5 sınıf türkçe örneklendirme cümleleri / 4. Sınıf Türkçe Benzetme-Karşılaştırma-Örneklendirme Cümleleri Konu Anlatımı - monash.pw

5 Sınıf Türkçe Örneklendirme Cümleleri

5 sınıf türkçe örneklendirme cümleleri


1. Programlı öğretim alanında, içeriğin basitten karmaşığa, bilinenden bilinmeyene doğru bir sıra izleyecek biçimde düzenlenmesi beklenir.
Böyle bir düzenleme, programlı öğretimin dayandığı temel dayanaklardan hangisinin uygulanmasını sağlamak içindir?
A) Etkin katılım
B) Küçük adımlar
C) Doğru cevaplar
D) Bireysel hıza göre ilerleme
E) Geribildirim sağlama

Yanıt B'dir.
Programlı öğretim modelinin beş temel ilkesi yardır. Bunlardan biri de küçük adımlar ilkesidir. Buna göre, programlı öğretim materyalinde öğrenci, kendi hızına göre ve basitten karmaşığa, kolaydan zora doğru ilerlemektedir.

2. Dersin başında öğrencilerin, öğrenmeye İstekli hale getirilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dersin içeriği hakkında bilgi verme
B) Hazırbulunuşluk düzeyini artırma
C) Hedeflenen davranışı öğrenmeye güdüleme
D) öğrenciler arasında etkileşim sağlama
E) Kullanılacak yöntem ve teknikleri tanıtma

Yanıt C'dir.
Bir öğretmenin etkili ve nitelikli biçimde öğretim yapabilmesinde, dersin başında öğrencilerin derse karşı ilgi duymalarını sağ- laması önemli bir husustur. Bu bakımdan öğretmenin, dersin başında öğrencileri derse güdülenmelerini sağlamalıdır.

3. Bir öğretmen sınıf içi öğretim etkinliklerini düzenlemek istemektedir. Ancak öğrenciler arasındaki bireysel farklılıkları dikkate almak istemektedir.
Bu durumda aşağıdakilerden hangisine öncelik vermelidir?
A) İçeriği sunmak için ayrılan süreyi artırmak
B) Her öğrenciye uygun içerik sunmak
C) İçeriği, örneklerle zenginleştirmek
D) Çeşitli yöntem ve tekniklerden yararlanmak

Yanıt E'dir.
Öğretmenin derste bireysel farklılıkları ortaya çıkarmasında en temel faktör, her bireyin yetenek, bilgi ve becerisine ayrı ayrı hitap eden yöntem, teknik ve araç-gereçleri kullanması ve öğrencilerin bizzat aktif katılımlarını sağlamasıdır.

4. Öğrenci düzeyine uygunluk ilkesinin sınıf
içinde etkili bir biçimde uygulanması İçin
aşağıdakilerden hangisine öncelik verilmelidir?
A) İçeriğin açık, net ve anlaşılır bir biçimde
sunulması
B) Öğrencilerin hazırbulunuşluk durumunun dikkatine alınması
C) Öğrenciler arası etkileşimin artması
D) Grupla çalışma tekniklerinin uygulanması
E) Öğretmenin öğretim sürecinin dışında
kalması

Yanıt B'dir.
Bir dersin veya konunun öğretiminden önce hemen her öğrencinin o ders veya konuya karşı sahip olduğu yeterlikler benzerlik gösterir, yani öğrencilerin o konuyla ilgili başta fazla bilgileri yoktur, öğrencilerin o derse veya konuya karşı sahip oldukları bilgi, beceri düzeyine hazır bulunuştuk denir. Öğretmenin etkili öğretim yapması için, öğrencilerin konuyla ilgili ne bilip ne bilmediklerinin yani hazır bulunuşluk düzeylerini dikkate alması gereklidir.

5. Öğrencilerin etkili ve kalıcı öğrenmeye sahip olmalarında aşağıdakilerden hangisi en temel etkiye sahiptir?
A) Kaynaklardan okumayla
B) Başkalarından dinlemeyle
C) Dinleme ve okumayla
D) Dinleme ve görmeyle
E) Yapma ve açıklamayla

Yanıt E'dir.
Yapılan araştırmalara göre, bireylerin öğrenmelerini ve hatırlamalarını en güçlü kılan ortamlar, özellikle uygulamaya dayalı öğretimin gerçekleştiği ortamlardır. Bu da öğrencilerin bizzat yaparak ve yaşayarak öğrendikleri bilgilerde kalıcılık düzeyi en yüksektir.

6. Öğretim sürecinde öğretmenin öğrencilerine geribildirim vermesinin en önemli yararı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrencilerin dikkatinin konuya çekilmesi
B) Sınıf içi etkileşim düzeyinin artması
C) Gerekli uyarı ve düzeltmelerinin zamanında yapılması
D) Konuyla ilgili örneklerin çoğaltılması
E) Öğrencilerin derste sıkılmalarının önlenmesi

Yanıt C'dir.
Öğretme-öğrenme sürecinde dönüt, öğretmenin öğrencilere derste veya sınavda sorulan soruyu açıklamak veya düzeltmek amacıyla verdiği geribildirimdir. Bunun en önemli yararı, öğrencilerin yaptıkları hataların veya eksikliklerin neler olduğunu ortaya çıkarmasıdır.

7. Sınıf içi öğretim etkinlikleri düzenlenirken
yaşama yakınlık ilkesi üzerinde önemle durulmalı ve etkinlikler bu doğrultuda uygulanmalıdır.
Aşağıdakilerden hangisi Öğretmenin bu ilkeyi uyguladığının bir göstergesidir?
A) İhtiyaç duyulan bilgi ve becerileri öğretmesi
B) İçeriğe ayırdığı süreyi azaltması
C) Kendisinin öğretim sürecinin merkezin de yer alması
D) İçeriğin eksiksiz ezberlenmesinde önem vermesi
E) Sınıf içinde bireysel çalışmayı özendirmesi

Yanıt A'dır.
Öğrencilerin derste öğrendikleri bilgi, beceri ve tutumları gerçek hayatta kullanabilmeleri için, söz konusu edinimlerin gerçek hayatla ilişkili olması gerekir. Aksi halde, bu bilgilerin pratikte hiç bir faydası yoktur. Bu bakımdan, öğretmen dersini anlatırken örnek veya uygulamaların hep hayatla ilişkisini kurmaya özen göstermelidir.

8. Öğretmenin sınıf içi öğretim etkinlikle rinde beden dilini etkili kullanmasının en önemli yararı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrencilerin dersi sıkılmadan izlemesi
B) Öğretmenin içeriği daha kısa sürede sunması
C) Öğretmenin mesajı daha güçlü ve etkili iletmesi
D) Konuyla ilgili örnek çeşitliliğinin sağlanması
E) Öğrenciler arasında etkileşimin artması

Yanıt C'dır.
İletişimde karşıdaki bir kişiyle etkili bir iletişim kurabilmenin yollarından birisi de uygun jest ve mimiklerin kullanılmasıdır. Bu da, iletilmek istenen mesajın, karşı tarafa daha etkili ve doğrudan ulaşmasını sağlar.

9. Yukarıdaki açıklamada aşağıdaki öğretim ilkelerinden hangisiyle ilgilidir?
A) Öğretmen, öğrencileri içeriğe yönlendirmelidir.
B) Öğrencilerin olgu ve olayları çok yönlü olarak değerlendirmesi sağlanmalıdır.
C) Öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyi dikkate alınmalıdır.
D) Bilginin teorik temellerine inilmelidir.
E) Öğrencilerin yaşayarak öğrenmesi sağlanmalıdır.

Yanıt E'dir.
Öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenmesi, onlara bu tür ortamların sunulması, onların daha nitelikli öğrenmelerine ve daha başarılı olmalarına katkı sağlayacaktır.

Öğrenciler öğrenmeye güdülenerek süreçte etkin şekilde yer aldıklarında aşağıdakilerden hangisi sınıf İçinde ortaya çıkabilir?
A) Verilen bilginin öneminin artması
B) Öğretmenin, sürecin merkezinde yer alması
C) Teorik bilgi ve uygulama arasında denge kurulması
D) Disiplin sorunlarının azalması
E) Öğretmenin rehberliğine gerek kalmaması

Yanıt D'dir.
Bir öğretmenin derste öğrencilerini güdüle-mesiyle aktif biçimde derse katılımlarını sağlaması ve çeşitli ders içi ve ders dışı etkinlikler yaptırmasının en büyük kazançlarından birisi,.öğretmenin ders boyu konuşmasından ve bilgiyi aktaran tek kişi olmaktan çıkmasıdır. Bu bakımdan, yanıt D'dir.

Sınıf içinde bir sorunla karşılaşan öğretmenin incelikte aşağıdakilerden hangisini göz önüne alması gerekir?
A) Öğrencilerin isteklerini
B) Sorunun niteliğini
C) İşlenen konunun özelliklerini
D) Okulun amaçlarını
E) Okulun toplumsal çevresini

Yanıt B'dir.

Öğretme-öğrenme süreçleri üzerinde aşağıdakilerden hangisinin etkisi en azdır?
A) Öğrencilerin
B) Öğretmenlerin
C) Öğretim programlarının
D) Doğal çevrenin
E) Ölçme değerlendirme süreçlerinin

Yanıt D'dir.
Öğretme-öğrenme süresinin niteliğini birinci derecede etkileyen faktörler; öğrencilerin yetenek ve becerileri, öğretmenlerin kaliteleri, öğretim programının niteliği ve ölçme-değerlendirme süreçleridir. Buna karşın, doğal çevrenin öğretme-öğrenme sürecindeki etkisi daha sınırlıdır.

Sınıf içi disiplin sorunlarını azaltmada öğretmenin yararlanacağı en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karşılıklı güven ve saygıya dayalı bir ortam oluşturma
B) Öğrencilerin görev ve sorumluluklarını belirleme
C) Öğretim için ayrılan sürenin bir kısmını disiplin konusuna ayırma
D) Sorun yaratan öğrencilere yaptırım uygulama
E) Sorunların çözümü için okul yönetiminden yardım isteme

Yanıt B'dir.
Öğretmenin disiplin sorunlarını azaltmak için yararlanması gereken önemli bir husus özellikle öğrencilere çeşitli sorumluluklar vermek ve görevlendirmelerde bulunmaktır. Böylece, öğrenciler kendilerini bu görevlerden sorumlu tutacakları için, daha çok öğrenmeye ve daha az sorun çıkarmaya başlayacaklardır.

Aşağıdakilerden hangisi, tam öğrenme modeline göre, öğretim hizmetinin niteliğini belirleyen etkenlerden biri değildir?
A) İpuçları
B) Öğrenci katılımı
D) Pekiştirme
C) Disiplin önlemleri
E) Dönüt-düzeltme
Yanıt C'dir.
Tam öğrenme, öğrencilere çeşitli öğrenme fırsatları ve uygun ortamlar sağlandığında her öğrencinin tam öğrenmeyi başarabileceğini savunan bir eğitim modelidir. Bu modelin temel unsurları ise, uygun ipucu verme, öğrencileri derse katma, çeşitli pekiştirmelerde bulunma ve dönüt-düzeltmelerde bulunmadır. Disiplin önlemleri tam öğrenme modelinde yoktur.

Sınıf içi öğretme-öğrenme süreçlerinde konu merkezli yaklaşımları benimseyen bir öğretmen aşağıdakilerden en çok hangisine ağırlık verir?
A) Öğrenci katılımına
B) İçeriğin ayrıntılarına
C) işbirlikli öğrenmeye
D) Çok yönlü etkileşime
E) Grup çalışmasına

Yanıt B'dir.
Konu merkezli yaklaşım, bir öğretmen merkezli yaklaşımdır. Yani, bu yaklaşımda öğretmen konuya hakim ve öğrenciler pasif durumdadır. Buna göre, öğretmen derste en çok konunun yani içeriğin tam olarak öğretilmesine önem verir.

Sınıf içi öğretme-öğrenme süreçlerinde, öğrenci merkezli yaklaşımların öğretmenler tarafından tercih edilmesi aşağıdakilerden hangisini ön plana çıkarır?
A) İşbirliği ve grupla çalışmayı
B) Ezbere dayalı öğrenmeyi
C) Yazılı kaynaklardan yararlanmayı
D) İçerik üzerinde yoğunlaşmayı
E) Sunuş yoluyla öğrenmeyi

Yanıt A'dır.
Öğrenci merkezli yaklaşımın temelinde, öğrencilerin istek, beklenti ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Öğrenci merkezli yaklaşımda ayrıca, öğrencilerin grup çalışmalarıyla, işbirliği içinde çalışmalar sergilemeleri yoluyla aktif katılımlarının sağlanması amaçlanır.

Birlikte öğrenme yöntemi, farklı yeteneklerdeki öğrencilerin bir araya getirildiği grupların oluşturulmasını kapsayan bir işbirlikli öğrenme yaklaşımıdır.
Bu yöntemin uygulanmasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Grup üyeleri arasında yarışmayı özendirme
B) Öğrencilerin güçlü yönlerini ortaya çıkararak geliştirme
C) Öğrencilerin birbirlerini kontrol etmelerini sağlama
D) Öğrencilerin ilgi görmelerine olanak sağlama
E) Öğrenciler arasındaki arkadaşlık bağlarını güçlendirme

Yanıt E'dir.
Birlikte öğrenme yönteminin en önemli avantajı, öğrencilerin grup içinde birbirlerini tanıyarak ve destekleyerek aktif ve işbirliğine dayalı öğrenmelerinin desteklenmesidir. Buna göre, bu yöntemde öğrenciler arasındaki arkadaşlık bağlarının güçlenmesi amaçlanır.

Buluş yoluyla öğretim yaklaşımında, öğretmenin temel görevi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrencilere bulamayacakları bilgileri bulmalarında yardımcı olma
B) Anlaşılması zor olan konuları anlaşılır hale getirici önlemler alma
C) Öğrencileri, grup halinde çalışmaya ve öğrenmeye özendirme
D) Öğrencilere, deney, gözlem, monash.pw nasıl yapılacağı konusunda yardımcı olma
E) Öğrencilere deneyimler kazandırarak, bilgiye kendilerinin ulaşmasını sağlama

Yanıt E'dir.
Buluş yoluyla öğrenme yaklaşımında, öğretmenin görevi sunmak değil daha çok öğrencilere bilgileri buldurmaktır. Bunun için de bol bol örnekler vermekte ve öğrencilere söz hakkı vermektedir. Bunun yanında, öğretmen öğrencilere deneyimler kazandırarak, onların bilgilere bizzat kendilerinin ulaşmasına yönelik fırsatlar sunmaktadır.

Sunuş yoluyla öğretme yaklaşımını etkili bir biçimde kullanmak isteyen bir öğretmen aşağıdakilerden hangisini öncelikli olarak gözönünde bulundurmaz?
A) İçeriği düzenli ve anlamlı biçimde sunmaya çalışma
B) İlke ve genellemeleri dolaylı olarak tanıtmaya çalışma
C) İçeriğin aktarılmasına ayrılan süreyi ekonomik kullanma
D) Sınıfta seviye grupları (homojen gruplar) oluşturma
E) Konuyla ilgili öğrenmeleri bir problem üzerinde örneklendirme

Yanıt A'dır.
Sunuş yoluyla öğretme yaklaşımının temel özelliği öğretmenin aktif olması ve konuları beyi bir sıraya ve tümevarımsal bir yöntemle sunmasıdır. Sunuş yoluyla öğretim yapmak isteyeni bir öğretmen öncelikle, içeriği düzenli ve anlamlı biçimde sunmak için hazırlık yapması gerekir.

Aşağıdakilerden hangisi yapısalcı öğrenme yaklaşımın (constructivism) kullanıldığı eğitim uygulamalarının temel özelliklerinden biri değildir?
A) Değerlendirmede düşünme biçimine ağırlık verilmesi
B) Öğretme-öğrenme sürecinde öğrencinin etkin bir rolünün olması
C) Sınıf içi ve dışı etkinliklerin, öğrencinin problem çözme becerilerini geliştirmeye yönelik olması
D) Sınıfın, bilgilerin aktarıldığı bir ortam olması
E) Genellikle birincil kaynak niteliğindeki öğretme-öğrenme materyalinin kullanılması

Yanıt D'dir.
Yapısalcı yaklaşımda, öğrenci daha aktif durumdadır. Daha çok problem çözme uygulamaları üzerinde durulur. İlk kaynaklara ulaşmak ve bilgi toplamak amaçlanır ve çeşitli düşünme biçimlerine ağırlık verilir. Buna karşın, yapısalcı yaklaşımda doğadaki hemen her ortam bir öğrenme çevresidir, öğrenme sadece sınıfla sınırlı değildir.

Öğrenciler tarafından öğretmenin rehberliğinde konuyla ilgili örneklerin açıklanmasını, karşılaştırılmasını ve örnek olmayan durumların ayırt edilmesini, özelliklerin, ilişkilerin ve ilkelerin vurgulanmasını ve benzer etkinliklerle yeni örneklerin geliştirilmesini içeren öğretim yaklaşımına ne denir?
A) Sunuş yoluyla öğretim
B) Buluş yoluyla öğretim
C) Tam öğrenme yoluyla öğretim
D) Birebir (bireysel) öğretim
E) Programlı öğretim

Yanıt B'dir.
Öğretmenin daha çok rehberlik yaptığı ve öğrencilere bilgileri bulmaya yardım ettiği, öğrencilerin daha çok katılım gösterdiği, ilişkilerin ve ilkelerin vurgulanmasını ve benzer etkinliklerle yeni örneklerin geliştirilmesini kapsayan Öğretim yaklaşımı, buluş yoluyla öğretimdir.

Proje tabanlı öğrenme modelinden yararlanılan bir sınıfta aşağıdakilerden hangisi öğrenciden beklenir?
A) Arkadaşlarıyla bir yarışma içinde olma
B) Olguları tekrarlayarak iyice ezberleme
C) Öğretmenin aktardığı bilgileri alma
D) İlgilendiği konuda keşfettiği bilgileri düzenleyerek sunma,
E) Öğretmeninden ve sınıf arkadaşlarından bağımsız olarak çalışma,

Yanıt D'dir.
Proje tabanlı öğrenme yaklaşımında, öğrencinin rolü belli bir konuyla ilgili araştırma ve inceleme çalışmaları yaparak, bulduklarını organize edip sınıfta sunmasıdır.

Aşağıda özellikleri belirtilen öğrenme yaklaşımı hangisidir?
- Karmaşık zihinsel beceriler gerektirir.
- Önceden öğrenilenlerin kullanılmasının yanı sıra, yeni bilgi ve becerilerin kazanılmasına olanak sağlar.
- Öğretim amacıyla kullanılmasının yararlarını savunan eğitimcilerden biri John Dewey'dir.
- Süreç olarak, sınamâ-yanılma, içgörü kazanma ve neden-sonuç ilişkilerini bulma gibi bir dizi etkinliği kapsar.
Bu öğrenme yaklaşımı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Problem çözme
B) Eleştirici okuma
C) Tümdengelim
D) Deney yöntemi
E) Tekrar ve alıştırma

Yanıt: A'dır.
Karmaşık zihinsel becerilerin kullanılmasını, yeni bilgi ve becerilerin kazanılmasına fırsat vermesi, özellikle John Dewey'in öncülüğünü yaptığı ve daha çok deneme-yanılmaların, neden-sonuç ilişkilerinin yer aldığı düşünme biçimi ya da öğrenme yaklaşımı problem çözmedir.

Öğretmen, öğretim sürecinde uygun metodu belirlerken aşağıdakilerden hangisini gözönünde bulundurmak zorunda değildir?
A) Öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve beklentilerini
B) Kazandırılması gereken davranışları
C) İşlenecek konunun özelliklerini
D) Okulun sahip olduğu olanak ve kaynakları
E) Öğrenci velilerinin kişisel tercihlerini

Yanıt E'dir.
Öğretmenin, öğretim sürecinde uygun yöntemi seçerken dikkat etmesi gerekli hususlardan bazıları, öğrencilerin özellikleri ve gereksinimleri, hedeflenen davranışlar, konunun nitelikleri ve okulun sahip olduğu fiziki imkanlardır. Buna karşın, öğrenci velilerinin kişisel tercihleri yöntem seçiminde rol alan bir husus değildir.

Sınıf İçi öğretim etkinliklerinde gösteri (demonstrasyon) yönteminden yararlanmayı düşünen öğretmen öncelikle aşağıdakilerden hangisini göz önünde bulundurmalıdır?
A) Yöntemin öğrenci seviyesine uygun olup olmadığım
B) Gösterinin öğrencilerin ilgisini çekip çekmeyeceğini
C) Öğrencilerin gösteriyi nasıl izleyeceklerini
D) Gerekli araç-gereçlerin nereden sağlanacağını
E) Gösteri için gerekli sürenin bir ders saatine sığıp sığmayacağını

Yanıt: A'dır.
Tüm yöntemlerde öncelikle dikkate alınması gereken etken, kullanılması düşünülen yöntemin öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerine, gelişim ve öğrenme düzeylerine uygun olup olmadığının belirlenmesidir. Buna göre, gösteri yöntemini uygulamadan önce öğretmenin bu konuyu dikkate alması gerekir.

Aşağıdaki öğretme-öğrenme yöntemlerinden hangisinin öğrencilerde bilimsel ve bağımsız düşünme becerilerinin geliştirilmesinde diğerlerine göre daha az etkisi vardır?
A) Laboratuvar uygulamaları
B) Proje çalışmaları
C) Güdümlü tartışma
D) Problem çözme
E) İnceleme-araştırma

Yanıt C'dir.
Öğrencilerin bağımsız düşünme becerilerinin geliştirilmesinde laboratuar etkinliklerinin kullanılması, proje çalışmaları, yapmaları, problem çözme faaliyetleri gerçekleştirmeleri ve inceme-araştırmalar yapmaları önemli rol oynamaktadır. Buna karşın, güdümlü tartışma öğrencileri belli doğrultuda ve tek yanlı biçimde düşünmelerini sağlayacağından bağımsız düşünmelerinde olumsuz rol oynamaktadır.

Öğretme-öğrenme sürecinde, eleştirici ve yargılama olmaksızın bir konu üzerindeki düşüncelerin yüksek sesle dile getirilmesi esasına dayanır. Yaratıcı düşünmeyi geliştirmeye ve seçenek üretmeye yöneliktir. Bu teknik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Problem çözme
B) Beyin fırtınası
C) Tartışma
D) Soru-cevap
E) Rol yapma

Yanıt B'dir.
Öğretme-öğrenme sürecinde son yıllarda en çok kullanılan ve öğrencilerin hiçbir sınırlama olmaksızın akıllarına gelen her şeyi ifade etmelerine ve yaratıcı biçimde düşünmelerine olanak sağlayan teknik beyin fırtınasıdır.

Aşağıdaki yöntem veya tekniklerin hangisinden yararlanıldığında öğrencilerin öğretim sürecine aktif katılımı en aza iner?
A) Soru-cevap
B) Tartışma
C) Problem çözme
D) Düz anlatım
E) Beyin fırtınası

Yanıt D'dir.
Tartışma yönteminde, problem çözme yönteminde, beyin fırtınası tekniğinde ve soru-cevap yönteminde öğrenciler aktif öğretmen daha pasiftir. Düz anlatım yönteminde ise tam tersi, öğretmen aktif ve öğrenciler pasiftir. Buna göre, aktif katılımın en az olduğu yöntem düz anlatımdır.

Aşağıdakilerden hangisi gösteri (demonstrasyon) tekniğinin faydalarından biridir?
A) Her türlü konuyu sunmayı kolaylaştırması
B) Kalabalık sınıflarda kolay uygulanması
C) Sürenin dikkat düzeyine göre ayarlanabilmesi
D) Ön hazırlık gerektirmemesi.
E) Göze ve kulağa seslenerek ilgi çekmesi

Yanıt E'dir.
Gösteri yöntemi, herhangi bir nesnenin, aracın veya makinenin sınıfta öğrencilere gösterilmesini içeren bir yöntemdir. Bu yöntemin en önemli faydası, söz konusu nesne veya objenin sınıf ortamında sunumunun yapılmasa öğrencilerin hem gözlerine hem de kulağa hitap etmesidir. Bu şekilde öğrencilerin derse ve konuya olan ilgi ve dikkatleri artacaktır.

Son yıllarda uygulamalara bakıldığında, ev ödevlerinin en çok hangi amaçla kullanıldığı görülmektedir?
A) Öğrencinin evdeki zamanını boşa geçirmemesinin sağlanması
B) Öğrencilerin yardımlaşma duygularının geliştirilmesi
C) Okulda kazanılan bilgi, beceri ve davranışların pekiştirilmesi
D) Öğrenmelere aile bireylerinin katkılarının sağlanması
E) Öğretmenin bireysel başarıları değerlendirmesinin kolaylaştırılması

Yanıt C'dir.
Öğretmenlerin öğrencilere ev ödevi vermelerinin temel gerekçesi, okulda yapılan öğretme-öğrenme faaliyetlerinde çeşitli konularda eksiklikleri bulunan öğrencilerin, eksik olan bu bilgi ve becerilerini tamamlamaları ve daha iyi öğrenmelerinin sağlanmasıdır.

Aşağıdakilerden hangisi "ölçme" işlemine örnek olamaz?
A) Öğrencileri kısadan uzana doğru dizerek onların boy sıralarını belirleme
B) Öğrencilerin projelerini 1 ile 10 arasında derecelendirme
C) Hangi puanı alanların derste başarılı sayılacağını gösteren bir sınır belirleme
D) Öğrencilerin yazılarındaki yazım yanlışlarını sayma
E) Bir sınavda, verilen cevaplara bakarak öğrencilerin kaç puan alacaklarını belirleme

Yanıt C'dir
Öğrencilerin başarılı sayılıp sayılamayacaklarına ilişkin karar verebilmek için karar vericinin elinde bir sınır olmalıdır. Söz konusu bu sınırın belirlenmesi işlemine ölçmede "ölçüt belirleme" adı verilir. A, B, D ve E seçeneklerindeki durumlar ölçme işlemine örnek oluşturmaktadır.


I. İş deneyimi altı yılın üstünde olanlar işe alınmıştır.
II. Lale tatile gitmeden önce tartılmış, 50 kg gelmiştir.
III. Hale ortalamanın üstünde puan alarak sınıfını geçmiştir.
IV. Jale ÖSS'den puanı dir.
Yukarıdakilerden hangilerinde "değerlendirme" yapılmıştır?
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve IV
D) II ve IV
E) III ve IV

Yanıt: B'dir.
Değerlendirme, ölçme sonucunun bir ölçütle karşılaştırılarak ölçme sonucu hakkında karar verilmesidir. II ve IV. Durumlarda yalnızca ölçme yapılmıştır. I.. durumdaki altı yıl çalışma süresi ve III. Durumda ortalamanın üzerinde puan alarak sınıfını geçmesi değerlendirmedir.

Aşağıdakilerden hangisi "mutlak değerlendirme"ye bir örnektir?
A) Bir şirkete, sınavda en yüksek başarıyı gösteren beş kişi almak
B) Ortalamanın bir standart sapma üstünde puan alanları başarılı kabul etmek
C) Yüksek lisans programında en başarılı beş kişiyi doktora programına almak
D) Sınıftaki başarı sıralamasında en geride kalan 15 kişiyi yetiştirme kursuna almak.
E) Sınavda 70 ya da üstünde puan alanları başarı kabul etmek

Yanıt E'dir.
Mutlak değerlendirmede belli bir standart ölçüte göre değerlendirme yapılmaktadır.
E seçeneğinde standart bir ölçüt verilmiştir.

Test planında yapılması gereken bazı işlemler, önce aşağıda sıralanmıştır.
1.
2. Yoklanacak davranışların belirlenmesi
3. Belirtke tablosunun hazırlanması
4.
5. Test maddelerinin (soruların) yazılması
6. Maddelerin (soruların) test düzenine konması
Bu sıralamada, 1 ve 4 numaralı satırlara
hangi işlemler getirilmelidir?
A) 1. Sınav amacının belirlenmesi
4. Kullanılacak madde (soru) türünün belirlenmesi
B) 1. Sınav amacının belirlenmesi
4. Cevapları puanlama şeklinin belirlenmesi
C) 1. Test yönergesinin yazılması
4. Cevaplama süresinin belirlenmesi
D) 1. Sınavda kapsanacak konuların belirlenmesi
4. Cevapların nereye, nasıl yazılacağının belirlenmesi
E) 1. test yönergesinin yazılması
F) 4. Sınavda kapsanacak konuların belirlenmesi

Yanıt A'dır.
Bir test planı amacın belirlenmesi ve açıkça ifade edilmesiyle başlamalıdır. Bu aşama en temel basamaktır. Diğer tüm basamaklar bu ilk aşamaya göre biçimlenecektir. Bu anlamda C ve D seçenekleri ilk elenecek seçeneklerdir. 5. basamakta soruların yazılması dikkati çekmektedir. Bu aşamanın gerçekleşebilmesi 4. basamakta soruların türünün belirlenmiş olmasına bağlıdır.

Okul öğrenmelerinin ölçülmesinde öğretmenler, "tamamlama" veya "boşluk doldurma" tipi sorular hazırlarken genellikle, kitaptaki bir ifadeyi aynen almakta, bu ifadenin içinden bir sözcüğü ya da sözcük grubunu çıkarmakta ve öğrenciden çıkarılan bu sözcüğü ya da sözcük grubunu bulmasını istemektedir.
Bu tür soruları kullanmanın en temel dezavantajı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Puanlamanın çok zaman alması
B) Kesin bir yanıt bulmanın zor olması
C) Kopya çekmeyi kolaylaştırması
D) Öğrencileri ezbere yöneltmesi
E) Öğrenme farklarını gösterme gücünün az olması

Yanıt D'dir.
Boşluk doldurma ve tamamlama gerektiren soru türlerinin en önemli özelliği cevaplayıcının dilediği cevabı yazmakta özgür olmasıdır. Ancak cevaplayıcılar doğru cevabı yazabilmek için sorunun hazırlanma olasılığı bulunan kaynaklardaki cümleleri kalıp olarak ezberleme eğilimi gösterirler.

Bir öğretmen, dersini işlerken konunun belirli bölümlerini tamamladığında, öğrencilere öğrenmeleri gereken kritik davranışları yoklayan sorular sormakta ve böylece öğrencilerini henüz kazanmadıkları davranışları saptamaktadır.
Bu yolu takip eden öğretmenin temel amacı aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Öğrencilerin ilgilerini bu dersteki konulara çekmek.
B) Davranışlar arasında ne gibi ilişkiler bulunduğunu incelemek
C) Öğrencilerin derse hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemek
D) Öğretimin, hangi davranışları öğretmede etkisiz kaldığını saptamak
E) Öğrenciler arasındaki öğrenme düzeyi farklılıklarını ortaya koymak

Yanıt D'dir.
Tüm seçenekler ders işlenirken sık soru sorma davranışına gerekçe olarak sayılabilir. Ancak soru kökündeki temel amacı ifadesi D seçeneğini zorunlu kılmaktadır.
Öğretmen sık sorular sorarak aldığı cevaplardan öğretimin niteliğine ilişkin yargılarda bulunabilir.

Eğitimdeki ölçme ve değerlendirmeler çoğunlukta amaçlara yöneliktir.
I. Öğrenme eksiklerini belirleme
II. Öğrenme düzeyini saptama
III. Öğrencileri tanıma
Bu üç amaçla yapılacak ölçme ve değerlendirmelerin zamanı, aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak sunulmuştur?

Dönemin (Dersin Başı) Ünitelerin (Konuların Sonu) Dönemin (Dersin Sonu)
A III I II
B I III II
C II I III
D I II III
E III II I

Yanıt A'dır.
Doğru sıralama A seçeneğinde verilmiştir. Söz konusu faaliyetler öğrenicilerin tanınmasıyla başlatılabilir. Bu anlamda B, C ve D seçenekleri ilk olarak elenmelidir. Öğrenme eksikliklerinin belirlenerek öğrenme süreci planlanır. Öğrenme eksikliklerine göre içerik hazırlanır, eğitim etkinlikleri planlanır ve kullanılacak araç-gereçler hazırlanır. Öğretim süresi sonunda ise öğrencilerin süreci nasıl değerlendirdikler bir başka deyişle, öğrenme düzeylerini saptama işlemi gerçekleştirilir.

Okulda öğrenmelerinin ölçülmesinde genellikle kağıt kalem testleri kullanılır.
Aşağıdakilerden hangisi bu testlerin sonuçlarına karışabilen hata kaynaklarından biri değildir?
A) Puanlamayı yapan kişinin yansızlık derecesi
B) Ölçme aracının ölçülecek davranışları kapsama derecesi
C) Ölçme yönteminin, ölçülen davranışlara uygunluğu
D) Öğrencilerin testteki soruları yanıtlamaya isteklilik dereceleri
E) Öğrencilerin yoklanacak davranışları öğrenme düzeyleri

Yanıt B'dir.
Ölçme aracının ölçülecek davranışları kapsama derecesi, kağıt-kalem testlerinin sonuçlarına karışabilecek hata kaynaklarına özgü bir durum değildir. Bir aracın kapsama derecesi o araçtaki madde (soru) sayısı ile ilişkili bir durumdur. A, D ve E seçeneklerindeki örnek durumlar tesadüfi hatalara birer örnektir. C seçeneğin ise sistematik hataya uyan bir örnek olduğu söylenebilir.

Bir lise öğretmeni, daha önce kullandığı dört seçenekli sorularını, seçenek sayısı artırarak beş seçeneğe çıkarmıştır.
Öğretmenin, bu değişikliği aşağıdakilerden hangisini gerçekleştirmek amacıyla yapmış olabilir?
A) Şans başarısını azaltmak
B) Testin kapsamını zenginleştirmek
C) Puanlamayı kolaylaştırmak
D) Çeldiricilerin aynı derecede çalışmasını sağlamak
E) Soruları güçleştirmek

Yanıt A'dır.
Cevabı, verilen seçeneklerden bulma davranışı gerektiren sorularda doğru cevabı şansla bulma olasılıkları iki seçenekli sorunun %50, üç seçenekli bir sorunun %, dört seçenekli bir sorunun %25'dir. Bu yüzdeliklerin belirlenmesi 'ün seçenek sayısına bölünmesiyle bulunmaktadır. Dolayısıyla 5 seçenekli olması durumunda doğru cevabı şansla bulma olasılığı düşecektir.

Bir yüksek lisans giriş sınavına ait yanıt kağıtlarını, ilgili anabilim dalında bulunan öğretim elamanları okumuştur. Daha sonra, bu öğretim elemanlarının verdikleri puanların tutarlılığına bakılmıştır.
Bu yaklaşım aşağıdakilerin hangisi için uygun bir örnek oluşturur?
A) Anahtara göre puanlama yapma
B) Puanlama anahtarı hazırlama
C) Düzeltme puanı kullanma
D) Puanlama güvenirliğini saptama
E) Değerlendirme için ölçüt belirleme

Yanıt D'dir.
Bir sınıfa ait cevap kağıtlarının birden çok puanlayıcıya okutturulmasının amacı puanlama sırasında kaynaklanabilecek tesadüfi hataların belirlenmesi ve düzeltilmesidir. Bu tür bir yöntemde örneğin puanların toplamlarından kaynaklanan eksik ya da fazla puan hesaplamaları, puanlanmamış soruların belirlenmesi vb. hatalar düzeltilebilir.

Bir başarı testinden elde edilen puanların güvenliğinin bir tanımı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Soruların konulara uygun şekilde dağıtılmış olması
B) Test puanlarının tesadüfi hatalardan arınık olma derecesi
C) Soruları, sadece yoklanan davranış öğrenmiş olanların cevaplayabilmesi
D) Test puanlarıyla, öğrencinin gelecekteki başarısının yordanabilmesi
E) Soruların, testin amacına hizmet etme derecesi

Yanıt B'dir.
Güvenirlik ölçmenin tutarlılığı ile ilgilidir. Güvenirlik, bir aracın tesadüfi hatalardan arınıklık derecesini temsil eden bir değerdir. Hata kavramı ile güvenirlik ölçmede yapışık ikizlere benzetilebilir. Bu kavramlar bir birbirleriyle açıklanabilir kavramlardır.

Bir başarı testinde kapsam geçerliği yüksek ise aşağıdaki sonuçların hangisi doğrudur?
A) Tutarlı ve kararlı sonuçlar veren bir testten yararlanıldığı
B) Testteki soruların pek çoğunu öğrencilerin doğru olarak yanıtlayabildikleri
C) Testteki soruların konu alanını iyi bir şekilde örneklediği
D) Testteki soruların güçlük düzeylerinin, gerçekleşmesi beklenen öğrenme düzeylerine uygun olduğu
E) Öğrencilerin testteki soruları yanıtlamaya çalıştıkları

Yanıt C'dir.
Kapsam geçerliği, bir bütün olarak testin ve testteki her bir maddenin maksada ne derece hizmet ettiğidir. Kapsam geçerliği, o testteki toplam maddelerin ölçülecek davranışları ve konu içeriğini örnekleme derecesine ve testteki her bir maddenin ölçmek istediği davranışı ne derece iyi ölçtüğüne bağlıdır. Ölçme konusu evreni yeterli ve dengeli olarak örnekleyen ve kapsadığı maddelerin her biri ölçmek istediği davranışı gerçekten ölçen bir test, kapsam geçerliğine sahiptir.

Aşağıdakilerin hangisinde, yordama geçerliği incelenmektedir?
A) Hazırlanan soruların, belirli bir alanda öğrenilenleri temsil edip etmediğinin incelenmesi
B) Ölçme aracının öğretimde, bir üst düzeyde başarılı olacak öğrencileri seçme özelliğinin incelenmesi
C) Bir grup öğrencinin iki dersteki başarılarının karşılaştırılması
D) Bir ölçme aracının, birkaç hafta arayla aynı gruba tekrar uygulanması ve elde edilen puanlar arasındaki ilişkinin incelenmesi
E) Hazırlanan bir testin farklı düzeylerdeki öğrenci gruplarına uygulanması ve bu grupların başarılarının karşılaştırılması

Yanıt B'dir.
Yordama, istatistiksel teknikler kullanılarak ve bilinenlerden yararlanılarak bilinmeyi durumlar hakkında yapılan geleceğe yönelik tahminlerde bulunma işlemidir. Bir testin yordama geçerliği, o testten elde edilen puanlarla testin yordamak için düzenlendiği değişkenin doğrudan ölçüsü olan ve daha sonra elde edilen ölçüt arasındaki korelasyondur.

Aşağıda, aynı değişkenle ilgili bir ölçümler dizisi ile ilgili dört tanım verilmiştir.
I. En yüksek frekansa sahip olan değer
II. Büyüklük sırasına konmuş ölçümler dizisinin tam ortasındaki değer
III. Ölçümlerin toplamının ölçüm sayısına bölünmesiyle elde edilen değer
IV. En büyük ölçüm ile küçük ölçüm arasındaki fark
Aşağıdakilerden hangisi bu tanımarla karşılık gelen kavramlar doğru olarak verilmiştir?
I II III IV
A Medyan Mod StandartSapma Ranj
B Medyan Ranj Aritmetik Ortalama Medyan
C Ranj StandartSapma Aritmetik Ortalama Medyan
D Mod Medyan Aritmetik Ortalama Ranj
E Mod Medyan StandartSapma AritmetikOrtalama

Yanıt: D'dir.
İstatistik kavramların doğru sıralanması ve tanımlanması D seçeneğindeki gibi olmalıdır.

45, 46 ve soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız.
Aşağıdaki tabloda numaralamış beş sorunun doğru cevaplanma yüzdeleri (Pj) ile ayırt edicilik değerleri (rjx)

Soru Pj rjx
1 0,35 0,60
2 0,40 -0,35
3 0,80 0,10
4 0,25 0,15
5 0,85 0,50

Eğer düzeltilemiyorsa yukarıdaki sorulardan hangisi, testten mutlaka çıkarılmalıdır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
Yanıt B'dir.
Bir sorunun p değeri o sorunun güçlüğünü temsil ederken değeri ayırt ediciliğini göstermektedir. Güçlük derecesi o soruya doğru cevap veren öğrenci sayısının teste katılan tüm öğrencilerin sayısına oran ile ilgilidir. Bu oran 0'a yaklaştıkça sorunun güçlüğü arttırmaktadır. Ayırt edicilik sayısı ise sorudaki davranışı bilenle bilmeyen öğrencilerin ayrılması amacıyla dikkate alınır. Tablodaki 2. sorudaki ayırt edicilik katsayısının eksi değerde olduğu dikkati çekmektedir. Bu o sorunun ayırt edicilik özelliğinin oldukça kötü bir düzeyde olduğunu göstermektedir. Bir sorunun kolay olması için p değeri büyük olmalıdır. Ayırt edici olması için de r değerinin büyük olması gerekir.

Başvuran kişinin çok, seçilecek kişinin az olduğu bir sınavda kullanılacak soruların çoğu, güçlük ve ayırt edicilik bakımından yukarıdaki sorulardan hangisine benzer olmalıdır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
Yanıt A'dır.
(Alınacak öğrenci sayısının başvuran öğrenci sayısından çok daha az olduğu durumlarda güçlük düzeyi yüksek (0'a yakın), ayırt edicilik düzeyinin de yüksek (1'e yakın) olması gereklidir. Tabloda bu koşulu en iyi temsil eden soru A seçeneğinde verilmiştir.

Yukarıdaki sorulardan hangisi kolay ve ayırt edici bir sorudur?
A)1 B)2 C)3 D) 4 E) 5
Yanıt E'dir.
Bir sorunun kolay olması için P değerinin yüksek olması gerekmektedir. Ayırt edicilik içinde rx değerinin büyük olması gerekir. Bu özelliği taşıyan seçenek E'de verilmiştir.

Portfolyo, öğrencinin geçirdiği aşamaları gösterecek biçimde seçilmiş örneklerden oluşur. Ayrıca eğitim süreci içerisinde öğrencinin gelişimini kendisinin, velisinin ve öğretmenlerinin izleyebilmesine olanak sağlayan bir ürünler bütünüdür.
Buna göre, aşağıdakilerden hangisi eğitim sürecinde portfolyoların kullanım amaçlarından biri değildir?
A) Öğrencinin gelişimini kanıtlarıyla ve daha sağlıklı olarak izlemek
B) Öğrencinin yetenekleri ve ilgi alanları hakkında bilgi edinmek
C) Öğrencinin öğretim programındaki kritik davranışlarla ilgili eksik öğrenmelerini belirlemek
D) Derslerin öğretim programındaki sınırlarına bağlı kalmadan, öğrencinin çok yönlü gelişimi hakkında bilgi vermek
E) Öğrencinin gelecekteki öğretmenlerine onun hakkında bilgi sunmak

Yanıt C'dir.
Portfolyo değerlendirme sistemi öğrencilerin öğrenme süreçlerini gözlemeyi amaçlamaktadır. Bu anlamda sonuç odaklı değil süreç odaklı bir değerlendirme sistemidir. Öğrenme sürecinin başlangıcı ile gözlem yapılan süreç-süreçler arasındaki gelişim seviyeleri belirlenir. Süreç değerlendirmede temel amaç öğrencinin başarısının belirlenmesidir, başarısızlığının ya da eksikliğinin değerlendirilmesi değildir.

Oyun sırasında rolünü unutan bir aktörü eleştiren yönetmen, aktörün kendisini "Rolümü çok iyi öğrenmiştim." Diyerek savunması üzerine ona, "Benn rolünü öğrenip öğrenmediğine, sahnede yaptıklarına bakarak karar veririm" yanıtını vermiştir.
Yönetmenin aktöre verdiği yanıt, aşağıdaki yargılardan hangisini doğrulamaktadır?
A) Hatırlanmayan bir şey hiç öğrenilmemiştir.
B) Davranışta meydana gelen her değişme öğrenme sonucu değildir.
C) Öğrenme, yalnızca gözlenen davranışlardan anlaşılabilen içsel bir süreçtir.
D) Öğrenme, yaşantılar sonucu ortaya çıkar.
E) Öğrenilen bazı bilgiler unutulabilir.

Yanıt C'dir.

Bir banka reklamı için köpekler ve rakunlardan yararlanmaya karar verilmiştir. Bu hayvanlara,bozuk paraları kumbaraya atmaları öğretilmeye çalışılmıştır. Köpekler kısa sürede bu beceriyi kazanmışlar, bozuk paraları ağızlarıyla kumbarayla atmışlardır. Rakunlar ise parayı kumbaraya atmak yerine ön ayakları arasında tutmuşlardır. Pek çok deneme yapılmasına karşın, hiçbir rakuna bu beceri öğretilememiştir.
Köpekler ile rakunlar arasında gözlenen bu fark, aşağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir?
A) Olgunlaşma
B) Türe özgü hazıroluş
C) Genel uyarılmışlık hali
D) Önceki öğrenilenlerin aktarımı
E) Güdülenme

Yanıt B'dir.
Türe özgü hazır oluş, organizmanın öğrenme materyalinin ya da durumunun gerektirdiği niteliklere ya da özelliklere sahip olma durumu anlamına gelmektedir. En tipik örnek, kuş uçmayı öğrenebilir, çünkü türüne ait hazır bir donanımı bulunmaktadır (kanatları). Buna karşın bir tilkiye uçmayı öğretemezsiniz, çünkü kanatları yoktur. Bu soruda da köpek jetonu alıp kumbaraya atabilecek biyolojik donanıma, bir başka deyişle türüne özgü ön koşullara sahiptir. Ancak rakun sahip değildir, rakun herhangi bir nesneyi ağzıyla yerden alabilecek ve belli bir aralıktan atabilecek biyolojik donanımdan yoksundur.

İlköğretim ikinci sınıfa devam eden bir öğrenci matematik dersinde yer alan konulara öğrenirken arkadaşlarına geri çok fazla güçlük yaşamaktadır.
Bu öğrencinin yaşadığı güçlüğün nedeni aşağıdakilerin hangisindeki farklılıktan dolayı olamaz?
A) Öğretme yöntemi
B) Zekâ düzeyi
C) Geçmişteki öğrenmelerin aktarımı
D) Derse ilişkin tutum
E) Öğrenme isteği

Yanıt A'dır.
Çünkü soruda sözü edilen öğrenci öğretme yönteminden dolayı bir güçlük çekiyor olsaydı, diğer öğrenciler de aynı öğretme yöntemiyle öğrendikleri için diğer öğrencilerin de öğrenmede güçlük çekmeleri gerekirdi. Öğrenmeyi etkileyen unsurlar arasında, zeka düzeyi, geçmişteki öğrenmelerin aktarımı derse ilişkin tulum, öğrenme isteği öğrencinin diğer arkadaşlarına göre daha başarışız olmasına, daha az öğrenmesine neden olabilir.

Güdülenme öğrenmede önemli bir rol oynayan güdülerime içten güdülenme ya da dıştan güdülenme şeklinde olabilir.
İçten güdülen/neye bir örnek aşağıdaki hangisinde verilmiştir?
A) Bir öğrencinin, öğretmenin vereceği ödülü kazanmak için sınavda başarılı olmak istemesi
B) Bir gencin, sağlığına önem verdiği için denge beslenmeyle ilgili konuları öğrenmek istemesi
C) Bir gencin, arkadaşlar ısrar ettiği için onlarla birlikte resim sergisine gitmeyi kabul etmesi
D) Bir öğrencinin, ceza almak istemediği için disiplin sorunu çıkarmaktan çekinmesi
E) Bir gencin, eleştirmenler tavsiye ettiği için Bir filmi izlemesi
Yanıt B'dir.
Bilindiği gibi güdülenme mekanizması şu şekilde işlemektedir: birey/organizma bir ihtiyacı hisseder, ihtiyacı karşılamaya yönelik davranışta bulunur, İhtiyacı karşılamasıyla tatmin duygusu yaşar. Bu üçlü döngü güdülenmeyi oluşturur. Organizma iki türlü harekete geçebilir, kendi kendine, yani içinden gelen bir yönelimle, ya da dışsal bîr yönelimle. Soruda bireyin kendi içinden gelen bir ihtiyaç hissedip, kendi kendine davranışa yönelmesi ve tatmin (öz-tatmin) duygusu yaşamısın? kapsayan içsel yönelim sorulmaktadır. Diğer şıklarda birey (öğrenci) dıştan gelen yönelimlerle davranışa yönelmesine karşın, B şıkkında sağlığına önem verdiği (sağlığına önem veren kendisidir. Kimse onu sağlığına önem vermesi konusunda zorlamamaktadır. Daha önce sağlığına önem vermesi konusunda ağı yönetimler olsa bile, bu yönelimleri içselleştirmiştir.

Bir ressam, zihnindeki bir rengi elde etmek için farklı renklerde boy değişik oranlarda karıştırıp en sonunda, hangi renkleri hangi oranda karıştıracağını deneyerek istediği rengi elde edebileceğini bulmuştur.
Aşağıdaki öğrenme türlerinden hangisi ressamın, istediği bu şekilde bulmasına bir örnektir?
A) Gözlem yoluyla öğrenme
B) Kavrama yoluyla öğrenme
C) Bilişsel öğrenme
D) Gizil öğrenme
E) Deneme-yanılma yoluyla öğrenme
Yanıt E'dir,
Çünkü ressam istediği rengi elde ederken çeşitli denemelerde bulunmuştur ve istediği rengi elde edinceye kadarki denemelerinde yanılmıştır. Bu denemelerin en sonunda istediği rengi elde etmiştir. Deneme yanılma yoluyla öğrenme gerçekleşmiştir.

Dışarıda bulunan yiyeceğe ulaşmak için kafesin kapısını açmaya çalışan bir şempanze, bir süre hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra aniden kapının sağ tarafındaki kol kaldırıldığında açılabileceğini fark etmiştir.
Şempanzenin kapı ile kol arasındaki ilişkiyi fark edip kendisini istediği sonuca ulaştıracak çözümü bulması, aşağıdaki problem çözme çeşitlerinden hangisine bir örnektir?
A) Hazır modellerle
B) Kavrama yoluyla
C) Deneme-yanılma yoluyla
D) Tümevarım yoluyla
E) Tümdengelim yoluyla
Yanıt B'dir.
Kavrama yoluyla öğrenme, bilişsel öğrenme türleri içinde yer alır. B şıkkı tam olarak Gestalt Psikolojisi ekolünden Köhler'in deneylerine benzemektedir. Şempanze herhangi bir model gözlemlememiştir. Denemelerde bulunmamıştır. Tümevarım, ya da tümdengelim yani parçadan bütüne ya da bütünden parçaya inerek kapının nasıl açılacağını öğrenmemiştir. Kolu görmüş ve aniden durumu kavramıştır.

Televizyondaki reklamları hiçbir zaman dikkatle izlemeyen bir kişi, bir gün durup dururken bir reklam müziğini sözleriyle birlikte tekrarlamaya başlamıştır.
Bir kişinin reklam müziğini sözleriyle birlikte tekrarlayabîlmesi aşağıdakîlerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Yetişkinlikte öğrenmenin çok hızlı bir biçimde gerçekleşebilmesiyle
B) Bazı reklam filmlerinin birçok kanalda yayınlanmasıyla
C) Reklam müziklerinin çok hareketli olmasıyla
D) Bazı öğrenmelerin, bilinçli bir çaba gösterilmeden gerçekleşmesiyle
E) Reklamların çoğunun müzikli olmasıyla
Yanıt D'dir.
Aslında sözü edilen öğrenme gizil öğrenmedir. Bu tür öğrenmeler bireyin bilinçli bir çaba göstermesini gerektirmez. Hatta birey bir başka amaç için (ya da soruda verildiği gibi herhangi bir amacı olmaksızın) çabalarken, "kendiliğinden, özel bir çaba harcamadan, bilinçsizce" başka bir şeyi örneğin her gün yürüdüğünüz yo!da; "Gazi Eczanesi"nin nerede olduğunu öğrenmek için bir çaba sarf etmemenize karşın, biri size bu eczanenin yerini sorduğunda sözü edilen eczanenin verini tarif edebilmeniz, bilinçli bir çaba göstermeden eczanenin yerini örendiğinizi gösterir.
Soruda da reklam filminin müziğini öğrenmek için bilinçli bir çaba harcamayan kişi {aynı reklam filminin birden fazla gösterildiğim, aynı yolun birden fazla gidildiğini gözden kaçırmayınız) müziğini durup dururken söyleyebilir.

Not: kavrama yoluyla öğrenmeden farkı, kavrama yoluyla öğrenmede öğrenilecek malzemeyi öğrenmek için bilinçli bir çaba gerekirken gizli öğrenmeden bilinçli bir çaba gerekmez.

İlköğretim birinci sınıfa başlayan bir öğrenci, öğretim yılının ilk aylarında iyi bir başarı göstermiş, ilerleyen aylarda ise başarısı düşmüştür.
Aşağıdakilerden hangisi bu çocuğun başarısındaki değişmenin bir nedeni olamaz?
A) Okul öncesi eğitimde edinmiş olduğu bilgilerin başlangıçtaki öğrenmesine katkı sağlamış olması
B) Öğrenme isteğinin ilk aylarda daha güçlü olması
C) Olgunlaşma düzeyinin ancak "kavlarda ele alınan konular için yeterli olması
D) Öğrenme yaklaşımının ancak ilk aylarda ele alınan konular için uygun olması
E) Öğrenme yeteneğinin giderek azalması
Yanıt E'dir.
Çünkü yeteneğin giderek azalması gibi bir durum söz konusu olamaz. Yetenek doğuştan getirilen bir potansiyeldir ve eğitimin, çevrenin etkisiyle ortaya akıp gelişebilir, giderek azalma göstermez.

Öğrencilerin derse devamlı çalışmalarını sağlamak için önceden tahmin edilemeyen değişik ders saatlerinde küçük sınavlar yapan bir öğretmenin bu davranışı, aşağıdaki pekiştirme tarifelerinden hangisini çağrıştırmaktadır?
A) Sabit oranlı
B) Değişken oranlı
C) Değişken aralıklı
D) Sürekli
E) Sabit aralıklı
Yanıt C'dir.
Bilindiği gibi "oran" pekiştirme miktarına, "aralık" ise pekiştirmenin zamanlamasına işaret eder. Değişken aralıklı pekiştirme, pekiştirmenin belli zaman aralıkları içinde yapılmadığını ifade eder. Öğretmen önceden kestirilemeyen değişken (aralık) saatlerde sınav yapmaktadır.

Bir bebek acıktığı için, doğal olarak ağla makta ve sut biberonunu görünce susmaktadır. Bu durum aşağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir?
A) Edimsel koşullarıma
B) Klasik koşullanma
C) Kavrayarak öğrenme
D) Bilişsel öğrenme
E) Gözlem yoluyla öğrenme

Yanıt B'dir
Klasik koşullama ile edimsel koşullama arasındaki en önemli fark, pekiştirmenin verime zamanıdır. Klasik koşullamada pekiştirme doğal uyaranın ta kendisidir ve davranıştan önce verilir. Edimsel (operant) koşullamada ise önce organizma davranışı yapar, ardından kendisine pekiştireç verilir. Soruda da önce uyaran (süt biberonu) verilmiştir. Sonra davranış değişikliği görülmüştür {ağlamanın kesilmesi)

Aşağıdaki seçeneklerden hangisi klasik koşullanma sonucu öğrenilmiş olabilir?
A) Karanlık korkusu
B) Düzenli çalışma alışkanlığı
B) Yalan söyleme alışkanlığı
D) Güzel konuşma becerisi
E) Spor yapma alışkanlığı

Yanıt A'dır.
Psikomotor davranışlar genellikle edimsel koşullamayla öğrenilir, (birey/organizma önce davranışı gerçekleştirir, ardından pekiştireci alır). Düzenli çalışır, yüksek not alır, yalan söyler cezadan kurtulur hatta -diyelim ki takdir alır. Güzel konuştukça takdir edilir, sözü dinlenir. Spor yapar, sağlığı enerjisi güçlenir vb. duyuşsal davranışlar ise daha çok klasik koşullamayla öğrenilir. Şimşeği görür, gök gürültüsünü duyar, şimşekten korkar. Ürkütücü ses duyar, bu sırada karanlık vardır, karanlıktan korkar. Sorudaki karanlık korkusu da böyledir. Muhtemelen karanlıkla birlikte aldığı doğal bîr korku verici uyaran (yüksek frekanslı ses vb) karanlık korkusuna, neden olur. (klasik koşullama ile formülize edilirse:
Yüksek frekanslı ses (koşulsuz/doğal uyaran) + karanlık (nötr uyaran) = korku (koşulsuz tepki)
Karanlık (nötr uyaran koşullu uyaran hücre gelin = korku (koşullu tepki)

Bir anne, bebeğine marna yedirdikten sonra onun ellerini ve ağzını sabunlu bezle sert şekilde silmiş ve bu temizlik her seferinde bebeğin ağlamasıyla sonuçlanmıştır, bir süre sonra, bebek, annesinin elinde sabunlu bezi görür görmez ağlamaya başlamıştır.
Bu örnekte sabunlu bez klasik koşullanmadaki hangi öğenin yerini tutmaktadır?
A) Olumlu pekiştirme
B) Koşulsuz uyarıcı
C) Genelleme
D) Koşullu uyarıcı
E) Olumsuz pekiştirme

Yanıt D'dir.
Şimdi sorudaki değişkenleri klasik koşullamadaki karşılıklarına göre belirleyelim:
a) Sert hareketlerle canını yakma (koşulsuz/doğal uyaran)+canı yanma/ağlama (koşulsuz tepki)
b) Sabunlu bez (nötr uyaran)+ Sert hareketlerle canini yakma (koşulsuz/doğa! uyaran):}: canı yanma/ağlama (koşulsuz tepki)
c) Sabunlu bez (koşullu uyaran)+ canı yanma (koşullu tepki)
Not; Klasik koşullamada nötr uyaran, koşullama sonucunda koşullu uyarana dönüşür.

Bir ilköğretim okulu öğretmeni, öğrencilerinden birinin ödevlerini düzenli bir biçimde yapmadığını fark etmiştir
Öğretmenin bu öğrenciye düzeni! olarak ödev yapma alışkanlığı kazandırmak için başvurabileceği aşağıdaki yollardan hangisi etkisizdir?
A) Öğrenciyi her ödev yapışında ödüllendirmek
B) Ödevini düzenli olarak yapan öğrencileri sınıfın önünde ödüllendirmek
C) Öğrenciye sevdiği ve ödevlerini düzenli olarak yapan bir arkadaşıyla çalışmasını söylemek
D) Öğrenciye ilgisini çeken konularda ödev vermek
E) Düzenli olarak ödev yapmanın yararlarını sınıfta tekrar tekrar anlatmak

Yanıt D'dir.
öğrenmenin etkili olabilmesi için organizmanın davranışlarının sonuçlarını görmesi gerekir, Bir başka deyişle öğrencinin pekiştireç alabileceği ortamlarda bulunması ya da bu ortamlara yöneltilmesi gerekir. Organizma etkin olmazsa ve davranışlarının sonuçlarını görebileceği ortamda bulunmazsa Öğrenmenin kalitesi vs niceliği azalır. Şıkları incelersek:
a) Öğrenci pekiştireç atmaktadır, (ödev : yaptıkça ödüllenmektedir) -
b) öğrenci pekiştireç almaktadır, (ödev yapınca sınıfta ödüllenmektedir)
c) öğrenci pekiştireç almaktadır, (sevdiği arkadaşıyla çalışmak, yani bir arada bulunmak, başlı başına pekiştireçtir)
d) öğrenci pekiştireç almaktadır. (İlgisini çeken konularda ödev verilmesi içsel güdülenmeden faydalanılmıştır ve ilgi sini çeken konular zaten pekiştireçtir; konu hakkında ödev hazırlar, konuyu öğrenmesi ona pekiştireç otur)
e) Bu şıkta pekiştireç bulunmamaktadır.
Dözenli olarak ödev yapmanın yararlarını anlatmak pekiştireç değildir.

Farklı öğretmenlerle yapılan diğer derslerde arkadaşlarından şikayetçi olmayan Ali, resim dersinde her fırsatta arkadaşlarını öğretmene şikayet etmektedir.
Bu örnekte resim öğretmeni, Ali'nin şikayet etme davranışını kontrol eden ne tür bir uyancı olarak nitelendirilebilir?
A) Nötr
B) Koşullu
C) Pekiştirici
D) Ayırt edici
E) Koşulsuz

Yanıt C'dır.
Bilindiği gibi daha çok psikomotor davranış- lar (şikayet etmek gibi) edimsel koşulla- mayla öğrenilir. Davranış yapılır ve pekiştireç alınır. Verilen durumda resim öğretmeni Ali'nin şikayet etme davranışını bir şekilde artırmakta yani pekiştirici davranmaktadır. Resim dersinde arkadaşlarının Ali'nin şikayetine neden olacak daha fazla davranışta bulunabileceğini varsaymanız durumunda öğretmen yine pekiştirici durumundadır, çünkü öğretmen diğer çocukların yaramazlıklarını görmezden gelmekte ya da pekiştirmektedir. A, B ve E şıkları zaten klasik koşulama terimleridir. Bu nedenle doğru değildir. Resim öğretmeninin ayırt edici uyaran olmasını da bekleyemeyiz, çünkü bu tür bir uyarandan söz edilmez.

Bir ilköğretim öğretmeni, okula yeni başlayan öğrencilerine sınıfta gürültü yapmadan kendilerinden istenen çalışmaları yapma alışkanlığı kazandırmak amacıyla ilk gün, 10 dakika süreyle gürültü yapmada çalıştıkları takdirde bir ödül vereceğini söylemiş ve bu süre sonunda onları ödüllendirmiştir. Öğretmen, ödül alabilmek için gerekli olan, sorun çıkarmadan istenen çalışmaları yapma süresini her gün artırmış ve sonuçta öğrencilerin bir ders saati boyunca sınıf düzenini bozmadan kendilerinden beklenen çalışmaları yapar hale gelmelerini sağlamıştır.
Öğretmenin, öğrencilerine sınıf düzenini bozmadan kendilerinden beklenen çalışmaları kazandırmak amacıyla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Psikoterapi
B) Sistematik duyarsızlaştırma
C) Kademeli yaklaşma
D) Serbest çağrışım
E) Karşıt koşullama

Yanıt C'dir.
Diğer şıkları incelersek:
a) Öğretmenin yaptığının psikoterapiyle bir ilgisi yoktur. Zaten herhangi bir psikoterapi tekniği kullanılmamıştır. Ayrıca psikoterapi öğretmenler değil, psikoterapistler kullanır.
b) Tepkiye neden olan durum parçalara
ayrılıp her parçada duyarsızlaştırma
(örneğin rahatlama tekniği gibi) kullanılmamıştır. Zaten sistematik duyarsızlaştırma bir çeşit klasik koşullamadır.
Burada da klasik koşulama yapılmamıştır.
d) Serbest çağrışım Freud yaklaşımlı
psikoterapi tekniğidir, soruda verilen durumla ilgisizdir.
e) Karşıt koşullamada bir tür klasik koşul
lamadır. Burada klasik koşullama yapılmamıştır.
c) Bu şıkta kademeli yaklaşım söz konusudur.

Çocuğuna odasını düzenli tutma alışkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, bir hafta boyunca yatağını düzelttiği her gün için ona sütlü kakao vermiş; bir haftanın sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın yararlarını anladığını düşünerek sütlü kakao vermeyi durdurmuştur. Ancak bu düşüncesinin aksine, çocuk yavaş yavaş yatağını düzeltmekten vazgeçmiştir.
Çocuğun, yatağını düzeltmekten vazgeçmesi aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Bazı davranışların alışkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiştirilmesinin gerekmesi.
B) İstenmeyen bir durumla sonuçlanan davranışların bastırılması
C) Yatak düzeltmenin öğrenilmesi zor ve karmaşık bir davranış olması
D) Yeterli miktarda pekiştireç kullanılmaması
E) Yatak düzeltme alışkanlığının kazanılması için uygun bir pekiştireç seçilmemiş olması

Yanıt A'dır.
Bu soruda B seçeneğinde yer alan, istenmeyen bir durumla sonuçlanan davranışların bastırılması gibi bir şey söz konusu değildir (yatak düzeltme sonucunda istenmeyen ne olabilir ki). C şıkkı için yatak düzeltme normal zeka seviyesinde 3 yaşında bir çocuk için bile çok karmaşık değildir. E şıkkı için ise eğer pekiştireç uygun olmasaydı, bu çocuk 1 hafta boyunca yatağını niçin düzeltti? D şıkkı çeldiricidir. Ancak soruda pekiştirecin miktarı değil (miktarı uygun olmasaydı bir hafta boyunca yatağını yine toplamazdı) sürekliliğinden söz edilmektedir.

Bir davranışın tekrarlanma ihtimalini edimsel (operant) koşullanma yoluyla kontrol edebilmenin önkoşulu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Davranışın en az bir kere yapılmış olması
B) Davranışın pekiştirilmesi
C) Davranışa uygun bir ayırt edici uyarıcı bulunması
D) Davranışın ayırt edici bir uyarıcı tarafından kontrol edilmesi
E) Davranışın şekillendirilmesi

Yanıt B'dir.
Çünkü pekiştirilmeyen davranışın tekrar görülme sıklığı azalır. A şıkkının doğru olmamasının nedeni ise şu çıkarımdır: davranışın organizmanın yaptığı her türlü eylemdir ve davranıştır). Bu durumun davranış olabilmesi için en az bir kez ortaya çıkması gerekir. Ortaya çıkmayan içsel ya da zihinsel süreçler davranış değildir.

Bir anne, ödevini yaparken kendisinden yardım isteyen çocuğunun ödevi kendi başına yapmasını sağlamak için ona ödevi kendi başına yapmasını sağlamak için ona "ödevini kendin yaparsan seni hafta sonu çarpışan arabalara götürürüm" demiştir. Fakat çocuk vaat edilen ödüle rağmen, annesinden yardım istemeyi sürdürmüştür.
Koşullanma yoluyla öğrenme ilkeleri çerçevesinde düşünüldüğünde çocuğun isteğinde ısrar etmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisi olamaz?
A) Ödül olarak çarpışan arabaların uygun olmaması
B) Kendi başına ödev yapmanın çocuk için hoşa gitmeyen bir durum olması
C) Kullanılan ödülün davranıştan hemen sonra verilmiyor olması
D) Ödev yaparken yardım isteme davranışının sönmeye karşı dirençli olması
E) Annenin çocuğa ödül almanın yararlarını iyi anlatamamış olması

Yanıt C'dir.
Koşulama yoluyla öğrenmede başta gelen ilkelerden birisi, davranışla pekiştireç arasında geçecek ideal sürenin ½ saniye olmasıdır. Burada da ödül davranıştan hemen sonra verilmediği için davranışın görülme sıklığı azalır.

Edimsel koşullanma yaklaşımında, bireye daha önce yapmadığı yeni bir davranışın kazandırılmasında yararlanılan yollardan biri de şekil verme ya da biçimlendirmedir.
Edimsel koşullanma yaklaşımına yöre, aşağıdakilerden hangisi şekil verme, biçimlendirmeyle ilgili işlem adımları arasında yer almaz?
A) Kazandırılacak hedef davranışın açıkça tanımlanması
B) Bireyin hedef davranışa ait performans düzeyinin belirlenmesi
C) Hedef davranışa götürecek davranış basamaklarının belirlenmemsi
D) Hedef davranışla ilgisi olmayan davranışların cezalandırılması
E) Yeni davranış oluşuncaya kadar bireye geribildirim verilmesi

Yanıt D'dir.
Biçimlendirme kuralları içinde cezalandırma bulunmamaktadır.

Sınıfta söz almaktan çekinen bir öğrencinin söz alma davranışını daha sık göstermesi için öğretmenin izleyeceği aşağıdaki yöntemlerden hangisinin en az etkili olması beklenir?
A) Başlangıçta öğrencinin ilgisiz konularda da olsa konuşma eğilimini pekiştirmek
B) Öğrenci söz almak istediğinde ona söz vermek
C) Öğrencinin söz alıp alamayacağını ona sık sık sormak
D) Öğrencinin söz alarak yaptığı konuşmalar; pekiştirmek
E) Öğrenciyi kendini iyi hissettiği konularda konuşmaya güdülemek

Yanıt C'dir.
Sınıfta söz almaktan çekinen bîr öğrenciye sık sık söz alıp almayacağı sorulursa, diğer şıklara göre en az etkili yol seçilmiş olur, çünkü diğer şıklarda pekiştirme kullanılmakta, ancak bu şıkta kullanılmamaktadır. Pekiştireç davranışın görülme sıklığını her zaman artırır.

İki yaşındaki çocuğuna tuvalet terbiyesi kazandırmak isteyen bir anne, kendi başına her tuvalete gidişinin ardından çocuğunu çikolatayla ödüllendim tektedir.
Bu Örnekte annenin çocuğuna verdiği çikolata aşağıdakilerden hangisinin işlevinin karşılamaktadır?
A) Koşullu uyarıcı
B) Ayırt edici uyarıcı
C) Birinci! pekiştireç
D) ikincil pekiştireç
E) İpucu

Yanıt D dir,
Çünkü birinci pekiştireç organizmanın herhangi bir fiziksel ihtiyacını karşılamaya yönelik pekiştireçtir. Ayrıca diğer şıklarda verilen terimlerle soruda verilen durumun bir ilgisi bulunmamaktadır.

Bir İlköğretım okulunun ikinci sınıfında eğitim gören öğrenciler yazı yazma alıştırmasından hoşlanmamakta, bunun yerine resim yapmayı tercih etmektedir.
Bu durumda, öğrencilerin bazı yazı yazma alıştırması yapmalarım sağlamak isteyen öğretmen için aşağıdaki yöntemlerden hangisi en uygundur?
A) Öğrencilerin yazı yazma alıştırmaların daha istekli yapacakları düşüncesiyle, önce resim yapmalarına izin vermek
B) Öğrencilere yazı yazma alıştırmasını tamamlayanların resim yapabileceklerini söylemek
C) Öğrencilere düzgün yazı yazmanın önemini açıklayarak resimlerini evde yapmalarını söylemek
D) En güzel resmi yapan öğrencinin daha az yazı yazma alıştırması yapacağını açıklamak
E) Resim yapmayı daha az eğlenceli hale getirerek öğrencilerin yazı yazma alıştırması yapmayı tercih etmelerini sağlamak

Yanıt B'dir.
Bu tip durumlarda istenirliği ya da görülme sıklığı daha az olan davranışın sıklığını artırmak için (yazı yazma davranışı), görülme sıklığı daha çok olan davranış (resim yapma) pekiştireç olarak kullanılır. Buna Premack ilkesi denir.

Arkadaşından aldığı kalemle girdiği bir sınavda çok yüksek puan alan bir öğrenci, daha sonra girdiği sınavlarda aynı kalemi kullanmıştır.
Öğrencinin daha sonraki sınavlarda aynı kalemi kullanması aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Batıl davranış
B) Koşullu tepki
C) Genelleme
D) Öğrenmenin aktarılması
E) Davranış değiştirme

Yanıt C'dir.
Bilindiği gibi genelleme öğrenmenin benzer uyaranlara, ya da benzer durumlara aktarılmasıdır.

Eve yorgun dönen bir baba biraz uyuyarak dinlenmek İstemiş, ancak 4 yaşındaki çocuğun gürültü yapması nedeniyle uyuyamamıştır. Baba önce çocuğunu azarlayarak susturmayı düşünmüş, ancak bundan vazgeçerek yumuşak bir ses tonuyla ona "Bir saat sessiz durursan uyandığımda birlikte çocuk parkına gideriz." demiştir. Bunun üzerine çocuk gürültü yapmayı kesmiş, baba da uyuyabilmiştir.
Bu örnekte, babanın hangi davranışı üzerinde, ne tür bir pekiştirme olmuştur?
A) Sessiz kalması için çocuğunu azarlama davranışı olumlu pekiştirmiştir
B) Çocuğuna, sessiz kaldığı takdirde birlikte parka gitmeyi vaat etme davranışı olumsuz pekişmiştir
C) Eve yorgun döndüğünde biraz uyuyarak dinlenme davranışı olumlu pekişmiştir
D) Çocuğu ite yumuşak bir ses tonuyla konuşma davranışı olumlu pekişmiştir
E) Çocuğun yaptığı gürültüden rahatsız olma davranışı olumsuz pekişmiştir.

Yanıt D'dir.
Babanın yumuşak ses tonuyla konuşma davranışının karşılığında ortama sessizliğin gelmesi (olumlu pekiştireç) ve sonra uyuması (yumuşak ses tonuyla konuşma davranışı uyuma ite yine olumlu pekiştirilmiştir) pekişmiştir. Ayrıca;
A şıkkı değildir çünkü, çocuğunu azarlama-mıştır.
B şıkkı değildir çünkü, olumsuz pekiştireç, bir davranışın sıklığını artırmak için onu engelleyen uyaranların ortadan kaldırılmasıdır. Babanın vaat etme davranışını engelleyen herhangi bir durum bulunmamaktadır. Zaten böyle bir mantık saçmadır, (baba parka gitmeyi vaat etmeye çalışıyor, ancak bunu çocuğun gürültü yapması engelliyor; bu mantıksızdır. Babanın uyuması engelleniyor.
C şıkkı değildir çünkü,. Çünkü olumlu pekiştireç bir davranışın sikliğini artırmak için ortama verilen olumlu uyaranlardır. Baba uyuduktan sonra beş yaşındaki çocuğu ona örneğin şeker vermemiştir,
E şıkkı değildir çünkü, çocuk zaten gürültüyü kesmiştir.

Fatma, ablası Gül'ü model almakta ve onun birçok davranışını taklit etmektedir. Ancak, ablasının aşın makyaj yapması nedeniyle cildinin bozulduğuna tanık olduğu için, hiç makyaj yapmamaktadır.
Fatma'nın makyaj yapmaktan kaçınması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Pekiştirilmeyen davranışın tekrarlanma olasılığı azalır.
B) Çocuklar kendilerinden yaşça büyük olan herkesi model almazlar.
C) İstenmeyen bir durumla sonuçlandığı görülen davranışın taklit edilme olasılığı azalır.
D) Davranışın tekrarlanma olasılığı, onu yapan birey için yarattığı sonuçlar tarafından kontrol edilir.
E) Çocukların yaşı ilerledikçe, taklit ettikleri davranış sayısı azalır.

Yanıt C'dir.
Gözleyen Fatma'dır. Gözlenen (model alınan) ablası güldür. Cildi bozulan Gül'dür. Model almayla öğrenmede modelin davranışlarının sonucu olumluysa, olumlu pekiştireç almışsa, gözleyen bireyin aynı davranışı gösterme olasılığı ve sıklığı artar, tersi durumda azalır.

Çocuğuna kitap okuma alışkanlığı kazandırmak isteyen ancak bunu başaramayan bir anne, okul rehberlik servisine gitmiştir. Rehberlik uzmana, diğer önerilerin yani sıra, anneye "Evde kitap okuyarak çocuğunuza örnek olun." diye önermiştir.
Şu öneri aşağıdaki öğrenme kuramlarından hangisine dayanmaktadır?
A) Bilişse! öğrenme
B) Sosyal öğrenme
C) Edimsel koşullarıma
D) Klasik koşullanma
E) Gestalt

Yanıt B'dir.
Rehber öğretmenin önerisi çocuğun annesini model almasına yöneliktir. Yani modelden öğrenme ya da sosyal öğrenme kuramına karşılık gelmektedir.

Okulda arkadaşlarıyla top oynarken, "Top benim, şiir giderim," diyerek onlara her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaşlarının durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste "istiyorsan al topunu git." demeleri üzerine bu davranışı göstermez olmuştur. Ancak, yarıyıl tatili dönüşünde çocuk arkadaşlarına oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar "Top benim, alır giderim," demeye başlamıştır. Çocuğun tatil dönüşünde tekrar "Top benim, alır giderim," demeye başlaması, aşağıdakilerden, hangisine örnektir?
A) Karşıt tepki oluşturma
B) Olumlu pekiştirme
C) Duyarsızlaşma
D) Kendiliğinden geri gelme
E) Olumsuz aktarma

Yanıt D'dir.
Çünkü topun sahibi çocuğun "topumu alır giderim" diyerek tehdit etme davranışı, pekiştireç aldığı için (istediğinin yapılması} bir süre tekrar etmiştir, Pekiştireç kesişince (al topunu git senin istediğini yapmayacağız) sönme (top sahibi çocuğun tehditleri kesilmiştir) görülmüştür. Aradan bir süre geçtikten sonra topun sahibi çocuk yine aynı tehditte bulunmuştur. Buna kendiliğinden geri gelme denilmektedir.

Evin en küçük çocuğu olan Neşe, ağlayarak annesine gittiği takdirde onun, istediği bir oyuncağı kardeşlerinden alarak kendisine verdiğini öğrenmiştir. Anaokuluna başladığı ilk günlerde, Neşe arkadaşlarının oynadığı bir oyuncağın kendisine verilmesini istediğinde ağlayarak öğretmenine gitmiş fakat öğretmeni annesinin yaptığını yapmadığı için, zamanla bu davranışı yapmaktan vazgeçmiştir
Neşe'nin davranışında zamanla ortaya çıkan bu değişme aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Olumsuz pekiştirme
B} Sistematik duyarsızlaştırma
C) Sönme
D) Uyarıcı kontrolü
E) Kavrama yoluyla öğrenme

Yanıt C'dir.
Sönme bir davranışa verilen pekiştirecin kesilmesiyle yani verilmemesiyle davranışın görülme sıklığının azalmasıdır, Neşe'nin ağlama davranışı öğretmenin pekiştireç vermemesiyle (Neşe'nin istediği oyuncağı ona vermemesiyle) sönmüştür.

Okula geç kalan bir öğrenci, hasta olduğu için uyarlamadığını söyleyerek azar işitmekten kurtulmuştur. Aynı öğrenci birkaç gün sonra sözlü sınavda sorulan cevaplayamayınca, düşük puan almaktan kurtulmak için, öğretmenine hasta olduğundan sınava iyi hazırlanamadığını söylemiştir.
Öğrencinin hasta olduğunu söyleyerek düşük puan almaktan kurtulmaya çalışması, aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Öğrenmenin genellemesi
B) Taklit etme
C) Ayırt etmeyi öğrenme
D) Olumsuz aktarma
E) Sosyal öğrenme

Yanıt A'dır.
Öğrenmenin genellenmesi önceki öğrenmelerin benzer yeni durumlara aktarılmasına denilmektedir. Soruda ilk durumda öğrenci yalan söyleyerek azar işitmekten kurtulacağını (zor durumdan kurtulacağını) öğrenmiş ve bunu benzer yeni duruma aktarmıştır. Yani sınavdan düşük not aldığında (başka bir zor durum) yine yalan söylemiştir.

Bankadaki parasını alıştığından farklı bir tipteki ATM makinesinden çekmek zorunda kalan bir birey, bu makineyi kullanırken yanlış tuşlara basmış ve kartını makineye kaptırmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu bireyin yeni ATM makinesini kullanmada güçlük çekmesinin nedeni olabilir?
A) Uyarıcı kontrolü
B) Olumsuz aktarma
C) Kendiliğinden geri gelme
D) Sönme
E) Olumsuz pekiştirme

Yanıt C'dir.
Olumsuz aktarma, daha önceki öğrenmelerin yeni öğrenmeyi olumsuz etkilemesi ya da zorlaştırması demektir. Aynen F klavye ile 10 parmak yazmayı öğrenen bireyin Q klavyede güçlük çekmesi gibi. Soruda da eski ATM makinesindeki öğrenmesi, yeni ATM makinesini öğrenmesini zorlaştırmıştır.

Arkadaş akran gruplarının birey üzerindeki etkilerinin ve baskılarının en yoğun olduğu okul dönemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okul öncesi
B) Temel eğitim
C) İlköğretim
D) Ortaöğretim
E) Yükseköğretim

Yanıt D'dir.
Ergenlik dönemi bireyin üzerinde ebeveyn ve öğretmen etkisinin yerini akran etkisine bıraktığı dönemdir. Bu dönem genellikle ilköğretim ikinci kademede başlar. Bununla birlikte ergenliğe yani adım atan bireyler, ebeveyn ve öğretmen etkisinden hemen ergenliğe adım atar atmaz kurtulmazlar. Akran etkisinin en yoğun olduğu dönem lise yıllarıdır.

Günümüzde ergenler internet kullanımına,
özellikte internette karşılıklı sohbete (ebat) çok fazla ilgi göstermektedirler. Ayrıca, ergenlerin iletişiminde cep telefonlarının önemi artmaktadır.
Bu yeni iletişim araçlarının ve serbest zaman etkinliklerinin ortaya çıkması, gelişimle ilgili aşağıdaki kavramlardan hangisini açıklanabilir?
A) Tarihsel zaman
B) Büyüme
C) Olgunlaşma
D) Hazırbulunuşluk
E) Hiçbiri

Yanıt E'dir.
Soru kökü ise seçenekler arasında tam bir uyum yoktur.

8 aylıktan beri lazımlığa alıştırılmak istenen çocuk, bu alışkanlığı bir buçuk yaşında kazanmıştır.
Bu davranışın bir buçuk yaşında kaza-nılması, hareket gelişiminde aşağıdakilerden hangisinin önemini yansıtmaktadır.
A) Geribildirim
B) Zekânın
C) Olgunlaşmanın
D) Çevrenin
E) Çevresel tepkinin

Yanıt C'dir.
Gelişim, öğrenme yaşantı ve olgunlaşmanın toplam etkisiyle gerçekleşir. Olgunlaşma ise genetik yapı ve çevre etkileşiminin sonucunda bireyde görülen biyolojik değişikliklerdir. Tuvalet eğitimine 9 aylıkken başlanmasına karşın çocuğun 3 ay sonra lazımlığa alışmasının nedeni, çocuğun anüs kaslarının henüz gelişmemiş (olgunlaşmamış) olmasından kaynaklanır. Bu da olgunlaşmanın önemini yansıtır.

Tek yumurta ikizi kardeşlerden Metin doğum sırasında, Tekin ise iki yaşında geçirdiği bir hastalık sonrasında işitme yeteneklerini kaybetmişler, bu nedenle konuşmayı öğrenememişlerdir. Her iki çocuk da on yaşın-dayken uygulanan müdahaleyle işitme yeteneklerini tekrar kazanmış ve konuşmayı öğrenmeye başlamışlardır. Ancak Metin konuşmayı daha güç öğrenmiş ve konuşma becerisi açısından her zaman kardeşi Tekin'in gerisinde kalmıştır.
Metin'in konuşmayı öğrenmekle bir bu özellikler açısından Tekin'den geride olması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Yaş ilerledikçe dil öğrenme güçleşir
B) İnsanlar, kendilerini konuşmayı öğrenmeye meye yetenekli kılan bir yapı ile doğar
C) Dil öğrenme becerisi büyük ölçüde biyolojik olgunlaşma düzeyine bağlıdır.
D) Konuşma becerisi açısından genetik olarak belirlenmiş bireysel farklar vardır.
E) Gelişim sürecinde bazı becerilerin kazanılması açısından kritik olan dönemler vardır.

Yanıt E'dir.
Bazı becerilerin kazanılması ilgili kritik dönemde gerçekleşebilir. Eğer ilgili kritik dönemde kazanılmazsa, daha sonra çok az, kazanılabilir hatta hiç kazanılamayabilir.

Aşağıdakilerden hangisi Piaget'nin bilişsel gelişim kuramına göre, doğrudur?
A) Korunum ilkesi 7 yaşlar arasında kazanılır.
B) Göreceli düşünce okulöncesi dönemde gelişmeye başlar.
C) Gelişim, duyusal-motor, somut işlemler ve monash.pwer olmak üzere üç dönemde gerçekleşir.
D) Somut istemler, dönemindeki çocuklar benmerkezci düşünürler.
E) Mantık kurallarına uygun düşünebilme yeteneği iki yaşında kazanılır.

Yanıt A'dır.
Diğer şıkların doğru olabilmesi için aşağıdaki gibi olmaları gerekirdi?
b) Orta öğretim
c) Duyusal-motor, işlem öncesi, somut işlemler, soyut işlemler
d) Çocuklar işlem öncesi dönemde benmerkezcidir.
e) İlköğretim döneminde kazanılır (somut işlemler dönemi)

Dört yaşındaki Jale, işyerinde bulunan babasıyla telefonda konuşurken elinde tuttuğu resmi sallayarak "Baba bak ev resmi yaptım." der.
Jale'nin, yaptığı resmi kendisi gördüğü için babasının da gördüğünü sanmasının nedeni aşağıdakilerden hangisine bağlanabilir?
A) Kendini çevresindeki nesnelerden ayıramamasına
B) Somut işlemler döneminde bulunmasına
C) Soyut işlemler döneminin başlangıcında bulunmasına
D) Nesne devamlılığı kazanmamış olmasına
E) Benmerkezci düşünme biçiminin etkisinde olmasına

Yanıt E'dir.
Somut işlemler döneminden önceki dönemlerdeki çocuk kendini dünyanın merkezinde sanır. Onun gördüğünü herkes görür (görmelidir) duyduğunu herkes duyar
(duymalıdır) onunla, telefonda konuşurken, telefonunuz görüntülü olmamasına karşın siz onun gördüğünü görmüyorsanız bu sizin sorununuzdur, mutlaka bir göz doktoruna
gitmelisiniz. Bu benmerkezci düşünmenin en somut göstergesidir.

Gülin emeklemeye başlayan yedi aylık kardeşiyle oynarken, onun istediği bir oyuncağı arkasına saklamış ve neman başka tarafa yöneldiğini görmüştür Daha sonraları Gülin kardeşine bir oyuncak vermek istemediğinde hep bu yola başvurmuştur. Ancak, iki ay kadar sonra oyuncağı aynı şekilde sakladığında kardeşi, Gülin'in arkasına doğru emekleyerek oyuncağı bulmaya çalışmıştır,
Gülin'in kardeşindeki bu davranış değişikliğinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Duyusal-motor döneme girmesi
B) Nesne devamlılığını kazanması
C) Uyum kurmaya (akomodasyon) başlaması
D) Somut işlemler döneminin sonunda bulunması
E) özümseme (asimilasyon} yapmaya başlaması

Yanıt B'dır.
Piaget'ye göre duyusal-motor dönemin başlarında "nesne devamlılığı" yoktur, ancak ortalarına ya da sonlarına doğru kazanılır. Nesne devamlılığı bebeğin gördüğü şeyin onun gözünün önünden kaldırılması durumunda bebeğin onu "yok oldu" zannetmesidir.

Oğlunun tabağına bir dilim börek koyan bir anne oğlum ''Böreğini yiyebilmen için dört parçaya mı yoksa altı parçaya mı böleyim?" diye sormuş ve "Dört parçaya böl parça çok olur, yiyemem." yanıtını almıştır. Çocuğun bu yanıtı, bilişsel gelişiminde hangi aşamada olduğunu göstermektedir?
A) Soyut işlemler döneminde
B) Benmerkezci düşünme biçiminin baskın olduğu bir dönemde
C) Miktar korunumunun kazanılmadığı bir dönemde
D) Özümseme {asimilasyon) yapamadığı bir dönemde
E) Duyuşsal devinim döneminde

Yanıt C'dir.
Korunum türlerinden biri de miktar ya da madde korunumu Bir kaptaki suyu dökmeden iki bardağa boşaltsanız da suyun miktar değişmez. Bir bütün parçalara ayrılsa da miktarı değişmez.

Yaşları farklı üç çocuk televizyondaki haberlerde izledikleri bir "silahlı çatışma" olayına farklı tepkilerde bulunmuşlardır" 16 yaşındaki büyük kardeş olayın toplumsal düzeni nasıl bozduğuyla, 10 yaşındaki ortanca kardeş çatışmayı gerçekleştirenlerin nasıl kötü işler yaptığıyla 5 yaşındaki en küçük kardeş ise saldırının ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığıyla ilgili sözler söylemişlerdir,
Çocukların tepkilerindeki farklılık aşağıdakilerden hangisine uygun bir örnek oluşturur?
A) Kişisel özelliklerinin etkilerine
B) Genetik özelliklerinin etkilerine
C) Duygusal özelliklerinin etkilerine
D) Ahlak gelişimi düzeylerine
E) Yaşantılarının öznelliğine

Yanıt D'dir.
Çünkü, ahlaki gelişim düzeyleri birbirinden farklı bireylerin aynı olayı değerlendirmeleri farklıdır, örneğin Piaget'ye göre yaklaşık olarak 10 yaşın altındaki somut işlemler dönemindeki çocuklar olayların somut sonuçlarını anlayabildikleri için somut sonuçlara göre ahlaki değerlendirmeler yaparlar (ahlakî gerçekçilik dönemi). 10 yaş üstündekiler ise niyeti, göreceliliği kavrayabildikleri için değerlendirmeleri de değişir (ahlaki görecelilik dönemi). Piaget'den oldukça etkilenmiş olan Kohlberg'in de ahlaki gelişime benzerdir. Ahlaki gelişimin evreleri birbirinden farklı olan bireyler aynı olmayan farklı şekilde değerlendirirler.

Psikososyal gelişim kuramına göre
(Erikson) aşağıdakilerden hangisi ilköğretim düzeyindeki çocuklarda beceriklilik/çalışkanlık duygusunu geliştirmek için izlenebilecek yollardan biri değildir?
A) Gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar vermek
B) Performanslar yönlerini değerlendirmek
C) Alacakları görevleri başarmaları için onları cesaretlendirmek
D) Çok iyi örnekler gösterip onların davranışlarını bu örneklerle kıyaslamak
E) Onlara eksikliklerini giderebilecekleri ortamlar hazırlamak

Yanıt D'dir.
Freud'un psikonalitik kuramında latant (gizil) döneme karşılık Ericson'da çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu dönemi gelmektedir. Bu dönemde soruda verilen D şıkkının dışarıdaki durumlar yapılması uygun olan durumlardır ve çocukta başarı duygusunu geliştirir. Ancak çocuk kendisinden daha başarılı çocuklarla kıyaslanırsa, onlar kendisine örnek olarak verilirse, çocukta başarı değil başarısızlık duygusu, aşağılık duygusu ortaya çıkar.

Kreşin kapısında annesinden onu öperek ayrılan ve kreşte arkadaşlarına ve öğretmenine hemen uyum sağlayan bir çocuğun davranışı aşağıdaki bağlanda türlerinden hangisine bir örnektir?
A) Kaçınan
B) Güvenli
C) Kaygılı
D) Kuşkulu
E) Saplantılı

Yanıt B'dir.
Bağlanma oluşumuna göre annesiyle güvenli bağlanma yaşayan çocuk, annesinin yanından kolayca uzaklaşabilir, okul arkadaşlarıyla ve öğretmene uyum sağlaması daha kolay olur,

Gelişim özellikleri açısından ergenlik dönemindeki öğrencilerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır.
A) Her konuda ailelerinin dediklerini yapmaya çalışırlar.
B) Sosyal rollerdeki cinsiyete bağlı farklılaşmaları öğrenirler.
C) Meslek seçimlerine yönelik bilgi toplamaya başlarlar.
D) Kimlik geliştirme çabalar; sırasında karmaşa yaşayabilirler.
E) Kendilerine model olarak özdeşim kurabilecekleri kişileri ararlar.

Yanıt A'dır.
Daha önceki dönemlerde ebeveyn ve öğretmeni olmasına karşın, ergenlik döneminde bu önemi arkadaşları akran grubu, yaşıtları Bu nedenle ergenlik döneminin özelliği olmayan A şıkkında verilen özelliktir.

Aşağıdakilerden hangisi rehberlik uygulamalarında öğrencilerin öğrenim düzeylerine göre bir değişme göstermez?
A) Temel ilkeler
B) Uygulanacak programlar
C) Etkinlikler
D) Kazandırılacak özellikler
E) Kullanılan teknikler
Yanıt A'dır.
Rehberliğin temel ilkeleri tüm öğretim basamaklarında ve eğitim kurumlarında değişmeden kalır.

Aşağıdaki verilen şıklardan hangisi, ilköğretimdeki rehberlik hizmetlerinin özelliklerinden biri değildir?
A) Ailelerle işbirliğine önem verilmesi
B) Öğretim programıyla bütünleşmeye önem verilmesi
C) Gelişimsel rehberliğe dayalı etkinliklerin ön planda olması
D) Sunulan hizmetlerde grup ve oyun etkinliklerine ağırlık verilmesi
E) Sunulan hizmetlerin "uzman merkezi"

Yanıt E'dir.
Özellikle ilköğretimde rehberlik hizmetleri uzman merkezli değil, öğretmen merkezdir. Çünkü öğretmen sınıfındaki öğrencileri daha iyi yansıma ve izleme olanağına sahiptir.

Türkiye'deki okullarda yürütülen rehberlik hizmetlerinde aşağıdakilerden hangisi kazanmaktadır?
A) Yönetimi bilgilendirme
B) Yönlendirme
C) Öğrencileri tanıma
D) İzleme ve değerlendirme
E) Araştırma

Yanıt C'dir.
Ülkemizde rehberlik hizmetleri en çok bireyi tanıma hizmeti almaktadır.

Aşağıdaki uygulamalardan hangisi, daha çok kapsamında yer alır?
A) Etkili zaman kullanımı öğretmek
B) Verimli ders çalışma yollarını tanıtmak
C) İletişim becerilerini geliştirmek
D) Üst eğitim kurumları hakkında bilgi vermek
E) Meslekleri tanıtmak

Yanıt C'dir.
A ve B şıkları eğitsel rehberlik, D ve E şıkları ise mesleki rehberlik içinde ele alınır. Kişisel rehberlik, bireyin kişisel-sosyal gelişim ihtiyaçlarını karşılamak ve kişisel gelişim ve uyumlarına yardımcı olma amacıyla yapılan yardım hizmetleridir. Bireyin kendisini ve başkalarını tanıması, kabul etmesi, günlük yaşam becerileri kazanması, aile ve toplum olgusunu tanıması ve bu ortamlarda sağlıklı ilişkiler geliştirebilmesi, sağlıklı kararlar alması, kişisel sosyal problemlerini çözmesi, sağlıklı iletişim kurabilmesine yardım etmek kişisel rehberlik hizmetleri içinde yer alır.

Türk Milli Eğitimi'nin genel amaçlarından biri "Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere sahip, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler yetişmonash.pw
Bu amaç, hangi nitelikteki bir rehberlik anlayışı İle İfade edilebilir?
A) Önleyici
B) Gelişimsel
C) Problem odaklı
D) Araştırıcı
E) Bilgilendirici Yanıt B'dir.
Çünkü gelişimsel rehberlik normal bireylerin kapasitelerini tam olarak kullanabilmeleri (soruda işaret edilen "yaratıcı ve verimli olma"), kendilerinden beklenen gelişim görevlerini yerine getirmelerine (sorudaki "dengeli ve sağlıklı gelişmiş bir kişiliğe sahip olma") yardımcı olmayı amaçlar.

Bir problemin karşısında karar verirken bağımlı hareket eden bireylerde görülen tipik davranış aşağıdakilerden hangisidir?
A) Problemin nedeni olarak gördüğü koşullar değiştirmeye çalışma
B) Probleme çözüm getirebilecek seçenekleri araştırma
C) Problemi düşünmeyip enerjisini başka konulara yöneltme
D) Aklına ilk gelen çözüm yoluna yönelme
E) Bu konuda deneyimli kişilerin önerilerini benimseme

Yanıt E'dir.
Diğer şıklarda yer alan unsurlar problem çözmede karar verirken başvurulabilecek yollar arasında yer alır. C şıkkı ise problemin çözümü yoksa, ya da çözülmesi için beklemek gerekiyorsa uygulanabilecek bir yoldur. E şıkkında ise bağımlı hareket eden bireylerde görülebilecek bir özlük olabilir.

Gizlilik düzeyi en yüksek olan öğrenci gelişim dosyasındaki bilgi hangisidir?
A) Boyu, kilosu ve cinsiyeti
B) Derslerden aldığı notlar
C) Anne ve babasının eğitim durumu
D) Psikolojik ve yasal inceleme sonuçları
E) İlgi, merak ve hobileri

Yanıt D'dir.
Psikolojik ve yasal inceleme sonuçlarının gizliliği en yüksektir.
a) Birinci düzeydedir herkese açıktır.
b) 2. düzeydedir, sorumlulara açıktır, veli gizli kalmasını isterse kimseye açıklanmaz
c) 2. düzeydir.
d) 2. düzeydir.

Gençlik dönemindeki bireyler için kabul edilebilecek en etkili ve uygun çalışan ve dinlenme süresi aşağıdakilerden hangisidir?
A) 20 dakika çalışma, 5 dakika dinlenme
B) 30 dakika çalışma, 30 dakika dinlenme
C) dakika çalışma, dakika dinlenme
D) dakika çalışma, dakika dinlenme
E) 90 dakika çalışma, 30 dakika dinlenme

Yanıt C'dir.
Zaten dikkat edilirse lise ve üniversitelerde dersler ve ders aralıkları bu şekildedir.

"Ben hata yapabilirim çünkü insanım." şeklindeki bir görüşe sahip olan bir öğretmenin davranışlarından hangisi bu görüşünün bir sonucu sayılabilir?
A) Çekinmeden yeni deneyimlere girme
B) Kurallara uyma ve sınırlan tanıma
C) Başkalarının haklarına saygı gösterme
D) Disiplin kurallarına önem verme
E) Öğrencilere sevgi gösterme
Yanıt A'dır.
Hata yapmaktan çekinmeyen, hata yapacağını kabul eden biri, yeni deneyimlere çekinmeden girer.

Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi yaklaşımında en üst basamağında yer alan ve ancak diğer ihtiyaçlar karşılandıktan sonra çıkan ihtiyaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özkontrol
B) Kendini gerçekleştirme
C) Özsaygı
D) Kendini kabul
E) Güvenlik
Yanıt B'dir.
Kendini gerçekleştirme diğer ihtiyaçlar karşılandıktan sonra bireyin potansiyellerini en iyi şekilde kullanıp verimli üretken olabilmesi ve yaratıcılığını kullanabilmesi anlamındadır.

"Organizma kendisini oluşturan parçaların toplamından ötede bir bütündür." diyen
psikolojik danışma yaklaşımı aşağıdaki-
lerden hangisidir?
A) Davranışçı
B) Eklektik
C) Varoluşçu
D) Psikoanalitik
E) Geştalt

Yanıt E'dir.
Geştalt psikolojisi, bireyin algısının, zihinsel süreçlerinin önemini vurgular. En çok da algı kuralları üzerinde durmuştur. Şekil zaman ilişkisi, benzerlik, gruplama, yakınlık, simetri, süreklilik Geştalt psikolojisinin algı kurallarının tipik örnekleridir.

"Benlik tasarımı" kavramının kişiliğin en temel özelliği olduğunu ileri süren yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akılcı-duygusal
B) Sosyal-bilişsel
C) Özellik-faktör
D) İnsancı-varoluşçu
E) Psikoanalitik

Yanıt E'dir.
İnsancıl varoluşçu yaklaşım özellikle Rogers'la bireyin kendisi hakkındaki algı ve yorumlarının kendi kişiliğini oluşturduğunun ve bireyin dünyayı nasıl algıladığının önemini vurgular.

Branş öğretmenlerinden beklenen rehberlik görevi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrencilere yeni meslekleri tanıtma
B) Öğrencilerin duygusal sorunlarını saptama
C) Öğrencilerin, kendi dersine karşı ilgilerini değerlendirme
D) Öğrencileri yeteneklerine uygun alanlara yöneltme
E) Öğrencilerin sosyal becerilerini geliştirici faaliyetler düzenleme

Yanıt C'dir.
Rehberlik hizmetlerinde branş öğretmenlerinin başlıca görevi derslerine girdikleri öğrencilerin kendi derslerine ilişkin ilgilerin belirlemek ve rehberlik servisine bu konuda yardımcı olmaktır.


A) Gerektiğinde öğrencilerini uyarması
B) Rol yapmaktan kaçınması
C) Davranışlarında saydam ve içten olması
D) Hatalı davranışları için özür dilemesi
E) Öğrencilerinin tüm davranışlarını onaylaması

Yanıt: E'dir.
Çünkü insan davranışlarının tümünün kabul edilebilir ve onaylanabilir olmasını beklemek gerçekçi değildir. Bu durumda bir öğretmen öğrenci davranışlarının tümünü onaylar görünüyorsa içten davranmıyor ve dürüst olmuyor demektir.

Birinci sınıfa yeni başlayan işitme engelli bir öğrenci, işitme cihazı kullanmaktadır. Arkadaşları bu cihazla sürekli ilgilenmekte ve onu kurcalamaya çalışmakladır.
Bu sorunu çözmek için, öğretmenin
aşağıdaki yollardan hangisini kullanması en az etkili olur?
A) Öğrencilere, arkadaşlarının cihazına dokunmalarını yasaklamak
B) Öğrencilere işitme engeli ve işitme cihazı hakkında bilgi vermek
C) Öğrencilerin, zarar vermeden bir süre bu cihazı incelemelerine izin vermek
D) Öğrencilerden istekli olanları işitme cihazları hakkında bilgi toplamaya yönlendirmek
E) Konuyla ilgili bir uzmanın, öğrencilerin sorularını yanıtlamasını sağlamak

Yanıt A'dır.
İnsancıl yaklaşıma göre yasak ve cezalar neyin yapılmayacağını değil, neyin ne zaman yapılacağını (öğretmenin görmediği zaman cihazı kurcalayabileceğini) öğretir.


A) Gerekli bilgileri toplama
B) Mevcut seçenekleri saptama
C) Uygun seçeneği belirleme
D) Amaçlarını belirleme
E) Eylem planını uygulama

Yanıt D'dir.
Karar verme durumunda öncelikle problem ya da karar verilecek durum tanımlanır, bununla ilgili olarak da kişinin öncelikte kendi amaçlarını belirlemesi gerekir. Daha sonra durumla ilgili bilgiler toplanır, seçenekler saptanır, uygun olan seçilir ve seçim uygulanır.

Mesleki rehberlik aşağıdakilerden hangisini kapsamaz?
A) Bireyin kendisini tanımasına yardımcı olma
B) Üst eğitim kurumları hakkında bilgi verme
C) Karar verme becerisi geliştirmeye yardımcı olma
D) Alıştırma (oryantasyon) hizmetleri verme
E) İlgi ve yetenek testleri uygulama

Yanıt D'dir.
Çünkü mesleki rehberlik bireyin çeşitli meslekleri tanıması, ilgi ve yetenek testleriyle kendini tanıyarak kendi özelliklerini bilip kendine uygun olan mesleği seçmesi ve seçtiği mesleğe hazırlanması (ilgili bir üst eğitim kurumunu seçmesi) ve mesleki yönden gelişmesi için yapılan yardımlardır. Oryantasyon hizmeti mesleki rehberlik içinde yer almaz.

Okullarda verilen konferanslarda bazı Öğrencilerin, konuşmacının kişiliğinin etkisinde kalarak onun mesleğine yöneldikleri gözlenmektedir.
Bu durum aşağıdakilerden hangisine karşılık gelir?
A) Özdeşim
B) Kimlik belirsizliği
C) Sempati
D) Fantezi
E) Yön değiştirme

Yanıt A'dır.
Özdeşim kurma, bireyin bir başka bireyin çok fazla etkisi altında kalarak kendini onun yerine koyması, onun gibi olmayı istemesi demektir. Soruda verilen durumda da öğrencilerin konuşmacının kişiliğinin etkisi altında kalarak onun mesleğine yönlendikleri belirtilmektedir.

Bir öğretim programının temel öğeleri, aşağıdakilerin hangisinde tam olarak sunulmuştur?
A) Kritik davranışlar, öğretme-öğrenme etkinlikleri
B) Öğretmen ve öğrenci ; içerik; değerlendirme durumları
C) Öğrenci; öğretme-öğrenme etkinlikleri; okul yönetimi
O) Özel hedefler; öğretme-öğrenme etkinlikleri değerlendirme durumları
E) Öğretmen ve öğrenci; okul yönetimi; veli

Yanıt D'dir.
Program geliştirmenin ögeleri şunlardır: Bireylere kazandırılmak istenen yeterliklerin yer aldığı "hedef, içeriğin ve hedeflerin nasıl öğretileceğinin belirlendiği "öğretme-öğrenme durumları" ve bunların nasıl değerlendirildiğinin yeraldığı "sınama durumları" dır.

Bireyin içinde yaşadığı topluma sağlıklı ve verimli uyum ağlaması, program hazırlama aşamasında aşağıdaki sorulardan hangisinin öncelikle sorulması gerekir?
A) Toplumun bireyden beklentileri nelerdir?
B) Bireyin toplumdan beklentileri nelerdir?
C) Toplum bireyi nasıl yönlendirecektir?
D) Toplumu değiştiren etkenler nelerdir?
E) İçerik, toplumu nasıl etkileyecektir?

Yanıt D'dir.
Herhangi bir program geliştirme çalışmasında, komisyonun ilk yapması gereken şey, programın hedef kitlesinin gereksinimlerinin neler olduğunu belirlemektir. Ancak, bu işlemden sonra hedeflerin belirlenmesi aşamasına geçilebilir.

Program geliştirmede tümevarım yaklaşımının ilk basamağı Taba'nın görüşüne göre aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrenme yaşantılarının seçilmesi
B) İçeriğin düzenlenmesi
C) Amaçların belirlenmesi
D) Gereksinimlerin belirlenmesi
E) Öğretim etkinliklerinin düzenlenmesi

Yanıt D'dir.
Program geliştirme yaklaşımlarının büyük bölümünde, program geliştirmenin ilk aşamasını amaçların belirlenmesi oluşturmaktadır, içeriğin seçilmesi, düzenlenmesi ve değerlendirme bundan sonra gelmektedir. Ancak, Taba'ya göre program geliştirmede yapılması gereken ilk şey hedef kitlenin gereksinimlerinin belirlenmesidir ki bu, geliştirilecek programın etkili ve başarılı olması için gerekli bir koşuldur.

Verilen hedef davranışın başta verilen hedef düzeyi için uygun bir örneği aşağıdakilerden hangisidir?
Hedef Düzeyi Hedef Davranış
A) Bilgi öğelere ayırabilme
B) Analiz özgün bir bütün meydana getirebilme
C) Kavrama Başka bir biçimde ifade edebilme
D) Alma Farkına varma
E) Değerlendirme Yordama

Yanıt A'dır.
Yorumlama, çevirme gibi davranışlar bilişsel atanın kavrama basamağında, bilgi olgu ve kavramların tamım bilgi basamağında, bir bilgiyi yeni bir durumda kullanabilme uygulama basamağında; bir değere, duyguya inanma duyuşsal alanın değer verme basamağında ve Psiko-motor bir beceriyi kimsenin yardımı olmaksızın yapma ise devinsel alanın beceri haline getirme basamağındaki davranışlardır.


I. Farklı düşüncelere hoşgörülü olma
II. Demokratik ilkelere uyma eğitimi gösterme
III. Düşünceleri yansıtan bir kompozisyon yazma
IV. Buz pateninde yeni bir hareketi kolayca uygulama
V. Eğitim için yeni bir eğitim modeli geliştirme

Yukarıdakilerden hangileri, duyuşsal alanla ilgili hedeflere örnektir?
A) I ve II
B) II ve III
C) IV ve V
D) I, II ve III
E) III, IV ve V

Yanıt D'dir.
Verilen seçeneklerden monash.pw bilişsel alana, monash.pw devinsel alana, 3.cüsü bilişsel alana ve de 4.cüsü de duyuşsal alana ait hedeflerdir. Buna göre, 1. ve 3. seçenekler bilişsel alanla ilgilidir.

Program geliştirme sürecinde içerik yapılırken çeşitli programlama yaklaşımları kullanılmaktadır.
Yaklaşımlarla ilgili bazı açıklamalar aşağıda verilmiştir:
I. İlk yıllarda geniş tabanlı konuların ele alınması ve giderek küçük birimlerde derinlemesine çalışma yoluna gidilmesi
II. Ardışıklık gösteren, yakın ilişki içinde olan, aralarında önkoşul olma ilişkileri bulunan öğrenmelerin bu ilişkilere uygun biçimde düzenlenmesi
III. İçerik düzenlenmesinin öğrencilerin sorularına göre oluşturulması
IV. Öğrenme ünitelerinin, aşamalı olup olmadıklarına bakılmadan anlamlı parçalara ayrılarak düzenlenmesi
Bu yaklaşımların isimleri aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
I II III IV
A) Doğrusal Sarmal Sorgulama Proje Merkezli Merkezli
B) Doğrusal Modüler Sarmal Piramitsel
C) Piramitsel Doğrusal Sorgulama Modüler Merkezli
D) Piramitsel Doğrusal Sarmal Çekirdek
E) Piramitsel Sarmal Doğrusal Modüler

Yanıt C'dir.
İlk yıllarda geniş tabanlı konuların ele alınmam ve gittikçe derinlemesine bilgilerin ağırlıkta olduğu yaklaşım pramitsel, birbiriyle yakın ilişkili olan ve ön koşul konuların yer aldığı yaklaşım doğrusal ve öğrencilerin soru ve problemlerine dayalı olarak geliştirilen yaklaşım sorgulama merkezli yaklaşım ve konuların küçük modüllere ayrılarak öğretildiği yaklaşımda modüler yaklaşımdır.

- ilköğretim düzeyinde çocuklar varlıklar olay ve bilgileri bilim dallarına göre gruplayarak kavrayamaz.
- ilköğretim düzeyinde çocuklar yarlıkları ve olayları yaşamlarıyla bütünlük içinde algılar.
- Program içinde yer alan dil, matematik, fen, sosyal bilgiler, resim, müzik, beden eğitimi gibi alanlar birbirleriyle ilişkilen dirilirse ilköğretim düzeyindeki çocuğun
öğrenmesi daha etkili olur.
Yukarıda verilenler, hangi program modelinin temel görüşleridir?
A) Disiplinler arası
B) Doğrusal
C) Modüler
D) Çekirdek
E) Piramitsel

Yanıt A'dır.
Seçenekler dikkate alındığında, verilen örneklerde de görüldüğü gibi, ilköğretim düzeyinde tüm disiplin ya da alanlara ait bilgi, beceri veya tutumlara ait konular yer almalıdır Bu ise disiplinler arası bir program geliştirme modeliyle adlandırılmaktadır.

Bazı öğretme-öğrenme yaklaşımlarının açıklamaları aşağıda verilmiştir:
I. Ortak bir amaç, doğrultusunda, öğrencilerin küçük gruplar halinde, birbirinin öğrenmesine ederek çalışmalarının sağlandığı öğretme-öğrenme yaklaşımı
II. Bilginin, ilke ve genellemelerin etkin bir öğretme-öğrenme süreci için belli bir düzen ve aşamalılık içerisinde aktarılmasını öneren yaklaşım
III. öğrencinin kendisinin kavram, ilke ve genellemelere ulaşmasını sağlayacak öğretme-öğrenme ortamının düzenlenmesi gerekliliğini savunan yaklaşım
Bu meselelerin isimleri aşağıdakilerden hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) İşbirlikli öğrenme-Buluş yoluyla öğrenme-Sunuş yoluyla öğrenme
B) İşbirlikli öğrenme-Sunuş yoluyla öğrenme-Buluş yoluyla öğrenme
C) Buluş yoluyla öğrenme Sunuş yoluyla öğrenme-işbirlikli öğrenme
D) Buluş yoluyla öğrenme - İşbirlikli öğrenme - sunuş yoluyla öğrenme
E) Sunuş yoluyla öğrenme - Buluş yoluyla öğrenme - İşbirlikli öğrenme

Yanıt B'dir.
Öğrencilerin çeşitli gruplara ayrılarak ortak bir amaç için çatıştıkları öğrenme biçimi işbirlikçi yaklaşımdır. Öğretmenin konunun tek hakimi olduğu ve öğrencilerin genellikle dinledikleri ve fazla katılım göstermedikleri ve anlatım yönteminin ağırlıkta olduğu yaklaşım sunuş yoluyla öğrenmedir ve öğretmenin öğrencilere daha çok örnekler ve problem çözme olanakları vererek öğretim yaptığı yaklaşım ise buluş yoluyla öğrenme yaklaşımıdır.

Öğretme-öğrenme sürecinden elde edilen ürünü belirleyen temel etkenlerden biri aşağıdakilerden hangisi değildir?
A) Önkoşul öğrenmeler
B) Öğrenilecek konuya karşı tutum
C) Öğrenmeyle ilgili olarak kendine güven
D) Disiplin önlemleri
E) Öğretim hizmeti

Yanıt D'dir.
Öğretme-öğrenme sürecinde ürünü yani öğrencilerin davranışlarını olumlu yönde etkileyen değişkenlerden bazıları önkoşul öğrenmeler/konuya karşı olan olumlu tutum, öğrencilerin kendilerine olan güvenleri ve verilen öğretim hizmetinin kalitesidir. Buna karşın okulda veya sınıfta alınacak disiplin önlemlerinin, öğrenci davranışları üzerindeki etkisi diğer değişkenlere oranla daha düşüktür.

Öğrenmeleri izleme amacıyla yapılan değerlendirmelerde, öğrenme eksikliklerine yol açmış alabilecek güçlükleri ortaya koymaya yönelik bir uygulama hangisidir?
A) Üniteleri kapsamlarına göre ağırlıklandırmak
B) Soruların davranış düzeylerini belirleyerek ilgili oldukları konulara göre dağılımını yapmak
C) Öğrenilmediği görülen davranışların önkoşulu olup olmadığına bakmak
D) Dersin ünitelerini kendi aralarında kolaydan zora doğru sıralamaya çalışmak
E) Dersin yarıyıl ve yıl gibi belli dönemlerinin sonunda nelerin öğrenildiğini ortaya koymak

Yanıt B'dir.
Öğrencilerin öğrenme eksikliklerini belirlemek ve bunları düzeltici önlemler almak öğretmenin yapması gerekli önemli hususlardan biridir. Bunun için de, öğretmen öncelikle hangi düzeylerde nelerin öğrenildiğini ya da öğrenilmediğine yönelik bir analiz yapması gerekir. Bunun en iyi yollarından birisi, sorulan soruların düzeylerini belirleyip ilgili olanları konulara göre dağılımını yapmaktır.

Aşağıdakilerden hangisi program geliştirme sürecinde kapsam değerlendirilirken yanıt aranan temel sorulardan biri değildir?
A) Kapsam öğrenciler için anlamlı mı?
B) Kapsamın ele alınışı öğretmenlerin becerilerine uygun mu?
C) Kapsam hedeflerle tutarlı mı?
D) Kapsamın sunuluş sırası öğrenme ilkelerine uygun mu?
E) Kapsamda yer alan bilgiler önemli, da- yanıklı ve geçerli mi?

Yanıt B'dir.
Bir eğitim programının kapsamı yani içeriği değerlendirilirken sorulması gereken sorulardan birkaç şöyledir: kapsam öğrencilerin ya da bireylerin düzeylerine uygun mu? kapsam öğlenciler için anlamlı mı? kapsam hedeflerle tutarlı mı, sunuluş sırası öğrenme ilkelerine uygun mu? Ve kapsamda yer alan bilgiler geçerli ve dayanıklı mı? Buna karşın, Kapsamın düzenlenmesi öğretmenlerin sahip oldukları yeterliklere göre değil, öğretmenlerin yeterlikleri kapsama göre şekillendirilmelidir.

Seçeneklerde sunulanlardan hangisi hedeflere göre program değerlendirme sürecinde yer alan aşamalardan biri değildir?
A) Programın amaç veya hedeflerini belirleme
B) Hedefleri, bunlarda ele alınan özelliğe göre sınıflama
C) Hedefleri, gözlenebilir nitelikteki belirtileri ile ifade etme
D) Elde edilen verileri hedeflerde ifadesini bulan düzeylerle karşılaştırma
E) Öğretilecek davranışları göz önüne alarak, içeriği modüllere ayırma

Yanıt E'dir.
Programın amaç ve hedeflerinin belirlenmesi, bu hedefleri belli kriterlere göre sınıflama, hedefleri gözlenebilir şekilde ifade etme ve hedefleri diğer düzeylerle karşılaştırma, hedeflere göre değerlendirmede yer alması gereken unsurlardır, içeriğin modüllere ayrılması hedeflere dayalı değerlendirmeyle ilgili değildir.

Edebi Sanatlar (Söz Sanatları) Söz Sanatları Nelerdir? PDF + Video (AYT)

&#;Edebi sanatlar ya da söz sanatları&#;nın mantığını anlayabilmek için öncelikle edebiyatın amacını iyi bir şekilde bilmek gerekiyor. Edebiyatın genel amacı duygu ve düşüncelerin başkalarına etkileyici ve güzel bir şekilde aktarılmasıdır. Bu amaçların gerçekleşmesi için anlatımlarında sanatçılar bazı söz sanatlarından yararlanırlar. Ancak edebi sanatların şiir içinde kullanılabilmesi büyük bir yetenek gerektirmektedir. 

Söz Sanatları

Anlatımda etkiyi arttırmak, anlatımı zenginleştirmek, güçlendirmek ve renklendirmek için dilin anlam ve sembolik gücünü kullanma özelliklerine &#;Edebi sanatlar ya da söz sanatları&#; denir.

Süslü bir edebiyat oluşturma gayreti taşıyan &#;Divan edebiyatı&#;nda edebi sanatların çok büyük bir yeri vardır. Çünkü divan şiirinde beyitlerde az sözle birçok şey anlatılmak amaçlandığından sayfalar dolusu düşünce ve hissi bir beyite sığdırmak isteyen şairler, bunu başarmak için çağrışımlardan ya da &#;Teşbih, mecaz, istiare, kinaye, teşhis&#; gibi birçok söz sanatlarından yararlanmışlardır. Şiirin dilini de oldukça ağırlaştıran edebi sanatlar yoluyla eserin daha güzelleştiği, sözün daha etkili olduğu kabul edilir.

Söz Sanatları Örnekleri

Teşbih (Benzetme):

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Teşbih sanatıyla birlikte sözün etkisi ve anlamı güçlendirilmiş olunur.

Teşbihin dört ögesi vardır:

Benzeyen: Özellikçe zayıf olandır.

Kendisine benzetilen: Özellikçe güçlü olandır.

Benzetme yönü: Aktarılan özelliktir.

Benzetme edatı: Gibi, kadar, sanki vb. kelimelerdir.

  • Ahmet krallar gibi lüks içinde yaşıyordu.
  • Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım;

Teşbih-i Beliğ (Güzel Benzetme):

Benzetme ögelerinden sadece “Kendisine benzetilen ve benzeyen” ile yapılan teşbih çeşididir. 

  • Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
  • Tilki çocuk bizi yine kandırmayı başardı.
  • Gümüş bir dumanla kapandı her yer

İstiare (Eğretileme)

Benzetmenin asıl unsurları olan benzeyen ya da kendisine benzetilenin yalnız birinin kullanılmasıyla yapılan edebî sanattır.

Açık İstiare: Sadece “Kendisine benzetilen” ögesinin kullanıldığı istiaredir.

  • Aslanlarımız düşmanı denize döktüler.
  • Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor.

Kapalı İstiare: Yalnızca “Benzeyen” ögesinin kullanıldığı istiare türüdür.

  • Oyuncular sahada adeta kükredi.
  • İçimde damla damla bir korku birikiyor.

Mecazımürsel (Ad Aktarması)

Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, başka bir sözün yerine kullanılmasıdır.

Ad aktarmasın gerçekleşebilmesi için iki hususa dikkat etmek gerekir:

1) Benzetme amacının olmaması gerekir.

2) Sözcüğün gerçek anlamının dışında mecaz anlamda kullanılması gerekir.

Ad aktarması yapılırken; parça-bütün, genel-özel, iç-dış, yazar-eser, yer-insan gibi benzetme ilişkileri kurabilir.

⇒ Parça-Bütün İlgisi:Bu tekerlekler nereleri gördü bir bilsen!

⇒ İç-Dış İlgisi:Bir depoyla toplamda km yol yaptık.

⇒ Sanatçı-Eser İlgisi:

Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta, 
Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta.

⇒ Yer-İnsan İlgisi:Tüm sınıfı yarın sözlü yapacağım.

Teşhis (Kişileştirme)

İnsan dışındaki varlık ve kavramlara insana ait duyuş̧ ve davranış̧ özellikleri yükleme sanatıdır.

(Teşhisin olduğu yerde kapalı istiare de vardır.)

  • Bir yağmur başlar ya inceden ince
    Bak o zaman topraktaki sevince

  • haliç̧’te bir vapuru vurdular dört kişi
    demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu

İntak (Konuşturma)

Kişileştirilen varlık veya kavramın insan gibi konuşturulması sanatıdır.

(İntak sanatının olduğu her yerde teşhis sanatı da vardır.)

  • Sarı tamburadır adım
    Göklere ağar feryadım
    Pir Sultan’ımdır üstadım
    Ben anınçin inilerim

  • Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:

  • — Tenimde bir yara işler gibisin.

Tenasüp (Uygunluk)

Anlamca birbiriyle ilgili kelimelerin bir arada kullanılması sanatıdır.

  • Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı, 
    Selam durdu kayığı, çaparası, takası, 
    Selam durdu tayfası. 

Tezat (Karşıtlık)

Birbirine karşıt duygu, düşünce, hayal ve durumları ifade eden kavramları bir arada kullanma sanatıdır.

  • Neden böyle düşman görünürsünüz,
    Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

  • – Güleriz ağlanacak halimize.

Telmih (Hatırlatma)

Herkes tarafından bilinen bir olaya veya kişiye gönderme yaparak o olayı veya kişiyi hatırlatma sanatıdır.

  • Gökyüzünde İsa ile
    Tur Dağı’nda Musa ile
    Elindeki asa ile
    Çağırayım Mevla’m seni

  • Gönlünü Şirin&#;in aşkı sarınca
    Yol almış hayatın ufuklarınca
    O hızla dağları Ferhat yarınca
    Başlamış akmaya çoban çeşmesi

Hüsnütalil (Güzel Nedene Bağlama):

Bir olayı gerçek nedeninin dışında bir nedene, çoğunlukla da güzel bir nedene bağlama sanatıdır.

  • Haziranda kiraz dalı çocuklar uzansın diye yere doğru eğilir.

  • Güzel şeyler düşünelim diye
    Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
  • Ay parlar gül yüzün görünsün diye

Tecahüliarif (Bilmezden Gelme)

Anlam inceliği oluşturmak için bildiği bir şeyi bilmez görünme, bilmezlikten gelme sanatıdır.

  • Sakaklarıma kar mı yağdı ne var?
    Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

  • &#;Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
    Kurbanın olam var mı benim bunda günahım&#;

Kinaye (Değinmece)

Gerçek anlamı da düşünülebilecek bir sözü gerçek anlamının dışında (mecaz anlamıyla) kullanma sanatıdır.

Türkçede yüzü kızarmak, alnı açık gibi deyimler ve atılan ok geri gelmez gibi atasözleri kinayeye örnektir.

  • Dadaloğlu’m der ki belim büküldü 
    Gözümün cevheri yere döküldü

  • İşleyen demir pas tutmaz.
  • Ateş düştüğü yeri yakar.

Tariz (İğneleme)

Bir sözü tersini kastederek kullanma, bir kişiyi ya da durumu alaya almak için yapılan iğneleme sanatıdır.

  • Ne kadar kültürlü olduğu ( ! ) yazılarından belli.
  • – O kadar zeki ki bütün sınıfları çift dikiş gidiyor.
  • Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden.

İrsalimesel

Şiirde atasözü veya vecize (özdeyiş̧) kullanma sanatıdır. Böylelikle sözün anlam gücü ve inandırıcılığı artmış olur.

  • – Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın,
    Sırtı pek kimseye ahvâl-i şitâ ( kış ortamı ) yaz görünür.

  • – Balık baştan kokar bunu bilmemek,
    Seyrânî gâfilin ahmaklığından.

Mübalağa (Abartma)

Sözün gücünü ve etkisini artırmak amacıyla bir durum, olay ya da varlığın olduğundan büyük veya küçük, çok ya da az gösterilerek anlatılması sanatıdır.

  • – Manda yuva yapmış söğüt dalına,
    Yavrusunu sinek kapmış.

  • – Bir ah çeksem dağı taşı eritir,
    Gözüm yaşı değirmeni yürütür.

İstifham(Soru Sorma Sanatı)

Sözün anlam gücünü ve etkisini artırmak amacıyla cümlenin soru şeklinde oluşturulmasına istifham sanatı denir.

  • Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

  • Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
    Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı?

Tekrir (Yineleme)

Şiirde bir ifadeyi etkili kılmak ve vurgusunu arttırmak için ilgili sözcüklerin tekrar edilmesine tekrir sanatı denir. Bu sanatla birlikte ilgili sözcükler dikkat çekici hale gelir.

  • Cânı içün kim ki cânânın sever cânın sever,
    Cânı kim cânânı içün sevse cânânın sever.

  • Beni bende demem bende değilim
    Bir ben vardır bende benden içeri.

Leffüneşir

Bir dizede birden fazla kavramın söylenmesi ve sonrasındaki dizede bu kavramlarla ilgili benzerlik ve karşıtlıkları sıralamaya leffüneşir sanatı denir.

  • Biz denizde kaptan, ovada çiftçi, şehirde esnaf olan
    Biz gemi yürüten, tarla süren, alışveriş yapan”
  • “Nedir bu savaş insanlarda barışa azim yok mu
    Kan dökücü mızrağı atıp zeytin dalı tutmak yok mu”

Nida

içinde bulunulan duygu ve heyecanları coşkun bir şekilde anlatmaya nida sanatı denir. Genellikle ay, ey, hay, ah gibi ünlemlerle yapılır.

  • Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal

  • Yâ rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni 
    Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni

Seci

Cümlelerin ya da yan cümlelerin sonlarındaki ses benzerliğine seci sanatı denir. Bu sanata nesirde kullanılan uyak da denilebilir.

  • Ey gözlerin nuru, gönüllerin sürûru; başımızın tâcı,dil ehlinin mîrâcı.
  • “Dost yolunda nistlik gerek, yâr önünde pestlik gerek; ten cübbesi çâk gerek, gönül evi pâk gerek.&#;

Cinas

Anlamları farklı, yazılış veya söyleyiş bakımından benzer sözcüklerin bir arada kullanılmasına cinas sanatı denir.

Bir güzel şuha dedim iki gözün sürmelidir

Dedi vallahi seni Hind’e kadar sürmelidir 

Edebi Sanatlar Nelerdir?

Söz sanatlarına ilişkin ayrıntılı bilgiye ve edebi sanat örneklerine aşağıdaki linklerden kolayca ulaşabilirsiniz.

  1. Teşbih (Benzetme)
  2. Teşbih-i Beliğ
  3. İstiare
  4. Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)
  5. Teşhis (Kişileştirme)
  6. İntak (Konuşturma)
  7. Tenasüp (Uygunluk)
  8. Kinaye (Değinmece)
  9. Hüsnütalil
  10. Tevriye

Edebi Sanatlar PDF + Video

Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan &#;Edebiyat Ders Notları PDF&#; dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan &#;Edebi Sanatlar PDF Çalışma Kağıdı&#; dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
PDF / Slayt
9.Sınıf Ders Konuları
TYT Türkçe 
AYT Edebiyat

Edebi Sanatlar kısacaEdebi Sanatlar nedirEdebi sanatlar nelerdir? Edebi sanat örnekleriSöz sanat örneklerisöz sanatları nelerdir

Admin

Edebiyat, duygu ve düşünceleri söz ya da yazıyla etkili bir şekilde anlatma sanatıdır. Tür ise, edebiyat eserlerinin biçimlerine, konularına ve teknik özelliklerine göre ayrılmasıdır.

 >  Edebi metin türleri, düz yazı türleri ve şiir türleri olmak üzere iki ana grupta incelenir:

Edebi Türler Kavram Haritası

A. Düz Yazı (Nesir) Türleri

Duygu ve düşüncelerin, uyak ve ahenk olmadan cümlelerle anlatıldığı yazılardır.

 >  Olay, düşünce (fikir) ve bildirme yazıları olmak üzere üçe ayrılır.

1. Olay Yazıları

Bir olayın, yer ve zaman belirtilerek, kahramanların çevresinde kurgulanmasına olay yazıları denir. Olay yazılarında genellikle öyküleyici anlatım tekniğini kullanılır. Özellikle romanlarda betimleyici anlatıma da sık sık başvurulur.

Masal

Olağanüstü olaylarla süslü, olağanüstü kişilerin başından geçen, zaman ve yer kavramları belirli olmayan hayalî olayların anlatıldığı yazılara masal denir.
 >  Masalda eğiticilik ve öğreticilik esastır.
 >  Masallardaki olaylar gerçeğe uymaz.
 >  Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir.
 >  Masalın geçtiği yer ve zaman belirsizdir.
 >  Masallar tekerlemeyle başlar.
 >  Masaldaki karakterler; cinler, periler, devler ve hayvanlar olabilir.
 >  Masalların sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
 >  Ulusal konulara yer verilmez, evrensel konular ve mesajlar içerir.

Fabl (Öykünce)

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insan özelliği verilerek başlarından geçen olayların insanlara ibret dersi verecek şekilde anlatıldığı kısa yazılara fabl denir.
 >  Sonunda ders verme amacı güden yazılardır.
 >  Genellikle hayvanlar ve bitkiler konuşturulur.
 >  Fabl kahramanları insanlar gibi düşünür, insanlar gibi konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır.
 >  Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop, La Fontaine ve Beydeba&#;dır.

Örnek(ler)

» Yengeç ana, yavrusunu sürekli uyarıyormuş:
&#; Şunu böyle yapma, bunu böyle yapma! Öyle eğri büğrü yürüme, doğru dürüst yürü!..
Canına tak eden yavru yengeç, anasına şöyle demiş:
&#; Peki, sen doğru dürüst yürü önümden de ben de yürümek nasılmış öğreneyim!

Hikâye (Öykü)

Olmuş veya olabilecek olayları belli bir plan çerçevesi içinde yer ve zamana bağlı olarak anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir.
 >  Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
 >  Dar bir zaman dilimini kapsar.
 >  Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
 >  Romana göre kısa eserlerdir.
 >  Karakter sayısı azdır.
 >  Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.
 >  Kısa soluklu eserlerdir.
 >  Olay, başlangıçtan sonra doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır.

Roman

Toplumların ve fertlerin başından geçmiş veya geçmesi mümkün olayları geniş olarak, ayrıntılarıyla anlatan yazı türüne roman denir.
 >  Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
 >  Geniş bir zaman dilimini kapsar.
 >  Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
 >  Hikâyeye göre uzun eserlerdir.
 >  Karakter sayısı fazladır.

Hikaye ile Roman Arasındaki Farklar:

 1  Hikâye türü, romandan daha kısadır.
 2  Hikâyede temel öge olaydır. Romanda ise temel öge karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
 3  Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır. Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir.
 4  Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz. Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak karşımıza çıkmaz.
 5  Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz. Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır.
 6  Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.

Destan

Bir ulusun kahramanlıklarını, savaşlarını, büyük toplumsal olaylarını anlatan ve genellikle şiir (nazım) biçiminde oluşturulan eserlere destan denir.
 >  Yazı türleri içinde en uzun olanıdır.
 >  Efsaneden sonra bilinen en eski türdür.
 >  Sözlü edebiyat ürünüdür; ancak sonradan yazıya geçirilen destanlar da vardır.
 >  Olağanüstü olaylar ve kahramanlar vardır.
 >  Destan kahramanları yarı tanrısal nitelikler taşıyan han, hakan ve kağan gibi kişilerdir.

 >  Destanlar doğal ve yapay (suni) olmak üzere ikiye ayrılır:

a. Doğal Destanlar

Halk ozanlarının büyük toplumsal olayları anlattıkları destanlardır. Doğal destanların yazarı belli değildir, yani anonimdir.

b. Yapay (Suni) Destanlar

Yazarı belli olan, daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara daha az yer veren destan türüdür.

Efsane (Söylence)

Halkın duygu, düşünce ve hayal dünyasında doğarak ağızdan ağıza dolaşan, gelenek ve göreneklerin oluşumunu etkileyen hikayelere efsane denir.
 >  Hayal gücünün ürünü ve bilinen en eski türdür.
 >  Eski dönemlerde tabiat olaylarının nedenlerini bilmeyen insanlar, bu olayları açıklama gereği hissetmişlerdir. Yağmurun yağması, gök gürültüsü, şimşek çakması gibi birçok olayı kendilerine göre yorumlamışlar, efsaneler vasıtasıyla bunlara açıklık getirmişlerdir.
 >  Efsanelerde kahramanlar Tanrı, ruh, melek gibi kavramlar bazen de taş, kaya, dağ gibi doğa parçası unsurlardır. Bu kahramanlar hikayelerde kişileştirilir(teşhis) ve konuşturulur(intak).

Efsane ile Destan Arasındaki Farklar:

 1  Destanlardaki olayları tarih sayfalarında bulmamız mümkündür. Ama bunu efsane için her zaman söyleyemeyiz.
 2  Destanlar genellikle şiir (manzum) biçiminde yazılırken, efsaneler düz yazı (nesir) biçimindedir.
 3  Destanlar milletlerin yaşamış olduğu önemli olayları konu alır. Bu bakımdan bu önemli olayları bir tarihi gerçeklik olarak görebiliyoruz. Ancak bunu bütün efsaneler için söylememiz mümkün değildir.
 4  Efsanelerin benzerlerini başka milletlerde de bulabiliriz. Fakat destanlar milli oldukları için benzerleri olamaz, sadece bir millete aittirler.

Efsane ile Masal Arasındaki Farklar:

 1  Masallar tamamen olağanüstü, olağandışı olayları anlatırken efsaneler toplumsal olaylarla ilgili insanların doğaüstü olaylara karşı verdiği savaşı anlatır.
 2  Masallar her zaman mutlu sonla biterken efsaneler her zaman mutlu sonla bitmez.
 3  Masalın amacı eğiticilik, efsanenin amacı ise bazı olaylara açıklık getirmektir.

Anı (Hatıra)

Yaşanmış olayların, üzerinden zaman geçtikten sonra yazıldığı yazı türüne anı (hatıra) denir.
 >  Bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu olaylar anlatılır.
 >  Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır
 >  Geçmişe ışık tutar.
 >   Tarihsel olayların öğrenilmesine katkıda bulunur.

Günlük (Günce)

Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü gününe yazdığı yazılara günlük denir.
 >  Olaylar günü gününe, tarih belirtilerek yazılır.
 >  Kısa yazılardır.
 >  Kaleme alan kişinin yaşamından izler taşır.
 >  İçten ve sevecendir. Anlatımda &#;iç konuşma&#; yöntemi kullanılır.

Günlük ile Anı Arasındaki Farklar:

 1  Günlükte olaylar günü gününe yazılırken anı da geçmişteki olaylar anlatılır. Bir bakıma günlük geleceğe yönelik, anı ise geçmişe yöneliktir.

Tiyatro

Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına tiyatro denir. Ayrıca yazılan eserlerin sahnede oynanmasına ya da bu tür eserlerin oynandığı binaya da tiyatro denir.
 >  Genellikle oynanmak için yazılır. Okunmak için yazılan tiyatro türleri de vardır.
 >  Olayları oluş hâlinde gösterir.
 >  Konuşma ve eyleme dayanan bir türdür.
 >  İnsana ders vermek, onu düşündürmek onu yorum yapmaya yönlendirmek amacı taşır.
 >  Tiyatronun unsurları: &#;Yazar, eser, oyun ve seyirci&#;dir.
 >  Tiyatronun temel ögeleri: &#;Olay, yer, zaman ve kişiler&#;dir.

Tiyatro Terimleri

Opera: Orkestra eşliğinde söylenen, tüm sözleri bestelenmiş oyun.
Operet: Yergi içerikli, konuşmalı ve şarkılı bölümleri birbirini izleyen hafif eğlenceli oyun.
Vodvil(Entrika komedisi): Yalnızca güldürme amacı güden, karmaşık olaylar ve yanlış anlamalar üzerine kurulan, beklenmedik bir şekilde biten komedi türüdür.
Pandomim(mim): Sessiz hareketler, jestler, yüz ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları, düşünceleri anlatmaya yarayan tiyatro çeşididir.
Suflör: Tiyatroda, kuliste bulunarak oyunculara sözlerini fısıltıyla söyleyip hatırlatan yardımcı.
Temsil: Bir tiyatro eserinin oynanması.
Diyalog: Kişilerin karşılıklı konuşmaları.
Monolog: Bir kişinin tek başına konuşması.
Kulis: Sahne arkası.
Fars: Toplumdaki düzensizlikleri alaylı anlatımla yeren, daha çok halk zevkini okşayan kaba güldürü.
Feeri: Kişileri melek, cin, peri…olan sahnelenmiş masal. Bu türde halk efsanelerinden yararlanılır.
Skeç: Kısa yazılmış, güldürme amaçlı oyun.
Melodram: Bestelenmiş dramdır.
Kabare: Güncel, toplumsal konuları eleştirel bir tavırla yansıtan, izleyici ile içlidışlı olunan oyunlardır.
Drama: Bir tiyatro metninin oyuncular tarafından sahnede canlandırılmasıdır.
Dublör: Tiyatro ve sinemada bir rolün yedek oyuncusudur.
Fasıl: Bölüm, tiyatroda perdenin karşılığıdır.
Jest: Sanatçının bütün hareketlerine verilen ad.
Mimik: Kaş, göz, yüz hareketleriyle bir duygu ve düşüncenin anlatılmasıdır.
Mizansen: Oyuncuların sahnedeki hareketlerine denir.
Rejisör: Bir piyesi sahneye koyan kişidir.
Sahne: Oyunun her bölümüne verilen ad.
Senaryo: Bir oyunun ve filmin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı metindir.

Tekerleme

Genellikle masalların başında bulunan, pek anlamı olmayan, uyaklı sözlere tekerleme denir.

Örnek(ler)

» Ooo Mercan
Ne getirdi amcan?
Tatlı patlıcan
Can can can
Çıktım erik dalına
Baktım tren yoluna&#;

2. Düşünce (Fikir) Yazıları

Bir toplumu; sosyal, siyasal, bilimsel vb. konularda düşündürmek amacıyla fikri temelleri olan, bir kısmı kişisel düşünceler olurken bir kısmı ispatlanmış gerçeklere dayanarak yazılan yazılara düşünce yazıları denir. Düşünce yazılarında açıklayıcı ve tartışmacı anlatım teknikleri çokça kullanılır. Fikri alt yapısı olan türler olması sebebiyle de düşünceyi geliştirme yollarından sayısal verilerden yararlanma, tanık gösterme, örneklendirme ve karşılaştırmalara sık sık başvurulur.

Makale

Herhangi bir konuda bilgi vermek veya bir gerçeği savunmak için yazılan yazılara makale denir.
 >  Makalenin temel öğesi fikirdir.
 >  İnceleme ve araştırmaya dayanır.
 >  Bir tezi savunmak, desteklemek amacı taşır.
 >  Makalelerde bilimsel verilerden yararlanılır.
 >  Gazete ve dergi yazısıdır.

Örnek(ler)

» Kitap okumayı sevmiyoruz. Bu kitap okuma oranlarından da belli. Nüfusu yedi milyon olan Azerbaycan&#;da kitaplar ortalama tirajla basılırken Türkiye&#;de bu rakam civarında. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitaba harcanan para ortalama dolar, bizde ise 10 doların altında. Türkiye&#;de her yüz kişiden beşi kitap okuyor. Bütün bunlar bizim kitaba ne kadar uzak bir toplum olduğumuzun göstergesi.

Deneme

Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin kurallara varmaksızın anlattığı yazılara deneme denir.
 >  Denemede konu sınırlaması yoktur. Yazar, iste¬diği konuyu ele alıp işleyebilir.
 >  Yazarın anlattıklarını kanıtlama kaygısı yoktur.
 >  Yazar kendisiyle konuşuyor gibi bir anlatım kullanır. Daha doğrusu kendi içiyle yaptığı konuşmaları yazıya geçirir.
 >  Anlatılanlar kesin bir sonuca bağlanmaz.
 >  Denemede alabildiğine kişisellik ve kendine özgülük vardır.
 >  Dünya edebiyatında Montaigne, Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç bu türün en önemli temsilcisidir.

Örnek(ler)

» Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin güzelliği de düşünebilme yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika kullanmalıyız. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır. Kişi düşünebiliyorsa pek çok sorununu çözecek, pek çok şeyi bilecektir. Onun için bir karar alırken annenizin, babanızın, çevrenizdekilerin görüşlerini alın ama o görüşleri de sorgulayın. Sonra da oturup kararınızı kendiniz alın. Bu durumda eziyetler de güçlükler de size aittir artık. Karar alırken sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümek ve olgunlaşmaktır. Aynı zamanda özgür olma yolunda atılan ilk adımdır.

Söyleşi (Sohbet)

Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir.
 >  Karşılıklı konuşma havası içinde yazılır.
 >  Belirli konusu yoktur. Yerine ve zamanına göre sıkıcı olmayan her şey sohbet konusu olabilir.
 >  Gazete ve dergi yazılarıdır.
 >  Yazarın kendi kişisel düşüncesi ağırlıktadır.
 >  En önemli özelliği, samimi bir üslupla kaleme alınmasıdır.
 >  Yazarın öğretme ve kanıtlama amacı yoktur.

Fıkra (Köşe Yazısı)

Bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, kişisel anlayış, görüş ve düşüncelerini güzel bir üslupla, hiçbir kanıtlama gereği duymadan anlattığı yazı türüne fıkra denir.
İki tür fıkra vardır: Gazete fıkraları, nükteli hikâyecik türündeki fıkralar. Yazı türü olarak &#;gazete fıkraları&#; kabul edilmektedir. Gülmece yazılardan olan fıkraları, gazete yazı türü olan fıkrayla karıştırmamalıyız.
 >  Gazete yazısıdır.
 >  Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
 >  Dil doğaldır. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
 >  Okuyucuyla sohbet ediyormuş havası hakimdir. Anlatım senli benlidir.

Fıkra ile Makale Arasındaki Farklar:

 1  Makalede ispat vardır, ciddi bilimsel bir dil kullanılır; fıkra ise daha serbest ve mizahi ögeler içerir ve ispat yoktur.
 2  Makalede yazar doğruyu, fıkrada ise kendi doğrusunu anlatır.

Eleştiri (Tenkit)

Bir sanat eserinin olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp eserin gerçek değerini ortaya koymak amacıyla yazılan yazı türüne eleştiri denir.
 >  Eleştiri yazıları, bir eseri tanıtmayı amaçlar.
 >  Eleştiri yapan kişiye eleştirmen denir.
 >  Değerlendirme yazılarıdır.
 >  Eleştiri denince, akla eserin olumsuz yanlarının belirlenip okuyucuya aktarılması gelir. Bu yanlış bir düşüncedir. Gerçek bir eleştiride eleştirilen eserin hem olumlu hem de olumsuz yanları bir arada verilir.
 >  Eleştirinin amacı, okuyucuya ve yazara kılavuzluk yapmaktır.

 Nutuk (Söylev)

Bir topluluğu coşturmak, belli bir amaca yöneltmek; onlara bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ülküyü aşılamak amacıyla söylenen uzun ve coşkulu konuşmalardır.
 >  Nutuk türünde konuşma yapan kişiye hatip (söylevci) denir.
 >  Hatipler konuşurken jest ve mimiklerine, vurgu ve tonlamalarına, konuşmalarının açık ve anlaşılır olmasına dikkat etmeli; dinleyicilerin nabzını tutmalıdır.
 >  Nutuk siyasi, askeri, hukuksal, dinsel ve akademik alanda yapılabilir.

3. Bildirme Yazıları

Bir bilgiyi iletmek; bir yeri, kişiyi veya ürünü tanıtmak; istek ve şikayette bulunmak amacıyla yazılan metinlere bildirme yazıları denir.

Biyografi (Yaşam Öyküsü)

Tanınmış, eserler yazmış, ün bırakmış kişileri tanıtmak amacıyla yazılan yazılara biyografi denir.
 >  Önemli şahısların hayatı başkası tarafından anlatılır.
 >  Anlatılan kişinin hayatı tarih sırasına göre ele alınır.
 >  Kurgusal değildir, gerçekçidir.
 >  Üçüncü kişinin ağzıyla anlatılır.

Örnek(ler)

» Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, 18 Mayıs tarihinde İstanbul&#;da doğdu. Kayseri, İstanbul ve Ankara&#;da öğretmenlik yaptı. İstanbul&#;dan milletvekili seçildi. &#;Anayurt&#; adında bir dergi çıkardı. Türkçenin gelişmesine büyük katkıları oldu. 8 Kasım ’te vefat etti. Eserlerinden bazıları şunlardır: Çoban Çeşmesi, Han Duvarları&#;

Otobiyografi (Öz Yaşam Öyküsü)

Bir insanın, kendi hayatını kendisinin yazdığı eserlere otobiyografi denir. Biyografilerde kişinin hayatı, çalışmaları başkası tarafından yazılırken otobiyografilerde kişi kendisini anlatır, yazar.
 >  Kaynak olarak kişi kendisini ve aile büyüklerinden aldığı bilgiyi kullanır.
 >  Birinci kişinin ağzıyla anlatılır.

Örnek(ler)

» KENDİMİN POPÜLER TARİHİ
&#;larda 6&#;ncı ayın 16&#;sında saat 6&#;yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu altılar hayatım boyunca peşimi bırakmadı. Bir ailenin tek çocuğuyum. Can Bartu&#;dan ad koymuşlar bana. Dolayısıyla tutacağım takımı seçme şansım kalmadı. yılında kreşe vermişler beni. Yedi yaşıma geldiğimde okumayı öğrendim&#;

Haber

Belli bir zaman içerisinde geçen olayları anında okuyucuya bildiren gazete yazılarına haber denir. Gazetelerde haber toplayan kişilere muhabir denir.
 >  Haber yazılarında temel ilke nesnelliktir.
 >  Bir haber yazısı 5N1K (kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin?) sorularına cevap vermelidir.
 >  Haber; ilginç, yeni, doğru ve önemli olmalıdır.

Röportaj

Gazetecilerin bir yeri, bir kurumu ziyaret ederek o yerin özelliklerini, orada gördüklerini, kişisel düşünceleriyle birleştirip fotoğraflarla belgeleyerek kaleme aldıkları yazılardır.

Örnek(ler)

»Muhabir: Küçüklüğünüzde arkadaşlarınızın futbol oynaması yasakken anneniz sizin futbol oynamanızı hep desteklermiş. Biraz anlatır mısınız o günleri?
Rıdvan: Bizim mahallede &#;okul başarısını düşürecek&#; diye kimse çocuğunun futbol oynamasını istemezdi. Ben de o yaşlarda futbola meraklıydım ve annem de her gün giydiğim eşofmanı hazır ederek okuldan sonra top oynamama izin verirdi. Bunu yapan başka aile yoktu.
Muhabir: Profesyonel futbol hayatına geçişiniz nasıl oldu?
Rıdvan: yaşındayken Nazilli Spor&#;dan 25 futbol topu karşılığında Muğla Spor&#;a transfer oldum. Böylelikle profesyonel futbol hayatım başladı.

Gezi Yazısı (Seyahatname)

Gezilip görülen yerlerin ve o yerlerle ilgili izlenimlerin anlatıldığı yazılara gezi yazısı denir.
 >  Gezilip görülen yerler edebî bir üslupla anlatılır.
 >  Yazarın duygu ve düşüncelerini içerebilir.
 >  Gözlem gücüne dayanır.
 >  Anlatılanlar gerçektir, hayal ürünü değildir.

Örnek(ler)

» Evliya Çelebi&#;nin Seyahatname&#;sinde anlattığı Amasya&#;yı gezmeye gidiyorduk. Yolculuğumuz on-on iki saat sürdü. Otobüs şoförü bizi şehrin göbeğinde indirdi. Amasya, bütün güzelliğiyle gözümüzün önündeydi artık. Yeşilırmak, şehrin tam ortasından geçiyor. Şehrin bir yanında Amasya Kalesi bir yanında Ferhat Dağı var. Amasya Kalesi&#;nin eteklerinde Yeşilırmak boyunca uzanan Safranbolu evlerine benzeyen tarihî Yalıboyu evleri var. Hemen arkasında ise Kral Kaya Mezarlıkları&#; Şehir, sanki açık hava müzesi. Şehri kuş bakışı görmek için Çakallar Tepesi&#;ne çıktık. Tarih kokan muhteşem bir şehir sanki ayaklarımızın altındaydı.

Mektup

Bir düşünce, duygu veya dileğin iletilmesi amacıyla yazılan yazılara mektup denir.

 >  Mektuplar, işledikleri konulara göre özel mektuplar, edebi mektuplar, iş mektupları ve resmi mektuplar olmak üzere dört grupta incelenir:

a. Özel Mektuplar

Hısım, akraba, eş-dost ve tanıdıklar arasında yazılan mektuplardır. En önemli özelliği gizliliğidir.

Mektupta uyulması gerekenler:

Tarih: Kâğıdın sağ üst köşesine, hitapla aynı sıraya yazılır. Tarihten önce mektubun yazıldığı yer yazılır.

Hitap: Hitap mektubun başlığıdır. Hitap bir iki sözcükten uzun olmamalı, aradaki sevgi, saygı, içtenlik derecesi bu bir iki sözcükte toplanmış olmalıdır. Hitaptan sonra virgül (,) işareti koymayı unutmamak gerekir.

Giriş: Mektubun yazılış nedeni bu bölümde belirtilir. Giriş birkaç cümleliktir.

Gelişme: Mektubun söyleşi bölümüdür. Verilecek haberler, sorulacak sorular bu bölümde yer alır.

Sonuç: Bu bölümde mektup yazılan kimsenin ve tanıyorsak o ailedekilerin durumu, sağlığı sorulur. Kendi durumumuzdan haber veriler. İyi dileklerle mektup bitirilir. Mektubun sağ alt köşesine ad, soyad yazılıp imzalanır. Kâğıt özenle katlanıp zarfa konularak zarf kapatılır.

b. Edebi Mektuplar

Edebi mektuplar, özellik olarak, bir bakıma özel mektuptur. Edebiyatçıların birbirlerine ya da yakınlarına yazdığı mektuplar anlatımları sanat yüklü olduğu için zamanla araştırmacılar tarafından yayınlanır. Böyle mektuplara edebi mektup denir.

c. İş Mektupları

Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ve kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara iş mektubu denir. İşyerleri bu mektuplarda, firma ismini taşıyan başlıklı beyaz kağıtlar kullanırlar. Yazıda daktilo ( veya bilgisayar ) kullanmak yerleşmiş bir kuraldır. İş mektuplarında da konu kısa,öz olarak açık ve yalın bir anlatımla ele alınmalıdır. Resmi mektupların özellik ve yazılışlarını kavramış olmak bu tür mektup yazmada da büyük kolaylık sağlar.

İş Mektuplarının Yazılışında Uyulacak Kurallar:
 1  Ciddi bir anlatım kullanılmalı, kısa ve özlü bir anlatım yolu seçilmelidir.
 2  Her iş için ayrı bir mektup yazılmalıdır.
 3  Daktilo veya mavi mürekkepli dolma kalem kullanılmalıdır.
 4  Ele alınan konu hakkında amaca uygun açıklamalar yapılmalı, gerekli yerlerde teknik terimler kullanılmalıdır.
 5  İstekler yapmacıklığa kaçmadan ciddi bir hava içinde belirtilmeli, saygı bildiren kelimeler ölçülü şekilde kullanılmalıdır.
 6  Eğer yazılan iş mektubu, bir başka mektuba cevap niteliği taşıyorsa,bu, metnin başında “ilgi” bölümünde belirtilmelidir. Bunun için o mektubun tarihi ve numarasının yazılması yeterlidir.

d. Resmi Mektuplar

Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kişilerle devlet daireleri arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda, konunun uzunluğuna göre tam veya yarım sayfa boyutunda çizgisiz,beyaz kağıtlar kullanılır. Anlatım ciddi ve ağırbaşlı olmalıdır. Konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmez. Konu en açık ve yalın biçimde ele alınır.

Resmi Yazışmalarda Dikkat Edilecek Noktalar:
 1  Kağıdın üst yanından iki santim aşağıda ve ortada olmak üzere yazının çıktığı dairenin adresi bulunur.
 2  Sağ üst köşeye tarih konur.
 3  Mektup, cevap mahiyetinde ise &#;ilgi&#; hanesine cevabı olduğu mektubun sayı ve tarihi, &#;konu&#; hanesine de kısaca amaç yazılır.
 4  Yazının ilk paragrafında sorun veya konu ortaya konur.
 5  Gelişme paragraflarında,bizim konu hakkındaki görüşümüz belirtilir,bizden istenilen bilgiler verilir.
 6  Sonuç bölümünde, alt makama yazılıyorsa &#;&#; rica ederim.&#;, üst makama yazılıyorsa &#;&#; arz ederim.&#; şeklinde bitirilir.
 7  Resmi yazıyı tamamlayan evraklar,metnin sol alt kısmına,sıra numarası verilerek belirtilir.
 8  Kağıdın sol en alt köşesine yazıyı daktilo edenle,konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılır.

Dilekçe

Bir isteği, bir şikayeti duyurmak veya bir konuda bilgi vermek, bilgi istemek için yazılan başvuru yazısına dilekçe denir.

Dilekçe Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar:
 1   Dilekçeler,konularına göre uzun veya kısa olabilir. Konular kısa ve öz olarak belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez.
 2   Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır. Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir. Süslü, yapmacık, laubali ifadelerden kesinlikle kaçınılmalıdır.
 3   Dilekçeler; çizgisiz,beyaz dosya kağıdına daktiloyla (bilgisayarla) veya dolmakalemle,okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır. Dilekçe yazarken kağıdı iyi ortalamak gerekir.
 4   Sağ üst köşeye (kağıdın üst kısmından belli bir aralık bırakıldıktan sonra) tarih yazılır.
 5   Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa,bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır.
 6   Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikayet dilekçesiyse,şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır. Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu,yaş, kısa bir özgeçmiş, kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilmelidir.
 7   Ardından arz bölümüne geçilir. Bu bölümde dilekçede bir durum belirtiliyorsa, son cümle “&#; bilgilerinize saygılarımla sunarım/arz ederim.”, bir istek belirtiliyorsa “Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.” gibi ifadeler kullanılarak dilekçenin metin kısmı tamamlanır.
 8   Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye dilekçe sahibinin ad ve soyadı yazılır ve altına imza atılır.
 9   Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır.
 10   Adresin altına eğer varsa dilekçemizde başvurulanla ilgili ekler &#;Ek 1:&#;,2&#;&#; şeklinde alt alta belirtilerek yazılır.

Tutanak

Bir durum veya olayın oluş şekli ve sırasıyla beraber yazıya aktarılmasına tutanak denir. Tutanaklarda ayrıntılar önemlidir. Çünkü olayı değerlendirecek olanlar, bunlara göre hüküm verecektir. Olayın niteliği, yeri, zamanı, başlaması, başlamasına sebep olanlar, olayın gelişimi ve sonucu anlatılmalıdır.

Tutanak Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar:
 1  Başlık bölümü kağıdın üst-orta kısmına tamamı büyük harfler ile yazılmalıdır. Başlık bölümü olayın ya da yapılan işlemin içeriğini yansıtacak şekilde seçilmelidir (Örnek: Kaza tespit tutanağı). İçerik, kelime ya da cümle ile belirtilemeyecek şekilde ise, sadece TUTANAK tabirini kullanmak da yeterlidir.
 2  Tarih yazılır gerekirse saat sonra olay yeri yazılır daha sonra kişiler yazılır ve durum izah edilir.
 3  Tutanağın verileceği amire itaf edilircesine bilgilerinize arz ederim denilir.
 4  Tutanağın alt kısmına varsa 2 şahit bir amir ve tutanak tutulan kişinin adı soyadı yazılır ve imzaları alınır.

 >  Bunu dışında bir de toplantı tutanakları vardır. Çeşitli toplantılarda, toplantıya katılan kişilerin konuşmalarının ve tekliflerinin yazılması, durumun tespit edilmesi ve verilen kararların yazıya geçirilmesine de tutanak denmektedir. Bu tür tutanaklar hazırlanırken; önce toplantının hangi tarihte, ne zaman ve nerede nasıl başlatıldığı belirtilir. Toplantılarda önceden belirlenmiş ve ilgililere duyurulmuş gündem maddeleri sırasıyla tartışılır ve o konuyla ilgili karar verilir. Tutanağını yazan kişi, toplantıda söz alanların düşüncelerini (veya beyanlarını) açık ve öz olarak aynen yazar. Toplantının bitiminde ilgililer tutanağın altını imzalarlar.

İlan

Herhangi bir konudaki bir durumun, gazete, dergi, radyo, televizyon veya internet aracılığıyla ilgililere veya kitlelere duyurulmasına ilan denir. Konunun niteliğine göre ilan ya özeldir ya da resmîdir. İlanda çarpıcılık, kısalık, açıklık, ve anlaşılırlık önemlidir. İlanlar iş, toplantı, kayıp, ölüm vb. durumlarda da verilir.

Örnek(ler)

» tarihinde kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. Ali Yılmaz» ELEKTRİKLİ ev aletleri ve beyaz eşya konusunda ürün tanıtımı yapabilecek bayan eleman aranıyor. 45 67 Sağlam Ticaret &#; Beyoğlu
Bir böcek ilacı firmasına ait reklam örneği

Reklam

Bir malı, bir ürünü çeşitli iletişim araçları yoluyla ilgilenecek olanlara veya kitlelere duyurmak ve tanıtmak amacıyla hazırlanan yazılı veya görsel içeriğe reklam denir. Reklamda amaç genellikle bir malın çok satılmasını sağlamaktır. Bunun için de reklam, ilgi çekici ve etkileyici olmalıdır. Günümüzde reklamcılık pek çok bilim dalından faydalanan bir iş kolu olmuştur. Reklam yazarlığı da ayrı bir çalışma alanıdır.

Bilmece

Bir şeyi adını anmadan niteliklerini üstü kapalı söyleyerek o şeyin ne olduğunu bulmayı okuyana ya da dinleyene bırakan edebî türe bilmece denir.

Örnek(ler)

» Dışı var, içi yok Dayak yer, suçu yok. (top)
» Açarsam dünya olur Yakarsam kül olur. (harita)
» Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk (limon)

B. Şiir (Nazım) Türleri

Her şiirin belli bir konusu, üslubu vardır. Kimi aşk, ayrılık konusunu işler, kimi okura bir bilgiyi özlü bir şekilde verir, kimi ise birini eleştirir. İşte şiirlerin bunlara göre sınıflandırılması şiir türlerini ortaya koyar. Bunlar Yunanca’daki adlarıyla adlandırılır: Lirik, Epik, Didaktik, Pastoral, Satirik. Tanzimat’tan sonra oluşan bu adlandırmadan önce Türk şiiri, nazım şekillerine göre sınıflandırılırdı: Gazel, Kaside, Şarkı, Koşma, Destan, Varsağı, Mani, Ağıt vb.

1. Lirik Şiir (Duygusal Şiir)

İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille anlatan duygusal şiirlere lirik şiir denir. Bu şiirlerde &#;sevgi, özlem, ayrılık&#; gibi konular işlenir.

Örnek(ler)

» Nasıl acıkırsa susarsa insan
Öyle sevdim bir memleket kızını
Bir şey bu aşkın artırdı hızını
Aramıza dağlar deryalar koyan
Bu dörtlükte olduğu gibi lirik şiirde hayal, duygu ve coşkunluk birinci plandadır.

2. Epik Şiir (Destansal Şiir)

Kahramanlık, yiğitlik, savaş konularını işleyen ya da tarihsel bir olayı coşkulu bir anlatımla işleyen şiirlere epik şiir denir.

Örnek(ler)

» Bizdik o hücumun aşkıyla kanatlı
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
Bu dörtlükte olduğu gibi epik şiirler, okuyanlarda vatan ve millet sevgisi oluşturur.

3. Didaktik Şiir (Öğretici Şiir)

Belli bir düşünceyi kabul ettirmek veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlaki bir ders çıkarmak için yazılan öğretici şiirlere didaktik şiir denir.

Örnek(ler)

» Piknik, gezi yaparken
Çöp bırakma geride
Çayırlarda yürürken
Zarar verme çiçeğe
Bu dörtlükte kişilerde çevre bilinci oluşturma amaçlanmıştır. Şair, şiir yolu ile okuyucusunu çevre konusunda bilinçlendirmeyi amaçlamıştır

 NOT  Fabl da didaktik şiir sayımonash.pw türde amaç, insanların hatalarını düzeltmek, onlara yol göstermektir. Fabllardaki düşsel unsurlar birer araçtır. Asıl hedeflenen ise ahlaki derstir. İnsan dışındaki varlıklara insana ait özellikler verilerek, bu varlıklar öyle hareket ettirilir.

4. Pastoral Şiir (Doğa Şiiri)

Doğa güzelliklerini; orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını ve bu hayata duyulan özlemi ifade eden şiir türüne pastoral şiir denir.

Örnek(ler)

» Gümüş bir dumanla kapandı her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı
Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı

5. Satirik Şiir (Yergi Şiiri)

Toplum hayatındaki aksayan yönlerin, düzensizliklerin; insanların çeşitli konulardaki beceriksizliklerinin ve zayıflıklarının anlatıldığı yergi şiirlerine satirik şiir denir. Bu şiir türü, Halk edebiyatında “taşlama”; Divan edebiyatında “hicviye”; günümüz edebiyatında ise “yergi” adıyla bilinir.

Örnek(ler)

» Cüzdanı görseler itin boynunda
“Buyur baş sedire it ağa.” derler
Eğer paran yoksa senin koynunda
“Defol git şuradan kurbağa!” derler
Bu dörtlükte insana değil de paraya önem verilmesi eleştirilmekte, toplumsal bir sorun dile getirilmektedir.

6. Mani

Başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür.
 >  Anonim halk edebiyatının en yaygın şeklidir. Söyleyeni belli değildir.
 >  Genellikle yedi heceli bir dörtlükten oluşur. Ama mısra sayıları 5,6,7,8 hatta 14 olan maniler de vardır.
 >  Uyak düzeni aaxa şeklindedir.
 >  Manilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. Bunlara doldurma dizeler denir.
 >  Temel duygu ve düşünce son iki dizede ortaya çıkar.

Örnek(ler)

»Bahçelerde saz olur.
Gül açılır yaz olur.
Ben yârime gül demem,
Gülün ömrü az olur.

» Deniz geçer sal değil.
Sözlerim masal değil.
Gönül çarşıda pazarda,
Satılacak mal değil.

» Karpuzlar yenmez oldu.
Sıcaktan benzim soldu.
Bir yar sevdim o dahi,
Gitti de gelmez oldu.

Örneklendirme nedir? Örneklendirmeye örnekler, 15 tane örneklendirme cümleleri örnekleri.

NOT:Düşünceyi geliştirme yollarından &#;Örneklendirme&#; ile ilgili metin örneklerine ulaşmak için aşağıdaki butona tıklayınız.

Örneklendirme Örnek Metinler

Örneklendirme Nedir?

Cümlede ya da paragrafta verilen düşünceyi daha anlaşılır hale getirmek, somutlaştırmak, açıklamak için konuyla ilgili örnekler verilmesine örneklendirme denir.

Örneklendirme cümleleri kullanılarak düşüncenin daha anlaşılır ve akılda kalıcı olması amaçlanır.

İpucu:Bir cümlenin örneklendirme cümlesi olup olmadığını anlamak için, cümleden önce &#;örnek olarak, örneğin, mesela, şöyle ki&#; gibi ifadeler getirilebilir. Bu deneme sonucunda cümle anlamlı ise o cümlede örneklendirme vardır.

Aşağıda örneklendirme cümlelerine örnekler verilmiştir.

Örneklendirme Cümlelerine Örnekler

Kurtuluş savaşını kazanmamızda kadın kahramanlarımızın da büyük bir önemi vardır; Tayyar Rahime, Kara Fatma, Şerife Bacı, Halime Çavuş, Hatice Hatun&#;

Günümüzde bazı çocuk oyunları unutulmaya yüz tutmuştur; arapsaçı, çelik çomak, bülbül kafeste, çatlak patlak..

Yörelere göre değişen onlarca yüzlerce oyun vardı,  Süleke, Löddük, Mullavara desem kimse bilmez belki; hepsi yok olup gitti&#;

Dünyanın bazı ülkeleri interneti çok pahalıya kullanmaktadır; Özbekistan, Etiyopya, Myanmar, Türkiye gibi ülkeler bunlara örnek gösterilebilir.

Sınıfımızdaki Rüstem, Kemal, Ali gibi uzun boylu öğrenciler basketbolu; Sami, Cüneyt, Rıdvan gibi daha kısa boylu öğrenciler güreş sporunu seçtiler.

Bir sözcüğün yansıttığı kavram anlam olarak aynı kalsa da sözcüğün insan zihninde uyandırdığı şekil, toplumlara, yaşanılan çevreye ve kültürlere göre değişebilir; ekmek gibi&#;

Okulların açılmasıyla trafikte ilerlemek de işkence haline geldi; dün Beşiktaş-Taksim arasını üç saatte gidebildik mesela&#;

Aşağıdaki köprü daha çok ağır yüklere dayanabilecek şekilde çelik, beton gibi dayanıklı malzemelerden yapılmışken; biraz ilerisindeki köprüden sadece yayalar geçeceği için daha hafif ve ucuz tahta, kerpiç gibi malzemelerden yapılmıştır.

Yalnızlığını bir nebze de olsa gidermek için evde evcil hayvanlar besleyebilirsin; muhabbet kuşu, kedi, papağan, köpek gibi&#;

Hava olayları bazen insanların ruh halini değiştirebilir: Havanın kapalı olması insanları mutsuz edebilir, aşırı sıcak bir günde insan hiçbir şey yapmak istemez; yağmurlu havalarda romantik olabilir, kar yağınca içi içine sığmaz&#;

Bu dünyada ne kadar lezzetli yiyecek varsa hepsi sağlığa zararlı; hamburger, cips, kola, patates kızartması, çikolata&#;

Kara ulaşım araçlarına otomobil, otobüs, kamyon, tren; hava ulaşım araçlarına uçak, jet, helikopter, balon örnekleri verilebilir.

Kışın hasta olmamak için bağışıklık sistemimizi güçlendirecek brokoli, ıspanak, kivi, portakal, sarımsak, tarçın, yoğurt gibi yiyecekleri bol bol tüketmek gerekir.

Asal sayılar sadece 1&#;e ve kendilerine bölünebilirler; 2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19&#;

Ülkemiz, turistlerin ilgisini çeken pek çok doğal güzelliğe ve tarihî esere sahiptir; Antalya’da Düden ve Manavgat Şelaleleri, İzmir’de Efes Harabeleri, Denizli’de travertenleriyle ünlü Pamukkale, İstanbul’da Kızkulesi, Şanlı Urfa’da Balıklı Göl sadece bunlardan birkaçıdır.

*** Örneklendirme Cümleleri Örnekleri içeriği hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilirsiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır