Yönetmen: Kartal Tibet
Senaryo: Yavuz Turgul
Görüntü Yönetmeni: Kriton İliadis
Yapım: Arzu Film/Nahit Ataman
Kamera Asistanı: Güngör Özsoy, Yönetmen Yardımcısı: Sami Güçlü, Sesleri Alan: Necip Sarıcaoğlu, Yardımcısı: Erkan Esenboğa, Sistem: Flet Elektronik, Işık Şefi: Ekrem Köksalan, Yardımcıları: Veli Özşahin, Yüksel Güzel, Kurgu Senkron: İsmail kalkan, Mevlût Koçak, Sabit Özergil, Negatif Kurgu: Mahmut Eskici, Kâzım Çakırman, Laboratuvar: Hasan Örnek, Abdullah Akden, İsmet Karslı, Renk Uzmanı: Türker Vatan, Yapım Yönetmeni: Yılmaz Kanat, Ar Direktör: Hasan Nurdan, Set Ekibi: Necati Bostancı, İbrahim Kul, Ömer Babu, Taci Ersan, (Yeni Stüdyoda seslendirilmiş ve renklendirilmiştir).
Oyuncular: Kemal Sunal, Adile Naşit, Müjde Ar, Şener Şen, Ayşen Gruda, Bilge Zobu, Günfer Feray, Ergin Orbey, İhsan Bilsev, Zihni Göktay, Tuncay Gürel, Oya Aydonat, Filiz Toprak, Mete Sezer, Oktar Durukan, Akil Öztuna, Sıtkı Akçatepe, Nevin Güler, Ayten Erman, Hikmet Gül, Cevdet Arıkan, Ata Saka, Tevfik Şen, Akif Kilman,
Konu: Geçen yüzyıl sonlarında İskenderiye'de geçen bir film, oldukça kala-balık bir kadrosu var. Birbirlerine her alanda rakip olan iki büyük ailenin çekişmeleri anlatılıyor. Bir yandan" Yeşil Vadi" denen verimli bir bölge üstündeki mülkiyet savaşı sürüp giderken, diğer taraftan iki aile de İskenderiye valisinin kızına talip oluyorlar. Bunlardan biri, valiyi etkilemek için evin uşağını Kahire'den teftişe gelen ünlü büyük Tosun Paşa diye yutturmaya kalkıyor... Ve birbirini izleyen komik unsurlar ardı ardına gelip devam ediyor.
► Tosun Paşa, Arzu Filmin kalabalık kadrolu filmlerinden bir yenisi... Geçen yüzyıl sonlarında İskenderiye'de geçiyor film. Birbirlerine her alanda rakip olan iki büyük ailenin çekişmeleri anlatılıyor. Bir yandan "Yeşil Vadi" denen verimli bir bölge üstündeki mülkiyet savı sürüp giderken, diğer yandan iki aile de İskenderiye valisin kızına talip oluyorlar. Bunlardan biri, valiyi etkilemek için evin uşağını Kahire'den teftişe ge-len ünü büyük Tosun Paşa diye yutturmaya kalkıyor, vs ...
Öykü, görüldüğü üzere, iki klasikleşmiş temanın iki aile arasındaki rekabetle, yanlışlıkla müfettiş sanılan kendi halinde insan temasının bir karışımı... Öykünün geçen yüzyılın Mısır'ına yerleştirilmesi ise, bazı sansür zorunluluklarından... Arzu Filmin artık iyice bilinen kadrosu, bilinen mimiklerini, oyunlarını bir kez daha yineliyorlar kamera karşısında ... Hiçbirinin tiplemesinde, esprilerinde en küçük bir yenilik yok. Sözgelimi Şener Şen'le Kemal Sunal arasındaki ilişkiler, çok değişik bir ortamda da olsa, tıpkı tıpkısına, iki oyuncunun Hababam Sınıfı serilerindeki jimnastik öğretmeni inek Şaban ilişkilerinin aynısı... Sinemada binlerce kez işlenmiş durumlar, espriler, bir kez daha yineleniyor. Tutulmuş reçeteler, bir kez daha ısıtılıp seyirci önüne sürülüyor. Bakalım, seyirci aynı yemekleri yemekten ne zaman bıkacak?
"Tosun Paşa", Cüneyt Arkın, Fikret Hakan, Ayhan Işık'tan sonra yönetmenliğe ge-çen bir diğer ünlü oyuncunun, Kartal Tibet'in ilk filmi... Bu olumlu adımı kutla-mak, daha iyi bir şeyler söylemek, yazmak istiyor insan. Ama "Tosun Paşa" üstüne ne yazabilirsiniz? Tibet de, bu koşullar içinde, tipik bir Arzu Film komedisini kurtarmaktan başka bir şey yapa-mamış. "Genç sinemacının sinemamızda yapabilecekleri şu ortamda öylesine sınırlı ki.. “Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 199 ”
FİLMİ İZLE
<strong>Sayı</strong>: <strong>163</strong> 08 / 2014 LASİAD Yayın Organı<br />
Hedef Pazarlar<br />
Araştırması-7<br />
Gana<br />
Исследования<br />
Целевых<br />
Рынков -7 Гана<br />
Ayın Konuğu<br />
Гость Номера<br />
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi<br />
Председатель<br />
TİM Мехмет Бюйюкекши<br />
Geleneksel LASİAD İftarı<br />
Bu Yıl da Muhteşemdi<br />
Традиционный Ифтар<br />
LASİAD Был Великолепен<br />
И В Этом Году<br />
Başarı Hikayesi:<br />
Servet Samsama CLIMBER BC<br />
История успеха:<br />
Сервет Самсама CLIMBER BC<br />
2014-2015<br />
Sonbahar / Kış Trendleri<br />
Тенденции сезона<br />
Осень/Зима<br />
2014-2015
LASİADЛАСИАД 1<br />
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
8 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 9<br />
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
agustosАвгуст
40 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 41<br />
agustosАвгуст
42 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 43<br />
agustosАвгуст
44 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 45<br />
agustosАвгуст
46 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 47<br />
agustosАвгуст
48 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 49<br />
agustosАвгуст
50<br />
LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 51<br />
Gençtürk Caddesi No:25/A <strong>Laleli</strong> - ISTANBUL Tel: +90 212 520 62 10 Fax: +90 212 520 51 91<br />
agustosАвгуст
52 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 53<br />
agustosАвгуст
agustosАвгуст
LASİADЛАСИАД 57<br />
agustosАвгуст
58 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 59<br />
agustosАвгуст
agustosАвгуст
62 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 63<br />
agustosАвгуст
www.lalelidergisi.net<br />
agustos<br />
Август<br />
82<br />
Гость Номера<br />
Mehmet Büyükekşi: <strong>Laleli</strong>, 2023 Hedeflerine Ulaşma Yolunda Önemli Bir Bölge.<br />
Мехмет Бюйюкекши: “Лалели - важный район на пути<br />
достижения целей на 2023 год”<br />
LASİAD <strong>Laleli</strong> Sanayici ve İşadamları Derneği<br />
adına sahibi / Владелец<br />
Giyasettin EYYÜPKOCA<br />
Yayın Kurulu / Печатный орган<br />
Erdem Soylu KARABAĞLI,<br />
Murat ÖZPEHLİVAN, Nada İSMAİL,<br />
Ersin AKÇAY<br />
Yayın Koordinatörü<br />
Координатор печати<br />
Zübeyir ARI<br />
[email protected]<br />
Editör / Редактор<br />
Ceyda CANDAN<br />
[email protected]<br />
Kreatif Direktör / Творческий директор<br />
Serap YILMAZ<br />
[email protected]<br />
Tasarım Ekibi<br />
Проектная группа<br />
Bünyamin KANAŞ<br />
Erkan DOMAN<br />
Onur KADAKOĞLU<br />
[email protected]<br />
Fotoğraf Editörü<br />
фоторедактор<br />
Zübeyir SÜĞLÜN<br />
Muhabir / Корреспондент<br />
Damla LORT<br />
[email protected]<br />
Reklam Direktörü<br />
Рекламный директор<br />
Ahu KUL<br />
[email protected]<br />
Ayşe TOSUN<br />
[email protected]<br />
Sevil HANÇER<br />
[email protected]<br />
Rusça Editörü<br />
Редактор русского языка<br />
Akmaral TUGANOVA<br />
Web Tasarım<br />
Вэб дизайн<br />
S. Yasir AKEL<br />
[email protected]<br />
facebook.com/lalelidergisi twitter.com/lalelidergisi vkontakte.ru/lalelimagazine<br />
LASIAD<br />
70<br />
76<br />
Geleneksel LASİAD İftarı Bu Yıl da Muhteşemdi<br />
Традиционный Ифтар LASİAD Был Великолепен И В Этом Году<br />
Ramazan Ayı İftar Programları<br />
Программы ифтара в месяц Рамадан<br />
İngilizce Çeviri<br />
Перевод на английский язык<br />
Neslihan KÖSE<br />
Kurumsal İletişim<br />
Корпоративные коммуникации<br />
Nurten ALICI<br />
[email protected]<br />
Muhasebe<br />
Бухгалтерия<br />
Bahattin ÇAKIROĞLU<br />
[email protected]<br />
Dağıtım Sorumlusu<br />
Ответственный за<br />
распространение<br />
Kemal Akyıldız<br />
Yayın Türü<br />
Вид публикации<br />
YEREL SÜRELİ<br />
Ayda Bir Yayınlanır<br />
İdare Yeri / Администрация<br />
LASİAD<br />
<strong>Laleli</strong> Cd. Lale Han No.11 K.6 <strong>Laleli</strong> / İstanbul<br />
Tel. 0212 516 90 52 - Faks. 0212 458 12 50<br />
www.lasiad.org.tr<br />
ЛАСИАД<br />
Baskı & Cilt<br />
Печать и переплет<br />
Pelikan Basım<br />
Gümüşsuyu Cad. Odin İş Mrk. No:28-1<br />
Topkapı / İstanbul<br />
Tel: 0212 613 79 55<br />
Yayım - Basım - Hazırlık<br />
Публикация - Печать - Подготовка<br />
YÖN TANITIM<br />
Mahmut Şevket Paşa Mh. Ersan Sk. No: 22/2<br />
Okmeydanı / Şişli / İstanbul<br />
Tel. 0212 219 22 93 - 219 23 39<br />
Faks.0212 230 21 04<br />
www.yontanitim.com - [email protected]<br />
<strong>Laleli</strong> <strong>Dergisi</strong> LASİAD adına YÖN TANITIM<br />
tarafından yayınlanmaktadır.<br />
Журнал Лалели публикуется медийной<br />
группой YÖN TANITIM от имени LASİAD<br />
<strong>Laleli</strong> <strong>Dergisi</strong> ismi başkaları tarafından kullanılmaz.<br />
Copyright Sahibinden izin alınmaksızın yazı ve<br />
fotoğraflar kullanılamaz. Reklamların sorumluluğu<br />
reklam veren firmaya ait olup, YÖN TANITIM hiçbir<br />
şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan<br />
yazılar yazarın düşüncelerini kapsamaktadır.<br />
Moda<br />
100<br />
102<br />
105<br />
112<br />
Мода<br />
Novel Triko İkinci Mağazası’nı da <strong>Laleli</strong>’ de Açtı<br />
Бренд Novel Triko открыл второй магазин в Лалели<br />
Kalite ve Şıklık Bir Arada<br />
Сочетание качества и стиля<br />
<strong>Laleli</strong>’de Büyümeye Devam Ediyor<br />
Продолжает расти в Лалели<br />
Şık Çizgiler Ve Estetik Kesimler<br />
Элегантные линии и эстетичный вид<br />
Röportaj<br />
126<br />
Necdet Uçar; “Takip Eden Değil, Takip Edilen Olmak Gerekir”<br />
Недждет Учар: «Необходимо быть ведущими, а не следующими»<br />
Gezi<br />
166<br />
Путешествие<br />
Репортаж<br />
Masalsı Güzelliğin Adresi: Kelebekler Vadisi<br />
Сказочная красота: Долина бабочек<br />
agustosАвгуст
66<br />
Mesaj Обращение<br />
Yeni Başlangıçlar, Yeni Umutlar...<br />
Новые начинания, новые надежды ...<br />
“Her şeyin en mühim noktası, başlangıcıdır” der Eflatun.<br />
Başlamak; geçmişi silmek, yeni bir sayfa açmaktır. Başlamak<br />
mazinin acı ve kederlerini unutmak, geleceğe umutla bakmaktır.<br />
Zordur, meşakkatlidir ama bu yüzden başlangıçlar yeniden<br />
doğmak ve yaşama tutunmaktır. Başlangıçlar her şeyin<br />
daha iyi olacağına inanmak, inandırmak ve bunun için çabalamaktır.<br />
Ve başlangıçlar bize yılmamayı, yorulmamayı ve yola devam etmeyi<br />
öğreten mihenk taşlarıdır.<br />
Ülkemizin dört bir tarafı adeta cayır cayır yanıyor. Her gün yeni bir<br />
acı, yeni bir dram. İnsanlar ekonomiden, büyümeden ve ticaretten<br />
«Наиболее важным моментом всего является начало» говорил Платон.<br />
Начинать: стереть прошлое, открыть новую страницу. Начинать – забыть<br />
боль и скорбь о прошлом, смотреть с надеждой в будущее. Это трудно,<br />
это уже другая история, поэтому начало – это возрождение и новая<br />
жизнь. Начала – это вера в то, что все будет лучше, верить и бороться за<br />
лучшее. Начала – это рычаги, которые помогают нам следовать своей дороге,<br />
не сдаваться и не уставать.<br />
Наша страна находится в пылающем огне. Каждый день новая боль, новая драма.<br />
Люди стали думать больше о своей жизни и душах, чем об экономике, росте<br />
и увеличении торговли. То есть мы внезапно сталкиваемся с неожиданными проишествиями.<br />
Время поражает людей, переворачивая все ожидания и прогнозы.<br />
Нерешенные проблемы, которые становятся больше, как надувной шар, становятся<br />
неразрешимыми и превращаются в хронические раны. Наши соседи пе-<br />
çok artık can derdine düşmüş durumdalar. Yanı başımızda gelişen ve ummadığımız,<br />
beklemediğimiz olaylar aniden önümüzde bitiveriyor. Zaman insanları<br />
şaşırtıyor, öngörüler alt üst oluyor. Bir balon gibi şişip büyüyen sorunlar çözümsüz<br />
ve kronik yaralara dönüşüyor. Komşularımız ise fırtınalı bir havada iskeleye tutunan<br />
kırık kayıklar gibi bir oraya bir buraya savrulup durmakta. Bu amansız fırtınaya<br />
direnen kadim ve köklü iskeleyse kuşkusuz güzel ülkemiz, Türkiye. Bölgenin<br />
en istikrarlı ve çevresindeki gelişmelere en duyarlı ülkesinde yaşarken ne yazık<br />
ki her olumsuz gelişmeden azami düzeyde etkilenen yine biz oluyoruz. Ülkemizin<br />
coğrafi ve stratejik konumu her anlamda eşsiz. Tabi bunun pozitif yansımaları<br />
olduğu gibi negatif sonuçları da olabilmekte. Tarihi ve kültürel bağlarımız olan<br />
üç komşumuz, Irak, Suriye ve Ukrayna iç savaş girdabında boğuşuyor. Savaşın<br />
yüzü olabildiğince soğuk, karanlık ve hazin. Ölen çocuklar, ağlayan analar,<br />
yitirilen evlatlar, kim olursa olsun, millet ayrımı yapmadan içimizi acıtıyor, yaralıyor.<br />
Bir de mübarek Ramazan ayında göğsümüze taş gibi oturan Gazze. Çaresizlik<br />
ve masumiyetin çığlığını duymayan dünya, sanırım adalet ve barış kelimelerini<br />
unutup yerine aymazlık ve güçlünün haklılığına kendini inandırmış durumda. Susuyor,<br />
haykırışımızı içimize gömüyor, üzülüyor ve sadece üzülüyoruz.<br />
Ama her şeye rağmen, tüm bu olumsuz tabloya inat ümitvar olmak, geleceğe<br />
umutla bakmak bizler için tek yol ve tek çıkış noktası olarak görünmekte. Başlangıçlar<br />
dedik ya hani! Belki bundan sonra her şey düzelir, yaralar sarılır, kılıçlar<br />
kınına sokulur, eller yine buluşur. Önümüzde beliren ve bize inanç veren birçok<br />
başlangıç var. Bir bayram örneğin, buruk da olsa içimizi ısıtan, çocukları gülümseten,<br />
vefayı, dostluğu anımsatan. Sonra ülkemizin geleceğini belirleyecek bir<br />
cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa halkın seçeceği güçlü bir<br />
lider ülkemizi ileriye taşıyacak, önemli atılımlar gerçekleştirip, kalplerimize heyecan<br />
ve azim kırıntıları serpecektir. Yarışmak, daha iyi için uğraş vermek güzel şey.<br />
Başarıyı getiren de bu değil mi zaten! Ayrışmamak, ayrılmamak, bir ve diri olmak<br />
en büyük arzumuz. Bu seçimin ülkemizin birlik ve beraberliğini güçlendirmesini diliyor,<br />
istiyoruz. Her halükarda kazanan ülkemiz, kazanan milletimiz olsun, kazanan<br />
bu millet nezdinde bize gönül ve umut bağlamış tüm halklar olsun. Kazanan<br />
gelişen ve büyüyen Türkiye olsun.<br />
Yine bölgemiz adına yepyeni bir sezon, yeni beklentiler, yeni bir dönem. Hazırlıklarımızın<br />
meyvesini almayı umduğumuz yeni bir kalp çarpıntısı. Ardından bu<br />
yıl dopdolu ve rengarenk geçmesini umduğumuz büyük festivalimiz geliyor. Bölgemize<br />
her anlamda güç ve ivme katan bu festival, tıpkı bir fidan gibi her yıl<br />
büyüyor, ümitlerimizi yeşertmeye devam ediyor. Can suyunu iki yıl önce verdiğimiz<br />
bu fidan gün gelecek ulu, koca bir çınar olup gölgesine <strong>Laleli</strong>’yi saracak<br />
ve ülkemize büyük katkılar sağlayacaktır. Bu sene festival süresince 27 ülkeden<br />
<strong>Laleli</strong>’ye gelecek, <strong>Laleli</strong>’yi keşfedip festivalimizi onurlandıracak olan alım heyetlerinin<br />
bölgemize olan ilgisi işte o güzel günlerin habercisidir. Bu çalışmanın<br />
bölgemize hayır ve bereket getirmesi en büyük dileğimiz.<br />
İşte böyle. Ümitsiz olmak için de, ümitvar olmak için de birçok sebep bulabiliriz.<br />
Kısacası nasıl bakarsak öyle görmekteyiz. Kimi dünyanın karanlık ve irin<br />
dolu yüzünü, kimiyse aydınlık ve nurlu yüzünü görüyor. Bizler her şeye rağmen<br />
ümitliyiz. Sizlerin de ümit ve inancınızı sonuna kadar korumanızı diliyoruz. Zaman<br />
geçecek ve bu karanlık tünelin sonundaki aydınlık güneş, çalışan, azimli ve<br />
kararlı insanların, yani sizlerin önüne parıldayan ışıklarını serecektir. Buna inanın<br />
ve inandırın. O zaman göreceksiniz ki bu yeni başlangıçlar hayalini kurduğumuz<br />
güzel günleri müjdeleyecek, yolumuzdaki dikenleri ve kayaları çekip atacak,<br />
ufkumuzu ve yolumuzu açacaktır.<br />
Bu temennilerle sizleri yürekten selamlıyor, barış, huzur ve sağlık dolu kazasız bir<br />
bayram geçirmenizi dileyerek saygılar sunuyorum<br />
реживают нестабильные периоды и качаются из стороны в сторону,<br />
как лодки у пирса в штормовую погоду. А этой древней и прочной<br />
пристанью во время неуклонных штормов является наша прекрасная<br />
страна, Турция. Мы живем в самой стабильной в регионе и наиболее<br />
чувствительной к развитию событий вокруг стране, и переживаем за<br />
любые беды и неблагоприятные события на максимальном уровне.<br />
Географическое и стратегическое положение нашей страны уникально<br />
во всех смыслах. Конечно, это имет как положительные, так<br />
и отрицательные последствия. Наши соседи, с которыми мы имели<br />
исторические и культурные связи, Ирак, Сирия и Украина находятся<br />
в гражданской войне. Лицо войны, насколько можно, холодное, темное<br />
и грустное. Нам больно и тяжело за мертвых детей, плач матерей,<br />
сыновей, потерявших родных. И конечно, Газе, который стал тяжелым<br />
камнем на груди в священный месяц Рамадан. Мир, не слышащий крик<br />
беспомощности и невинности, забыл о понятиях справедливости и<br />
мира, вместо них убедил себя в правильности насилия и приминении<br />
мощи. Молчим, похоронив в себе наши крики, плачем, грустим и лишь<br />
сожалеем.<br />
Но несмотря ни на что, вопреки всем этим негативным высказываниям,<br />
мы должны надеяться и смотреть с большой надеждой в будущее, и<br />
это единственное решение и выход. Как мы говорили о началах! Может<br />
быть после этого всего, наконец, все будет в порядке, раны затянуться,<br />
мечи уберутся в ножны, а руки снова начнут помогать друг другу.<br />
Перед нами есть много начала, которые дают нам веру. К примеру,<br />
праздник после Рамадана, когда наши сердца согреваются, дети<br />
улыбаются и люди вспоминают о верности и дружбе. После следуют<br />
президентские выборы, которые будут определять будущее нашей<br />
страны. В истории Республики впервые народ выберет своего сильного<br />
лидера, который поведет нашу страну только вперед, добиваясь<br />
значительных успехов и разжигая огонь энтузиазма и настойчивости<br />
в наших сердцах. Соревноваться, стараться для более лучшего – это<br />
хорошо. Разве это не то, что приносит успех! Не разделяться, быть<br />
едиными и живыми – наибольшее наше желание. Мы хотим и желаем,<br />
чтобы эти выборы стали укреплением единства и благополучия нашей<br />
страны. В любом случае, пусть наша страна будет победителем,<br />
наша нация будет победителем, завоевав сердца и надежды всех<br />
стран. Путь будет развитая и растущая Турция.<br />
Опять же, новый сезон для нашего региона, новые ожидания, новый<br />
период. Новое сердцебиение с надеждой сбора новых плодов. К<br />
тому же, в этом году близится фестиваль, который обещает быть<br />
насыщенным и красочным. Этот фестиваль, который в полном смысле<br />
придает сил и ускорения нашему району, с каждым годом растет<br />
и продолжает развивать наши надежды. Этот росток, которому мы<br />
дали жизнь два года назад, в один прекрасный день станет великим,<br />
огромным кленом, в тени которого укроется Лалели и который внесет<br />
большой вклад в нашу страну. В этом году во время фестиваля<br />
делегации из 27 стран будут в Лалели, посетят фестиваль и окажут<br />
нам честь, это и является предвестником тех самых добрых времен.<br />
Наше большое желание, чтобы чтобы эти работы принесли добро<br />
и благословение нашему региону.<br />
Вот так. Мы можем найти много причин, чтобы быть безнадежными<br />
и хранить надежду. Короче говоря, мы видим так, как смотрим. Кто-то<br />
видит темное и заполненное гноем лицо мира, кто-то видит его яркое<br />
и сияющие лицо. Мы надеемся, несмотря ни на что. Мы также желаем,<br />
чтобы вы хранили надежду и веру до конца. Пройдет время и<br />
свет в конце этого темного туннеля станет солнцем и мерцающими<br />
огнями для трудящихся, амбициозных и преданных людей, таких, как вы.<br />
Поверьте в это и заставьте верить других. Тогда вы увидите, что эти<br />
новые начала станут предвестниками прекрасных дней, о которых мы<br />
мечтаем, устранят преграды и камни на нашем пути, откроют наши<br />
горизонты и пути.<br />
С этими пожеланиями сердечно приветствую вас и желаю вам праздника<br />
полного мира, спокойствия и здоровья и выражаю свое почтение.<br />
Гиясеттин Эюпкоджа<br />
agustosАвгуст
68<br />
Editör’ün Notu От редактора<br />
editor<br />
Notu<br />
ün<br />
От редактора<br />
Mübarek Ramazan ayını geride bıraktığımız şu günlerde yeni<br />
sayımız ve dopdolu içeriğimizle tekrar karşınıza çıkmaktan gurur<br />
duyuyoruz.<br />
Güncel moda trendlerinin nabzını tuttuğumuz <strong>163</strong>. <strong>Sayı</strong>mızın<br />
içeriğinden kısaca bahsetmek isterim. Güncel konuları takip<br />
eden yayıncılık anlayışımızla tekstil, turizm, ekonomi alanlarında<br />
gündemde yer alan birçok haber, ekibimiz tarafından özenle<br />
sizlerin bilgisine sunulmaktadır. Modadan güzelliğe, hedef<br />
pazar araştırmalarından tasarım köşelerine kadar birçok konu<br />
çerçevesinde hazırlanan haberlerimiz ile sizleri bilgilendirmeye<br />
devam edeceğiz. Bu sayımızın Ayın Konuğu köşesinde<br />
yeni dönemde tekrar TİM Başkanı seçilen <strong>Sayı</strong>n Mehmet Büyükekşi’yi<br />
ağırladık.<br />
Tasarımcı köşemizde ise genç tasarımcıların bilinirliliğini arttırabilmek<br />
ve tasarım alanında genç yetenekleri siz değerli<br />
okurlarımıza tanıtmak adına 2014 Koza Genç Tasarım Yarışması’nda<br />
birinci olan Emel Melike Bakıcı ile röportaj yaptık.<br />
2014-2015 Sonbahar Kış trendlerinin ünlü moda haftalarında<br />
belirlendiği şu günlerde <strong>Laleli</strong> <strong>Dergisi</strong> olarak bizler de gündem<br />
konumuzu Sonbahar-Kış Trendleri olarak belirledik. Yeni<br />
sezonda karşımıza çıkacak modeller, tasarımlar, trend ayakkabı<br />
ve çanta modelleri hakkında detayları sizlerle paylaştık.<br />
Yeni sayımızda tekrar görüşmek dileğiyle…<br />
‘<br />
Мы гордимся тем, что в эти дни после священного месяца<br />
Рамадан можем представить вам новый выпуск нашего журнала<br />
и красочное, насыщенное содержание.<br />
Хочу рассказать вам о содержании <strong>163</strong>-го выпуска нашего<br />
журнала, который всегда держит руку на пульсе моды. Новости<br />
и тщательно подготовленные нашей командой репортажи<br />
о текущих и актуальных вопросах сеторов текстиля,<br />
туризма и экономики в целом представлены вашему вниманию.<br />
Мы продолжим информировать вас обо всех новостях,<br />
начиная от моды до красоты, от работ по исследованию<br />
целевых рынков до уголка дизайнера. В выпуске этого месяца<br />
гостем номера стал переизбранный на новый период<br />
председатель TİM Мехмет Бюйюкекши.<br />
В рубрике Уголок дизайнера с целью увеличить узнаваемость<br />
молодых дизайнеров и и представить нашим уважаемым<br />
читателям молодые таланты, мы представили вам финалиста<br />
Конкурса молодых дизайнеров Koza 2014 Эмель<br />
Мелике Бакыджы. Модные тенденции сезона Осень/Зима<br />
2014-2015 были определены знаменитыми неделями моды,<br />
как журнал Лалели, мы представили на повестке дня тенденции<br />
сезона осень-зима. Поделились дизайнами, тенденциями,<br />
моделями обуви и сумок, которые мы увидим в предстоящем<br />
модном сезоне. С пожеланиями новых встреч в новых<br />
выпусках…<br />
agustosАвгуст
70 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД<br />
71<br />
GELENEKSEL LASİAD İFTARI<br />
BU YIL DA MUHTEŞEMDİ<br />
LASİAD geleneksel iftarını geçen yıl olduğu gibi bu yıl da,<br />
Ataköy Sheraton Hotel’de düzenledi.<br />
ТРАДИЦИОННЫЙ ИФТАР LASİAD БЫЛ ВЕЛИКОЛЕПЕН И В ЭТОМ ГОДУ<br />
LASİAD, как и в прошлом году, провел свой традиционный ифтар в этом году в отеле<br />
Ataköy Sheraton Hotel.<br />
Türkiye’de tekstil ve hazır giyim ihracatının lokomotifi <strong>Laleli</strong><br />
Sanayici İşadamları Derneği (LASİAD) Soma faciasında babasını,<br />
oğlunu, kardeşini, eşini kaybeden aileleri unutmadı.<br />
İftara Rusya Federasyonu Başkonsolosu Alexey Erkhov, Fatih Kaymakamı<br />
Ahmet Ümit, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, İstanbul<br />
İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ümit Otman, İTO Yönetim Kurulu Başkan<br />
Yardımcısı Dursun Topçu, İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle Fatih<br />
İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Cihat Dağdeviren, LASİAD Yönetim,<br />
Denetleme ve Disiplin Kurulu üyeleri, STK temsilcileri, LASİAD Üyeleri,<br />
Sektörün ve Bölgenin önde gelen işadamları ve bir çok davetli katıldı.<br />
Sunuculuğunu ünlü haber spikeri Defne Sarısoy’un yaptığı iftar programı<br />
Kur’an tilavetiyle başladı. Programın açılış konuşmasını yapan<br />
LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca ‘’ LASİAD demek;<br />
var gücüyle çalışan, emek veren, tüm zorluklara karşı inancını<br />
hiçbir zaman yitirmeyen değerli insanların sesi soluğu olmak, onları<br />
temsil etmek, onlarla gururlanmak, onları onurlandırmaktır. LASİAD demek;<br />
yaptığı her iş dünya çapında ses getiren, farklı olan, farkındalık<br />
Локомотив текстильной и швейной отрасли Турции Ассоциация<br />
промышленников и предпринимателей Лалели (LASİAD) не забыла<br />
о семьях, которые потеряли отцов, сыновей, братьев и супругов в<br />
бедствии в Соме.<br />
На ифтаре присутствовали Генеральный консул<br />
Российской Федерации Алексей Ерхов, губернатор<br />
муниципалитета Фатих Ахмет Умит, мэр муниципалитета<br />
Фатих Мустафа Демир, помощник директора<br />
полицейского управления города Стамбул Умит Отман,<br />
помощник председателя İTO Дурсун Топчу, председатель<br />
İTHİB Исмаил Гюлле, помощник директора полицейского<br />
управления муниципалитета Фатих Джихат Дагдевирен,<br />
члены совета правления, совета надзора и дисциплины<br />
LASİAD, представители НПО, члены LASİAD, ведущие<br />
бизнесмены региона и сектора и многие другие гости.<br />
Программа, которую вела знаменитая ведущая новостей<br />
Дефне Сарысой, началась с прочтения Корана.<br />
Вступительную речь программы произнес<br />
председатель совета правления LASİAD Гиясеттин<br />
Эюпкоджа, сказав: «LASİAD означает - быть голосом<br />
людей, которые работают не покладая рук,<br />
трудятся, представлять их, гордиться ими, почитать<br />
их. LASİAD означает – дух и настрой людей, которые<br />
объединились, чтобы создавать отличительность,<br />
чтобы быть особыми своими работами, которые<br />
известны во всем мире. LASİAD означает – быть везде<br />
и отдавать все ради своей нации и страны. Мы видим,<br />
что наша страна и народ, почти все наши соседи<br />
буквально находяться в горящем кругу. Мы одни из<br />
немногих народов, которые смогли следовать по<br />
стопам мира и спокойствия, когда вокруг все горело.<br />
Я хочу выразить мое почтение и поздравить наш<br />
народ с тем, что он смог сохранить хватку, упорство<br />
и решимость в эти темные дни, когда вокруг нашей<br />
прекрасной родины шли войны и уничтожения, когда<br />
народы были вынуждены мигрировать и брат убивал<br />
брата. Я думаю, что всех аплодисментов заслужили<br />
те, кто в эти сложные дни, когда ведение бизнеса<br />
было не легко, продолжал бороться и поддерживать<br />
свое существование на сокращающихся окружающих<br />
рынках и в сложных условиях. Мы, как семья LASİ-<br />
AD, выполняем нашу социальную ответственность и<br />
прикладываем большие усилия в увеличение объема<br />
внешней торговли нашего Лалели и соответственно<br />
нашей страны».<br />
agustosАвгуст
72<br />
LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 73<br />
oluşturmayı bilenlerin bir araya geldiği, seçkin insanların gönül ve ruh<br />
birliğidir diyorum. LASİAD demek; her yerde olmak, milleti ve ülkesi için<br />
her şeyini ortaya koymaktır diyorum. Görüyoruz, ülkemiz ve çevresi, nerdeyse<br />
komşularımızın tamamı adeta bir ateş çemberinin içerisine sıkışmış<br />
durumda. Etrafımız cayır cayır yanarken bizler barış ve huzurun ayak<br />
izlerini takip edebilen ender milletlerden biriyiz. Güzel vatanımızın etrafını<br />
saran onca yıkımlar, sürüp giden savaşlar, göçe zorlanan halklar<br />
ve kardeşin kardeşi katlettiği bu karanlık zamana inat dirayeti, azmi<br />
ve kararlığı elden bırakmadan yoluna devam eden tüm esnaflarımızı<br />
teker teker kutluyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. Bırakın iş yapmanın,<br />
daralan çevresel pazar ve zor koşullar altında varlığını idame ettirebilmenin<br />
dahi güç olduğu bu zamanda mücadeleyi sürdüren herkesin<br />
alkışı sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Bizler LASİAD ailesi<br />
olarak sosyal sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz gibi, <strong>Laleli</strong>mizin ve<br />
dolaysıyla ülkemizin dış ticaret hacmini her gün biraz daha arttırmanın<br />
çabası içerisindeyiz.’’ dedi.<br />
Giyasettin Eyyüpkoca’dan sonra söz alan İTHİB Başkanı İsmail Gülle<br />
“<strong>Laleli</strong>’nin ve LASİAD’ın tekstilimize, ticaretimize kazandırdıklarını görmezden<br />
gelmemiz mümkün değildir. Ayrıca sektörümüzün içinden bir<br />
STK’nın bu denli birlik ve beraberlik içerisinde olması bizleri onurlandırıyor,<br />
gururlandırıyor.’’ dedi.<br />
Programda konuşan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ise ’’LASİ-<br />
AD’ı anlatmakla bitiremeyiz. Her geçen gün kendini biraz daha geliştiren,<br />
bölgeyi ve ülkemizi biraz daha ileriye taşıyan bir Sivil Toplum Örgütüsünüz.<br />
Sizler bu Tarihi Yarımada’da Ecdadımızın yüzyıllardır sürdüre<br />
geldiği ticari ahlakımızın en iyi temsilcilerisiniz. Bu ahlakı bütün dünyaya<br />
yayarak örnek oluyorsunuz’’ dedi.<br />
Выступая после Гиясеттина Эюпкоджа, председатель<br />
İTHİB Исмаил Гюлле отметил: «Невозможно не заметить<br />
тот вклад, который вносит Лалели и LASİAD в наш сектор<br />
текстиля и торговлю. Кроме того, такое единство и<br />
сплоченность НПО из нашей отрасли честь для нас и<br />
заставляет нас гордиться».<br />
Мэр муниципалитета Фатих Мустафа Демир сказал:<br />
«Нельзя рассказать о LASİAD всего сразу. Это наша<br />
неправительственная организация, которая развивает<br />
себя с каждым днем и двигает вперед нашу страну и регион.<br />
Вы есть самое лучшие представление наших усилий и<br />
торговой морали, которые продолжались в историческом<br />
полуострове на протяжении веков. Вы становитесь<br />
примером, распространяя эту мораль во всем мире».<br />
Губернатор муниципалитета Фатих Ахмет Умит отметил:<br />
«Для меня честь находиться рядом с председателем,<br />
членами и советом LASİAD, который является НПО нашего<br />
драгоценного района Лалели в историческом полуострове<br />
красивого города и города красот Стамбула».<br />
После выступлений, программа продолжилась музыкальным<br />
сопровождением группы «Ay Işığı ve Mızraplar Tasavvuf Musikisi<br />
Grubu». Программа продолжалась на протяжении часов и<br />
завершилась в 23.00.<br />
Fatih Kaymakamı Ahmet Ümit ise “Şehirlerin güzeli, Güzelliklerin şehri<br />
İstanbul’umuzun en nadide bölgesi olan, nefsi İstanbul olan Tarihi Yarımada’nın<br />
nadide STK’sı LASİAD’ın değerli Başkanı, Yönetimi ve Üyeleriyle<br />
bir arada olmanın onuru yaşıyorum’’ dedi.<br />
Konuşmaların ardından program ‘’Ay Işığı ve Mızraplar Tasavvuf Musikisi<br />
Grubu”nun müzik dinletisiyle devam etti. Gecenin ilerleyen saatlerine<br />
kadar devam program, saat 23.00’da sona erdi.<br />
agustosАвгуст
74<br />
LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 75<br />
RAMAZAN AYI İFTAR<br />
PROGRAMLARI<br />
White House İftar Yemeği<br />
<strong>Laleli</strong>’nin önde gelen tekstil firmalarından White House markasının sahibi Duman<br />
Group, tarafından Çırağan Sarayı’nda Boğaz’a nazır iftar yemeği düzenlendi.<br />
Duman Group’un sahiplerinden Mehmet Duman ve Nusret Güreli<br />
tarafından organize edilen iftar programına; LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Giyasettin Eyyüpkoca, LASİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Muhammed<br />
Sancaktar, LASİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları; Ercan Çelik, İsmail<br />
Dark, Erdem Soylu Karabağlı, Ercan Çelik, LASİAD Genel Sekreteri Şerafettin<br />
Yüzüak, LASİAD Başkan Özel Kalemi Nada İsmail, OTİAD Yönetim Kurulu<br />
Başkanı İlker Karataş, tekstil ve hazır giyim sektörünün önde gelen temsilcileri<br />
ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
Fatih Belediyesi Protokol İftar Yemeği<br />
Fatih Belediyesi’nin her yıl düzenlediği ve yoğun katılımla geçen geleneksel<br />
protokol iftarı bu yılda Fatih Belediyesi Topkapı Sosyal Tesisleri’nde<br />
gerçekleşti. Tarihi Topkapı surlarının hemen yanındaki tesislerde açık<br />
havada düzenlenen iftar yemeğine, Fatih Kaymakamı Ahmet Ümit, Fatih<br />
Belediye Başkanı Mustafa Demir, Fatih İlçe Müftüsü İrfan Üstündağ ve<br />
Ak Parti Fatih İlçe Başkanı Ahmet Hamdi Görk, LASİAD Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
Gönen Hotel İftar Yemeği<br />
<strong>Laleli</strong>’nin gözde otellerinden biri olan Gönen Hotel, 14 Temmuz 2014<br />
tarihinde iftar yemeği düzenledi. Gönen Hotel sahibi ve aynı zamanda<br />
LASİAD Yönetim Kurulu Üyesi olan İhsan Bıyıkbeyi tarafından verilen iftar<br />
yemeğine; LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca, LASİ-<br />
AD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Muhammed Sancaktar, LASİAD Yönetim<br />
Kurulu Başkan Yardımcıları, LASİAD Yönetim Kurulu Üyeleri, LASİAD Denetleme<br />
ve Disiplin Kurulu Üyeleri, LASİAD Başkanı Özel Kalemi Nada<br />
İsmail, LASİAD Genel Sekreteri Şerafettin Yüzüak ve LASİAD Sekretaryası<br />
katıldı.<br />
İTHİB İftar Yemeği<br />
İTHİB’in 40. yılını kutladığı iftar organizasyonu 2 Temmuz 2014 tarihinde<br />
Shangri La Bosphorus Hotel’de gerçekleşti. İftar organizasyonuna İTHİB<br />
Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet<br />
Tanrıverdi, LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca, LASİ-<br />
AD Başkan Vekili Muhammed Sancaktar, LASİAD Yönetim Kurulu Başkan<br />
Yardımcısı Mehmet Yasubuğa, LASİAD Yönetim Kurulu Üyeleri; Ahmet Turan<br />
ve Murat Özpehlivan, OTİAD Başkanı İlker Karataş, TETSİAD Başkanı<br />
Yaşar Küçükçalık, STK temsilcileri ve birçok davetli katıldı.<br />
TİGSAD İftar Yemeği<br />
Topkapı Sarayı’nda 15 Temmuz 2014 tarihinde Tüm İç Giyim Sanayicileri<br />
Derneği tarafından iftar yemeği düzenlendi. Programa; İstanbul Sanayi<br />
Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, LA-<br />
SİAD Yönetim Kurulu Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca, LASİAD Yönetim Kurulu<br />
Başkan Yardımcısı Ercan Hardal, Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu<br />
Başkanı Hüseyin Öztürk, TİGSAD Yönetim Kurulu Başkanı ve İSO Başkan Yardımcısı<br />
İrfan Özhamaratlı, İNSAD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Çetinkaya,<br />
OTİAD Yönetim Kurulu Başkanı İlker Karataş, MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Yusuf Gecü ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
OTİAD İftar Yemeği<br />
OTİAD, 3 Temmuz 2014 tarihinde Four Seasons Bosphorus’ta iftar yemeği<br />
düzenledi. İftar Yemeğine; İstanbul Vali Yardımcısı Kazım Tekin, Şişli<br />
Belediye Başkanı Hayri İnönü, İTHİB Başkanı İsmail Gülle, İSO Başkanı<br />
Erdal Bahçıvan, LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca,<br />
LASİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Muhammed Sancaktar, LASİAD<br />
Başkan Yardımcısı Ercan Hardal, LASİAD Yönetim Kurulu Üyesi Sabri Akten,<br />
LASİAD Üyesi İsmail Kutlu ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
ÇSD İftar Yemeği<br />
Çorap Sanayicileri Derneği tarafından düzenlenen geleneksel iftar organizasyonu<br />
08 Temmuz 2014 tarihinde Polat Renaissance Hotel’ de<br />
gerçekleşti. Organizasyona; Türkiye Moda Ve Hazır Giyim Federasyonu<br />
Başkanı ve ÇSD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, LASİAD Yönetim<br />
Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Turan, LASİAD Yönetim Kurulu Üyesi Rıfat<br />
Opan, İNSAD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Çetinkaya, OTİAD Yönetim<br />
Kurulu Başkanı İlker Karataş, MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Gecü,<br />
TRİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Balkuv ve birçok davetli katıldı.<br />
MESİAD İftar Yemeği<br />
MESİAD, 9 Temmuz 2014 tarihinde Miniatürk’te iftar yemeği düzenledi.<br />
İftar Yemeğine; Güngören Kaymakamı Zafer Orhan, Bağcılar Kaymakamı<br />
Erdal Çakır, İTHİB Başkanı İsmail Gülle, LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Giyasettin Eyyüpkoca, LASİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Muhammed<br />
Sancaktar ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.<br />
TRİSAD İftar Yemeği<br />
Türkiye Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) geleneksel boğazda iftar<br />
programını, 11 Temmuz akşamı Kabataş’tan kalkan teknede gerçekleştirdi.<br />
İftar programına başta Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİ-<br />
AD) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Karataş ve OTİAD üyeleri olmak üzere;<br />
Ak Parti Milletvekili Prof. Dr. Seyit Sertçelik, Zeytinburnu Kaymakamı Ufuk<br />
Seçilmiş, İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkan Vekili Ahmet Özer, Sanayi<br />
Odası Başkan Vekili İrfan Özhamaratlı, Moda Hazır Giyim Federasyonu<br />
Başkanı Hüseyin Öztürk ve İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi<br />
Fahrettin Basiloğlu katıldı.<br />
agustosАвгуст
76<br />
LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 77<br />
BATİAD İftar Yemeği<br />
Bayrampaşa Tekstilci ve Sanayici İşadamları Derneği (BATİAD,16 Temmuz<br />
2014 tarihinde Eminefendi Caddesi’nde iftar yemeği düzenledi.<br />
İftar Yemeğine; İTHİB Başkanı İsmail Gülle, İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi,<br />
LASİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ocaklı, LASİAD<br />
Yönetim Kurulu Üyeleri; Sabri Akten,Münir Dinler, LASİAD Denetleme Kurulu<br />
Üyesi Zülfi Koç, OTİAD Başkanı İlker Karataş, MESİAD Başkanı Yusuf<br />
Gecü, TRİSAD Başkanı Mustafa Balkuv ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
KYSD İftar Yemeği<br />
Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) tarafından 1 Temmuz’da<br />
Wyndham İstanbul Petek Hotel’de iftar programı organize edildi. İftar<br />
Yemeğine; İTHİB Başkanı İsmail Gülle, LASİAD Yönetim Kurulu Üyesi Murat<br />
Özpehlivan, OTİAD Başkanı İlker Karataş, TRİSAD Başkanı Mustafa Balkuv,<br />
ÇSD Başkanı Hüseyin Öztürk, Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği<br />
Üyeleri ve davetlilerden oluşan yüze yakın misafir katıldı.<br />
Tataristan Türkiye Temsilciliği İftar Yemeği<br />
Tataristan Cumhuriyeti Türkiye Temsilciliği 5 Temmuz 2014 tarihinde Türk<br />
Dünyası Zinnet Restaurant’ta iftar organizasyonu düzenledi. İftar Yemeğine;<br />
LASİAD Yönetim Kurulu Üyesi Sabri Akten, birçok Ülkenin konsolosluk<br />
temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
İNSAD İftar Yemeği<br />
Kuruluşunun 20. Yılını kutlayan İstanbul Nakış Sanayicileri Derneği tarafından<br />
07 Temmuz 2014 tarihinde Wyndham Petek Hotel’de gerçekleştirilen<br />
iftar yemeğine; Türkiye Moda Ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı<br />
Hüseyin Öztürk, TİGSAD Yönetim Kurulu Başkanı ve İSO Başkan Yardımcısı<br />
İrfan Özhamaratlı, İNSAD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Çetinkaya,<br />
KYSD Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ege, LASİAD Yönetim Kurulu Üyeleri;<br />
Münir Dinler, Mehmet Özbayrak ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
Fatih Sivil Toplum Kuruluşu İftar Yemeği<br />
Fatih Sivil Toplum Kuruluşu, 7 Temmuz 2014 tarihinde Kuyumcular Odası<br />
Zerger Restaurant’ta iftar yemeği organize etti. İftar Yemeğine; İstanbul<br />
Vali Yardımcıları; Dr. Osman Günaydın, Niyazi Can, Mustafa Ayhan, Yusuf<br />
Ziya Karacaev, LASİAD Yönetim Kurulu Üyesi Sabri Akten, Fatih İlçe<br />
Emniyet Müdürü Murat Şahin, A Bölge Trafik Denetleme Müdürü, İstanbul<br />
Kuyumcular Odası Başkanı Norayr İşler ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
agustosАвгуст
78 <strong>Laleli</strong>’nin Sesi Голос Лалели<br />
<strong>Laleli</strong>’nin Sesi<br />
Sesi<br />
<strong>Laleli</strong>’nin Sesi Голос Лалели 79<br />
Голос Лалели<br />
Abdullah Aldemir<br />
Avukat<br />
Абдуллах Алдемир – Адвокат<br />
Viktoriya Smolyaninova – Bakü<br />
Azerbaycan - Müşteri Temsilcisi<br />
Виктория Смольянинова - Баку / Азербайджан – сотрудник по работе<br />
с клиентами<br />
Elena Bozbey – Vulcaneşti<br />
Moldova – Müşteri<br />
Елена Бозбей - Вулканешты / Молдова - Клиент<br />
Mamura Yoldaşova – Taşkent<br />
Özbekistan – Müşteri Temsilcisi<br />
Мамура Йолдашева - Ташкент / Узбекистан – сотрудник по<br />
работе с клиентами<br />
Viktoriya Pisareva – Samara<br />
Rusya - Müşteri<br />
Виктория Писарева - Самара / Россия - Клиент<br />
Barış Şanlı<br />
Kezz - Firma Sahibi<br />
Барыш Шанлы – компания Kezz<br />
“<strong>Laleli</strong>, İstanbul’un ve Türkiye ticaretinin 4’te 1’i”<br />
1963 ten beri <strong>Laleli</strong>’deyim ve <strong>Laleli</strong>’ nin tüm gelişim aşamasına<br />
şahidim. Eskiden <strong>Laleli</strong> için şiirler bile yazılmıştı. “<strong>Laleli</strong>m <strong>Laleli</strong> de<br />
oturur, <strong>Laleli</strong>’ den geçerim ama lalelimden geçemem. “ diye bir<br />
mısrası vardı. Eskiden <strong>Laleli</strong> bütün üst düzey tüccar ve memurların<br />
yerleşim yeriydi. Mesken alanıydı. Sovyet Rusya’ nın yıkılmasıyla<br />
birlikte ticaret alanına dönüştü ve meskenlerin hepsi iş yerine<br />
oldu. Günümüzde ise İstanbul Türkiye’nin 4’ te 1’i iken <strong>Laleli</strong> de<br />
İstanbul’un ve Türkiye ticaretinin 4’te 1’i denilebilir.<br />
«Лалели – это четверть торговли<br />
Стамбула и Турции»<br />
Я с 1963 года в Лалели и был свидетелем всех стадий<br />
развития района. Даже стихи были написаны в прошлом<br />
для Лалели. Была одна строчка «Моя любовь по имени<br />
Лалели живет в Лалели, я прохожу по Лалели, но не смогу<br />
отказаться от своей любви к Лалели» (Игра созвучных слов<br />
в турецком языке). Раньше Лалели был районом, где были<br />
все торговцы и чиновники высшего уровня. Это был жилой<br />
район. С распадом Советского Союза жилой район был<br />
превращен в центр торговли. Сегодня, Стамбул составляет<br />
четверть торговли Турции, а Лалели – это четверть<br />
торговли Стамбула и Турции.<br />
“<strong>Laleli</strong> Daha Modern ve Güvenilir Hale Geldi”<br />
10 yıldan beri <strong>Laleli</strong>’ de çalışıyorum. Yollar, caddeler, modeller,<br />
vitrinler hatta insanların düşünce tarzı değişiyor ve gelişiyor.<br />
Değişmeyen tek şey insanlardaki samimiyet. Daha modern ve<br />
güvenilir hale gelen <strong>Laleli</strong> evim gibi. Çok memnunum.<br />
«Лалели стал более современным<br />
и надежным»<br />
Я работаю 10 лет в районе Лалели. Дороги, улицы,<br />
модели, витрины меняются и даже мышление людей<br />
меняется и развивается. Единственный постоянный<br />
момент – человеческая искренность. Лалели, который<br />
становится более современным и надежным, как дом<br />
для меня. Я очень рада.<br />
“<strong>Laleli</strong>’ deki Ürünler Bizim İçin Çok Uygun”<br />
Eskiden Polonya ve Çin’den alışveriş yapıyordum ama üç yıldır<br />
çoğunlukla <strong>Laleli</strong>’ den ürün alıyorum. Bazı büyük beden ve<br />
kürklerin burada olmayışından dolayı farklı yerlere de gidiyorum.<br />
Ama genel olarak <strong>Laleli</strong>’ deki ürünlerin kalitesi, kalıbı, modelleri<br />
ve fiyatları bizim için çok uygun.<br />
«В Лалели качество продукции,<br />
фасоны, модели и цены очень<br />
удовлетворительны для нас»<br />
Я делала много покупок из Польши и Китая, но за последние<br />
три года, в основном я работаю в районе Лалели.<br />
В связи с отсутствием меха и некоторых больших<br />
размеров, я делаю покупки в разных местах. Но в целом<br />
в Лалели качество продукции, фасоны, модели и цены<br />
очень удовлетворительны для нас. Все особенности,<br />
которые я ищу, тут...<br />
“<strong>Laleli</strong>, Kocaman Bir Aile Gibi”<br />
<strong>Laleli</strong>, dünyanın dört bir yanından ürün almaya gelen alıcıların ve<br />
turistlerin yanı sıra çalışmaya gelenlere de merkez olma özelliği<br />
taşıyor. Yerli yabancı birçok kişiye istihdam sağlıyor ve bunlardan<br />
biri de benim ve dolayısıyla ailem. Böylece binlerce kişiye kucak<br />
açmış oluyor <strong>Laleli</strong>, kocaman bir aile gibi.<br />
«Лалели, как одна большая семья»<br />
Лалели является центром, куда приезжают покупатели<br />
со всего мира и туристы, а также те, кто хотят тут<br />
работать. Район создает рабочие места для многих<br />
местных и иностранных работников, я одна из таких<br />
работников и моя семья соответсвенно. Таким образом,<br />
Лалели раскрывает свои объятия для тысячи людей,<br />
становясь, как одна большая семья.<br />
“Buradan Ürün Aldığımdan Dolayı<br />
Kendimi Şanslı Hissediyorum”<br />
Bu yıl bayan giyim üzerine bir mağaza açtım ve <strong>Laleli</strong>’ ye ilk<br />
defa geliyorum. <strong>Laleli</strong>, gerçekten çok hareketli bir yer. Tarihin<br />
ortasında yer alan açık hava alışveriş merkezi gibi. Ürünlerimi<br />
buradan temin ediyorum ve hiçbir aksilik yaşamıyorum. Sektöre<br />
girişimin ilk yılında buradan ürün aldığımdan dolayı kendimi<br />
şanslı hissediyorum.<br />
«Мне очень повезло работать в<br />
Лалели»<br />
В этом году я открыла магазин на женской одежды и в<br />
первый раз приехала в Лалели. Лалели действительно<br />
очень динамичное место. Лалели, как торговый центр<br />
под открытым небом и в центре истории. Я закупаю<br />
продукцию в Лалели и не сталкивалась с какими-либо<br />
сложностями. Я считаю, что мне очень повезло работать<br />
в Лалели в первый же год моей практики в секторе.<br />
“<strong>Laleli</strong>; Hızlı, Kaliteli Ve Özgün<br />
Üretimiyle Diğer Piyasaların Önüne<br />
Geçiyor”<br />
20 seneden beri <strong>Laleli</strong>’ deyim. İnsanlar burada bir şey<br />
değil çok şey bulabilir. <strong>Laleli</strong>’ ye gelen alıcı her geldiğinde<br />
yeni bir ürün görmek istiyor ve üreticilerde bu isteğe cevap<br />
vermek adına hızlı ve farklı tasarımlar yapıyor. Böylece<br />
<strong>Laleli</strong>; hızlı, kaliteli ve özgün üretimiyle diğer piyasaların<br />
önüne geçiyor. Bu çabuk değişen modayla da müşteri<br />
memnuniyeti sağlanmış oluyor.<br />
«Лалели отличается от других<br />
рынков скоростью, качеством и<br />
оригинальностью производства»<br />
Уже более 20 лет я в Лалели. Люди могут найти тут не<br />
одну, а множество продукции. Покупатель с каждым приездом<br />
в Лалели хочет видеть новую продукцию и производители<br />
работают быстро, чтобы соответствовать<br />
этому требованию. Таким образом Лалели отличается<br />
от других рынков скоростью, качеством и оригинальностью<br />
производства. И этой быстро меняющейся модой<br />
достигает довольства коиентов.<br />
agustosАвгуст
80 LASİADЛАСИАД LASİADЛАСИАД 81<br />
agustosАвгуст
82<br />
Ayın Konuğu Гость Номера<br />
Ayın Konuğu Гость Номера<br />
83<br />
Dergimizin Ağustos sayısının Ayın Konuğu; Türkiye İhracatçılar<br />
Meclisi Başkanı Sn. Mehmet Büyükekşi oldu. Sn. Büyükekşi ile yeni<br />
dönem projelerinden <strong>Laleli</strong>’ye kadar bir çok konu üzerine sohbet<br />
ettik...<br />
Гостем номера нашего журнала в этом месяце<br />
стал председатель Ассамблеи экспортеров Турции<br />
уважаемый господин Мехмет Бюйюкекши. С господином<br />
Бюйюкекши мы обсудили многие вопросы<br />
от проектов нового периода до Лалели...<br />
TİM BAŞKANI<br />
Mehmet BÜYÜKEKŞİ:<br />
<strong>Laleli</strong>, 2023 Hedeflerine Ulaşma Yolunda Önemli Bir Bölge<br />
Мехмет Бюйюкекши: : “Лалели - важный район на пути достижения целей на 2023 год”<br />
Öncelikle yeniden TİM Başkanlığına seçilmenizden dolayı <strong>Laleli</strong> <strong>Dergisi</strong> ekibi<br />
olarak Başkanlığınızın hayırlı olmasını dileriz. Yeni Dönemde TİM olarak yeni<br />
projeleriniz olacak mı? Kısaca bahseder misiniz?<br />
Yeni dönemde ihracatçılarımızın başarılarını sürdürebilmek ve 2023 ihracat hedeflerimize<br />
ulaşabilmek için markalaşma, inovasyon, tasarım ve Ar-Ge alanında daha<br />
önce başladığımız pek çok projeyi devam ettireceğiz, bu projeleri geliştirerek daha<br />
geniş kitlelere yayacağız, aynı zamanda da yeni projeleri hayata geçireceğiz. Üniversite<br />
sanayi işbirliğini geliştirmek adına ihracatçı sektörlerimizde Ar-Ge proje pazarı<br />
ve tasarım yarışmaları düzenliyoruz. Geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz Türkiye İnovasyon<br />
Haftası’nda. 3 gün boyunca etkinliklerimize katılan 27 bin kişiye bu yarışmalarda ödül<br />
alan 516 eseri ve projeyi sergiledik.<br />
Bu yıl üçüncüsünü İstanbul’da, 4-6 Aralık tarihleri arasında düzenleyeceğimiz Türkiye<br />
İnovasyon Haftası’nda 20 farklı tasarım yarışması ve 9 farklı Ar-Ge proje pazarından<br />
çıkan ödüllü eserleri sergileyeceğiz. Bu yıl ayrıca İnovasyon Haftası’nı Anadolu’ya<br />
yaydık. 29-30 Mayıs’ta İzmir’de gerçekleştirdiğimiz etkinliklerimize 5.000 kişi katıldı. 3<br />
farklı tasarım yarışması ve bir Ar-Ge proje pazarından çıkan 77 ödüllü eseri sergiledik.<br />
Anadolu Buluşmalarını önümüzdeki dönemde Ankara ve Gaziantep’te gerçekleştireceğiz.<br />
TİM AKADEMİ eğitim programı ile 2023 ihracat hedeflerini Anadolu’nun<br />
ihracat merkezlerine taşıyoruz. Bu yıl TİM olarak Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme<br />
programı olan İnovaLİG projesini hayata geçirdik. Farklı sektörlerden tam 459 firmamız<br />
bu programa başvurdu.<br />
3 yılda tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını hedeflediğimiz proje ile inovasyona değer veren<br />
şirketlerimizi yarıştıracağız. 5 inovasyon kategorisinde, Türkiye’nin İnovasyon Şampiyonlarını<br />
belirleyeceğiz. Ayrıca her kategoriden öne çıkan ilk üç firma, İnovasyon<br />
Ligi Avrupa Şampiyonasında ülkemizi temsil etme şansı elde edecek. 2023 Ulusal<br />
İnovasyon Stratejisi projemizi başlattık, bütün sektörlerde teknoloji trendlerini ve oyunun<br />
kurallarını değiştirecek adımları belirleyeceğiz. Yüksek teknolojili ürün ihracatımızı<br />
% 3,5’ten, % 10’a çıkarmayı hedefliyoruz. Tüm bu çalışmalarla ihracat gelişimine büyük<br />
katkı sağlayacağımıza inanıyoruz.<br />
В первую очередь, от имени команды журнала Лалели, мы хотим<br />
поздравить вас с переизбранием на пост председателя<br />
TİM и пожелать вам успехов. Будут новые проекты TİM в новом<br />
периоде? Не могли бы вы вкратце рассказать нам о них?<br />
В новый период для продолжения успеха наших экспортеров и достижения<br />
целей на 2023 год, мы продолжим разрабатывать уже<br />
начатые проекты, направленные на процесс брендинга, внедрение<br />
инноваций, на дизайн и развитие и исследования в области<br />
и будем представлять эти проекты более широкой аудитории,<br />
но мы намерены реализовать и новые проекты. Для развития сотрудничества<br />
университетов и промышленности мы организуем<br />
конкурсы дизайнов и рынки проектов в экспортном секторе. В<br />
прошлом году мы организовали Инновационную неделю Турции,<br />
в которой приняли участие 27 тысяч человек и в течении 3 дней<br />
были выставлены 516 работ и проектов, удостоившихся наград.<br />
3-я Инновационная неделя Турции в этом году пройдет в Стамбуле<br />
в период с 4 по 6 декабря, на которой будут выставлены работы<br />
победителей 20 разных конкурсов дизайна и 9 различных<br />
проектов, направленных на развитие и исследования. В этом году<br />
мы также распространили Инновационную неделю в Анатолии. В<br />
организации в Измире, проходившей с 29 по 30 мая, участие приняли<br />
5000 человек. Были представлены работы победителей 3<br />
разных конкурсов дизайна и 77 работ одного рынка проектов по<br />
развитию и исследованиям. Знакомства с Анатолией в предстоящий<br />
период будут проходить в Анкаре и Газиантеп. Мы переносим<br />
экспортную цель на 2023 год вместе с учебной программой TİM<br />
AKADEMİ в экспортные центры Анатолии. В этом году, как TİM,<br />
мы реализовали первый проект Турции по развитию инноваций<br />
İnovaLİG. 459 компаний из различных секторов подали заявку на<br />
эту программу. Мы планируем распространить проект в течении<br />
3 лет по всей Турции, в котором мы будем устраивать конкурс<br />
agustosАвгуст
84 Ayın Konuğu Гость Номера Ayın Konuğu Гость Номера 85<br />
Bildiğiniz üzere <strong>Laleli</strong>, ihracat potansiyeli incelendiğinde Türkiye’nin en önemli bölgeleri<br />
arasında yer alıyor. Moda akımının öncüsü olarak tabir edilen <strong>Laleli</strong> bölgesinin<br />
önemine ilişkin düşüncelerinizi bizlerle paylaşır mısınız?<br />
Tekstil, hazır giyim sektörlerimiz Türkiye ihracatının lokomotifi konumunda. Bu çerçevede üretimi,<br />
sektöre sağladığı istihdamı ve ihracat kapasitesi ile dünya ile rekabet eden <strong>Laleli</strong>’nin<br />
Türk tekstil ve hazır giyim sektöründeki yeri çok önemli. Tekstil sektörünün önemli üretici firmalarının<br />
yer aldığı <strong>Laleli</strong> Bölgesi, Rusya’dan Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri’ne Amerika’dan<br />
Avrupa Birliği ülkelerine pek çok ülke ile ticari ilişkilerini sürdürmekte. Biz 2023 hedeflerine<br />
ulaşma noktasında her sektörümüzün, her bölgemizin büyük önemi olduğuna inanıyoruz. <strong>Laleli</strong><br />
de bizim için 2023 hedeflerine ulaşma yolunda büyük katkı beklediğimiz bölgelerimizin<br />
başında geliyor.<br />
LASİAD’ın çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Tedarikçi ve imalatçı firmaların yer aldığı <strong>Laleli</strong>’deki bölge esnafının sivil toplum örgütü olan<br />
LASİAD 1997 yılından beri hizmet veriyor. <strong>Laleli</strong> tekstil ihracatının en önemli noktalarından<br />
biri. Bu sebeple LASİAD, <strong>Laleli</strong> ve Türkiye için her zaman çok büyük öneme sahip. Bizler<br />
de Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak, Türk ihracatçısının problemlerine çözüm geliştirmek,<br />
İhracat gelişimine yönelik politikalar ve hizmetleri geliştirmek ve ihracatçılarımızı her arenada<br />
temsil etmek için çalışıyoruz. Bu bağlamda, LASİAD’ın ticaretin önündeki problemlerin çözümüne<br />
ilişkin ürettiği projeleri, sağladığı işbirliği imkanları, enformasyon merkezi olma, bölge<br />
markası oluşturma ve dünya standartlarında hizmet verebilen firmalara sahip olma yönünde<br />
yaptığı çalışmalar çok önemli. Türkiye’nin 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi var.<br />
2023 yılında tekstil sektörümüzün ihracat hedefi 20 milyar dolar, hazır giyim sektörümüzün<br />
ihracat hedefi ise 60 milyar dolar. Diğer sektörlerimiz gibi tekstil sektörümüzün de 2023<br />
ihracat hedeflerine ulaşacağına yürekten inanıyoruz. LASİAD’ın çalışmaları ile Türk tekstil<br />
sektörünün en önemli merkezlerinden biri olan <strong>Laleli</strong>’nin de ile kaliteli ürün ve hizmetleri 2023<br />
ihracat hedeflerine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. LASİAD’ın ülkenin ve bölgesinin<br />
gelişimi ve kalkınması için uluslararası moda ve alışveriş merkezi olma yönünde gerçekleştirdiği<br />
faaliyet ve çalışmalarını çok önemsiyoruz.<br />
между компаниями, которые ценят инновации. В 5 категориях<br />
мы определим инновационных чемпионов Турции. Также три<br />
лучшие компании в каждой категории получат возможность<br />
представлять нашу страну в Инновационной лиге чемпионата<br />
Европы. Мы начали проект Стратегия национальных инноваций<br />
2023, мы определим технологические тенденции во всех<br />
секторах и шаги, которые изменят правила игры. Мы планируем<br />
рост экспорта высокотехнологичной продукции с 3,5% до<br />
10%. Мы верим, что все эти исследования и работы внесут<br />
большой вклад в развитие экспорта.<br />
Как вы знаете, анализ экспортного потенциала Лалели<br />
показывает, что район является одним из самых важных<br />
регионов Турции. Не могли бы вы поделиться своим мнением<br />
о важности Лалели, который называют лидером модных<br />
веяний?<br />
Текстильная и швейная промышленности являются локомотивом<br />
экспорта Турции. В этом контексте, значение и место<br />
Лалели, который конкурирует с миром благодаря потенциалу<br />
производства, созданию занятости и экспортной мощью,<br />
в секторе турецкой текстильной и швейной промышленности<br />
очень важны. Район Лалели, где находятся важные текстильные<br />
производители, поддерживает торговые отношения со<br />
многими странами, от России до стран Ближнего Востока и<br />
Африки, от Америки до стран Европейского Союза. Мы считаем,<br />
что в точке достижения целей на 2023 год важна и имеет<br />
большое значение каждая отрасль, каждый регион. Лалели<br />
идет во главе районов, от которых мы ожидаем большой<br />
вклад в достижение целей на 2023 год.<br />
LASİAD’ın organizatörlüğünde her yıl <strong>Laleli</strong> sokaklarında defile, konser, animasyonlar<br />
gibi bazı aktivitelerin de yer aldığı moda festivali düzenleniyor.<br />
Bu yıl 3.sü düzenlenecek olan <strong>Laleli</strong> Fashion Shopping Festival hakkında<br />
değerlendirmenizi alabilir miyiz?<br />
LASİAD’ın bu yıl 8-14 Eylül tarihlerinde 3.sünü düzenleyeceği <strong>Laleli</strong> Fashion Shopping<br />
Festivali ile yurtdışından gelecek katılımcılarla, Türk markalarının temsil edilmesi<br />
ve Türk tasarımlarının sunulması, bu tasarımların yerli ve yabancı katılımcı ve yatırımcılarla<br />
buluşması ve üreteceği katma değer ile sektörlerimize yenilikler ve yeni soluklar<br />
kazandıracağına gönülden inanıyoruz.<br />
Son olarak 2023 ihracat hedefine ulaşma noktasında İş adamlarına önerileriniz<br />
neler?<br />
Türkiye’nin rakiplerinden öne geçmesi, sektörlerimizin ve işadamlarımızın 2023<br />
hedeflerine ulaşabilmeleri için yüksek katma değerli ihracata yönelmeleri ve bu<br />
çerçevede olan markalaşma, inovasyon, tasarım ve Ar-Ge’ye odaklanmaları gerekiyor.<br />
Biz TİM olarak bu dört bileşene büyük önem veriyoruz. Biz bugüne kadar<br />
olduğu gibi bundan sonra da inovasyon, tasarım, markalaşma ve Ar-Ge’ye odaklanmaya,<br />
bu alanda projeler geliştirip, çalışmaya ve bu anlayışla ihracat yapmaya<br />
devam edeceğiz.<br />
Как вы оцениваете работу LASİAD?<br />
LASİAD, выступающий, как неправительственная организация фирм поставщиков<br />
и производителей в районе Лалели, работает с 1997 года.<br />
Один из наиболее важных пунктов экспорта текстиля Лалели. По этой<br />
причине, LASİAD всегда имеет большое значение для Лалели и Турции.<br />
Мы, как Ассамблея экспортеров Турции, работаем, чтобы разрабатывать<br />
решения проблемам турецких экспортеров, развивать политику<br />
и услуги, направленные на развитие экспорта и представлять наших<br />
экспортеров на одной арене. В этом контексте, очень важны проекты<br />
LASİAD, направленные на решение проблем торговли и возможности<br />
для сотрудничества, организация является информационным центром,<br />
создает бренд региона и имеет фирмы, которые могут обеспечить<br />
услуги мирового класса. Цель Турции на 2023 год - достижение 500<br />
млрд.долларов в объеме экспорта. В 2023 году целевой экспорт текстильной<br />
промышленности 20 млрд. долларов, а цель экспорта швейной<br />
промышленности 60 млрд. долларов. Мы твердо верим, что как и<br />
другие секторы, текстильная промышленность достигнет своей цели в<br />
2023 году. Мы верим, что работа LASİAD и качественная продукция<br />
и услуги Лалели, который является одним из важных секторов турецкой<br />
текстильной промышленности, внесут большой вклад в достижение<br />
экспортной цели 2023 года. Мы придаем большое значение работе<br />
LASİAD, направленной на развитие страны и региона, как международного<br />
центра моды и торговли.<br />
Ежегодно LASİAD проводит на улицах Лалели фестиваль моды,<br />
который включает такие мероприятия, как дефиле, концерты и<br />
анимации. Какова ваша оценка 3-го в этом году Фестиваля Моды<br />
и Торговли Лалели?<br />
Мы искренне надеемся, что 3-ий в этом году Фестиваль Моды и Торговли<br />
Лалели, организованный LASİAD, который пройдет с 8 по 14 сентября,<br />
представит турецкие бренды и турецкие дизайны отечественным<br />
и зарубежным участникам и инвесторам, и тем самым принесет новые<br />
идеи и новую жизнь нашему сектору вместе с производством продукции<br />
с добавленной стоимостью.<br />
И наконец, какие советы вы можете дать предпринимателям на<br />
пути достижения поставленных на 2023 год целей?<br />
Для того, чтобы Турция вышла вперед своих конкурентов, чтобы наша<br />
промышленность и наши предприниматели достигли целей на 2023 год,<br />
необходимо стремиться к экспорту с высокой добавленной стоимостью<br />
и сосредоточиться в этом контексте на процессе брендинга, на<br />
использовании инноваций, на дизайне и развитии и исследованиях. Мы<br />
придаем большое значение этим четырем компонентам, как TİM. Мы, как<br />
и всегда, продолжим экспортную деятельность и работу, сосредоточенную<br />
на инновациях, дизайне, брендинге и на развитии и исследованиях,<br />
и будем разрабатывать проекты в этой области.<br />
agustosАвгуст
86 LASİADЛАСИАД<br />
LASİADЛАСИАД 87<br />
agustosАвгуст
88 LASİADЛАСИАД<br />
Trend Тренд<br />
LASİADЛАСИАД Trend Тренд<br />
89<br />
2014-2015 Sonbahar / Kış Trendleri<br />
Тенденции сезона Осень/Зима 2014-2015<br />
Yün kumaşlar, pelerinler, kürkler, 70’ların muhteşem<br />
etkisi ile 2014-2015 Sonbahar Kış sezonuna iddialı bir giriş<br />
yapıyor.<br />
Kürkler ve Geniş Paltolar<br />
2014-2015 sonbahar -kış sezonunda kürk paltolar ön<br />
plana çıkıyor. Renkli kürk paltoların yere kadar uzanan<br />
modelleri dikkat çekiyor. Geniş paltolar bu sezonun<br />
trendleri arasında yer alıyor. Her desen ve renkte kürkler,<br />
gelecek sezonun en belirgin trendlerinden biri olacak.<br />
Yakalarda ve aksesuarlarda<br />
da bolca kullanılan kürklerin gerçek olmamasına ise özellikler<br />
vurgu yapılıyor.<br />
Шубы и широкие пальто<br />
В сезоне осень-зима 2014-2015 меховые пальто<br />
выходят на первый план. Цветные пальто с мехами<br />
привлекают внимание моделями до пола. Широкие<br />
пальто среди тенденций этого сезона. Меха всех<br />
дизайнов и цветов в следующем сезоне будут одними<br />
из наиболее значимых тенденций. Меха, используемые<br />
на воротниках и в аксессуарах, преимущественно<br />
натуральные.<br />
Шерстяные ткани, накидки, меха и захватывающие<br />
эффекты 70-х амбициозно входят в сезон Осень/Зима<br />
2014-2015.<br />
Masalsı Etkiler<br />
Uçuşan kumaşlar ve özenli işlemelerle yaratılan şiirsel silüetlerin<br />
çoğu masallara gönderme yapıyor. 1970’li yılların kült kazakları<br />
2014-2015 sonbahar kış sezonunda görkemli bir dönüş<br />
yaşıyor. 2014-2015 sonbahar kış sezonunda dağcı kız stili<br />
kazaklar, 60’lı yılların mini etekleriyle kombinleniyor ve ortaya<br />
sezonun en havalı stili ortaya çıkıyor. Kapüşonlu, inci işlemeli<br />
ya da kürklü pelerinler zarif , feminen ve masum silüetler oluşturuyor.<br />
Сказочные мотивы<br />
Лекгие ткани и созданные с особым усердием поэтические<br />
силуэты напоминают сказочные образы. Культовые<br />
свитера 1970-х демонстрируют грандиозное<br />
возвращение в сезоне осень-зима 2014-2015. В осенне-зимнем<br />
сезоне 2014-2015 свитера девушки альпинистки<br />
сочетаются с мини-юбками из 60-х и создают<br />
самый крутой стиль сезона. Накидки с капюшоном, расшитые<br />
жемчугом или меховые накидки создают элегантный,<br />
женственный и невинный силуэт.<br />
Sportif Hava<br />
Çiçekler, kusursuz kontrastlar, kaz ayakları, geometrik formlar,<br />
baskılar, kolajlar ve çizginin her türü, kısacası gelecek<br />
kış sezonunda desen adına ne ararsanız var. Spor kıyafetler<br />
bu sezon tasarımcılara ilham vermeye devam ediyor.<br />
Спортивный стиль<br />
Цветы, приятный контраст, гусиные лапки, геометрические<br />
формы, гравюры, коллажи и любой тип<br />
линий, то есть любые узоры, которые вы искали,<br />
вы найдете в наступающем зимнем сезоне. Спортивная<br />
одежда продолжает вдохновлять дизайнеров<br />
в этом сезоне.<br />
Yün Kumaşlar<br />
Bu sezon tasarımlarında yoğun olarak kullanılan<br />
materyallerden biri de dokuma yünler ve örgüler.<br />
Yün elbiseler, uzun bol yün kazaklar ve ispanyol<br />
paçalı yün pantolonlar oldukça popüler. Genellikle<br />
minimalist tasarımların hakim olduğu yün tasarımlar<br />
genellikle natürel renklerle daha hoş bir stil yaratıyor.<br />
Шерстяные ткани<br />
В этом сезоне одни из материалов, широко используемых<br />
в дизайнах – шерстяная ткань и трикотаж.<br />
Шерстяные платья, длинные шерстяные<br />
свитера и испанские брюки очень популярны.<br />
Обычно доминирует минималистский дизайн в<br />
шерстяных изделиях и приятный стиль дополнен<br />
натуральными цветами и оттенками.<br />
Modanın Altın Çağı<br />
Dore renk önceki sezonlarda daha çok ayakkabı ve çantalarda<br />
kullanılırken artık kıyafetlerimizde kullanılıyor. Altın rengi detaylar ya<br />
da tamamen bu renkte parıltılı parçaları dolabınıza ekleyerek bu<br />
trendi takip edebilirsiniz.<br />
Золотой век моды<br />
Цвет Дора в предыдущие сезоны использовался в моделях<br />
обуви и сумок, в этом сезоне он в моделях нашей одежды.<br />
Следуйте за модными тенденциями, приобретая в ваши<br />
гардеробы золотые детали или одежду полностью золотого<br />
цвета.<br />
Geniş Paçalı Pantolonlar<br />
Kısa geniş paçalı pantolonlar, yine Amerikalı tasarımcıların gelecek<br />
sezon koleksiyonlarından en çok yer verdiği ortak trendlerden.<br />
Широкие штанины<br />
Короткие брюки с широкими штанинами – одни из модных<br />
тенденций нового сезона в коллекциях американских дизайнеров.<br />
agustos temmuzАвгуст<br />
Июле
90 LASİADЛАСИАД<br />
Trend Тренд<br />
LASİADЛАСИАД Trend Тренд<br />
91<br />
Etekler<br />
Bir kaç sezondur devam eden etek trendi önünüzdeki<br />
sezonda da baskın bir şekilde kendini<br />
belli ediyor. Mini, midi, maxi her boyda etek…<br />
2014-2015 koleksiyonlarında diz altı eteklerde<br />
özellikle uzun çizmelerle gelecek sezon en çok<br />
tercih edin trenlerden biri olma yolunda.<br />
Юбки<br />
Модные тенденции носки юбок, продолжающиеся<br />
несколько сезонов, проявляются в<br />
этом сезоне в доминирующей манере. Мини,<br />
миди, макси юбки... В коллекциях сезона<br />
2014-2015 юбки ниже колен сочетаются с<br />
длинными сапогами и становятся наиболее<br />
предпочтительным трендом в следующем<br />
сезоне.<br />
91<br />
Çivi topuklar geri dönüyor, uzun ve ince topuklar sivri burunlarla feminenliğin<br />
dozunu artırırken, diğer yandan hem dolgu topukların, hem<br />
kalın topukların, hem de topuksuz modellerin revaçta olduğunu görüyoruz.<br />
Kürk, yün astar, dantel, tüy, taş ve boncuklar 2014-2015 Sonbahar/Kış<br />
ayakkabı modellerini süslüyor. Hayvan desenlerde leopar<br />
ve yılan derisi gözde... Yükselen spor ayakkabı trendi ise etkisini artırıyor.<br />
Spor ayakkabılar daha gösterişli, topuklu hatta bot ve çizmeye<br />
benzer modelleriyle karşımıza çıkıyor.<br />
Шпильки возвращаются, длинные и тонкие каблуки, обувь с<br />
острыми носами увеличивает свое женственное присутствие<br />
в сезоне, также толстые каблуки, каблуки с наполнителем<br />
и обувь без каблуков пользуется спросом в новом сезоне.<br />
Меха, шерстяные подкладки, кружева, перья, камни и бусины<br />
украшают модели обуви в сезоне Осень/Зима 2014-2015.<br />
Леопардовая и змеиная расцветки очень модны... Также увеличивается<br />
модная тенденция спортивной обуви. Спортивная<br />
обувь представляет более роскошные модели, похожие на<br />
сапоги и ботинки с каблуками.<br />
Trikolar<br />
Özellikle kalın dokulu, desenli hırkalar, boğazlı<br />
kazaklar, pelerinler, atkı ve berelerle sıcacık<br />
bir kış bizleri bekliyor. Tabi dökümlü hırka ve<br />
kazakları harika deri kemerlerle de süslemeyi<br />
unutmamalı.<br />
Трикотаж<br />
Нас ждет теплая зима с узорчатыми кардиганами<br />
и свитерами из толстой-текстурированной<br />
ткани, водолазками, накидками,<br />
шарфами и беретами. Конечно,<br />
драпированные кардиганы и свитера<br />
можно украсить большими кожаными<br />
ремнями.<br />
Çanta Trendleri<br />
2014-2015 Sonbahar/Kış çanta trendleri, hemen herkesin beğeneceği<br />
çanta modellerine işaret ediyor. Çanta renklerinde<br />
pudra pembeler, mavi, siyah ve beyaz başı çekiyor. Ancak,<br />
metalik ve neon renkler de yerini koruyor. Özellikle altın metalik,<br />
2014-2015 kış sezonuna damgasını vuracağa benziyor. Kürklü<br />
modellerin yanı sıra bu sezon farklı kumaşların ve dokuların kullanıldığı<br />
çantalar popüler...<br />
Ayakkabı Trendleri<br />
2014-2015 Sonbahar/Kış ayakkabı trendleri geçen sezon dikkatleri<br />
çeken bazı modellerin bu yıl daha baskın olduğu, hem feminen<br />
hem de maskulen modellerin yer aldığı bir sezon olacak.<br />
Обувные тренды<br />
Сезон Осень/Зима 2014-2015 станет сезоном доминирующих<br />
женственных и мужественных тенденций в обуви, которые<br />
были и в прошлые сезоны<br />
Сумочные тренды<br />
Сумочные тренды сезона Осень/Зима 2014-2015 представляют<br />
модели, которые понравятся всем. В цветах<br />
сумок преобладают цвет розовой пудры, синий, черный<br />
и белый. Тем не менее, металлические и неоновые цвета<br />
также актуальны. В частности, золотой металлик обещает<br />
стать звездой зимнего сезона 2014-2015. Наряду<br />
с меховыми моделями сумок в этом сезоне модны сумки с<br />
использованием различных тканей и текстур...<br />
agustos temmuzИюнь<br />
haziranАвгуст<br />
Июле
92 Trend Тренд<br />
93<br />
Ekose, giyim kısmını ele aldıktan sonra bu sezon çantalarda kendini<br />
daha çok gösteriyor. Monokrom çantalarda hayvan ve geometrik<br />
desenler, ekose gibi desenler ön plana çıkıyor. Sırt çantaları ve torba<br />
çantalar da sezonun diğer favorilerinden...<br />
Клетчатые расцветки в этом сезоне не только с моделях<br />
одежды, а также в моделях сумок. На первом плане сумки с<br />
монохромным рисунком, с расцветками животных и геометрическими<br />
узорами. Рюкзаки и мешковатые сумки тоже любимцы<br />
этого сезона...<br />
KİMA<br />
2014-2015 Sonbahar/Kış çanta trendlerinden öne çıkanlar; Beyaz Çantalar, Torba Çantalar,Ekose<br />
Desenli Çantalar,Hayvan figürlü çantalar, Katlanan Çantalar, Kürk Çantalar,Leopar Desenli Çantalar,<br />
Mavi Renkli Çantalar, Metalik Çantalar,Minik Çantalar, Siyah ve Beyaz Renk Çantalar, Monokrom Çantalar,Neon<br />
Renkli Çantalar, Püsküllü Çantalar, Sırt Çantaları, Sloganlı Çantalar,Tutma Saplı Clutch’lar,<br />
Taşlarla Süslenmiş Çantalar, Yılan Derisi Çantalar…<br />
Сумочные тренды сезона Осень/Зима 2014-2015: Белые сумки, мешковатые сумки, клетчатые<br />
сумки, сумки с изображением животных, складывающиеся сумки, меховые сумки, леопардовые<br />
сумки, сумки синего цвета, металлические сумки, маленькие сумки, сумки черных<br />
и белых цветов, монохромные сумки, неоновые сумки, сумки с бахрамой, рюкзаки, сумки со<br />
слоганами, клатчи с ручками, украшенные камнями сумки, сумки из змеиной кожи...<br />
agustosАвгуст
94 Başarı Hikayesi История Успеха<br />
<strong>Laleli</strong> <strong>Dergisi</strong>nin bu ayki “Başarı Hikayesi”<br />
konuğu; Climber BC’nin sahibi Servet Samsama…<br />
Servet Samsama ile markasının çıkış hikayesini<br />
ve kriz stratejilerini konuştuk.<br />
Kısaca kendinizden bahseder misiniz?<br />
1973 Adıyaman-Gerger doğumluyum. İlk öğrenimimi Adıyaman’da tamamlayarak<br />
İstanbul’a geldim ve bir atölyede çalışmaya başladım. İlk ticaret<br />
deneyimimi Bursa’dan İstanbul’a getirdiğim kumaşlardan üretim yaparak<br />
kazandım. 1989 yılında 16 yaşındayken üç ortaklı bir konfeksiyon atölyesi<br />
işletmeye başladım. 1991-2008 yılları arasında Cüno Tekstil Konfeksiyon,<br />
SERVET Giyim Sanayi Dış Ticaret ve CÜNO Yapı şirketlerinin kurucusu ve<br />
Genel Müdürlüğünü yapmaktayım. 2008 yılında kurmuş olduğumuz şirketleri<br />
bir çatı altına toplamak amacıyla CUNO Group’ u oluşturduk ve bu topluluğun<br />
Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmaktayım. Aynı zamanda İstanbul<br />
Ticaret Odası (İTO)Yönetim Kurulu Üyesi, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği<br />
(TÜMSİAD) Genel Başkan Yardımcısı ve birçok sivil toplum kuruluşun<br />
yönetim kurulunda görev almaya devam etmekteyim. Evli ve beş çocuk<br />
babasıyım.<br />
Climber BC’nin Gelişimini ve Piyasada Öncü Bir Firma Olma Sürecini<br />
Anlatır Mısınız?<br />
1991 yılında bir aile şirketi olarak kurulan Cüno Tekstil, kaliteli üretim ve<br />
yönetim ilkesiyle hızla gelişerek sektöründe Türkiye’nin önde gelen kuruluşları<br />
arasında yerini almıştır. Cüno Tekstil Kurum kültürünü oluşturan ve kurumsal<br />
yapısını kuran, bu kültürü çalışanları ile paylaşan ve benimseten, eğitimlerle<br />
değişim alt yapılarını kuran, süreçlerini müşteri odaklı yöneten ve sürekli<br />
gelişme anlayışı ile devamlı kendini yenileyen bir kuruluştur. Cüno Tekstil, bir<br />
Servet Samsama: “Müşterilerimizin<br />
Beklentilerini Daha İyi Anlayarak<br />
Ürünleri, Hizmetleri Ve Yöntemleri<br />
Sürekli Geliştirmeye Çalışıyoruz”<br />
Гостем рубрики «История успеха»<br />
журнала Лалели в этом месяце стал<br />
владелец Climber ВС Сервет Самсама...<br />
С Серветом Самсама мы поговорили о<br />
многих вопросах от истории создания<br />
бренда до стратегий выхода из кризисных<br />
периодов.<br />
Не могли бы вы кратко рассказать о себе?<br />
Я родился в 1973 году в Адияман-Гергере. По завершении учебы в<br />
Адиямане я приехал в Стамбул и начал работать в мастерской.<br />
Мой первый опыт в торговле был в производстве продукции из<br />
тканей, привезенных из Бурсы в Стамбул. В 1989 году, в возрасте<br />
16 лет, открыли швейную мастерскую с тремя партнерами. В<br />
период с 1991-2008 годы я стал основателем и генеральным<br />
директором компании Cüno Tekstil Konfeksiyon, фирмы по<br />
индустрии и внешней торговле SERVET Giyim и компании CÜNO<br />
Yapı. В 2008 году мы создали компанию CUNO Group с целью<br />
собрать все предыдущие созданные фирмы под одной крышей,<br />
я являюсь председателем совета директоров этой компании. В<br />
то же время, являюсь членом совета правления Торговой палаты<br />
Стамбула (İTO), заместителем председателя Ассоцияции всех<br />
промышленников и предпринимателей (TÜMSİAD) и членом многих<br />
неправительственных организаций. Женат, отец пятерых детей.<br />
Расскажите, пожалуйста, о процессе создания и<br />
становления ведущего на рынке бренда Climber ВС?<br />
Основанная в 1991 году как семейное предприятие, компания<br />
aile şirketi olarak kurumsallaşmasını tamamlayıp şirket anayasasını<br />
oluşturmuştur. Cüno Tekstil’in kurum kültüründe, yalın<br />
bir organizasyon yapısı içinde, şirket içi demokrasiye dayalı,<br />
çalışanlara değer veren şeffaf bir yönetim anlayışı yer<br />
almaktadır. Şirketimiz vizyon, misyon, politika ve stratejileri<br />
doğrultusunda hedeflerine odaklanmış, çevreye duyarlılıktan<br />
ve tüm süreçlerinde kalite bilincinden ödün vermeden,<br />
değişen koşullarda takım ruhu ile hareket ederek gelişimini<br />
sürdürülebilir kılmayı başarmıştır. Cuno Group markası olan<br />
Climber B.C. 1995 yılında “dünya markası olma” vizyonuyla<br />
yola çıkmıştır. Climber B.C., yüzü dünyaya dönük yenilikçi<br />
ve çağdaş tasarımlarıyla ön planda olan marka imajını<br />
kurulduğu günden bugüne hiç değiştirmeden uzman ve<br />
deneyimli ekibiyle yoluna devam etmektedir. Climber B.C.<br />
özgün tasarımları ve kalitesi ile estetiği en çağdaş şekliyle<br />
yorumlayarak her sezon geniş bir koleksiyon sunmaktadır.<br />
Climber B.C line bazında geniş ürün yelpazesi ile farklı<br />
müşteri segmentlerinin ihtiyaçlarını karşılamayı hedeflemektedir.<br />
Climber B.C. ürünü, geçirdiği her süreçte kalite bilincinden<br />
ödün vermeden titizlikle ele alınarak nihai haline<br />
gelmektedir. Climber B.C. ürününü aldığınızda tasarımından<br />
kumaş seçimine, kalıp ve dikiş kalitesinden aksesuarlarına<br />
kadar özenle hazırlandığını fark edersiniz. Climber<br />
B.C. ürünleri modern, sağlık ve güvenlik koşulları yönünden<br />
uygun tesislerde, otomasyona dayalı son teknolojiler kullanılarak<br />
üretilmekte ve başta Avrasya Ülkeleri olmak üzere<br />
dünyanın yaklaşık 30 ülkesinde satışı gerçekleştirilmektedir.<br />
Ulaştığımız başarının arkasında öncelikle dinamik insan<br />
kaynağı, teknolojik altyapı, marka değerine yatırım yapılması,<br />
müşteri odaklılık ve kaliteyi merkez alan bir yönetim<br />
tarzı yer almaktadır. Yönetim tarzımız sadece maddi kazanımlarla<br />
değil, tüm paydaşlarımızın yararını göz önünde<br />
bulunduran kurumsal yurttaşlık bilinciyle iç içe gelişmektedir.<br />
Müşterilerimizin beklentilerini daha iyi anlayarak<br />
ürünleri, hizmetleri ve yöntemleri sürekli geliştirmeye çalışır,<br />
“en iyi” olmayı hedefleriz. Sözü edilen anlayış, çaba ve<br />
çalışmalarımızın sonucu olarak Cüno Tekstil işletme birimi<br />
ve ilişki ağı ile öz değerlerini koruyarak değişimi başaran<br />
ve dünya çapındaki gelişmelere hızla uyum sağlayan bir<br />
kurum olmuştur. Cüno Tekstil, Toplam Kalite Yönetim Sistemi<br />
anlayışı doğrultusunda, EFQM Mükemmellik Modeli, ISO<br />
9001 Kalite Yönetim Sistemi, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve<br />
Güvenliği Yönetim Sistemini taviz vermeden uygulamaktadır.<br />
2007 yılında, Türkiye’de KalDer tarafından organize<br />
edilen “EFQM Mükemmellikte Kararlılık” ve 2010 yılında<br />
“EFQM Mükemmellikte Yetkinlik” ödülünü almaya hak<br />
kazanmamız bunun kanıtıdır. Türk hazır giyim sektöründe<br />
bu alanda sistem ve kalitesini belgeleyen ilk<br />
kuruluş olmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Cüno<br />
Tekstil, hazır giyim sektörünün lideri olma vizyonu<br />
doğrultusunda, insani değerleri merkez alan yönetim<br />
anlayışı ile ürün ve hizmetlerine değer ekleyerek<br />
mükemmellik yolculuğuna devam etmektedir.<br />
Başarı Hikayesi История Успеха<br />
Cüno Tekstil с качественным производством и принципом управления стремительно<br />
развивалась и заняла свое место среди ведущих организаций отрасли Турции.<br />
Организация Cüno Tekstil – организация, создавшая корпоративную культуру и<br />
корпоративную структуру, давшая эту культуру своим сотрудникам, установившая<br />
свою инфраструктуру с образованием, ведущая ориентированные на<br />
клиента процессы и демонстрирующая постоянное совершенствование и<br />
непрерывное самообновление. Cüno Tekstil, как семейная компания, прошла<br />
процесс институционализации и сформировала свою конституцию компании.<br />
Корпоративная культура компании Cüno Tekstil, основанная на объединенной<br />
организационной структуре, включает внутреннюю демократию и чуткое<br />
управление и отношение к сотрудникам. Наша компания успешно и устойчиво<br />
развивается, благодаря сосредоточенности на своих целях и на своей миссии,<br />
видениях, политике и стратегиях, не утратив качества продукции и учтивого<br />
отношения к экологическим моментам, продолжая работать с командным<br />
духом в изменяющихся условиях. Бренд Climber B.C.в составе Cuno Group начал<br />
свой путь в 1995 году с целью стать «Мировым брендом». Бренд<br />
Climber B.C. со дня создания<br />
продолжал свой путь мирового<br />
бренда с инновационными<br />
дизайнами и имиджом, с опытной<br />
командой специалистов,<br />
не изменяя своим принципам.<br />
Бренд Climber B.C. с уникальным дизайном и<br />
качеством предлагает самый современный вид<br />
эстетики каждый сезон<br />
с новыми коллекциями. Бренд<br />
Climber B.C. с широким<br />
ассортиментом и линиями<br />
продукций, направлен<br />
на удовлетворение<br />
требований различной<br />
покупательской аудитории.<br />
Продукция от Climber B.C.<br />
проходит тщательный и<br />
95<br />
agustosАвгуст
96 Başarı Hikayesi История Успеха<br />
Dünya Genelinde Meydana Gelen Krizlerden Etkilenme Oranın<br />
Azalması İçin Uyguladığınız Kriz Yönetimi Stratejilerinden Bahseder<br />
Misiniz?<br />
Krizlerden az yara ile çıkmasının altında yatan etkenler aşağıdaki şekilde<br />
sıralanabilir;<br />
• Etkin ve Operasyonel Liderlik: Çalışan katılımlı, hızlı uygulanabilir maliyet<br />
azaltma projeleri; Dikey ve yatay iletişimin arttırılması; Günlük seviyede<br />
“Kriz Yönetim Toplantıları”<br />
• Kriz Toplantılarına genel katılım sağlanması<br />
• Yetkilerin ve eğitimlerin devamı ile yeteneklerin arttırılması; Zaman kayıplarını<br />
azaltmak için yetkilerin arttırılması. Bu yetkiye sahip olabilmesi<br />
için çalışanların eğitimlerinin devam etmesi…<br />
• Esnek üretim Politikası: Ürün çeşitliliği.<br />
• Yeni Pazar ve müşterilere açılım: Rusya, Afrika, Doğu Avrupa, Türk Cumhuriyetleri<br />
• Koşulsuz müşteri tatmini ve güçlü bir Kalite<br />
Güvence Sistemi<br />
качественный процесс от начала до конечного результата. Когда<br />
вы берете продукт от Climber B.C. в руки, вы видете тщательную<br />
подготовку о дизайна до выбора тканей, от фасонов и качества<br />
швов до аксессуаров. Продукция от Climber B.C. производится в<br />
современных, удобных для здоровья и безопасности условиях,<br />
с использованием новейших технологий и автоматизации и<br />
продается в 30 странах мира, в основном в евразийских странах.<br />
В основе успеха, в первую очередь, заложено управление, в<br />
центре которого расположены динамические человеческие<br />
ресурсы, технологическая инфраструктура, инвестиции в<br />
значение бренда, ориентированность на клиента и качество.<br />
Наш стиль управления связан не только с материальной выгодой,<br />
также с благополучием всех наших акционеров и с менталитетом<br />
корпоративного гражданства. Мы стремимся быть «самыми<br />
лучшими» и стараемся постоянно улучшать методы, услуги<br />
и продукцию в соответствии с ожиданиями наших клиентов. В<br />
результате нашей работы и усилий, Cüno Tekstil успешно сохранил<br />
свои ценности управления и взаимоотношений, став организацией,<br />
умеющей быстро адаптироваться к событиям и изминениям в<br />
мире. Cüno Tekstil с в рамках Системы общего управления качества<br />
применяет Модель совершенства EFQM, Систему качества ISO<br />
9001 и Систему менеджмента профессиональной безопасности<br />
и здоровья OHSAS 18001. Этому свидетельствует получение<br />
наград «Решительность в совершенстве EFQM» и «Полномочия<br />
совершенства EFQM», проведенных организацией KalDer в 2007<br />
году в Турции. Мы гордимся тем, что стали первой организацией<br />
в швейной промышленности Турции, которая получила такие<br />
награды системы и качества в этой области. Компания<br />
Cüno Tekstil продолжает свой путь совершенствования<br />
и становления лидером в текстильной и швейной<br />
промышленности, с философией управления в<br />
соответствии с человеческими ценностям, добавляя<br />
ценность своей продукции и услугам.<br />
Могли бы вы рассказать о ваших стратегиях выхода<br />
38. ICANAS
(Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi)
(International Congress of Asian and North African Studies)
(Международный конгресс по изучению Азии и Северной Африки)
10-15.09.2007 ANKARA / TÜRKİYE
ANKARA-2008
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU YAYINLARI: 5/3
5846 Sayılı Kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercüme ve iktibas hakları
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna aittir. Bildiri ve panel metinleri
içinde geçen görüş, bilgi ve görsel malzemelerden bildiri sahipleri ve panel
konuşmacıları sorumludur.
All Rights Reserved. No part of this publication may be reproduced,
translated, stored in a retrieval system, or transmitted in any from, by any
means, electronic, mechanical, photocopying, recording, or otherwise, without
the prior permission of the Publisher, except in the case of brief quotations, in
critical articles or reviews. Papers reflect the viewpoints of individual writers
and panelists. They are legally responsible for their articles and photograps.
SANAL MİZAH
ÖZDEMİR, Nebi.......................................................................................................................... 1277
MOHAMMADZADEH, Behbood
KUZEY KIBRIS/NORTH CYPRUS/СЕВЕРНЫЙ КИПР
ABSTRACT
This paper examines the cultural and social implications which exist in
The God of Small Things written by Indian postcolonial writer Arundhati
Roy. The study analyzes Roy’s work according to the postcolonial theory and
gives importance to the premises of main theorist in this field. Postcolonial
literary texts like Roy’s are rewritings of colonial and postcolonial
images. Roy’s protagonists Rahel and Estha grow up in a village in Kerala
influenced with Elvis Presley, Broadway musicals, peppermint candies,
Love-in-Tokyo hair bands, Rhodes scholarships, Chinese Marxism, and
Syrian Christianity. Most of these cultural images are foreign, yet all of
these are their own. Thus, while in one sense these children, as Roy’s hybrid
characters, are Malayalam, in another sense they are not. This turmoil of
identification forms the basis of the plot, the children aren’t certain who or
what they are.
Key Words: Postcolonial Literature, cultural and social implications,
colonial and postcolonial images, hybrid identities.
-----
The history of colonialism began in the 15th century with the age of
discovery, led by Spanish and Portuguese explorations of Americas and
other continents, but, in the eighteens century Europe, the advent of the
Industrial Revolution led to great changes in the industrial transformation
of economies and an enormous development in the traditional trade.
European countries in order to provide themselves with raw materials
and markets for their goods colonized many non-European countries.
Europeans on behalf of colonialism making their way to non-European
countries came in contact with the non-European landscape and nation.
Identifying with Eurocentrism let them to observe themselves as superior
and the colonized and their land as inferior and uncivilized. Consequently,
1024
they tried to transform the colonized landscape into the civilized countries
similar to home country. In spite of this fact that European regarded
themselves superior to the non-European countries in all aspects, and aimed
at turning this inferior land into civilized one, the deep understanding and
close interaction always resulted in a deep fear for the colonizers.
The colonizers preoccupied by the possibility of being contaminated
on account of deep interaction with these uncivilized people were always
afraid of this interaction, thereby leaving behind their purity and superiority
over the colonized, as a result, the colonizer always regarded the interaction
with the colonized as a threat and they camouflaged their fear every time.
The deep interaction between the colonizer and the colonized despite
being a menace to the colonizer had another impact on the colonized which
resulted in losing self respect and devaluing image of themselves among
this people. Thus, the oppressed people, uprooted from their own selves,
struggled to become a member of another culture.
During the colonial period written text favored the Europeans and
their superiority over the non-Europeans. It was the system of power that
determines the representations. Terry Goldie maintains that “the indigene is
a semiotic pawn on a chess board under the control of the white signmaker”
(Goldie 1995: 232). Thus, in oriental discourse the Europeans were
portrayed as “masculine”, “democrat”, “rational”, “moral”, “dynamic”, and
“progressive”. Otherwise, since the writing was under the direct control of
the Europeans the non-Europeans were described as “voiceless”, “sensual”,
“female”, “despotic”, “irrational”, and “backward”. Colonial discourse
never depicted the anxiety and the suffering of the colonial stemmed from
the underestimated image of themselves. Throughout the colonial period
and the aftermath, the west had cultural and economic hegemony over the
non-Europeans through orientalists discourse. According to Bill Ashcroft
the colonizers who believed themselves as “a high level of civilization”,
fabricated the colonized lands in colonial discourse as “civilizations in
decay, as manifestations of degenerate societies and races in need of rescue
and rehabilitations by a civilized Europe” (Ashcraft, 1998: 158). Upon
settling down, therefore, the colonizers desired to bring the best of their
country to the colonized territory, and to change this native country to a
civilized one. Colonial discourse fabricating the native cultures as both
primitive and degenerate was because fearing of contamination amongst
the colonizers. Bill Ashcraft highlights that “expressed through a fear
amongst the colonizers of going native, namely losing their distinctiveness
1025
two children Ammu and Chacko. Ammu their daughter several years after
their arrival experience an unhappy marriage with a Hindu man, which
end in divorce. Ammu after divorce comes back to her parental house with
her twin, Estha and Rahel. Ammu and her twin begin to live in Ayemenem
with Mammachi, Chacko, and their aunt, Aunt Baby. Chacko Pappachi,
family’s son is sent to Oxford to continue his education, where he meets
his future English wife Margaret but their marriage ends in divorce in the
same year, then, Chacko leaving Margaret and his daughter Sophie Mol, in
England, comes back to Ayemenem to his father’s home.
Roy’s story revolves around the events surrounding the visit made by
Sophie Mol Chacko’s daughter and his ex-wife Margaret and the drowning
of Sophie two weeks after their arrival, leaving behind a disintegrated
family. The family’s suffering from Sophie Mole’s drowning become great
when Ammu the daughter of the family experience a love affair with Velutha
the families carpenter, a man from the “untouchable” or Paravan caste.
Ammu’s love affair with a member of an untouchable caste is considered
a forbidden love according to the caste system in India, which divides
people into classes and makes the lower class people “untouchable”.
Risking to interact with one of these untouchables, Ammu violates the
caste system, which also causes the family to fall apart and also, Ammu’s
twins, Estha and Rahel to be separated from each other. Sophie Mol’s
unfortunate drowning, though, occurs in 1969, Roy’s story begins twenty
three years later, when Rahel comes back to home in India, to Estha where
there is desire that the love of the twins for each other will heal their deep
suffering. Rahel comes back to Ayemenem as an adult to “a decimated
household, a dysfunctional twin and a decaying house” (45).
Much of Roy’s third-person narrative is told mainly from the point of
view of the two fraternal twin protagonists, Rahel and Estha. She constructs
her narration moving backwards from present-day India to the fateful
drowning that occurred twenty three years earlier, in 1969. With flashbacks
from the present to the past; Roy fabricates her plot with an increasing
suspense till the end of the novel. She structures her narration so skillfully
that the malignant tragedy is not fully illustrated until the final scenes of
the novel. Roy tells and reveals gradually the story of all characters and the
shocking series of events throughout her text.
As at the outset of the paper has been pointed out, Roy’s The God of
Small Things is the story of the visit and the drowning of Sophie Mol
resulting in the destruction of the innocent lives and their splitting up from
1027
each other when she comes to see her Indian father, Chacko, during her
Charismas holiday. Upon coming to India, Sophie Mol is not aware of the
disaster waiting for her. One they she is out with her Indian cousins, Estha
and Rahel, on the mysterious river in Ayemenem, she suddenly drowns
which makes the family, especially, Margaret grieved. The catastrophic
event occur even if English Margaret, who is “traveling to the Heart of
Darkness, has been acknowledged by her friends to “take everything” and
to “be prepared” on the grounds of the fact that “anything can happen to
anyone” in India (267).
As Sophie’s mothers friend’s have estimated, the most horrifying incident
she might experience in her life happens, and “green weed and river grime
were woven into her beautiful redbrown hair” of her daughter, and her
child’s eyelids were “nibbled at by fish” (251). Margaret never forgives
herself for not listening to her friends, and taking Sophie to India but she
understands her mistake very lately after her losing her daughter in India.
Sophie Mole’s drowning is a metaphoric sign of the hegemony of the Eastern
over the European, which has the power to swallow up the colonizers easily.
This is also the power of the wilderness and primitiveness of Eastern that
the colonial elements always fear and never resist. Postcolonial discourse
maintains that the threat of the Eastern for the European is either to devour
the European in the wilderness or to make the Europeans go wild. The
death of Sophie Mol in Roy’s story metaphorically illustrates that there is
no escape from the tragic fate waiting for the colonizer in the colonial land.
As previously mentioned, the deep interaction with the colonizer creates
not only the suffering of the colonizer but also that of the colonized that
recognized and felt upset and anxious about the inferiority of their own
culture when compare to that of the colonizer. The feeling of the inferiority
created a community that was not glad about his existence, and that had
no peace anymore. The colonized having felt their inferiority, appreciated
everything that belonged to the colonizer and forget their own history,
culture, and language.
To be precise, they transformed into a nation who had not culture of
their own, and felt second-class thereby struggling to become a member of
the superior culture of the colonized. Thus, as it is stated in novel several
times “things can changes in a day” (32), implies the day on which the
colonizer’s arrival has changed everything in the land of the colonized.
In The God of Small Things, Chacko Kochamma, the uncle of the twins,
describes the colonized people as “prisoners of war”, as a result of which
1028
their “dreams have been doctored” and they “belong nowhere”. According
to him, it is a kind of war that has occupied their minds that they “have
won and lost. The very worst sort of war. A war that captures dreams
and re-dreams them. A war that has made them adore their captures and
despise themselves” (53) Frantz Fanon in his A Dying Colonialism (1965),
argues that “the challenging of the very principle of foreign domination
brings about essential mutations in the consciousness of the colonized,
in the manner in which he perceives the colonizer, in his human states in
the world” (Gandhi, 1998: 130). Seeing themselves inferior, the colonized
people recognized that the only way to make their situation better is to
become similar to the colonizer, and thus, they try to imitate the colonizers
ideas, values and practices. They appreciate and value the colonizers way
of living and try to imitate their culture in view of not having of their own.
Roy in narrating Chacko’s thoughts reports:
Chacko told the twins though he hated to admit it, they were
all anglophile. They were a family of Anglophiles. Pointed in the
wrong direction, trapped outside their own history, and unable to
retrace their steps because their footprints had been swept away. He
explained to them that history was like an old house at night. With
all the lamps lit. And ancestors whispering inside. ‘To understand
history, ‘Chacko said, we have to go inside and listen to what they’re
saying. And look at the books and the pictures on the wall. And
smells the smells.’ (52)
Roy in her novel narrates clearly how the colonized people appreciate
the English culture and their considerable effort to become like them by
way of imitation. There are seen perfectly in different behaviors of the
natives in the novel toward the half English Chacko’s daughter Sophie
Mole and her Indian twin cousins, Rahel and Estha. When Chacko’s half
English daughter Sophie and her mother Margaret come to India, every
body in the family is impatiently awaited for their arrival. Sophie Mole’s
half English identity is important both for the members of the family
and for the people outside. The importance of an English cousin can be
obviously presented in the speech of a man from outside the family where
Roy illustrates the scene as the following:
The twins squatted on their haunches, like professional adults gossip in
the Ayemenem market.
They sat in silence for a while. Kuttappen mortified, the twins
preoccupied with boat thought.
‘Has Chacko Saar’s Mol come?’ Kuttappen asked.
1029
when they compare themselves to their half English cousin, Sophie Mol,
since they are just the imitation of English, not real ones. Roy depicts
the difference between the twins and Sophie Mol throughout the novel.
She describes Sophie Mol as one of the “little angles” who “were beach-
colored and wore bell bottoms”, while Rahel and Estha are depicted as
two evil where we are told: “Littledemons were mudbrown in Airport fairy
frocks with forehead bumps that might turn into horns with fountains in
love-in-Tokyos. And backword-reading habits. And if you cared to look,
you cold see Satan in their eyes. (179).
Baby Kochamma twin’s aunt also gives an expression on the difference
between Sophie Mol and the twins. She describes Sophie Mol as “so
beautiful that she reminded her of a wood- sprite. Of Ariel.” Ariel in
Shakespeare’s The Tempest (144). While in describing the twins she say, “
‘They’re sly. They’re uncouth. Deceitful. They are growing wild you can’t
manage them” (149). This point maintains that such a great appreciation
that they love even their children as long as they imitate the values of the
other culture, and dissemble to be a member of that culture. Roy’s another
character who suffers from being a hybrid aspect is Pappachi Kochamma,
the grandfather of the twins whom with his strong passion to be an English
man in manner and appearance.
Pappachi Ammu’s father is a man who after retiring from Government
service in Delhi having worked for many years as an Imperial Entomologist
at the Pusa Institute, and who come to live in Ayemenem with his wife,
Mammachi, his son Chacko and his daughter Ammu till he dies. Pappachi
tries always to imitate the English way of clothing and as Roy illustrates
“until the day he died, even in the stifling Ayemenem heat, even single day,
Pappachi wore a well prepared three-piece suit and his gold pocket watch”
(49).
It is his strong passion to another culture that makes him dress a suit,
not his traditional clothing, mumudu and “khaki Judhpurs though he had
never ridden a horse in his life” (51). Ammu his daughter in describing
such a great appreciation of the other culture where we are told “Ammu
said that Pappachi was an incurable British CCP, which was short for chhi
chhi poach and in Hindu meant shit-wiper” (51). Chacko also as Ammu is
aware of how his father is keen on the English culture where Roy reports:
Chacko said that the correct word for people like Pappachi was
Anglophile. He made Rahel and Estha look up Anglophile in the
1032
not belonging to either the culture of the colonized or that of the colonizer.
Roy in reporting Chacko’s suffering of hybridization states that: “our minds
have been invaded by a war. A war that we have won and lost. The very
worst sort of war. A war that captures dreams and re-dreams them. A war
that has made us adore our conquerors and despite ourselves” (53). This
point highlights that the colonized always look down upon and scorns their
own culture, thereby they are uprooted from their culture and appreciates
whatever the colonizer has; therefore, they try to imitate them without
being to be a member of it on account of not being European in blood.
Chacko educated at Oxford University, realizes that their country and
mind have been captured by the colonizer and he depicts his own people
as “anglophile” “a person well disposed to the English” (52). However,
he himself is aware of being an anglophile, when he comes to loving
something that belongs to the English culture. His anglophile identity
is approved when he gets married to an English woman. As Ammu, his
sister, regards it on as marrying “our conquerors”. Chacko like his father’s
admiration of the English way of clothing appreciates the manners and
attitudes an English woman has. Roy in portraying Chacko’s admiration
of his English wife states:
As for Chacko, Margaret Kochamma was the first female friend
he had ever had. Not just the first woman that he had slept with, but
his first real companion. What Chacko loved most about her was her
self-sufficiency. Perhaps it wasn’t remarkable in the average English
women, but it was remarkable to Chacko.
He loved the fact that Margaret Kochamma didn’t cling to him
that she was uncertain about her feeling for him. That he never know
till the last day whether or not she would marry him. He loved the
way she would sit up naked in his bed, her long white back swiveled
away from him, look at her watch and say in her practical way –
‘Oops, I must be off.’ He loved the way she wobbled to work every
morning on her bicycle. He encouraged their differences in opinion,
and inwardly rejoiced at her occasional outburst of exasperation at
his decadence. (245-246).
Roy in giving the reason why Chacko admires Margaret, which is a
kind of looking up down on Indian women, reports that, “He was grateful
to his wife for not wanting to look after him. For not offering to tidy his
room. For not being cloying mother. He grew too depend on Margaret
Kochamma for not depending on him. He adored her for not adoring him”
1034
(246). Although Chacko appreciates his English wife for not wanting to
look after him, unlike his Indian mother, the same English woman leaves
him just because he is not used to looking after himself, which is quite
clear in the following description:
That it was impossible for him to consider making the bed, or
washing clothes or dishes. That he didn’t apologize for the cigarette
burns in the new sofa. That he seemed incapable of buttoning up
his shirt, knotting his tie and tying his shoe laces before presenting
himself for a job interview (247).
The important point that arises here is that his marriage to a married
woman becomes successful to the extent that he is able to hide his real
Indian Identity and plays his role successfully as the husband of an English
woman. The reason their marriage ends in divorce results in the interaction
between his own culture as the colonized and the culture of his wife as the
colonizer and his belonging to neither of them.
Although Chacko and Pappachi do their best to look like the colonizer
both in manner and attitudes, they become the victims of the interaction
with the colonizers’ culture that is regarded as superior. Despite their
endeavor to imitate the colonizer, considering their behavior throughout
the novel it is impossible for them to escape from their own identity, being
Indian in blood, not English. Roy, as a postcolonial writer, in her novel tries
to focus on the sufferings of the colonized originated from the interaction
with the colonized.
Besides Roy’s hybrid characters which can be understood as an evidence
of the contamination arrived with the colonizer, in order to prove how
dreadful suffering the arrival of the colonizer has brought to the colonial
land, the day on which Sophie Mol come to India is used as metaphorically,
and it stands for the coming of the colonizers. Sophie Mol with her English
mother Margaret comes from England to India to see her Indian father,
Chacko. Her coming to India is important because it stands for that of
the colonizer and in what ways it has brought about the sufferings of the
people in the colonial territory. Roy explains throughout the novel the great
influence of Sophie Mol in disturbing the tranquil situation in India and the
destructive effects of her visit. The most shattering effects can be seen in
the Estha and Rahel character, both of whom “hadn’t seen each other since
Estha’s return in a train with his pointy shoes rolled into his khaki hold
all”(32). Rahel immediately after separation of Estha from Ayemenem
loses her mother Ammu, too. Rahel also loves her Ayemenem and her twin
1035
brother and wander from school to school. On the whole, Sophie Mol’s
arrival to India changed their faith and caused all these disastrous events.
The life in Ayemenem before her arrival was peaceful and tranquil. Roy in
illustrating the Ayemenem maintains that “Here, however, it was peace time
and the family in the Plymouth traveled without fear or foreboding”(35).
Sophie Mol’s arrival representing the colonizer disturbs the peaceful life in
Ayemenem. This is obviously observable when Roy portrays the situation
as, “You couldn’t see the river from the window anymore… and their has
come a time when uncles became fathers, mother’s lovers and cousins died
and had funerals. It was a time when the unthinkable became thinkable and
the impossible really happened” (31).
REFERENCES
Ashcroft, B. (2004). “England through Colonial Eyes in Twentieth-
Century Fiction”, CLIO, 34(1-2), 207-224.
Ashcroft, Bill, et al. (2002). The Empire Writes Back: Theory and
Practice in Post-Colonial Literatures. London: Routledge.
Ashcroft, Bill, et al. The Postcolonial Studies Reader. London:
Routledge, 1995.
Bhabha, Homi K. (1994). The Location of Culture. London and New
York: Routledge, 1994.
Gandhi, L. (1998). Postcolonial Theory: A Critical Introduction. St.
Leonards, N.S.W.: Allen & Unwin.
Moore-Gilbert, B. (1997). Postcolonial Theory: Contexts, Practices,
Politics. London: Verso.
Moore-Gilbert, B. et al (Eds.). (1997). Postcolonial Criticism. London:
Longman.
Needham, A. D. (2005), “The Small Voice of History in Arundhati
Roy’s”, The God of Small Things IJPS, Volume 7, N 3, 369-391.
Roy, Arundhati (1997). The God of Small Things. London,
Falmingo.
Tickell, A. (2003). “The God of Small Things: Arundhati Roy’s
Postcolonial Cosmopolitanism. The Journal of Commonwealth
Literature, 38-73.
1037
ABSTRACT
The study is in fact a collection of the proverbs used by proverbs of
the Iraqi Turkmen’s which contain the names of some of the insects . the
animals mentioned in the proverbs grouped together here seem to be the
animals that existed in the environment of the Turkmen’s, whether it be
their home, his farm or where he traveled .
Since those animals have certain characteristics such as patience,
friendship, love or treason, the Turkmens seem to have tried & express
those characteristics of animals by proverbs used by humans aiming at
applying them & humans in an in direct and mostly metaphorical way.
it is necessary & observe that some of the animals are mentioned more
than others due to the fact that those animals like the “ dog ”, “ sheep ” ,
“ donkey”, “ camel ”, “ horse ” ...etc.
Man in his travels and movements and / or they live In his environment
and they he depends on them for his living like the whale monkey,
giraffe
Some of the animals are either rarely mentioned at all turtle ... etc.
the reason is that either there animals do not have characteristics similar
& there which the humans have or because they do not exist in turkman
environment.
It is also important to pay attention & the literary value of these
proverbs since they are expressed in figurative way and sometimes
these sayings are rhymed and contain assonance or resonance, and other
figures of speech in addition & their social value as saying that contain
wise words.
Key Words : Proverbs, Turkmen, Iraqi.
The Proverbs of the Iraqi Turkmans , as is the case with the other
nations of the world , express the implications of social , economic and
psychological life of the people. These proverbs express in the best way
1038
most of the events that have taken place and continue to take place in
detail in the everyday life of the people. Mostly, these proverbs are cited
or uttered in brief and simple expressions in such a way that makes them
easy to memorize and use generation after generation. If we look at the
proverbs of Iraqi Turkmans we find that they have expressed people’s
feelings of happiness and sadness besides their life experiences. One
can see that these proverbs are expressions of human characteristics like
love, hatred, bravery, generosity, cooperation and so on in addition to
expressing the relations of the human beings with one another wherever
they be. The present paper deals with the use of various animal (and some
insect) names that existed in the environment of the Turkmans since the
early days of history, whether that be in his home, or farm or wherever
he travelled. And since humans have always been in contact with these
animals and since each kind of those animals have characteristics which
may have their counterparts in humans like patience, treason, love or
betrayal, human beings have tried to express those characteristic of
animals by proverbs that are used by humans to apply those characteristics
on humans although that has been mostly in an indirect or metaphorical
way. It is important to notice that the proverbs most frequent used in our
everyday life and which are most effective and expressive among the
Turkmen proverbs are those in which one species of animals is used.
Just for example we mention some of those proverbs which are well-known
among the Turkmans:
– Attan iner eşeğe miner (biner). Which means:
He gets down a horse and gets on a donkey.
– Aslan ağzından av alınmaz .
No prey can be taken out of the mouth of the lion.
– İki kuşu bir taştan (taşla) vurdu.
He hit two birds by one stone.
– Balık suda mamele (alış veriş) edilmez .
Bargaining over the fish cannot be done while the fish is
inside the water
– Deve öz (kendi) kanburunu görmez.
1039
Anyhow, we can notice that in any of the Turkmen proverbs the names of
most of the animals that exist in the areas (locations) in which the Turkmans
live have been used. However certain animals have been used more than
others like the dog, the wolf, the donkey, the camel, the horse, the sheep
and others. It seems that the reason behind the frequent use of these animals
more than the other ones in the proverbs is that those animals have since
the old time accompanied the humans in their travels, and have lived with
them in their environment besides being a source of living and comfort
and a means of transportation and carrier of luggage in their movement
from place to place. Some other animals have been a source of danger and
annoyance for humans and their pets and domestic animals. It is worth
mentioning that some of the animals are rarely used or mentioned in the
Iraqi Turkmen proverbs like the pig, the deer, the peacock, and the tiger;
whereas there are some other animals which have not been mentioned in
Turkmen proverbs like the monkey, the giraffe and the turtle. The reason
behind the rarity of using or not mentioning some species of animals (or
insects) in Turkmen proverbs is because they do not have characteristics
and features similar to those of the humans or because those animals do
not exist in the areas where Turkoman live. Any scrutinizing view at the
Turkmen proverbs that are fixed in the existing references mentioned at the
end of the study show that about (2000) two thousand proverbs are fixed in
the references the proverbs that include the names of animals are (523). It
1040
means that more than a quarter of the total number of the Turkmen proverbs
include the names of animals. It is seen that (64) different species of animals
and insects are used in these proverbs. Definitely, the more proverbs are
discovered by the researcher, the larger number of the species will be.
The following is an index of the species of animals used in Turkmen
proverbs arranged according to the frequency of each species we start with
the species that are used and repeated more than others and then we move
to the types/species that are used less than others with an example for each
type. It should be noticed that some species of animals’ name equals the
number of some other species. There are many proverbs in which two or
even three species of animals are mentioned in one proverb. These will be
mentioned later:
The fox cannot enter its whole and then it fixes a sweeper in its tail.
23. The pig (donguz/domuz): it is mentioned in (7) proverbs.
e.g Dongozdan (domuzdan) bir tük (tüy) kopsun gene kardı(r).
Evin if a hair is taken from the pig it is a gain.
24. The greyhound (tazı): it is mentioned in (7) proverbs.
e.g Tazısız ava çıkan tavşansız eve döner.
He who goes hunting without a greyhound, comes back home without
a rabbit.
25. The bull (sığır/öküz): it is mentioned in (6) proverbs.
e.g Sığır kasaphaneye ulaştıktan sonra bıçak hazırdı(r).
By the arrival of the bull in the slaughter house the knife is ready (to
slay).
26. The mouse (sıçan/fare): it is mentioned in (6) proverbs.
e.g Sıçan çıktığı deliği tanır.
The mouse well knows the hole from which it has come out.
27. The owl (baykuş): it is mentioned in (6) proverbs.
e.g Allah baykuşun rızkını ayağına gönderi(r).
God sends the owl its food.
28. The bee (arı): it is mentioned in (5) proverbs.
e.g Arı bal alacağ (alacak) çiçeği tanır.
The bee knows the flower from which it takes the honey.
29. The goose (kaz): it is mentioned in (5) proverbs.
e.g Tavuk kaz yumurtası doğmaz.
The hen cannot lay eggs of goose.
30. The dog (it): it is mentioned in (5) proverbs.
e.g Kervan yürür it hürür.
The convoy continues to move while the dog howls.
31. The mule (katır): it is mentioned in (4) proverbs.
e.g Deve ırağına, katır tırnağına bakar.
The camel looks far , whereas the mule looks at its nails.
32. The lamb (kuzu): it is mentioned in (4) proverbs.
e.g Koyun öz kuzusunu basmaz.
The sheep does not walk over its own lamb.
33. The sparrow (serçe): it is mentioned in (4) proverbs.
e.g Yüz serçe bir kazan doldurmaz.
A hundred sparrows do not fill a cauldron.
34. The rabbit (tavşan): it is mentioned in (4) proverbs.
e.g Her yerin tavşanını o yerin tazısı tutar.
The rabbits of each land are caught by its hunting dogs.
35. The animal (hayvan): it is mentioned in (4) proverbs.
e.g Hayvan hayvanı okşar, insan insanı.
1043
e.g. Göz açmamış kör yarasa balasına (yavrusuna) benziri (benziyor)
He looks like the close eyed baby of a bat .
61. The water buffalo ( gamış , manda): it is mentioned in(1) proverb.
e.g. Ne gamış (manda) sağmışam ne deve kırkmışam.
I have neither milked a water buffalo nor cut the hair of a camel .
62. The chick (ferig/küçük tavuk ): it is mentioned in(1)proverb.
e.g. Bizim horozdan (horozla ) siziv (sizing) feriği (küçük tavuk)
aşınadı(r). Our cock and your hen are in love.
63. The monster (canavar): it is mentioned in (1) proverb.
e.g. Üz (yüz) verilen canavar deği (l).
He is not the type of monster that can be welcome .
64 . The fiend, demon (dev): it is mentioned in (1) proverb.
e.g. Ev derdi, dev derdi.
The concerns of home equal the concerns of the fiend.
Below is a list of proverbs in which two or more types of animals are
mentioned.
REFERENCES
Al-Dakuki, İbrahim. Turkmen Public Arts (in Arabic), Baghdad, Dar
Al-Zaman Publishing House, 1962.
Benderoğlu, Abdullatıf. Turkmans in the Iraq of Revolution (in Arabic),
Baghdad: Dar Al-Hurriya, 1973.
Bendioğlu, Abdullatif Our Proverbs, 2 vols (in Turkish). Baghdad
House of General cultural Affairs, 1988.
Terzibashi, Ata. Kirkuk Proverbs Baghdad: Al-Zaman Publishing
House, 1962 .
Dakuklu, Mohammed Khourshid. The Garden of Old Sayings (in
Turkish) Baghdad: House of General Cultural Affairs, 1989.
Zabit, Shakir Sabir, The Proverbs of Iraqi Turkmans (in Turkish),
Baghdad: Dar al-Basri, 1962.
1047
ЭВОЛЮЦИЯ ТУНИССКОГО
АРАБО-ЯЗЫЧНОГО РОМАНА
NADİROVA, G. E./НАДИРОВА, Г. Е.
KAZAKİSTAN/KAZAKHSTAN/КАЗАХСТАН
ÖZET
Roman, edebî tür olarak Arap dilli Tunus edebiyatında bağımsızlık anın-
dan günümüze kadar önemli yere sahiptir, asırlarca süren teşekkül etme ve
gelişme süreci kanıtlar ki, Tunus romanı, dış etkilere açık, toplumsal ve
sanatsal şuurun oluşmasına etki gösteren canlı sanatsal varlıktır.
Roman sanatının genel akınında roman-sosyal araştırma ve entelektüel
roman, onun yaratıcı, manalı miras unsurlarını aktif şekilde çekmek, şim-
diki düşünce teşebbüsleriyle önemli role sahiptir.
Roman metinleri dil seviyesinde edebî dil mevcuttur, şive, klasik miras
dili, Fransızca, yazarlar onları yaratıcı ve manalı tek bir metine birleştir-
meye çalışmışlardır.
Tür seviyesinde sürekli arama ve yenileme süreci sonucunda, entere-
san ve beklenmedik neticelere ulaşılır, örneğin, roman-piyes türü, dram
eserinin anlatı eseriyle tamamlanmasıdır, neticede değişik edebî tarz, yeni
edebî bir tür ortaya çıkmıştır.
Romanda şahıs ve onun çevresi, şahıs ve onun varoluşu arasındaki
uyumsuzluğun genel duyusu belirtilmiştir, bu yaratıcılık yenilenme, kav-
ramsal ve kültürel aramanın sürekli teşebbüsünde ifade edilir.
Anahtar Kelimeler: Roman, sanat, miras, gelişim, modernizm.
ABSTRACT
The novel as a genre has occupied a prominent position in the Arabic-
language Tunisian literature since its independence. The century-long pro-
cess shows that the Tunisian novel is a live artistic organism open to external
influences and itself influencing the society and art. “Social research nov-
els” and “intellectual novels”, which try to assess the present while actively
using elements of artistic legacy, play an important role within the genre.
Standard Arabic, dialect, classic legacy language and French co-exist at the
1048
language level. At the form level a constant process of search and change
goes on which leads to unexpected and interesting results such as novel-
play where narrative is added drama resulting in a new original genre, new
literary form. The novel expresses the general feling og discord between the
man and his existence, the man and the environment, which is reflected in the
constant search for creative renewal.
Key Words: Novel, art, haritage, evolution, modernism.
Ключевые слова: Pоман, творчество, наследие, эволюция, модер-
низм.
-----
Тунисская литература, новая и современная, представляет собой
важную часть арабской литературы в целом, значение которой пос-
тоянно возрастает. Долгое время она оставалась под большим влия-
нием литературы арабского Машрика (Египта, Сирии, Ливана и дру-
гих стран региона к востоку от Египта), даже копировала ее. Одна-
ко постепенно, особенно в последние десятилетия ей удалось выйти
из-под этого влияния, у нее появились свои объективные причины и
художественные средства, которые дали ей возможность утвердиться
и преодолеть этап ученичества и социально-политической ангажиро-
ванности, обозначить свое видение действительности.
Арабо-язычная тунисская литература, как и вся магрибинская (Ал-
жира, Туниса, Марокко, Ливии) литература в целом, в эпоху коло-
ниализма испытывала значительные трудности, препятствовавшие ее
развитию, распространению и обогащению теми художественными
особенностями, которые сегодня отличают ее от франкоязычной ли-
тературы стран Магриба. Долгое время именно франкоязычная лите-
ратура региона пользовалась особым вниманием читателей, критиков,
как арабских, так и зарубежных (Ghazi,1970;8). Имелись многочис-
ленные исследования по ее стилистике, структуре, конструкции, идей-
ным позициям и критическим суждениям, особенно по жанру романа.
Благодаря постоянному вниманию и поощрению появилось целое по-
коление прекрасных писателей-романистов, пишущих на французс-
ком языке, которые преодолели узкую локальность, чтобы осознать
принадлежность всему миру. Это Катиб Йасин, Мулуд Фер‘аун и Му-
луд Маммери в Алжире, Альбер Мемми в Тунисе, Тахар Бенджеллун
и Дрис Шрайби в Марокко и другие. Франкоязычный магрибинский
роман активно развивался как в количественном, так и в качественном
1049
ABSTRACT
The present report deals with genesis of the genre of Arabic literature
known as biography of the Prophet and development of the most prominent
biography - Sirat Rasul Allah (Biography of the Messenger of Allah)
compiled by Ibn Ishaq and edited by Ibn Hisham. The author traces back
how the collection and transmission of the hadith (Tradition on the deeds
and sayings of the Prophet) has developed first into compilations devoted
to separate subjects, for instance, maghazi (military expeditions), and later
into full biographies of the Prophet which covered all the events of his
life from birth to death. The second part of the article is dedicated to the
authors of the biography in question: the famous authority on maghazi
Muhammad ibn Ishaq who compiled the original biography which hasn’t
been preserved intact till nowadays and philologist ‘Abd al-Malik ibn
Hisham who edited and supplemented the work of the predecessor.
Key Words: Middle Age, Arabic literature, Sirat Rasul Allah (Biography
of the Messenger of Allah).
Резюме
Ас-Сира ан-набавиййа (араб. «Жизнеописание Пророка») – жанр
арабской литературы, который в Средние века занимал довольно вы-
сокое место в номенклатуре жанров арабской литературы. По мнению
многих ученых, жизнеописание Пророка является третьим по значи-
мости источником для изучения ислама после Корана и сунны.
Произведения жанра сира традиционно рассматривали как источ-
ники по истории ислама и биографии Мухаммада, а как памятники
литературы они довольно мало изучены.
1066
775), когда тот находился в Хире, и сочинил для него «Магази», а за-
тем окончательно поселился в Багдаде (Ибн Халликан, б.г.; 4, 277).
Ранние мусульманские критики относились к Ибн Исхаку по-раз-
ному: некоторые ученые считали его одним из главных знатоков пре-
дания, (напр., Абу Зур‘а, ал-Мадини, Ибн Ма‘ин и Ибн Са‘д), другие
не считали достоверными хадисы, которые он передавал (напр., ан-
Ниса‘и, ал-Асрам, Сулайман ат-Тайми и Вухайб ибн Халид). Законовед
и знаток предания, основатель ханбалитского мазхаба мусульманс-
кого права «имам Багдада» Ахмад ибн Ханбал (164/780-241/855 гг.)
признавал авторитет Ибн Исхака в области магази, но не принимал
хадисы в его передаче, поскольку возражал против использования
коллективного иснада (такой вид иснада, когда в начале перечисляют-
ся все передатчики, а потом приводится текст хадиса, но слова одного
передатчика никак не отделяются от слов других), к которому часто
прибегал Ибн Исхак. Однако по свидетельству Ибн Халликана, Ахмад
ибн Ханбал считал хадисы в передаче Ибн Исхака верными, но не при-
знавал его авторитетом в юридических вопросах, хотя последний и
называл себя знатоком фикха (мусульманского права). Ибрахим ибн
Са‘д передавал со ссылкой на Ибн Исхака около 17 тысяч хадисов,
посвященных юридическим вопросам, не считая сообщений о магази.
В своде аз-Захаби есть следующее сообщение об этом: «сказал мне
Ибрахим ибн Хамза: Ибрахим ибн Са‘ад передавал от Ибн Исхака 17
тысяч хадисов, содержащих заповеди, помимо тех, что посвящены ма-
гази. Я сказал: это из-за повтора способов передачи хадисов. А что
касается заповедей, то их количество не превышает и десятой части
этого» (аз-Захаби, 1992; 7, 39). Что касается коллективного иснада,
то, как считают некоторые современные исследователи, например,
Дж.М.Б. Джоунс, это обвинение не совсем справедливо, так как такой
вид иснада активно использовался всеми ранними авторами произве-
дений магази и сира (Джоунс, 2003).
Помимо посвященной Пророку «Китаб ал-магази ва ас-сийар»
(«Книги завоевательных походов и жизнеописаний») Ибн Исхак со-
ставил «Китаб ал-хулафа’» («Книга халифов») и книгу «Сунан»
(«Предания»). «Книга завоевательных походов и жизнеописаний»
Ибн Исхака состояла из трех частей: «ал-Мубтада’» («Начало»), «ал-
Маб‘ас» («Пророческая миссия») и «ал-Магази» («Завоевательные
походы»). Значительная часть «Китаб ал-магази» сохранилась в ре-
дакции Йунуса ибн Букайра ибн Васила аш-Шайбани (Сезгин, 1967;
1074
10- Мьюр - Muir W., (1988), Life of Mahomet (reprint of the edition
London 1861). Osnnabrück.
11- Пиотровский М.Б., (1994), Введение и примечания. – Раздел
1. Мухаммад и начало Ислама / Хрестоматия по Исламу. Москва:
Наука.
12- Сезгин - Sezgin F., (1967), Geschichte des arabischen Schrifttums.
Leiden.
13- «Сира» - Das Leben Muhammeds nach Muhammed Ibn Ishak bear-
beitet von Abd el-Malik Ibn Hischam. Herausgegeben von F. Wüstenfeld,
(1858-1860), Göttingen: Dietrich.
14- Уотт, 1962 - Watt W.M., (1962), “The materials used by Ibn Ishaq”,
B. Lewis and P.M. Holt (ed.) Historians of the Middle East. London.
15- Уотт, 2003 - Watt W.M., (2003), “Ibn Hisham”, Encyclopaedia of
Islam. Cd-rom ed. Brill academic publishers.
16- Хайндс - Hinds M., (2003), “al-Maghazi”, Encyclopaedia of Islam.
Cd-rom ed. Brill academic publishers.
17- Шидфар Б.Я., (1980), «Генезис и вопросы арабского народ-
ного романа (сиры)», Генезис романа в литературах Азии и Африки.
Москва.
1079
NEBİYEV, Bekir
AZERBAYCAN/AZERBAIJAN/АЗЕРБАЙДЖАН
ÖZET
Azərbaycanlı mühacirlərin çox zəngin, ədəbi, elmi, publisist irsi var. Bu
xəzinədə Əlibəy Hüseynzadə, Əhməd Ağaoğlu, Mehmet Əmin Rəsulzadə,
Səməd Ağa oğlu, Mirzə Bala Mehmetzadə, Əlimərdan bəy Topçubaşov,
Ceyhun Hacıbəyli, Əhməd Cəfəroğlu, Əbdülvahab Yurdsevər, Almas
İldırım, Banin (Ümmülbanu), Mehmet Sadiq Aran və digər önəmli simaların
əsərləri bulunur. Onların hələ indi-indi, imkan düşdükcə İstanbuldan və
Ankaradan, Tehrandan və Təbrizdən, Parisdən və Berlindən tapılıb bizə
ulaşan kitabları, jurnal və qəzet kəsikləri, məktubları, nadir əlyazmalarından
parçalar, şəxsi arşivlərindən bəzi yarpaqlar mühacirətdəki alimlərimizin
yaradıcılığının mövzu və problem vüsətindən xəbər verməkdədir.
Mühacir alimlərin Azərbaycan dili, ədəbiyyatı, kültürü, folklor və etnoq
rafiyası ilə bağlı çoxsaylı araşdırmaları milli ədəbiyyatşünaslıq elminin
gəlişməsində özəl bir mərhələ təşkil edir və hazırda Azərbaycan mühacirət
ədəbiyyatşünaslığı adı altında öyrənilir.
Konqrenin Ədəbiyyat elmlərinin problemləri bölməsində söylənməsi
nəzərdə tutulan tebliğimizdə Ə.Hüseynzadə və Ə. Ağaoğlunun dəyərli
elmi irsi, özəlliklə Ə. Cəfəroğlunun Azərbaycan folkloruna həsr edilmiş
sanballı məqalələri, eləcə də C. Hacıbəylinin «Qarabağ dialekti və
folkloru» monoqrafiyası, M. Ə. Rəsulzadənin «Azərbaycan şairi Nizami»
kitabı geniş təhlil olunur.
Anahtar Kelimeler: Azərbaycan, əlm, ədəbiyyat, mühacirat, tankid.
ABSTRACT
Azerbaijani Literature in Emigration
Azerbaijani emigrants left behind rich cultural, scientific and literary
heritage. There are works of Ali-bey Husein-zadeh, Ahmed Agha-oghlu,
1080
nümunələr əsasında belə düzgün bir nəticəyə gəlmişdi ki, hər cür senzor
maneələrinə və partiya orqanlarının çox sərt nəzarətinə baxmayaraq
«qırmızı istilanın kommunizm ölkəsində milli hissi öldürdüyünə dair
söylənən bədbin hökmlər mübaliğəlidir. Bu hiss yaşayır, çarpışır və millətin
ruhunu əks etdirən aynada – onun ədəbiyyatında öz əksini tapır».
M. Ə. Rəsulzadənin ədəbiyyatşünaslıq sahəsində ən sanballı əsəri
«Azərbaycan şairi Nizami» monoqrafiyasıdır. Bu kitab şairin əsərlərini
və onun ətrafında aparılmış tədqiqatları orijinalında, yəni farsca oxuyan,
yüksək elmi səviyyəyə və incə bədii zövqə malik olan bir alimin çoxillik
araşdırmalarının məhsuludur. Dörd fəsildən ibarət kitab Nizami Gəncəvinin
dövrü, mühiti, həyatı, yaradıcılığı, ədəbi sələflərinə münasibəti, sənətdə
xələflərinin şairə münasibəti, «Xəmsə»nin bədii xüsusiyyətləri, Nizami
ədəbi məktəbi və s. haqqında sanballı monoqrafiyadır.
Müqəddimədə müəllif Nizaminin irsi və onun yaradıcılıq taleyi ilə bu və
ya digər dərəcədə bağlı olan bir sıra çox vacib problemləri işıqlandırmışdır.
Bunlardan biri Şərq mədəniyyətinə türklərin, Azərbaycan xalqının verdiyi
qiymətli töhfə məsələsidir. O, belə bir fikri əsaslandırır ki, Şərq aləmində
bəzi hallarda islam mədəniyyəti adı altında birləşdirilən elm, ədəbiyyat,
incəsənət, xüsusən poeziya əsərlərinin yaranmasında ərəblərlə bərabər,
onlar qədər, bəzi sahələrdə hətta onlardan da artıq türklərin və farsların
xidmətləri vardır. Bu sahədə adları bir qayda olaraq həmişə birinci çəkilən
görkəmli sənət korifeyləri arasında fars Ə.Firdovsi, özbək Ə.Nəvai ilə
yanaşı azərbaycanlı N. Gəncəvinin də şərəfli adı xüsusi əzəmətlə səslənir.
Şairin əsərlərindən aldığı çoxsaylı faktlar və onların elmi təhlili əsasında
müəllif dönə-dönə təkrar edir ki, Nizami qəlbi türk sevgisi, Qafqaz şəraiti
ilə bağlı olan, yurdunun tarixi müqəddəratından və ölkəsinin özünəməxsus
gözəlliklərindən nəşət edən bir Azərbaycan şairidir.
Nizaminin şəxsiyyəti məsələsi bütün əsər boyu müəllifin diqqət
mərkəzindədir. Lakin kitabın birinci fəslində Nizaminin tərcümeyi-halına
dair müxtəlif mənbələrdən toplanmış faktları, eləcə də şairin Azərbaycan
hökmdarları ilə münasibətlərinə dair onun özünün «Xəmsə»də yazdıqları
əsasında tədqiqatçı bu böyük söz ustadının şəxsiyyətini bugünün oxucusu
üçün daha da doğmalaşdırır, vüqarı, əyilməzliyi, mənəvi ucalığı barədə
təsəvvürləri zənginləşdirir. Bu zəmində Nizaminin dünya ədəbiyaytında
mövqeyi məsələsinin qoyuluşu bizə daha inandırıcı görünür. Azərbaycan,
İran və Hindistanın görkəmli söz ustalarından gətirilən etiraflar bir daha
təsdiq edir ki, «aşiqanə məsnəvilər yazmaqda… heç kim şeyx həzrətlərinin
(Nizaminin) səviyyəsinə yüksələ bilməmişdir. Nizaminin izilə getmək
və onun xırmanından qalan başaqları toplamaq məqsədilə Əmir Xosrov
1086
KAYNAKÇA
1. Cabbarlı, N., (2003), Mühacirət və klassik ədəbi irs. Bakı: Elm, 23.
2. Cəfəroğlu, Ə., (1954), «Modern Azərbaycan ədəbiyyatına toplu bir
baxış», Azərbaycan yurd bilgisi. İstanbul, sayı 37, 40.
3. Yurdsevər, Ə., (1950), Azərbaycan dram ədəbiyyatı. Ankara, 27.
1091
ÖZET
Orhan Veli, Türk şiir tarihinde önemli bir kırılma ve değişme evresi olan
Garip şiirinin öncüsü ve en tanınmış şairidir. Şiire Ahmet Haşim, Yahya
Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dranas ve Necip
Fazıl Kısakürek gibi şairlerin etkisinde kaldığı örneklerle başlamış, ancak
daha sonra geleneğin temsilcisi saydığı isimlerini zikrettiğimiz şairlerden
farklı bir sanat anlayışı doğrultusunda yepyeni, “garip” addedilecek eserler
kaleme almıştır. Söz konusu eserlerini yazarken de kanaatimizce bütün ge-
lenekle hesaplaşmakla birlikte en çok Ahmet Haşim’in şiir anlayışını göz
önünde bulundurmuştur. Bir bakıma onun şiirine Ahmet Haşim’in şiiriyle
hesaplaşmanın ürünü olarak da bakılabilir. Bu bağlamda “The Influence of
Anxiety” adlı kitabında Harold Bloom’un da kullandığı terimlerden yola
çıkarak söyleyecek olursak, öncü şair-selefi Ahmet Haşim’in etkisinde şi-
ire başlamış, ancak kendi kimliğini ispat edebilmek adına onu reddetmiş,
yepyeni bir şiir örneği vermiştir. Bununla birlikte halef şair olarak selefinin
izlerinin zaman zaman ortaya çıkmasına engel olamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Selef Şair, Halef Şair, gelenek, ret, kimlik.
ABSTARCT
Orhan Veli Against Ahmet Haşim
Orhan Veli Kanık is the Pioneer and the most important poet of the new
era called First Modern or Bizzare Poetry (Garip Şiiri) reflecting an im-
portant refracting and changing in the history of Turkish poetry. He started
writing his early poems under the influence of the modern poets such as
Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Ahmet Muhip Dranas, Ahmet Hamdi
Tanpınar and Necip Fazıl Kısakürek, but later he changed his idea and
understanding of art and poetry of those poets whom he considered as
the representative of the tardition (classical poetry). The pomes written
by Kanık was called “garip” (bizzare) during that time by other poets. In
* Dr. Özlem Nemutlu, Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Yeni
Türk Edebiyatı Ana Bilim Dal
1092
our opinion, while he was writing his new peoms rejecting the old or clas-
sic poems of Yahya Kemal and others, he took into consideration Ahmet
Haşim’s understanding of poetry. In a way, we can consider Orhan Veli’s
poems as the result or product of the reckoning with Ahmet Haşim’s poems.
In this context, Harold Blooms’ concepts taking place in “The Influence of
Anxiety” can be used for the explanation of the Orhan Veli’s place against
Haşim. When we apply Blooms’s terminology into Orhan Veli’s poems,
we can see that Orhan Veli started writing poetry under the influnece of
his Pioneer/ initiator poet Ahmet Haşim, but later in order for him to proof
his identity and personality in Turkish poetry, he has rejected his initiator,
Haşim and his understandingi of poetry, and brought about a new and ori-
ginal poetry samples. Together with this rejectoin, he as a follower poet
was not be able to escape from the emanation of influence of his Pioneer/
initiator poet Haşim from time to time, too.
Key Words: Precursor Poet, Later Poet, tradition, rejection, identity.
-----
Orhan Veli, Türk şiir tarihinde büyük bir kırılmanın ve köklü bir deği-
şikliğin ifadesi olan Garip akımının Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le birlik-
te üç temsilcisinden biri ve en ateşli savunucusudur. Bundan dolayıdır ki,
akımın poetikası niteliğinde olan Garip önsözünü yazan Orhan Veli olur.
Sanatçı, gerek söz konusu önsözü yazarken gerekse benimsedikleri şiir
görüşüne uygun “garip” tarzdaki şiirleri kaleme alırken, eser verdikleri dö-
neme hâkim olan ve bir nevi aşılmaz kurallarla âdeta statükolaşan edebiyat
geleneğini yıkmak istiyordu. Orhan Veli ve arkadaşlarının ilk edebî ürün-
lerini vermeye başladıkları sıralarda Türk şiirinde başta hececiler olmak
üzere, Fransız sembolistleri ve parnesyenlerin izinde aruz vezniyle imajist
şiirler yazan Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar,
Ahmet Muhip Dranas, Necip Fazıl Kısakürek gibi isimlerin oldukça etkili
olduğunu görmekteyiz. Bu isimlerin yanı sıra kendine özgü bir tarzda aruz
vezniyle yazan Âkif’i, eski şöhretlerini yitirmekle birlikte hâla yazmaya
devam eden Cenap’ı ve Hâmit’i de sayabiliriz. Burada putları kırmak üze-
re yola çıkan Nazım Hikmet ve Ercümend Behzad’ın farklı yollarla ede-
biyat tarihimizde vezinsiz şiir yazma geleneğini başlatmak suretiyle Garip
akımının doğuşunu hazırladıklarını da hatırlatmalıyız1. Ancak bütün bu
isimler ve onların temsil ettikleri eğilimler içerisinde devrin edebiyat dün-
yasında belirleyici olan Hececiler ile Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’dir.
1
Bu konuda bkz. İnci Enginün, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı, Dergâh Yayınları, İstanbul 2001, (Enginün,
Garip hareketinden önce şiirimizde hüküm süren şahsiyetleri ve anlayışları “Eskiler”, “Memleket Edebiyatı” ve
“Öz Şiir” başlıkları altında ele alır. ss. 24-76) Hakan Sazyek, Cumhuriyet Döneminde Türk Şiirinde Garip Hare-
keti, İş Bankası Yayınları, Ankara 1999, 430 s, Asım Bezirci, Orhan Kanık, Eti Yayınevi, İstanbul 1967, 79 s.
1093
şiirini, kendinden önce hiç yazılmamış orijinal şiiri yazmaya mahkûm olan
denemesinde tecessüm ettirmekten yine de kendini alıkoyamaz7. Bir başka
ifadeyle Terry Eagleton’un da belirttiği gibi, bir şair, kendisini kısırlaştıran
öncü güçlü şairin şiiriyle mücadeleye girer ve onu yeniden yazmaya ve
yorumlamaya çalışmak suretiyle kendini ispatlamaya çalışır8. Bloom, “ge-
ciken şair”in, “öncü veya selef” şairin şiirini altı şekilde bozup değiştire-
bileceğini belirttikten ve bu “bozup değiştirme” süreçlerinin söz sanatları
ve Freud’un savunma mekanizmaları arasındaki ilişkiye değindikten son-
ra söz konusu mekanizmalarla Kabalistlerin İbrani İncili’nin yorumunda
kullandıkları araçlar arasında bir benzerlik bulmuştur. Bloom, “Clinamen,
Tessera, Kenosis, Demonisierung, Askesis, Apophrades”9 terimleriyle ad-
landırdığı altı çeşit tahriften bahseder. Adı geçen savunma ve tahrif meka-
nizmaları, bir nevi kendinden önceki Hececilerle ve konumuzla ilgi olması
açısından en yoğun olarak Ahmet Haşim’in şiiriyle hesaplaşmaya giren
Orhan Veli’nin şiirinde de –bütün aşamaları ve türleriyle olmasa da– karşı-
mıza çıkmaktadır. Orhan Veli, bilhassa Ahmet Haşim karşısında kendisini
“gecikmiş” bir şair olarak görmektedir. Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar,
Ahmet Muhip Dranas, Necip Fazıl Kısakürek gibi önde gelen şairlerin,
Atatürk devrinin eleştiri otoritesi olarak kabul edilen Nurullah Ataç’ın da
büyük beğeni ve hayranlığını toplayan bir şairdir. Orhan Veli, devrin bir-
çok şairini etkileyen Haşim’le hem düz yazılarında –bunlara Garip önsö-
zünü de ilave edebiliriz- hem de şiirlerinde zaman zaman tavrını gizlemek-
le birlikte bir hesaplaşmaya girer. Bu bağlamda Orhan Veli’nin Haşim’in
şiirini aşma sürecini:
I. Şiirlerinde,
II. Düz yazılarında olmak üzere iki temel başlık altında ele alabiliriz.
Söz konusu sürecin nasıl tezahür ettiğini görmek için öncelikle şiirleri-
ne bakalım. Hakan Sazyek, Garip şairlerinin bilinen edebî mekteplerin ve
toplulukların aksine önce poetika ile değil de eserle, şiirle rakiplerinin kar-
şısına çıkmalarını, oldukça anlamlı bulur ve bu tavrı, mevcut şiir anlayışını
7
Harold Bloom, 1973’te yayımlanan ‘The Influence of Anxiety’ adlı kitabıyla söz konusu bakış açısının ede-
biyat tarihlerinin yazımında da etkili olacağını iddia etmektedir. Bkz. Terry Eagleton, Edebiyat Kuramı, Çev.:
Esen Tarım, Ayrıntı Yay., İstanbul 1990, s. 204.
8
Bkz. ag.e., s. 204.
9
Bunlar sırasıyla, “Clinamen, temel aykırılık, öncü, selef şairin şiirini kötü okuma, onun yönelmediği noktaya
yönelme, hedef değiştirme; Tessera, önceki şiiri tamamlama ya da onu farklı tez oluşturacak şekilde kullanmak;
Kenosis, öncü şairin şiirini değersizleştirmek için onunla bütün bağlantıları kesiyor gözükme; Demonisierung,
öncü şairin şahsında, bütün edebiyat tarihini de içine alan bir anti melek kurgusu, şeytanîleştirme, böylece
ondaki üstün olarak kabul edilen nitelikleri bütün edebiyat tarihine mal ederek öncü şairin değerini düşürme;
Askesis, geleneksel vecde gelme tekniklerini sınırlandırma, öncü şairin şiirinde eksiklikler bulma; Apophrades
de ne yapılırsa yapılsın eserde öncü şairin etkisinin tamamen yok edilemeyeceği, tıpkı eski Atina inanışlarında
rastladığımız ölülerin ruhlarının belli günlerde evlerine dönmesi gibi öncü şairin halefin şiirinde varlığını bir
şekilde göstereceği anlamlarına gelmektedir. Bu son süreçte geciken şair, kendi kimliğini de bir bakıma bulmuş
olur. Çıraklık bitmiştir. Söz konusu tahrif mekanizmaları için bkz. (Almanca) www. Wikipedia.org.
1095
yıkmak için somut bir eserle çıkarak daha etkili olma, geleneksel tutumu
benimseyenlerce eleştirilmekten kaçınma ve bir edebî hareket, bir okul
olarak başlama amacını taşımama gibi sebeplere bağlar10. Gerçi durağan-
lığa ve kuralcılığa dayanan mektep anlayışını ve kendilerinin bir mektep
olarak görülmesini, sosyal hayatta olduğu gibi şiirde de sürekli gelişmeyi
ve değişmeyi benimseyen Garipçiler kabul etmeyeceklerdir. Ancak onla-
Senaryo ve Yönetmen:Osman F. Seden
Operatör:Kenan Kurt
Yapım:Ak-Ün Film/ Recai Akçaoğlu / İrfan Ünal
Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Senkron: Tamer Oğuz, Arif Özalp, Montaj: Kenan Davutoğlu, Negatif Montaj: Ali S. Berkan, LaboratuVar: Mihal Skarpetis, Reji Asistanı: Ümit Can, Şinasi Önengüt, Kamera Asistanı: Kazım Çakırman, Işıklar: İlhan Aslım, Set Amiri: Hasan Nurdan, Prodüksiyon Müdürü: Adnan İrkut, Prodüksiyon Amiri: Yüksel Tanık,
(Acar Film Stüdyolarında Hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)
Oyuncular: Sadri Alışık (Ofsayt Osman), Ajda Pekkan (Hulusi’nin karısı Ayla), Filiz Akın (şarkıcı kız), Efgan Efegan (Kemal Tuncer/Yazar, Romancı), Vahi Öz (Cellat Nuri), Hüseyin Baradan (Dolandırıcı Hulusi), Kadir Savun (Hüsrev Ağa), Nubar Terziyan (Emnn. Müdürü.) Çolpan İlhan (Hüsrev ağanın kızı Zühre), Aziz Basmacı (Ferhat Ağa), Hasan Ceylan (serseri Ali), Niyazi Vanlı (kaçak serseri), Zeki Tüney (serseri), Ali Seyhan (serseri), Mehmet Ali Akpınar (serseri), Mu-ammer Gözalan (Noter), Haydar Karaer ( Meyhane sahibi serseri), Selahattin İçsel (hakim), Asım Nipton (Savcı), Muzaffer Yenen (Doktor), Hulusi Kentmen (Çift Uskur Hulusi Reis, anlatıcı), Hüseyin Güler, Kaya Volkan, Erol Solak, Muzaffer Yener,
Konu: Hikayemiz Tophane'de namuslu, tövbekar serserilerin, berduşların keyif çattığı bir meyhanede başlıyor. Müdavim akşamcılardan Çift Uskur Hulusi Reis'in anlatımıyla sevimli serseri Ofsayt Osman'ın hikayesine tanık olmaya davet ediliriz :”Bu film yenik, ezik ve beceriksiz bir gencin hikayesidir...”
Osman, hayatı boyunca hiç gol atamamış, hiçbir işi rast gitmeyen, çevresindekilerce sevilen ama bir o kadar da dalga geçilen, kaybetmeye alışmış ama “Allah büyük be, bir gün bakacak yüzüme” diyebilen bir adamdır. Yeri gelince beylik laflar eden Osman, kendisini ezmeye çalışan herkesin yanında hemen önünü ilikleyen titrek bir adam olmaktadır. Bildiğin ezik...
Osman'ın belki de sonunda gole gideceği yol iki zengin Adanalı iş adamının bahsi ile açılacaktır. Hüsrev Ağanın kızı Zühre ile Ferhat ağanın oğlu Sarı Ökkeş yurt dışından dönmektedir. Sarı Ökkeş, Zühre'ye kör kütük aşıktır. İki ağa ise birbirine düşmandır. Aşk laftan anlamayacağından Ferhat Ağa, Hüsrev Ağanın kızını istemeye gider. Atışırlarken ortaya çıkar ki ne Ferhat ağanın ailesinde iki yüz okka kaldıran hamal vardır ne de Hüsrev ağanın sülalesinde Toroslar'da kırk kişi soymuş bir Eşkıya. Bahse tutuşurlar ve olaylar gelişir...
DÜNYANIN EN ORJİNAL BAHSİ
İşgüzar ağalarımız soluğu noterde alırlar. Bahsin konusu şudur: dünyada berduşların , serserilerin arasında da iyi yürekli, mert ve efendi insan çıkıp çıkmayacağı. Taraflar bubahis için sokaktan seçecekleri dört başı mamur bir serseriye tam bir milyon değerin-de bir çek verecekler. Serseri, bir ay sonun-da parayı iade ederse bahsi Hüsrev ağa kazanacak. On parasını dahi zimmetine geçirirse Ferhat ağa kazanacak.
Gazetelerde yer alan bu haber serseri takı-mı arasında büyük heyecana neden olur. Namuslarını kurtaracak bu serseriyi kendileri seçmelidirler. Nihayetinde serseri kafalar-dan çıkan sesler şöyledir:
“ yok arkadaş, öyle berduş, kopuk, serseri ama hepimizin namusu var...” “çoluk çocuk işi değil bu...” “serseri takımının da bir namusu olduğunu dünyaya ilan edecek...”
Bahis basında geniş yer bulmuşken Osman da bir sebeple nezarete düşer. Hatta onu orada gören emniyet müdürü bile “bırakın şakayı be ofsayt Osman o, olsa olsa şahit olur ondan” der. Hüsrev Ağa ve Ferhat Ağa da azılı bir serseri bulmak için emniyete gelmişlerdir. Emniyet Müdürü bu iki şaşkının bahislerini duyunca “ beyler... size hakiki bir canavar vereceğim ” diyerek Ofsayt Osman'ı karşılarına diker. İmzalar atılır, bir milyonluk çek Osman'ın cebine konulur. Os-man'ın hisleri karışıktır . : “ Bir milyon bu be bir milyon be.
Serseri takımını Ofsayt Osman'ın temsil edeceği duyulunca “ namusumuz elden gidiyor, erkeklik kim ofsayt Osman kim be” feveranları duyulur. Hemen en kral araba, en lüks ev, en afili kıyafetler alınır... Zengin semtindeki ilk günlerinde yan komşuları dolandırıcı Hulusi de iflastan kurtulmanın yolunu aramaktadır fellik fellik. “İflas halindeki bir şirkete kimse para yatırmak istemez olmaya ki dağdan inme bir ayı...” lafı ortada dolandığı anda Hulusi'nin cin karısı Ayla'nın aklına cin bir fikir gelir. Sonradan görme hödük komşuları Osman'ı kafalayacaklardır.
SEN OFSAYT NEDİR BİLİR MİSİN ?
İşte böyle. Osman kendisine dadanan ve sahte hareketlerini sezdiği ama dalgasına baktığı bu insanlar için “ paranın kağıt üze-rine yazılmış rakamlarını gören böyle olursa, sahicisini gören ne yapar be?” yorumunu yapmaktadır.
Burada Osman'ın ağzından ilk " sen ofsayt nedir bilir misin ?" tiradını duyarız. Ayla'ya şöyle diyecektir:
“Ofsayt nedir bilir misin ? Ofsayt... Futbol yani . Tam gol atacak gibi olursun, hakem bir düdük... geri çevirir insanı. Benim şansım böyledir anam böyledir işte. Benim ki şans değil rüşvet yemiş futbol hakemi mübarek . Geçtim golden, out bile attırmıyor. Hep ofsayt hep ofsayt “.
ŞAKAYLA KARIŞIK İŞLER
Bir eğlence gecesinin sonunda arabasına atlayıp evine gitmektedir Osman. Hırçın dalgalara eşlik eden acı acı öten bir vapur düdüğü duyulur Sarayburnu'nda. Genç bir kız, Filiz... az sonra yaşamına son verecektir. Osman yetişir imdadına. Sabaha kadar derdini dinler filiz'in. Filiz, şarkıcılık yaparak kalp hastası kardeşinin kurtulması için çabalamaktadır. Ağlar, ağlar açılır, sonunda sorar “ bana kendinizden hiç bahsetmediniz, kimsiniz siz ?” . Osman'ın dilinin ucuna gelir ofsaytlığı ama kıvırır “ ben Osman... of... yani Of'lu Sayitoğlu Osman, biraz Adanalıyım”.
OF'LU BİRAZ DA ADANALI OSMAN
Osman'ın aklı Filiz'de, bedeni Ayla'nın onun adına düzenlediği partidedir. Kumar masasına oturturlar, dümenden yenilirler Osman'a. O aldığı parayı doğru Filiz'in kardeşine götürecektir. Filiz'in çalıştığı barda ise Adanalı Osman adında bir zengin konsomasyon karşılığı Filiz'e para vermiştir bar sahibi aracılığı ile. O kadar çaresizdir ki, satacaktır bedenini filiz bu gece.
Şakayla karışır işler sanki. Osmanlar karışmıştır. Filiz o gece karşısında Osman'ı görünce yıkılır. Kendisini ölümden kurtaran bu genç adamın zor durumundan yararlandığını düşünür. Gecenin sonunda yanlışlık anlaşılır . Osman'ın gözlerini gökyüzüne dikerek “ Yarabbi... n'olursun bu defa ofsayda düşürme beni. Büyüksün sen . Bu kız, bu çocuk... bi kerecik olsun düşmeyeyim terse hı ? N'olur bi defacık !”
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası