adıyaman menzil deprem durumu / Menzil'in lideri Adıyaman depremini neden durdurmadı - Güncel - ODATV

Adıyaman Menzil Deprem Durumu

adıyaman menzil deprem durumu

Depremzede çocuklar Menzil cemaatine teslim: 'Yüzlerce çocuk köyümüzde' açıklaması

Deprem felaketinde en fazla yıkımın yaşandığı kentlerden biri olan Adıyaman'da 2 bin ’den fazla bina yıkıldı, 4 bin kişi ise yaşamını yitirdi. Felakette yakınlarını kaybeden çocukların ise çeşitli dinsel yapılanmalara bağlı dernek ve vakıflara teslim edildiğine dair birçok iddia dile getirilmişti. Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunan Menzil köyünden gelen görüntüler de iddiaları doğrular nitelikte oldu. 

BirGün'den İsmail Arı'nın haberine göre, Kahta'da cemaatle aynı adlı köyde, Buhara Evleri adı verilen 41 bloktan oluşan bin daire inşa edildi. Cemaat, köydeki bu yapılarda toplam 7 bin yetişkin depremzede ile 2 binin üzerinde çocuğun “misafir edildiğini” açıkladı. Yapılan son açıklamaya göre de Menzil Köyü’nde hâlâ 3 bin yetişkin ile bin çocuk bulunuyor. 

ÇOCUKLARA TEKBİR İŞARETİ YAPTIRILDI

Cemaat yöneticilerinin de bu köyde yaşadığı bilinirken deprem öncesine kadar köyde güvenlik üst düzeyde tutuluyor, cep telefonu ile çekim yapılmasına izin verilmiyordu. Ancak Menzil cemaatinin sosyal medya hesaplarından görüntüler paylaşıldı. Cemaatin sosyal medya hesaplarından küçük çocukların “tekbir işareti yaptığı” fotoğrafları “Ne kadar misafirimiz varsa hepsinin gönüllerini ısıtmaya çalıştık” ifadeleriyle paylaştı. Paylaşılan bir başka videoda ise “Buhara Evlerinde depremzede çocuklara yönelik etkinliklerden biri” denilerek çocuklara dini sorular yöneltildiği görüldü.

Ayrıca Menzil Cemaati’nin önemli isimlerinden biri olan Muhammed Saki el Hüseyni de deprem bölgesinden fotoğraflar paylaşıyor. Hüseyni’nin sosyal medya hesaplarından paylaştığı bir fotoğrafta askerlerle bir polisin, karşısında “el pençe divan” durduğu görüldü.

BAKANLIK REDDEDİYOR AMA

Deprem felaketi nedeniyle birçok çocuğun ailesini kaybettiği veya çocukların kaybolduğu belirtiliyor. Depremin ilk günlerinden bu yana bazı depremzede çocuklara devlet tarafından sahip çıkılmadığı da iddia ediliyor. Bu iddialara ilişkin daha önce açıklama yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, "Deprem bölgesinde şu ana kadar ailelerine ulaşılamayan refakatsiz çocuklar konusunda tek yetkili kurum bakanlığımızdır” ifadelerini kullanmıştı.

Daha önce de çocukların İsmailağa cemaatine bağlı vakıf tarafından yürütülen bir yatılı Kuran kursuna verildiği ortaya çıkmıştı. 


menzildepremdepremzede

\n

BirGün muhabiri İsmail Arı, Adıyaman’daki köyünde bin depremzede çocuğun bulunduğunu açıklayan ve  çocuklara “tekbir işareti” yaptırdığı görüntülerini paylaşan Menzil Cemaati tarafından tehdit edildiğini duyurdu. 

\n

BirGün'de yer alan habere göre,  cemaat, köydeki bu yapılarda toplam 7 bin yetişkin depremzede ile 2 binin üzerinde çocuğun “misafir edildiğini” açıkladı. Yapılan son açıklamaya göre, Menzil Köyü’nde hâlâ 3 bin yetişkin ile bin çocuk bulunuyor.

\n

Cemaat, sosyal medya hesaplarından küçük çocukların “tekbir işareti yaptığı” fotoğrafları, “Ne kadar misafirimiz varsa hepsinin gönüllerini ısıtmaya çalıştık” ifadeleriyle paylaştı. 

\n

\n

Depremin ilk günlerinden bu yana bazı depremzede çocuklara devlet tarafından sahip çıkılmadığı iddia edilmişti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, iddialarla ilgili, \"Deprem bölgesinde şu ana kadar ailelerine ulaşılamayan refakatsiz çocuklar konusunda tek yetkili kurum bakanlığımızdır” açıklamasını yapmıştı.

\n

\n

Menzil Cemaati’nin önemli isimlerinden Muhammed Saki el Hüseyni'nin deprem bölgesinden yaptığı paylaşımda, askerler ile bir polisin Hüseyni'yi karşılama şekli dikkati çekmişti.

\n

Ancak bir süre önce gazeteci Alican Uludağ, Sakarya'da dokuz depremzede çocuğun annelerinin yanından alınarak müftülüğe ait olan, ancak işletmesi İsmailağa Cemaati'ne bağlı vakıf tarafından yürütülen bir yatılı Kur'an kursuna verildiğini ortaya çıkarmıştı. Adem adlı vakıf yöneticisi, \"Mahmut Ustaosmanoğlu'nun müridiyim\" diyerek, \"Kurs binası bize ait. Bu çocukları, kalacak yerleri olmadığı için Sakarya Müftüsü bize yönlendirdi. Biz de çocukları koruma altına aldık. Eğitimini Diyanet ile biz veriyoruz\" ifadesini kullanmıştı.

\n

Muhabire tehdit

\n

Haberi yapan muhabir İsmail Arı, Twitter paylaşımda, \"Menzil Cemaati ile ilgili 1 haftadır bilgi topluyorum. Durumun farkındalar Bu yüzden mesajlar atıp tehdit ediyorlar, küfür ediyorlar. Depremzede çocuk Menzil'in köyünde ve dahası da var Bir milim geri atmayacağız. İstedikleri kadar hedef göstersinler, yazacağız\" dedi. 

\n

TIKLAYIN Beşir Derneği Başkanı Fatih Sarıyar, depremzedelerin videosunu \"Gel Tövbe Eyle\" ilahisiyle paylaştı

\n\n\n\n

Adıyaman'da depremin ardından son durum ne?

Adıyaman
Haber bilgisi
  • Yazan, Hatice Kamer
  • Unvan, Adıyaman

6 Şubat'ta yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremde çok büyük zarar gören Adıyaman'da, arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Çarşamba günü 3 yaşındaki Muhammed Yusuf Tanık annesi Fatma Tanık'tan sonra, depremin saatinde yıkıntılar arasından çıkarıldı.

BBC Türkçe muhabiri Hatice Kamer'in 7 Şubat Salı günü Adıyaman'dan izlenimleri:

Salı günü gibi, yani depremden 34 saat sonra Adıyaman’dayız.

Şehrin girişi olan Atatürk Bulvarı üzerindeki Yunus Emre Mahallesi üzerinde Akbal Apartmanı ve hemen yanındaki binadaki hayat belirtisi yok.

Salı günü, enkazın altında kalan yakınlarını bekleyen insanlarla konuşuyoruz. Gözyaşları içinde arama kurtarma ekiplerini bekliyorlar.

Şehre dışarıdan gelen ilk gazeteci ekiplerinden biri olduğumuz için gazeteci olduğumuzu duyan yanımıza gelip sahipsiz kaldıklarını söyleyerek tepki gösteriyor.

Kepçenin biri enkazı kaldırmaya çalışıyor. Onu da insanlar kendi imkanıyla kiralayıp getirmiş. Dün geceden beri tek bir yardım alamadıklarını anlatıyorlar.

Şehre Diyarbakır yönünden ulaşım açık, o yönden gelişlerde sorun olmadığı için yardımların Diyarbakır üzerinden ulaştırılabileceğini anlatıyorlar.

Şehre giriş yapan ve üzerinde kepçe olan bir TIR'ı gören mahalleli, yolu kapatıp kamyonun önünü kesiyor.

İnsiyatifi ele alıp kepçeyi indirip enkaza götürüyorlar..

Biraz sonra önceki kepçenin çalıştığı enkazdan cansız bir beden çıkıyor.

Çevre illerden jandarma ekipleri geliyor, yolu kapatan depremzedeler, arabanın önünde durarak ‘gitmeyin, yardım edin, gelen gidiyor, durmuyor’ diyerek tepki gösteriyor.

Üç genç kadın ağlayarak jandarmayı ikna etmeye çalışıyor, jandarma ise merkeze gittikten sonra geri gelebileceğini söylüyor. Kadınlar ağlayarak isyan ediyor:

"Enkazlardan 'yardım edin' diye imdat istiyorlar, neden etmiyorsunuz, neden?"

Ancak bu çabaları yetersiz kalıyor..

Bu sırada Mehmet adındaki depremzedenin cenazesini komşuları, ailesi feryat figan çığlıklar atarak, ağıt yakarak alıyor.

Erkek kardeşi “Birao, biraooo” (kardeşim) diye ağlamaya başlıyor.

"Onun olduğu yerde ailesi de var" diyor bir komşusu.

Battaniyeye sarılı cenazeyi gören gençlerden biri “Abla sen bakma çok kötü durumda” diyerek gözyaşlarını tutamıyor. Mehmet’in yan binadaki komşusu da, battaniyeden sarkan elini görünce hıçkırıklara boğuluyor.

Kürtçe ağıtlarla dizlerine vuran kadınlar, "Sahipsiz bırakıldık" diye öfkelenen erkekler, çaresizce bekleyiş içinde yakınlarının olduğu enkazın başında birilerine ulaşmaya çalışıyor:

"Dünden beri AFAD’ı arıyoruz. Valilik, belediye hiçbir şey yapmadı."

Ağlama seslerine ambulans siren sesleri karışıyor. Çok yoğun ambulans trafiği var ve çoğu cenaze taşıyor.

İnsanlar hem öfkeli hem de büyük bir matem içinde.

“Hiç bu kadar sahipsiz olduğumuzu bilmiyorduk” sözü ise konuştuğumuz herkesin ortak ifadesi.

"Bari bir çadır gönderin, biz yıllardır vergi ödüyoruz"

Dünden beri kendi imkanıyla arama kurtarma çalışmasına katılan Cengiz, gazeteci olduğumuzu duyunca yanımıza geliyor.

"Ailemden 18 kişi enkaz altında” diyerek bizi Kılınç Apartmanı'nın enkazına götürüyor. Yolda iki gündür insanların nasıl çabalarıyla enkaz altındakileri kurtarmaya çalıştığını şu sözlerle anlatıyor:

"Benim onlarca kaybım var, gidemediğim bir ton bina var. Sesleri geliyor insanların binadan, gidip müdahale edemiyoruz. ‘Abi kurtar’ diyor, eli, kafası dışarıda gidemiyoruz. Bir binaya gittim yardıma, ben çıktım binanın kalanı da yıkıldı. Adıyaman’a hiçbir şekilde yardım yok. Böyle bir afet yok. İki üç tane ekip göndermişler. İş makinesi yok, su ve ekmek bile yok. Bu insanların hepsi dışarıda, aç. Hiçbir şey yapamıyorsan bari çadır, konteyner gönder. Biz yıllarca vergisini ödemiş insanlarız. Kılınç Apartmanı’nda , kişi yatıyor. İki gündür kendimiz çalışıyoruz, attığımız sadece tuğla parçaları başka hiçbir şey yok."

16 yıllık dokuz katlı binadan baba - oğul kendi imkanlarıyla kaçarak kurtulmuşlar.

Cengiz bizi binanın arka tarafına götürüyor. Ana caddeye çıkıp bir başka yıkılan binaya ulaşmak için enkazın üzerinden geçmemiz gerekiyor.

Üzerine basarak geçtiğimiz molozların altında insanların olduğunu düşüncesi bizi nefessiz bırakıyor.

Moloz yığınına dönmüş binanın önünde ateş yakan, çaresizce bekleyen insanlar var. Onlardan biri de okul müdürü olan Osman Kılınç. Gözleri ağlamaktan kızarmış, ayakta durmakta zorlanıyor ama yardım gelsin diye bizimle beraber enkaza doğru yürüyor ve gözleri dolu dolu, kimi zaman ağlayarak röportaj veriyor.

15 daireli binadan kardeşi ve yeğeni atlayarak kurtulabilmiş. İki amcası, 12 amca çocuğu, ninesi ve kardeşleri enkazda.

Dünden beri AFAD'ı bekliyorlar:

"Ailem arka tarafta oturuyordu. Gece boyunca orada bekledik, nöbetleşiyoruz, bir umut belki ses duyarız diye ama yok."

"Yardım gelse bir sürü insan kurtulabilirdi"

Yakup adında genç bir adam kendi imkanlarıyla kurtardıkları bir çocuğun videosunu izletiyor.

O da diğerleri gibi öfkeli, Adıyaman’ın sahipsiz olduğunu savunuyor, "Ben kendi elimle kurtardım, eğer yardım gelse bir sürü insan kurtulabilirdi" diyor.

Aynı cadde üzerinde yol boyunca sağlı sollu yıkılan birçok bina var. Kılınç Apartmanı'ndan birkaç bina ötede Zümrüt Apartmanı’nın yıkıntıları önünde bekleşen insanlar, enkazdan çıkan tahtaları yakmış ısınmaya çalışıyor.

Bir üst geçitin üzerinden şehre bakıyoruz. Geçidin altında ateş başında oturan bir grup insan var, hava çok soğuk, kadınlardan biri soğuktan korunmak için kafasına poşet geçirmiş.

Oradan bir başka enkaza gidiyoruz.

İki bloklu dokuz katlı 43 daireli apartmanın Gül adlı genç bir kadın bekliyor. Ablası ve yeğeni dün enkazdan çıkartılan Gül, 71 yaşındaki annesi Fikriye Bozan’ın cenazesinin çıkartılmasını beklediklerini anlatıyor.

Üç kız kardeş gözü yaşlı annelerinin cenazesini bekliyor:

“Canım annem, sekizinci katta yaşıyordu, hastaydı diye ablam ve yeğenim ona bakıyordu, onları dün kendi imkanımızla kurtardık ama annecim kaçmaya çalışırken tavan arasında kalmış. Baktık, bacakları tavan arasında sarkmış ama gövdesi sıkışmış, kaçamamış…”

Salı akşamı AFAD şehre ulaştı

Saat 18 itibariyle şehre AFAD ve yardım ekipleri gelmeye başladı. Ekipler, kağıt bardakta sıcak çorba ile battaniye dağıttı.

“Dünden beri insanlar yardım ekipmanı olmadan kendi gücüyle etiyle tırnağıyla cesetleri çıkarıyor. Dünden beri yardım isteyen bir sürü insan oldu, dün yardım gelseydi belki yüzlerce insan sağ çıkardı, bu saatten sonra gelen yardım ekipleri ancak ceset çıkarır” diye tepki gösteriyor bir adam.

Orada da bir kepçe ile mahalle sakinleri arama çalışması yapıyor.

Annesinin cenazesinin çıkarılmasını bekleyen Gül, “Az önce bir kadın ve iki kızının cesedi çıkartıldı, cesetler kaldırımda" diyor.

Yan yana ceset torbalarına konmuş anne ve iki kızının cenazesi başında, onları tanımayan bir adam bekliyor:

"Kadının erkek kardeşi, yardım almaya gitti. Benden beklememi rica etti, o gelinceye kadar bekleyeceğim."

Oradan yürüyerek ilerliyoruz, yol boyunca yakılan binalar var ve hiçbir ekip yok, yine insanlar kendi imkanlarıyla canlı ya da ölü yakınlarını çıkarmaya çalışıyor.

İlerde yolun sağında, gördüğümüz diğer enkazlara göre daha hareketli bir arama kurtarma çalışması var, bir otelin enkazı.

Dünden beri sadece bir cenaze çıkarılabilmiş. Otelin adının Arsames olduğunu söylüyorlar.

Ekipler sessiz olun uyarısı yapıyor, insanlar bir süre susuyor ama bir sonuç alınamıyor.

Petrol ofislerinde çalışan 30 yaşındaki Ferhat Kılıç’ın babası Kadir Turan Kılıç da ekiplerin sessiz olun çağrısına nefesini tutarak yanıt veriyor.

Oğlunun, aynı firmada 20 arkadaşıyla vardiyalı olarak çalıştığını ve bu otelde kaldıklarını söylüyor. Dünden beri hiç ulaşamamışlar, oğlunun telefonunu aradığında çaldığını ama cevap alamadığını söylüyor.

Saatler ilerledikçe onun da diğer insanlar gibi umutları azalıyor.

"Kurtulmuş olsalar bile soğuktan donacaklar" diyor çalışmayı izleyenlerden biri.

Havanın kararmasıyla buz gibi soğuyor şehir. Elektrik yok, her taraf karanlık. Karanlık şehrin ölüm sessizliğini ambulans sirenleri ve jeneratör sesleri, molozlara vuran kepçe sesleri bölüyor.

İnternet operatörlerinin hiçbiri çekmiyor.

"Şanlıurfa'dan depremzedelerin yakınları yardım getirdi"

Haberi yazmak için aracın olduğu Yunus Emre Mahallesi'ne geri dönüyoruz.

İlk apartmandaki çaresiz bekleyiş devam ediyor.

Eylem adındaki bir kişi, Şanlıurfa’dan kendi imkanlarıyla enkazın altında kalan arkadaşının ailesine gıda, battaniye, su ve ekmek getirdiğini söylüyor.

Bir saat önce enkazın altında kalan birinden mesaj aldıklarını ve sekiz kişinin hayatta olduğunu anlatıyorlar. Ama artık ne telefonlar çekiyor ne de internet, AFAD’dan yardım istemek için gerekli tüm teknolojik imkanlar bu deprem sonrası kullanılmaz halde.

Enkazın arka tarafına gidiyoruz, onlarca kişi kepçenin ışığının yardımı ve el fenerleri ile mesaj atan ve yardım bekleyen sekiz insana ulaşmaya çalışıyor.

“Işık getirin ışık” sözü birden heyecan yaratıyor. Molozların arasında bir kol çıkmış, ama tepki vermiyor. Şanlıurfa’dan yardıma gelen bir hemşire, molozların arasındaki kolun nabzına bakıyor ve “Maalesef” diyor, ortama yine büyük bir sessizlik hakim oluyor.

Kentte büyük bir yıkım var, önünden geçtiğimiz enkazların altında kalan yüzlerce insan var.

Gece karanlık, yıkılmış her binanın önünde ateş öbeklerinin etrafında toplanan insanlar ise molozlardan gelebilecek "yardım" sesini duyabilmek umuduyla konuşmadan bekliyor.

Depremden kurtulmuş olmanın sevincini yaşayamadan, molozların altında kalan sevdiklerine yardım edememenin çaresizliği ile bekliyorlar.

Gençlerden biri "Dün hayatımın en uzun gecesiydi" diyor.

İstisnasız bizi gören herkes, dışardan gelen yabancılar olarak önce öfkelerini dile getirdi, sonra da çaresizliklerine ağladı. Sonra da neden yardım gelmediğinin yanıtını aradılar.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası