kardeşlerimize karşı sorumluluklarımız nelerdir / Ailemize Karşı Sorumluluklarımız Nelerdir | Ödev Ustam

Kardeşlerimize Karşı Sorumluluklarımız Nelerdir

kardeşlerimize karşı sorumluluklarımız nelerdir

Kardeşlerimize karşı görevlerimiz nelerdir

Kardeşlerimize karşı görevlerimiz nelerdir

Kayıtsız Üye
kardeşlerimize karşı görevlerimiz nelerdir


Cevap: Kardeşlerimize karşı görevlerimiz nelerdir

Ebu Ducane
Kardeşlerin Birbirlerine Karşı Vazifeleri

Büyük kardeşler küçüklerine sevgi ve şefkat göstermeli, küçükler de büyüklerine saygı ve hürmette kusur etmemelidir.
Kardeşler arasında birlik, beraperlik ve dayanışma olmalıdır.
Maddi çıkarlar onların samimiyetini zedelememeli; para, servet, miras gibişeyler düşmanlık sebebi olmamalıdır.
Kardeşler aralarını bozmqk isteyen dedikoducu kötü huylu kişilere aldanmamalı, birbirleri hakkında daima iyi kanaat beslemelidirier.
Kalplerinde kıskançlığa yer .vermemelidirler; kuvvetli zayıfı, zengin olan kardeş yoksulalanı daima himaye etmelidir.
Ayrıca &#;halalara, teyzelere, amcalara, dayılara ve akrabadan sayılan herkese sevgi ve saygı beslemeli, onlarla ilişkiler devam ettirilmelidir.


Cevap: Kardeşlerimize karşı görevlerimiz nelerdir

Kayıtsız Üye
Kardeşlerimize sevgiyle yaklaşmalı, büyüklere de saygıda kusur etmemeliyiz.


Allaha karşı görevlerimiz, kardeslerime karsi sorumluluklarim, Kardeslerime karsi sorum

Bu kategoride yer alan Allahın münezzeh olması ne demektir? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Benzer Yazılar:

Aileme, anne baba ve kardeşlerime karşı görevlerim nelerdir?

Değerli kardeşimiz,

Aile: Neseb veya evlilikle bir araya gelmiş, ana-baba ve çocuklardan oluşan topluluk. Büyük baba, nine, torunlar da aile tanımı içine girdiğinden, onlar da ailenin bir parçasıdırlar.

Kadın ve erkeğin birbirlerine karşı duydukları his, arzu, duygu, ve meyiller Sünnetüllah gereğidir. (Âl-i İmrân, 3/14). Allah Teâlâ insana, yaratılışındaki fıtrata uygun olarak bu duyguları vermiş, yalnız bu meyillerin tatmin yolunu da belli prensiplerle sınırlamıştır. Bu sınırlar, sünnete uygun evlenmelerdir. İslâm'a uygun olmayan evlenme ve ilişkilerle meyiller yasaklanmıştır.

Evlilik, eşler arasında maddî ve manevi tatmini sağladığından, sükunet ve rahatlık unsurudur. Neslin devamı ve gelişebilmesi için evlilik müessesesine ihtiyaç vardır. Kur'an-ı Kerîm ve sünnetde belirlendiği şekilde olmadıkça, bir aile yuvası kurulmasından söz edilemeyeceği gibi, doğan çocukların da meşru olacağı düşünülemez.

İlk aileyi ilk insan Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Havva kurmuştur. O zamandan beri aile müessesesi olgunlaşmış ve gelişmiştir. Bununla beraber, toplumların, ekonomik durumun, iklimin etkisiyle çeşitli aile tipleri meydana gelmiştir.

Aile ana-baba, çocuklar, biraz daha geniş anlamıyla karı-kocanın akrabasından oluşur.

İslam ailesinin kurulması için ilk şartı, mümin bir erkekle mümine bir kadın olması, birbirleriyle sıhriyetin Kur'an'da yasaklananlardan olmaması gerekir. Kur'an'da anne, baba, kızlar, oğullar, kardeşler, teyzeler ve yeğenlerle evlenmenin haramlığı ile süt kardeşler arasındaki evliliğin yasak olduğu hükme bağlanmıştır. Yine Kur'anî hükme göre hala ve amca ile evlenmek yasaktır.

İslâm'ın getirdiği hükümler, iki kız kardeş ve hanımın yeğenini bir arada nikâhlamayı yasakladığı gibi, hanımın vefatından sonra bunların nikâhlanabileceğini de mümkün kılmıştır. Hala ve amca çocuklarının evlenmeleri ise helâl kılınmıştır. Çocukların eşleri ile kayınvalide, üvey anne ve üvey baba ile ve evli kadınlarla evlenmek haramdır.

"Sizlere, analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanında kalan üvey kızlarınız -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bu engel yoktur-, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeş bu arada olmak suretiyle evlenmek size haram kılındı. Geçmişte olanlar geçmiştir. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder." 

" Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı" (Nisâ, 4/)

Ailenin huzurlu olması için, aileyi oluşturan bireylerin birbirlerine karşı görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Bu görevler şöyle özetlenebilir:

a. Karı-Kocanın Birbirlerine Karşı Görevleri:

Karı-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlarını görmemeli, namus ve iffetlerini korumalıdırlar. Böylece bütünleşerek aile saâdetini sağlamalıdırlar. Dinimiz aile reisi olarak erkeği tanır:

"Erkekler kadınlar üzerinde hakimdir." (Nisâ, 4/34)

ayeti bunu ifade eder. Çünkü erkekler kadınlardan daha güçlü olarak yaratılmışlardır. Ailesinin geçimini sağlamak erkeğin görevidir. İslâm buna o kadar önem verir ki, bir erkeğin Allah rızasını gözeterek aile fertlerine yaptığı harcamayı sadaka kabul eder. (Riyâzu's-Sâlihîn, I/)

Kocanın hanımına karşı hak ve görevlerini hadisler ışığında şöyle sıralayabiliriz:

Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:

"Ey ümmetim! Kadınlara hayırla muamele etmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz altındadır. Fazla tahakküme hakkınız yoktur. Ancak açıktan fuhuş irtikâb etmiş olsalar o zaman durum değişir."(Riyâzu'sSâlihîn, I/)

Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi göstermeli, saadeti evlerinde aramalıdırlar. Meşru olmayan yollara düşmemelidirler. İffet ve namus konusunda titiz davranmalıdırlar:

"Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını zinadan korusunlar." (Nûr, 24/30)

ayeti bunu ifade eder.

Erkek, hanımına ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir.

"Ailene namaz kılmayı emret." (Tâhâ, 20/).

"Yedi yaşındaki çocuğa namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına vardıklarında (kılmazlarsa) cezalandırınız."(Riyâzu's-Sâlihîn, I/)

Koca, kendi mal varlığı ve imkânlarına göre hanımının nafakasını sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür. (Ebû Davud, Nikâh, 41). Bu hususta cimrilik ettiği takdirde hanımı ilgili yöneticilere ve yargı makamlarına başvurup durumunu anlatabileceği gibi, kocasına danışmadan malından harcama yapabilir.

Koca, hanımına asla "çirkinsin" dememeli, yaptığı işte sürekli kusurlar aramamalı (İbn Mâce, Nikâh, 3), hanımını asla dövmemeli (Buharî, Nikâh, 93), hanımını sürekli zan altında tutup onu gizlice takip etmeye kalkışmamalıdır. (Müslim, İmâre, 56).

Hanımının kocasına karşı görevlerine gelince;

Hanım, ailenin reisi olan kocasına karşı bütün meşru ve İslâmi meselelerde itaat eder.

Kadın eşinin malını ailesinin her türlü sırrını, namusunu, çocuklarını korumalıdır.

Kadın durup dururken kocasından boşanmayı istememelidir. Çok zor durumda kalmadan kocasından ayrılmak isteyen kadına Cennet kokusu haramdır (Ebû Dâvud, Talâk, 18).

Kadın kocasından izinsiz olarak evinden dışarı çıkmamalıdır (Buhârî, Nikâh, ).

Kadının kocasını memnun etmesi onun en önemli görevidir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurur:

"Herhangi bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennet'e girer." (Riyâzu's Sâlihîn, I/).

Yine başka bir hadislerinde Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Kadın kocasının yatağını (mazeretsiz) terkederek gecelerse, o kadına melekler sabaha kadar lânet ederler." (Aynı eser, )

Kadın kocasına olgun ve iyi davranmalı, zenginliği ve güzelliği ile övünmemeli, ev işlerini düzenlemeli, çocuklarına bakmalı, kocasının malını israf etmemelidir (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, V/).

b. Anne Babanın Çocuklarına Karşı Görevleri:

Anne ve babanın ilk görevi, çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:

"Bir adamın hayır için harcadığı paranın en faziletlisi, ailesine sarfettiği parayla, Allah yolunda kullanacağı atı için verdiği ve bu de Allah rızası için (mücahid) arkadaşlarına sarfettiği paradır."(Riyâzu's-Sâlihîn, I/)

Çocukların ihtiyaçları temin edilirken ne israfa kaçılmalı, ne de cimrilik yapılmalıdır. Her iki husus da dinimizin uygun görmediği şeylerdir.

Anne-baba çocuğunu güzel terbiye etmeli, anlayamayacağı bilgilerden ona bahsetmemeli, eğitimde basitten mürekkebe (karmaşığa) gitmelidir. Evvelâ, Allah'ı tanıtmalı, imanı kavratmalı, inandırmalı, uygun yasa vardıklarında da ibadetleri öğretmelidirler. Ayrıca neyin iyi, nelerin kötü olduğunu anlatmalı, yeme-içme, oturup-kalkma adabını öğretip bunları benimsetmelidir. Bunlar yapılırken anne babanın çocuklarına iyi örnek olmaları gerekir. Çünkü çocuklar daima büyüklerini taklit ederler.

Anne-baba, çocuklarına adaletle davranmalı, onların kıskançlık duygularını kamçılamamalı, kız-erkek ayrımı yapmamalıdır.

Anne-baba çocuklarına güzel isimler koymalı, sünnet ettirmeli, İslâmî bilgi ve duygularını geliştirmelidir.

Anne-baba çocuklarına sevgi ve merhamet göstermelidir. Peygamber Efendimiz, bir dizine Üsâme'yi, diğer dizine de Hasan'ı oturtur, sonra:

"Allah'ım bunlara rahmet ve saâdet ihsan buyur, çünkü ben bunların hayır ve mutluluğunu diliyorum." buyurmuştur (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII/)

Anne-baba evlenme cağına gelen çocuklarını, temiz ve ahlâklı kimselerle evlendirmelidirler. Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:

"Geride kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz, kendisine sürekli olarak hayır yazılır."(Ebû Davud, Vesâyâ, 14).

c. Çocukların Anne ve Babalarına Karşı Görevleri:

Çocuklar, anne ve babalarına itaat etmeli ve iyilikte bulunmalıdırlar:

"Biz insana, ana babasına iyilik yapmasını da tavsiye ettik." (Lokman, 31/14).

Çünkü bir çocuğun yetişip büyümesinde en büyük fedakârlığı, anne ve baba gösterir.

Çocuklar, anne ve babalarına karşı saygı ve şefkat göstermeli, istediklerini yerine getirmeli, onları memnun etmelidir.

"Rabbin şunları kesin olarak buyurdu: Ancak O'na ibadet edin, ana-babaya ihsan ve iyilik yapın. Birisi yahut ikisi de yanında ihtiyarlarsa sakın onlara 'öf' bile deme, onlara darılma ve yüzlerine bağırma, ikisine de ikram et ve tatlı söz söyle. ikisine de merhamet besleyerek tevazu göster ve de ki:

'Rabbim ikisine de merhamet et, onlar beni küçük iken nasıl terbiye etmişlerse sen de her ikisine merhamet et.'

"Rabbiniz gönlünüzdekini daha iyi bilir. Ana-baba haklarında iyilik ederseniz Allah size mağfiret eder. Çünkü o, günaha tövbe edenleri muhakkak affedicidir." (İsrâ, 17/).

Abdullah b. Mes'ud diyor ki:

"Peygamber (s.a.s.) Efendimize:

- Allah'ın katında en sevgili amel hangisidir, diye sordum, Peygamber (s.a.s.):
- Vaktinde eda olunan namazlar, buyurdu.
- Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir, dedim.
- Ana-babaya iyilik etmektir, buyurdu.
- Sonra hangisidir, dedim.
- Allah yolunda cihaddır, buyurdular." (Riyâzu's-Sâlihîn, I/).

Çocuklar, anne-babaları hakkında kötü konuşmamalı, onlara sövmemelidir, vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlarına ikramda bulunmalıdırlar:

"Ey Rabbimiz kıyamet günü, beni, anne-babamı ve bütün müminleri mağfiret eyle." (İbrahim, 14/41) diye dua etmelidir.

Baliğ olan çocuklar ana-babalarının odalarına her zaman izin alarak girmelidirler. Baliğ olmayan küçükler de şu üç vakitte ana-babalarının veya başkalarının odalarına izin ile girmelidirler: Sabah namazından önce, yani yataktan kalkıp giyinileceği zaman; öğle uykusu sırasında yatsı namazından sonra yatılacağı zaman.

Çünkü bu vakitler karı-koca arasında mahrem vakitlerdir. Allah Teâlâ, bütün müminlere bunu çocuklarına öğretmelerini emretmiştir (Nûr, 24/58).

Hz. Peygamber, "Kime iyilik edeyim?" diye soran bir sahâbiye şu karşılığı vermiştir:

"Ananıza (bunu üç defa tekrarlamıştır) sonra babanıza, sonra en yakın olanlara."(Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1,2; Ebû Dâvud, Edeb, ).

Yine Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Anne Cennet kapılarının ortasındadır."(İbn Hanbel, V/);

"Cennet annelerin ayakları altındadır."(Nesâî, Cihad, 6) .

Çocuklar, ana-babalarına karşı daima saygılı olmalı, onlara karşı tatlı dilli, güler yüzlü davranmalıdırlar. Ana-babanın bütün söylediklerini Allah'a itaatsizlik söz konusu olmadıkça, dinlemek ve kabul etmek gerekir. Her işte onların rızasını almaya çalışmalıdır. Onların hizmetlerini kendi hizmetinden önce görmelidir. Öldüklerinde de onları rahmetle anmak, onlar için hayır dua etmek, hayır yapmak, vasiyetlerini yerine getirmek gerekir.

Allah'a şirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir. Ana baba İslâmî emirleri yerine getirmede ve yasaklardan kaçınmada titizlik göstermiyorlarsa ve hatta kâfir iseler, bu onların ana-baba olmalarından doğan haklarını ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla onlara Allah'a isyan teşkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak gerekir.

d. Kardeşlerin Birbirlerine Karşı Görevleri:

Kardeşler birbirlerine karşı iyi davranmalı, küçükler büyüklere itaat edip onlara saygı beslemeli, büyükler de küçüklere hoşgörü ile davranmalıdırlar. Ancak bu şekilde âilede mutluluk ve huzur sağlanabilir.

Kardeşler maddî hırs sebebiyle, aralarındaki birlik ve beraberliği, ahengi bozmamalıdırlar.

Kardeşlerin kabiliyetleri birbirlerini kıskançlığa sevketmemelidir. Kimi insan ilme meraklıdır, o sahada ilerler, şan şöhret sahibi olur; kimi insan da ticarete meraklıdır, o sahada çalışır, ilerler, zengin olabilir. Bunları olgunlukla karşılamalı, herkesin aynı şey olamayacağı, aynı sahada çalışamayacağı gerçeği unutulmamalıdır.

Aralarındaki -varsa tabii- fikir ayrılıklarını, konuşarak, birbirlerinin düşüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymalıdırlar. Sertlikler ve tartışmalar daima kötü sonuçlar doğurur. Ailevî huzursuzluklara, tatsızlıklara neden olur.

İslâm aile hukukunun özelliklerine gelince;

Evliliğin gayesi aileye huzur ve mutluluk, toplumda da iyi bir nesil temin etmektir,

"Onun (varlık ve kudret) alâmetlerinden birisi de size kendinizden eşler yaratmasıdır, ki siz onlarla huzur ve sükûnete kavuşursunuz. Ve aranıza sevgi ve rahmet koymuştur." (Rûm, 30/21).

"Onlar (kadınlarınız) sizin için elbise, siz de onlar için elbisesiniz"(Bakara, 2/).

İslâm cinsî ihtiyacın tatminini tabii karşılamakla beraber, evliliğin gayesinin bundan ibaret olmadığını söylemektedir.

"Doğuran siyah kadın, doğurmayan güzel kadından daha iyidir.",

"Evlenin, çoğalın: Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizinle iftihar edeceğim."(Avnu'l Ma'bûd Şerh Ebu Dâvud, I/).

Kocanın karısıyla müşterek, yüce ve insanî bir hayat sürmek arzusunun belirtisi olan mehrin sembolik bir şey olması da aynı gayeye matuftur.

Ailenin mutluluğu, çocukların asaleti ve İslâm toplumunun kurtuluşu evleneceklerin birbirlerini seçerken kullandıkları ölçü ile yakından ilgilidir. Bu konuda Resulullah (s.a.s.) şöyle bir ölçü koymuştur:

"Kadın dört özelliğinden dolayı nikâhlanır: Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı; eli toprak olasıca, durma dindarını bul!" (Buhârî, Nikâh, 16).

İslâm'da evlilik, formalite ve merasimlerden uzak İslâmî bir akittir. Nikâh'ın ilân edilmesi, yakın dost ve akrabaya ziyafet verilmesi, tef vb. çalınıp şenlik yapılması güzel telâkki edilmiş, teşvik görmüş, böyle bir davete icabet etmemek hoş karşılanmamıştır (Buhârî, Nikâh, 66 vd.).

Evlilik gerçekleşince karı ve koca Allah önünde birbirlerinin haklarına uymakla yükümlüdürler. Bu karşılıklı haklar aile reisliği hariç eşitlik esasına dayanır. Evlilik kadının şahsiyetini ortadan kaldırmaz, erkeğin hukukî ve sosyal kişiliği eşinin haklarını gölgelemez. Kadın kendi aile ismini taşıyabilir, kendine ait mallar üzerinde tam ve bağımsız bir tasarruf yetkisini kullanabilir.

Karı-koca birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardır.

"İyileriniz, ailesine karşı iyi olandır" (İbn Mâce, Nikâh, 50).

Ufak tefek huysuzluk, geçimsizlik ve kusurlara sabredecek, yuvanın yıkılmaması için tahammül göstereceklerdir:

"Kadınlara normal ve iyi davranın; onlarda hoşunuza gitmeyen bir şey olursa, belki bir şey hoşunuza gitmediği halde Allah onu birçok hayırla doldurmuştur."(Nisa, 4/19)

Anlaşmazlık büyürse hakeme başvurulacak, hakemler de âilenin devamını sağlayamazlarsa son çare olarak, usulüne uygun "tedricî boşanma" sistemi uygulanacaktır .

İslâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve şartlara bağlı olarak erkeğin aynı zamanda birden fazla kadınla evlenmesine izin vermiştir. İlk eş, üstüne evlenilmemesi şartını koşmuş ise, ikinci evlilik yapılamayacağı gibi, usulüne uygun evlenmelerde eşlerin hukuk ve şahsiyetini gözönünde bulundurmak gerekir.

Manevî ve ahlâkî ilişkiler yanında, anne-baba ile çocuklar arasındaki hukûkî münasebetler de itina ile tanzim edilmiştir. Ehliyet, velâyet ve vesâyet hükümleri babalı veya yetim bütün çocukların durumları ve menfaatları ile alâkalıdır. İslâm muhtaç ana babaya çocuklarının bakmasını, erkeğin karısına ve muhtaç olan akrabasına geçim sağlamasını teminat altına almıştır. Nihayet miras hükümleri de yakından uzağa bütün hısımların, ölenin malı üzerindeki haklarını tesbit etmiştir .

İslâm hukuku, evlilerin zinasını -şartları tahakkuk ettiği takdirde- ölüm cezasına çarptırdığı, zinayı bu ölçüde yasakladığı için, ona götürmesi muhtemel bütün şüpheli yolları tıkamış, kadınlarla erkeklerin karışık eğlenmelerini, yabancı bir erkekle kadının baş başa kalmasını, kadının, yanında bir yakını bulunmadan, yalnız başına yolculuğa çıkmasını, kadın ve erkeğin birbirine ısrarla bakmalarını yasaklamıştır.

İslâm'da âile düzeninin oturduğu bu temeller, İslâm hukukunun aile anlayışını her hâliyle ortaya koymaktadır.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Kardeşlerimize karşı tutum ve görevlerimiz nelerdir?

İçindekiler:

  1. Kardeşlerimize karşı tutum ve görevlerimiz nelerdir?
  2. Sorumluluk duygusu ilk nerede kazanilir?
  3. Çocuklara sorumluluk duygusu nasıl verilir?
  4. 10 yaşındaki bir çocuğun kaç saat uyuması gerekiyor?
  5. Günde 6 saat uyumak yeterli mi?
  6. En az kaç saat uyumalı?
  7. Az uyumak zararlı mı?

Kardeşlerimize karşı tutum ve görevlerimiz nelerdir?

-öncelikler kardeşlerimizi koruyup kollamalıyız. -kardeşlerimize sahip çıkmalıyız. -kardeşlerimize saygı göstermeliyiz biz onlara saygı sevgi gösterirsek onlarda bize karşı öyle olur. -insanlar kardeşleriyle birlik ve beraber olmaları lazım.kötü bir şey olursa beraber hepsi birbirine destek çıkmalıdır.

Sorumluluk duygusu ilk nerede kazanilir?

'Sorumluluk Bilinci' nerede başlar? İlk sorumluluk duygularımız bebeklik dönemi ile başlar ve ömrümüzün sonuna kadar devam eder. Seçme şansı verilen bebek özerklik için ilk adımı atmış olur. Örneğin giyeceğinin rengine karar veren ya da hangi oyuncakla oynamak istediğine karar veren çocuk kendi seçimini yapmış olur.

Çocuklara sorumluluk duygusu nasıl verilir?

Çocuklarda Sorumluluk Bilinci Geliştirmek için Yapılması Gerekenler

  1. Çocuğunuzu Tanıdığınızdan Emin Olun!
  2. Sorumluluk Duygusunun Gelişmesi için Örnek Olun!
  3. Yaşına Uygun Görevler Verin!
  4. Öz Güveninin Gelişmesine Yardım Edin!
  5. Çocuğunuzun Ödevlerini Siz Yapmayın!
  6. Sorumlulukları Konusunda Ona Yol Gösterin!

10 yaşındaki bir çocuğun kaç saat uyuması gerekiyor?

Okul dönemi ( yaş): Uyku Vakfı, 9 ila 11 saat arası uykuyu tavsiye ediyor. 7 saatten az veya 12 saatten fazla uyku ise sağlıklı görülmüyor. Ergenlik dönemi ( yaş): Tavsiye edilen uyku süresi 8 ila 10 saat arası. Uyku Vakfı, 11 saatten fazla ve 7 saatten az olmaması gerektiği görüşünde.

Günde 6 saat uyumak yeterli mi?

6 – 13 yaş aralığında ideal uyku süresi için tavsiye edilen zaman; en az 7, en fazla 12 saat olarak gösteriliyor. 14 yaş aralığındaki çocukların ise tıpkı bir üst grupta olduğu gibi en az 7 saat uyuması gerektiği söyleniyor. Uykuda geçirmeleri tavsiye edilen azami süre ise 11 saat olarak gösteriliyor.

En az kaç saat uyumalı?

Yetişkinler için günlük uyku süresinin ortalama saat olması gerekiyor. 65 yaş üzerinde ise gerekli uyku süresi günde saat ve bu sürenin 5 saatten az olmaması ve 9 saati aşmaması tavsiye ediliyor. Nöroloji Uzmanı Doç.

Az uyumak zararlı mı?

Az uykunun insanlar üzerinde hem fiziksel hem de ruhsal olarak birçok etkisi bulunuyor. Kendini sürekli olarak stresli hissediyorsan, kan şekerin dengesizse veya küçük olaylara karşı bile kaygı duyuyorsan bunların bir sebebi de az uyuman olabilir.

Engelli insanlara karşı sorumluluklarımız

Engelli İnsanlara Karşı Görevlerimiz Nelerdir, Engelli İnsanlara nasıl davranmalıyız, engelli insanlara görevlerimiz nedir?

1) Engelli bir insanın eli-kolu olmasa dahi, elinizi uzatarak selam verin. Engelli kişi size nasıl davranacağını bilir.

2) Yardım etmeden önce yardım isteyip istemediğini sorun. İstek olmadan yardım etmeye kalkmayın.

3) Kendinize göre yardım etmeye kalkmayın. Engelli kişinin sizi yönlendirmesine fırsat verin.

4.)Engelli kişi karşısında aşırı dikkatli olmaya kalkışmayın. Diğer insanlarla nasıl konuşuyorsanız, onlarla da öyle konuşun.

5)Acıyarak yaklaşmayın. Engelli insanlar sadece birtakım engellere sahip, mutsuz ya da hasta değiller.

6) Kelimeleri dikkatle, vurgulayarak, yüksek sesle bağırıp çağırarak konuşmayın. Bedensel engelli bir kişinin duyma sorunu yoktur. Tane tane konuşarak onun bir zeka sorunu olduğunu ima eder tarzda konuşmayın.

7) Kibarlık yapacağım diye günlük konuşmanızın dışına çıkmayın. Örneğin tekerlekli sandalyedeki engelliye, “Nereye gidiyorsun?” ya da görme engelli birine, “Görüşmek üzere” demenizin bir sakıncası yok.

Engellilere yardımcı olmak ve onların kendilerine yetebilecek şekilde eğitilmeleri aynı zamanda dinimizin de bir emridir.

Peygamber Efendimiz buyurur ki; “Şayet Allah’tan korkan gençleriniz, can taşıyan hayvanlarınız ve beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı” (Aclûnî, Keşfu’l-hafâ, 2/)

Şu husus hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, her insan engelli olmaya adaydır. Onun için engelli kardeşlerimize karşı her zaman saygılı, anlayışlı ve yardımcı olmalıyız.

Bazı insanlar toplumda bir arada yaşadıkları engelli ve hastalara destek olmayı bir lütuf olarak görmekte ve zaman zaman yaptıkları bazı iyilikleri başa kakabilmektedirler ki bu asla doğru değildir. Zira onlara sahip çıkmak tüm insanlık için bir görevdir.

Engelliye ve hasta olana yardım etmek ve hayata tutunmasını sağlamak, kişinin gönüllü olarak ister yapacağı isterse yapmayacağı bir konu değil, tam tersine yerine getirmesi gereken çok mühim bir vazifedir.

Yapmadığı zaman sorumlu olacağı bir alandır. Çünkü sosyal sorumluluğunun bir gereği olarak kazandığı şeylerden bir kısmını engelli ve hasta olanların temel ihtiyaçlarını karşılamaları için harcamayan kimse mesuliyetini yerine getirmemiş demektir.

Engellilere saygı ve anlayış göstermek, onlara yaşama sevinci verir ve moral depolar.

Engelli veya sağlam herkesin yaşama hakkı olduğu bilinciyle davranışlarımızı ayarlamalıyız. Çevremize rahatsızlık vermeden yaşamaya gayret etmeliyiz.

Engelli insanlarımıza karşı daima saygılı davranmalı ve hiç bir zaman engelli insanlarımızın ve kardeşlerimizin, çocuklarımızın kalplerini kırmamalı ve onlara insanca davranmalıyız.
Engelli insanlarımızın ve kardeşlerimizin, çocuklarımızın kalplerini kıracak söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.
Engelli insanlarımıza, şefkat ve merhametle yaklaşmalıyız onların çektiği sıkıntıları dinleyip çözümde yardımcı olmalıyız.
Şu sözü hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamalı ve unutmamalıyız.
“Her sağlıklı inşan ve birey bir engelli adayıdır.”
Yarının insanların hayatına neler getireceğini ve hayatımıza neler kazandıracağını kimseler bilemez, bizlerde günün birinde engelli insan olabiliriz.
Bu sözleri düşünerek daima düşünceli hareket etmeli ve düşüncesiz hareket etmekten kaçınmalıyız. Engelli insanlarımıza ve çocuklarımıza karşı üstümüze düşen görev sorumluklarımızı yerine getirmeli ve engelli insana nasıl davranılması gerektiği konusunda insanlarımızı bilinçlendirilmeye teşvik etmeliyiz.
Yunus Emre bir şiirinde; şöyle söylemektedir, Yaratılanı hoş gör Yaratandan ötürü.
Yunus Emre ne güzel söylemektedir. Bir kez gönül yıktıysan bu kıldığın namaz değil.
Bir sözde ise büyüklerimiz şöyle söylemektedir.Kırma insan kalbini yapacak ustası yok.
Engelli insanlarımıza sağlıklı bireyler olarak yolda yürürken, otobüste, tramvayda, metrobüste yolculuk yaparken öncelik tanımalıyız.

Özürlü ve engelli kimselere değer vermeli, söz ve davranışlarımızla onların gönüllerini almalı, huzur ve mutluluklarına vesile olmalıyız.

Hayatlarını kolaylaştırıcı mahiyette her türlü maddî ve manevî tedbiri almalı, gerekli altyapı hizmetlerini sunmalıyız.

Engelli ve özürlü çocukları olan ailelere yardım yapmalı, eğitim ve öğretim desteğinde bulunmalıyız.

İmkânlarımızı zorlayarak, özürlü ve engelli kardeşlerimize iş imkânı sağlamalı; böylece onlara, çalışıp üretmenin ve helâlinden kazanmanın mutluluğunu tattırmalıyız.

Diğer yandan, hiçbir engelli ve özürlü kimseyi, “kör, sağır, dilsiz ve topal ” gibi sıfatlarla nitelememeli, her türlü aşağılayıcı söz, fiil ve davranışlardan sakınmalı, şakayla da olsa onlarla alay etmemeliyiz.

Sevgili Peygamberimiz bu konuda şu uyarıyı yapmaktadır: “Kardeşinin derdine sevinip gülme, sonra Allah ona merhamet eder de, seni onun sahip olduğu dertle müptela kılar” .[Tirmizî, Kıyame, 54, IV/]

Sosyal hayatta engelli insanları arka plana atarak, onları hor görücü hareketlerde bulunarak engelliler üstünde toplumsal bir baskı oluşur ve engelli kişi de kendini yavaş yavaş toplumdan soyutlamaya başlar.

Televizyon, internet gibi kitle iletişim araçlarında birçok dizilerde, yazılarda, programlarda bu çağda bile engelli vatandaşı ezici durumlar yaşanmaktadır.

Bu gibi durumların önüne geçilerek, kitle iletişim araçlarıyla insanlar bilinçlendirilmelidir.

Engelli kişilerin en büyük sorunu insanların ayrımcılık yapılan ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık doğurduğu ikinci bir sorun da işsizliktir.

Engelli insanların bir diğer önemli sorunu ise sokaklardaki, toplu taşıma araçlarındaki ve bunun gibi akla gelebilecek her yerdeki mimari sorunlardır.

Bu gibi sorunları çözmek için devlete de çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Gerek mimari yapıda olsun gerek engelli kişilerin iş bulma konusunda olsun, devlet gerekli özveri ve çalışmayı göstermesi lazım.

Tabi ki bunların en temel sebebi yine engelli kişilerin en büyük sorunu olan ayrımcılık yapılmasıdır. Bu insanların engelliler hakkında ayrımcı bir zihniyete sahip olmaları bilinci yenildiği zaman bu tip sorunlar yavaş yavaş ortadan kalkacaktır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Bakıma muhtaç kimselerin sorumluluğu bize aittir” [Buhârî, Ferâiz, 25] buyurarak ihtiyaç sahibi ve engelli kimselere toplum olarak sahip çıkılmasını istemiştir.

Diğer bir hadislerinde ise, “Kim mü’min kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa Allah da onun bir ihtiyacını karşılar. Kim müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir” [Buhârî, Mezalim, 3] buyurmuşlardır.

Ayrıca kendileri de bizzat, hasta, engelli, özürlü ve muhtaç kimselere sahip çıkmış, onlara şefkat ve merhamet göstermiştir.

Engelli kimselere yol göstermenin, görme engellilere rehberlik etmenin, işitme ve konuşma engellilerle anlayacakları şekilde iletişim kurmanın, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını karşılamanın Allah katında sadaka olduğunu bildirmiş, engelli ve özürlüleri toplumun doğal birer üyesi olarak kabul etmiştir. [Bk, Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, ; V, , ]

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası