imza incelemesi adli tıp kurumu / İMZA İNCELEMESİ YÖNÜNDEN ADLİ TIP KURUMU SON MERCİ DEĞİLDİR. | Karamercan Hukuk Bürosu

Imza Incelemesi Adli Tıp Kurumu

imza incelemesi adli tıp kurumu

İmzaya itiraz edilmesi durumunda HMK&#;nın maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur.

Hukuk Genel Kurulu         / E.  ,  / K.

&#;İçtihat Metni&#;

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından icra takibine konu edilen senet bedellerini ödeyip ibraname aldığını belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddia konusu ibranameyi imzalamadığını, belgede TL tahsil edildiğinin yazılı olduğunu ancak kendisinin TL tahsil ettiğine ilişkin başka bir belgeyi okumadan imzaladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin tarihli ve / E., / K. sayılı kararı ile; İcra Hukuk Mahkemesince alınan raporda davacının dayandığı ibranamedeki imzanın davalının eli ürünü olduğunun ve belgeye eklenti yapılmadığının belirlendiğinin belirtildiği, davalının davacıya yemin teklif ettiği, davacının da davalıya TL ödeyip ibraname aldığına dair yemin ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
7. Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) Hukuk Dairesince tarihli ve / E., / K. sayılı kararı ile; “…Davalı, kendisinin TL&#;lik ibraname verdiğini TL&#;lik bir ibraname imzalamadığını savunmuş ve bu savunma karşısında davaya konu ibraname altındaki imzanın kendisine ait olmaması gerektiğini, imzanın kendisine ait olduğunun kabulü halinde ise miktar hanesine “0” rakamının sonradan eklenerek rakamının TL haline getirildiğini belirtmiştir. Bu konuda icra hukuk mahkemesince Adli Tıp Kurumu&#;ndan rapor alınmış ise de belirtilen raporda imza incelemesi yapılmadığı gibi rakam hanesine sonradan ekleme yapılıp yapılmadığının da tespit edilemediği yönünde görüş bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalının savunmalarının değerlendirilmesi yönünden uyuşmazlık konusu ibraname altındaki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı ve ayrıca rakamındaki son sıfırın sonradan eklenip eklenmediği yani ibranamenin miktarına ilişkin bu kısımda tahrifat yapılıp yapılmadığının konusunda uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna incelettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin tarihli ve / E., / K. sayılı kararı ile; İcra Hukuk Mahkemesinin / E. sayılı dosyasında aynı belge üzerinde üç defa Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından inceleme yapıldığı, dosya içerisine alınan bu raporlarda bozma kararında belirtilen hususların hepsinin incelendiği, ibraname üzerinde &#;&#; sayısına &#;0&#; eklenerek &#;&#;TL yapıldığına dair herhangi bir tahrifat yapılmadığı, belge üzerindeki &#;funduszeue.info Gelin&#; yazısı ve imzasının &#;davalının el ürünü&#; olduğunun tespit edildiği, ibraname üzerinde bulunan yazılarda da herhangi bir tahrifat yapılmadığı, belgenin asıl olarak &#;&#;TL olarak tanzim edildiği bu nedenle belgenin davalının kendi el yazısı ile adını ve soyadını yazarak bizzat imzaladığının kabulünün zorunlu olduğu, eksik araştırma yapıldığına dair bozma gerekçesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu ibranamenin miktar bölümünde tahrifat yapılıp yapılmadığı ve altındaki imzanın davacının elinin ürünü olup olmadığı noktalarında İcra Hukuk Mahkemesinin / E. sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporların yeterli olup olmadığı buna göre aynı hususta konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna yeniden inceleme yaptırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
Uyuşmazlıkların çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramlar ile yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
&#;Yargılama doğası gereği zamana yayılan bir süreci ifade eder. Zira hem tarafların iddia ve savunmaları ile delillerini ileri sürebilmeleri hem de hâkimin bunları değerlendirip karar vermesi zaman gerektirir. Esasen, iyi bir yargılama yapılabilmesi için taraflara uygun sürelerin tanınması da bir zorunluluktur. Ne var ki, kanunlarda öngörülen sürelerin ölçüsüz bir şekilde aşılması, hukukî himaye arayışında olan tarafların beklentilerini olumsuz etkilemekte, geciken adalet tatmin edici olmaktan uzaklaşmakta ve &#;geciken adalet, adalet değildir&#; özdeyişi haklılık kazanmaktadır.
Bu bakımdan, yargılamanın makul (uygun) sürede gerçekleştirilmesi önem kazanmaktadır. Nitekim Anayasa m. , IV&#;de &#;davaların en az giderle ve mümkün olan sürede sonuçlandırılması, yargının görevidir&#; demektedir. Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 30’da &#;usul ekonomisi&#; başlığı altında yargılamanın &#;makul süre&#; içinde yürütülmesi hâkime yüklenmiş bir ödevdir (Arslan, R./Yılmaz, E./Taşpınar Ayvaz, S./Hanağası, E.: Medenî Usul Hukuku, Ankara , s ).
Türk hukuk öğretisinde dava ekonomisi olarak da anılan usul ekonomisi ilkesi, genel olarak boş yere dava açılmasını, yargılama sırasında gereksiz işlemlerin yapılmasını ve zor yöntemlerin seçilmesini önlemeye hizmet eder. Bunun yanı sıra, anılan ilke, yargılamada emekten, zamandan ve masraftan mümkün olduğu ölçüde tasarruf edilmesine yönelik bir işlevi de yerine getirir. Başka bir anlatımla, usul ekonomisi, ihlal edilen hukuk düzeninin en az giderle, en kısa sürede ve en az zorlukla gerçekleştirilmesini ve boş yere davalar açılmasının önüne geçilmesini sağlamaya yönelik bir yargılama hukuku ilkesidir (Hanağası, E.: Davada Menfaat, Ankara , s. 32 )&#; (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun tarihli ve /8 E., /3 K. sayılı kararı)
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul , s. ).
Menfi tespit davası, sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara , s. ).
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır (Tanrıver, S.: Medenî Usul Hukuku, C.1, Ankara , s. ).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer ( sayılı HMK m. ; sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s).
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusuna değinmek gerekirse, bu husus sayılı İİK’nın maddesinde düzenlenmiş, bu maddenin üçüncü fıkrasında aynen; “İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.” düzenlemesine yer verilmiş olup, bu hükümle icra mahkemesince incelemenin aynı Kanun’un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılacağı açıklanmıştır.
İİK&#;nın 68/a maddesinin 4. fıkrasında ise, &#;&#;imza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları ve , ve maddeleri hükümleri uygulanır.&#; hükmü yer almaktadır.
sayılı HMK&#;nın maddesinin 2. fıkrası gereğince Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu&#;na yapılan yollamalar sayılı HMK&#;ya yapılmış sayılır. Bu hüküm uyarınca HMK&#;nın yürürlük tarihinden sonra icra mahkemesinde sayılı HMK&#;nın , ve maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir.
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun;
“Yazı veya imza inkârı” başlıklı maddesi;
“(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
(2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır.
(3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.
(4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir”;
“Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı maddesi;
“(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir”
“Sahtelik incelemesi” başlıklı maddesi ise;
“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir”. şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Buna göre, sayılı HMK’nın /a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise sayılı HMK’nın ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un /b maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde &#;&#;Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir&#;&#; şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun tarihli ve / E., / K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
sayılı HMK&#;nın maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul , s. ).
Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir.
Tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı alacaklının davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla Hatay 1. İcra Müdürlüğünün / E. sayılı dosyasında başlattığı takibin TL asıl alacak, ,91TL işlemiş faiz ile ihtiyati haciz harcı, vekalet ücreti ve masrafı ile birlikte toplamda ,21 TL alacağa ilişkin olduğu, TL, TL ve TL bedelli olmak üzere üç adet bononun takibin dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Davacı icra takibine konu edilen borcu ödediğini karşılığında ise ibraname aldığını savunmuş iken davalı kendisinin TL bedelli bir belge imzaladığını, TL miktarında bir ibraname imzalamadığını dolayısıyla davaya konu ibraname altındaki imzanın kendisine ait olmaması gerektiğini, imzanın kendisine ait olduğunun kabulü durumunda ise miktar hanesine “0” rakamının sonradan eklendiğini ileri sürerek sahtecilik iddiasında bulunmuştur.
Hatay İcra Hukuk Mahkemesinin / E. sayılı dosyasında davacı borçlu &#;, davalı alacaklı &#; tarafından başlatılan takibin itfa nedeniyle iptalini istemiştir. Mahkemece davalı tarafın tahrifat ve imza inkarı üzerine, dava konusu edilen ve dosyaya sunulan &#;Hatay 1. İcra Bulunan / Esas sayılı dosyasından dolayı TL teslim aldım, avukat ücreti dahil hiçbir alacağım kalmamıştır&#; yazılı ve funduszeue.info Gelin imzası bulunan ibranamedeki ,00TL meblağ bölümündeki son sıfır (0) rakamının sonradan eklenip eklenmediği, ibranamedeki yazıların ve imzanın Abdülhalim Gelin&#;in eli ürünü olup olmadığı, yazı ve rakamların aynı zaman diliminde yazılıp yazılmadığı, tahrifat yapılıp yapılmadığı hususlarının incelenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi üzerine, Kurumun Fizik İhtisas Dairesince , , tarihli raporlar tanzim edilmiştir. tarihli raporda inceleme konusu belgedeki A. Halim Gelin adına atfen atılı bulunan imzanın &#;’in elinin ürünü olduğu, tarihli raporda, inceleme konusu belgede iddialar doğrultusunda tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, “A. halim Gelin” isim yazısının &#;’in eli ürünü olduğu, tarihli raporda ise belgedeki “funduszeue.info Gelin” yazısı dışında kalan tüm yazı ve rakamların &#;’in elinin ürünü olmadığı, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve hâlen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, söz konusu belgedeki yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği bildirilmiştir.
Belirtilmelidir ki Özel Daire bozma kararının aksine, icra hukuk mahkemesi tarafından sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kapsamındaki düzenlemeler uyarınca aldırılan bilirkişi raporlarında, dava konusu belge üzerinde imza incelemesi yapıldığı gibi, ibranamenin miktar bölümünde tahrifat yapılıp yapılmadığı hususu da ayrıntılı olarak incelenmiştir. Miktar hanesine “0” rakamının sonradan eklenip eklenmediği hususuna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi, belgede tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulgu saptanamadığı, yazı ve rakamların aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı yazıldıkları hususunda ise mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından tespite gidilemediği bildirilmiştir. Nitekim mürekkeplerde yazı yaşı tespitinin mümkün olmadığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun tarihli ve / E., / K. sayılı kararında da vurgulanmıştır. Bu bağlamda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarla uyuşmazlık konusunun irdelenerek sahtecilik iddiasının çözüme kavuşturulmuş olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, icra hukuk mahkemesince Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan üç rapor bulunmakta ise de raporların uyuşmazlık hakkında tek bir teknik görüşü içermediği, ayrıca verdiği kararlar kesin hüküm ve kesin delil oluşturmayan mahkemenin hükme esas aldığı raporun genel mahkemede yeniden rapor alınmaksızın hükme esas alınmasının olanaklı olmadığı belirtilerek açıklanan gerekçeyle bilirkişi kurulu raporu alınmak üzere hükmün bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında, dava tarihi olduğu hâlde olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Hâl böyle olunca, Yerel Mahkemenin yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığını kabul eden direnme kararı yerindedir.
Tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Aşağıda dökümü yazılı (,86TL) harcın temyiz edenden alınmasına,
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan mülga sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu&#;nun maddesine uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Mahkemece yapılacak sahtelik incelemesi HMK /1. maddede düzenlenmiş olup maddede yer alan (a) ve (b) bentlerinde düzenlenmiş iki aşamalı bir incelemeyi gerektirmektedir. (a) bendine göre yapılan incelemeden bir sonuç alınamamış ise (b) bendine göre incelemeye geçilecek ve bilirkişi raporu alınacaktır.
İcra hukuk mahkemesinde, sahtelik iddiası niteliğini taşıyan imza itirazının incelenmesi kısmen farklı kurala bağlanmıştır. Bunun nedeni İcra İflas Kanununda bu konuda inceleme usulüne ilişkin özel kural getirilmiş olmasıdır. İcra ve İflas Kanunu maddede imza itirazı düzenlenmiş ve 3. fıkrasında incelemenin 68/a maddesinin 4. fıkrasına göre yapılacağı belirtilmiştir. Bu maddede, &#;İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları ve , ve nci maddeleri hükümleri uygulanır.&#; hükmü yer almaktadır.
Bu maddede yollama yapılan HUMK yürürlükten kalkmış ise de sayılı HMK /2. madde gereğince HUMK&#;na yapılan yollamalar HMK&#;ya yapılmış sayılacağından HMK&#;da yer alan karşılığı maddeler uygulanacaktır. Karşılığı maddelere bakıldığında uygulanması gereken maddeler HMK /1-b, /2 ve maddelerdir.
Bu durumda genel mahkeme HMK maddedeki iki aşamayı da gözeterek inceleme yapıp sonuca varacak iken icra hukuk mahkemesi sadece (b) bendindeki düzenleme gereği bilirkişi raporu alarak bir sonuca varacaktır. Ayrıca genel mahkeme bilirkişi raporu almadan da huzurda yazı ve imzaları alıp belge ve diğer delilleri değerlendirerek karar verebileceğinden bu konuda daha detaylı bir yetkiye sahip olduğu da açıkça görülmektedir.
Bu farklılık dahi tek başına icra mahkemesinin yapacağı incelemede genel mahkemeye göre dar yetkili olduğunu göstermektedir.
İcra hukuk mahkemesinin takip hukuku anlamında verdiği kararlar kesin hüküm oluşturmaz. İcra hukuk mahkemesinin imza itirazı hakkında verdiği kararlarla takibe devam edilebilir ise de bu kararları hükümden düşürecek şekilde genel mahkemeye başvurulması mümkündür. Takibin kesinleşmesi üzerine açılabilecek menfi tespit ve istirdat davaları da bir yönüyle icra hukuk mahkemesi kararlarının kesin hüküm oluşturmadığını gösterir. İİK&#;da takibe devam edilmesine rağmen genel mahkemeye gidilebilecek yollar açık tutulmuş ve gösterilmiş ise icra hukuk mahkemesinin bu kararı kesin hüküm oluşturmayacaktır.
İcra mahkemesi kararı kesin hüküm oluşturmaz iken bu mahkemenin aldığı rapor genel mahkemede bağlayıcı bir delil olabilecek midir? İcra mahkemesi de rapor alırken HMK hükümlerini uygulayacak ise de bu durum genel mahkemenin bu raporu doğrudan hükmüne esas alabilmesini mümkün kılmaz. HMK /1. maddede hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle serbestçe değerlendireceği belirtilmiş ise de bu değerlendirme raporun alındığı dosyadaki davaya bakan hakim tarafından yapılacaktır. Bu nedenle bir dosyada alınan rapor hiçbir şekilde o dosyada verilen karardan bağımsız değildir. Bu ise başka dosyadaki raporun varlığının değil bu rapora dayanılarak verilen kararın ne olduğunun önemli olduğunu ve raporun değil, delil olma koşulları var ise o dosyadaki hükmün dikkate alınması gerektiğini gösterir
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacnın iki ayrı talebi bulunmakta olup bunlar terditli taleplerdir. Birinci talep imzanın kendisine ait olmadığına ilişkindir. İmza kendisinin çıkar ise rakam eklemek suretiyle tahrifat yapıldığı iddia edilmiş olup kademeli olarak bu sahtecilik iddiası incelenecektir.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmamış icra hukuk mahkemesinde alınan raporlar hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınmış üç rapor bulunmakta ise de her bir rapor farklı bölümleri incelendiğinden alınan raporlar uyuşmazlık hakkında tek bir teknik görüşü içermektedir.
Özel daire bozma kararında hükme esas alınan raporda imza incelemesi yapılmadığı gibi rakam hanesine sonradan ekleme yapılıp yapılmadığının tespit edilemediği yönünde görüş bildirildiği belirtilerek hem imza incelemesi hem de rakam ekleyerek ekleme yapılıp yapılmadığı yönünden bilirkişi kurulu raporu alınması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece icra hukuk mahkemesinde alınan rapor ve mahkemece verilen karardan da söz edilerek imzanın davacıya ait olduğu sonucuna varılmış ise de icra hukuk mahkemesi yapacağı incelemede dar yetkili olduğu gibi verdiği karar da kesin hüküm oluşturmaz. Verdiği karar kesin hüküm ve kesin delil oluşturmayan mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun da genel mahkemede doğrudan delil oluşturması ve yeni rapor alınmasına gerek olmaksızın hükme esas alınması mümkün değildir. Bu gerekçeyle mahkemece yeni rapor alınması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmektedir.
Mahkemece yemin delilinden de söz edilerek karar verilmiş ise de davacının yemin teklif etmiş ve davalının da yemin etmiş olması davanın reddini gerektirmemektedir. Çünkü davacı toplanmayan delillerinin toplanması isteğinden ve rapora itirazlarından vazgeçerek yemin teklif etmiş değildir. Mahkemece diğer delillerin toplanması talebinin reddedilmesi üzerine yemin teklif etmek durumunda kaldığından HMK madde kapsamında diğer delillerden vazgeçerek yemin deliline dayanma söz konusu olmadığı için rapor alınmasına gerek olmaksızın yemin delilinin esas alınması gerektiği düşünülemez.
Kaldı ki HMK /1-c madde gereğince yemin edecek kimseyi ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yemine konu olamaz. Somut olayda &#;’e atfen imzalı belgenin üç senet toplamı olan TL’ye ilişkin olmayıp benim vermiş bulunduğum TL’ye ilişkin olduğu şeklinde yemin teklif edilmesi sonuçta ibranamedeki miktarda tahrifat yapılıp yapılmadığıyla da ilgili olduğundan kişiyi kovuşturma veya soruşturmaya uğratacak konuda teklif ve eda edilmiş olan yeminin de sonuç doğurması ve hükme esas alınması mümkün değildir.
Her iki nedenle de usule aykırı ve sonuç doğurmayacak biçimde yemin teklif ve eda edilmiş olması yeniden rapor alınması gereğini ortadan kaldıran bir durum değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle değişik gerekçeyle bilirkişi kurulu raporu alınmak üzere hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan hükmün onanması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

Sahtelik İncelemesi

HMK Madde

(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:

a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.

b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.



HMK Madde Sahtelik İncelemesi

HMK Madde Gerekçesi

sayılı Kanunun , ve ncı maddelerinde yer alan sahtelik incelemesi, tek maddede sistematik olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin yapılmasında, yerleşik yargı kararları ile doktrindeki görüşler de dikkate alınmıştır.

Bir belge hakkında sahtelik iddiası söz konusu olduğunda, öncelikle karşı tarafın bu konudaki açıklamaları da dikkate alınacaktır. Zira sahtelik iddiası konusunda sadece bir tarafın açıklamaları dikkate alınarak değerlendirme yapılması, tarafların eşitliği ilkesine ve hukukî dinlenilme hakkına aykırı olacaktır.

Sahtelik iddiası üzerine, hâkim önce, inkâr eden tarafı isticvap edecektir. İsticvap için çıkartılan davetiyede, çağrılan tarafa, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı ya da imzayı ikrar etmiş sayılacağı belirtilir. İsticvaba rağmen bir kanaate ulaşılamazsa, imza inkârında bulunan kişiye, yazı yazdırılıp imza attırılarak yazı ve imza örneği alınacaktır. Alınan yazı ve imza örneği ile bu konudaki diğer delilleri hâkim birlikte değerlendirecektir. Bu değerlendirme sonucu, bir kanaate varılabilecek durumdaysa, hâkim senedin sahteliği hakkında bir karar verecek ve bunun da gerekçesini belirtecektir.

Yukarıdaki usule rağmen hâkimde sahtelik konusunda yine kesin bir kanaat uyanmazsa, bilirkişi incelemesine karar verecektir. Ancak bu incelemeden önce, zaman kaybetmemek için, mevcutsa, inkârda bulunan tarafa ait karşılaştırmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilmelidir. Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır.

Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.

Sahtelik incelemesi ile ilgili sayılı Kanunda yer alan tanık dinlenmesi, yeni düzenlemede kabul edilmemiştir.


HMK (Sahtelik İncelemesi) Emsal Yargıtay Kararları


Yargıtay Hukuk Dairesi / E. , / K.

  • HMK
  • HMK m/b’de gösterilen usule uyulmadan doğrudan borçludan imza örneği alınarak imza incelemesi yaptırılamaz.

İİK’nun 68/a-4 maddesinde, sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun /1. ( sayılı HMK’nun /1-a) maddesine atıfta bulunulmadığından, icra mahkemesince, öncelikle borçlunun isticvabına ve duruşmada imzalarının alınması yoluna gidilemeyeceğinin kabulü gerekir.

İİK’nun 68/a maddesi göndermesiyle ve HMK’nun /2. maddesi uyarınca uygulanması gereken sayılı HMK’nun /b maddesinde; imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre, hakim, bilirkişi incelemesine karar verir ise; ‘‘….önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.’’ hükmü gereğince işlem yapar.

Somut olayda, borçlu şirket vekili itiraz dilekçesinde, senet üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüş, yargılama aşamasında ibraz edilen 22/01/ havale tarihli dilekçe ile imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulunduğu resmi ve özel mercileri beyan etmiş, bunun üzerine, mahkemece, borçluların bildirdiği ilgili yerlerden karşılaştırma yapmaya elverişli imzalarının getirtilmesine yönelik işlem tesis edilmiştir.

O halde, mahkemece, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek, öncelikle borçlunun belirttiği karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların ilgili yerlerden getirtilerek, usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise borçluya İİK’nun 68/a maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, yetkilisi geldiğinde imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek şirket yetkilisinin gelmediğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas : / Karar : / Tarih :

  • HMK Madde

  • Sahtelik İncelemesi

alep imza inkârına dayalı takibin iptaline ilişkindir.

Borçlular vekili müvekkilleri hakkında başlatılan Malatya 6. İcra Dairesinin / sayılı takip dosyasına dayanak yapılan senetteki imzanın müvekkillerine ait olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Alacaklı vekili davaya cevap vermemiştir.

İcra Mahkemesince, Adli Tıp Kurumu raporunun senetteki imzaların davacı borçluların elinden çıkmadıkları yönünde kesin bir kanaat verecek nitelikte olmadığı, tarihli oturumda davacı tarafa yeniden bilirkişi incelemesi yapılması ve bunun için gerekli olan bilirkişi ücretinin ikmali için sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun /2. maddesi gereğince kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının açıkça ihtar edilerek masraf yatırılmadığı takdirde dosyadaki mevcut bulgulara göre karar verileceğinin bildirildiği fakat bu ara karara ve verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, bu durum karşısında dosyada mevcut bilgi ve bulgular ile Adli Tıp Kurumu raporuna göre takibe dayanak yapılan bonodaki keşideci ve ciranta imzalarının davacı …`ın veya davacı şirketin temsile yetkili diğer ortakları eli ürünü olmadığı yönündeki iddianın kesin surette kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Borçlular vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi kendi içerisinde çelişkili olduğu, raporda bir üyenin senetteki imzanın kesin dille davacı eli ürünü olduğunu belirttiği, Adli Tıp Kurumu raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmaması nedeniyle yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: somut olay bakımından imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükünün taraflardan hangisinde olduğu noktasında toplanmaktadır.

Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) maddesinde düzenlenmiş, bu maddenin üçüncü fıkrasında aynen; “ İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar. ” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu hükümle, icra mahkemesince incelemenin aynı Kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılacağı açıklanmıştır.

İcra ve İflas Kanunu’nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise, imza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile ’uncu maddesinin 2’nci, 3’üncü ve 4’üncü fıkraları ve , ve `nci maddeleri ( sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m/b, /2, ) hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Anılan hükümde atıf yapılan sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ve devamı maddelerinde (HMK m vd.) imza inkârı hâlinde mahkemece yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir.

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığı altında somut olay incelendiğinde, senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senedi elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıda olmasına rağmen, yerel mahkemenin bu ispat külfetini gözden kaçırarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılması için borçluya kesin süre vermesi ve süreye riayet edilmediğinden bahisle itirazı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Hâl böyle olunca yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, İİK’nın maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere gününde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY HUKUK DAİRESİ Esas : / Karar : / Tarih :

  • HMK Madde

  • Sahtelik İncelemesi

Davacı, … T. A.Ş. Dikmen Şubesi ile davalı arasında bireysel kredi sözleşmesi imzalandığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borcun ödenmesi için ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzrine icra takibine geçildiğini, davalının vekili aracılığıyla sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, açılan itirazın iptali davasının önce müraccata bırakıldığını sonrasında ise açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve bu arada 1 yıllık sürenin dolduğunu, bu sebeple alacak davası açmanın zorunlu hale geldiğini, konuya kredi alacağın … T.A.Ş. tarafından … … Yönetim A.Ş.’ye temlik edilmesi sebebiyle davayı kendilerinin açtıklarını beyan ederel davalıdan tüm yasal hakları saklık kalmak ve tehsilde tekerrür olmamak kaydıyla ,40 TL anapara alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 25,08 temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

Davalı, davacı tarafın dava dilekçesinde bildirdiği ve icra takibine konu sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, söz konusu kredinin kendisine teslim edilmediğini, bilirkişilerce paranın teslimine ilişkin makbuz üzerinde yer alan imza ile ilgili olarak inceleme yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, … T. A.Ş. Dikmen şubesi ile davalı arasında imzalanan kredi sözleşmesi nedeniyle geri ödenmeyen krediye dayalı olarak geçmiş dönem faiz ve sair tüm alacak hakları saklı kalmak kaydıyla ,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %25,08 temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı ise savunmasında davaya konu kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığınu, paranın kendisine teslim edilmediğini savunmuştur. Davalının kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmesi üzerine mahkemece alınan bilirkişi raporunda imzanın davalıya ait olmadığı tespit edilmiş olup, mahkemece bu bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu kredi sözleşmesindeki imzaların davalıya ait olup olmadığına ilişkin olarak mukayeseye esas olmak üzere mahkeme huzurunda atılan imzalar ile … ve … Bankası A.Ş.’ye ait 19/12/ tarihli dekont, 13/09/ tarihli vekaletname ve 15/02/ tarihli davalıya ait sürücü belgesi dosyasında imzalarının bulunduğu müraccat formundaki imzalar değerlendirilerek, söz konusu bu belgelerle sınırlı bir bilirkişi incelemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Yapılan imza incelemesi araştırması taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye yeterli değildir sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun maddesi gereğince, incelemenin tarihli kredi sözleşmesi tarihinden öncesine ilişkin mümkün olduğu kadar yakın tarihlerdeki davalının uygulamaya elverişli, eli ürünü olan imzalarını taşıyan belgelerin ilgili yerlerden temin edilmek ve kredi sözleşmesi tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak mukayeseye esas alınmak suretiyle yapılması gerektiği halde sözleşmeden çok daha önceki ve sonraki tarihte düzenlenen belgeler esas alınmak suretiyle yapılması nedeniyle imzaya itiraz hususu sağlıklı ve taraf denetimine uygun şekilde gerçekleşmemiştir.

Bu açıklamalar ışığında taraflardan kredi sözleşmesi tarihi olan tarihine yakın tarihlere ilişkin resmi dairelerde davalının imzasını taşıyan belgelerle ilgili bilgi alınması ve gerek bu bilgiler ışığında ve gerektiğinde re’sen temin edilecek imzalı belgeler üzerinden usulünce bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, mukayeseye esas yeterli belge temin edilmeden eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun /III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/05/ gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ Esas : / Karar : / Tarih :

  • HMK Madde

  • Sahtelik İncelemesi

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiş ise de; temyiz süresi geçtikten sonra temyiz edildiğinden bahisle tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş; bu karar yine davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Gerekçeli kararın tebliğine dair tebligat evrakında; davalı vekili …‘ın kaşesi basılarak üzerinin imzalandığı ancak vekilin bizzat kendisine tebliğ edildiğine dair bir ibarenin bulunmadığı ve davalı vekilince tebligattaki imzanın kendisine ve büroda çalışanlara ait olmadığı iddia edilmiştir.

Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde tebliğ belgelerindeki işlemin aksini iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklinin ve yönteminin gösterilmediği gözetilerek, davalı vekiline yapılan tebligattaki imzanın sahte olduğu ileri sürüldüğüne göre, HMK’nun maddesine göre araştırma ve inceleme yapılarak davalı vekilince ve büroda çalışanlara ait imza örnekleri tespit edilip, yöntemince incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Doğru görülmemiştir.

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan ek kararın açıklanan nedenlerle funduszeue.info maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 10/04/ gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY HUKUK DAİRESİ Esas : / Karar : / Tarih :

  • HMK Madde

  • Sahtelik İncelemesi

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı, borçlu şirket vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip konusu çekteki imzaya itiraz ettiği, mahkemece; İİK’nun 68/a maddesinde yazılı meşruhatı taşıyan davetiyenin borçlu şirket yetkilsine tebliğine rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.

Kambiyo senetlerine dayalı olarak haciz yolu ile başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK’nun maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. İİK’nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında “İmza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bilirkişiye ait hükümleri ile uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları ve , ve maddeleri (şimdi ise HMK madde /b, /2, ) hükümleri uygulanır” düzenlemesi öngörülmüştür.

sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun /2. maddesi ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan tarihli ve sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere, İİK’nun 68/a-4 maddesinde, sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun /1. ( sayılı HMK’nun /1-a) maddesine atıfta bulunulmadığından, icra mahkemesince, öncelikle borçlunun isticvabına ve duruşmada imzalarının alınması yoluna gidilemeyeceğinin kabulü gerekir.

İİK’nun 68a/4. maddesi göndermesiyle ve HMK’nun /2. maddesi uyarınca uygulanması gereken sayılı HMK’nun /b maddesinde; imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre, hakim, bilirkişi incelemesine karar verir ise; ‘‘….önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir’’ hükmü gereğince işlem yapar.

Somut olayda, borçlu şirket vekili tarihli dilekçesinde, senet üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüş, tarihli dilekçesinde de imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulundukları resmi mercileri bildirmiştir.

O halde mahkemece, öncelikle borçlunun belirttiği karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların ilgili yerlerden getirtilerek, usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise borçluya İİK’nun 68a/5. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçlu şirket yetkilisine meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden bahisle istemin reddi isabetsizdir. Kaldı ki, mahkemece düzenlenen tarihli ön inceleme hazırlık tutanağının “4” nolu bendinde ilgili yerlerden müzekkere cevapları geldiğinde dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesine karar verildiği halde, söz konusu ara karara uyulmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, takip şekli kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip olup, İİK’nun /3. maddesi uyarınca imza itirazı kabul edildiği takdirde, takibin durdurulmasına; imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması halinde ise itirazın reddine karar verilmesi gerekir. Genel haciz yolu ile ilamsız takipte olduğu gibi imzaya ilişkin itirazın icra müdürlüğüne yapılması hali söz konusu olmadığından “itirazın geçici kaldırılması” şeklinde hüküm tesisi de yerinde değildir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun ve HUMK’nun maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas : / Karar : / Tarih :

  • HMK Madde

  • Sahtelik İncelemesi

Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, imza incelemeleri hususunda Bursa Kriminal Polis Laboratuarının yetkili mercii olduğu, raporun mahiyet ve kapsamı itibarıyla hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bulunduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu senetlerdeki imza hususunda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının / numaralı soruşturma dosyasında Bursa Kriminal Polis Laboratuarı tarafından hazırlanan raporun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için kesin delillerden olan “senet” kavramı üzerinde durulmasında yarar vardır.

Genel anlamıyla senet, iradenin (iradeye ilişkin beyanın) dış aleme bir yazılı belge olarak yansımasıdır. Hukuki anlamda ise bir kimsenin hazırladığı ve kendi aleyhine sonuç doğuran bir belgedir. Medeni usul hukukunda senet bir kesin delil, yani ispat vasıtasıdır.

Senet düzenleme biçimi ve ispat gücüne göre adi ve resmi olmak üzere ikiye ayrılır. Resmi bir makam veya memurun katılımı ile düzenlenmiş olan senetler resmi senetlerdir. Resmi bir makam ya da memurun katkısı olmaksızın hazırlanmış olan senetler ise adi senetlerdir.

Adi bir senedin kesin delil teşkil etmesi, senedin sahte olmamasına bağlıdır. Mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar (HMUK m/A; HMK m. /1). İmza sahibi bu imzasına hiç itiraz etmezse, mahkeme bu senedi kesin delil olarak değerlendirir.

Adi senetteki imza veya yazı, sahibi tarafından inkâr edilirse, mahkemece bir karar verilene kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz (HMUK m; HMK m. /1); delil olarak da kullanılamaz. Ancak, senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir (HMUK m; HMK m. /3).

Bir adi senedin kendisi tarafından vücuda getirildiği iddia edilen kişi, kendisine karşı adi senede dayanarak dava açılmasını bekleyebilir ve bu davada, senet altındaki imzayı inkar etmekle yetinebilir. Bununla birlikte bir adi senedin kendisi tarafından vücuda getirildiği iddia edilen kişi (borçlu), bu adi senede dayanarak dava açılmasını beklemeden imzanın kendisine ait olmadığının ya da senedin sahte olduğunun tespiti için ayrı bir sahtelik davası da açabilir (HMUK m; HMK /3). Bu sahtelik davası, hukuki niteliği bakımından bir menfi tespit davasıdır.

Adi senetteki imzanın inkar edilmesi halinde mahkemenin imzanın sahte olup olmadığı konusunda kendiliğinden araştırma yapması gerekir. Bu inceleme HMK. (HMUK ) maddeye göre yapılır. Hâkim imza ve yazı incelemesi yaparken kanundaki sırayı izlemek zorundadır. Buna göre;

Hâkim, öncelikle yazı veya imzayı inkar eden tarafı isticvap eder (HMUK m/; HMK m. ). İmzayı inkâr eden taraf, usûlüne uygun olarak çağrıldığı isticvap duruşmasına gelmezse, senetteki imzayı ikrar etmiş sayılır (HMUK m; HMK m. ). İmzayı veya yazıyı inkar eden taraf, çağırıldıkları duruşmaya gelirse, inkâr edilen imza veya yazı hakkında açıklama yapması istenir. Bu isticvap işlemi sonunda hâkim, bir kanaat edinebilirse kararını verebilir. Ancak bu aşamada karar verilmesi ihtimalinin uygulamada ortaya çıkması çok zordur.

Eğer hâkim isticvap sonunda bir kanaat edinememişse, isticvap daveti üzerine mahkemeye gelen imza veya yazıyı inkâr eden kişiye, mahkeme huzurunda yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belgeleri ve diğer delilleri değerlendirir. Eğer hâkim, ilk bakışta imzanın o kişiye ait olduğunu tespit edebiliyorsa, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymuyorsa, gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir (HMUK m; HMK m. /1-a).

Hâkim, yine bir kanaate varamazsa, özellikle inkâr edilen imza kolaylıkla taklit edilebilen bir imza ise ve yaptığı karşılaştırmadan bir sonuca varamamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, inkârda bulunan kişiye ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi inkâr edene ait olduğu tartışmasız olan bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi inceleme için gerek görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir (HMUK m; HMK m. /1-b).

Bir senedin sahte olduğuna dair karar kesinleştikten sonra, senedin altına sahte olduğu yazılarak senet iptal olunur. Resmî senetlerde, senedin ilgili dairedeki aslı da bu yolla iptal edilir (HMUK m; HMK m. ).

Somut olayda; Davacı vekilince, vadeli TL bedelli, vadeli TL bedelli bonoların müvekkili tarafından düzenlenmediği, imzaların müvekkiline ait olmadığı belirtilerek, eldeki menfi tespit davası açılmış olup, Yerel mahkemece Bursa Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığından alınan tarihli rapor ile takibe konu senetlerdeki imzaların davacının eli mahsulü olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içerisindeki tarihli rapor incelendiğinde raporun düzenlendiği hazırlık dosyasında davalı banka taraf olmadığı gibi; imza incelemesi yapılırken inkâr edene ait olduğu tartışmasız olan yazı ve imza örnekleri, ilgili kurumlardan getirtilmeden sadece huzurda alınan imza ve yazı örnekleri ile senetteki yazı ve imzaların mukayesesinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece; davacı vekiline emsal imzaların bulunduğu yerlerin bildirilmesi için süre verilerek senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler; senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belgelerin bulunamaması halinde daha sonraki tarihli belgeler ile borçlunun duruşmada medarı tatbik imza ve yazı örnekleri alınarak dava konusu senetlerdeki imzalar ile karşılaştırılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemece bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.

S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası