kriz geliyor / IMF Başkanı Georgieva'dan 'korkunç kriz' uyarısı: Gelecek yıl bazı ekonomiler çökebilir | Euronews

Kriz Geliyor

kriz geliyor

Kriz Nedeniyle İşten Çıkarma Ne Anlama Gelir?

Ekonomik Kriz Nedeniyle İş Akdinin Feshi

Toplumda ekonomik sorunların baş gösterdiği dönemlerde işsizlik en ciddi sorunların başında gelmektedir. Nitekim ekonomik krizle birlikte birçok işletme çalışan sayısında daralmaya gitmekte, iş hacmini küçültmeyi tercih etmektedir. Böyle dönemlerde sık duyduğumuz terimlerden biri de kriz nedeniyle işten çıkarma ya da iş akdinin feshidir.

Yazımızda kriz nedeniyle işten çıkarma nedir, ekonomik kriz nedeniyle iş akdinin feshi için yasal dayanaklar var mıdır sorularına cevap vereceğiz. Eğer kriz nedeniyle işten çıkarma hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız yazımızı incelemeye devam edin.

Kriz Nedeniyle İşten Çıkarılan İşçinin Hakları

İş Kanunu, kriz nedeniyle işten çıkarma durumlarında hem işverene hem de işçiye bazı haklar tanımıştır. Bu hakları aşağıda sizler için sıraladık:

  • İşe İade Davası: Kriz nedeniyle işten çıkarma ile karşı karşıya olan işçi hangi gerekçeyle olursa olsun işe iade davası açabilir. Mahkeme, kriz nedeniyle iş akdinin feshi sırasında bir hukuksuzluk olup olmadığını inceler.
  • Kıdem Tazminatı: İş Kanunu'nun işçiye verdiği bir diğer hak da kıdem tazminatıdır. Kriz nedeniyle işten çıkarılan işçi kıdem tazminatı talep edebilir.
  • Fazla Mesai Alacağı: Kriz nedeniyle işten çıkarma geçmişe dönük fazla mesai alacaklarını ortadan kaldırmaz. İşçi, işten ayrıldıktan sonra bu alacakları talep edebilir.
  • Yıllık İzin Alacağı: İşçinin kullanmamış olduğu yıllık izin günleri varsa iş akdinin feshinden sonra bunların ücretini isteyebilir.
  • Ücret Alacağı: Ekonomik kriz nedeniyle iş akdinin feshi işçinin geçmiş maaş alacaklarının silinmesine neden olmaz. Çıkarılan işçi alacaklarını talep edebilir.

Kriz Nedeniyle İşten Çıkarma Yasal Mı?

İş Kanunu, kriz nedenle işten çıkarma durumlarında işçiye olduğu kadar işverene de haklar vermiştir. Bu nedeniyle ekonomik kriz nedeniyle iş akdinin feshi için hangi gerekçenin öne sürüldüğüne dikkat etmek gerekir. Bu noktada işverenin elinde İş Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca haklı nedenle fesih ve yine İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca geçerli nedenle fesih şeklinde iki seçenek vardır. Krizden dolayı işten çıkarma bu iki maddede söylenilen şartlara uygun olmadığı sürece hukuki değildir. Dolayısıyla kriz nedeniyle işten çıkarma durumunun hukuki zemini anlamak için ilk olarak bu iki maddeyi daha detaylı incelemek gerekir.

Kriz Nedeniyle İşten Çıkarma İçin Geçerli Neden

İş Kanunu'nun 17. maddesinde yer alan geçerli neden kavramı işverene kriz nedeniyle belli şartlara uyarak işçi çıkarma hakkı vermiştir. Bu şartların başında fesih ihbar süresi gelmektedir. Fesih ihbar süresi işverenin işçiye hangi tarihte iş akdinin sonlanacağını bildirmesi anlamına gelir. Bu süre 2 hafta, bir ay, 6 hafta ve iki ay olabilir.

Ayrıca işveren ihbar süresini beklemek istemiyorsa fesih süresi boyunca ödeyeceği ücreti baştan ödeyerek de iş akdini sonlandırabilir. Ancak bu uygulama yalnızca kriz nedeniyle işten çıkarma için geçerlidir.

Kriz Nedeniyle İşten Çıkarma İçin Haklı Neden

İş Kanunu'nun 25. maddesinde geçen haklı neden kavramı iş yerinin minimum 1 hafta boyunca çalışamamasına neden olan zorlayıcı halleri kapsar. Böyle durumlarda işveren işçisini ekonomik kriz nedeniyle işten çıkarma hakkına sahiptir. Nitekim İş Kanunu'nun 25. maddesi böyle durumlarda işçiye de işten ayrılma hakkı vermiştir. Özellikle doğal afet ya da salgın hastalık gibi durumları takip eden ekonomik krizler pandemi sürecinde de gördüğümüz çalışmayı tamamen engelleyen şartları beraberinde getirebilmektedir.

İşveren, kriz nedeniyle işten çıkarma için haklı neden maddesinden yararlanıyorsa işçisine fesih ihbar süresi tanımasına gerek yoktur. Ancak çalışma olmamasına rağmen işçinin işletmeye bağlı olduğu döneme ait maaşının en az yarısı ödenmelidir.

Yazımızda sizlere kriz nedeniyle işten çıkarma hakkında detaylı bir şekilde bilgi verdik. Eğer kriz nedeniyle işten çıkarma hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

[widget-129]

kaynağı değiştir]

1930-1945 döneminde (1938 hariç) fazla veren dış ticaret dengesi bu dönemde önemli ölçüde bozulmuştur. 1950-1960 yılları arasında, özel sermaye, öncelikle büyük ticaret ve tarım burjuvazisinin elinde birikmeye başladı. Liberalizasyon politikası sonucu ithalatın sürekli artması ve ihracat gelirlerindeki yetersizlik dış ticaret açıklarına sebep olmuş ve dış borçlar sürekli artmıştır. 1958 yılına gelindiğinde, Türkiye artık dış borç anapara ve faiz ödemelerinde zorluk çekmeye başlamış ve dış borçlarda moratoryuma (borç erteleme) gitmek zorunda kalmıştır. Liberal politikalar bu dönemde ülkede sanılanın aksine yüksek enflasyon, bütçe açıkları ve dış ticaret açıklarına yol açmıştır. Sabit kur politikası uygulamasının başarısız olması, ithalatın artması, 1954'ten sonra tarımsal üretimin düşmesi, büyüme hızının yavaşlaması, enflasyon hızının yükselmesi, döviz sıkıntısı ortaya çıkması ve ABD'nin dış yardımlarını kısması sonucu Türkiye ilk kez ve en kapsamlı istikrar kararlarını 1958 yılında yürürlüğe koymuştur.[2]

1958 istikrar kararları sonucu:

Petrol krizleri (1974 ve 1980)[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır