dininizin kıymetini bilin fıkrası / Bir başka olan memleketimden erkek manzaraları | Mehmet Barlas Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Dininizin Kıymetini Bilin Fıkrası

dininizin kıymetini bilin fıkrası

dininizin kıymetini bilin

  • bu sozleri, antalya'da yaz sicaginda tipik yoresel kiyafeti ile tarlada calisan kadin anamin cibil cibil gezen turistlere
    'gavur karilari, dininizin kiymetini bilin' diye soyledigi rivayet edilir.

    edit: baslik basa kalanda anlam kaymasi olmus.

  • müslümanın dinsizlik teklifi geçersizdir. dininizin kıymetini bilin. dinime küfreden dinsiz olsa!

    mezhebi geniş olmak, mezhebinin yasağı ve tabusunun az olması tipinde bir durumdur. yani dininizin kıymetini bilin sözüne muhatap olmaları beklenir. oysa pratikte mezhebi genişlik mezhebi dar/sıkı olanların kıskançlığını ve celalini çeker. gerek kişiye yönelik, gerek gruba yönelik kıyımlara neden olur.

  • oruçlu bir yaz gunu, temel vakit gecirmek icin galata koprusunden gecemktedir. alta turistler yiyip içip egleniyordur. temeli de cagırırlar.

    temel yukardan aşağıya bakar, ve bişi diyecem, "dininizin kıymetini bilin" der.

  • şu sıra oruç tutanların tutmayanlara sarf ettiği cümle.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

24 yılın ardından fıkra gibi hikayeleri kaldı

Trabzon Valiliği'nde çaycılık yapan Abdulgafur Altınışık 24 yıl sonra emekli oldu. Ondan geriye ise fıkraları aratmayacak cinsten hikayeleri kaldı

-

Haberler - Anadolu Ajans&#x;

Trabzon Valiliği'nde 24 yıl aralıksız valilere çay taşıyan Abdulgafur Altınışık, fıkraları aratmayacak cinsten birçok anısına geride bırakarak emekli oldu. Altınışık, Trabzon Valiliği'nde çalışmaya yılında başladığını belirterek, ''İlk göreve başladığımız zaman Vali Yılmaz Ergun'du. O zamanlar makama çay getirirken, heyecandan terlerdim'' dedi.

Göreve süresince 9 ayrı vali ile çalıştığını ve birçok tatlı hatırasının bulunduğunu ifade eden Altınışık, makama geldiğinde kendisine ''günaydın'' denmesini isteyen Vali Yılmaz Ergun ile yaşadığı bir anasını şöyle anlattı: ''Bir sabah Vali Bey, birden makam odasına girdi. Ben de o sırada makam odasında bulunan çiçeklerle ilgileniyordum. Heyecandan kendisine 'günaydın' diyemedim. Bunun üzerine nasıl 'günaydın' derim diye plan kurmaya başladım. Ben sayın Valiye 'Günaydın' diyeceğim, o da bana 'sağol evladım'' diyecek diye içimden tekrarlamaya başladı. Bunu uzun süre tekrarladım. Bir fırsatını bulup valinin yanında bulunan çiçekleri düzeltmek için oturduğu masanın yanına yaklaşıp kendisine, 'Günaydın evladım' dedim. Tabi bunu dedikten sonra yüzüm kızardı ve terlemeye başladım. Vali Beyde gözlüklerinin altından bana bakarak, 'günaydın' dedi.''

Olayın şaşkınlığı ile odadan çıkmaya çalışırken kapıyı da içerden çaldığını dile getiren Altınışık, dışarı çıktığında yüzündeki kızarıklığı görenlerin ne olduğunu sorduğunu ancak bu durumu kimseye anlatmadığını söyledi.

Görev süresinde çok değişik yapıda farklı valilerle çalıştığını ve işini de sevdiğini ifade eden Altınışık, ''Valilikte 24 yıl içinde çok güzel anılarım oldu. Şimdi emekli olduktan sonra kendimi bazen boşlukta hissediyorum. Fakat bunun zamanla aşılacağına inanıyorum'' dedi.

RAHİP OLDUKLARINA İNANMAYINCA
Altınışık, valilerin ne zaman ne şekilde tepki vereceğini ve ne isteyeceğini tam olarak kestirmenin mümkün olmadığını belirterek, başından geçen başka olayı ise şöyle anlattı: ''Bir Ramazan ayında çay ocağı kapılı olduğu makam girişinde bekliyordum. O sırada 4 kişi gelerek, Vali Beyle görüşmek istediklerini söyledi. Kim olduklarını sorduğumda, aralarından biri, 'rahip olduklarını. İçlerinden birisinin de temsilci olduğunu' söyledi. Ben de buna inanmadım. Çünkü rahipleri hep aklımda kıyafetleriyle düşünüyordum. Bunun üzerine, 'ben de temsilciyim niye sizi tanımıyorum' dedim. Ziyaretçiler hep birlikte güldüler. Ciddi olduklarını anlayınca, onları Özel Kalem Müdürlüğüne götürdüm. Daha sonra Vali Beyin yanına girdiler. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Vali Bey beni çağırarak, ziyaretçilere çay getirmemi istedi. Ne yapacağımı şaşırdım, çünkü çay ocağı kapalıydı. Bunu Vali Bey de biliyordu. Hemen çay ocağına gittim ve kahve cezvesinde su kaynatarak çay yaptım. Çayları odaya getirdiğimde Vali Bey telefonla konuşuyordu. Ben de çayı ikram ederken, eğilip rahiplere, 'dininizin kıymetini bilin' dedim. Hepsi tekrar gülmeye başladı.''

''BELKİ HİKMET VARDIR''
Altınışık, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Trabzon Valiliği'ni ziyaretinde, kendisine ikram ettiği kuşburnu çayının kalan kısmını neden içtiğini ise şöyle dile getirdi: ''Cumhurbaşkanı Demirel'in ne içeceğini daha önceden öğrenmiştik. Valimiz Alaattin Yüksel'di. Makamda Sayın Demirel brifing alıyordu. Valimiz kendisine ne içeceğini sordu. Cumhurbaşkanı Demirel de kuşburnu içeceğini söyledi. Ben de kendisine kuşburnu getirdim. Sayın Demirel, bir iki yudum içtikten sonra, brifing bitince makamdan ayrıldılar. Ben de odayı temizliyordum. Baktım kuşburnunun yarısı yerinde duruyor. 'Bunda bir hikmet vardır' diyerek geri kalan bölümü içtim. O sırada diğer görevliler, 'bize de ayır' diye ısrar etti. Ama ben hepsini bir seferde içtim.''

YAŞAM HABERLER&#x;

YAZARLAR

BEKTAŞİ FIKRALARI
Bektaşiliğin dini yönü, oluşumu ,gelişmesi, düşünce yapısı, değişimi gibi konularda bir çok araştırma yapılmış, kitaplar yazılmış, eserler verilmişfunduszeue.info konulara burada girecek değilim.

Benim bahsedeceğim özellikle fıkralarıyla, esprileriyle,mesajlarıyla günümüze gelen Osmanlı’daki son dönem Bektaşiler.

Bunlarla ilgili olarak anlatılan fıkralarda deyim yerindeyse dobra, oluşları, esprileriyle halka verdiği düşündürücü mesajları, pervasızca davranışları, olduğu gibi görünmeleri hep hoşuma gitmişfunduszeue.info sebeple Bektaşi fıkralarını çok severim. Bazılarını burada, özellikle bu ayda paylaşmak funduszeue.infoırım sizler de seversiniz.

Fakir bir Bektaşi varmış. Ramazan ayı diye dedeye zenginlerden bazıları her gün yiyecek , içecek yardımı yaparlar .Bizim dedenin evi yola bakıyormuş. Dede kendisine gönderilen yiyecek ve içecekleri evin yola bakan kısmındaki, gelen geçenin göreceği yere sermiş. Öğlen vakti başlamış yemeye ramazan ayı olduğu için yoldan geçenler: “Utanmaz herif, terbiyesiz herif.” diyerek başlamışlar Bektaşi’ye kızmaya. O da onlara cevabı yapıştırmış: “ Ne kızıyorsunuz be on bir ay siz yediniz ben baktım. Bir ay da ben yiyeyim siz bakın.”

Bektaşi dedesi bir gün oruç tutanlara: “siz ramazanı sevmiyorsunuz, yalan söylüyorsunuz.” Demiş.
Orda bulunanlar: “Bunu da nereden çıkardın erenler.”Demişler. Bektaşi: Peki seviyorsanız ramazan biter bitmez hemen niye gitti de kurtulduk diye bayram yapıyorsunuz.”

Bektaşi’yi ramazanda oruç yerken zaptiyeler yakalamışlar. Atmışlar nezarete. Bektaşi birkaç gün sonra, hapis kaldığı odanın dışarıya bakan demir penceresinden somun ekmek yiyerek yoldan giden birini görmüş ve adama pencereden bağırmış: “Hoop demiş hemşerim ramazan mı bitti? Adam: “Yook.” Deyince Bektaşi bu sefer dayanamamış yine sormuş: “Seni niye içeri almıyorlar.” Adam da: “ Ben yahudiyim.” Demiş. Bektaşi dayanamamış: “Dininizin kıymetini bilin gardaşım, dininizin kıymetini bilin.”

İki Bektaşi konuşuyorlarmış. Biri diğerine: “ Bu ramazan hiç oruç tuttun mu?” Öbürü: “ Bir gün tuttum.” Demiş. Bu sefer diğeri: “ Benden bir gün fazla tutmuşsun.” Demiş.

Bektaşi dedesi hanımına: “ Hanım bu ramazanda her gün sahur yemeğine kalkıp yemeğimizi yiyelim. Deyince ”Hanımı: “ Herif deli deli olma oruç tutmuyoruz sahura niye kalkıyoruz.” Demiş.
Bu sefer dede kızmış : “Yahu farzı yapmıyorsak ,sünnetin sevabından niye olalım?”

Derler ki Bektaşi’nin devesi vakit namazı kılınacakken camiden içeri girmiş. Cemaat deveyi döverek , kızarak camiden dışarı çıkarmışlar. Bektaşi de caminin kapısında devesini döğen cemaate: “Yahu cemaat niye hayvana vuruyorsunuz, hayvan işte bilmedi girdi. Bakın ben giriyor muyum.”

Bektaşi cevizleri paylaşan çocukların yanlarından geçiyormuş. Çocuklar dedeyi görünce yaşlı diye:
“ Dede cevizleri bize sen pay eder misin?”Demişler. Bektaşi de: “ Allah payı mı yapayım? Kul payı mı?”
Diyerek çocuklara sormuş. Çocuklar da: “Allah payı ile paylaştır dede.” Demişler. Bektaşi bu sefer çocuklara rast gele , üç birine ,on birine, beş birine, iki birine paylaştırmış. Çocuklar bunu görünce:
“ Bu ne biçim paylaştırma dede.” Demişler. Bektaşi: “Eeee çocuklar Allah da dünyada kullarına böyle pay ediyor. Siz bana kul payı yap deseydiniz cevizleri hepinize eşit miktarda paylaştıracaktım.”

Eskiden paşaların hizmetçilerine “kul” denirmiş. Paşaların kulları da sokağa çıkınca halkın arasında giyimleriyle, davranışlarıyla havalı gezerlermiş. Bir gün hırpani , fakir bir Bektaşi sokağın köşesinde
otururken sözünü ettiğimiz kullardan biri at üzerinde gösterişli bir şekilde dedenin önünden geçmiş.
Dede orda bulunanlara: “Bu kim yahu.” Demiş. İnsanlar: “ Dede bu falan paşanın kuludur.” Demişler.
Fakir Bektaşi kendisinden için, ellerini havaya açarak Allah’a: “Ey Allah’ım bir senin kuluna bak, bir de falan paşanın kuluna , hiç yakışıyor mu?”

Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;”Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.”
Tabii demiş Bektaşi: “Her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.”
Hoca ile Bektaşi birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca:”Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya.
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam.
Bektaşi’nin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş:
“Yahu bu ne uzun namaz böyle?”
“Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları da kıldım.”Demiş hoca.
Yola koyulmuşlar, bir müddet sonra mola verdiklerinde bu kez namaz kılmak için Bektaşi müsaade istemiş ve başlamış funduszeue.info ne namaz, bitmiyor! Sonunda hoca dayanamamış :
“Erenler, senin namaz da uzun sürdü.”
“Önümüzdeki haftanın namazını kıldım.” Diye cevaplamış Bektaşi.
Hoca şaşırmış:“Yahu olur mu böyle şey?”
Bektaşi gülmüş:“Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?”
İttihat Terakki döneminde İttihatçiler Abdulhamit’in sarayının önünden: “İstemezüüük” diye bağırarak kaçarlarmış. Bir gün Bektaşinin biri de sarayın önünden geçerken: “İstemezüük.” diyerek o da bağırmış.Fakat askerler bunu yakalamışlar sarhoş Bektaşi’yi gören askerler: “ Sen kimi istemiyorsun yahu.” Demişfunduszeue.infoşi: “Meyhaneci Mıgırdıç’ı istemiyorum rakılara su katıyor.”
Sağlıcakla kalın.

Türkiye''deki uygulama Müslümanlar''a da gayrimüslimlere de tatmin edici bir din ve vicdan hürriyeti vermiş değil. Ancak bu noktada yine de gayrimüslimler şanslılar. Dikkat ettiyseniz patriğin mektubu gazetelerde nötr bir biçimde yer aldı.

Son zamanlarda gayrimüslim azınlıklar, özellikle din ve vicdan hürriyeti konusundaki taleplerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar. Gerçi daha önce de dile getirdiğimiz gibi, azınlıklar din ve vicdan hürriyeti konusunda çoğunluğa nazaran daha iyi bir konumdalar. Lozan Antlaşması ve sonraki bazı uygulamaların onlara önemli dini ve kültürel haklar tanıdığı bir vakıa. Ne var ki bu durum onların tam bir din ve vicdan hürriyetine sahip oldukları anlamına gelmiyor. Din ve vicdan hürriyetine samimiyetle inanmayan bir yönetim zaman zaman "özel korumaya alınmış gurupları" da etkileyecek menfi kararlar alabiliyor.

Bu yöndeki şikayetler bundan birkaç hafta önce Siyaset Meydanı''nda dile getirildi. Orada azınlıklar, cemaat vakıflarına, özellikle bu vakıfların yılından sonra yeni mal iktisab edememesine, iktisap edilenlerin sonradan ellerinden alınmasına ve bu sebeple uğradıkları mağduriyetlere yönelik şikayetlerini dile getirdiler. Bu şikayetlerde haklı noktalar yok değil, bu ayrı bir yazı konusu. Ancak mağduriyete uğrama noktasında onlar yalnız değiller. Müslümanlar tarafından Osmanlı tarihi boyunca kurulmuş nice vakıf da maalesef cumhuriyetin ilk yıllarında yeni bir düzenleme yapılıyor görüntüsü altında yağma edilmiştir.

Geçenlerde bir Alman yetkili de kendilerinin Almanya''da kadar camiye izin verdiklerini söylüyor, buna mukabil Alman Protestanları için İstanbul''da yeni bir kilise açma iznini bir türlü almadıklarından şikayet ediyordu.

Son olarak Kültür Bakanlığı''nın Aya İrini''de danslı içkili yılbaşı partisi düzenlenmesine izin vermesi, Rum-Ortodoks Patriği Bartholomeos''u öfkelendirdi. Patrik bakan İstemihan Talay''a gönderdiği mektupta "Hristiyanlığın en eski ibadet yerlerinden biri olan II. ekümenik konsilin toplandığı Aya İrini''de parti düzenleme kararını şiddetle protesto ediyoruz" diyor. Patrik İslam dinin eski de olsa bir ibadet mahallinin bu amaçla kullanılmasına Müslümanlar''ın tepkisinin ne olacağını soruyor ve mektubunu "Zatıalinize iyi Ramazanlar dileriz" diye bitiriyor.

Patriğin tepkisini haklı bulduğumuzu belirtelim. Halen mabed olarak kullanılmasa bile bir eski kilisenin böyle bir maksatla kullanılmasını tasvip etmek mümkün değil. Hangi dinden olursa olsun dini hassasiyeti olan, dini değerlere ve kurumlara saygı duyan bir kimsenin bir mabedin böyle bir amaç için kullanılmasından hoşnut olması söz konusu olamaz. Ne var ki böyle bir izni dini hassasiyeti olan, dini değerlere saygı gösteren bir yönetim vermiş değil. Tam tersine kendi dindaşlarının hassasiyetlerine dahi saygı göstermeyen ve onlarla uğraşmayı "çağdaşlık" zanneden bir yönetim vermiş. Dolayısıyla sayın patriğin İslami hassasiyete gönderme yapması, Ramazan-ı Şerif''i kutlaması sonuç almada etkili olacak bir vurgu gibi gelmedi bize.

Bu yöndeki şikayetler, Müslümanlar''ın din ve vicdan hürriyetine yönelik taleplerle birlikte dikkate alındığında bir gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Laikliğin tam bir din ve vicdan hürriyeti sağladığı söylemi, özellikle Türkiye örneği göz önüne alındığında gerçekle bağdaşmıyor. Türkiye''deki uygulama Müslümanlar''a da gayrimüslimlere de tatmin edici bir din ve vicdan hürriyeti vermiş değil. Ancak bu noktada yine de gayrimüslimler şanslılar. Dikkat ettiyseniz patriğin mektubu gazetelerde nötr bir biçimde yer aldı. Bu sebeple Bartholomeos irtica suçlamasına maruz kalmadı. Üstelik sonunda talebi de kabul edildi ve Aya İrini''deki parti iptal edildi. Bu parti bir eski cami harabesinde yapılsaydı da Diyanet İşleri Başkanı böyle bir itirazda bulunsaydı siz o zaman bizim medyadaki irtica yaygaralarını görecektiniz. Yöneticilerimiz de irtica ile mücadelenin şerefi uğruna iptal etmek şöyle dursun, partiye resmi kıyafetleriyle tam kadro halinde katılır ne kadar çağdaş ve Atatürkçü olduklarını göstermek fırsatını kaçırmazlardı.

Hikayeyi bilirsiniz, Bektaşi oruç tutmaya başlamış ama ağustos sıcağında da iyice bunalmış. Bir çeşme başında bir gurup insanın afiyetle yiyip içtiğini görünce bütün hırsını onlardan almak istemiş. "Bire edepsizler!" demiş, "Ramazan ayında olduğumuzu bilmez misiniz?" Demişler, "Erenler biz Hristiyanız." Susuzluktan iyice bunalan Bektaşi bu defa tam tersi bir tavır takınarak "Dininizin kıymetini bilin!" demiş.

Benim de Bartholomeos''a söyleyesim geliyor: Eğer medyanın oklarına hedef olmamış, Aya İrini''deki parti irticaya meydan okuma gösterisine dönüşmemişse, bu Hristiyan olmanız yüzündendir. "Dininizin kıymetini bilin!"

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası