme çerezlerini kullanmaktadır.

Bu çerez türlerin ne anlama geldiği ve nasıl çalıştıkları aşağıda açıklanmaktadır:

a. Kullanım Ömrüne Göre Çerezler

monash.pw Çerezleri 

Oturum çerezleri, Site’yi ziyaretiniz süresince Site’nin düzgün bir şekilde çalışmasını sağlayan çerezlerdir. Bu çerezler, Site’de dolaşmanızı kolaylaştırmak için kullanılır ve yalnızca Site’yi kullanımınız sırasında geçerlidir. Bir başka deyişle, oturum çerezleri “tarayıcı oturumu” süresince geçerlidir. Tarayıcı oturumu, internet tarayıcısı pencerenizi açtığınız an başlamakta, tarayıcı pencerenizi kapattığınız anda sonlanmaktadır. Dolayısıyla tarayıcınızı kapatmanızla birlikte, tüm oturum çerezleri silinmektedir.  

monash.pwıcı Çerezler

Kalıcı çerezler, Site ziyaretçilerini kayıtlı kullanıcılardan ayırt etmek, Site’nin belirli bölümlerin içeriğini düzenlemek, bilgileriniz ve seçimlerinizin bir sonraki ziyaretinizde Sitemiz tarafından hatırlanmasına yardımcı olmak ve Kullanıcıların ilgi alanlarına göre hizmet vererek, Site üzerindeki deneyimlerini geliştirmek amacıyla kullanılan çerezlerdir. 

Kalıcı çerezler, Site’yi ilk ziyaretinizde oluşturulur ve tarayıcınızı kapattıktan veya bilgisayarınızı yeniden başlattıktan sonra dahi cihazınızda saklanır. Bir başka deyişle, kalıcı çerezler oturum çerezinden farklı olarak, sabit diskinizde sizin tarafınızdan silinmediği sürece kalır.  

b. Aitliğine Göre Çerezler

monash.pwi Taraf Çerezleri

Birinci taraf çerezleri, ziyaret ettiğiniz internet sitesi tarafından tanımlanan çerezlerdir. Bu bağlamda, birinci taraf çerezleri doğrudan Site tarafından tanımlanan ve sadece Site tarafından okunabilen çerezlere verilen addır.

2.Üçüncü Taraf Çerezleri

Üçüncü taraf çerezler ise SEBİT iş ortakları, hizmet sağlayıcıları vb. üçüncü kişilere ait olan ve bu kişiler tarafından tanımlanan, yönetilen ve bilgisayarınıza kurulan çerezlerdir. 

c. Kullanım Amaçlarına Göre Çerezler

monash.pwu Çerezler

Zorunlu çerezler, Sitenin düzgün bir şekilde çalışabilmesi, Sitenin özelliklerinden ve sunulan hizmetlerden yararlanabilmeniz için tanımlanan ve kullanımı mecburi olan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanılmaması halinde Site’nin düzgün bir şekilde çalışması mümkün değildir.

2.İşlevsellik Çerezleri

İşlevsellik çerezleri Site’nin etkin şekilde kullanılması, tercihlerinizin hatırlanması, Site’nin isteklerinize cevap verecek şekilde optimize edilmesi gibi amaçlarla kullanılan çerezlerdir. Bu çerezleri kullanmadan, Sitede daha önce yapmış olduğunuz tercihlerinizi hatırlayamaz ve sizlere kişiselleştirilmiş bir deneyim sunamayız. Bu kapsamda, Sitemize giriş yaptığınızda sizi tanımamızı ya da belli olan tercihlerinizi, ilgi alanlarınızı, geçmişte görüntülediğiniz içerikleri hatırlamamızı sağlayan özelliklerin yer aldığı işlevsellik çerezlerini kullanmaktayız.

Belirtmek isteriz ki, işlevsellik çerezlerinin topladığı bilgiler, diğer internet sitelerindeki aktivitelerinizin takibini sağlamaz. 

monash.pwik Çerezler

Analitik çerezler Site’yi ziyaret edenlerin sayısı, Site’de görüntülenen sayfaların tespiti, Site’yi ziyaret saatleri, Site sayfalarındaki kaydırma hareketleri gibi analitik sonuçların üretimini sağlar ve Sitemizin geliştirilmesine yardımcı olurlar. Bu nitelikte kullanılan çerezler bilgiyi anonim olarak depolar.

Kullanıcılarının Site’yi ziyaretleri hakkında daha fazla bilgi edinmek, kullanıcıların Site’yi nasıl kullandıklarını istatistiki bilgiler/raporlar ile analiz etmek amacıyla Google, Inc. tarafından sağlanan ve bir web analiz hizmeti olan Google Analytics’i ve Adobe Analytics’i kullanmaktadır. 

monash.pw Çerezleri

Site’de veya üçüncü şahıslara ait sitelerde, ilgi alanınıza uygun reklam ve diğer unsurlardan oluşan bir içerik sunmak için birinci kişi veya üçüncü kişi çerezleri kullanılabilir. Herhangi bir reklama tıklayıp tıklamadığınızdan hareketle, sunulan reklam ve içeriğin size hitap edip etmediğini anlamayı sağlayan çerez teknolojileri bu kapsamda yer almaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, her ne kadar bu çerezler, sizin diğer internet sitelerine yapmış olduğunuz ziyaretleri takip edebilse de, toplanan veriler ile sizin profiliniz arasında bağlantı kuramadığından genellikle gerçekte kim olduğunuzu tespit edemezler.

Bu kapsamda, SEBİT, hizmetlerini tanıtmak amacıyla kendisinin yönetmediği veya sahip olmadığı sitelere reklam verebilir; yine aynı amaçla, ilgi alanınıza yakın olan içerikleri tespit etmeyi ve sunmayı sağlayan reklam çerezlerini kullanabilir. Bu kapsamda, Site’ye ve reklam verdiği diğer internet sitelerine üçüncü taraf reklam çerezleri yerleştirebilir. Bu çerezler olmadan, size hitap eden ve ilgi alanlarınıza yönelen içeriklerle karşılaşamayabilirsiniz. Bu çerezler ayrıca reklamlarımızın verimliliğini ölçmek için kullanılmaktadır. Yukarıda açıklanan amaçlarla tarafımızca Facebook Pixel kullanılmaktadır.

Çerezler Ne Amaçla ve Nasıl Kullanır?

Sitemizi, çevrimiçi hizmetlerimizi ve uygulamalarımızı kullanırken, kişisel bilgilerinizi hatırlamak için çerezleri ve diğer teknolojileri kullanırız. Çerezleri kullanmaktaki amacımız, Site’yi kullanma deneyiminizi daha rahat ve kişisel bir hale getirerek siz değerli kullanıcılarımızın memnuniyetini arttırmaktır. 

Çerezleri Nasıl Yönetebilirsiniz?

Site’yi açtığınızda veya kullanırken, çerez bilgilerinizin işlenmesine onay vermeniz halinde çerez verilerinizi işlememize açık rıza vermiş sayılırsınız. 

Çerez kullanmamıza ilişkin onay vermeniz halinde, vermiş olduğunuz bu onayınızı istediğiniz zaman geri çekebilir ya da değiştirebilirsiniz. Çoğu tarayıcı internet sitelerindeki çerezleri görüntülemenize, yönetmenize, silmenize ve engellemenize izin verir. Artık çerez almak istemiyorsanız çerezleri kabul etmek, reddetmek ve silmek için internet tarayıcınızı kullanabilirsiniz. Bunun için tarayıcınız tarafından sağlanan talimatları izleyin (genellikle "Help" (Yardım), "Tools" (Araçlar) veya "Edit" (Düzenle) ayarlarında bulunur). 

Genel tarayıcılarda çerezlerin nasıl kontrol edileceği ile ilgili rehber aşağıda verilmiştir.

Google Chrome: monash.pw?co=monash.pwrm%3DDesktop&hl=tr

Mozilla Firefox:

monash.pw

MacOS Safari:

monash.pw

Microsoft Internet Explorer:

monash.pw

Mobil cihazınızda çerezlerin nasıl kontrol edileceği ile ilgili rehber aşağıda verilmiştir.

Apple Cihazlarda:

Tarama geçmişinizi ve çerezleri silmek için: "Ayarlar> Safari> Geçmişi ve Web Sitesi Verilerini Sil" adımlarını izleyiniz.

Yalnızca çerezleri silip geçmişinizi tutmak için: "Ayarlar> Safari-> İleri Düzey> Web Sitesi Verileri> Tüm Web Sitesi Verilerini Sil" adımlarını izleyiniz.

Çerezleri engellemek için: "Ayarlar> Safari> Tüm Çerezleri Engelle" adımlarını izleyiniz.

Android Cihazlarda:

Çerezleri silmek için: "Chrome uygulaması> Ayarlar> Gizlilik> Tarama verilerini temizle> Çerezler, medya lisansları ve site verileri> Verileri Temizle" adımlarını izleyiniz.

Çerezleri engellemek için: "Chrome Uygulaması> Ayarlar> Site Ayarları> Çerezler" adımlarını izleyiniz.

Diğer tarayıcı ve cihaz türleri hakkında bilgi edinmek için bu linklerden yararlanabilirsiniz. monash.pw, monash.pw

Belirtmek isteriz ki, çerez kullanımını reddetseniz de Site’yi kullanmaya devam edebilirsiniz fakat bu durumda Site’nin bazı alanlarını ve özelliklerini kullanamayabilirsiniz. 

Bu Site’yi kullanarak yukarıda açıklanan amaçlar doğrultusunda çerez kullanımını kabul etmektesiniz.

Bizimle İrtibata Geçin

Çerez Politikası’na ilişkin sorularınız için bizimle [email protected] adresine e-posta göndererek iletişim kurabilirsiniz. 

Çerez Politikasındaki Değişiklikler

Bu Çerez Politikası’nın Yürürlük Tarihi aşağıda belirtilmiştir. Sunduğumuz Hizmetlerde ve kullandığımız teknolojilerde değişiklik olması durumunda bu Çerez Politikası’nı güncelleyebiliriz. Çerez Politikası’nda esaslı bir değişiklik yaptığımız takdirde Site’de güncellenmiş Çerez Politikası ile birlikte sizlerin dikkatini çekecek bir bildirim yayınlanacaktır. Ayrıca bu durumu kayıtlı iletişim bilgilerinizi (örneğin, e-posta, bildirim veya eş değerdeki başka bir yöntem) kullanmak suretiyle size bildiririz. Bahsi geçen bildirimleri yaptıktan sonra Site’yi ve hizmetleri kullanmaya devam etmeniz halinde Çerez Politikası’ndaki değişiklikleri kabul etmiş sayılırsınız. Bu Çerez Politikası’nın en son ne zaman güncellendiğini görmek için, lütfen aşağıdaki “Son Güncelleme” kısmına bakın.

Yürürlük Tarihi:

Son Güncelleme:

Evlerde kullandığımız taşınabilir cihazların enerji kaynağı olan piller, kullanım ömrünü tamamlamasıyla, fiziksel hasar görerek veya kimyasal değişimlere uğrayarak kullanılamaz hal almasıyla atık halini alır. Atık haline gelen pillerin onarılarak tekrar kullanılması mümkün değildir.

Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek bünyesinde depolayan piller tek kullanımlık veya şarjsız ve çok kullanımlık veya şarjlı sistemler olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

Şarj edilemeyen piller çinko–karbon, alkali–mangan ve lityum pil türleridir ve düğme pil türleri olan gümüş–oksit, çinko–hava, lityum, alkali–mangan türleri de şarj edilemez. Şarj edilebilen piller ise nikel–kadmiyum, nikel–metal hidrit, lityum–iyon, lityum–polimer pil türleridir.

Atık piller içerdikleri ağır metaller nedeniyle diğer evsel atıklardan daha dikkatli ayrıştırılmalı ve bertarafı sağlanmalıdır. Atık piller taşıdıkları bu metaller nedeniyle AB ülkelerinde metal ihtiyacının büyük çoğunluğunu karşılayacağı düşünülüp yayınlanan AB pil direktifiyle kullanılmış atık pillerin geri dönüştürülmesi zorunlu tutulmuştur.

Atık Pillerin Geri Dönüşümü

Ülkemizde pil üretimi yapılmamakta dolayısıyla pil ihtiyacı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. İthalatla ülkemize gelen piller gümrükte kontrollerden geçirilir ve içerdikleri kimyasal maddeler "Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği" içinde belirlenmiş oranlardan yüksekse ithalata izin verilmemektedir. Fakat yine de piller, türlerine göre, çinko, demir, mangan, nikel, lityum, kobalt, kadmiyum, bakır, alüminyum gibi metalleri, çeşitli kimyasal çözeltileri, plastik ve kâğıt/karton gibi maddeleri içerirler. Atık piller, yapılarındaki ağır metaller nedeniyle biyolojik olarak çürüme göstermezler. Yapıları gereği iyi yanmadıklarından ve kütleleri yeterli oranda küçülmediklerinden yakılarak bertarafları da yapılamaz.

Geri dönüşümleri; mekanik, fiziksel + kimyasal veya termal olarak yapılabilmektedir. Kimyasal işlemlerde verimlilik düşüktür ve çeşitli kimyasalların kullanımı zorunludur. Fakat termal metotlarda yüksek verimlilik elde edilir; hatta sıfır atık durumuna da ulaşabilmektedir.

Doğamızı korumak ve yaşanılabilir çevreyi sürdürmek adına, büyük tehlike arz eden atık piller, "sıfır atık" mantığı güdülerek geri dönüştürülmeleri gerekmektedir. Fakat tam aksine pillerin bünyesindeki değerli metallerin zaman içerisinde azaltılması veya oranlarının düşürülmesi, elde edilen nihai ürünlerin borsa değerlerinin düşmesi veya ürünlerdeki pazar değeri kayıpları nedeniyle geri dönüşüm ekonomisini yavaş yavaş negatif konuma getirmiştir.

Neden Desteğe İhtiyacımız Var?

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak Daha fazla göster

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Destek Ol

Günümüzde şarj edilebilen pil atıkları hala pozitif geri dönüşüm ekonomisine sahiptir. Lityum-iyon pillerinden çok değerli kobalt metali elde edilmekte ve Ni-MH pil atıklarından da nadir toprak elementleri çıkarılmaktadır.

Ülkemizde ise bu konuda geri dönüşüm işlemi yapabilen bir tesis olmadığından atık pillerin geri dönüşümü yapılamamaktadır. Ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler çerçevesinde Türkiye'de taşınabilir atık pillerin çevreyle uyumlu yönetiminin sağlanması ve ekolojik dengenin bozulmasını önlemek için atık pillerin toplanmasına, taşınmasına, geri kazanılmasına ve bertarafına dair yükümlülüklerin yerine getirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunan Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) bulunmaktadır. Toplanan tüm atık piller yer altında veya yer üstünde inşa edilmiş düzenli katı atık sahalarında, kontrollü biçimde, TAP tarafından bertaraf edilmektedir.

Atık Pillere Ne Yapılmalı?

Ülkemizde geri dönüşüm kültürünün istenen seviyede olmaması, tüketicilerin bilinçli ve duyarlı olmaması kaynaklı evlerimizden çıkan atık piller nedeniyle toprağımız, suyumuz kirlenmektedir. Her birimizin alacağı çok basit önlemlerle doğamıza ve aslında tüm canlı yaşamına katkıda bulunabiliriz. Atık pilleri çevremizi ve doğamızı kirletmemesi için çevreye veya çöpe atmamalıyız, toprağa gömmemeliyiz; akarsulara, göllere, denizlere atmamalıyız ve yakmamalıyız.

Atık pillerin geri kazanılmasıyla doğal kaynakların verimli kullanımını artırmak için evlerimizde, iş yerlerimizde biriktirdiğimiz atık pilleri poşette, karton kutu ya da kavanozlarda biriktirerek süpermarketlerde, okullarda, hastanelerde, eczanelerde, muhtarlıklarda, belediyelerin belirlediği toplama merkezlerinde bulunan atık pil kutularına atmalıyız.

Evlerimizde ömrünü tamamlamış pillerin doğru bir şekilde biriktirilmesi gerekmektedir. Akmış, bütünlüğü bozulmuş pillere direkt temas etmemeli, kapalı bir kutuda fazla bekletmeden pil toplama kutularına ulaştırmalıyız. Pilleri ısırılması içerdikleri ağır metaller nedeniyle çok ciddi, hatta bazen geri dönüşümsüz hasarlara neden olmaktadır. Pillerin küçük çocukların eline geçmesi ve yutma, hasarlı pillere temas etme gibi olası kazaları önlemek adına toplumun bilinçlenmesi konusunda ek çaba harcanmalıdır.

Ağır Metallermonash.pw

Atık Pillerin Çevreye Etkileri Nelerdir?

Evlerimizden çıkan çöplere attığımız atık pillerin içerisindeki karbon, çinko, demir, mangan, nikel, lityum, kobalt, kadmiyum, bakır, alüminyum gibi kimyasal maddeler çöp depolama alanlarından toprağa karışarak toprağın kirlenmesine sebep olmaktadır. Toprağın kirlenmesi toprakta yaşayan canlılara, bu toprakta yetişen bitkilere veya bu bitkilerle beslenen canlılara toksik etki yapmaktadır.

Toprağa gelen kimyasal maddelerin toprağın özümleme kapasitesinin üzerine çıkması, toprağın verim kapasitesinin de düşmesine neden olmaktadır. Atık piller topraktan sulama sularına geçerek sularımızı da kirletmektedir. Suyun kirlenmesiyle suda yaşayan canlılar ve bu suyu tüketen canlılar için de toksik etki oluşturmaktadır.

Ağır Metallerin İnsan Vücuduna Zararlarımonash.pw

Atık Piller İnsan Vücudunu Nasıl Etkiler?

Ağır metaller vücuda; ağız, solunum ve deri yolu ile girmektedir ve metabolizmadan dışarı çok yavaş atılımları olduğu için zamanla vücutta birikerek tehlikeli doza ulaşırlar. Atık pillerin içerdiği ağır metaller, metalik özellik gösterdiğinden yüksek yoğunluğa sahiptir ve düşük derişimlerde bile toksik etki gösterebilirler. Ağır metallerin diğer toksik maddelerden farklı olarak yer kabuğunda doğal olarak bulunurlar. İnsanlar tarafından oluşturulamayacağı gibi yok edilemezlerde.

Atık pillerin içerdiği bu ağır metaller insan vücudu için gerekli değildir. Fakat atık pillerin geri dönüşümünün olmamasından kaynaklı doğaya atılmış ve toprağa, içme sularımıza karışmış bu ağır metaller başta besinlerimiz olmak üzere su veya solunum yoluyla vücuda alınarak "metal yük" oluşturur. Canlıların bünyesinde yoğunluğu artan bu ağır metaller birçok kronik ve dejeneratif hastalığa neden olmaktadır.

Bu ağır metaller insan vücudunda birçok fonksiyonun çalışmasını olumsuz etkiler. Proteinlerin fonksiyonel gruplarına bağlanır ve biyokimyasal reaksiyonları etkiler, önemli enzim gruplarının fonksiyonlarını bloke eder, çekirdek metabolizmasına ve ATP sentezine etki eder, sinirlere ve kemikdokuya zarar verir ve kansere neden olur.

Her bir ağır metal çoklu organ ve sistemi etkilemektedir. DNA hasarı, oksidatif stresin artışına bağlı olarak oksidatif protein yıkımı, mitokondri hasarı ve apoptozisin indüklenmesi gibi hücre içi metabolik süreçlerde bozukluklara neden olurlar. Ülseratif kolit, Crohn hastalığı, romatizma gibi otoimmün hastalıklara, böbrek hastalığı, alerji, egzama, astım gibi organik hastalıklara ve depresyon, migren, Alzheimer, Parkinson hastalığı gibi nörolojik hastalıklara neden olurlar.[1]

Denekler üzerinde yapılan çalışmalarda ağır metallere maruz kalan insanlarda, ruhsal ve nörolojik etkilere bağlı davranış bozuklukları görülmüştür. Nörotransmiter üretimi ve bunların fonksiyonunda düzensizliklerin ortaya çıkması gözlenmiştir.

Atık Pillerdeki Ağır Metallerin Biyolojik Etkileri

Ağır metaller biyolojik süreçlere etki derecelerine göre yaşamsal ve yaşamsal olmayan olarak sınıflandırılırlar. Çoğunlukla enzimatik bir tepkimede ko-faktör olarak rol oynayan, organizma yapısında belirli bir derişimde bulunması gerekli olan vitamin ve hormonların bileşenlerinde bulunanlar yaşamsal olarak sınıflandırılırlar.

Demir, bakır, çinko, nikel, selenyum gibi ağır metaller ppm derişimden sonra toksik olarak etki gösterirler. Civa, kadmiyum, kurşun gibi yaşamsal olmayan ağır metaller başlangıç derişimlerinden itibaren toksik etki göstermekte ve çok düşük derişimlerde bile psikolojik yapıyı etkileyerek sağlık problemlerine yol açabilmektedirler. Özellikle civa ve kadmiyum 0,,1 ppm gibi çok düşük derişimlerde bile toksik olabilmektedirler.

Atık pillerin içerdiği bu ağır metallerin canlı vücudunda yarattığı zehirli etki metalin özelliğine göre de değişmektedir. Bu etki ağır metalin derişimine, metal iyonunun yapısına, çözünürlük değerine, kimyasal yapısına, redoks ve kompleks oluşturma yeteneğine, vücuda alınış şekline ve çevrede bulunma sıklığına bağlıdır.

Atık Pillerdeki Cıvanın Biyolojik Etkileri

Civa; vücuda girdiğinde kana karışarak beyin dâhil tüm dokulara kolayca ulaşır ve beyinde birikir. Metalik civa buharı akciğerden hızla emilerek merkezi sinir sisteminde dağılır. Maruz kalanda merkezi sinir siteminin etkilenmesine bağlı semptomlar görülür. Bunlar; aşırı sinirlilik, unutkanlık, güçsüzlük, görme bozuklukları, el, kol, bacaklar ve başta titremeler gibi belirtilerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi dejeneratif hastalıkların da en önemli sebebinin toksik düzeyde ağır metallere maruz kalmak olabileceği anlaşılmaya başlanmıştır.

Atık Pillerdeki Kurşunun Biyolojik Etkileri

Kurşunun en bilinen toksik etkisi anemidir. Pirimidin 5’-nükleotidaz aktivitesini bozar ve alyuvarlar içindeki pirimidin nükleotidlerini arttırır. Bu durum eritrositlerin olgunlaşmasını önler, eritrosit sayısını düşürür ve anemi ile sonuçlanır. Kurşunun majör emilim yolları gastrointestinal sistem ve solunum sistemidir. Gastrointestinal sistemin etkilenmesine bağlı iştahsızlık, şiddetli zehirlenmelerde kolik karın ağrısı, kabızlık şikâyetleri ortaya çıkar. Vücuduna giren kurşunun %'lık kısmı kanda eritrositlerin zarına bağlanır, %1’i serbest kalır, geri kalanı ise albümine bağlı olarak taşınır. İnhalasyon yoluyla alınan kurşun partiküllerinin %90'ı emilir. Kurşunun vücuttan atılım hızı çok yavaştır. Kurşun kandan 30 günde, kemiklerden 27 yılda atılabilir. Uzun süreli kurşuna maruz kalınması halinde ise vücutta depolanır. Öncelikle yumuşak dokularda ve parankimal organlarda dağılım gösterir. Esas yerleşim yeri kemikler ve dişlerdir. Kurşunun yaklaşık %94'ü diş ve kemiklerde birikir. Bundan dolayı kemik tümörleri, osteoporoz gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

Kurşunun kadın ve erkek üreme sistemine de olumsuz etkileri vardır. Annenin kanından plasentaya ve fetüse kolaylıkla geçer. Annenin maruz kalması yıllar sonra bile yeni doğan bebeğin kurşundan olumsuz etkilenmesine neden olur. Bu maruz kalma hem embriyonik organ gelişimini hem de bilişsel gelişimi olumsuz etkilemektedir. Kurşunun toksik etkisi daha çok sinir sistemini hedef almaktadır. Sinir sisteminin etkilenmesine bağlı olarak duyu ve motor sinir iletim hızında yavaşlama, saldırganlık, zeka geriliği, hafıza kaybı, öğrenme güçlüğü, gibi belirtiler görülür. Sinir sisteminin yanı sıra hematolojik sistem, kalp-damar sistemi ve böbreklerin de kurşuna karşı duyarlılığı vardır. Böbreklerin olumsuz etkilenmesine bağlı olarak birçok renal problem görülür. Hematolojik sistemin etkilenmesine bağlı olarak yüksek tansiyon, hemoglobin biyosentezinde aksama gibi anormallikler ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü sınıflandırmasına göre kurşun 2. sınıf kanserojen gruptadır.

Atık Pillerdeki Bakırın Biyolojik Etkileri

Bakır birçok çeşit gıdada, içme suyunda ve havada bulunabildiği için her gün yiyerek, içerek ve soluyarak önemli bir miktar bakırı vücudumuza alırız. Normal bir erişkin insanda mg’a kadar bakır bulunur. Bunun %90 kadarı kas, kemik ve karaciğerde depolanmış haldedir. Vücutta bakır Cu¹⁺ ve Cu²⁺ formlarında değişkenlik gösterir. Bakır vücut işlevleri açısından önemli olmakla beraber özellikle saç, deri esnek kısımları, kemik ve bazı iç organların temel bileşenidir. Aminoasitler, yağ asitleri ve vitaminlerin normal koşullarda metabolizmadaki tepkimelerin vazgeçilmez öğesidir. Demirin vücutta düzenli bir şekilde kullanılması için de gereklidir. Bakır olmazsa demir hemoglobine bağlanamaz. Bakır insan vücudunda tüm organ ve dokularda bulunmaktadır. Karaciğerde yüksek derişimlerde bulunur. Ayrıca beyin, kalp, mide, bağırsağın çeşitli kısımlarında yüksek miktarda bulunur. Toksik bir madde olmasının yanı sıra esansiyel bir besin maddesi olan bakır ince bağırsaklardan emilir, emilen bakır serum albüminine ve aminoasitlere gevşek bir şekilde bağlanarak tüm vücuda dağılır. Bakırla ilgili en ciddi zehirlenmeler oral yolla olmaktadır.

Geri dönüşümü yapılmamış atık piller nedeniyle doğada toprağa, suya karışmış bakır metaline maruz kalınması durumunda başta karaciğer ve böbrek olmak üzere, pek çok dokuda patolojik değişiklikler olmaktadır. Bağırsaktan bakır emiliminde bir hata oluşursa “Menkes Sendromu” ortaya çımonash.pw hastalıkta büyüme yavaşlar, vücut ısısı düşer, saçlar ağarır ve beyinde dejenerasyon meydana gelir.

Bakır eksikliği kalp hastalığı riskini azaltır. Bağırsaktan bakır emilimi artarsa “Wilson Hastalığı” görülür. Bakır, beyin ve karaciğerde birikir. Normalde dışkıyla ve çok azı idrar ile atılır. Bulantı, kusma, midede yanma ve diyare, bakır zehirlenmesinin belirtileridir. 15 mg’dan daha fazla elementel bakır yutulması halinde, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, yaygın kas ağrıları gibi belirtiler ortaya çıkar. Zihinsel kusurlar ile koma ve ölüm de görülebilir.

Atık Pillerdeki Arseniğin Biyolojik Etkileri

Arsenik, vücuttaki fonksiyonel grupları hedefler ve dokuya, doza, maruz kalma süresine ve metabolizmasına bağlı olarak farklı biyolojik etkiler gösterir. Arsenik bileşiklerinin toksisitesinin meydana gelmesinde en önemli mekanizma, organizmada tiyol grubu içeren enzimlerin bloke edilmesidir. Arseniğin yüksek reaktifli formları, DNA onarım enzimleri ve antioksidan enzimleri gibi birçok enzimlere bağlanarak bu enzimlerin inhibisyonuna neden olur.

Düşük dozda alınan arsenik bile oksidatif DNA hasarına neden olur. Lipoik asitle birleşerek pirüvik asiti inhibe eder. Yapılan deneyler, arseniğin endokrin bozukluklara, hücre döngüsü kinetiğinin değişimine, epigenetik etkilere ve transkripsiyon değişimine neden olduğunu göstermiştir. Ayrıca arsenik fizyolojik olarak iyodin, selenyum ve fosfor antagonisti etkisi de yapar. Ağızdan alınan arsenik 1 mg’dan itibaren insanda toksik belirtilere yol açar. İnsanda toksik dozu mg, öldürücü doz mg’ dır.

Atık Pillerdeki Kadmiyumun Biyolojik Etkileri

Atıl pillerde bulunan ağır metaller içerisindeki en tehlikeli ve toksik maddelerden biri de kadmiyumdur. Piller çöpe atıldığında kadmiyum ve bileşikleri serbest hale geçerek toprağa ve suya karışır. Kadmiyumlu sızıntı suyu, içme suyunu ve toprağı kirleterek gıda zinciri ve içme suyu yolu ile insan vücuduna girer.

Kadmiyumun vücuttaki yarılanma ömrü yıl arasında değişir. Dolayısıyla havada, gıdada ve içme suyunda kadmiyum bulundukça, kadmiyumun sudaki birikmesi artarak devam eder. İçme suyu veya gıda zinciri ile kadmiyumun %2’si vücutta birikirken, solunum yolu ile gelen kadmiyumun %’si vücutta tutulur. Kadmiyum; akciğer hastalıklarına, prostat kanserine, kansızlığa, doku tahribine, kronik neval tübüler bozukluğa ve böbrek üstü bezlerin tahribine neden olur. . Düşük miktarda kadmiyum alınmasına bağlı olarak kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, anfizem ve kronik renal tübüler bozukluklar oluşmasına neden olur. Ayrıca kardiovasküler sistem ve iskelet sisteminde de bozukluklar oluşmaktadır. 'te İngiltere'de pil yapımında çalışan işçilerde prostat karsinomlarının belirlenmesi üzerine yapılan araştırmalarda kadmiyumun karsinojenik etkiye sahip olduğu da tespit edilmiştir.[2]

Sonuç

Tüm bunlara rağmen bu ağır metaller endüstride yoğun biçimde kullanılmakta ve endüstriyel atıklardan canlılara ulaşmaktadır. Vücudumuzun ise ağır metallerle olan bu mücadelesine yardım etmenin tek yolu vücuttan ağır metallerin uzaklaştırılması ve tekrar maruz kalma ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Bu ihtimal düşük olsa da hepimizin sağlığı için bütün dünyadaki ülkelerin bu konunun üzerinde durması gerekmektedir.

Daha bilinçli ve duyarlı bir toplumla olabilecek tüm bu kötü tablolar en aza indirilip daha yaşanılabilir bir çevreye kavuşulabilir. Bu, tek bir ülkenin üzerin düşeni yapmasıyla mümkün değildir. Doğamızın dengesinin bozulması hepimizin sonuçlarına katlanacağımız anlamına gelmektedir. Bireysel farkındalığımızın artması ve bu konuda üzerimize düşeni yapmamız elbette çok güzel olur fakat ülkelerin yetkili makamlarının bu konunun öneminin farkına varması çok daha elzemdir. Kitle iletişim araçlarıyla, sosyal sorumluluk projeleriyle, birtakım teşviklerle bu sorumlu davranışın toplum nezdinde benimsenmesi sağlanabilir.

Alıntı Yap

Okundu Olarak İşaretle

Paylaş

Sonra Oku

Notlarım

Yazdır / PDF Olarak Kaydet

Bize Ulaş

Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git

Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?

Kaynaklar ve İleri Okuma

  • ^G. Özbolat, et al. (Popüler Bilim Dergisi / Makale, ). Ağır Metal Toksisitesinin İnsan Sağlığına Etkileri.
  • ^T. Seven, et al. (Popüler Bilim Dergisi / Makale, ). Hava Ve Toprakta Ağır Metal Kirliliği.

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

monash.pw

Doğal kaynaklarımız, dünya nüfusundaki artış, denetimsiz sanayileşme, tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve dolayısıyla tüketilen malzeme miktarındaki artışla birlikte gün geçtikçe azalmaktadır.

Küresel ısınmanın olduğu çağımızda doğayı korumanın kavranması daha da önem kazanmıştır. Geri dönüşüm, en önemlisi doğal kaynaklarımızın tasarruflu kullanılması olmakla birlikte, ekonomiye olan katkısı, enerji kaynaklarının verimli kullanılmasına da olan olumlu etkisiyle desteklenmektedir. Bazı ülkeler geri dönüşümü zorunlu kılmışlardır.

Geri dönüşümle doğal kaynakların verimli kullanılması tüm insanlığın sorumluluğudur. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak bu konuda daha fazla bilinçlenmeli ve toplumu bilgilendirmeliyiz.

Yaşadığımız çevrede insan faaliyetleri sonucu çıkan evsel atıklarımız ayrıştırılarak çeşitli yöntemlerle yeniden kullanılabilir hale getirilmektedir. Evlerde kullandığımız taşınabilir cihazların enerji kaynağı olan piller, kullanım ömrünü tamamlamasıyla, fiziksel hasar görerek veya kimyasal değişimlere uğrayarak kullanılamaz hal almasıyla atık halini alır. Atık haline gelen pillerin onarılarak tekrar kullanılması mümkün değildir.

Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek bünyesinde depolayan piller tek kullanımlık veya şarjsız ve çok kullanımlık veya şarjlı sistemler olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

Şarj edilemeyen piller çinko – karbon, alkali – mangan ve lityum pil türleridir ve düğme pil türleri olan gümüş – oksit, çinko – hava, lityum, alkali – mangan türleri de şarj edilemez. Şarj edilebilen piller ise nikel – kadmiyum, nikel – metal hidrit, lityum – iyon, lityum – polimer pil türleridir.

Atık piller içerdikleri ağır metaller nedeniyle diğer evsel atıklardan daha dikkatli ayrıştırılmalı ve bertarafı sağlanmalıdır. Atık piller taşıdıkları bu metaller nedeniyle AB ülkelerinde metal ihtiyacının büyük çoğunluğunu karşılayacağı düşünülüp yayınlanan AB pil direktifiyle kullanılmış atık pillerin geri dönüştürülmesi zorunlu tutulmuştur.

Reklamsız Deneyim

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %% reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır. Kreosus Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık Daha fazla göster

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, % reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Destek Ol

Ülkemizde pil üretimi yapılmamakta dolayısıyla pil ihtiyacı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. İthalatla ülkemize gelen piller gümrükte kontrollerden geçirilir ve içerdikleri kimyasal maddeler “Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği” içinde belirlenmiş oranlardan yüksekse ithalata izin verilmemektedir. Fakat yine de piller, türlerine göre, çinko, demir, mangan, nikel, lityum, kobalt, kadmiyum, bakır, alüminyum gibi metalleri, çeşitli kimyasal çözeltileri, plastik ve kâğıt/karton gibi maddeleri içerirler.

Atık piller yapılarındaki ağır metaller nedeniyle biyolojik olarak çürüme göstermezler. Yapıları gereği iyi yanmadıklarından ve kütleleri yeterli oranda küçülmediklerinden yakılarak bertarafları da yapılamaz.

Geri dönüşümleri; mekanik, fiziksel + kimyasal veya termal olarak yapılabilmektedir. Kimyasal işlemlerde verimlilik düşüktür ve çeşitli kimyasalların kullanımı zorunludur. Fakat termal metotlarda yüksek verimlilik elde edilir hatta sıfır atık durumuna da ulaşabilmektedir.

Doğamızı korumak ve yaşanılabilir çevreyi sürdürmek adına, büyük tehlike arz eden atık piller sıfır atık mantığı güdülerek geri dönüştürülmeleri gerekmektedir. Fakat tam aksine pillerin bünyesindeki değerli metallerin zaman içerisinde azaltılması veya oranlarının düşürülmesi, elde edilen nihai ürünlerin borsa değerlerinin düşmesi veya ürünlerdeki pazar değeri kayıpları nedeniyle geri dönüşüm ekonomisini yavaş yavaş negatif konuma getirmiştir.

Günümüzde şarj edilebilen pil atıkları hala pozitif geri dönüşüm ekonomisine sahiptir. Li – I pillerinden çok değerli kobalt metali elde edilmekte ve Ni – MH pil atıklarından da nadir toprak elementleri çıkarılmaktadır.

Ülkemizde ise geri dönüşüm işlemi yapabilen bir tesis olmadığından atık pillerin geri dönüşümü yapılamamaktadır. Ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler çerçevesinde Türkiye’de taşınabilir atık pillerin çevreyle uyumlu yönetiminin sağlanması ve ekolojik dengenin bozulmasını önlemek için atık pillerin toplanmasına, taşınmasına, geri kazanılmasına ve bertarafına dair yükümlülüklerin yerine getirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunan TAP bulunmaktadır. Toplanan tüm atık piller yer altında veya yer üstünde inşa edilmiş düzenli katı atık sahalarında kontrollü biçimde Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) tarafından bertaraf edilmektedir.

Ülkemizde geri dönüşüm kültürünün istenen seviyede olmaması, tüketicilerin bilinçli ve duyarlı olmaması kaynaklı evlerimizden çıkan atık piller nedeniyle toprağımız, suyumuz kirlenmektedir. Her birimizin alacağı çok basit önlemlerle doğamıza ve aslında tüm canlı yaşamına katkıda bulunabiliriz. Atık pilleri çevremizi ve doğamızı kirletmemesi için çevreye veya çöpe atmamalıyız, toprağa gömmemeliyiz; akarsulara, göllere, denizlere atmamalıyız ve yakmamalıyız.

Atık pillerin geri kazanılmasıyla doğal kaynakların verimli kullanımını artırmak için evlerimizde, iş yerlerimizde biriktirdiğimiz atık pilleri poşette, karton kutu ya da kavanozlarda biriktirerek süpermarketlerde, okullarda, hastanelerde, eczanelerde, muhtarlıklarda, belediyelerin belirlediği toplama merkezlerinde bulunan atık pil kutularına atmalıyız.

Evlerimizde ömrünü tamamlamış pillerin doğru bir şekilde biriktirilmesi gerekmektedir. Akmış, bütünlüğü bozulmuş pillere direkt temas etmemeli, kapalı bir kutuda fazla bekletmeden pil toplama kutularına ulaştırmalıyız. Pilleri ısırılması içerdikleri ağır metaller nedeniyle çok ciddi, hatta bazen geri dönüşümsüz hasarlara neden olmaktadır. Pillerin küçük çocukların eline geçmesi ve yutma, hasarlı pillere temas etme gibi olası kazaları önlemek adına toplumun bilinçlenmesi konusunda ek çaba harcanmalıdır.

Ağır Metaller

PİLLERİN İÇERMEKTE OLDUĞU AĞIR METALLERİN ÇEVREYE SALINIMININ DOĞA VE EKOSİSTEM, EKOSİSTEMİN BİR PARÇASI OLAN CANLILAR VE İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Evlerimizden çıkan çöplere attığımız atık pillerin içerisindeki karbon, çinko, demir, mangan, nikel, lityum, kobalt, kadmiyum, bakır, alüminyum gibi kimyasal maddeler çöp depolama alanlarından toprağa karışarak toprağın kirlenmesine sebep olmaktadır. Toprağın kirlenmesi toprakta yaşayan canlılara, bu toprakta yetişen bitkilere veya bu bitkilerle beslenen canlılara toksik etki yapmaktadır.

Toprağa gelen kimyasal maddelerin toprağın özümleme kapasitesinin üzerine çıkması, toprağın verim kapasitesinin de düşmesine neden olmaktadır. Atık piller topraktan sulama sularına geçerek sularımızı da kirletmektedir. Suyun kirlenmesiyle suda yaşayan canlılar ve bu suyu tüketen canlılar için de toksik etki oluşturmaktadır.

Ağır Metallerin İnsan Vücuduna Zararları

Ağır metaller vücuda; ağız, solunum ve deri yolu ile girmektedir ve metabolizmadan dışarı çok yavaş atılımları olduğu için zamanla vücutta birikerek tehlikeli doza ulaşırlar. Atık pillerin içerdiği ağır metaller, metalik özellik gösterdiğinden yüksek yoğunluğa sahiptir ve düşük derişimlerde bile toksik etki gösterebilirler. Ağır metallerin diğer toksik maddelerden farklı olarak yer kabuğunda doğal olarak bulunurlar. İnsanlar tarafından oluşturulamayacağı gibi yok edilemezlerde.

A Haunted House And Other Short Stories (Virginia Woolf)

A Haunted House is a collection of 18 short stories by Virginia Woolf. 

The first six stories appeared in her only previous collection Monday or Tuesday in

  • A Haunted House
  • Monday or Tuesday
  • An Unwritten Novel
  • The String Quartet
  • Kew Gardens
  • The Mark on the Wall

The next six appeared in magazines between and

  • The New Dress
  • The Shooting Party
  • Lappin and Lappinova
  • Solid Objects
  • The Lady in the Looking-Glass
  • The Duchess and the Jeweller

The final six were unpublished, although only Moments of Being and The Searchlight were finally revised by Virginia Woolf herself:

  • Moments of Being
  • The Man who Loved his Kind
  • The Searchlight
  • The Legacy
  • Together and Apart
  • A Summing Up

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı&#;ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster

A Haunted House And Other Short Stories (Virginia Woolf)

Satın AlTüm Ürünler

Atık pillerin içerdiği bu ağır metaller insan vücudu için gerekli değildir. Fakat atık pillerin geri dönüşümünün olmamasından kaynaklı doğaya atılmış ve toprağa, içme sularımıza karışmış bu ağır metaller başta besinlerimiz olmak üzere su veya solunum yoluyla vücuda alınarak ‘metal yük’ oluşturur. Canlıların bünyesinde yoğunluğu artan bu ağır metaller birçok kronik ve dejeneratif hastalığa neden olmaktadır.

Bu ağır metaller insan vücudunda birçok fonksiyonun çalışmasını olumsuz etkiler. Proteinlerin fonksiyonel gruplarına bağlanır ve biyokimyasal reaksiyonları etkiler, önemli enzim gruplarının fonksiyonlarını bloke eder, çekirdek metabolizmasına ve ATP sentezine etki eder, sinirlere ve kemikdokuya zarar verir ve kansere neden olur.

Her bir ağır metal çoklu organ ve sistemi etkilemektedir. DNA hasarı, oksidatif stresin artışına bağlı olarak oksidatif protein yıkımı, mitokondri hasarı ve apoptozisin indüklenmesi gibi hücre içi metabolik süreçlerde bozukluklara neden olurlar. Ülseratif kolit, crohn hastalığı, romatizma gibi otoimmün hastalıklara, böbrek hastalığı, alerji, egzama, astım gibi organik hastalıklara ve depresyon, migren, Alzheimer, Parkinson hastalığı gibi nörolojik hastalıklara neden olurlar.[1]

Denekler üzerinde yapılan çalışmalarda ağır metallere maruz kalan insanlarda, ruhsal ve nörolojik etkilere bağlı davranış bozuklukları görülmüştür. Nörotransmiter üretimi ve bunların fonksiyonunda düzensizliklerin ortaya çıkması gözlenmiştir.

Ağır metaller biyolojik süreçlere etki derecelerine göre yaşamsal ve yaşamsal olmayan olarak sınıflandırılırlar. Çoğunlukla enzimatik bir tepkimede ko-faktör olarak rol oynayan, organizma yapısında belirli bir derişimde bulunması gerekli olan vitamin ve hormonların bileşenlerinde bulunanlar yaşamsal olarak sınıflandırılırlar.

Demir, bakır, çinko, nikel, selenyum gibi ağır metaller ppm derişimden sonra toksik olarak etki gösterirler. Civa, kadmiyum, kurşun gibi yaşamsal olmayan ağır metaller başlangıç derişimlerinden itibaren toksik etki göstermekte ve çok düşük derişimlerde bile psikolojik yapıyı etkileyerek sağlık problemlerine yol açabilmektedirler. Özellikle civa ve kadmiyum 0,,1 ppm gibi çok düşük derişimlerde bile toksik olabilmektedirler.

Atık pillerin içerdiği bu ağır metallerin canlı vücudunda yarattığı zehirli etki metalin özelliğine göre de değişmektedir. Bu etki ağır metalin derişimine, metal iyonunun yapısına, çözünürlük değerine, kimyasal yapısına, redoks ve kompleks oluşturma yeteneğine, vücuda alınış şekline ve çevrede bulunma sıklığına bağlıdır.

Civa; vücuda girdiğinde kana karışarak beyin dâhil tüm dokulara kolayca ulaşır ve beyinde birikir. Metalik civa buharı akciğerden hızla emilerek merkezi sinir sisteminde dağılır. Maruz kalanda merkezi sinir siteminin etkilenmesine bağlı semptomlar görülür. Bunlar; aşırı sinirlilik, unutkanlık, güçsüzlük, görme bozuklukları, el, kol, bacaklar ve başta titremeler gibi belirtilerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi dejeneratif hastalıkların da en önemli sebebinin toksik düzeyde ağır metallere maruz kalmak olabileceği anlaşılmaya başlanmıştır.

Kurşunun en bilinen toksik etkisi anemidir. Pirimidin 5’-nükleotidaz aktivitesini bozar ve alyuvarlar içindeki pirimidin nükleotidlerini arttırır. Bu durum eritrositlerin olgunlaşmasını önler, eritrosit sayısını düşürür ve anemi ile sonuçlanır. Kurşunun majör emilim yolları gastrointestinal sistem ve solunum sistemidir. Gastrointestinal sistemin etkilenmesine bağlı iştahsızlık, şiddetli zehirlenmelerde kolik karın ağrısı, kabızlık şikâyetleri ortaya çıkar. Vücuduna giren kurşunun %’lık kısmı kanda eritrositlerin zarına bağlanır, %1’i serbest kalır, geri kalanı ise albümine bağlı olarak taşınır. İnhalasyon yoluyla alınan kurşun partiküllerinin %90’ı emilir. Kurşunun vücuttan atılım hızı çok yavaştır. Kurşun kandan 30 günde, kemiklerden 27 yılda atılabilir. Uzun süreli kurşuna maruz kalınması halinde ise vücutta depolanır. Öncelikle yumuşak dokularda ve parankimal organlarda dağılım gösterir. Esas yerleşim yeri kemikler ve dişlerdir. Kurşunun yaklaşık %94’ü diş ve kemiklerde birikir. Bundan dolayı kemik tümörleri, osteoporoz gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

Kurşunun kadın ve erkek üreme sistemine de olumsuz etkileri vardır. Annenin kanından plasentaya ve fetüse kolaylıkla geçer. Annenin maruz kalması yıllar sonra bile yeni doğan bebeğin kurşundan olumsuz etkilenmesine neden olur. Bu maruz kalma hem embriyonik organ gelişimini hem de bilişsel gelişimi olumsuz etkilemektedir. Kurşunun toksik etkisi daha çok sinir sistemini hedef almaktadır. Sinir sisteminin etkilenmesine bağlı olarak duyu ve motor sinir iletim hızında yavaşlama, saldırganlık, zeka geriliği, hafıza kaybı, öğrenme güçlüğü, gibi belirtiler görülür. Sinir sisteminin yanı sıra hematolojik sistem, kalp-damar sistemi ve böbreklerin de kurşuna karşı duyarlılığı vardır. Böbreklerin olumsuz etkilenmesine bağlı olarak birçok renal problem görülür. Hematolojik sistemin etkilenmesine bağlı olarak yüksek tansiyon, hemoglobin biyosentezinde aksama gibi anormallikler ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü sınıflandırmasına göre kurşun 2. sınıf kanserojen gruptadır.

Bakır birçok çeşit gıdada, içme suyunda ve havada bulunabildiği için her gün yiyerek, içerek ve soluyarak önemli bir miktar bakırı vücudumuza alırız. Normal bir erişkin insanda mg’a kadar bakır bulunur. Bunun %90 kadarı kas, kemik ve karaciğerde depolanmış haldedir. Vücutta bakır Cu¹⁺ ve Cu²⁺ formlarında değişkenlik gösterir. Bakır vücut işlevleri açısından önemli olmakla beraber özellikle saç, deri esnek kısımları, kemik ve bazı iç organların temel bileşenidir. Aminoasitler, yağ asitleri ve vitaminlerin normal koşullarda metabolizmadaki tepkimelerin vazgeçilmez öğesidir. Demirin vücutta düzenli bir şekilde kullanılması için de gereklidir. Bakır olmazsa demir hemoglobine bağlanamaz. Bakır insan vücudunda tüm organ ve dokularda bulunmaktadır. Karaciğerde yüksek derişimlerde bulunur. Ayrıca beyin, kalp, mide, bağırsağın çeşitli kısımlarında yüksek miktarda bulunur. Toksik bir madde olmasının yanı sıra esansiyel bir besin maddesi olan bakır ince bağırsaklardan emilir, emilen bakır serum albüminine ve aminoasitlere gevşek bir şekilde bağlanarak tüm vücuda dağılır. Bakırla ilgili en ciddi zehirlenmeler oral yolla olmaktadır.

Geri dönüşümü yapılmamış atık piller nedeniyle doğada toprağa, suya karışmış bakır metaline maruz kalınması durumunda başta karaciğer ve böbrek olmak üzere, pek çok dokuda patolojik değişiklikler olmaktadır. Bağırsaktan bakır emiliminde bir hata oluşursa “Menkes Sendromu” ortaya çımonash.pw hastalıkta büyüme yavaşlar, vücut ısısı düşer, saçlar ağarır ve beyinde dejenerasyon meydana gelir.

Bakır eksikliği kalp hastalığı riskini azaltır. Bağırsaktan bakır emilimi artarsa “Wilson Hastalığı” görülür. Bakır, beyin ve karaciğerde birikir. Normalde dışkıyla ve çok azı idrar ile atılır. Bulantı, kusma, midede yanma ve diyare, bakır zehirlenmesinin belirtileridir. 15 mg’dan daha fazla elementel bakır yutulması halinde, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, yaygın kas ağrıları gibi belirtiler ortaya çıkar. Zihinsel kusurlar ile koma ve ölüm de görülebilir.

Arsenik, vücuttaki fonksiyonel grupları hedefler ve dokuya, doza, maruz kalma süresine ve metabolizmasına bağlı olarak farklı biyolojik etkiler gösterir. Arsenik bileşiklerinin toksisitesinin meydana gelmesinde en önemli mekanizma, organizmada tiyol grubu içeren enzimlerin bloke edilmesidir. Arseniğin yüksek reaktifli formları, DNA onarım enzimleri ve antioksidan enzimleri gibi birçok enzimlere bağlanarak bu enzimlerin inhibisyonuna neden olur.

Düşük dozda alınan arsenik bile oksidatif DNA hasarına neden olur. Lipoik asitle birleşerek pirüvik asiti inhibe eder. Yapılan deneyler, arseniğin endokrin bozukluklara, hücre döngüsü kinetiğinin değişimine, epigenetik etkilere ve transkripsiyon değişimine neden olduğunu göstermiştir. Ayrıca arsenik fizyolojik olarak iyodin, selenyum ve fosfor antagonisti etkisi de yapar. Ağızdan alınan arsenik 1 mg’dan itibaren insanda toksik belirtilere yol açar. İnsanda toksik dozu mg, öldürücü doz mg’ dır.

Atıl pillerde bulunan ağır metaller içerisindeki en tehlikeli ve toksit maddelerden biri de kadmiyumdur. Piller çöpe atıldığında kadmiyum ve bileşikleri serbest hale geçerek toprağa ve suya karışır. Kadmiyumlu sızıntı suyu, içme suyunu ve toprağı kirleterek gıda zinciri ve içme suyu yolu ile insan vücuduna girer.

Kadmiyumun vücuttaki yarılanma ömrü yıl arasında değişir. Dolayısıyla havada, gıdada ve içme suyunda kadmiyum bulundukça, kadmiyumun sudaki birikmesi artarak devam eder. İçme suyu veya gıda zinciri ile kadmiyumun %2’si vücutta birikirken, solunum yolu ile gelen kadmiyumun %’si vücutta tutulur. Kadmiyum; akciğer hastalıklarına, prostat kanserine, kansızlığa, doku tahribine, kronik neval tübüler bozukluğa ve böbrek üstü bezlerin tahribine neden olur. . Düşük miktarda kadmiyum alınmasına bağlı olarak kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, anfizem ve kronik renal tübüler bozukluklar oluşmasına neden olur. Ayrıca kardiovasküler sistem ve iskelet sisteminde de bozukluklar oluşmaktadır. 'te İngiltere'de pil yapımında çalışan işçilerde prostat karsinomlarının belirlenmesi üzerine yapılan araştırmalarda kadmiyumun karsinojenik etkiye sahip olduğu da tespit edilmiştir.[2]

Buna rağmen bu ağır metaller endüstride yoğun biçimde kullanılmakta ve endüstriyel atıklardan canlılara ulaşmaktadır. Vücudumuzun ise ağır metallerle olan bu mücadelesine yardım etmenin tek yolu vücuttan ağır metallerin uzaklaştırılması ve tekrar maruz kalma ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Bu ihtimal düşük olsa da hepimizin sağlığı için bütün dünyadaki ülkelerin bu konunun üzerinde durması gerekmektedir.

Daha bilinçli ve duyarlı bir toplumla olabilecek tüm bu kötü tablolar en aza indirilip daha yaşanılabilir bir çevreye kavuşulabilir. Bu tek bir ülkenin üzerin düşeni yapmasıyla mümkün değildir. Doğamızın dengesinin bozulması hepimizin sonuçlarına katlanacağımız anlamına gelmektedir. Bireysel farkındalığımızın artması ve bu konuda üzerimize düşeni yapmamız elbette çok güzel olur fakat ülkelerin yetkili makamlarının bu konunun öneminin farkına varması çok daha elzemdir. Kitle iletişim araçlarıyla, sosyal sorumluluk projeleriyle, bir takım teşviklerle bu sorumlu davranışın toplum nezdinde benimsenmesi sağlanabilir.

Alıntı Yap

Okundu Olarak İşaretle

Paylaş

Sonra Oku

Notlarım

Yazdır / PDF Olarak Kaydet

Bize Ulaş

Yukarı Zıpla

Bu blog yazısıyla ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git

Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?

Kaynaklar ve İleri Okuma

  • ^Gülüzar ÖZBOLAT, et al. (Popüler Bilim Dergisi / Makale, ). 1. Ağır Metal Toksisitesinin İnsan Sağlığına Etkileri.
  • ^Tolgahan Seven, et al. (Derleme, ). Hava Ve Toprakta Ağır Metal Kirliliği.

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

monash.pw

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.