Türkiye'nin yakın tarihine etki eden olayları anlatan filmde: 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlenmesinin Musul ve Kerkük’e girmesiyle ilişkisi ele alınıyor. Filmde ayrıca, “Cem Ersever, Gladio’nun hangi gerçeğini öğrendiği için öldürüldü? Kim Washignton’dan gelen telefonla darbe girişiminden vazgeçti? Apo suikastini Gladio nasıl önledi? 28 Şubat süreci bin yıl sürecek iken 5 yılda nasıl sona erdi?” gibi Türkiye tarihini derinden sarsan sorulara ışık tutuluyor.
Türkiye'nin yakın tarihine etki eden olayları anlatan filmde: 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlenmesinin Musul ve Kerkük’e girmesiyle ilişkisi ele alınıyor. Filmde ayrıca, “Cem Ersever, Gladio’nun hangi gerçeğini öğrendiği için öldürüldü? Kim Washignton’dan gelen telefonla darbe girişiminden vazgeçti? Apo suikastini Gladio nasıl önledi? 28 Şubat süreci bin yıl sürecek iken 5 yılda nasıl sona erdi?” gibi Türkiye tarihini derinden sarsan sorulara ışık tutuluyor.
GÜNCELLENME
Erzurum doğumlu. Kerkük Türklerindendir. Resmi adı İstihbarat Grup Komutanlığı olan, halk arasında Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele adıyla anılan biriminin kurucusu ve komutanı olan Jandarma subayı.
Cem Ersever , Güneydoğu Anadoluda PKK ile yapılan gerilla ve istihbarat çalışmalarının tümünde yer almış, silahlı çatışmalara bizzat katılmış, tüm faaliyetleri yönetmiş, PKKya yardım ve yataklık eden kişi ve guruplarla irtibat kurmuş, bunları tam yetkiyle ve Komutanlığa doğrudan bağlı olarak yürütmüştür.
Cem Ersever ile Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu arasındaki ilişki olduğu ve Cem Ersever in Velioğlundan çok iyi istihbarat aldığı, avukatı Emin Emir (MHPnin eski lideri Alparslan Türkeşin de avukatı) tarafından ifade edilmiştir. Özellikle yıllarında bu ikilinin çok sık görüştüğünden bahseden bahseden Emir, Cem Ersever in o dönem Düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesiyle hareket ettiğini ve ayrıca Hizbullahın devlet tarafından kurulduğuna dair Cem Ersever den herhangi bir şey duymadığını da belirtmiştir.
Cem Ersever , Aydınlık gazetesinden Soner Yalçına yaptığı açıklamalarda, Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım ve bazı faili meçhuller ile ilgili bilgiler verdi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlisin kuşkulu bir uçak kazasında ölümünden bir ay kadar sonra, binbaşı rütbesindeyken, 17 Mart de 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etti. İstifa mektubunda Güneydoğuda yetkili organlar içerisinde oluşturulan bir çete, cereyan eden hadiselerin gerçek boyutlarının Türk Milleti tarafından görülmesini engellemektedir diyor ve yaşanan gerçekleri ve PKK ile mücadelenin eksikliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışacağını açıklıyordu.
Bu arada PKK ile psikolojik mücadele yöntemi olarak Ahmet Aydın takma adıyla Üçgendeki Tezgah ve APO-PKK-Kürtler isimli kitapları yazmış, ancak geçim sıkıntısı içine düşmüştü. İşadamı Alparslan Ertuğ ile ilişki içindeydi ve eğer kendisine birşey olursa Güneydoğudan tanıdığı Hanefi Avcıya haber vermesini istemişti.
Cem Ersever , Aydınlık gazetesine anlattıklarıyla ilgili olarak mahkemeye ifade vermek için 24 Ekim te Ankaraya gitti ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
1 Kasımda Ankara Çamlıderede sevgilisi Neval Bozun, 2 Kasımda Ankara Polatlıda itirafçı Murat Demirin ve 4 Kasım de Ankara Elmadağda Cem Ersever in cesetleri jandarma tarafından bulundu. Birbirlerini tanıyan bu üç kişiyi kimlerin öldürdüğü bir sır olarak kaldı.
Tarih 29 Ekim O akşam gece nöbetçisi Muhabir Sinan Onuş saat de çalan telefonu her zaman olduğu gibi, Buyrun Aydınlık diye açıyor. Çok iyi Türkçe konuşan sakin bir ses Kontrgerillacı Erseveri infaz ettik. PKK adına arıyorum. Sıra Sonerde deyip telefonu kapatıyor Aynı saatlerde Sabah ve Özgür Gündem gazeteleri de aranıyor. Meçhul kişi bu kez şöyle diyor: Türk İntikam Tugayı adına arıyorum. Bitlis Paşanın katili Er-sever infaz edildi.
Binbaşı Ahmet Cem Ersever yılı başında, PKKya karşı gayri nizami harp verilmesini savunduğu için Türk Silahlı Kuv-vetlerinden ayrıldığını söylemişti . Haziran tarihlerinde Ersever ile röportaj yapmıştık. Aydınlıkta yayımlanan bu röportaj nedeniyle Jandarma Askeri Savcılığı Binbaşı Ersever hakkında soruşturma başlatıp, dava açmıştı. Duruşma tarihi 26 Ekim tü. Ersever avukatına mutlaka geleceğim demişti. Ancak gelmedi. Eşi Yıldız Ersever ile avukatı Emin Emir, Binbaşının nerede olduğunu onun arkadaş çevresine sordular. Kimse bilmiyordu. . İşte Erseverin infaz edildiğine dair telefonlar o günlerde edildi gazetelere 3 Kasım tarihinde büromuza Soner Yalçın adına Ankara Otobüs Terminalinden postalanmış bir zarf geldi. Açtım, zarftan Binbaşı Erseverin nüfus cüzdanı çıktı. Nüfus cüzdanı beyaz bir kağıdın içine konulmuştu. İki gün sonra ise, Binbaşı Ahmet Cem Erseverin elleri arkadan bağlanmış ağzı bantlı kafasına iki kurşun sıkılmış cesedi Ankara Elmadağ ilçesi çıkışında kireç ocaklarında bulundu. Ertesi gün bir ceset daha ortaya çıkacaktı. PKK itirafçısı olduktan sonra Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele biriminde memur olarak çalışan ve Erseverin emekli olmasından sonra istifa eden Mustafa Denizde, elleri arkadan bağlanıp kafasına tek kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Cesedi Ankara Polatlıda bulunmuştu. İlk bulunan ceset Mahsuneye aitti. Erseverin ölüsü bulunmadan bir hafta önce, Ankaranın 90 kilometre uzağında Kızılcahamam tarafındaki Çamlıdere beldesi yakınlarında bulunan yaşlarındaki sarışın kadının kim olduğu öğrenilememişti. Cesedin Erseverin sevgilisi Mahsuneye ait olduğu sonradan tespit edilmişti. Ankaranın üç ayrı çıkışında bırakılan bu cesetlerin benimle ne ilgisi vardı? Katiller beni neden tehdit etmişlerdi? Binbaşı Erseverin nüfus cüzdanı niçin bana gönderilmişti?
I. BÖLÜM CEM YÜZBAŞININ YARDIMCILARI
O dönemde çalışmakta olduğum e Doğru dergisi 8 Aralık tarihinde Kimlikleri ve Eylemleriyle İşte Mardin Kontrgerillası başlıklı bir haber yayımladı: Son 5 ayda Mardin, Ömerli, Savur, Nusaybin, Midyat, Batman ve İdile bağlı köylerde kontrgerillanın eylemleri sonucu 22 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Bu cinayetleri işleyenlerin eşgalleri ve yöntemleri aynı. Beyaz Renaulta biniliyor. Kars lehçesiyle Kürtçe konuşuyorlar. Gerilla kılığında dolaşıyorlar. Bu kontrgerilla ekibinin başında Jandarma subayları A.Ö. ile H.K. var. Vurucu (tetikçi) timin şefi ise Karslı MHPli eski bir öğretmen olan Y.S. dört kişilik infaz timinde itirafçılar var. e Doğru, Mardin Kontrgerillası haberinde baş harfleriyle verdiği kişileri, açık adlarının belirtildiği bir yazı ile Başbakanlığa ve İçişleri Bakanlığına bildirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu iki subay hakkındaki bilgileri ise gene isimleri açıkça yazarak Genelkurmay Başkanlığına iletti. Ancak bu kurumlardan hiçbir yanıt alamadı. Haberiniz doğru değildir gibi bir açıklama bile yapılmadı. Biz de Mardin Kontrgerillası haberini geliştirmeye karar verdik. Araştırmaya devam ettik.
Gerilla Gibi Giyinirler
Subay A.Ö. Mayıs tarihinden beri Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında görev yapıyordu. Bölücü ve Yıkıcı Azınlık Kısım Amirliğinde görevliydi. A.Ö. uzun yıllar Güneydoğuda görev yapmıştı. Kontrgerilla faaliyetlerinde yanında hep Cem Yüzbaşı diye biri vardı. A.Ö. Cem Yüzbaşının yardımcısıydı. Bu subaylar hep sivil dolaşırlar. İkisi de istihbaratçı. Tehlikeli adamlar, dikkatli olun demişti emekli bir Kurmay Albay. Araştırmaya A.Ö.nün biyografisini saptayarak başladık. A.Ö. Muş Bulanık doğumlu, Kafkas kökenliydi. Kuleli Askeri Lisesinden mezundu. Harp Okulunda öğrenci iken okul arkadaşlarından 43 kişinin ismini yazıp, Bunlar solcudur diye Okul Komutanlığına ve MİTe ihbar ediyor. İhbar dilekçesinin altına Milliyetçi, Atatürkçü Subaylar imzasını koyuyor. A.Ö. Harp Okulu çıkışlıydı. Jandarma istikamcı. döneminde Foça Komando Okulunda kurs görüyor. Burada da bazı subayları solcu diye ihbar ediyor. Cemle Foçadan tanışıyorlardı. subayın resen emekli edildiği 12 Eylül döneminde darbe için aktif rol alıyor. A.Ö. ile ilgili bir astsubay şunları anlatıyor: yılında Mardin 22nci Sınır Tugayında görev yaparken birlikte çalıştığı ve çok yakın arkadaşı olan Cem Yüzbaşı ile birçok operasyonlara katıldılar. Daha sonra ikili Jandarma İstihbaratda da birlikte çalıştılar. Burada görev yapan subaylar gerilla gibi giyinirler. Kendileri Kürt değil ama çok iyi Kürtçe konuşurlar. A.Ö. Güneydoğudaki birçok cinayetin sorumlusu olarak gösteriliyordu. Haberi yazmadan önce kendisiyle görüşmek istedim. Telefonla ulaştım. Hakkındaki bilgileri ve söylenenleri sıraladım. Görüşmek istediğimi söyledim. A.Ö. sert bir yanıt vererek bizimle görüşemeyeceğini belirtti. Telefonu yüzüme kapattı! Binbaşı A.Ö.nün bu tavrı doğrusunu söylemek gerekirse bizi oldukça öfkelendirdi. Araştırmaya devam ettik: A.Ö., 12 Eylülden sonra ilk sınır ötesi operasyonlara katılan subaylar 12 Aralık tarihinde Suriyedeki KAWAnın kampını basan timin başında A.Ö. var. İçlerinde KAWAnın Merkez Komite üyesi Hüseyin Aslanında bulunduğu önder kadrodan 15 kişi bu baskında öldürüldüler. A.Ö., 12 Eylülden sonra kısa bir süre Mardin Belediye Başkanlığı yaptı. Zeki Yumurtacının Katili Mardin Kontrgerillası içinde adı geçen diğer subay ise H.K. idi. H.K.nın kontrgerilla olma serüveni oldukça ilginç. 12 Eylül darbesine birkaç ay kala İstanbul Bakırköy İlçe Jandarma Bölük Ko-mutanlığına atanıyor. Darbeden sonra 12 Eylül sorgulamalarında bizzat yer alıyor. 18 Eylül günü olay keşfi için Avcılara tatbikata götürdükleri devrimci Zeki Yumartacıyı öldürüyor. Olay basına, Polis ekibine ateş açan teröristler tatbikata götürülen arkadaşlarını vurdular diye yansıtılıyor. Zeki Yumurtacının kafasına silahı dayayıp öldüren kişi ise subay H.K. Bu olayı anlatan Albay şunları söylüyor: O günlerde İstanbulda birçok solcu öldürüldü. İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcının değişik bir taktiği vardır. Bir polisi veya subayı pisliğe bulaştırmak için tetik çektirir. Tetiği çeken kişi ise bu işlerden artık kurtulamaz. H.K. işte böyle bir numara ile pisliğe bulaştırıldı. Sanıyorum hâlâ da bu rezil işleri yapmaya devam ediyordur. Çünkü bu işlere giren subayın, polisin kurtulması zordur. H.K.yi diledikleri gibi kullanırlar. Nitekim İstanbul Avcılarda başlayan faaliyet Mardinde sürüyordu. Kontrgerillacı Sayın Ekibi A.Ö. ve H.K. ile başlayan Kontrgerillacı subaylar listesinde Cem Yüzbaşı da vardı. Bu listenin başında ise; daha sonra bir suikaste kurban giden Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Hulusi Sayının kayınbiraderi Albay C. K. bulunuyordu. Jandarma Genel Komutanlığında 70li yıllarda iki grup ortaya çıkmıştı. Sosyal demokratların oluşturduğu ve başında Korgeneral İsmail Selenin bulunduğu grup ile MHPlilerin biraraya gelip liderliğini Korgeneral Hulusi Sayının yaptığı ekip. İki grup sürekli çatışma halindeydi. Kontrgerillacı subaylar Hulusi Sayının ekibi içindeydi. Ekipte Yüzbaşı Cem ve A.Ö.den başka C.K., T.S., A.Ş., İ.Y., F.A., gibi birçok MHPli subay daha vardı. Bu Kontrgerillacı subayların 70li yıllardaki karargahları ise Ankaradaki Jan. Okul Komutanlığıydı. Ana Tamir Atölyesinden silah kaçırıp bunları MHPlilere veriyorlardı. Bu konuda haklarında soruşturma açılmıştı. Ancak soruşturma hasıraltı edilmişti. Boğma zinciri gibi MHPlilerin o yıllarda çok kullandıkları yaralama öldürme aletlerini de gene bu ekip tarafından sağlanmıştı. Gruptaki MHPli subaylar açıkça eylemlere de katılıyorlardı. Örneğin, Subay F.A.nın silahı solcu bir doktor olan Mehmet Güçlünün öldürülmesinde kullanılmıştı. Böyle olduğu kesinleştiği halde hiçbir şey yapılmamıştı. Tam tersine rütbesi hep yükseldi. Halen Albay olarak görevinin başında. Yüzbaşı Cem bu grubun aktif elemanlarından biriydi. MHPnin toplantılarına çekinmeden üniforması ile gidiyordu! Yüzbaşı Cem giderek daha fazla ilgimizi çekiyordu
JİTEM
JİTEM (Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele) adını ilk kez yılı sonunda duymuştum. Ancak ilgimi çekmemişti. Daha sonraki günlerde JİTEMde görev yaptığını söyleyen bir astsubayla karşılaştım. yazının sıcak bir Haziran günü oturup saatlerce sohbet ettik. Bu birim Jandarmada ilk kez yılında değişik bir isimle kuruluyor. O yıllarda Jandarma Teşkilat ve Vazife Nizannamesinin şekavetin izalesi (eşkiyalığın ortadan kaldırılması) ve ajan muhbir tayinine dair talimat var. İşte bu talimat sonraki yıllarda re-organizasyona tabi oluyor. Sanıyorum yılında tekrar JİTEM adı ile kuruluyor. Jandarma İstihbarat Birimleri bölük pörcüktü. Hepsini bir komutanlığa bağlamak istediler. Adına da Jandarma istihbarat Terörle Mücadele denildi. JİTEMin örgütlenmesi şöyledir: Direkt Jandarma Genel Komutanlığı ile irtibatlıdır. JİTEM Grup Komutanlığının başında bir binbaşı bulunuyor: Önce Cem Binbaşı vardı, o ayrıldı. Yerinde şimdi Nurettin Binbaşı var.* (* Astsubay sadece Diyarbakır JİTEMi biliyordu. Halbuki Türkiyede 7 JİTEM Grup Komutanlığı vardı. Kurucusu ise halen Niğde Alay Komutanlığında görevli Albay A.D. idi.)
Subay A.Ö.nün komutanı Yüzbaşı Cem bu kez karşıma Cem Binbaşı olarak çıkmıştı. Astsubaya hemen Binbaşı Cemi sordum. Çekindi: Açık kimliklerini vermek istemiyorum. Zaten Cemi fazla tanımıyorum. Benden önceydi. Nurettin Binbaşı Malatyalı. Kürt değil ama çok iyi Kürtçe konuşuyor. Binbaşı Cem şimdi sanıyorum Genel Komutanlıkda görev yapıyor. Zaten burada görev yapanlar nedense daha sonra hep Genel Komutanlıka tayin olurlar! Astsubay, JİTEMin örgütlenmesi hakkında detaylı bilgiler verdi: JİTEM Grup Komutanının alt kadrosunda bir veya iki subay ile birkaç astsubay görev yapar. JİTEM Komutanlığına bağlı; gerilla gibi giyinen, altlarında özel arabaları bulunan JİTEM komutanları dışında kimseden emir almayan, kendi başlarına buyruk olan çoğunlukla dağda gezen, mağaralarda kalan timler vardır. Kaç tim olduğunu bilmiyorum. Benim bildiğim kadarıyla eskiden Jandarma Genel Ko-mutanlığının Bölge Birimleri vardı. Bunların başında Grup Amiri bulunurdu. Türkiye yedi grup amirliğine ayrılmıştı. Bu yedi grup amirliğine ise iller bağlıydı. İller ise Yuva Başları denilen daha küçük birimlerden oluşuyordu. JİTEM kafamı karıştırmıştı. Astsubaya bildiklerimi söyledim. Anlaştık: Bölge Birimlerinin yani grup amirliklerinin yerini; yılında JİTEM almıştı. Şimdi de yedi JİTEM birimi vardı. Bunlar direk Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına bağlıydı. Astsubay eline kağıt kalem aldı. Jandarmanın örgütlenmesini çizdi:
PKKlı Sanırsınız
Astsubay, Diyarbakır JİTEMe bağlıydı. Ancak kendisi grubun elemanı değilmiş gibi anlatıyordu: Bunlar köy köy, mezra mezra dolaşırlar. Her timin kendi bölgesi vardır. Hepsi çok iyi Kürtçe konuşur. Zaten bunları birçok köylü PKKlı sanır. Bu timleri sizde görseniz PKKlı mı, asker mi olduğunu anlayamazsınız. Hepsi bıyıklı ve sakallıdır. JİTEM timleri bazen PKK kimliğiyle gidip, kavgalı köylüleri birbirleriyle barıştırır. Bu timlerin asıl amacı istihbarat toplamaktır. Timlerin başında üsteğmen veya yüzbaşı bulunur. Bir ti nde subaydan başka bir kaç tane astsubay ile en fazla ikide er vardır. Erler yemek, temizlik gibi yardımcı hizmetlerde kullanılır. Bu timlere son yıllarda itirafçılar da katılmaya başladı. JİTEM timlerinin gizli ödenekleri vardır. Bu timlerde görev yapan subaylar çok iyi para kazanırlar. Bol primi, ikramiyesi vardır. Özellikle iyi istihbarat alındığında primleri artar. Söylediğim gibi bu timlerin asıl amacı istihbarat toplamak, sorumlu olduğu bölgede istihbarat ağı kurmaktır. Köylüleri devşirip muhbir yapmaktır. Köy korucusu olan bir köyde mutlaka JİTEMin muhbiri vardır. Timlerle, korucuların ilişkileri çok sıkı fıkıdır. Her köyde, mezrada bir muhbir bulunsun istenir. Ancak muhbir bulmak çok zordur. Genellikle korucular yapar bu işi.
JİTEM Arabaları
Astsubayın bundan sonra anlattıklarından dehşete düştüm. Astsubay, Güneydoğuda görev yapan bazı subayların uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptıklarını iddia ediyordu! Kişi ve yer isimleri veriyor, olayları detaylarıyla anlatıyordu: JİTEM çok iyi amaçlar için kuruldu. İstihbarat toplamak tek gayesiydi. Sonra dejenere oldu. Tim komutanları kendi gruplarını oluşturdukları için işi bilen elemanlar yerine, kendisine çıkar sağlayacak, kendi yaptığı kanun dışı davranışlara göz yumacak itirafçıları, askerleri seçmeye başladılar. Çoğu tim elemanı yapılan kanun dışı hareketlere göz yumdu. Üst rütbeler de ses çıkarmadı. Sonuçta ufak çapta başlayan kanun dışı hareketler çok büyüdü. Binlerle ifade edilen paralar, milyarlarla ifade edilmeye başlandı. Nihayet JİTEMde çalışanların hemen tümü bölgede uyuşturucu ve silah kaçakçılığında etkin rol almaya başladılar. Astsubay şaşkınlığımı anlamıştı: Evet şaşıracaksınız ama gerçek bu! JİTEM timleri bölgede uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapıyor. .Merakla sordum: Nasıl yapıyorlar? Anlattı: JİTEM timlerinin altında sivil arabalar var. Bu otomobiller, değişik renktedir. Plakaları ise resmi değil, sivildir. Güneydoğunun tüm karayollarındaki arama noktalarından rahatça geçerler. Durdurulmazlar, aranmazlar. JİTEM timi kimliğini gösterir, çeker gider.
İşte bu kolaylık nedeniyle, İrandan, Iraktan, Suriyeden gelen uyuşturucular JİTEM arabalarına yükleniyor. Uyuşturucuyu alan JİTEM arabaları duruma göre Van veya Diyarbakıra gidip uyuşturucuyu teslim ediyor. Uyuşturucular buradan İstanbula, Mersine gidiyor. Astsubay Sizin aracılığınızla yetkilileri uyarmak işiyorum dedi: Asıl pusu JİTEM arabalarına atılsın! Arabalardan ne kadar eroin çıkacaktır görsünler. Araştırılsın; JİTEM timlerinde görev yapan subay ve astsubayların, Batıya tayin olduktan sonra nasıl zengin oldukları! Son model arabaları, apartmanları, daireleri, nasıl aldıkları! Araştırırlarsa bulurlar; zengin olmayan JİTEM komutanının bulunmadığını! Daha detaylı bilgi vermesini istedim. İddiası büyüktü. Astsubay bu konuda tahmin ettiğimden daha bilgiliydi. JİTEM timleri, kaçakçılığı ilişki içinde oldukları korucubaşları ve itirafçılar aracılığıyla yapıyorlar. Bunların çıkarları ortak olduğu için birbirlerini hep korurlar. Size bir örnek vereyim; Silopi JİTEMinden bir astsubay Şenobadaki bir köylü ile ilişki kuruyor. Bu köylü hem muhbirlik hem de uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor. funduszeue.infotan gelen uyuşturucuyu Yüksekovadan teslim alıyor. Tabii malı alacağı gün ve saati astsubaya bildiriliyor. Astsubay da JİTEMin sivil plakalı Renault arabasıyla gelip uyuşturucuyu Diyarbakıra götürüyor! Böyle kaç parti mal götürdüler Bir başka örnek daha vereyim. Yüksekovada bir köyde, eroin imalathanesi var diye duyum alınıyor. Köye baskın düzenleniyor. Köylülerle yapılan pazarlık sonucu Yüksekova Merkez Jandarma Karakol Komutanı Astsubay milyonlarca lira rüşvet alıyor. Sıfır hattında; yani sınırda bulunan Bölük Komutanlarının, Alay Komutanlarının, İl Jandarma Alay Komutanlarının yüzde 80i bu işin içindedir. Bölgeye gelen sınır komutanları, ister istemez bu işlere bir şekilde bulaştırılıyor. Yeni gelen komutana kaçakçılık yapan ağalar, korucu başları, belediye başkanları hemen ziyarete gelirler. Komutanın nabzını yoklar, hediyeler verirler. Samimi olmaya çalışırlar. Eğer samimi olurlarsa işler kolaylaşır. Al gülüm ver gülüm başlar. Zaten tayini çıkan komutan yeni gelen subaya dönen dolapları anlatır. Eğer yeni gelen subay iyi niyetli ise uyuşturucu kaçakçılığına karşı biriyse bu kez ağalar, korucular onu yerinden etmek için çeşitli dolaplar çevirirler. Nüfuzlarını kullanırlar. Araya kimler kimler sokulur; Belediye Başkanları, Milletvekilleri, Bakanlar Resmi Silah Kaçakçılığı Astsubay sadece uyuşturucu kaçakçılığı yapılmadığını anlattı. Bölgede, özelikle Körfez Savaşından sonra silah kaçakçılığı olaylarında büyük artış olmuştu. JİTEM timleri, muhbirler, PKK itirafçıları aracılığıyla tespit ettikleri sığınaklardan ele geçirdikleri silah ve mermileri kaçakçılar vasıtasıyla PKKya, funduszeue.infotaki peşmergelere satıyorlar! Bu sözünün ardından hemen örnek bir kaçakçılık olayı anlattı: yılının Mart ayı başlarında Silopi JİTEM Tim Ko-mutanlığından bir ekip Şenobaya geliyor. Buradaki ajanlarıyla ilişkiye geçiyor. Silah duyumu alıyorlar. Gündüz aldıkları bu duyumu yukarıdan kimseye bildirmiyorlar. Geceyi bekliyorlar.
Gece sıralarında beyaz renkli Renault marka arabalarına binip yola çıkıyorlar. Uludere yol ayırımında arazi kesiminde, İnceler Köyü yakınlarında gizli bir sığınakta adet Kalaşnikof mermisi, birkaç tane Kalaşnikof tüfek ile Brovning 14lü tabanca buluyorlar. Bunları büyük bir gizlilik içinde arabalarına yükleyip götürüyorlar. Bu silahları Cizre ve Silopideki korucular aracılığıyla satıyorlar! Asıl silah vurgunu Kürt mültecilerin Türkiyeye gelmesi sırasında yaşandı. bin kişi Işıkveren Altınyayla bölgesine yerleştirildi. Toplam bin küsur silah teslim alındı. Gidin bakın, kayıtlarda gözüken silah sayısı ! Diğer silahlar nereye gitti? Araştırılsın istiyoruz! Astsubay kaçakçılık yapan subayların isimlerini de bir bir vermişti. Subayların nasıl kaçakçılık yaptıklarını örnek olaylarla anlatmıştı. Astsubayın anlattıklarını, Güneydoğuda görev yapan bir Yüzbaşı da
doğrulayınca, 21 Haziran tarihli e Doğru dergisinde yazdım: JİTEMde görevli astsubay açıklıyor: Uyuşturucu kaçakçılığı yapan subaylar Doğal olarak haber basında yeterli ilgiyi görmedi. Sadece Meydan gazetesinden Behiç Kılıç haberden alıntılar yaptıktan sonra makalesini şöyle bitirmişti: Şehit düşen yoksul aile çocukları, pisi pisine ölen Kürt çocukları, siyasete sızan milyarder terör sözcüleri ve terörün belini kırdık lafından başka marifeti olmayan yöneticiler İşte bizim Güneydoğu bölgemiz. Ne zaman biteceği belirsiz kabus.
Aradan bir ay geçti. Jandarma Genel Komutanlığı JİTEM haberinde yer alan bilgiler doğrultusunda soruşturma açabilmek için e Doğruya başvurdu. Gönderilen yazıda mevcut bilgilerin Jandarma Genel Komutanlığına ulaştırılması rica edilmişti. Konuyla ilgili daha önce yaptığımız haberlerle, elimizdeki bilgi ve belgeleri toparlayıp bir dosya yapıp gönderdim. Dosyayı gönderdikten sonra Jandarma Genel Komutanlığından bir yazı daha aldım. Bu kez haberi bize veren subayların isimleri isteniyordu! Olacak şey değil ama oluyor işte! Gazeteciye haber kaynağı soruluyor! Ben durumu subay arkadaşlara aktardım. Subaylar Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapanlar arasında kimler var hepsini bilmiyoruz. Bizi sorgulayacak kişilerin bu iş içinde olmadığını nereden bilelim? diyerek ifade vermeyi reddettiler. Bunun üzerine komutanlığa haber kaynaklarımızın isimlerini veremeyeceğimizi bildirdim. Jandarma Genel Komutanlığı ile yazışmalarımızı da ayrı ayrı dergide haber yaptım.
JİTEM Dosyası bizim için bu haberle kapanmıştı. Ancak bu kez Cem Binbaşı Dosyası açılmıştı. Çünkü her taşın altından adı çıkıyordu Kimdi bu Cem Binbaşı?
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası