çok güzel hareketler bunlar 2 bebek dili / senCard | Yaş Dil Gelişimi

Çok Güzel Hareketler Bunlar 2 Bebek Dili

çok güzel hareketler bunlar 2 bebek dili

Tuğba Yılmaz Kimdir? Çok Güzel Hareketler 2'nin Oyuncusu Tuğba Yılmaz Nereli, Kaç Yaşında, Instagram'ı Var mı?

Haberler

Yaşam

Biyografi

Tuğba Yılmaz Kimdir? Çok Güzel Hareketler 2'nin Oyuncusu Tuğba Yılmaz Nereli, Kaç Yaşında, Instagram'ı Var mı?

Başarıları kadar güzelliğiyle de ön planda bulunan Tuğba Yılmaz Çok güzel Hareketler 2'nin oyuncu kadrosunda yer alıyor. Star Tv ekranlarında yeni yayın hayatına başlayan ÇGH 2 programının öne çıkan oyuncuları arasında bulunan Tuğba Yılmaz hakkında araştırmalar yapılıyor. Peki Tuğba Yılmaz kimdir? Çok Güzel Hareketler 2'nin oyuncusu Tuğba Yılmaz nereli, kaç yaşında, Instagram'ı var mı? İşte detaylar

Tuğba Yılmaz Kimdir?

Tuğba Yılmaz BKM

Çok Güzel Hareketler 2'nin Oyuncusu Tuğba Yılmaz Nereli, Kaç Yaşında?

Tuğba Yılmaz yaş

Tuğba Yılmaz'ın Instagram'ı Var mı?

Tuğba Yılmaz Instagram

Bu Haber de İlginizi Çekebilir

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

Dil gelişimi; seslerin, kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılması, saklanması ve dilin kurallarına uygun olarak kullanılmasını içeren bir süreçtir. Dil gelişimi, doğumdan itibaren başlar ve yaşam boyu devam eder. Dil ve öğrenme arasında önemli bir ilişki vardır.

Dil, öğrenmeyi kolaylaştırır. Öğrenme sürecinde ise çocuğun dili gelişir. Dil gelişiminde, sesin duyulması dili kullanma deneyimlerinin bulunması gerekir. Çocukların, çevresindeki bireylerin konuşmalarını taklit ederek dili öğrendikleri ileri sürülür. Çocuğun dil gelişiminde iletişim kurma, diğerlerinin dikkatini çekme, isteklerini duygu ve düşüncelerini iletme ihtiyacı vardır.

Çocukta dil gelişiminin önemli özelliği ilk dönemlerin evrensel oluşudur. Farklı dilleri konuşan toplumların çocuklarında dil gelişiminin benzerlik gösterdiği görülmüştür. İlk yıllardaki bu evrensellik aydan sonra, sosyal sınıf farklılıklarının etkisiyle yok olur.

Dilin bir başka özelliği de dil ve kritik yaş ilişkisidir. Dünyadaki bütün çocuklar, kendi dillerini yaşları arasında öğrenir. Araştırmalara göre insanların, eşit dil yeteneği ile doğsalar bile gelişimleri için gerekli ses uyarımlarını alamadıklarında (işitme engelli doğanlarda olduğu gibi) dil yeteneklerinin köreldiği görülmüştüseafoodplus.infoşmanın olmadığı bir ortamda çocuğun konuşmayı öğrenemediği ortaya çıkmıştır.

Dil bilimciler ve eğitimciler, son yıllarda yapılan çalışmalara dayanarak “Dilin kazanılmasında, insanın doğuştan getirdiği bilişsel kapasitesi etkindir ve bu kapasite çevre yaşantıları ile geliştirilmektedir.” görüşünde birleşmektedir. Dil yeteneği ile zihin yeteneği arasında doğru bir orantı vardır. 2 yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekânın ilişkisinin olmamasına karşın, 2 yaşından sonra dil gelişimiyle zekâ arasında sıkı bir ilişki olduğu görüşü ağır basmaktadır. Erken konuşan çocukların zekâ düzeylerinin genellikle normal ya da normalin üstünde olduğu ve dilin zekâya bağlı olarak geliştiği görüşü kabul edilmektedir. Dilin kazanılması, çocuğun bilişsel gelişimine dayanmakta olup zihinsel uyum süreçlerinin her biri algılama, kavram geliştirme ve dilin kazanılmasıyla yakından ilişkilidir.

Dilin kazanılmasını ve gelişimini; zihinsel engel, fiziksel engel (yarık damak), duyusal engel (işitme ve görme kaybı), duygusal yoksunluk (güven ortamı), uyarıcı yoksunluğu, uyarım eksikliği (yetişkinlerin çocukla konuşması, oynaması ve uyarımlar vermesi) ve sık hastalanma gibi durumlar seafoodplus.info gelişimi genel olarak konuşma öncesi dönem ve konuşma dönemi olarak iki kategoride incelenir.

1) KONUŞMA ÖNCESİ DÖNEM

Konuşma öncesi dönem; yeni doğan dönemi (ağlama), gıgıldama, mırıldanma, mırıldanmanın tekrarı dönemlerinden oluşur.

YENİ DOĞAN DÖNEMİ ( HAFTA)

Yeni doğanın davranışlarının çoğu istem dışıdır. Konuşmanın gelişimi için arama, emme, yutma refleksleri önemlidir. Yemek yeme ile ilgili olan bu reflekslerin sürekli tekrarlanması ağlama ve seslenme sonucunda, bebek konuşma sesi üretimi için gerekli olan nefes alma ve ağız yüz yapılarını kazanır. Konuşma mekanizmasının asıl görevi, nefes alma ve yemek yemedir. İlk 3 haftada çıkarılan sesler farklılaşmamış, amaçsız, anlamsız rastgele çıkarılır. İkinci 3 haftalık dönemde farklılaşmış sesler ortaya çıkar. Çıkarılan bu sesler, uyarıcı ile ilişkili olup genellikle açlık ve rahatsızlık ağlamalarıdır. Ağlama, bebeğin ihtiyaç ve isteklerini belirten ilk tek iletişim yoludur. 1. ayın sonunda anne, sesin farklılığına göre ağlamanın nedenini (açlık, kızgınlık, acı) belirleyebilir. Çıkarılan sesler, anlam yönünden incelendiğinde ham sözcüklerin başladığı; bebeğin başkalarının sesine tepki gösterdiği dönem olduğu görülür.

GIGILDAMA DÖNEMİ (6 HAFTA-3 AY)

Ağlama ile birlikte bebekler basit sesler çıkarır. Çıkarılan bu sesler evrenseldir. Bebeğin bu sesleri çıkarmasında bilinç yoktur. Bebek rahatsızlığını ifade eden seslerin yanı sıra mutluluk ve rahatsızlığını ifade eden sesler de çıkarır. İki aylık bebeğin, ağız kasları kontrolü gelişimini sürdürürken bebek ağız hareketlerini başlatıp durdurabilir. 2 ve 3 aylık dönem, gülme ve gıgıldama dönemidir. Çocuk, sesi ses olarak çıkardığını bilir. Çıkardığı seslerden mutlu olur, ses oyunları oynar ve kendiliğinden ses üretimi başlar. Rastgele olarak çıkarılan sesler “a, u, o” ünlü seslerini uzatır. Daha sonra da bu seslerin sonuna “h” eklenerek “ah, uh”şeklinde sesler üretirken “s, k, g” gibi yumuşak damak ve gırtlak seslerini çıkarır. Ses üretimi hâlâ refleksiftir. Çıkarılan sesler, anlam yönünden incelendiğinde hoşnutluğu ve hoşnutsuzluğu belirten seslerdir.

MIRILDANMA DÖNEMİ ( AY)

Bebeğin ses mekanizması üzerindeki kontrolünün arttığı görülür. Dili yuvarlama ve ileri uzatma becerisi görülüseafoodplus.infoiyetini belirten sesler çıkarır. Ayrıca kendi çıkardığı bu sesleri taklit eder. Bu taklit sesleri, yalnız olduğunda görülür. Bebeğin çıkardığı sesler refleksif olmaktan çıkmış,tamamen amaçlı hâle dönüşmüştür. Ses çıkarma için uyaran kendisidir. Bu dönemde bebek,ünlü ve ünsüz seslerin çeşitlerini üreterek bunları tekrar eder. Buna vokal jimnastik seafoodplus.infoğin tekrar etmekten hoşlandığı bu sesler “ma-ma-ma”, “ba-ba-ba” gibi seslerdir.Görüldüğü gibi bebek, ünsüz benzeri seslerle ünlü benzeri sesleri birleştirerek iki heceli sözcükler oluşturmaya başlar. Bu dönemde “b, m, p”gibi dudak sesleri çıkarır. Uzun oyun sesleri, çığlıkları ve seslenmeler görülür. Bebeğin çıkardığı seslerin sayısında ve türünde artmalar vardır. Kendi kendine konuşmaya başladığı dönemdir.

MIRILDANMANIN TEKRARI DÖNEMİ ( AY)

Bu dönem, ses oyunlarının tekrarı dönemi olarak da ifade edilir. Bebek, ses üretimi ile işitmeyi birleştirir. Seçilmiş işitilen sesleri tekrarlar. Mırıldanmanın tekrarının görülmemesi, bu dönemde dil problemlerinin, işitme kaybı, zihinsel gerilik gibi durumların ortaya çıktığını göseafoodplus.infoğin ağız hareketlerinde çeşitlilik görülür. Bebeğin çıkardığı sesler, hece tekrarına dönüşerek daha çok çevredeki dilin niteliklerini kazanır. Önceleri “p, b, d”gibi dudaksı ve diş eti patlamalı sesler çoğunluktadır. Ünlü ünsüz birleşimlerinin tekrarıyla “ba-ba-ba”, “de-dede”“ma-ma-ma” şeklinde görülür. Bu dönemde çocuk, değişik sesler çıkarır. Çocuklar kelime söyleyene kadar, çocukla beraber bu seslerin tekrar edilmesi teşvik edicidir. Bu dönemde çocuk, bütün ses mekanizmasını serbestçe hareket ettirmeyi öğrenir. Bebeğin ses oyunlarında ritim kullandığı görülür.

Bebeğin çıkardığı sesler, anlam yönünden incelendiğinde dikkati çekme, sosyalleşme için kullanıldığı, hoşnutluk verici bir durum veya nesne hatırlandığında sesin yeniden ortaya çıktığı görülür. Bebeğin, insan konuşmasına gülümseyerek veya ses çıkararak cevap verdiği ayrıca kızgınlık ve hoşnutluk seslerini ayırt ettiği görülür.

B) KONUŞMA DÖNEMİ

Konuşma dönemi; ses, sözcük, tek sözcük, iki sözcüklü ifadeler, üç ve daha fazla sözcüklü ifadeler ve gramer kurallarına uygun konuşma dönemlerini kapsar.

SES SÖZCÜK DÖNEMİ ( AY)

Bu dönem, tekrarlama ya da çeşitlenmiş mırıldanma dönemi olarak da ifade edilir. İnsan seslerini bilinçli bir şekilde taklit eder. Çocuğun sık sık mırıldanarak yetişkin konuşmasına benzeyen dizeler oluşturduğu görülür. Bu sesler anlamdan yoksun, akıcılık özelliği olan, düz cümle ya da soruya benzeyen acele mırıltı şeklindedir. Bu anlaşılmaz konuşmalara, jargon denilmektedir. Mırıldanmalar, çocuk için sözcük yerini tutar. Dil bilimcilerin, ilk sözcüğün söylendiği bir yaş civarını genellikle dilin başlama noktası olarak kabul ettiği görülür. Bu dönemde çocuk, birkaç jesti ve sözcüğü anlar. Bu aşamadan sonra bebekler, artık anlamları araştırmaya kendi dillerini öğrenmeye hazır durumdadır.

TEK SÖZCÜK DÖNEMİ ( AY)

Çocuğun gerçek konuşmaya geçmesi bu dönemin özelliğidir. Mırıldanma ile gerçek konuşma arasında bir suskunluk dönemi geçtikten sonra sözcük, sesle oynamanın rastlantısal olarak ortaya çıkar. Tekrarlanmalar yolu ile uygun olarak kuvvetlenir. Sözcüğün ilk yaşın sonuna doğru, yaşlar arasında görülmeye başlamasıyla dilin başladığı düşünülür. Çocuğun sözcüklerinin gerçek bir sözcük olarak kabul edilmesi için çocuk bu sözcüğü, belli bir durum ya da nesneyi belirtmek üzere tutarlı ve doğru olarak kullanmalıdır. Çocuğun ilk anlamlı konuşmaları“mama”, “baba” gibi tek sözcüklerden meydana gelir. Bu sözcüklerde çocuk; insanlar, oyuncaklar, yiyecekler, giyecekler gibi bildiği dünyadan söz eder.

Sözcükler hareketler yoluyla öğrenilir. Örneğin çocuk kapı vuruluşunu belirtmek üzere kullandığı “kapı” sözcüğünü, yerde duran bir ayakkabıdan daha önce anlatabilir. İlk kullanılan ifadelerin sık tekrarlanan hareketleri (başbaş gibi) olduğu belirtilmiştir. Bu dönemdeki çocukların ifadeleri, içinde bulundukları durumla birlikte ifade edilmelidir.

Teksözcükler bir cümlenin anlamını taşıyabilir. Çocuk babasının resmini göstererek “baba” diyorsa bu adlandırma, eğer babasının terliklerini göstererek “baba” diyorsa terliklerin babasına ait olduğunu söylüyordur. Bakışın yönü, ses iniş–çıkışı, jest ve mimiklerin anlatıma katılımı çocuğun ifadesini belirlemede önemlidir. Başlangıçta söylenen bu tek kelimeler,konuşma ve etkinliğin birleşmesini sağlar. Örneğin “atdaa” kelimesi sokağa gitmeyi anlatır. Bu dönemde çocukların alıcı dillerinin, ifade edici dillerine göre daha iyi gelişmiş olmasının nedeni kavramsal gelişimin dil gelişiminden ileri olmasıdır. Dönemin sonuna doğru sözcük hazinesi gelişme gösterir. Çocukların ilk kullandıkları sözcükler, nesne isimleri ya da fonksiyonları ile ilgilidir. Bebeklerin ilk sözcükleri geliştirmeleri uzun sürerken, on ya da daha fazla sözcük kullandıktan sonra sözcük hazinesi hızla gelişir. Çocuklar, kazandıkları ilk sözcükleri genellikle başka nesneler için de genişletirler. Örneğin “köpek” sözcüğünü “koyun” ve “at” içinde kullanabilirler. İlk sözcüklerin hemen hemen %75’i genişletilmektedir. İkinci yılın sonuna doğru daha karmaşık ifadeleri içeren sözcükler kullanılır. Bunlar, etkinliğe ya da etkinliğin nesnesine işaret eder. Çocuk, suyun aktığını gördüğünde “su” ve “ak” sözcüklerini kullanarak durumu ifade eder.

İlk sözcükler; kendine yakın insanlarla (anne, baba), hareket eden nesnelerle (top, araba, ayakkabı), tanıdık durumlarla (bay bay, başbaş, yukarı) tanıdık hareketlerin sonuçları (kirli, ıslak) ile ilgilidir. İkinci yılın son yarısında bebekler, duygularını “mutlu”, “üzgün”, “kızgın” gibi sözcüklerle nitelendirmeye başlarlar.

İKİ SÖZCÜKLÜ İFADELER DÖNEMİ ( AY)

Bu dönemin başında çocuklar sözcükleri birleştirir. Ama bunlar iki tek sözcüğün artar da gelmesiyle oluştuğu için iki sözcüklü cümlecik sayılmaz. Bu dönem, iki sözcüklü cümleciklere geçiş dönemi olarak ifade edilir. Hareketlerle anlatımdan çok sözcüklerle anlatım başlar. Çocuk, 2 yılın sonuna doğru sözcüklerin birbiriyle olan ilişkilerini anlayarak onları yan yana getirerek farklı anlamları ifade etmeye başlar. “Annegider.”, “Araba gider.” gibi oluşan iki sözcüklü cümleler, isim ve fiillerden oluşan, dil bilgisi çekim ekleri olmayan, içerisinde edat, zarf, sıfat bulunmayan cümlelerdir. Sadece

anlam taşıyan sözcüklerden oluşan bu cümleler, telgraf konuşması olarak ifade edilir. İki kelimenin birleşmesinden oluşan konuşma tarzı, gelişme gösterirken çocuk, kelimeleri yan yana getirerek kendi ana dilinin gramer yapısını öğrenmeye başlar. İki sözcüklü cümlelerde çocuklar, vurgu kullanmaktadırlar. Çocuğun konuşmasında ilkel dil bilgisi sistemi başlar.

ÜÇ VE DAHA FAZLA SÖZCÜKLÜ İFADELER DÖNEM ( YAŞ)

Çocuk kelimeyi bir araya getirerek tek bir düşünceyi bütün olarak ifade eder. Çocuk; mantıklı, anlamlı ve yerinde cümleler yapar. Küçük emirleri yerine getiren çocuk, basit soruları cevaplandırır.

Bütün bunlar, çocuğun konuşmaları kavradığını gösterir. Yeni sözcükler öğrenen çocuğun sözcük hazinesi gelişerek sözel iletişimi artar. Bu dönemde çocuğun söyledikleri, durum içinde değerlendirilmelidir. Örneğin “Anne çorap” dediğinde bu cümle “Annenin çorabı” anlamını taşırken; diğeri “Anne çorabını giydi” anlamını ifade etmektedir. Çocuğun içinde bulunduğu durum ve uygulama şekli, bu yapıların değerlendirilmesinde önemlidir. Çocuk soru sormak, istek ve emirlerini bildirmek için ses tonunu değiştirmektedir. “Anne ceket” ifadesinde ses tonu değişikliği ile çocuk “Anne bu ceket mi?” sorusunu sorabilir. yaş çocuklarının cümleleri çok açık; fakat gramer yönünden eksik olabilir. Üç sözcüklü birleşimlerde zaman ekleri, sıfatlar, zamirler, edatlar ve çekim ekleri yoktur. Bu dönemdeki üç sözcüklü birleşimler ya yeniden birleştirme (anne at + top at = baba top at) ya da genişletme (büyük kalem=çok büyük kalem) şeklinde olur. Çocuk, çok sözcüklü cümleler yaparken dilin temel yapılarını da öğrenir. Çocuğun basit düzeyde de olsa işaret sıfatlarını, işaret zamirlerini, zarfları, olumsuz yapıları soru yapılarını, çekim eklerini kullanmaya başladığı görülür.

GRAMER KURALLARINA UYGUN KONUŞMA DÖNEMİ ( YAŞ)

yaş çocuğunun kelime hazinesi gelişir. Yeni sözcükler öğrenirken, bildiği sözcükleri daha esnek kullanır. Ana dilinin temel yapılarını öğseafoodplus.infoi rahatça ifade eder. Dil kullanımı çok yönlü olup duygularını, düşüncelerini ilişkilerini anlatır. Fısıldamayı öğrenir. Hayali oyunda dil kullanır. Çocuk, kendine dönük açıklamalar yaparak benmerkezci konuşma sergiler. Söz diziminde özne, nesne ve yüklem arasındaki fonksiyonel ilişkileri anlar. Çekim kurallarının görülmeye başladığı dönemdir.

Çocuk geçmiş, şimdiki ve geniş zaman eklerini kullanır. Çocuk önce “Kedi içer.” Derken şimdi “Kedi içiyor.” şeklinde kullanır. “ Nerede, ne zaman?” 3 yaş civarında olan çocuklar “Ne, kim” sorularını genişletirler. Yetişkinlerin kullandığı soru formlarındaki cümleleri, 4 yaşlarında üretmeye başlarlar.

yaşta çocuk dili kolay ve doğru kullanılır. Anne ve babasının ses perdesini taklit eder. Dili kullanmada kız çocukları, erkek çocuklarına göre daha iyidir. Benmerkezci konuşma sürdüğü görülür. Sözcük sayısı artmaya devam eder. Kelime hazineleri kadardır. Önceki döneme göre daha karmaşık cümle yapısı kullanmaya başlarlar. Çoğul kullanımı doğru yapılır.

yaşındaki çocuğun, dili kullanımı bir yetişkin diline benzer. Sosyal etkileşimde konuşma artar ve anlaşılır biçimde olduğu görülür. Çocuk, yetişkini daha az taklit eder. Çekim kuralları ve kişi zamirlerinin çekimi de doğru kullanılır. Çocuk, 5 yaşına geldiğinde olayları sırasına göre anlatır. “Elimi yıkadım ve yemeğimi yedim” gibi. Olayları “ önce-sonra”, “sırasına dizme”; geçmiş, şimdiki, gelecek zamanı kullanımı gelişir. Çocuk, 5 sözcük içeren cümleler kurabilir.

Çocuklar yaşlarında birlikte yaşadıkları yetişkin gibi konuşurlar. Sözcük sayısı ortalama kadardır. 8 yaşına geldiğinde sözcük sayısı ’e ulaşır. Bu yaştan sonra dinleme süresi artar. Yaşadıkları olayları mantıklı bir şekilde anlatırlar. Telaffuzları düzgün, kelimeleri çeşitlidir.

Bir çocuğun konuşması sürekli olarak eleştirilirse, bu durum onun için kötü olabilir. Sürekli eleştirmek yerine anne babaların ve çevresindeki kişilerin doğru konuşarak çocuk için model olmaları önemlidir.

KAYNAKÇA

* Dil Gelişimi – Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi Kitapçığı – T.C. Milli Eğitim Bakanlığı

Yaş Dil Gelişimi


Sağlıklı dil gelişimi için, ilk 3 yılın önemli olduğunu söylüyor uzmanlar. Bu süreçte çocuğunuzun konuşma durumunu bolca gözlemlemenizde ve dil gelişimini desteklemenizde fayda var.
Dil gelişimi ilk ağlamalarla ve agu'larla başlıyor bebeklerde… Ve ilk 3 yılda önemli bir aşama kaydetmesi bekleniyor. Hangi dönemlerde hangi heceleri veya kelimeleri kullanması gerektiğinden tutun da, iki kelimeli cümlelere geçip geçmediğine kadar pek çok detay çocukların dil gelişimi hakkında ipucu verebiliyor. Dil gelişiminin aileler tarafından çok iyi takip edilmesi gerektiğini söyleyen Odyoloji, Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Dr. İrem Konakçı Yenice, çocuklarda dil gelişiminde bir aksaklık tespit edildiğinde çok fazla vakit kaybetmeden bir uzmana danışılması gerektiği noktasında aileleri uyarıyor. Dil gelişimi hakkında pek çok önemli noktaya değindiğimiz dosya haberimizde; çocuklarda dil ve konuşma sorunlarına dair toplumumuzda doğru bilinen yanlışlar, konuşma bozukluklarının sebepleri ve dil gelişimini desteklemek için öneriler de yer alıyor.

Dil ve Konuşma

Dil ve konuşma kavramları sıkça birbirine karıştırılır. Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan gelişmiş bir araçtır. Dil denildiğinde, akla sadece sözel dil gelse de jestlere bağlı ya da yazılı bir dil de mümkündür. Konuşma ise, beyinde başlayıp ses üretimiyle ortaya çıkan bir motor işlemdir. Konuşma sürecinde birçok organın işlevi vardır. Bir insanın konuşabilmesi için, akciğer, ses telleri, solunum yolları, diyafram, gırtlak, sinüsler, dil, damak ve dudaklar gibi birçok farklı bölgenin hareketi büyük önem taşır.

Dil Gelişimi

Dil, "alıcı dil" ve "ifade edici dil" olarak iki kategoride incelenebilir. Alıcı dil becerileri; sözel ifadelerin anlaşılması, ifade edici dil ise; bir düşünce ya da duygunun bir sembolle ifade edilmesidir. Oldukça karmaşık bir süreç olan dil gelişiminde bazı dönemlerde, çocuğun belli aşamalar kaydetmesi beklenir.

İlk 3 Ay (Agu'lar Başlıyor)

Alıcı Dil:

  • Yüksek sese karşı irkilir.
  • Kendisiyle konuşulduğunda sessizleşir ya da gülümser.
  • Annesinin sesinin farkındadır ve duyunca sakinleşir.
  • Bir ses duyduğunda emme davranışını hızlandırır.


İfade Edici Dil:

  • Keyif aldığına ilişkin bazı sesler çıkarır.
  • Çeşitli ihtiyaçlarını ifade etmek için ağlar.
  • Ailesini gördüğünde gülümser.


Ay (Babıldama Dönemi / A-aa Sesleri)

Alıcı Dil:

  • Seslerin geldiği kaynağı gözleriyle takip eder.
  • Annesinin sesindeki değişikliği fark eder.
  • Müzik ve ses çıkaran oyuncaklar ilgisini çeker.


İfade Edici Dil:

  • Konuşma benzeri bazı sesleri mırıldanmaya başlar.
  • Kıkırdar ve güler.
  • Heyecanlandığını veya hoşlanmadığını belirtir.
  • Aile üyeleriyle vakit geçirirken veya yalnızken agular.


Ay (Babıldama Dönemi Devam Ediyor / Ba-ba-ba Sesleri)

Alıcı Dil:

  • Basit oyunlardan hoşlanır.
  • Sese doğru döner ve bakar.
  • Çevresindeki konuşmaları dinler.
  • Sıkça kullanılan kelimelerin farkındadır.
  • Basit yönergeleri anlar.


İfade Edici Dil:

  • Kısa ve uzun hecelemeler yapabilir.
  • Kelime ya da ağlama dışı seslerle çevresinin dikkatini çekebilir.
  • Çeşitli konuşma seslerini taklit edebilir.
  • İletişimde jestler kullanır.
  • 1 yaşa yakın dönemde çeşitli kelimelere sahip olabilir.
  • Bu kelimeler yeterince anlaşılır olmayabilir.


Yaş (Baba-Dede-Anne-Abla-Abi gibi Sesler)

Alıcı Dil:

  • Sorulduğunda vücudunun birkaç bölümünü gösterebilir.
  • Basit yönergeleri gerçekleştirir ve soruları cevaplar.
  • Basit tekerleme, şarkı veya masalları dinler.
  • Söylenen resmi gösterir.


İfade Edici Dil:

  • Her ay yeni birkaç kelime söyler.
  • İki kelimeyi bir arada kullanabilir.
  • Birkaç kelimeli sorular sorabilir.
  • Kelime başında farklı ünsüz sesleri kullanabilir.


3 Yaş (Bana Topu Ver)

Alıcı Dil:

  • Kelimelerin anlamlarındaki farklılıkları anlayabilir (git-dur, büyük-küçük).
  • Sıralı yönergeleri algılayabilir.
  • Uzun sürelerde öykü dinlemekten hoşlanır.


İfade Edici Dil:

  • Hemen hemen her şey için kelime kullanır.
  • İki üç kelimeli cümleler kullanır.
  • Çevresindekiler için konuşması anlaşılırdır.
  • Sıklıkla nesneleri adlandırarak ister.

Dil ve Konuşma Bozukluklarının Nedenleri

Dil ve konuşma bozukluklarının birçok nedeni olabilir. Bazen tek, bazen de birden fazla sorunun bir araya gelmesi, dil ve konuşma bozukluğuna yol açabilir. Nedeni tespit etmek her zaman çok kolay olmayabilir. Tanı konabilmesi için farklı alanlarda çalışan uzmanlardan (çocuk nöroloğu, odyoloji uzmanı, dil ve konuşma terapisti, çocuk psikiyatristi, KBB uzmanı ve psikolog) görüş alınması gerekebilir. Öncelikle sorun sadece bir dil ya da konuşma bozukluğu mu, yoksa mevcut konuşma sorununun altında yatan farklı bir neden var mı, mutlaka tespit edilmelidir. Eğer bir konuşma gecikmesi var ise ne zaman ve ne şekilde destek verileceği belirlenmelidir. Dil ve konuşma bozukluğu olduğu düşünülen bir çocuk ile ilgili bazı temel değerlendirmeler mutlaka yapılmalıdır.

Odyolojik Değerlendirme (İşitme Testi)

Doğumsal ya da erken çocukluk döneminde ortaya çıkan işitsel sorunlar, çocukların dil gelişimini olumsuz etkiler. Günümüzde, Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama Programı kapsamında tüm yenidoğanlara işitme tarama testi yapılır, ardından da işitme kaybı açısından risk faktörü gözlenen bebekler detaylı değerlendirilir. Bu noktada ailelerin, çocuklarına işitme tarama testlerini yaptırması, işitme kaybı açısından şüpheli bir durum görülürse de mutlaka detaylı değerlendirme isteme konusunda hassas davranmasında yarar vardır. Yenidoğan döneminde çocuklarına işitme testi yapılmış ve bu testlerden olumlu sonuç alınmış olması, çocuğun ömür boyu işitme sorunu yaşamayacağı anlamına gelmez. Bazı işitme kayıpları, sonradan ortaya çıkabilir. Bunlar iç kulağa dair kalıcı işitsel sorunlar olabileceği gibi orta kulak iltihabı gibi dönemsel, ancak çocuğun dil ve konuşma sorunu yaşamasına neden olabilecek sorunlar da olabilir.

Konuşma Organlarının Yapısal Değerlendirmesi

Çocuğun konuşma organlarındaki yapısal bozukluklar dil ve konuşma becerilerini etkileyebilir. Örneğin; yarık damak, yarık dudak sorunu ve diş yapısında bozukluklar gibi durumların varlığı konuşmayı bozabilir. Bu tarz durumlar erken tespit ve müdahale edilebilir. Şüphe olması durumunda ek bir yapısal bozukluk olup olmadığı uzman doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Psikiyatrik Sorunlar

Çocuklarda gözlenen dil bozukluklarının bazılarının temelinde psikiyatrik sorunlar olabilir. Sorunun psikiyatrik temelli olduğu kaygısı var ise çocuk psikiyatristinden de görüş alınması önemlidir.

Nörolojik Sorunlar

Dil ve konuşmayla ilgili sinir sistemi yapılarında var olan sorunlar, bu alanlarda gerilik olmasına neden olabilir. Bu nedenle, çocukta gözlenen sorunun nörolojik temeli değerlendirilmelidir.

Zihinsel Sorunlar (Mental Rötardasyon)

Eğer bir çocuğun zihinsel kapasitesinde sınırlılık var ise dil ve konuşmaya dair becerileri edinmesi de gecikebilir. Zekanın dikkat, bellek gibi birçok bileşeni vardır. Bu bileşenlerde görülen bir gerilik, dil gelişimini de etkiler. Şüphe olması durumunda çocuğun zeka açısından da değerlendirilmesinde yarar vardır.

Sosyal Sorunlar

Toplumsal nedenler ve aile yapısı, dil gelişimini etkileyen önemli faktörlerdir. İçinde yaşadığı toplumun dinamikleri, aile içi iletişim ve sosyal çevresi çocuğun dil gelişimini ciddi anlamda etkiler. Çocuğun dil gelişimi değerlendirilirken, aile yapısı ve sosyal çevresi de dikkate alınmalıdır.

Otizm

Otizmin en önemli belirtilerinden biri, konuşma gecikmesidir. Basit bir konuşma geriliği olduğu düşünülen bir durumun altındaki neden otizm olabilir. Konuşması geciken her çocuk, otizm tanısı almasa da, konuşması geciken çocukların otizm açısından da değerlendirilmesi önemlidir.

Dil ve Konuşma Gelişiminde Sorun Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Bebeklik döneminden itibaren çocukların iletişim becerileri hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayan birçok ipucu vardır. Bebeğin isteklerini ağlayarak ifade etmesi, annenin zamanla ağlama sesinden hangi nedenle ağladığını anlaması bile iletişime dair önemli ipuçlarıdır. Bebek büyüdükçe ağlamanın dışında farklı seslerle iletişim kurması ve ayına uygun alıcı ve ifade edici dil becerileri kazanıyor olması da önem taşır. Bebek büyüdükçe göz teması kurması, zamanla da temas süresinin uzaması, ismine tepki vermesi, jest ve mimikleri takip ve taklit etmesi ve tüm bu süreçlerle beraber konuşmaya başlaması gereklidir. Çocuğun sözel dil kullanmaya başladığı süreç, aileler tarafından dikkatli takip edilmeli ve doğru yorumlanmalıdır. Örneğin; bir çocuğun "ba ba" demesi bir hece tekrarı ve genel bir ifade mi, yoksa sadece babasına seslenmek amaçlı kullandığı bir sözcük mü doğru değerlendirilmelidir.

Ne Zamana Kadar Konuşmazsa Uzmana Gidilmelidir?

Her çocuğun dil ve konuşma becerilerini edinme süreci kendine özgüdür. Ancak çocukların 1 yaş civarında ilk kelimelerini söylemesi, 2 yaşına geldiğinde yaklaşık 50 sözcük söyleyebilmesi ve söylenen birçok şeyi anlaması, 3 yaş civarında öğeli cümleler kurabilmesi ve 'ye yakın kelimeyi söylemesi beklenir. Bazı çocuklar ilk kelimelerini 1 yaş civarında söylemelerine rağmen, kelime sayısının artma hızı az olabilir ya da ilk kelimeler biraz geç kullanılmaya başlandıysa da ara, hızla kapanabilir. Dolayısıyla "normal" aralığı biraz geniş düşünülebilir. Bazı çocuklarda beklemek uygun olabilir. Çocuğu takip eden çocuk doktorunun da bilgisiyle, kısa süre zaman tanınabilir. Ancak bu süre sanıldığı gibi yaşına kadar beklemek değil, en fazla ay bekleyerek uzman görüşü almaktır. Daha önce de belirtildiği gibi eğer mevcut konuşma geriliğinin nedeni olan farklı bir sorun var ise beklemek, sorunun daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olabilir.

Seçici Konuşmamazlık (Seçici Dilsizlik-Selective Mutizm)

Seçici Konuşmamazlık bir tür çocukluk kaygı bozukluğu durumudur. Çocuğun ev, aile veya akrabalarının yanında, yani kendini rahat ve güvende hissettiği ortamlarda konuşup okul, arkadaş çevresi ve oyun ortamı gibi konuşmasının beklendiği sosyal ortamlarda konuşmamasıdır. Seçici Konuşmamazlık bir tür çocukluk kaygı bozukluğu durumudur. Bu çocuklar, konuşmamayı seçtikleri ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine bir iletişim yöneltildiğinde hiç duymamışçasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Elbette ki anne-babalar için olduğu kadar, öğretmenler ve hatta bu çocuklarla çalışan terapistler için bile oldukça zor bir durumdur.

Seçici Konuşmamazlık Tanı Kriterleri:

    • Çocuk, normalde konuşuyorken, birtakım toplumsal durumlarda sürekli bir konuşmamazlık gösterir.
    • Çocuğun konuşmaması, onun eğitimini, mesleki başarısını ve sosyal iletişimini bozar.
    • Bu sorunun süresi en az 1 aydır (okula başladıktan sonraki ilk ay hariç).
    • Konuşamama, konuşulan dili bilmeme veya o dili rahat konuşamamaya bağlı değildir.
    • Bu sorun bir iletişim bozukluğu (örneğin kekemelik), yaygın gelişimsel bozukluk veya psikotik bir süreçle açıklanamaz.
    • Bazı çocuklar karşılıklı konuşmadığı halde, o kişiyle telefonda konuşabilir.
    • Seçici konuşmamazlık toplumda yüzde 1'den az, yani oldukça ender rastlanan bir durumdur. Genellikle yaşları arasında tanı konur. Problem birkaç ay sürebileceği gibi birkaç yıl da sürebilir.
    • Toplumda ender rastlanması ve pek bilinmiyor olması bu çocukların utangaç ve içe kapanık olarak nitelendirilmesine ve problemin okul çağına kadar tam olarak anlaşılamamasına, bu nedenle de tedavinin gecikmesine sebep olabilir.


Nedenleri

Nedenleri henüz tam olarak saptanamamıştır. Eskiden, bir travmaya veya anne-baba tutumlarına bağlı olduğu sanıldığı halde, son araştırmalar bunun doğru olmadığını göstermiştir. Bu çocukların genellikle kaygıya karşı genetik olarak bir yatkınlığı olduğu düşünülür. Bebekliklerinden itibaren bazı kaygı işaretleri gösterebilirler. Anneden ayrılmada güçlük, sese karşı aşırı duyarlılık, uyku sorunları, aşırı ağlama, yeni durumlara karşı zor adapte olma gibi problemler yaşayabilirler. Biraz büyüyüp aile dışında sosyal ortamlara katılmaya başladıklarında konuşmaya karşı bir korku ve beraberinde donup kalma, içe kapanık vücut duruşu ve donuk yüz ifadesi gibi davranışlar geliştirirler. Biyolojik olarak ise, beyinde amigdala denilen bölüm kişiyi tehlikeye karşı uyarır ve ne yapması gerektiği konusunda emir verir. Kaygı bozukluğu olan kişilerde amigdalanın fazladan çalışması sonucu, kişi gerçekten tehlikede olmadığında bile tehlike uyarısı alır. Seçici konuşmamazlık yaşayan çocuklarda bu tehlike sinyalleri, sosyal ortamlarda gelir. Tehlike karşısında hissettikleri korku nedeniyle çocuklar bu korkuyla başa çıkabilmek için konuşmaktan kaçınma davranışı geliştirirler ve bu davranış zaman içinde yerleşir. Tedaviye başlama ne kadar gecikirse, olumlu sonuç alabilme şansı o derece azalır.

Tedavi Süreci 

Konuşmamazlık, bir kaygı bozukluğu olarak düşünüldüğünden tedavinin hedefleri de öncelikle kaygıyı azaltmak, özgüven ve benlik saygısını yükseltmek ve sosyal durumlarda rahatlamayı sağlamaya çalışmak olmalıdır. Tedavi aile terapisi, çocuğun davranışlarının iyi okunduğu bir oyun terapisi, bilişsel davranışçı yöntemler ve ek olarak belki ilaç tedavisinin birlikte harmanlandığı bir süreci içermelidir. Bu konuda tecrübeli uzman bir terapist eşliğinde, aile ve okul işbirliği içinde çalışarak sorunun üstesinden gelmeye çalışmalıdırlar.

Dil ve Konuşma Sorularına Dair Doğru Bilinen Yanlışlar

YANLIŞ: Erkek Çocuklar Geç Konuşur
DOĞRU:
 Erkek çocuklar ile kız çocuklar arasında dil gelişimi açısından fark olabileceği düşünülse de bu tahmin edildiği kadar büyük bir fark değildir. Örneğin; 3 yaşına gelmiş ve hala konuşamayan bir çocuğun sorununu cinsiyetiyle açıklamak doğru değildir. Dil ve konuşma bozuklukları erkeklerde kızlara oranla daha sık gözlenir. Ancak bu durumu, "Erkek çocuğudur, zamanla açılır." şeklinde yorumlamak süreci olumsuz etkiler.

YANLIŞ: Erken Yaşta Konuşma Değerlendirilemez
DOĞRU:
 Aksine erken değerlendirme ve tanı, sorunun daha da büyümeden çözülmesine yardımcı olur.
Örneğin; mevcut konuşma sorununun altında yatabilecek farklı problemlerin araştırılması konusunda yol gösterilir ve yaşına uygun gözlem ve değerlendirme yapılarak çocuğun dil ve konuşma becerileri hakkında görüş sahibi olunabilir.

YANLIŞ: Konuşma Terapisine Gitmek Çocuğu Psikolojik Açıdan Olumsuz Etkiler
DOĞRU:
 Dil ve konuşma terapisinde çocuğun yaşı ve kişisel özellikleri dikkate alınarak değerlendirme yapılır. Hem değerlendirme hem de terapi sürecinde, yaşına uygun yöntem ve materyal kullanılarak çocuk ve aileye yardımcı olunur. Dil ve konuşma becerilerine dair sorun yaşayan bir çocuk destek almayıp bu sorunla toplum içerisinde olduğu süreçte psikolojik olarak travma yaşamaya daha açık halde olur. Özellikle okul öncesi ya da ilköğretim sürecinde olan çocuklar yaşadıkları sorun nedeni ile arkadaş ilişkilerinde sorun yaşayabilir. Benzer şekilde dil ve konuşma becerileri geciken bir çocuk da daha hırçın ya da iletişime kapalı olabilir.

YANLIŞ: Konuşamıyorsa Nedeni Dil Bağıdır

DOĞRU
: Çocuğun dil bağı kısaysa ve bu durum dil hareketlerini kısıtlıyorsa bazı konuşma seslerini çıkarmasında sıkıntılara neden olabilir. Ancak her konuşamayan ya da ses üretiminde sorun yaşayan çocuğun durumu dil bağı ile açıklanamaz. Dil bağı olsa bile bu her zaman dil ve konuşma becerilerini etkileyeceği anlamına gelmez. Bu durumdan şüphe ediliyorsa bir KBB uzmanı ve dil konuşma terapistinden görüş alınmalıdır.

Dil ve konuşma becerilerini desteklemek için

  • Çocuğunuzla bol bol konuşun. Evinizde sözel iletişim yaratacak ortamlar hazırlayın. Yaptığınız her şeyi sıkılmaksızın anlatmaya çalışın.
  • İşaret kullanması yerine sözel ifadeler kullanması için teşvik edin. Başlangıçta bazı sözel ifadeleri yanlış kullanabilir. Örneğin "su" yerine "bu" demesi gibi Bunları sürekli düzeltmek yerine, siz doğrusunu kullanarak model olmaya çalışın.
  • Konuşması için ona fırsat tanıyın ve bir şeyler anlatırken onu dikkatle dinleyin.
  • Çocuğunuzu soru sormaya teşvik edin.
  • Çocuğa yönelttiğiniz soruların anlayacağı düzeyde olduğundan emin olarak ve cevap vermesi için zaman tanıyarak iletişim kurun.
  • Etrafınızdaki farklı nesne, kişi ve olaylara dikkatini çekip onlar hakkında bilgi verin. Yaşına uygun basit anlatımlar tercih edin. Anlayamayacağı karmaşık ifadeler kullanmanız, kafasını karıştırıp, dikkatini dağıtabilir.
  • Bol bol kitap okuyun. Bebeklik döneminden itibaren resimli kitaplarla başlayıp, ilerleyen dönemlerde de görselleri yaşına uygun kitaplar tercih ederek ve görsellere dikkatini çekerek okuma yapın. Kitap okuma süresini; yaşını ve dikkat süresini göz önünde bulundurarak belirleyin.


Birden Fazla Dil Kullanmak Sakıncalı Mı?

İki dillilik (Bilingualism); aynı anda iki faklı dilin eşit düzeyde kullanılması durumu olabileceği gibi, anadile ek farklı bir dilin de iyi düzeyde kullanılması şeklinde tanımlanabilir. İki dillilik, farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Anne-babanın farklı diller kullanıyor olması, aynı dili kullanmasına rağmen çocuğun yaşadığı ortamda farklı bir dil kullanılıyor olması ya da ailenin talebiyle anadilden farklı ikinci bir dilin de çocukla konuşulurken kullanılması olarak görülebilir. Bazen birden fazla dil kullanılmasının çocuğun kafasını karıştıracağı düşünülebilir. Aslında endişe etmeye gerek yoktur. Çocuklar bazen iki dili birbirine karıştırabilir. İkinci dile ait kelimeleri ana dilde kullanabilir. Bu büyük bir sorun değildir. Günümüzde yapılan birçok araştırma, birden fazla dil kullanımının çocuğun bilişsel gelişimine katkı sağladığını gösterir. Ayrıca, çocuklar yetişkinlere göre ikinci bir dili öğrenmeye daha yatkındırlar. İkinci bir dil öğrenme için en kritik dönemin yaş olduğu, nadiren de yaşına kadar kolay öğrenilebildiği düşünülür. Erken dönemde iki dil ile büyüyen çocukların ifade edici dil becerilerinde bir miktar gecikme görülebilir, ancak bununla beraber farklı zihinsel avantajlara da sahip olurlar. Eğer çocuğun hali hazırda bir dil ve konuşma bozukluğu var ise anadilin kurallarını tam anlamıyla kavramasından sonra ikinci bir dili öğrenmesi daha doğru olacaktır.

"Çocuğu Hataya Teşvik Etmeyin"

Çocuklar konuşmaya ilk başladıkları dönemde telaffuz sorunları yaşarlar. Özellikle "r, s, ş, t, k, l, y" harflerinin söylenmesinde zorlanırlar. Ailelere çocuklarının telaffuzdaki zorlanmaları genellikle çok sevimli gelir. Hatta bu konuda teşvik bile edebilirler. Fakat bu sorun 3 yaşın sonlarında hala devam ediyorsa ortada bir sorun olduğu düşünülerek, uzmana danışmakta yarar vardır.

Bu içerik, Grup Florence Nightingale Hastaneleri Çocuk Odyoloji Tıbbı Bölümü Uzmanı İrem KONAKÇI YENİCE tarafından hazırlanmıştır.

Çok Güzel Hareketler 2

Skeç Yazar Bölüm Kısadan Hisse 2 Hamza Yazıcı 23 Safi Yalan Fatma Tezcan, Atakan Çelik, Ecem Sena Bayır Kızlar Yurdu 2 Begüm Çağla Taşkın, Sema Özkan 53 Zengi Zengine Emre Aslan, Cenan Adıgüzel, Arif Güloğlu 58 Kız Ruleti 60 Aklını Alırım Atakan Çelik, Batuhan Soyaslan, Cemile Canyurt 62 Evimin Gülü Emin Oğuz Çelebi, Beste Bilir, Birsel Kılınçcı 74 ÇGH Anneleri Atakan Çelik, Engin Demircioğlu 80 Yüzüme Yüzüme Eğitim Metin Pıhlıs, Batuhan Soyaslan 90 Son Vaziyetim Cemile Canyurt, Batuhan Soyaslan, Fatma Tezcan[3]Baba Yarası Cemile Canyurt, Evliya Aykan 91 İkizler Belgeseli Atakan Çelik, Ebru Yücel, Beste Bilir 95 Dizimin Dibi 3 Ebru Yücel, Beste Bilir, Selen Esen Çelebi Öldüm Öldüm Dirildim Atakan Çelik, Ebru Yücel Bakış Açısı 2 Hilmi Deler, Cemile Canyurt, Beste Bilir Geçmiş Olsun Cenan Adıgüzel, Mustafa Murat Aksu Bursağımda Kaldı Cemile Canyurt, Aleyna Yüksel, Tolga Üyken Hikmet'in Listesi Atakan Çelik, Beste Bilir, Ebru Yücel

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir