kulakta basınç tansiyon / Tansiyon Nedir? Yüksek ve Düşük Tansiyon Belirtileri | Anadolu Sağlık Merkezi

Kulakta Basınç Tansiyon

kulakta basınç tansiyon

Tansiyon Nedir? Yüksek ve Düşük Tansiyon Belirtileri

Tansiyon Nedir?

Kalp durmadan çalışarak, vücut için gerekli olan temiz kanı, doku ve organlara gönderir; oksijen seviyesi azalan kirli kanı geri toplayarak da tüm vücudun beslenmesini sağlar. Kalp kasının sürekli olarak kasılıp gevşemesiyle gerçekleşen bu durum, dolaşım sistemi aracılığıyla gerçekleştirilir. Kalp her kasıldığında, kapakçıklar açılarak kan, atardamarlara ve buradan da çatallanarak tüm damarlara gönderilir. Bu sırada kan damarlarında basınç oluşur. Bu basınç, tıp dilinde sistolik basınç ya da farklı bir deyişle yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Kalp kasının gevşemesiyle damarların üzerindeki basınç düzeyi azalır. Genişlemiş olan damarlar, kana basınç uygulayarak kan akımını devam ettirir. Ancak bu süre boyunca da kan damarlarında hala bir miktar basınç bulunur. Bu basınç ise küçük tansiyon ya da tıp dilindeki adıyla diyastolik basınç olarak adlandırılır. Tansiyon ölçümü sfigmomanometre olarak tanımlanan alet ile mm Hg cinsinden ölçülür. Tansiyon ölçümü sırasındaki koşullar kan basıncını önemli ölçüde etkilediğinden ölçüm, 5 dakikalık istirahat sonrasında yapılmalıdır. Yemek ve egzersiz sonrası tansiyon ölçümü normalden düşük, kahve tüketimi ya da sigara kullanımından sonra ise normalden yüksek sonuç verebilir. Bu yüzden tansiyon ölçümünden önceki yarım saat boyunca kişinin bu eylemlerden uzak kalması gerekir.

Tansiyon Çeşitleri

Tansiyonun iki farklı çeşidi bulunur:

Hipotansiyon (Düşük tansiyon)

Kan basıncının anormal şekilde düşmesi ya da halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla tansiyon düşüklüğü, hipotansiyon olarak tanımlanır. Büyük tansiyonun 90 mm Hg, küçük tansiyonun 60 mm Hg değerinin altında olmasıyla oluşur. Çoğunlukla kişide bir belirtiye neden olmayan bu durum, tedavi de gerektirmez. Ancak tansiyonun aniden düşmesi, hafif ya da şiddetli belirtilere yol açabilir. Aşırı terleme, dehidrasyon, ishal, yetersiz beslenme, alerjik reaksiyonlar, stres, gebelik, hormonal dengesizlik, bazı kalp damar hastalıkları, anemi, kan kaybı gibi nedenlerin yanı sıra bazı ilaçların kullanımına bağlı olarak da hipotansiyon oluşabilir. Hipotansiyon çoğunlukla üç farklı şekilde görülür:

  • Ortostatik Hipotansiyon: Tüm yaş gruplarında görülebilen ortostatik hipotansiyon genellikle zayıf ve sağlıksız yaşlıları etkiler. Otururken birden ayağa kalkmak gibi vücut pozisyonu değişikliğinde oluşan bu durum, kişinin başının dönmesine, gözlerinin kararmasına yol açabilir. Genellikle birkaç saniye süren bu durum bazı sağlık problemlerinin habercisi olabilir.
  • Sinirsel Aracılı Hipotansiyon: Diğer yaş gruplarına göre çocuk ve gençlerde daha sık görülen bu durum, kişinin uzun süre ayakta durmasına bağlı olarak gelişir. Baş dönmesi ve baygınlık gibi belirtilere yol açar.
  • Şoka Bağlı Hipotansiyon: Travma, yanık, zehirlenme, ani kan kaybı gibi kişinin şoka girmesine yol açan durumlarda oluşan hipotansiyon, kişinin hayatını tehdit edecek boyutta olabilir ve acil tıbbi yardım gerektirir.

Hipertansiyon (Yüksek tansiyon)

Tansiyonun /80 mm Hg değerinin üzerinde olması hipertansiyon ya da farklı bir deyişle yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Toplumda görülme sıklığı %30 ila %45 arasında olan bu rahatsızlık, mutlaka kontrol altına alınması gereken bir durumdur. Primer ve sekonder hipertansiyon olmak üzere iki farklı türü bulunur. Toplumda yaklaşık olarak %90 oranında görülen primer hipertansiyonda tansiyonun yükselmesine neden olan odak bir hastalık bulunmaz. Sekonder hipertansiyon ise yaklaşık olarak %10 oranında görülür ve tansiyon yüksekliği altta yatan farklı bir sağlık probleminden kaynaklanır. Sıklıkla sorulan "Tansiyona ne iyi gelir?" sorusunu yanıtlamadan önce "Hipertansiyon belirtileri nelerdir? sorusunu cevaplamak gerekir.

Tansiyon Yükselmesi (Hipertansiyon) Belirtileri

Ailede yüksek tansiyon öyküsünün varlığı, 40 yaşın üzerinde olmak, diyabet ve sigara kullanımı, hipertansiyon riskini arttıran etkenler arasında yer alır. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, hâlsizlik, nefes darlığı, bulanık görme, sık idrara çıkma, burun kanaması, kalp ağrısı ya da kalp ritminin düzensiz olması, hipertansiyon belirtileri arasında yer alır. Kalp, beyin, böbrek ve göz gibi organlar üzerinde olumsuz etkileri bulunan hipertansiyon, zaman içinde atardamarlarda deformasyona yol açar. Beyin kanaması, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, beyin damarlarında tıkanıklık ve körlük gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilen hipertansiyonun mutlaka kontrol altına alınması gerekir.

Tansiyon Yükselmesine Ne İyi Gelir?

Tansiyon yüksekliğinde kişinin mutlaka hekime görünmesi ve tedavi alması gerekir. İlk kez tanı alan ve tedavisine başlanan hastaların ilk hekim kontrolü 2 ila 4 hafta arasında yapılmalıdır. İlk kontrol sırasında hekim, ilaçların dozunu ya da kullanım şeklini değiştirebilir. Daha sonra her 6 ayda bir kez hekim kontrolüne gidilmelidir. Tansiyon yüksekliği varlığında yaşam tarzında değişiklik olmazsa olmazlar arasında yer alır. Sigara kullanımının bırakılması, vücut kitle endeksine göre kilonun dengelenmesi, tuz tüketiminin günlük 6 gr. ile sınırlandırılması ve düzenli egzersiz yapılması son derece önemlidir. Taze meyve ve sebzelerden alınan potasyum da tansiyon yüksekliğine iyi gelir. Tüm bunların haricinde tuzsuz ayran, nar suyu, greyfurt, sarımsak, kekik, limon suyu gibi gıdaların alınması, tansiyonun dengelenmesi için önerilebilir.

Tansiyon Düşüklüğü (Hipotansiyon) Belirtileri

Hipotansiyon, çoğunlukla belirti vermese de bazı durumlarda baş dönmesi, bulantı, kusma, hâlsizlik, nefes darlığı, aşırı terleme, depresyon, vücut ısısının düşmesi, bayılma ve nefes darlığı gibi belirtilere yol açabilir. Tansiyon düşüklüğü belirtileri görülmesi durumunda hekime başvurulması ve nedenlerinin araştırılması önemlidir.

Tansiyon Düşüklüğüne Ne İyi Gelir?

Yetersiz beslenmeye bağlı olarak görülen folik asit ve B12 vitamin eksikliği, diyabet, kalp hastalıkları, dehidrasyon, iç kanama, aşırı kan kaybı ve bazı ilaçların kullanımı tansiyonun düşmesine neden olabilir. Tuzlu ayran, havuç suyu, zeytin, üzüm, zencefil, fesleğen ve su tüketiminin artırılması tansiyon düşüklüğüne iyi gelebilir.

Hamilelikte (Gebelikte) Tansiyon

Gebelerin yaklaşık %10'unda yüksek tansiyon görülür. Gebelik öncesi var olan ya da gebeliğin beşinci ayından önce görülen tansiyon yüksekliği, kronik hipotansiyon olarak değerlendirilirken, gebelik tansiyonu olarak bilinen tansiyon yüksekliği çoğunlukla gebeliğin beşinci ayından sonra görülür. Mide bulantısı, kusma, idrar miktarında azalma, çift görme, hızlı kilo artışı, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında farklılık gibi semptomlarla görülen gebelik tansiyonu, hamilelik zehirlenmesine (Preeklampsi) yol açabilir. Bu yüzden gebelik boyunca kan basıncının kontrol altına alınması son derece önemlidir. Hafif vakalarda anne adaylarına istirahat önerilirken daha şiddetli vakalarda ilaç tedavisi gerekebilir.

Meniere Hastalığı - İç kulak tansiyonu

Daha çok 40 yaşından sonra sıklıkla bayanlarda görülse de çocuk hastalarda bildirilmiştir.

İç kulak kemik labirentin içindeki zar labirentte dolaşan "endolenf" dediğimiz sıvının emilmesinin veya salgılanmasının bozulmasına bağlı olarak artması bu hastalığın sebebidir. Artan sıvı zar labirentin şişmesine ve bir süre sonra da yer yer yırtılmalarla tekrar boşalmasına yol açar. Meniere krizini zar labirentin şişmesinin mi yoksa yırtılma sonucu kemik labirentteki "perilenf" dediğimiz sıvıyla karışmasının mı yol açtığı tam olarak anlaşılamamıştır. Çoğunlukla tek kulağı, nadiren iki kulağı da tutar.

Meniere hastalığına yola açan sebepler nelerdir?

Sebebi tam olarak bilinmese de aşağıdaki faktörler sorumlu tutulmaktadır;

- Sigara

- Stres

- Genetik faktörler

- Allerji (özellikle gıda allerjisi)

- Tuz ve su kullanım yanlışlıkları

- Kafa travmaları

- Migren

- İç kulağın bulunduğu kafa tası kemiğindeki anatomik bozukluklar.

Belirtileri nelerdir?

Çoğunlukla kulakta dolgunluk ve basınç hissi ile başlar. Ardından kulak tıkanır; işitme azalır, kulakta çınlama ve uğultu ile birlikte baş dönmesi (vertigo) meydana gelir. Genellikle etraf döner. Bazan hastayı aniden yere çarpabilir. Bulantı, bazen de kusma görülür. Bu dörtlü bulgunun olduğu hırçın tabloya Meniere krizi denir. Krizi yukarda saydığımız faktörler tetikler. 

Kriz en az 20 dakika sürer. Bazen 4 saat hatta nadiren 24 saate kadar da uzayabilir. Kriz sonrası işitme tekrar normale döner. Kulak uğultusu ve çınlama az veya çok devam edebilir. Krizler tekrarladıkça, her kriz işitmeden bir miktar götürür, ve bir süre sonra kalıcı işitme kaybı oluşmaya başlar.

Tanı nasıl konur?

Klinik bulgular tanı koydurucudur. Vestibüler testlerle de tanı kesinlik kazanır.

Nasıl tedavi edilir?

Krizler sırası ve krizler arası tedavi farklıdır. Amaç krizlerin süresini kısaltmak, krizlerin arasındaki süreyi uzatmak yani krizlerin gelmesine mümkün olduğunca engel olmaktır. Kriz sırasında hasta loş bir odada uyutulabilirse kriz çabuk atlatılır. İdrar sökücüler (sıvı atılımını artırmak için), kortizon ve diğer çok bilinen ilaçlar faydalı olabilir. Kriz sırasında başlayan tedavi sonrasında da devam edebilir. Ama idrar sökücüler uzun süreli kullanılmamalıdırlar. Krizler arası, tedaviden çok korunmadır. Yukarıda saydığımız tetikleyici faktörlerden uzak durmak en önemli korunma yöntemidir. Tuz kısıtlanır. Lüzumsuz su tüketiminden, allerjen gıdalardan uzak durmak (çikolata, kuruyemişler, peynir, şarap, bira gibi mayalı yiyecek ve içecekler), sigara ve stresden uzaklaşmak gerekir. Bilinçsizce ve hekim kontrolünde olmadan bitkisel vb. ilaçlar kullanmak hastalığı ağırlaştırıp, geri dönüşü zor sıkıntılara yol açabilir.

Meniere hastalığı vertigoya sebep olan birçok hastalıkla karışır. Kesin tanı konulmalı ve bilinçli bir şekilde tedavisi yapılmalıdır. Aksi taktirde işitme zamanla kaybedilip, vertigo günlük yaşamı sürdüremeyecek hale gelebilir.

İlerlemiş vakalarda orta kulağa ilaç enjeksiyonları, iç kulağa yönelik değişik cerrahi yöntemlere baş vurulabilir.

Prof. Dr. Mehmet Yavuz SÜTBEYAZ

Vertigo Teşhis ve Tedavi Merkezi

0 11 22

0 47 94

kaynağı değiştir]

Kronik hipotansiyon bazen ilaç kullanımını gerektirir.[33] Yaygın olarak kullanılan bazı ilaçlar arasında Midodrin ve Noradrenalin ve öncül (L-DOPS gibi Fludrokortizon, Eritropoietin ve Sempatomimetikler bulunur).[8]

Ayrıca bakınız[değiştir

Sağlık Rehberi

Tansiyon Hakkında Bilmeniz Gerekenler


Tansiyon Nedir?

Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı vücudumuza pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Vücudumuzda belirli bir seviyedeki kan basıncına ihtiyaç vardır. Bu basınç sayesinde dokuların yeterli miktarda kanlanması ve yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmesi sağlanmaktadır.

Büyük ve Küçük Tansiyon Nedir?

Kalbin kanı vücuda atarken kullandığı güce büyük (sistolik) tansiyon, kan akımı bittikten sonra damarlarda oluşan durgun basınca da küçük (diyastolik) tansiyon denir.

Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Kan basıncı tansiyon aleti ile ölçülür. Tansiyonun doğru ölçülmesi için şu noktalara dikkat edilmesi gerekir:

  • Ölçümden önceki 30 dakika içerisinde sigara veya kola, kahve gibi kafein içeren içecekler içilmemiş olmalı.
  • Kişi oturur pozisyonda en az 5 dakika dinlenmiş olmalı.
  • Ölçüm sırasında manşon kalp seviyesinde tutulmalı.
  • Ölçüm cihazının manşonu uygun boyutta olmalı. 
  • Stetoskopun ucu manşonun altına sokulmamalı.
  • Mümkünse dakika ara ile 2 ölçüm alınmalı. Aralarındaki fark fazla ise ek ölçümler alınmalı, değilse ortalaması alınmalı.

 

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Nedir?

Hipertansiyon veya yüksek tansiyon, atardamarlardaki kan basıncının normal değerlerin üzerine çıktığı kronik bir hastalıktır. Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 80 mmHg olması en uygun tan­siyon değeridir. Kan basıncının / mmHg olması normal, / mmHg olması yüksek normal tansiyon olarak adlandırılır. Kan basıncının /90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyondur. Hastaların % ’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara birincil (primer) ya da nedeni bilinmeyen hipertansiyon denir. Geri kalan % hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Buna da ikincil (sekonder) hipertansiyon adı verilir.

En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır:

  • Böbrek hastalıkları
  • Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
  • Böbrek damarlarının daralması
  • Doğuştan büyük atardamarın (aortun) bir bölümünün dar olması
  • Tiroid bezinin fazla veya az çalışması

Toplumda Hipertansiyon Görülme Sıklığı Nedir?

Toplumda tansiyon görülme sıklığı % arasındadır ve yaş ilerledikçe artmaktadır. Türkiye'de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır.

 ‘Beyaz Önlük Hipertansiyonu’ Nedir?

            Bazı hastaların evde ölçülen kan basıncı normal bulunurken, muayenehanede ölçülen kan basıncı ise hep yüksek bulunur. Bu duruma beyaz önlük hipertansiyonu denir ve toplumda %15 bireyde görülür. Bu hastalarda normal tansiyonlu bireylerle karşılaştırıldığında uzun vadede daha yüksek hedef organ hasarı (kalp-damar hastalıları, böbrek yetmezliği… vb.) görülür. Bu nedenle klinik olarak masum bir durum olmadığı bilinmektedir.

‘Maskeli Hipertansiyon’ Nedir?     

Beyaz önlük hipertansiyonunun tersine bir durum olan maskeli hipertansiyonda, kişilerin doktor muayene odasında yapılan kan basıncı ölçümleri normal bulunurken, evde yapılan veya 24 saatlik ayaktan kan basıncı ölçümleri yüksek bulunmaktadır. Toplumda görülme oranı yaklaşık olarak beyaz önlük hipertansiyonu kadardır. Bu hastalar hipertansiyon hastası kabul edilerek tedavi edilmelidirler.

Hipertansiyon için Kimler Risk Altındadır?

  • Yaş: Yaş ilerledikçe kan basıncında yükselme olur.
  • Kalıtım: Aile bireylerinde hipertansiyon hastası olan kişiler hipertansiyon için yüksek riske sahiptirler. Risk oranı yaklaşık %60’ dır.
  • Cinsiyet: Hipertansiyon 50 yaşının altındaki insanlarda erkeklerde daha çok görülürken, yaş arasında görülme sıklığı eşitlenir ve 55 yaşın üzerinde kadınlarda daha sık görülmeye başlanır.
  • Obezite (şişmanlık): Kilo arttıkça hipertansiyon görülme oranı artar. Şişman bireylerin %40’ında hipertansiyon görülür. Genç hipertansiyon hastalarının önemli bir bölümü şişmandır.
  • Aşırı tuz tüketimi: Hipertansiyona neden olan sebeplerin başında gelir.
  • Sigara: Sigara dumanında bulunan ve damarların büzüşmesine sebep olan bazı maddeler nedeniyle kan basıncında artış görülür.
  • Alkol tüketimi: Alkol kullanımında sıklık arttıkça, hipertansiyon gelişme sıklığı da artmaktadır
  • Şeker hastalığı: Şeker hastalarında hipertansiyon görülme sıklığı daha fazladır.
  • Fiziksel aktivite: Düzenli spor yapanlarda hipertansiyon görülme oranı düşüktür.
  • Stres: Çağımızın hastalığı stres, toplumda hipertansiyon gelişmesi için önemli faktördür.

Hipertansiyonun Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyonun tipik bir belirtisi yoktur. Kan basıncınız uzun zaman içerisinde yavaş yavaş yükseldiğinde çoğu zaman hiçbir belirti vermez. Bu nedenle hipertansiyon ‘sessiz katil’ olarak nitelendirilir. Hipertansiyon ile ilişkili olduğu düşünülen belirtiler ise; enseden yükselen baş ağrısı, kafada ve kulaklarda basınç hissi, uğultu, mide bulantısı ve çarpıntı hissidir. Bazı durumlarda göğüs ağrısı ve nefes darlığı da hipertansiyonun belirtisi olabilir. Yine de çoğu tansiyon hastasının hiçbir şikayeti yoktur ve tesadüfen saptanır. Kan basıncında ani yükselme olması durumunda burun kanaması veya göz beyazında kanama görülebilir.

Hipertansiyonun Zararları Nelerdir?

            Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır ve çoğu zaman hiç belirti vermeden tesadüfen

ortaya çıkar. Hipertansiyon tanısı konana kadar ve sonrasında tedavinin yetersiz kaldığı süre boyunca yüksek olan kan basıncı, içerisinde yol aldığı damarların duvarlarını zedeler. Damar tıkanıklığına yol açarak kalp, beyin, böbrek gibi hayati organlarda birçok hastalık ortaya çıkarır. Hipertansiyon kontrol altına alınmaz ise karşılaşılacak başlıca sorunlar şunlardır;

  • Kalp damar hastalığı (Kalp yetmezliği, kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma (koroner arter darlığı), kalbi besleyen damarlarda tıkanma sonucu kalp krizi),
  • Beyin kanaması, felç, beyin damarlarında daralma ve tıkanma
  • Boyun ve bacak damarlarında tıkanma,
  • Böbrek hastalığı,
  • Büyük damarlarda genişleme ve yırtılma,
  • Görme bozukluğu ve kaybı.

Hipertansiyondan Korunmak İçin Öneriler:

Tansiyon yüksekliği olan bütün hastalara yaşam tarzı ile ilgili değişik­likler önerilmektedir.

  • İdeal kilonuzu koruyun: Kişi ideal kilosunu bilmeli ve fazla kilolarından kurtularak ideal kilosunu yakalamaya çalışın. Bunun için gerektiğinde profesyonel bir diyetisyenden beslenme önerileri alın.
  • Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz yapın: Haftada 5 gün 30 dakikalık orta yoğunlukta bir fiziksel aktivite düzenli fiziksel aktivite yaptığınızın bir göstergesidir. Kalp hızını veya nefes alış verişini hızlandıran uzun süreli hareketler, aerobik (oksijen alarak yapılan) egzersizler olarak adlandırılır ve yapılması önerilen egzersiz bu tip olmalıdır. Ağırlık kaldırmak bir kuvvetlendirme egzersizidir ve hipertansiyon hastalarına önerilmez. Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz;
  • İdeal kiloya ulaşmaya yardımcı olur.
  • Kullanılan ilacın dozunu azaltabilir veya ilaca gereksinimi ortadan kaldırabilir.
  • Kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
  • Kişiyi enerjik kılar, stresi azaltır ve yaşam kalitesini artırır.
  • Tuz tüketimi kısıtlayın: Vücudumuzun günlük tuz ihtiyacı gram kadardır. Bizim Anadolu insanı olarak ‘normal tuzlu’ dediğimiz günlük diyetimizde tükettiğimiz tuz miktarı ise yaklaşık gram tuz içermektedir. Aslında biz ‘yemeğin tuzu normal’ derken ihtiyacımız olandan yaklaşık 3 kat daha tuzlu yemekler yemekteyiz. Yoğun tuz içeren turşu, paketlenmiş hazır ve salamura gıdalardan özellikle kaçının. Zeytin ve peynir gibi temel gıdaların iyice tuzu gidecek şekilde suda bekletildikten sonra tüketin ve çoğumuzun masum gördüğü soda/maden suyunun da çok fazla tuz içerdiğini bilin.
  • Alkol tüketiminden kaçının:  Alkol alımını mutlaka sınırlandırın. Haftada en fazla kere olmak şartı ile kadınlarda 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkmayın.
  • Meyve ve sebze ile posa tüketimi artırın, doymuş ve total yağ tüketimi azaltın: Haftada her gün porsiyon ( gr) çeşitli taze sebze ve meyve yiyin.
  • Doktor tarafından önerilen ilaçlar düzenli alın.
  • Sigara kullanımına son verin.
  • Tansiyon yüksekliğine sebep olabilecek ilaçları kullanmaktan mümkün olduğunca kaçının: Bu ilaçlar arasında; romatizmal ilaçlara (ağrı kesiciler), kortizon, soğuk algınlığı ve grip ilaçları, hormon ilaçları (östrojen), antidepresanlar ve iştah kesiciler sayılabilir.
  • Stresden mümkün olduğunca uzak durun.
  • Düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın.

Gebelik ve Hipertansiyon:

            Hamileliklerin %’unda hipertansiyon görülmektedir. Hamilelikte hipertansiyon sorunu yaşayan kadınların çoğunda önceden birincil hipertansiyon vardır. Bazı hastaların idrarında protein atılımının olduğu saptanır ki bu duruma ‘preeklampsi’ denir. Preklamside genellikle hiçbir semptom görülmez ancak bebek ölüm riskini yaklaşık iki kat artırmaktadır. Preklamsi bazen hayati tehlike yaratan ‘eklampsi’ denilen daha ciddi bir hal alabilir. Eklampsi acil olarak tedavi edilmez ise; beyin ödemi, solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği, tüm vücutta yaygın damar içi pıhtılaşma ve ölüme neden olabilir.

Hipertansiyon Tedavi Edilebilir Mi?

            Hipertansiyon tedavisinde temel amaç, hedef organ hasarını önleyerek sakatlık ve ölümleri azaltmaktır. Beslenme ve yaşam şeklindeki değişiklikler tansiyon kontrolünü iyileştirebilir ve ilgili sağlık sorunlarını azaltabilir. Ancak, yaşam şeklindeki değişikliklerin etkili olmadığı veya yetersiz kaldığı kişiler için genelde ilaçla tedavi gereklidir. Hipertansiyonu ilaçlarla tedavi edip ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun ilaç tedavisi ile kan basıncı kontrol altında tutulabilir. Tansiyonun 5 mmHg düşürülmesi felç riskini %34 ve kalp damar hastalığı riskini %21 azaltabilir. Hipertansiyon tedavisi ömür boyudur ve tedavi kesilirse kan basıncı yine eski değerlerine ulaşacaktır. Bu nedenle tedaviye ara verilmemelidir. Hastanın doktor kontrollerine gitmesi çok önemlidir. Çünkü kan basıncı yaş ilerledikçe daha da yüksek değerlere çıkma eğilimindedir. Bu nedenle bugün yetmekte olan ilaç, yarın yetmeyebilir. Aslında kullanılan ilacın etkisi ilk alındığı zamanlardaki kadardır ancak hastalığın ilerlemesi nedeniyle artık ilaç yetmemektedir. Kontrollerde gerektiğinde ilaç dozu arttırılabilir, daha güçlü bir ilaca geçilebilir veya mevcut ilacın yanına takviye ilaçlar verilebilir. Hipertansiyon hastalarının en az yılda bir kez doktor kontrolünden geçmeleri gereklidir. Şeker hastaları, kalp damar hastaları ve böbrek hastaları ise altı ay ara ile yılda en az iki sefer kontrole gitmelidir. Aksi takdirde ilaçlarla kontrol altına alınamayan hipertansiyon uzun vadede organlara hasar verebilir ve daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

İkincil hipertansiyonu olan hastalarda ise hipertansiyona yol açan hastalık tedavi edilmelidir. Böbrek hastalığının veya hormonal bozukluğun tedavisi ile kan basıncı düzelebilir veya daha az sayıda ilaçla daha rahat kontrol edilebilir hale gelebilir.

Tansiyon İlaçları Zararlı Mıdır? Bağımlılık Yapar Mı?

            Bugüne kadar hiçbir tansiyon ilacı için bağımlılık yaptığı bildirilmemiştir ancak her ilacın bir yan etki potansiyeli vardır. Bu nedenle hipertansiyon tedavisi doktorlar tarafından düzenlenmelidir. Bir yakınının veya bir tanıdığın ilacını kullanmak doğru bir yaklaşım değildir ve tehlikeli de olabilir. Hipertansiyon tedavisi kişiye özeldir. Yani bazı hastalar için bir grup ilaç özellikle faydalıyken, diğer bir hastaya başka gruptan bir ilaç daha faydalı olabilir. Doktor ilaç seçimini hastanın fizik muayene bulguları, laboratuvar testleri, EKG ve ekokardiyografi gibi ek tetkikler sonucunda yapar. Gerek gördüğünde takiplerde ilaç tedavisini yeniden düzenleyebilir.

Hipotansiyon (Düşük Tansiyon):

            Düşük tansiyon olarak bilinen hipotansiyon, büyük tansiyonun 90 mmHg, küçük tansiyonun 60 mmHg altında olması durumu olarak tanımlanır. Baş dönmesi, dikkat bozukluğu, göz kararması, mide bulantısı, soğuk terleme, hızlı soluma, yorgunluk ve bayılma en önemli belirtileri arasındadır. Çoğu zaman tansiyon düşüklüğü ciddi bir hastalığa bağlı olmaz ve genelde az sıvı alımına bağlı olarak gelişir. Normal zamanda kan basıncı değeri normalin alt sınırına yakın olan hastalar biraz az su içtiklerinde hemen hipotansif olurlar. Bu durum özellikle terleme ile çok fazla su ve tuz kaybedilen sıcak yaz aylarında daha sık gelişebilir. Eğer hasta kendisini çok kötü hissediyorsa, bayılma riskini de göz önüne alarak kişi düz bir yere yatırılıp ayakları havaya kaldırılmalıdır. Tedavide yapılması gereken kaybedilen sıvının yerine konmasıdır. Bunun için tuzlu ayran gibi içerisine tuz eklenmiş sıvılar tansiyonun normal değerlere gelmesine yardımcı olacaktır. Asıl önemli olan böyle bir durum ile karşılaşmamak için yeterli miktarda sıvı alımına dikkat etmektir. Bunun yanında düzenli yapılacak egzersizler ile hipotansiyon gelişmesinin önüne geçilebilir.

Yeterli miktarda tuz ve sıvı almasına rağmen hipotansiyon belirtilerini sıkça yaşayan bir kişide başka nedenler araştırılmalıdır. Nadir olarak ishal, aşırı kusma, enfeksiyon, gebelik, bazı kalp hastalıkları ve hormonal bozukluklarda hipotansiyon görülebilir. Bu durumda tedavi asıl nedene yönelik olmalıdır.

Ayağa Kalkınca Olan Tansiyon Düşmesi (Ortostatik Hipotansiyon):

            Kişinin otururken ya da yatarken aniden kalkma sonrası olan tansiyon düşmesini anlatır. Kişide ayağa kalktıktan birkaç saniye sonra baş dönmesi ve göz kararması olur. Şiddetli vakalarda bayılma görülebilir ve bu durum hastanın düşerek yaralanmasına sebep olabilir. En sık sebepleri arasında; susuz kalma, uzun süreli yatak istirahati, gebelik, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, bacak toplardamarlarında yetmezlik ve nörolojik hastalıklar sayılabilir. Aynı şekilde birçok tansiyon ilacı da ortostatik hipotansiyon yapabilmektedir. Daha çok 65 yaş üstündeki kişilerde görülse de tamamen sağlıklı genç bireylerde de görülebilir. Belirtilerini azaltmak için yeterli sıvı alımı yanında düzenli egzersiz yapmak önemlidir. Oturduğumuz veya yattığımız yerden aniden kalkmamak ve bir süre bekledikten sonra yürümeye başlamak ortostatik hipotansiyon gelişmesini önemli ölçüde azaltacaktır. 

* Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir