santiago melkisedek / Santiago Fatima hangi romanda?

Santiago Melkisedek

santiago melkisedek

KİTABIN ADI : SİMYACI
KİTABIN YAZARI : PAULO COELHO
YAYIN EVİ VE ADRESİ :CAN YAYINLARI , Hayriye funduszeue.infosaray/İST.
BASIM YILI

1)KİTABIN KONUSU :Menkıbesini arayan Santiago adlı gencin , bu uğurda sarfettiği çabaları anlatan bir hikayedir.

2)ROMANIN ÖZETİ :
Santiago adlı genç,yaşamını sahip olduğu sürünün yünlerini satarak geçinen fakat diğer çobanlardan farklı olarak okuma yazma bilen gezgin bir çobandır.
Onaltı yaşına kadar papaz okuluna gitmişfunduszeue.info ve babası ,onun dim adamı olmasını istemişfunduszeue.infoe,İspanyolca ve din bilimi okumuştu .Ama küçüklüğünden beri dünyayı tanımayı hayal etmiş ve bu hayali, tanrı&#;yı yada insanların günahlarını öğrenmekten çok daha önemli tutmuşfunduszeue.infoıda oğlunun bu isteğini olumlu karşılar ve zamanında oğlunun papaz okulundan mezuniyeti için sakladığı üç altın İspanyol lirasını sürü sahibi olması için ona verir.
Birgün genç çoban,Tarifa&#;da düşleri yorumlayan çingene bir kadının yanına gider ve uzun zamandır gördüğü düşün anlamını öğrenmek ister.Düşünde bir çocuğun kendisini Mısır piramitlerine götürdüğünü,ona hazinenin yerini gösterdiğini söfunduszeue.infoıda ona Mısır&#;a gitmesini ve hazineyi bulmasını söyler ve kendisinden para almayıp hazineyi bulduğu takdirde hazinenin onda birini funduszeue.info Santiago bunu önemsemez.

Sonra Melkisedek adlı yaşlı bir adamla tanışır. Melkisedek ona menkıbesini gerçekleştirmesi gerektiğini, on koyun karşılığında, hazinenin Mısır&#;da piramitlerin yanında olduğunu söyler ve Urim veTummim adlı siyah ve beyaz iki taş verir. Siyah olanın evet, beyaz olanın hayır anlamına geldiğini, işaretler yazımlamayı başardığı zaman ona yardım edeceğini belirtir.
Santiago, Afrika&#;ya gider. Limana vardığı ilk gün bir dolandırıcı tarafından soyulur ve beş parasız kalır. Kişisel menkıbesine inanmaktan başka hiçbir şeyi kalmamıştır. Tekrar İspanya&#;ya dönüp çoban olmak için para kazanması gerekmektedir ve bunun için billuriyeci dükkanında çalışmaya başlar. Başlangıçta satış yapamayan billuriyeci dükkanında yenilikler yaparak satışları arttırır. Bu arada Arapça öğrenir.
Bir yılın sonunda billuriyeci dükkanından ayrılır ve tekrar menkıbesini gerçekleştirmeye karar verir. Mısır&#;a gitmek üzere kervan yolu üzerindeki hana gider. Burada kendisi gibi menkıbesi peşinde koşan, simyacı biriyle tanışıp simyanın sırrını öğrenmek isteyen bir İndiliz&#;le tanışır.
İngiliz ve Santiago kervana binerler ve yola çıkarlar. İngilizin kervanının ilerlerken kitap okumasına karşın, Santiago kervanı, insanları, çölü izliyor ve rüzgarı dinliyordu. Evrenin ortak dilini öğrenmeye çalışıyordu. Kaynaklardan, billurlardan çok şey öğreniyordu ama çöl daha yaşlı ve daha bilgiliydi.
Kervanlar arası savaş olmasından dolayı kervan daha az duraklıyor, gözcülerin sayıları arttırılıyor ve böyle gecelerde İngiliz ve Santiago bilgilerini aktarıyorlardı. Bu aktarımlar esnasında Santiago simyaya ilgi duymaya başlamıştı. Simyacıların hayatlarını labaratuvarlarda geçirebildiklerini; maddeyi yıllarca ateşte pişirerek madeni arıttıktan sonra evrenin ruhunun kalacağına inandıklarını öğrenmişti.
Sıvı ve katı simyanın temelini oluşturmaktadır ve başlıca iki yapıtın varlığına inanılmaktadır. Büyük Yapıt&#;ın sıvı kısmına ebedi hayat adı verilir ve tüm hastaları iyileştiridiğine inanılmakla beraber simyacıların yaşlanmalarına engel olmaktadır. Katı kesimine Felsefe Taşı denilmekte ve bu taşın bulunması da kolay değildir.
Simyacılar ateşi arıtmak için yıllarca ateşi gözlemlemktedirler. Aslında böyle davranarak vicdanlarını arıtmış olmakta yani, madenleri arıtarak kendileri de arınmış olmaktadırlar.
Kabileler arası savaş büymüştü ve artık kervan vahaya varabilmek için gece-gündüz yol alıyordu. Sonunda vahaya varmışlardı. Vaha tarafsız bölgeydi ve hiçbir savaşçı, vahaya terör yaratmak için gelemez, vahada savaşın içine giremezdi. İngiliz vahada simyacıyı arıyor fakat Arapçası&#;nın yetersizliğinden onu bulamıyordu. Sonunda Santiago&#;dan yardım istedi. San tiago genç bir kızdan simyacının yerini öğrendi. Bu esnada kızdan çok hoşlandı ve onun kendisinin evrendaki eşi olduğuna inandı. Fatime adlı kıza daha ilk tanışmada evlilik teklif etmişti. Ancak kız bu teklifi geçiştirmişti. Santiago kendisinden çok emindi. Bu arada İngiliz simyacıyı bulmuş ve ondan madenleri altına çevirme sırrını öğrenmek istemiş, simyacı da ona bu konu üzerine denemeler yapmasını söylemişti. İngiliz bu hayal kırıklığına karşın hemen çalışmalara başlamıştı.
Santiago her gün Fatime ile kıyıda buluşuyor, büyük şehirlerden, çobanlık hayatından, kralla karşılaşmasından, kristal dükkanından bahsediyordu. kIz da artık Santiago&#;nun bir parçası olduğuna inanıyor ve ona büyük bir aşkla bağlanıyordu.
Santiago bir gün çölde, uçan iki büyük atmaca gördü. Kuşların havada çizdikleri şekillere bakıyor ama anlamını çözemiyordu. Bunun üzerine atmacaların hareketlerini izlemeye başladı. Atmacalardan biri, diğer atmacaya aniden saldırdı. O anda Santiago&#;nun gözünde bir görüntü belirdi.

Bu mesaj , vahanın silahlı bir birliğin saldırısına uğrayacağını göfunduszeue.info üzerine deveciye gidip durumu haber eder,devecide durumu vahanın ileri gelenlerine funduszeue.infoşam kurul toplanır ve durumun değerlendirilmesine karar verilir ve Santiago&#;yu da kurula çağırıfunduszeue.infogo&#;nun söylediklerine şüpheli yaklaşsalarda vahanın emniyete alınmasına karar verilip
Silahlı muhafızlar oluşturulur.Eğer söyledikleri yanlış veya yalan ise öldürülmesine karar funduszeue.infogo Evrenin dilini öğrendiğinden emin olduğu için bu teklifi kabul funduszeue.info tarafından teste tutulmasına karar verilir ve çadırına giderken önünü atlı birisi funduszeue.infotinin sınandığı bu sınavdan geçer ve önünü kesen yani simyacıyla tanışmış olur.
Ertesi gün vaha, kuzeyden saldırıya uğrar ama düşman bertaraf funduszeue.infoı doğru algıyan bu gence , kişisel menkıbesini gerçekleştirmesinde ona yol gösterici olacağını söyleyen simyacı,ertesi günü yola çıkmak için hazırlanmasını söyler.
At üstünde günlerce simyacıyla beraber yol alan Santiago bu arada Evrenin dilini daha iyi öğreniyor,herşeyin kendi menkıbesi olduğunu ve evreninde evrim geçirdiğini görüyordu.Çölde yollarına devam ederlerken etrafları yüzlerce atlı tarafından sarıldı ve atlılar onları büyük bir ordugaha götürdüfunduszeue.infohın reisi onların casus olduğuna ve öldürülmesine karar funduszeue.info üzerine simyacı araya girerek kendilerini taktim funduszeue.infoı Santiago&#;nun koca bir rüzgar yaratabileceğini ve bu koca ordugahı yıkabileceğini söfunduszeue.info üzerine reis hayatlarına karşılık iddaya girer ve onlara üç gün müddet tanıfunduszeue.infogo üç gün boyunca bir tepeye çıkıyor ve çölü izleyip onunla diyalog kurmaya çalışıyordu.Üç günün sonunda reis ve kumandanları izlemek üzere toplanırlar ,Santiago çöle kendisini rüzgar yapmasını söyler ama çöl bunu kendisin yapamayacağını ve rüzgara danışmasını söfunduszeue.info üzerine rüzgara danışan Santiago umduğu cevabı bulamaz ve rüzgarın tavsiyesi üzerine güneşe danışır fakat güneşin buna gücünün yetmediğini ve bunu ancak Tanrı&#;nın yapabileceğini funduszeue.infogo o anda Evren diliyle ve hiç konuşmadan,görmeden,hissetmeden ruhunun içinde çok güçlü bir baskı hissetmiş ve tanrı ile irtibat kurmuşfunduszeue.info arada çölün kumları kalkmış,rüzgar etrafında dönüyor ve çok güçlü bir fırtına yaratmıştı,reis ve kumandanlar bu sahneyi izliyor ve Tanrı&#;nın büyüklüğünü görüyorlardı.Reis bu gösterinin ardından Santiago ile Simyacıyı serbest bırakır ve gidecekleri yere kadar onları korumaları için bir takım asker ve para verir.
Simyacı Mısır&#;a kadar Santiago&#;ya eşlik eder.Mısır girişinde küçük bir kiliseye uğrarlar,Simyacı kilisede bakır parçasını altına çevirir ve dörtte birini kiliseye bağışlar,dörtte birini Santiago&#;ya verir ve kalan yarısını Santiago&#;nun ihtiyacı olduğu zaman, altını vermesi için papaza funduszeue.infoı ile Santiago&#;nun yolları bundan sonra ayrılıfunduszeue.infoı onu kendi kişisel menkıbesini kendisi bulması için yalnız bırakır.
Santiago Piramitlere gelmiştir;yüreğinin hissettiği,evrenrenin verdiği mesajları okumuş ve piramitlerin önünde ayaklarının altındaki gücü hissetmişti.O yeri kazmaya başlar , gece olmuş ama hala bulamamıştır , bir anda önünde askerler belirmiştir . Askerler Santiago&#;yu parası için döverler ve bu arada ondan şüphelendikleri için funduszeue.infogo onlara rüyasında gördüğü düşden dolayı Mısır&#;a geldiğini söyler ama bu açıklama askerleri tatmin etmez ,tam Santiago&#;yu öldüreceklerken çavuşun araya girmesiyle öfunduszeue.infoerden biri Santiago&#;nun yanına gelir ve kendisininde buna benzer bir rüya gördünü,İspanya&#;da küçük bir köydeki, harap ve ahır olmuş kilisenin içinde toprağa gömülmüş bir hazine gördüğünü ama kendisini rüyalara inanacak akdar aptal olmadığını söfunduszeue.infogo her şeyi anlar,koyunlarını götürdüğü eski kiliseyi hatıfunduszeue.infoı ile uğradıkları kiliseye uğrayıp, İspanya&#;ya gitmeye yetecek kadar altın alır.
Toprağı kazmış ve koca bir sandık altın bulmuşfunduszeue.info kişisel menkıbesini gerçekleşmesinde yardımcı olan evrene bir kez daha şükreder.



funduszeue.infoİR

Romanda ,insanın kendi kaderinin kendi elinde olduğunu ve insanın kendine güvendikten sonra herşeyi yapabileceğini ve bunları yaparken unutulmaması gereken bir şey var ki Tanrı&#; nın çalışana rıskını verdiği.





funduszeue.infoAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Santiago : Kişisel menkıbesi uğruna yollar aşıp, aşkını bekleten bir çobanın öyküsü. işaretleri yorumlamasını öğrenmiş, evrenin diliyle konuşan zat.
Simyacı : Evrenin dilini çözmüş ve yüreğini olgunlaştırmış ,bakırı altına çevire bilen ,geleceği görebilen bir zat






funduszeue.info HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. İnsan bir solukta okuyabiliyor. İnsanların kadere körü körüne bağlanmaması gerektiğini ve kaderin de sorgulanabileceğini öğretiyor.










funduszeue.info HAKKINDA KISA BİLGİ:

"Paulo Coelho, Rio de Janeiro'da doğdu. Roman yazarlığına başlamadan önce, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve sevilen bir şarkı sözü yazarıydı. Coelho, gençliğinde bir hippiydi. yılında Hıristiyanların, Batı Avrupa'da başlayıp İspanya'da Santiago de Compostela kentinde sona eren geleneksel hac yolculuğunu yaptı; bu deneyimini yılında yayınladığı The Pilgrimage (Hac) adlı kitabında anlattı. yılında yayınlanan ikinci kitabı Simyacı, Coelho'yu en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. Öteki kitapları: Brida, Valkürler ve son yazdığı Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım'dır. Simyacı, 42 ülkede yayınlandı, 26 dile çevrildi. Bu kitap, Coelho'yu Gabriel Garcia Marquez'in arkasından en çok okunan Latin Amerikalı yazarlardan biri konumuna getirdi."

SİMYACI ROMANININ DETAYLI ANALİZİ

SİMYACI ROMANININ DETAYLI ANALİZİ

SiMYACI
a. Metnin İçeriğine Yönelik İnceleme

1) KONU VE TEMA

Simyacı, son zamanların en çok okunan ve üzerinde en çok yazı yazılan, çok övülen ama bir o kadar da yerilen kitaplarından biridir. Bu kitap oldukça geniş bir içeriğe sahip olup, bazı açılardan olaylara felsefi bir şekilde yaklaşıldığı görülüyor. Roman formatına sahip bir kitap olarak yazılmasına rağmen, olayların gelişimi hikayeyi de andırıyor diyebiliriz. Kitabın konusu genel olarak insanın kişisel menkıbesini bulmaya çalışmasından, bunun için karşılaşacağı bütün zorluklara göğüs germesinden, doğadaki işaretleri takip ederek bunları çok iyi bir şekilde yorumlamasından, kişisel menkıbesini aklından çıkarmayarak devamlı ona ulaşmaya çalışmasından ve evrenin kişisel menkıbesinin peşinde koşan insanlara yardımcı olmak için çeşitli şekillerde insanlara yol göstereceğinden bahsediyor. Simyacı, aynı zamanda bir “nasihatname” özelliği de taşıyor. Çünkü kitabı okurken aynı zamanda aklınızda beliren birçok soruya da cevap buluyorsunuz. Simyacı, “Mutluluğu nasıl kuracaksın?” , “Yazgına nasıl egemen olacaksın?” gibi soruları yanıtlayan bir yaşam ve ahlak klavuzudur. Kuşkusuz, Simyacı’nın bu kadar geniş bir çevreye hitap etmesinin ve bu kadar çok okunmasının sebeplerinden biri de bu klavuzluk niteliğidir.
Kitabın temasından bahsedecek olursak, Simyacı okurda kişisel menkıbesini, eninde sonunda gerçekleştireceği ve buna aşk ta dahil hiçbir duygunun veya olayın engel olmaması gerektiği düşüncesini oluşturuyor. Bununla birlikte insanları olaylara bir nevi at gözlüğüyle değil de çok yönlü ve çeşitli açılardan bakmaya yönlendiriyor. Santiago hazine ile ilgili rüyayı gördükten sonra Endülüs’ten önce Afrika’daki Tarifa’ya, orada iki yıl kadar kaldıktan sonra, çölü aşarken bir kıza aşık oluyor ve çölü geçmeye karar veriyor, sonunda Mısır’a ulaşıyor fakat gördüğü rüya ve işaretlerin gösterdiği yeri saatlarce durmadan kazmasına rağmen hazine namına birşey bulamıyor. Bunlardan da anlayacağımız; insanın kişisel menkıbesini aramasına ne çölde aşık olduğu çöl kızı, ne Mısır’a gidince bulamadığı hazine ne de Afrika’da parasını çaldırıp ortada savunmasız kalması engel olmamalıdır. İnsan devamlı işaretleri izlemeye çalışmalı ve onlardan çıkardığı anlamlara göre hiçbir zaman yılmadan kişisel menkıbesini izlemeye devam etmelidir.

2) YER, ÇEVRE

Simyacı, yer açısından çok zengin bir eser olmakla beraber romanda her yer kendi çapında baskınlık göstererek romana yön vermektedir. Olayların gelişmesini takip ettiğinizde romandaki olayların birbiriyle bağlı olduğu kadar, olayların geçtiği mekanların ve çevrelerin de birbirini tamamladığını ve bu romanı tam anlamıyla bu derece meşhur bir roman haline getirdiğini farketmemeniz olanaksız. Bununla birlikte, bu mekanlar anlatılırken romanda yer alan etkileyici tasvirin sanki sizi Santiago’nun yerine koyduğunu hissetmekle kalmıyor, bir nevi olayları siz de yaşıyorsunuz. Olayların çoğunun, çöl hayatının egemen olduğu Afrika ve Mısır’da geçmesi de romanın ana fikrine destek olarak kitabı okuyucuya bir bütün olarak sunuyor. Romanda geçen mekanlar; Santiago’nun yer değiştirmesiyle değişiyor, böylece roman insana film izleme keyfini de yaşatıyor.

3) ZAMAN

Roman, zaman açısından roman özelliğini tam olarak taşımayarak, uzun bir zaman kapsamıyor. Ancak romanda geçen zamanın uzun olmamasına karşı romanda olaylar ayrıntılı bir şekilde anlatıldığından aslında zamanın kısa olduğunu da anlamıyorsunuz. Bence, roman için kısa sayılabilecek bir zamanın ustaca anlatıldığını düşünecek olursak bu romanın neden bu kadar okunduğuna da şaşmamak gerek. Romanda, zaten zaman unsuru çok fazla ön plana çıkmadığı için siz daha çok olaylar üzerine yoğunlaşıyor zamanın nasıl ve ne kadar geçtiğini anlamıyorsunuz.

4) OLAYLAR, DURUMLAR, GÖZLENİMLER

Roman’daki olay Santiago’nun gördüğü rüya ile başlar ve sonra bulması gerektiğine inandığı hazineye hergün daha çok yaklaşmasıyla devam eder. Tabi bu sırada devamlı çevresinde yaşanan şeyleri büyük bir dikkatle ve özveriyle izleyerek bunlardan bir anlam çıkarmaya çalışır ve bu yolla evrenin diline ulaşıp, hazinesine kavuşacağını düşünür. Roman boyunca genç Santiago, yaşadıklarını büyük bir sabırla karşılar, başına gelen herşeyden bir anlam çıkarmaya çalışır. Yani romandaki olay evrenin diline ulaşmaktır. Tabii ki buna ulaşmak öyle herkesin harcı olamayacağından bu hedefe ulaşmak için çok zorluklar çekmiştir. Santiago, yeri gelmiş çölü dinlemiş, yeri gelmiş billuriye tüccarına yol göstermiş, yeri gelmiş rüzgar olup vahadaki bedevilerden canını kurtarmış, yeri gelmiş kumaşçının kızına olan aşkını ve yeri gelmiş vahadaki kıza olan aşkını bırakarak evrenin diline ve bu yolla da kişisel menkıbesine ulaşmak için uğraşmıştır. Tabii sadece çölü gözlemez; ingiliz arkadaşını gözlemler, vahadaki kızın yolunu gözlemler, Simyacıyı gözlemler, bazen de vahadaki bedevileri gözlemler. Yani neyi gözlemleyeceğini bilmeden herşeyi gözlemler. Bu da onu hep daha güçlü, hep çevresini daha iyi anlayan bir insan haline getirir. Santiago yaşadığı bu olaylar ve yaptığı gözlemler sonucunda evrenin, hep menkıbesini arayan insana yardım ettiğini görür, herşeyin birtek şey olduğunu görür ve en sonunda da nereye gieceğini bilen insana yardım etmek için kainattaki herşeyin seferber olacağına inanır ve nitekim önce rüyayı görmesinin, sonra büyücüye gidip rüyayı yorumlatmasının, kralla karşılaşıp hazineye nasıl ulaşacağını öğrenmesinin, billuriye tüccarının yanında kalıp ticareti öğrenmesinin, Simyacı’yla tanışmasının, Mısır’a gitmesinin ve son olarak ta hazinesine Endülüs’teki yıkık dökük kilisede ulaşmasının sebebi hep işaretleri ve özellikle de kişisel menkıbesini izlemesidir. Buradan Santiago’nun çevresiyle olan ilişkisinin ona bir ömür boyu öğrenemeyeceği şeyler öğrettiğini görüyoruz. Romanda Santiago’nun, çatışma içinde olduğu, yani ona zarar veriyor gibi görünen insanlardan bile çok şey öğrendiğini görmesi bence bu romanı eşsiz kılan özelliklerden biridir.

5) KİŞİLER, KARAKTERLER

Santiago: Gezmeyi çok seven ve gördüğü rüya üzerine hazinesini aramaya çıkan, romanın baş kahramanı ve olayların üzerine kurulduğu genç çoban. Santiago roman boyunca kişisel menkıbesinin peşinde koşar, bunu kitaptaki şu cümle ile anlayabiliriz: ”Ama şimdi böyle şeylerle kaygılanacak zaman değildi. Hazinesinden başka birşey düşünmemeliydi…” (s).
Melkisedek: Kişisel menkıbesini ararken zor duruma düşen ve Santiago’ya yardım ederek kişisel menkıbesini bulmada izleyeceği yolu gösteren bir kral, aslında Simyacı ile aynı kişi olduğunu düşünüyorum. Melkisedek bilge bir insandır, bunu kitaptaki şu cümleden anlayabiliriz: ”Bütün kitaplar gibi aynı şeyden söz eden bir kitap ”(s).
Billuriyeci: Santiago’nun Afrika’ya gidip orada parasını çaldırması üzerine, para kazanabilmek için yanında çalıştığı ve hayatta kalmasını hacca gitme arzusuna bağlayan tüccar. Bu arzusunu kitap şöyle dile getiriyor: “Beni hayatta tutan Mekkedir. Hepsi birbirine benzeyen günlere, raflara dizilmiş şu vazolara, iğrenç bir aşevinde öğle-akşam yemek yemeye katlanacak güç veriyor bana. Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak” (s).
İngiliz: Santiago’nun, billuriyecinin yanından ayrılmasından sonra Mısır’a gitmek için çölü birlikte geçtiği ve simya ilmiyle uğraşan kişi. İngilizin simya merakını kitaptaki şu cümle çok güzel açıklıyor: “Delikanlı zamanının çoğunu kitap okumakla geçiren ingilizle pek konuşmuyordu” (s).
Simyacı: Çölde dolaşan, madenleri altına çevirebilen ve ölümsüzlük iksirine sahip olan kişi.
Romanda kişilerin sıkı ilişkileri söz konusu. Yani her karakter birbiri ile dialog içinde ve herbir karakter diğerini olaylar gelişirken tamamlayarak okuyucunun dikkati olay içersindeki vazifelerinin üzerine çekiyor. Bu da kitabı okuyanın dikkatinin dağılmasını önlemekle kalmıyor, aynı zamanda romana sımsıkı bağlıyor.
Romanda Santiago, Endülüs’te ailesinin papaz olma isteğine karşı gelerek dünyayı gezmek isteyen ve bunun için de çobanlığı seçen bir karakterdir. Romanda geçen olaylar, Santiago’nun o gece konakladığı yıkık dökük kilisede, Mısır piramitlerinde hazine bulduğunu görmesiyle başlar. Santiago, okuyucuya romanda birçok yer gezip görmesi sebebiyle bilgili biri olarak görünüyor. Tabii bunda düzenli olarak kitap okumasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz. Santiago, her gittiği yerde, okuyup bitirdiği kitabını bir başkasıyla değiştiren bir kişidir. Santiago ile ilgili bütün bu bilgiç düşünceler, Melkisedek’le Santiago’nun karşılaşmasına kadar sürüyor. Santiago Melkisedek’le karşılaştığında aslında zannettiği kadar bilgili olmadığını, daha öğrenecek çok şeyi olduğunu keşfediyor ve bunun üzerine Mısır’a hazinesini bulmak için yola çıkmaya karar veriyor.
Melkisedek, kişisel menkıbesini ararken zor durumda kalanlara yardım eden kişi olarak tanındığı için okuyucuyu çok etkiliyor ve bununla birlikte kitabın konusu olan, kişinin menkıbesi peşinde koşarken evrende herşeyin ona yardıma koşacağı fikrini de pekiştirmiş oluyor. Romanda bir diğer önemli kararter de billuriye tüccarıdır. Billuriyeci, hayatını hacca gitme özlemiyle sürdüren fakat imkanı olduğunda bile buna, yaşama gücünü kaybedeceği endişesiyle yanaşmayan ve işlerinin eskisi gibi olmamasından yakınarak bu durumu düzeltmek için hiç çaba göstermeyen bir kişidir. Bir gün Santiago’ya yemek vermek için haketmesi amacıyla, iş vermesiyle hayatı değişir. Çünkü Santiago devamlı büyük düşünen, olaylara at gözlüğüyle bakmaktan çok uzak tiptir. Billuriyecinin o günden sonra, Santiago’nun yeni geliştirdiği fikirlerle, işleri katlanarak artar. Bu durum da billuriyeciyi Santiago’ya bağlamaya yeterli bir sebeptir. Ancak bu durum iki yıldan fazla sürmez ve Santiago buradan ayrılıp kişisel menkıbesini bulmak için yollara düşmeye karar verir ve ayrılırlar. Okuyucu, romanı okurken billuriyeciye rastladığı andan itibaren kitabın en önemli özelliği olan ahlak dersini almaya başlar. Bu duruma sebep olan, billuriyecinin bir nevi hayata küsmüş bir kişilik olması ve onu hayatta tutanın sadece, yıllardır hayalini kurduğu hacca gitmek olmasıdır. Halbuki okuyucu Santiago ile karşılaştıktan sonra doğru davranışla yüzleştiği için, hayatın halbuki isteyene ne kadar çok şeyler sunduğunu gördüğü için, ancak bu konuda en önemli olanın kişinin kendi gayreti olduğunu gördüğü için ahlak dersi alıyor diyebiliriz. Kitabın bu yönü, her insanın bu romanda kendine birşeyler çıkarmasını sağlıyor ve romanın değerini bir kat daha arttırıyor.
Santiago’nun, Mısır’a gitmek için çölü geçmeye karar vermesiyle tanıştığı ingiliz de romandaki bir diğer karakteri canlandırıyor. İngiliz, Santiago’nun tersine çölde ilerledikleri süre boyunca, simya ilmine meraklı olduğu, metalleri altına çevirmek ve ölümsüzlük iksirini bulmak istediği için devamlı kitaplar okuyor ve çevresiyle hiç meşgul olmuyordu. Santiago ise devamlı çölü izliyor ve kişisel menkıbesine faydalı olabilecek birşeyler öğrenmeye çalışıyordu. İngiliz Santiago’nun, Santiago da ingilizin davranışına pek anlam veremiyordu. Aslında ikisi de doğru bildikleri yolda ilerliyor olmalarına rağmen devamlı aynı şeyi yaptıklarını fark ettiler. Bunun üzerine Santiago, ingilizden kitaplarını isteyerek okumaya çalışır ve ingiliz de çölü gözlemlemeye başlar. Fakat ingiliz çölden, Santiago da kitaplardan pek faydalanamaz. İngilizin Santiago ile ilişkisi, ikisinin de kişisel menkıbelerini bulmak için çabalamalarıdır.
Romanda geçen Simyacı, Santiago’yu yönlendiren, ona çok şey öğreten ve kişisel menkıbesini nasıl izleyeceğini anlatan önemli bir kişidir. Simyacının, romandaki diğer kişilerden ayrılan yönü çok konuşmaması ve Santiago’nun karşılaştığı insanların birçoğu gibi Santiago’ya açık sayılabilecek bir şekilde öğretmek istediğini açıklamamasıdır. Simyacı, Santiago’ya öğretmek istediklerini, daha çok Santiago’nun kendi kendine öğrenmesine olanak verecek şekilde, çok açıklamadan kaçınarak onu yönlendirmiştir. Bunu kitaptaki şu cümlelerden anlayabiliriz: “Sessize iki gün daha yol aldılar. Simyacı en şiddetli savaşların olduğu yere yaklaştıkları için çok daha dikkatli davranıyordu ve delikanlı var gücüyle yüreğini dinlemeye çalışıyordu.” (s). Simyacı, romandaki bilgiç tiplerden biridir. Simyacı’nın öğrencisi olarak ingilizi değil de Santiago’yu seçerek, kişisel menkıbenin devamlı kitap okuyarak değil, çevreyi ve işaretleri gözlemleyerek bulunabileceğine değinerek romanın konusuna açıklık getiriyor.

6) ÖZET

Romanı kısaca özetleyecek olursak: Roman, Santiago’nun çobanken koyunları ile konakladığı bir gece Mısır’da hazine bulduğunu görmesi ile başlıyor. Santiago, bu rüyayı üstüste iki kere görünce bunda bir sebep arıyor ve büyücüye gidiyor. Büyücü rüyayı hazine bulacağı şeklinde yorumluyor ve hazinenin onda birini, bu yorumu dolayısıyla Santiago’ya, kendisine verceğine dair söz verdiriyor. Santiago bunun üzerine, pek oralı olmayarak yoluna devam ediyor. Ancak traş olmak ve koyunlarını dinlendirmek için konakladığı yerde Melkisedek adında bir kralla karşılaşıyor. Melkisedek Santiago ile ilgili herşeyi bildiğini ispat edince, konu hazineye geliyor ve kral hazineyi nasıl bulacağını koyunlarının onda birini almak şartıyla söylüyor. Santiago bunun üzerine bütün koyunlarını satarak yola koyuluyor ve Afrika’ya gidiyor. Afrika’ya gelir gelmez bütün parasını çaldırması üzerine, bir billuriye tüccarının yanında çalışmaya başlıyor. İşleri çok kötü olan tüccarın işlerini, geliştirdiği yeni fikirlerle ve işaretleri izleyerek düzeltiyor. Sonunda çölü geçecek kadar parası olduğunda yaşadığı büyük tereddütler sonucunda kişisel menkıbesini takip etmeye, yani hazineyi bulmak için çölü geçerek Mısır’a gitmeye karar veriyor. Çöl yolculuğunda simya ilmine meraklı bir ingilizle tanışıyor ve o devamlı kitap okurken, Santiago da sürekli çölü izliyor. Konakladıkları vahada bir çöl kızına aşık oluyor ve hazineden vazgeçecek gibi oluyor fakat kız buna müsade etmeyip yola koyulması gerektiğini, onu bekleyeceğini söylemesi üzerine, Santiago tekrar kişisel menkıbesini yaşamaya koyuluyor. Bu arada Simyacı’dan birçok şey öğrenerek çölü geçiyor ve işaretleri çok iyi yorumlayabiliyor. Mısır’a geldiğinde bütün işaretlerin gösterdiği, kazması gereken yeri saatlerce kazması üzerine birşey bulamıyor ve bu sırada bir adamla karşılaşıyor. Bu adam ona gördüğü rüyayı ve bu rüyanın Endülüs’te, Santiago’nun koyunları ile birlikte konakladığı yerde hazinenin asıl yerini keşfediyor ve geri dönüp kazdığında hazineye kavuşuyor.

7) İLETİ (DÜŞÜNSEL BOYUT)

Yazar romanda ideolojik kavramları, birbirine karşı çelişki veya zıtlık şeklinde değil, sadece bu kavramları birbirlerinden ayrılan mevcut farklar şeklinde işliyor. Mesela billuriyeci müslüman, Santiago müslüman olmamasına rağmen billuriyecinin ona bu konuda en ufak ters bir tavrı görülmüyor. Bilakis tam örnek bir insan gibi ona iş veriyor, gereğinden fazla komisyon veriyor, kalacak yer temin ediyor. Bu konuda zıtlığa düşmüyorlar. Kitabın içerdiği ahlak derslerinden bir tanesi de bu olsa gerek. Bize, her kim olursa ve neye inanırsa inansın, bizim insanları kucaklayıp onlara her şekilde yardımcı olmamızı öğretiyor. Ve bunun karşılığında şüphesiz kişisel menkıbemize bir adım daha yaklaşmış olacağız. Nitekim romanda Santiago da bunları çok açık bir şekilde yaşamaktadır. İnsanların ne kadar farklı olursa olsun, birlikte yaşayabileceklerini ve birçok şeyi paylaşabileceklerini anlatıyor. Mesela vahada Santiago’nun karşılaştığı çöl kızı ile Santiago’nun yetişme şekilleri, ahlak anlayışları ve gelenekleri birçok yönden aynı olmamasına rağmen, birbirlerini araya çöller girse bile unutamayacak kadar severler ve rüzgar da, onların birbirlerine olan mesajlarını iletir.
Aslında romanı biraz daha yakından incelersek, bu eserde Santiago’nun karşılaştığı herkes önce babası, sonra büyücü, Melkisedek, billuriyeci, ingiliz, Simyacı ve son olarak ta Mısır’da karşılaştığı adam, hepsi Santiago’ya aynı şeyi, yani kişisel menkıbesini izlemesini öğretiyor veya destekliyor. Romandaki bazı kişilikler bunu direkt olarak, kimisi onun yapacaklarına destek olarak ve bazıları da ona ne yapması gerektiğini anlatarak ona yol gösteren oluyor. Mesela babası onun gezmek istediğini görünce, günün birinde tarlasında bulduğu ve hayatındaki sahip olduğu en değerli şey olan altınını one veriyor ve bu davranışıyla ona destek oluyor. Daha sonra Santiago rüya görüyor, bu rüya onun kişisel menkıbesine ulaşması için en büyük aracı oluyor ve yollara düşmesine sebep oluyor. Rüyayı gördükten sonra büyücüye gidiyor, yorumunu öğreniyor ancak büyücü ondan para almadığı için o da destek olmuş oluyor. Büyücüden sonra Melkisedek ona bu işi nasıl yapabileceğini anlatıyor. Sonra Santiago koyunlarını hiç zorlanmadan satıyor. billuriyecinin yanında onu hazineye götürecek en önemli şey olan işaretleri okumayı öğreniyor. İngiliz ona simyanın ne olduğunu ve simyacıyı öğretiyor. Simyacı ona rüzgar olmayı, son olarak ta Mısır’lı ona hazinesinin yerini öğretiyor. Kitapta evrensel ruh ya da evrenin dili denen hadise bu olsa gerek. Kişisel menkıbesini yaşamak için çırpınan bir insana canlı, cansız, bilgili, bilgisiz herkes yardım ediyor ve sonunda Santiago hazinesine, simya ilmine ve en önemlisi de evrensel dile ulaşarak kişisel menkıbesinin bir parçası tamamlanıyor. Aslında düşününce kişisel menkıbenin sonlu birşey olduğuna inanamıyorum. Herhalde Simyacı’nın ölümsüzlük dediği şey de bu olsa gerek. Çünkü insan alim de olsa ne olursa olsun hiçbir zaman herşeye hakim olacak güçte değildir. Her zaman birşeye muhtaç, her zaman bir tarafı eksiktir. Ancak elindekiyle yetindiği zaman, aza kanaat edebildiği zaman mutlu olabilir ve o zaman her türlü maden altına döner, o zaman insan ölümsüz olur. Bunların hepsine de kişisel menkıbe ile ulaşılır. Bence bu romanda insanların düşünmesi gereken noktalar da bunlardır.
Romanda Santiago’nun konuştuğu Melkisedek, Simyacı, billuriye tüccarı hep aynı kişiler, ona farklı görünerek aynı şeyi dile getiren kişiler. Simyacı Santiago’ya kral şeklinde görünürken: “Birşeyin gerçekten olmasını istiyorsan, bütün evren istediğinin olması için sana yardımcı olur” der. Bu romanın asıl felsefesi ve motifi aslında Coelho’nun yazısı arkasında herkesin birer Simyacı olmasıdır. Herkes herhalde kral: ”Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. İşte hayatın en büyük yalanı budur. ” dediğinde ona katılmıştır. Coelho’nun sırrı da bu, yani insanlara duymak istediklerini söylüyor. Coelho diyor ki: “biz sevdiğimizde kendimizi geliştirmeye çalışırız ve herşey mümkün olur. Seni seviyorum çünkü bütün evren, bütün işaretleriyle seni bana getirdi.” İşte sevmek bu kadar önemli.

8) YAZININ AKIMI VE TÜR

Yazarın bu romanı bir macera romanını andırıyor, ancak aynı zamanda felsefe de içeriyor. Olaylara olağanüstü felsefi bir şekilde yaklaştığı için bazen ne olduğunu tam manasıyla anlamıyorsunuz bile. Aslına bakarsanız bu şekile felsefi bir konu daha farklı da anlatılamazdı zaten. Roman bence macera türünde yazılmış. Çünkü Santiago bir yolculuktan diğerine, bir fikirden başka bir fikire devamlı sürükleniyor. Bunun için de okuyuunun dikkati dağılmıyor ve olayları daha rahat takip edebiliyor. Simyacı, Santiago gibi hepimizin hayalleri, düşünceleri ve tereddütleri olduğu için bence herkese hitap eden bir roman olarak karşımıza çıkıyor. Coelho bu romanda en basit fikirlerden, en derin sezgilere kadar her durumda açıkça ve büyük ustalıkla anlatıyor. Bu nedenle bütün insanların bu romanda kendilerinden birşeyler bulabilecekleri inancındayım. Ben okurken birçok yerde sanki kitabın beni anlattığını düşündüm.
b. Metnin Biçimine Yönelik İnceleme
1) Dil
Kitap Türkçe’ye sonradan çevrilen bir kitap olduğu için dili yalın, süssüz yani iyi bir şekilde anlaşılan halk diline yakınır. Biraz felsefi yaklaşımları olduğundan dilden değil ancak anlamdan kaynaklanan anlamada bazı zorluklar yaşanabilir. Aslında bence bunu yadırgamamak gerekir çünkü konular buna çok müsaittir. Yabancı sözlüklere rastlamak pek mümkün değil. Bu açıdan da herkese hitap eden bir romandır Simyacı. Kitap genellikle insanların kendi ağızlarından, karşılıklı konuşma şeklinde yazıldığı için alıntıya pek rastlamıyoruz.
2) Anlatıcı
Yazar, romanda genellikle kişilerin karşılıklı konuşmalarına yer vermesine rağmen, üçüncü tekil kişi tarafından anlatımın da avantajlarından yararlanıyor. Yazar romanında betimlemelere ve bazı doğal olaylara da yer verdiği için, bunun konuşma şeklinde anlatmayacağından üçüncü bir kişi gibi anlatıyor.
3) Tür Kimliği
Coelho’nun, roman türünün alışılmış ve bilinen sınırlarını zorladığını düşünüyorum. Bence, romandaki felsefi hava ve biraz hikayeyi andıran anlatım, bildiğimiz romanlardan çok farklı olarak karşımıza çıkıyor.
ç. Yazarın Yazın Dünyasındaki Yeri
Simyacı, Coelho’yu en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. Simyacı birçok ülkede yayınlanıp birçok dile çevrilerek Gabriel Garcia Marquez’in arkasından Coelho’yu en çok okunan Latin Amerikalı yazarlardan biri konumuna getirdi. Yazar, Simyacı ile döneminde olaylara daha özgürce bakma yeteneğini kazandırdı. Kitap, yazı içersinde de bahsettiğim gibi, bir ahlak dersini andıran bir yapıt olduğundan ve birçok insana hitap edebilecek nitelikte olduğundan insanların kendilerine çeki düzen vermelerinde, yaptıkları bazı hataların farkına varmalarında etkili olmuştur. Simyacıyı okumak, herkes daha uykudayken güneşin doğuşunu izlemek için şafak vakti uyanmaya benziyor.

Tags:SİMYACI ROMANININ ANA FİKRİ, SİMYACI ROMANININ DETAYLI ANALİZİ, SİMYACI ROMANININ KARAMANLARI, SİMYACI ROMANININ KONUSU

About The Author

mecancali

Simyacı Kitabının Konusu Nedir, Karakterleri Kimlerdir? Simyacı Kitap &#;zeti

Bir rüyanın peşine takılarak yollara düşen Santiago’nun yolculuğu okuru büyük bir heyecanla arkasına alarak sürüklemiştir. Simyacı sayısız baskı yapan ve dünyanın birçok diline çevrilerek sayısız okura ulaşan nadir kitaplardan biridir. Kitap, Rahip olan bir baba ve küçük bir çocuğun aile kararıyla Rahip okuluna veriliş öyküsüyle başlar. Devamında çocuğun Rahip okulundan ayrılışıyla gelişen macerasını anlatan bir kitap oldu Simyacı.

Simyacı Kitabının Konusu Nedir, Karakterleri Kimlerdir?

Simyacı adlı kitabını, Brezilyalı ünlü yazar Paulo Coelho yazdığı tarihte yayımlandığından itibaren beklentisini aşan bir okur kitlesiyle karşılaşmıştır. Muhteşem kurgusu ve akıcı üslubuyla milyonları bulan satış ve pek çok baskı yapan kitap fantastik Roman türünde yazılmıştır. yılında ilk baskısı yapılan Simyacı adlı kitap neredeyse dünyanın bütün dillerine çevrilmiştir.

Felsefe türünde yazılan ve masalı andıran öyküsüyle Baş Kahraman Santiago’nun yaşam macerasını konu etmektedir. Ailesinden uzaklaşan Santiago'nun yaşadıkları, falcı kadınla arasında geçenler okurun hayatında farklı bakış açıları oluşturdu. Simyacı Kitabının karakterleri;

Santiago,

Fatıma,

Billuriyeci,

Keşiş,

İngiliz,

Simyacı ve

Melchizedek olarak kitaba hayat vermektedir. Yazar Paulo Coelho Simyacı kitabını yılında yazarak okuruna ulaştırdı. Fantastik macera konulu Roman türünde yazılan Simyacı adlı kitap uzun süre liste başı olarak basın yayın organlarında yer buldu. Okura hayalle gerçek arasında gelgitler yaşatan Simyacı adlı kitap okuyan herkesin hayata ve insanlara bakışını sorgulatan bir etki yaratmıştır. 

Simyacı Kitap Özeti…

Babası Rahip olan ve bu sebeple Rahip okuluna gönderilen Santiago, eğitim şeklini ailesinin belirlemesine karşı çıkmaktadır. Okul dışındaki zamanlarını babasının koyunlarına çobanlık yaptığından koyun otlatmaya giderken Endülüs’ ü tanıma fırsatı bulmuştur. 16 yaşına gelen Santiago Rahip olmayacağını, babasının aksine gezginci olmak istediğini ilan eder.

Santiago’yu beklemediği şekilde karşılayan babası, oğlunu kutsayarak Dünyayı dolaşabilmesi için bir kese bile verir. Santiago, sırtında heybesi yanında yamça(Yağmurluk) yollara düşer. Öncelikle kendisine bir koyun sürüsü satın alarak koyunlarıyla birlikte gezmektedir. Gezdikçe gezen Santiago Dünyanın hayal ettiğinden fazlası olduğuna karar veriyor.

Koyunlarıyla her gün yeni yerler keşfeden Santiago, ayları mevsimleri unutsa da koyunları her gün yeni otlak bulmaktan mutludur. Bir gün rüyasında Mısır Piramitlerini görür ve kendisine orada hazine olduğu söylenir. Hemen rüyasını falcı kadına anlatır, net bir şey söyleyemeyen falcı kadın hazineyi bulduğu vakit 1/10 kadarını kendisine vermesini ister.

Durmaksızın Mısır Piramitleri eteklerinde hazine arayan Santiago, rüyanın bir anlamı olmadığı, falcı kadının da doğruyu söylemediğini anlayarak koyunlarıyla birlikte yeni keşifler yapabilmek için yollara koyulur.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası