necmeddin ilgen / 'Çantacı Necmi' Şanlıurfa'da tedavi altına alındı - Gazete İpekyol

Necmeddin Ilgen

necmeddin ilgen

​Çantacı necmi; FETÖ, Atatürk siyaset ve siyasetçiler hakkında ne dedi?

Röportajımızın son bölümünde Çantacı Necmi ile gündemden hiç düşmeyen konuları konuştuk. Son yıllarda kamuoyunda Kur'an varken cemaat ve tarikatlara gerek var mı bunların da bir gün FETÖ olmayacağı ne malum gibi ifadelerin sıkça propaganda edildiği bir dönem yaşıyoruz. FETÖ olayı da bahane edilerek oradan hareketle İslami hassasiyete sahip tüm sosyal grupların elemine edilmesi gibi bazı yaklaşımların dile getirildiği bu dönemde Çantacı Necmi’ye bu konuları da sorduk. Ayrıca 30 Ağustos Cuma hutbeleriyle başlayan ve devam eden Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili tartışmalara Nurcuların bakışını sorduk.  Bediüzzaman Said Nursi’nin siyasete bakışını ve meşhur "Eûzü billahi mine'ş-şeytani ve's-siyaset" (şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım) sözünü konuştuk.

"Kur'an varken Risâle-i Nurlara ve başka kitaplara ne gerek var? Herkes Kur'an’ı kendi başına okuyup yaşayamaz mı? Cemaatlere ne gerek var? FETÖ de Nurcu değil miydi? Sizin de devlete isyan etmeyeceğinizi nereden bilelim?" gibi sorulara nasıl cevap verirsiniz?

Efendim evvela Kur'an varken diğer kitaplara ne ihtiyaç var demek çok yanlış bir şey. Kur'an varken peygambere ne ihtiyaç var. Bakın peygamberimizin binlerce hadisleri var. Kur'an var hadis de var ondan sonra İmâm-ı Â’zamlar gelmiş, Abdülkādir Geylânî'ler gelmiş, Mevlânâ’lar gelmiş, İmâm-ı Rabbânî'ler gelmiş değil mi, İmâm-ı Şâfiî'ler gelmiş bunlara ne ihtiyaç var denebilir mi? bunu diyen adamın aklından zoru var demektir. Normal bir akılda birisi değildir o. Tabii ki ihtiyaç var. Kur'an her şeyi anlatıyor ama ben anlamıyorum ki, bu kitaplar (Risâle-i Nurlar) Kur'an'ı benim anlayabileceğim seviyeye indiriyor. Hatta bazı kardeşlerimiz bana: "abi sen bazen çok konuşuyorsun, Risâle-i Nur'un izaha ihtiyacı yok. Niye izah ediyorsun, Bediüzzaman noksan mı bırakmış?" gibi tenkitlerde bulunuyorlar. Hayır, ben Risâle-i Nur'u izah etmiyorum, muhatabıma göre konuşuyorum, o adama izah ediyorum. O adamın ilim seviyesi düşük, daha ulaşamamış ona ben izah ediyorum. Ben, Risâle-i Nur'u izah etmiyorum, o adamın seviyesine indirmeye çalışıyorum budur yani. Bu mesele tam anlaşılamıyor. Kur'an'a da ihtiyaç var, Kur'an âlimlerine de ihtiyaç var. Bu kadar âlimler gelmiş geçmiş o zaman hepsine ihtiyaç yok demek lazım ki çok acayip bir şey olur. Yani, akıllı bir adam bunu söyleyemez ya

İkinci meseleye gelirsek: FETÖ denen adam hiçbir zaman bir Nur talebesi olmadı. Ben 66 senesinde bu cemaati tanıdım, buraya dâhil oldum. Onunla da 66 senesinde kavga ettim ve ona şöyle bir yumruk çıkardım (elini yumruk yaparak) dedim ki "senin gururunu bu yumrukla ezerim "aynen böyle dedim. Nasıl bunu dedim, olay şöyle İzmir'de Dursun diye bir kardeşimiz vardı vefat etti, kendisi Denizlili bir gün bana dedi ki "ağabey sen çok güzel anlatıyorsun birlikte Denizli'ye gidelim önümüz de sömestre tatili var bizim Ankara'da ve İstanbul'da çok kardeşlerimiz, arkadaşlarımız var üniversitelerde okuyorlar bu Nurlar'ı onlara da tanıtalım." Ben de “hay hay” dedim, gittik Denizli'ye orada camilerde konuştuk, kahvelerde konuştuk, açık alanlarda konuştuk. Ben de yeniyim ama Allah da bir istidat vermiş, öyle acayip konuşuyordum ki ben de kendimin nasıl böyle konuştuğuna şaşırıyordum. Bir gün sinemada sahneye çıktım baktım millet salonu ağzına kadar doldurmuş dedim "ulan ben bu kadar insana cevap verebilecek miyim, çok mu ileri gidiyorum, zaten külliyatı tanıyalı henüz bir- iki ay olmuş, bir yandan da kendimi cesaretlendiriyorum elimde kitap var diyorum. Trak! açıyorum kitabı "her bir ağaç Bismillah der rahmet hazinesinden ellerini doldurup bizlere tablacılık eder." düşünün diyorum düşünün ağaç, odun, odun çamuru alıyor şeftali getirip uzatıyor, çamuru alıyor üzüm veriyor, çamuru alıyor kayısı veriyor, çamuru alıyor zeytin veriyor yahu bu ne demek, odun, bütün bunları yapmasını biliyor, hatta bunların bütün malzemeleri toprağın içinde var, buna insan değil, eşek bile inanmaz. Bunu iddia eden de eşek-oğlu eşektir. Yani tabiat yapıyor diyenler Veriyor veriştiriyorum, coşuyorum millette coşuyor, ayaklanıyor "yaşa hoca" falan tezahürat yapıyorlar. Denizli'de öyle günler geçirdik kardeş. İzmir'e geldim, o zaman FETÖ ile beraberiz, bana dedi: "Necmi kardeş Denizli'ye gitmişsin?" dedim: “evet gittim, çok güzel de oldu hocam, küçük bavul da kitap götürüp sattık.” bedava versek herkes alır ama biz bu kitapları sattık. Konuşma yapıyorum, kitaptan okuyorum dinleyenler “hocanın okuduğu kitap neydi o? Gençlik Rehberi,” “hocanın okuduğu kitap neydi o? İman Hakikatleri,” “hocanın okuduğu kitap neydi o? Haşir Risalesi” ben, camide veya kahvehanede ne okuyorsam halk da onu istiyor, satın alıyordu. Ben orada yaladıklarımı böyle anlatıp FETÖ'ye dedim "çok güzel oldu" o, "çok güzel olmadı, meşveretsiz gittin" dedi. O kadar yeniyim ki daha meşveretin ne olduğunu bilmiyorum. Meşveretsiz gittin, yani ceketsiz gittin, üşüyeceksin gibi bir şey anlıyorum ben. Meşveretsiz gittin yani ona danışmadan gittim. O zaman meşveret heyeti de yoktu, ona danışmadan gittiğimi meşveretsiz kabul ediyor. Dedim "hocam sen bunu gururundan söylüyorsun, ben senin o gururunu bu yumruğumla ezerim." aynen böyle dedim. Sonra biz tabii hemen ayrılmadık, daha bir kaç sene beraber olduk ama ne diyordu bana biliyor musunuz "Necmi kardeş o yumruğu bana gösterdin ya o yumruğun sancısını hala karnımda çekiyorum" yumruk vurmadık yani böyle (eliyle gösterip) gösterdim sadece. O adam hiçbir zaman için Nur talebesi olmadı. Hep yandan, hep yandan hep öyle bu cemaatin gücünden istifade edip, kendini ileriye attı ve nitekim de biraz muvaffak oldu, yani cemaat ona biraz değer vermeye başladı. Ağlıyor, artistik hareketler yapıyordu, bizim cemaatimiz saftır yani öyle diyor Bediüzzaman hazretleri "biz ki Müslümanız aldanırız ama aldatmayız." Müslüman aldanabilir yani Adam gözyaşı döküyor, vay be! diyorsun. Adam rol yapıyor. FETÖ hiçbir zaman için Nur talebesi olmadı, hiçbir zaman için de samimi olmadı.  O ağlamaları hep yapmacıktır, hep roldür. Evet, bir cemaatte sapıtabilir. Kişiler de sapıtabilir. Düşmez-kalkmaz, sapıtmaz, şaşırmaz bir Allah'tır. Şimdi bakacağız duruma. Biz FETÖ'yü de işte böyle ufak tefek şeylerle anlamaya çalıştık, ne dedi mesela "Cebrail (as.) parti kursa, gelse bana; Fethullah sen de bizim partiye gel dese, Cebrail'e derim Cebrail kardeş sen devam et, ben siyasete girmeyeceğim." Ulan terbiyesiz adama bak! Cebrail (as) parti kursa, kendi mi kurar? Allah'tan izin almadan Cebrail ayağını atmaz. Bak bak Cebrail'e hayalen parti kurduruyor Cebrail'in partisine girmiyor, Cebrail'i siyasetçi yapıyor kendisi siyasete girmiyor şuraya bak Bundan anlayanlar anladı tabi, o zamandan anladı.  Mesela camide vaaz ediyor "Kur'an'ı attınız, attınız diyor elinde Kur'an. Kur'an-ı böyle attınız deyip Kur'an-ı cemaatin üstüne atıyor. Bir mümin hiç Kur'an-ı atar mı yaa? Hani güya siz Kur'an'ı attınız yani Kur'an-ı yaşamıyorsunuz diyor. Yahudi sabun satıyormuş da "kuru sabunlar, kurusa bunlar" açıktan kurusun bunlar (Müslümanlar) diyemiyor da, kurusa bunlar diyerek Müslümanların kökü kurusun diyor. Bir Yahudi bir Müslüman'ın gölgesine bassa onların itikadınca çok sevabı var Onun için bu şerefsiz de Kur'an'ı atmak istiyor da başka türlü atamıyor "attınız bunu" diyor. Hiç böyle bir vaiz, böyle bir evliya, böyle bir ulema, böyle bir müceddit, böyle bir müçtehit gelmiş mi Kur'an'ı alıp da cemaatin üstüne atsın. Tabii o zamandan anlaşılıyordu, bazı şeyler anlaşılıyordu ama herkes anlayamıyordu, anlayanlar anladı, biz anladık ama birdenbire ona karşı çıkmak, İslam âlemine karşı çıkmak gibi bir şeydi. Tüm İslam alemi onu tasvip ediyordu, adam sadece bizi değil, devleti aldattı ya İslam âlemini kandırdı. Tarihte böyle bir adam gelmemiştir ve gelmeyecektir. Öyle bir sahtekâr Onun için biz FETÖ'cü olamayız, onun gibi yapamayız, biz vatanımızı seviyoruz, canımız gibi seviyoruz çünkü "hubbul vatan minel iman" diyoruz. Vatan sevgisi imandan gelir. Adamın imanı varsa vatanını sever, imansız adam vatanını sevmez, onun için Allah'ın izni ile bizim cemaatimiz her zaman devletin yanında olmuştur, bu kadar hükümetler gelip geçti, hiçbiri ile münakaşa yapmadık, mübareze etmedik bu adam hepsine "eyvallah dedi" en dindar hükümetin başkanına "Firavun" dedi, şunu dedi, bunu dedi. Onun için böyle bir sahtekâr bugüne kadar küre-i arza gelmemiştir, bundan sonra gelir mi gelmez mi bilmiyorum. Allah korusun bizi öyle bir cemaat olmaktan

Nur cemaatinin siyasete bakışı nedir?

Üstadımız "Eûzü billahi mine'ş-şeytani ve's-siyaset" (şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım) diyor. Bizim siyasete bakışımız değil de siyasilere bakışımız vardır. Eğer bir siyasetçi İslamiyet'e saldırmıyorsa, İslamiyet'e taraftarsa, İslamiyet'i seviyorsa, hele bir de yaşıyorsa  o bizim oyumuzu da alır duamızı da alır amma öyle bir siyasetçi var ki dine saldırmıyor,  ama dini de yaşamıyor, ona da dua ederiz dini yaşasın. Çünkü saldırıya geçmiyor, tahribat yapmıyor o bakımdan bizim siyasi yaklaşımımız daima dinimiz üzeredir. Çünkü bizim memleketimizde ezanların yasak olduğunu ben biliyorum, ben küçük çocuktum camide bana uydurukça ezan okutuyordu hoca. “Tanrı uludur, tanrı uludur” diye. Küçüktüm o zaman, sesim güzel çıkıyordu. Biz ne hükümetler, ne idareler gördük, ne bakanlar, ne başbakanlar gördük  o bakımdan bugünkü hükümeti  biz tasvip ediyoruz. tabiî ki yanlışları varsa yanlışlarını ikaz ederiz, doğrularını tasvip ederiz, dua ederiz, oylarımızla da destekleriz, hiçbir zaman için tahribatçı olmayız. Daima tamirci, yapıcı oluruz şunu yine üstadımız Bediüzzaman diyor ki "zerratı günahkârlardan müteşekkil bir hükümetten hatasız iş beklemek muhali taleptir" muhali talep ne demek: olmayacak bir şeyi beklemek, horozdan yumurta beklemek veya öküzden süt beklemek gibidir yani. Bugünkü hükümetin efradı günahkârlardan teşekkül etmiş, taa en son adamına kadar Baştaki evliya dahi olsa. Bir makama gidinceye kadar müdür, müdür yardımcısına kadar bakın bozukluklar çıkıyor onun için hükümetten hatasız iş beklemek yanlış bir şey. Hataları olacak fakat hataları mı çok sevapları mı çok, bu millete faydası mı çok zararı mı çok ona bakacağız. Biz bugünkü şartlarda bu hükümetin millete faydasının zararından çok olduğuna inanıyor onun için bu hükümeti tasvip ediyoruz, dua ediyoruz, oylarımızla da yardım ediyoruz. İki kere iki dört eder ister çarp ister topla.

Bediüzzaman'ın Mustafa Kemal'e bakışıyla ilgili Siz neler söyleyeceksiniz?

Üstad Bediüzzaman Hazretleri o zamanın hocalarına, âlimlerine Mustafa Kemal’le ilgili demiş ki "bu zat çok zeki bir adam, yani bir deha bu dehayı kuşkulandırmayın” o dönem çok hocalar milletvekili olmak için sıraya girmişler, milletvekili de olmuşlar. Mustafa Kemal çoğunu da asmış… Üstat o dönem hocalarına “İslam'a faydalı olacak bir adamı kuşkulandırmakla İslam'ın aleyhine döndürmeyin dedim maalesef döndürdüler” diyor. Üstat ona askeri bir deha diyor. Bediüzzaman, İngilizlerin 'de İstanbul'u işgali etmesi ve onların hain sömürgecilik planları karşısında gerek Anadolu halkının gerekse İstanbul eşrafının uyanması için faaliyete geçiyor ve İngilizlerin gizli emellerini ortaya çıkaran Hutuvat-ı Sitte eserini telif ediyor. Bu eser o dönem hem aydınlar üzerinde hem de halk üzerinde büyük tesir yapıyor. Bunun üzerine Mustafa Kemal, üstadı Ankara’ya davet ediyor “gel beraber çalışalım.” diyor. Tabi bunu aracılarla yapıyor. Bunların hepsinin tarihi kaynakları, şahitleri belgeleri vardır. Mustafa Kemal ve Üstat Ankara’da beraber görüşüyorlar Mustafa Kemal’in üstada bazı teklifleri oluyor. Detaylara girmiyorum merak edenler hem külliyattan hem başka kaynaklardan bunları bulabilir, okuyabilirler. Bu görüşmeler neticesinde üstat, Mustafa Kemal’e “ben burada kalamam, ben ahrete çalışacağım, sen de dünyaya çalış, sana ilişmem” diyor ve ilişmiyor. İlişenlere de iştirak etmiyor. O dönem Ankara’da yapılmak istenen bazı uygulamaları görüyor ve siyaseten bunların engellenemeyeceğine kanaat getirip “ben iman davasına çalışacağım” diyerek Ankara’dan ayrılıyor.

Röportaj: Bilal Dursun Yılmaz

Gençliğimiz ve Geleceğimiz Konferansı

Üniversitemiz öğrenci topluluklarından Genç Adımlar Topluluğu, yeni bir etkinlik daha gerçekleştirdi.

“Gençliğimiz ve Geleceğimiz” adlı konferans, Üniversitemiz Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak Araştırmacı-Yazar Necmettin İlgen katıldı. Çantacı Necmi lakabıyla da anılan İlgen, katılımcılarla sohbet niteliğinde bir konferans gerçekleştirdi. İnsanı diğer canlılardan ayıran tek özelliğin, insanın düşünebiliyor olması olduğunu belirten İlgen; “Akıl silah gibidir. Düşmanı da kendini de öldürür. Bizler birbirimize muhtacız. Birbirimizin noksanlarını gideririz. Hayatta her şeyin bir rolü, bir görevi vardır.” dedi.

Katılımcıların sorularını da cevaplayan Necmettin İlgen’e program sonunda Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Osman Türer tarafından plaket verildi.

 

NECM&#; &#;LGEN

&#;nsan bir yolcudur. Bu yolculuk ise alem-i ervah'dan , rahm-&#; maderden, sabavetten, ihtiyarl&#;ktan, dünyadan, kabirden, berzahtan,ha&#;irden ve s&#;rattan geçen ve ebed memleketine uzanan bir yolculuktur. Her insanda  bu yolculu&#;un bir kademesi, bir hatvesinde bulunmaktad&#;r.

Sonu olmayan ve nihayetsiz bir aleme aç&#;lan bu yolculuk seyri içinde her insan bu yolculu&#;unu çe&#;itli vas&#;flarla sürdürür.&#;&#;te bu yolculardan biriside Çantac&#; Necmi ismi ile müsemma olan Necmeddin &#;LGEN a&#;abeyimizdir.


Necmeddin &#;lgen senesinde &#;zmir'in Urla &#;lçesinde dünya denilen diyar-&#; gurbetteki yolculu&#;una ba&#;lam&#;&#;t&#;r. Babas&#; Zahid &#;lgen, Kosava Pri&#;tine'den
y&#;l&#;nda Anadolu'ya hicret etmi&#;tir. Balkanlarda ki bulan&#;k dönemlerde bütün gayret ve birikimlerini geride b&#;rakarak menba-&#; ilim, irfan ve medeniyet olan Anadolu'ya hicret eden kundura ustas&#; olan Zahid efendinin tek bir dü&#;üncesi vard&#; oda çoluk çocu&#;unun mukaddesat&#;n&#; rahatça ya&#;ayabilmeleriydi.&#;&#;te bu dü&#;üncelerle Anadolu'ya gelen evlad-&#; Fatiha, safi, temiz, osmanl&#; torunu Zahid amcam&#;z bir mirac kandili gecesinde ruhunu Rahman'a teslim etmi&#;tir. (Allah Rahmet Eylesin).

&#;&#;te çantac&#; Necmi A&#;abeyimiz bu &#;artlar alt&#;nda 'de dünyaya gözlerini açm&#;&#;t&#;r.
Çok zengin olmamakla beraber gönlü zengin olan bir ailede dünyaya gelen Necmi a&#;abeyimiz ilkokulu Urla'da okumu&#;tur ya&#;&#;nda &#;zmir'e gelmi&#; ve Saraçhane'de bir dükkanda ç&#;rakl&#;k yapmaya ba&#;lam&#;&#; ve 3 sene kadar sonra da kendi dükkan&#;n&#; açarak burada çanta, kemer gibi malzemeler imal etmeye ba&#;lam&#;&#;t&#;r.

'de Vatani görevini ifa etmek üzere Peygamber Oca&#;&#; olarak tesmiye olunan askere giderek Isparta ve Konya illerinde bu görevi itmam eylemi&#;tir.
y&#;l&#;nda Risale-i Nur eserlerini tan&#;yan Necmi a&#;abeyimiz Kur-an-&#; Kerim'in bu as&#;rdaki mümtaz ve lü'lü misal hakikatlar&#;n&#; ciddi bir &#;ekilde a&#;k ve &#;evk
ile okumaya ba&#;lad&#;.Nur risalelerini okudukça Kur-an-&#; Kerim'in feyzi ile istidatlar&#; inki&#;af etmeye ve marifetullah ikliminde ilginç pencereler aç&#;lmaya ba&#;lad&#;.
Bu dönemde  Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden, Tahiri Mutlu, Ahmet Feyzi, Bayram Yüksel a&#;abeylerle birliktelikleri olmu&#; ve bu abilerden hizmet 
hususunda çok önemli yöntem ve birikimleri alm&#;&#;t&#;r.

Bu dönem itibariyle bir &#;airimizin dedi&#;i gibi:
"Öyle bir bahar&#;na rastlad&#;k ki ömrün
Bülbül hamu&#;, havuz tehi, gülistan harab"

Evet hak ve hakikatlar&#; ifade etmenin yasak oldu&#;u bir mevsim, ne yaz&#;k ki Kur-an bülbüllleri sus ( turul ) mu&#;, güllerin bahçelerde hazan oldu&#;u bu mevsimde
hak ve hakikatlar&#; bah&#; eden Risale-i Nurlar&#; okudu&#;u ve etraf&#;ndaki insanlar&#; tenvir etti&#;i cürmüyle ! Necmi a&#;abeyimiz 'de 3 ay, 'de 1 ay, 'de 1hafta 
medresiyi yusufiyye olarak bilinen hapihaneyi ziyaret etmi&#;tir. Suçu neydi hak ve hakikat&#; anlatmaktan ba&#;ka, insanlar Rabblerine nas&#;l daha iyi bir kul olabilirler
vatan&#;na, milletine, devletine, çevresine nas&#;l daha faydal&#; hale gelebilirler bundan ba&#;ka ne dü&#;ünmü&#;tüde bu insanlar bunca s&#;k&#;nt&#; çekmi&#;lerdi. Bu süreçte evi dükkan&#;
bir kaç defa bas&#;ld&#;.Risaleleri toplat&#;ld&#; zira ilim ad&#;na bütün tahsili Risale-i Nurlard&#;.Tüm bunlar bu yolun cilvelerindendi.

Yunus Emre Hazretlerinin dedi&#;i gibi "Bu yol uzundur, geçidi yoktur derin sular var"
Tüm bunlara sab&#;r funduszeue.infoaneyi Medreseyi yusufiyye bildi orada da hak ve hakikatlar&#; anlatmaya devam etti zira üstad&#;ndan bu dersi alm&#;&#;t&#;.Müsbet
hareket etmek ne olursa olsun müsbet hareket etmek Üstad Bediüzzaman hazretlerinin dedi&#;i gibi "Kur-an bizleri menfi hareketten men ediyor" bu hakikata bi tamamiha uyuyordu ve neticede beraet etti.Çünkü hak ve hakikat inhisar alt&#;na al&#;namaz, gözünü kapayan yaln&#;z kendine gece yapar.

Necmi A&#;abeyimizin bir erkek iki k&#;z olmak üzere üç çocu&#;u, be&#; torunu funduszeue.info&#;kur emeklisi Risale-i Nur mektebinin çal&#;&#;kan bir funduszeue.infomlu Fahreddin hocam&#;z&#;n dedi&#;i gibi "Çantac&#; Necmi a&#;abey Risale-i Nurun bir mahsülüdür."

Hak ve hakikat nerede olursa olsun anlat&#;lmal&#; diyen Necmi a&#;abeyimiz Medreseyi yusufiyyede de bo&#; durmam&#;&#; Risale-i Nur hakikatlar&#;n&#; muhtaç gönüllere
ula&#;t&#;rmaya çal&#;&#;m&#;&#;t&#;funduszeue.infoeyi yusufiyye de ya&#;ad&#;&#;&#; bir hat&#;ras&#;n&#; burada nakletmek istiyoruz:

R&#;fat Çelik, kominizmin batm&#;&#;, koku&#;mu&#;, küflenmi&#;, hissiz telkinlerinden idraki tozlanm&#;&#; ama kalbi daha ölmemi&#; biri. Ahiret inanc&#; noktas&#;nda idraki tozlanm&#;&#;
olan bu karde&#;imizle kar&#;&#;l&#;kl&#; müzakereye giren Necmi a&#;abeyimiz Risale-i Nur Külliyat&#;ndan &#;ualar mecmuas&#;ndan onbirinci &#;ua olan meyve risalesinden sekizinci meseleyi okur. Okudu&#;u sat&#;rlar R&#;fat Çelik'in idrakindeki tozlar&#; süpürecek ve nisan ya&#;murlar&#; gibi idrakine ya&#;acak ve oradanda mahalli iman olan kalbinin ovalar&#;nda, iman yemi&#;lerini meyvelerini netice verecektir.Üstad&#;m&#;z Bediüazzaman Hazretleri orada &#;öyle buyurmaktad&#;r:
"Hatta insan&#;n cismani midesini memnun etmek için o midenin hal diliyle bekas&#;na dair duas&#;n&#; kemal-i ehemmiyetle dinleyip kabul ederek fiilen cecap vermek
için, hadsiz ve hesaps&#;z ve yüzbinler tarzlarda ve binler çe&#;it çe&#;it lezzetlerde gayet san'atl&#; taamlar&#; ve gayet k&#;ymetli nimetleri cismaniyete ihzar etmek, bedahetle ve 
&#;eksiz gösterir ki; dar-&#; ahirette cennetin en çok ve en mütenevvi lezzetleri funduszeue.info saadet-i ebediyenin en ehemmiyetli ve herkesin istedi&#;i ve ünsiyet etti&#;i nimetleri cismanidir.

Acaba hiçbir ciheti ihtimali ve imkan&#; var m&#; ki, bu adi midenin hal diliyle beka duas&#;n&#; kabul edip nihayetsiz mucizatl&#; maddi taamlar ile onu minnettar ederek,
her vakit tesadüfsüz, kasdi olarak fiilen cevap veren bir Kadir-i Rahim, bir Alim-i Kerim, kainat&#;n en ehemmiyetli neticesi ve arz&#;n halifesi ve o Halik&#;n güzidesi ve
peresti&#;kar&#; olan nev-i insan&#;n insaniyet mide-i kübras&#; ile külli ve yüksek ve daima arzu etti&#;i ve ünsiyet etti&#;i ve f&#;traten istedi&#;i cismani lezzetleri, dar-&#; bekada verilmesine dair hadsiz dualar&#; kabul olmas&#;n ve ha&#;r-i cismani ile fiilen cevap verilmesin, onu ebedi minnettar etmesin? Adeta sine&#;in sesini i&#;itsin, gök gürültüsünü i&#;itmesin! Ve adi bir neferin kemal-i ehemmiyetle techizat&#;na baks&#;n; orduya hiç bakmas&#;n, ehemmiyet vermesin!Bu yüz derece muhal ve bat&#;ld&#;r."

Evet bu sat&#;rlar&#; okuduktan sonra R&#;fat Çelik "Evet, Necmi efendi inan&#;yorum Ahiret vard&#;r."funduszeue.info kul daha kullu&#;unu kaybetmeden tekrar f&#;trat&#;na dönü&#;
yapm&#;&#;t&#;r.

Necmi a&#;abeyimiz "Ya&#;am&#;m&#;n prensibi bu hizmeti anlatmakt&#;funduszeue.info anlatmad&#;ktan sonra ya&#;amam&#;n bir manas&#; yoktur."demektedir.
Refikay&#; hayatlar&#; bir gün &#;öyle der:
-"Merdivenleri zor ç&#;k&#;yorsun, bütün dünyay&#;da funduszeue.info ak&#;l erdiremiyorum!
Bu sözü duyan Çantac&#; Necmi a&#;abeyimiz:
-"Han&#;m, han&#;m merdivenleri ç&#;kamayan ben, dünyay&#; gezdiren Allah' (cc) t&#;r.
Evet bu hizmette ilerleyen ya&#;&#;na ra&#;men hala genç bir delikanl&#; gibi hak ve hakikatlar&#; anlatmaya devam eden biz gençleri &#;evke getiren Necmi a&#;abeyimize
Kadir-i Zülcelal olan Cenab-&#; Rabbul Alemin Hazretlerinden hizmette geçecek hay&#;rl&#; ve uzun ömürleri ve sekinetini Necmi abimizden ve üzerimizden eksik etmemesini
tazarru ve niyaz ederiz.

Maltepe Nur Talebeleri


Çantac&#; Necmi Abinin Risalehaber de yay&#;nlanan röportaj&#; : 

Röportaj: Nurettin Huyut

BEN &#;&#;MD&#; BU KAPIDAN G&#;RECE&#;&#;M AMA SEN HEMEN G&#;RME

Sizi tan&#;yabilir miyiz?

As&#;l ismim Necmettin &#;lgen’dir ama bana Necmi diyorlar. ’de &#;zmir’in Urla ilçesinde do&#;dum. O günün &#;artlar&#;nda ancak &#;lkokulu okuyabildim. Evliyim üç tane çocuk be&#; tane torun var. Babam&#;z Kosova’dan gelmi&#;… Murat Hüdavendigar’&#;n beldesinden. S&#;rplara kar&#;&#; gönüllü olarak 16 ya&#;&#;nda sava&#;a kat&#;lm&#;&#; Kundurac&#; Zahit Usta derlerdi. Camide vefat etti.

Bugüne kadar ne tür i&#;lerle me&#;gul oldunuz?

Ticaretle me&#;gul olduk, hep esnafl&#;k yapt&#;m. Çantac&#;l&#;k yap&#;yordum, o nedenle bana Çantac&#; Necmi diyorlard&#;, hala da öyle diyorlar. Çanta imal ediyordum, al&#;p sat&#;yordum böyle. Saraciye di&#;er ad&#;yla.

Risale-i Nurlar&#; ne zaman tan&#;d&#;n&#;z?

Risale-i Nurlar&#; senesinde &#;zmir’de bir sohbete davet etmi&#;lerdi ilk defa orada tan&#;d&#;k. &#;zmir’de Mustafa Birlik diye bir abi vard&#;, Konyal&#;, Üstad&#; da ziyaret etmi&#; bir abi… Onun evinde beni sohbete davet ettiler. Ben de gittim

Daha önce bir iki tarikata girdim ç&#;kt&#;m. Girdi&#;im tarikatta arad&#;&#;&#;m&#; bulamam&#;&#;t&#;m… “Nak&#;i tarikat&#;” diyorlard&#; ama cehri (sesli) zikir yap&#;yorlard&#;. Demek ki, de&#;ilmi&#;… Arad&#;&#;&#;m&#; bulamam&#;&#;t&#;m. &#;çimde öyle bir duygu vard&#;, düzelmekle herkesi &#;a&#;&#;rtacakt&#;k. Oradan ç&#;kt&#;m bu defa, Hüseyin Hilmi I&#;&#;k Beyin ziyaretine gittim. Onlarla biraz tak&#;ld&#;k. Oralarda da pek tatmin olmad&#;m, imani konularda sorular&#;ma cevap bulamad&#;m. Yani, arad&#;&#;&#;m cevaplar&#; bulamad&#;m.

Sonra Allah rahmet eylesin Mehmet Metin diye bir a&#;abey vard&#; &#;zmir’de, otelci. Y&#;ld&#;z Palas otelini i&#;letiyordu kendisi Konyal&#;yd&#; Hep Nur talebeleri geldi&#;i zaman o otelde kal&#;rlard&#;. O zaman öyleydi bugünkü gibi evleri geni&#; aileler veya bugünkü gibi kalabal&#;k cemaat yoktu. Garip ve fakir insanlard&#; Nurcular. Cemaat&#;m&#;z da gariband&#;. Azd&#;k tabi. Bu dedi&#;im sene evvele ait… O otelci Mehmet abi dedi ki, “Ya Necmi Karde&#;, böyle böyle bir sohbet var sen de gelir misin?” diye davet etti. Camide bazen müezzinlik yap&#;yordum oradan beni tan&#;yordu. “Gel seni Risale-i Nur dersleri var orada götüreyim” dedi. Biz de “olur” dedik, heyecanla gitti.

Mehmet abi kendisi götürmedi bir arkada&#; beni götürdü Giderken yolda tam eve yakla&#;m&#;&#;t&#;k eliyle evin kap&#;s&#;n&#; göstererek “bak” dedi. “Ben &#;imdi bu kap&#;dan girece&#;im, ama sen hemen arkamdan girme, biraz bekle, dikkat çekmesin.”

O zamanlar öyle idi. Kalabal&#;k oldu mu ispiyon ediyorlard&#;, münaf&#;k tipler çoktu. Hemen ispiyon ediyorlard&#;. O nedenle “bir iki tur at sonra gel” demi&#;ti. Ben de “Allah! Allah!” dedim içimden, ne oldu&#;unu da bilmiyorum. “Nurcu, Nurcular” diye duyuyorum ama nedir ne de&#;ildir mahiyetini bilmiyorum. Bazen duyuyoruz i&#;te, “Nurcular bas&#;ld&#;” diye ama onlar hakk&#;nda hiçbir bilgim henüz yok. Herhangi bir kitaplar&#;n&#; da okumu&#; de&#;ilim. Kimseden bir &#;ey duymu&#;ta de&#;ilim.

&#;ÇER&#; G&#;RD&#;&#;&#;MDE DERS SANK&#; BANA H&#;TAP ED&#;YOR G&#;B&#; GELD&#;

Ben bir iki tur att&#;m ama içimden de söyleniyorum “bu adam niye bana böyle dedi” diye. Korkutmu&#;tu beni. Sonra “Ama ne olursa olsun gidece&#;im” dedim ve gittim. Bizde biraz Arnavutluk var, Arnavut inad&#; var. Ne olursa olsun gidece&#;im. Gittim girdim içeri. Merdivenle yukar&#; ç&#;kt&#;m bakt&#;m kalabal&#;k bir cemaat var. O gün Fethullah Hoca da oradayd&#;. Fethullah Hocaefendi o günlerde &#;zmir’e yeni gelmi&#;ti, bazen giderdik camideki vaazlar&#;na. Dedim “Fethullah Hoca da buradaysa buras&#; güzel ve sa&#;lam bir yerdir.” Ve oturup dersi dinledik. Bir karde&#; Sözü okuyordu, Vesvese bahsi. Ben içeri girerken bakt&#;m okuyan “ey vesveseli adam bilir misin vesvesen neye benzer? Musibete benzer ehemmiyet versen &#;i&#;er ehemmiyet vermezsen söner, cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Bilirsen gider, bilmezsen gelir. &#;u yaran&#;n merhemi i&#;te &#;udur…” diye devam ediyor.

Çok ho&#;uma gitmi&#;ti. Bende de vesvese biraz vard&#;. Mesela, abdest al&#;yordum tam namaza duraca&#;&#;m birden akl&#;ma vesvese geliyordu, “Ayaklar&#;n&#; y&#;kad&#;n m&#;? Ba&#;&#;n&#; messettin mi?” Ve namaz&#; b&#;rak&#;p gidiyorum ayaklar&#;m&#; bir daha y&#;k&#;yorum. Böyle bir vesvese rahats&#;zl&#;&#;&#; bende vard&#;. &#;çeri girdi&#;imde dinledi&#;im o ders sanki bana hitap ediyor gibi geldi bana. Hemen o kitab&#; okuyan&#;n yan&#;na oturdum. &#;öyle e&#;ildim bakt&#;m kitaba “Sözler” yaz&#;yor. “Tamam dedim ben bu kitaptan bir tane alay&#;m.” Dersten sonra adama sordum dedim “karde&#; bu kitap nerde sat&#;l&#;yor?” “Buluruz abi meraklanma” dedi.

Fehtullah Hocaefendi dersi k&#;sa kesmesini istemi&#;ti. “Vesvesesi olan bunu okusun” dedi. “Ba&#;ka bir yer okuyun karde&#;ler” dedi. Zaten kendisi pek okumaz bizlere okuturdu. Abdullah Aymaz vard&#; o okurdu. Ba&#;ka karde&#;ler okurdu, Saim abi vard&#; Rahmetli o okurdu. Sonra da biz okumaya ba&#;lad&#;k. Çenemiz tutuyor ya. Ve böyle o gün bu gündür devam ediyoruz. Tabi ben ertesi gün otele gittim beni o sohbete davet eden Mehmet abi o gece derse gelmemi&#;ti. Beni davet etmi&#;ti ama kendisi gelememi&#;ti. “Sen beni davet ettin Allah raz&#; olsun, çok ho&#;land&#;m, bu kitaplar çok güzel ama ben bunlar&#; nerede bulaca&#;&#;m?” dedim. O gün de Muzaffer Aslan abi (rahmetli) me&#;er yeni kitap getirmi&#;.

O dönemde Muzaffer abi kitap getirir da&#;&#;t&#;rd&#;, sadece &#;zmir’e de&#;il, tüm Türkiye’de kitap da&#;&#;t&#;rd&#;. Bavullarla, çantalarla, gezerdi Allah rahmet etsin Nur içinde yats&#;n… Muzaffer abimiz. Ona her seferinde dua ediyorum. Çok kaliteli bir insand&#; o.

&#;U SÖZ’Ü DE B&#;R OKUYAYIM, B&#;T&#;R&#;YORUM…

Allah Rahmet etsin…

Tevafuk o gün Muzaffer abi kitap getirmi&#;ti. Hemen bir tane Sözler ald&#;m. Bir tane de Tarihçe-i Hayat ald&#;m ve okumaya ba&#;lad&#;m. Öyle bir okuyorum ki baz&#;lar&#;n&#;n dili dönmüyor falan, okuyam&#;yor kem küm ediyor. Ben kem küm de etmiyorum, dilim yatk&#;nm&#;&#; gibi hiç zorluk çekmiyorum. Cenab-&#; Allah bizi ona haz&#;rlam&#;&#; diye anl&#;yorum. Baz&#; insanlar diyor “ben anlayamad&#;m.” Bahaneleri de haz&#;r “kitap Osmanl&#;ca, kelimeler yabanc&#;.” Ama ben hem anl&#;yor hem de anlat&#;yordum. Annem hastayd&#;, yatalakt&#; ba&#;&#;nda oturuyorum ona okuyorum. O da çok dindar bir insand&#; rahmetli “Oku o&#;lum oku saat 9 oluyor 10 oluyor dükkan açmaya gidece&#;im gidemiyorum kitab&#;n a&#;k&#;ndan. “O&#;lum hadi git art&#;k ö&#;len oldu” diyor. “Giderim anne” diyorum.

Çar&#;&#;daki dükkan&#;n aç&#;lmamas&#; için bir neden olmas&#; laz&#;m. Yoksa mutlaka aç&#;l&#;r. Cenaze gibi önemli bir neden. Yaz&#;l&#;rd&#; kap&#;ya “cenazemiz dolay&#;s&#;yla bu gün dükkan&#;m&#;z kapal&#;d&#;r” diye. Benimki ö&#;leye kadar kapal&#; cenaze-menaze yok. Ama dirilen birisi var. Kimse bilmez cenazelikten dirilen birisi var. Annem diyor “hadi ö&#;len oldu git” diyor. Ben diyorum &#;u Söz’ü de bir okuyay&#;m, bitiriyorum. &#;u 21’i de okuyay&#;m. Öyle bir tat al&#;yorum. Anlayaca&#;&#;n o gün bu gündür devam ediyoruz karde&#;. O gün bu gündür &#;evkimi kaybetmedim Elhamdülillah. Birisi dedi “sizi 20 sene önce dinlemi&#;tim, o gün de böyleydin &#;imdi de böylesin.” Bu karde&#;lerimizin ve cemaatimizin duas&#;yla oluyor. Ba&#;ka bir &#;ey de&#;il.

Bu anlatt&#;&#;&#;n&#;z hangi y&#;llarda oluyor?

y&#;llar&#;.

O dönemde &#;zmir’de Nur hizmetleri devam ediyordu de&#;il mi?

Evet, hizmetler h&#;zla devam ediyordu. y&#;llar&#; aras&#; Menderes dönemi iyiydi. Ama 60’tan sonra hava karard&#;. Buzlanmalar, karlanmalar ba&#;lad&#;. Bizler demek o hengâmede Nur dairesine girdik. O zamanlar çok bask&#; vard&#;. Mesela dersler sessizce belirlenirdi. Dersi düzenleyenin yan&#;na yakla&#;&#;r “Ders kimde?” diye sessizce sorard&#;k. &#;lan bile etmezdik. Daha sonra birbirimize özel duyururduk.

SAVCIYA G&#;D&#;P KEND&#;M&#; &#;HBAR ETT&#;M

Siz dersteyken veya dershanede iken hiç bask&#;n ya&#;ad&#;n&#;z m&#;?

Benim gitti&#;im yerlerde olmad&#; ama bask&#;nlar Türkiye’de devaml&#; oluyordu. Sürekli haber al&#;yorduk. “&#;u kadar yakalanm&#;&#;, Mersin’de böyle olmu&#;, Erzurum’da &#;u olmu&#;” devaml&#; bask&#;nlar vard&#; yani.

Peki, Risale-i Nur’u tan&#;d&#;ktan sonra hizmet ad&#;na neler yapt&#;n&#;z?

Hizmetlere devam ettik. Mart muht&#;ras&#; oldu. Karde&#;leri içeri ald&#;lar. &#;zmir’de &#;lk olarak Fethullah Hoca, Mustafa Birlik, &#;aban Hoca (güzel konu&#;urdu) bir de Süleymanc&#;lar&#;n lideri vard&#;, Abdurre&#;it hoca, dördünü içeri att&#;lar. Muht&#;ran&#;n be&#;inci günü evlerinden ald&#;lar. Bundan sonra teker teker cemaati toplamaya ba&#;lad&#;lar. Hocaefendi bana haber gönderiyormu&#; “Necmi karde&#; &#;zmir’de durmas&#;n onu da alacaklar ismi geçiyor” diye. Ama “ben bir yere gidemem. Dükkânday&#;m bir yere gitmiyorum” dedim. Zaten bana gelen mü&#;terilerin ço&#;u da polis. Saraç i&#;leri yap&#;yorum ya, tabanca k&#;l&#;f&#; yap&#;yorum, palaska yap&#;yorum, polislere sat&#;yorum. Devaml&#; polisler dükkân&#;ma gelip gidiyorlar. Hatta bazen toplu olarak, grup olarak geliyorlar. Mal almaya geliyorlar. Böyle yani…

Sonra beni içeri alm&#;yorlar diye üzüldüm. “Kendimi &#;ikâyet edeyim beni de içeri als&#;nlar” dedim. Karde&#;ler içeride ben d&#;&#;ar&#;da. Vicdan azab&#; duyuyorum. Evde yemek yiyemiyorum. Han&#;m yemek veriyor yiyemiyorum. Diyorum “bakal&#;m onlar böyle yiyorlar m&#;?” D&#;&#;ar&#;da böyle s&#;k&#;nt&#; çekmektense dedim “bari ben de kendimi &#;ikâyet edeyim.” Mesela &#;imdi diyelim ki bu misali veriyorum. Birisi geldi odadaki karde&#;lerimizden birisini kelle paça d&#;&#;ar&#; ç&#;kard&#;, d&#;&#;ar&#;da dövüyorlar “Aman vurma etme” sesler geliyor &#;imdi ben içeride durabilir miyim? Durulur mu?

Elbette durulmaz…

Durulmaz. O nedenle ben de d&#;&#;ar&#; ç&#;k&#;yorum. Ama güç yetmiyor birlikte yiyoruz daya&#;&#;. Benim karde&#;im orada feryat edecek ben içeride oturaca&#;&#;m. Benim kitab&#;mda böyle bir &#;ey yazmaz. Bu olay da öyle bir &#;ey. “Kendimi &#;ikâyet edeyim” dedim. Gittim savc&#;ya. Yani s&#;k&#;yönetim Savc&#;s&#; Nurettin Suzer’e. Ald&#;m çantam&#;, seccademi, kitaplar&#;m&#;, koydum çantama, gittim. Ama bunun yan&#;nda annem çok dua ediyor “aman evlad&#;m dikkat et” diyor. Bekir Berk abi içeride, Fethullah Hoca içeride, Gültekin Sar&#;gül, Saim abi, Abdullah Aymaz daha böyle Nurcular&#;n ileri gelenleri, bunlar gibi niceleri içerideler.

SAVCIYA “BED&#;ÜZZAMAN SA&#;D NURS&#;’Y&#; TANIYORUM” DED&#;M

Kendimi &#;ikâyet ettim. Evimiz kira, dükkân kira, iki tane çocu&#;um var. &#;çimden “Bu yapt&#;&#;&#;n ak&#;l i&#;i de&#;il” diyorum, ama delikanl&#;y&#;z, kan&#;m&#;z kayn&#;yor. Yani ak&#;ll&#; de&#;il, “deli” kanl&#;. Do&#;ru savc&#;l&#;&#;a ç&#;kt&#;m. Nöbetçi savc&#; yoktu, Ba&#;savc&#; vard&#;. Dedi “hayrola.” Dedim “ifade vermeye geldim.” “Ne hususunda” dedi. “Nurculuk hakk&#;nda” dedim. Nurculuk hakk&#;nda deyince adam mal bulmu&#; ma&#;ribi gibi “tamam” dedi “savc&#; bey &#;imdi gelecek.” Oturttu beni tabi o günkü &#;artlarda bizim aleyhimizde konu&#;anlar çok oluyordu. Mesela cami imam&#; gidiyor bizi ispiyon ediyor. Emekli müftü bizi ispiyon ediyor. Yani çe&#;itli insanlar bizi &#;ikayet ediyorlard&#;. Ba&#;savc&#; beni o &#;ikayetçilerden zannetti. Bana çok hürmet etti.

Biraz sonra savc&#; geldi. “Kim bu?” dedi. “&#;fade vermeye gelmi&#; efendim” dediler. “Ne hakk&#;nda” diye sordu. “Nurculuk hakk&#;nda” deyince o da hemen atlad&#;. “Ha tamam tamam getirin” dedi. Daktiloyu getirdi, ka&#;&#;d&#; takt&#;lar. “Anlat bakay&#;m kimleri tan&#;yorsun” dedi. “Bediüzzaman Said Nursi’yi tan&#;yorum” dedim. “Onun yazd&#;&#;&#; kitaplar&#; tan&#;yorum.” “Peki, Fethullah Hocay&#; tan&#;yor musun?” “Tan&#;yorum” dedim, “camide vaaz ediyor dinliyoruz bazen, oradan tan&#;yorum.” “Mustafa Birlik’i tan&#;yor musun?” “Tan&#;yorum. Komisyoncu, esnaf&#;z oradan tan&#;yorum” dedim. “Hüseyin Ça&#;ad&#;r&#; tan&#;yor musun?” “Evet hem&#;erimdir Urlal&#;d&#;r.” “Marangoz Ahmedi tan&#;yor musun?” O da aran&#;yor. Marangoz Ahmet için bir &#;ey bulamad&#;m. “Tan&#;yorum” desem “haydi gel gidelim o adam&#; bulal&#;m” diyecek “tan&#;m&#;yorum” desem yalan olacak, yalan da söylemek istemiyorum. Dedim “ben Milli &#;stihbarat m&#;y&#;m yav ne bileyim &#;imdi adam nerededir? Nerede oturuyor?” Yani divanda m&#; oturuyor? Koltukta m&#; oturuyor? Odada m&#;? Salonda m&#;? “Ne bileyim ben, &#;u anda nerede oturuyor nerden bileyim?” dedim.

Bu defa “dersler nerede yap&#;l&#;yor.” Dedim “her yerde yap&#;l&#;yor.” “Adres verir misin?” Dedim, “adres almak adetim de&#;il ben giderim sadece, ne soka&#;a bakar&#;m ne numaras&#;na.” “Kim yap&#;yor bu dersleri?” Dedim “ben yap&#;yorum.” “Senden ba&#;ka kim yap&#;yor.” “Benden ba&#;ka kimse yapmaz, benim oldu&#;um yerde kimse ders yapmaz.”

Böyle sorular sorunca ben biraz da pi&#;man oldum “ben acaba birisinin ba&#;&#;n&#; belaya m&#; sokaca&#;&#;m” dedim kendi kendime. Sonra ben tevkif beklerken “seni tevkif etmiyorum” dedi. O öyle deyince ben çok üzüldüm. Dedi “seni tevkif etmiyorum ama &#;ahit olarak yaz&#;yorum.” Hâlbuki ben bekliyorum nöbetçiyi ça&#;&#;racak kelepçeyi elime takacak götürecek diye. Ç&#;kt&#;m evime geldim. Devam edip gidiyoruz. Hapis de nasip i&#;i.

NURCULU&#;UN PROPAGANDASINI YAPIYOR LÜTFEN KONU&#;TURMAYIN

Evde bekleyenler var, Cenab-&#; Allah onun için korumu&#; sizi

Evet Annemin duas&#; kabul olmu&#;tu. Sonra günü geldi mahkemeye ç&#;kt&#;k. Bizi &#;ahit yazm&#;&#;. Bana dediler “anlat bakal&#;m bu san&#;klar hakk&#;nda ne biliyorsun?” Dedim “bu san&#;klar hakk&#;nda hiçbir &#;ey bilmiyorum. Ben &#;ahit olarak da mahkemeye müracaat etmedim. Savc&#; beye beni tevkif etsin diye ç&#;kt&#;m. Çünkü o nurcular&#; tutukluyor. Bende Nurcuyum. Beni bulmad&#;n, bulamad&#;n, bende nurcuyum diye beni de tutuklas&#;n diye kendimi &#;ikayet ettim. Fakat say&#;n savc&#; ne hikmettir beni tutuklamad&#; beni &#;ahit olarak yazd&#;.”

“Ben bu maznunlar hakk&#;nda hiçbir &#;ahitlik yapm&#;yorum. Ben Risale-i Nuru okuyorum, onu her tarafa yay&#;yorum elimden geldi&#;i kadar tebli&#; ediyorum bazen sat&#;yorum, bazen veriyorum, onu yaymaya çal&#;&#;&#;yorum” dedim hâkime. Beni de tutuklas&#;n istiyorum. Askeri Mahkeme tabi. Albay Kaya Alptan ba&#;kan, bir de pa&#;a var, Tu&#;general, iki tanede yüzba&#;&#;, dört tane hakim vard&#;. Bana muhatap olan Kaya Beydi Albay.

Dedi “ba&#;ka okuyaca&#;&#;n kitap yok mu?” ben dedim “var, var da meseleleri en güzeli bu Risaleler anlat&#;yor. Mesela bak&#;n size bir misal vereyim. Bir yumurta ald&#;m bakkaldan, yumurta 10 kuru&#; ben bunun fiyat&#;n&#; 10 kuru&#; biliyordum. Hâlbuki bu 10 kuru&#;tan üç kuru&#; getirene, be&#; kuru&#; paket yapana, iki kuru&#; satana veriyoruz. Ama asl&#;nda yumurta bize bedava geliyor. Onu yaratan Rabbimizden bize bedava geliyor. Biz 10 kuru&#; verirken asl&#;nda yumurtaya para vermiyoruz. Getirene, paketleyene, satana para veriyoruz. Yoksa yumurta bize Rabbimizden geliyor. Muhterem heyet bir dü&#;ünün bakal&#;m 2 kilo a&#;&#;rl&#;&#;&#;nda bir tavuk. Tezgâh&#; yok, torbas&#; yok, ö&#;retmeni yok, okula gitmesi yok, t&#;rrrak yumurtay&#; arkadan b&#;rak&#;yor.”

Tu&#;general Sabahattin Bey gülmeye ba&#;lad&#;. Adam nas&#;l gülüyor biliyor musun? Neredeyse mahkemeyi bozacak. Gizli gizli gülmeye çal&#;&#;&#;yor. Di&#;erleri de tebessüm ediyorlar. Savc&#; kalkt&#; aya&#;a “muhterem heyet bu adam&#; konu&#;turmay&#;n bu &#;uurlu bir Nurcudur, Nurculu&#;un propagandas&#;n&#; yap&#;yor. Lütfen konu&#;turmay&#;n” dedi.

Adam konu&#;masayd&#; belki de pa&#;a mahkemeyi bozacakt&#;. Adam ba&#;lad&#; d&#;r d&#;r ötmeye. Pa&#;a hala gülmesini gizlemeye çal&#;&#;&#;yor. Tabi Savc&#; öyle ç&#;k&#;&#;&#;nca Hakim Bey “Necmettin bey sadede gel” dedi. Dedim “efendim sadetteyim.” Ondan sonra devam etti mahkeme. Karde&#;leri tahliye ettiler. Bir de ben mahkemeye “Hz. Bediüzzaman Said Nursi” demi&#;tim bunu deyince Savc&#; kalkt&#; “O hazret de&#;ildir o Kürt Said’dir” dedi. O s&#;rada ben daha cevap vermeden Bekir Berk kalkt&#;, oradan bir panter gibi s&#;çrad&#;. “Bediüzzaman Said Nursi Kürt-Türk ay&#;r&#;m&#; yapmam&#;&#;t&#;r, Kürtçülük yapmam&#;&#;t&#;r” diye çok güzel bir cevap verdi. Dediler “otur yerine” ve Mahkeme böyle devam etti. Orada Tahiri Mutlu abi vard&#;, a&#;abeyler vard&#;. Ahmet Feyzi abi vard&#;.

KUR’ÂN OKUDU D&#;YE &#;NSAN &#;ÇER&#; ATILIR MI?

Onlar da muhakeme edilenler aras&#;nda m&#;yd&#;?

Yok onlar dinleyici olarak kat&#;lm&#;&#;lard&#;. Bütün Türkiye’den &#;zmir’e gelenler vard&#;, Mahkemeyi dinlemek için gelmi&#;lerdi. Baz&#;lar&#;n&#; içeri alm&#;yorlard&#;. Tahiri Mutlu abiyi alm&#;yordu ba&#;çavu&#;. Sinirli diye. “Bak çavu&#;um çoban&#;n gönlü olursa tekeden süt ç&#;kar&#;rm&#;&#;” dedim. “Buran&#;n çoban&#; sensin bak bu mübarek bir evliyad&#;r. Bunun duas&#;n&#; al o sana kafidir” dedim. “Peki Hac&#; abiyi alal&#;m” dedi. Tahir abiyi içeri ald&#;lar.

Ben de mahkeme devam ettikçe oraya gidiyordum, bütün cemaat oradayd&#;. Mahkemenin oldu&#;u yerin kar&#;&#;s&#; otobüslerin durdu&#;u bir yerdi. &#;imdi millet geliyor otobüslerden iniyor kalabal&#;&#;&#; görünce “nedir bunlar?” diye soruyorlar. “Nurcu bunlar nurcu” diye tarif ediyorlar. Yani o mahkeme böyle de bir hizmet etti Nurcular&#;n tan&#;nmas&#;na neden oldu.

“Bunlar nurcu da ne yapm&#;&#;?” diye soruyorlar. “Kur’an okumu&#;lar Peygamberimizin hadislerini okumu&#;lar onun için içeri att&#;lar.” “Allah Allah, Allah Allah, k&#;yamet kopacak Kur’ân okudu diye insan içeri at&#;l&#;r m&#;?” Geliyor yine bir otobüs iniyor… Kalabal&#;k “ne bunlar yav” diye soruyorlar. Bunlar&#;n a&#;abeyleri Mahkemede de bunlar&#; içeri alm&#;yorlar onun için namaz&#; kaç&#;rmamak için namaz k&#;l&#;yorlar. “Allah Allah, devaml&#; bunlar namaz m&#; k&#;lar?” diye Nur Talebeleri hakk&#;nda güzel fikirlere sahip olmalar&#;na neden olmu&#;tu.

O dönemlerde a&#;abeylerle beraber kald&#;&#;&#;n&#;z oldu mu? Birlikte hizmet etti&#;iniz, mesela Tahiri a&#;abeyle hiç beraber kald&#;n&#;z m&#;? Veya di&#;er a&#;abeylerle…

Tahiri a&#;abeyle beraber kalmad&#;m ama yan&#;na çok gidiyordum.

TAH&#;R&#; MUTLU: &#;MANSIZLARI ANLATMA, &#;MANLILARI ANLAT, MÜSPET KONU&#;

Onunla ilgili bir hat&#;ran&#;z var m&#;?

Tahiri Mutlu abiyle &#;öyle bir hat&#;ram&#;z var. Bir gün Tireli Nihat abi vard&#; rahmetli… Nihat abinin dershanesi vard&#;, oraya gitmi&#;tik, oturuyorduk çay içiyoruz. Mu&#;la’dan birisi gelmi&#;, onunda mahkemesi var galiba, mahkemeye gidecek. &#;zmir’deymi&#; mahkemesi. Tahiri abi sordu dedi ki, “orada hizmetler nas&#;l, cemaat, karde&#;ler nas&#;llar ne yap&#;yorlar?” O arkada&#; “Abi” dedi “çok muz&#;r bir savc&#;m&#;z var” deyince… “karde&#;im” dedi “imans&#;zlar&#; bana anlatma, bana imanl&#;lar&#; anlat. Müspet konu&#;” dedi. Ondan sonra biraz durdu gene “Müftü alt&#; kaz&#;kç&#; (alt&#; ok)” dedi… Tahiri abi “bana bak, bize g&#;ybet mi dinleteceksin, senin dilini kesmek laz&#;m” dedi. Öyle sert bir cevap verdi ki, korktum adam&#;n dilini koparacak gibiydi.

“Kaz&#;k maz&#;&#;&#; b&#;rak müspet &#;eylerden bahset. Bize burada g&#;ybet dinletme” dedi. Ellerini de kald&#;rd&#;, elleri böyle kürek gibi iriydi. Tahiri Mutlu abiyle böyle bir hat&#;ram&#;z oldu. Yine bir gün Tahiri abiye “bana dua et. Bende g&#;ybet hastal&#;&#;&#; var” dedim. Ça&#;&#;rd&#; “gel buraya” dedi. Bir defteri vard&#; bana gösterdi “bak sen burada yaz&#;l&#;s&#;n sana dua ediyorum” dedi.

Yine bir gün onun dershanesinde kal&#;yordum orada Tireli Nihat abi de var. Yatmadan önce “abi teheccüde kalk&#;nca beni de kald&#;r” demi&#; Tahiri abiye… Aksine o gece yata&#;&#;n&#; bana vermi&#; kendisi ba&#;ka bir yere yatm&#;&#; ama yata&#;&#;n&#; de&#;i&#;tirdi&#;ini söylememi&#;. ben Nihat’&#;n yata&#;&#;nda yat&#;yorum geldi Tahiri abi “efendi efendi kalk dedi” ben hemen kalkt&#;m “buyur a&#;abeyci&#;im” dedim. “Oo Necmi karde&#; sen misin? Nihat nerede ben Nihat diye seni kald&#;rd&#;m. Sen yat karde&#;im” dedi. “&#;ster kalk ister yat. Teheccüde kald&#;rm&#;yordu oradakileri ama sabah namaz&#;na kald&#;r&#;yordu.

Bir de U&#;ak’tan bir karde&#; anlatt&#;. U&#;aktan toplu olarak Isparta’ya mevlide bir gurup otobüsle gelmi&#;ler, gece ula&#;m&#;&#;lar ve yatm&#;&#;lar. Sabahleyin Tahiri abi “herkesi kald&#;r&#;n namaza duraca&#;&#;z” demi&#;. Biraz geçince “Tamam m&#; kalkt&#; m&#; herkes?” diye sormu&#;. Demi&#;ler “abi &#;oförümüz kalkmad&#;.” “Kald&#;r&#;n o keratay&#; da” demi&#;. &#;oför kendisi anlat&#;yor; “Kald&#;r&#;n o keratay&#; da deyince benim ödüm patlad&#;. Dövecek diye kalkt&#;m.” Kalkm&#;&#; namaza &#;oför, abdest alm&#;&#;, o da namaza durmu&#;. Sonra anlat&#;yor; “yav bir namaz k&#;ld&#;rd&#;, ama ne namaz, k&#;lmad&#;&#;&#;m tüm namazlar&#; k&#;lm&#;&#; gibi oldum. Birinci rekatta Yasin-i &#;erif’i okudu ikinci rekatta amme süresini ne biçim adam bu” demi&#; adam.

Bir gün yine biz ç&#;kt&#;k hizmete gidece&#;iz Basmane’ye, garaja indik arabay&#; almak için bakt&#;k o da garaja inmi&#;, garibim geliyor, böyle otele do&#;ru, otelde kal&#;yordu o zaman. Kur’an’&#; Kerim için, Mucizeli Kur’an bast&#;r&#;lacak ya. Bakt&#;m Tahiri abi geliyor. “Vay abicim ho&#; geldin.” Yani biraz erken gitsek onu göremeyece&#;iz. “Karde&#;im gelin bakal&#;m. Çok büyük bir hay&#;r için ben geldim. &#;&#;te karz&#; hasen alaca&#;&#;z cemaatten Kur’an’&#; Kerim’in bas&#;lmas&#; için” dedi. O abiyle beraber bir yerlere gittik. Baz&#; ki&#;ilerden borç para al&#;nd&#;. Kur’an’&#; Kerim’in bas&#;lmas&#; için. Sonra bas&#;ld&#;, sat&#;ld&#; ve borçlar geri ödendi. O hizmette de böyle bir hat&#;ram&#;z oldu. Tahiri abi ile periyodik &#;ekilde &#;stanbul’a geldi&#;im zamanlar onun dershanesinde kal&#;rd&#;m. Semavat apartman&#; 7. katta.

KAHVELERDE DERS YAPIYORDUK

O dönemde hizmetlerle ilgili neler hat&#;rl&#;yorsunuz? Nas&#;l hizmet ederdiniz? Hizmet ad&#;na neler yapard&#;n&#;z?

&#;imdi oldu&#;u gibi dersler oluyordu haftada iki-üç gün. Her yere gidiyorduk ben o zaman Risale-i Nurlar&#; tan&#;y&#;nca, Allah bana bir &#;evk verdi, bir gayret verdi, böyle iki gün bazen ye&#;enimi b&#;rak&#;yordum dükkâna –o da dükkân&#; açm&#;yormu&#; kerata- gidiyordum. Salihli, Turgutlu, yak&#;n ilçelere, Manisa’ya, oralarda, kahvelerde ders yap&#;yorduk.

Mesela, kahveye giriyoruz kalabal&#;k, millet ka&#;&#;t oynuyor. “Ne haber arkada&#;laaar!” Yüksek sesle herkesin duyaca&#;&#; &#;ekilde ba&#;&#;r&#;yorum. Millet birden bire &#;a&#;&#;r&#;yor böyle. Hareket halindesiniz, “efendim camide namaz k&#;ld&#;k sizi göremedik herhalde evde k&#;l&#;yorsunuzdur. Siz camiye gelmezseniz biz kahveye geliriz karde&#;im. Biz karde&#;lerimizi terk etmeyiz. Ziyaretinize geldik…” diye ba&#;l&#;yoruz konular&#; anlatmaya. Önce “Burada kahveci kim?” diyorum, kahveci “benim abi buyur diyor.” “Tebrik ederim seni, halka hizmet hakka hizmettir. Bak sen burada sobay&#; yakm&#;&#;s&#;n milleti ü&#;ütmüyorsun. Çay istiyorlar çay veriyorsun, a&#;&#;zlar&#;n&#; tatland&#;r&#;yorsun. Su istiyorlar hararetlerini gideriyorsun. Büyük sevaplar kazan&#;yorsun. Ama kâ&#;&#;t istiyorlar kâ&#;&#;t da veriyorsun o zaman i&#;in sakat. Öbür tarafta dayak var. Kâ&#;&#;ttan ötürü dayak yiyeceksin, bunlardan ötürüde sevap göreceksin” diyorum.

Hem nal&#;na hem m&#;h&#;na iki tane müsbet bir tane menfi. Tabi &#;imdi kahvedekiler birden bire &#;a&#;&#;r&#;yorlar. “Karde&#;ler” diyorum “bak&#;n kahveci karde&#;imiz i&#;e yaramayan bir &#;eyi getirip kahvesine koymuyor, mesela -televizyonu gösteriyorum- bu nedir? Bu bir alettir. Arkada&#;lar film seyrediyor, haber dinliyor, niye yukar&#; koydun masan&#;n üzerine koymad&#;n? Ya yukar&#; koydum masan&#;n üzerine koysam uzun boylu birisi önüne oturur arkadaki göremez. Bak adam&#;n kafas&#; çak&#;yor. Hemen helal olsun diyorum sana kahveciye inceden ya&#;lama yap&#;yorum. O &#;imdi kahveyi de b&#;rakt&#; ka&#;&#;d&#; da b&#;rakt&#; bizi dinliyor. Birisi de ka&#;&#;tlar&#; masan&#;n alt&#;ndan kakt&#;r&#;yor, görmesin hoca diye.

Ondan sonra “bak&#;n karde&#;ler bak&#;n her masaya birer tane kül tablas&#; koymu&#; niye bunlar&#; koydun? Desek Yav hocam arkada&#;lar sigara içiyorlar, küller yere dökülmesin diyecek. Bu sobay&#; niye kahvenin ortas&#;na koydun da bir kenara koymad&#;n? Abi kahvenin ortas&#;na koydum ki hararet e&#;it olarak her tarafa da&#;&#;ls&#;n. Bak adam&#;n kafas&#; çal&#;&#;&#;yor. Helal olsun kahveci karde&#;ime. Karde&#;ler görüyorsunuz ki kahveci karde&#;imiz i&#;e yaramayan bir &#;eyi kahvesine getirip koymam&#;&#;. Her masaya birer jop veya sat&#;r koymam&#;&#; demek ki i&#;e yarayan &#;eyleri getirip kahvesine koymu&#;. Bir kahveci i&#;e yaramayan bir &#;eyi getirip kahvesine koymazsa &#;u kâinat&#;n sahibi olan Cenab-&#; Allah hiç i&#;e yaramayan bir &#;eyi yarat&#;r m&#;? Onlar da “yaratmaz hocam” diyorlar. O zaman ben diyorum ki “ben bir i&#;e yaram&#;yorum. Etim yenmez, sütüm içilmez, saç&#;mdan çorap örülmez, kereste olmam, yumurtam yok hiçbir i&#;e yaram&#;yorum. Bari bir i&#;e yarayay&#;m diye ç&#;kt&#;m kahve kahve gezeyim sizin gibi karde&#;lerimizle tan&#;&#;al&#;m ve i&#;e yarayal&#;m.” “Sa&#;ol hocam Allah raz&#; olsun. Eksik olma falan.”

“Öyle de&#;il mi? Karde&#;ler çok affedersiniz. Bir ine&#;e desek, inek ne yapmaya geldin dünyaya. Maça gitmezsin, dans etmezsin, kahveye gidip kâ&#;&#;t oynamazs&#;n, bira içmezsin inek gibi ya&#;&#;yorsun gündüz çay&#;ra, gece ah&#;ra. Bunu mu yapmaya geldin dünyaya desek… &#;nek bize dese yav sen bu sözü bana nas&#;l söylersin, &#;u buzdolab&#;n&#; aç bak, süt benden, yo&#;urt benden, tereya&#;&#; benden, kaymak benden, köfte benden, dolma benden, sucuk benden, past&#;rma benden, ayakkab&#;n benden, belindeki kay&#;&#; benden, ben olmasam pantolonunu ba&#;layamayacaks&#;n.”

Ya deriz “özür dilerim hakikaten sen bir marketmi&#;sin yav. Ne mübarekmi&#;sin sen.” Bu defa o dönse dese “peki sen ne yapmaya geldin, etin yenmez, sütün içilmez, saç&#;ndan çorap örülmez, hiçbir i&#;e yaramazs&#;n, sen ne yapmaya geldin bu dünyaya?” diye bana sorsa inek, ne cevap verece&#;im arkada&#;lar! Yard&#;mc&#; olun ine&#;e rezil olaca&#;&#;z. &#;ne&#;e bir cevap vermemiz laz&#;m. Biraz evvel kaç&#;nc&#; kâ&#;&#;t ç&#;kt&#;. Oradan biri diyor “konu&#; ulen Recep ne cevap vercen.” O diyor “sen cevap ver” öteki diyor “sen cevap ver.” Oradan birisi “hocam valla bizde cevap verecek adam yok sende bir cevap varsa ancak sen cevap verebilirsin.”

&#;nek kabul eder mi acaba? &#;nek karde&#; ben &#;zmir’den, Kütahya’ya karde&#;lerimi ziyarete geldim, &#;zmir’den kalk&#;p Kütahya’ya gidiyorum. Adapazar&#;’na gidiyorum, &#;stanbul’a gidiyorum oradaki karde&#;lerimiz ne âlemdedir onlar&#; görmek onlar&#; ziyaret etmek için geldim. &#;zmir’den bir inek kalk&#;pta Kütahya’daki “inek karde&#;lerimiz ne haldeler ot buluyorlar m&#;? Çay&#;r bulabiliyorlar m&#;? Kasaplar onlar&#; rahats&#;z ediyor mu? Gelebilir mi Yapabilirler mi?” “Ne demek hocam yapamazlar.” Ama bak&#;n biz geldik. Bir inek hasta olsa di&#;er inekler birer demet ot al&#;p ya bizim “mercan” karde&#;imiz hasta olmu&#; ziyaretine gidelim gidebilirler mi? “Gidemez hocam.” Bir ine&#;in danas&#;n&#; kesseler di&#;erleri taziyeye gidebilirler mi? “Gidemez hocam” Ama biz gideriz. &#;ne&#;in biri imam, di&#;erleri cemaat olup namaz k&#;labilirler mi? “K&#;lamaz hocam.” Ama biz k&#;lar&#;z. Oradan birisi kalkarak “hocam biz inek bile olamad&#;k” deyince tabi ipler kopuveriyor. Herkes gülmeye ba&#;l&#;yor.

&#;&#;te böyle Allah’&#;n bir lutfu olarak biz böyle hizmetler yap&#;p gittik.

Allah raz&#; olsun. Allah sevab&#;n&#;z&#; yazs&#;n…

Baz&#; gün böyle kahve dola&#;&#;yorduk. Ak&#;amlar&#; da derslerde. Hizmette s&#;n&#;r ve sinir yok.

PROFESÖRLER&#;N YAPAMADI&#;INI ARI NASIL YAPSIN?

Peki sizce Risale-i Nurlar hedeflerine ula&#;t&#; m&#;? Bediüzzaman Hazretlerinin bekledi&#;i, müjdeledi&#;i ve “bütün insanl&#;k bunu okuyacak, bu eserler bütün dillere çevrilecek” dedi&#;i hedeflere ula&#;t&#; m&#;?

Ula&#;t&#; tabii, k&#;rk küsür dile tercüme edildi. Ben geçenlerde bir lokantaya girdim Denizli’de. O anda telefonum çald&#;, bakt&#;m Paris, beni internetten tan&#;m&#;&#;ta birkaç gündür ar&#;yormu&#;. “Buyur karde&#;im” dedim “bak&#;n arkada&#;lar &#;u anda Paris’ten benim kula&#;&#;ma ses geliyor. Bu sesi buraya kim getiriyor. Maddecilerin dedi&#;i gibi elektro manyetik dalgalar&#;n titre&#;imiyle, mitre&#;imiyle de&#;il, bu ses Cenab-&#; Allah&#;n Esmas&#;n&#;n tecellisiyle geliyor. Vallahu Alimül habir. Cenab-&#; Allah her yerde haz&#;r ve naz&#;rd&#;r. Ne ile? Bütün esmas&#;yla, fiilleriyle, isimleriyle, bütün kainat&#; ku&#;atm&#;&#;. &#;&#;te bu sesi Paris’ten benim kula&#;&#;ma ula&#;t&#;ran benim rabbimdir. Yoksa elektro manyetik dalgalar titre&#;iyormu&#;ta öyle geliyormu&#;… Buna kim inan&#;r.

Elektromanyetik dalgalar&#; da Allah yarat&#;yor

Elbette Allah yarat&#;yor ama bunlar zahiren esbapt&#;r. Esbap bir perdedir. Ar&#; kovan&#;n&#; açt&#;&#;&#;m&#;z zaman ne görüyoruz içinde? Bal görüyoruz, ar&#;y&#; görüyoruz, petek görüyoruz. Ba&#;ka ne görebiliriz. Bir de Sanat-&#; &#;lahiyeyi görebiliriz. “Ve evha Rabbuka &#;lennahli.” Bu Allah’&#;n fiilidir. Ar&#;n&#;n fiili de&#;il. Elektro manyetik dalgalar sadece ar&#; gibidir. Zahiren görünenler &#;a&#;&#;rtmacad&#;r. Tabi bakt&#;&#;&#;n zaman bal&#;, ar&#;y&#; görüyorsun ama, Allah sana ak&#;l vermi&#;, sen üstelikte insans&#;n bu ar&#; bu bal&#; yapacak kapasitede mi? Bütün profesörleri toplasak, bütün fizikçileri, kimyac&#;lar&#;, g&#;da mühendislerini toplasak, hocalar&#;m&#;z bu ar&#;lar bize bal yap&#;yorlar al&#;p yiyoruz ama ayr&#;ca terbiyesizlik de yap&#;yorlar, bizi sokuyorlar biz bundan sonra profesör bal&#; istiyoruz desek o profesörler bal yapabilirler mi? Yapamazlar. O zaman profesörlerin yapamad&#;&#;&#;n&#; ar&#; nas&#;l yaps&#;n? Demek ki Allah yarat&#;yor. Ama onlar&#; istihdam ediyor. Hava zerrelerinde manyetik dalgalar var ama bu ses nakil i&#;ini yapabilecek kabiliyette olmas&#; için ilim, irade, kudret sahibi olmas&#; laz&#;m. Her insan&#; bilmesi laz&#;m. Ben &#;imdi sana &#;ngilizce bir söz söylesem sen &#;ngilizceyi bilmezsen o söyledi&#;im sözü tekrar edemezsin. Hava nas&#;l tekrar ediyor bu kadar sesleri nas&#;l naklediyor. Asl&#;nda yapan demek ki Allah’t&#;r.

Peki abi, siz Risale-i Nurlar&#; biliyorsunuz, ilk günden bugüne herkese anlat&#;yorsunuz. Baz&#; insanlar “okuyoruz ama anlam&#;yoruz” diyor. Bir insan Risale-i Nuru anlamak için ne yapmas&#; laz&#;m?

Rabbim anlamak nasip etsin. “Ya Rab bunu anlamay&#; bana nasip et, anlay&#;p ba&#;kalar&#;na anlatmay&#; bana nasip et” diye dua etmeli. Bu Cenab&#; Allah’&#;n bir ikram&#;d&#;r. Feyzi diye birisi vard&#;. Ben bu Nurlar&#; ilk tan&#;d&#;&#;&#;m vakit acaip bir hal oldu bende.

YEN&#; &#;MANA GELM&#;&#; B&#;R&#; G&#;B&#; OLDUM

Nas&#;l yani?

Yeni imana gelmi&#; biri gibi oldum. Önüme geleni k&#;st&#;r&#;yorum, kimse kaçam&#;yor korkudan. Yani bu adam döver beni diye. Öyle bir a&#;kla anlat&#;yorum ki, adam dinlemese bile dinliyor gibi yap&#;yor. Bir çocukluk arkada&#;&#;m vard&#;. Bununla biz keçi otlat&#;yorduk, koyun otlat&#;yorduk. Bizim arazilerimiz yan yanayd&#;. Ona dedim ki, “her bir inek, deve, koyun gibi mübarek hayvanlar Bismillah der Rahmet feyzinden bir süt çe&#;mesi olur. Mesela süt koyunun memesinden ak&#;yor. Bir i&#;ne sok onun deli&#;ine ne akar memeden bak. Kan akar, normalde süt akmas&#; gerekirken kan akar. Cenab-&#; Allah öyle bir kudret sahibi ki memede kanla süt bir arada duruyor, ama kar&#;&#;m&#;yor. Demek ki Cenab&#; Allah ak&#;t&#;yor. O halde süt ine&#;in memesinden de&#;il de Rahmet feyzinden bir süt çe&#;mesi olur. Rahmet feyzinden geliyor.” Bu kadar aç&#;k anlat&#;yorum. Ondan sonra bak dedim her bir a&#;aç Bismillah der…

A&#;açlar&#;m&#;z var mesela gövdeleri odun gibi. Bir odun çamuru al&#;yor yukar&#;da &#;eftali yap&#;yor. Bir odun da var çamuru al&#;yor incir yap&#;yor. Bir odun var o da çamuru al&#;yor nar yap&#;yor. Bir odun da var çamuru al&#;yor muz yap&#;yor. Bir odun da var oda çamuru al&#;yor zeytin yap&#;yor. Bir odun da var o da çamuru al&#;yor kestane yap&#;yor. Bir odun da var çamuru al&#;yor ceviz yap&#;yor. Bir odun da var çamuru al&#;yor portakal yap&#;yor. Yav bunlar odun i&#;te odun. Odun bunlar odun. E&#;er bu odunlar&#;n arkas&#;nda rahmet elini görmezsek odun gibi gideriz öte tarafa. Do&#;ru Cehennem sobas&#;na…” diye geni&#; geni&#; anlatm&#;&#;t&#;m bir de ona Küçük Sözler vermi&#;tim.

Tabi bir &#;ey demedi “Allaha&#;smarlad&#;k sa&#;ol Necmici&#;im” dedi gitti. Ben bunu senelerce görmedim. E&#;er isteseydi beni arar bulurdu. Demek ki anlayamad&#;. Bir gün ben bunu camide gördüm, aradan yirmi sene geçmi&#;ti. Urla’da, Urlal&#;y&#;m ya ben oraya gidip geliyorum zaman zaman. Beni görünce “Oo dedi ne var ne yok Necmi nas&#;ls&#;n?” Camide görünce sevindim. “Allah kabul etsin Recepci&#;im” dedim. Dedi “han&#;mla hacca gittik.” “O ne mutlu” dedim. “Hayrola neye geldin” dedi. Dedim “bizim burada sohbetlerimiz oluyor. Risale-i Nur sohbetleri yap&#;yoruz. Nur cemaat&#;y&#;z. Oraya geldim. &#;stersen sende gel” dedim. “Geleyim ya” dedi. Derse geldi daha o gün bu gündür derslere devam ediyor.

Hatta orada bir yer ald&#; yani kendisi paras&#;n&#; vermedi ama ba&#;ka bir arkada&#;&#;ndan ald&#; güzel bir dershane açt&#;lar orada bu arkada&#;lar. Bu benim çocukluk arkada&#;&#;m. Bana ne diyor biliyormusun? “Sen bana o zaman onlar&#; anlatt&#;&#;&#;n zaman ben eve gittim. Senin dediklerinin hiç biri kitapta yazm&#;yordu. Ben o zaman ‘garibim Necmi kafay&#; yemi&#;’ demi&#;tim. Me&#;er 20 sene sonra anlad&#;m ki kafay&#; yiyen benmi&#;im. Yaz&#;klar olsun bana 20 senem heba oldu.” Biz ona en güzel &#;ekilde anlatt&#;k ama kusur anlatanda de&#;il anlamayanda. Kim bilir neresini açt&#; bakt&#;. Hâlbuki kitab&#;n ba&#;&#;nda. Her &#;ey lisan&#; haliyle “Bismillah” der yaz&#;yor.

Peygamberimiz (ASM) Ebu Bekir’e de anlatt&#;, Ebu Cehil’e de anlatt&#;. Ebubekir anlad&#; Ebu Cehil anlamad&#;. Hz. Ömer biraz daha geçte olsa anlad&#;, Halit Bin Velit de çok sonralar&#; anlad&#;. Ebu Süfyan geç de olsa anlad&#;. Ebu Cehille Ebu Lehep hiç anlamad&#;. anlamak insan&#;n elinde olan bir &#;ey de&#;il karde&#;.

Bug&#;n 0 ziyaret&#;i (0 klik) ki&#;i burdayd&#;!

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası