hz hasan ve hz hüseyin hayatı kısaca / İMAM HÜSEYİN VE KERBELA OLAYI

Hz Hasan Ve Hz Hüseyin Hayatı Kısaca

hz hasan ve hz hüseyin hayatı kısaca

Hz. Hüseyin Nasıl Öldü? Hz. Hüseyin Neden, Nasıl ve Nerede Şehit Edildi?

İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in torununu Hz. Hüseyin'in, oğlunun ve beraberindekilerin şehit edilmesi tarihe Kerbela Olayı olarak geçti. Yezid Hz. Hüseyin'i neden öldürdü? Peki Hz. Hüseyin neden şehit edildi? Kerbela'da o yıllarda neler yaşandı? Yezid ve Hz. Hüseyin arasında yaşanan olaylar tarihin seyrini nasıl etkiledi? Tüm merak ettiğiniz yönleriyle Kerbela Olayı. Tüm merak edilen soruların cevaplar yazımızda…

HZ. HÜSEYİN NASIL ÖLDÜ?

İslam Alemi'nde Müslümanlar arasında çıkan bir ikilik üzerine Muaviye, Hz. Ali'nin hilafetini tanımadığını ve Hz. Ali'nin amca oğlu olan Hz. Osman'ın intikamını almadığını söyleyerek halifelik makamına geçerek kendi hilafetini ilan etmiştir. Yaşanan bu sonrasında İslam Devleti, Hz. Ali ve Muaviye arasında adeta iki parçaya bölünmüştür.

İslam Devleti'nin başına geçen Yezid, ilk iş olarak Medine Valisi'ne bir mektup göndermiş ve yazdığı bu mektupta Hz. Hüseyin'e değil, bizzat kendisine biat etmesini gerektiğini aksi halde ise canından olacağını yazmıştır.

Gerçekleşen bu süreçte babasının ölümü sonrasında Müslümanların başına geçen Hz. Hüseyin ise Küfeli'lerden destek almaktadır. Küfeli'ler de Hz. Hüseyin'in Küfe'ye gelmesi halinde kendisinin halifeliğini ve hilafetini destekleyeceklerini bildirmişlerdir. Bu destek karşısında 72 destekçisi ve ailesi ile beraber Hz. Hüseyin Küfe'ye doğru yola çıkmıştır.

HZ. HÜSEYİN NASIL VE NEREDE ŞEHİT EDİLDİ?

Hz. Hüseyin'in hilafetini ve halifeliğini destekleyen Küfe halkı ve Hz. Hüseyin sayıca fazla olmayan bütün destekçileri, bugün Irak sınırları içerisinde bulunan Kerbela şehrinde Yezid'in neredeyse kişiden oluşan kalabalık ordusu ile karşı karşıya gelmiştir. Muharrem Ayı'nın 7. Gününde meydana gelen bu olay adeta bir meydan savaşı haline dönüşmüştür. Muharrem ayının yedisinde Ömer bin Sa'd ablukayı daraltarak, Hz. Hüseyin'in bulunduğu kampa giden bütün su yollarını kesmiştir. Muharrem ayının 9. gününde ise kamptaki su kaynakları tamamen tükenmiştir. Bu durumun üzerine Hz. Hüseyin, Ömer bin Sa'd'da sabaha kadar ibadet etmek istediklerini söylemiş ve Ömer bin Sa'd'da Hz. Hüseyin'in bu talebini kabul etmiştir. Daha sonra Hz. Hüseyin ve arkadaşları Yezid'e karşı verdikleri bu mücadelede teslim olmayı reddetmiş ve hepsi de şehit olacaklarını bilerek Yezid'in ordusuna karşı kahramanca savaşmıştır. Bu kahramanca mücadelenin sonunda Muharrem Ayı'nın 9. gününde ise Hz. Peygamberin torunu Hz. Hüseyin ve 72 arkadaşı şehit edilmiş ve Hz. Hüseyin'in ailesi ise Yezid tarafından esir alınmıştır.

Verdiği kahramanca mücadelenin sonunda aldığı tüm mızrak ve ok darbeleriyle atından yere düşen Hz. Hüseyin'in başı kesilmiş ve bedeni ise atların ayakları altında ezdirilmiştir. Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin kesik başları daha sonra Yezid'e gönderilmiş ve cenazeleri ise El-Gadiriye halkı tarafında Hair adı verilen yerde toprağa verilmiştir.

Hz. Hüseyin Biyografisi

Hz. Hüseyin Kimdir ?

Hz. Hüseyin (Hüseyin bin Ali)

Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib (Arapça: ?????? ?? ???, Farsça: ???? ?? ???)
Doğumu:
Ölümü: 10 Ekim
İslam peygamberi Muhammed’in torunu, dördüncü halife ve birinci imam Ali ile Muhammed’in kızı Fatıma’nın oğlu.

Şia’ya göre Oniki İmam’ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevi saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emeviler tarafından öldürülmüştür.
Babası Ali ve kardeşi Hasan’ın hilafet haklarını gasbeden I. Muaviye’nin, hilafeti, Hasan ile yaptıkları anlaşmaya rağmen, oğlu I. Yezid’e devretmesine karşı çıktı. I. Yezid’in, halifeye yakışmayan bir yaşam sürdüğünü ve İslam Devleti’ni kendi çıkarları için evireceğini, Muhammed’in getirdiği dinin sadece kendisine yarayan kısımlarını koruyup gerisini hasır altı edeceği düşüncesiyle, I. Yezid’e biat etmedi. Kerbela Savaşı’nda (M. – H. 61) Muharrem ayının onuncu günü öldürülmüştür.

‘10 Muharrem’ gününü; sevenleri, dünyanın çeşitli yörelerinde yüzlerce yıldır ‘Aşure Günü’ olarak anmakta, yas tutmakta ve çeşitli temsillerle onun acısını taze tutmaktadırlar. Hüseyin ve onun öldürülüşü, erken dönem İslam tarihinin en acı ve çetrefilli olayı olarak Müslüman toplumların hafızasında yer etmiştir.

Doğumu ve Ailesi

Hicret’in dördüncü yılında Şaban ayının üçüncü gününde (M. 8 Ocak ) dünyaya gelmiştir. Çok az olmakla beraber Hicret’in üçüncü yılında doğduğunu iddia eden bir kısım tarihçi de vardır.

Fatıma doğum yapınca, Muhammed’e haber verildi ve Muhammed bebeği göğsüne basarak sağ kulağına ezan ve sol kulağına kamet okudu. Ali’ye, ‘oğluma ne ad verdin’ diye sorduğunda, Ali’nin, ‘senden önce ona isim verecek değilim’ cevabıyla şöyle dedi; ‘Onun adını Hüseyin koy.’. Hüseyin, Arapça’da güzel, yakışıklı manasına gelmektedir.
Doğumun yedinci gününde, Muhammed, akike kurbanı olarak bir koç kesti, bebeğin saçları ağırlığınca gümüşü sadaka olarak dağıttı ve bebeğin sünnet edilmesini emretti. [2]

Annesi

Annesi, İslam peygamberi Muhammed’in soyunu devam ettiren tek kızı olan, babasının annesi (ümmü ebîha) Fatıma’dır. Fatma, İslam peygamberince çeşitli defalar övülmüşse de bunlardan en meşhuru, onu dünyadaki ve ahiretteki tüm kadınların en üstünü diye nitelendirdiği hadisidir. Hüseyin, Fatıma’nın Hasan’dan sonraki ikinci çocuğudur. Hüseyin, annesini henüz sekiz yaşındayken kaybetmiştir.

Babası

Babası, Kureyş’in lideri Ebu Talib’in oğlu, İslam peygamberi Muhammed’in kuzeni, damadı, yardımcısı, İslam Devleti’nin yılları arasındaki hükümdarı, Sünni’lerin dördüncü hak halifesi ve Şii’lerin birinci İmam’ı, Allah’ın aslanı (Esedullah) Ali’dir. Hüseyin, babası Ali ile yalnızca yaklaşık otuz altı yıl yaşamıştır.

Çocukluğu

Hüseyin, abisi Hasan ile, İslam peygamberinin yanında büyüyordu. Bir çok hadis Muhammed’in, Hasan ve Hüseyin’le oynadığını ve onlarla vakit geçirdiğini göstermektedir. İslam peygamberinin onları sırtına bindirerek eğlendirdiği ve şöyle hitap ettiği bilinir; "Bineğiniz ne güzel binek, siz ne güzel binicisiniz.". Muhammed’in, Hasan ve Hüseyin’e olan sevgisini gösteren bir diğer hadis; "Şu iki oğlum benim dünyadaki güllerimdirler." hadisidir.
İbn-i Mesud nakleder ki: Hasan ve Hüseyin bir gün, İslam peygamberi namaz kılarken yanına gittiler ve secde halindeyken peygamberin sırtına çıktılar, peygamber secdeden kalkarken onları usulca sırtından indirdi ancak bir daha ki secdede çocuklar yine peygamberin sırtına çıktılar. Nihayet peygamberin namazı bittiğinde, birini sağ birini sol dizine oturtarak etrafında bulunanlara şöyle dedi; "Beni seven, şu ikisini sevsin." . Muhammed’in Hüseyin hakkında sarfettiği "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.", Hüseyin bendendir, bende Hüseyin’denim. Allah, Hüseyin’i seveni sevsin. Hüseyin torunlardan bir torundur.

Mübahele Olayı

Hicretin yıllarında henüz Hüseyin, altı yaşlarındayken, İslam peygamberi Muhammed ile Necran Nasrani'leri arasında yapılan tartışmalarda Muhammed, Nasrani'leri, Nasrani'lerin güvenilir kitaplarını kaynak göstererek yenilgiye uğrattı. Bu kitaplarda, "kendisinin geleceğine dair" alametleri alimlere bildirdi. Muhammed'in delilleri o kadar güçlüydü ki, Nasrani bilginlerinin Muhammed'in söylediklerinin ve yolunun "hak" olduğunu söylemekten başka çareleri kalmamıştı, ancak kabul etmediler. Bunun üzerine Allah: "Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi (kendimizi) ve nefsinizi (kendinizi) çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." ayetini nazil etti ve mübahele (karşılıklı beddua) edilmesini emretti. Nasrani’ler kabul ettiler. Kararlaştırılan yerde Nasranilerin hepsi yetmişten fazla kendi alimlerinin eşliğinde beklerlerken, Muhammed ise sadece yanında dört kişi almış idi; yanında getirilmesi gereken oğulları için Hasan bin Ali ve Hüseyin bin Ali’yi, kadını için Fatıma Zehra’yı ve nefsi için de Ali bin Ebu Talib’i getirdi. Necran Hristiyanları, Muhammed’in bu kararlılığı sonucunda lanetleşmekten vazgeçti.

Ehli Aba Olayı

Bir diğer adı "Ehli Kisa" da olan bu hadis, İslam peygamberi Muhammed'in sırtında abası olduğu halde, abanın altına, Fatıma'yı, Ali bin Ebu Talib'i, Hasan'ı ve Hüseyin'i alması ve Ahzab Suresi'nin "Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor." mealindeki ayetini okuyup, bu şahıslar için dua etmesini anlatır.

İlk Üç Halife Dönemi

İlk üç halife döneminde, Ehli Beyt mensuplarıyla yönetim arasında oluşan bazı anlaşmalıklarda (halifenin tayini, fedek arazisi vs.) Hüseyin, fikren babası Ali bin Ebu Talib’i takip etti. Bilindiği gibi Ali, kendisinden önceki halifeler döneminde (Ali bu günleri şöyle anlatır: Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ettim ama gözümde diken, boğazımda kemik vardı; muhalefet etmemeyi seçmiştir.
Hüseyin’in bu dönemde yaptığı en önemli muhalif duruş, ilk dönem sahabelerden olan ve İslam peygamberinin kendisi için ‘Ne mavi gökyüzü ne de kara toprak Ebu Zer’den daha doğru sözlü birini görmemiştir’ dediği Ebu Zer’in, üçüncü halife Osman bin Affan’ın emriyle üçüncü kez sürgün edilişinde yaşanmıştır. Muhalefet yaptığı gerekçesiyle, Şam’a, ordan da Muaviye bin Ebu Süfyan’ın (I. Muaviye) isteğiyle tekrar Medine’ye sürülen Ebu Zer, ilerlemiş yaşına rağmen bu seferde Rebeze’ye sürülür. Mervan bin Hakem’de halifece, onu yolcu etmeye ve onunla vedalaşmaya gelen müslümanlara engel olma görevi verildi. Ancak, Ali, Hasan, Hüseyin, Akil bin Ebu Talib, Abdullah bin Cafer ve Ammar bin Yasir onu uğurlamaya gelenerek halifenin bu emrine muhalefet ettiler.

Babası Ali Dönemi

Üçüncü halife Osman bin Affan’ın bir suikast sonucu öldürülmesiyle, halk Ali bin Ebu Talib’e teveccüh etti ve onu halife seçtiler (m. , h. 35). Ali’nin halifeliğe geçişinden bir süre sonra biatlerinden dönenler oldu ve bu durum İslam tarihinde ilk iç savaşı (İlk Fitne) beraberinde getirdi.
Hüseyin, tüm bu savaşlarda babası Ali’nin safında savaştı ve babası izin verdikçe savaş meydanına da indi. Ali, İslam peygamberi Muhammed’in neslinin kesilmesinden korktuğu için Hüseyin ve abisi Hasan’ın savaş meydanına inmesine pek izin vermiyordu.
Bu kaos ortamında, babası da selefi gibi bir suikaste uğradı ve üç gün sonra öldü (m. , h. 40). Babası şehit olduğunda gerisinde, Ali’nin öldürüldüğü günü Şam’da bayram ilan eden I. Muaviye gibi bir düşman bırakmıştı kendilerine.

Kardeşi Hasan Dönemi

Babasını ölümünün ardından kardeşi Hasan’ı rehber edinen Hüseyin kardeşinin öğütlerine uydu.

Ölüm

Siyasi bir fikir ayrığı sebebiyle Kerbela Savaşı'nda ailesinden pek çok kişiyle birlikte öldürülmüştür.

Künyesi
Ebu Abdullah (Abdullah'ın Babası)

Hz. Hüseyin Haberleri İçin Tıklayınız!

kaynağı değiştir]

Ana madde: Mübahele Ayeti

Hicretin yıllarında henüz Hüseyin, altı yaşlarındayken, İslam peygamberi Muhammed ile NecranNasranileri arasında yapılan tartışmalarda Muhammed, Nasranileri, Nasranilerin güvenilir kitaplarını kaynak göstererek yenilgiye uğrattı. Bu kitaplarda, "kendisinin geleceğine dair" alametleri alimlere bildirdi. Muhammed'in delilleri o kadar güçlüydü ki, Nasrani bilginlerinin Muhammed'in söylediklerinin ve yolunun "hak" olduğunu söylemekten başka çareleri kalmamıştı, ancak kabul etmediler. Bunun üzerine Allah:

Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi (kendimizi) ve nefsinizi (kendinizi) çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım.[10]

ayetini nazil etti ve mübahele (karşılıklı beddua) edilmesini emretti. Nasraniler kabul etti. Kararlaştırılan yerde Nasranilerin hepsi yetmişten fazla kendi alimlerinin eşliğinde beklerlerken, Muhammed ise sadece yanında dört kişi almış idi; yanında getirilmesi gereken oğulları için Hasan ve Hüseyin’i, kadını için Fatıma Zehra’yı ve nefsi için de Ali’yi getirdi. Necran Hristiyanları, Muhammed’in bu kararlılığı sonucunda lanetleşmekten vazgeçti.[11][12]

Âl-i Abâ Olayı[değiştir kaynağı değiştir]

İlk üç halife döneminde, Ehli Beyt mensuplarıyla yönetim arasında oluşan bazı anlaşmalıklarda (halifenin tayini, fedek arazisi vs.) Hüseyin, fikren babası Ali'yi takip etti. Bilindiği gibi Ali, kendisinden önceki halifeler döneminde (Ali bu günleri şöyle anlatır: Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ettim ama gözümde diken, boğazımda kemik vardı; (…)[13]) muhalefet etmemeyi seçmiştir. Bu görüşün aksi olarak Ali'nin kendinden önceki üç halifeye biat ettiği ve aralarında herhangi bir hoşnutsuzluğun olmadığı görüşü vardır. Örneğin Ebubekir'in, Muhammed'e sadakati sebebiyle 'sıddık' sıfatını aldığı, Ömer'ın de bizzat Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm'le evlendiği[14][15] ve bunu bir iftihar vesilesi saydığı vakaadır.

Hüseyin’in bu dönemde yaptığı en önemli muhalif duruş, ilk dönem sahabelerden olan ve İslam peygamberinin kendisi için ‘Ne mavi gökyüzü ne de kara toprak Ebu Zer’den daha doğru sözlü birini görmemiştir’ dediği Ebu Zer’in, üçüncü halife Osman bin Affan’ın emriyle üçüncü kez sürgün edilişinde yaşanmıştır. Muhalefet ettiği gerekçesiyle, Şam’a, oradan da Muaviye bin Ebu Süfyan’ın isteğiyle tekrar Medine’ye sürülen Ebu Zer, ilerlemiş yaşına rağmen bu sefer de Rebeze’ye sürülür. Mervan bin Hakem'e de halifece, onu yolcu etmeye ve onunla vedalaşmaya gelen müslümanlara engel olma görevi verildi. Ancak, Ali, Hasan, Hüseyin, Akil bin Ebu Talib, Abdullah bin Cafer ve Ammar bin Yasir onu uğurlamaya gelerek halifenin bu emrine muhalefet ettiler.[16]

Babası Ali Dönemi[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir