meşihat dairesi / BÂB-ı MEŞÎHAT - TDV İslâm Ansiklopedisi

Meşihat Dairesi

meşihat dairesi

MARMARA ÜNİVERSİTESİ SANAT TARİHİ BÖLÜMÜ İSTANBUL MÜFTÜLÜK BİNASININ (FETVAHANE) TARİHÇESİ VE MİMARİ ÖZELLİKLERİ TALHA LAFÇI () Yapı Topluluğunun Tarihçesi Süleymaniye Camii'nin kuzeyinde yer alan, bugün İstanbul Müftülüğü olarak kullanılan bina yüzyılda ''Fetvahane'' olarak adlandırılımonash.pw eminlerinin binası olan Fetvahane, Bab-ı Meşihat yani şeyhülislamlık makamının önemli bir birimi idi. Bab-ı Meşihat kompleksinin bulunduğu alan, yüzyılın başlarından, yılına kadar yeniçeri ağalarının makamı olarak kullanılıyordu ve buraya Ağakapısı monash.pwünkü İstanbul Müftülüğü ve İstanbul Üniversitesi'nin Botanik Bahçesi'nin olduğu alanda olan Ağakapısı'nın ilk olarak yüzyılda inşa edildiğini belirtilse de bu bilgi yanlıştır yıllarında İstanbul'da olan Alman ressam Melchior Lorichs, şehir panoramasında Süleymaniye'nin alt tarafında sade görünüşlü binanın üzerine ''yeniçeri ağası konağı' (Jenitzer Aga Hauss) yazmıştır.1 Ağakapısı, geniş bir alanı kaplayan, etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir saha içerisinde, büyük, ahşap bir saray olarak inşa edilmişmonash.pwçeri ağalarının konutu olduğundan harem kısmı ile çok sayıda daire ve köşkten oluşmonash.pw önemli yapılarından birisi olan Tekeli Köşkü'nden Haliç, Galata, Boğaz ve Topkapı görümonash.pwğer bir önemli yapı da Hünkar Köşkü idi, burada altın yaldızlı bir taht odasıyla bu odanın divanın toplandığı salona bakan bir penceresi vardı3.Ağakapısı'nın bir diğer önemli yapısı da bütün İstanbul'a hakim olan bir yangın kulesiydi. Burada çok sayıda kişi sürekli olarak ikame monash.pwı topluluğunda ayrıca bir cami, hamam, odalar, çardaklar, sofalar, küçük mescitler, mutfaklar, dehlizler ve mahzenlerin dışında Ağakapısı'nın ve ocağın ihtiyaçlarının karşılanması için imalathanelerden oluşan bir de çarşı vardı. Ağakapısı birçok kez yangınlar sonucu harap olmuş ve birçok kez tamir edilmişmonash.pw yılında olmak üzere yılında Küçükpazar ve yılında Cibali yangınlarında tamamen yanmıştır.Küçükpazar yangınından hemen sonra yapının yeniden inşasına başlanmış ve aynı yıl içerisinde bitirilmiş, ahşap yangın kulesi de bu inşa sırasında yapılmıştımonash.pw sonra 1 Semavi Eyice, ''Ağakapısı'', İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, cilt: 1, İstanbul, , s. 2 Ağakapısı'nın iç taksimatı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Eyice; a.g.m., s. 3 İlhami Yurdakul, Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilâtı'nın (Bâb-ı Meşihat) Yenileşme Süreci (), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı (Doktora Tezi), İstanbul, , s 2 yılındaki bir yangında harem kısmı ve yangın kulesi yanmış ve sonra tekrar inşa edilmiştir. yılında Yeniçeri Ocağı'nın Vaka-i Hayriye ile kaldırılıp yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'nin kurulmasıyla buraya artık Serasker Kapısı denmeye başlamıştımonash.pw kurulan ordunun başına Rusçuklu Hüseyin Paşa getirilmiş ve Hüseyin paşa bir müddet daha Ağakapısı'nı kullanmaya devam etmiştir4. Daha sonra yapının ahşap oluşundan dolayı ordunun Eski Saray'a taşınmasına karar verilmiş, bu sırada Sadrazam Selim Mehmed Paşa buranın şeyhülislamlara tahsis edilmesini padişaha arz etmiş ve Sultan monash.pw da bu teklifi uygun bularak bir hatt-ı hümayunla burayı şeyhülislamlara tahsis etmişmonash.pwşah bu hatt-ı hümayunda yeniçerilerin bütün hatıralarının silinip unutulması için Ağakapısı yerine ''fetvahane'' adının söylenmesini, ayrıca binanın boş kalan bölümlerinde dini eğitim yapılmasını buyurmuşmonash.pw döneme kadar, Şeyhülislamlar için ayrı bir bina tahsis edilmemiş, Şeyhülislamlar görevlerini evlerinin selamlık kısmında veya saraya yakın bölgelerde kiraladıkları konaklarda sürdürmüşlerdi. Padişahın fermanı üzerine şeyhülislam yeni makamına taşınacaktı ki 2 Ağustos tarihinde Sirkeci'de Hocapaşa semtinde bir yangın meydana monash.pw yangında İstanbul'un birçok mahallesi gibi Bab-ı Ali de tahrip oldu ve Bab-ı Ali çalışmaları geçici olarak Ağakapısı'na nakledildi.Şeyhülislamlık yeni makamına ancak Bab-ı Ali'nin onarımı tamamlandıktan sonra, yaklaşık bir yıllık bir gecikmeyle taşınabildi yılında burada çalışmaya başlayan Meşihat Dairesi daha sonra genişletilerek Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri ile İstanbul kadılıkları da buraya nakledildi.Böylece şer'i ve hukuki müesseseler bir yerde toplanmış oldu. Yeniçerilerin dağıtılması ve Ağakapısı'nın şeyhülislamlığa tahsis edilmesiyle başlayan süreç, Meşihat dairelerinin büyük bir tadilat geçirmesiyle tamamlandı.Bu tarihten sonra burada çeşitli daireler, gerektiğinde, değişik zamanlarda onarılsa da hiçbiri ilk tamirat kadar geniş kapsamlı olmadı.Tabii yapılan çalışmalar nedeniyle de Şeyhülislamlık makamı zaman zaman geçici olarak başka yerlere taşınmak zorunda kaldı. Cumhuriyet döneminde şeyhülislamlık lağvedilince, Ağakapısı İstanbul Müftülüğü'ne verilmiş ve buraya İstanbul Kız Lisesi taşınmıştır'de 4 Talip Ayar, Osmanlı Devleti'nde Fetvâ Eminliği (), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, , s. 5 Ferhat Koca, ''Fetvahâne'', İslam Ansikopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları , cilt: 12, İstanbul, , s. 3 çıkan bir yangında hem yapılar hem de Meşihat'ın arşivi büyük hasar görmüştümonash.pwında harap olan bu bölüme daha sonra Avusturyalı mimar E. Egli tarafından İstanbul Üniversitesi Botanik Enstitüsü yapılmıştır.6 Bab-ı Meşihat'ın Mimari Özellilkleri Yapının ana kuruluşu, Ağakapısı olarak inşa edildiği dönemden itibaren aynı yerde çeşitli değişiklikler yapılarak gelişmişmonash.pwın Ağakapısı olduğu dönemdeki durumu ile Şeyhülislamlığa dönüştürüldüğü dönemde geçirdiği değişikliklere dair elimizde çok fazla bilgi bulunmamaktadır, biz bu dönüşümü büyük ölçüde gravürlerden izleyebiliyoruz. Lewis'in yılları arasında yaptığı bir gravürde Süleymaniye'nin altında bu büyük binayı görebiliyoruz, binanın neo-klasik tarzı kolayca seçilebilmektedir.(Resim 2; 3) Miss Pardoe'nun eserinde, Bartlett tarafından yapılmış iki gravürde de binayı görebiliyoruz, bunlardan ilki Eyüp'ten bakılarak yapılmış, ikincisi ise Galata manzarasında yer almaktadır.7 (Resim 4; 5; 6) Bina şeyhülislamlara tahsis edildikten yaklaşık on sene sonra burada tadilat yapılmasına karar monash.pw Mimaran-ı Hassa Esseyid Abdülhalim'in imzasıyla sunulan keşif defterinde Bab-ı Meşihat'taki inşaat ve onarım projesi son halini aldı ve masraflar son bir kez kontrol edildikten sonra Bab- ı Meşihat'ın tamir ve inşa çalışmaları başladı Bu çalışma kapsamında bir çok yapı onarıldı veya yeniden inşa edildi. Binanın yılındaki büyük tamirattan sonraki halini Allom tarafından yapılan, yılında Robert Walsh'ın eserinde yer alan gravürden gömonash.pw gravürde bina daha büyük, kagir bir yapı olarak karşımıza çıkımonash.pw sonra II. Abdülhamid arşivinde yer alan bir fotoğrafta Bab-ı Meşihat'ın neo-klasik tarzdaki cümle kapısını görüyoruz.(Resim 7) Bab-ı Meşihat binası L şeklinde tabana oturan, iki katlı bir yapıydı.Yapıda biri dış diğer ikisi iç olmak üzere üç sofa vardı.Dış sofalı kısım üzerinde, Haliç tarafında sıra odalar, avlu tarafında da bir cami bulunuyordu.Şeyhülislam dairesi sol kolda bir koridor üzerinde yer alımonash.pw şeyhülislamın çalıştığı oda, iki namaz odası ve mühürdar 6 Semavi Eyice, a.g.m., s. 7 Sabiha Akman Gündoğan, Geç Osmanlı Merkezi Yönetim Mimarisi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, , s. 8 İlhami Yurdakul; a.g.t., s. 4 odası yer alıyordu.Köşede, eski Tekeli Köşkü yerine Arz Odası bulunuyordu.Yüksek tavanlı Arz Odası'nın üç yanı sedirlerle çevrelenmiş olup iki duvara açılan sık pencerelerle mekan aydınlatılmıştımonash.pwksel Türk Evi'ndeki baş oda tarzında düzenlenen odanın yoğun bezemeli tavanında II. Abdülhamid tarafından hediye edilen görkemli bir avize asılıydı. (Resim 8) Şeyhülislam dairesinin bulunduğu katın büyük sofasından aşağıya inen bir merdiven vardı.Süleymaniye tarafında gömülü bir vaziyette olan alt kat Haliç manzarasını tamamen almaktaydımonash.pwın yılında geçirdiği büyük bir tamirat sırasında üzerine yarım bir kat çıkılmıştı. Kagir yapı topluluğu bugün çoğu yıkılmış olan binalar ve Fetvahane ile birlikte U formu oluşturacak şekilde düzenlenmişti, bu yapılar aynı mimari özellikleri taşımaktaydı.(Resim 9) Yapı topluluğundan günümüze gelebilen iki yapıdan birisi cümle kapısıdır.Süleymaniye Camii'ne bakan bu anıtsal giriş ampir üslupta bir cephe düzenine monash.pwak kemerli kapının iki yanında sütunçeler ve bunların önünde üstteki diş frizli düz atkıyı taşıyan, kompozit başlıklı birer sütun monash.pwının üzerinde Ağakapısı'nın şeyhülislamlara tahsis edilişini bildiren bir kitabe yer almaktadımonash.pw yılında Yesarîzade Mustafa İzzet tarafından celi talik hattıyla yazılmıştımonash.pwının iç kısmında ise Abdülhamid devrinde burada yapılan yeni insa ve tadilat çalışmaları dolayısıyla yazılan bir kitabe yer almaktadır. Vakanüvis Lütfi tarafından yazılmıştımonash.pwşin iki yanındaki iki binada da kitabeler bulunmaktadır. Kapının iki yanında iki kat pencereli yan duvarlar devam monash.pwğ taraftaki cephe pilastrlarla ayrılmış, iki sıra halinde altı pencere bulunmaktadır.Üst sıradaki pencereler üçgen alınlıklı ve düz atkılıyken alt sırada yer alanlar yuvarlak kemerlidir, bunlardan dört tanesi sağır bırakılmıştımonash.pw cephe tepede ampir üsluplu Osmanlı arması ile son bulur. Kapının sol tarafındaki duvarda, sağ taraftaki cephenin özellikleri görülmez, burada altta yine yuvarlak kemerli üstte ise alınlıksız dikdörtgen pencereler yer almaktadır. Kapının iç tarafında iki katlı küçük iki yapı bulunmaktadımonash.pwdan iç avluya göre sağda kalanı Meşihat Arşivi, soldaki ise Şer'i Siciller Arşivi'dir (Resim14; 15). Bu yapıların ön cephelerinde yuvarlak kemerli birer giriş 9 Gözde Çelik, İstanbul Tarihi Yarımadası'nda Tanzimat Dönemi İdari Yapıları, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, , s. 5 kapısı, üst katta üçgen alınlıklı da birer pencereleri bulunmaktadımonash.pw iki yapıda da her yüzeyde iki yandan pilastrlarla düşey hatlar vurgulanırken, pencerenin alt hizasından ve alınlığın üzerinden dolaşan silmelerle yapılar yatay bölümlendirilmiştir. Yapıların profili geniş bir saçak ve parapet duvarıyla sonlandırılmıştır.Şer'i Siciller Arşivi ve cümle kapısının sağ tarafındaki cephe bugün restore edilmektedir. Fetvahane (Müftülük Binası) Fetvahane, cümle kapısının dışında, Bab-ı Meşihat kompleksinden günümüze gelebilmiş tek yapıdımonash.pwün İstanbul Müftülüğü olarak kullanılan Fetvahane meşihat dairesi içinde fetva talepleriyle ilgili işlemleri yapan ve şer'iyye mahkemelerinden gelen hüccet ve ilâmları inceleyen fetva emini başkanlığındaki birimdiFetvahane'nin alt katında fetva eminleri oturur, üst katında ise İstanbul kadısı ve ekibi çalışırdı. Fetvahane cümle kapısından girince sol tarafta yer almaktadımonash.pwının avludan çekilmiş eski bir fotoğrafına bakıldığında bugünkü ile hemen hemen aynı özelliklerde olduğu görülür (Resim 16). Dikdörtgen pencereli, cephedeki iki katlı çıkmayı taşıyan kolonlara sahip ve saçaklık seviyesinde üçgen alınlıkla sonlanan bir yapıdımonash.pw orijinal yapıda her katta dört pencere yer almaktadır fakat yeni yapıda bu sayı üçe indirilmiş ve pencerelerin üzerindeki düz atkılı süslemeler kaldırılmıştır. Yapının dış cephesinde Avrupa neo-klasik mimarinin etkileri görülür.Çıkıntı yapan ön cephede ikinci ve üçüncü katlarda pilastrlarla ayrılan iki katlı, dikdörtgen söveli üçer pencere yer alır. Ön cephenin yan yüzeylerinde de ikinci ve üçüncü katta birer pencere bulunmaktadımonash.pw çıkıntının yer aldığı ana beden duvarı, sağlı sollu üç katta yine dikdörtgen söveli üç pencereye monash.pw kısmın yan duvarlarında da yine üç kat boyunca birer pencere yer alırken devam eden duvar sağır bırakılmıştır. Yapının diğer cepheleri de çıkma olarak tasarlanmıştır, bu yan cepheler giriş cephesi ile aynı düzenlemeye sahip olup, giriş katlarında kapı yerine üç adet pencere yer almaktadır. Bir konağı andıran, oldukça sade bir görüntüsü olan yapının dört yüzündeki çıkmalar yapıya hareket kazandırmış, yüzeylere açılan çok sayıda pencerelerle aydınlık sağlanmıştır. Bina dıştan Batılı bir tarzda inşa edilmiş olmasına rağmen iç mekan kurgusu ve daha sonra yapılan eklemeler daha çok geleneksel mimariyi 10 Ferhat Koca, ''Osmanlılarda Meşihat Dairesi İçinde Müstakil Bir Birim Olarak Fetvahâne'', İlam Araştırma Dergisi, c. II, sy. 1, İstanbul, , s. 6 yansıtır.İç mekanda giriş kapısından sonra yer alan antre birkaç basamakla çıkılan büyük bir sofaya açılmaktadımonash.pwın solunda üst kat sofasına bağlanan üç kollu bir merdiven yer alımonash.pw katta sofaların etrafına odalar sıralanmıştır. Fetvahane binası yılları arasında tamamen yıktırılarak aslına uygun bir şekilde yeniden betonarme olarak inşa edilmiştir.Günümüzde strüktürel açıdan sağlam olan yapı yapım tekniği, malzemesi ve süslemeleriyle orijinaline oldukça yakındır. KAYNAKÇA AKGÜNDÜZ, Murat; XIX. Asır Başlarına Kadar Osmanlı Devleti’nde Şeyhülislâmlık, Marmara 7 Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, ASLAN, Seyfettin, YILMAZ, Abdullah; ''Tanzimat Döneminde Osmanlı Bürokratik Yapı Ve Düşüncesinin Değişimi'', C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt 2, sayı 1, Sivas, , s. AYAR, Talip; Osmanlı Devleti’nde Fetvâ Eminliği (), Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları anabilim Dalı (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, AYAR, Talip; ''Osmanlı Devlet Teşkilatında Fetvâ Eminlerinin Görevleri'', Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 38, Erzurum, , s. BİLECİK, Gülberk; Ayverdi Haritası’nın Işığında XIX. Yüzyılda İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nda İnşaat Faaliyetleri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, CEZAR, Mustafa; Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabi Afetler, Güzel Sanatlar Akademisi Türk Sanatı Tarihi Enstitüsü Yayınları, İstanbul, ÇELİK, Gözde; İstanbul Tarihi Yarımadası'nda Tanzimat Dönemi İdari Yapıları, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, DÜNDAR, Sibel; II. Mahmud Döneminde (–) İstanbul’da Gündelik Hayatın Gravürlere Yansıma Biçimi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, ERGİN, Osman Nuri; ''Fetvahane'', İstanbul Ansiklopedisi, Koçu Yayınları, c. 10, s. EYİCE, Semavi; '' Ağakapısı'', İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, cilt: 1, İstanbul, , s. – EYİCE, Semavi; ''XVIII. yüzyılda Türk sanatı ve Türk mimarisinde Avrupa neo-klasik üslubu'', Sanat Tarihi Yıllığı, c. , İstanbul, , s. 8 GÜNDOĞAN, Sabiha Akman; Geç Osmanlı Merkezi Yönetim Mimarisi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, İŞPİRLİ, Mehmet; ''Bâb-ı Meşîhat'', İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, cilt: 4, İstanbul, , s. KARA, Ahmet Sinan; Osmanlı Devleti'nin Son Yüzyılında Müftülük: Müftülerin Eğitimi, Tayin, Azil ve Sosyal Hayattaki Konumları, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, KOCA, Ferhat; ''Osmanlılarda Meşihat Dairesi İçinde Müstakil Bir Birim Olarak Fetvahâne'', İlam Araştırma Dergisi, c. II, sy. 1, İstanbul, , s. KOCA, Ferhat; ' 'Fetvahâne'', İslam Ansikopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları , cilt: 12, İstanbul, , s. KOÇU, Reşad Erdem; Yeniçeriler, Doğan Kitap, İstanbul, PAKALIN, Mehmet Zeki; ''Fetvahane'', Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c. I, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, , s. ŞEHSUVAROĞLU, Haluk; Asırlar Boyunca İstanbul: Sarayları , Camileri, Abideleri, Çeşmeleri, Cumhuriyet Gazetesi Yayını, İstanbul, TAPTIK, E. Ali; Yüzyıl İstanbul Fotoğrafları: II. Abdülhamid Hediye Albümleri’nde Kent Ve Mimarinin Temsili, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul, UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; Osmanlı Devleti'nin İlmiye Teşkilâtı, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, YAKUT, Esra; Şeyhülislamlık: Yenileşme Sürecince Devlet ve Din, Kitap Yayınevi, İstanbul, YURDAKUL, İlhami; Osmanlı Devleti'nde Şer'i Temyîz Kurumları: Fetvâhâne-i Âli, Tedkikât-ı 9 Şer'iyye ve Mahmeke-i Temyîz Şer'iyye Dairesi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yakınçağ Tarihi Anabilim Dal (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, YURDAKUL, İlhami; Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilâtı'nda Reform (), İletişim Yayınları, İstanbul, YURDAKUL, İlhami; Osmanlı İlmiye Merkez Teşkilâtı'nın (Bâb-ı Meşihat) Yenileşme Süreci (), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı (Doktora Tezi), İstanbul, monash.pw RESİMLER Resim 1: Ağakapısı'nın eski bir gravürü (İslam Ansiklopedisi) 10 Resim 2: John Frederick Lewis'in yıllarında yaptığı gravür, Süleymaniye'nin altında Bab-ı Meşihat'ı görebiliyoruz. Resim 3: Lewis'in gravüründen ayrıntı. 11 Resim 4: W.H. Bartlett'in yılında yaptığı Eyüp gravüründen ayrıntı.Bab-ı Meşihat görülmekte. 12 Resim 5: W.H. Bartlett'in yılında yaptığı bir diğer gravür; Haliç Asma Köprü Resim 6: W.H. Bartlett, , Resim 5 ten ayrıntı. 13 Resim 7: Thomas Allom'un tarihli gravürü, Süleymaniye Camii altında Bab-ı Meşihat görülmekte. Resim 8: Bab-ı Meşihat'ın Arz Odası. 14 Resim 9: yüzyılda Bab-ı Mesihat’nın vaziyet planı. (Atatürk Kitaplığı) Resim Ana giriş kapısının yüzyıldaki görünümü (monash.pwülhamit Fotoğraf Albümü, Abdullah Frères) Resim Bab-ı Meşihat ana giriş kapısı (monash.pw) 15 Resim Ana giriş kapısının iç kısmı.Sağda Meşihat Arşivi, solda bugün restorasyonda olan Şer'i Siciller Arşivi (Gözde Çelik, ) Resim Giriş kapısında yer alan kitabe 16 Resim Şer'i Siciller Arşivi, bugün restorasyondadır. (Gözde Çelik, ) Resim Meşihat Arşivi 17 Resim Bab-ı Meşihat dairesinin avludan görünüşü, sol tarafta Fetvahane'yi görüyoruz. Resim Yenilenen Müftülük binası 18 Resim Müftülük binası (monash.pw) Resim Binanın yandan görünüşü 19 Resim Müftülük binası (monash.pw) Resim yüzyılda Bab-ı Meşihat planı 20 Resim İstanbul Müftülük Binası, ön cephe (Fatih Uluengin, Bülent Uluengin, ) Resim İstanbul Müftülük Binası, bina kesiti (Fatih Uluengin, Bülent Uluengin, ) 21 Resim İstanbul Müftülük Binası, zemin kat planı (Fatih Uluengin, Bülent Uluengin, ) Resim İstanbul Müftülük Binası, birinci kat planı (Fatih Uluengin, Bülent Uluengin, ) 22

"\"Şeyhülislam\" tabiri; âlimlerin en kıdemlisi reisi başkanı anlamına gelen ve İslam dünyasının önde gelen âlimlerine verilen bir şeref ünvanıdır. Osmanlı Devleti'nde Şeyhülislamların görev yaptıkları resmi daireye; Şeyhülislam Kapısı Meşihat Makamı Şeyhülislamlık Makamı Daire-i Meşihat ve Bab-ı Fetva da denilmiştir. Meşihat Dairesi'nin en yetkili ve büyük memuru olması sebebiyle Şeyhülislamlara Müfti'l- En'am (Müftiyyül En'am) adı da verilmiştir. Müftü Şeri meselelerle ilgili sorulara cevap veren fetva veren kimse demektir.

Şeyhülislam İlmiyye sınıfının reisidir başkanıdır. Şeyhülislam ünvanı ilk defa Hicri 4. / Miladi Asırdı Müftüler için bir saygı ifadesi olarak kullanılmıştır. Osmanlı Devleti'nin ilk Şeyhülislam'ı Muhammed Şemsüddin Fenari Efendi ( ) ve son Şeyhülislam'ı ise Mehmed Nuri Medeni Efendi ( )'dir.

İslami İlimler'de ihtisas eser ve söz sahibi olan Osmanlı Şeyhülislamları arasında aynı zamanda Şâir Hattat Sanatkâr Tarihçi Kütüphaneci olanlar da çıkmış Osmanlı Devlet-i Âli'sinin ilim kültür sanat medeniyet ve sosyal hayatına büyük katkılarda bulunarak unutulmaz hizmetler yapmışlardır.

Şeyhülislamlık Makamı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasıyla önce \"Umûr-ı Şeriyye ve Evkaf Vekâleti (Bakanlığı) haline getirilmiş yılında Hilafet'in İlgası (kaldırılması) ile birlikte kaldırılarak yerine \"Diyanet İşleri Reisliği\" (Başkanlığı) kurulmuştur.
\"Bilinmeyen Yönleriyle Osmanlı Şeyhülislamları\" adlı bu kitabımızda; Osmanlı Şeyhülislamı'nın derslerle dolu ibretli hayatı Osmanlı Padişahları ile münasebetleri ahlakları ilim hayatları eserleri mücadeleleri ve hizmetleriyle Kabirleri hakkında çok önemli bilgiler yer almaktadır.\"

Bazı Osmanlı Şeyhülislamlarının kabir ve eserlerinin fotoğraflarının da yer aldığı kitap; İslam araştırmacıları İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi Öğrencileri başta olmak üzere Türkiye ve İslam dünyası için çok önemli bir başucu ve kaynak eser durumunda" }

Osmanlı son döneminde Şeyhülislamların resmî makamı olarak kullanılan Meşihat Dairesi’nin ismini çok kez duymuştum. Anglikan Kilisesi’nin altı soruya altı yüz kelimeyle cevap istemesi hadisesinde bu kurumun bahsi geçmişti, Kız Lisesi’ne çevrildikten sonra yanması hadisesine de muttalî olmuştum. Sonra nereden öğrendim hatırlamıyorum ama “Meşihat arşivi” diye bir arşivin varlığını öğrendim. Üstadım Meşihat’a bağlı Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’de görev yaptığı için ister istemez ilgimi çeken bir meseleydi bu. Acaba Eski Said’in izlerine rastlanabilir miydi bu arşivde?

Daha sonraları Ali Ulvi Kurucu hatırâtının ikinci cildini okurken Meşihat’la ilgili bir başka ilgi çekici şey öğrendim. “Meşihat’taki gizli kapı” başlığı altında verilen bu kısma göre “Şeyhülislamların dairelerine çıkan gizli bir yol varmış. Kanunî’den beri usul böyle imiş. Şeyhülislam, Meşihat binasındaki halkın, memurların arasına girmeden, ayrı bir yoldan yerine çıkarmış.”1 Bu heyecan verici bilgileri öğrendikten sonra içimde bir Meşihat merakı hâsıl olmuştu. Acaba Şeyhülislamların kullandıkları gizli geçit hâlâ mevcut muydu? Bunu öğrenebilmek için şu an İstanbul Müftülüğü olarak hizmet veren eski Meşihat Dairesi’ne gitmek mümkündü ama gittiğimde ne diyecektim? “Buralarda gizli bir geçit varmış eskiden, acaba hâlâ var mıdır?” demek abes kaçacaktı. Neyse deyip merakımı susturdum.

Sonra hiç umulmadık bir anda umulmadık bir vesile çıktı ve kendimi Meşihat’tan içeri girer buldum. Yanımdaki arkadaşımın delâletiyle birkaç kişiyle görüştük. Meğer bir zamanlar Darü’l-Hikmet’in binası olarak kullanılan yapı yıkılmışmış şimdilerde. Meşihat arşivi ise Kağıthane’de bulunan Osmanlı Arşivleri’ne taşınacakmış. Gizli geçit ise Şeyhülislamların kullandığı binanın yıllarında yıkılmasıyla birlikte yıkılmıştı. Aradığım ve merak ettiğim çoğu şeyin artık var olmadığına üzülsem de Şeyhülislamların bir zamanlar görev yaptığı yerdeki o yeni binaya girmek istedim. Belki eski binayı yıkmadan iyice inceleyip yenisine de bir geçit koymuş olabilirdiler, değil mi? Danıştığımız kişi, konusu geçen binanın şu an boşaltıldığını, onun da yakında yıkılıp aslına uygun olarak bina edileceğini söyledi. Muhtemelen binaya girmemize izin vermezlermiş. Fakat oraya kadar gittikten sonra binaya girmezsem içimde kalacaktı. “Allah kerîm” dedik, “En azından bir soralım. Belki gezmemize izin verirler.” Tam binaya yönelmiş, girecekken bir abi durdurdu bizi, “Binaya şöyle bir bakabilir miyiz?” diye sormamız üzerine de olumlu cevap verdi. Biz de hemen fırladık. Öğrendiğimize göre Şeyhülislamların görev yaptığı oda, binanın en üst katındaki Haliç’e bakan odaymış. Odaya çıkıyoruz ve bu sefer emin oluyoruz; evet, gerçekten gizli geçit yokmuş:’)

Neyse en azından biraz daha inceleyelim etrafı derken aşağıdan bir abi “Yukarıda kimse var mı?” diye bağırıyor. Yanına gidiyoruz, epey kızıyor bize:

“Ne işiniz var burada? Niye geldiniz?”

(Acaba gizli bir geçit aradığımızı söylesek mi?)

“Kim izin verdi size?”

Ne bilelim abi, herkesin maskesi var&#; “Girebilir miyiz?” dedik, kimse girme demedi.

Nihayet, abi epey bir kızdıktan sonra bir daha böyle bir şey yapmamamızı söyledi ve hayırlı iftarlar diledi. Biz de evimize gittik. Meğer mesai saati bitmişmiş. Üstümüze kapıyı çekip gitselermiş ne olurmuş vs. Biz ne bilelim ki ama, saate bakmamıştık…

Bir de bu Meşihat macerasının devamı var. Bahsi geçen günden iki gün sonra, bu sefer meşihat arşivini -taşınmadan önce- son son gezmek için tekrar müftülüğün kapısından içeri giriyoruz. Bu kez daha dikkatliyiz, evvelsi gün bize bağıran abiye rastlamamayı ümit ediyoruz.

İlk girdiğimiz yer mahzen. Filmlerde gördüğümüz arşiv dolaplarından var. Böyle art arda sıralanmış bir sürü demir dolap. Dolapların önündeki kolu çevirince dolaplar aralanıyor ve aradığın belgeye ulaşabiliyorsun. Bizi gezdiren kişi hemen bir dosya çıkartıyor. Meğerse Meşihat’ta görev yapmış kişilerinin bir nevi CV’lerinin muhafaza edildiği bir yermiş burası. Herkesin adına bir dosya var. Adı, babasının adı, lakabı, eğitimi, hastalıkları ve kendisiyle ilgili lüzumlu her şeyin kaydedildiği bir dosya… Her dosyanın bir numarası var. Dolayısıyla orada bir milyon tane belge de olsa, arşivci istediği belgeyi eliyle koymuş gibi anında bulabilir. Hemen aklımıza Levh-i Mahfuz geliyor. Herkesin hayatının en ince ayrıntısına kadar kaydedildiği müthiş bir arşiv. Durmadan işleyen kalemler… Acaba bizim dosyamızda neler yazıyor?

Vaktimiz kısıtlı olduğu için mahzenden çıkıyoruz hemen. Sıradaki durak II. Abdülhamit döneminde kurulan şer’iyye sicil arşivleri. İstanbul’un yirmi yedi mahkemesine ait defterler burada tutuluyormuş.2Arşiv dolaplarının yapımında Abdülhamit’in bizzat katkısı olduğu söyleniyor. Malum, kendisi marangozdu. Hemen bu sicillerden narh3 uygulamalarının kaydedildiği bir defterle bir ruznamçeyi4 inceliyoruz. Narh defteri daha sade iken ruznamçenin hem cildi hem hattı çok güzeldi. Defterleri tutan kişilerin makam farklılığından kaynaklanıyormuş bu. Ortam çok güzel ama vakit gerçekten kısıtlı olduğu için oradan da çıkıp son durağımız olan Meşihat arşivine geçiyoruz. Burada da birkaç defteri inceledikten sonra gezimiz bitiyor. Elhamdülillah ya, ne doluydu bu birkaç gün. Allah’ın Hafîz ismini, Levh-i Mahfuz’u hatırlatan bu geziden sonraki tefekkürümüzü şu satırlar çok güzel ifade ediyor:

“اويله إحاطه‌لى و عظمتلى بر حفيظيت حكم ايدر كه، ذي حيات هر شيئك و هر حادثه‌نك چوق صورتلرينى و كورديكى فطرى وظيفه‌سنك دفترينى &#; مادّى و معنوي إنعكاس آيينه‌لرنده قيد ايدر، يازديرر، ضبط ايده‌رك محافظه آلتنه آلير.”5

Dipnotlar:
1) Üstad Ali Ulvi Kurucu hatıralar, monash.pw, sf 31
2) Şer’iyye Sicilleri maddesi, TDV İslam Ansiklopedisi.
3) “Tüketiciyi korumak, vurgunu ve değerinden yüksek mal satışını önlemek üzere zorunlu tüketim maddelerine yetkili resmî makamlarca konan ve uyulması gereken sabit fiyat; satılık şeyin belirlenen bedeli” Kubbealtı Lugatı
4) “Osmanlı devlet teşkilatında günlük hesapların yazıldığı gelir ve gider defteri, ruznâme.” A.g.e.
5) “Öyle ihâtalı ve azametli bir hafîziyet hükmeder ki, zihayat her şeyin ve her hâdisenin çok suretlerini ve gördüğü fıtrî vazifesinin defterini … maddî ve manevî in’ikas âyinelerinde kaydeder, yazdırır; zapt ederek muhafaza altına alır.” Şua, 7. Mesele.
Mayıs ayı Eskimez Yazı sayfasını okumak için tıklayınız.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır