evimin direği tik tok / Buca'da Kurban Bayramı öncesi ekipler denetimde - Haber16

Evimin Direği Tik Tok

evimin direği tik tok

kimin kocası bu

  • oha yazık lan adamlara, wallaha üzüldüm ya
    ahanda

    ikinci karede eve giren adam resmen hayattan bezmiş, yorgun argın gelmiş karıya bak amk "kiğğmiiin koccccasığğğ buuuğğğğğ" diye başlıyo yuh

    p.s: ablalarım, kızkardeşlerim, teyzelerim yapmayın etmeyin sonra ağlıyonuz kocamı instada mesajlaşırken yakaladım diye aahhahhsha

  • (bkz: evlenecem vermezlerse kaçacam)

  • bu mide bulantısını instagramda görüp duruyorum. kimin kocası buymuş. boş beleş işlevsiz kadın kaynıyor ortalık yahu. yaptıkları iş evlerinin fotoğraflarını instagram'da
    paylaşmak, kocişleriyle fotoğraf atmak, çalışmamak. öğrk.

  • seafoodplus.info&#x;tok/status/

    yet-her!

  • ahaha koptum: seafoodplus.info?v=ccxvmjnxaxw

  • miğde bulandırıcı kezban akımı. yemin ederim ben izlerken midem bulanıyor ya yapmayın etmeyin bir kere de güzel şey yapalım yok, nerede itlik serserilik var oradasınız.

    bi tane izledim, adamın çalışmaktan imanı gevremiş içeri giriyor bizim kezbanımız da keyifli keyifli o sikik şarkıyı söylüyor. kadının dalyarağı da hiç çekilmiyor.

  • evlilik müessesesinden soğuttuğu gerekçesiyle şikayet edilesi bir akım.
    hem belki bu sayede tik-tok zımbırtısından da kurtuluruz.

  • hem kezbansınız hem salak.
    gerçekten evlilikten soğuttunuz hepiniz bitersiniz inş.

  • turşucunun..

  • kezban marşı.

    allah da belanızı versin beyinsizler. inşallah kocalarınız o video vesilesiyle sizi aldatacak başka kezbanlarla tanışırlar.

  • Buca'da Kurban Bayramı öncesi ekipler denetimde

    Buca Belediyesi, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde ilçede yer alan kurban pazarlarında denetimler yaptı.İzmirli vatandaşların daha sağlıklı ve hijyenik ortamlarda kurban alışverişlerini yapabilmeleri için çalışmalarını sürdüren Buca Belediyesi ekipleri, kurban pazarlarındaki kurbanlıkları sağlık taramasından geçirip, pasaport kontrollerini yapıyor. Çadırları tek tek dolaşan Veterinerlik İşleri ve Zabıta Müdürlüklerine bağlı ekipler, pazarda yer alan büyük ve küçükbaş kurbanlıkların bakanlık kaydının olup olmadığını kontrol ediyor. Küpe, pasaport, genel fiziki durum ve evrak kontrolü yapan ekipler, satış ve kesim yerlerinde denetim faaliyetlerine bayramın son gününe kadar devam seafoodplus.infoğlıklı kurban seçimi için vatandaşlara önerilerde bulunan Buca Belediyesi Veteriner İşleri ekipleri, şu ifadelere yer verdi:"Satın alırken ilk önceliğimiz hayvanın kulak küpesinin olmasıdır. Bu küpe, sağlıklı olduğunu ve geldiği yerde sağlık kontrollerinin yapıldığını gösterir. Biz vatandaşların dışarıdan gözlemleyeceği şeyler de var. Hayvan sağlıklı bir şekilde yürüyebiliyor mu? Buna bakmalıyız. Daha sonra hayvanın burun kısmı parlak ve nemli olmalı; akıntı gelmemeli. Gözü parlak, canlı olmalı ve göz akıntısı olmamalı ayrıca çevredeki etmenlere karşı da duyarlı olmalı."
    İHA

    Türkiye&#;nin yeni bağımlılığı: TikTok

    Bir süredir mobil uygulama marketlerindeki listelerin ilk sıralarından düşmeyen bir uygulamanın yarattığı şaşkınlığı izliyoruz. Bu uygulama başka ülkelerde lise çağındaki gençlerin favorisiyken, Türkiye’de nedense alt-orta sınıf yetişkinlerin vazgeçilmezi hâline geldi. Evet, TikTok’tan bahsediyorum. Hâlâ bir fikriniz yoksa, daha fazla ilerlemeden önce şu hesabı inceleyebilirsiniz: NoTikTok.

    Müzikle şekillendirilmiş kısa videoların bulunduğu sosyal platform TikTok, giderek daha da vasatlaşan hayatımıza ’da giriş yaptı. Hemen hemen aynı özelliklere sahip seafoodplus.info, aslında ’ten beri piyasadaydı, popülerliğini de artırıyordu. seafoodplus.info’nin çıkışından yararlanmak isteyen TikTok, Ağustos ’de seafoodplus.info’yi bünyesine katıp yeni bir lansman gerçekleştirdi. Türkiye için işler de tam olarak bu lansmandan sonra karışmaya başladı.

    İşlerin karışmaya başladığını düşünenler ise TikTok’un sosyo-kültürel bağlamda sadece alt-orta sınıf arasında popüler olduğunu görünce şaşkınlığa uğrayan orta sınıf mensuplarıydı. Üstüne üstlük kendilerini bir şeylere geç kalmış, bu dünyayı geç keşfetmiş hissediyorlardı. Ziyadesiyle şoka uğramalarının en büyük sebebi de ilk kez sosyal medyada (akımlar ve trendler taklit edilse de) arka plandaki her şeyin  sadece olduğu gibi görünmesiydi. Daha önce tek tencereden yemek yiyecek kadar yoksul ailelerin veya kalıcı fiziksel sakatlığı (ileri derece deri yanığı, kolları olmama, kaybedilmiş bir gözün yarası vs.) olan insanların da rahatlıkla + beğeni alan şarkılı, türkülü, danslı, kahkahalı videoları olması internette görülmemiş şeydi. Sanki uzun uzun uğraşılmış Twitter flood’ları boşunaydı. Işığı, açısı dakikalarca hesaplanmış Instagram fotoğrafları boşunaydı. Şöhret olma motivasyonuyla kurgusu iki gün süren YouTube videoları boşunaydı. Sanki başka bir gezegen keşfedilmişti ve sosyal medyadaki her şeyi boşa çıkarıyordu. İnsanlar hem yoksul, hem muhafazakâr, hem sakat, hem çirkin, hem şişman, hem de neşeli nasıl olabiliyordu? Dahası, bu insanlar on binlerce, yüzbinlerce takipçisi olabilen fenomenlere dönüşmüştü. Velhasıl, fakirlerin de eğlenebiliyor ve çirkinlerin de fenomenlere dönüşebiliyor olması orta sınıfı dehşete düşürdü.

    Bu dehşetin sebebini tek bir olguyla açıklamak benliğimizi, sosyal medyayı ve internetteki davranış biçimlerimizi anlamaya yetmiyor. TikTok videolarını izlememeyi veya sevmemeyi, videolardan bu kadar rahatsız olmayı açıklamak için galiba hem bireysel hem toplumsal dinamiklere aynı anda kafa yormak gerekiyor.

    TikTok videolarına verilen tepkiler tarihsel ve toplumsal olarak bizi yüzyıla götürüyor. Bugün içerik sitelerinde sık rastladığımız ve merakla okuduğumuz “ucube şovu” kavramı, İngiltere’de o dönemde doğuştan fiziksel anomaliye sahip insanların bir tür korku-eğlence figürü gibi aristokrat davetlerinde sergilenmeye başlamasıyla ortaya çıkmıştı. Siyam ikizleri, geniş kalçalı kadınlar, genetik bozukluğundan ötürü vücudunda tümör taşıyan adamlar, cüceler, hormon bozukluğu sebebiyle sakalları çıkan kadınlar ve daha birçoğu bu şovlarda aristokratların dehşetle karışık eğlenme hislerinin beslenmesi için kullanıldı. Yani gözün görmeye alışık olmadığı, alışık olunmadığı için de toplumdan sürekli saklanmak zorunda kalan ve bilimsel sebepleri henüz bilinmeyen görünür tüm bozukluklar, normallerin eğlencesi hâline gelmişti. Öteki olanla karşılaşma anı, normalleşebilme ihtimalini neredeyse tamamen yitiriyordu. Bir yandan ucube şovlarının yüzyıldan yüzyıla kadar bir şekilde popülerliğini kaybetmemesi de anomalinin veya çirkinliğin, toplum tarafından arzu nesnesine dönüştürülmüş olmasının kanıtı hâline geldi.

    TikTok

    Ünlü fotoğrafçı Diane Arbus, geçtiğimiz 50 yılda çektiği fotoğraflarla seyirciyi kusurluluk üzerine düşünmeye davet etti. “Ucubelerin fotoğrafçısı” olarak görülen Arbus, çektiği karelerde fiziksel bozukluğa sahip olanlara, düşkünlere, cücelere yer veriyordu ve bunu bir “eğlence” amacı gütmeden yapıyordu. Diane Arbus’un fotoğrafladığı ötekilere istekle, merakla ve zevkle bakanların motivasyonları ile bugün merakla ve şaşkınlıkla TikTok videosu izleyenlerin motivasyonları arasında benzerlikler var. Fakat merak etme ve bakma isteğiyle, bu videoları dehşete düşerek ve ardından hâline şükrederek izlemek arasında büyük farklar var. Bize benzemeyen, bizden olmayan herkes ve her şeyi büyük bir dehşetle karşılamanın farklı bir versiyonunu TikTok ile karşılaşan, toplumsal güzellik ve kabul edilebilirlik normlarına sadık, bunun için oldukça çaba harcayan orta sınıfta yeniden görüyoruz. Tüm hayatını daha normal olmak için harcayan insanlar olduğumuzun farkına varmadan, kendi trajedimizi anlamaya çalışmadan karşımızdaki bize benzemeyen bu insanların bize benzemeyen “garip” eğlence sahnelerine dehşetle bakıyoruz. Evet, gerçekten de daha önce hiç görmediğimiz gariplikte bir şey izliyor olabiliriz. Ama bu gariplik algısı, garipliğin sahibi olan insandan değil bizden kaynaklanıyor. Sürekli daha kusursuz biri olmak için çaba verdiğimiz bu çağda, TikTok videolarının garip olup olmadığından önce “ötekilere” bakarken yaşadığımız dehşetin sebebini anlamamız gerekiyor.

    TikTok ile karşılaşmada yaşanan şokun tarihsel ve toplumsal bağlamının yanı sıra bireysel bağlamda da neler olup bittiğini anlamamız gerekiyor. Bu kısım da “atelophobia” ile başlıyor. Yunanca kusurluluk, noksanlık, eksiklik anlamına gelen atelo ile Türkçede korku, fobi olarak aşina olduğumuz phobia kelimesinin birleşmesiyle oluşan bu fobi, günümüzde sıklıkla yakalanıldığını tahmin ettiğimiz mükemmel olamama korkusunu anlatıyor. Siyaset bilimci Mark Blyth, mükemmel olamama korkusunun beslendiği yerin hayatlarımızın toplum önünde satışa sunulan birer metaya dönüşmesi yani neoliberalizmin yükselişi olduğunu düşünüyor. 50 yıl öncesinde kollektivitenin merkeze yerleştiği toplumsal bağların yerini bireyselleşmenin önlenemez övgüsüyle değiştiğini göz önünde bulundurursak karşımıza mantıklı sebepler çıkıyor: Meritokrasiyi odağa alan toplum yapısı, rekabetçi bireyselleşmenin normalleşmesi ve kontrol takıntılı ebeveynlerin yeni nesiller üzerinde bıraktığı etki.

    “Kendi derinden kurtulup başka birisi olmanın imkânsızlığını, herkesin yalnızca kendi trajedisini yaşadığını anlatmaya gayret ediyorum.”

    Diane Arbus

    Rekabetçi bireylerin çağında yeterlilik standartları gün geçtikçe gerçeklikten kopmaya başladı. Sosyal medya bizim için yeteneklerimizin sergilendiği, birbirimize daimi ve sınırsız bir rekabet içinde olduğumuz ve olmayanları da dışarıda bıraktığımız yeni bir sosyallik biçimini aldı. Sosyal medyada takip ettiğimiz insanlar kadar çok seyahat edemiyor, onlar kadar mutlu görünemiyor veya onlar gibi yüksek refah standartlarına sahip olamıyor oluşumuz başlı başına acı verici bir deneyime dönüşmeye başladı. Bedenimizi, yaşadığımız evi, genelde yediğimiz yemekleri, gerçekte dinlediğimiz o pek de havalı görünmeyen şarkıları saklar hâle geldiğimizde gerçekliğin üzerini süresiz bir biçimde örtmeye çoktan başlamıştık.

    Bir yıl içinde Filipinler’deki üçüncü tatiline çıkan Instagram fenomenine bakarken aniden karşımıza bir ev kadını çıktı. Bütün gün evdeydi, yemek yapıyor, bulaşık yıkıyor, çocukları okula gönderiyor, Facebook’taki o bağımlılık yapan oyunlardan oynuyor ve kocası işten döndüğünde onu kapıda “Kimin kocası bu? Bu benim kocam. Evimin direği,” diye karşılıyor. Filipinler’deki kadını takip edenler için bu “sıradan” ev kadınıyla karşılaşmak başta şaşırtıcı olabilir. Fakat kendimize dahi itiraf edemediğimiz kadar tanıdık olan bu ev kadınına bakarken neden bu kadar şaşırdık? Hiç mi alt-orta sınıf bir ev kadını görmemiştik? Hadi görmedik, diyelim. Sadece bir Türk dizisini izlemiş veya göz ucuyla bakmış olsanız bile görebileceğiniz kadar tanıdık olan bu kadına neden bir yabancıymış, garip bir yaratıkmış gibi davranıyorduk? 10 saniyelik bir hikâye paylaşırken bile hesap kitap yapanlar olarak kusursuzluk peşinde olmayan bu gerçek an ve gerçek insan bizi neden inanılmaz derecede rahatsız mı etmişti? Yoksa o kadının “orta sınıf standartlarına göre haksız ve temelsiz” özgüveninden rahatsız olmuş olabilir miyiz?

    ’lerden itibaren serbest piyasa ekonomisiyle birlikte hızla yükselişe geçen “Her insan, idealindeki hayatların nasıl yaşandığını görmek ve takip ister,” inanışının sonuna mı geldik? Reklamlardaki kusursuz, mutlu, güzel, sosyal şekilde kurgulanan hayatların rahatsız ediciliği hepimiz için yükseliyor muydu? İdealize edilen yaşamlar denince aklımıza gelen bu soruların arasında TikTok’un neden alt-orta sınıflar arasında bu kadar popüler olabileceğine dair cevaplar yatıyor.

    Orta sınıf, Tayland’da tatil yapan üst sınıfları “uzaktan” (giderek fakirleşen bir ülkede “daha da uzaktan”) izlerken, yoksullar için bu uzaklık gözün kaybettiği, artık göremediği mesafeye kadar çıkıyor. “Yoksullar için diziler, reklamlar ve internetteki hayatlar, idealize edilemeyecek kadar uzakta olmaya başladığında hangi hayatların takipçisi olabilirler?” sorusunu kendimize sormamız gerekiyor. Kazandığı para, ucu ucuna ancak mutfak masraflarını karşılayan bir ailenin ilgisini artık, hayatı yalıda, yatta, yurt dışı tatillerinde gezen insanlar çekmiyor. TikTok’un Türkiye’de popülerleştiği kitlenin yapısı, yoksulların hasret çektiği şeylere işaret ediyor: Sadece zenginlerin değil yoksulların da önemli olabildiği, şöhret olabildiği ve akımlar oluşturabildiği alanların hasreti.

    Görünür olmanın verdiği özgüvenle TikTok videosu çeken on binlerce insana durmadan yenileri ekleniyor. Semt pazarından, pasajdan, indirimden zar zor aldığı on kıyafeti tek bir ayak hareketiyle değiştiren genç bir kız, internette ünlü olabilmenin yegâne hayali olduğu ve anneannesiyle rap şarkısı söyleyen genç bir erkek, hayatında bir kez olsun dans etmemiş babanın çocuklarının videolarında baş köşeyi alması ve bütün bu görünürlüğün hayatın hiçbir alanında yoksullara tanınmaması.

    TikTok’a ilişkin bu şaşkınlığın sebebinin altında orta sınıfa has o meşhur ve meşum kibrin yattığını da söylemek de yersiz değil. Kıyafet kombinlerinin anksiyete kaynağı olduğu, eski İstanbullu anneannelerin “retro” eşyalarını sergilemenin “stil sahibi” izlenimi yarattığı, her kararında yanında olan “babişkolarıyla” mutluluk pozu vermenin daha anlamlı ve değerli sayıldığı Instagram dünyasında orta sınıfın hükümranlığı tam gaz sürüyor. Ama TikTok’taki aşklar, anne-baba-çocuk ilişkileri, anneanneler, dedeler orta sınıf için sadece “garip, delice, anormal” gibi kavramlarla eşleşiyor. Oysaki bazen Rihanna şarkısı eşliğinde bir dedenin dans edişi, yoksulların “biz de buradayız” demesinin güncel ve yeni bir şekli olabilir. Çünkü sıklıkla kullandığımız sosyal medya mecraların hiçbirinde TikTok’taki kadar kapsayıcı bir tutum göremiyoruz, yani bu tutumu oluşturamıyoruz.

    Örneğin Twitter’da önümüze sürekli normatif bedenlere sahip olmayanlara yapılan yergiler, hesabı ödemeyen erkeklerin yeterince “erkek” olamayışlarına duyulan öfkeler çıkıyor. Instagram’da ise bize göre kötü çıkmış tüm fotoğraflar, ekran görüntüleri alınıp alay edilmeyi hak ediyor. Kısacası toplumsal normlara uymayan veya kusurlu her şeyi bu kadar dışarıda bırakırken TikTok’u sadece tuhaf insanların tuhaf videolarının olduğu bir uygulama olarak görmek, pratiklerimizin doğruluğuna olan temelsiz inancımızı güçlendirmeye devam ediyor. Atölyelerimizi, tatillerimizi, kıyafetlerimizi, şarkılarımızı, eğlencelerimizi doğru buldukça bizzat birer birer kurbanı olduğumuz o ayrımcılık belasının sorumlusu olmaya günden güne daha çok yaklaşıyoruz. Belki kendi pratiklerimizi yüceltmeyi bırakmayı başarabilirsek bizden olmayanları ve onların da sahip olduğu en temel insani haklarından olan eğlenme hakkını da “garip” görmemeye başlayabiliriz. Alt sınıflar belki de mahkum edildikleri hayatla böyle başa çıkıyorlardır, orta sınıfa da genelde işbirlikçisi olduğu düzeni anlamak ve reddetmek düşüyordur.


    Kaynak: Thomas Curran ve Andrew P. Hill, &#;Perfectionism Is Increasing Over Time: A Meta-Analysis of Birth Cohort Differences From to ”. Psychological Bulletin,

    Author
    toplumsal ilişkilere meraklı.
    8 yorum
    1. Gerçekten kaliteli bir yazı. Tebrik ediyorum. Orta sınıf kendi yapamadığını alt sınfın yapmasına katlanamıyor. Salın insanları hayatlarını yaşasınlar.

    2. Fakirler sadece acı çekebilir mi lütfen!? :/

    3. &#;Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak.&#; Andy Warhol

    4. Kusura bakmayın ama &#;kusurlu&#; tespitlerle dolu &#;kibirli&#; bir yazı olmuş. Zorlama çıkarımlar, kendi gözlemini tek gerçek kabul eden yüksekten bakmaları falan da boş geçmeyelim. Öncelikle tiktok un başka ülkelerde &#;liseli&#; uygulaması olduğu tespitinden başlayıp, çirkinlerin/kusurlularin fenomen olduğu iddiasına kadar pek çok tartışılabilir bile olmayacak seviyede yanlışlar var. Sonra üst perdeden alt/orta sınıf üzerinde tespit yap(a)ma(ma) çabası da çok göze batıyor. Boş bohem gözlerle okusam ben de tebrik ederdim ama yapamıyorum kusura bakmayın. Yine de tiktok üzerine sosyolojik bir inceleme denemesi olması açısından tebrik edilebilir, belki. Yada Benim aradığım oydu demek daha doğru olur. Zaten Kaliteli Türkçe içerik az internette, böyle çok sayıda iddia içeren yazılar kasmadan önce bari birkaç yabancı kaynak okunsa fena olmaz, rezil olunmaz da diyebiliriz. (koreli kızları diğer ülkelerdeki liseliler sanmış olabilirsiniz, ABD için ise alakası yok mesela. Her ülkede farklı sosyolojik karşılığı oldu denebilir tiktok un)

      1. Okuması bir hayli ilginç bir yorum çünkü adeta yukarıdaki yazıda &#;olduğu için eleştirilen&#; şeyleri bu yorumda görmek mümkün. Öncellikle altını çizmek istiyorum ki bu &#;bilimsel&#; bir makale değil. Bu da içeriğindeki herhangi bir şeyin dahi &#;bu yanlış&#; biçiminde eleştirilemeyeceği anlamına gelir. Bunlar yazarların kendi düşünceleridir. Sonuçta ne yukarıdaki yazıdakiler ne de bu yorumdakiler kapsamlı bir araştırma yapılmadan kanıtlanabilir. Sizin TikTok tecrübeniz daha farklı/derin ise bunu bu kadar itham edici olmadan, &#;Bakın bu tarafı da var&#; diye ekleyebilirsiniz. Üzülerek belirtiyorum ki, işi sosyal bilimler olan biri olarak, yukarıdaki yazıda tek bir &#;rezil oluncak&#; yan bulamıyorken, bu yorumda bir blog yazısının akademik makale muamelesi görüp, bütün içeriğinin genel-geçer gerçek kabul edilmesini ve bunun üzerinden eleştirilmesini bir hayli gülünç buldum. (Bu yazıyı okuyana kadar, benim için TikTok ortaokullu insanların kullandığı bir uygulamaydı çünkü bu uygulamayı kullanan tanıdığım tek kişi 12 yaşındaki yeğenim. Bu yüzden de kalkıp bunlar yanlış tespitler desem, kendi bildiği/deneyimlediği &#;tek gerçek&#;miş sanan biri olarak asıl kibirli olan ben olurdum.)

    5. Derinlikli analizleri barındıran lezzetli ve besleyici bir yazı, kaleminize sağlık.

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir