başkasının yerine imza atmanın cezası / Başkasının Yerine İmza Atmanın Cezası Nedir, Suç Mudur? - Finans Ajans

Başkasının Yerine Imza Atmanın Cezası

başkasının yerine imza atmanın cezası

  

EVRAKTA SAHTEKARLIK SUÇLARI (Yargıtay İçtihatları Doğrultusunda)

Bu çalışmada vatandaşların çoğunluğunun belli bir yer ve zamanda belli şeylere, evrak ve işaretlere güvenmeleri realitesinin ortaya çıkardığı Ammenin itimadının hukuki konusu olduğu ve Türk Ceza Kanununun altıncı babının üçüncü faslında Ammenin İtimadı Aleyhine Cürümler başlığı altında düzenlenen Evrakta sahtekarlık suçları incelenmiştir.

 

 

EVRAK KAVRAMI

 

Doküman, belge, varaka gibi kavramları da kapsayan evrak; bir şahıs tarafından yazılan bazı olguları ortaya koyan irade açıklamasıdır. Bu açıklamadan hareketle, bir evraktan söz edebilmek için evrakın yazılı olması, bir düzenleyicisinin olması ve bir içeriğinin olması gerekmektedir.

 

a)     Yazılılık: Evrakın yazılı olmasından kasıt evrakın herhangi bir şekilde yazılı olmasıdır. Yazının dili önemli olmadığı gibi el veya makine ile yazılmış olmasının önemi de yoktur. Burada yazının silinmez bir şeyle yazılmış olmasının şart olmadığını hatırlatmak gerekir.

 

b)     Bir düzenleyicisinin olması: evrakın bir düzenleyicisinin olması ve bu düzenleyicinin kim olduğunun bilinmesi gereklidir. Düzenleyici bir şahıs olabileceği gibi bir kurum dahi olabilir. Düzenleyiciden kasıt onu bizzat yazan değil, dokümanın altına imza koyan, dokümanın adına düzenlendiği şahıstır.

Dokümanın altındaki imzanın geçerliliği için isim ve soyismin yazılması gerekmez imzanın, atıcısını belirtmeye yetmesi kafidir. Bu bağlamda rumuzlar, isim ve soyismi kısaltan bir kişinin vasfını belirten işaretler geçerli imzayı oluştururlar.

İmzanın bir kişiye ait olduğu anlaşıldığı takdirde okunabilir nitelikte olması da şart değildir. Bundan başka ayrıca imza içermeyen oturulan yer kartları, kağıtlar, ticari defterler gibi dokümanlardan bahsetmek gerekir. Bunlarda düzenleyicisinin bilinmesi gerekmez, evrakın aidiyeti diğer unsurlardan çıkarılmaktadır.

c) Bir İçeriğe Sahip Olması: evrakta bulunan yazı bir içeriğe sahip olmalıdır. Buradaki içerik iki türlü olmaktadır. Mahkeme zabıtlarında hakim tarafından anlatılan olguların yazılması gibi bir fiilin anlatılması, izah edilmesi tarzı veya bir şahıstan başka bir şahsa “borcum kalmamıştır” şeklinde içeriğe sahip bir ihbarname gibi ve bir iradenin açıklaması tarzı şeklindedir.

Sahtekarlıktan söz etmek için yapılan sahtekarlık hukuken önemli olmalıdır. Dokümanın içeriğinin değiştirilmesinden bir zarar doğmuyorsa veya bu eylemin hukuki bir önemi yok ise faile ceza verilmez.

Dokümanlar niyet Dokümanları ve fırsat Dokümanları olmak üzere de ikiye ayrılmaktadır. Zabıtlar, sertifikalar gibi Dokümanlar niyet Dokümanlarıdır ve delil olarak bir fiili kanıtlamak için düzenlenmişlerdir.

Fırsat Dokümanları ise farklı amaçlar için düzenlenmiş olup doğrudan doğruya delil olmaları için düzenlenmemişlerdir. Bu tip Dokümanlarda sonradan meydana gelen nedenler onun delil değerini yükseltmektedir. Mektuplaşmalar buna en iyi örnektir.

 

EVRAK TÜRLERİ

 

a)   Resmi Evraklar:

 

Resmi evraklar memurlar tarafından görevin yapıldığı sırada ve görev dolayısıyla düzenlenen belgedir.

Suç, Türk Ceza Kanunun uncu maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

“ Bir memur memuriyetini icrada tamamen veya kısmen sahte bir varaka tanzim eder veya hakiki bir varakayı tağyir ve tahrif eyler ve bundan dolayı umumi veya hususi bir mazarrat tevellüt edebilirse üç seneden on seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur. Eğer işbu varaka sahteliği ispat edilmedikçe muteber olan evrak kabilinden ise ağır hapis cezası beş seneden oniki seneye kadar verilir.

Evrakın musaddak suretleri kanunen zayi olan asılları makamına kaim olmak lazım geldiği takdirde mezkur suretler hakkında asılları gibi muamele olur.

Maddeden hareketle diyebiliriz ki; bir evrakın resmi evrak olabilmesi için;

-       memurlar tarafından düzenlenmesi

-       memurun görevini yaptığı sırada düzenlenmiş olması ve

-       görev dolayısıyla düzenlenmiş olması gerekmektedir

Görev sırasında düzenlenen her evrak resmi evrak sayılmaz. Örneğin işyerinde evinin kira kontratını imzalayan memur resmi evrak değil özel evrak düzenlemiştir.

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin tarih ve 85/ Nolu Kararında özetle; “vergi dairesi muhasebe şubesinde evrak memuru olan ve yetkili memura makbuz ve fiş düzenlemede yardımcı olarak sözlü emirle görevlendirilen sanığın, vergi borcunu yatırmak üzere gelen öğretmeninden aldığı paraya karşılık bir makbuz verdiği, makbuzun dairede kalan suretlerine daha az bir miktarı yazarak arada kalan parayı kendisine aldığı anlaşıldığına göre, eylemi güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur. sahtecilikten hüküm kurulması doğru değildir”. diyerek suçun memurun görevi dolayısıyla oluşacağını kabul etmiştir.

 

Resmi evraklar; içerikleri, açısından memurun önünde yapılan beyanları, tarafların açıklamalarını, memurun yaptığı fiilleri, muhatabın yapması gereken şeyleri ihtiva ederler.

Kanun, sahteliği sabit oluncaya kadar muteber olan evraklarda sahtekarlığı ağırlaştırıcı sebep saymıştır. Bunun nedeni, bu evrakların içerikleri ve düzenleyicilerin delil olma yönlerinin güçlü olduğu kabul edilmesi ve bunlara kesin delil gözüyle bakılmasıdır. Bu tür evraklara örnek olarak; mahkeme ilamları, noterlerce tanzim olunan senetler verilebilir. Aslında evrakın delil değeri suçtan meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığının ifadesidir. Bu itibarla, özel evrak sayılan bazı evraklar sahtekarlık açısından resmi evrak sayılmaktadır. Türk Ceza Kanunun /2’ de de belirtildiği gibi Emre veya hamile yazılı kambiyo senetleri, emtiayı temsil eden evrak, ortaklık veya alacaklık sağlayarak belli bir meblağı temsil eden hisse senetleri, tahviller, hazine bonoları gibi kıymetler, kıymetli evrak, mali değerleri temsil eden evrak, ihraç edenin mali yükümlülüklerini içeren her türlü evraklarda sahtekarlıklar resmi evrakta sahtekarlık sayılmış ve bu suçun cezası ile cezalandırılmıştır. Yargıtay 8 inci Ceza Dairesinin tarih ve E/ K: / bu konuda emsal teşkil etmektedir. Söz konusu kararda özetle şu cümlelere ver verilmiştir; “ Menkul değerle bürosu açıp çalıştıran bir kısım sanıkların, sahte hisse senedi bastırıp satmak konusunda anlaşarak, diğer sanıkların yardımıyla sahte hisse senetlerinin basımını gerçekleştirdikleri, sanık Selehattin'in işin başından beri diğer sanıklarla birlikte olup sahte basılmış hisse senetlerinin, sahteliğini bildiği halde piyasaya sürdüğü anlaşılmakla, tüm sanıkların eylemi, funduszeue.info /2. maddesi delaletiyle /1. maddesinde yazılı suçu oluşturur”. Yine aynı Dairenin tarih ve 97/ nolu kararında ki; ” bonodaki alacaklı TTK´nun /4. maddesindeki gerçek veya tüzel kişiyi içermiyorsa TCK´nin maddesi ile uygulama yapılmalıdır” cümlesi, tarih ve 95/ nolu kararında “sanığın; başka bir belgedeki üzerinde imzası bulunan pulu çıkarıp, sahte senede yapıştırması, senet üzerinde ayrıca bir imzanın bulunmaması ve pul üzerindeki imzanın belgede devam ettirilmediğinin anlaşılması karşısında eylem, funduszeue.info maddesindeki suçu oluşturur” cümlesi, 6 ncı Ceza Dairesi’ nin tarih ve / nolu kararında “Sanığın; taksitle ansiklopedi alırken, satan şirketle yaptığı satış sözleşmesine müştekiyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak gösterip, imzasını da atması eylemi, TCK’.nun maddesinde yazılı suçu oluşturur”.Cümleleri dikkati çekmektedir.

 

Kambiyo senetlerinin asli unsurlarının herhangi birinin bulunmaması durumunda senetlerin adi senet olarak görüleceği malumdur. Bu anlamda sahtecilik suçuna delil teşkil eden kambiyo senetlerinin asli unsurlar bakımından kambiyo senedi olup olmadığının tespiti sahtekarlığın resmi evrakta mı özel evrakta olup olmadığının tespitinde de önem kazanmaktadır.Türk Ticaret Kanununun maddesinde yazılı unsurları içeren bonoyu bir başkasının yazıyla doldurup, katılana ait başka bir belgeden onun imzasını taşıyan pulları kaldırmak suretiyle bononun altına yapıştırarak, aldatma yeteneği taşıyan bono haline getirip kullanan sanığın eylemi, funduszeue.info /1. maddesinde yazılı suçu oluşturur. Bu konuda Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarih ve E: / K: /41’ de “Sahte düzenlenen bononun, düzenleyenden başkası tarafından imzalanması ya da "borçlunun imzasını taşıyan pulların başka yerden kaldırılıp yapıştırılması" halleri -imza, pul dışına taşmasa dahi- diğer ögeleri tamamsa bu senedin bono olma niteliğini değiştirmez” kararı vermiştir. Aynı konuda, 6. Ceza Dairesi’ nin tarih ve 91/ nolu kararında ki “suça konu çekteki (ist) yazısı, keşide yerini tam olarak ifade eder nitelikte bulunmadığından, sanıklar hakkında funduszeue.info maddesiyle uygulama yapılmalıdır” cümleleri, tarih ve 91/ nolu kararında ki “kart hamilinin kaybettiği kredi kartını ele geçiren sanığın , kredi kartı hamillerine yaptığı satışlarda kullanılmak üzere müdahil bankanın verdiği boş satış senetlerini , gerçek alış verişe dayanmayan satış belgeleri olarak düzenleyip karşılıklarını ilgili banka şubelerinden alması eylemi , özel evrakta sahtecilik suçunu oluşturur” cümleleri, tarih ve K: 89/’ da ki tanzim yeri bulunmayan bonolar, hususi evrak niteliğindedir” cümlesi, tarih ve K: 95/’ da ki “Türk ticaret kanunun maddesi uyarınca bono metninde alacaklı kişinin ad ve soyadının tam olarak yazılması gerekir. "oto p"nin da tüzel kişiliğinin bulunduğuna ilişkin kayıt olmadığından eylem, funduszeue.info maddesinde yazılı suçu oluşturur. senet adedine göre TCK. maddesinin uygulanmaması yasaya aykırıdır” cümlesi, tarih ve K/’ de ki “bonodaki alacaklı TTK´nun /4. maddesindeki gerçek veya tüzel kişiyi içermiyorsa TCK´nin maddesi ile uygulama yapılmalıdır” cümlesi, tarih ve K/’ de ki “tanzim tarihi bulunmayan sahte bono tanzimi eylemi Türk ceza kanununun maddesine uyan suçu oluşturur” cümlesi, tarih ve K: 76/’ de ki “ bononun arkasına yazılar yazılmış ve tedavül kabiliyetini yitirmiştir. adi senet niteliğinde olduğu için funduszeue.info /1. maddesiyle hüküm kurulamaz” cümlesi,

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ nun tarih ve 76/ nolu kararında ki;” resmi bir varakada sahtecilik suçu o varakanın düzenlenmesi ile birlikte oluşur. bu düzenleme ile genel ve özel bir zararın doğduğu yasaca varsayılmış (mefruz) bulunduğundan, sanığın çıkar sağlayıp sağlamamış olması suçun oluşmasına etkili değildir. emre yazılı senetler resmi evrak niteliğinde bulunduğundan, sahtecilik suçu bononun kullanma veya vade tarihinde değil, düzenlenme gününde doğmuştur” cümlesi, tarih ve 69/ nolu kararında ki; “resmi evraktan sayılan bononun vadesinde tahsile verilmemesi veya protesto edilmemesi hali, onun resmi evrak niteliğini kaybettirmez. bono üzerindeki tahrifatın yapıldığı tarihte, resmi evrakta sahtecilik suçu oluşur” cümlesi, tarih ve 89/ nolu kararındaki; “banka güvence (teminat) mektupları, nitelikleri (mahiyetleri) itibariyle funduszeue.info maddesinde sözü edilen üçüncü kişinin eylemini yükleme (fiilini taahhüt) niteliğinde bir garanti sözleşmesidir. kambiyo senetleri içinde yer almamıştır. özel kişilerce sahte olarak düzenlenseler dahi, resmi belgeden sayılmadıklarından özel belge (hususi evrak) niteliğindedir” cümleleri yaptığımız tespiti destekler niteliktedir.

Kanun ayrıca resmi evrakı asıl, suret, tasdikli suret olarak ayırmış ve bunlara farklı hukuki değerler tanımıştır.

Eğer bir belge, onu düzenleme yetkisine sahip kişilerce düzenlenmişse o doküman asıl veya orijinaldir.

Evrakın aslına uygun olarak fotokopi, karbon kağıdı, fotoğraf gibi çoğaltılması halinde dokümanın kopyası yani sureti çıkartılmış demektir. Kanun kopyaları delil değerinden yoksun saymıştır.

Yargıtay 6.C.D. Tarih ve E: /’ da “onaysız fotokopiden ibaret belgenin, ne suretle aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olduğu açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır” kararı vermiştir. Ayrıca aynı Daire’ nin 18/04/ Tarih ve E. 89/ da ki ”onaylı olmayan fotokopi (suret) belge niteliğinde değildir” cümlesi, tarih 31/ nolu Kararında ki “üzerinde ayrıca aslına uygunluğunu belirten onama yazısı bulunmadıkça fotokopi, sahtecilik suçunda öngörülen geçerli belge değildir”. cümlesi, tarih ve K/’ de ki “onaysız fotokopiden ibaret belgenin, ne suretle aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olduğu açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır” cümlesi, tarih ve K: 94/’ da ki “sanığın; kendisini alacaklı, müştekiyi borçlu gösteren, tanzim tarihi bulunmadığından özel belge niteliğindeki milyon liralık senedi, ödemesi için elden müştekiye götürüp, fotokopisini vermekten ibaret eyleminde, hukuki sonuç doğuracak bir kullanma söz konusu olmadığından suçun unsurları oluşmaz” cümleleri, tarih ve 96/ nolu kararında ki “onaysız fotokopiden ibaret belgenin, ne suretle aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olduğu açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır” cümlesi, tarih ve 94/ nolu kararında ki “sanığın; kendisini alacaklı, müştekiyi borçlu gösteren, tanzim tarihi bulunmadığından özel belge niteliğindeki milyon liralık senedi, ödemesi için elden müştekiye götürüp, fotokopisini vermekten ibaret eyleminde, hukuki sonuç doğuracak bir kullanma söz konusu olmadığından suçun unsurları oluşmaz” cümlesi dikkati çekmekte, bu konudaki Yargıtay’ ın değişmez görüşünü yansıtmaktadır.

 

Suretin yetkili memur tarafından aslına uygunluğu tasdik edilmişse suret de aslı gibi amme itimadına sahiptir. TCK /2 de belirtildiği gibi; evrakın aslının kaybolması halinde eğer kanun tasdikli suretin aslı yerine geçeceğini kabul etmişse tasdikli surette sahtekarlık asılda sahtekarlık sayılmaktadır.

 

b)  özel evrak:

Resmi olmayan evrak özel evraktır ve resmi evrakın özelliklerini taşımayan tüm evraklar özel evrak sayılmaktadır. Bu nedenle sadece özel kişilerin yazılı belgeler özel evrak olmayıp memurların görev ve yetkileri dışında düzenlemiş oldukları evrak da özel evraktır.

Ayrıca, memur tarafından kanunun öngördüğü şekil şartlarına riayet edilmeden veya yetkisiz memur tarafından düzenlenen evraklar da özel evraktır.

 

MADDİ VE FİKRİ SAHTEKARLIKLAR

 

Maddi sahtekarlık, evrakın maddi içeriğinin veya özü itibarıyla değiştirilmesi, fikri sahtekarlık ise evrakın sadece içeriğinin değiştirilmesidir.

Örneğin bir memur tümü itibarıyla sahte bir belge düzenlemişse ortada maddi sahtekarlık mevcuttur. Eğer memurun önünde aslında söylenmedik sözleri söylendi gibi yazarsa veya söylenenden farklı şeyleri söylendi gibi gösterirse veya önünde gerçekleşmeyen bir şeyi gerçekleşmiş gibi gösterirse fiil fikri sahtekarlığı oluşturmaktadır.

Bir evrakın sahih olabilmesi için iki şart gerekir. ilki görünen düzenleyicisinin gerçek düzenleyici olması ikincisi ise dokümanın değişikliğe uğramamış olmasıdır. Değişiklikten kastedilen, dokümanın düzenlenmesinden sonra dokümanın üzerinde hak sahibinin rızası olmadan yapılan ilaveler, gerçekleştirilen silintilerdir.

Prensipte maddi sahtekarlıklar hem resmi hem de özel evrakta yapılmalarına karşılık fikri sahtekarlıklar sadece resmi evrakta yapılırlar.

Ceza açısından maddi sahtekarlık ile fikri sahtekarlık arasında ayırım yapılmamış, suçun failleri eşit şekilde cezalandırılmıştır.

 

Resmi evrakta maddi sahtekarlık:

 

a) resmi evrakta memur tarafından yapılan maddi sahtekarlıklar

Devlet memurunun görevinin icra ederken tamamen veya kısmen sahte bir evrak düzenlemesi veya gerçek bir işlemi değiştirmesi halinde memurun evrakta maddi sahtekarlığı söz konusudur.

Memur bu evrakı görevini ifa ederken ve görevi dolayısıyla düzenlemektedir. Bunun manası, memurun bu gibi evrakları düzenlemesinin kanunlar çerçevesinde ifa etmiş olduğu görevi olmasıdır.

 

b) özel şahıslar tarafından yapılan resmi evrakta maddi sahtekarlık

Özel şahıslar tarafından yapılan evrakta maddi sahtekarlık suçları TCK de şu şekilde düzenlenmiştir.

“ Bir kimse resmen memur olmadığı halde uncu maddede gösterilen suretlerle resmi bir varakada sahtekarlık yaparsa iki seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır

eğer vesika kanunen sahteliği ispat olunmadıkça muteber olan resmi evrak kabilinden ise dört seneden on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur

ve eğer sahtekarlık aslın vücudunu farz ederek yahut sahih olan aslına mugayir surette yazarak veyahut sahih bir sureti tahrif eyleyerek resmi bir varakanın sureti üzerinde işlenmişse bir seneden üç seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur.

Eğer mezkur varaka kanunen sahteliği ispat olunmadıkça muteber addolunan evrak kabilinden ise verilecek cevaz iki seneden beş seneye kadar ağır hapistir”.

Maddeden anlaşılacağı üzere, memur olmayan kimsenin ancak görevli memur tarafından düzenlenecek bir evrakı düzenlemesi veya devlet kurumu tarafından düzenlenen evrakı değiştirmesi halinde resmi evrakta özel şahısların maddi sahtekarlıkları söz konusudur. Örneğin, bir şahsın kendisine mezuniyet diploması düzenlemesi veya mezun olunan fakültenin isminde değişiklik yapması halinde özel kişinin resmi belgede maddi sahtekarlığı gerçekleşmiş olur.

Eğer evrak sahteliği ispat olunmadıkça muteber olan resmi evrak kabilinden ise ağırlatıcı sebep gerçekleşmiş olur. Bu konuda 6. Ceza Dairesinin tarih ve 84/ nolu kararında ki; “suçun maddi konusu olan veraset ilamı, aksi isbatlanıncaya kadar geçerli belgelerden olmakla sanığın eylemi funduszeue.info /1. madde ve fıkrasına uyar” ifade emsal teşkil etmektedir.

Bundan başka, eğer özel şahıs memuru suç işlemeye tahrik etmişse veya memurun sahtekarlığı işlemesi için ona vasıta olmuşsa özel şahıs memurun suçuna iştirak etmiş sayılacağı için TCK’ nun ve nci maddeleri uyarınca cezalandırılacaktır.

Nitekim Yargıtay 6. Ceza Dairesi’ de tarih ve E: /’ de “İlamsız takiplere ilişkin ödeme emrinin borçlusu olan müştekiye ödeme emri tebliğ edilmediği halde huzurunda tebliğ edilmiş gibi tebliğ ilmühaberi düzenleyerek, icra takibinin kesinleşmesini sağlayan sanık icra müdürünün eylemi, funduszeue.info maddesinde yazılı suçu oluşturur. Sahte düzenlenen ödeme emri tebliğ ilmühaberini bilerek kullanıp müştekiye ait kamyonetin alacaklı sıfatıyla haczedilmesini sağlayan diğer sanığın da suça katıldığı kabul edilmelidir”. diyerek suça iştirak eden kişinin durumunu göstermiştir.

Evrakta maddi sahtekarlık hukuken önemli olmadır. Sahtekarlık resmi evrakın sahihliğine güvene ve özel kişilerin menfaatlerine zarar vermeli veya bunları tehlikeye koymalıdır. Herhangi bir kimse tarafından kolayca anlaşılabilen, aldatma kabiliyeti olmayan, kolayca fark edilebilen değişiklikler resmi belgelere güvene veya özel şahıslara zarar vermeyeceği için cezalandırılmayacaklardır.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarihinde “ SSK. Bölge Müdürlüğü Tahsisler Servisinde memur olan sanığın, yaşlılık aylığına hak kazanmadığı halde kazanmış gibi belge düzenlemek karşılığı sigortalı Cemil'den TL. rüşvet aldığı sübuta ermesine göre, rüşvet almak suçundan mahkumiyetine karar verilmeli, düzenlediği belgelerin aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre sahtecilik suçundan hukuki durumu değerlendirilmelidir” kararı vermiştir.

Benzer bir karar 6. CD tarafından tarih ve 00/ Karar noda alınmıştır. Söz konusu kararda; “aldııi mobilyalara karşılık olarak Türk Ticaret Kanununun maddesinde yazılı kambiyo senedi niteliğinde kabul edilemeyecek senedi vererek kullanan sanığın eyleminin, funduszeue.info maddesi yoluyla ayni kanunun /1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmelidir” cümleleri kullanılmıştır.

Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarih ve 89/ nolu kararında “üzerinde değiştirme (tahrifat) yapıldığı ilk bakışta anlaşılan senette aldatma gücü (iğfal kabiliyeti), nesnel ölçülere göre yoktur” cümleleri kullanılarak belgenin iğfal kabiliyetine sahip olması gerektiği belirtilmiştir.

6 nıcı Ceza Dairesinin tarih ve 91/ nolu kararındaki “suça konu belgede yapılan tahrifatın iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı araştırılıp tartışılmadan hukuki durumun tayini yasaya aykırıdır” cümlesi; tarih ve 94/ nolu kararındaki “suça konu nüfus cüzdanındaki soğuk damga izinin yalnızca fotoğraf üzerinde bulunup, fotoğrafın yapıştırıldığı sayfaya taşımadığının müşahede edilmesi karşısında, iğfal kabiliyetinden söz edilemeyeceğinden mahkumiyet kararı verilmez. suça konu sahte nüfus cüzdanın delil olarak dosyada saklanması yerine zoralımına karar verilmesi doğru değildir” cümleleri emsal teşkil etmektedir.

 

Resmi evrakta Fikri Sahtekarlık

Resmi evrakta fikri sahtekarlık Türk Ceza Kanunun ncı maddesinde;

Bir memur memuriyetini icra halinde bir varaka tanzim veya tahrir ederken hakikate muvafık olmayan keyfiyet ve ifadeleri sahih ve huzurunda cereyan etmiş gibi gösterir yahut zaptına memur olduğu ifadeleri zaptetmez, yahut bu ifadeleri değiştirir ise bundan dolayı umumi veya hususi bir zarar tevellüt edebildiği takdirde baladaki maddede yazılı olan cezalar ile cezalandırılır”

ve nci maddesinde;

bir memur aslı mevcut olmayan resmi bir varakanın musaddak suretini tasni ve kanuni şekline uydurarak ita eyler veyahut aslını değiştirip mahvetmeksizin iş bu asla mugayir bir suret verir ise üç seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezası görür. Eğer iş bu varaka sahteliği ispat olunmadıkça muteber addolunan evrak kabilinden ise ağır hapis cezası dört seneden eksik olamaz.

Eğer sahtekarlık resmi evrak münderecatının sıhhatini tasdik esnasında irtikap olunmuş ise bundan dolayı umumi veya hususi bir zarar tevellüt edebildiği takdirde fail hakkında bir seneden beş seneye kadar hapis cezası verilir”

şeklinde düzenlenmiştir.

Maddeye göre memurun resmi belgede fikri sahtekarlığı; memurun görevi gereği evrak düzenlemesi veya işlem yaparken yapılan açıklamaları değişik şekilde veya yapılmayan açıklamaları belgelemesi ve memur tarafından evrakın aslına aykırı kopya düzenlemesi, aslı mevcut olmayan evraka tasdikli suret uydurulması şeklinde gerçekleşmektedir.

Memurun resmi belgede fikri sahtekarlığı, memur yaptığı işlemde doğru olmayarak bir fiilin kendi huzurunda yapıldığını kabul etmesi, kendi önünde yapılmayan açıklamaları yapıldı gibi göstermesi, gerçeği kanıtlamaya yönelik ancak kendi önünde yapılmayan fiilleri yapıldı gibi göstermesi, yapılan açıklamaları değiştirerek yazması veya hiç yazmaması,gerçeği kanıtlamaya yarayacak şeyleri belgelememesi şeklinde gerçekleşebilmektedir. Bu sahtekarlıklardan umumi veya hususi bir zarar doğmalı veya doğma imkan veya ihtimali bulunmalıdır.

Öte yandan bu suç, memurun görevini icra ederken, aslında olmayan bir evrakın tasdikli suretini düzenleyerek şeklen kanuna uygun hale getirmesi veya gerçekte var olan bir resmi veya özel evrakın orijinalinden farklı bir suretini düzenlemesi veya orijinali mevcut olan dokumana dayalı bilgilerin aslına uygun olarak çıkartılmaması halinde söz konusu olmaktadır.

Görüleceği üzere bu suçun faili ancak devlet memurudur. eğer sahte olan şey ammenin itimadına veya özel menfaate zarar vermiyorsa fiil cezalandırılmamaktadır.

Öte yandan; TCK’ nun üncü maddesi özel şahısların resmi belgelerde fikri sahtekarlığını düzenlemiştir. Gerçekten mezkur maddesi;

“Her kim resmi bir varakanın tanzimi esnasında kendisinin veya başkasının hüviyet ve sıfatı yahut mezkur varakanın sıhhati ispat olunacak sair ahval hakkında memurine karşı yalan beyanatta bulunursa bundan dolayı umumi veya hususi bir zarar husule geldiği takdirde üç aydan bir seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır.

Eğer mezkur varaka tevellüdat, münakehat ve vefiyata yahut adli işlere müteallik bulunursa fail altı aydan iki seneye kadar hapis olunur”

Şeklinde düzenlenmiştir.

Bu maddeden özel şahıslar tarafından iki tür yalan beyanın suç sayılacağı anlaşılmaktadıfunduszeue.info beyanlardan ilki, resmi belgenin tanzimi sırasında özel şahısların hüviyet ve sıfatına ilişkin açıklamaları, ikincisi ise gerçeği kanıtlamaya yarayan resmi bir belgede ispat olunacak hususlar hakkındaki beyanlardır.

Nitekim Yargıtay 6 ncı Ceza Dairesi tarih ve E. / sayılı kararında Sanığın kendi yerine diğer sanığı sınava sokması ve durumun cevapların bitirilmesinden önce anlaşılması şeklinde oluşan eylemin TCK’ nun /1. maddesinde yazılı suçu oluşturacağını belirtmiştir.

 

Maddeye göre doğum, evlenme, ölüm ve adli işlere ilişkin yalan açıklamalar ağırlaştırıcı sebep olarak sayılmıştır. Örneğin şahsın evli olmadığı halde evliymiş gibi gerçeğe aykırı beyanname tanzim ederek memura ibraz etmesi, nikahsız yaşadığı kadından doğan çocuğu nikahlı karısından doğmuş gibi muhtardan belge alarak nüfusa tescil ettirmesi eylemlerinde ağırlaştırıcı sebep gerçekleşmiş olmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarih ve 72/ nolu kararında ki; “sahte doğum kâğıdı düzenlettirmek, yalan beyanda bulunma suçunu değil, resmi evrakta sahtekârlık suçunu meydana getirir” cümlesi, tarih ve 81/ nolu kararındaki a;“evlenme kaydı varmışçasına sahte evlenme ihbariyesi düzenleyip nüfus idaresine göndererek sicile işleten ve evlenme defterini ibraz edemeyen sanık muhtarın eylemi funduszeue.info /2. maddesine değil, evlenme defterinin elde edilememiş olması nedeniyle funduszeue.info maddesine uyan sahtecilik suçunu oluşturur cümlesi bu konudaki Yargıtay İçtihatlerini göstermektedir.

ÖZEL EVRAKTA SAHTEKARLIK

 

Türk Ceza Kanununun inci maddesi özel evrakta sahtekarlık suçlarını düzenlemiştir. “ bir kimse tamamen veya kimsen sahte olarak hususi evrak ve senedat tanzim eder yahut sahih olarak tanzim olunmuş bir varaka veya senedin yazılarını tağyir eylerse bundan umumi veya hususi bir mazarrat tevellüt edebildiği ve böyle sahte veya muharref bir varaka veya senedi fail yahut bilerek başkası kullandığı takdirde bir seneden üç seneye kadar hapis cezasına mahkum olur”.

Söz konusu maddede;

- kısmen veya tamamen sahte bir özel evrak düzenlemek veya düzenlenmiş gerçek bir evrakı değiştirmek

- sahte veya değiştirilmiş evrakı kullanmak suçun icra hareketlerini oluşturmaktadır.

     6. Ceza Dairesi tarih ve 84/ nolu kararında ki“ özel bir bankaca paranın ödendiğini belirtmek üzere emekli maaş çeklerine ek olarak düzenlenen taklit imzalı belgelerin özel evrak niteliğinde olduğu gözetilerek TCK. nun ve maddeleriyle uygulama yapılması gerekirken /1. maddesinin uygulanması doğru değildir” cümleleri, tarih ve 96/ nolu kararında ki “sanığın; taksitle ansiklopedi alırken, satan şirketle yaptığı satış sözleşmesine müştekiyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak gösterip, imzasını da atması eylemi, funduszeue.info maddesinde yazılı suçu oluşturur” cümleleri TCK ’ te tanımlanmış olan özel evrakta sahtekarlık suçu ile ilgili içtihatleri göstermektedr.

 

Kasden işlenebilen özel evrakta sahtekarlık suçunun tamamlanması için tümüyle sahte bir evrakı düzenlemek veya düzenlenmiş bir evrakı değiştirmek yeterli olmayıp bu evrakın kullanılması gerekmektedir.

Bu konuda da Yargıtay’ ın içtihatleri bulunmaktadır. Nitekim, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin tarihli ve 76/ nolu Kararında ki "özel belgede sahtecilik eylemleri anî suçlardan olup, sahte belgenin kullanılmasıyla oluşarak tamamlanır. olayda, kambiyo satış primi ve kur farkının takside bağlanmış olması, sahte belgenin son taksit süresine kadar kullanıldığı anlamına gelmez. o tarihe kadar yararlanma niteliğindedir. yararlanma ise, suçun temâdisi veya yeni bir kullanma olarak kabul edilemez” cümleleri, tarih ve 78/ nolu kararında ki “özel evrakta sahtekârlık suçunun oluşması için zararın oluşması şart olmayıp, zarar ihtimalinin bulunması yeterlidir. senedin mahkemeye verilmek suretiyle kullanılmasıyla sahtecilik suçu oluşturur” cümleleri, tarih ve 89/ nolu kararında ki “ özel belgede sahtecilik suçu, kullanmakla oluşacağından sanığın üzerinde tahrifat yaptığı sözleşmesini, nerede ve ne zaman, ne şekilde kullandığı açıklanıp, tartışılmalıdır Sanığa verilen on ay hapis cezasının, sayılı yasada sayılı yasa ile değiştirilen 3 ve 4. maddeler karşısında yeniden değerlendirilmesi zorunludur” cümleleri, tarih ve 87/ nolu kakarındaki “senette tanzim tarihi bulunmadığı takdirde sahte senet tanzimi eylemi funduszeue.info inci maddesine uygun suçu oluşturur. Bu durumda da suç, senedi kullanmakla oluşur” cümlesini, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarih ve 82/ nolu kararında “funduszeue.info inci maddesi ile karar verilebilmesi için özel evrakta sahtekârlık yapması yeterli değildir. suçun oluşması için sahte evrakın bizzat sahtekâr veya bilerek başkası tarafından kullanılmış olması da gerekir. Bunun için sahtekârlığın kim tarafından yapıldığı ve sahte olarak düzenlenen üye kayıt fişlerinin kimler tarafından kullanıldığının ve bölge çalışma müdürlüğüne hangi şahıs tarafından ibraz edildiğinin soruşturulması ve belirlenmesinde zorunluluk vardır” cümlelerini bu konuda örnek göstermek mümkündür.

Burada da yapılan eylemin hukuksal sonuç doğuracak kadar önemli olması gerekmektedir. Nitekim; 6. Ceza Dairesi tarih ve 85/ nolu kararında “özel belge hükmündeki senedin vade tarihini değiştirme eylemini sonuç doğurucu hukuksal bir değer taşımadığı gözetilmeden sahtecilik suçundan hüküm verilmesi doğru değildir” cümlesine ve tarih ve 88/ nolu kararında “mahalle muhtarlarının senet onaylama yetkileri bulunmadığından; onay, belgenin hukuksal yapısını ve gücünü etkileyecek bir öğe oluşturmaz. bu durumda, eylemin ne şekilde sahtecilik suçuna özgü yasal gerekçe ile açıklanmadan hükümlülük kararı verilmesi yasal değildir” cümlelerine yer vererek eylem ile hukuksal sonuç arasındaki bağın, suçun oluşmasında ki yerine dikkat çekmiştir.

Ceza Kanunumuzun ncı maddesinde ise sahte belge kullanmak ta cezalandırılmıştır. Söz konusu maddeye göre eğer bir kimse iştiraki olmaksızın sahte bir varakayı bilerek kullanır veya onunla menfaat temin ederse eğer evrak resmi evraksa nci maddeye göre, özel evraksa inci maddeye göre ceza verilmektedir.

Ceza Kanunumuz, bütün sahtekarlık suçlarında ortak bir hafifletici sebep öngörmüştür. Eğer sahtekarlık, şahsın kendisi veya başkasının gerçek bir hakkını sabit kılmak amacıyla yapılmışsa indirim sebebi sayılmaktadır.

 

YARARLANILAN ESERLER

1.   Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 4. baskı, Ankara

2.   Yargıtay İctihatleri : http//funduszeue.info

3.   Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Basılmamış Ders Notları

 

 

ZARAR VERME KASTI OLMAKSIZIN BAŞKASININ İMZASINI TAKLİT ETMEK VEYA YERİNE İMZA ATMAK

Bu konu, gerek bir hukuk bürosunda çalışan hukukçuların, gerekse normal vatandaşların sıklıkla karşılaştıkları ya da karşılaşma ihtimali yüksek olan bir sorundur. Uygulamada sıkça karşılaştığımız bu konu, Yargıtay'ın vermiş olduğu kararlar ışığında ve doktrinsel tartışmalara fazla girmeksizin izah etmek amacıyla kaleme alınmıştır.&#;

Başkasının imzasını taklit etmek ve/veya yerine imza atmanın uygulamada hangi durumlarda hukukçuların ya da hukukçu olmayan vatandaşların karşısına çıkacağını bir kaç örnek ile somutlaştırmak gerekirse;

Örnegin bir işveren, yanında çalışan işçisine, kendisi adına senet düzenlemesine ve keza kendisi yerine mezkur senede imza atılmasına rıza göstermiş olsun. Daha sonra lehine senet düzenlenen bu senedin alacaklısı(lehtar), vadesi gelen bu senette borçlu olarak görülen bu isveren`e gelip borcunu talep ettiginde, bu işveren imzayı kendisinin atmadığı gerekçsiyle bu borcu hukuken inkar edebilecek midir?

Yahut bir hukuk bürosu düşünün ki, içinde yüzlerce çalışanı olsun. Haliyle yüzlerce çalışanı olan bir ofisin elbetteki yüzlerce de dava ve icra dosyası olur. Keza her bir müvekkilin somut dosyasında işlem yapılabilmesi için, adına vekaletname çıkartılan ofis sahibinin imzasının&#; ya da onun yetkili kıldığı diğer avukatların imzası gerekecektir.

Hayatın olağan akışına göre böylesine büyük bir hukuk bürosunun adliyede yüzlerce işleri olur. Elbetteki bu işlerin hepsini, hukuk bürosunun sahibi tek başına yapamayacaktır. Zira bu işleri, adına vekaletname çıkartılan hukuk bürosu sahibi olan avukat, spesifik olarak adına yetki belgesi veya muvafakatname çıkarttığı avukat ve avukat stajyerleri yapacaktır. Zaten uygulamda da büyük ofislerin sahiplerinin duruşmaya veya adliyeye gittikleri çok az görülür. Zira onlar, yüzlerce dosyalarının üzerine bir dosya daha eklemek için, haklı olarak günlerce belki de haftalarca şehir dışında ve hatta bazen yurtdışında arayış içinde olurlar.

Kısacası imza atma yetkisine sahip olan vekilin, o anda iş yoğunluğundan dolayi ofiste bulunmaması ve diger ofisteki avukatlara o işlemi yapmalari icin yetki belgesi birakmayı unutmuş olma ihtimilini düşünelim. Halledilmesi gereken işlemin süreli bir işlem, yani o gün yapılmadığı takdirde hak kaybının yaşanacağı durumlarda, yetkisiz olan diğer avukat bu imzayı yetkili vekilin rızasını almak şartıyla, onun yerine imza atması halinde sorumluluğu doğacak mıdır? Avukatların avukatlık mesleğindeki işleri son güne bıraktıkları gerçeği dikkate alındığında, bu ihtimallerin uygulamada uzak olan ihtimaller olmadığı açıkça görülecektir.

Bir başka örnek vermek gerekirseü, en basitinden şehir dışında bulunan aynı evdeki fertleriden birinin şahsına teslim edilmek üzere bir mektubun geldiğini düşünün. Bu faraziyede evdeki diğer fertlerden biri; adına mektup gelen kişinin rızasının olması şartıyla, onun imzasını taklit ederek onun yerine imza atıp, mektubu alması ihtimalinde, bu kişi hukuken sorumlu olacak mıdır?Bu ve buna benzer sorunlarla gündelik hayatta sıkça karşılaşırız. Bu soruların cözümü için aşağıdaki tespit ettigim bazı yargıtay kararları incelendiğinde, bu sorular kendiliğinden çözüme ulaşacaktır.

1. Karar YARGITAY CEZA DAİRESİ E. / K. / T.

``…Dairemizin benzer birçok kararında vurgulandığı üzere: belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın aşamalarda değişmeyen biçimde suça konu senetleri müştekinin bilgisi ve önceden verdiği rızası dâhilinde kendisinin düzenleyip imzaladığını savunması, tanık Emriye'nin yeminli beyanının savunmayı doğrulaması ve mahkemenin oluşa ilişkin kabulünün de bu yönde olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın zarar verme bilinciyle hareket ettiği yönünde mahkûmiyetine yeter delil bulunmadığından manevi unsuru oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesine…``

2. Karar YARGITAY CEZA DAİRESİ E/ K. /&#; T

``Belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek belge düzenlenmesinde, durumu bilen mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Ancak mağdurun rızasının, fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay'ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.

Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; sanığın, şikayetçi Halil'in oğlu olup şirketin işlerini yürütmesi için babasından vekaletname aldığını, babasının suça konu işlemden de haberdar olduğunu savunması, sanığa Bigadiç Noterliği'nde düzenlenmiş gün ve yev. funduszeue.info vekaletname ile her türlü işlem için genel vekaletname verdiği anlaşılan şikayetçinin, suça konu senetlere bağlı olarak yapılan genel kredi sözleşmesinden doğan borçların ödenmemesi üzerine kendisi ve şirket hakkında yapılan icra takipleri sonucu hukuk mahkemelerinde açılan itirazın iptali davalarında borcu kabullendiğinin anlaşılması karşısında, sahtekarlık kastı bulunmadığı anlaşılan sanığın beraati yerine yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı,&#;BOZULMASINA, gününde oybirliğiyle karar verildi.``

3. Karar&#; YARGITAY CEZA DAİRESİ E. / K. / T.

``Belgelerde sahtekarlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.

Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay'ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedi..

Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; P TelekominikasyonElekt. funduszeue.info Ltd. şirketinin suç tarihinde yetkilisi olan Cumhur İ'ın yanında çalışıp onun sözlü talimatıyla imzaladığı çekler olduğunu savunması, şirket yetkilisi Cumhur İ'ın, karşılıksız çek düzenlemek suçundan açılan davayı görüp beraatine karar veren İ 6. Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği "yetkili benim ancak başka şirket çalışanı bu çekleri keşide etmiş olabilir"şeklindeki ifadesi karşısında şirket yetkilisi Cumhur İ'ın celbiyle sanığa çek keşide etmesi konusunda talimatı olup olmadığı varsa suça konu çeklerin bu talimat çerçevesinde keşide edilip edilmediğinin sorulması,sanıkmüdafii tarafından tarihli dilekçesinde bu konuyla ilgili bilgileri olduğunu belirttiği tanıkların da dinlenmesi, ayrıca dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak ta suça konu çeklerin arka tarafında cirosu bulunan Murat D da dinlenerek gerek sanığın şirketiyle gerekse katılan şirketle ticari ilişkileri ve suça konu çekleri kimden, niçin alındığının ve ödememe sebebinin sorulması, bu çeklerle ilgili takibin yapıldığı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün / sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,..

&#;
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, gününde oybirliğiyle karar verildi.
``

4. Karar YARGITAY CEZA DAİRESİ E. / K/&#; T.

``Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün ve 80/98 Sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği, rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle; sanığın aşamalarda A Madencilik Ltd. Şti'nin gayrı resmi ortağı olduğunu, şirketin yetkilisi H. G. tarafından çek keşide etme hususunda yetkilendirildiği ve bu yetkiye istinaden çekler keşide ettiği, suça konu çeki de bu yetkiye dayanarak imzalayıp ciro ederek katılana verdiği; sanık müdafiinin duruşmada, sanığın yetkilendirildiğine dair belge ibraz ederek, birçok çeke aynı imzanın atıldığı, açılan davalardan beraat kararı verildiğini savunması karşısında; bu savunmanın doğruluğu ve gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, çek keşidecisi olan A Madencilik Ltd. Şti. yetkilisi H. G. dinlenerek, sanığa dosyaya ibraz edilen tarihli yetkilendirme belgesi ile çek düzenleme hususunda bir yetki verilip verilmediği, sanık tarafından daha önce bu şekilde imzalanıp ödenen çekler olup olmadığı, ilgili bankadan araştırılıp bu konuda gerektiğinde çek/çeklerin verildiği kişiler de tanık olarak dinlenerek sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, tarihinde oybirliği ile karar verildi.``

5. Karar YARGITAY CEZA DAİRESİ E. /&#; K. /&#; T.

``Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gün ve Sayılı kararında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılamaz ise de failin, belgede sahtekarlıkta bulunmak kastına etki yaptığı, belgede sahtecilik suçlarında kastın, zarar vermek bilinç ve iradesi olduğu cihetle, sanığın, kardeşi S.G.'in bilgi ve talimatı dahilinde suça konu çeki imzaladığını, katılanın bu durumu bildiğini savunması, karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan davada da suça konu çeki kendisinin imzaladığını kabul etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve suç kastının tespiti bakımından; S.G.'in adresi titizlikle araştırılıp ifadesine başvurularak sanığın kendisi adına daha önce çek/senet imzalayıp imzalamadığı, yerine çek keşide ettiğine dair bilgisi bulunup bulunmadığı ve daha önce bu şekilde keşide edilen çekler varsa ödeme yapılıp yapılmadığı hususları sorularak sanığın sahtecilik kastı ile hareket edip etmediği kesin olarak belirlendikten sonra sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi…

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, BOZULMASINA, tarihinde oybirliği ile karar verildi.``

Görüldüğü üzere yukarıda tespit edilen , , ve yıllarında Yargıtay'ca verilen kararlar neredeyse bir birinin kopyasıdır. Bu beş yargıtay kararı, yılında Yargıtay Ceza Genel Kurulunun vermiş olduğu kararı içerik olarak birebir ve istikrarlı bir şekilde takip etmektedir.

Yargıtayın zikrettiğim yukarıdaki kararları ışığında, başkasının yerine imza atmak veya başkasının imzasını taklit etmekten dolayı kişinin belgede sahtecilikten dolayı sorumlu tutulmaması icin gerekli şartlar kısaca aşağıdaki şekildedir:

1- İmzayi atan kişinin mağdura zarar verme kastı bulunmamalıdır.

2- Yerine imza atılan (mağdur olduğu iddia edilen) kişinin rızası olmalıdır.

3- Keza bu rıza, imza atılmadan önce verildiği sabit olmalıdır.

Bu imza alenen verilebileceği gibi zımnen de verilebilmektedir.

Yargıtay'ın; kararlarında da ifade ettiği üzere, bu alenen veya zımnen verilen rızanın, imzanın atılma anından önce verilmiş olması zorunludur. Aksi takdirde failin zarar verme kastı olmasa bile, belgede sahtecilikten dolayı sorumluluğu doğacaktır. Dolasıyısla bu açık veya zımni olarak verilen rızanın mutlaka imza eylemi gerçekleşmeden önce verilmesi gerekmektedir.

Yazıyı&#;kaleme almamın sebebi, elbetteki insanların başkalarının imzasını taklit etmeleri ya da onların yerine imza atmaları amacıyla kaleme alınmamıştır. Kaldı ki Yargıtay'ın kararları her ne kadar istikrarlı bir şekilde bu yönde ilerlese de, aksi yönde kararlari da olabilmektedir. Bu sebeple ilgililerin mümkün olduğunca bu yolu, en son çare olarak görmeleri gerekmektedir. Zira her ne kadar bu yukarıdaki beş karar sahtecilik suçunun oluşmayacağını ifade etse de, unutulmamalıdır ki bu kararlar yerel mahkemenin "belgede sahtecilik suçu oluşmuştur" hükmünü bozan kararlardır.

Eskiden insanların bir birilerini tehdit etme şekli "Seni hapislerde sürüm sürüm süründüreceğim"şeklinde iken, bugün bu tehditler "Seni mahkeme kapılarında sürüm sürüm süründüreceğim"şeklinde değişmiştir. Kısacası mahkeme kapılarında sürüm sürüm sürünmemek için, başkasının yerine imza olayını, son&#;çare olarak görmek gerekmektedir. Zira bir yerel mahkemenin vermiş oldugu sahtecilik ile ilgili bir hükmün, Yargıtay'ca bozulması icin geçen süre kişinin mahkeme kapılarında sürüm sürüm sürünmesine sebep olabilecektir.




Bu köşe yazısı, sayın Av. Osman Ali Usal tarafından funduszeue.info sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

Evrakta sahtecilik suçunun cezası nedir? Başkasının yerine imza atmak ve resmi belgede sahtecilik

Günlük hayat içerisinde herhangi birinin yerine imza atmak eğer karşı tarafın bilgisi dahilinde olmadan yapıldıysa suç teşkil etmektedir. Burada merak edilen diğer konu ise eğer imza atan kişi karşı tarafın talebi doğrultusunda veya bilgisi dahilinde bu işlemi yapıyorsa bu suç teşkil eder mi veya bunun bir yaptırımı var mıdır?

EVRAKTA SAHTECİLİK

Bir başkasının yerine imza atmak açıklaması olmaksızın evrakta sahtecilik suçuna girmektedir. Yani karşıdaki kişinin rızası olsun olmasın bu bir suç teşkil eder. Bu imzanın ise özel belge veya resmi belge olduğu fark etmeden direk olarak kamu güvenliğini tehlikeye atma suçu üzerinden değerlendirilmekte ve bu yüzden kamuya karşı işlenmiş bir suç niteliği taşımaktadır. Madur olan şahıs olmaktan çıkmakta ve direk olarak kamu zarar görmektedir. Bundan dolayı da imzası atılan kişinin rızasının olup olmamasının bir ehemmiyeti yoktur.

suç

BELGEDE SAHTECİLİĞİN CEZASI

Sayılı Kanun’daki düzenlemeler dahilinde konu değerlendirildiğinde belgede sahtecilik suçu zarar suçu olarak değil, hareket suçu olarak düzenlenmiştir. Hal böyle iken aralarında anlaşan kişi veya kişilerin birbirleri adına imza atması, zarar verme bilinç ve iradesi bulunmadığı gerekçesi ile manevi unsur yokluğu iddia edilse de suç olmaktan çıkarılacağı söylenemez.

Evrakta sahtecilik suçu için basit ve nitelikli olma haline göre ayrı ayrı düzenlemeler vardır. Bu düzenlemelere göre ise;

-Resmi belgede sahtecilik suçu, resmi bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi, başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya kullanılması şeklinde suçun basit haliyle işlenirse, sanığa verilecek ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. (TCK md. /1)

-Resmi belgede sahtecilik suçunun maddi konusu olan belge, sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli olan resmi belgelerden ise yukarıdaki fıkraya göre belirlenen suçun ½ oranında arttırılır.

ÜNİVERSİTEDE BAŞKA ÖĞRENCİ YERİNE İMZA ATMAK

Yoklama alınan derslerde eğer arkadaşlardan biri gelmediyse o gelmeyen kişi yerine sınıfta bulunan bir arkadaşı imza atar. Bu durum genelde yaşanan bir durum olsa da bunun yapılması kesinlikle yasaktır. Yasak ve suç olan bu duruma dahil olmanızın ardından eğer bunun tespiti yapılır ise disiplin kuruluna sevkiniz söz konusu olur. Kurulun vereceği karar ise esas teşkil eder. Uyarma, uzaklaştırma veya okuldan atılmaya kadar giden cezalar uygulanabilir. Başkasının yerine imza atarken olası sonuçları düşünmek faydalı olacaktır. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası